Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Bayanlara Özel > Bebek & Çocuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çocuklar, düşündünüz, oynar, oyun

Çocuklar neden oyun oynar, hiç düşündünüz mü ??

Eski 06-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çocuklar neden oyun oynar, hiç düşündünüz mü ??



Çocuklar niçin oyun oynar hiç düşündünüz mü? Yapacak başka işleri olmadığı için mi? Yoksa ayak altında dolanıp anne-babalarını lüzumsuz yere meşgul etmemek için mi? Elbette hayır! Oyun çocuk için gerçek bir ihtiyaçtır ve onun bedensel, psikolojik, sosyal ve zihinsel gelişimi açısından çok önemlidir



Oyun oynamak çocukluk çağına özgü psikolojik, fizyolojik ve sosyal içerikli bir olgudur Genellikle kendiliğinden doğan, içten, hür iradeye dayalı olarak ortaya çıkan oyun süreci çocuklar için neredeyse hayatî önem arzedecek kadar kıymetlidir



Çocuğumuzun hasta veya hastalanmak üzere olduğunu onun durgunluğundan, yani oynama isteksizliğinden anlamaz mıyız? Keza ağır hastalıkların pençesine düşmüş yavrular, hastanelerde yetişkinlerin bile katlanmakta güçlük çektiği yoğun tedaviler esnasında buldukları ilk fırsatta oyun oynamaya çabalarlar İyileşip, hastaneden kurtulduklarında doya doya oyun oynamayı hayal ederler Ziyaretçileri onlara hediye olarak oyuncak götürürler



Çocuğu olanlar bilir; bazen çocuklar kırk derece ateşle mücadele ederken, ateş düşürücü şurubun etkisiyle biraz olsun ferahladıklarında hemen gözleriyle oyuncaklarını ararlar Hatta acil servislere oyuncaklarıyla giderler Oyuncaklarıyla birlikte uyurlar Neden acaba?



Oyuncak deyip geçilebilir mi?



Oyun sürecini irdelemeden önce, burada oyuncağın çocuklar için taşıdığı anlam üzerinde birkaç söz söylemek gerekir



Oyuncak, adından da anlaşılacağı üzere çocukların oynamalarına yardımcı olmak üzere geliştirilmiş, kurgulanmış gerçek ya da hayalî işleve sahip araç ya da düzeneklerdir Ne var ki bazı oyuncaklar çocukların gözünde bir oyun aleti olmanın ötesinde bir değere sahiptir Oyuncağa atfedilen bu psikolojik anlam, oyuncağın maddi değerinden veya oyuncağın şeklinden- şemalinden tamamen bağımsızdır Örneğin kırmızı oyuncak bir araba babayı sembolize ediyor olabilir Anneannesinin hediye ettiği bir yumoşçuğa sarılarak uyurken, onun tatlı masallarını tekrar tekrar dinler gibi olur veya onun yumuşacık kucağındaymış gibi hissedebilir kendini Çocuk, olumsuz duygularına bir çıkış noktası olarak da görebilir bir oyuncağını En sevdiği bebeğini yere fırlatır ve der ki: “Altını ıslatmış!” Çocukların bir rafa kaldırdığı, çok özel anlarda oynadığı, dokunmaya imtina etttiği oyuncakları da vardır



Velhasıl, elden düşürülmeyen veya oynanmayan oyuncakların bir çocuk için ne anlama geldiği, kişilere özgü ayrı bir anlatım konusudur Öğrenci yurtlarında 20-25 yaşına gelmiş olup, hâlâ oyuncak bebeğiyle birlikte uyuyan kız çocuklarının varlığı ilginçtir





Oyun hayatı, hayat oyunu



Bebekliğin ilk devrelerinden itibaren önce kendi basit hareketlerini tekrarlayarak oyuna dönüştüren çocuk, büyüdükçe daha karmaşık oyun süreçlerinin odağı ve müdavimi olur Oyun çağını bebeklikle başlatmak mümkün, ancak bir üst sınır koymak kolay değildir Büluğ çağıyla birlikte birey oyundan kopmaz, ancak daha az ilgilenir Çünkü bu dönemde oyundan başka ilgilenilecek yeni keşiflerin peşindedir



Bilirsiniz ki bazı insanlar kocaman olurlar ama bir çocuk gibi hep oyuna düşkün kalırlar Çocukluklarında yeterince oynayamamışlar mıdır? Çok oynamışlardır da, yetişkin yaşamda da o çocuksu mutluluğu mu aramaktadırlar? Sıkıntılarıyla başetmeye mi çalışmaktadırlar yoksa yetişkin yaşamın getirdiği sorumluluklardan kaçmak isteyip çocukluklarına geri mi dönmektedirler; anlamak gerekir



Oyun, çocuklar için o denli önemli bir ihtiyaçtır ki, ders çalışırken, yemeğini yerken, belki ağır bir iş yaparken, örneğin hamallık yaparken bile oyunsu bir tavır içine giriverirler



Oyunla öğrenme



Zor konu ve soyut kavramların öğretiminde eğitimciler oyun süreçlerinden medet umarlar Çünkü bilinir ki, çocuklar oyun oynarken üst düzeyde bir öğrenmeyi de gerçekleştirebilirler Ama öğrenilen konular genelde yetişkinlerin istedikleri bilgiler değildir, oyunun bilgileridir Çocuk, yetişkinlerin yönlendirmesiyle oynadığını, yani oyununa dışsal bir beklenti katıldığını hissettiği anda o etkinlik oyun vasfını yitirir



Örneğin çocuğun zevk için kitap okuması ona bir oyun hazzı verir Ancak öğretmeninin, “her gece yatmadan mutlaka yarım saat kitap okuyun” veya “on beş günde bir kitap okuyup özetini getirin” tarzındaki yönlendirmesiyle okunan kitaptan çocuklar oyun mutluluğu alamazlar Bu şekilde kitap okumaya alıştırmaya çalışmak çocuklar için pek elverişli değildir Onlara külfet gibi gelir, hatta okumaktan soğurlar



“İki oğlum arasında 5-6 yaş fark vardır İlk oğluma özenle kitaplar alıp masallar okudum, okumayı sevdirmeye çalıştım Çok başarılı olduğum söylenemez! İkinci oğlumu yetiştirirken tesadüfen bir özelliğin farkına vardım; ona da masallar okuyordum O kendi kendine oynarken, masallardaki bazı olay ve kahramanları oyunlarında kullanmaya çabalıyordu Zamanla oğlumla birlikte masalları kendi oyuncaklarımızla tiyatro gibi yaşayarak oynamaya başladık Oyuncak plastik köpeği oyunda Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki kurt olabiliyordu, legolardan korkunç bir dev yapıyorduk veya cadının şatosunu inşa ediyorduk Yerdeki halının yaprak desenlerinden oluşan şakacıktan ormanımızda çığlıklar atıyorduk, bazen masalı istediğimiz gibi değiştiriyorduk Oğlum çok eğleniyordu Henüz okul yaşına gelmeden okuyabilmek için büyük bir istek duymaya başladı Okuyamadığı için eksiklik duyuyordu Zamanla bir kitap kurduna dönüştü neredeyse Çok okuyan, severek okuyan, hızlı okuyan ve yaşına göre kelime hazinesi geniş bir birey haline geldi Yıllar sonra küçüklüğünü hatırlarken, okuduğumuz değil “oynadığımız” masalları ve oynarken yaşadığı mutluluğu unutamadığını ifade ediyor



Oyunlar, oyuncaklı veya oyuncaksız, tek başına veya arkadaş ile oynanabilir Her halükârda oyunun çocuklar açısından bir çok işlevi vardır Bu işlevlerin çocuğun ruh ve beden sağlığı için ne denli önemli olduğunun farkına özellikle anneler varmış olsalardı, her gün yerleri defalarca cilalamayı bir tarafa bırakıp çocuklarıyla oyun oynarlardı Çocukların evde oyuncaklarını özgürce yaymalarına izin verirlerdi, kızmazlardı ve onlarla bizzat kendileri de oynarlardı



Çocuğun oyuncağa olduğu kadar arkadaşa da ihtiyacı vardır Bilinir ki çocuklar bir arkadaş buldukları zaman oyuncağa ihtiyaç duymayabilirler Ne onları sokağa salıvermek ne de oyuncak odasına hapsetmek oyunun işlevlerini yerine getiremez



Çocuğun kişiliğinin aynası



Çocuk oyunları yaşa ve cinsiyete bağlı olarak çeşitlilik gösterebilir Bununla birlikte çocuklar karma oyunlar oynamaktan da hoşlanırlar Yaş itibarıyla sürekli olarak ya hep kendinden büyüklerle veya hep kendinden küçüklerle oynama temayülü gösteren, yaşıtlarıyla uyumlu bir şekilde oynayamayan çocuklar da vardır Burada ilk akla gelen etmen zekâ seviyesidir Yani çocuğun yaşıtlarından üstün veya düşük zekâ seviyesine sahip olduğu kanaatine varılır Doğruluk payı olmakla birlikte, en az zekâ kadar kayda değer bir faktör de çocuğun sosyal olgunluk düzeyidir Erken yaşlardan itibaren yaşıtlarıyla birlikte olma ve oynama fırsatını bulamamış çocuklar veya oynarken sürekli büyüklerin müdahalesine maruz kalmış çocuklar, yaşıtlarıyla sağlıklı iletişim kurmada, kendini ortaya koymada ve paylaşmada zorlanırlar



Şöyle örneklere rastlamak mümkün: Annesi çalıştığı için torununa bakmakta olan anneanne, çocukla ilgilenmede zorlandığı veya sıkıldığı zamanlarda konu-komşudan çocuğa arkadaş çağırır Genellikle gelir düzeyi düşük seviyeden tercih edilen bu “ısmarlama” arkadaşa küçük bir hediye de verilir, oyunları da denetlenir Bu çocuk, oynamak durumunda kaldığı bu çocuğun kapris ve şımarıklıklarına göz yummak zorunda kalır



Oysa gerçek bir oyun ortamında çocuklar bu gibi istenmeyen tavırlar karşısında birbirlerine oldukça tahammülsüzdürler Sık sık tartışırlar, küsüşürler veya kavga ederler Büyükleri tarafından kural konulmayan, fazla hoşgörüyle büyütülmüş, sülalenin tek vârisi, beş kız kardeşten sonra doğmuş erkek çocuk gibi ünvanları olan çocuklar bu açıdan şansızdırlar Şişirilmiş benlikler, bir dediği iki edilmeyen bu çocuklar yaşıtlarıyla oynamakta oldukça zorlanırlar Bunun aksi de olabilir; ailesi ve sosyal çevresi tarafından özgüveni desteklenmemiş çocuklar da yaşıtlarının oyunlarına katılmada oldukça çekingen davranabilirler



Çocukların oyun süreçleri gözlemlenerek onların ihtiyaçları, sorunları, özlemleri, korkuları, istekleri, kişilik özellikleri vs hakkında tanımlamalar yapmak mümkündür Çocuğun ileriki yaşamını önemli derecede etkileyecek, özel eğitim ve klinik destek almasını gerektirecek bir takım doğuştan gelen kişilik farklılıkları ve davranış bozuklukları çocuğun oyun ortamındaki tepkileri gözlemlenerek teşhis edilebilir Hiperaktif ve atak çocuklar buna örnek gösterilebilir



Bir tedavi yöntemi



Grupla veya tek başına, içsel derinliği olan, bir güven ortamında doğal veya yapay cereyan eden oyun süreçlerinden tedavi maksadıyla da yararlanılmaktadır Özellikle saplantı şeklindeki korkuların giderilmesi oyun yoluyla gerçekleştirilebilmektedir Oyun sürecinde yer alan rol denemeleri, hayal ve fantaziler sayesinde çocuk kendi kendine psikolojik sağaltım yapmış olur Mesela hemşire rolüne girerek iğne yapar Bilinçaltı korkularını oyunda bilince çıkararak onlarla yüzleşir ve onlardan kurtulmayı dener



“Beş yaşındaki kızım iğneden ve aşı olmaktan çok korkuyordu Aşı yapılacağı endişesiyle asla okula gitmek istemiyordu Tanıştığı her çocuğa “sizin okulda aşı yapıyorlar mı?” diye soruyor, hayır cevabı alsa dahi inanmıyordu



Günün birinde hastanede bir kan testi yapılması gerekti 3-4 kişi kolunu-bacağını tutarak güçlükle kanını aldılar Korkmuştu ama canı pek de acımamıştı Bunu kendisi sonradan itiraf etmişti Bu olaydan sonra kızım evde oynarken bir şey dikkatimi çekti En sevdiği ve kucağından neredeyse hiç indirmediği yumuşak tüylü oyuncak köpeğinin kolunu bağlıyor ve çekmeceden kendi bulmuş olduğu bir yorgan iğnesini köpeğine batırarak kan alıyordu !



Bu oyunu günlerce kendi kendine oynadı Belli ki kendisi için travmatik yani zedeleyici bir yaşantıyı tekrar tekrar yaşayarak acı verici olmaktan çıkarıyordu Bununla birlikte kendine acı veren hemşirenin rolüne girerek en sevdiği oyuncağına acı verici bir işlem yapıyordu Oyuncağıyla yaşadığı üzücü olayı paylaşıyor, kısaca kendi kendine, oyun yoluyla iğne ve aşı olma korkusunu yeniyordu



Şehirde yaşama şanssızlığı



Çocuk oyunları, saldırganlık eğilimlerinin ve enerji birikiminin zararsız bir şekilde kullanım ve yönlendirilmesinde önemli bir işleve sahiptir Alan oyunları denilen kategoride çocuklar atlayıp-zıplayarak veya oyun araçları vasıtasıyla bir takım beceriler de geliştirirler Zihin-kas koordinasyonu, algılama ve tepki verme hızı, kendini yaşıtlarıyla mukayese edebilme ve değerlendirme, oyun yoluyla mümkün olabilmektedir



Grup halinde oynanan alan oyunlarının sosyal gelişim ve uyum açısından da çocuklara önemli katkıları vardır Oyunlar içerisinde farklı sosyal roller denenir, roller hakkında yeni bilgiler öğrenilir, kurallar konulur ve uymayanlara yaptırımlar uygulanır Sosyal etkileşim, duyguların paylaşımı, olumlu veya olumsuz yaşantıların ifade edilebilmesi oyun ortamlarında sıkça görülür



Bu süreçler şüphesiz her çocuk için son derece önemlidir Oyun içerisinde gerçekleşen sosyal öğrenme çocuklar için zevkli ve kalıcı olabilir Ancak bu bilgiler ve davranış değişimleri her zaman “istenilen yönde” cereyan etmeyebilir



Ev oyunlarının daha az fiziksel aktiviteyi gerektirdiği ve zihin süreçlerine dayalı olduğu söylenebilir Sessiz sinema, kelime bulma gibi oyunlar kültürel birikime dayalı ve öğrenme içeren süreçlerdir Doğrusu, modern çağda çocuklara sunduğumuz ve onları saatlerce ekran karşısına çivileyen Atari ve bilgisayar oyunlarının çocuklar için yukarıda sayılan yarar ve işlevlerden hangilerini yerine getirdiğini, ne tür katkılar sağladığını doğrulayan görüş ve kuramlar henüz yazılmadı İnternet kafelerde çocuk ve gençlerin oyun oynarken ne türden yararlı paylaşım ve aktarımlar yaptıkları da henüz meçhul ! En basitinden bu cazibe mekânları çocuklara evden para çaldıracak kadar çekici olabiliyor



“On yaşındaki oğlum bilgisayara bir oyun yüklemiş İmparatorluklar savaşını konu alan bir oyunmuş Bir gün ağabeyiyle tartışmalarına kulak misafiri oldum: Ağabeyi ona, ‘Vatan hainisin sen oğlum!' diye çıkışıyordu O da ağabeyine ‘Ne yapayım ağbi , defalarca Osmanlı'yı tuttum, hiç oyun kazanamadım; bir defacık Bizans'ı tuttum!' karşılığını veriyordu Osmanlı ve Bizans imparatorluklarını savaştıran oyun CD'si öyle kurgulanmıştı ki, çocuğun oyun kazanabilmesi için kendi ülkesiyle değil, düşmanıyla özdeşleşmesi gerekiyordu



Bu tarz oyunlarla da şüphesiz bir öğrenme gerçekleşiyor, lâkin kime ve neye yarıyor, zaman gösterir



Çocuklar çocukluğunu yaşamalılar



Çocuk oyunları merak ve heyecan uyandırıcı özellikleriyle de dikkat çekerler Yarışlar, rekabetler doyasıya yaşanır İcat ve keşiflere açıktır Lider vasfını haiz karakterler grup oyunlarında kendini gösterir Bazı büyük adamların çocukluk arkadaşları onlar hakkında konuşurlar Ve daha o yaşlarda bir takım vasıflarından bahsederler



Kısaca oyun oynayamamış kimseler çocukluğunu “yaşanmamış” kabul ederler Haksız da sayılmazlar yani



Kent çocukları oyun yönünden kasabalı çocuklara nazaran daha şanssızdırlar Bir çoğu plastik oyuncak deposunu andıran odalarında kendi haline terkedilmiş durumdadırlar Mümkün olduğu kadar erken yaşta, evden bir an önce kreş ve okul gibi kurumlara havale edilerek aileler üzerlerinden sorumluluklarını atmış olurlar Çocuk gözünde durum aynen böyledir Maalesef ki özel veya tüzel birçok okul öncesi eğitim kurumu “çocuk toplama kampına” benzemektedir Okul çağı da yeterince oyuna açık değildir Kentlerde sokak veya mahalle arkadaşlığı zaten çok sınırlıdır Okullarda ise genelde ikili öğretim uygulaması olduğu için, çocuklar okul arkadaşlarıyla oynayacak zaman bulamamaktadırlar Çalışan annelerin çocuklarının okul dışı zamanları da etüd merkezlerinde gelip geçmektedir



Özetle söylemek gerekirse: “Oyun” basit gibi görünen bir olgudur, ancak çocuklar söz konusu olduğunda çok ama çok ciddiye alınmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.