|
|
Konu Araçları |
çocukları, salihlerin, söz, tavırl, zamanki, öldüğü |
Salihlerin Çocukları Öldüğü Zamanki Söz Ve Tavırl |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Salihlerin Çocukları Öldüğü Zamanki Söz Ve TavırlSALİHLERİN ÇOCUKLARI ÖLDÜĞÜ ZAMANKİ SÖZ VE TAVIRLARI Evlâdı veya yakınlarından birisi ölene düşen vazife, -kendisinden daha önce ölmesi açısından- ailece bir yolculukta olduklarını düşünmek ve varmak istedikleri yere evlâtlarının kendilerinden önce vardığını farzetmektir Böyle olursa ona karşı hüznü artmaz, çünkü o bu yolculuğun kendisini de kısa zamanda ona kavuşturacağını bilir Aralarındaki tek fark birisinin önce diğerinin sonra varmasıdır İşte kişi bu inanca sahip olduğu zaman ıstırapları azalır, hüznü yok olur Özellikle çocuğunu kaybedenlere, kendilerini teselli edecek pek çok sevap müjdelenmiştir Bu hususta Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: [size="4"]“Benim için, düşük doğan bir bebeği âhirete göndermek, ardımda Allah yolunda savaşacak yüz atlı savaşçıdan daha sevimlidir” Resûlullah’ın (sav) “düşük” ifadesini kullanmasının nedeni, daha cenin halindeki bir çocuk ile dünyaya gelmiş, konuşmuş ve yürümüş bir çocuk arasındaki dereceyi izah içindir Yani anne karnında ölen bir çocuğa bu derece fazilet ve sevap var ise doğan ve büyüyen bir çocuğun ölümünde ne kadar sevap vardır denilmek isteniyor Şu da var ki bu sevap ölen çocuğun anne babanın kalbindeki değeri ölçüsündedir Zeyd b Eslem (ra) şöyle anlatır: “Hz Dâvûd’un (as) bir oğlu öldü Onun ölümüne çok üzüldü Kendisine, “Senin için onun kıymeti ne kadardı?” diye sorulduğunda Dâvûd (as), “Dünya dolusu altın kadar” diye cevap verdi Bunun üzerine, kendisine, “O zaman kaybettiğin çocuğuna karşılık âhirette alacağın mükâfat da o kadar olacak” denildi Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir müslümanın üç çocuğu ölür de sevabını Allah’tan bekleyerek onlara sabrederse, bu çocukları kendisi için cehenneme kalkan olurlar” [color="RoyalBlue"]Resûlullah’ın yanında bulunan bir kadın, “Ey Allah’ın Resûlü! İki çocuğu ölen için de böyle midir?” diye sorduğunda Resûlullah (sav), “iki çocuğu ölen için de bu müjde vardır” buyurdu Çocukları vefat eden anne baba onun için ihlâs ve samimiyetle dua etmelidir Zira onların yaptığı duaların daha çabuk kabul edileceği haber verilmiştir Muhammed b Süleyman[size="4"] çocuğunun kabrine gelerek şöyle dua etmiştir: “Allahım! Oğlum için senin rahmetini ümit ediyorum, onun adına senin azabından korkuyorum Benim ümit ettiğim şeyi gerçekleştir, korktuğum durumdan da emin kıl!” Ebû Sinân da[size="4"] vefat eden çocuğunun kabri üzerinde durarak şöyle dua etmiştir: “Allahım! Ben çocuğumun bana karşı haklarından vazgeçtim, sen de onun sana karşı yapması gereken haklarından vazgeçip kusurlarını affet, zira sen cömertlerin en cömerdi ve ihsan edenlerin en üstünüsün” Bedevînin biri çocuğunun mezarında şöyle dua etmiştir: “Allahım! Ben oğlumun bana karşı olan görevlerindeki kusurlarını bağışladım, sen de sana karşı itaatte işlemiş olduğu kusurları bağışla!” Zer b Ömer b Zer öldüğünde, babası Ömer onu kabre koydu ve şöyle dua etti: “Ey Zer! Senin (âhiretin) için başlayan tasalarımız, senden ayrılığımızın üzüntülerini unutturdu Keşke sana ne soruldu ve sen ne cevap verdin bir bilseydik! Allahım! Bu kulun Zer’dir! Dilediğin kadar beni onunla yaşattın, gülüp oynattın Ömrünü ve rızkını tastamam verdin, asla zulmetmedin Allahım! Ona, benim tavsiyelerime icap ve senin emirlerine itaat hususunda gerekli nasihatlerimi yaptım Allahım! Başıma gelen bu musibetten ötürü bana vaad ettiğin bütün sevapları ona bağışlıyorum, ona yapacağın azapları bana ver, ona azap etme!” Kabrin başında Zerr’in babası Ömer’in bu dualarını dinleyen herkes ağladı Ömer oğlunun defin işlemini bitirip oradan ayrılmak üzereyken arkasını döndü ve: “Artık senden sonra bir ihtiyacımız yok Allah’tan başka kimseye de hacetimiz yok! Biz artık gidiyoruz Kalsak bile sana faydamız dokunmaz” dedi Basra’da adamın biri bir kadına bakarak: —Bunun gibi parlak yüzlü bir kadın görmedim; bu ancak az üzülmekten ileri gelir, dedi Kadın: —Ey Allah’ın kulu, bende öyle bir hüzün var ki kimse bana ortak olamaz dedi Adam: —Bu nasıl olur? diye sorunca kadın şunları anlattı: —Eşim kurban bayramında bir koyun kesmişti Beraberce gülüp oynayan pırılı pırıl iki çocuğumuz vardı Bir ara büyük oğlum küçüğüne, “Babamın koyunu nasıl kestiğini sana göstermemi ister misin” dedi O da, evet deyince yatırıp boğazını kesti Biz onu ancak kanlar içinde kıvranırken fark edebildik Evden çığlık sesleri yükselince büyük oğlan korkudan dağa kaçtı Kurtlar onu yakalayıp yedi Eşim onu aramaya çıkmıştı, o da aşırı sıcaktan susuz kalıp bir yerde öldü İşte gördüğün gibi hayat beni yapayalnız bıraktı İşte çocuklarını kaybedenler bu ve benzeri musibetleri hatırlarına getirerek az da olsa ıstıraplarına su serpebilirler Başa gelen her sıkıntının daha büyüğünün de olabileceğini düşünmeli ve ona göre hareket edilmelidir [color="RoyalBlue"] İbn Mâce, Cenâiz, 58; Beyhakî, Şuabu’l-İmân, nr 9759; İbn Adiyy, el-Kâmil, 9/136; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 3/334; İbnü’l-Cevzî, el-ilelü’l-Mütenâhî, nr 1514; [color="RoyalBlue"] Buhârî, Edebü’l-Müfred, nr 148; Müslim, Birr ve’s-Sıla, 150–152; Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, nr 12668; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/246 [color="RoyalBlue"] İbn Abbâs’ın (ra) torunlarındandır [color="RoyalBlue"] Ebû Sinân: Dırâr b Merre eş-Şeybânî el-Kûfî; Müslim, Tîrmizi ve Nesâî kendisinden hadis rivayet etmişlerdir H 132’de vefat etmiştir |
|