Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
globalleşme

Globalleşme

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Globalleşme




Kavram olarak Globalleşme 21 yüzyılın eşiğinde bulunduğumuz şu dönemde dünya çapında değişim rüzgarları esmektedir Şüphesiz bu değişim rüzgarlarından en önemlisi ve en çok tartışılanı globalleşmedir Ulusal kültürlerin, ekonomilerin ve sınırların ortadan kalkmaya yüz tuttuğu, politik kutuplaşmaların ortadan kalktığı, hemen hemen her alanda liberal eğilimlerin güç kazandığı, teknolojinin akıl almaz bir hızla geliştiği ve toplumsal hayatın büyük bir kısmının global süreçler tarafından belirlendiği bir çağda yaşıyoruzTeknoloji ve iletişim teknolojisindeki devasa gelişmeler ülkeleri ekonomiden, siyasete kadar pek çok alanda birbirlerine doğru iyice yakınlaştırmıştır Teknolojik gelişmeler ve bunların ortaya koyduğu iletişim ve bilgi ağındaki ilerlemeler dünyayı adeta ‘global bir köy’e dönüştürmüştür Bu süreçte telekomünikasyon ve ulaşım teknolojisindeki gelişmeler lokomotif işlevi görmektedir Bu yakınlaşmanın temelinde ekonomiden kültüre, siyasete kadar pek çok alanda ülkelerin birbirlerine yakınlaşmasını sağlayan globalleşme süreci yatmaktadır Bu süreçte sermaye, işgücü, teknoloji ve bilgi sınır tanımaz hale gelmiştir Ayrıca, globalleşme sürecinde demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, çevrenin korunması, terörizm ve organize suçlarla mücadele, insan hakları ve liberalleşme gibi evrensel değerler de ön plana çıkmaktadır Bütün bu gelişmeler bir taraftan ulusal ekonomi, ulusal siyaset, ulusal kültür kavramını rafa kaldırmakta, diğer taraftan da ulus-ötesi çıkar gruplarını ortaya çıkarmakta ve değişik ülkelerden, hatta kıtalardan, insanları birbirlerine bağımlı hale getirmektedir Globalleşme sürecindeki tüm bu gelişmeler, ülkeleri dünya standartlarında mal, hizmet ve bilgi üreten bir toplum olmaya doğru sürüklemektedir
Globalleşmenin tanımı konusunda henüz bir fikir birliği sağlanmış değildir Bazı yazarlar, globalleşmenin sadece ekonomik boyutuna ağırlık verirlerken; diğerleri, globalleşmenin ekonomik boyutu yanında siyasi ve kültürel boyutlarına da temas etmektedirler Örneğin, Ouattara (1997), globalleşmeyi ekonomik açıdan ele almakta ve globalleşmeyi, ticaret, finansal akımlar, teknoloji değişimi ile bilgi ve işgücünün mobilitesi yoluyla dünya ekonomilerinin birbirleriyle entegrasyonu olarak tanımlamaktadır Bazıları ise, globalleşmenin ekonomik boyutu yanında siyasal ve sosyo-kültürel boyutuna da dikkat çekerek konuyu daha geniş bir perspektiften ele almaktadır Esas itibariyle ekonomik bir olgu olarak karşımıza çıkan globalleşmenin siyasal ve sosyo-kültürel boyutları da mevcuttur Globalleşmeyi tarihin akışı içinde ortaya çıkan bir olgu (realite) olduğu kadar; uluslararası ticaretin yaygınlaşması, emek ve sermaye hareketlerinin artması, ülkeler arasındaki ideolojik kutuplaşmaların sona ermesi, teknolojideki hızlı değişim sonucunda ülkelerin gerek ekonomik, gerekse siyasal ve sosyo-kültürel açıdan birbirlerine yakınlaşmaları olarak da tanımlayabiliriz


Alıntı Yaparak Cevapla

Globalleşme

Eski 06-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Globalleşme






Ekonomik, Siyasal ve Sosyo-Kültürel Globalleşme



Ekonomik globalleşme, genel anlamda ülke ekonomilerinin dünya ekonomisiyle entegrasyonunu, yani dünyanın tek bir pazarda bütünleşmesini ifade etmektedir Bir başka deyişle ekonomik globalleşme, ülkeler arasında mal, sermaye ve emek akışkanlığının artması sonucu ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin yoğunlaşması ve ülkelerin birbirlerine yakınlaşması demektir (Aktan,1999:2) Ekonomik globalleşme sürecinde, mal ve hizmetler ile uluslararası sermaye hareketleriyle ilgili sınır-ötesi işlemler çeşitlenerek artmakta ve teknoloji dünya çapında daha hızlı bir biçimde yayılmaktadır Bu süreçte global firmalar önemli bir fonksiyon üstlenmekte ve bu firmalar vasıtasıyla teknoloji gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yayılmaktadır Telekomünikasyon, bilgi ve ulaşım teknolojisindeki hızlı gelişmeler, GATT, WTO ve IMF gibi uluslararası kuruluşların çabalarıyla dünya ekonomisinde sağlanan liberalleşme hareketleri, ülkelerin hızlı ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmede piyasa ekonomisinin önemini kavramaları, uluslararası firmaların sınır-ötesi satış yapma ve maliyet düşürmek amacıyla daha ucuz kaynak sağlama gibi faktörler ekonomik globalleşmeye ortam hazırlamıştır Mal ve hizmetler ile üretim faktörlerinin, yani emek, sermaye ve teknolojinin uluslararası alanda mobilitesi sonucu mal ve hizmet piyasalarının entegrasyonu ekonomik globalleşme ile sonuçlanmıştır Ekonomik globalleşme, kendisini üretim ve finansal faaliyetlerin globalleşmesi olmak üzere iki faklı alanda göstermektedir Üretimin globalleşmesi, ülke bazında faaliyet gösteren firmaların üretim faaliyetlerini diğer ülkelere ve kıtalara yaymalarını ifade etmektedir Üretim faaliyetleri global firmalar aracılığıyla sınır-ötesi sabit sermaye yatırımı, sınır-ötesi iştirak, fason imalat anlaşmaları gibi değişik şekillerde uluslararası arenaya taşınmaktadır Üretim alanı olarak bütün dünyayı hedefleyen bu firmalar, üretim faaliyetlerini maliyet avantajı sağlayacak ülkelere kaydırmanın yollarını aramakta ve faaliyetlerini hammadde maliyeti, ara malı maliyeti, işgücü maliyeti ve dışsal maliyetler açısından daha cazip gördükleri ülkelere kaydırmaktadırlar Bu yönelişte özellikle işgücü maliyetinin düşüklüğü ve dışsal maliyetler önemli rol oynamaktadır Global firmalar, ücret artışlarının işgücü verimliliğini aştığı ülkeleri hemen terk etmekte ve düşük işgücü maliyeti sağlayacak ülkelere ya da bölgelere yönelmektedirler Ayrıca, bu firmalar kendilerini çevre koruma maliyetlerinin etkisinden kurtarmak ve böylece rekabet avantajı sağlamak amacıyla faaliyetlerini çevre koruma mevzuatları görece gevşek olan ülkelere kaydırmaktadırlar Üretimin globalleşmesi ile özellikle mikro-elektronik ve motorlu taşıt üretimi gibi alanlarda ‘global fabrikalar’ ortaya çıkmıştır Böylece, bir malın üretiminin değişik safhalarını oluşturan araştırma-geliştirme, parçaların hazırlanması, montajı, tamamlanması ve kalite kontrol gibi safhalar bir ülkeyle sınırlı kalmayıp; karşılaştırmalı üstünlüğe bağlı olarak tek bir üretim hattı içinde birden çok ülkeye yayılmıştır Bir başka ifadeyle, üretimin globalleşmesi ile üretim içi ihtisaslaşma (intra-product specialisation) önem kazanmıştır Böylece, global firmalar etkinlik ve verimliliği ön plana çıkarmakta ve global rekabet koşullarını kendi lehlerine çevirebilmek için sürekli yenilik yapmak ihtiyacı duymaktadırlar Finansal faaliyetlerin globalleşmesi ise, ekonomik globalleşmenin kendini gösterdiği bir diğer alandır Finansal faaliyetlerin globalleşmesiyle sermaye, herhangi bir coğrafi sınır içerisinde kalmayıp; daha düşük risk ve daha yüksek kazanç sağlamak düşüncesiyle herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan sınır-ötesi alanlara kolayca yayılmaktadır Bu alanın, globalleşmenin en yaygın ve en yoğun olarak yaşandığı alan olduğu söylenebilir Finansal faaliyetlerin globalleşmesi, özellikle 1980’li yıllarda ve sonrasında hızlı bir gelişme göstermiş ve uluslararası finansal piyasaları birbirinden ayıran sınırlar hemen hemen ortadan kalkmıştır Hızla birbirlerine entegre olan finans piyasaları, uluslararası sermaye hareketlerinin kaynağının, kanallarının ve hacminin değişmesine neden olmuştur Bu gelişmenin temelinde gelişmekte olan ülkelerin uluslararası finansal faaliyetleri kendi ülkelerine çekmek için uygulamaya koydukları deregulasyon politikaları, esnek kur rejiminin benimsenmesi, finansal araç türlerindeki hızlı artış, telekomünikasyon araçları gibi siyasal, kurumsal ve teknik faktörler yatmaktadır (DPT,1995:214) Siyasal globalleşme, eskiden uluslararası sistemin temel aktörü olan ulus-devletin üstünlüğünü sarsmış ve ulus-devleti, yetkilerini başkalarıyla paylaşmaya mecbur bırakmıştır Ulus devlet, globalleşme ile yetki ve otoritesini uluslararası ve uluslar-üstü kuruluşlara devretmeye başlamıştır Bu süreçte uluslararası ilişkilerin artmasına paralel olarak sorunların uluslararası arenaya taşınması da artış göstermiş ve bunların çözümü uluslararası işbirliğini zorunlu hale getirmiştir Bir başka ifadeyle, uluslararası siyasal ve ekonomik aktörler devlet egemenliğine ortak olmuş; ülkeler, ulusal ve uluslararası politika uygulamalarında dış dünyayı dikkate almak durumunda kalmıştır Sosyo-kültürel globalleşme, demokrasi, insan hakları, çevrenin korunması, uyuşturucu, AIDS ve terörizmle mücadele gibi bütün insanlığı ilgilendiren konularda ülkelerin ortak bir anlayışa ulaşmalarını ifade etmektedir Demokrasi, insan hakları, piyasa ekonomisi, özgürlük gibi kavramlar artık tüm ülkelerin gündemine girmiştir Öte yandan; çevre kirliliği, uyuşturucu ticareti, AIDS, terörizm ve organize suçlar gibi sorunların ülke boyutlarını aşması ve bütün insanlık için bir tehdit oluşturması bütün ülkeleri ortak hareket etmeye zorlamaktadır Sosyo-kültürel globalleşme ile ülkeler, birbirlerini kültürlerini daha yakından tanımakta ve bu da uzun dönemde dünya barışına katkıda bulunabilecektir Sosyo-kültürel globalleşme, batı kültürünü ön plana çıkarmakta ve bu kültürün diğer ülkelere yayılmasına ortam hazırlamaktadır Başta demokrasi, insan hakları, piyasa ekonomisi gibi batılı değerler bütün dünyaya yayılmaktadır Bütün bunların yanında batılı ülkelerin damak tadından tutunuz da giyim kuşamına kadar geniş bir yelpazedeki zevk ve tercihler giderek homojenleşmektedir Kaynak: CCAktan ve HŞen,
Globalleşme, Ekonomik Kriz ve Türkiye,
Ankara: TOSYÖV Yayınları, 1999 adlı kitaptan alıntı


Alıntı Yaparak Cevapla

Globalleşme

Eski 06-27-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Globalleşme




Globalleşme, Bölgeselleşme ve Mega Rekabetin Getirdikleri

Çağımızda, dünyada yaşanan en önemli değişimlerden biri “globalleşme”dir Globalleşme, “ülkeler arasındaki ekonomik, siyasi, sosyal ilişkilerin yaygınlaşması ve gelişmesi, ideolojik ayrımlara dayalı kutuplaşmaların çözülmesi, farklı toplumsal kültürlerin, inanç ve beklentilerin daha iyi tanınması, ülkeler arasındaki ilişkilerin yoğunlaşması gibi farklı görünen ancak birbirleriyle bağlantılı olguları içeren, bir anlamda maddi ve manevi değerlerin ve bu değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin milli sınırları aşarak dünya çapında yayılması” anlamına gelmektedir Globalleşme, siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel değişimleri kapsayan çok yönlü bir süreçtir Siyasi açıdan globalleşme, devletin rolü ve görevlerinin yeniden tanımlanması şeklinde karşımıza çıkmaktadır Globalleşme sürecinde, ulus devletin hakimiyeti sarsılmış, devletin etkin ve sınırlı bir yapıya kavuşturulması gereği yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanmıştır Bununla birlikte, ulus-devlet halen ülke içinde gerçekleştirdiği uygulamalar, yaptığı düzenlemeler ve izlediği politikalarla ülke potansiyelini geliştirme veya israf etme konusunda belirleyici bir rol oynamakta ve bu da globalleşme süreci üzerinde etkili olmaktadır
Sosyo-kültürel açıdan ise globalleşme; demokrasi, insan hakları, özgürlük, çevrenin korunması, uyuşturucu, terör, organize suçlarla mücadele gibi tüm insanları ilgilendiren konuların uluslar üstü düzeyde ortak bir platforma taşınmasını ifade etmektedir Globalleşme, dünyadaki toplumları, ortak bir kültürü, Batı kültürünü benimsemeye yönlendirmektedir Ancak farklı kültürlere sahip tüm toplumların bu kimliklerini terk ederek Batı kültürünü kabullenmelerini beklemek hayalcilik olacaktır Her ne kadar tüm insanlığın ortak bir kültür etrafında birleşmesi, dünya genelinde tüm insanların yakınlaşmasını sağlayacak olsa da, bu konuda her toplumun kendi kültürel değerlerine sahip çıkmak ve korumak isteyeceği, kültürel globalleşmeye direnç göstereceği açıktır
Ekonomik globalleşme ise, teknolojik devrimle birlikte, GATT, WTO ve IMF gibi uluslararası kuruluşların çabalarıyla dünya ekonomisinde sağlanan liberalleşme hareketleri, ülkelerin hızlı ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmede piyasa ekonomisinin önemini kavramaları, uluslar arası firmaların sınır-ötesi satış yapma ve maliyeti düşürmek amacıyla daha ucuz kaynak sağlama istekleri gibi faktörlere bağlı olarak ortaya çıkmıştır
20 yüzyılın sonlarında gerçekleşen teknoloji devrimi, dünya ekonomisinde başta globalleşme olmak üzere hızlı ve köklü değişimlerin yaşanmasına yol açmıştır Bu değişimleri değerlendirebilmek için öncelikle yaşadığımız teknoloji devriminin özelliklerini incelememiz gerekiyor Çağımızın teknoloji devrimi öncekilerden iki açıdan ayrılmaktadır Birincisi, dünyanın halen yaşadığı teknolojik devrimde, yeni teknolojinin hem girdisi hem de çıktısı bilgidir Yeni teknolojiler, toplumsal hayatın her alanındaki bilgilerin işlenmesiyle ortaya çıkan yeni bilgi ve mikro elektronikteki buluşlardır İkincisi ise bu yeni teknolojik devrim ortaya çok fazla yeni ürün çıkarmamakta, esas olarak yeni mal türlerinden ziyade üretim sürecini değiştirmektedir Çağımızın bilişim ve iletişim devrimi, üretim, dağıtım, ulaşım ve yönetim sistemlerinin köklü bir değişimi sonucunu doğurmuştur Bugün ekonomik globalleşme olgusunun arkasında üretim süreçlerini, çalışma koşullarını, iş organizasyonunu ve şirket yapılarını büyük ölçüde değiştiren bilgi teknolojisindeki bu büyük sıçramanın olduğu açıkça görülmektedir
Ekonomik globalleşmenin iki boyutu vardır: Global üretim ve global finans Ekonomik globalleşme süreci öncesinde, mal ve hizmetler ile üretim faktörleri ve teknolojinin ülkeler arasında değişimine dayanan ekonomik sistemde, ulus devletlerin iktisat politikaları, ulusal üretim ve finans sistemleri hakimdi Ancak ekonomik globalleşme ile birlikte bir yandan üretim faaliyetinin aşamaları maliyet avantajlarına dayalı olarak çeşitli ülkelere dağılmış, diğer yandan da dünyadaki finans piyasaları Tokyo, Londra, New York gibi bir kaç finans merkezinin kararlarına bağlı hale gelmiştir
Global pazara yönelik global üretim faaliyeti; hammadde, ara malı, emek maliyeti ve dışsal maliyetlerden oluşan üretim maliyetini minimize edecek şekilde, üretim sürecinin farklı aşamalarının farklı ülkelerde gerçekleştirilmesi esasına dayanmaktadır Üretim alanı olarak tüm dünyayı hedefleyen çok uluslu firmaların üretim faaliyetlerini maliyetlerinde avantaj sağlayacak şekilde sınır-ötesi sabit sermaye yatırımı, sınır-ötesi iştirak, fason imalat anlaşmaları gibi değişik şekillerde uluslararası düzeye genişletmeleri üretimin globalleşmesi ile sonuçlanmıştır Üretimin globalleşmesi ile özellikle mikro-elektronik ve motorlu taşıt üretimi gibi alanlarda global fabrikalar ortaya çıkmıştır Böylece bir malın üretiminin değişik safhalarını oluşturan araştırma-geliştirme, parçaların hazırlanması, montajı, tamamlanması ve kalite kontrol gibi safhalar, karşılaştırmalı üstünlüğe bağlı olarak tek bir üretim hattı içinde birden çok ülkeye yayılmıştır Diğer bir deyişle üretimin globalleşmesi ile üretim-içi ihtisaslaşma önem kazanmış; bu nedenle çok uluslu firmalar, etkinlik ve verimliliği ön plana çıkarmak ve global rekabet koşullarını kendi lehlerine çevirebilmek için sürekli yenilik yapmak ihtiyacını duymaya başlamışlardır
Finansal faaliyetlerin globalleşmesi ise, 1950’li yıllarda başlamakla birlikte, özellikle 1980’lerde hız kazanmış, sermayenin daha düşük risk altında, daha yüksek kazanç sağlayabilme düşüncesiyle sınır-ötesi alanlara yayılması sonucu ulusal finans piyasaları hızla bütünleşmiş, aralarındaki sınırlar kalkmıştır Global finansın temel niteliği, en güçlü ülkeler de dahil hükümetlerin siyasi kontrolleri ve uluslararasıkuruluşların etkisi dışında olması ve bu nedenle istikrarsız bir yapı göstermesidir Bu durum ise finans sisteminin kredi yaratma fonksiyonuna bağlı olarak gelecekteki üretimi kontrol etmesi ve üretim artışının da finans kesimindeki istikrara bağlı olması nedeniyle reel kesimi de istikrarsızlıklar ve krizler karşısında zayıf bırakmaktadır 1997’de yaşanan Global Krizde olduğu gibi finans piyasasının yönetimine ilişkin siyasi otorite yetersizliği, genel olarak global ekonominin yönetimine ilişkin siyasi otorite yetersizliği ile sonuçlanmaktadır
Teknolojik devrim ve ekonomik globalleşme sürecinin belki de en önemli sonucu, dünya ekonomisinin tüketim yönündeki değişmeleri olmuştur Gerçekten iletişim ve ulaşım konusundaki teknolojik buluşlar ve üreticiler arasındaki büyük rekabet, toplumlara daha çok, daha ucuz, daha kaliteli ve daha çeşitli mal ve hizmet imkanı sunmuş, dünyanın her köşesindeki alıcı ve satıcıların birbirlerine kolayca ulaşabildiği bir ortamda tasarruf, erdem olma niteliğini kaybetmiş, tüketim istek ve eğilimi artmıştır Kişilerin artan tüketim eğilimi ile üreticilerin daha fazla mal satma, daha fazla kar elde etme hedefleri birbirini besleyerek, ekonomik globalleşme sürecini hızlandırmıştır
Ekonomik globalleşmenin, ideolojik bir yaklaşımla bakıldığında, kapitalizmin 20 yüzyılının sonlarında düştüğü bunalımı aşma çabalarını yansıttığı görülmektedir 1929 yılında kapitalist sistemin yaşadığı şiddetli buhran, sisteme olan güveni sarsmıştır Piyasa güçlerinin zannedildiği gibi ekonomiyi her zaman tam istihdama götürmediğinin anlaşılması bir yana, sistemin gelir dağılımındaki adaleti sağlama konusundaki bilinen eksikliği sosyal gerginliklerin artmasıyla iyice kendini hissettirmeye başlamıştır Bilinen bir gerçektir ki, günümüzün ABD, İngiltere gibi gelişmiş kapitalist toplumları sanayileşme sürecinde halkın büyük bir kısmının yoksulluk içinde yaşamasına göz yummuştur Piyasa sisteminin gerçek hayatta ekonomik sorunları açıklama ve çözmede yetersiz kaldığına ilişkin yoğun eleştiriler yanında giderek yükselen ve liberal ekonomiye alternatif olan sosyalizme karşı, kapitalist sistemin çözüm arayışları hız kazanmıştır
Sonuçta esas olarak üretimdeki düşme ve işsizlik şeklinde ortaya çıkan ve giderek derinleşen 1929’daki Büyük Buhran sonrasında, tasarruf yerine tüketimin, arz yerine talebin ön plana çıktığı; ekonominin işleyişinde piyasanın görünmez eli yerine devletin görünen eline güvenildiği bir dönem başlamıştır Sanayi devrimi ile birlikte gelişen ve güçlenen sermaye kesimi, saltanatını işgücüne kaptırmıştır Bir yandan demokrasinin yükselişi, diğer yandan giderek bozulan gelir dağılımı ve artan yoksullukla birlikte tırmanan sosyal gerginlikler sonucunda refah devleti uygulaması ile işgücünün üretim sürecindeki ve toplumsal yaşamdaki konumunun iyileştirilmesi çabaları, sermayenin geri planda kalmasına yol açmıştır Ve kapitalist sistem arkasına devleti alarak içine düştüğü bunalımı böylece aşmıştır, ta ki başlayan yeni bir bunalıma kadar
Bu sefer bunalım, sermaye birikimindeki yavaşlama, kar hadlerindeki düşüklük gibi nedenlere dayalı olarak sermaye cephesinden kaynaklanmıştır Sonuçta kapitalist sistem üzerinde, bu kez ekonominin merkezine işgücü yerine yeniden sermayenin konması, piyasa mekanizmasının tam işlerliğe kavuşturularak, görünmez elin ekonominin tek hakimi olması ve devletin ekonomik alandaki görevlerinin kural koyma, izleme ve engelleri kaldırma ile sınırlandırılması şeklindeki baskılar yoğunlaşmıştır Diğer bir deyişle kapitalist sistemin bu bunalımı aşması, 1930’lardan önceki yapısına dönmesini gerektirmiştir Ve, dünya ekonomisindeki değişimler de bu yönde gerçekleşmiştir
İleri refah toplumlarının kapitalist sistemi benimsemiş olmaları, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin de doğal olarak refah artışı ile kapitalizmi özdeşleştirmelerine yol açmaktadır 1990’larda sosyalizmin yıkılışı ve kumanda ekonomisinin sonuçlarının görülmesi de bu eğilimi kuvvetlendirmiştir 20 yıl öncesine kadar kapitalizm dünya nüfusunun yüzde 20’sini kapsamaktaydı Oysa şimdi, dünya nüfusunun yüzde 90’ı birbirlerine açık ticaret, konvertibl para birimleri, doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile bağlanan, özel girişimciliği temel alan liberal ekonomik sistemlere bağlıdır
Kapitalist sistemin böylece dünya genelinde yaygınlaşması ve ülkelerin piyasalarda serbestleşme yönündeki düzenlemeleri arttırmaları, sistemin özünü oluşturan ve devamını sağlayacak olan daha fazla üretme ve daha fazla mal satarak daha çok kar elde etme amacına hizmet etmekte; dolayısıyla kapitalizm varlığını sürdürmektedir Globalleşme olgusu da, bu anlamda, piyasa ekonomisinin dünya genelinde yaygınlaşması sürecinin bir bölümü niteliğini taşımaktadır
Özetle; çağımızda dünya ekonomisinde yaşanan değişimin temel unsuru; evrensel düzeyde serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte; bütün ülkelerin dünya pazarı ile bütünleşmesi, mal-hizmet-sermaye hareketlerinin tam serbestleşmesi ile ekonomik globalleşmenin gerçekleştirilmesine yönelik eğilimlerin hız kazanmasıdır Bu doğrultuda; dış ticaretin koruma politikalarından arındırılması, sübvansiyonlarının kaldırılması, ulusal paraların konvertibilitesinin sağlanması, devlet tekellerinin kaldırılması, kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi, mal-hizmet-sermayenin dolaşımındaki kamu müdahalelerinin kaldırılması; dolaysız yatırımlar, portföy yatırımları ve kısa vadeli sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması hedeflenmektedir Böylece, dünya ekonomisi; katılımcıları özel girişimciler olan, piyasalarına rekabet koşullarının hakim olduğu ve dürtüsünün kar olduğu bir alana dönüşebilecektir Kamu müdahaleleri ortadan kalkacağı için özel girişimciler, kendi rekabet güçleri nispetinde kazanacak veya kaybedecek ve sonuçta rekabet koşulları verimliliği ve karlılığı arttıracaktır
Tablo 1’de, ekonomik globalleşmenin boyutlarını ortaya koyabilmek amacıyla, uluslar arası ticaret ve sermaye hareketlerinde 1987-1997 arasındaki dönemde meydana gelen değişimi gösteren veriler sunulmaktadır Görüldüğü gibi, söz konusu dönemde uluslararası dış ticaret ve sermaye hareketlerinde artış gözlenmektedir Ülkeler, özellikle dış ticaret ve sermaye açısından globalleşme sürecine uyum göstermektedirler Bununla birlikte hem dış ticaret hem de sermaye akışlarının GSYİH içindeki payı, gelişmiş ülkelerde dönem başında diğerlerine göre çok daha yüksektir Söz konusu dönemde de, dış ticaret ve sermaye hareketlerinin gelişmiş ülkelerde yine diğer ülkelere göre çok daha belirgin bir oransal artış gösterdiği izlenmektedir




Alıntı Yaparak Cevapla

Globalleşme

Eski 06-27-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Globalleşme




Globalleşmeyi ortaya çıkaran nedenler

Ulaşım, enformasyon, mikro-elektronik ve iletişim alanındaki teknolojik gelişmeler, dünyayı küçülterek ülkeleri hızla birbirlerine yakınlaştırmıştır Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucu ulaşım ve iletişim maliyetleri aşırı derecede düşmüş ve ülkeleri, insanları ve piyasaları birbirinden ayıran zaman ve mekan gibi doğal engeller büyük ölçüde ortadan kalkmıştır 1930’larda yaklaşık 070 Dolar olan mil başına ortalama ulaşım maliyeti, teknolojik gelişmeler sayesinde hızlı bir düşüş trendi göstermiş ve 1990’larda 010 Dolara kadar düşmüştür Benzer şekilde 1930 yılında 245 Dolar olan New York ile Londra arasındaki üç dakikalık bir telefon görüşmesinin maliyeti 1990’da 330 Dolara düşerken; bilgisayar maliyetleri son 40 yıl içinde 125 kat düşerek 1990’larda 1000 Dolara kadar gerilemiştir (Bkz Şekil 1) Şekil 1: Hava Ulaşım, Telefon Görüşmesi ve Bilgisayar Fiyatlarındaki Düşüş1, (1990 fiyatlarıyla)
1 Ticari bilgisayar fiyat deflatörü, (1990 = 1000) baz alınarak hesaplanmıştır Kaynak: IMF, World Economic Outlook, 1997, s 46

Globalleşmeyi ortaya çıkaran bir başka husus, özellikle II Dünya Savaşı sonrasında hızlanan ticari ve finansal liberalleşme hareketleridir Liberalleşme hareketlerinin artmasında uluslararası kuruluşlar kadar; hükümet politikaları da önemli rol oynamıştır Devlet anlayışındaki değişmeler ve piyasa ekonomisinin ülkeler arasında giderek artan ölçüde benimsenme eğilimi, dış ticaret ve sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaların ve kontrollerin kaldırılmasına ortam hazırlamıştır Nitekim; gerek Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) müzakereleri, gerekse hükümet politikaları, pek çok ülkede dış ticaret üzerindeki kota ve tarifelerin kaldırılmasını ya da önemli ölçüde düşürülmesini sağlamıştır Öte yandan, ülkelerin bir çoğu IMF’nin desteğiyle uluslararası sermaye hareketleri üzerindeki sınırlamaları kaldırmışlardır Bu gelişmeler, globalleşme sürecini hızlandırmıştır Globalleşmeyi ortaya çıkaran diğer bir husus ise, firma stratejilerindeki değişmelerdir Gerek hükümetlerin deregulasyon politikaları, gerekse teknolojik gelişmeler sonucu firmaların faaliyetleri global bir boyut kazanmıştır Bu firmalar, üretim alanı olarak tek bir ülkeyi değil; bütün dünyayı hedeflemektedirler Firma faaliyetlerinin globalleşmesi, bir taraftan yatay ve dikey birleşmeler yoluyla firmalar arasındaki işbirliğini artırmış; diğer taraftan da, global rekabetin artmasına yol açmıştır Globalleşmenin ortaya çıkmasında soğuk savaş döneminin sona ermesi de önemli ölçüde etkili olmuştur 1990’lerin başında komünizmin çökmesiyle soğuk savaş dönemi ve ülkeler arasındaki ideolojik kutuplaşmalar sona ermiştir Soğuk savaş döneminin sona ermesi, globalleşme önündeki engelleri ortadan kaldırmış ve eski Doğu Bloku ülkelerinin batı ile yakın ekonomik ve siyasi entegrasyon içine girmelerine ortam hazırlamıştır Sonunda bu ülkeler, siyasi açıdan demokrasiyi; ekonomik açıdan da serbest piyasa ekonomisini benimsemeye başlamışlardır Öte yandan; gerek iletişim, gerekse ulaşım teknolojisindeki gelişmeler sonucu ortaya çıkan tüketici tercihlerindeki değişmeler, ülkeleri birbirlerine yaklaştırmıştır İletişim ve ulaşım ağındaki hızlı gelişmeler, reklamlar yoluyla mal ve hizmetlerin tanıtımını kolaylaştırmıştır Ayrıca, tüketiciler global firmalar tarafından üretilen ucuz ve kaliteli mal ve hizmet çeşitlerini yakından tanıma fırsatına kavuşmuşlar Bütün dünya da ‘fast food’türü yiyeceklerin tüketiminden coca cola’ya, blue jeans’e kadar pek çok alanda tüketici tercihleri birbirlerine doğru yaklaşmaktadır Liberal demokrasinin hakim olduğu hemen hemen bütün ülkelerde bu tip ürünleri üreten ve pazarlayan McDonalds, Coca Cola, Benetton gibi firmaların şubelerini görmek pekala mümkündür Terörizm, örgütsel suçlar (silah ticareti, uyuşturucu vb), insan hakları, göç hareketleri, salgın hastalıklar ve çevre kirliliği gibi uluslararası sorunlara çözüm bulma zorunluluğu ülkeleri birbirlerine doğru yakınlaştırmış ve ülkeleri ortaklaşa karar almaya sevk etmiştir Özetle, başta bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler olmak üzere, hükümetlerin politikaları ve uluslararası kuruluşların desteğiyle gerçekleştirilen liberalleşme hareketleri, firma stratejilerindeki ve tüketici tercihlerindeki değişmeler, ortak sorunlarına çözüm bulma zorunluluğu globalleşmeyi ortaya çıkaran başlıca faktörlerdir Kaynak: CCAktan ve HŞen
Globalleşme, Ekonomik Kriz ve TürkiyeAnkara: TOSYÖV Yayınları, 1999 adlı kitaptan alıntı



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.