İsa'yı Aramak |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İsa'yı Aramakİsa'yı Aramak Hıristiyanlık, Japonya'da pek yaygın değildi, bu yüzden Dr Mikao Usui, Amerika'ya göç etti ve burada yıllarca, Hıristiyanlık hakkında yazılmış dini metinleri yakından inceledi Sorularını, bilginler ve kilise birliği üyeleriyle birlikte araştırdı Çoğu zaman, yanıtlar umutlarını ve cesaretini kırdı ve kimi zaman gerçeği bulamayacağını düşündü Yine de iç kaynaklarını geliştirdi ve yanıt beklediği insanlardan çok, Tanrı ilişkilerine ve kendi doğal, sezgisel bilgeliğine inanmayı seçti Araştırması süresince, birçok tesadüfle karşılaştı ve ilerlediği yolda işine yarayacak ipuçları ve işaretleri bulmak için kendisine rehberlik edildiğini -hatta bazen bir şeye doğru itildiğini- hissetti Bu olaylar (aynı tinsel yolda ilerleyenlerle karşılaşma şansı ve bu kişilerin ona sonradan kazandırdıkları içgörü gibi) onu cesaretlendirip inancını pekiştirdi ve bir sonraki adımda nereye bakması gerektiğinin ona söyleneceğine ya da kendisinin bunu "bileceğine" inandı Dr Usui yalnızca Hıristiyan dininden değil, aynı zamanda başka inançlara bağlı, ünlü ruhani eğitimcilerin ve gizemcilerin yazılarını ve öğretilerini de inceledi Bu çalışmaların, inancını, tinsel yolda ilerleyişini ve iyileştirme yeteneğini kazanma arayışını tamamlayıp güçlendireceğini düşündü Çoğunlukla İsa'nın ve havarilerininkilere çok benzer bulduğu, Buddha'nın öğretilerini ve çömezleriyle iyileştirme gücü hakkındaki tartışmalarını inceledi Hıristiyanlık ile Budizm arasında benzerlikler keşfettikçe, içten içe, sorularına aradığı yanıtların aslında kendisine çok yakın olduğunu fark etti! Amerika'da yedi yıl kaldıktan sonra, Dr Usui, Budist sutraları, yani Buddha'nın yaşamı ve ilkeleriyle ilgili kayıtları daha yakından incelemek üzere Japonya'nın Kyoto kentine döndü Usui, çok sayıda Budist merkezini ziyaret etti, ama Budist keşişleriyle, rahibelerinin de, tıpkı Hıristiyan misyonerler gibi, öğrencilerini öncelikle tinsel gelişim konusunda yüreklendirdiklerini; iyileştirici tedavi uygulamalarını bu gelişimi engelleyici bir yöntem olarak kabul ettiklerini gördü, insanların yaşamlarının bir döneminde mutlak karşılaşacakları, hastalık ya da yoksulluk gibi dış sorunları halletmek yerine, bu sorunların varlığına karşın insanların iç mutluluğa kavuşmalarına yardımcı olmayı hedeflemişlerdi, iyileştirme, geleneksel ve alternatif tıbbın eline bırakılmıştı Hazırlayan: Rüzgar Yılmaz |
|