|
|
Konu Araçları |
arap, hakkında or, kültürü, toplumu |
Arap Toplumu Ve Kültürü Hakkında/ Arap Toplumu Ve Kültürü |
08-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Arap Toplumu Ve Kültürü Hakkında/ Arap Toplumu Ve KültürüAraplar'ın yaşam tarzı bir birine benzemez hepsinin ayrı kültürleri vardır İlk olarak Suudi Arabistan'dan başlıyabiliriz Yakın mercektele Yaşam biçimleri, Hayat felsefeleri (Özetle): Suudi Arabistan halkının geneli devlet memuru'dur devlet halkı maddi açıdan desteklediği için vede halk maddi yönden rahat olduğu için halkın büyük bir kısmı inşaat, dükkan işletmesi, çobanlık veya işçilik gerektiren herhangi mesleklerde çalışmazlar, bu işleri yabancılara bırakırlar ülkedeki yabancıların hepsi ayrı ayrı meslekelerinde meşhurdur Kuzey bölgesinin geneli göçebe bedevilerle yoğunlaşmıştır, buradaki bedevi kesim koyunculuk vede deve ticareti ile ilgilenmektedir büyük bir kesim şehire inmeye başlamış bulunmakta artık çadırlarda kalmaya son vererek günümüzdeki yaşam tarzına ayak uydurmaya çalışmaktalar Suudi halkı Aşiretlere ayrılmaktadırlar genel olarak aşiretleri şöyle sıralanıyor: Şemmeri, Timyati, Enezi, Oteybi, Kahtani vBulletin şekilde sıralanıp diziliyorlar Ekonomik açıdan çok rahat oldukları için her evde en az iki üç arabaya rastlıyabilirsiniz erkek çocukları 13 , 15 yaşlarına gelince sıkı birer şöfor olabiliyorlar maddi imkanların elverişli olması nedeni ile bu tarz şeyleri önemsemiyorlar Suudi arabistan'da Türk mutfağına verilen önemi hangi şehire gitsek görebiliriz hemen hemen tüm restaurantlar'da Türk aşçılara rastlayabilirsiniz Suudi arabistan'ın kendi yöresel yemeği birtek ''Kepse'' olduğu için evlerinde genel olarak kepse pişer öğlenleri bütün evlerde kepse yenir hergün aynı şekilde peridiyotik olarak aksatmadan öğle yemeklerini kepse ile geçiştirirler Kepse birçok çeşite ayrılır bunlardan genel olarak tüketilenleri: Buhari, Biryani ve Madgut'tur kepseyi kaşıksız yerler elleriyle sağ kollarını kullanmak şartı ile yerler Kepse'den bazı görüntüler: Erkeklerin giyim tarzları bilindiği gibi 'Fistan'dır beyaz kumaştan dikilmiş olan fistanlar giyerler başlarına ise 'Şimağ ve Igal' takarlar yani eşarp vede siyah renkte olan yuvarlak sert bir bezden yapılmış ıgaldır Bayanlar ise sokakta siyah renkli 'Abiye' giyerler saçları ve yüzleri kapalı olmak şartı ile Gençler biraz daha yenilikçi olmaya çalışıyorlar her yeni gelen nesil bir öncekine benzemiyor, halkın bedevi zihniyetten kurtulma çabası ap açık görülebiliyor eğer yakından bakılırsa |
Arap Toplumu Ve Kültürü Hakkında/ Arap Toplumu Ve Kültürü |
08-16-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Arap Toplumu Ve Kültürü Hakkında/ Arap Toplumu Ve KültürüArap devletleri Arap Birliği'ne dahil devletler koyu yeşil, Arap olmayan fakat birliğe dahil olan bölgeler açık yeşil ve Arapça konuşulma oranı düşük üyeler Somali ve Cibuti taralı yeşil Nüfusunun büyük kısmı Arap soyundan gelen ve Arapça konuşan ülkelereArap Devletleri denir İsrail ve nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan İran, nüfuslarının bir kısmı Arap olmakla beraber, ArapDevleti değillerdir Arap Devletleri'nin çoğu, 1945'te kurulmuş olan Arap Birliği'nin üyesidir Tarihçe İslamiyet öncesi İslamiyet'ten önce, 4 ve 6 yy'larda Arap kadınları (Kıyafetlerin Tarihçesi, Braun & Schneider) Araplarİslamiyet öncesinde bazı devletler kurmuşlardır (Himyeriler, Gassaniler vBulletin) Ancak coğrafyanın yarattığı koşullar geregi genelde kabileler halinde yaşarlardı ve her kabilenin başında şeyh, emir benzeri liderler bulunurdu Bu nedenle İslamiyet'e kadar tek bayrak altında toplanamamışlardır İslam Devleti Ana madde: İslam Devleti Kendisi de bir Arap olan Muhammed'in (İS 571-632) kurduğu İslam Dini'ni ilk olarak Araplar benimsediler Bu dini benimseyenler kendilerine, "Allah'ın iradesini kabul eden" anlamında Müslüman adını verdiler İlk Müslümanlar, dinlerini yaymak amacıyla birçok ülke ele geçirdiler ve Muhammed'in liderliğinde büyük bir devlet kurdular Bu devlete o dönemde bir isim verilmemiş olmakla beraber, günümüzdeki referanslarda daha çok İslam Devleti olarak nitelendirilir İslam Devleti dört halifeden sonraki dönemlerde yönetimi ele geçiren sülalelerinisimleri ile anılır olmuştur (Emeviler, Abbasiler vBulletin) Müslümanlar, Muhammed'in ölümünden sonra da kendilerine bir halife seçtiler Halifeliğin yönetim merkezi önce Mekke, sonra Suriye'deki Şam kentiydi 750'de halifeliği Emevilerden alan Abbasiler, Irak'taki Bağdat kentini halifeliğinbaşkenti yaptılar Osmanlılar'ın Arap dünyasında hakim olması ile birlikte, halife unvanı Osmanlı padişahlarına geçmiş, İslam Devleti, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde erimiştir Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından halifelik kaldırılmıştır MüslümanArap devletleri birer birer bağımsızlıklarını kazanmışlardır Osmanlı idaresi Osmanlılar15 yüzyıldaAnadolu'da güçlü bir devlet haline geldikten yaklaşık 100 yıl sonra, Arapların yaşadığı toprakları ele geçirdiler Yavuz Sultan Selim1517'de Mısır, Suriye ve Hicaz’ı; oğlu Kanuni Sultan Süleyman da Bağdat, Irak, Aden ve Yemen’i Osmanlı topraklarına kattı Daha sonra Avrupa'daki teknik ve ekonomik gelişmelerin gerisinde kalarak zayıf düşen Osmanlılar, 19 yüzyıldan başlayarak Arap topraklarını yitirdiler Arabistanlı Lawrence Osmanlı Devleti, I Dünya Savaşı'nda Almanya'nın yanında savaşa girince, İngiltereMekke EmiriHüseyin bin Ali'nin önderliğinde Arapları kışkırtarak ayaklandırdı Arapça'yı ana dili gibi bilen YarbayT E Lawrence (ArabistanlıLawrence) gibi bazı İngilizcasuslarının yardımıyla Araplar, Osmanlılar'ın 1918'de uğradığı yenilgide önemli rol oynadılar Savaştan sonra bağımsız devletler kurmayı uman Araplar, kendilerini İngiliz ve Fransızmandası altında buldular Bağımsızlıklarını kazanmaları Birinci Dünya Savaşı'nı izleyen 50 yıl içinde Arap devletleri, birbiri ardından bağımsızlıklarını kazandılar Bu devletlerin birçoğu 1945'te kurulan Arap Birliği’ne katıldı Birliğin amacı Araplar arasında ekonomik, siyasal ve askeri dayanışmayı sağlamaktı 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle başlayan ABD ile Saddamyönetimi arasındaki ilişkilerin gerilmesi, 2003’te ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle sonuçlanınca Araplar yeni bir sorunla karşı karşıya kaldılar Arap toplumu ve kültürü Arapların tamamına yakını Arapça konuşur ve çoğunluğu da aynı dine (İslam) inanır Ne var ki, Arabistan dışındaki bölgelerde yaşayan Araplar, yerli halkla karıştıkları için töreleri de değişikliğe uğramıştır Öte yandan Afrika-Asya kurak çöl kuşağında yaşadıkları için aralarında büyük benzerlikler de vardır Çok eski zamanlardan beri kurak çöl kuşağını iki tür topluluk yurt edinmiştir: Göçebeler ve yerleşik olanlar Yerleşik olanlar çiftçiler ya da kentlilerdi Göçebeler ise hayvancılıkla uğraşır ve yılın büyük bir bölümünü otlaklar aramakla geçirirlerdi Yazın otlaklar kuruyunca, yerleşme bölgelerine ya da vahalara çekilir ve buralarda kurdukları çadırlarda yaşarlardı Böylece yerleşik halk ile göçebeler her zaman yakın ilişki içinde olmuşlardır Yerleşik halk, göçebelerden, eti için koyun ve keçi, ulaşım için de deve satın alırlardı Bunların karşılığında göçebeler de tarım ürünü, silah, giysi gibi gereksinimlerini yerleşik halktan sağlardı GüneyArabistan, çok eski çağlarda, baharatticaretinin önemli bir merkeziydi Anadolufolklorunda da adı geçen Saba Melikesi Belkıs’ın, buradaki baharatkrallıklarından birinde kraliçe olduğu sanılır BaharatArabistan'dan Akdenizlimanlarınadevekervanlarıyla taşınırdı Bedevi adı verilen kabileler, Arabistan'dan geçen bütün baharat yollarını denetim altında tutuyorlardı Kırsal kesimde yaşayan Arapların çoğunun yaşam biçimi birbirine benzer Üzerinde oturulan ve uyunan halılar, kilimler ve yastıklar, evlerin başlıca eşyasıdır Evler genellikle iki bölüme ayrılmıştır Erkeklerin girip çıkabildikleri bölüme selamlık, ailedekikadınların yaşadığı bölüme de harem denir Gelenekselkonukseverlik, özellikle kırsal kesimde bugün de sürmektedir Yörelerinin önde gelenleri, tanımadıkları yolcuları bile evlerinin selamlık bölümünde ağırlarlar Bedeviler, günümüzde toplam Arap nüfusunun yüzde 5-10'unu oluştururlar Özellikle Suudi Arabistan'da yaşarlar Kentlerde yaşayan Arapların sayısı nüfusun yüzde 40’ı kadardır Geri kalanlar birbirlerinden uzak küçük köylerde yaşadıkları için geleneklerini daha çok korumuşlardır Sanat ve bilim Araplar, askeri başarılarının yanı sıra, sanat ve bilimde de büyük gelişme gösterdiler AbbasiHalifesiHarun Reşid döneminde (786-809), başkentBağdat önemli bir kültür merkeziydi Avrupa’da ve doğu ülkelerinde, tanınmış eğitim kurumlarıyla olduğu kadar mimarlık, astronomi, tıp ve matematik alanlarında da ün kazandılar Bugün kullanmakta olduğumuz sayısisteminiAvrupa'ya Araplar tanıtmış, bir matematik dalı olan cebir de onların katkılarıyla gelişmiştir 11 yüzyıldaAvrupa'daki Hıristiyan ülkelerin, Suriye ve Filistin'e düzenlediği Haçlı Seferleri de, Avrupa ile Arapülkeleri arasındaki ticaretin gelişmesine, ayrıca Arapsanat ve biliminin dünyaya yayılmasına yol açtı Arapların sonradan fethettikleri Mısır'daki Kahire, İspanya'daki Kurtuba gibi kentlerde de sanat ve bilim çok ileriydi Ne var ki Araplar, ele geçirdikleri toprakları uzun süre tek bir yönetim altında tutamadılar Mısır ve İspanya'da ayrı halifelikler ortaya çıktı Orta Asya'dan gelen Moğolların bir kolu olan İlhanlılar1258'de Bağdat'ı ele geçirerek AbbasiHalifeliği’ne son verdiler Bu tarihten sonra Araplar bir daha güçlü bir devlet kuramadılar Arap dünyasının sorunları Bugün Arap dünyasını ilgilendiren başlıca konular, bazı Arap devletlerini çok zenginleştiren petrol gelirlerinin en iyi nasıl değerlendirileceği; İslam felsefesi ile çağdaş dünyanın nasıl bağdaştırılacağı; Irak’taki ABD-BK işgali ve İsrail-Filistin sorununun nasıl çözüleceğidir |
Arap Toplumu Ve Kültürü Hakkında/ Arap Toplumu Ve Kültürü |
08-16-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Arap Toplumu Ve Kültürü Hakkında/ Arap Toplumu Ve KültürüARAPLAR sözcüğü günümüzde anadili Arapça olan toplulukları kapsar Bu toplumlar Akdeniz'in güneyinden ve doğusundan başlayarak Afrika'da Sahra Çölü ve Sudan'a, doğuda Irak'a ve Arabistan Yanmadası'na kadar yayılmıştır Arapça konuşulan ülkeler Arap ülkeleri olarak bilinir Anadil olan Arapça'nın yanı sıra Kuzey Afrika'da Berberi dili, Irak'ta Kürtçe, Güney Arabistan'da ise buraya özgü yerel diller konuşulur Orta Asya'da Semerkant dolaylarında ve Kuzey Afganistan'da da Arapça konuşan toplumlar yaşamaktadır Arap Toplumu Araplar aynı dili ve çoğunlukla da aynı dini (İslam) paylaşmakla birlikte, Arabistan dışında yerleştikleri bölgelerin yerli halkıyla karışıp, onların geleneklerini benimsedikleri için töreleri birbirinden farklıdır Buna karşılık Afrika-Asya kurak çöl kuşağında yaşadıkları için aralarında büyük benzerlikler de vardır Bu yörelerde tarım yalnızca belli başlı birkaç ırmak çevresinde, vahalarda ya da daha bol yağış alan dağlık bölgelerde yapılır Mısır'da Nü, Irak'ta da kaynakları Türkiye'de olan Dicle ve Fırat başlıca ırmaklardır Fas'ın bazı bölümleri ile Filistin, Lübnan ve Yemen daha çok dağlık bölgelerdir Doğu Arabistan ve Sahra Çölü'nün bazı kesimlerinde vahalar vardır Çok eski zamanlardan beri kurak çöl kuşağı iki tür topluluğa yurt olmuştur: Yerleşikler ve göçebeler Yerleşikler çiftçiler ya da kentlilerdi Göçebeler ise deve ve koyun güder, hayvanları otlatmak için yılın büyük bir bölümünü otlakları dolaşarak geçirirlerdi Yazın otlaklar kuruyunca, yerleşme bölgelerinde ya da vahaların yakınlarında kendi dokuduklan çadırlarını kurarlardı Öte yandan, pek çok köylü de kış ve ilkbahar aylarında koyun sürüleriyle çöle gidip çadırlarda göçebe yaşamı sürerdi Yerleşikler ile göçebeler her zaman birbirlerine bağımlıydılar Yerleşikler göçebelerden et gereksinimlerini karşılamak için koyun ve keçi, ulaşımda kullanmak üzere deve satın alırlardı Göçebeler de tarım ürünü, silah, giysi gibi gereksinimlerini kentlerden sağlar, yazın vaha ve derelerinden yararlanırlardı Çok eskiçağlarda Güney Arabistan baharat ticaretinin önemli bir merkeziydi Anadolu folklorunda da adı geçen Sebâ Melikesi Bel-kıs, belki de Güney Arabistan'daki baharat krallıklarından birinin kraliçesiydi Baharat deve kervanlarıyla Arabistan'dan Akdeniz limanlarına taşınırdı Deve güderek dolaşan ve Bedevi adı verilen kabileler, Arabistan' dan geçen bütün baharat yollarını ellerinde tutuyorlardı Kent dışında yaşayan Araplar'ın çoğunun yaşam biçimleri birbirine benzer Evlerin başlıca eşyaları, üzerinde oturulan ve uyunan halılar, kilimler ve yastıklardır Bir eve girmeden önce konuklar halıları kirletmemek için ayakkabılarını çıkarır ve bir kenara otururlar Odanın ortasına oturmaları ya da sırtlarını orada bulunanlardan birine dönmeleri uygun görülmez Evler genellikle erkeklerin girip çıkabildikleri selamlık adı verilen bir dış bölme ve aileden kadınların yaşadığı harem adı verilen bir özel bölme olmak üzere ikiye ayrılmıştır Yemek haremde, erkek konuklara sunulan çay ve kahve ise selamlıkta pişirilir Geleneksel konukseverlik özellikle kırsal kesimde sürmektedir Bugün bile, yörelerin önde gelenleri önceden tanımadıkları yolcuları evlerinin selamlık bölümünde ağırlarlar Günümüzde toplam Arap nüfusunun yüzde 5-10'unu oluşturan Bedeviler özellikle Suudi Arabistan'da yaşarlar Kentlerde yaşayan Araplar'ın sayısı nüfusun yüzde 40'ını bulmaktadır Geri kalanlar birbirlerinden uzak küçük köylerde yaşadıkları için geleneklerini daha çok korumuşlardır Tarih Hz Muhammed'in (İS 571-632) kurduğu İslam dinini ilk benimseyenler Araplar'dı Kendilerine "Tann'nın iradesini kabul eden" anlamına gelen Müslüman adını verdiler Dinsel bir coşkuyla harekete geçen ilk Müslümanlar, dinlerini başkalarına da benimsetmeye çalıştılar Birçok ülke ele geçirerek büyük bir imparatorluk kurdular Hz Muhammed'in ölümünden sonra ona inananlar, kendilerine bir halife seçtiler Halifeliğin yönetim merkezi önce Mekke, sonra Suriye'deki Şam kentiydi Halifeliğin Emeviler'den Abbasiler'e geçmesiyle, 750'de Irak'taki Bağdat kenti halifeliğin başkenti oldu Araplar askeri basanlarının yanı sıra, sanat ve bilime de büyük önem verdiler Harun Reşid'in halifeliği sırasında (786-809), başkent Bağdat önemli bir kültür merkezi oldu Avrupa ve Doğu ülkelerinde tanınan üniversitesiyle olduğu kadar mimarlık, astronomi, tıp ve matematik alanlarında da ün kazandı Bugün kullanmakta olduğumuz sayı sistemini Avrupa'ya Araplar tanıtmış, bir matematik dalı olan cebir de onlann katkılarıyla gelişmiştir Mısır'da Kahire, İspanya'da Kurtuba (bugünkü Cordoba) gibi Araplar'ın fethettikleri öteki kentlerde de sanat ve bilim çok ilerledi Ama Araplar'ın ele geçirdikleri topraklar uzun süre tek bir yönetim altında kalmadı Mısır ve İspanya'da ayrı halifelikler kuruldu Orta Asya'dan gelen Moğollar 1258'de Bağdat'ı ele geçirerek halifeliğe son verdiler 11 yüzyılda Avrupa'daki Hıristiyan ülkeler, Suriye ve Filistin'e Haçlı Seferleri olarak bilinen seferler düzenlediler Hıristiyanlar burada yaklaşık 100 yıl süren krallıklar kurdularsa da sonunda yenildiler ve bu topraklardan uzaklaştırıldılar Haçlı Seferleri, Avrupa ile Arap ülkeleri arasındaki ticaretin gelişmesine, ayrıca Arap sanat ve biliminin dünyaya yayılmasına yol açtı 15 yüzyılda Osmanlılar'ın Anadolu'da güçlü bir devlet kurmasından yaklaşık 100 yıl sonra, Araplar'ın yaşadığı ülkelerin hemen hepsi Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği altına girdi Yavuz Sultan Selim döneminde Mercidabık ve Ridaniye savaşlan sonucunda 1517'de Mısır, Suriye ve Hicaz, oğlu Kanuni Sultan Süleyman döneminde de Bağdat, Irak, Aden ve Yemen Osmanlı topraklanna katıldı Yalnızca Arabistan'ın iç bölgeleri Osmanlı egemenliğinin dışında kaldı Osmanlı İmparatorluğu en parlak döneminde Avrupa devletleriyle yanşabilecek durumdaydı Ne var ki, daha sonra Avrupa'daki teknik ve ekonomik gelişmelerin gerisinde kalan Osmanlılar, bu topraklan yitirdiler ve 19 yüzyıldan başlayarak Arap ülkeleri birer birer Avrupa devletlerinin yönetimi altına girdi İngiltere, Arabistan'ın güney ve doğu kıyılannı, daha sonra da Mısır'ı ele geçirdi Fransa, Tunus ile Cezayir'i, İtalya Libya'yı aldı Osmanlı İmparatorluğu'nun elinde yalnızca Suriye (Lübnan ve Filistin ile birlikte), Irak ve Arabistan'ın bazı bölgeleri kaldı Osmanlı İmparatorluğu'nun ı Dünya Sa-vaşı'na Almanya'nın yanında girmesi üzerine İngiltere, Mekke Emiri Hüseyin bin Ali'nin önderliğinde Araplar'ı kışkırtarak başkaldırmalarına yardımcı oldu Arapça'yı anadili gibi bilen Albay T E Lawrence gibi bazı İngiliz subaylarının yardımıyla Araplar, Türkler'in 1918'de uğradığı yenilgide önemli rol oynadılar Savaştan sonra bağımsız devletler oluşturmayı uman Araplar, Milletler Cemiyeti'nce İngiliz ve Fransız mandası olarak kabul edilince aldatıldıklarını anladılar Ayrıca İngiltere, Yahudiler'e Filistin'de yurt edinmelerine yardımcı olacağına söz vermişti Verilen bu sözün doğuracağı sonuçlardan kaygı duyan Araplar, Filistin'in kendi yurtlan olduğuna inanıyorlardı ı Dünya Savaşı'nı izleyen 50 yıl içinde Arap devletleri birbiri ardından bağımsızlıklarını elde ettiler Bu devletlerin birçoğu 1945'te kurulan, Arap Birliği adıyla bilinen konfederasyona katıldı Birliğin amacı Araplar arasında ekonomik, siyasal ve askeri dayanışmayı sağlamaktı Bugün Arap dünyasını ilgilendiren üç önemli konu, petrol gelirlerinin en iyi nasıl değerlendirileceği (bu gelir bazı Arap devletlerini çok zenginleştirmiştir); İslam felsefesi ile çağdaş dünyanın nasıl bağdaştırılacağı ve İsrail sorununun nasıl çözüleceğidir |
|