Bir gölge gibi
Sessiz ve derinden titreyip erişsem
Hasretin eşiklerinde nefeslenip feyzinle ah u zar etsem
Kalbimin sahibine nezaketle kal edip, ruhumun aşkını zikretsem
Sinemin yılgın arını
Solmaya ramak kalan harap umutlarını
Durmak bilmeyen gözyaşlarının sabır içinde ki figanını
Naif birşekilde hasretsem ve edebin rahlesinde serinleye bilsem
Artık yazmıyor kalem
Ne vakit bitecektir bilmem ki bu çilem
Müddet-i nefeste mi saklıdır bin bir hüzün zerkeden dem
Nasıl etsem, kime derd-i gamımı serdedip, ufkunda nefeslensem
Nereye gitsem yarsız
Ruhumun sancısı şimdi ne kadar vefasız
Kanaat etmek saklı umutlarım için çok faydasız ve sırsız
Göçüp girmek nasıl bir kalp için gamsız, ruh arsız, akıl mı karsız
Ey ruhumun sahibi
İçimi titreten, muvazenemi sendeleten nedir
Hangi hevesin hırsı irademe galip gelip zalimce inletmektedir
Bahşettiğin akıl benimdir, idrakim ruhumdan südur eden yetimdir
Niçin hasret acı verir
Firkat yalnızca beşeri hislerin erkinden mi dilenir
Oysa nazargah kalbimdir, sevgin ve edebin ülfeti niye sessizdir
Hal bezgin, izan ezgin bir halde hala irademe fırsat vermemektedir
Ne hakkıyla gül kokladım
Ne de bir çiçeğin melalini şehretmeye çalıştım
O halin meftun eden nidasını niçin ruhumda yaşamadım, andım
Kime nazar etsem sessiz bir sancı yaşardım, derd-i gamla hicrandım
Kulun olamak için varım
İnsanlık adına nedir bu acı zerkeden vicdanım
Bir mür sanki yastayım, hazan misali suskun kalan bir niyazım
Ellerim sana açılır, içimde derlenen umut hangi vaktin ecrinde kalır
Umman içimde yaşar
Ne kadar sessiz ve derinden nüksediyor dalgalar
Ne kadar müşfik bir serencam içindedir suskun hülyalar
Ufkumda yaşar saklı kalan umutlar, vaktini bekleyen ülvi aşklar
Farzın şükrü nafiledir
Emrin hükmü iradeye seslenen bir nar-ı sevdadır
Vuslat için mi hatalar yapılmaktadır, mağfiret niçin fırsattır
Acziyet içimde var olan sancıdır, zafiyetler müddetin sülbünde ardır
Mustafa CİLASUN