![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#76 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKızılelma Türk tarihinde cihan hakimiyeti ülküsünü temsil eden sembollerden biri ![]() ![]() “Kızılelma” kelimesinin ilk defa ne zaman, nerede ve nereyi ifade etmek için kullanıldığı bilinmemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Zincirleme fetihler ve birbirini takip eden devletlerle daima batı istikametine akan Türk tarihinde, Kızılelma'nın cihan hakimiyeti mefkûresinin (ülküsünün) adı olması daha doğrudur ![]() ![]() Türklerin, İslâmiyet'i kabul etmesinden sonra ise, İslâm dininin bütün Müslümanlara emri olan “İ’lâ-yı Kelimetullah” (Allah’ın dînini yeryüzünde üstün kılmak), gaye ve hedef olarak Kızılelma'nın yerini almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() “Gark-ı nûr olmak envâr-ı Muhammed’le Bu sefer Rîm Papadan Hazret-i Îsâ’ya Firenk” beytinde bu açıkça görülmektedir ![]() Asırlar ilerledikçe, ülkeler ve şehirler fethedildikçe, Kızılelma'nın temsil ettiği yer de değişmiş ve Kızılelma, padişahın sefer murad ettiği yerler olmuştur ![]() ![]() Son devirde Ziya Gökalp ve benzeri Türkçü yazarların şiir ve makalelerinde Kızılelma, tekrar ısrarla Türk'ün cihana hakim olması manâsında kullanılmıştır ![]() ![]() ![]() Çıkdı Otranto’ya pür velvele Ahmed Pâşâ, Tuğlar varsa gerekdir Kızılelma’ya kadar ![]() Yahya Kemâl Kızılelma'nın sosyal yönden başka bir durumu da, Türk halk hikâyelerinde murada erilecek yer olarak gösterilmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#77 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKol Gezmek Osmanlılar zamanında şehir ve kasabaların âsâyişini muhafaza maksadıyla zabıta memurlarının dolaşması ![]() ![]() Tanzimâttan evvel sadrazamlar, yeniçeri ağaları, kaptan paşalar kola çıkarlar, yolsuz hareketi görülenleri cezâlandırırlardı ![]() ![]() ![]() Geceleri sokakta fenersiz gezmesinden dolayı şekil ve kıyâfetinde, kendinde şüphe uyandıran kimseler de kol gezenler tarafından çevrilir ![]() ![]() İstanbul’un hemen her mahallesinde bulunan hamamların sabah namazından bir iki saat evvel hazır ve açık bulundurulması âdetti ![]() ![]() ![]() Fenersiz gezen hüviyeti meçhul adamların bu suretle hamamlara teslim edilmesi hem kol gezenleri karakola kadar gitme zahmetinden kurtarır, hem de bir daha kimsenin fenersiz gezmemelerini temin ederdi ![]() Kol gezenlerin tatbik ettikleri bu cezâlar kânunî olmaktan ziyâde örfî idi ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#78 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKorsanlık Düşman devlete veya onun tebaasına âit malları ele geçiren gemilerin hareketine verilen ad ![]() Korsanlık eskiden savaş kurallarına uygun sayılan bir metoddu ![]() ![]() Atlas Okyanusunda kısa süren korsanlık, bilhassa Akdeniz’de uzun yıllar devâm etti ![]() ![]() Osmanlılar bu sebeplerden “korsan” denen deniz akıncılarına önem verdi ![]() ![]() Osmanlı deniz korsanları bahriyenin en imtiyazlı fedâî sınıfıydı ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devleti 14 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cezâyir-Türk korsanları, 16 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tunus beylerbeyliğine âit korsan filoları da Malta şövalyelerine rağmen İtalya ve Sicilya’ya korku verdiler ![]() On yedinci asrın başlarında Büyük (Koca) Murâd Reisin Batı Akdeniz ve Atlantik seferleri çok meşhûrdur ![]() ![]() ![]() Yine Rodos’ta medfûn bulunan Memiş Paşaoğulları, 16 ve 17 ![]() ![]() ![]() ![]() Türk korsanları, İrlanda gibi Büyük Britanya adasına da pek çok seferler yaptılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Murâd Reisin 20 Haziran 1627’deki İzlanda Seferi meşhûrdur ![]() ![]() Korsanlık, akıncılık gibi bir teşkilât olup, Cezâyir Beylerbeyinin Rotterdam, Amsterdam, Ceneviz, Livorno ve emsâli büyük Avrupa limanlarında gizli ajanları vardı ![]() ![]() On sekizinci asırda da Türk deniz akıncıları eski hüviyetlerini korumakla birlikte, İngiltere ve Fransa da büyük denizci devletler arasına girdiler ![]() 1783 yılında Amerika Birleşik Devletleri denizlerde bayrak gezdirmeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türkçe ve 22 madde olan muâhedeye, George Washington ve Beylerbeyi Hasan Dayı imzâ koydular ![]() ![]() Deryâ ve akıncı beylerinin çok mühim bir vasıfları da ellerinin son derece açık olması ve ünlü zenginlerin yapamadıkları cömertliği yapabilmeleri, fukarâ babası olmalarıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() On yedinci yüzyılda deniz korsanlarının faaliyetleri iyice artarak deniz yolculuğu tehlikeli bir hal aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#79 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKutadgu Bilig Yûsuf Has Hâcib’in 1069-1070 yılında yazdığı meşhur eseri ![]() İslâmî devir içinde Türk Dili ve Edebiyatı’nın olduğu kadar, Türk Kültür Târihinin de asla ihmal edemeyeceği bir siyâsetnâmedir ![]() ![]() ![]() Eser, Tavgaç Ulug Bugra Karahan (Hakan) Ebu Ali Hasan bin Süleyman Arslan Kara Hana ithâf edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kutadgu Bilig bu devreden sonra üçüncü olarak meydana çıkarılmıştır ![]() ![]() ![]() Eser, yazı bakımından iki türlü alfabe ile yazılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Balasagun’lu Yûsuf Has Hâcib, eserinde kendi adına yalnız bir yerde yer vermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eserde tasvir edilen hayat ve ideâlize edilmiş olan şahıslar şâirin kendi devrinden evvelki bir zamana aittir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk yazı diline hakkıyla hâkim ve inceliklerine vâkıf olan şâir Uygur Türklerinin an’anesini devam ve inkişâf ettirerek, Türk Milletinin hayâtına geniş yer vermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yûsuf Has Hâcib, İslâm sanatkârlarını örnek tutarak, arûz vezni kullanmıştır ![]() ![]() ![]() Muhtevâ bakımından ise Kutadgu Bilig; sahnesiz bir tiyatro eseri görünüşündedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kutadgu Bilig dört esas üzerine tanzim edilmiştir: 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() 4 ![]() ![]() Bunlardan başka Aytoldı’nın Hâcib ile buluşmasını temin eden Küsemiş, huzura kabulü sağlayan Hâcib, arada hizmet gören oğlan, haber getiren Yumışçı ve zâhidin yanında çalışan Kumarı da şahıslar kadrosu içinde yer alırlar ![]() ![]() ![]() Aytoldı’nın oğlu Ögdülmiş büyümüş, hükümdârın îtibârını kazanarak babasının yerine vezir olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hükümdâr, Zâhid Odgurmış’a Vezir Ögdülmüş vâsıtasıyla bir mektup gönderiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ögdülmiş hükümdâra, vazifesinin Allah tarafından verildiğini ve ye’se kapılmamasını söyleyerek onu iyilik yapmaya teşvik ediyor ![]() Ögdülmiş ihtiyarlamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şâir en sonunda esere dönüyor ![]() ![]() Kutadgu Bilig’in nüshaları: Eserin bugün bilinen üç nüshası vardır: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Eser üzerinde yerli ve yabancı Türkologlar çalışmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#80 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarLala Osmanlı şehzâdelerinin tâlim ve terbiyesiyle meşgul olanlara verilen isim ![]() ![]() Geleceğin hükümdarını yetiştirmek üzere görevlendirilen bu kişiler din ve fen ilimlerinde mümtaz şahsiyetler arasından seçilirlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lala deyimi ayrıca halk arasında konak ve evlerde çocukların yetiştirilmesi için alınan görevliler için de kullanılmıştır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#81 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarLale (Lâle) Devri Türkiye târihinde Pasarofça Antlaşması ile Sultan Üçüncü Ahmed Han'ın tahttan indirilmesi (1730) arasındaki dönem ![]() Lâle Devri, Osmanlı Sultanı Üçüncü Ahmed Han (1703-1730) ve Vezir-i âzam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa zamanında Osmanlı-Rus-Avusturya-Venedik harplerinden sonra imzâlanan Prut ve Pasorofça antlaşması ardından başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Devlet adamları, ahâli ve çiçekçi esnafı, iki yüzden fazla lâle çeşidi yetiştirip, bu bitkiye karşı alâka artmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine bu devirde, 16 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonradan “Lâle Devri” diye adlandırılan 1718-1730 tarihleri arasındaki yıllar sulh, sükun ve huzurla geçtiğinden Osmanlı kültür, sanat ve ilim âleminde kıymetli şahsiyetler yetişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu şehr-i Stanbul ki, bî-misl ü behâdır, Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır, Bâzâr-i hüner ma’den-i ilm ü ülemâdır ![]() mısralarıyla yapmıştır ![]() İran meselesi; devlet adamlarının îmar faaliyetlerini, ordudaki düzenlemeleri ve meclis toplantılarını istemeyen yabancılar; yazılan eserlerin yanlış açıklanıp, anlaşılması gibi sebepler, Lâle Devrindeki huzur ve âhengi bozdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Damad İbrahim Paşanın öldürülmesi ve Sultan Üçüncü Ahmed Hanın tahttan indirilmesi ile Türkiye tarihinde Lâle Devri (1718-1730) sona erdi ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#82 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarLevent (Levend) Osmanlı donanmasında hizmet gören askerî sınıf ![]() Türkçe, Farsça ve İtalyancada ayrı ayrı mânâlara gelen kelime aslen İtalyanca olup, levantino “doğulu” anlamına gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Deniz ve kara leventleri olmak üzere iki kısımdır ![]() Deniz leventleri: On altıncı asırda Akdeniz’de gemileri ile faaliyette bulunan gözüpek, güçlü kuvvetli Türk denizcileri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Leventlerin komutanına “Şehlevent” denirdi ![]() ![]() ![]() Kara leventleri: Osmanlılarda donanma leventlerinden ayrı olarak vezir ve beylerbeyi maiyetlerinde süvârî görevi yapan sınıf ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu’daki isyânlara karıştılar ![]() ![]() Kara leventleri unutulduğu hâlde, deniz leventleri muhteşem hâtıraları ile hâlâ yaşamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#83 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarMalkoçoğulları Osmanlılar zamânında hizmetleri ve kahramanlıklarıyla meşhur akıncı âilesi ![]() Malkoçoğullarının merkezi Silistre’dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yavuz Sultan Selim Hanın Çaldıran (İran) Seferine katılan Malkoçoğlu Bâli Beyin iki oğlu Ali ve Tur Ali beyler, önemli kahramanlıklar gösterdiler ![]() ![]() ![]() Malkoçoğulları sülâlesinin son temsilcilerinden en önemlisi, Yavuz ünvânıyla tanınan Malkoçoğlu Ali Paşadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#84 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarMecelle (Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye) Osmanlı Devleti zamânında, Ahmed Cevdet Paşa Başkanlığındaki ilmî bir heyet tarafından, İslâm Hukûkuna bağlı kalınarak hazırlanan ve asıl ismi Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye olan meşhur kânun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle, 1851 maddeden meydana gelmiş bir kânun olup, İslâm devletlerinde ve bu arada Osmanlı Devletinde uygulanmış, bugünkü mânâsıyla medenî hukûkun ve hukuk usûlünün birçok bölümünü ihtivâ etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle ve Ahmed Cevdet Paşa: Mecelle, bir heyet tarafından telif edilmiştir ![]() ![]() ![]() O zamanlar İstanbul’da en tesirli ve nüfuzlu elçi, Fransa elçisiydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Avrupa kıtasında en evvel tedvin olunan kânunnâme, Roma Kânunnâmesi’dir ki, Kostantiniye (İstanbul) şehrinde ilmî bir cemiyet tarafından tertip ve tedvin olunmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle’nin hazırlanmasında hizmeti olan kimseler: 1) Filibeli Halil Efendi, 2) Seyfeddin İsmail Efendi, 3) Şirvanizâde Seyyid Ahmed Hulûsi Efendi, 4) Ahmed Hilmi Efendi, 5) Bağdatlı Muhammed Emin Efendi, 6) İbn-i Âbidinzâde Alâeddin Efendi, 7) Gerdankıran Ömer Hulûsi Efendi, 8) Şeyhülislâm Kara Halil Efendi, 9) İsa Ruhî Efendi, 10) Yunus Vehbi Efendi, 11) Abdüllatif Şükrü Efendi, 12) Ahmed Hâlid Efendi, 13) Karinâbadlı Ömer Hilmi Efendi, 14) Abdüssettar Efendidir ![]() ![]() Mecelle’nin yazılması esnâsında pekçok fıkıh kitaplarına ve fetvâ mecmualarına mürâcaat olunmuştur ![]() ![]() İslâm Hukûku denilince birçok kimsenin hatırına Mecelle gelirse de, İslâm Hukûkunun tamâmı Mecelle’den ibâret değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle yazılmadan önce, asırlar boyunca bütün İslâm memleketlerinde ve bu arada Osmanlı Devletinde uygulanmış olan İslâm Hukûkunun bâzı hükümleri, Mecelle ile her an herkesin mürâcaat edip, kolaylıkla anlayıp tatbik edebileceği sâde maddeler hâline getirilmiş ve bu durum büyük bir hizmet olmuştur ![]() Mecelle’nin içindeki konular: Mecelle, İslâm medenî kânununun akitler ve borçlar kânunu ile sivil muhâkeme usûlünü içine alan bir kânunnâmedir ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle kitâbında, bir başlangıç ile on altı kısım vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İktisâdî ve Ticârî İlimler Dergisinin 1969 da basılmış, yirmi üçüncü sayısında, profesör Dr ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle, Osmanlı Devletinin resmî kânunnâmelerinden biriydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türkiye’de 1926 yılında, Mecelle ile birlikte bütün İslâm Hukuku ve şer’i mahkemeler kaldırılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle cemiyeti, vakitsiz kapatılmış olduğundan, bu mühim eser de tamamlanamamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle’nin yazılış tarzı: Mecelle’nin üslûbu bir kânun kitabı olarak şâheserdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle’nin başındaki küllî (genel) kâidelerin çoğu, İslâm fakihlerinden İbn-i Nüceym’in Eşbah ve’n-Nezâir adlı eseriyle Mecâmı Şerhi’nden alınmıştır ![]() Mecelle’nin şerhleri: Mecelle’nin çeşitli lisanlarda şerhleri, açıklamaları kaleme alınmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Mecelle’den seçme maddeler: Mecelle’nin çeşitli maddelerinden alınmış “sosyal” nitelik taşıyan hükümlerinden bâzıları şunlardır: Madde 912- Birinin ayağı kayıp da düşerek başkasının malını telef etse öder ![]() Madde 914- Kendi malı sanarak, başkasının malını telef eden öder ![]() Madde 915- Başkasının elbisesini çekip de yırtan, tamâmen kıymetini öder ![]() ![]() Madde 916- Çocuk, birinin malını telef etse, çocuğun malından ödenir ![]() ![]() ![]() Madde 918- Birinin binâsını yıksa, sâhibi dilerse, enkâzı ona bırakıp binânın kıymetini alır ![]() ![]() ![]() Madde 919- Yangını durdurmak için bir evi, Hükümetin emri ile yıkan ödemez ![]() ![]() Madde 921- Mazlum olanın, başkasına zulm etmeye hakkı yoktur ![]() ![]() ![]() Madde 922- Birinin malının telef olmasına sebep olan, öder ![]() ![]() ![]() Madde 926- Yoldan geçene zarar veren, öder ![]() Madde 927- Hükümetin izni olmadan yolda oturup satış yapılamaz ![]() Madde 928- Duvarı yıkılıp, birinin malına zarar verirse, önceden, duvarın yıkılacak, tâmir et gibi ikâz yapılmışsa öder ![]() Madde 929- Başı boş bırakılmamış bir hayvanın kendiliğinden yaptığı zararı sâhibi ödemez ![]() ![]() Madde 934- Yolda hayvanı bağlamaya, aracını park yapmaya kimsenin hakkı yoktur ![]() ![]() Madde 1013- Bir binâya ortak olarak mâlik olan kimselere (Hisse-i şâyı’a sâhibi) denir ![]() ![]() ![]() Madde 1023- Karşılıksız hediye ve vasıyet gibi temliklerde şüf’a hakkı olmaz ![]() Madde 1031- Şüf’a hakkı bulunan kimsenin, satış yapıldığını işitince, hemen hakkını istemesi, iki şâhit yanında tekrar söylemesi ve bir ay içinde mahkemeye başvurması lâzımdır ![]() Madde 1036- Müşterinin teslim etmesiyle veya hâkimin karar vermesiyle, şüf’a sâhibi satılan binâya mâlik olur ![]() Madde 1198- Komşusuna (zarar-ı fâhiş) yapamaz ![]() ![]() ![]() Madde 1201- Evin havasını, manzarasını, güneş görmesini kapatmak, zarar-ı fâhiş sayılmaz ![]() ![]() Madde 1202- Mutbah, kuyu başı, ev aralığının görünmesi zarar-ı fâhiştir ![]() ![]() Madde 1210- Arada müşterek olan duvarı, bir ötekinin izni olmadıkça yükseltemez ve üzerine binâ yapamaz ![]() Madde 1224, yol, su yolu, kanalizasyon zarar-ı fâhişi olmadıkça, eskiden kalanlarına dokunulmaz ![]() Madde 1226- Bir kimse, verdiği izinden vazgeçebilir ![]() ![]() Madde 1228- Arsasından geçmekte olan su yolunun geçmesine ve arsaya girilip tâmir olunmasına mâni olamaz ![]() ![]() Madde 1243- Dağlardaki ağaçlar ve otlar herkese mübahdır ![]() ![]() Madde 1255- Mübah şeyleri ele geçirmekte kimse kimseye mâni olamaz ![]() Madde 1265- Denizler, büyük göl ve nehirler, şehirlerden uzak sâhipsiz arâzi ve dağlar, herkese mübahtır ![]() ![]() Madde 1281- Şehirden uzak, sahipsiz yerde kuyu kazan, bunun (harim) ine mâlik olur ![]() ![]() Madde 1291- Şehir içindeki kuyunun harimi olmaz ![]() ![]() Madde 1313- Değirmen, hamam, apartman gibi taksim olunamayan mülk harap olup, tâmirini istemeyen ortak bulunursa, hâkimin izni ile tâmir edilip, sonra hissesine düşen para ondan alınır ![]() Madde 1314- Müşterek bir binâ yıkılınca, yeniden ortaklaşa yapılmasını istemeyen olursa, buna cebr olunmaz ![]() ![]() Madde 1315- Apartman yıkılınca herkes kendi katını yaptırır ![]() ![]() Madde 1321- Sâhipsiz nehirleri, Beytülmâl ayıklar ![]() ![]() Madde 1327- Müşterek kanalizasyonu temizlemek masrafı aşağıdan başlar ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#85 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarMecidiye (Mecidî) Nişanı Sultan Abdülmecîd Hanın (1823-1861) 1851’de çıkardığı nişan, mecîdî nişânı ![]() Asıl adı “mecîdî nişanı” olmasına rağmen halk arasında mecidiye nişanı adıyla anılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mecidiye nişanı ilmiye ve askeriye mensuplarından üstün hizmet ve muvaffakiyet gösterenlere verilirdi ![]() ![]() Beratla verilen ve kullanılan mecidiye nişanı, kayd-ı hayat şartıyle verilir, nişan sâhibinin ölümünde hazineye iâde edilirdi ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#86 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarMeşrutiyet Hükümdarların başkanlığı altında anayasalı parlamento idâresi ![]() ![]() ![]() Batı’da demokrasinin tekamülü, halkın ekseriyetine mâlolan büyük ve çoğu kanlı mücâdeleler netîcesinde mümkün oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlılarda hükümdârın temsil ettiği kuvvetlerin ve sâhip olduğu yetkilerin elinden alınarak başka kuruluş ve kişilere verilmesi Batı’daki gibi demokrasinin gelişmesine değil, devletin birlik ve berâberliğinin kaybolmasına yol açtı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meşrûtiyet rejimi, ona inananlar tarafından Osmanlı Devletini içinde bulunduğu durumdan kurtarabilecek yegâne çâre olarak görülmekteydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak her defâsında başlatılan çalışmalar dolaylı ve dolaysız yollardan, dâhilden ve hâriçten gelen baltalamalar sebebiyle akamete uğratıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meşrûtiyetin îlânında, azınlıklara eskisinden daha fazla haklar ve imtiyazlar vererek, bunların ve bunların hâmiliğini üstlenmiş olan yabancı devletlerin dostluğunu kazanmak arzusu, önemli rol oynadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devletinde meşrûtiyet konusundaki ilk fikrî faaliyetler, Genç Osmanlılar arasında başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sıralarda Mısırlı Prens Mustafa Fâzıl Paşa, Sadrâzam Fuâd Paşa tarafından verâset haklarından mahrûm edildiği için Paris’e kaçarak Osmanlı Devleti aleyhine çalışmalara başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birinci Meşrûtiyet, Genç Osmanlılardan çok, devlet ricâlinin çalışmaları neticesinde îlân edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kânun-i Esâsî; on altısı yüksek mülkî memur, onu ulemâdan, ikisi de Ferik (Orgeneral) rütbesinden asker olmak üzere yirmi sekiz kişilik bir komisyon (Bunların ikisi Hıristiyandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüz kırk maddeden ibâret olan ön tasarıda Sadrâzamlık makâmı Başvekâlet hâline getirilip, nâzırların seçimi de ona bırakılıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O sırada toplanan Tersâne Konferansındaki İngiliz delegesi ve Hindistan Vâlisi Lord Salisbury, yeni rejim hazırlığı için Bâbıâlî’yi tebrike geldi ![]() ![]() ![]() ![]() Meşrûtiyetin mîmârı sayılan Midhat Paşa, meclisin açılışından önce, 5 Şubat 1876’da sözü geçen 113 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 19 Mart 1877 senesinde Meclis-i Mebûsan büyük bir merâsimle açıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meşrûtiyetin ikinci defâ îlân edilip süresiz tâtile giren Meclis-i Mebûsanın yeniden toplanması için ilk faaliyet İttihad-ı Osmânî ismiyle birkaç kişi arasında kurulan bir cemiyet tarafından başlatıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Jön Türkler yurda döndüklerinde hiçbirisi tecrübe ve tetkik sâhibi olmak hüviyetini taşımıyorlardı ![]() ![]() İttihat ve Terakki Cemiyeti ilk kongresini 1902’de Paris’te yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed Rızâ, Meşrûtiyetin îlânı için yabancı devletlerin müdâhalesi fikrini reddederken Teşebbüs-i Şahsî ve Adem-i Merkeziyetçi fikirleriyle meşhur Prens Sabahaddîn bunu savunuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan İkinci Abdülhamîd Han sarayda bir heyet teşekkül ettirerek, Türklerin hâkimiyetinde olan bir meclis yapısına müsâit yeni bir anayasa hazırlattırıp, tatbik ettirmeyi düşünüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci Meşrûtiyetten bir şeyler bekleyenler, beklediklerini bulamadılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 31 Mart Vak’asından sonra Kânûn-ı Esâsî’de çok büyük değişiklikler yapılarak pâdişâhın yasama ve yürütme yetkileri önemli ölçüde sınırlandırıldı ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#87 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarMihaloğulları Osman Gâzi döneminde Hıristiyanken Müslümanlığı kabul ederek Osmanlıların hizmetine giren Mihal Bey (Köse Mihal)in soyundan gelen akıncı âilesi ![]() 1313’te İslâmiyeti kabul eden Mihal Gâzi ilk devir Osmanlı fetihlerinde önemli rol oynadı(Bkz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan İkinci Murâd’ın saltanatı sırasında, Evrenos, Turahan ve Gümlüoğlu gibi meşhur akıncı beyleri Rumeli’de hâkimiyetini îlân eden Mustafa Çelebi(Düzmece Mustafa) yanında yer aldılar ![]() ![]() ![]() İkinci Murâd Han 1422 yılında İstanbul’u muhâsara ettiği zaman bu defâ da kardeşi Şehzâde Mustafa isyân ederek İznik’i almıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Mehmed Beyin oğulları Yahşi ve Hızır beyler de akıncı kumandanlıklarında bulundular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gâzi Ali Bey, daha sonra Fâtih tarafından İmparatorluğun doğu sınırını korumak ve Uzun Hasan kuvvetlerine karşı Tokat baskınına mübâdele olmak üzere, düşman arâzisini vurmağa ve haber almağa memur edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gâzi Ali Beyin oğullarından Mehmed Bey Çaldıran Savaşında öncü birliklerin komutanlığını yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#88 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarMimarbaşı Osmanlı Devletinde, umûmî olarak inşâ işleriyle meşgûl olan memur ![]() Mîmarbaşıları, diğer şehirlerle birlikte, İstanbul’un îmâr edilmesine çalışırlardı ![]() ![]() ![]() Mîmarbaşıların maiyetinde “Başmîmar, İkinci mîmar, Kethüdâ ve Çavuş gibi memurlar vardı ![]() ![]() ![]() Yaptırılacak binâlar için mimârbaşından ruhsat alma ve plânın tasdik ettirilmesi mecbûriyeti vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mîmarbaşılık yalnızca İstanbul’a münhasır bir memuriyet değildi ![]() ![]() Evliyâ Çelebi, meşhur Seyâhatnâme’sinde, Bağdat şehrinin yüksek dereceli memurlarını sayarken emrinde beş yüz kişi çalıştıran bir mîmarbaşıya da yer vermiştir ![]() Şehremini denilen saray memurları da bâzı inşâat işleriyle alâkadârdılar ![]() ![]() ![]() ![]() Mîmarbaşıları, yalnızca birer inşâat memuru değil, bugün hepimizin sâhip olmakla iftihâr ettiğimiz sanat âbidelerini meydana getiren büyük birer sanatkârdılar ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#89 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarMisak-ı Millî İstiklâl Harbi yıllarında toplanan son Osmanlı Mebuslar Meclisinin aldığı kararlar, “Ahd-i Millî” ve “Mîsâk-ı Millî” adı altında altı maddeden meydana gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Altı madde hâlinde yazılıp, oybirliği ve heyecanla kabul edilen Mîsâk-ı Millînin girişinde şöyle deniliyordu: “Osmanlı Mebuslar Meclisi üyeleri, yapılacak fedakârlığın en son mertebesine göre hazırlanan aşağıdaki esaslarla, devletimizin istiklâlini ve milletimizin sulh ve sükûna kavuşabilmesi, bunlar gerçekleşmeden Osmanlı saltanatı ve cemiyetinin varlığı ile devâmının imkânsızlığını, hep birlikte kabul ve tasdik etmişlerdir ![]() Mîsâk-ı Millînin altı maddesi şunlardır: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() 5 ![]() ![]() 6 ![]() ![]() ![]() ![]() Türk Millî Mücâdelesinin ana programını, hem de Türkiye’nin millî ve etnik hudutlarını belirten bu Mîsâk-ı Millî; 28 Ocak 1920 Çarşamba günü kabûl edilip, 17 Şubat 1920’de gazete ve ajanslar yoluyla bütün dünyâya îlân edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#90 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarMuâyede Bayramlaşmak, bayramda birbirini tebrik etmek ![]() Osmanlılarda Ramazan ve Kurban bayramlarının muâyedeleri parlak bir merasimle yerine getirilirdi ![]() ![]() Osmanlı Sarayında bu işe verilen önemden dolayı muâyedenin nasıl yapılacağı kânunnâmelerle tesbit edilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bayramlaşma bayram günü sabah namazından sonra ve bayram namazından önce yapılır, sonra alayla câmiye gidilip bayram namazı kılınırdı ![]() |
![]() |
![]() |
|