![]() |
Soylu Türk Kadınları |
![]() |
![]() |
#1 |
[KAPLAN]
|
![]() Soylu Türk KadınlarıKara Fatma lâkabıyla tanınan Fatma Seher Hanım, 1888 yılında Erzurum’da doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum’da bir süre kalan Fatma Seher Hanım, Sivas Kongresi’nde bulunan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek için Sivas’a gitmiş, kendisinden Milli Mücadele’ye katılmak için görev istemiştir ![]() “Atatürk’ün Sivas’ta faaliyete geçtiğini haber aldığım dakikadan itibaren duyduğun sevinci tariften acizim ve ilk işim kısa bir hazırlıktan sonra Sivas’a müteveccihen hareket etmeyi kararlaştırdım; hemen yola çıktım ve Gülcemal Vapuru’yla Samsun’a, oradan da Sivas’a vardım ![]() Mustafa Kemal’in huzuruna çıkabilmek için muhtelif kıyafete girerek üç günlük bir mücadeleden sonra, devamlı bir takibin neticesi olarak, Sivas’ta öğle yemeğine davetli bulunduğu bir yere giderken yolda yakaladım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa kemal bu görüşme sırasında ona adını, silah kullanmayı, ata binmeyi bilip-bilmediğini, savaştan korkup-korkmadığını sormuştur ![]() ![]() ![]() Daha sonra ise Mustafa Kemal eline aldığı kâğıda bazı notlar yazarak Kara Fatma’ya vermiş “Haydi göreyim seni, verdiğim talimatı unutma, bir an evvel İstanbul’a git, hazırlan ve işe başla” demiştir (Tansel, 2001, s ![]() ![]() ![]() Bir süre sonra İzmit’in işgal edildiğini duyan Kara Fatma, Topkapılı Pire Mehmet, Laz Tahsin, kardeşi Süleyman ve oğlu Seffeddin’nle birlikte bir çete kurarak, trenle gizlice İzmit’e geçmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() İzmit, Kara Fatma gibi cesur yürekli insanlarımızın üstün gayretleriyle, 28 Haziran 1921 tarihinde düşman işgalinden kurtarılmıştır ![]() ![]() Balkan, Sakarya, Başkomutanlık Muharebeleri’ne de katılarak Üsteğmenlik rütbesine kadar yükselmiş olan Kara Fatma, 1955 yılında Erzurum’da vefat etmiştir (Şenel, 2006, s ![]() ![]() Kara Fatma’nın İşgal Döneminde İzmit’te 30 Ekim 1919’da yürürlüğe giren Mondros Mütarekesi’nden sonra, 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul işgal edildi ![]() İngilizlerden oluşan emperyalist güçler, İstanbul’un işgalinden sonra İzmit Körfezi’ne yönelerek, bu bölgeyi de kontrol altına aldılar ![]() ![]() ![]() ![]() Ermeni ve Rumların kurduğu bu çeteler bir süre sonra, askeri güçlere saldırmaya, çevredeki Türk köylerini basarak evleri yakmaya, burada yaşayan insanlara zulmetmeye başladılar ![]() İzmit’te bu üzücü olayların yaşandığı dönemde, Kara Fatma İstanbul’da bulunuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşgal dönemin de yayınlanmış olan bazı gazeteler, Kara Fatma’nın İzmit’teki faaliyetleriyle ilgili önemli bilgiler vermektedir ![]() ![]() “…Bir gün İzmit civarında Davulcular Ormanı’ndan Arpalık Köyü’ne doğru yorgun argın beş kişi iniyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ertesi gün, kaç zamandır Davulcular Ormanı’nda gizlenmiş olan yüzeli kişilik çetesinin başına geçen Kara Fatma, Gülbahçe, Orhaniye, Arpalık, Mecidiye köylerinin imam ve muhtarlarını orman celbetttirdi, onlara; “Ben Kara Fatma’yım, Ermeni jandarmalarının sizden her ay aldıkları iki yüzer lirayı bundan sonra vermeyeceksiniz ![]() ![]() Köylüler memnun döndüler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Basında Kara Fatma Tevhid-i Efkar Gazetesi muhabiri de Kara Fatma ile görüşmüş (1922), yapılan bu görüşme sonrasında şu bilgileri aktarmıştır: “Fatma Seher Hanım, çeşitli muharebelerde erkeklerden daha büyük hizmetler ifa etmiş, düşman karşısında bir dişi arsan gibi çarpışmıştır ![]() Onu geçen kış İzmit’te gördüm ![]() ![]() Kara Fatma ve Çocukları: Kızı Fatma, Oğlu Seyfeddin Kara Fatma İzmit’te savaşmaya başladığı zaman kızı Fatma, oğlu Seyfeddin ve iki kardeşi yanında idi ![]() ![]() ![]() Fatma Seher Hanım çocuklarıyla ilgili şu bilgileri vermektedir ![]() “- Bu kız da deli midir, nedir bilmem şimdiye kadar yanımdan hiç ayrılmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fatma Hanım bu defa izinli olarak Ankara’ya geldiğinde kızı bir mektup yazdırarak ona göndermiş, mektubunda kendisinden küçük bir tabanca isteyerek, “Sağ elim yok ama, sol elle pek güzel atıyorum anne!” diye yazmış ![]() ![]() ![]() ![]() “–Hani onbeşli İngiliz filintaları vardır” demiş ![]() ![]() ![]() ![]() Kara Fatma İzmit’te Dinleniyor, Buradan Asker Topluyor İzmit ve havalisinde katıldığı savaşlarda yorgun düşen Fatma Seher Hanım, bu bölgede bir süre dinlenmek amacıyla -ayrıca gönüllü askerler toplayabilmek için- Kocaeli Gurubu Kumandanı Halid Bey’e (Nam-ı Diğer Deli Halid Paşa) 24 Ekim 1921 tarihli bir telgraf çekerek bu isteğini bildirmiştir ![]() Kocaeli Gurubu Kumandanlığı’na İzmit’ten 24/10/1337 “12 Teşrinievvel tarihinde Müfrezeler Kumandanı Reşat Bey’den aldığım emir üzerine 9 kişilik maiyetimle eşnan harici efraddan gönüllü toplamak ve cepheye avdet eylemek üzere hareket eylemiştim ![]() ![]() ![]() Mücahide Fatma Seher Bu istek karşısında, Kocaeli Gurubu Kumandanı Halid Bey’de Fatma Seher Hanım’a şu telgrafı çekmiştir ![]() Tegraf Geyve İstasyonu 170 24/10/1337 30 İzmit’te Mücahide Fatma Seher Hanım’a Emr-i ahire kadar maiyetinizle birlikte İzmit’te istirahat etmeniz muvafıktır ![]() Kocaeli Gurubu Komutanı Halid Unutulan Kahraman: Kara Fatma Hayatı cepheden cepheye koşmakla geçmiş, birçok bölgenin düşmandan kurtarılmasında önemli gayretler sarf etmiş olan Fatma Seher Hanım, hayatının son zamanlarında -ne yazık ki diğer birçok kahraman gibi- büyük sıkıntılar çekmiştir ![]() Kara Fatma, 1930’lu yıllarda büyük bir perişanlık içerisindeydi ![]() ![]() “İşten bahsediliyor… İş bulamıyorum ki… Kapıcılık, kolculuk bulsam çöpçülüğe de razıyım ![]() ![]() —Kaç Yaşındasın? —55 yaşındayım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kadıncağız ağlamaya başladı ![]() — Bazen çocukların elinden tutuyor ”Şu yetimler aç kalmış ölecekler…” diye torunlarım olduğunu sezdirmeden, onlar için yardım toplamaya çıkıyorum ![]() ![]() (Kaynakça:A ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Nene Hatun |
![]() |
![]() |
#2 |
[KAPLAN]
|
![]() Nene HatunŞimdi mümkünse hafızalarınızı geri sarın, gidin taa 1877 Kasımı'na… Yer Erzurum… Mevki: Aziziye Tabyaları… Vakit sabaha karşı… Tarihe "93 Harbi" olarak geçen Osmanlı-Rus savaşı Doğu Cephesi'nde bütün şiddetiyle devam ediyordu… Gazi Ahmed Muhtar Paşa komutasındaki kuvvetlerimiz, bir süre önce Erzurum'a saldıran Moskof'u tepelemek üzereyken, hiç hesapta olmayan bir "arıza" çıkmıştı… Türk ekmeğiyle yüzyıllar boyu beslenen yerli Ermeniler, çeteler kurup Erzurum'a saldırmış ve uyuyan askerlerimizi keserek tabyayı ele geçirmişlerdi ![]() ![]() Haber Erzurumlulara ulaşınca kıyamet koptu ![]() ![]() Minarelerden yapılan çağrıyı Hatun Gelin de duymuştu… Henüz 28 yaşındaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Hatun Gelin, o gece, iki odalı kerpiç evin bir odasında hem bebeğini sallıyor, hem de ağabeyinin ruhuna Kur'an okuyarak sabah namazını bekliyordu ![]() Ezan öncesi minarelerden gelen çağrıyla irkildi ![]() Allahını seven yardıma çağrılıyordu… Herkes silah namına ne varsa almalı, Aziziye Tabyası'nın imdadına koşmalıydı ![]() Hatun Gelin dikkat kesildi… Sokak tarafından gürültü, Aziziye tarafından yoğun silah sesleri geliyordu ![]() ![]() Son kez emzirdi… Sonra sabah namazını kıldı ![]() Bebeğini öptü, kokladı: "Nâzım'ım seni bana Allah verdi, ben de seni O'na emanet ediyorum" dedi… Beline bir satır soktu ![]() ![]() Tabyalarda mevzilenmiş çeteler ve düşman askerleri, kendilerine doğru akmakta olan iman selinin karşısında fazla tutunamadılar ![]() Modern silahları vardı, ama hiçbir silah bu kararlı ve imanlı insan selinin karşısında etkili olamıyordu ![]() Dadaşlar tabyaların demir kapılarını bir kâğıt gibi ezerek düşmanın üzerine atıldılar ![]() Çarpışma çok kanlı oldu ![]() ![]() ![]() Hatun Gelin bakındı ![]() ![]() ![]() Oysa kendisi de omzundan yaralıydı ve kan kaybediyordu ![]() ![]() "Kadınlara nasılsa değer vermiyorsunuz" mu demek istedi, yoksa "Kadınım, dayanıklıyım" mı demeye getirdi, kimse bilmiyor ![]() "Ben kadınım" dedi yalnızca, "önemi yok ![]() Sahi, önemi yok mu? ("Nene Hatun" adıyla tarihe geçen bu kahraman Türk kadını, 22 Mayıs 1955'de, 98 yaşında vefat etti ![]() ![]() ![]() Yavuz Bahadıroğlu, Vakit Şimdi mümkünse hafızalarınızı geri sarın, gidin taa 1877 Kasımı'na… Yer Erzurum… Mevki: Aziziye Tabyaları… Vakit sabaha karşı… Tarihe "93 Harbi" olarak geçen Osmanlı-Rus savaşı Doğu Cephesi'nde bütün şiddetiyle devam ediyordu… Gazi Ahmed Muhtar Paşa komutasındaki kuvvetlerimiz, bir süre önce Erzurum'a saldıran Moskof'u tepelemek üzereyken, hiç hesapta olmayan bir "arıza" çıkmıştı… Türk ekmeğiyle yüzyıllar boyu beslenen yerli Ermeniler, çeteler kurup Erzurum'a saldırmış ve uyuyan askerlerimizi keserek tabyayı ele geçirmişlerdi ![]() ![]() Haber Erzurumlulara ulaşınca kıyamet koptu ![]() ![]() Minarelerden yapılan çağrıyı Hatun Gelin de duymuştu… Henüz 28 yaşındaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Hatun Gelin, o gece, iki odalı kerpiç evin bir odasında hem bebeğini sallıyor, hem de ağabeyinin ruhuna Kur'an okuyarak sabah namazını bekliyordu ![]() Ezan öncesi minarelerden gelen çağrıyla irkildi ![]() Allahını seven yardıma çağrılıyordu… Herkes silah namına ne varsa almalı, Aziziye Tabyası'nın imdadına koşmalıydı ![]() Hatun Gelin dikkat kesildi… Sokak tarafından gürültü, Aziziye tarafından yoğun silah sesleri geliyordu ![]() ![]() Son kez emzirdi… Sonra sabah namazını kıldı ![]() Bebeğini öptü, kokladı: "Nâzım'ım seni bana Allah verdi, ben de seni O'na emanet ediyorum" dedi… Beline bir satır soktu ![]() ![]() Tabyalarda mevzilenmiş çeteler ve düşman askerleri, kendilerine doğru akmakta olan iman selinin karşısında fazla tutunamadılar ![]() Modern silahları vardı, ama hiçbir silah bu kararlı ve imanlı insan selinin karşısında etkili olamıyordu ![]() Dadaşlar tabyaların demir kapılarını bir kâğıt gibi ezerek düşmanın üzerine atıldılar ![]() Çarpışma çok kanlı oldu ![]() ![]() ![]() Hatun Gelin bakındı ![]() ![]() Sonra yaralılarla meşgul olmaya başladı ![]() Oysa kendisi de omzundan yaralıydı ve kan kaybediyordu ![]() ![]() "Ben kadınım" dedi yalnızca, "önemi yok ![]() Sahi, önemi yok mu? ("Nene Hatun" adıyla tarihe geçen bu kahraman Türk kadını, 22 Mayıs 1955'de, 98 yaşında vefat etti ![]() ![]() ![]() Yavuz Bahadıroğlu, Vakit |
![]() |
![]() |
![]() |
Dilşad Hatun ( İpar Hanım ) |
![]() |
![]() |
#3 |
[KAPLAN]
|
![]() Dilşad Hatun ( İpar Hanım )DİLŞAD HATUN (İPAR HANIM) (Ayrıca, Çinlilerin adlandırdığı “ŞİANG - FEİ” Güzel kokulu Prenses) Yıl 1756…Türkistan, iç savaşın eşiğinde, felakete doğru adım adım yaklaşmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ordu, Türkistan sınırlarında görüldüğü zaman, tüm Türkistan, bu beklenmedik saldırı karşısında şaşırıp kalır, hele yardım isteği ile kapılarını çaldıkları bu kimselerin, kılıçla karşılık vermesi, beyleri yıkar, perişan eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat beylerin bazıları, Hoca Burhanettin’in kardeşi ![]() ![]() ![]() ![]() Ama, Şao-Hui’nin kıyıcı tutumu karşısında, daha fazla direnmenin mümkün olamayacağını görerek İran’ın Bedehşan Emirliğine sığınmaya karar verirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Durumu haber alan Şao-Hui, hemen ordusu ile gidenlerin ardına düşer ve orada bulunanların yarısını biçer ![]() ![]() ![]() ![]() Şao-Hui, katliamı basan olarak görerek bunu tescil etmek ve İmparatoruna sunmak için, şah Ali’den Cihan’ı ve Davaçi’yi vermesini ister ![]() ![]() ![]() Ama, Şao-Hui, baskıya yeltenince ![]() ![]() ![]() Geride kalan Dilşad Hatun ve Davaçi’nin eşi, tüm bunlardan habersiz, merak içinde eşlerini beklemektedir ![]() ![]() ![]() Zira, Dilşad Hatun’un güzelliği ve kahramanlığı, kendisine öyle anlatılmıştır ki İmparator, görmeden ona aşık olmuştur ![]() Şao-Hui, ayağının tozu ile Şah Ali’nin huzuruna varır ve Dilşad Hatun’u Çin’e götürmek istediğini söyler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halkı için canını bile esirgemeyen Dilşad, kendisi için ölümle denk olan bu teklifi çaresiz olarak kabul ederek, oradan gözyaşları ile ayrılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kafile, üç ay gibi bir zamanda, çöller, dağlar aşarak Çin’e varır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Müslüman olduğumu unutuyorsunuz ![]() ![]() ![]() Aslında Dilşad’ın bu davranışı yüzlerce yıllık saray kurallarına göre büyük bir suçtur ![]() ![]() Cezası da ölümdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmparator, kılıcı alır ve müstehzi bir davranışla geri verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buyruğuna nedimeler verir ![]() ![]() ![]() ![]() İşte, yine böyle umut dolu bir günde, Cihan’ın öldürüldüğünü ve başının da kılıca takılarak halka teşhir edildiğini işitir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hatta imparatorun huzuruna çıkarak aynı sözleri onun yüzüne haykırır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada, Doğu Türkistan’daki asayişi sağlayıp oradaki beylerden bazılarına, düklük, prenslik ve daha başka unvanlar verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmparator tüm bunların yanında, Çin’de bulunan Türk askerlerini teşkilatlandırarak muafız alayı olarak Dilşad’ın buyruğuna verir ve üç Çin gümüşü ile onları maaşa bağlar ![]() ![]() Dilşad, aradan geçen bu sekiz yıl içinde, kin ve öfkesinden oldukça sıyrılmış başına gelenleri kadere bağlamışsa da yine de İmparator’un teklifine olumlu yanıt vermez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne yer, ne içer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ama, biz kendi Dilşad’ımız için ne yapmışız… bu büyük kadın için ne? Onu yüreğimiz sızlamadan geçmişin karanlığına terk edip bırakmışız ![]() ![]() ![]() Ben, bir tiyatro yazarı olarak, Dilşat Hatun’un hayatını okuduğumda iliklerime kadar huşu duydum ![]() ![]() O, yalnızca kendi soydaşlarının değil dünya Kadınlarının gururudur Onu tanımak ve tanıtmak ne güzel… hepimiz biliriz ki milletleri, büyük millet yapan onların tarihlerinde yer alan şanlarıdır ![]() ![]() RUHUN ŞAD OLSUN; BÜYÜK KADIN DİLŞAD HATUN ![]() ![]() Fatma Muzaffer Kaya |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Soylu Türk Kadınları |
![]() |
![]() |
#4 |
[KAPLAN]
|
![]() Cevap : Soylu Türk KadınlarıGÖRDESLİ MAKBULE ![]() ![]() Yunanlılar Sakarya Meydan Muharebesi’ni kaybetmiş, Afyon mevzilerine çekilmişlerdi ![]() ![]() ![]() Cephe gerilerinde gerilla harbi vardı ![]() ![]() Küçük küçük gruplar halinde çalışan Türk çeteleri fırsat buldukça, Yunan geri hizmet ve ikmal birliklerine baskınlar yapmaktaydılar ![]() Cephe gerilerinin emniyetini sağlamak için buralarda kullanılan muharip birliklerin bütün dikkati Akıncılar müfrezesindeydi ![]() ![]() Gördes–Sındırgı–Akhisar üçgeni içindeki sahada, bir Türk, (Gördesli Halil Efe) Akıncılar çetesi kendilerinden çok üstün bir kuvvetle çarpışmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kükremiş bir aslan 16 Mart 1922’de Kocayayla’da cereyan eden bu çarpışmada durum gittikçe çetenin aleyhine dönmekteydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gördesli Makbûle, Halil Efe ile 1921 senesinde evlenmişti ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Binbaşı Ayşe |
![]() |
![]() |
#5 |
[KAPLAN]
|
![]() Binbaşı AyşeBİNBAŞI AYŞE ![]() ![]() İstikbal Harbi hakkında yazılmış eserlerde göğüs göğüse çarpışmış pekçok Müslüman Türk kadınlarından bahsedilir ![]() ![]() ![]() “…Büyük harpte Kafkas Cephesi’nde yaralanarak ölen kocamın ve tüm vatan evlatlarının intikamını almaya and içmiştim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk defa Sakarya’da sol kasığımdan piyâde mermisi ile yaralandım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Binbaşı Ayşe, kocasının en kıymetli birer yâdigârı olarak sakladığı ziynetlerini satarak at, mavzer, elbise ve çizme tedarik etmiş ve bu mücadelede, derece derece terfi ederek Binbaşılığa kadar yükselmiştir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tayyar Rahmiye |
![]() |
![]() |
#6 |
[KAPLAN]
|
![]() Tayyar RahmiyeTAYYAR RAHMİYE ![]() ![]() Adana’nın kadın kahramanlarından Rahmiye Hanım da, 9
![]() ![]() ![]() Temmuz 1920’de Osmaniye’deki Fransız karargahına yapılan hücumda arkadaşlarının tereddüdünü görünce, “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olduğunuz halde yerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” diyerek hücuma geçilmesini sağladığı tarihi kaynaklarda yer almaktadır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Soylu Türk Kadınları |
![]() |
![]() |
#7 |
[KAPLAN]
|
![]() Cevap : Soylu Türk KadınlarıKILAVUZ HATİCE FRANSIZLARA YANLIŞ YOL GÖSTEREN KADIN![]() ![]() Adana Fransızlar’a karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katılan Kılavuz Hatice, 8 Mayıs 1920’de milli kuvvetler Pozantı’ya taarruzu başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk eder ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Rahime Hatun Kimdir ? |
![]() |
![]() |
#8 |
[KAPLAN]
|
![]() Rahime Hatun Kimdir ?Rahime Hatun Kimdir ? Rahime Hatun Osmaniye ilçesine bağlı Raziyeler (Kayalı) köyünün kanlı geçit mahallesinde 1890 yılında doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rahime Hatunu tanıyanlar onu şöyle anlıtırlar : Orta boylu, normal yapıda, esmer tenli, ela gözlüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmaniye *çete savaşalırna damgasını vuran Rahime Hatun, davranışlarıyla erkek arkadaşlarına örnek olurdu ![]() ![]() Şimdi, o günkü çete savaşlarından önceki olaylara bir göz atalım : 1918 yılının Aralık ayında Osmaniye, İngilizler tarafından işgal edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada çete örgütlenmesini yaygınlaştırmak için köyleri dolaşan ele basıları bir gün Rahime Hatun'un baba yurdu olan Kanlı geçide geldiler ![]() ![]() ![]() Rahime Hatun, "Köse Abdullah ailesinden beni yazın" diye cevap verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() düşman elinden kurtarılması görevi verilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kurtarma hareketi başlamadan önce Rahime on başı erkek arkadaşlarına şöyle seslenmiştir: "Arkadaşlar, düşman karargahını mutlaka alacağız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mezar taşında şunlar yazıladır: Şehit Rahime Hatun (d ![]() ![]() ![]() Yarınların sahibi ey gençlik, İyi tanı, ebedi sükûnetle bu mezarda yatan ![]() Hak için, bayrak için canın feda edip Armağan etti bize bu mukaddes vatanı ![]() Halil Gelendost'un "Kurtuluş Savaşamızda Cephelerde Türk Kadını" adlı altı daktilo sayfası tutarında, yayınlanmamış bir araştırması vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bilgiyi olduğu gibi aktarıyorum: "Tayyar Rahmiye: Adana Osmaniye kazasının kaypak bucağı Raziyeler köyündendir ![]() ![]() ![]() Bu notlarada geçen 1 Temmuz 1920, adı geçenin şeh oluş günü değil , bağlı bulunduğu komutanlıktan verilen emrin tarihidir ![]() ![]() Şehidimizin adı Rahime olduğu halde bir okunuş veye yazış hatası olarak Rahmiye biçiminde belirtilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rahime Hatun ile bilgilere burada son verirken adı geçen kahraman onbaşıyı konu alan şiirlerden bir iki örnek vermek istiyorum: Rahime'nin Ağıdı Temmuzun sarı sıcağı Yaktı köşeyi bucağı Zalim düşman talan etti, Söndürdü nice ocağı Rahime otuz yaşında Yan giyer fesi başında Arkadaşı çetelerle Gezer düşmanın peşinde Çeteler düşmana hücum, Anam, babam, kardeş, bacım Ben bu uğurda ölürsem Kalmasın düşmanda öcüm Öğlen, ikindi arası Düşman üstüne varası Rahime'yi şehit ettik Alnında kurşun yarası Çeteler içinde şanlı Yüzü nokta nokta benli Yurdu için şehit düştü Yerde yatar ala kanlı (Emekli Öğ ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi okuyacağımız koçaklamayı (yiğitleme), çetebaşlanın bir toplantısında Rahime Hatun'un "Yeni öğrendim" diye, okuduğu bildirilmektedir: Çamlıbel'den Gürcistan'a Seferim var, beyler yürü Kötü, gelmesin meydana, Serden, candan geçen gelsin Çamlıbel'den indim düze Koçyiğitler gelsin bize Kefenini kendözüne Eliyinen biçen gelsin ![]() Yediğimiz aslan eti, İçtiğimiz aslan sütü Kılıç kabzasından kanı Şarap edip içen gelsin ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Soylu Türk Kadınları |
![]() |
![]() |
#9 |
[KAPLAN]
|
![]() Cevap : Soylu Türk KadınlarıKastamonulu Şerife Bacı Millî Mücadele yıllarına bir göz atacak olur isek; bu yılların milletin varlığı ile yokluğu noktasında var olmak için geçen her alandaki mücadelelere sahne olduğu görülür![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün Anadolu geçmişinden bugüne millî duyguları yoğun yaşayan insanların yerleştiği memleketlerden birisi olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şerife adı Kastamonu yöresinde dillere destan olmuş bir addır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnebolu’ya gelen cephaneyi ve naklini Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün cephede “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” sözleri gayet güzel açıklamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Tarih 1921 Aralık ayı mevsim kışın en çetin hüküm sürdüğü günlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şerife Bacının anısına Kastamonu Valiliği önünde bir heykeli yapılmış, bir heykeli de Ankara Kızılay’dadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Soylu Türk Kadınları |
![]() |
![]() |
#10 |
siLveRghoSt
|
![]() Cevap : Soylu Türk Kadınları(Osmanlı Kadını) bu tabir dünyada bir sürü manaya geliyor fakat gerçek anlamı bu konuda çok güzel özetlenmiş benim düşünceme göre bu mert yiğit annelerimiz tam bir osmanlı kadını elinize sağlık ![]() |
![]() |
![]() |
|