![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#91 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKESEL: Tembellik, gevşeklik, uyuşukluk ![]() Yâ Rabbî! Beni keselden koru ![]() Keselin ilâcı, çalışkanlarla konuşmak, tenbel, uyuşuk kimselerden kaçınmak, Allahü teâlâdan hayâ etmek lâzım geldiğini ve azâbın şiddetli olduğunu düşünmektir ![]() ![]() KEŞF: 1 ![]() ![]() ![]() Bir kimse keşf ettiği âletlerle bütün insanlara faydalı olsa, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâma inanıp, tâbi olmadıkça, uymadıkça ebedî seâdete kavuşamaz ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Evliyâya hâsıl olan keşf ve herkesin gördüğü rüyâlar, bir şeyin misâlinin benzerinin hayâl aynasında görünmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() Evliyânın keşfinde hatâ etmesi, yanılması, müctehidlerin ictihâdda yanılması gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Keşf yolu ile edinilen bilgilerin doğruluğu, İslâmiyet'te açıkça anlaşılan bilgilere uygun olmaları ile ölçülür ![]() KEVSER: Allahü teâlânın Kevser sûresinde Peygamber efendimize verdiğini bildirdiği büyük ihsân ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: (Yâ Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem!) Biz sana kevseri verdik ![]() İslâm âlimleri kevserden murâdın ne olduğu, ne kastedildiği hakkında şunları bildirmektedirler: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm âlimleri Kevser hakkında daha başka mânâlar da bildirmişlerdir ![]() ![]() Kevser Sûresi: Kur'ân-ı kerîmin yüz sekizinci sûresi ![]() Kevser sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Kevser sûresinde meâlen buyuruyor ki: (Habîbim!) hakîkat, biz sana Kevser'i verdik ![]() ![]() ![]() Kim Kevser sûresini okursa, cenâb-ı Hak ona Cennet nehirlerinden su içirir ![]() Bir kimse yatacağı vakit Kevser sûresini okursa ve sonra "Yâ Rabbî! Beni sabah namazına vaktiyle uyandır" derse, Allahü teâlânın izniyle o kimse sabah namazına uyanır ![]() KEYFİYYET: Bir şeyin mâhiyeti, esâsı, içyüzü, nasıl olduğu ![]() ![]() (Sirâcüddîn Ûşî)
__________________
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#92 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKIBLE: Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri taraf; Kâbe tarafı ![]() ![]() Şimdi seni herhâlde hoşnud olacağın bir kıbleye döndürüyoruz ![]() ![]() ![]() Namazda, her uzvunu, gücün yettiği kadar, kıbleye karşı bulundur! (Hadîs-i şerif-Mektûbât-ı Rabbânî) Sizden biriniz abdest bozarken kıbleyi karşısına veya arkasına almasın ![]() Namazın şartlarından biri de kıble cihetine dönmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kıble, Kâbe'nin binâsı değildir, arsasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kıble Açısı: Bir beldeden güney veya kuzeyden kıble istikâmetine çıkan iki doğru arasındaki açı ![]() Namazı kıbleye karşı kılmak farzdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kıble Saati: Herhangi bir yerde, güneşin kıble hizâsında bulunduğu andaki vakit ![]() ![]() ![]() Güneş, senede iki defâ 28 Mayıs (Türkiye yaz saatiyle 12 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KIBTÎ: Mısır'a ilk yerleşen insanlar ![]() ![]() Mısır'da hüküm süren Fir'avn, kıbtîleri yıldızlara ve putlara taptırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KIDEM: Allahü teâlânın zâtî sıfatlarından ![]() ![]() Eğer Allahü teâlâ kıdem sâhibi, kadîm ve ezelî olmayıp hâdis (sonradan yaratılmış) olsaydı, var olmak için kendinden başka bir yaratıcıya muhtâc olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KILLET: Azlık, fakirlik ![]() Mü'minlerde üç şeyden biri bulunur ![]() ![]() KIRÂET: 1 ![]() ![]() ![]() Ümmetimin ibâdetinin en fazîletlisi Kur'ân-ı kerîm kırâetidir ![]() Evlerinizi namaz ve Kur'ân-ı kerîm kırâetiyle süsleyiniz ![]() Kur'ân'dan size kolay geleni okuyunuz" meâlindeki Müzemmil sûresinin yirminci âyet-i kerîmesi, kırâetin namazda farz olduğunu bildirmektedir ![]() Peygamber efendimiz: "Kalbler demirin paslandığı gibi paslanır" buyurduğunda Ashâb-ı kirâm; "Onun cilâsı nedir?" dediler ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Namazda; sünnetlerin ve vitrin her rek'atinde ve yalnız kılarken farzların ilk iki rek'atinde ayakta Kur'ân-ı kerîmden bir âyet kırâet etmek farzdır ![]() ![]() ![]() Namazda, Kur'ân-ı kerîmin tercümesini kırâet câiz değildir ![]() Kırâet İlmi: Kur'ân-ı kerîmin kelimelerinin okunuş şekillerini râvileriyle berâber bildiren ilim ![]() Kırâet ilminin faydası; Kur'ân-ı kerîmin kelimelerini hatâlı, yanlış okumaktan korumaktır ![]() Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve ondan sonra gelen Tebe-i tâbiîn nesli, kırâet ilmini muhâfaza ederek, sonraki nesillere ulaştırdılar ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#93 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKırâet-i Seb'a: Yedi kırâet imâmının okuyuş şekilleri ![]() Yedi kırâet imâmının yâni İmâm-ı Nâfi', Abdullah bin Kesîr, Ebû Amr, İbn-i Âmir, Âsım, Hamza, İmâm-ı Kisâî'nin okuyuşları kırâet-i seb'a adıyla meşhur oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırâet-i Şâzze: Arabî gramer şartlarına uyan ve mânâyı değiştirmeyen, fakat bâzı kelimeleri hazret-i Osman'ın çoğalttığı nüshaya benzemeyen Kur'ân-ı kerîm kırâeti (okunuş şekli) ![]() Kırâet-i şâzzeyi namazda da başka yerde de okumak câiz değildir, günâhtır ![]() ![]() ![]() KIRÂN HAC: Hac ile ömreyi birlikte yapmağa niyet etmek ![]() ![]() Kırân Hacc'a niyet eden kimse, önce ömre için tavâf (Kâbe-i şerîf etrâfında dönme) ve sa'y (Safâ ile Merve arasında gidip gelme) edip, sonra ihrâmı çıkarmadan ve traş olmadan hac günleri için tekrar tavaf ve sa'y yapar ![]() ![]() Kırân haccı ve temettü' haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri vâcibdir ![]() KIRÂT: Değerli metallerin ölçülmesinde kullanılan ağırlık birimi ![]() Eshâb-ı kirâmın zamânında, eski Arab meskûkâtı (basılmış paraları) kullanıldığı gibi, basılmamış altın ve gümüş parçalar da, tartılarak kullanılırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Bir miskâl 20 kırâttır" deyince, şer'î miskâl (4 ![]() ![]() ![]() Kırât-ı Şer'î: Peygamber efendimiz zamânında kullanılan ve hadîs-i şerîflerde ismi geçen bir ağırlık birimi ![]() Hanefî mezhebinde, bir miskâl, yirmi kırâttır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırât-ı Urfî (Kırât-ı Örfî): Kullanılması âdet olan ve hükûmetin kabûl ettiği miskâl ve dirhemden küçük bir ağırlık birimi ![]() Osmanlı Devleti'nde son kabûl edilen örfî miskâl 24 kırât ve bir kırât da 20 santigram idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KISÂS: İşlenen suçun, yapılan kötülüğün aynısını suçluya tatbîk ederek cezâlandırma, öldüreni öldürme, yaralıyanı yaralama, bir uzvu kesenin uzvunu kesme cezâsı ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki: Ey îmân edenler! Kasten öldürülenler için size kısas yapmak farz kılındı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kısas cezâsının uygulanabilmesi için şu şartların bulunması gerekir: 1) Suçlu âkil (akıllı) ve bâliğ (ergenlik çağına gelmiş) olmalı ![]() ![]() ![]() Öldürülen kişinin kısas isteme hakkına sâhib olan mîrâsçılarından yâni velîlerinden biri, kâtili affederse veya velî ile kâtil, belli bir mal, para ile uyuşurlarsa yâhut yaralanan kişi suçluyu affederse kısas yapılmaz; kısas diyete çevrilir ![]() ![]() KISKANÇ: Allahü teâlânın başkasına ihsân ettiği nîmetin ondan alınmasını, onun elinden çıkmasını ve yalnız kendinde olmasını isteyen kimse ![]() ![]() Kıskanç insan, ömrü boyunca rahatsızdır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#94 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKISMET: 1 ![]() ![]() ![]() Bir müslüman ancak her hangi bir işte aklını kullandığı, her çâreye baş vurduğu ve son derece çalıştığı hâlde bir başarıya ulaşamazsa, me'yûs (ümidsiz) olmamalı ve bu sonucun Allahü teâlânın kendisi için münâsip gördüğü bir husus olduğunu kabûllenere k, kısmetine râzı olmalıdır ![]() ![]() Kısmet aynı zamanda büyük bir tesellî kaynağıdır ![]() ![]() ![]() (Ahmed Mekkî Efendi) 2 ![]() ![]() Kassâmın yâni taksimât, bölüştürmeyi yapacak olanın adâletli, emin (güvenilir) ve kısmet işini bilmesi lâzımdır ![]() KITMÎR: Eshâb-ı Kehfin (Îsâ aleyhisselâmın dîninden olup, din düşmanları her tarafı kapladığı bir zamanda dinlerini korumak için her şeylerini terkedip hicret eden Efsûs (Tarsus)'daki mağarada bulunan yedi kişiden birinin köpeğinin adı ![]() ![]() Eshâb-ı Kehfe tâbi olduğu için Kıtmîr'e Allahü teâlâ kıymet verip, Kur'ân-ı kerîmde ona işâret etmiştir ve Kıtmîr, Eshâb-ı Kehf ile birlikte Cennet'e girecektir ![]() KIYÂM: Ayakta durmak ![]() ![]() Kıyâm, üç şeyle tamam olur: 1) Ayakta durmak, 2) Secde yerine bakmak, 3) İki tarafına sallanmamak ![]() Kıyâmı yapamayan hasta, oturarak, oturamayan, sırt üstü yatıp başı ile îmâ, işâret ederek kılar ![]() ![]() ![]() ![]() Kıyâm bi Nefsihî: Allahü teâlânın zâtî (zâtına âit) sıfatlarından; varlığı kendinden olan, hiçbir şeye muhtâc olmayan ![]() Allahü teâlânın zâtî sıfatları altıdır: Vücûd (var olmak), Kıdem (varlığının öncesi, başlangıcı olmamak), Bekâ (varlığı sonsuz olmak, hiç yok olmamak), Vahdâniyet (zâtında, sıfatlarında ve işlerinde bir olmak), Muhâlefetün lil-havâdis (hiçbir mahlûka , yaratılmışa, hiçbir bakımdan benzememek), Kıyâm bi nefsihî ![]() ![]() KIYÂME SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin yetmiş beşinci sûresi ![]() Kıyâme sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ, Kıyâme sûresinde meâlen buyuruyor ki: Gerçek şu ki; siz, çarçabuk geçen (dünyâ hayâtını ve nîmetlerin) i seviyor, âhireti bırakıyorsunuz ![]() Kim Kıyâme sûresini okursa, ben ve Cebrâil (aleyhisselâm), kıyâmet günü kıyâmete inandığına dâir ona şâhidlik yaparız ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#95 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKIYÂMET: 1 ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Kıyâmet muhakkak gelecektir ![]() ![]() Ey insanlar! Rabbinizin azâbından korkun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kıyâmet kötü insanlar üzerine kopar (iyi insanlar bulundukça, Allahü teâlâ kıyâmeti koparmaz) ![]() Yeryüzünde Allah diyen bir kimse kalıncaya kadar kıyâmet kopmaz ![]() Allahü teâlâ, sûr üfürüldükten sonra, kıyâmetin kopmasını murâd buyurduğu vakit, dağlar uçar, bulutlar gibi yürümeye başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kıyâmet günü, herkes dört suâle cevâb vermedikçe hesâbdan kurtulamayacaktır ![]() Kıyâmet Alâmetleri: Kıyâmetin kopmasının yaklaştığına dâir Resûlullah efendimizin haber verdiği büyük ve küçük alâmetler, işâretler ![]() On büyük alâmet görülmeyince kıyâmet kopmaz ![]() ![]() Kıyâmet alâmetleri, büyük ve küçük olmak üzere iki kısımdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kıyâmet-i Kübrâ: Büyük kıyâmet ![]() ![]() ![]() Kıyâmet-i Suğrâ: Küçük kıyâmet, herkesin kendi ölümü ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#96 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKIYÂS: Bir şeyi diğer bir şeyle ölçme, bir şeyi başka şeye benzetme; hakkında nass (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf) bulunmayan bir mes'elenin hükmünü, buna benzeyen ve hakkında nass bulunan başka bir mes'elenin hükmüne benzeterek anlama ![]() Haşr sûresi ikinci âyet-i kerîmesinde meâlen; "Ey ilim sâhipleri! Îtibâr ediniz (yâni bilmediklerinizi bildiklerinize kıyâs ediniz) " buyurulmuştur ![]() ![]() ![]() Kıyâsı, müctehîd (Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden mânâ çıkarabilen) âlimler yapar ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmden her ince bilgi elde edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kıyâs, bid'at (dinde sonradan ortaya çıkan bir yenilik) değildir ![]() ![]() ![]() Dînî hükümlerin isbâtında; Kitâb(Kur'ân-ı kerîm), sünnet (Peygamber efendimizin sözleri, işleri ve görüp de mâni olmadıkları şeyler), icmâ-ı ümmet (müctehid denilen, derin âlimlerin bir mes'elenin hükmünde sözbirliği etmeleri) ve kıyâs mûteberdir (ge çerlidir, kıymetlidir) ![]() Zarûrî olarak bilinen îtikâdî mes'elelerde yâni inanılacak şeylerde kıyâs yoktur (olmaz) ![]() Nass (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf) bulunan yerde kıyâs yapılmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir kişinin haber verdiği hadîs-i şerîfleri veya kıyâs ile anlaşılan bilgileri kabûl etmeyen, beğenmeyen kâfir olmaz ise de, bid'ât ehli yâni doğru yoldan sapmış olur ![]() KIYEMÎ: Çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan mal ![]() Uzunluk ile ölçülenlerden tarla, elde dokunan kumaş, halı ve elbise, ev, dükkân, el yazması kitab, irili ufaklı olan karpuz kıyemîdirler ![]() KIYMET: Değer, îtibâr, üstünlük ![]() İnsanın kıymeti ilim ve edeb iledir ![]() ![]() İnsanın kıymeti, îmân ve mârifetle (Allahü teâlâyı tanımak, bilmekle)dir ![]() ![]() KİBR (Kibir): Kendini başkasından üstün görme ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruluyor ki: Onu hatırla ki, meleklere; "Âdem'e (hürmet olarak) secde edin" demiştik de bütün melekler secde etmişlerdi ![]() ![]() Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri, âyetlerimi anlamaktan (Kur'ân-ı kerîmi kabûlden) çevireceğim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennet'e girmeyecektir ![]() Kibir, gurur ve övünme gibi duygular insanın içine çuvaldız gibi saplıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Kendisinden daha fazla ilmi olan bir kimseyi görüp de ondan kibir ve gururundan dolayı istifâdeye çalışmayan kimse, en büyük câhildir ![]() KİBRİYÂ: Allahü teâlâya mahsûs azamet, büyüklük, üstünlük, yücelik ![]() Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde meâlen buyuruyor ki: "Kibriyâ, üstünlük ve azamet bana mahsustur ![]() ![]() Kibriyâ sıfatı Allahü teâlâya mahsûstur ![]() ![]() ![]() KİLÂBİYYE: Ebû Abdullah Kilâb'ın kurduğu bozuk fırka ![]() Yetmiş iki bid'at (sapıklık) yolunun esâsı dokuz fırkadır ![]() ![]() ![]() KİLE: Ölçek ![]() ![]() Birkaç kimse arasında müşterek, ortak olup, kile veya vezn (tartı) ile ölçülen bir malı, ölçmeden paylaşmak fâiz olur ![]() Kile ile satılan şeylerden, aynı cinsten olmayanlar, birbiri ile (meselâ arpa buğdaya karşılık) satılırken, hacimleri aynı olsa da, veresiye satmak fâizdir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#97 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKİLİSE: Kenîse; hıristiyanlara mahsûs ibâdet yeri ![]() ![]() Hıristiyanlar, Romalılar zamânında ibâdetlerini gizli olarak mağaralarda, mahzenlerde yaparlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hıristiyanlığın çeşitli siyâsî sebeplerle mezheplere ayrılmasından sonra, kiliseler de ayrıldı ![]() ![]() Necs (pis) olmak ihtimâli bulunan yerlerde, meselâ kabristânda, hamam içinde ve kilisede namaz kılmak mekrûhtur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün hıristiyanların kiliselerinde ve yahûdîlerin havralarında kalblerin ve ruhların değil de, nefislerin ve düşüncelerin birleştirilmesine çalışılmaktadır ![]() ![]() ![]() KÎL-U-KÂL: Dedi-kodu ![]() ![]() ![]() ![]() (M ![]() KİN: Gizli düşmanlık ![]() ![]() Hiddet ve kin, hakîkatleri gören gözleri kör eder ![]() ![]() KİNÂYE LAFIZLAR: Birkaç mânâda kullanılan kelimeler ![]() ![]() Erkek kinâye söyleyince, boşamağa niyet etti ise veya öfkeli ise karısını boşamış olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KİRÂ: Bir malın, menfaatine yâni kullanılmasına karşılık olarak verilen ücret ![]() ![]() ![]() Kirâ müddeti bitince, mal sâhibi uzatmaz ise, kirâcı çıkar ![]() ![]() ![]() ![]() Mal sâhibi, kirâyı peşin alıp, malı teslim etmezse, geçen zamânın ücretleri mülkünden çıkar; kirâcıya geri vermesi lâzım olur ![]() KİRÂMEN KÂTİBÎN: İnsanların iki omuzunda bulunup, onların sevâb ve günâhlarını yazan iki melek ![]() ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Hâlbuki üzerinizde gözetleyici, amellerinizi yazan (Allah indinde) Kirâmen kâtibîn melekleri vardır ![]() ![]() Kirlenince çabuk gusl (boy) abdesti alın! Çünkü, Kirâmen kâtibîn melekleri cünüp gezen kimseden incinir ![]() Kirâmen kâtibîn denilen meleklerden sağ taraftaki melek, soldakinin âmiridir ve iyi işleri, ibâdetleri yazar ![]() ![]() Kirâmen kâtibîn, insandan yalnız cimâda ve helâda ayrılırlar ![]() ![]() ![]() Bir kimseye selâm verirken, çok kimseye verir gibi vermelidir ![]() ![]() ![]() ![]() KÎSÂNİYYE (Keysâniyye): Şiânın kollarından ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ali'nin oğlu Muhammed bin el-Hanefiyye'nin babasından sonra imâmetini (halîfeliğini) kabûl eden Keysâniyye fırkası, Allahü teâlânın bedâ (önceki hükmünü değiştirme) sıfatı olduğunu söylerler ![]() ![]() Keysâniyye mensupları, dine, namaz, oruç, zekât v ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#98 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKİSVE: Giyecek ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dînimizce nafaka; yiyecek, kisve ve oturacak yer demektir ![]() ![]() ![]() ![]() Kisve, senede iki gömlek ve iki himâr (baş örtüsü) ve iki milhâfedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kisve-i Şerîfe: Resûlullah efendimizin medfûn bulundukları hücre-i seâdet üstündeki kubbe üzerine serilen örtü ![]() Hücre-i seâdetin beş köşeli duvarları yapılırken üzerlerine bir de küçük kubbe yapılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() KİTÂB: 1 ![]() ![]() Kitâb; Allahü teâlânın, Resûlü Muhammed aleyhisselâma indirdiği, mushaflarda yazılı, bize kadar tevâtür yoluyla, yalan üzere birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluk tarafından Arabca olarak nakledilen kelâm-ı kadîmdir (Allahü teâlânın sözüdür) ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Biz azîmüşşân, insan için sahîfesi açılmış olarak, kendisine vâsıl olan kitab göndeririz ![]() Kitâb ve Sünnet: Kur'ân-ı kerîm ve Peygamber efendimizin hadîs-i şerîfleri (söz, iş ve görüp de bir şey demedikleri hususlar) mânâsına olan bir terim ![]() Sünnet kelimesinin dînimizde üç mânâsı vardır: "Kitâb ve sünnet" birlikte söylenince; Kitâb, Kur'ân-ı kerîm, sünnet de, hadîs-i şerîfler demektir ![]() ![]() ![]() ![]() Ezan, Kitâb ve Sünnet ile bildirilmiştir ![]() Bir velî, İslâmiyet'e uydukça ilerler ![]() ![]() İnsanları, Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak yol, yalnız Muhammed aleyhisselâmın yoludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çok vakit kalbime düşünceler geliyor ![]() ![]() Kitâb-ı Mukaddes: Hıristiyanların mukaddes bilip inandıkları Ahd-i atîk (Eski ahd) ve Ahd-i cedîd (Yeni ahd) kısımlarından meydana gelen kitab ![]() ![]() Îsâ aleyhisselâma İncîl isminde bir kitâb nâzil oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hıristiyanların, Allahü teâlâ tarafından gönderildiğine inandıkları Kitâb-ı mukaddeste zulmü, vahşeti emr eden pekçok yerler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün elde bulunan Kitâb-ı mukaddeste mevcut olan ilim, akıl ve ahlâk dışı yazılar meydandadır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#99 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKAMERÎ SENE: Ayın yerküresi etrâfında on iki defâ dönmesi esnâsında ortaya çıkan yıl, sene ![]() ![]() Güneş yılı (Şemsî sene) kamerî yıldan 10 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KÂMET: Kalkmak, ayakta durmak; farz namazlardan önce okunması sünnet olan ve ezana benzeyen sözler ![]() ![]() Erkeklerin, farz namazlardan önce kâmet okumaları sünnet-i müekkededir (kuvvetli sünnettir) ![]() Ezan ve ikâmeti işiten kimse müezzin ile berâber okur ![]() Kâmet de ezan gibidir ![]() ![]() ![]() KÂMİL: Tam, eksiksiz, olgun ![]() Îmânı kâmil olanınız, ahlâkı güzel olanınızdır ![]() Eğer îmânının kâmil olmasını istersen, kendini müslümanlardan yüksek görme ![]() ![]() ![]() Her mü'min Peygamberimizi malından ve canından daha çok sever ![]() ![]() ![]() KAMÎS: 1 ![]() ![]() Namazda, secdeye yatarken kamîs ve pantolon paçalarını yukarı çekmek mekrûhtur ve bunları yukarı çekip, kıvırıp namaza durmak da mekruhtur ![]() Resûlullah kamîs giymeyi severdi ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Erkeğin kefeninin üç parça olması sünnettir ![]() 1) İzâr; genişliği bir metreden fazla ve baştan ayağa kadar olan bez parçası ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KANÂAT: Yeme, içme ve barınacak yer husûsunda bileğin emeği, alın teri ile kazanılana râzı olmak, başkasının kazancına göz dikmemek ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Ey kulum! Emir ettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun ![]() ![]() İslâmiyet ile şereflenen, hayâtı için yetecek nafakaya sâhib olan ve bunda kanâat eden kimseye ne mutlu ![]() Kanâat tükenmez bir hazînedir ![]() Kanâat eden azîz, tama' eden (dünyâ lezzetlerini haram yollardan arayan) zelîl olur ![]() Kim kanâat ederse, geçimi iyi olur ![]() ![]() KANDİL GECELERİ: İslâm dîninin kıymet verdiği mübârek geceler ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#100 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKÂNÛN-I İLÂHÎ: 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Yalnız duâ etmekle kendimizi aldatmayalım! Allahü teâlânın kânûn-ı ilâhiyyesine uymadan, sebeblere yapışmadan, çalışmadan duâ etmek mûcize istemek demektir ![]() ![]() ![]() KAPLAMA MESH: Abdestte başın her tarafının mesh edilmesi ![]() ![]() Kaplama mesh şöyle yapılır: İki el ıslatılıp, üç bitişik ince parmak birbirine yapıştırılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KÂR HADDİ: Bir malı satarken, alış fiyatına veya mâliyeti üzerine eklenen fazlalığa, kâra konulan sınır ![]() Enes bin Mâlik radıyallahü anh buyurdu ki: "Medîne-i münevverede pahalılık oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kâr haddi koymayınız! Fiyat koyan, Allahü teâlâdır ![]() Herkes malını, dilediği fiyatla satabilir ![]() ![]() Esnâfın hepsi fiyatları, fâhiş olarak yâni mal oluş fiyâtlarının iki misline çıkarması, millete zarar ve zulüm hâline geldiği zaman; hükûmetin, tüccârlara danışarak, uygun bir kâr haddi koyması câiz olur ![]() ![]() KARÂBET: Soy, süt ve evlilik yoluyla yakınlık, akrabâlık ![]() ![]() KARÂMİTA: Milâdî dokuzuncu asırda Hamdan Karmat tarafından kurulan bozuk fırka ![]() ![]() Kûfe'de tüccârlık yapan Hamdan Karmat, Kûfe yakınındaki Dâr-ül-hicre adını verdiği yere bir konak yaptırıp, burayı müstahkem (sağlam) bir sığınak hâline getirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Mecûsîler yâni ateşe tapanlar, İslâm dîninin yayılmasını önleyebilmek için, reisleri Hamdan Karmat 890 (H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mazdek tarafından ortaya atılan komünist fikirleri temel alan Karamitaya göre, bütün fertlerin mallarının birleştirilmesi farzdır ![]() ![]() ![]() KÂRÎ: Kur'ân-ı kerîmi ezberleyen ve okuyan ![]() Nice kâriler vardır ki, Kur'ân-ı kerîm onlara lânet eder ![]() Zamânımızda, Kur'ân-ı kerîm okurken tegannî yapan kârilerin nâmelerini işiterek; "Ne güzel okudu!" diyen kimsenin îmânı gider ![]() KÂRİA SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin yüz birinci sûresi ![]() Kâria sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Kâria sûresinde meâlen buyurdu ki: (Kıyâmet günü) Kimin tartılan (iyi) ameli ağır gelirse, işte o, hoşnûd edici bir yaşayış içinde olur ![]() Kim Kâria sûresini okursa, Allahü teâlâ kıyâmet günü onun mîzânını (sevâb terâzisini) ağır getirir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#101 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKÂRİN HACI: Hac ile ömreye birlikte niyyet eden ![]() ![]() ![]() Kârin hacılar taş atıp, tıraş oluncaya kadar ihrâmı çıkarmayacağı için, ihrâmın men ettiği şeylerden her gün sakınmaları lâzım olur ![]() ![]() KARÎNE: Emâre, alâmet ![]() ![]() Ağızda şarap kokusu, içki içildiğine karînedir ![]() KARZ-I HASEN: Ödünç verme, çarşıda benzeri bulunan herşeyi, belirsiz bir zaman sonra, aynısı geri verilmek üzere verme ![]() Bir adam Cennet'e girince, Cennet kapısının üstünde; "Sadaka veren, on katını alır; karz-ı hasen veren de, verdiğinin on sekiz katını alır" yazısını görür ![]() Karz-ı hasen verirken; şu gün ödeyeceksin şeklinde zaman tâyin etmemeli (bildirmemelidir) ![]() ![]() Allahü teâlâ kendisine karz-ı hasenle borç verenleri bol bol mükâfâtlandıracağını ve onları Cennetlere koyacağını bildirmiştir ![]() KASAS SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin yirmi sekizinci sûresi ![]() Kasas sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Kasas sûresinde meâlen buyuruyor ki: (Resûlüm!) Sen sevdiğini hidâyete kavuşturamazsın ![]() ![]() Kim Kasas sûresini okursa, Mûsâ aleyhisselâmı tasdîk (kabûl) ve tekzîb (inkâr) edenlerin adedince ona sevâb verilir ![]() ![]() KASD: Teşebbüs, niyet; bilerek, isteyerek, kalbe gelen bir fikri, düşünceyi yapmak için karar verme ![]() Allahü teâlâ, kullarına merhâmet ederek, onların işlerinin yaratılmasını, onların kastlarına, arzûlarına tâbi kılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Kerâhet-i tahrîmiyye (harama yakın olup, amelin sevâbını gideren şeyi) işleyen, eğer kast ile işlerse âsî (isyân edici) ve günâhkâr olur ![]() KASEM: Yemîn ![]() ![]() ![]() KÂSİD: İşlemez, revâçsız, kıymetsiz ![]() ![]() ![]() KASÎDE-İ BÜRDE: İslâm âlimlerinin meşhûrlarından ve evliyânın büyüklerinden Muhammed bin Saîd Busayrî hazretlerinin, sevgili Peygamberimizi öven meşhûr kasîdesi ![]() ![]() İmâm-ı Busayrî hazretleri felç olmuş, bedeninin yarısı hareketsiz kalmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çeşitli dillerde doksandan fazla şerhleri (açıklamaları) olan Kasîde-i Bürdeye, Kasîde-i Bür'e (Şifâ kasîdesi) diyenler de olmuştur ![]() Kasîde-i Bürde'den bâzı beytlerin tercümesi şöyledir: Hazret-i Muhammed'in kerem (cömertlik) yağmurlarından, Bir damla olmak ister, bilcümle peygamberân ![]() ![]() ![]() KASÎDE-İ EMÂLÎ: Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdını anlatan ve altmış yedi beytten meydana gelen meşhûr kasîde ![]() ![]() Eskiden her din âlimi Kasîde-i Emâlî'yi ezbere bilirdi ![]() Kasîde-i Emâlî'nin çeşitli dillerde yazılmış şerhleri yâni açıklamaları vardır ![]() ![]() Kasîde-i Emâlî'nin beytlerinden bâzısının Türkçe tercümesi şöyledir: Mevlâmız mahlûkların ilâhıdır biliniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KASR-ISALÂT: Seferde, yolculuk hâlinde dört rek'atli farzları iki rek'at kılmak ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#102 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKASVET: Katılık, sertlik, kalbden hayır (iyilik) ve yumuşaklığın çıkması ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki: Ne var ki bunlardan sonra yine kalblerinize kasvet geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lüzumsuz çok konuşmak kalbe kasvet verir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zevk ve safâ sürmek için çok yaşamayı isteyen tûl-i emel sâhibleri; ibâdetleri vaktinde yapmazlar, tövbe etmeyi (günâhlara pişmân olmayı) terk ederler, kalbleri kasvetli olur, ölümü hâtırlamazlar, vâz ve nasîhatten ibret almazlar ![]() Kalbinde kasvet bulunan kimse; tûl-i emel sâhibi olur, Allahü teâlâyı unutur, nefsinin arzu ve isteklerine uyar ![]() Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma şöyle vahy etti (bildirdi): "Uyanık ol, kendine dost ara, sevincine ortak olmayan bir dostu kendinden uzaklaştır, onunla arkadaşlık etme; çünkü böyle bir dost, kalbine kasvet verir ![]() ![]() ![]() Halâveti (mânevî tadı) üç şeyde arayınız: Namazda, zikirde (Allahü teâlâyı anmada), Kur'ân-ı kerîm okumada ![]() ![]() Harama bakmak, kalbe kasvet verir ![]() KÂTI-I TARÎK-I İLÂHÎ: İnsanların Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına uymalarına ve rızâsına kavuşmasına mâni olan, hidâyet ve saâdetlerini engelleyen, saptırıcı, yol kesici ![]() İnsanların îmân etmesine, İslâmiyet'i öğrenmelerine ve İslâmiyet'e uymalarına mâni (engel) olan din düşmanları kâtı-ı tarîk-ı ilâhîdirler ![]() Din bilgilerinde hakîkî âlimlerin bildirdiklerine tâbi olmayan ve kendi akıllarına ve keyflerine göre hüküm veren sapık din adamları, kâtı-ı tarîk-ı ilâhîdirler ![]() Tasavvufta yetişmemiş, kemâle ermemiş ve kendisine mürşîd (rehber) ismini ve süsünü veren sahte tarîkatçılar kâtı-ı tarîk-ı ilâhîdirler ![]() ![]() KAT'Î DELÎL: Kesin delil ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde, kat'î delîl ile ve söz birliği ile anlaşılmış emirlere farz denir ![]() ![]() KAT'-İ RAHM: Sıla-i rahmi yâni akrabâ ile görüşmeyi, haberleşmeyi kesme ![]() İçlerinde kat'-i rahm edenin bulunduğu bir topluluğa (cemâate) rahmet inmez ![]() Kat'-i rahm, büyük günâhtır ![]() ![]() KÂTİL: İnsan öldüren ![]() Kâtilin ölmesi veya velîlerin affetmesi yâhut mal vererek anlaşmaları ile, kısâs (kâtilin öldürülmesi) sâkıt olur (düşer) ![]() Kâtile kısâs yapmaya hakkı olan velî, maktûlün yâni öldürülenin vârisleri yâni mîrasçılarıdır ![]() KATL: İnsan öldürme ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ekber-i kebâir (büyük günahlar) : Bir şeyi Allahü teâlâya ortak etmek, adam katl etmek, anaya-babaya karşı gelmek, yalancı şâhidlik yapmaktır ![]() Yol kesiciler, döğüşürken katl edilirse, yıkanmaz ve namazları kılınmaz ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#103 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKATOLİK: Hıristiyanlıktaki mezheblerden biri ![]() ![]() ![]() ![]() Roma imparatoru Konstantin, 310 senesinde hıristiyanlığın yayılmasına izin verdi ve kendi de hıristiyan oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1572 yılı Ağustos ayının yirmi dördüncü günü St ![]() ![]() ![]() ![]() KAVED: Kısas olarak, öldüreni öldürme ![]() ![]() Bir insanı haksız olarak, amden (kasten, bile bile) öldüren kimseye kaved lâzım olur ![]() Muhârebede, iki tarafın askeri karıştığı zaman, kâfir sanarak, müslümanı amden (kasten, bilerek) öldürene kaved lâzım gelmez ![]() KAVİYY (El-Kaviyyü): Allahü teâlânın Esma-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Şüphesiz Allahü teâlâ Kaviyy'dir ![]() ![]() El-Kaviyy ism-i şerîfini söyliyenin cismine, bedenine kuvvet gelir ![]() KAVL: Müctehid (Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden din bilgilerini elde edebilen) âlimlerin bir işin hükmünü bildiren sözü yâni re'yi, ictihâdı ![]() Öğle namazının vakti, zevalden yâni her şeyin gölgesi en kısa olduğu zamandan, kendi boyu kadar veya boyunun iki misli uzayıncaya kadar devâm eder ![]() ![]() ![]() ![]() Kavl-i Kadîm: İmâm-ı Şâfiî'nin Bağdâd'daki ilk ictihâdlarına (Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerden çıkardığı hükümlere) verilen ad ![]() ![]() ![]() ![]() Keffâret-i iskât yâni meyyiti (ölüyü) namaz, oruç gibi dünyâda iken yerine getiremediği borçlarından kurtulmak için, borcu kadar, fidye denilen belli miktârda mal veya paranın fakirlere dağıtılması husûsunda vasiyet etmedi ise, velînin (meselâ babası nın) keffâret iskatı yapması Hanefîde lâzım olmaz ![]() ![]() ![]() KAVME: Namaz kılarken rükûdan kalkıp uzuvlar hareketten kesildikten sonra en az bir kerre sübhânallah diyecek kadar ayakta durmak ![]() Namâzı cemâat ile kılmak ve tümânînet (uzuvların hareket etmemesi) ile kılmak, rükûdan sonra kavme yapmak ve iki secde arasında celse yapmak (sübhânallah diyecek kadar durmak) sünnettir ![]() ![]() Peygamber efendimiz, bir gün Eshâb-ı kirâmına; "Hırsızların büyüğü kimdir bilir misiniz?" buyurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KAYLÛLE: Gün ortasında bir miktâr uyuma ![]() ![]() Kaylûle etmek Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem âdet-i şerîfesi idi ![]() ![]() Gece yemeği gündüz orucuna yardımcı olduğu gibi, kaylûle etmek de gece ibâdetine yardımcıdır ![]() ![]() İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe her gün sabah namazını câmide kılıp öğleye kadar suâlleri olanlara cevab verir, öğleden önce oturduğu yerde kaylûle yapardı ![]() KAYYÛM (El-Kayyûm): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: O, kendinden başka ilâh bulunmayan Allahü teâlâdır ![]() ![]() Hergün on altı defâ tenhâ bir yerde El-Kayyûm ismi şerîfi ahmağa okunursa, Allahü teâlânın izniyle abtallığı gider, hâfızası kuvvetlenir ![]() Kayyûm-i Âlem: Kayyûmiyyet makâmında bulunan velî zât ![]() ![]() Kutb-ı irşâd, kayyûm-ı âlemdir ![]() ![]() ![]() ![]() KAZÂ: Allahü teâlânın ezelde irâde ve taktir buyurduğu şeyleri, zamânı gelince, ilim ve irâdesine muvâfık (uygun) olarak yaratması ![]() ![]() (M ![]() Kazâ Etmek: Namaz, oruç gibi farz ve vacib bir ibâdeti vakti çıktıktan sonra yapmak ![]() Farzı kazâ etmek farzdır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#104 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKazâ-i Muallak: Allahü teâlânın yaratılmasını şarta bağlı olarak takdîr ettiği ve şart meydana gelince yarattığı şeyler ![]() Kazâ-i muallakı hiçbir şey değiştiremez ![]() ![]() Kazâ, iki kısımdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kazâ-i muallak levh-i mahfûzda yazılıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kazâ-i Mübrem: Allahü teâlânın şarta bağlı olmaksızın yaratılmasını takdîr ettiği, yaratılması muhakkak olan şeyler ![]() Kazâ, yâni Allahü teâlânın yarattığı şeyler iki kısımdır: Kazâ-i muallak, kazâ-i mübrem ![]() ![]() ![]() ![]() Necmeddîn-i Kübrâ hazretleri, 1221 (H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kazâ Namazı: Vakti çıktıktan sonra kılınan namaz ![]() Tertîb sâhibi olup bir namazı uykuda geçiren veya unutan kimse, sonraki namazı cemâat ile kılarken hatırlasa, imâmla namazı bitirip, sonra önceki namazını kazâ etsin ![]() ![]() Farz namazı, İslâmiyet'te bildirilen bir özrü olmadan kazâya bırakmak haramdır, büyük günâhtır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Farz ve vâcib olan namazlar vaktinde kılınmazlarsa, kazâ edilmeleri emr olundu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Farz ve vâcib olan bir namazı, bile bile kazâya bırakabilmek için iki özür vardır ![]() ![]() ![]() Üzerinde kazâ namazı borcu olanın nâfile namazı kılması câiz olmaz ![]() ![]() Kazâ Orucu: Oruç tutmamayı mubâh kılan (dînde bildirilen) bir özür sebebiyle vaktinde tutulamayan veya tutarken bir özür sebebiyle yâhut kast (bilerek) olmadan bozulup, Ramazân bayramının birinci, Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günleri dışındaki zam anlarda gününe gün tutması gereken Ramazân-ı şerîf orucu ![]() Hasta hastalığının artmasından veya iyi olmasının gecikmesinden yâhut şiddetli ağrı gelmesinden, hasta bakıcı hastalanarak onlara bakamayıp helâk olmalarından korkar ise, oruç tutmayıp sonra orucu kazâ eder ![]() Kazâ orucu arka arkaya olduğu gibi ayrı ayrı günlerde de tutulabilir ![]() ![]() Kazâ ve Kader: Allahü teâlânın meydana gelecek hâdiseleri ilm-i ezelîsi (başlangıcı olmayan ilim sıfatı) ile ezelde (başlangıcı olmayan öncelerde) bilip takdîr etmesi ve bu hâdiselerin zamânı gelince, Allahü teâlâ tarafından yaratılması ve meydana çıkması ![]() ![]() ![]() Kazâ ve kaderime râzı olmayan, beğenmeyen, gönderdiğim belâlara sabretmeyen benden başka Rab arasın ![]() ![]() Îmânın şartlarından biri de kazâ ve kadere hayr ve şerrin Allahü teâlâdan geldiğine inanmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#105 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükKAZF: Atmak ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: İffetli müslüman kadınlara kazf edip sonra (bunu isbât için) dört şâhit getiremeyenler (var ya), işte bunlara seksen değnek vurun ![]() ![]() ![]() İnsanı tehlikeye düşüren yedi şeyden sakının ![]() ![]() İslâmiyet'te muhsan (evli) olan erkek veya kadına kazf büyük günâhtır ![]() Kazf edilen kimsenin istemesi ile, kazf edene had (seksen sopa) vurulur ![]() Kazf Haddi: Muhsan olan erkek veya kadına zînâ isnâd edenlere (iftirâda bulunanlara) verilen sopa cezâsı ![]() ![]() KEBÂİR: Büyük günâhlar ![]() ![]() Kebîre sâhibi îmândan çıkmaz ![]() ![]() ![]() Kebîre işlemek küfr değil, fısktır, emre itâattan çıkmaktır ![]() Büyük günâh işleyenin îmânı gitmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KEBÎR (El-Kebîr): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: O'ndan (Allah'tan) başka tapdıkları hiç şüphesiz bâtıldır, yok olucudur ![]() ![]() El-Kebîr ism-i şerîfini söyliyene, ilim ve mârifet kapısı açılır ![]() KEFÂLET: Kefillik ![]() ![]() ![]() Kefâletin ihtivâ ettiği (taşıdığı) birçok güzel taraflar vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Ukûbâtta (cezâlarda) kefâlet sahîh değildir (olmaz) ![]() ![]() KEFEN: Vefât eden kimsenin yıkandıktan sonra sarılarak defnedildiği beyaz bez parçaları ![]() Âdem aleyhisselâm vefât edince, melekler Cennet'ten hanût ve kefen getirdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ölülerin kefenlerini güzel yapın ![]() ![]() Kefen, erkek için üç, kadın için beş parçadır ![]() ![]() ![]() Kefenin, meyyitin (ölenin) kendi helâl malından olması, başkasının vermesinden daha iyidir ![]() ![]() Sâlihlerin, velîlerin çamaşırından, elbisesinden kefen yapmak veya kefen içine bunlardan yüzüne göğsüne koymak faydalıdır ![]() ![]() ![]() (Lâ Edrî) Kefen-i Farz: Erkek veya kadının vefât ettiğinde sarılarak örtüldüğü bezlerden bir parçası ![]() ![]() Kefen-i farz, erkekler ve kadınlar için bir parçadır ![]() Kefen-i farz olarak (zarûret hâlinde) erkeğe ve kadına yalnız lifâfe (başı ve ayağı geçen uzunlukta, baş üstünden ve ayak altından büzülüp bezle bağlanan kısım) lâzımdır ![]() Kefen-i Kifâye: Fakir veya çok borçlu olarak vefât etmiş erkek ve kadın için yeterli sayılan ve bedeni örtecek kadar olan kefen ![]() Erkeklere kefen-i kifâye olarak îzâr (genişliği bir metreden fazla baştan ayağa kadar olan bez parçası) ve lifâfedir ![]() Kadınların kefen-i kifâyesi; izâr, lifâfe ve himâr yâni baş örtüsüdür ![]() ![]() Kefen-i Sünnet: Vefât eden erkek için üç, kadın için beş parça olan bez parçası ![]() Erkek için kefen-i sünnet üç parça, yâni izâr, kamîs (entâri gibi uzun gömlek) ve lifâfedir ![]() ![]() KEFFÂRET: Örtmek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük günahlardan kaçınmak şartıyla, beş vakit namaz ve Cumâlar, aralarındaki küçük günâhlara keffârettirler ![]() Günâhın keffâreti pişmanlıktır ![]() Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, altmış gün keffâret orucunu tutamaz ise, altmış fakîri, bir gün sabah-akşam olmak üzere iki defâ, yâhut bir fakîri sabah-akşam altmış gün doyurur ![]() Keffâret-i Salât: Kazâya kalmış namazları bulunan ve bunları îmâ ile dahi kılması mümkün iken kılmayıp ölen kimsenin kılmadığı namazlar için verilen keffâret ![]() ![]() Keffâret-i Savm: Ramazân-ı şerîfte bilerek orucu bozmanın cezâsı ![]() ![]() Keffâret-i Yemîn: Bir işi yapmak veya yapmamak husûsunda Allahü teâlânın ismini söyleyerek yemîn eden kimsenin yemînini bozunca cezâ olarak yapması gerekli olan şey ![]() ![]() Keffâret-i Zıhâr: Bir erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması haram olan yerine benzetmesi yâni "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtın anamın sırtı gibidir" demesinin affı ve onunla te krâr münâsebet kurabilmesi için olan çâre ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|