İbranilerin Kutsal Kitabı |
09-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İbranilerin Kutsal Kitabıİbranilerin Kutsal Kitabı İbranilerin Kutsal Kitabı Musevilik, İbrani kutsal kitabında yer alan, Talmud ve diğer metinlerde de daha kapsamlı bir şekilde incelenip izah edilen ilke ve esaslar üzerine kurulu, tek tanrılı bir dindir Yahudi inanışına göre, Musevilik Tanrı ile İbrahim arasında yapılan Akit ile başlar Musevilik, teolojik açıdan tek tanrıcılığı daima son derece güçlü bir şekilde savunmuştur Bununla beraber, Tanah'ta, birçok İsrailoğlunun Museviliğin inançlarından saptığı kaydadeğer dönemlerden bahsedilir Tarihi olarak, Musevilik Yazılı ve Sözlü Tora'nın vahyolunduğu inancını ve kabulünü imanın temeli [3] olarak değerlendirmişse de, Musevilikte dini dogmayı dikte ettiren merkezi bir otorite bulunmaz Bu, Tora ve Talmud'un özünde var olan belirli teolojik inançlara dair birçok farklı düzenlemenin ortaya çıkmasına da yol açmıştır Zaman zaman kimi hahamlar kati bir düzenleme üzerinde fikir birliğine varmışsa da, diğerlerinin muhalefeti ile karşılaşmışlar, birçok haham da bu tarz teşebbüsleri Tora'nın bütünüyle kabulüne zarar verdiği gerekçesi ile eleştirmiştir[4] Bilhassa Talmud'da, kimi inanç esasları (örn Tora'nın Tanrısal kaynağı), reddedilmeleri halinde kişiyi "apikoros" (sapkın) konumuna düşürecek kadar önemli kabul edilir Yüzyıllar içinde, Musevilikte inanç esaslarına dair bir dizi düzenleme ortaya çıkmış, her ne kadar kimi detaylar konusunda aralarında farklılıklar görülmüşse de, özlerinde yatan ideoloji açısından ortaklıklar sergilemişlerdir Bu düzenlemelerden yetkinliği en yaygın kabul görenlerden biri de Musa ibn Meymun (Moşe ben Meymon) tarafından 12 yüzyılda belirlenen imanın 13 esası olmuştur Bu esaslar ilk ortaya atıldıklarında tartışmalara yol açmış, Hasdai Crescas ve Joseph Albo'nun eleştirilerine hedef olmuştur İbn Meymun'un on üç ilkesi Yahudi toplumunun büyük bölümü tarafından sonraki birkaç yüzyıl boyunca gözardı edilmiştir[6] Zaman içinde, bu ilkeler şiir halinde yeniden ifade edilerek ("Ani Ma'amin" ve "Yigdal") Museviliğin dua kitabına eklenmiş ve sonunda yaygın kabul görmüştür İbn Meymun'a göre, belirlediği 13 esasın tekini dahi reddeden her Yahudi dönme ve sapkın olarak kabul edilmeliydi[7][8] Her ne kadar çoğu Yahudi alim ibn Meymun'un 13 esasından nispeten çok ufak farklılıklar gösteren görüş açılarına sahip olmuşlar [9] ve Musevilikte bugüne kadar hiçbir zaman tek bir normatif ve bağlayıcı iman ikrarı görülmemişse de [9][10][11], ibn Meymun tarafından düzenlenen bu 13 esas, Yahudi inançlarının geniş kabul gören bir listesini yaratmaya en yakın çalışmadır[12][13] Joseph Albo ve Abraham ibn Davut, ibn Meymun'un listesini, doğru olmakla birlikte, aslında imanın temelini teşkil etmeyen, bu yüzden de sadece kusurlu görülmeleri gereken çok sayıda Yahudiyi "sapkın" kategorisine sokan, gereğinden fazla sayıda madde içerdiği için eleştirmiştir Diğer birçok kişi de, bu tarz düzenlemeleri Tora'nın bütünü ile kabulüne zarar verdiği gerekçesiyle eleştirmiştir (bakınız yukarı) Bununla birlikte, belirtildiği gibi, ne ibn Meymun, ne de çağdaşları bu esasların Yahudi inanışının tümünü kapsadığını düşünmemiş, bunları daha ziyade Museviliğin kabulünün özünü oluşturan teolojik temeller olarak görmüşlerdir Bu çerçevede, antik dönem tarihçisi Josephus, dini inançlardan ziyade uygulama ve göreneklere vurgu yapmış, sapkınlığı Yahudi hukukuna riayet edilmemesi ile ilişkilendirmiş, Yahudiliğe geçiş için gerekli şartların sünnet (Brit Mila) olmak ve geleneklere uymak olduğunu savunmuştur Yahudilik ya da Musevilik (Arapça yahūdī Yehud kavmi ve dini; İbranice yəhūdī) [1], ilk olarak İbranilerin Kutsal Kitabı (Tanah) ile gelen, ardından da Talmud'da ve diğer kutsal metinlerde daha da kapsamlı bir şekilde incelenip yorumlanan inanç ve uygulamalar bütününe verilen ad Musevilik, İsrailoğulları (daha sonra da Yahudi ulusu) ile Tanrı arasındaki akde dayalı ilişki şeklinde kendini gösterir İlk tek tanrılı din ya da dinlerden biri olarak kabul edilmekte ve hâlen günümüzde uygulanan en eski dinî gelenekler arasında yer almaktadır Tarihi, ilkeleri ve etiği ile Hıristiyanlık ve İslamın yanı sıra, kimi İbrahimî olmayan dinleri de etkileyen Museviliğin dini metinleri ve geleneklerinin birçoğu diğer İbrahimî dinlerin de merkezinde yer alır Batı Hıristiyanlığının temelini oluşturan Musevilik, birçok yönü ile laik Batı kavramları olan etik ve medeni hukukla da benzerlikler gösterir Gerek sonradan bu dine geçen gerekse doğuştan Yahudi ulusuna mensup olan (laikler de dahil), Yahudiliğin takipçilerine Yahudi adı verilir Yahudi topluluğu, kutsal metinlerinde bir dinin takipçilerinden ziyade, bir ulus olarak tanımlanmalarından ötürü bir dinsel etnik grup olarak kabul edilir 2007 yılı itibariyle, dünya üzerindeki Yahudi nüfusunun, yüzde 41'i İsrail'de,[2] yüzde 40'ı ise Amerika Birleşik Devletleri'nde olmak üzere 13,2 milyon olduğu tahmin edilmektedir Günümüz Museviliğinde, merkezi otorite tek bir kişi ya da kuruma değil, kutsal metinlere, din hukukuna ve bu metin ve kanunları yorumlayan bilge hahamlara verilmiştir Yahudi geleneğine göre, Musevilik (MÖ 2000 civarında) Tanrı ile Yahudi ulusunun atası ve Yahudi soyunun başlatıcısı olan İbrahim arasındaki Akit ile başlar Çağlar boyunca, Yahudilik bir dizi dini ilkeye riayet etmiş, bunların başında da evreni yaratan ve yönetmeye devam eden tek, her şeyi bilen, her şeye kadir, bağışlayıcı ve her yerde olan bir Tanrı'ya iman etmek gelmiştir Museviliğin çoğu koluna göre, Tanrı İsrailoğulları ve onların soyundan gelenler ile bir akit yapmış, Tanrı'nın kanunları ve emirleri Sina Dağı'nda, Yazılı ve Sözlü Tora şeklinde vahyolunmuştur Öte yandan, Karay Musevileri sadece Yazılı Tora'nın vahyolunduğuna inanırlar Musevilikte, Tora çalışmaları ile Tora'da kayıt altına alınan ve Talmud'da tefsir edilen emirlere uyulmasına geleneksel olarak büyük önem atfedilmiştir |
|