Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hastalıklarteşhis, tanı, tedavi

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #121
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





KANSIZLIK (ANEMI)


Kanda bulunan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) dokulara ve hücrelere oksijen taşırlar Bunu içlerinde bulunan hemoglobin maddesi sayesinde yaparlar Hemoglobin aynı zamanda kana kırmızı rengini de veren maddedir 1 gram hemoglobin 14 mL oksijen taşır Normalde kanda 13-15 gram / 100 mL hemoglobin bulunur Kırmızı kan hücrelerinin ömürleri 4 ay kadardır Böbreklerimizden salgılanan eritropoetin adlı hormon, kemik iliğine etki ederek, kırmızı kan hücrelerinin yapımını başlatır

Kansızlık (anemi), kan hemoglobin düzeyinde veya kırmızı kan hücreleri sayısında azalma ve sonucunda ortaya çıkan bulgulardır Genelde başka bir hastalığın neden olduğu bir durumdur Bu nedenle sadece anemi ifadesinden ziyade demir eksikliği anemisi, akdeniz anemisi gibi altta yatan hastalığı da belirtecek terimler kullanılır

Ortaya çıkan şikayetler ve saptanan bulgular doku ve hücrelere yetersiz oksijen taşınmasına bağlı olarak gelişmektedir Anemili hastalarda yorgunluk, hafif çarpıntı ve nefes darlığı gelişebilir İleri düzeyde bir anemide ise, bütün bu bulgular, istirahat halinde görülmesinin yanı sıra; kulak çınlaması, baş dönmesi, baş ağrısı, uyuma güçlüğü, iştahsızlık, kilo kaybı, adet kanamalarının düzensizliği veya fazlalığı, adet görmeme ve iktidarsızlık gibi bulgular ortaya çıkabilir Aneminin sık görülen bulgularından çarpıntı, anemi yüzünden dokularda oluşan oksijen açlığını gidermek amacıyla, kalbin atım hızını ve her atımda pompaladığı kan miktarını artırması nedeniyle ortaya çıkar Buna rağmen dokularda yeterli oksijen sağlanamıyorsa, solunum sayısının artması ve nefes darlığı ortaya çıkar Uzayan anemilerde ve yaşlı kişilerde veya kalp hastalığı olanlarda kalp yetmezliğine ait bulgular gelişebilir Anemideki en belirgin bulgulardan birisi de solukluktur Aneminin şiddetine bağlı olarak, ağız ve göz kapağı içindeki deride ilk olarak fark edilebilen solukluk, aneminin ilerlemesi ile avuç içinde, tırnak yataklarında ve deride de belirginleşir Anemiye yol açan nedene bağlı olarak çok çeşitli bulgular gelişebilir

Laboratuvar Testleri
- Kırmızı küre sayısı (erkek: 45-60 milyon)-(bayan: 40-55 milyon)adet/ml
- Hemoglobin (erkek: 14-18)-(bayan: 12-16)gr/dL
- Hematokrit (erkek: 41-51)-(bayan: 37-47)%
- MCV (Mean Corpuscular Volume); (87 ± 7 fl) Kırmızı kan hücrelerinin ortalama hacmi Buna göre anemi, mikrositer, normositer ve makrositer olarak tanımlanabilir
- MCH (Mean Corpuscular Hemoglobin); (29 ± 2 pg) Kırmızı kan hücrelerinde bulunan ortalama hemoglobin miktarıdır Yani, kırmızı kan hücresindeki hemoglobinin ağırlığıdır
- MCHC (Mean Corpuscular Hemoglobin Concentration); (34 ± 2 gr/dL) Bir kırmızı kan hücresinde bulunan ortalama hemoglobin konsantrasyonudur Yani birim hacimdeki ağırlıktır (g/dl) MCH ve MCHC sonuçlarına göre anemi, hipokrom ve normokrom olarak sınıflanabilir
- Periferik yayma, kanın şekilli elamanlarının mikroskopla incelenmesidir
- Serum demiri, toplam demir bağlama kapasitesi, folik asit, ferritin, vitamin B12 düzeyleri ve serbest eritrosit protoporfirin de gerekirse tanı için incelenebilir

Anemi Nedenleri

- Kan kayıpları,
- Kırmızı kan hücrelerinin aşırı yıkımı,
- Kurşun ve diğer toksik maddelerle olan zehirlenmesi,
- Glutatyon veya globulin sentezlerinin bozulması,
- Glikoliz veya hücre zarı bozuklukları,
- Bazı enfeksiyonlar,
- Dalağın fazla çalışması,
- Bazı ilaçlar,
- Yetersiz kırmızı kan hücresi üretimi
- Temel yapım maddelerin eksikliği (demir, folik asit, B12, protein, niasin, bakır vs)
- Kronik hastalıklar (Kronik böbrek hastalığı, kollajen doku hastalıkları, siroz)
- Eritroblast eksikliği(aplastik anemi, kimyasal ajanlar, antikorlar)
- Kemik iliğinin diğer hücreler tarafından işgali (lösemi, lenfoma, multipl myeloma)
- Endokrin hastalıklar (Miksödem, hipofiz yetmezliği, adrenal yetmezlik)


Anemi Türleri

Mikrositer anemiler,
- Demir eksikliği anemisi ,
- Talassemiler ,
- Kronik hastalık anemisi ,
- Sideroblastik anemi,

Normositer anemi ,
- Kronik hastalık anemisi ,
- Hemolitik anemiler ,
- Kemik iliğinin infiltratif hastalıkları ,
- Kronik böbrek hastalıkları ,
- Kronik karaciğer hastalıkları ,
- Malign hastalıklar,

Makrositer ,
- Kronik karaciğer hastalıkları ,
- Hipotroidi ,
- Postsplenektomi ,
- Vitamin B12 eksikliği,
- Folik asit eksikliği ,
- İlaçlar (kemoterapi)

Tedavi

Altta yatan nedene göre tedavi edilir, örneğin demir eksikliği anemisinde demir preparatları verilir, kanamaya bağlı olanlarda kanama odağı tedavi edilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #122
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KANSIZLIK (ANEMI) TEDAVISINDE BESLENME ONERILERI


1 Kırmızı et, kuru baklagiller, kuru meyve (kuru üzüm, kuru incir gibi), yeşil yapraklı sebzeler, pekmez ve kakao yu daha çok yiyin

2 Vitamin - C (günde 100 miligram) alın C-vitamini demirin barsaklardan emilmesini arttırır

3 Demir bakımından zengin besinler alın (baklagiller, mercimek, darı, nohut, koyu yeşil renkli sebzeler, pekmez, demirle zenginleştirilmiş tahıl ürünleri, kuru kayısı, kuru şeftali, balkabağı, ayçekirdeği, fıstık, ceviz, badem, soya fasülyesi gibi)

4 Demir hapı alanların yoğurt alması faydalıdır Yoğurtta bulunan laktik asit demirin vücutta depolanmasını kolaylaştırır

5 Demir emilimini azaltan besinlerden uzak durun: kafeinli içecekler, yumurta, süt ve kepek (kepekli ekmek gibi)

6 Eğer demir eksikliği aneminiz yoksa demir almanıza gerek yoktur; ayrıca demir damar sertiğine neden olabilir, bu nedenle demir eksikliği aneminiz yoksa demir içermeyen vitamin hapları kullanın

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #123
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KARBON MONOKSIT (CO) ZEHIRLENMESI


Karbon monoksit renksiz, tatsız, kokusuz, yanıcı, zehirli bir gazdır Duvarlardan bile sızabilir Vücuda solunum yolu ile girer Karbon monoksit vücutta parçalanmaz, solunum yoluyla dışarı atılır Karbon monoksit zehirlenmeleri sıklıkla kapalı bir ortamda meydana gelen yanma sırasında olur (bacası çekmeyen şofben, soba, ocak gibi) ayrıca karbon monoksidin kullanıldığı veya üretildiği iş kollarında da meydana gelebilir Solunum zehiri olan karbon monoksitle meydana gelen zehirlenmelerde kısa süre içerisinde tıbbi müdahele yapılmazsa, zehirlenemeler ölümle sonlanabilir

Tehlike kaynakları
- Kapalı ortamda meydana gelen yanmalar (açık ocaklar, bacası çekmeyen soba - şofbenler, bacasız gaz sobaları gibi)
- Isıtma amacıyla kullanılan her tür soba ve ocakta (havagazlı, linyitli, kok kömürlü vb) yanma sırasında oluşur
- Karbon monoksit, havagazı ve jeneratör gazlarının bileşiminde bulunur Ayrıca kokhane gazlarında, yangın ve patlamalarda çıkan dumanlarda vardır
- Motorların ekzos gazlarında vardır (benzinli motorlarda çok, di esel motorlarında daha az) Özellikle kapalı garaj, park binaları, feribotlar, motor onarım ve bakım işlikleri bu bakımdan tehlikelidir Ayrıca:
- Yanlış yapılmış ve defektli her tür ısıtma sistemleri,
- Açık ocaklar,
- Karbon monoksitli gazların üretimi, dağılımı, kullanımı,
- Tünel, maden ocağı gibi yerlerdeki yangın ve patlamalar,
- Kimya endüstrisinde karbon monoksit kullanılan işlemler, başlıca tehlike kaynaklarıdır

Etki Şekli
Karbon monoksidin zehirli etkisi hemoglobine (Hb) (kanda oksijen taşıyan eritrositlerin (kırmızı kan hücrelerinin) içeriğinde bulunan bir madde) oksijene göre çok daha fazla bağlanmasından kaynaklanır Ortaya çıkan karboksihemoglobin (CO-Hb) hipoksemiye neden olur Bu birleşme geri dönüşümlüd&amp ;#252;r, yani ayrılabilir

Karbon monoksidin hemoglobine olan bağlanma kapasitesi, oksijeninkinden ortalama 300 kez daha güçlüdür CO-Hb bileşiminin tüm vücut genelindeki durumu zehirlenmenin derecesini belirler Bu da şu etkenlere bağlıdır:
- Soluk alma havasındaki CO konsantrasyonu,
- Solunum dakika hacmi, etki süresi,
- Hemoglobin miktarı


Zehirlenme (Akut)
Hemoglobinin % 20si CO-Hbe dönüştükten sonra belirtiler giderek şiddetlenir:
- başağrısı
- baş dönmesi
- bulantı, kusma,
- taşikardi ve kan basıncı yükselmesi,
- bazen pektanjinöz yakınmalar,
- kulak çınlaması,
- dalgınlık,
- genel bitkinlik,
- apati,
- bazen kas kranpları,
- cildde kiraz kırmızısı renk,
- bilinç kaybı (% 50 CO-Hb oluşumunda),
- Ölüm (% 60-70 CO-Hb oluşumunda)

Kronik Sağlık Bozukluğu
Düşük miktarlarda uzun süre maruziyete bağlı zararları öncelikle merkezi sinir sistemi ve kalpte ortaya çıkarDar anlamda kronik karbon monoksit zehirlenmesi tartışmalıdır Ne var ki, yinelenen, az miktarda, ancak uzun süreli maruziyetlerde, psikolojik ve sinirsel bozukluklar ortaya çıkmaktadır Akut zehirlenmelerinin bıraktığı sekeller de bunlara katılabilir
- Uyku, bellek bozuklukları, parkinsonizm,
- görme ve konuşma bozuklukları,
- kalpte aritmiler, miyokard zararları

Özel Laboratuvar Testleri
Kanda karboksihemoglobin (normalde kandaki Hbnin % 1i COHbdir, sigara içenlerde % 10a kadar saptanabilir, tolere edilebilen üst sınır: % 20, eksitus: % 60-70)
Solunum (dışarı verilen) havasında karbon monoksit

İlk Yardım
- kazada yerinden uzaklaştırma, temiz havaya çıkarılmalıdır
- suni solunum,
- gerekirse entubasyon,
- oksijen verilir
- solunum ve dolaşıma yardımcı ilaçalr verilir,
- hasta sıcak tutulmalıdır
Suni solunum ve gerekirse kalp masajı uzun süre yapılmalıdır


Karbon monoksitle ilgili bazı teknik bilgiler:

Formülü : CO
Rölatif Molekül ağırlığı : 28,1
Kaynama noktası : -191,5C
Ergime noktası; : -205°C
Yoğunluk (0°C) : 1,25 g/It
Buhar yoğunluğu (hava = 1) : 0,97
MAK değeri: 50 ppm (sm3/m3)= : 55 mg/m3

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #124
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KARPAL TUNEL SENDROMU


Karpal Tünel, el bileğinden geçen geçittir (Yunanca bilek anlamındaki karpalisden gelir) Kemikler ve bağlarla çevrelenmiş olan bu geçit ele uzanan sinir ve tendonları korur

Belirtiler

- Parmaklarınızda ve elinizde hissizlik veya yanma duygusu,

- El bileğinde ön kota doğru çıkan veya avuca veya parmaklann yüzeyine giren ağrı,

- Hissizlik veya ağrı gece daha kötü olabilir ve sizi uyandırabilir Sıklıkla, bu durum elinizi veya bileğinizi zorlayarak kullandığınız bir günün sonrasında olur ve eli sarsmak veya kalkıp biraz dolaşmakla rahatlar

Bu tüneli meydana getiren dokular şişliği veya iltihaplandığı zaman, medyan sinir basınç altında kalır Bu temel sinir başparmak, işaret parmağı, orta ve yüzük parmaklarınıza duyu sağladığı için bunun üzerine gelen basınç, bu sendromun özelliğini veren uyuşukluk ve ağrıyı doğurur Çoğu zaman her iki bilek de etkilenir

Bu sendrom, el bileğinin tekrarlanan zorlamalara maruz kaldığı özellikle bilek eğik tutularak kavrama hareketi yapılan belirli mesleklerde yaygındır Böylece, demir işçilerinin (demirci, nalbant) geleneksel olarak bu hastalığa tutulma yüzdeleri yüksektir Daktilo yazanlar, marangozlar, tezgahtarlar, fabrika işçileri, et kesme işleri yapanlar, viyolonistler ve sık görülmemekle birlikte golf oynayanlar bu sendromla karşı karşıya kalabilirler

Fakat problem her zaman tek başına görülmez sıklıkla diğer hastalık veya olaylarla birlikte görülür Bazı hamile kadınlar su toplama ve kilo alma eğilimlerinin bu sendroma yol açtığını fark edebilirler, fakat doğumdan sonra belirtiler kaybolur Şeker hastalığı gibi bazı hormonal bozukluklar ve ender olarak hipotiroidizm ve akromegalidede bu sendrom bulunur; romatoid artritte olduğu gibi Genelde, bu sendrom en fazla, orta yaşa yaklaşan kadınlarda görülür

Teşhis

Parmaklardaki hissizlik küçük parmağın tutmaması teşhiste önemlidir Karpal tünelden geçen medyan sinir boyunca elektriksel uyarıların taşınıp taşınmadığını gösteren bir elektromiyogram gerekebilir; uyarıların yavaşladığının ortaya konması sinire bası olduğunu gösterir Tünel belirtisi testi de yapılabilir: Doktorunuz bileğinizin iç bölümüne hafifçe vurduğunda elde ve önkolda ağrı oluşması pozitif bir belirtidir; bu test genellikle hastalığın varlığının güvenilir bir göstergesidir Başparmak kaslarında erime de olabilir

Uygun tedaviyle ağrı geçebilir ve el ya da bileğinizde kalıcı hasar oluşmaz

Tedavi

Konservatif tedaviler arasında eklemi dinlendirmek ve bileği hareketsiz bıraktığı halde elin hareket etmesine olanak veren ve normal faaliyetlere devam etmeyi sağlayan ve araç takılması bulunur

Böyle bir destek çoğu zaman özellikle belirtileri azaltmaya yardımcı olur

İlaç Tedavisi

Etkilenen bölgeye kortizon gibi bir ilaç zerkedilebilir Fakat genellikle bu tedavi sadece konservatif tedaviler başarısız kaldığı zaman kullanılır

Eğer iki kere kortizon enjekte edildikten sonra problem nüksederse doktorunuz ameliyat tavsiye edebilir

Ameliyat

Karpal Tünel sendromunun ağrısı geçmiyorsa ameliyat en uygun seçim olabilir Bu işlem, sinire baskı yapan bağ dokusunu kesmeyi içerir Nekahat devresinden sonra genellikle birkaç hafta veya bir kaç ay içinde bilek ve el normal kullanılmaya başlanabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #125
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KAS GEVSETME YONTEMLERI


İnsanlar bazen, strese karşı çeşitli kaslarını kullanarak adeta bir tepki meydana getirirler Bu bir gerilim alışkanlığıdır Kas gerilmesinden kaynaklanan ağrılarla başa çıkabilmek için bazı kas gevşetme yöntemleri geliştirilmiştir

Bu yöntemler özellikle gerilimden kaynaklanan baş ağrıları ile sırt ağrılarının tedavisinde başarıyla uygulanabilmektedir Özellikle yorucu geçen bir günden sonra "acaba ne zaman başım ağrımaya başlayacak?" diye düşünürüz Disiplin ve gerekli yöntemlerin uygulanmasıyla bu bir gerilimden başka gerilime geçen fasit daireyi kırabiliriz Gevşeme kursları, yoga, yürüyüş yapmak, jogging insanların kendi kendilerine yardım etme yöntemlerinden bazılarıdır Birçok kişi için uygulanan gevşeme yöntemleri stres atmada başarılı olmuştur Yöntemler çeşitlidir ve size yardımcı olacak kasetler, kitaplar ve video bantları vardır Ne kadar çok pratik yaparsanız, stresle başa çıkmakta o denli başarılı olursunuz Eğer kendinizi tedirgin hissediyorsanız, rahat bir koltuğa oturun veya bir yere uzanın Gözlerinizi kapatın Derin ve yavaş yavaş nefes almaya çalışın Süre boyunca derin ve ritmik olarak nefes alıp, verin Nefes alırken mide ve göğsünüzün hava ile şişmesine gayret edin Nefes verirken ise, bu organlarınızı boşaltın Nefes alıp verme arasında bir-iki saniye için nefesinizi tutun Biraz çalıştıktan sonra göreceksiniz ki, stresli durumlarda kullanacağınız bu yöntem rahatlamanızı sağlayacaktır şimdi de ayak parmaklarınızın kaslarını iyice gerin ve yere sıkıca basın ayağınızdaki ve ayak parmaklarınızdaki gerilimi hissedin Sıkışmanın nerede olduğuna dikkat edin Kasları gergin tutarak 20 saniye kadar öyle kalın Sonra kasları ve ayakları gevşetin Gerilimin kaslarınızı terk edip gittiğini hissedin Ayaklarınızın giderek gevşediğini ve ağır bastığını hissedin

Gerilim sizi terk ettikçe ayaklarınızda bu sıcaklığın dolaştığını göreceksiniz İçinizden "sakinleş" ve "rahatla" sözcüklerini tekrarlayın Başka tüm düşüncelerden arının Kendinizi giderek daha serbest bırakın Ayak ve ayak parmaklarınız iyice gevşeyince, aşağı yukarı 30 saniye sonra, başka bir kas kümesi ile aynı yöntemi tekrarlayın: Ayak bilekleri, baldırlar, kalça, mide, yumruk, kollar ve omuzlar için aynını yapın Acele etmeyin Başınızı bir yastığa bastırarak, boyun kaslarınızı gevşetin Tüm vücudunuz gevşeyince, gözlerinizi yumup, kendinizi ne kadar ağır hissettiğinizi düşünün Bu ağırlığı üzerinde bulunduğunuz yüzeye bastırın Derin derin nefes alırken kendi kendinize çok dinlenmiş olduğunuzu üst üste tekrarlayın Üçe kadar sayın ve gözlerinizi açın

Bazı kişiler gün ışığının ya da idman yapmanın krizleri harekete geçirdiğini söylemektedirler

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #126
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





KATARAKT


Normal göz mercekleri saydamdır Göz merceklerinin dumanlanmasına katarakt adı verilir Normalde siyah olan gözbebeğinin grimsi beyaz ya da dumanlı bir görünüm a1dığı katarakt doğma1ık ve sonradan kazanılan katarakt olmak üzere ikiye ayrılır Sonradan kazanılan kataraktların nedenleri yaralanmalara, ışın zedelenmelerine (aşırı sıcak, röntgen ışınları, şimşek, kaynak ışığı) ya da göz merceklerinin yetersiz beslenmelerine (yaşlılık, şeker hasta1ığı) bağlanabilir

Belirtileri:

Yaşlılıkta gözbebeğinin hafif bulanık olması normaldir Görme güçlükleri başladığı andan itibaren katarakttan söz edilir Yaşlılık kataraktı yanlardan başlayarak gözbebeği bölgesinde ilerlemeye başlar ve bulanıklık giderek artarken, buna bağ1ı olarak görme yeteneği de azalır Sonunda bulanıklık bulut şeklini alır ve bütün göz merceğini kaplar Bu durumda hasta açık ve koyu ayrımını yapamaz

Seyri:

Kataraktın ilerlemesi hastanın yaşına bağ1ıdır Has ta1ığın son evresi birkaç yıl durumunu korur Fakat zamanla çözülme ve göz merceğinin kenarlarında sıvılaşma görülür

Tedavi:

İlaç tedavisiyle başarılı sonuçlar alınamamaktadır Bunun için yalnız ameliyat yöntemine başvurulmaktadır Mercek, mercek kapsülünün yırtılmasından sonra çıkartılır Eğer mercek parçaları kalırsa kataraktın tekrarlama olası1ığı vardır ve ikinci bir ameliyatı gerektirir Ameliyattan altı hafta sonra katarakt göz1üğüy1e gerekli keskin görüş yeniden sağ1anabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #127
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KATARAKT KAHVERENGI GOZLULERDE DAHA SIK GORULUYOR


Kahverengi gözlülerde katarakt olma riskinin daha fazla olduğu bildirildi

Sydney Üniversitesinden Christine Younan ve ekibinin yaptığı araştırmada, kahverengi gözlülerin katarakt olma risklerinin mavi ve yeşil gözlülere oranla yüzde 80 fazla olduğu saptandı American Journal of Ophthalmologyde yayımlanan araştırmada, 49 yaş ve üstündeki 3 bin 654 kişinin göz sağlığı incelendi

Beş yıl sonra, bu kişilerden hayatta olanların 2 bin 335 inde katarakt olup olmadığına bakıldı Araştırmanın yapıldığı 5 sene içinde, kahverengi gözlülerde katarakt oluşması olasılığının mavi ve yeşil gözlülere oranla çok daha yüksek olduğu belirlenirken, kahverengi gözlülerin ameliyat olma gereğinin de 25 kat yüksek olduğu saptandı

Araştırmacılar, göz rengiyle katarakt arasındaki bağlantının biyolojik açıklamasının yapılması için araştırmaya ihtiyaç olduğunu hatırlattılar

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #128
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KIL DÖNMESİ


Kıl dönmesi, kılların kuyruk sokumu ve nadiren göbekte cilt altına geçip yara, abse ve fistül oluşturmasıdır Kıl dönmesi, yani DERMOİD KİST veya PİLONİDAL SİNÜS, cilt altı kıl yuvası demektir Sırt ve baştan dökülen kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasında, kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida gibi dönerek cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, labirentler açması, peşinden labirentlere giren bakterin de katkısı ile etrafı iltihaplandırması; cerahatlı veya kanlı, pis kokulu akıntılar ve abseler oluşturmasıdır Sert büro koltuklarında ve bilgisayar başında, özellikle kaykılık pozisyonda uzun süre oturanlarda veya uzun süre jip sürenlerde veya uzun süre otobüs yolculukları yapanlarda daha sık olur Kıl dönmesi 16 ila 30 yaş arası kıllı ve gürbüz, genç erkeklerde, nadiren de genç bayanlarda oluşur Oluş şekline gelince; kıllar yılan derisindeki gibi yivli veya pullu olup, dar ve sıkışık veya sürtünmeli ortamlarda kıpırdandıkça tek yönde ilerler Saç telini iki parmak ile tutup hafifçe oğuşturunca bu hareketi açıkça görmek mümkündür Benzer şekilde iki kaba et arasındaki herhangi bir serbest kıl, sürtünme, itelenme ve dönme mekaniği ile oluğun dibine doğru hareket eder Hiperkeratoz ve aşırı terleme nedeni ile genişlemiş bir ter bezi ağzından deri içine girebilir, peşinden başka bir kıl geçebilir Giderek bu minik ağız, kılların minik zorlaması ile genişler, deri hücreleri ter bezinin ve deliğin içine doğru yürür ve deliklerin iç yüzeyi cilt epiteli ile döşenerek minik bir tünel oluşur ve peşpeşe kılların buraya girmesi kolaylaşır Uzun saç kılları bile girebilir Bazan bir kaç kıl girdikten sonra tünel girişi iyileşip kapanabilir Ama tünel içindeki kılların ve bakterilerin cilt altında derinlere doğru ilerlemesi ve iltihaplanmalar devam eder Günün birinde mutlaka abseleşme ve fistülleşme olur Fistül ağızlarının % 78 i oluğun sol kenarında ve % 82 si kıl giriş deliklerinin yukarı tarafında yer alır


Kıl dönmesinde Kuyruk Sokumu Neden Tercih Nedeni?


Kuyruk sokumunu tercih nedeninde


1 teori; sırttan dökülen kılların kaba etler nedeni ile oluşan derin olukta birikmesi; iki kaba etin birbirine veya oturulan zemine veya sert ve dar giysilere sürtünmesi ile kılların yürüyebilmesi; kapalı ortam nedeni ile oluktaki cildin incelmesi ve kolay delinip tahriş olması ve sert kuyruk kemiğinin baskısı nedeni kılların daha da kolay ilerlemesidir


2 teori; insan vücuduna ana rahmindeyken cilt elbisesi, pelerin şeklinde yukardan aşağıya giydirilir; cilt pelerinin fermuarı gibi kuyruk sokumunda kapatılır Kapanma sırasında bir kısım cilt dokusu kıl olarak altta kalabilir Kıllanma yaşına gelince bu bölgede kıllar büyüyerek dermoid kist oluşturabilirler Kıl dönmesinin bir başka görüldüğü yer göbek çukurudur Göbek çukuru derin ve kişi kıllı ise akıntı ve apse olabilir Buraya da kıllar yürüyerek pis kokulu akıntılar, hatta nadiren, göbek etrafında veya karın içinde abse ve fistüller oluşturabilir


Kıl Dönmesinin Belirtileri Nelerdir?


Kuyruk sokumunda veya anüsün arka yukarı tarafında az hassas küçük şişlikler kaşıntı, akıntı veya akıntısız , kıllı, kılsız, milimetrik delikler ve bazan de abse oluşmasıdır Muayene ve tetkiklerde içi iltihabi granülasyon dokusu ve kıl dolu kese ve fisütller ve olayı çepe çevre sınırlayan ve kılların daha derinlere gitmesini önemli ölçüde önleyen kalın fibrotik kılıf görülür Abselerin hacmi 1 cc den 100 cc ye kadar değişir ve kendini lokal ısı ve ağrı, sistemik ateş ve halsizlik ile belli eder


Kıl Dönmesi Doğuştan Olabilir Mi?


Son yıllardaki araştırmalar, 16 yıllık tecrübemiz ve histopatolojik incelemeler hastalığın doğuştan değil sonradan kazanıldığını göstermektedir Tedavi ve takiplerini yaptığımız 1000 den fazla hastanın hiç birinde kıl ve iltihabi tahriş ile oluşan granülasyon dokusu dışında farklı dokuya örneğin kıl ve ter üreten follikül ve ter bezlerine, müstakil deri dokusuna rastlanmamıştır Bu bulgular hastalığın doğuştan olmadığını gösterir Ancak kuyruk sokumunda, doğuştan kalan çukur ve delikler varsa bunlar kıllanma dönemi gelince az da olsa risk teşkil eder


Tedavi Edilmezse Ne Gibi Sorunlar Gelişebilir?


Kuyruk sokumunda abse ve akıntılar eksik olmaz İkide bir ağrılı abseler nüks eder Hastalık sağa sola genişler, bölge köstebek yuvasına dönüşür Yani; dermal epitel denilen deri hücreleri, kılları peşinden kıl kesesinin ve deliklerin içine girip yeni yeni tüneller veya labirentler oluşturur; daha çok yatay, nadiren dikey yönde, çok yönlü olarak deri dokusu içinde ilerler Labirentler içine giren kıl sayısı da, tahriş de artar; hastalık durmadan genişler, pek çok delikten zuhur eden pis kokulu akıntılar dayanılmaz olur Yıllarca süren kronik, iltihabi akıntılar, nihayette, epidermoid kanser geliştirebilir Veya hastalık, nadiren de olsa derinleşerek kalın bağırsak, rektum ve mesane içine ilerleyebilir, hatta mesane kanserine dahi yol açabilir Haliyle bu durumda tedavi zorlaşır ve olaya multidisipliner yaklaşmak gerekir


Kıl Dönmesi Nasıl Tedavi Edilir?


Bu güne değin fazla uygulanmış olan tedavi şekli cerrahidir Cerrahi tedavi şeklileri çoktur ve hemen hepsinde sağlam çevre doku ile birlikte hastalıklı dokular genişçe çıkarılır, yara açık bırakılarak aylar süren pansuman ile kapanbası beklenir Ya da yara çeşitli tekniklerle kapatılır Kapalı yöntemlerden Limberg in tarif ettiği, derin olduğu düzleyici flep rotasyonu, en radikal yöntemdir Ancak 2 - 3 günü hastanede olmak üzere 5 ila 10 gün yatak istirahati, iki gün süreli hemovak dren geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi on gün yüz üstü yatılması ve üzerine oturulmaması, bir hafta su değdirilmemesi ve operasyon sırasında en ufak bir kıvrım gamze veya oluk bırakılmaması gerekir Değilse nüks riski %10 u bulur Bu nedenle alternatif yöntem araştırmaları devam etmiş ve Fenol ile oldukça etkili tedaviler yapılmıştır


KIL DÖNMESİNDE ALTERNATİF TEDAVİ: GÜMÜŞ NİTRAT ve FENOL


Kıl dönmesinde alternatif tedavi olarak tarafımızdan geliştirilen sklerotik ve litik bir kimyasal ajan olan fenol ve ondan daha güçlü olan gümüş nitrat uygulamalarımız klasik cerrahi yöntemlere göre çok daha etkili olmuştur Bu yöntemde eritilen gümüş nitrat aynen veya fenol, fistül ağızlarından veya foliküllerden içeriye verilir Kılların yuvalandığı piyojenik granülasyon dokuları ve diğer patalojik dokular; ilaç etkisi ile hızla erir ve gri bulamaç halinde dışarıya akar Mikro enstrümantasyonla labirentler ve fistüllerin içi temizlenir Fistül girişleri gerekirse eksize edilir ve tekrar kıl girmemesi için sütüre edilir Bu işlemler 15 dakikada tamamlanır Hastalığın çok ilerlediği bazı hastalarda gerekirse labirentler kısmen veya tamamen açılır, kılların ilerde sorun çıkartabileceği gamzemsi çukurluklar ve kıvrımlar varsa küçük plastik ve estetik müdahale ile düzeltilir Ama eskiden beri mevcut ve pilonidal sinüs oluşturmamış geniş çukurlara müdahale tavsiye edilmez İşlem bitince labirentler antibiyotikli pomatla doldurulur ve hasta evine gönderilir Günlük pansuman ve temizlik ve 1 hafta sonunda kontrole gelmesi öğütlenir İyi kürete edilmiş labirentler genellile 1 haftada iyileşir Ancak tavanı açılmış labirentelerin ve sinüslerin tamamen kapanması pansuman yardımı ile 2 ila 3 haftayı bulur Bu sürenin illa da kısaltılması isteniyorsa, fistüllerin fibrotik duvarları, lokal anestezi altında, kürete veya eksize edildikten sonra sütüre edilir Bu durumda işlem süresi 30 dakikayı bulur


Alternatif Tedavide Tam Başarı Şansı Nedir?


Her işte olduğu gibi başarı, dataylarda gizlidir İşin püf noktalarını iyi bilmek, titizlik yakın ilgi, hasta ve hekim işbirliği başarıyı belirleyen başlıca faktörlerdir Sadece labirentleri kıldan arındırmak yetmez Yeni kıl girişimlerine yol açacak mikro girişleri, en küçük şüphe arzeden gamzeleri potansiyel çukurları gidermek şarttır Kurallara uyulursa, başarı tamdır


Nüks İhtimali Nedir?


Kıl dönmesinin alternatif tedavisinde, kurallara uyulduğu takdirde, nüks (tekrarlama) ihtimali sadece % 3 - 5 tir Sebebi de gözden kaçabilecek bazı mikroskobik kıl girişlerinin kalabilmesi veya hijyenik bakım kusuru sonucu oluşabilecek yeni kıl giriş delikleridir Çaresi dikkat ve hijyenik bakımdır Nüks halinde metodu değiştirmeye gerek yoktur Hatta verilen eğitim sayesinde henüz başlangıç halinde iken yakalanacağı için çözüm daha basit ve sonuç kesindir


Nüksü Önlemek için Hastanın Uyması Gereken Kurallar ve Hijyenik Bakım Nedir?


Hijyenik bakım, ince sıhhi temizlik demektir; şöyle ki; 1 - Hekimin önerdiği şekilde, hastalar temizlik ve pansumanlara riayet etmeli Yara veya kıl giriş delikleri iyileştikten sonra, kuyruk sokumu oluğu hergün taharetlenirken yıkanıp silinerek boşta gezen kıllar temizlenmeli 2 - Kuyruk sokumu sabah akşam giyinirken el ile 3 - 5 saniye fırçalanıp kıl, hav, yün ne varsa uzaklaştırılmalı 3 - Çok kıllı olanlar, 30 yaşına kadar kuyruk sokumu oluğunu, haftada bir kez kıl dökücü krem ile veya cımbızla temizlemeli, kaba etlerini genişçe traş ettirmeli Otuz yaşından sonra, kuyruk sokumu cildi nispeten daha az terler ve kurur, giderek sertleşip kalınlaşır ve delinme riski kalkar İster ameliyatla ister ilaçla tedavi olsun tedavi sonrası hijyenik bakım tedavisinin uzun süreli başarı şansını doğrudan etkiler


Alternatif Tedavilerin Yan Etkileri Nelerdir?


Fenol ve gümüş nitrat; labirent dışında kaçırılmadığı sürece hiç bir yan etki oluşturmaz Kaçırıldığında birkaç gün içinde aynı yerde enflamasyon, ağrı ve akıntı yaparsa da tedavisi lokal anestezi altında debridmanla sağlanır İlaç hiç bir zaman damar içine verilmediği için sistemik etki oluşturmaz; dokulardan damar içine geçiş veya emilim olmaz; harici yan etki olmaz


Kıl Dönmesinde Alternatif Tedavinin Avantajları Nelerdir?


1- Narkoz, yani genel anestezi gerektirmeyen, az invaziv, konservatif ve pratik bir küçük operasyondur


2- Hastanede veya evde yatmayı veya istirahati; tahlil ve tetkik gibi bir ön hazırlık gerektirmeyen, günübirlik uygulanabilen bir tedavidir


3- Nüks ihtimali çok düşük olup nüksetse bile aynı yöntemle, hem de çok daha kolay bir şekilde tedavisi kesinliğe kavuşturulabilir


4- Müdahale iz bırakmaz ve çok iyi estetik sağlar, anatomi bozulmaz


5- Hastaların bu alternatif müdahale için hekime, yarımşar saatten birer gün arayla 2 veya 3 kez uğraması yeterlidir; işten ve yolculuktan alıkoymaz

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #129
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KIZAMIK, KABAKULAK, KIZAMIKCIK


(MMR)


Kızamık
Kızamık, ates, döküntü, nezle, öksürük ile gözlerde agrı ve kızarıklıga neden olan ciddi ve çok bulasıcı bir viral hastalıktır Kızamık bazen, zatürree gibi tehlikeli komplikasyonlara neden olabilir Hastalıga yakalanan 2000 çocuktan yaklasık bir tanesinde beyin iltihabı görülmektedir Bu sekilde etkilenen her on çocuktan birisi yasamını kaybetmekte ve dördünün beyninde kalıcı hasar olusmaktadır
Kızamık, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir
Çocuklarda, kızamık hastalıgından birkaç yıl sonra SSPE olarak adlandırılan ender bir saglık sorunu ortaya çıkabilir Hızlı bir sekilde beyni tahrip eden SSPE, her zaman öldürücüd& #252;r

Kabakulak
Kabakulak, ates, basagrısı ve tükürük bezlerinin iltihaplanmasına neden olur Bazen beyni çevreleyen zarda iltihaplanmaya yol açar Ancak, hastalıgın kalıcı yan etkileri ender olarak görülmektedir Bu hastalık ayrıca kalıcı sagırlıga da neden olabilir
Kabakulak, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir
Hastalıga yakalanan bes ergin ya da yetiskin erkekten yaklasık birisinde erbezlerinde (testislerde) agrılı iltihap ve sislik görülmektedir Bu durumdaki erkekler genellikle tamamen iyilesmekte, ancak bu komplikasyon ender olarak kısırlıga yol açabilmektedir

Kızamıkçık
Kızamıkçık, hafif bir çocukluk dönemi hastalıgıdır Ancak, ergenlik çagındaki gençleri ve yetiskinleri de etkileyebilir Hastalık lenf bezlerinde sisme, eklem agrısı ile yüzde ve boyunda iki üç gün süren döküntüye neden olur Hasta her zaman hızla ve tam olarak iyilesir
Kızamıkçık, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir
Kızamıkçık, kadınların hamileliklerinin ilk 20 haftasında hastalıga yakalanmaları durumunda çok tehlikelidir Bu, bebekte ciddi olusum bozukluklarına neden olabilir Ísitme ve görme özürlülüg& #252; ile kalple ilgili olusum bozuklukları ve zihinsel özürlülüge yolaçabilir
Kızamıkçık çok bulasıcı bir hastalık olup, hamile kadınları ve bebeklerini korumanın en uygun yolu, kadınların hamile kalmadan önce ası olmalarını saglamak ve hastalıgın yayılmasını önlemek için tüm çocukları asılamaktır

Dogurganlık yasında olan ve özellikle hamile kalmayı düsünen kadınların doktora basvurmaları ve kızamıkçık kan testi yaptırmaları gerekir Kan testi, baska bir MMR asısının gerekip gerekmedigini gösterecektir Bir diger MMR asısı yapılmasının gerekmesi halinde, asının koruma sagladıgından emin olmak için, asının ardından bir kan testi daha yapılmalıdır Hamile olan veya iki ay içinde hamile kalmayı planlayan kadınlara ası yapılmamalıdır Kadınların her hamilelikten önce, koruma düzeyinin halen yeterli olup olmadıgının belirlenmesi için, kızamıkçık kan testi yaptırmaları önemlidir

MMR ’nin Olası Yan Etkileri
MMR asısının yan etkileri, hastalıkların komplikasyonlarından çok daha az sıklıkta görülmektedir En yaygın yan etkiler, kisinin kendisini iyi hissetmemesi, hafif ates ve muhtemelen asıdan sonra yaklasık altı ile onbir gün süren döküntülerdir Bu süre içinde döküntüleri olan kisiler hastalıgı baskalarına bulastırmaz
Ası olan kisilerde bazen, asının bilesimindeki kabakulak virüsü nedeniyle, asıdan yaklasık üç hafta sonra tükürük bezlerinde hafif sisme görülebilir
Beyin iltihabı gibi, asının en önemli yan etkisi çok ender olarak görülmekte ve muhtemelen milyonda bir ya da daha az sıklıkta olusmaktadır
Yaygın Yan Etkiler asagıdaki uygulamalarla azaltılabilir:
• Fazla miktarda sıvı içilmesini saglama
• Fazla kalın giyinmeme
• Ası yapılan yere soguk, ıslak bir bez parçası koyma
• Herhangi bir rahatsızlıgı azaltmak için parasetamol alma (ya da çocugunuza verme)(yasa göre uygun dozda vermeye dikkat ediniz)
Yan etkilerin ciddi olması veya geçmemesi ya da kaygı duymanız halinde, doktorunuza ya da hastaneye gidiniz

Aşı Öncesi Kontrol Listesi
Sizde ya da çocuğunuzda aşağıda belirtilen durumların olması halinde, aşı olmadan önce bunları doktor ya da hemşireye iletiniz:
Son bir ay içinde başka bir a ı olunması
A ı yapılacağı gün hasta olunması
Herhangi bir aşıya karşı ciddi yan etkilerin olması
Herhangi bir ciddi alerjinin olması
Herhangi bir tür steroid ilaç kullanılması (sözgelimi, kortizon gibi)
Son üç ay içinde gamaglobulin a ısı veya kan nakli yapılması
Bağışıklık sistemini zayıflatan bir hastalığın olması ya da tedavinin uygulanması (sözgelimi, kan kanseri, kanser, HIV/AIDS, radyoterapi ya da kemoterapi gibi)
Halen ara tırmaları süren merkezi sinir sistemiyle ilgili bir hastalığın olması
Hamile olmanız veya aşıdan sonra iki ay içinde hamile kalmayı planlamanız
Aşının farklı bir şekilde yapılması gerekebileceğinden, yukarıda
belirtilen durumların doktor ya da hemşireye iletilmesi gerekir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #130
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KIZIL (SCARLET FEVER)


Streptokoklarların (A grubu beta hemolitik streptokok veya streptokokus piyogenes (beta mikrobu)) neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır

3-5 günlük kuluçka süresinden sonra aniden yükselen ateş, kusma, boğaz ağrısı, baş ağrısı, bitkinlik belirtileri ve 12-48 saat sonra cilt döküntüleri görülebilir Bazen şiddetli karın ağrısı nedeniyle apandisit sanılabilir Ateş 40 C ye kadar çıkabilir ve penisilin tedavisinden 24 saat sonra normale döner Ağız içinde bademciklerde, ağız arka duvarında, dil ve damaklarda renk değişiklikleri görülür Dil büyük, ödemli, kırmızıdır, ilk günlerde beyazdır Şiddetli vakalarda bademciklerin üzerinde ve ağız arka duvarında zar görülebilir ve difteriden ayırmak zordur İlk 1-2 gün beyaz renkli olan dil (beyaz çilek) daha sonra soyularak kırmızı renk alır (kırmızı çilek)

Üst damak kırmızı noktacıklarla kaplı olabilir Hastalığın başından itibaren 12-48 saat içinde ciltte döküntüler başlar Yüzden başlar, 24 saat içinde bütün vücuda yayılır Alın ve yanaklar çok kırmızı buna karşılık burun ile ağzın birleştiği üçgen ve ağız kenarında döküntü yoktur (ağız kenarı soluktur) Kıvrım yerlerinde (koltuk altı, kasıklar, diz arkası, dirsek ön&#252 döküntüler üst üste geldiği için bir çizgi halini alır (pastia çizgisi) Bu döküntüler üzerine bastırıldığında kısa süre için kaybolur Şiddetli hastalarda kabarcıklar şeklindeki döküntüler karında, ellerde ve ayaklarda görülebilir Döküntüler başladığı yerden itibaren solmaya başlar ve şiddetli biçimde soyulmalar olur Döküntü genellikle bir haftanın sonunda kaybolur

Muayene sonucunda kızıldan şüphelenilen hastadan örnek alınarak kültür yapılır Ayrıca antistreptozilin (ASO) titresinin 1/200 Todd ünitesinin üzerinde olması teşhiste yardımcıdır Anti DNA titresine de bakılabilir Kanda beyaz küre artmıştır Sedimantasyon hızı artmıştır

Zamanında ve uygun bir şekilde tedavi edilmezse; servikal adenit, otitis media, sinüzit, bronkopnömoni, mastoidit, septisemi, osteomyelit, romatizmal ateş, akut glomerulonefrit gelişebilir


TEDAVİ

Penisilin tedavide ilk seçenektir Allerjisi olanlara Eritromisin ve Sefalosporinler kullanılabilir Genellikle 10 günlük tedavi yeterlidir Derideki döküntüler için merhem ve losyonlar doktorunuz tarafından önerilebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #131
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





KOLESTEATOM


Kolesteatom mastoid çıkıntının ve orta kulağın rahatsızlığıdır Östaki borusunun tıkanması sonucu orta kulakta hava basıncı düşer ve kulak zarı içeri doğru çöker Bu durum kulak zarındaki bir delikten kulak kanalı derisinin orta kulağa doğru ilerlemesi nedeniyle de olabilir Normalde atılacak olan deri hücreleri (epitelial hücreler) orta kulakta tutulur ve burada bir kist veya kolesteatom denilen bin tümör oluştururlar Kolesteatom bu bölümü çevreleyen kemikleri aşındırır ve orta kulaktaki ufak kemiklere zarar verir

Belirtiler

- işitme kaybı

- Kulaktan cerahat akması

- Baş ağrısı veya kulak ağrısı

- Baş dönmesi

Bazı vakalarda bu doğuştan vardır Gelişme sırasında deri hücreleri kulak zarının gerisinde sıkışıp kalmıştır Kolesteatom eğer bir çocuğun kulağında oluşursa, çabuk büyür Yetişkinlerde bu problem yavaş ilenler

Teşhis

Doktorunuz kulağınızı otoskopla, kulak kanalının bütününü görmesini sağlayacak bir ufak aletle, muayene eder ve kulak enfeksiyonu geçirip geçirmediğini öğrenmek ister Eğer bir kolesteatomdan şüphelenirse, sizi bir kulak-burun-boğaz uzmanına gönderir Böylece daha geniş bir muayeneden ve işitme testinden geçersiniz

Kolesteatom selimdir, başka yerlere yayılmaz Ancak kalıcı işitme kaybına neden olabilir Ayrıca yüz sinirlerini etkileyebilir ve tedavi edilmediğinde nadiren menenjite sebep olabilir

Tedavi

Bu durum kroniktir ve ancak ameliyatla geçer Kolesteatom küçükse daha basit (minör) bir ameliyatla alınır Daha büyük ve ilerlemiş bir kolesteatom orta kulak kemiklerindeki bozuklukların giderilmesi için daha büyük çapta bir ameliyat veya ameliyatlar dizisi gerektirebilir Bu uygulama kistin tüm parçalarını alabilmek için çok titiz çalışma gerektirir Kist tekrar oluşabilir onun için tekrar tekrar ameliyat gerekebilir

İşitmeyi sağlayabilmek için orta kulak kemiklerinin yeniden yapılması da ameliyata dahil olabilir Orta kulağı yeniden şekillendirmek için başka kimselerin kulak kemikleri veya yapay (prostetik) gereçler kullanılabilir

Şiddetli vakalarda radikal (kökten çıkaran) mastoidektomi yapıp belli aralıklarla temizlenebilecek bir bölüm bırakmak uygulanabilir bir seçenektir Bu metot kemikleri tedavi etmez ve işitme kaybını düzeltmez

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #132
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KOLOBOM (COLOBOMA)


Kolobom; gözle ilgili herhangi bir oluşumun (göz kapağı, retina,iris gibi) doğumsal gelişim kusurudur Genelde yarık şeklinde kendini gösterir Gözün embriyolojisinde 4 haftalık fötus evresinde, gözü oluşturmak üzere ön beyinden çıkıntı yapan parçacık, gözün küresel bir yapıya dönüşmesi için kendi içine çökerek birleşir Bu kapanma (birleşme) kusurları kolobom olarak bilinir Durumun ağırlığına göre retina, makula, optik sinir, koroid, lens, iris, kapak kolobomu tekil olarak veya birkaçı bir arada ortaya çıkabilir Ancak olay herzaman gözlerde belirgin bir yarık şeklinde algılanmamalı, göze ait herhangi bir oluşumun gelişiminin tam olarak tamamlanmadığı şeklinde algılanmalıdır

Koloboma neden olarak ailevi geçiş kesin bir neden olarak saptanmamıştır ancak, hastalıkların belirli kromozomal hastalıklarla ilgili olduğu bilinmektedir Schmid Fraccaro sendromu, Trisomy 18 (E- sendromu) gibi kromozomal hastalıklarda kolobom meydana gelebiir

Sebebi açıklanamayan tüm doğumsal anomalilerde olduğu gibi, ailevi risk olup olmadığı dikkatlice araştırılmalıdır

Kolobomun etkileri hastalığın şiddetine ve problemin yerine bağlı olarak değişir Açıklık genelde gözün alt kısmındadır

Lens kolobomu; eğer büyükse iris ve koroid tabakada kusurlara eden olabilir ve retina tabakasında yırtılma meydana gelme olasılığını biraz arttırır Şiddetli olgularda, gözün büyüklüğünde azalma meydana gelebilir Buna mikroftalmus adı verilir Ancak mikroftalmus, kolobom olmadan da meydana gelebilir

İris kolobomu, pupilde anahtar deliği görünümü verebilir Merkezi görmede hasar oluşabilir

Bazı kolobom olgularında, nörolojik ve kromozomal problemler de var olabilir Bunlardan birisi son derece nadir görülen CHARGE hastalıklar grubudur (C - Coloboma; H - Heart defects (kalp problemleri); A - Atresia of the choanae (arka burun deliklerinin kapalı olması); R - Retarded growth and development (büyüme ve gelişme geriliği); G - Genital hypoplasia (yetersiz cinsel organ gelişimi, inmemiş testis gibi); E - Ear anomalies (kulak anomalileri))

Yine küçük göz, fazla parmak ve zeka geriliği koloboma eşlik edebilir Görme yeteniğinde azalma, nistagmus, şaşılık, fotofobi ve görme alanı kaybı hastalarda bulunabilir

Tedavi

Hastalığın durumuna göre tedavi yöntemleri farklılık göstermektedir

Retina dekolmanı (ayrılması) durumunda vitrektomiyi takiben lazer (argon veya kripton) ile retina altta yatan yapılara tutturulur

İris kolobomunda, kozmetik amaçla kontakt lensler kullanılabilir

KOLOBOM KONUSUNDA BİR GÖZ UZMANI HEKİME BAŞVURULMALIDIR

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #133
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KONJENITAL ADRENAL HIPERPLAZI


Böbrek üstü bezlerinin aşırı büyümesi ve buradaki bazı enzimlerin eksikliği sonucu meydana gelen bir hastalıktır Ortaya çıkan bulgular eksik olan enzime göre değişiklik göstermektedir




21 Hidroksilaz Eksikliği


Çekinik geçiş gösterir, yani hem anne hem de babanın hastalığı taşıması gerekir Konjenital adrenal hiperplazi hastalarının %95 inde bu enzik eksiktir 6 kromozomun kısa kolu üzerindeki bir gen hastalıktan sorumludur 15000-20000 bebekte bir gözlenir Topuk kanından alınan kan analizi ile tanı konabilmektedir Hastalığın genelde iki tipi bulunur : tuz kaybettiren tip (%75) ve virilizan (erkeksi özellik veren) tip (%25)


1) Klasik Tuz Kaybettirici Tip : bu hastalarda kortizol ve aldesteron enzimi azalmış, ACTH ve 17-OH Progesteron artmıştır Artmış andorjenlerden dolayı kızların cinsel organlarının olmasına rağmen yapışıklık ve anormallik gözlenir ve kız bebekler yanlışlıkla erkek bebek sanılabilirler Erkeklerin cinsel organlarında anormallik olmaz Tuz kaybına bağlı olarak yaşamın ilk haftalarında aşırı su kaybı ve şok gelişebilir Laboratuvarda kan analizi ile tanı konur Tedavide kortizon ve fludrokortizon verilir, kızlardaki cinsel anormallikler ameliyatla düzeltilir


2) Virilizan 21 Hidroksilaz Eksikliği : Tuz kaybı olmaksızın sadece androjen artışına bağlı bulgular vardır Kızlar cinsel organlarında anormallikle doğarlar Tedavide kortizol verilir




11 Beta Hidroksilaz Eksikliği


8 kromozomun uzun kolunda hasar vardır Bu hastalığı diğerlerinden ayıran özellik hastalarda tansiyon yüksekliği olmasıdır Erkeksi özellikler gelişmiştir Kanda 11-deoksikortizol ve DOC artmıştır DOC tansiyon yüksekliğine neden olur ve tuz kaybını engeller HAMİLE BAYANIN İDRARINDA VEYA AMNİYOTİK SIVIDA ARTMIŞ 11 DEOKSİKORTİZOL SEVİYESİNİN TESPİTİ İLE DOĞUM ÖNCESİ TANI (PRENATAL TANI) MÜMKÜNDÜR




17 Alfa Hidroksilaz Eksikliği


Bu enzimin eksikliğinde DOC seviyeleri artar ve tansiyon yüksekliği ile potasyum seviyelerinde düşme meydana gelir Cinsel hormonların sentesi yetersizdir ve bunun sonucunda; erkeklerde psödohermafroditizm (yalancı çift cinsiyet), kızlarda cinsel gelişim geriliği meydana gelir




3 Beta Hidroksisteroid Dehidrogenaz Eksikliği


Kortizol, aldesteron ve androjen sentezinde azalma vardır Klasik tipinde tuz kaybına ek olarak erkeklerde üretra ucunun normalden farklı olarak penisin üstünde olması (hipospadias) ve erkeksi özelliklerin tam gelişmemesi (kıllanma, kas gelişimi gibi); kızlarda da hafif derecede erkeksi özellik gelişimi bulunur Hastaların bazılarında tuz kaybı yoktur Hasta kızlar adet düzensizlikleri ve aşırı kıllanma şikayeti ile doktora başvurduklarında tanı konabilir Artmış delta-5 steroidleri ile tanı konabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #134
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KONJONKTIVIT


Konjonktif tabakanın iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir göz hasta1ığıdır, Konjonktivitin nedenleri çok çeşit1idir En sık görülen nedenler virüsle ilgili iltihaplar ve mekanik tahriş1erdir Çoğun1uk1a tüberküloz, difteri ve gonore (belsoğukluğu) gibi hastalıklar sırasında da konjonktif tabaka iltihaplanabilir

Belirtileri:

Sabahları gözkapakları çapakla birbirine yapışır Gözler sulanır ve kızarır Bazen gözkapağının kenarında arpacık görülebilir

Tedavi:

İltihabın nedenine bağ1ı bir tedavi yöntemi uygulanır Eğer mekanik bir tahriş söz konusuysa, tahriş nedeni ortadan kaldırılır Genellikle hastalık her iki gözde birden belireceği için tedavi her iki göze de uygulanmalıdır Virüsle ilgili iltihaplarda antibiyotik tedavisi öngörülür Göz banyoları çapak o1uşumunu önler ve göz1erin mikroplardan arınmasına yardım eder Hasta gözlerin üzerine herhangi bir bandaj kullanılması uygun deği1dir, ama koyu renkli gözlük kullanılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #135
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



KOSTOKONDRIT (TIETZE)


Bu isim Latince deki costa (kaburga) ve Yunancadaki chondros (kıkırdak) sözcüklerinden gelmektedir Bu hastalık kaburga kıkırdaklarını tutar Kostokondrit, Tietze sendromu adıyla da bilinir

Belirtiler

- Göğüste ağrı, özellikle göğüs kafesinin önünde

- Göğüs kemiğinin (sternum) çevresindeki dokularda şişme de olabilir

Ağrı kaburgadaki bir iltihabın sonucu oluşur İltihabın nedeni, göğüs kafesine gelen bir darbe olabilir, ancak çoğu kez neden bilinmemektedir Ağrı, kaburgaların hareket ettirilmesi ya da hasta bölgeye doğrudan basınç uygulanmasıyla artabilir

Ağrı ilk ortaya çıktığında, kalp krizi olasılığı akla gelebileceğinden endişe duyulmasına neden olabilir Kostokondrit acil bir durum değildir, ancak göğüste ani ve şiddetli bir ağrı ortaya çıktığında, kalp krizi olasılığı nedeniyle hemen doktorunuza başvurun

Teşhis

Kaburgaların birleşme yerinde, şişme ile birlikte ya da şişme olmadan oluşan hassasiyet ana belirtidir, ancak, herhangi bir kalp ya da akciğer hastalığı olmadığından emin olmak için göğüs röntgeni, elektrokardiyogram ve kan testleri gerekebilir

Tedavi

Uygun dinlenmeyle, belirtiler zaman içinde ortadan kaybolabilir Egzersiz belirtileri şiddetlendirebilir, bu nedenle şikayetleri artıran hareketlerden kaçının

ilaç Tedavisi

Aspirin ve diğer antienflamatuar ilaçlar yararlı olabilir Gerekirse, hasta bölgeye kortizon gibi steroid bir ilaç enjekte edilebilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.