Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
tarihi, tarihte, vatikan, vatikanın

Vatikan'ın Tarihi / Tarihte Vatikan / Vatikan

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vatikan'ın Tarihi / Tarihte Vatikan / Vatikan



Vatikan'ın Tarihi

Vatikan, dünyanın en küçük ülkesidir Roma kentinde bulunan bu devletin toprağı 0,4 kilometrekareyi geçmez Bu kadar küçük olmasına rağmen Vatikan'ın dünya devletleri üzerindeki etkisi İtalya'dan bile büyüktür Çünkü Vatikan Devleti Hıristiyanlığın en büyük mezhebi olan Katolik Kilisesi'nin merkezidir Kilisenin başkam olan papa burada oturur
Tarihte Vatikan

Vatikan eskiden epeyce büyük bir devletti Toprakları 45,000 kilometrekareyi, nüfusu 3,5 milyonu buluyordu Sonra, topraklarını komşu İtalya krallıklarına kaptırdı İtalya Krallığı kurulunca da şimdiki gibi kendi küçük kentçiğiyle sınırlandı 1929 yılında İtalya Krallığı ile yapılan Laterano Antlaşması'yla Vatikan'ın bağımsızlığı tanındı Papa bu din devletinin hem dinsel başkanı, hem siyasal başkanıdır

Papanın oturduğu Vatikan Sarayı Roma'nın kuzeyindeki bir tepe üzerindedir Ünlü San Pietro Kilisesi de buradadır Devletin bayrağı, ordusu, parası, özel radyo istasyonu vb vardır 200 kişilik Vatikan ordusunda gönüllü İsviçreli muhafızlar görev yapar Askerlerin silâhları ve kıyafeti XV yüzyıldaki gibidir
Yönetim

Vatikan'ı papa yönetir Yerel yönetim papanın seçtiği bir valiye verilmiştir Devletin geliri, yeryüzündeki bütün Katoliklerin bağışlarıyla İtalya Devleti'nin yardımından oluşur Vatikan'ın en yüksek yönetim organı Kardinaller Meclisi'dir 70 üyeli bu meclis kendi üyeleri arasından papayı seçer Üyeler bu meclise seçildiler mi ömür boyu üye kalırlar Yeni seçilen papa kendi adını kullanamaz, ona ruhanî bir papa adı verilir Vatikan'da Osservatore Romana adlı günlük bir gazete, Osservatore della Domenica adlı haftalık bir dergi yayımlanır
Vatikan Sarayı

Vatikan'da San Pietro Kilisesi'nin kuzeyindeki yapılara Vatikan Sarayı denir XIII yyda kurulan ilk yapı, zamanla yapılan eklerle genişledi ve tamamlandı 1377'de papalık Avignon'dan Roma'ya taşınınca papalar burada oturmağa başladılar Mimar Bramente, saraya son şeklini vermiştir Sarayın avlusu, odaları ve salonları Raffaello, Fra Angelico, Pinturicchio gibi ünlü ressamların resimleriyle süslenmiştir






Bilinmeyen Vatikan ve Papaları anlatan bu yazı dizisine, “Vatikan Nedir?” sorusuyla başlamak kanımca yerinde ve yararlı olacaktır Türkiye'de Vatikan'ın adı bilinmekte ve/fakat gerçekte “ne” olduğu geniş Müslüman kitle tarafından hiç bilinmemektedir En iyimser deyişle Vatikan, Papalarıyla birlikte anılan, Papa'nın yaşadığı yer diye bilinen minik bir devlet olarak tanınmaktadır Kuşkusuz bu kısa açıklamada doğruluk payı vardır ama çok, hem de çok eksik bir tanımlamadır bu Eksik bilgilenme ise, herkes kabul eder ki, hiç bilgi sahibi olmamaktan daha sakıncalı ve tehlikelidir İşte Türkiye'de Vatikan'la ilgili bu eksik bilgilendirmeyi biraz olsun giderebilmek amacıyla “Vatikan Nedir?” sorusuyla girmekte yarar görüyorum
VATİKAN DEĞİL LATERAN

Günümüzde Vatikan diye bilinen yerleşim alanı yeryüzündeki tek “Tanrı–Kenti” statüsündedir Vatikan bu özelliği nedeniyle “Kutsal–Kent”tir Bu Tanrı–Kenti aynı zamanda bir “Devleti” içinde barındırır Vatikan yeryüzündeki tek “Tanrı–Kenti ve Devleti”dir Vatikan'dan başka “Tanrı–Devleti” yani “Teokrasi” yoktur, fakat halen de kutsal sayılan bir çok kent vardır (Örneğin, Kudüs, Kom, Hinduların, Budistlerin ve Şintoistlerin kutsal kentleri gibi)Vatikan'ın bugünkü statüsü 1870'de İtalya'da bulunan Papa–Devletleri'nin, İtalyan Ulusal Birliği'nin kurulabilmesi amacıyla ilga edilmeleriyle başlamış ve son hukuki şeklini Faşist Diktatör Mussolini ile Vatikan'ın Dış İşleri Bakanı Kardinal Gaspari arasında 26 Ekim 1926'da imzalanan “Concordat” (Mukavele) ile almıştır Böylelikle Vatikan İtalya'da “devlet içinde devlet” statüsü edinmiştir Vatikan'a tüm girişler Roma'nın sınırlarından yapılabilmektedir Diğer bir deyişle Vatikan, İtalya Devleti'nin tüm haklarından yararlanabilen fakat kendi bayrağına ve egemenliğine sahip ayrı bir devlettirVatikan adı, ilginçtir ki, Hıristiyanlığın ilk 1350 yıllık döneminde hiç ağıza alınmamıştır Çünkü 1267'ye kadar böyle kutsal sayılmış bir yerleşim alanı yoktu O zamana kadar Papalar Vatikan'da değil Lateran diye bilinen yerleşim alanında otururlardı Papalar yaklaşık 1000 yıl buradan yönetmişlerdi Katolik alemini 14 Yüzyıl'da Papalar, Fransa'nın şimdi tiyatro şenlikleriyle tanınan Avignon şehrinde yaşamaktaydılar Bunlar Hıristiyanlığın en tartışmalı Papalarıydılar Fransa kralları tarafından korunan bu Papalar 13 Ve 14 Yüzyıllara damgalarını vurmuşlardı Papaların Vatikan'a geçişleri 1377 yılında, Avignon'daki Papaların sultasının yıkılmasından sonra olmuştur Bu nedenle “Lateran Kilise Kararları” daima Vatikan kararlarına öncelik sağlamıştır Bugünkü Vatikan'ın tesisi sırasında da yine Lateran Sözleşmeleri (Treaties) rol oynamıştır
MİNİK DEVLET = BÜYÜK GÜÇ

Bugünkü Vatikan, yerleşim alanı itibariyle, kalın surlarıyla birlikte 44 hektarlık bir alanı kaplamaktadır Çevresindeki surlar bir saatte dolaşılabilir 1527'de İspanyolların işgaline uğrayan Vatikan'ın yıkılan surları ve binaları yeniden inşa edilmişlerdir Vatikan'ı İsviçreli Katolik askerler, geleneksel giysileri içinde korumaktadırlar Ünlü Devlet kuramcısı Makyavel, aynı zamanda “prens” olan Papaların kendilerini paralı asker olan İsviçrelilere korutmasını sert bir dille eleştirmişti Ona göre bu paralı askerler, kendilerine daha fazla para veren düşmanlara Papa'yı satabilirlerdi Makyavel'in dediği doğruydu Nitekim bir kaç kez Papalar, İsviçreli askerlerin ihanetine uğramışlardı Ama yine de Papalar kendilerini İsviçreli paralı askerlere korutmaktan vazgeçmemişlerdi Nedeni de çok ilginçti İsviçreli paralı askerler ihanet etseler bile Vatikan'ın hiç bir sırrını açıklamıyorlardı Vatikan'ı gizemli bir Kilise–Devleti yapan budur işte Öğretiye göre “Vatikan'da öğrenilen sırlar öbür dünyada bile açıklanmaz” Vatikan'ın sırlarını açıklayanların ve nesiller boyunca ailelerinin canları ve malları güvenlikte olmaz Çünkü Vatikan gerçekten de inanılması güç sırları barındıran, gizli geçitleri, şifreleri ve yeraltı yollarıyla tam anlamıyla “esrarengiz” sayılan bir yerdir ve bu şöhretini de yüzlerce yıldır sadece kendisine sakladığı sırlarının başkalarınca öğrenilebilmesini önleyerek edinmiştir
SİYASİ VE DİNSEL YAPTIRIM SAHİBİ

Vatikan, kendi pasaportu, kendi devlet kuruluşları ve bürokratları olan bir devlettir Nedir ki, bu devleti diğer devletlerden ayıran temel farklılıklar vardır Bunları kısaca sayalımVatikan Devleti'nin gece yerleşik nüfusu 600 kişidir Bu sayı sürekli konuk sayılan kişilerle birlikte 1014 olur Gündüz nüfusu ise 3599'a yükselir Bunlar Vatikan'da görev yapan işçiler ve diğer memurlardır Vatikan Pasaportu bizzat Papa tarafından verilir Bu pasaport geçicidir Vatikan istediği zaman tek taraflı olarak iptal edebilir ya da hiç vermemiş gibi kayıtlardan çıkartabilir Pasaportun özelliği hiç bir ırk ya da milliyet gözetilmeden verilebiliyor olmasıdır Ne var ki tek koşulu, pasaport alacak şahsın Katolik Kilisesi'ne kayıtlı dindar olarak tanınmış bir Katolik olmasıdırVatikan'da altı dikkatle çizilmesi gereken bir özellik vardır Çoğunlukla devlet olarak bilinen Vatikan ile “Papalık Makamı” bir ve aynı (özdeş) sanılmaktadır Bu eksik bilgilenmedir Papa, Katoliklerin başı olarak yeryüzündeki tüm Katoliklerin “Kutsal Pederi”dir, ama sadece ve sadece Vatikan Devleti'nin Devlet Başkanı'dır Tüm Katolikler'in “Devlet Başkanı” değildir Bu görevinde Papa'nın bir Başbakanı, bir Senatosu ve Bakanları vardır Bunlar da siyasi yaptırımları itibariyle sadece Vatikan'la tanımlı ve sınırlıdırlar Ancak, dinsel yaptırımları itibariyle tüm Katolikleri bağlarlar
VATİKAN DEVLETİNİN BEYNİ “CURİA”

Devlet ve siyasi erk olarak Vatikan'ın en önemli ve güçlü kurumu, “Curia”dır Bu kurum Devlet olarak Vatikan'ın beynidirVatikan'ın 1983'de kabul edilen en son Anayasası'nın (Code of Canon Law) 360 paragrafında Curia, “Papa'nın adına ama Kiliselerin hayrına ve yararına çalışma yapmakla yükümlü kılınmış bir kurumdur” Curia, Papalık Sekreteryası (Devlet Bakanlığı); Kilise Kamu İşleri Konseyi (CPAC); Katolik Cemaatleri (Congregations);Yargı Kurumları ve diğer enstitülerden oluşmaktadır Curia'yı oluşturan bu bakanların, deyim yerindeyse “sinir sistemi” Kilise Kamu İşleri Konseyi' dir Vatikan'ın yukarıda sözü edilen Anayasasına göre Curia, çok önemlidir ki, “Dini / Ruhani” bir kuruluş olarak değil, tartışmasız “Dünyevi / Seküler” bir kuruluş olarak bizzat Tanrı tarafından değil, bizzat insan tarafından oluşturulmuş bir birim olarak kabul ve tasdik edilmiştir Dolayısıyladır ki, Vatikan'ın bu dünya ile ilgili tüm işleri, başta da siyasi, diplomatik ve ekonomik kararlarla, uluslararası ilişkileri “Dinsel” değil, “Dünyevi” olan bu kurum aracılığıyla ele alınır ve yönlendirilirCuria ilk kez 1605'de diğer ülkelerdeki Kardinal Büyükelçileriyle çalışan Devlet Bakanlığı olarak kurulmuş, daha sonra 1721'de kendi içinde tüm Papa Devletlerinin Başbakanlığı adı altında bir makama sahip olmuştur Papalığın Başbakanı aynı zamanda Dış İşleri Bakanıdır Şunu da belirtmek gerekir ki Curia, Tanrı tarafından öngörülmüş bir kurum olmadığı için gerekli görüldüğü takdirde Papa'nın emriyle ilga edilebilir
KUŞBAKIŞI VATİKAN

Vatikan'daki “Tanrı–Devleti”nde irili ufaklı 200'den fazla bina vardır Vatikan'ın üçte biri bina, üçte biri park ve üçte biride kaldırımdır Papalık makamının bulunduğu yere Roma'yla Vatikan'ı ayıran ünlü Bronz Kapı'dan girilir Vatikan “Kent ve Devleti”ne giriş ise Bronz Kapı'nın yaklaşık 300 metre kadar sağında yer alan Saint Anne Kapısı'ndan yapılır Araçlar ve halk Vatikan'a ancak buradan giriş yapabilirler Kapılarda İsviçreli Muhafızlar beklerler Dilerlerse kimlik denetimi yapabilirler; içeriye sokup sokmamakla serbesttirler Bronz Kapı ise sadece önemli törenlerde açılır Bu kapıdan içeri girildikten yaklaşık 150 metre kadar ileride genişçe bir avlu ile buna bakan mahzeniyle birlikte beş katlı bir saray bulunur Papalar işte burada otururlar Pencereleri Vatikan'ın ve dünyanın en ünlü ve görkemli binasına bakar Bu bina St Peter Kilisesi'dir 70000 metre karelik bir alanı kaplayan bu Kilise, Vatikan “Tanrı–Kent”in en yüksek binasıdırBronz Kapı'nın tam karşı sınırında, Papa'nın helikopteri için yapılmış olan küçük iniş pisti vardır Onun sağında Vatikan Radyosu, onun yanında da yabancı öğrencilerin kaldıkları yurt binası yer almaktadır Bu iki binanın arasında park bulunur Park'ın ucunda “Curia” sarayı vardır Devlet olarak Vatikan buradan yönetilir Parkın diğer alt yanına doğru İlahiyat Akademisi (Kardinaller Koleji) bulunur Burası bir bakıma Papalığın Senatosu gibidir Kolejin önünde Vatikan Müzesi, yanında paha biçilmez arşiviyle Vatikan Kütüphanesi yer alır Bunlara bitişik binada Vatikan'ın “Laik Konsey” binası vardır Vatikan'da bir de işçi sendikası vardır ve o da bu binadadır Papanın sarayının uzantısında ise Vatikan Bankası bulunur Az ilerisinde de Vatikan'ın resmi yayını olan “Osservatore Romano” gazetesinin yönetildiği bina vardır
Vatikan'ın gizli ilişkileri

Vatikan'ın ve Papalığını tarihi sayısız cinayet, entrika ve skandalla doludur Vatikan'da gece sapasağlam yatıp sabaha ceset olarak kaldırılmak su içmek kadar olağan bir durumdur Vatikan'ın servetinin tam olarak ne kadar olduğu hiç bir zaman açıklanmayan bir sırdır Yıllık gelirleri bazı kalemlerde açıklanır, yaptığı açıklamalar biraz da abartılarak gösterilir ancak mal varlığı tam olarak asla açıklanmaz Vatikan tam bir “Bezirgan” gibidir; daima gelirlerinin azlığından yakınır ama ilginçtir ki her geçen yıl biraz daha zenginleşir, biraz daha fazla para kazanır Vatikan maliyesi yılda iki kez incelenir Mali komisyonda kardinaller vardır ve başkan da (Prefektür denir) Amerikalı Kardinal Edmund Szoka'dır
DÜNYANIN SERVETİ SIR EN KÂRLI ŞİRKETİ

Vatikan şu anda dünyanın en zengin devletlerinden biridir Ünlü Vatikan uzmanı Peter Hebblethwaite'nin dediğine göre de bu devlet hiç bir özel girişimcinin ya da kapitalistin baş edemeyeceği kadar katı “Sosyalistce” kurallarla yönetilmektedir Aynı uzmana göre bu nedenle Vatikan yeryüzündeki tek Sosyalist Tanrı–Devleti sayılmalıdır Gerçekten de Vatikan'da hiç bir devletin yapamayacağı bir “sistem” ve yönetim anlayışı yürürlüktedir Gördükleri işe göre dünyada en az maaş ve ücret alan insanlar buradadır Buna rağmen toplam 1000 kişiyi geçmeyen Vatikan bürokrasisi, 2500 işçisiyle dünyanın en kalabalık dinsel topluluğunu (yaklaşık 900 milyon) hiç bir aksama olmadan yönetmektedirler Bu gerçeği yeni öğrenen bir Amerikalı zengin kendini tutamamış ve “Aman Tanrım! Meğer dünyanın en kârlı şirketi Vatikan'mış” deyivermişti 600 kişinin yönlendirdiği 900 milyon insan koşulsuz olarak Vatikan'a bağlıdırlar ve onun emirlerine tabidirler Dahası, onu korumak, geliştirmek ve gerçekte daha da zenginleştirmekle yükümlüdürler Bu emeklerine karşılık Papa'dan alabilecekleri tek “gelir” her Pazar günü Papa'nın onlar adına yaptığı şükran “Duası”dır, o kadar
DÜNYAYI SARAN AĞ

Vatikan'ın doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200'den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu veya emisyonu, 49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunmaktadır Bu yayınlar 24 saat süreyle bütün dünyayı bir ağ gibi sarmaktadırlar Vatikan'ın gelirleri başta her ülkedeki Katolikler'den kesilen Kilise Vergisi; Aidatlar; Bağışlar; Şirket Gelirleri; Hisse Senedi–Tahvil–Bono gelirleri; Bankacılık ve Faiz gelirleri; hediyelik eşya satışlarıyla elde edilen gelirlerden oluşmaktadır Basın yayından elde edilen reklam gelirleri de epeyce tutmaktadır Vatikan'ın diğer bir gelir kaynağı da Hıristiyanlığı temsil eden kişileri, örneğin İsa'yı, Meryem'i, azizleri veya sembolleri (Haç gibi) pazarlayarak kazandığı kazançlardır Bu açıdan bakıldığında Vatikan'ın kendi Tanrısı'nı (İsa) ve dinini en iyi pazarlayan holding olduğu apaçık görülebilir!Vatikan'ın gelirleri sadece bunlar değildir Vatikan, dünyanın önde gelen bir çok şirketinde hissedardır Çeşitli ülkelerde sayısız gayrimenkulü vardır Bir çok bankanın ortağıdır Özellikle giyim ve turizm sektörlerinde çok kâr getiren yatırımları vardır Avrupa Birliği içinde Vatikan'a bağlı olarak çalışan “Katolik Tekstil Sanayicileri Birliği” onun çıkarlarının yöneticisi durumundadır Benzer şekilde ayakkabı, yiyecek ve enerji ile inşaat sektörlerinde de kârlı yatırımları ve ortaklıkları vardırSözün kısası, 200 milyon nüfuslu ABD'yi yönetebilmek için sadece Washington'da 250000 devlet memuru bulunduğu düşünülürse Vatikan “Mucizesi (!)” daha iyi anlaşılır İhraç malı olarak sadece “Dualar ve Emirleri” olan bir devletin dünyanın en kalabalık topluluğunu yönetip dünyanın en zengin devletlerinden biri olabilmesi başka hangi sözcükle tanımlanabilir ki
VATİKAN'DA İKTİDAR KAVGASI

Böylesine zengin ve güçlü bir devletin başında kim olmak istemez ki? Bu nedenle Vatikan'ın içinde sürekli bir mücadele yaşanmaktadır Vatikan'da etkileri ve güçleri tartışılamayacak başlıca altı akım vardır Bunlardan ikisi “Laik”, dördü “Dinsel” niteliktedir Laikler OPUS DEI (Tanrı'nın İşleri demektir) ile Malta Şövalyeleri'dir OPUS DEI, İspanyol asıllıdır ve sadece 65 yıllık bir örgüttür Buna rağmen günümüzde Vatikan'da en etkili olan “Laik” kurumdur Gizli bir örgüt olan OPUS DEI'nin tüm üyeleri Katolik meslek sahiplerinden oluşmakta fakat her ülkede örgütten sorumlu bir Kardinal bulunmaktadır Vatikan pasaportu taşıyan bu Kardinaller'in dokunulmazlıkları vardır ve sadece Papa'ya karşı sorumludurlar Curia bile bunlara diş geçirememektedir Malta Şövalyeleri ise öncekinden çok daha eski ve köklü, aristokratik bir örgüttür Bu da önceki gibi kapalı devre işleyen bir örgüttür ve ününü Türklere karşı Katolik inancını savunarak edinmiştir İlkin Rodos'ta kurulmuş, burası Osmanlı'nın eline geçince Malta'ya sürülmüşlerdir Türklüğe ve İslamiyet'e kökten karşı bir örgüttür İlginçtir ki bu sofu Katolik örgütü ölümünden bir yıl önce Turgut Özal'a özel statü sağlayarak onursal üyelik beratı vermişti!
ENGİZİSYONUN MUCİDİ

Vatikan'ın iç siyasetinde ve çekişmelerinde dört dinsel akım etkili olmaktadır Bunlardan birincisi, Dominiken tarikatıdır Bunlar için en önemli olan husus kurum olarak Kilise'nin sürekliliğinin korunması ve her koşul altında savunulmasıdır Dominikenler, “Önce Kilise” diyen tarikattir Aristokratik ama aynı zamanda da gaddar ve dogmatik olmakla tanınırlar Ortaçağ'ın Engizisyon Mahkemeleri'ni bunlar kurdurmuşlar ve milyonlarca insanı –özellikle de cadı diye nitelendirdikleri kadınları– yaktırmışlardırDominikenler'in tam karşısında Fransiskan tarikatı vardır Bunlar içinse önce Roma'daki Kilise değil, “Önce Hıristiyanlık” gelir Fransiskanlar yoksullardan yana, din adına karşılıksız çalışan keşişler topluluğudur Onlar için önce Kilise veya Papa değil, Hıristiyanlığın yeryüzünde egemen olması önemlidir Üçüncü topluluk Fransiskanlar kadar çalışkan ama Dominikenler kadar acımasız olabilen Cizvitler tarikatıdır Bunlar Katolik aleminin “Entellektüelleri” konumundadırlar Bunlar için önemli olan ise “Papalık Makamı”dır Papaların kendileri veya Kilise'nin kendisi değil, “Papalık Makamı”nın korunması ve savunulması öncelik taşımaktadır Cizvitler bu anlayışla bir çok Papa'ya –halen Papa olan 2 John Paul da dahil– karşı çıkmışlardır Papaları yücelten OPUS DEI ile Papalık Makamı'nı yücelten Cizvitler kavgalıdırlar Cizvitlere göre OPUS DEI, Papa–Tapınıcılığı (Papolatry) yapmaktadır Cizvitler en hızlı misyoner örgütüdür OPUS DEI dördüncü akımın temsilcisidir Onlara göre Papa'nın kimliği, Kilise'nin de, Papalık Makamı'nın da üstündedir Papa, Tanrı–Krallığı'nın kutsal önderidir Böylesine yüce bir mertebeye erişebilen kişi de elbette “Olağanüstü” bir kişidir Bu nedenle OPUS DEI, böylesine olağanüstü bir kişi tarafından temsil edilen Vatikan Devleti'ni yüceltir ve Kilise'yi ikinci planda görür Vatikan Devleti'nin uluslararası “Resmi” ideolojisi ise işte bu dört akımın ortak paydalarıyla oluşturulmuş olan ve tüm Hıristiyan alemini bir çatı altında toplamayı öngören Ekümenizm Hareketidir
KİRLİ İŞLERİNDE MAFYAYI KULLANAN DEVLET

Vatikan'ın ve Papalığını tarihi sayısız cinayet, entrika ve skandalla doludur Bugüne kadar gelip geçmiş 263 Papadan kaçının eceliyle, kaçının cinayete kurban giderek öldüğü belli değildir En yakın örnek, bugünkü Papa'dan önce Papa seçilen ve sadece 33 gün Papalık yapabilen I John Paul'dur Vatikan uzmanı araştırmacı David Yallop'un belgeleriyle açıkladığına göre bu Papa Vatikan'ın içindeki bir “Konspirasyon=Fesat Örgütü” ile “P2 Mason Locası”nın ortak girişimiyle öldürülmüştür Vatikan'da gece sapasağlam yatıp sabaha ceset olarak kaldırılmak su içmek kadar olağan bir durumdurVatikan'ın özellikle 2 Dünya Savaşı sırasında güçlendirdiği müthiş bir istihbarat ağı vardır Vatikan'ın içinden çeşitli ulusların –başta Fransa, Polonya ve Almanya– istihbarat örgütleriyle birlikte çalışan Kardinaller çıkmıştır Bunlardan bazıları daha sonra Papa yapılmışlardır Örneğin 1978'de eceliyle ölen Papa 6 Paul, gizli istihbarat örgütleriyle içli dışlı olmuş bir Kardinal olarak tanınıyordu Vatikan “Kirli” işlerinde daima taşeron kullanan bir devlettir Bu pis işleri temizlemek Mafia'nın görevidirVatikan'ın siyaset aleminde de yarı–gizli yarı–resmi desteklediği partiler ve siyasetçiler vardır Bunlara en iyi örnekler Almanya'daki CDU/CSU (Hıristiyan Demokratlar) ve İsviçre'deki CVP (Hıristiyan Halk Partisi) çizgisidir Vatikan'ın bu ve diğer bir çok siyasi yapıyla, örneğin öğrenci ve işçi kuruluşlarıyla, organik bağları vardır Bunlara yeri geldikçe değineceğim Vatikan, BM'de, UNESCO'da, FAO'da, AB'de ve OAS (Amerika Devletleri Örgütü) de “gözlemci” statüsündedir“Vatikan nedir?” sorusunun gerçek yanıtı da işte bu ilişkilerdedir Vatikan, ekonomi–politiğiyle “Devlet Sosyalizmi”ni uygulayan –kendisi sosyalizme karşı olsa da– bir Kilise Devleti'dir Toplumsal–Tarihsel bağlamında ise işlevleri itibarıyla “Dogmatik–Dinci” bir devlettir Bu özelliğiyle de günümüzde çok sık kullanılan Fundementalizm'in (köktenciliğin) çağımızdaki en eski ve en güçlü temsilcisidir Gerçekten de Vatikan, Dünya'da devlet çapında örgütlenebilmiş ilk Fundamentalist Tanrı–Krallığıdır
Ateizmin kaynağı Vatikan

Ateizmin kaynağı bizzat Roma Kilisesi olup özellikle de son 400 yılın ilk öncü Hıristiyan kökenli Ateistlerinin hep bu kiliseden çıktıkları görüldü

Bütün dünyada kısaca Papa denilen şahsın resmi sıfatı Papa değildir Üç ayrı sıfatı vardır Ve Papa'ya ancak bu sıfatlarıyla hitab edilebilir Bunlardan ilki, “Supreme Pontiff”tir Bu, en üst düzeydeki ruhani önder anlamına gelir Roma İmparatorluğu döneminden kalma bir sıfattır O dönemde imparatorlar kendilerine “Pontifus Maximus” dedirtiyorlardı Bu, en yüce ruhani ve dünyevi buyurucu anlamına geliyordu İmparatorluk yıkılıp Hıristiyanlık egemen din haline gelince Papalar kendilerine geçmişteki imparatorlar gibi bu sıfatı taktılar Papaların resmi evraklarda ve belgelerde kullandıkları ilk sıfatları budurİkincisi Papalar, “Roma Başpiskoposu”durlar Dikkat edilirse Vatikan'ın değil, 1926'ya kadar Kutsal–Kent statüsünde olan Roma'nın başpiskoposudurlar Bu sıfatı özellikle Doğu ve Ortodoks Kiliseleri tarafından öne çıkartılır Ortodokslar Papa'ya yazılı metin göndermek isterlerse en fazla “His Holliness Pope” diye yazarlar ve bununla da makamının önemli ve kutsal olduğunu vurgulamış olurlar, kendisinin değil Papalar'ın üçüncü sıfatı ise “Holy Father (Kutsal Peder)”dir Bu sıfat onların belki de en eski, en anlamlı sıfatıdır Hıristiyanlığın ilk yüzyılından kalma, siyasi ve ideolojik olmaktan çok sempati toplamak amacıyla verilmiş sembolik bir babalık mevkiidir Kutsal Peder nitelemesi aynı zamanda Ana (Bakire) sayılan Evrensel Kilise'yle (Katolik demek Evrensel demektir) evli oluş anlamına gelir Diğer bir deyişle sembolik olarak Ana'dan (Kilise) doğmadan yani Vaftiz olmadan Kutsal Baba'nın evladı olunamaz Papalar'ın Hıristiyan olmayan devlet ve siyaset adamları için de ayrı bir sıfatı vardır Örneğin Müslüman bir devlet adamı Papa'ya doğrudan yukardaki üç sıfatla hitab edemez “His Holliness” veya “Your Holliness” demek zorundadır Yani, temsil ettiği makamı itibariyle Kutsal sayılan kişi olarak tanımlanır Benzer şekilde Kardinal Büyükelçiler için de “Ekselans” denilir Diğer Kardinallere de “Monsenyör” denilir Bu hitaplar çok önemlidir Bunların ne zaman, kime, nasıl kullanılacakları bilinmeden Vatikan mensuplarıyla görüşme yapılamaz
PAPALAR VE MODERN DEVLET

Papalık ve daha sonraki yüzyıllarda ortaya çıkan Papalık Devletleri yüzyıllar boyunca dünya siyasetine ve askeri, diplomatik ve ekonomik dengelere yön vermişlerdir Papalar'la Müslümanlar ve Osmanlılar arasında çok yoğun ilişkiler kurulmuş, karşılıklı askeri ve siyasi girişimler yapılmıştır Bunlara ilerde değineceğim Ama önce Papalık kurumunun günümüz dünyasına armağan ettiği en önemli toplumsal–tarihsel gelişmelerden birinin üzerinde durmakta yarar vardır Bu, “Modern Devlet” veya diğer bir deyişle “Ulus Devleti” fikri ve oluşumudur Papaların ve onların devletlerinin günümüzde etkili olan Ulus Devleti'ni yapan temel taşları hazırlayanlar oldukları inanın bir çok toplumbilimci tarafından dahi bilinmez Ama gerçek budur Ulus Devleti'ni ortaya çıkartan ve yaşatan kurumların tamamına yakınını gerçekte ilk kez Papalar ve onların “Kilise Hükümetleri” bulmuşlar ve tarihe aktarmışlardır Bu nedenle Roma Kilisesi, Batı Avrupa'da ortaya çıkan Ulus Devleti'nin öncüsü durumundadır Örneğin, Ulus'u “Devlet” yapan en önemli kavramı, “Egemenlik” kavramını ilk kez formüle edip bunu “Hükümdarların Uhdesine” veren yine bir Papa, 2 Pius olmuştur Bu Papa 1453'de İstanbul'un Osmanlı'nın eline geçmesi üzerine “Egemenlik” kavramının imparatorlara ait olduğunu bir belge yayınlayarak onaylamıştırPapalık tarihi araştırmacısı Paolo Prodi'nin belirttiği gibi Roma Kilisesi, günümüz Batı Hıristiyan aleminde yer alan modern devletlerin temel esaslarını oluşturan yargı sistemlerini; üst mahkemeleri; hiyerarsik yargı kurumlarını ve pozitif hukuku Avrupa'ya ilk sokan kurumdur Daha önce ne krallar ne de halk bu tip bir yargıdan ve hukuktan haberdardılar İlginçtir ki ilk avukatlar da Kilise'den çıkma papazlardı Bunlar Prensler'in ve Krallar'ın himayesine girerek o yüzyıllarda çoğunluğu okuma yazma dahi bilmeyen kralların Kilise karşısındaki haklarını ve toprak bütünlüklerini savunmuşlardı Avrupa'da ilk sınır belirlemeleri işte bu Papaz–Avukatlar'ın bilgileri ve gayretleriyle oluşmuştu İkincisi, Papalık tüm Avrupa'da ilk kez toplu vergilendirme yöntemini uygulamaya sokmuştu Ayrıca Roma Kilisesi, tarihte ilk kez Dış İşleri Bakanı kullanmış, elçilik ve konsolosluklar tesis etmiştir İlk kez paralı asker kullanan, düzenli ordu kuran da onlardı Matbaa ve yayıncılık alanında gelişmeler yaptırmış olan da oydu Benzer şekilde ilk “Yasak Kitaplar” listesini (Index) hazırlatan da oydu Postacılık da ilk kez onlar tarafından örgütlenmiş, dağıtım ağları kurulmuştu Para basımı tekniğini geliştiren ve ilk kez “Senet” kullanımını yasal faizlere uygulayan da oydu İlginçtir ki, Avrupa'da cinsel hayatı ve genelevleri de Roma Kilisesi yönlendirmişti Volter'in yazdığına göre Paris'teki genelevler bizzat Katolik Kiliseleri tarafından “sağlık” denetiminde genelevlerinin daha temiz ve kızlarının da daha sağlıklı olduklarını duyuran ilanlar veriyorlardı!
DİN, PAPALIK VE ATEİZM

Gerçekten Ateizm'in kaynağının bizzat Roma Kilisesi olduğunu söylesem şaşardınız, değil mi? Nasıl olur da Tanrı'dan başka güç tanımayan ve onun adına kurulduğu ve hareket etmekte olduğu varsayılan bir kurum, Kilise, Tanrıtanımazlığın kaynağı olur? Ama olmuştur Özellikle de son 400 yılın ilk öncü Hıristiyan kökenli Ateistleri hep bu kiliseden çıkmışlardır Özellikle de 15 ve 16 yüzyıllarda papazlık eğitimi görmüş, yıllarca Hıristiyanlığın “Tanrısı” için çalışmış fakat hayatlarının belli bir dönemine gelince Ateizm'e geçmiş ve bu kez de aynı Tanrı'ya karşı amansızca mücadele etmeye başlamış sayısız papaz vardı İşte sizlere bunlardan adı gündelik hayatta geçirilmeyen, sadece Vatikan kayıtlarında bulunan ve 34 yaşındayken 1619'da Ateizm suçlamasıyla yakılarak idam edilmiş olan böyle bir papazın kısa öyküsü Avrupa'da Ateizm'in tarihini belgeleyen araştırmacı Nicholas Davidson'un Vatikan kaynaklarından çıkarttığı Giulio Cesare Vanini 1585'de doğmuştu Ailesi onu küçük yaşında Cizvitler'in yönettiği okullara göndermiş sonra da yine aynı tarikatın yönettiği Napoli Üniversitesi'ne sokmuştu 1603'de Vanini, çok sofu ve oldukça gizemli bir tarikat olan “Karmelitler”e kabul edilmişti 1606'da Vanini Karmelit keşişi olarak hukuk doktoru olmuştu 1608'de Padua'ya, buradaki üstün başarısından dolayı da 1611'de Venedik'e atanmıştı Ama ne olduysa bundan sonra olmuştu 1612'de Karmelitler'le bozuşan genç adam İngiltere'ye kaçmak zorunda kalmıştı Fikir ve din suçlusu sayılan Vanini burada Hıristiyanlığın Tanrısı'nı (İsa) kabul etmediğini ilan etmiş ve bu görüşlerini yaymak için Hollanda'ya, Liyon'a ve Paris'e gitmişti Bu arada iki kitap yazmış ve bunlar 1615–16'da yayınlanmıştı Özellikle ikinci kitabı, De admirandes'de öne sürdüğü fikirler günümüzde kendisini keskin Ateist sanan bir çok tatlısu entellektüelinin dudaklarını uçuklatacak mahiyetteki fikirlerle doludur Vanini, aynen, kendisi madde olmayan bir Tanrı nasıl olur da maddi bir dünya yaratmış olabilir ki diye sözüne başlamış ve eklemişti: “Sonsuz olan Maddedir, Ruh değildir” Benzer şekilde cin, peri ve şeytanın bizzat Kilise tarafından uydurulmuş gerçekte varolmayan yaratıklar olduklarını söylemişti Vanini, “Beleş” yaşamak isteyen papazların halkı korkutmak amacıyla böyle yalanlar söylediklerini göstermişti Kutsal Kitap'ta yer alan “Doğuş” olayıyla alay eden Vanini, kendi görüşünü şöyle özetlemişti: “İnsan hayvandan gelmedir, onun ileri bir aşamasıdır, temizidir Sizler de Doğa'dan başka hiç bir güce sakın tapmayın En büyük ve tek güç madde ve doğadır” Vanini görüşlerini anlattıktan sonra vargücüyle Hıristiyanları “Dinsizleştirmeye” adamıştı kendisini Söz konusu kitabı bugün bile Vatikan'ın yasak kitapları listesindedir, hem de aradan 380 yıl geçmiş olmasına rağmenPapazlıktan dönme Ateist Vanini bunları yazdığı zaman (1614) ne Darvin'in vardı evrim kuramını geliştiren, ne Karl Marx vardı Madde'ye felsefi sonsuzluk kazandıran, ne de günümüzün modası “Doğa Tapıcısı” yeşiller ve çevreciler İlginçtir ki günümüzde kendisini keskin Ateist sanan biri, futbolcu Maradona'yı veya baldır–bacak şöhreti Madonna'yı daha fazla tanımak için onlarla ilgili her yazıyı okuyabilir ama Vanini'nin hayatını merak edip okumak isteyeceğini hiç sanmam
KİLİSE İLE MANASTIR KAVGASI

Katolik Kilisesi (Roma) ile ona bağlı olan manastırlar daima birbirlerine zor tahammül eden kuruluşlardır Dolayısıyla Katolik Hıristiyanlık'ta alttan alta ve konunun dışındakilerce bilinmeyen bir Kilise–Manastır çatışması yaşanmaktadır Katolik aleminde, Türkiye'deki okurlara anlatabilmek için bir ayrım yaparak söylersek, Papazlar ile Keşişler (Monks) arasında çatışma vardır, diyebilirizKilise'de, yaptığımız bu kaba hatlı ayrıma göre iki tip din adamı vardır Bunlardan çoğunlukla “Priset=Papaz” diye bilinenlere “SEKÜLER” denilir Bunlar Kiliseler'de görevlidirler ve insanların gündelik işleriyle uğraşırlar Ana hatlarıyla söylersek bu papazların ilk hedefi dünyayı ellerinden geldiğince “insancıllaştırmak” tır Dolayısıyla gündelik siyasetle, sendika hareketleriyle, işçi–öğrenci eylemleriyle, bankacılıkla, teknolojiyle vd ilgilenmek zorundadırlar Çünkü bunları bilmeden Kiliseleri'ne gelen Katoliklere yardımcı olamazlar Bu bakımdan, örneğin futbol maçına gidip amigoluk yapan papazlarla, diskoteklerde şarkı söyleyen rahibelere sıkça rastlanılırAma keşişler böyle değildirler Onlar, kendilerini kapattıkları manastırlarından çıkmayı pek sevmezler Gündelik basını bile çok ender izlerler Dış dünyayla olabilecek en az şekilde ilgilenirler Hatta bir çok manastır, kendi yiyeceğini, kendi giyeceğini kendisi üretir, dışardan almaz Televizyon gibi, bilgisayar gibi “modern” teknolojiyle pek ilgilenmezler İşte biraz genelleştirerek tanımladığımız bu din adamlarına da “Regulars” (Müdavimler, Daimiler) denilir Bunlar günlerini yoğun ibadetle geçirirken, örneğin Miami'deki bir Katolik papaz aynı saatlerini bir beyzbol karşılaşmasında etrafına topladığı güzel kızlarla amigoluk yaparak geçiriyor olabilir
KÖYLÜLERİ AYAKLANDIRAN KEŞİŞLER

Özellikle 11 ve 12 yüzyıllarda Papa seçimlerinde işte bu iki ayrı gurup arasında çok yoğun mücadeleler geçmiştir Roma Kilisesi'ne karşı en ağır eleştirileri manastırlarda kalan keşişler başlatmışlardır Onlara göre her geçen gün zulmünü arttıran ve zenginleşmeye doymayan Kilise ve onun Papaları Hıristiyanlığı yozlaştırıyorlardı Avrupa'daki ilk köylü ayaklanmalarını kışkırtanlar ve yönlendirenler keşişler olmuştu Köylüleri Kilise yıkmaya ve yakmaya çağıran keşişler Papa'nın tartışılmaz otoritesini sarsmışlardı 13 ve 14 yüzyıllarda ilk kez feodal prenslere ve krallara sığınarak onları, artık diktatörleşmiş olan Papalara karşı örgütlemişlerdi 15 ve 16 yüzyıllarda Avrupa keşişler tarafından kışkırtılmış, Papalar ve onlara bağlı Prensler tarafından soyulmuş köylülerin isyanlarıyla doluydu18 yüzyıla gelindiğinde Fransa'da patlayan ihtilal, Kilise/Manastır çekişmesini de Kilise lehine sona erdirmişti Fransa'da “Laiklik” işte ilk kez resmen Kilise/Manastır çekişmesine son vermişti Kilise, Fransız Laisizmi'nin esasını teşkil eden din adamı düşmanlığı (Anti–Klerikalizm) konusunda Manastırları ve daima asi davranmış olan Keşişleri ihtilalcilerin önüne itmişti Böylelikle binlerce keşiş öldürülmüş ve manastırlara ait tüm malvarlıkları Devlet'e devir edilmişti Daha sonra Kilise bunların bir kısmını yine kendi malları arasına katmakta gecikmemişti Sonuçta özellikle Fransa'da ve diğer Katolik ülkelerde manastırların etkileri zayıflamış ve yoksullaşarak bir çoğu kapanmak zorunda kalmışlardı
TÜRKİYE'Yİ BEKLEYEN GELİŞMELER

Türkiye'yi bekleyenlere gelince Almanlar için önemli olan tıpkı tarihte kendilerinin yaptıkları gibi Türkiye'de İslamiyet'in lokalleşmesini istemekte ve bu yönde çalışmalar yapmaktadırlar Fransa ise Türkiye'deki Laikliğin bekçisidir Dolayısıyla Devletçi Laisizm'in her ne pahasına olursa olsun korunmasından yanadır İngiltere bu iki görüşe karşıdır ve Türkiye'nin önderliğinde yeniden bir Hilafet kurulmasına sıcak bakmaktadır Amerika ise, Türkiye'de artık Devlet'in değil, Liberalleşmiş bir Anayasa'nın en üst değer olarak tanınmasını ve bu anayasanın sınırlarını çizdiği İnsan Hakları çerçevesinde, Fransızlarınkinden daha özgür ve özerk bir “Din ve Vicdan Özgürlüğü”nü yerleştirmek istemektedir Türkiye önümüzdeki yıllarda işte Batı'dan gelecek olan bu “İslam”la daha çok tanışacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.