Köpeğin Gölgesi |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Köpeğin GölgesiKöpeğin Gölgesi Yazısı - Köpeğin Gölgesi İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları Ben Arda abiyi çok severim Şahane adamdır Arda Uskan Yaşım kadar gazeteci Haberci, yazar, dergici Nokta dergisinin unutulmaz yayın yönetmeni Birlikte çalışmışlığımız, gülmüşlüğümüz çok üzülmüşlüğümüz var Yeni kitabı çıktı Gazeteden gelen postayı açtığımda içindeydi Kitabı elime alıp hemen ilk sayfaya baktım İmzalamış mı diye Evet imzalamış: “Biraz gırgır biraz nostalji” demiş Merakla sayfaları çevirmeye başladım Daha elime ilk aldığımda nasıl olduğunu anlamamıştım ama otuz sayfa geçmişti bile Ertesi gün de kitap bitiverdi Ben öyle oturup kitap eşleştirisi yazamam Haddim de değil, yerim de Ama bir şeyi sevdiysem herkesin olsun isterim (Sevgilim dışında elbette!!) Arda abiyi neden sevdiğimi kitabı okurken daha iyi anladım Nasıl bir hafiflemekse bu Allah bana da öyle bir net düşünce, değerlendirme becerisi, hayatla, geçmişle böyle gevrek dalga geçebilme yetisi versin dilerim Ben de böyle yaş alabileyim ne olur Kendini önemsemek büyük hataymış dedik ya Buna kafam çok takılı bu ara Arda abim geçmişi, kendini yaşadıklarını ve o dönemi; aşkı, sevişmeyi, pişmanlığı, hergeleliği öyle şeker, yaşamı öyle güzel tiye alarak, öyle sade, öyle sürükleyici anlatmış ki Hayat geçip gidiyor evet Sonunda ne kalıyor geriye? Aşk “Köpeğin Gölgesi” büyük sürpriziyle yarı biyografik izler de taşıyan son dönemlerde okuduğum en güzel kitaplardan biri “Ben kimim? Bu kitapta neden bana kimse adımla hitap etmedi? Belki varım, belki yokum? Gerçek ile hayal arasındaki köprüde hâlâ yürüyorum Sırtımda parkam Elimde nikonum Neden fotğraf makinem hâlâ dijital olmadı ve neden hâlâ o güzel şarkıyı dinliyorum? Where do you go to my lovely Marie Claire, sen neredesin? Yoksa Cohen’in ‘blue Raincoat’una sarılıp, yağmurla birlikte kaçıp gittin mi? Ya da ben neden, Edith Piaf’ın şarkısındaki gibi kimsenin köpeğinin gölgesi olamıyorum artık? Oysa birinin köpeğinin gölgesi olmayı öyle özlüyorum ki” diyor Arda Uskan Bu yazın kitabı budur! *** Sayfa 179’dan “() Bir an Vedat’a sonra Şule’ye bakıyorum Ne kadar uyumlu bir çift Ama ikisinin de apayrı hayatları var şimdi Selahattin karısı İnci Gülten Onlar benim dünyama çok yakın Biz hepimiz mutlu muyuz? Belki de Ama onca yıl beraberliklerden sonra neden başka erkekleri ev kadınları arıyoruz? Seks? Hayır Aşk? Hayır Peki ne kalıyor geriye? Aşk hayır dedim ama Bu arada Şule yanıma yaklaşıyor, oturduğum koltuğun önünde bağdaş kuruyor ‘Nen var senin?’ Hayata, şimdi Edith Piaf’ın sesinin yankılandığı o yumuşak, rahat salondaki dünyama dönüyorum ‘Ne me quitte pas il faut oublier tout peut s’oblier’ ‘Beni terk etme’ diyor Piaf Sonrasını ve o cümleleri ezebere biliyorum O çaresiz, hüzünlü cümleleri ‘İzin ver gölgenin gölgesi olayım, elinin gölgesi olayım Köpeğinin gölgesi olayım’ Köpeğinin gölgesi olacak kadar sevmek ha Hastalıklı Şule’ye dönüyorum Şarkıyı kastederek: ‘Birini böylesine sevdin mi?’ ()” (Köpeğin Gölgesi- s: 179- Okuyan Us Yayınları) *** Edith Piaf iyilik - kötülük - cehennem! Edith Piaf deyince Şarkıdan bahsettiysek biraz da ondan söz etmeliyiz diye düşünüyorum 1915 doğumlu Fransızların ünlü şarkıcısının 1963’de karaciğer kanserinden ölene dek filmlere konu olmuş oldukça trajik bir hayatı var Bir sokak şarkıcısı anne ve bir akrobat babanın kızı olarak dünyaya gelmiş Annesi sorumluluk almayarak kızını babasına bırakmış ve İstabul’a şarkı söylemeye gelmiş Babası ise bir genelev işleten büyükannesine emanet etmiş Edith’i Dört yaşındayken menenjit olan Edith Piaf gözlerinden rahatsızlanmış İki yıl kadar görememiş Daha sonra babası onu bakımı için bıraktığı genelevden almış Ve böylece Edith, Ciotti Sirki’yle 7 yaşındayken ilk turnesine çıkmış 10 yaşından itibaren sokaklarda şarkılar söylemeye başlamış 15 yaşında Paris’te sokak şarkıcısı olarak yaşarken kabare sahibi Louis Leplée ile karşılaşmış ve onun kabaresinde şarkılar söylemeye başlamış Çalıştığı kabarenin sahibi Leplée, Edith Giovanna’nın ismini değiştirerek “La Môme Piaf” yapmış İkinci Dünya Savaşı, özel hayatındaki karmaşalar, mutsuz aşklar, hastalıklar, trafik kazaları, sakatlanmalar, alkol ve morfin bağımlılıkları, tek çocuğunun iki yaşındaki ölümü Edith Piaf’ın hayatı denince ilk akla gelenler oluyor Skandallar ve acılarla dolu yaşamını anlattığı “Hayatım” isimli eserde ise iki yaşında ölen çocuğunun cenazesini kaldırmak için gerekli eksik olan 10 frankı bulamadığı o geceyi şöyle anlatıyor: Marcelle’i düşünüyordum; şanssızlığımı ve halen eksik olan on frankı? Kendimi sokaklarda ağır ağır sürüyordum Birden arkamdan biri “Hey bebek!” diye seslendi “Benimle biraz eğlenmek için ne istersin?” İri yapılı bir adam alaylı alaylı sırıtıyordu Beni sokak kızlarıyla karıştırmıştı Yoksa onu tokatlar ve küfrederdim! Ama ümitsizliğin ve çaresizliğin etrafımı sardığı bu gecede yapamayacağım hiçbir şey yoktu Bu nedenle daha önce de bahsettiğim bu yabancıya “On frank!” dedim Beni hemen kolumdan tutup küçük bir otele götürdü Otel sahibinden odamızın numarasını öğrendikten sonra merdivenleri çıktı Kendi kendime: “Bu imkansız! Böyle bir şey yapamazsın!” diyordum Odaya girdikten sonra yabancı önümde durdu ve sırıtarak, “Al, sana on frankı peşin vereyim” dedi Parayı masanın üzerine koydu Daha sonra tekrar bana döndü Ellerini omuzlarıma koyduğunda, bu iri yapılı adamla kendime olan saygımı yitirmeden başa çıkamayacağımı anladım Yabancı bana soğuk bir bakış fırlattı “Daha ne bekliyorsun?” diye sordu Hıçkıra hıçkıra ağlamaya ve ona hikâyemi anlatmaya başladım: Çocuğumun ölümünü, toprağa verilmesi için gerekli olan eksik on frankı Bana acıdığını ve gitmeme izin vereceğini anlamıştım Omuzlarını silkti ve kısık bir sesle, “Git bebeğim!” dedi “Hayat her zaman insana gülümsemiyor, öyle değil mi?” İşte, bugüne kadar darda kalanlara en ufak bir karşılık bile beklemeden yardım etmemin asıl nedeni bu adamdır Peki, bu adam bana bir fahişe gibi davranmış olsaydı Belki de bugün birçok insanın vücudunu, birçoğunun da ruhunu son anda kurtaran biri olmayacaktım Bugün dahi, bana başkalarına yardım etme duygusunu sağlayan bu insana minnettarım Bana hayatta hiçbir şey, karşılık almadan yardım etme duygusu kadar temiz ve yüce bir mutluluk vermemiştir” (Bu alıntıyı netpanocom’dan yaptım-bilginize) İclal Aydın |
|