Virüsler |
04-25-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Virüsler Virüsler Genel özellikleri a)Hücre zarı,sitoplazma,organeller bulunmaz b)Enzimleri (Metabolizmaları )yoktur c)Protein kılıf ve yönetici molekül(DNA veya RNA) den oluşur d)Obligat endo-parazittir e)Konukçu Hücre dışında cansızdırAncak,ph,ısı ve kimyasal koşullar uygun oldukça canlılıkları devam eder f)Canlılara üremeleri,mutasyona uğramaları ve yönetici moltaşımalarıyla benzer g)Antibiyotiklerden etkilenmezler h)hücreler virüslere karşı bağışıklık maddesi interferon üretirler I)Her virüs özel bir Hücre içinde, çoğalabilir(Enfeksiyon oluşturur) Özel üreme şekilleri vardırMitoz,mayoz ve döllenme görülmez yeniden sentezlenme şeklinde (Sentrozom gibi) üreme görülür Bu olay DNA ve protein sentezi şeklinde gerçekleşir Oluşan yeni virüsler ana virüsten kalıtsal materyal ve yapısal eleman almazlar Üreme için canlı hücre sitoplazmik ortamı gerekir Virüslerde büyüme ve gelişmede görülmez 1-Virüslerde organik bileşik olarak sadece nuckleik asit ve protein bulunur -Diğer canlılarda ise bunlara ilaveten yağ , karbonhidrat , vit Vb organik maddelerde bulunur 2-Virüsler nucleik asitlerden sadece birini (Ya DNA yada RNA) bulundurur -Diğer canlılarda ise her iki nucleik asit birlikte bulunur 3-Virüslerdeki enzim yeni bir virüs oluşturmak için yeterli değildir -Diğer canlılarda ise gerek hücre gerekse canlının kendisi yeni bir canlı oluşturacak enzimlere sahiptir 4-Virüsler daha önceki virüslerden meydana gelmez -Diğer canlılar veya hücreler ise daha önceki hücrelerden meydana gelir 5-Virüsler daha önceki virüslerde pay almazlar -Diğer canlılarda ise oluşan yeni hücreler daha önceki hücrelerden hem sitoplazmik içeri hemde kalıtsal materyalden pay alırlar 6-Virüslerde yapısal ve bireysel büyüme yoktur Diğer canlılarda ise madde miktarının artışı ile hücresel , hücre sayısının artışı ile bireysel büyüme görülür Sınıflandırılması: 1-Bakteri virüsleri:DNA taşırlar az miktarda RNA taşıyanları vardır 2-Bitkisel virüsler:RNA taşırlar 3-Hayvansal virüsleri:DNA taşırlar az miktarda RNA taşıyanları vardır Virüslerin canlılara benzer yönleri: 1-Mutasyona uğramaları 2-Yönetici molekül taşımaları 3-Konak hücre içerisinde üreyebilmeleri Not:Virüsler konaktan konağa şu yollarla taşınır 1-Hava akımları 2-Temas 3-Vektörlerle 4-Doku nakilleri 5-Salgılarla 6-Gametlerle (yeni nesillere) Virüslerin görüldüğü canlılar a)Bakteriler b)Çiçekli bitkiler c)Omurgasızlardan eklembacaklılarda d)Omurgalılarda Virüslerin görülmediği canlılar a)Protistalar b)Algler c)Mantarlar d)Omurgasızlarda(Eklembacaklılar hariç) e)Çiçeksiz bitkilerde |
Cevap : Virüsler |
04-29-2009 | #2 |
[KAPLAN]
|
Cevap : VirüslerÇok küçük mikroorganizmalardır Uzun süre bilim adamlarının dikkatini çekmemiştir Meydana getirdiği hastalıklar hep bakterilerden bilinmiştir Elektron mikroskobunun bulunmasıyla ancak virüslerin farkına varılmıştır İlk olarak tütün bitkisinin yapraklarında hastalık meydana getiren virüs bulunmuştur Daha önce tütünlerde bu hastalığın bakteriler tarafından meydana getirildiği sanılıyordu, fakat incelemelerin hiç birisinde bakteriye rastlanmıyordu |
Cevap : Virüsler |
05-17-2009 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : VirüslerVirüs Virüs, canlı hücreleri enfekte edebilen mikroskopik taneciktir Virüsler ancak bir konak hücreyi enfekte ederek çoğalabilirler En temel haliyle bir virüs, kapsit adlı bir protein örtü içinde bulunan genetik malzemeden oluşur Ökaryot (hayvan, mantar ve bitkiler) ve prokaryotlar (bakteri ve arkaeler) virüsler tarafından enfekte edilebilirler Bakterileri enfekte eden virüsler bakteriofaj veya kısaltılmış olarak faj diye adlandırılırlar Sözcük Latince virus (zehir) sözcüğünden türemiştir; sıfat hali viraldir Virüslerin incelendiği bilim dalına viroloji denir; bu dalın bilim insanları da virologlardır Virüsler birçok insan hastalığına neden olurlar; bunlara AIDS, grip ve kuduz örnek verilebilir Bu tür hastalıkların tedavisi zordur, çünkü antibiyotikler virüslere etki etmezler ve az sayıda antiviral ilaç bilinmektedir Viral hastalıkları engellemenin en iyi yolu, bağışıklık geliştirmeye yarayan aşıdır Virüslerin canlı olup olmadığı uzun boylu tartışılagelmiştir Hayat tanımının genel kabul görmüş olan tüm kıstaslarını karşılamadığı için çoğu virolog onları cansız sayar Konak hücre dışında çoğalamadıklarından, zorunlu hücre içi parazitlerine benzerler ama parazitlerden farklı olarak virüsler gerçek organizma sayılmazlar Diğer farklılıkların yanısıra, virüslerin hücre zarı ve kendi metabolizmaları yoktur Canlı sayılan bazı organizmalar da virüsler gibi hem canlı hem cansızların özelliklerine sahip olduklarından bu konuda kesin bir yanıt bulmak zordur Virüsleri canlı sayanlara göre onlar Theodore Schwann tarafından öne sürülmüş hücre teorisinin bir istisnasıdırlar, çünkü virüsler hücre değildirler Keşif Kuduz gibi viral hastalıklar, insanları asırlarca etkilemiştir Eski Mısır'da çiçek hastalığı olduğuna dair hiyeroglif kanıtlar vardır Ancak, bu hastalıkların nedeni ancak yakın zamanlarda keşfedilmiştir 1717'de Osmanlı İmparatorluğu'nda İngiliz sefirinin eşi olan Mary Montagu, Türk kadınlarının çiçek hastalığına karşı çocuklarını aşıladığını gözlemlemiştir 18 yy sonlarında Edward Jenner, daha evvel inek çiçeği hastalığı geçirmiş Sarah Nelmes adlı bir sütçü kadının, benzer bir hastalık olan çiçek hastalığına bağışıklığı olduğunu farkedip, bu gözlemine dayanarak ilk başarılı aşıyı geliştirmiştir Uzun süreli bir aşı kampanyası sonucunda Dünya Sağlık Örgütü 1979'da çiçek hastalığının ortadan kalktığını ilan etmiştir 19 yy sonlarında Charles Chamberland porselenden yapılmış bir filtre imal etmiştir ve bu filtre ilk tanımlanmış virüs olan tütün mozaik virüsünün araştırılmasında kullanılmıştır Kısa bir süre sonra Dimitri İvanovski enfekte olmuş tütün bitkilerinin yapraklarından elde edilen özütün, içindeki bakteriler bu filtreden geçirilerek arındırıldıktan sonra dahi sağlıklı bitkileri hasta edebildiğini göstermiştir Yaklaşık aynı zamanda, başka araştırmacılar da filtrelenebilen enfeksiyöz etmenlerin varlığını belgelemiş ve başka deneylerle de virüslerin bakterilerden farklı olduğunu, fakat canlılarda hastalık yapabildiklerini göstermişlerdir "Virüs" terimi, ilk olarak Hollandalı mikrobiyolog Martinus Beijerinck tarafından kullanılmıştır 20 yy başlarında Frederick Twort, bakterilerin virüslerin saldırısına uğrayabildiğini keşfetmiştir Ondan bağımsız olarak çalışmakta olan Felix d'Herelle, virüs çözeltisinin agar üzerine yayılmış ince hücre kültürlerinde ölü hücrelerden oluşan bölgelere yol açtığını göstermiş ve ölü bölgeleri sayarak süspansiyondaki virüs sayısını hesaplayabilmiştir Virüsleri görmek ise elektron mikroskopunun icadı ile mümkün olmuştur 1935'te Wendell Stanley tütün mozaik virüsünü kristalleştirip onun başlıca proteinden oluştuğunu göstermiştir Kısa bir süre sonra virüs, protein ve nükleik asit kısımlarına ayrıştırılmıştır Kaynakları Modern virüslerin kaynakları bilinmemektedir Tüm virüslerin varlığını açıklayabilecek tek bir mekanizma olmayabilir Virüsler iyi fosilleşmediği için, onların nasıl ortaya çıkmış olabileceğine dair hipotezlerin oluşturulmasında moleküler teknikler yararlı olmuştur Halen iki ana hipotez vardır: • Birkaç genden oluşan virüsler canlı organizmaların genomlarından kaynaklanan nükleik asit parçaları olabilir Genetik malzemeleri plazmid veya transpozon gibi aktarılabilir genetik elemanlardan türemiş olabilir, çünkü bunlar genomların içinde yer değiştirebilir, genomlara girip çıkabilir • Büyük genomlu virüsler (Poxviridae gibi), bir zamanlar kendilerinden daha büyük konak hücrelerde parazitlik yapan küçük hücreler olabilirler Zaman içinde parazitik hayat tarzları için gerekli olmayan genler ters evrim süreci içinde kaybolmuş olabilir Ricketsia ve Chlamydia bakterileri konak hücreler içinde çoğalan canlı hücrelerdir Bu bakterilerin varlığı bu hipotezi desteklemektedir, çünkü hücre dışında yaşamalarına olanak sağlayan genlerini kaybetmiş olmaları da muhtemel görünmektedir Virüslerden daha da basit yapıya sahip olan enfeksiyöz tanecikler arasında viroid, uydu virüs ve prionlar sayılabilir Sınıflandırma Ana madde: Virüs sınıflandırması Fosillerinin olmaması ve virüslerin canlı olup olmadığı tartışmaları nedeniyle taksonomide virüslerin sınıflandırılması sorunlu olmuştur Biyolojik sınıflandırmadaki üst âlemlerin (domain) içine kolayca yerleştirilemedikleri için sınıfları takım basamağından başlatılmıştır Ancak, bir üst âlem ismi olarak Acytota adı önerilmiştir Bu öneriye göre virüsler Bakteria, Arkea ve Eukaryota üst âlemlerine denk bir taksona aittirler Halen her familya bir takımın içinde yer almamaktadır ve her cins de bir familyanın içine yerleştirilmemiştir Bir sınıflandırma örneği olarak su çiçeği virüsü Herpesviridae familyası, Alphaherpesviridae alt familyası ve Varicellovirus cinsine aittir Takım olarak yerini almamıştır İsimlendirmede genel yapı şöyledir: Takım (-virales) Familya (-viridae) Altfamilya (-virinae) Cins (-virus) Tür (-virus) Uluslararası Virüs Taksonomi Komitesi (International Committee on Taxonomy of Viruses, ICTV) mevcut sınıflandırma sistemini oluşturmuş ve familyaların homojenliğini sağlamak amacıyla virüslerin bazı özelliklerine daha fazla ağırlık verilmesi yönünde yönergeler hazırlamıştır Taksonomların bir virüsün takımını belirlerken içerdiği nükleik asit türüne, nükleik asitin tek mi, çift sarmallı mı olduğuna, ve bir zarının olup olmadığına dikkat etmesi gerekmektedir Bu üç ana özelliğin ardından diğer yönleri göz önüne alınabilir: konak tipi, kapsit şekli, bağışıksal özellikleri ve neden olduğu hastalık tipi Bu sınıflandırma sistemine ek olarak Nobel ödüllü biyolog David Baltimore, Baltimore sınıflandırması sistemini geliştirmiştir Bu sistemde virüsler, çoğalma ve genom tiplerine bağlı olarak yedi gruptan birinde yer alırlar Modern sınıflandırmada ICTV sistemi, Baltimore sistemi ile beraber kullanılır Yapı Bir bütün virüs taneciği, virion olarak da adlandırılır, aslında bir gen taşıyıcısından fazla bir şey değildir; kapsit olarak adlandırılan bir protein örtü ile çevrili nükleik asitten ibarettir Kapsit, viral genom tarafından kodlanan proteinlerden oluşur, şekli ise virüsün morfolojik ayrımında kullanılır Protomer olarak adlandırılan protein birimler kendi kendilerine bir araya gelerek kapsiti oluştururlar, bu süreçte genomun bir katkısı olmaz Ancak, bazı virüsler kapsidin oluşmasına yardım eden proteinler kodlar Nükleik asitle temas halinde olan proteinler nükleoprotein olarak adlandırılırlar, nükleik asitle temas halinde olan kapsit proteinlere nükleokapsit denir Genel olarak dört ana virüs morfoloji tipi vardır: Sarmallı virüsler Sarmallı kapsitler merkezî bir boşluk etrafına dizilmiş, spiral merdiven gibi bir yapı oluşturan, tek tip bir protomerden oluşur Bu düzenden çubuk şekilli virionlar meydana gelir, bunlar kısa ve bükülmez, veya uzun ve esnek olabilirler Uzun sarmallı tanecikler dış güçler tarafından kırılmamak için esnek olmak zorundadır Genetik malzeme korunaklı bir şekilde tüpün içinde yer alır Sarmallı kapsitin uzunluğu içindeki nükleik asiitn uzunluğu ile ilintilidir, çapı ise protomerlerin toplam uzunluğu ve yerleşme düznüyle iliskilidir İyi çalışılmış olan tütün mozaik virüsü bir sarmallı virüs örneğidir İkosahedral virusler İkosahedral kapsit simetrisi az büyültme ile bakılınca küresel bir görünüm verir ama aslında kapsomerler düzenli bir geometrik düzen içinde yerleşiklerdir, bir futbol topuna benzerler Kapsomerler, protomerlerin beş veya altı kopyasından oluşan halkasal yapılardır Bunlar kovalent olmayan bağlarla birbirleriyle birleşerek viral nükleik asiti içlerine alırlar Ancak, bu kapsitler, sarmal kapsitler kadar sıkı bir şekilde nükleik asidi sarmazlar ve bir veya iki protomerden oluşabilirler İkosahedral yapı, R Buckminster-Fuller tarafından jeodezik kubbe tasarımında da kullanılmıştır Tek tip yapı taşı kullanarak dayanıklı ve kapalı bir yapı oluşturmanın en verimli yoludur Küresel bir virüs meydana getirmek için gereken protein sayısına T-sayısı denir, bu sayı proteın sayısının 60 katıdır Hepatit B virüsü durumunda T-sayısı 4'tür, dolayısyla kapsiti oluşturmak için 240 protein birleşir Örtülü virusler Protein kapsite ek olarak bazı virüsler hücredeki zarlardan birinin (hücrenin dış zarı veya, çekirdek, endoplazmik retikulum gibi hücrenin içindeki yapılardan birinin zarının) değişime uğramış bir biçimini de ele geçirip viral örtü denen bir lipit zar elde ederler Bu zarda bulunan proteinler hem viral, hem konak genom tarafından kodlanmıştır, ama zardaki lipit ve karbonhidratlar tamamen konağa özgüdür Grip virüsü ve HIV bu stratejiyi kullanırlar Örtü, virionları kimyasallara ve enzimlere karşı korur, bu yüzden örtülü viruslerin sadece kapsidi olan virüslere kıyasla bir üstünlüğü vardır Üzerinde bulunan proteinler arasında reseptör işlevi gören glikoproteinler de bulunabilir Bunlar sağlıklı hücrelerin virionları "dost" olarak algılayıp onları hücre içine almalarını sağlayabilir Çoğu örtülü virüs enfeksiyon yapabilmek için örtüsüne muhtaçtır Karmaşık virüsler Bu virüslerin kapsitleri ne sırf sarmallı, ne sırf ikosahedraldir, ayrıca protein kuyruk veya karmaşık bir dış duvar gibi yapılara sahiptirler Bazı bakteriyofajların ikosahedral bir kafaya bağlı sarmallı bir kuyruktan oluşan karmaşık bir yapıları vardır Kuyruğun ucunda altıgen şekilli bir plaka, ondan da dışarı doğru uzanan protein lifler vardır Çiçek virüsgiller (Poxviridae'ler) ender morfolojiye sahip büyük, karmaşık virüslerdir Viral genom nükleoit olarak adlandırılan merkezi bir diskin içindeki proteinlere bağlıdır Nükleoit, bir zar ve işlevi bilinmeyen iki yan cisimle çevrilidir Virüsün, üzeri kalın bir protein tabakasıyla kaplı bir dış zarı vardır Viral tanecikler ovoid ile tuğla biçim arasında değişebilen bir biçimsel çeşitlilik gösterir ______________ |
|