Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alanı, biyografi, biyografisi, filozof, filozoflar, paylaşım

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #76
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Dupuis

Fransız bilgin, diplomat ve filozoflarındandır 26 Ekim 1742'de Triyechâteau'da doğmuş, 29 Eylül 1809'da ölmüştür La Rochefaucauldun himayesiyle Harcourt Koleji'nde yetişmiş olup, Tanrıbilim Lisansını almıştır Lisiuex Koleji'nde retorik okutmuştur Laland'ın astronomi dersleri takip ederek, kendi sisteminin temelini teşkil eden 'Tarih Felsefesi'nin ilhamlarını kazandı

Enstitü üyeliğine de seçilmiş olan Dupuis'ye göre, bütün dinlerin, ibadet ve törenlerin, insel inançların kaynağı birdir; hepside astronomiye bağlıdır Dupuis'e Convention idaresi tarafından büyük değer verilmiştir

Büyük Fréderic, kendisine Berlin Üniversitesi'nin Edebiyat Kürsüsü'nü vermiştir 1788'de Academie Des Inscriptions et Belles Elttres'e üye seçilmiştir Daha sonra College de France'de Latin belâgati profesörü olmuştur

Convention, ulusal eğitim işlerinde kendi ilkelerinin ve kanunlarının uygulaması için onu vilayetlerde komiser olarak çalıştırmıştır Dupuis Napoléon'un büyük sevgisini kazanmıştır Onun konsüllüğü zamanında, yasama işlerini hazırlayacak olan konseye katıldı

İlkçağlar mitolojisinin, astronomik bilgilerin alâmetlerinden başka bir şey olmadıklarını, Memoire sur I'Origine des Constellation et sur I'Explication de la Fable par le Moyen de I'Astronomie (Paris, 1781) adlı eserinde savunmuştur

Rigine De tous les Cultes ou la Religion Universelle başlılı eserinde bütün evreni Tanrı sayar ve "dünyanın bütün yanılmaları"nın kaynağını gökyüzünde bulduğunu iddia eder, alegorilere aşırı bir değer verir, masallarla olgular arasında sıkı bir ilişki görür 1798'de ilk kez telgraf fikrini ortaya atan da kendisidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #77
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Herakleitos

(M Ö 540-475) Batı Anadolu'da kurulmuş olan ancak bugün yıkıntıları oldukça içerlerde kalan Efes, Heraklit'in zamanında, aşağı yukarı MÖ 500 yıllarında zengin bir kıyı kentiydi O zamanlardaki bu tür ticaret kentlerinin çoğu gibi Efes'te de siyasî bir huzursuzluk ortamı vardı O dönemin tüm Batı Anadolu'daki Yunan kolonileri, batı yönünde genişleyen İranlıların sürekli tehdidi ve baskısı altındaydı

Kent içinde ise Aristokrat Parti ile Demokrat Parti arasında bir türlü sonu gelmeyen tartışmalar yaşanıyordu Bir süre Efes Heraklit'in yakın dostlarından bir aristokrat tarafından yönetildi Bu aristokrat yönetimin, demokratlarca zor kullanılarak devrilmesi Heraklit'in iç yaşamında derin izler bırakmıştır Heraklit'ten bize kalan bir yazısında onun demokrat yönetimi şiddetli bir şekilde eleştirdiğine tanık oluyoruz

Bu devrimden sonradır ki Heraklit'in yaşamı içe kapalı bir görünüm almış ve bu durum onun düşüncelerini etkilemiştir Öyle ki, bu durumu onun yapıtlarında açık bir şekilde görebiliyoruz Heraklit'in yapıtlarında gururlu, insanları küçümseyen, kendine aşırı güvenen, kendi yeteneklerine inanmış bir tutum sergilenir Yapıtlarını özellikle güç anlaşılacak biçimde yazmıştır

O, küçümsediği halk tabakası tarafından anlaşılmak istemiyordu Yalnızca sendi düzeyindeki insanların yapıtlarını anlayabilmesini istiyor ve onlar için yazıyordu Bu durumu o kadar ileri götürmüştür ki, sonunda kendisi "karanlık" takma adıyla anılır olmuştur O, yapıtını Anaksimandros ve Anaksimenes gibi kuru bir düzyazı biçiminde değil, kısa ve anlamlı vecizeler biçiminde kaleme almıştır

Heraklit yapıtında "çok şey bildiri"ni yazdığı Pisagor'dan da söz etmiştir Gerçi Pisagor matematik ve müzik alanlarında başarılı olmuştur fakat, uğraşılması gereken konu; evrenin temeli ve anlamı problemleri olmalıdır Bu anlamda Heraklit Milet okulu filozofları ile aynı görüşü paylaşır Hareket noktası onlarınkine paralellik gösterir Yalnız Heraklit ana madde (Arche) olarak "ateş"i alır Maddenin var oluşu ve yok oluşu probleminde de Milet okulu ile uyum içindedir

Ona göre tüm evren ateşten var olmuştur ve bir süre sonra yine ateşe dönecektir Evrenin var oluşu ve yok oluşu olayı periyodik olarak sonsuz kere yinelenecektir Evren, belirli dönemlerde var olan ve yine belirli bir dönemde yok olan bir olgudur

Heraklit'te yeni olan taraf; evrenin birden bire bir oluş ve yok oluş olgusu olarak görülmesidir Milet okuluna göre evren özü somut olan bir şeyden; sudan ya da havadan yapılmıştır, her şeyin özünde bu maddeler bulunur Heraklit ise ateşi ana madde yapmakla, varlıkların özde bir madde değil, bir olgu olduğuna dikkat çekmiştir

Heraklit'e göre sabit bir şey yoktur, her şey aynı ateş gibi, sürekli bir değişim içindedir Gerçi ona ait olduğu var sayılan "Her şey akıyor" cümlesini onun yapıtlarında bulamayız Heraklit'in görüşünü, sonraki dönemlerde, bu cümle ile çok güzel bir biçimde dile getirmişlerdir Heraklit'in evren olgusu dediği şey; bir yandan ateşe, öte yandan da bir nehirin akışına benzer

Onun ünlü deyişiyle: "Bir nehirde iki kez yıkanılamaz, çünkü dün girdiğim nehir bugün artık aynı nehir değildir, dünkü sular akıp gitmiştir Bununla birlikte biz dünkü nehiri bugünkü nehir ile aynı sayarız" Acaba gerçek böyle midir? Kesinlikle böyle değildir Biz nehirin dış görünüşüne aldanıyoruz

Heraklit'e göre: Nerede bir sabit şey olduğuna inanırsak, bu inancımız her zaman bir kuşkuya, bir aldanmaya dönüşecektir Nitekim, her şey gibi, insanın kendisi de, bedeni de, ruhu da sürekli değişim içindedir Çünkü bugünkü bedenim, dünküne göre tümüyle başka unsurlardan oluşmuştur Çevresindekilere dikkatle bakmayı bilen kişi, her şeyin sürekli değiştiğini görecektir Ancak yüzeysel bakış ile bu değişim kavranamaz Gök cisimleri de bu değişimin dışında olamaz

Anaksimandros'un "güneşin dünya çevresinde döndüğü" görüşüne karşı çıkar Heraklit'e göre güneş kendisini her gün yeni baştan yaratır Akşamları sönen bu ateş sabahları yeniden yakılır Sürekli hareket ve değişim içinde olan evrende, sabit kalan bir şey, bir yasa vardır Sabit kalan, değişmeyen şey "madde" değil, tüm değişimi yöneten "yasa"dır Anaksimenes'e göre de evrendeki tüm olaylar belli bir yasaya bağlı olarak meydana gelirler

Bu görüş Heraklit tarafından daha net, daha kesin bir biçimde ileri sürülmüştür Bu yasa anlayışını aydınlatmak için Heraklit alışverişi örnek verir Biz para verir karşılığında mal alırız Sonra bu malı, dilersek, yeniden satarak paraya dönüştürebiliriz Paranın mala, malın paraya dönüşmesi olayı sonsuz kez yinelenebilir Bu değişimde tek sabit kalan şey, para karşılığı mal ve mal karşılığı para edinebilme "yasa "sidir Aynen bunun gibi, evrendeki oluşu yöneten bir yasa vardır: Bu yasa, maddenin karşıtına dönüşümü yasasıdır Sıcağın soğuğa, sıvının katıya vb dönüşü Bu düşünce şekli Anaksimandros için de geçerlidir

Milet okulunun gelişmesi MÖ VI - V yüzyıllar arasında olmuştur Heraklit'in olgunluk çağı da MÖ 500 yıllarına rastlar Heraklit de Milet okulu gibi, evrenin yaratılışı probleminden hareket etmiştir Ancak o, ana madde olarak ateşi almıştır Anaksimandros ise, her şeyin sonunda aslına döneceğim savunur Heraklit de bu konuda Anaksimandros gibi düşünür

Ateşten meydana gelen her şey, en sonunda, dönüp dolaşıp yine ateş olacaktır Sonra ateş, yeniden her şeyi yaratacaktır Bir "devri daim", bir kısır döngü olan bu oluş ve yok oluş sonsuz bir olgudur Heraklit'in ana madde olarak aldığı ateş de, su ve hava gibi, duran bir şey değildir Sürekli değişen bir unsurdur, sürekli değişen bir oluştur, sürekli değişen bir olgudur

Bu nedenle, evren de sürekli bir değişim içindedir Bu evrende sabit olan, aynı kalan bir şey arayan yanılır Sabit sanılan her şey yalnızca bir görünüşten başkası değildir Evrendeki bu sürekli oluşum, maddenin karşıtlarına dönüşmesi biçimindedir: Sıcağın değişerek soğuk olması, sıvının değişerek katı olması gibi Oluş, karşıtların var olmasını gerekli kılar

Heraklit'e göre her şeyin başlangıcını, varlıklar arasındaki karşıtlık oluşturur Bu sürekli mücadele, varlıkların var olma nedenidir Evrende var olduğunu gözlemlediğimizi sandığımız şeyler, aslında varlıklar arası zıtlığın bir süre için var olmayışıdır

Heraklit bu zıtlığın, evrenin her yerinde etkili olduğunu savunur Dünya ve onu çevreleyen ateş küresi arasında da zıtlık vardır Canlılık ilkesi olan erkek ve dişi arasında da zıtlık bulunur Bu zıtlıktan evrendeki sürekli oluş doğar Evrende her şey akış halindedir Tüm varlıklar bir nehrin akışına benzetilebilir Bir nehire iki kez girilemez, çünkü sular her an akıp gitmektedir Bunun için evrende sabit bir şey aramaya kalkarsak hata ederiz

Bu görüş bizi ilk kez Heraklit'te rastlanan önemli bir düşünüşe ulaştırır: "Görünüş evreni" ile "gerçek (reel) evren "in birini ötekinden ayırma gerekliliği Görünüş evreni, duyularımızla algıladığımız evrendir Bu evrenin gerisinde gizlenen gerçek (reel) evreni ise ancak akıl ile kavrayabiliriz Görünüş evreni sabit ve sürekli maddelerden oluşuyor gibi görünür

Oysa gerçek evren sürekli akış halindedir Duyularımız bize bir nehiri hep aynı nehir olarak gösterir ve bizi yanıltır Fakat akıl bize gerçeği, evrenin gerçek görünüşünün nasıl olduğunu gösterir Bunun içindir ki her zaman akla uymalı, duyumlarımızın bizi aldatmalarına kendimizi kaptırmamalıyız

Bu evrendeki sonsuz değişmeler içinde tek sabit kalan şey, bu değişmeleri yöneten yasadır Her değişme, bir ölçüye göre olur Bunun içindir ki "Evrende hiçbir şey kaybolmaz", her şey yalnızca belli bir oran içinde yeniden oluşur Bu genel yasaya Heraklit "logos" adını verir Logos; söz, kelime demektir Kelime, harflerin birbirlerine bağlı olmadan yanyana duruşlarının aksine, ilişkili ve anlamlı bir söz oluşturmasıdır O halde logos anlamlı ve ilişkili bir söz, daha genel anlamda olmak üzere de, cümle ya da nutuk anlamına gelir Bu kavrama daha geniş bir anlam verilerek, "akıl" anlamında da kullananlar olmuştur

Bir kitap birçok cümlelerden oluşur ve arka arkaya gelen bu cümleler arasında bir ilişki vardır Bir kitap gibi ya da bir nutuk gibi, evren de anlamlı ve ilişkili bir varlıktır Evrendeki tüm olaylara logos (akıl) hükmeder Bu akılın bir parçası da insandaki akıldır İnsandaki akıl, Heraklit'in Tanrı dediği ve ateş ile eş saydığı, evrendeki oluşu yöneten "tümel akıl"ın bir parçasıdır

Bu görüşü daha açık bir duruma getirmek istersek, diyebiliriz ki: Evren, içinde aklın egemen olduğu canlı bir organizmadır Sanki canlı bir organizma gibi bu evren de belli bir amaca göre kendisini durmaksızın yeniden yaratır Biz insanlar ise bir organizma olan bu evrenin çocuklarıyız Gerçeği kavrayan aklımız, evrenin kutsal aklının bir parçasıdır

Dine karşı aşırı bir ilgi gösteren filozoflara Heraklit'i de katabiliriz Bu filozoflar, içinde yaşadıkları çağın ahlâkî ve dinî görüşlerini düzeltmeye çalışmışlardır Ksenofanes'te olduğu gibi, Tanrıların insanlara benzetilmesi ile savaşmışlardır

Heraklit'in Tanrı anlayışı, Ksenofanes gibi, monoteisttir Ancak yine de aralarında önemli ayrılıklar vardır Ksenofanes tüm evrene egemen olan kutsal gücün, sabit ve değişmez bir varlık olduğuna inanır Tanrı ile evreni aynılaştırarak panteist bir görüşün savunucusu olur Ona göre Tanrı da evren gibi, küre biçimindedir Heraklit'te de panteizm vardır Fakat Heraklit, Ksenofanes'in aksine, Tanrının değişmeyen sabit bir varlık değil, evrendeki tüm değişmelerin düzenleyici yasası olduğunu savunur

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #78
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Elealı Zenon

(MÖ V yüzyıl) Yunan filozofu ve matematikçisi Aristoteles tarafından diyalektiğin kurucusu olarak nitelenir Parmenides'in öğrencisi olan Elealı Zenon'un, mantık ve matematiğin gelişmesinde önemli rol oynayan ünlü paradoksları süreklilik ve sonsuzluk kavramlarının açıklık kazanmasına değin çözümsüz kalmıştır

Zenon, varlığın birliğini ve sürekliliğini ortaya koymak için bulduğu kanıtlarla (ok kanıtı, kaplumbağa kanıtı, vb) hareketin varlığına karşı çıktı Parmenides'in soyut, analitik tarzını sürdürmüş, ama rakiplerinin tezlerinden yola çıkarak reducito ad absurdum (saçmaya indirgeme) yöntemiyle bunları çürütmüştür Aristoteles tarafından diyalektiğin bulucusu kabul edilmesinin nedeni de büyük olasılıkla bu çıkış noktası ve çok etkili olan çürütme yöntemidir

Zenon'un yaşamı süresince matematik çıkarsamalarının etkili olduğunu düşünmek zordur Ama paradokslarıyla ortaya koyduğu matematiksel bir sürekliliğe ilişkin mantıksal sorunlar ciddi ve temellidir Aristoteles'in bunlara getirdiği çözüm de oldukça yetersiz kalır Zenon, Elea tiranına düzenlenen bir suikaste karıştığı için öldürüldü

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #79
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Empedokles

(MÖ 490'a doğru) Yunan filozofu Agrigento'da doğan Empedokles siyaset adamı, kanun yapıcısı, şair, hekim ve müneccim idi Empedokles, Aristoteles'e göre retoriğin yaratıcısıdır Pergamonlu Galenos onu Roma tıbbının öncüleri arasında saymıştır Söylendiğine göre Gorgias onun öğrencisi idi Bugün elimizde Peri Phiseos (Tabiat Üzerine) adlı şiirinden 450 mısra, Katharmoi'dan (Arınmalar) 120 mısra bulunmaktadır

Herakleitos'tan, Parmenides'ten ve Pythagoras'dan yararlanmakla birlikte eklektik bir filozof olan Empedokles'in kendine özgü olan dört unsur teorisi modern kimya çağına kadar süre geldi Bu teoriye göre var olan her şeyi yaratıp meydana getiren dört unsur, su, hava, ateş ve toprak'tır Bu bileşim süreklidir Empedokles, hem Parmenides'e hem de Herakleitos'a hak verir Ona göre hiç bir şeyin başlamadığını ve bitmediğini söyleyen Parmenides haklıdır; çünkü unsurlar, sürekli olarak aynı kalır Her şeyin sürekli olarak değiştiğini öne süren Herakleitos da haklıdır; çünkü, unsurların meydana getirdiği bileşimler, bir an birbirleri ile özdeş değildir

Empedokles'e göre unsurlara iki ilke hakimdir; onları birleştiren sevgi, ayıran da nefrettir Biyoloji alanında Empedokles'de, evrim ve doğal ayıklanma kavramlarını bulmak mümkündür Empedokles aynı zamanda değişimcilik teorisinin de, uzaktan bir öncüsü sayılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #80
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Epiküros

(MÖ 341 - 270) Yunan filozofu Samos'da doğan Epiküros, Aristippos'un hazcı ahlakını geliştirip bunu Demokritos'un atom öğretisiyle birleştirerek kendi öğretisini (Epikürosçuluk) kurdu Midilli (MÖ 306-30) ve Lampsakos'da ders verdikten sonra Atina'ya yerleşti ve satın aldığı bahçede öğrencileriyle birlikte yaşadı Epikurosçuların bu bahçede bir araya geldiği söylenir Bu yüzden bunlara "bahçe filozofları" da denir Bahçenin girişinde şu sözlerin yazılı olduğu bir tabela olduğu da söylenir; "Ey yabancı! Burada mutlu olacaksın Burada haz en üstün iyiliktir"

Doğanın atomların birleşmesinden oluştuğuna inanan Epikuros'un ahlak anlayışı insanın mutluluğa varmasını amaç alır Mutluluğa zevklerin akıllıca ve zorunlu zevklere yönelmesi, doğal ama zorunlu olmayan zevkleri benimsemesi, doğal ve zorunlu olmayan zevklerden de vazgeçmesi gerekmektedir

Demokritos'un "ölümden sonra bir hayat yoktur, çünkü insan ölünce ruh atomları dört bir yana dağılır" sözlerinden etkilenen Epikuros, gayet basit bir şekilde "ölüm bizi ilgilendirmez" diyordu "Biz var olduğumuz sürece, ölüm yoktur; ölüm olunca da, biz artık yokuz" Epikurosçular Stoacıların tersine politika ve toplumsal yaşamla fazla ilgilenmediler

Epiküros'un öğüdü "gizli yaşa!" idi Epikuros kendi kurtuluşcu felsefesini "dört ilaç" adını verdiği şu dört noktada özetledi: Tanrılardan korkmamız gerekmez Ölümden kaygı duymamız gerekmez İyiyi elde etmek kolaydır Korkunç olana katlanmak kolaydır

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #81
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Eugen Dühring

(1833-1921) — Alman filozof ve iktisatçısı, bir süre Berlin Üniversitesinde felsefe ve ekonomi politik dersleri vermiştir Kısa süre sonra gözleri görmez oldu; ölümüne kadar, önce Berlin'de, daha sonra da Nowawes'te, yazar olarak yaşadı Bir burjuva sosyalizminin, toplum düzeninin temelini "bireysel ruhun doğal çabaları"nda gören bu en belirgin temsilcisi, toplumsal üründe işçilerin artan payı teorisini öğretiyor ve geleceğin kurtuluşunu sınıflararası uzlaşmaz karşıtlıkların uzlaşmasından bekliyordu; kendisini insanlığın düzelticisi, iyileştiricisi gibi görüyordu Çok çeşitli konularda konferanslar verdi

Berlin profesörlerine karşı uluorta saldırıları sonucu, kısa zamanda koltuğundan oldu 1870-1880 yılları arasında, sosyal-demokrasi, pek çok yandaş bulmuştu Dühring, birçok yapıtında, toplumsal-felsefi özel bir sistem geliştirdi ki, bu sistem, kendisinin bulmuş olduğunu sandığı bir sürü mutlak "son yargı gerçekleri"nin yardımıyla oluşturulmuştu Hıristiyanlığa karşıydı ve ateşli bir yahudi düşmanıydı

Kendi elinde olmayarak, dolaylı bir şekilde, bilimsel komünizme büyük bir hizmeti olmuştur; Marx'a ve Lassalle'a karşı tutkulu saldırıları ve büyüklük deliliğinin damgasını taşıyan "gerçeğin felsefesi", Engels'in ünlü yergi yazısındaki yanıta yolaçtı: Bay Eugen Dühring Bilimi Altüst Ediyor (Anti-Dühring) kitabı, kısa zamanda yeni devrimci işçi kuşağının felsefe kılavuzu haline geldi Bu yapıtında Engels, Dühring'in yavanlıklar sistemini acımasızca yıkıyor ve ilk kez diyalektik materyalizmin, usta elinden çıkma tam ve açık bir açıklamasını yapıyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #82
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Eukleides

(MÖ 450 - 380) Yunanlı filozof Megara okulunun kurucusu olan Eukleides Sicilya'da Gela veya Megara'da doğdu Önce Parmenides'in, sonra da Sokrates'in öğrencisi oldu Sokrates'in mahkumiyetinden sonra (399) Atina'dan ayrılan öğrencilerini Megara'daki evine aldı Açtığa okula, Platon da devam etti

Megaralı Eukleides, Eleacılık ile Sokrates'in fikirlerini bağdaştırmaya başladı Elea okulu "Varlık tektir" diyordu Eukleides'e göre bu hareketsiz ve ezeli birlik iyiliktir; değişkenlik, kötülük Varlık'la ilgili olamaz Varlık ve iyilik, aynı haklarına rağmen, binbir değişik şekilde görünürler Varlık ve iyilik, Tanrı, bilgelik, akıl, fazilet adlarını alabilirler Öyle görünüyor ki bu anlayışta, Platon'un idealar teorisinin tohumu bulunmaktadır

Eukleides'de, Aristoteles felsefesinde o kadar önemli yer tutan güç ile eylem arasındaki mantıki ayırıma da rastlanır Eukleides doktirini hiç bir düşünce hareketini kabul etmez: Gerçekten de bu inanışa göre her türlü yargı imkansızdır, çünkü fikirler hareketsizdir, aralarında ilişki bulunmadığı gibi hiç bir güçleri de yoktur Kimsenin fikrine doğrudur denilemez, çünkü fikir (idea) gerçektir, kişi ise bir görünüşten ibarettir Eukleides'in felsefesi en soyut safsatacılığa varır Bu yüzden öğrencilerine didişimci (eristikoi) denilmiştir Platon, Eukleides'i Theaitetos adlı diyalogunda konuşturur

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #83
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Fabricius

Alman mütebahhiri ve felsefe tarihçisi 1668’de Leipzig’de doğdu; 1736’da öldü Hamburg Akademisinde belagat ve felsefe profesörüydü Ona felsefe tarihçileri, “Bibliyografların Prensi” unvanını vermişlerdir Olağanüstü bilgilere sahip, araştırıp incelemekte yorulmak bilmeyen bir gayrete sahip olan Fabricius, Latin, Yunan ve Aşağı Latin Kitaplığı adını verdiği üç büyük külliyatıyle kendini ebedileştirmiştir

Felsefe tarihiyle doğrudan doğruya uğraşmamış, fakat bütün felsefe tarihçilerine ve filozoflara muhtaç oldukları türlü tarihsel bilgileri, felsefi belgeleri ve birçok eski filozofların eserlerinden kalan, unutulmuş, dağınık, elde edilmesi güç parçaları nakletmek suretiyle, onlara rehberlik etmiş ve yine birçok unutulmuş ve hatta kaybolma tehlikesi geçirmiş olan düşünür, yazar ve bilginleri, eserlerinde yeniden yaşatmıştır

Asıl adlarını aşağıda verdiğimiz eserleri, türlü eklentilerle büyütülerek tekrar tekrar basılmıştır Bu geniş çalışma, araştırma ve toplama gayretlerine rağmen, örneğin, Aenesidemos’u, Photius’den kalan bir metni yanlış yorumlayarak Ciceron zamanında yaşamış göstermek gibi bazı yanılmalara düşmüş olması, onun gerçek değer ve emeğini asla küçültmez Aristo’yu yorumlayan eserlerin listesini Yunan Kitaplı ad h eserinde vermiştir Aspasius’un Nikomaküs’ün Ahlakı’nı yorumlayan önemli bir parçası da bu kitaplıktadır

Eserlerinin asıl adları şunlardır:

- Specimen Elenchticum et Historiae Logicac (Hamburg, 1799);
- Bibliotheca Lat Mediac et Inf Aetatis;
- Bibllotheca Graecque (Bunun yeni baskısının başında Galien’in hayat ve eserlerine dair Ackermann tarafından
yazılmış geniş bir makale vardır Bu eser 12 cilttir); Bu filozofun adını taşıyan birçok Alman mütebahhir ve
filozofları daha vardır

Bunlardan biri, François Fabricius’dür Alman hümanist ve filozoflarından olan bu Fabricius, 1525’e doğru Duren’de doğmuş, 1573’te ölmüştür Paris’te Turn ve Ramus’un öğrencisi olmuş, Düsseldorf’da rektörlük yapmıştır O, Aristo’ya karşı olan fikir akımlarının kuvvetli olduğu bir dönemde, bu büyük filozofu savunma cesaretini gösterenlerdendir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #84
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Farabi

Ünlü Türk filozofu ve bilginidir (870-950) Türkistan'da Farab bölgesinde doğan Farabi'nin asıl adı Ebu Nasr Muhammet'tir Doğum yerinden dolayı Farabi adıyla anılır İlköğrenimini doğduğu yerde yapan Farabi yükseköğrenim görmek için Bağdat'a gitti

Zamanının ünlü bilginlerinden, bu arada bazı Hıristiyan filozoflarından mantık ve dilbilgisi dersleri aldı Elbette bunlardan önce ve bunlarla birlikte Arapça'yı da çok iyi öğrendi Eski Yunan filozoflarını, bu arada Aristoteles'i inceledi Zamanında yaygın bir ünü olmayan Farabi, ölümünden sonra batıda Ortaçağ Hıristiyan filozoflarının ilgisini çekti

Farabi daha çok metafizik üzerinde çalıştı, felsefeyle İslâm dini arasındaki ayrılıkları, uyuşmazlıkları, çelişmeleri mantık ilkelerine dayanarak gidermek amacı güttü Dini değişmez bir öz olarak aldı ve Aristoteles mantığının verilerini göz önünde tutarak, İslâm dinine felsefi bir nitelik kazandırmağa çalıştı Bu yüzden doğuda İslâm felsefesinin kurucusu sayılır Ona göre, dinle felsefe birbirinden ayrılamaz, felsefe dinin yardımcısıdır; din konuları dışında ve dine karşı bir felsefe olamaz

Bağdat'ta karışıklıklar çıkması üzerine Şam'a giden Farabi, orada 80 yaşında öldü Yüzden fazla eser yazan bilgin, kendinden sonra gelen İbni Sina ve İbni Rüşt gibi ünlü bilginleri büyük ölçüde etkilemiştir

Farabi'nin Aristotelesçi Ortaçağ filozofları üzerindeki etkisi, İbni Rüşt'e duyulan ilgiden ileri gelmiştir Batı kaynaklarında Latince bir adla (Alpharabius) anılan Farabi, kendinden önce ve sonra gelen İslâm filozofları arasında batının en çok başvurduğu kaynaklardan biridir Son zamanlarda, hemen bütün batı dillerinde, büyük Türk-İslâm filozofu üstüne araştırmalar, incelemeler yayımlandı

Başlıca eserleri: El-Medinetül Fazıla (Erdemli Toplum), El-Maani el-Akl (Aklın Anlamları), El-İhsa-ül-Ulûm (Bilimlerin Sayımı), Füsus-ül-Hikem (Hikmetlerin Özleri)

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #85
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Fhavorinus

Yunan filozofu Gol bölgesindeki Arles’de doğmuştur Latince adı, Favorinus Arelatensis’tir Yaklaşık olarak MS 80-90 yılları arasında doğmuş ve 150’de ölmüştür MS II yüzyıl başlangıçların da kendisini göstermiştir Evvela Dion Chrysostome’un ve ihtimal Epiktet’in öğrencisi olarak çalışmaya başlamış, Aristo’yu savunmuş, sonra stoacılara karşı gelmiş ve Epiktet aleyhine bir eser yazmıştır İskenderiye Okulunun o dönemlerde anladığı biçimde bir Eflatunculuğa bağlanmıştır

Fakat, onun zekası bu seçmeci sisteme de bağlı kalamamış Karnead ve Aenesidemos’un sistemlerini tanıdıktan sonra, bunları Eflatun doktrininin en doğru bir yorumlaması saymış ve uzun süre bu doktrine bağlanmıştır Yazmış olduğu bir eserde, kökü Pyrrhon’dan gelen şüphenin on dürtüsünü (motifs) açıklamıştır Felsefe tarihinde bir şüpheci olarak tanınan Favorinus, İmparator Adrien ve sofu Antom zamanında Roma ve Atina’da büyük bir başarıyla hitabet okutmuştur (120-150 yılları arasında)

Kendisi hakkında çok kez hayranlıkla dolu yazılar vermiş olan Auİu-Gelle, onu, konuşkan, sofistler biçiminde uzun söylevler vermeye yetenekli, her konu üzerinde başarıyla söz eden bir filozof sayar Bunun için derslerine her taraftan pek çok dinleyici gelirdi Kendisini İmparator Adrien’e pek sevdirmiş ve onunla, felsefe sorunları üzerinde tartışmalar yapmıştır

Otuz lejyona kumanda eden bir adamın yanılmayacağını iddia ederek, daima imparatorun fikirlerini kabul etmek suretiyle bu sevgiyi devam ettirmiştir Bu suretle Roma’da açtığı felsefe okulunda Yeni Akademinin hafiflettiği şüphecilik sistemini başarıyla okuttu Atina’da Roma’daki kadar başarı göster Burada, D6monax ve H Atticus’le arkadaş olmuştur Plütark da arkadaşlarındandı Favorinus, ya hadım, yada hünsaydı; Lucien, D monax adlı eserinde, onun bu haliyle alay eder Bu eserde, onun beden yapısıyla sesi, gülünç bir surette tasvir edilmiştir

Favorinus, Anlaşılabilen Tasarımlar adında bir eser yazarak, stoacılara karşı, güneşin bile algılanamayacağını (idrak), Yeni Akademiciler tarzında düşünür Plütark ve Akademik Okul başlıklı diğer bir eseri daha vardır Astrolojinin aleyhinde Karnead’ı anımsatan kanıtlar ileri sürmüş, stoacıların kaderciliğine hücum et miş, hiç bir şeyi onaylamayan söylevler ileri sürmüş, kullandığı diyalektik, tarzı ve rasgele söylevler verme tutkusu, onu Yeni Akademi’ye mensup olan bir filozof olarak tanıtmıştır Kendisinin özel bir doktrini yoktur İhtimal, felsefe tarihi olarak yazılmış olan Türlü Şeyler Tarihi ve hatıralar Homeros’un felsefesine dair de bazı eserler yazmıştır Fakat bunların hiç biri zamanımıza kadar gelememiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #86
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Feuerbach

Alman filozofu olan Feuerbach, cinayetler bilgini ve maddeci Feuerbach'ın babasıdır 14 kasım 1775'te jena da doğmuş, 29 mayıs 1883'te Frankfurt'da ölmüştür

Jena'da felsefe ve İena Üniversitelerinde hukuk öğrenimini bitirdikten sonra ilk olarak bu üniversitede daha sonra da Kiel, Lanshut Üniversitelerinde 1805'e kadar hukuk profesörlüğü yapmıştır Daha çok cinayet hukukuna dair yaptığı çalışmaları ile ün kazanmıştır

Cezanın amacı, korkutmada gören bir hukuk sistemine bağlıdır Feuerbach da Fichte gibi, birey hukukunun, adli kanuna ilke hizmetini görmesini ister; hak, saf olarak olumsuz bir müsaade olmamalı, bir yaptırım, bir adli otorite tarafından desteklenmiş olumlu bir ruhsat olmalıdır

Kant'la birlikte ahlak ilkesinin, aynı zamanda hukuk kanunu ilkesi olmasını da ister Yapmak ya da yapmamak hususundaki adli fakülte, bu ilkenin ürünü olmalıdır Fakat, Feuerbach karar verilecek noktaya geldiği zaman ve olumlu ruhsatın pratik akıldan nasıl meydana gelebildiğini sorduğu zaman, bu sorunun çözülemez olduğunu ve Kant'la birlikte eşyanın tabiatına dair yenilgiye uğratılamayan bilgisizliğimizin arkasında kaldığını bildirir Bu ruhsatın akıldan türediği pekin bir gerçektir ama ne şekilde türediği anlaşılamaz der

Feuerbach'a göre, doğal hukukun en yüce ilkesi şudur: "Doğal hukuk bireyin lehine müspet bir ruhsatı gerektirir ve bu ruhsat, olgunun olabilirliğini anlamıyorsak da akılsal bir kanundan türemelidir

Feuerbach, jürinin büyük bir taraftarı değildir Zira, her özel halde bir yasamacı ile yargıçtan biri, cezaları uygun bir şekilde karar altına almaya, diğeri de olguları karıştırmaya ve bundan ahlaklığı takdir etmeye yetenekli olabilir der

Bundan jürinin ellerine bir yasama gücü vermekle,onda, sanığın suçlu ya da masum olduğuna karar vermek ya da vermemek gibi bir fakültenin bulunduğunu kabul etmiş oluruz Bu takdirde de herhangi bir yargıç, aynı surette bir yasamacı olabilir demektir Hukuk felsefesine dair yayımladığı bir çok eserlerden önemlileri şunlardır;

Doğal hukukun Varoluş ve Yetkisine Karşı İleri Sürülebilecek Kanıtlar (Leipzig ve Iena 1705)
Bir Doğal Hukuk Hizmetine Giriş Hizmetini Görmek İçin, Doğal Hakkın Eleştirimi (Altona 1796)
Yüksek Hainlik Cinayetine Dair Felsefi-Adli Araştırmalar (Altona 1798)
Müspet Ceza Hukukunun Temel İlke ve Kavramlarını Yeniden İnceleme (Iena 1799)
Anti-Hobbes (Hobbes'a Karşı) (1798)

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #87
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Friedrich Engels

(1820-1895) — Marx'ın en sevgili dostu ve ayrılmaz savaşım arkadaşı, diyalektik materyalizmin ve bilimsel sosyalizmin ortak kurucusu ve Komünist Parti Manifestosu’nun hazırlanışında Marx'ın yardımcısı; Komünistler Birliğinin ve Uluslararası İşçi Birliğinin ya da Birinci Enternasyonalin kurucularından Marx'ın (1883'te) ölümünden sonra, uluslararası işçi hareketinin manevi önderi ve en büyük otoritesi oldu

Onun başlıca değeri, diyalektik materyalizmi geliştirmesinde ve açıklamasındadır Teorik yapıtları arasında ilk yeri, felsefe konusundaki yergi yazılarına vermek gerekir Bunlar proletarya düşüncesi üzerinde en kalıcı etkiyi yapmış olan ve giderek artan bir önem kazanan başyapıtlardır Engels, bu yapıtlarında, toplumsal sınıfların savaşımları ile ve üretici güçlerin gelişmesi ve doğa bilimlerinin paralel ilerleyişi ile felsefenin diyalektik ilişkilerini ustalıkla ve eşi bulunmaz bir duruluk ve açıklıkla gösterir

Böylece okuru, hep aynı yollardan geçirerek şu gerçeğe götürür: Bütün insanlığı gerçekten kurtaran bir felsefe, ancak diyalektik materyalizm felsefesi olabilir, çünkü, yalnız bu felsefe teorik düşünceyi idealizmin Scylla'sından, mekanikçi kaba materyalizmin Charybde'inden koruyabilecek ve bilginin tutarlı bir materyalist teorisinin zaferini sağlayabilecek yetenektedir

Engels'in bu konudaki başlıca yapıtları: Anti-Dühring, Lessing tarzında hazırlanmış, taptaze bir hava, canlılık, savaşımcı bir güçle dolu bu polemik yapıtı, materyalist dünya anlayışının olağanüstü verimli bir savunmasıdır; Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, felsefenin Hegel'den Marx'a kadar gelişmesi üzerine parlak bir deneme yazısıdır

Daha az tanınan, ama Anti-Dühring ile birlikte Marksistlerin, felsefesinin yeni idealist sistemlerine karşı savaşımlarında temel bir silahı olabilecek bütün niteliklere sahip olan bir yapıtı da Doğanın Diyalektiği'dir Fransa'da birkaç yıl önce yayınlanmış, 1873'ten 1892'ye kadar yazılmış makalelerden ve parçalardan derlenmiştir; —bazı noktalarda son bilimsel bulgularla aşılmış olsa bile— diyalektik materyalizm ve onun doğru yorumu için, savaşım veren herkes için, çağdaş doğa bilimlerinin sonuçlarını uyumlu bir biçimde Marksizmin bünyesine katma zorunluluğunu kafasına koymuş olan herkes için tükenmez bir kaynaktır

Öteki teorik ve yöntem bilimsel önemli yapıtları arasında şunları sayalım: İngiltere'de Emekçi Sınıfların Durumu (1845); Komünist Parti Manifestosu —Manc'la birlikte—; Almanya'da Burjuva Demokratik Devrim (1850-1852) —içerdiği bölümler: "Köylüler Savaşı", "Almanya'da Devrim ve Karşı-Devrim" ve "Reich Anayasası İçin Kampanya"-—; Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm (1880); Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni (1884); Konut Sorunu (1872); ilkel Hıristiyanlık Tarihine Katkı; "Kapital" Üzerine İncelemeler; Erfurt Programının Eleştirisi (1891)

Bunlardan başka, Edebiyat ve Sanat Üzerine, Din Üzerine, "Kapital" Üzerine, Felsefe İncelemeleri, Marx ve Engels'in bu konulardaki seçilmiş metinlerini içerir Engels'in yazışmaları arasında, K Marx-F Engels Yazışmasını (9 cilt) ve Friedrich Engels-Paul ve Laura Lafargue Yazışması'nı (3 cilt) analım

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #88
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Gazali

(1059-1111) Farabi ve İbni Sina'nın karşısına, İslâm felsefesinin üçüncü önemli kişiliği olan Gazali bir eleştirmen olarak çıkar Gazali "şüphecilik" ile "iman"ı birleştirme girişiminde bulunan özel bir düşünür tipidir Gazali, Eflâtuncu Farabi ile Aristocu İbni Sina'yı birer rasyonalist sayar Ona göre bu iki filozof da dogmayı rasyonelleştirmek, yani açık-seçik sözleri aklın anlayabileceği bir şekle sokmak, akıl ile aydınlatmak istemiştir

Böylelikle, Gazali'ye göre, gerek Farabi gerekse İbni Sina aklı imanın üstüne koymuş oldular Oysa Gazali dini, bilimsel bilginin "karşıtı" olan bir şey diye yorumlar Ona göre dinin dogmaları bilimsel açıklamalarla, bilimsel bilgilerle aydınlatılamaz Dinin dogmaları yerine bilimin bilgileri konulamaz Gazali, Farabi'nin ve İbni Sina'nın karşıtı olarak, dogmayı bilgiden üstün sayıyor ve böylece, İlkçağ şüpheciliğini sürdürmüş oluyor

Gazali şüpheciliğin bütün kanıtlarını yalnızca "bilimsel bilgiye karşı" kullanmaya kalkar ve bunun için de bilimsel bilginin son derece önemsiz ve çürük bir temel üzerinde oturmakta olduğunu kanıtlamaya çalışır

Ona göre bilimsel bilgi, kanıtlanması olanaksız bulunan birtakım varsayımlara dayanır Şayet dogmalara körükörüne inanılmasını istiyor diye din eleştiriyorsa, aynı eleştiri bilim içinde yapılabilir Bu görüşünü doğrulamak için de Gazali teorik matematiğin içinde yüzdüğü çözümlenememiş güçlüklere dikkat çeker

Söz gelişi uzay ve zamanın sınırsız bölünebileceği düşüncesi, bu tür güçlükleri içinde taşır Ayrıca Gazali, bilimlerin temellerinden biri olan "doğada her olayın bir nedeni olduğu" varsayımının da güçlüklerle dolu olduğunu gösterir

Sebep ve sonuç kavramları arasındaki ilişkinin hiç de açık olmadığını, birçok kez sebep ile sonuç arasındaki ilişkiyi anlayamadığımızı söyler Sonuç olarak bilim, kanıtlanması olanaksız bulunan temellere dayanır Bunun için güvenilir değildir ve çürüktür

Böylece Gazali bilime saldırmakla dini korumuş, yani bilime karşı şüpheci bir tutum almakla, mistisizme içtenlikle inanmış dindar insan tipini savunmuş ve aynı zamanda dinin dogmalarını akıl ile aydınlatmaya, desteklemeye çalışan skolastiğe karşı da cephe almış oluyor

Farabi, İbni Sina ve Gazali Doğu İslâm kültürünün üç büyük temsilcisidir Önce Doğuda gelişen bu kültür, sonraları Batıya da geçmiş ve İspanya ile Fas'ta büyük bir etki alanı kazanmıştır Nitekim Ortaçağın ilk yarısında tüm İspanyol kültürü tam anlamı ile İslâm kültürünün etkisi altındadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #89
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Gilbert de la Porree

(? -1154) "Chartes Okulu"na bağlı olanlar, daha çok bilgin denilmeyi hak etmiş kişilerdir Bunların en önemlisi ise Gilbert de la Porree'dir Batıda "İslâm" eserlerinin etkisine (özellikle matematik, doğa bilimleri ve tıbba ait eserler) ilk kez bu Chartes Okulunda rastlarız Bu okul İbni Sina'yı biliyordu ve eserlerinden yararlanıyordu İslâm fiziği ve bunun dayandığı Aristo'nun doğa felsefesi ve ayrıca mantığı, Batıya bu okulun yardımıyla girmeyi başarmıştır

Sözünü ettiğimiz bu dönemde; Roscelinus, Abelard, Chartes gibi çeşitli "Fransız" isimleri dikkatimizi çekiyor Fransa bu dönemde ilahiyat ve felsefeye ait araştırmalar bakımından özellik taşıyan bir ülkedir Bu dönemde ulusal özellikler henüz belirmemiştir Söz gelişi Anselmus aslında İtalyandır Fakat sonraları Canterburg Başpiskoposu olmuştur Bu dönemin düşünürleri, doğal olarak, hep "lâtince" yazıyorlardı

Fransa'da XII yüzyılda "ilk üniversite" (Sorbonne) kurulmuştur Bunu XIII yüzyılda İngiltere'de Oxford Üniversitesi izlemiştir Yeni kurulan bu üniversiteler, bilimsel incelemelerin ve Skolastiğin parlak dönemindeki araştırmaların "merkezi" oldu Üniversitelerden önce yalnızca manastırlara bağlı olan medreseler vardı

Üniversitelerde yapılan bilimsel ve felsefî araştırmalara paralel olarak, bu dönemde bir akımın, "Fransisken ve Dominiken" tarikatlarına bağlı olanların başlattığı bir akımın, doğuşuna tanık oluyoruz

Alıntı Yaparak Cevapla

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''

Eski 08-23-2012   #90
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Filozoflar ( Biyografi ) '' Filozof Biyografisi Paylaşım Alanı ''



Gorgias

(MÖ 483 - 376) Yunan filozofu ve sofisti Leontinoi'da (Sicilya) doğan Gorgias MÖ 424'de Syrakusai'lilere karşı yardım istemek için elçilik göreviyle Atina'ya gitti Belagatıyla Atinalıları hayran bıraktı Orada hitabet dersleri verdi, Attikalı hatipleri, hatta Thukydides'i bile büyük ölçüde etkiledi Çok zengin oldu, gösterişli bir hayat sürmeye başladı Çeşitli eserler yazdı, bu arada her şeyin bir görüntüden ibaret olduğunu ileri süren Peri Phisoes e Per Tu Me Ontos (Tabiat ve Yokluk Üzerine) adlı eserini yayınladı Gorgias bilginin imkansızlığını ileri sürmüştür Gorgias'ın görüşleri şu üç yargıda özetlenebilir:

1) Hiç bir şey yoktur

2) Olsa bile bunu bilemezdik

3) Bilseydik de başkalarına bildiremezdik Gorgias doğru bilginin imkansızlığını açık seçik ileri sürmekte ve bu sözleriyle de felsefede Septisizm denilen öğretinin başlamasına düşünsel ortam hazırlamıştır Platon retoriğin özünü ve değerini araştırdığı Gorgias diyalogunda onun retorikçi yanını över Gorgias şiire rakip olabilecek etkili bir düzyazı geliştirmeye çalışmış ve bu amaçla üslup çalışmalarını retoriğin önemli bir bölümü haline getirmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.