Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kara, kızıl, stendhal

Kızıl Ve Kara - Stendhal

Eski 06-20-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Kızıl Ve Kara - Stendhal



Marie-Henri Beyle (d 23 Ocak 1783, Grenoble-Fransa – ö 23 Mart 1842, Paris-Fransa), daha çok mahlâsı Stendhal ile bilinen Fransız yazar19 yüzyıl Fransız romancılarından olan Stendhal realizm akımından etkilenmiştir Marie-Henri Beyle (Stendhal) Grenoble'da 23 Ocak 1783 yılında doğdu Babası avukat Cherubin Beyle, annesi Hanriette Gagnon'dur Annesi 1790 yılında, Stendhal henüz yedi yaşındayken öldü

Stendhal annesinin babasınin etkisi altında büyüdü
30 ekim 1799 da askeri okulun giriş sınavına katılmak için Paris'e hareket etti, ancak sınava girmedi ve akrabaları Daru'ların evine yerleşti Savaş bakanlığında göreve başladı1802-1805 yılları arasında Paris'te yaşası Amacı, özellikle tiyatro alanında, bir edebiyat dehası, yüzyılın en büyük yazarlarından biri olmaktı Ancak ardarda başarısızlıklara uğradı Aynı dmnemde Victorine Mounier, Adele Rabuffel sonra da Adele'in annesine aşık olan Stendhal, Dugazon'un evinde Melanie Guilbert'le karşılaştı 1805 yılında Melanie Guilbert ile Marsilya'ya gidip, 1806 yılına kadar orada yaşadı

Eserleri:


Roman
Armance (1827)
Parma Manastırı (1839)
Kırmızı ve Siyah (1830)

Deneme
Aşk Üzerine (1822)
Bencillik Anıları (1892)

Otobiyografi
Vie de Henri Brulard (1890)

Diğerleri
Roma, Napoli ve Fransa (1817)
Roma'da Gezintiler (1829)



İnsan çağını yaratır Çağı insanı… Stendhal, “Artık ölçülü olmak para etmiyor Bu yüzyıl her şeyi altüst edecek, yıkacak Öyle bir keşmekeşe gidiyoruz ki!” derken çağının tanığı bir yazar olduğunun bilincindedir Gerçekten de yaşadığı zamanın ruhu onun kalemine satır satır yansımıştı Romanlarında yarattığı karakterlerin en büyük derdi, sık sık yakındıkları “iç sıkıntısı”dır Stendhal iç sıkıntısını herkese bulaşan bir mikrop olarak tasvir eder Bu tasvir, modernizmin bireylerde yarattığı ruhsal çöküntülerin bir ön belirtisi olarak da okunabilir Marx’ın yabancılaşması, Sartre’ın bulantısı veya Kafka’daki kuşatılmışlık hissi hep bu iç sıkıntısının uzantılarıdır aslında



Kırmızı ve Siyah Restorasyon Fransa’sını anlatır Napolyon’un Waterloo’da yenilmesinden sonra başlayıp 1830’lara kadar uzanan dönemdir üzerinde durulan O yılların temel özelliği Fransız Devrimi’nin kazanımlarının (tabi bazıları için tahribatlarının demek daha doğru olur) ortadan kaldırılmasıdır Kral tahtına yeniden oturmuş, aristokrasi tekrar eski gücüne kavuşmuştur Din adamlarıysa toplumun en çok saygı gösterdiği insanlardır artık Devrimin özgürlük, eşitlik, kardeşlik şiarı hiç söylenmemişçesine yok edilmiştir Cumhuriyet duyulmak istenilmeyen bir kelime haline gelmiştir


Toplumsal çalkantılar ve değişen güç dengeleri Kırmızı ve Siyah’ın kahramanı Julien Sorel’in de yaşamını etkilemiştir Bir kerestecinin oğlu olan Julien’in tek derdi içinde yaşadığı toplumda kendisine saygın bir yer edinebilmektir Onun yükselme takıntısı postmodern toplumun kariyer budalalığıyla bile yarışacak cinstendir Aslında dünyaya biraz geç geldiğini düşünür 15 yıl önce doğsaydı, Napolyon’un ordusunda kendine fiyakalı bir yer bulacağına emindir Ne güzel, “35 yaşına gelmeden ya ölürdüm ya da general olurdum” der Kendisini kırmızı üniformayla düşler hep Ama o daha 20 yaşındadır ve Bonapart Fransa’sında değil Restorasyon döneminde yaşamaktadır Julien, yükselmenin en kısa yolunun papaz cüppesi giymekten geçtiğini bilir Gönülsüzce kara üniformayı tercih eder Napolyon’un anılarını, Rousseau’un itiraflarını okumaktan zevk alan, Voltaire buldu mu gizli gizli hatmeden Julien kendisini İncil’e verir Voltaire göre doğa vergisi İncil’e göre Tanrı hediyesi yeteneği sayesinde koca kitabı ezberler Hem de Latince olarak Gerçi Julien Latince bilmemektedir Mesala bir Latin şairinin şiirini okuyamaz Onun işi sadece İncil’ledir Restorasyon döneminde İncil’i Latince ezbere bilmek tarif edilemez bir etikettir Dönemin en önemli entelektüel bilgisiyle donanmış olan Julien, o yörenin en saygın ailesinin yanında işe girer ve belediye başkanının malikanesine taşınır Görevi evin küçük çocuklarına İncil öğretmektir




Aşk ve Statü

Julien çok geçmeden kendini evin hanımı Madam de Renal ile tehlikeli bir yakınlaşmanın içinde bulur Bu aşk için cesareti yoktur aslında Her şeyden önce ait olduğu sınıfın soylu bir kadınla ilişkiye girme hakkı yoktur Julien, “soysuz soyu” nedeniyle aşağılanmayı içselleştirmiştir Bu nedenle budalaca bir gururu vardır Küçümseyici bir bakış yüzünden karşısındaki adamı hiç düşünmeden düelloya davet edebilir Madam ise aşk denen duyguyu bilmemektedir Yaşadığı heyecanın ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur Küçük yaşta kocasıyla evlendirilmiş, ona çocuklar doğurmuş ve şimdi 30 yaşındayken artık hayattan elini eteğini çekmeye hazırlanan bir kadındır Ayrıca yıllardır kocasıyla ayrı yatak odalarında yatmaya alışmıştır


Belki de bu nedenle kendisini köylü bir gence teslim etmekten haz duyar Roman boyunca Madam de Renal’in ikilemine şahit oluruz Madam bezen kocasının yan odada uyuduğuna aldırmadan sevgilisini yatağına alır Tam yakalanacakken gün görmüş kadınlara taş çıkartacak dalavereler çevirip kendisini temize çıkartmayı başarır Bazen de yaptığına bin pişman olur Günahların en büyüğünü işlediğini düşünür

Suçunun bilincinde bir kadın olarak kendisini ibadete verir Çocuklarından biri hastalandığında bu felaketin sebebi olarak işlediği günahları görür Tanrının kendisini bu yolla cezalandırdığına inanmıştır Aslında Madam de Renal, Hıristiyan Avrupa kültürünün ürettiği beden/ruh ikileminin pençesine düşmüş sıradan bir kadındır Gönülden inandığı dine göre beden hazzı arzular ve bu nedenle ruh günaha batar Yapılması gereken ruhu günahlarından arındırmaktır…

Sınıf ne demektir?


Kırmızı ve Siyah bu soruyu en iyi yanıtlayan romanlardan biridir 19 yüzyıldaki sınıf olgusu günümüz toplumunda hissedilen zengin fakir ayrımından çok daha derin bir gerçekliktir Duruşla, sözle veya hafif bir gülümsemeyle bile hissedilebilen bir farktır Dolayısıyla bu fark yaşamın her anında kendisini belli eder Örneğin kıyafet, dönemin en belirgin statü göstergesidir Kişinin ne olduğu, sadece üzerine bakarak anlaşılabilir Mösyö de Renal, Julien’e iş elbisesi olarak birkaç çift siyah takım yaptırtır Ama karısına, “Eğer bu çocuğu beğenmeyip kovarsak öbür ay elbiseleri geri alırız” der O elbiselerin maliyetinin mösyönün bütçesini sarsmadığı apaçık ortadadır Elbiseleri geri almayı planlamasının nedeni, Julien’in işten kovulduktan sonra ait olduğu sınıfa çabucak geri dönmesini sağlamaktır (Bu anlamda “kot”a bir teşekkür borçluyuz Sadece görünüşte de olsa sınıfsal bir eşitlik sağladığı için)
Soylular, sınıflarının çıkarına ters gelen her şeye tepkilidirler Voltaire büyük bir şeytandır onlar için Jakobenlerden ölesiye nefret ederler Aslında tiksiniriler devimcilerden 1789’un bir gün tekrar hortlamasından da korkarlar Bu yüzden devrime yaşam alanı bırakmayan tüm değerlere sımsıkı sarılmış durumdadırlar Krala, onun askerlerine, din adamlarına sadıktırlar Onlara gereken muhafazakar bir dünyadır, bir nevi ahlak çağıdır Evlerine astıkları tablolarda betimlenen çıplak bedenleri boyayla örtecek kadar da küstahtırlar…
Julien, Renal konağında daha fazla barınamaz Mösyö de Renal karısından kuşkulanmaya başlamıştır Madam’ın köylü çocukla aşk yaşadığı dedikodusu tüm kasabayı sarmıştır Yanında din eğitimi aldığı hocasının yardımıyla Paris civarındaki yeni evine taşınır Julien Bu seferki ev sahibi Fransa’nın en gözde soylularındandır Julien Sorel’in görevi Mösyö La Mole’a özel işlerinde yardımcı olmaktır
Evin kızı Mathilde ise sosyetesinin gözde gelin adayıdır Doğal olarak burnu biraz büyüktür Çok geçmeden Julien ikinci defa yasaklanmış bir aşka yelken açar ve Mathilde’ye sahip olur Julien elde ettiği kadınlar sayesinde kendisini Tanrı gibi hisseder Çevresindeki diğer tanrıların mertebesine ulaşmıştır çünkü Düklerin, kontların peşinde oldukları kadınları bir bir elde etmiştir Mathilde’nin odasına merdivenle tırmanırken hissettiği aşk değildir Zirveye ulaşmanın baş döndürücü hazzıdır
Julienle beraber olduktan sonra Mathilde de, Madam de Renal gibi pişmanlık duyar Pişmanlığı yataktaki pozisyonuyla sınıfsal konumu arasındaki çelişki nedeniyledir Kocası gibi davranan adamın yani efendisinin babasının yanında çalışan biri olması Mathilde’yi ruhsal bir çatışmanın içine düşürür Ama Mathilde soylu taliplerini düşündükçe, “İnsanı esneten bir aşktan ne hayır gelir Sofu olup manastıra girmek bile bin kat daha iyi,” diyecek kadar cesurdur Mathilde aşık oldukça içine düştüğü iç sıkıntısından kurtulduğunu hisseder Ama Julien, kendisine aşık ettiği iki soylu kadın arasında kalacak ve ezilmekten kurtulamayacaktır




__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.