Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Sorularla İslamiyet

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
asrî, hazreti, içtihat, mıydı, peygamber, saadette, yapılmışmıdır, zamanında

Asr-İ Saadette İçtihat Var Mıydı? Hazret-İ Peygamber Zamanında İçtihat Yapılmışmıdır?

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Asr-İ Saadette İçtihat Var Mıydı? Hazret-İ Peygamber Zamanında İçtihat Yapılmışmıdır?



Her güzel şey, her hayır Nebi'ler eliyle meydana geldiği gibi, küllî bir hayır olan içtihadı da ilk defa icra eden Peygamber Efendimiz (asm) olmuştur Allah Resulü (asm) gerek ibadete, gerek muamelata ait bir çok hükümleri, Kur'an-ı Kerim'den çıkarmıştır Peygamberimizin içtihat kapısını açması, teşvik ve talim etmesi Ümmet-i Muhammed'e İlâhî bir lütuftur

İslâm dininin tekmil ve te'sisinde Allah-u Teâla Hazretleri, Habib-i Ekremine (asm), sahabe-i kiram efendilerimizi yardımcı kıldı Peygamberlerin en faziletlisine, insanların en hayırlılarını refik eyledi Resûlullah Efendimiz (asm), ashabına miras olarak, ifrat ve tefritten uzak bir sırat-ı müstakim bırakmıştır Gönüllere silinmez bir muhabbet, zeval bulmaz bir sadakat nakşetmiştir

Hazret-i Peygamberin (asm) iki yönü vardır:

1- Risalet yönü

2- Beşeriyet yönü

Risalet yönüyle Hazret-i Peygamber (asm), sırf bir tercümandır, yani, "O kendi hevasından konuşmaz Ona gelen ancak bir vahiydir" âyetinin mazharıdır Beşeriyet yönüyle ise, içtihatla sorumlu bir insandır

Üstad Bediüzzaman Hazretleri Peygamberimizin içtihatları hakkında şöyle buyuruyor:

"Vahiy iki kısımdır: Biri: 'Vahy-i sarîhî'dir ki, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselam onda sırf bir tercümandır, mübelliğdir, müdahelesi yoktur Kur'an ve bazı Ehadis-i Kudsiye gibi İkinci Kısım: 'Vahy-i Zımnî'dir Şu kısmın mücmel ve hulâsası, vahye ve ilhama istinad eder; fakat tafsilâtı ve tasviratı, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselama aittir O vahiyden gelen mücmel hâdiseyi tafsil ve tasvirde Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselam, bazan yine ilhama, ya vahye istinad edip beyan eder, veyahut kendi ferasetiyle beyan eder Ve kendi içtihadiyle yaptığı tafsilât ve tasviratı ya vazife-i risâlet noktasında ulvî kuvve-i kudsiyye ile beyan eder, veyahut örf ve âdet ve efkâr-ı âmme seviyesine göre, beşeriyeti noktasında beyân eder"

Elmalılı M Hamdi Yazır Hazretleri de bu konuyu şöyle beyan eder:

"İlm-i usûlde sahih olan şudur ki Resûlullah vahye muntazır olur ve vahiy gelmeyen konularda kendi görüş içtihadıyla amel ederdi Ve bu içtihatta yanılmak da mümkün olabilir, ancak hata gerçekleşir ise vahiyle düzeltilir, devam etmezdi Peygamberin içtihadının, diğer içtihatlardan farkı bu idi"

Peygamber Efendimiz (asm) hem bir müderris hem de bir kadı idi Şer’i hükümlerin bir çoğu ona sorulurdu

Efendimiz (asm) dünya ve ahirete ait meseleleri ashabına ta'lim ediyordu Ahirete teşriflerinden sonra bu kutsî vazifeyi Sahabe-i Kiram Efendilerimiz yerine getirmiştir Evet, en mukaddes ve mükemmel bir dinin hizmetinde öyle güzide kullarını Resûl-i Ekremine (asm) yardımcı vermesi Cenâb-ı Hakk'ın hikmet ve rahmetinin gereğindendir

Resûlullah Efendimiz (asm), hakkında sarih hüküm bulunmayan konularda kendisi bizzat içtihat ederlerdi Fakat peygamberimizin (asm) içtihadı hatadan uzaktır Çünkü bu içtihat her ne kadar kendisinin ise de hadd-i zâtında vahyin bir semeresiydi Belki de vahyin bir mertebesiydi Çünkü içtihat ettiği bütün meseleler Cenâb-ı Hakk'ın denetimindeydi Bu itibarla onun dine ait istihraç ettiği hükümlerde Allah'ın emirlerine zıt olması düşünülemez Şayet içtihadında bir hata olursa vahy ile ikaz edilip düzeltilirdi Yaptığı içtihada bir ikazda bulunulmaz ise o içtihat Cenâb-ı Hakk tarafından tasdik edilmiş demektir Nitekim Peygamberimizin vahy ile düzeltilmiş içtihatları da vardır Efendimizin Sünnetleri bu içtihatların neticesidir

İçtihat ilminin kapısını ilk defa açan, en büyük rehber Resûl-ü Ekrem (asm)dır Efendimiz (asm), verdiği hükümlerin sebeplerini beyan ederdi Bazı şer'î hükümleri, emsallerine kıyas ederek izah ederlerdiMeselâ bir defasında bir sahabî "Aman ya Resûlullah! Büyük bir fenalık yaptım Oruçlu olduğum halde zevcemi öptüm" dedi Resûl-ü Ekrem (asm), "Oruçlu olduğun halde, suyu ağzına almada bir zarar tasavvur edemiyorsun?" buyurdular Sahabi, "Hayır Ya Resûlullah" dedi Efendimiz (asm) "O halde öpmende de bir zarar yoktur" diye hükmettiler İşte Efendimiz (asm), bu hâdisede su içmenin mukaddimesi olan ağza su almakla orucun bozulmadığına, zevceyi öpmeyi kıyas etmiştir

Diğer bir misale gelince; Cüheyne'li bir kadın Resûlullah'a gelerek: "Annem haccetmeyi adamıştı, adağım yerine getiremeden öldü; onun yerine haccı îfâ edebilir miyim?" diye sordu Hazret-i Peygamber (asm): "Evet, onun yerine haccı îfâ et; annenin bir borcu olsaydı onu ödeyecek değil miydin?" buyurdu Yine bir kadın, Hazret-i Peygamber'e (asm) gelip, annesinin oruç borcu olduğu halde öldüğünü ve onun yerine oruç tutup tutamayacağını sorunca, "Evet, tutabilirsin" buyurdu İşte bu üç misale benzer siyer ve fıkıh kitaplarında Efendimizin (asm) içtihatları mevcuttur

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.