Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hastalıklarteşhis, tanı, tedavi

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #76
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





FIBROZ DISPLAZI


Bir ölçüde Paget hastalığına benzeyen fibröz displazide kemik dokusunun anormal kistik büyümesi söz konusudur Bu hastalıkta kemik dokusu daha çok fibröz yapıdadır Nedeni bilinmeyen bu hastalık genellikle ilk çocukluk döneminde ortaya çıkar ve birden fazla kemiği etkileyebilir Fibröz displazinin bir tipi, kızlarda erken cinsel olgunlaşma (Albright sendromu) ile birlikte görülür

Belirtiler

- Özellikle bacağın alt bölümünde kemik ağrısı,

- Yürüme zorluğu,

- Nadir olarak kırıklar ve birçok kemikte şekil bozukluğu,

- Çoğu kez herhangi bir belirti vermez

Teşhis

Fibröz displazinin varlığı, kemik röntgenleri ve biyopsi yapılarak kemik dokusundan alınan örneğin laboratuvarda incelenmesi ile doğrulanır

Tedavi

Fibröz displazi tedavi edilebilen bir hastalık değildir, ancak kemiklerdeki aşırı fıbröz büyüme ameliyatla çıkarılabilir Kemik grefi de (başka bir kemikten alınan dokunun etkilenen bölgeye yerleştirilmesi) gerekli olabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #77
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



FITIKLAR


Çoğu kimse fıtığı ağır kaldırmanın bir neticesi olarak düşünür Esasında fıtığın genel olarak belirli bir nedeni yoktur Herhangi bir kimse hatta yeni doğmuş bir bebeğin bile fıtığı olabilir Karın içi organlarımız ince bir kas örtüsüyle yerlerinde tutulurlar Bu organlardan birinin herhangi bir kısmı bu kas örtüsünün zayıf bir yerinden dışarı çıkar ve fırlarsa veya bu kas duvarını yırtarsa, fıtık oluşur

Belirtileri

- Eğilirken veya bir şey kaldırırken rahatsızlık duymak;

- Kasıkta hassas bir kitle bulunması

Karın bölgesini etkileyen üç tip fıtık vardır Kasık (inguinal) uyluk (femoral) ve göbek (umblikal) fıtığı Başka bir fıtık da hiatal fıtıktır Bu da diyaframın yemek borusuna açılan deliğinden (midenin bir bölümünün) fırlamasıdır Eğer sıkışan bağırsak parçasına kan gitmezse buna bağırsak düğümlenmesi denir

Kasıkta Görülen Fıtık

Erkeklerde fıtık ekseriyetle testise uzanan sperm kordonunun karından çıkıp skrotuma (torba) girdiği yerde belli olur Bu geçitteki (halka) bağ dokusu (dış kasık bağı) zayıflarsa, bağırsağın bir bölümü buradan dışarı çıkabilir ve kasık bölgesinde bir kitle oluşturur Bu doğrudan (direkt) kasık fıtığıdır

Karından çıkan bir bağırsak kitlesi sperm tüpünün yolunu izleyip skrotumdan (torba derisinden) içeri girerse buna dolaylı (endirekt) kasık fıtığı denilir Bu fıtık çok sancılı olabilir ve skrotumu şişirebilir Bu iki tür fıtık erkeklerde görülen her 5 fıtığın dördünü oluşturur Kadınlarda kasık fıtığı az görülür ve karından mesaneye idrar yolu geçitleri saran dokularla bir araya geldiği yerde meydana gelir

Uyluk Fıtığı

Özellikle şişman veya hamile kadınlarda görülür ve uyluğun üst kısmındadır Ana kan damarlarını (uyluk arteri) bacağa taşıyan kanalda oluşur Bu fıtık ekseriyetle kasıkta görülen fıtıktan biraz aşağıdadır Uyluk fıtığının düğümlenmesi olasılığı diğer bütün fıtıklardan daha fazladır

Göbek Çevresi Fıtığı (Paraumilical Hernia)

Bu tür fıtığa çok daha az rastlanır Göbeği saran karın duvarındaki zayıflık nedeniyle göbekte bir kitle meydana çıkar Bazı yeni doğmuş bebeklerde buna benzer bir problem görülür ve ona göbek fıtığı denir Bu türde bağırsağın bir kısmı bir kısmı kanına dönmek yerine göbek kordonunda kalmıştır

Kesi Yeri Fıtıtı (Incisional Hernia)

Cerrahi bin müdahaleden sonra gerektiği gibi eski halini almayan bir karın duvarı fıtık yapabilir Bu tip fıtıklar genellikle az problem yaratır Fakat bağırsakların bir bölümü fıtıktan dışarı çıkıp rahatsızlık verebilir

Baskı yapılarak karın duvarından geri (içeri) itilemeyen fıtıkların sıkışmış ve düğümlenmiş olması mümkündür

Tedavi edilmezse, düğümlenmiş ve sıkışmış olan kısım dolaşan taze kandan oksijen alamaz Neticede kangren olur Bu da hayatı tehlikeye atan ve derhal ameliyat gerektiren bir durumdur

Tedavi

Ameliyat : Birçok fıtık için en iyi tedavi fıtığı ameliyatla karına geri itmek ve karın duvarındaki zayıf adaleyi dikmektir Ameliyattan aşağı yukarı bir ay sonra güç gerektiren normal hareketlerinizi yapmaya başlayabilirsiniz

Diğer Tedaviler

Korsa giymek kabul edilebilir bir fıtık tedavisi şekli değildir Doktorunuz ameliyattan önce problemin ilerlemesini önlemek üzere korse giymenizi isteyebilir Bu kalıcı bir çare değildir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #78
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



FOLIK ASIT EKSIKLIGI


Folik Asit Eksikliği Erkeklerde Kısırlığa mı Neden Oluyor ?

Vitamin B9 olarak da bilinen Folik asit, özellikle sebzelerde, portakal suyunda ve tahıllarda bulunuyor Bugüne kadar folik asitin, özellikle hamilelik döneminde bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişimi için olan önemi üzerinde durulmakta idi

Ancak Kaliforniyalı araştırmacılar folik asit ile ilgili yaptıkları bir çalışmanın sonucunu açıkladıklarında, bu vitaminin farklı bir rolü üzerinde de durulmaya başlandı Araştırma sonuçlarına göre erkeklerde genelde kısırlıkla birlikte olan sperm sayısı azlığı durumunda aynı zamanda folik asit (bir tipi) eksikliği de bulunduğu saptandı

Araştırmacılardan Lynn Wallock (Oakland Araştırma Enstitüsü Çocuk Hastanesinde araştırma görevlisi), yaptığı açıklamada sonuçların erkek üreme sağlığı açısından önemli olduğunu gösterdiğini belirtti

Ancak Kaliforniya Üniversitesi üroloji bölümü öğretim görevlilerinden Paul Turek, sperm sayısının erkek üreme yeteneğinin ancak bir kısmının göstergesi olduğunu belirterek söz konusu çalışmada incelenen sperm sayısı düşük erkeklerin çoçuk yapıp ypamadıklarının incelenmediğini ve erkeğin üreme yeteneği bakımından normal olması için mutlaka normal sperm sayısına sahip olmasının gerekli olmadığını söyledi

24 sigara içen ve 24 sigara içmeyen erkeğin incelendiği çalışmada aynı zamanda, düşük folik asit seviyesinin sperm içindeki DNA bozuklukları ile de ilişkili olabileceği saptandı Wallock, bu durumun bebeklerdeki doğumsal defektlerle ve yavrunun ileri yaşlarda orataya çıkabilecek kanser hastalıkları ile de ilişkili olabileceğini söyledi Çalışmanın tamamı Fertility & Sterility dergisinin son sayısında yayınlandı

Wallock, "Bazen sperm sayısını normal düzeyde saptayabiliriz, ancak sperm içindeki DNA hasarlı olabilir Sperm hücresi DNA içeriden bir paket taşıyıcısıdır Taşıyıcı paketi çok iyi bir şekilde yerine ulaştırabilir, ancak paket açıldığında içindeki DNA nın hasarlı olduğu ortaya çıkar" dedi Ancak bu tespit de öncekiler gibi eleştirilere maruz kaldı

Turek, bu çalışmanın folik asit düzeyi ile doğumsal defektler arasındaki potansiyel riski ortaya koyamayacak kadar basit olduğunu belirtti ve bu çalışma ile tür spekülasyonları ortaya atmanın erken olduğunu söyledi

Oregon Sağlık Bilimleri Üniversitesinden Peter Sutovsky, bu çalışmanın gereksiz yere bazı sigara içenlerin çocuklarına kanser bulaştıracakları (geçirecekleri) korkusuna yol açabileceğini söyledi Ve bu çalışmada sigara içenlerde sadece bir folik asit tipinin eksikliğinin saptandığının altını çizdi

Çalışmadaki sigara içenlerin sigara içmeyenlere göre daha yüksek sperm sayılarının olduğuna dikkat çeken Sutovsky, sigara içenlerin spermlerinde DNA hasarı bulunma oranının daha yüksek olmasından dolayı vücudun üretkenliği koruyabilmek için daha fazla miktarda sperm ürettiğini ortaya attı

Bu üç araştırmacının konu üzerindeki birleştikleri ortak konu ise, erkek üreme sağlığının devamı için iyi bir diyetin gerekli olduğu

Turek, kısırlık problemi olan erkeklerin iyi yemeleri, iyi uyumaları, streslerini azaltmaları ve vücutlarına bir mabet yeri gibi özenli davranmaları gerektiğini söyledi "İyi üreme sağlığı iyi bir beden sağlığı ile mümkündür" dedi

Wallock, erkeklerin her gün 5-9 porsiyon sebze ve meyve yemeleri gerektiğini söyledi 1998 yılında devletin aldığı kararla belirli yiyeceklerin foli asit ilave edilerek güçlendirildiğini ve çoğu erkeğin yeterli miktarda folik asit aldığını belirtti Bununla birlikte folik asit ilavesinin tam etkisinin bilimediğini söyleyen bayan araştırmacı, yüksek miktarda alkol alan, bazı mide ve barsak rahatsızlıkları bulunan ve kanser tedavisi için antifolat ilaçlar kullanan erkeklerin besinlerdeki folik asitten yeterince faydalanamayacaklarını iave etti

Ne Yapmalı ?

Eğer bebeğiniz olmuyorsa (erkek veya dişi olmanız farketmez) yediklerinizi gözden geçirin Wallock, bu küçük çaplı araştırmanın bile beslenme ile erkek üreme sağlığı arasında olası ilişkiler olabileceğini gösterdiğini söyledi ve folik asit yemek konusunda da aşırıya kaçmamak gerektiğini, çünkü nadir de olsa aşırı folik asit tüketiminin hastalığa neden olabileceğini söyledi

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #79
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



GALAKTORRHEA


Normal olarak, sadece doğum yaptığınızda veya 1-2 gün evvel süt salgılarsınız Eğer bunun dışında memelerinizden süt sızarsa olağan dışı bir durumunuz var demektir; buna galaktorrhea (Yunanca gala: süt, rhoia: akıntı) denir Araştırmacılar vakaların yüzde 50 sinde sebebin bulanamadığını, yüzde 25 de sebebin, prolaktinma denilen bir tür hipofiz tümörü olduğunu söylemektedirler Bu tümör genellikle selim olmasına karşın, süt üretimini düzenleyen prolaktin hormonu salgılar kalan yüzde 25te galaktorrhea çeşitli nedenlere bağlı olabilir (Örneğin, hipertiroidizm belirtisi veya bir ilacın yan etkisi), Galaktorrhea ya sebep olan ilaçlar methildopa (yüksek tansiyon için kullanılan bir ila&#231, phenotiazinler (bir müsekkin grubu) depresyona karşı çeşitli ilaçlar ve dekstroamfetamin içerirler

Belirtiler

- Genellikle her iki meme başından beyazımsı veya yeşilimsi akıntı;

- Amenore ile birlikte olabilir

Teşhis

Doktor memenizi ve (bazen kanserle birlikte görülen kanlı akıntı olmadığından emin olmak için) memeden gelen sıvıyı inceleyecektir Tıbbi olarak tarihçeniz, galaktorrheanın aldığınız bir ilacın yan etkisi olup olmadığını aydınlatır Prolaktin seviyenizi belirlemek için kan testleri ve hipotalamus ve hipofizin CT scani (bilgisayarlı tomografi) yapılabilir

Galaktorrhea bir hipofiz tümöründen kaynaklanmadığı takdirde sağlığınızı tehdit etmez Bu cins tümörler yavaş gelişir ve bazıları sonunda olduğu gibi kalır Çoğunlukla ilaçla tedavisi başarıyla sonuçlanır Eğer başarısız olursa ameliyat veya radyoterapi kullanılabilir

İlaç Tedavisi

Hipotiroidizm için tiroksin verilir Hipofiz bir tümörünüz varsa veya testten galactorrhea için hiçbir izahat alınamıyorsa, doktorunuz muhtemelen tümörü küçültebilmek, prolatin seviyesini düşürebilmek için bromokriptin verecektir Bromoktriptin, çoğunlukla belirlenmeyen bir sebepten de olsa, galaktorrhea yı tedavi eder

Ameliyat

Büyük bir hipofiz tümöründe ameliyat gerekli olabilir Çünkü bu tümörler yeniden gelişebilirler Uzun süreli bir bromokriptin tedavisine veya radyoterapi ye ihtiyacınız olabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #80
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



GANGLION


Ganglion, cildin altında beliren bir şişliktir, genellikle el bileğinde olur fakat bazen ayağın üst kısmında veya bileğin (el) iç tarafında veya parmaklarda olabilir

Belirtileri

- Bilekte bir şişkinlik

- Bu şişkinlikle birlikte ağrı, özellikle bilek açıldığı veya eğildiği zaman bulunabilir fakat genelde bu şişlik ağrısızdır

Bir mafsal veya tendon içine sızmış olan koyu bir sıvının birikmesinden meydana gelir Genellikle dokunulduğunda esnektir ve çeşitli büyüklüklerde olabilir

Teşhis

Bir fizik muayene yapıldıktan sonra, başka sorunların varolmadığından emin olmak için bazı testler ve röntgen gerekebilir Teşhisi doğrulamak için bazen ultrason incelemesi yararlı olur

Esas itibariyle zararsızdır Fakat bileğinizde veya ayağınızda bir şişlik fark ederseniz, habis bir tümör gibi diğer nedenleri saf dışı bırakmak için bir doktora danışın Eğer ganglion ağrılıysa doktorunuz ameliyat veya diğer yollarla rahatlama sağlayabilir fakat çoğu durumlarda bu zararsız küçük şişlik tedavi gerektirmez ve yaşayışınızı etkilemez

Tedavi, Ameliyat

Doktorunuz ganglionu birkaç yerden iğneyle deldikten sonra üzerine basınç uygulayarak patlatabilir veya içindekileri iğneyle çekebilir Çoğu vakalarda ameliyat gereksiz görülür fakat gangliyon ağrılı ise ve direnaja cevap vermiyorsa cerrahi olarak çıkartılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #81
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





GILBERT HASTALIGI


Doğumsal ve ailevi bir hastalıktır Nadiren görülür Hafif olan olgularda hastalığın farkına varılmaz Mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte, karaciğer hücreleri kandaki bilirubini alamamaktadır Bazı hastalarda karaciğer içerisine giren bilirubinin ancak bir kısmı konjüge hale çevrilebilir Bu durumda indirekt bilirubin 10 mg a kadar çıkabilir

Hafif derecede bilirubin artışı ile seyreden bir hastalıktır Serumda indirekt bilirubin değerlerinin arttığı gözlenir Toplam bilirubin düzeyi 2-5 mg civarındadır

Doğuştan olmakla birlikte, 15-45 yaşlarında ve erkeklerde sık olarak görülür Zararsız bir sarılık türüdür

Hastalarda bilirubinin arttığı dönemlerde hafif bir halsizlik, bulantı ve karın üst kısmında ağrılar meydana gelebilir Karaciğer ve dalakta büyüme olmaz

Karaciğer testleri ve SGOT, SGPT değerleri normaldir Karaciğer biyopsisi normaldir Hemolitik anemi hastalığı ile karışabilir, ancak kan sayımı ile kolayca ayırt edilebilir

Hastalık şiddetlenme ve hafifleme şeklinde seyreder Yorgunluk, açlık, heyacan ve üzüntülerin sarılığın ortaya çıkışında ve alevlenmesinde etkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır

Tedavi gerektirmez, sarılık bir kaç günde kendiliğinden kaybolur Uzun süren sarılıklarda barbitüratlar verilebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #82
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



GLOKOM (KARASU)


Göz duvarının iç yüzeyi bir basınç altındadır Bu durumu, kabaca, gözkapakları kapalıyken gözün üzerine iki parmakla basarak saptamak mümkündür Göz doktorları özel aygıtlar yardımıyla bu basıncı kesin olarak saptayabilirler Basıncın sürekli artmasına glokom ya da karasu adı verilir Genellikle gözlerin ikisi birden bu hasta1ığa yakalanır Hastalık, görme sinirlerinin zedelenmesine ve görüş açısının daralmasına neden olur Göz içindeki basıncın artması, başka göz hastalıklarında da görülebilir Fakat çoğu zaman tamamen sağ1ık1ı gözleri yakalayan bir hastalıktır ve sinirsel etkenler büyük rol oynarlar

Belirtileri:

İki tür glokom vardır Basit glokom, krizlere neden olmaz, ama görme güçlükleri hastayı doktora gitmeye zorlar Ameliyatlar bu durumda etkili olmaz ve çoğu zaman muhtemel bir kör1üğün önüne geçilemez iltihaplı glokomda geçici göz kararmaları, gözlerin önünde renkli daireler görülmesi, hafif baş ve göz ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkar Şiddetli ve tek yanlı baş ağrısı, göz boş1uğunda dayanılmaz basınçlar yapar Alında, diş1erde, yanaklarda zonklama ve görme güçlükleri glokom krizlerinde ortaya çıkan şikayet1erdir Göz akları kriz sırasında kanlı ve suludur Kornea tabakası dumanlı, gözbebekleri büyük ve sabittir

Seyri:

Glokom krizleri günlerce ya da haftalarca sürebilir Krizler ne kadar uzun sürer ve ne kadar sık görülürse hasta1ığın iyi1eşme ~ansı da o kadar azalır Bazen bir tek kriz kör1üğe yol açabilir Krizler arasında tüm belirtiler sürebilir ya da iltihaplı bir durum olabilir

Tedavi:

Erken tedavi şarttır Eğer bir iyi1eşme olmazsa ameliyat gerekebilir Önemle üzerinde durulması gereken konulardan biri de genel tedavidir Heyecan ve ruhsal zorlamalardan kaçınmalı, hafif giysiler giymeli, giysinin yakaları boğazı sıkmamalıdır Yere doğru eği1erek ça1ışma1ardan, ağır kaldırma ve ağır eşya taşımaktan kaçınmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #83
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



GRIBE KARSI HAZIRLIKLI OLUN


Grip mevsimi yaklaşıyor Özellikle aşı üreticisi firmalar tarafından grip aşısının gerekliliği üzerinde yoğun olarak durulmakla birlikte, risk gruplarına ve iş gücü kaybının büyük sorunlara yol açabileceği mesleklerde çalışanlara aşı yapılmasının faydalı olacağı söylenebilir

Bazı uzmanlara göre, "öldürücü" bile olabilen gripten korunmanın tek yolu, her yıl aşı olmak Ancak aşı bir yıl öncesinin en yaygın hastalık yapan 3 grip virüsüne karşı oluşturuluyor bu nedenle tam bir koruma hiç bir zaman gerçekleşemiyor Aşının yararlı olması için salgın başlamadan önce yapılması gerektiğini, uygun başlangıç zamanının ise Eylül – Ekim ayları olduğunu belirtiyor

Grip virüslerinin neden olduğu akut bir solunum sistemi hastalığı olan grip, alt ve üst solunum yollarını tutarak, genellikle ateş, baş ağrısı ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösteriyor Bu hastalıkla, geçmişte çeşitli yollarla savaşılmasına rağmen gribin henüz tam anlamıyla tedavi edilmediği bilinen bir gerçek Halen gripten korunma yollarının başında ve en etkili yöntem olarak aşılanma geliyor

Toplumdaki her yaştan bireyin aşılanabileceğini, ancak risk grubundaki kişilerin, sağlık çalışanlarınının, risk grubu bakıcılarının ve aile yakınlarının aşılanmaları gerektiğine dikkat çeken uzmanlar buna karşın yumurta alerjisi olanlara grip aşısı yapılamayacağı konusunda uyardı

Aşılama gribe bağlı ölümlerde azalmayı sağlamanın yanısıra işe ve okula devam sürelerindeki kayıpları ve ilaç harcamalarını belirgin şekilde azaltıyor Son yıllarda grip aşısı yaptıranların sayısında hızlı bir artış gözleniyor 1989 yılında dünyada grip aşısı yaptıranların oranının yüzde 33’den 1997’de 655’e yükselmesi dikkat çekiyor

GRİP NEDİR?

Grip, Influenza denilen virüsün, solunum yoluyla insan vücuduna girerek özellikle sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başında salgınlara neden olduğu bir infeksiyon hastalığıdır

Grip enfeksiyonu toplumun yüzde 1’ini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur Toplumun yüzde 10’undan fazlasını etkilemesi ise bir grip salgını anlamına geliyor Grip, tüm dünyada, işe devamsızlığın yüzde 10’undan sorumlu enfeksiyondur

Grip, daha önceden de bilinmesine rağmen aslında 1918 yılında yol açtığı büyük salgınla gündeme oturmuş bir hastalıktır İspanyol gribi nedeniyle 1918 yılında yaklaşık 20 milyon kişi öldü Daha sonra da daha ufak çapta salgınlar görüldü Örneğin, 1957 yılında Asya gribi diye bilinen, 1968 yılında Hong Kong gribi diye bilinen grip salgınları oldukça büyük sayıda insan topluluklarını etkiledi

1957-1985 yılları arasında ortaya çıkan 16 salgının her birinde ABD’de 10 bin-40 bin arasında ölüm vakası kaydedilmiştir

NASIL BULAŞIR?

Grip de nezle gibi, hasta kişilerin bulunduğu ortamlarda, hapşırma ve öksürme yoluyla ve virüs bulaşmış ellerle temas (örntokalaşma) sonrasında kolaylıkla bulaşır

Enfekte olanlar enfeksiyon başlamadan 2 gün öncesinden başlayarak semptomlar başladıktan 7 gün sonrasında kadar virüs yayarlar Bu süre içinde duyarlı kişiler için enfekte olma riski yüksektir Dünya nüfusunun tahmini olarak yüzde 10’u ila yüzde 20’si her yıl gribe yakalanmaktadır

RİSK GRUPLARI

Küçük çocuklar ve 65 yaşından büyük olan kişiler en önemli risk grubunu oluşturmaktadır

Bunların dışında uzmanlar özellikle;

*Şeker hastaları

*Astım ve kronik akciğer hastalığı olanlar

*Transplantasyonlu organ nakli yapılmış hastalar

*Böbrek hastaları

*Bakımevlerinde ve huzurevlerinde kalanlar

*Bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi gören kişiler

*Anne adayları (gebeliğin 3 ayından sonra)

*6 aylık veya daha büyük bebeklere de grip aşısı yaptırılması gerektiğini kaydediyorlar

Yapılan analizler sonucunda Türkiye’de bu gruptaki hasta sayısının 10 milyon olduğu belirlenmiştir

GRİP HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

*Ateş

*Titreme

*Baş, sırt, kol ve bacaklarda ağrı

*Boğaz ağrısı ve kuru öksürük

*Halsizlik

*İştah kaybı

*Kas ve eklem ağrısı

*Bulantı

*Gözlerde yanma

*Burun aktıntısı

Grip, solunum hastalığı veya diğer kronik rahatsızlığı olanlarda çok ciddi durumlara yol açabilir

GRİP, BAŞKA HASTALIKLARA NEDEN OLABİLİR Mİ?

Bütün üst solunum yollarında infeksiyonlara neden olan virüsler gibi, influenza, yani grip etkeni olan virüsler, sadece gribal infeksiyon tablosuyla sınırlı kalmaz;

*Farenjit

*Larenjit

*Sinüzit

*Orta kulak iltihabı da yapabilir

Sağlıklı insanlarda grip, 1 hafta içerisinde kendiliğinden iyileşir Ancak bazı kişilerde, örneğin kronik hasatalık nedeniyle vücut direnci zayıf durumda olanlarda, kalp-akciğer hastalığı olanlarda, yaşlılarda, şeker hastalarında, pnömoni (zatürre), meningoensefalit (beyin iltihabı), miyokardit (kalp kası iltihabı) gibi ciddi ve ağır seyredip ölümle sonuçlanabilecek hastalıklar görülebilir

GRİBİN EKONOMİK VE SOYAL SONUÇLARI

*Üretkenliğin kaybedilmesi ile ortaya çıkan işgücü kaybı

*Küçük çocukların anne ve babalarından çocuklara geçebilecek enfeksiyon riski

*Çalışanların işlerine gidememelerinden kaynaklanan ekonomik maliyetler

*Yalnız yaşayan çocuklu kadınların hem işlerinden kalmaları, hem de çocuklarının karşı karşıya kaldıkları riskler

KORUNMA YOLLARI

Gripten korunmanın en başta gelen yöntemi grip aşılarıdır Grip aşısı, özellikle hastalığa yakalanma ve sonrasında oluşabilecek hastalıklar yönünden risk taşıyan Yüksek Risk Grubu dediğimiz kişilere faydalıdır

Her yıl Eylül sonu - Ekim aylarında tek doz şeklinde yapılmalıdır Aşı ile koruyuculuk sağlıklı kişilerde %80 lere varmaktadır; yaş ilerledikçe koruyuculuk %50 - 60 lara inmekle birlikte hastalığın hafif geçirilmesi sağlanmaktadır

Aşı uygulaması, erişkinlerde omuz kası içine veya cilt altına, 2 yaşın altındaki çocuklarda uyluğun ön-yan kısmına bir sağlık görevlisi tarafından yapılmalıdır Her sene aşı içeriği değiştiğinden kişi o sene üretilen aşı ile aşılanmalıdır Bu şekilde yapılan aşı, 1 yıl kadar gripten koruma sağlar Aşı, embriyonlu yumurta kesesinden elde edilmektedir; bu nedenle yumurta allerjisi olanlar kullanmamalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #84
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



GRIP ve NEZLE


Grip mi yoksa nezle mi oldugunuzu nasil anlarsiniz ?|iki hastalik arasindaki farklar ve korunma yollari aSagida belirtilmiStir:|Grip:|Grip ve nezle ayni yollardan kiSiden kiSiye geçer Hastalarin öksurup aksirmasindan havaya mikroplu su damlaciklari dagilir ve bunlar diger kiSilere solunum yoluyla geçer Ancak grip, nezleden daha yaygindir Bazi kiSilerde, özellikle 65 yaSin ustunde olanlarda zaturree gibi ciddi sorunlara yol açabilir Kalp hastalarinda ölume neden olabilir|Belirtileri:|Grip ateS, titreme, kaslarda agri, agizda ve bogazda kuruluk, baS agrisi, öksuruk ve yataktan kalkamayacak derecede bitkinlik ve uyuma hissi ile kendini gösterebilir Bazi kiSilerde kusma görulebilir Genellikle 7-10 gun surer|Korunma Yollari:|Grip bir çogumuzu ciddi olarak etkilemese bile bazi kiSiler için hastalik tehlikelidir ve bu kiSilerin her yil gribe karSi aSi olmalari gerekir Bunlar arasinda: - 65 yaSin uzerinde olan kiSiler - Astim dahil kronik akciger hastalari - Kalp ve böbrek hastalari ve - BagiSiklik sistemini zayiflatan ilaçlari kullanan hastalari sayabiliriz Her zaman kendinizi saglikli hissetseniz bile eger risk grubu içinde iseniz, doktorunuzdan size aSi yapmasini rica etmelisiniz ASi, size grip mevsimi baSlamadan önce bagiSiklik sisteminizi takviye etmeniz için olanak verecektir Grip aSisi, yaSli kiSilerle veya bagiSiklik sistemi zayiflamiS kiSilerle ilgilenen saglik görevlileri için de tavsiye edilir Grip aSisi, gebe kadinlar ve yumurtaya alerjisi olan kiSiler için uygun degildir Gribi önlemenin diger yolari arasinda gripli kiSilerden uzak durmak, öksurenlerin ve aksiranlarin bulundugu kalabalik yerlere gitmemek ve bulunmamaktir Bazen mikroplar vucudumuza ellerimizden geçtiginden, ellerimizi sik sik yikamak faydali olabilir Olabildiginiz kadar saglikli olmaya çaliSin, sigara içmeyin (sigara içenler nezle ve gribe daha çok yakalanirlar), yeterince dinlenin ve bol bol sebze meyve yiyin|Grip Olunca:|AteSiniz normal duzeyine inip bu seviyede yaklaSik 48 saat kalincaya kadar yataktan çikmayin Yatak istirahati vucudunuzun virusle savaSmasina yardimci olur Bol bol sivi Seyler için AteS için aspirin veya parol gibi ilaçlar kullanilabilir, ancak çocuklarda aspirin kullanmayin Belirtiler kötuleSirse, (örnegin nefes almakta guçluk, öksururken sarimsi veya yeSilimsi balgam, Siddetli baS agrisi, aSiri su kaybi gibi) veya riskli grupta iseniz mutlaka doktora gidin|Nezle|cocuklar yilda ortalama 10 defa, buyukler ise 2-3 defa nezleye yakalanirlar Hastaligin en kötu belirtileri 2-3 gun surer Belirtiler arasinda hafif ateS, baS agrisi, burun akmasi ve aksirma sayilabilir onlem ve tedavi gripte oldugu gibidir Ancak nezlenin aSisi yoktur ve genelde hastalara yatak istirahati gerekmez Gripte oldugu gibi, nezleye tutuldugunuz zaman da baSkalarindan uzak kalarak hastaligin onlara bulaSmasini engellemelisiniz

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #85
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



GRIPTEN KORUNMANIN YOLLARI


Kış, insanların en çok gribe yakalandığı mevsimdir Belirtiler tanıdıktır, ilk olarak boğazda bir karıncalanma, ardından hapşırık gelir; nihayet burun akmaya başlar Bunlara bir de baş, eklem ve boğaz ağrıları, öksürük eklenir ve ateş çıkar Teşhis: grip Çoğu zaman buna yol açan zayıf bir bağışıklık sistemidir Soğuk algınlığına neden olan yaklaşık 200 çeşit virüse karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekir

Soğuk duş

Her sabah soğuk bir duş, özellikle burun - gırtlak bölümünde kan dolaşımını düzenler ve saldırgan virüslere karşı iyi bir savunma oluşturur

Sauna

Saunada terledikten sonra soğuk suyla dolu bir küvete girmek çok önemli Soğuk suyun uyarıcılığı damarları hareketlendirir, metabolizmayı düzenler ve bedenin serbest radikallere karşı savunma gücünü çoğaltır

Ayaklara dönüşümlü sıcak - soğuk su banyosu

Her iki ayağınızı yaklaşık 12 derece soğukluktaki suya daldırın, bir kaç dakika sonra 40 derece sıcaklıktaki suya sokun Bir kaç defa tekrar edin Burada dikkat edeceğiniz nokta, daima soğuk suyla bitirmeniz Bu uygulama, ağız ve gırtlak bölümündeki mukozanın sıcaklığının bir derece yükselmesini sağlar Bu bir derecelik fark ise, hastalığa yol açan virüsleri anında öldürür

Dayanıklılığı arttırıcı egzersizler

Bisiklete binmek veya yürüyüşe çıkmak (en azından haftada iki defa), vejetatif sinir sisteminin düzenleme yeteneğini artırır Ayrıca vücudun serbest radikallerden korunma mekanizmasını güçlendirir

Doğru beslenme

Sağlıklı ve vitamin açısından zengin besinler yemelisiniz A vitamini (süt, balık), C (narenciye), ve E (bitkisel yağlar, bakliyat) antioksidan özelliklere sahip besinlerdir Soğan ve sarımsak, grip virüslerini öldüren bitkisel yağları içerir

Diş etini fırçalamak

Dişlerinizle beraber, diş etinizi, damak ve dilinizi de fırçalamayı unutmayın Bu işlem, mukozanın virüslere karşı dayanıklılığını artırır Bağışıklık sistemini güçlendiren bir diğer etmen de, soğuk suyla yapılan gargara

Doğru giysiler

Bir tek kalın giysi yerine, bir kaç tane ince giysiyi üstüste giymek daha iyidir Ayakların üşümesini engellemek için saf yün çoraplar ve sağlam, kalın ayakkabılar kullanılmalı

Oda sıcaklığı

Odayı aşırı ısıtmayıp devamlı havalandırın En iyisi, bir kaç damla bitki özlü yağ (örnane yağı) damlatılmış nemli bezleri ısıtma cihazınızın üzerine serin

Kış uykusu

Soğuk mevsimlerde, vücudun enerji ihtiyacı artar Bu nedenle daha uzun süre dinlenmek gerekir Yani yeterince uyumak çok önemlidir

Güneşe çıkın

Fırsatını buldukça güneşe çıkın Doğal ultraviyole ışınları, bedenin savunma mekanizmasını uyarır Böylece, kemik oluşumu ve kalsiyum dolaşımı için önemli olan D vitamini üretimi artar Güneş ışığı ayrıca kış depresyonlarına yol açan "üzüntü" hormonu, Melatonin in üretimini azaltır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #86
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





GUATR


Latince boğaz anlamında olan guttur kelimesinden gelen guatr terimi, çeşitli birçok durumu belirtmek için kullanılır Aslında guatr sadece tiroid bezinin büyümesini belirtir Bu büyüme az küçük, lokalize bir şişkinlik şeklinde, veya her iki lobun daha genel bir şişkinliği şeklinde olabilir

Büyüyen tiroid bezi hormonunu, normal, normalin altında veya aşırı ölçüde salgılayabilir Nadir durumlarda büyüme nefes borusunun çevresini sararak nefes borusunun daralmasına yol açar Bu büyüme yutkunmayı zorlaştırabilir şaşırtıcı olan şey, genelde guatrların fazla rahatsızlık vermemesidir Kişinin boğazında bir basınç veya şişkinlik hissi duyulduğu çoğu vakalarda rahatsızlık duygusal gerginlikten kaynaklanmaktadır

Geçmişte guatrın en sık görülen nedeni, toprağın iyot yönünden yetersiz olduğu bölgelerde beslenmedeki iyot eksikliğiydi İyotlu tuz piyasaya çıktıktan sonra, guatr çok daha nadir görülür oldu, hem de şimdi yiyeceklerimiz öyledir ki insan iyotlu tuz kullanmasa bile iyot eksikliği olma ihtimali pek yoktur Dünyanın başka yerlerinde eksiklikleri pek de az rastlanan bir durum olmasa da Amerika Birleşik Devletleri nde iyot takviyesi almak gereksiz ve dolayısıyla arzu edilmeyen bir şeydir

Basit Guatr

Basit guatrın özelliği, tiroid bezinin yumuşak ve yaygın şekilde büyümesidir En yaygın olduğu dönemler hamilelik ve buluğ çağıdır şayet basit guatr estetik problemi yaratacak kadar büyükse, küçültmek için tiroid hormonu verilebilir

Graves Hastalığı

Graves hastalığı, genellikle tiroid bezinde hafif, fakat genel bir şişme meydana getirir Bu, tiroid bezinin 1 aşırı derecede uyarılmasının sonucudur Bazen bezin kendisi de büyüyebilir

Adenomlu Guatr

Adenomlar, kendilerini bezin geri kalan kısmından bir duvar gibi ayıran az çok normal tiroid dokusu büyümeleridir çok sık rastlanmayan bir durum olarak, bir veya daha fazla adenom aşırı miktarlarda tiroid hormonu üretir ve bunun sonucunda hipertiroidizm ortaya çıkar Bazen de ender olarak bir adenom nefes borusunu kısmen tıkar ve bu durum yüzeysel olarak astımı andıran bir nefes alma zorluğu doğurabilir

Tiroid Kanseri

Çoğu tiroid kanserleri yavaş gelişir Bunlar, boyundan radyasyon tedavisi görmüş olan kimselerde bir ölçüde daha sık görülme eğilimi gösterirler Sık görülen tipleri papiler ve folüküler tiplerdir Papiler tipi boyundaki lenf bezlerine yayılma (sıçrama) eğilimi gösterir Folüküler tipi akciğerlere ve vücudun daha uzak yerlerine atlayabilir

Tiroid kanseri gelişirken, başlangıçta tiroid bezinde küçük bir şişkinliktir ve bir adenomdan kolayca ayırt edilemeyebilir

Kanserli olduğundan şüphelenilen şişkinlikten iğneyle doku alınıp mikroskop altında incelenir Bu test her zaman şişkinliği kanserli olup olmadığı konusunda net bir cevap sağlamazsa da alınan sonuç şişkinliği cerrahi olarak çıkartılmasında yol göstermeye yeterli olur

Ameliyatta şişkinliğin habis olduğu ortaya çıkarsa (patalog, cerraha çıkartılan şişkinliğin habis olup olmadığını birkaç dakika içinde söyleyebilir), cerrah tiroid bezinin büyük bölümünü çıkartacaktır Belirli şartlar altında ameliyattan sonra cerrahi tedaviyi desteklemek için radyoaktif iyot verilebilir ilaç olarak tiroid hormonu vermenin de geri kalan kanser hücrelerinin büyümesini geciktirdiği düşünülmektedir

Tiroid Bezinin Medüler Kanseri

Bu az görülen bir tiroid kanseri çeşididir Bu kanserin hücreleri Kalsitonin denen bir hormon salgılar ve kanserin ilerlemesi kandaki Kalsitonin konsantrasyonunu ölçülmesi yoluyla izlenebilir Medüler karsinom sıklıkla aynı ailenin üyeleri arasında ortaya çıkar ve buna tutulan kişide aynı zamanda feokroma sitoma da bulunabilir

Lenfositik Tiroidit

Bu tip guatra bazen Hashimoto hastalığı denir; bu isim hastalığı tarif eden Japon pataloğun adıdır Bu durumda anormal bir antikor, tiroidin normal fonksiyonunu kaybetmesine neden olur Bu etki hipotiroidizme yol açar Genelde bez orta derecede büyümüştür ve doku olarak oldukça esnek lastik gibidir

Genellikle tiroid hormonu tedavisi bezin küçülmesini sağlar; öyle ki ameliyata gerek kalmaz Bu, bütün tiroid bozuklukları içinde en çok görülebilir Antikoru tespit etmek için yapılan kan testi teşhise yardımcı olur ve yapılacak tiroid iğne biyopsisi genellikle bunu teyid edecektir

Subakut Tiroidit

Bu, yutkunma ile artan bir tiroid ağrısına yol açan, az görülen bir durumdur Tiroid bezi hafifçe büyümüş olup çok hassastır Sedimantasyon hızı testi denen özel bir test yapılabilir Subakut tiroidit durumunda sedimantasyon hızı çok yüksek, tiroid hormonu değerleri düşük veya yüksek olabilir

Tiroid genellikle birkaç ay içinde normale döner Çoğu zaman aspirin, belirtiler düzeltebilir, yalnız doktorunuz, eğer belirtileri daha belirgin hale gelirse kortikostiroid ilaçlar verebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #87
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



GUILLAIN-BARRE SENDROMU


Guillain Barre sendromu akut bir sendrom olup periferik sinirlerin tümü ya da bir bölümü üzerinde ciddi hasara yol açar Hastalık, sinir liflerini kaplayan miyelin tabakasının iltihaplanması ve tahrip olmasından kaynaklanır

Belirtiler

- Ayak veya el parmaklarına yayılan uyuşmalar ve karıncalanma;

- Kas zafiyeti

- Yaygın karıncalanma ve uyuşma;

- Solunum zorlukları

Guillain-Barre sendromunun nedeni belli değildir ancak vakaların üçte ikisinde viral bir enfeksiyondan sonra ortaya çıktığı görülür Bu viral enfeksiyon, Epstein-Barr virüsünde olduğu gibi bir tür herpes olabileceği gibi, grip, nezle veya diğer basit enfeksiyonlardan sonra da ortaya çıkabilir Bu sendrom ayrıca Hodgkin hastalığı gibi diğer rahatsızlıklarla da beraber görülebilir

Tüm vakaların yüzde beş ile onu bir ameliyat sonrası ortaya çıkmaktadır Kısa bir süre için, Guillain-Barre sendromuna bir aşının neden olduğu düşünülmüşt&am p;#252; 1976-1977 yıllarında yaygın bir grip aşısı kampanyasından sonra bu kanıya varılmıştı Ancak yürütülen araştırmalar bunun doğru olmadığını ortaya koymuştu Belirtiler, neden olan iltihaplanmadan birkaç gün ile bir-iki hafta, veya bir ameliyattan bir veya dört hafta sonra görülebilir El ve ayak parmaklarında karıncalanmanın ardından genel bir kas zafiyeti oluşabilir Bu zafiyet hissi giderek bacaklardan kollara ve yüze yayılır ciddi vakalarda zafiyet felce dönüşebilir ve solunum kasları etkilenebilir Göz, yüz, konuşma, çiğneme ve yutkunma ile ilgili kaslara da yayılabilir

En ağır şeklinde, Guillain-Barre sendromu acil tıbbi müdahale ve hastanenin yoğun bakım servisine kaldırılmayı gerektirebilir Bu rahatsızlığı olan kişilerin bazıları hastalığın bir aşamasında solunum yardımına gereksinim duyarlar

Genelde, iyileşme birkaç ay süren bir devre sonrasında gelir Ciddi şekilde etkilenmişseniz, uzun süren rehabilitasyon dönemine gereksinim vardır Tüm vakaların yaklaşık yüzde onunda geçmeyen bir sakatlık kalır Ölüm oranı yüzde üç ile dört arasında değişir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #88
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



GUT HASTALIGI


Hastalığın diğer isimleri: podagra, damla hastalığı, nikris

Pürin adı verilen ve bir madde ile ilgili meydana gelen sorunlar nedeni ile gelişen bir hastalıktır

Metabolik ve renal adı verilen iki tip gut hastalığı vardır Metabolik olarak adlandırılanda; pürinli maddelerin fazla yapımı, renal tipinde ise pürinli maddelerin böbreklerden yetersiz düzeyde atılması söz konusudur

Her iki durumda da vücutta artan pürin maddesi sonunda ürik asite (ürat) dönüşür ve vücutta ürat miktarı artar Kanda artan ürat eklemlerde, deride, eklem kılıflarında ve kulak kepçesinde birikir Bunlara tofus adı verilir

Hastaların %90 ından fazlası erkektir Ayrıca yaş ilerledikçe kandaki ürik asit miktarı artar

Zamanla beyin ve böbrek damarlarında sertleşme ve darlık meydana gelebilir Gut hastalarında böbrek taşı gelişimi sıktır

Gut hastalığının tanısının konulabilmesi için; dokularda ürat kristalleri birikmeli ve en az bir eklemde artrit meydana gelmesi gerekir Yani kanda ürik asit miktarının artması tek başına gut hastalığı tanısı koydurmaz Hastalık akut ataklarla seyreder

Ailevi bir durum söz konusudur Aşırı beslenme ve alkol bu hastalığın gelişmesine katkıda bulunur

İlk ortaya çıkışı ve ilk gut atağı genelde ayak başparmağının ilk ekleminde ortaya çıkar Eklem şiş, üzerindeki deri kırmızı-leylak rengi karışımı ve son derece ağrılıdır

Atakların tedavisi

Hasta yatak istirahatine alınır ve kolşisin, antiinflamatuvar, kortikosteroid grubu ilaçlar kullanılır

Ataklar arasında yapılacak tedavi

Gut krizi tedavi edildikten sonra; soğuk ve rutubetten korunulur, günde 2-3 litre su içilir ve kilo vermeye çalışılır

Diyet: Bol miktarda pürin içeren sakatatlar, konserve balıklar ve diğer deniz ürünleri, et suları alınmamalıdır Diğer beyaz etler ve sığır eti az miktarda alınabilirAlkol kesinlike zararlıdır Çay, kahve ve kakaoda az miktarda pürin bulunur, bunlar az miktarda alınabilir Baklagiller de bol miktarda pürin içerir, bu nedenle alınmaz Pirinç alınabilir, tereyağında pürin yoktur

Ürik asit yapımını azaltan ilaçlar kullanılır: allopürinol

Ürik asit atılımını arttıran ilaçlar kullanılır: probenesid, sulfinpirazon

Ürik asit normal değerleri:

Erkeklerde : 25 - 80 mg / dL

Kadınlarda : 15 - 60 mg / dL

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #89
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



HALLUKS VALGUS


Ayak başparmağı diğer parmağın üstüne bindiğinde bunyon oluşur Bu durum, halluks valgus (Latincede çarpık anlamına gelen valgus ve ayak başparmağı anlamına gelen halluks sözcüklerinden gelir) denilen kalıtımsal bir özelliğin sonucudur ve ayakta şekil bozukluğu-na neden olur Ayak başparmağının ayağa birleştiği bölüm, ayağın normal profilinin dışına taşarak, bunyon denilen çıkıntıyı yapar Bunyon sürekli sürtünmeye maruz kaldığı için, bu bölgedeki deri zamanla kalınlaşır

Belirtiler

- Ayak başparmağının ayağa birleştiği bölümde kemiksi bir çıkıntı

- Ağrı ve hareket kısıtlılığı da olaya eşlik eder

Bu hafif ancak yaygın sorun kadınlarda daha sık görülür Bazı kişiler genetik olarak bunyona eğilimli olsa da, daha çok yüksek topuklu ve sivri burunlu dar ayakkabıların giyilmesi sonucu oluşur

Teşhis

Doktorunuz teşhisi doğrulamak için birkaç açıdan röntgen çektirebilir

Bunyon genellikle hafif bir rahatsızlığa neden olur Bununla birlikte, bunyona bursit ya da osteoartrit eşlik ederse ağrı ve eklemde katılık oluşabilir Bunyon ayağınıza uygun ayakkabı bulmanızı zorlaştırabilir ve uygun ayakkabıların dış görünüşü de hoşunuza gitmeyebilir Eğer ağrınız olursa, doktorunuza başvurun

Tedavi

Ayağınıza iyi uyan ayakkabıların kullanımı çoğu kez en iyi çaredir ve bunyonun yarattığı rahatsızlığı önleyebilir Eğer bursit gelişirse, eski bir ayakkabının bunyonun üstüne gelen bölümünde açılacak bir delik rahatlama sağlayacaktır

Bunyonun üstüne konacak yumuşak bir yastıkçık yararlı olabilir Bazı nadir durumlarda fazla kemik dokusunu çıkartmak ve kemiğe eski biçimini vermek için ameliyat yapılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #90
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



HAREKETSIZLIGIN BEDENSEL ETKILERI


Hareketsizliğin insan organizması üzerinde olumsuz etkiler meydana getirdiği, çok eski dönemlerden beri bilinmektedir Beden hareketliliğini azaltan bir hastalık, yaralanma veya belirli bir neden olmadan insanların sedanter yaşam tarzını seçmeleri sonucunda, organizmanın pek çok fonksiyonunda gerilemeler ortaya çıkmaktadır 1960 lı yıllarda başlayan uzay hekimliği çalışmaları çerçevesinde, uzun süreli uzay yolculukları sırasında insanların karşılaşacakları yerçekimsiz ve hareketsiz yaşam koşullarında organizmada oluşan değişiklikler ayrıntılı olarak incelenmiştir Bu çalışmaların paralelinde, tüm dünyada hareket azlığının kardiovasküler risk faktörlerinden biri olarak kabul edilmesiyle birlikte konuya ilgi artmış ve çalışmalar hızlandırılmıştır

Hareketsizliğin olumsuz yöndeki etkileri başlıca 4 grup insan üzerinde incelenmiştir:

1Hastalık ya da yaralanma sonucu uzun süre yatak istirahati yapan kişiler,

2Çeşitli paralitik (fel&#231 durumlar nedeniyle nöromüsküler (sinir-kas iletimi) aktivitesi önemli ölçüde kısıtlanan hastalar,

3Yerçekimi etkisini azaltan, oturma, yatma gibi değişik pozisyonlarda uzun süre kalan kişiler,

4Uzay yolculuklarında ve uzun süreli su altı çalışmalarında yer çekimsiz ortamda bulunanlar

Sayılan bu inaktivite tiplerinin her biri, kısa süre içinde, gizli fizyolojik değişikliklere yol açabilmektedir

Ortostatizm gibi belirgin klinik tablolar 5-7 gün içinde ortaya çıkabildikleri halde, ankiloz veya böbrek taşı gibi komplikasyonlar, ancak bir kaç ay sonra görülebilirler

Hareketsizliğin mekanizmasının daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla, fizik kapasiteyle ilgili bazı kavramları hatırlatmakta yarar var:

1Fonksiyonel kapasite : Zorlu bir çaba sırasında varılan maksimum metabolik değeri ifade eder

2Fizyolojik maksimum potansiyel : Aynı kişinin sistemli bir antreman programından sonra varabildiği maksimum metabolik değerdir

3Fonksiyonel rezerv : Fonksiyonel kapasite ile fizyolojik maksimum potansiyonel arasındaki farktır

Hareketin daha da azalması, örneğin kesin yatak istirahati halinde, fonksiyonel kapasite iyice azalır Daha sonraki dönemde bu durumdaki bir kişiye birden bire aşırı fizik aktivite programı verilirse, fonksiyonel kapasitede iyileşme sağlanamaz Kişinin önceki fonksiyonel kapasitesi ve rezervi dikkate alınarak yavaş yavaş artan yoğunlukta bir egzersiz programı verilerek durumu düzeltilmeye çalışılır

Düzenli fizik egzersizler yapan kişinin fonksiyonel kapasiteleri, fizyolojik maksimum potansiyel düzeyine çok yakın olduğu halde sedanter kişilerde fonksiyonel kapasite düşüklüğü çok belirgindir Fonksiyonel rezerv önemli ölçüde azalmıştır

Uzun süreli hareketsizliğin sistemler üzerindeki etkilerini şu şekilde özetleyebiliriz Merkez Sinir Sistemi Duygusal algılamada azalma olması nedeniyle bazı duyu bozuklukları gelişebilir, parestezi ve ağrı eşiğinde düşmeler görülür

İstirahat sırasında kaslarda kasılmalar yapılmadığı taktirde, motor verimlilikte azalmalar belirir Özellikle felçli hastalar durumun çok belirgin örneğidir

Sedanter kişilerde otonom sinir sistemi oldukça dengesizdir Düşük veya aşırı aktivite şeklinde fonksiyonel bozukluklar saptanabilir Bu dengesizlik kardiovasküler sistemin çalışmasını da olumsuz yönde etkiler

Aktivite azlığı, kişilerde anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sorunların gelişmesine de zemin hazırlar

- Hareket Sistemi: Hareket azlığının uzun zaman sürecinde en belirgin etkileri hareket sistemini oluşturan elamanlardan ortaya çıkar

En önemli belirtiler kas ve kemik dokularında görülen değişikliklerdir

Hareket azlığıyla birlikte kas gücü azalmaya başlar Örneğin hiç bir fiziksel rahatsızlığı olmayan bir kişinin bir haftalık kesin yatak istirahatinden sonra eldeki kavrama gücü % 20 oranında azalır Kas gücündeki bu azalmaya parelel olarak, kişinin dayanıklılığında da azalma olur Diğer taraftan hareketsiz kaslarda, kısa süre içinde atrofi (kas kaybı) gelişir Atrofinin derecesi, hareketsizliğin süresine bağlıdır

Atrofi, güç kaybı ve duyarlılığın azalması sonucu, hareketlerin koordinasyonunda yetersizlik ortaya çıkar Bu durum hem alt, hem de üst uzuvlarda görülür ve günlük yaşamda beceri isteyen aktivitelerin yapılmasında veya sportif aktivitelerin yapılışı sırasında eksiklik ortaya çıkar

- İskelet Sistemi: Hareketsizliğin en olumsuz etkilerinden biri, kemik dokusunda ortaya çıkan osteoporozdur Bilindiği gibi kemik yapımının düzenli olabilmesi ve kemik kitlesinin yenilenebilmesi için, tendonların (bağlar) çekme fonksiyonu ile oluşan gerilmelere ve ayak ta durma sırasındaki yer çekimi kuvvetine gereksinim vardır Hareket azaldığı durumlarda ise kemiğin organik ve inorganik elemanlarındaki kayıplar sonucunda, kemik kitlesi azalmaya başlar, kemikteki kalsiyumun mobilize olmasıyla geçici bir hiperkalsemi (kan kalsiyum seviyesinin artışı) ve yumuşak doku içinde ektopik kalsifikasyonlar (kemikleşmeler) gelişebilir Sonuçta kemiklerin kırılganlığı artar ve kendiliğinden yada minör travmalarla kırılma olasılığı ortaya çıkar

Kemik dokusunun yanı sıra eklemlerde aktif ve pasif hareketlerin azlığına bağlı sertlikler gelişir ve eklem hareket açıklığı azalmaya başlar Başlangıçta geri dönüşebilir nitelikte olan sertleşme, hareketsizliğin uzun sürmesi halinde kemiksel nitelik kazanır ve geri dönüşümü mümkün olmayan eklem hasarları ortaya çıkar

- Kardiovasküler Sistem: Uzun süre hareketsizlik sonucunda kardiovasküler sistem büyük zarar görür ve bazal koşulların üzerindeki metabolik gereksinimleri karşılayamaz duruma gelir

Kardiovasküler sistemdeki gerilemenin en belirgin göstergesi, maksimum oksijen tüketiminin (Max V02) azalmasıdır

10 günlük yatak istirahatından sonra tamamen sağlıklı ve genç kişilerde dahi Max V02 nin % 20 oranında, kalp atım hacminin ise % 10 oranında azaldığı gösterilmiştir Bir kaç günlük istirahatten sonra dahi, aynı şiddetteki egzersize verilen nabız yanıtında artma olmaktadır

Kardiovasküler sistemle ilgili bir diğer olumsuz gelişme kan basıncıyla ilgilidir Uzun süre istirahatlarden sonra ortostatizm denilen durum gelişmekte ve kan basıncı dengesi bozulmakta ve kişi ayağa kalktığında ani tansiyon düşüklüğü olmaktadır

Toplar damarlar üzerindeki kasların pompalayıcı etkilerinin azalması sonucu venöz yatakta birikmeler olmakta ve tromboflebit gelişebilmektedir

Pıhtılaşma mekanizmasındaki değişiklikler, trombosit kümeleşmesindeki artış, tromboflebit gelişmesine yardımcı olmaktadır

- Solunum Sistemi: Hareketsizliğe bağlı olarak solunum sistemi ile ilgili hemen tüm parametrelerde gerileme olur ve sonunda kısıtlayıcı tip solunum bozukluğu tablosu ortaya çıkar

Sağlıklı kişilerde solunum parametrelerinde önemli bir düşme görülmemesine karşın istirahat süresinin uzaması durumunda, örneğin felçli hastalarda, solunum kapasitesi ve fonksiyonel solunum kapasitesinde % 25-50 oranında azalmalar olur Sınırlayıcı tarzdaki gelişmeler ve yatay pozisyonun akciğer dolaşımı üzerindeki etkisi sonucu solunum-kanlanma oranında önemli bozukluklar ortaya çıkar

Ayrıca mukus temizleme fonksiyonlardaki azalmaya bağlı olarak, solunum sisteminde mukus birikmeye başlar Bu koşullar altında öksürük mekanizması bozulur Karın kaslarındaki zayıflık durumu daha da kötüleştirir ve basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunda ciddi akciğer rahatsızlıkları gelişir

- Sindirim Sistemi: Hareket azlığı, sindirim sistemindeki aktivitelerin azalmasına yol açar Bu azalma, hem içeriğin ilerletilmesinde hem de salgılama fonksiyonlarında olur Sonuçta bir taraftan iştah kaybı gelişirken, diğer taraftan bağırsak hareketlerindeki azalma nedeniyle kabızlık görülür

- Endokrin (hormonlar) ve Böbrek (renal) Sistemler: Endokrin sistemin diğer sistemlerle karşılıklı etkileşmesi sonucu, önemli metabolik ve renal değişiklikler görülür

Vücudun uzun süre yatay pozisyonda kalması nedeniyle hücre dışındaki sıvılar, kılcal damar yatağının venöz (toplar damar) kısmına geçer ve kirli kanın kalbe dönüşünde artma olur Sonuç olarak, sağ atriumun (kalp kulakçığı) hacim sensörlerinde bir uyarılmayla birlikte antidiüretik hormonda azalma ortaya çıkar ve idrar çıkışı artar

Hareketsizliğin etkisiyle sodyum ve kalsiyum atılımı da artar

İdrarla fazla kalsiyum atımı, üriner yolda tıkanma ve enfeksiyon faktörlerinin etkisiyle, hareketsiz kişilerde idrar yollarında taşlar oluşmaya başlar

- Deri: Uzun süreli hareketsizlik, deri ve deri üzerindeki oluşumları da olumsuz yönde etkilenir

Deri altındaki yağ dokusundaki incelme ve deri gerginliğinin bozulması nedeniyle basınç yaraları gelişebilir Aynı vücut bölgelerin sürekli olarak basınç altında kalmaları ve bu bölgedeki basıncın kılcal damar basıncın üzerine çıkması, yara oluşumunu kolaylaştıran dış etkenlerin başında gelir

Saydığımız tüm bu olumsuz gelişmeler, hareketsizliğe bağlı problemlerin yalnızca bir kısmıdır

Hareketsizliğin uzun sürdüğü durumlarda, olumsuz gelişmelerden etkilenen doku ve sistemler durmadan artar ve bir noktada yaşamı tehdit eder duruma gelebilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.