Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayaklanmasının, ermeni, van, yüzü

Van Ermeni Ayaklanmasının İç Yüzü

Eski 11-25-2007   #1
angelesdream
Icon46

Van Ermeni Ayaklanmasının İç Yüzü



BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA TÜRKİYE’DE OLAN ALMANLAR ve
ALMAN MİSYONERİ ANLATIYOR


20 NİSAN 1915
VAN ERMENİ AYAKLANMASININ İÇYÜZÜ


Dr Mete Soytürk
Kaiserslautern-Almanya
18 Mart 2006


Aşağıda Alman protestan misyoneri Bayan Käthe Ehrhold’un Van Ermeni isyanın üzerinden 22 yıl sonra 1937’de kaleme aldığı, çektiği vicdan azabı yüzünden, olayların gerçek yüzünü anlatma ihtiyacı göstererek kaleme aldığı bir kitaptan bölümleri bulacaksınız Savaşın ilk iki yılını Van’da yaşayan ve kentteki yetimler yurdunda kalanları protestan Hristiyan yapmak için uğraşan bu misyoner-Protestan tarikatçı hemşire, aşağıda kısa başlıklar eklediğim şekilde Ermeni isyanı sırasında gördüklerini Hristiyan Ermeni çetelerinin, Van’da uyguladığı vahşeti Hristiyanlığından utanarak anlatıyor İlginçtir, kitabın giriş ve ve sonuç bölümünde italik olarak belirttiğim kısımlar başka kitaplardan alıntı olarak alınmış ve yanlız bu bölümlerde Türklere atıfta bulunularak, söylentilere göre Ermenilerin uğradığı kötü muamelerden bahsediliyor Fakat bu misyonerin kendi gördükleri ve yaşadıkları ise, hem Ermeni çetelerinin vahşeti hem de işgale gelen Rusların Ermenilere karşı yaptıkları vicdansızlıklar ve kötü muameleler, Türk askerlerinin yardımseverliği

“Geçte olsa, Van’da gördüklerimi, yaşadıkları kendime Tanrı katında kendime saklama hakkını görmüyorum

Van’da 20000 kişi yaşıyorduRusların yaklaşması ile birlikte(20Nisan 1915) Ermeniler sakladıkları silahları çıkararak savaşa başladılar Şehirde büyük bir iç savaş, kardeş savaşı başladı Günlerce sokak çatışmaları oldu

Ruslar kente iyice yaklaşınca, Türkler kenti boşaltma kararı aldılar ve bir gecede sivil ve asker kenti terk etmek zorunda kaldı Geriye yanlızca kadınlar, yaşlılar ve hasta Türkler kaldı

Ertesi gün Şehir Ermeni çetelerinin ve Rusların eline geçince, Ermeniler kaçamayan, kadın, yaşlı ve hasta Türkleri katlettiler Dindar bir Hristiyan olarak önce kendilerine bu günü veren Tanrıya şükretmeleri gerekiyordu Fakat onlar bunu yapmadılar, bağımsız oldukları ilk gün yaptıkları bu cinayetleri büyük bir günahkarlık olarak görüyorum

Rusların gelmesinden sonra savaş muhabirlerinin yazdıkları yalanları görünce, bu gazetecilerin yazdıklarına güvenim kalmadı

Ermeniler Türklerin geride bıraktıkları mal ve mülke el koydu ve sanki kendilerininmiş gibi kullanmaya başladı Yetimhaneme, şimdi Ermeni köylüleri yerine çevre köylerden Türk kadınlar gelmeye başladı Rusların bölgede bulup topladığı bu kadınları yetimhanemizde korumaya aldık Yoksa bu zavallılar tutanın elinde kalacaklardı Bu kadınlara çok fazla yardımcı olamadık Çünkü çetecilerden çok kötü muamele görmüş, namuslarına tecavüz edilmiş bu kadınlar korkudan tir tir titriyorlardı
Yenilmiş Türk milletinin geride kalan bu çaresiz kadınlarına çeteciler tarafından bilinçli ve istemli olarak yapılmış bu tecavüzler ve kötülükler Van’da kaldığım süre içinde yaşadığım en karanlık ve en üzüntülü olaylardır

Türk birliklerinin Van kentine yaklaştığını gören Rus generali 3 Ağustos 1915’de savaşmadan şehri terk etme kararı aldı Şehir boşatıldıktan sonra yakılması kararı verildi Hayal kırıklığına uğramış Ermeni halkı geri çekilen Rus ordusu ile birlikte en az 10000 kişi olarak şehri terk etmeye ve Rusya’ya doğru göç etmeye başladı

Bu göçmenlerin küçük bir bölümü Rusya’ya ulaşabildi Günlerce yollarda yaya olarak yürüyen bu mülteciler, yorgunluk, hastalıklar ve salgınlar nedeniyle öldüler Sınıra ulaşanları ise Ruslar ülke içine almayıp, sınırdaki mülteci kamplarında beklettiler Güya kurtarıcı olarak gelen Ruslar geri çekilirken birlikte gelen bu halkı bizde yeterince fakir halk var diye sınırdan içeri koymadı Bu zavallılar perişanlık içinde açlık ve susuzluktan öldüler

Ruslar şehri yaktıktan sonra kenti terkederlerken yetimhanedeki çocukların kendileriyle birlikte gelemeyeceğini, çocukların bu yanmış kentte bırakılmasını istediler Anladığım kadarıyla onlar bu Ermeni çocuklarını istemiyorlar, onların burada kalıp açlık ve susuzluktan ölmelerini istiyorlardı

Şehri terkeden Ermeniler ve Ruslar kenti tamamen yaktılar Giderken yetimhanenin başkanı İsviçreli Misyoner S bana bir miktar para verdi

Rus askerleri bana ve yetimhanenin çocuklarına kılavuzluk yaparak bizi sınıra kadar götüreceklerine söz vererek, kayığa bindirdiler Van gölüne açıldık Rus askerleri daha sınıra yaklaşmadan bizi Türk sahillerinde kıyıya çıkarttılar ve bizi ortada yüz üstü bırakarak kaçtılar Savaş bölgesinin ortasında kalmıştık ve Van’a geri dönmekten başka çaremiz yoktu Açlık ve susuzluk içinde günlerce yürüyerek Van kentine geri dönmek zorunda kaldık

Daha sonra küçük bir birlik olarak Türk askerleri kente girdiler Yanmış bomboş bir kent buldular Birlikte geri getirdiğim perişan haldeki Ermeni yetim çocuklara yardım ettiler, binamızı onardılar Sanki Tanrı Türk askerlerini bize yardım etsin diye yollamıştı

Sonra Rusların yaklaştığı haberi gelince Van’a girmiş bu küçük Türk birliği kenti terk etti Ardından Ruslar tekrar şehre girdiler

Bir süre sonra Türklerin büyük bir birlikle geri gelmekte olduğu haberi gelince, Ruslar kenti yine boşaltma kararı aldılar Ermeni yetim çocukları birlikte götürmeme Ruslar yine izin vermediler

Bu sırada zengin bir Ermeni tüccarının Van’daki gizli deposunda sakladığı kumaşları almak için büyük rüşvetler ödeyerek Van’a geldiğini ve kumaşları alıp Tiflis’e gideceğini duydum Bu tüccara yalvardım, yakardım, lütfen sadece kumaşlarınızı değil, şu zavallı kendinizden olan Ermeni yetim çocukları da birlikte Tiflis’e götürünüz dedim Adam sonunda evet dedi Duyduğuma göre sözünde durmuş çocukları Tiflis’e götürmüş

Daha sonra Rusya’ya doğru yola çıktık, yolda başıma gelmeyen kalmadı, tacize uğradım Rusya’da hapishaneye girdim Sonra Hastaneye çıktım Boydan boya Rusyayı geçmek zorunda kaldım Japonya sonra Çin, San Fransisco, Newyork, İngiltere, İsveç ve Danimarka üzerinden, okyanusları, denizleri aşarak oradanda sonunda memleketime, varabildim

Yorum yapmaya gerek bırakmayacak kadar açık, en düşük zekalının bile anlayabileceği kadar seçik İlginç olan ise Alman tarihçilerin topunun bu konuda toptan bellek kaybına uğramış olmaları ve her konuda kılı kırk yararken bu konuda birden bire genel bir tembellik içine girmeleri Türk tarihçilerine konunun bu önemli püf noktasını bir kez daha hatırlatıyorum

Yazıda Hemşire Ehrhold, adlarının baş harflerini verdikleri kişileri şöyle açıklayabiliriz Van’daki Yetimhanenin başkanı İsviçreli misyoner Rahip Johannes Spörri ve Karısı İrene Spörri, burada çalışan Alman misyoneri hemşireler Küthe Ehrhold, Anna Greiner ve Marta Kleis Van isyanı sırasında Marta Kleis Bitlis’teki Türk askeri Sahra hastanesinde yaralıların tedavisi için çalıştığı için, burada bulunmuyordu Daha sonra da geri dönmemiş ve Türk askerlerinin yanında kalmış sonra da Tifus hastalığına yakalanarak ölmüştür

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.