Paragraf Örnekleri |
07-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Paragraf ÖrnekleriÖrnek Kısa Paragraflar Paragraf Örnekleri Ve Ana Düşünceleri ♦ Işıklı, aydınlık bir bahar günü, bir su kenarında daha yeni göğermiş çimleri iştahla yiyen keçiler gördüm Dişlerinin arasında ot, sanki yeniden diriliyormuşçasına yiyordu Suya eğilince suyun güzelliğini gördüm Hayvanlar ihtiyaçlarını gideriyorlar bununla; ama üzerine ben bir şiir yazdım Tabiatın şiirini; oysa, mutlu keçi hiçbir zaman şiir yazamayacak Beni ondan ayıran, onun iştahla yediği çim yahut suya dudaklarını değdirişi değil, yazdığım şiir Ana Düşünce İnsanı hayvandan ayıranın, insanın sanatsal bakışı olduğudur ♦ Televizyon izliyorum Sunucu telefondaki seyirciye soruyor: Bugün neyi kutluyoruz? Seyirci cevap veriyor: Atatürk’ü kaybedişimizin 64 Yıldönümünü… Şaşırıp kalıyorum Bunların ağzından çıkanı kulağı duymuyor galiba Ne zamandır bir kişinin ölümü kutlanıyor? Hele bu kişi Atatürk’se… Biz ölüm yıldönümlerinde Atatürk’ü anarız, kutlamayı düşmanları yapar Görüyorsunuz dili bilmemek insanı ne duruma düşürüyor Ana Düşünce Dili bilmeyen kişilerin, yanlış anlaşılmalara meydan verecek biçimde konuşabileceğini anlatıyor ♦ Dilimiz, konuşma dilimizden çok yazı dilimiz, yıllardan beri, durmadan değişiyor Değişmesini bir dileyen oldu, bir buyuran oldu diye değil, değişmesi gerektiği için, değiştirmek zorunda olduğumuzdan, içimizden duyduğumuz için değişiyor Elimizdeki dille, dünden kalan dille, isteğimizi söyleyemediğimiz için değişiyor Ana Düşünce Dilin, dışarıdan yapılan müdahalelerden etkilenmediği anlatılmaktadır ♦ Pablo Picasso okulda kötü bir öğrenciymiş; en çok da matematik dersi ile başı beladaymış Niye biliyor musunuz? Çünkü bu küçük çocuk, 4 sayısını gördüğü zaman bunu bir buruna benzetiyor ve o burunun ait olduğu yüzün geri kalan bölümünü çizmek için dayanılmaz bir istek duyuyormuş Diğer çocuklara 4, tam da öğretildiği görünürken, bu dahi ressam; 4’ü öne fırlamış bir burun olarak görmekten hiç kurtulamamış Ana Düşünce Sanatçıların başkalarına benzemeyen yönleri, küçük yaşlarda ortaya çıkar ♦ Kendisinden söz etmeyi kötü görmek, yasak etmek adet olmuştur; çünkü kendinden söz etmek her zaman kendini övmek gibi görünür Kendini övmek ise herkesin zıddına gider; ama kendinden söz etmeyi yasak etmek, çocuğun burnunu silecek yerde, burnunu koparmak olur Bu tedbirde insan kardan çok zarar görür Ana Düşünce Kusur korkusuyla hata yapıyoruz ♦ Şiir, nesirden bambaşka bir kimliktedir Musikiden başka türlü bir musikidir diyeceğim Şiirde nefes ve ses iki temel ögedir Mısranın ayakları yerden kopmazsa ve uçmazsa ya da ister en hafif perdeden olsun, ister gül olsun, kulağı bir ses gibi doldurmazsa gerçek şiir değildir Ana Düşünce Musiki ile şiirin iç içe olduğu ♦ Ortaya konan bir eserin çoğunluk tarafından okunması nasıl bir değerlilik ölçüsü sayılmazsa, okunmaması da bir değersizlik ölçüsü sayılamaz Ana Düşünce Bir eserin değeri, okuyucu sayısının çokluğu veya azlığı ile ölçülemez ♦ Sanat insanları birbirine yaklaştıran en kuvvetli araçlardan biridir Aynı kitabı okuyup sevenler arasında kendiliğinden bir yakınlık başlar Bir tiyatro eserinin temsilinde, birlikte gülenler veya gözleri yaşaranlar arasında bir kaynaşma olmaz mı? Zevklerdeki birliği, ruhlardaki birlik izler Ana Düşünce: İnsanları birbirine bağlayan en güçlü araçlardan biri de sanattır ♦ Krallar hiçbir şeyimi almazlarsa bana çok şey vermiş olurlar; hiçbir kötülük etmezlerse yeterince iyilik etmiş olurlar Bütün istediğim budur onlardan; ama nasıl teşekkür ediyorum Allah’a, beni yalnız kendine borçlu etmiş Nasıl yalvarıyorum O’na beni kimseye karşı minnet altına sokmasın diye! Ne mutlu bana, özgürce bunca zaman yaşadım Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak Ana Düşünce: Kendime yetmek ve kimseye muhtaç olmadan yaşamak ♦ On dokuzuncu asrın ruhanilerinden biri Wayland (Veyland) hiç hata yapmayan bir adam gördüğünü söylemiş Bu harikulade insanın kim olduğunu sorunca cevaben: “İngiliz müzesinin Mısırlılar galerisinde bir mumya” demiş Eğer bir mumya değil de normal bir insansanız, kendi kendinize itiraf etmek istemeseniz bile, girişeceğiniz her teşebbüste birtakım hatalar yapmanız muhtemeldir Ana Düşünce: Hatasız insan yoktur ♦ Bir anda çok şeyler başarabilmek değildir insanı üstün kılan O çok şeyleri hayatının her basamağında serpiştirmesini bilmek, ömür terazisini dengede tutmayı başarabilmektir Taşı delen, suyun kuvveti değil damlaların sürekliliğidir Ana Düşünce: Önemli olan bir an başarılı olmak değil, başarının devamlı olmasıdır ♦ Şimdi ben gençlere bakıyorum; aralarında şüphesiz çok iyi olanlar var; ama öyleleri de var ki, kendilerinin bir şeyler öğrenmelerine yarayacak en kıymetli zamanlarını, tıpkı mirasyedinin paralarını düşüncesizce sağa sola savurması gibi harcayıp duruyorlar Gerçi harcanan para tekrar kazanılıp yerine konabilir Zamansa öyle değildir Bir kere gitti mi bir daha geri dönmesine imkân yoktur Ana Düşünce: Gençler, zamanın kıymetini bilmeli; onu boşa harcamamalıdır ♦ Öğrenimden amacımız daha iyi olmak ve düşüncemizi geliştirmektir Akkaş der ki: “İnsan düşünce ile görür ve duyar; her şeyden faydalanan, her şeyi düzene sokan, başına geçip yöneten, düşüncedir Geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır” Ana Düşünce: İnsana ve hayata yön veren düşüncedir ♦ Düşüncemizin çevrede, başkalarında uyandıracağı tepkiyi bilmezsiniz Değerini, etkisini ölçmediğiniz için de artık bir saplantı olur o; kurtulamazsınız ondan, büyütürsünüz içinizde, her şeyi onun ardından görmeye başlarsınız Ana Düşünce: Etkisi ölçülemeyen düşünceler insanda saplantı olur ♦ Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirlerini incelemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur; ‘Dostum, siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın… Ana Düşünce: Herkes yetenekli olduğu alanlarda çalışmalıdır ♦ Ressam mısınız? Ünlü Yunan ressamı Zeuvis gibi, üzüm salkımlarını öyle yapınız ki kuşlar onları sahici sanıp gagalamaya gelsin! Romancı mısınız? Gözlemleriniz öyle olmalı ki mahkeme tutanaklarını yayımladığınızı sansınlar Ana Düşünce: Sanatçının gerçeğe yakın eserler vermesinin gerektiği ♦ Nasıl yazar olunabilir? diye soran gence, ünlü bir yazar şu cevabı cermiş: “Yazarsan yazar; okursan okur olursun Ana Düşünce: Güzel yazabilmek için devamlı yazmak gerekir ♦ “Sigaraya hayır!” kampanyası başladı Başlatanları tebrik ederim; ama tutacağını hiç sanmıyorum “Her şeye karşı çıkarsın zaten!” demeyin Durun açıklayayım: “Sigara içmeyin” diyenler, kendileri sigara içiyorlar Öğretmen, öğrenciye: “Sakın ha!” diyor, kendisi içiyor Evde baba içiyor; çocuğuna: “İçme” diyor Yapılmadan yaptırılan bir uygulamanın başarıya ulaştığını nerede gördünüz? Her konuda böyle değil midir? Ana Düşünce: Bir şeyin kabul görmesinde davranış sözden önemlidir ♦ Sanat toplumsal olmaya mecbur tutulamaz Bir aşkta, bir şiirde nedir gaye? Aşkın, hüznün insan hallerinden biri olduğunu göstermek mi? Sanat, sanatçısına göre birey için de olur toplum için de olur Ana Düşünce: Her sanat eserinde mutlaka bir amaç aranmamalıdır ♦ Atasözleri hayatla iç içedir Hayattaki tecrübelerin kısa ve özlü olarak söze dökülmelidir Biz Türkler, “Gülü seven dikenine katlanır” deriz Fransızlar bu atasözünün eş anlamlısı olarak “Beni seven köpeğimi de sever” şekliyle Türkçe’ye aktarılan bir söz kullanırlarmış Bizim kültürümüzde köpek sevgisiyle ilgili atasözü yoktur Bu “Bizde köpeğin yeri yoktur” anlamına gelmez Köpeğin yeri vardır; ama bellidir Ana Düşünce: Atasözlerinin, toplumların hayat tarzı ile yakından ilgisi vardır ♦ Bir insanı tanımak demek, onun hangi aşamalardan geçerek bugünkü hale geldiğini bilmek demektir Kişinin bugünkü hali de gelecekteki davranışlarını kestirmemize ışık tutabilir Ana Düşünce: Gelecek, geçmiş üzerine kurulur ♦ Ne zaman yeni bir resme başlasam bir tedirginlik kaplar içimi ve elim ayağım dolaşır İlk kez fırçayı ele alıyormuşum gibi ayrıntıları atar, konuyu yalınlaştırıp basitleştiririm Düşünüyorum da bu duygu hiç bırakmadı yakamı yıllardır Çıraklık gibi ustalık da frenliyor beni İyi eserler ancak böyle bir çalışmayla çıkıyor Ana Düşünce: Sanatsal çalışmalarda her zaman heyecan vardır ♦ Oyun ve oyuncak, çocuğu kendi dünyasına alır götürür Oyun oynarken onların yüzlerinde açık ve pırıl pırıl bir mutluluk vardır Oyun, her çocuğun en tabii hakkıdır Bu yüzden onlara zekâlarını, duygularını geliştiren, geleceğe hazırlayan oyuncaklar almalıyız Çocuğa verilecek en kıymetli hediye oyuncaklardır Ana Düşünce: Oyun ve oyuncağın çocuğun gelişiminde gerekli olduğu ♦ Varlıklı ve güçlü kişilerle herkes dost olmak ister Herhangi bir nedenle eski itibarını ve zenginliğini yitiren kişinin çevresinde ise kimse kalmaz İyi gününde dost olanlar, birer birer çekilip onu yalnız bırakır Böylece kendilerinin hiç gerçek dost olmadığını da görmüş olurlar Gerçek dostluklar kötü günlerde belli olur Ana Düşünce: Gerçek dostluk iyi gün kadar kötü günleri de paylaşmaktır ♦ Arkadaşlığı, dostluk duygusunu yemeye kalkacak değilim; ama şunu sorayım size: Edebiyatta, sanatta, düşünce işlerinde arkadaşlık, dostluk duygusundan daha tiksindirici ne vardır? Şu adamın yazdıklarını beğenmeyeceksiniz Onları okurken güleceksiniz içinizden Sonrada kalkıp o adam arkadaşınızdır diye o yazıları öveceksiniz Sorarım bu yalan kadar kötü ne vardır? Ana Düşünce:Sanat eserlerinin değerlendirilmesinde arkadaşlığın yeri yoktur ♦ Edebiyat kişinin dünyasına zenginlik katar İyi edebiyat, edebi zevki ve güzellik duygusunu geliştirir Kişinin kendisini ve çevresini tanımasına, güzel konuşmasına, zevklerinin gelişmesine ve incelemesine katkıda bulunurYaşama sevinci kazandırır Günlük yaşantının zorlukları karşısında duyarlı davranmasını sağlar Yeteneklerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlar, düşünce ve yorum yapma yeteneğini geliştirir Ana Düşünce: Edebiyatın insana sağladığı yararlar ♦ Özellikle yedi yaşına kadar aile çevresinde geçen zamanın büyük bir bölümü anne ile çocuğu arasındaki ilişkileri içine alır Çocuk, annesinin her hareketini dikkatle izler Bunun içindir ki anne ve babalar çocuklarına iyi örnek olmaya çalışmalı, onları gelecekteki olumlu yaşantıya ulaştıracak iyi ve güzel davranışlarda bulunmalıdır Ana Düşünce: Çocuk bir aynadır ailesinden neyi görürse onu yansıtır ♦ Bir insanı tanımak demek, onun hangi aşamalardan geçerek bugünkü hale geldiğini bilmek demektir Kişinin bugünkü hali de, gelecekteki davranışlarını kestirmemize ışık tutabilir Ana Düşünce: Geleceğin, geçmiş üzerine kurulduğudur ♦ Her ulusun atasözleri kendi varlığının ve benliğinin aynasıdır Atasözlerinde, bir ulusun düşünceleri, yaşayışları, inanışları ve gelenekleri görülür Atasözleri ulusların zekalarındaki keskinliği, hayallerindeki genişliği, duygularındaki inceliği gösteren en değerli örneklerdir Bu sözler derin manalardan başka güzel buluşlarla, parlak nüktelerle, ince alaylarla, sert taşlamalarla doludurBöylece her atasözü kendi ulusunun damgasını taşır Ana Düşünce: Atasözleri ulusal değerleri taşır ♦ Sanatçı fotoğraf makinesi gibi bir hayatı bütünüyle aktaramaz, aktaramaz Ona yeni çizgiler, gölgeler ve görüntüler ekler Sanatçı bazen azaltır bazen de olmayanları ekler Ana Düşünce: Sanat, hayata insanın yorumunun katılmasıyla oluşur ♦ Sel gibi akan kalabalık Telaşlı bir yığın insan Hepsi de adeta koşuyor Otobüsler, tramvaylar, dolmuşlar aynı kalabalığın uzantısı Ağzını açıp tek bir kelime konuşacak birini bulamadan karışıyor kalabalığa Bu hengame içinde eve bitkin dönüyor Konuşma yeteneğini kaybettiğinden şüphe ederek duvarlara bir şeyler söylemek istiyor; ama hiçbir şey söyleyemiyor Ana Düşünce: Büyük kentlerde yalnız yaşamanın zorluğu ♦ Seatle Özel Olimpiyatları’nda, fiziksel ve zihinsel özürlü dokuz yarışmacı 100 metre koşusu için başlama çizgisinde toplandı Bu yarışmacılar, işaretle birlikte başladılar yarışa Yarışı bitirmek ve kazanmak için istekliydiler Genç bir delikanlı tökezleyip düştü, ağlamaya başladı Diğer sekizi ağlamayı duydu, geriye döndü, delikanlının yanına geldi Bir kız eğilip delikanlıyı öptü ve: “’Bu onun daha iyi olmasını sağlar’’dedi Sonra kol kola girdiler ve bitiş çizgisine doğru hep birlikte yürüdüler Stadyumdakiler ayağa kalkıp onları dakikalarca alkışladı Ana Düşünce: Önemli olan yalnızca kazanmak değil, diğerlerinin de kazanabilmesi için mücadele ve yardım etmektir ♦ Modern bilim ve teknolojinin en yaygın ve güçlü olduğu bir dönemde unuttuğumuz (yaşamadığımız) içimizdeki çocuğu yeniden keşfe çıkıyoruz; ama çember çevirirken, misket oynarken, o ünlü Pal Sokağı çocukları romanındaki gibi çete savaşları yaparken aldığımız keyfi, metal oyuncaklarla kiralık mekânlarda yapılan pahalı ve en korkuncu yapay oyunlarda bulmamız imkansız Ana Düşünce: Çocuklar yapay oyunlarda eski güzelliği bulamıyor ♦ İnsan günlük hayatında bir ön hazırlık yapmadan söz söyler Bu söz her ne kadar gelişi güzel ve anlık düşüncelere dayansa da belli bir sorumluluk istediği kesindir Ağzımızdan çıkan her bir kelimenin özenle seçilmesi, her cümlen düşünülerek ifade edilmesi şarttır Ana Düşünce: İnsanlar düşünerek konuşmalıdır Atasözünde de söylendiği gibi “Bir düşünüp kırk söyleyeceğine kırk düşünüp bir söyle ” ♦ Beethoven’la ilgili hikayeyi bilirsiniz Çaldığı bir parçayı dinleyen biri: “Ne anlatıyor bu?” diye sormuş, Beethoven aynı parçayı tekrar çalmış, “İşte bunu!”demiş Bu, gerçek sanat eserinin sadece kendisi olduğunu gösterir Ana Düşünce: Sanat eseri ancak kendisi ile anlatılabilir, açıklanabilir ♦ Milletleri yönetenler doğal olarak öncelikle kendi milletinin varlık ve mutluluklarını isterlerAncak bütün milletler için aynı şeyi istemek gerekirDünyadaki bütün olaylar bunun gereğini açıktan açığa kanıtlarEn uzakta zannettiğimiz bir olayın bir gün bizi etkileyemeyeceğini söyleyemeyiz Ana Düşünce: Barış ve mutluluk için güçlü olmak gerekir ♦ Sanatçı elbette kendi dönemini ve dönemin sanatını bilecek, kuşaklar arasında iletişim kuracak, sanata yeni bir soluk getirecek Kendi döneminde dili en iyi biçimde kullanma özelliğine sahip olacak Toplumsal sorunları bilmemesi ve toplumdan kopuk yaşaması da düşünülemez sanatçının; ama çok ötelere seslenebiliyor mu, her çağın okuyucusu yorumlarıyla eserine yeni şeyler ekleye biliyor mu? İşte ben buna bakarım Ana Düşünce değerlendirmede, sanatçının gelecek çağlara seslenebilmesi, eserinin okundukça zenginlik kazanması ölçü olmalıdır |
|