Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Cinsellik

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cinsel, dan, geldikcom, hastalıklar, özel

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #76
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



Akraba Evlilikleri



Her insanda 23 çift kromozom vardır Her bir çift kromozomun bir tanesi anneden, diğeri babadan gelmektedir Kromozomlar, kalıtımımızla ilgili olan DNA'yı içerir DNA'nın fonksiyonel ürün kodlayan bölümler ise Gen denir

Herbir kromozomda binlerce gen vardır Her gen, kromozom üzerinde özel bir yere sahiptir Genler bir kuşaktan diğerine aktarılan kalıtsal birimlerdir

Bazı hastalıkların ortaya çıkmasında sadece anneden veya babadan bozuk gen aktarılması yeterliyken, bazı hastalıklarda hem anneden hem de babadan bozuk olan genin alınması sonucu hastalık ortaya çıkar Böyle bir durumda anne ve baba sağlıklı olabilirler, ancak bozuk gen taşımaktadırlar; yani tıp dilinde Heterozigot olarak adlandırdığımız durum söz konusudur Hastalığın ortaya çıktığı çocuk ise Homozigot'tur yani her iki bozuk genide aldığı için hasta olmuştur İşte bu kalıtıma Otozomal Resesif Kalıtım denmektedir Otozomal resesif kalıtımda, aynı bozuk geni taşıyan anne ve babanın hasta çocuk sahibi olma ihtimali %25'tir

Akraba evliliklerinde, hem annenin hem babanın aynı bozuk geni taşıma ihtimali, akraba evliliği yapmayan diğer kişilere oranla daha yüksek olduğu için, çocuğun da hasta doğma ihtimali, normal populasyona göre artmıştır Bununla beraber, düşük ve ölü doğum ihtimali de artmıştır

Son yıllarda yapılmaya başlanan calışmalar, ülkemizdeki kan yakını evlilik oranını %21-40 arasında belirlemiştir Almanya'da ise bu oran sadece %0,1- 0,3 arasındadır

Akraba evliliği yapmış anne adaylarına tavsiyem, gebelikleri sırasında genetik danışma almaları olacaktır

DrSeval YAĞMUR TÜRKMEN

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #77
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



AİLE PLANLAMASI



Ülkemizde henüz yeterince uygulanmıyor

UZMANINA SORUN

Sorunlarınızı UzmDrAhmet Turker Bu sayfalarda yanıtlıyor

Toplumların eğitim düzeyi yükseldikçe, doğurma oranı azalmaktadır Bu, doğum kontrolu ve kürtaj uygulamalarının bir sonucudur Günümüzde,kadınlar eskisine göre ilk adetlerini daha erken yaşta görmekte ve cinsel ilişkiye daha erken başlamaktadır Doğum oranı azaldığı için, (kesin bir korunma yöntemi olmamakla birlikte) emzirme doğum kontroluyla ilgili önemli bir etki de göstermemektedir Bu nedenle, herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanılmadığı takdirde, çocuk sayısını sınırlandırmak bugün daha da zordur Yaygın olarak kullanılan doğum kontrol yöntemlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1 Doğum Kontrol Hapları

2 Uzun etkili doğum kontrol yöntemleri (enjeksiyon,implant vs)

3 Spiral

4 Bariyer yöntemleri (diafram, spermisid, prezervatif vs)

5 Doğal yöntemler (takvim ve çekilme yöntemleri)

6 Cerrahi sterilizasyon (kısırlaştırma)

Ülkemizde bunlardan hangisinin ne oranda kullanıldığı hakkında yeterince bilgi sahibi değiliz Ancak gelişmiş ülkelerde, en çok kullanılan yöntem doğum kontrol haplarıdır; özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar nedeniyle, son yıllarda prezervatif kullanımı da artmıştır Daha çok kadınlarda olmak üzere, her iki cins için de cerrahi kısırlaştırma yöntemi kullanımında dikkat çekici bir artış gözlenmektedir

Aile planlaması yöntemlerini şu şekilde de sınıflandırabiliriz:

1 Dönüşümsüz yöntemler: Sonradan hiç çocuk istemeyen çiftler için cerrahi kısırlaştırma yöntemi idealdir Bunun tekrardan düzeltilmesi mümkündür ama, düşük bir olasılıktır Yan etkilerinin çok az olması ve nispeten basit bir yöntem olması nedeni ile tercih edilir Erkek kısırlaştırması, lokal anestezialtında 10-15 dakika süren bir işlemdir Kadın kısırlaştırma işlemi ise, genelanestezi altında laparoskopik yöntemle 15 dakikada yapılan ve hastanın aynı gün evine gönderildiği, basit bir cerrahi girişimdir Açık ameliyat (minilaparoto-mi) ile yapılırsa hasta birkaç gün hastanede kalabilir Başarısızlık oranları, erkek sterilizasyonunda % 01-015, kadın sterilizasyonunda ise % 02 civarın-dadır Yapılan çalışmalar, cerrahi yöntemlerle kısırlaştırılan kadınlarda yu-murtalık kanseri görülme sıklığının azaldığını ortaya koymuştur Kısırlaştırma işleminin, cinsellik üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmadığı gösterilmiş-tir Adet kanamaları üzerindeki etki ise, kesin değildir Çoğu yayında adet kanamalarında değişiklik olmadığı bildirilmektedir ama, bazan kanamada artış görülmektedir

2 Dönüşümlü yöntemler: Daha sonra çocuk isteyen çiftlerde uygulanır Hastanıntercihine, kullanıma engel oluşturan bir hastalığının olup olmamasına ve entellektüel durumuna göre farklı yöntemler seçilebilir Başarısızlık oranları, bazı yöntemler için hastanın uygulamadaki başarısına göre değişir Takvim yöntemi % 9-25, çekilme yöntemi % 4-19, kombine doğum kontrol hapları % 01-3, yalnızca progesteron içeren haplar % 05-3, spiral % 01-2, cilt altı implantları % 005, depo enjeksiyonlar % 03, spermisidler % 6-26, servikal kep %9-40, diafram+sper-misidler % 6-20 ve prezervatif % 3-14 başarısızlık riski taşır Doğum kontrolunun yetersiz uygulanması, kürtaj oranlarında artışa yol açarBu, hem halk sağlığı hem de ekonomik açıdan çok daha fazla maliyet getirirAyrıca, giderek yaygınlaşan cinsel yolla bulaşan hastalıklar da gözönüne alınarak hastaların bilinçlendirilmesi ve özellikle birden fazla partneri olan kişiler için prezervatif kullanımının özendirilmesi gerekir




UzmDrAhmet Türker tarafından hazırlanmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #78
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



AIDS

İlk kez 1981 yılında Amerika'da genç eşcinsel erkekler arasında görüldüğü bildirilen ve o güden bu güne tüm dünyaya yayılarak milyonlarca kişiyi etkileyen ve ASRIN VEBASI olarak da adlandırılan AIDS ( Acquired Immune Deficiency Syndrome) Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu'nun başharflerinden oluşan bir terimdir Kalıtsal olmayan (edinilmiş, kazanılmış) virüslere karşı vücut savunmasının azalması (bağışıklık yetmezliği) ile ortaya çıkan bir takım hastalık belirtileri (Sendrom) anlamına gelmektedir
Yine 1980 li yılların başlarında AIDS etkeninin bir insan retrovirüs'ü olduğu açıklandı ve HTLV 3 olarak adlandırıldı 1986 yılında ise AIDS e sebep olan virüs'e verilen adın HIV (Human Immunodeficiency Virus = İnsan İmmunyetmezlik Virüsü) olduğu açıklandı

Sitemiz arama motorunda ençok aranan hastalık olan AIDS hakkında seçtiğimiz bazı linkleri aşağıda veriyoruz:

Hacettepe Üniversitesi HIV/AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi
HIV/AIDS hastalığının bilimsel doğruları ile halka anlatılması ve korunmanın öğretilmesi konularında çeşitli platformlarda yaygın eğitim hizmeti veren ve konu ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapan HATAM, (Hacettepe AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi) ın sitesiAIDS ile ilgili aradığınız herşeyi bulacaksınız

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #79
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



Cinsel ilişkide ağrı



Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir

Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir Bunun ayrımı ise komple bir jinekolojik muayene ile yapılır

Disparoni eğer ilk cinsel ilişki deneyiminden beri varsa birincil, sonradan ortaya çıkmışsa ikincil adını alır Bu ayrım muhtemel nedenlerin ortaya konması açısından önemlidir

Yüzeyel disparoni vajina girişinde, derin disparoni ise penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ağrıdır ve bu ayrım da tanı açısından önemlidir Derin disparonide ağrı alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilir

Kadınların yaklaşık %15'i hayatlarının bir döneminde böyle bir ağrıyla karşı karşıya kalırlar Ancak %1-2'sinde ise ağrı tedavi gerektirecek kadar şiddetlidir Bazı kadınlar bu ağrıyı daha çok genital bölgede basınç, yırtılma veya yanma hissi olarak tarif ederler

Neden olur?

Disparoni nedenleri incelenirken aşağıdan yukarı doğru (vajina girişinden iç genital organlara doğru) bir ayrım yapmak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır

Vajina girişine bağlı nedenler: yüzeyel disparoni nedenidirler

-Kızlık zarıyla ilgili sorunlar: Kızlık zarının yapısal olaral sert olması

-Menopoza bağlı atrofi: Menopoz döneminde dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir

-Islanma dönemi olmadan ilişki ve buna bağlı tahriş

-Epizyotomi nedbeleri: özellikle zor doğumlardan sonra fazla sayıda dikiş gerektiğinde ve/veya epizyotomi iyileşmesi esnasında enfeksiyon meydana geldiğinde dikiş yerleri sıklıkla nedbe bırakarak iyileşir ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur

-Enfeksiyonlar: Herpes Simpleks enfeksiyonları (genital uçuk) hem ilişkide hem de ilişki olmayan döneminde ağrı yapar

Vajinaya bağlı nedenler:

-Enfeksiyonlar: vajinit bazı durumlarda ağrıya neden olabilir

-Kitle ve tümörler: vajinada kitle nadir görülür Büyük kitleler ağrı ve beraberinde kanamaya neden olabilirler

-Islanma dönemi olmadan ilişki ve buna bağlı tahriş

-Rektosel (vajina arka duvarı sarkması), uterus sarkması ve sistosel (vajina ön duvarı sarkması): gerilmeye bağlı ağrı nedeni olabilirler

-Yabancı cisimlere karşı gelişen allerjik cevap

-Vajina kubbesinde cerrahi veya radyoterapiye bağlı değişiklikler

-Doğumsal anomaliler: nadir görülürler

Pelvik yapılara ait nedenler (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar

-Pelvik iltihabi durumlar: pelvik enfeksiyonlar hem akut dönemde hem de iyileştikten sonraki dönemde ilişkide ağrı nedeni olabilirler

-Endometriozis: endometriozis genital bölgedeki organlarda yapışıklıklara neden olan bir durumdur Bu yapışıklıklar ilişki esnasında gerilmeye ve ağrıya neden olabilirler

-Uterus habis veya selim tümörleri

-Pelviste enfeksiyonlara, ameliyatlara veya endometriozise bağlı gelişen yapışıklıklar

-Geçirilmiş pelvis kırıkları

Sindirim sistemi hastalıkları: nadiren disparoni nedenidirler

-Enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)

-Kabızlık

-Hemoroid, fistül ve fissür gibi anüs ve rektum bölgesi hastalıkları: dışkılama esnasında ve sonrasında ağrıya neden olabilecekleri gibi yakın komşuluk nedeniyle disparoni nedeni de olabilirler

İdrar yolu hastalıkları:

-Üretra veya mesaneye ait lezyonlar

Psikolojik bozukluklar:

-Korku, kaygı, fobik reaksiyonlar, konversiyon reaksiyonları, partnerle uyumsuzluk, ilk ilişkinin yarattığı psikolojik travma gibi psikolojik durumlar da en önemli disparoni nedenleri arasında üst sıralarda yeralırlar

Disparoninin vajinismustan (vajina girişi kaslarının ilişki esnasında kasılması) ayırıcı tanısı mutlaka yapılmış olmalıdır

Tedavi öncesi incelemeler

Öncelikle enfeksiyon, kitle, kanser veya kanser öncüsü lezyon açısından muayene, ultrason, vajinal kültür, papsmear, idrar kültürü gibi incelemeler yapılır

Şüpheli durumlarda vulva ve/veya vajinaya kolposkopik inceleme yapılır ve gerekirse biyopsi alınır

Derin disparonide laparoskopik inceleme sıklıkla gereklidir

Tedavi

Tedavide ilk adım hastanın ve eşinin hastalığın tabiatı konusunda bilgi sahibi olmasıdır

Organik nedenler usulüne uygun olarak ilaç ve/veya cerrahi yolla tedavi edilir

Hastalığın psikolojik komponenti varsa bireysel ve/veya eşle beraber psikopterapi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir

OpDrCenk Kiper

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #80
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



ADET GÖRME



Genç kızlıkta başlayan adet dönemi kırk yaşlarının sonlarında sona erer Bu olaya menapoz adı verilir Menapozdan sonra üreme organları bir dizi değişikliğe uğrarlar Bu değişiklikler yumurtalıkların hormon salgılamasında görülen azalmaya bağlıdır Dölyatağı daha küçülür, dölyolundaki sırtlar ortadan kalkar, dölyolu duvarları düzleşir Salgılar daha az asit içermeye başladıkça mikrop kapma tehlikesi de o kadar artar Çevre dokular gittikçe daha az esnek özellik kazanır Menapozdan sonra dölyolundan gelen kanamaya tehlikeli gözüyle bakılmalıdır Olası bir hastalık karşısında doktora gitmek gerekir
Adet dönemi genel olarak 28 gündür Ne var ki bu kaba bir ortalamadır ve kadınların adet süreleri büyük ölçüde değişir Kimi kadının adet süresi 21 günken, kimilerinin 42 gün olabilir Bundan başka bir kadının her adet dönemi de birbirine uymayabilir
Dölyatağından dölyoluna akıntı süresi genellikle dört ya da beş gündür Bu süre içinde kişiden kişiye büyük değişiklikler söz konusudur
Adet görme; insan dişisini diğer canlı türlerinin dişilerinden ayıran başlıca özelliklerden biridir Hayvanlar içinde yalnızca maymunlarda bu özellik görülür Yüzyıllar boyunca adet görme tıbbı ilgilendirmiş ve bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür Eski Yunanlılar "erkek tohumu"nun bir sıvı içinde kadının gövdesine yerleştirildiğini iyi biliyorlardı Ama bir "dişi tohumu"da gerekliyse, bu nasıl oluyordu? Sonunda tümüyle yanlış bir yargıya, adet dönemindeki sıvının bu dişi tohumu içerdiği yargısına vardılar
Adet görme birbirinden ayrı iki organın, yumurtalığın ve dölyatağının faaliyetlerine bağlı bir süreçtir Yumurtalığın başlıca iki görevi ; gebeliği sağlayan yumurtacıkların üretilmesi ile cinsiyet hormonlarının salgılanmasıdır Yumurtalıkların ürettiği ve adet dönemini denetleyen hormonlar bildiğimiz gibi östrojen ve progesterondur Bu hormonların gövdenin çeşitli bölümleri üzerinde etkileri vardır Ancak en büyük etkileri dölyatağının endometrium adı verilen dokusunda görülür
Ayın farklı zamanlarında bir kadından endometrium parçaları alınırsa aralarında büyük değişiklikler olduğu görülecektir Adetten hemen sonra dölyatağını kaplayan tabaka ince bir tabakadır Buna karşılık iki adet dönemi arasında bu doku yeniden kalınlaşır Adet kanaması sırasındaysa, doku parçalarının tam bir biçimi olmadığı ve kanla karıştığı görülür Buradan da anlaşıldığına göre dölyatağındaki endometrium dokusu iki adet zamanı arasında bir dizi değişiklik geçirmektedir Ve zaten tüm değişikliklerin olabilmesi için gerekli olan döneme adet dönemi denmektedir Adetle birlikte endometrium dokusunun büyük bir bölümü parçalanır, ancak geriye kalan küçük bölüm hızla gelişerek eskisinin yerini alır Söz konusu hızlı büyüme ve dokunun gelişmesi yüzünden adet döneminin bu bölümüne siyah dendiği de olur Bu dönem adet süresinin yarısı kadardır Adet döneminin ikinci yarısında alınan bir ömekte çeşitli salgı bezleri görüldüğünden bu döneme salgısal dönem adı verilir Adet dönemi salgı döneminin sona ermesiyle birlikte biter Kan da dölyatağı tabakasından tümüyle ayrılır
Yumurtalıklar da bir dizi dönemsel değişiklik geçirirler Yumurtalıkların yüzeyinde çok sayıda ve çeşitli boyutlarda küçük "kistler" vardır Bunlara yumurtalık bezcikleri denir ve her biri bir yumurtacık (ovum) taşır Adet döneminin ortasında ötekilerden daha büyük olan bir bezcik büyümeye başlar Yumurtalığın yüzeyinde yer alan bu bezciğin çapı iki santimetre kadar büyüyebilir Bezcik , döllenme amacıyla fallop kanalına yumurtacık bırakır Adet döneminin sonraki aşamasında bezcik beyazımsı sarı renkteki hücrelerle dolar Renginden dolayı bu oluşuma sarı organ (corpus luteum) adı verilir Eğer yumurtacık döllenmişse sarı organ gebelik boyunca, doğuma kadar yumurtalıkta kalır Eğer döllenmemişse ancak on gün kadar yaşayabilir
Gelişen bezcikler, östrojen salgılarlar Östrojen de endometriumun gelişip kalınlaşmasına yol açar Gelişme döneminin sonunda bezcikler koparlar ve yumurtlama olayı gerçekleşir Eğer döllenmiş yumurta kalınlaşma döneminde endometriumla temas ederse bu bölgeye yerleşmesi olanaksızlaşır Böyle bir doku, yumurtacığın yerleşmesi için gerekli olan bir dizi değişikliğe uğrayamaz Bununla birlikte yumurtacık fallop kanalından dölyatağına giderken (bu bir haftayı alır) endometrium sarı organın etkisi altına girer Bu organ hem progesteron, hem de östrojen üreten bir salgı bezidir Hormonların böylesine birlikte hareket etmeleri büyüyen endometriumun salgısal döneme geçmesini sağlar İşte bu ikinci aşamada dölyatağı döllenmiş yumurtayı banndırabilecek özelliğe kavuşur Döllenmiş yumurta yerleştikten sonra büyük bir olasılıkla sarı organ denilen corpus luteum'a hormonal mesajlar göndermektedir Bu iletişim corpus luteum'un büyümesine ve daha büyük miktarda hormon salgılamasına yol açmaktadır Bu mesaj gerçekleşmezse corpus luteum parçalanır Bu durumda endometriuma hiç bir hormon ulaşmaz ve bu yüzden direnme gücü kaybolur Böylelikle endometriumun büyük bir bölümü parçalanır Bu arada adet dönemi akıntısı baş gösterir Adet döneminin sona ermesiyle birlikte yumurtalıkta bir başka bezcik büyümeye başlar Östrojen tekrar dölyatağı astarının kalıntılarını etkiler ve bir sonraki adet döneminin gelişme aşaması başlamış olur
Ergenlik döneminden menopoza kadar tüm üretken yaşamı boyunca bir kadın sürekli olarak bu dönemlerden geçer Bu dönemler yalnızca gebelik olayıyla birlikte kesilir ve eğer anne çocuğunu emzirirse doğumdan sonra birkaç ay daha adet görülmez Doğum yapmamış bir kadının tüm cinsel olgunluk süresi boyunca dört yüz dolayında adet gördüğü sanılmaktadır Bu sürenin uzunluğu kuşkusuz ergenlik yaşına bağlıdır Ergenlik yaşının sürekli olarak düştüğü de bir başka gerçektir Yirminci yüzyılda kızlar geçtiğimiz yüzyıla göre birkaç yaş önce adet görmektedirler Adet dönemindeki ilk akıntının, kızların gebe olabilme yeteneğine kavuştuklan yaşlarda görülmesi koşul değildir Örneğin ilk birkaç adet görmede yumurtacıkların bezciklerden ayrılmadığı sanılmaktadır Bir başka deyişle ilk birkaç adette yumurtlama görülmez Bu yaştaki kızlara cinsel ilişkinin tanındığı kimi toplumlarda, kızların gebe kaldığı çok ender görülmektedir
Eğer adet görme düzenli biçimde sürüyor ve rahatsızlık vermiyorsa bu olayla ilgili bağnaz tepkiler çok daha az görülür Ne var ki adetle ilgili düzensizlikler pek yaygın özellikte değildir Bu düzensizlikler gövdenin başka bölümlerindeki bezlerde görülen düzensizliklere, gövdenin her bir hücresinde yer alan kalıtımsal kromozomlara, doğuştan olan eksikliklere bağlı olabilir En yaygın düzensizlikler kadınların çoğunda adet dönemlerinde görülen gerilim ve bunalımlarla ilişkilidir Adet sırasındaki akıntıyla ilgili ağrının da etkisi görülür Yıllarca süren araştırmalara karşın bilim adamları kadınların adetle ilgili yakınmalarının nedenlerini tam olarak saptayamamışlardır Adet döneminden önce de çoğu kadında gerilim, sıkıntı, başağrısı gibi rahatsızlıklar olur Hastalarına düzenli adet görüp görmediğini soran doktorlar genellikle olumlu yanıt alırlar Kadın da gerçekten düzenli aralıklarla adet gördüğünü sanmaktadır Ancak gerçekte durum böyle değildir Böyle bir şeyi öne süren kadın adet günlerini düzenli bir biçimde saptadığında yanıldığını görecektir Her adet döneminin bir ya da iki gün bile olsa geç ya da erken başladığını görecektir
Adet döneminin süreleri de kadından kadına değişir Doğum kontrolündeki tehlikesiz günler yönteminin ("ritm yöntemi") insanı yanıltmasının bir nedeni de budur
Günümüzde dölyatağı fizyolojisi üstüne geniş bir bilgiye sahibiz Bu yüzden adet dönemleri düzensiz, ağrılı ya da hiç gerçekleşmeyen kadınlarla ilgili olarak yapılacak çok şey var Ama kesin olarak bilinen bir şey varsa o da normal süren adetlerin birden kesilmesinin en önemli nedeninin gebelik olduğudur
Yumurtacığın döllenmesi ancak yumurtlama döneminde ya da bu döneme yakın bir zamanda cinsel ilişki gerçekleşirse olur Doğum kontrolündeki tehlikesiz günler yöntemi de bu olaya dayanır Spermler üreme alanında birkaç gün yaşayacaklarından iki adet arasında kalan üç haftanın birinci ve son haftaları yine de tam emin süreler değildir Ne var ki pekçok çift bu süreleri emin kabul ederek cinsel birleşmeyi yeğlemektedirler

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #81
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



Akraba Evlilikleri



Her insanda 23 çift kromozom vardır Her bir çift kromozomun bir tanesi anneden, diğeri babadan gelmektedir Kromozomlar, kalıtımımızla ilgili olan DNA'yı içerir DNA'nın fonksiyonel ürün kodlayan bölümler ise Gen denir

Herbir kromozomda binlerce gen vardır Her gen, kromozom üzerinde özel bir yere sahiptir Genler bir kuşaktan diğerine aktarılan kalıtsal birimlerdir

Bazı hastalıkların ortaya çıkmasında sadece anneden veya babadan bozuk gen aktarılması yeterliyken, bazı hastalıklarda hem anneden hem de babadan bozuk olan genin alınması sonucu hastalık ortaya çıkar Böyle bir durumda anne ve baba sağlıklı olabilirler, ancak bozuk gen taşımaktadırlar; yani tıp dilinde Heterozigot olarak adlandırdığımız durum söz konusudur Hastalığın ortaya çıktığı çocuk ise Homozigot'tur yani her iki bozuk genide aldığı için hasta olmuştur İşte bu kalıtıma Otozomal Resesif Kalıtım denmektedir Otozomal resesif kalıtımda, aynı bozuk geni taşıyan anne ve babanın hasta çocuk sahibi olma ihtimali %25'tir

Akraba evliliklerinde, hem annenin hem babanın aynı bozuk geni taşıma ihtimali, akraba evliliği yapmayan diğer kişilere oranla daha yüksek olduğu için, çocuğun da hasta doğma ihtimali, normal populasyona göre artmıştır Bununla beraber, düşük ve ölü doğum ihtimali de artmıştır

Son yıllarda yapılmaya başlanan calışmalar, ülkemizdeki kan yakını evlilik oranını %21-40 arasında belirlemiştir Almanya'da ise bu oran sadece %0,1- 0,3 arasındadır

Akraba evliliği yapmış anne adaylarına tavsiyem, gebelikleri sırasında genetik danışma almaları olacaktır

DrSeval YAĞMUR TÜRKMEN

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #82
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



AİLE PLANLAMASI



Ülkemizde henüz yeterince uygulanmıyor

UZMANINA SORUN

Sorunlarınızı UzmDrAhmet Turker Bu sayfalarda yanıtlıyor

Toplumların eğitim düzeyi yükseldikçe, doğurma oranı azalmaktadır Bu, doğum kontrolu ve kürtaj uygulamalarının bir sonucudur Günümüzde,kadınlar eskisine göre ilk adetlerini daha erken yaşta görmekte ve cinsel ilişkiye daha erken başlamaktadır Doğum oranı azaldığı için, (kesin bir korunma yöntemi olmamakla birlikte) emzirme doğum kontroluyla ilgili önemli bir etki de göstermemektedir Bu nedenle, herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanılmadığı takdirde, çocuk sayısını sınırlandırmak bugün daha da zordur Yaygın olarak kullanılan doğum kontrol yöntemlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1 Doğum Kontrol Hapları

2 Uzun etkili doğum kontrol yöntemleri (enjeksiyon,implant vs)

3 Spiral

4 Bariyer yöntemleri (diafram, spermisid, prezervatif vs)

5 Doğal yöntemler (takvim ve çekilme yöntemleri)

6 Cerrahi sterilizasyon (kısırlaştırma)

Ülkemizde bunlardan hangisinin ne oranda kullanıldığı hakkında yeterince bilgi sahibi değiliz Ancak gelişmiş ülkelerde, en çok kullanılan yöntem doğum kontrol haplarıdır; özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar nedeniyle, son yıllarda prezervatif kullanımı da artmıştır Daha çok kadınlarda olmak üzere, her iki cins için de cerrahi kısırlaştırma yöntemi kullanımında dikkat çekici bir artış gözlenmektedir

Aile planlaması yöntemlerini şu şekilde de sınıflandırabiliriz:

1 Dönüşümsüz yöntemler: Sonradan hiç çocuk istemeyen çiftler için cerrahi kısırlaştırma yöntemi idealdir Bunun tekrardan düzeltilmesi mümkündür ama, düşük bir olasılıktır Yan etkilerinin çok az olması ve nispeten basit bir yöntem olması nedeni ile tercih edilir Erkek kısırlaştırması, lokal anestezialtında 10-15 dakika süren bir işlemdir Kadın kısırlaştırma işlemi ise, genelanestezi altında laparoskopik yöntemle 15 dakikada yapılan ve hastanın aynı gün evine gönderildiği, basit bir cerrahi girişimdir Açık ameliyat (minilaparoto-mi) ile yapılırsa hasta birkaç gün hastanede kalabilir Başarısızlık oranları, erkek sterilizasyonunda % 01-015, kadın sterilizasyonunda ise % 02 civarın-dadır Yapılan çalışmalar, cerrahi yöntemlerle kısırlaştırılan kadınlarda yu-murtalık kanseri görülme sıklığının azaldığını ortaya koymuştur Kısırlaştırma işleminin, cinsellik üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmadığı gösterilmiş-tir Adet kanamaları üzerindeki etki ise, kesin değildir Çoğu yayında adet kanamalarında değişiklik olmadığı bildirilmektedir ama, bazan kanamada artış görülmektedir

2 Dönüşümlü yöntemler: Daha sonra çocuk isteyen çiftlerde uygulanır Hastanıntercihine, kullanıma engel oluşturan bir hastalığının olup olmamasına ve entellektüel durumuna göre farklı yöntemler seçilebilir Başarısızlık oranları, bazı yöntemler için hastanın uygulamadaki başarısına göre değişir Takvim yöntemi % 9-25, çekilme yöntemi % 4-19, kombine doğum kontrol hapları % 01-3, yalnızca progesteron içeren haplar % 05-3, spiral % 01-2, cilt altı implantları % 005, depo enjeksiyonlar % 03, spermisidler % 6-26, servikal kep %9-40, diafram+sper-misidler % 6-20 ve prezervatif % 3-14 başarısızlık riski taşır Doğum kontrolunun yetersiz uygulanması, kürtaj oranlarında artışa yol açarBu, hem halk sağlığı hem de ekonomik açıdan çok daha fazla maliyet getirirAyrıca, giderek yaygınlaşan cinsel yolla bulaşan hastalıklar da gözönüne alınarak hastaların bilinçlendirilmesi ve özellikle birden fazla partneri olan kişiler için prezervatif kullanımının özendirilmesi gerekir




UzmDrAhmet Türker tarafından hazırlanmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #83
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



AIDS

İlk kez 1981 yılında Amerika'da genç eşcinsel erkekler arasında görüldüğü bildirilen ve o güden bu güne tüm dünyaya yayılarak milyonlarca kişiyi etkileyen ve ASRIN VEBASI olarak da adlandırılan AIDS ( Acquired Immune Deficiency Syndrome) Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu'nun başharflerinden oluşan bir terimdir Kalıtsal olmayan (edinilmiş, kazanılmış) virüslere karşı vücut savunmasının azalması (bağışıklık yetmezliği) ile ortaya çıkan bir takım hastalık belirtileri (Sendrom) anlamına gelmektedir
Yine 1980 li yılların başlarında AIDS etkeninin bir insan retrovirüs'ü olduğu açıklandı ve HTLV 3 olarak adlandırıldı 1986 yılında ise AIDS e sebep olan virüs'e verilen adın HIV (Human Immunodeficiency Virus = İnsan İmmunyetmezlik Virüsü) olduğu açıklandı

Sitemiz arama motorunda ençok aranan hastalık olan AIDS hakkında seçtiğimiz bazı linkleri aşağıda veriyoruz:

Hacettepe Üniversitesi HIV/AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi
HIV/AIDS hastalığının bilimsel doğruları ile halka anlatılması ve korunmanın öğretilmesi konularında çeşitli platformlarda yaygın eğitim hizmeti veren ve konu ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapan HATAM, (Hacettepe AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi) ın sitesiAIDS ile ilgili aradığınız herşeyi bulacaksınız

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #84
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



Cinsel ilişkide ağrı



Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir

Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir Bunun ayrımı ise komple bir jinekolojik muayene ile yapılır

Disparoni eğer ilk cinsel ilişki deneyiminden beri varsa birincil, sonradan ortaya çıkmışsa ikincil adını alır Bu ayrım muhtemel nedenlerin ortaya konması açısından önemlidir

Yüzeyel disparoni vajina girişinde, derin disparoni ise penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ağrıdır ve bu ayrım da tanı açısından önemlidir Derin disparonide ağrı alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilir

Kadınların yaklaşık %15'i hayatlarının bir döneminde böyle bir ağrıyla karşı karşıya kalırlar Ancak %1-2'sinde ise ağrı tedavi gerektirecek kadar şiddetlidir Bazı kadınlar bu ağrıyı daha çok genital bölgede basınç, yırtılma veya yanma hissi olarak tarif ederler

Neden olur?

Disparoni nedenleri incelenirken aşağıdan yukarı doğru (vajina girişinden iç genital organlara doğru) bir ayrım yapmak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır

Vajina girişine bağlı nedenler: yüzeyel disparoni nedenidirler

-Kızlık zarıyla ilgili sorunlar: Kızlık zarının yapısal olaral sert olması

-Menopoza bağlı atrofi: Menopoz döneminde dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir

-Islanma dönemi olmadan ilişki ve buna bağlı tahriş

-Epizyotomi nedbeleri: özellikle zor doğumlardan sonra fazla sayıda dikiş gerektiğinde ve/veya epizyotomi iyileşmesi esnasında enfeksiyon meydana geldiğinde dikiş yerleri sıklıkla nedbe bırakarak iyileşir ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur

-Enfeksiyonlar: Herpes Simpleks enfeksiyonları (genital uçuk) hem ilişkide hem de ilişki olmayan döneminde ağrı yapar

Vajinaya bağlı nedenler:

-Enfeksiyonlar: vajinit bazı durumlarda ağrıya neden olabilir

-Kitle ve tümörler: vajinada kitle nadir görülür Büyük kitleler ağrı ve beraberinde kanamaya neden olabilirler

-Islanma dönemi olmadan ilişki ve buna bağlı tahriş

-Rektosel (vajina arka duvarı sarkması), uterus sarkması ve sistosel (vajina ön duvarı sarkması): gerilmeye bağlı ağrı nedeni olabilirler

-Yabancı cisimlere karşı gelişen allerjik cevap

-Vajina kubbesinde cerrahi veya radyoterapiye bağlı değişiklikler

-Doğumsal anomaliler: nadir görülürler

Pelvik yapılara ait nedenler (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar

-Pelvik iltihabi durumlar: pelvik enfeksiyonlar hem akut dönemde hem de iyileştikten sonraki dönemde ilişkide ağrı nedeni olabilirler

-Endometriozis: endometriozis genital bölgedeki organlarda yapışıklıklara neden olan bir durumdur Bu yapışıklıklar ilişki esnasında gerilmeye ve ağrıya neden olabilirler

-Uterus habis veya selim tümörleri

-Pelviste enfeksiyonlara, ameliyatlara veya endometriozise bağlı gelişen yapışıklıklar

-Geçirilmiş pelvis kırıkları

Sindirim sistemi hastalıkları: nadiren disparoni nedenidirler

-Enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)

-Kabızlık

-Hemoroid, fistül ve fissür gibi anüs ve rektum bölgesi hastalıkları: dışkılama esnasında ve sonrasında ağrıya neden olabilecekleri gibi yakın komşuluk nedeniyle disparoni nedeni de olabilirler

İdrar yolu hastalıkları:

-Üretra veya mesaneye ait lezyonlar

Psikolojik bozukluklar:

-Korku, kaygı, fobik reaksiyonlar, konversiyon reaksiyonları, partnerle uyumsuzluk, ilk ilişkinin yarattığı psikolojik travma gibi psikolojik durumlar da en önemli disparoni nedenleri arasında üst sıralarda yeralırlar

Disparoninin vajinismustan (vajina girişi kaslarının ilişki esnasında kasılması) ayırıcı tanısı mutlaka yapılmış olmalıdır

Tedavi öncesi incelemeler

Öncelikle enfeksiyon, kitle, kanser veya kanser öncüsü lezyon açısından muayene, ultrason, vajinal kültür, papsmear, idrar kültürü gibi incelemeler yapılır

Şüpheli durumlarda vulva ve/veya vajinaya kolposkopik inceleme yapılır ve gerekirse biyopsi alınır

Derin disparonide laparoskopik inceleme sıklıkla gereklidir

Tedavi

Tedavide ilk adım hastanın ve eşinin hastalığın tabiatı konusunda bilgi sahibi olmasıdır

Organik nedenler usulüne uygun olarak ilaç ve/veya cerrahi yolla tedavi edilir

Hastalığın psikolojik komponenti varsa bireysel ve/veya eşle beraber psikopterapi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir

OpDrCenk Kiper

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #85
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



ADET GÖRME



Genç kızlıkta başlayan adet dönemi kırk yaşlarının sonlarında sona erer Bu olaya menapoz adı verilir Menapozdan sonra üreme organları bir dizi değişikliğe uğrarlar Bu değişiklikler yumurtalıkların hormon salgılamasında görülen azalmaya bağlıdır Dölyatağı daha küçülür, dölyolundaki sırtlar ortadan kalkar, dölyolu duvarları düzleşir Salgılar daha az asit içermeye başladıkça mikrop kapma tehlikesi de o kadar artar Çevre dokular gittikçe daha az esnek özellik kazanır Menapozdan sonra dölyolundan gelen kanamaya tehlikeli gözüyle bakılmalıdır Olası bir hastalık karşısında doktora gitmek gerekir
Adet dönemi genel olarak 28 gündür Ne var ki bu kaba bir ortalamadır ve kadınların adet süreleri büyük ölçüde değişir Kimi kadının adet süresi 21 günken, kimilerinin 42 gün olabilir Bundan başka bir kadının her adet dönemi de birbirine uymayabilir
Dölyatağından dölyoluna akıntı süresi genellikle dört ya da beş gündür Bu süre içinde kişiden kişiye büyük değişiklikler söz konusudur
Adet görme; insan dişisini diğer canlı türlerinin dişilerinden ayıran başlıca özelliklerden biridir Hayvanlar içinde yalnızca maymunlarda bu özellik görülür Yüzyıllar boyunca adet görme tıbbı ilgilendirmiş ve bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür Eski Yunanlılar "erkek tohumu"nun bir sıvı içinde kadının gövdesine yerleştirildiğini iyi biliyorlardı Ama bir "dişi tohumu"da gerekliyse, bu nasıl oluyordu? Sonunda tümüyle yanlış bir yargıya, adet dönemindeki sıvının bu dişi tohumu içerdiği yargısına vardılar
Adet görme birbirinden ayrı iki organın, yumurtalığın ve dölyatağının faaliyetlerine bağlı bir süreçtir Yumurtalığın başlıca iki görevi ; gebeliği sağlayan yumurtacıkların üretilmesi ile cinsiyet hormonlarının salgılanmasıdır Yumurtalıkların ürettiği ve adet dönemini denetleyen hormonlar bildiğimiz gibi östrojen ve progesterondur Bu hormonların gövdenin çeşitli bölümleri üzerinde etkileri vardır Ancak en büyük etkileri dölyatağının endometrium adı verilen dokusunda görülür
Ayın farklı zamanlarında bir kadından endometrium parçaları alınırsa aralarında büyük değişiklikler olduğu görülecektir Adetten hemen sonra dölyatağını kaplayan tabaka ince bir tabakadır Buna karşılık iki adet dönemi arasında bu doku yeniden kalınlaşır Adet kanaması sırasındaysa, doku parçalarının tam bir biçimi olmadığı ve kanla karıştığı görülür Buradan da anlaşıldığına göre dölyatağındaki endometrium dokusu iki adet zamanı arasında bir dizi değişiklik geçirmektedir Ve zaten tüm değişikliklerin olabilmesi için gerekli olan döneme adet dönemi denmektedir Adetle birlikte endometrium dokusunun büyük bir bölümü parçalanır, ancak geriye kalan küçük bölüm hızla gelişerek eskisinin yerini alır Söz konusu hızlı büyüme ve dokunun gelişmesi yüzünden adet döneminin bu bölümüne siyah dendiği de olur Bu dönem adet süresinin yarısı kadardır Adet döneminin ikinci yarısında alınan bir ömekte çeşitli salgı bezleri görüldüğünden bu döneme salgısal dönem adı verilir Adet dönemi salgı döneminin sona ermesiyle birlikte biter Kan da dölyatağı tabakasından tümüyle ayrılır
Yumurtalıklar da bir dizi dönemsel değişiklik geçirirler Yumurtalıkların yüzeyinde çok sayıda ve çeşitli boyutlarda küçük "kistler" vardır Bunlara yumurtalık bezcikleri denir ve her biri bir yumurtacık (ovum) taşır Adet döneminin ortasında ötekilerden daha büyük olan bir bezcik büyümeye başlar Yumurtalığın yüzeyinde yer alan bu bezciğin çapı iki santimetre kadar büyüyebilir Bezcik , döllenme amacıyla fallop kanalına yumurtacık bırakır Adet döneminin sonraki aşamasında bezcik beyazımsı sarı renkteki hücrelerle dolar Renginden dolayı bu oluşuma sarı organ (corpus luteum) adı verilir Eğer yumurtacık döllenmişse sarı organ gebelik boyunca, doğuma kadar yumurtalıkta kalır Eğer döllenmemişse ancak on gün kadar yaşayabilir
Gelişen bezcikler, östrojen salgılarlar Östrojen de endometriumun gelişip kalınlaşmasına yol açar Gelişme döneminin sonunda bezcikler koparlar ve yumurtlama olayı gerçekleşir Eğer döllenmiş yumurta kalınlaşma döneminde endometriumla temas ederse bu bölgeye yerleşmesi olanaksızlaşır Böyle bir doku, yumurtacığın yerleşmesi için gerekli olan bir dizi değişikliğe uğrayamaz Bununla birlikte yumurtacık fallop kanalından dölyatağına giderken (bu bir haftayı alır) endometrium sarı organın etkisi altına girer Bu organ hem progesteron, hem de östrojen üreten bir salgı bezidir Hormonların böylesine birlikte hareket etmeleri büyüyen endometriumun salgısal döneme geçmesini sağlar İşte bu ikinci aşamada dölyatağı döllenmiş yumurtayı banndırabilecek özelliğe kavuşur Döllenmiş yumurta yerleştikten sonra büyük bir olasılıkla sarı organ denilen corpus luteum'a hormonal mesajlar göndermektedir Bu iletişim corpus luteum'un büyümesine ve daha büyük miktarda hormon salgılamasına yol açmaktadır Bu mesaj gerçekleşmezse corpus luteum parçalanır Bu durumda endometriuma hiç bir hormon ulaşmaz ve bu yüzden direnme gücü kaybolur Böylelikle endometriumun büyük bir bölümü parçalanır Bu arada adet dönemi akıntısı baş gösterir Adet döneminin sona ermesiyle birlikte yumurtalıkta bir başka bezcik büyümeye başlar Östrojen tekrar dölyatağı astarının kalıntılarını etkiler ve bir sonraki adet döneminin gelişme aşaması başlamış olur
Ergenlik döneminden menopoza kadar tüm üretken yaşamı boyunca bir kadın sürekli olarak bu dönemlerden geçer Bu dönemler yalnızca gebelik olayıyla birlikte kesilir ve eğer anne çocuğunu emzirirse doğumdan sonra birkaç ay daha adet görülmez Doğum yapmamış bir kadının tüm cinsel olgunluk süresi boyunca dört yüz dolayında adet gördüğü sanılmaktadır Bu sürenin uzunluğu kuşkusuz ergenlik yaşına bağlıdır Ergenlik yaşının sürekli olarak düştüğü de bir başka gerçektir Yirminci yüzyılda kızlar geçtiğimiz yüzyıla göre birkaç yaş önce adet görmektedirler Adet dönemindeki ilk akıntının, kızların gebe olabilme yeteneğine kavuştuklan yaşlarda görülmesi koşul değildir Örneğin ilk birkaç adet görmede yumurtacıkların bezciklerden ayrılmadığı sanılmaktadır Bir başka deyişle ilk birkaç adette yumurtlama görülmez Bu yaştaki kızlara cinsel ilişkinin tanındığı kimi toplumlarda, kızların gebe kaldığı çok ender görülmektedir
Eğer adet görme düzenli biçimde sürüyor ve rahatsızlık vermiyorsa bu olayla ilgili bağnaz tepkiler çok daha az görülür Ne var ki adetle ilgili düzensizlikler pek yaygın özellikte değildir Bu düzensizlikler gövdenin başka bölümlerindeki bezlerde görülen düzensizliklere, gövdenin her bir hücresinde yer alan kalıtımsal kromozomlara, doğuştan olan eksikliklere bağlı olabilir En yaygın düzensizlikler kadınların çoğunda adet dönemlerinde görülen gerilim ve bunalımlarla ilişkilidir Adet sırasındaki akıntıyla ilgili ağrının da etkisi görülür Yıllarca süren araştırmalara karşın bilim adamları kadınların adetle ilgili yakınmalarının nedenlerini tam olarak saptayamamışlardır Adet döneminden önce de çoğu kadında gerilim, sıkıntı, başağrısı gibi rahatsızlıklar olur Hastalarına düzenli adet görüp görmediğini soran doktorlar genellikle olumlu yanıt alırlar Kadın da gerçekten düzenli aralıklarla adet gördüğünü sanmaktadır Ancak gerçekte durum böyle değildir Böyle bir şeyi öne süren kadın adet günlerini düzenli bir biçimde saptadığında yanıldığını görecektir Her adet döneminin bir ya da iki gün bile olsa geç ya da erken başladığını görecektir
Adet döneminin süreleri de kadından kadına değişir Doğum kontrolündeki tehlikesiz günler yönteminin ("ritm yöntemi") insanı yanıltmasının bir nedeni de budur
Günümüzde dölyatağı fizyolojisi üstüne geniş bir bilgiye sahibiz Bu yüzden adet dönemleri düzensiz, ağrılı ya da hiç gerçekleşmeyen kadınlarla ilgili olarak yapılacak çok şey var Ama kesin olarak bilinen bir şey varsa o da normal süren adetlerin birden kesilmesinin en önemli nedeninin gebelik olduğudur
Yumurtacığın döllenmesi ancak yumurtlama döneminde ya da bu döneme yakın bir zamanda cinsel ilişki gerçekleşirse olur Doğum kontrolündeki tehlikesiz günler yöntemi de bu olaya dayanır Spermler üreme alanında birkaç gün yaşayacaklarından iki adet arasında kalan üç haftanın birinci ve son haftaları yine de tam emin süreler değildir Ne var ki pekçok çift bu süreleri emin kabul ederek cinsel birleşmeyi yeğlemektedirler

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #86
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



Akraba Evlilikleri



Her insanda 23 çift kromozom vardır Her bir çift kromozomun bir tanesi anneden, diğeri babadan gelmektedir Kromozomlar, kalıtımımızla ilgili olan DNA'yı içerir DNA'nın fonksiyonel ürün kodlayan bölümler ise Gen denir

Herbir kromozomda binlerce gen vardır Her gen, kromozom üzerinde özel bir yere sahiptir Genler bir kuşaktan diğerine aktarılan kalıtsal birimlerdir

Bazı hastalıkların ortaya çıkmasında sadece anneden veya babadan bozuk gen aktarılması yeterliyken, bazı hastalıklarda hem anneden hem de babadan bozuk olan genin alınması sonucu hastalık ortaya çıkar Böyle bir durumda anne ve baba sağlıklı olabilirler, ancak bozuk gen taşımaktadırlar; yani tıp dilinde Heterozigot olarak adlandırdığımız durum söz konusudur Hastalığın ortaya çıktığı çocuk ise Homozigot'tur yani her iki bozuk genide aldığı için hasta olmuştur İşte bu kalıtıma Otozomal Resesif Kalıtım denmektedir Otozomal resesif kalıtımda, aynı bozuk geni taşıyan anne ve babanın hasta çocuk sahibi olma ihtimali %25'tir

Akraba evliliklerinde, hem annenin hem babanın aynı bozuk geni taşıma ihtimali, akraba evliliği yapmayan diğer kişilere oranla daha yüksek olduğu için, çocuğun da hasta doğma ihtimali, normal populasyona göre artmıştır Bununla beraber, düşük ve ölü doğum ihtimali de artmıştır

Son yıllarda yapılmaya başlanan calışmalar, ülkemizdeki kan yakını evlilik oranını %21-40 arasında belirlemiştir Almanya'da ise bu oran sadece %0,1- 0,3 arasındadır

Akraba evliliği yapmış anne adaylarına tavsiyem, gebelikleri sırasında genetik danışma almaları olacaktır

DrSeval YAĞMUR TÜRKMEN

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #87
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



AİLE PLANLAMASI



Ülkemizde henüz yeterince uygulanmıyor

UZMANINA SORUN

Sorunlarınızı UzmDrAhmet Turker Bu sayfalarda yanıtlıyor

Toplumların eğitim düzeyi yükseldikçe, doğurma oranı azalmaktadır Bu, doğum kontrolu ve kürtaj uygulamalarının bir sonucudur Günümüzde,kadınlar eskisine göre ilk adetlerini daha erken yaşta görmekte ve cinsel ilişkiye daha erken başlamaktadır Doğum oranı azaldığı için, (kesin bir korunma yöntemi olmamakla birlikte) emzirme doğum kontroluyla ilgili önemli bir etki de göstermemektedir Bu nedenle, herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanılmadığı takdirde, çocuk sayısını sınırlandırmak bugün daha da zordur Yaygın olarak kullanılan doğum kontrol yöntemlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1 Doğum Kontrol Hapları

2 Uzun etkili doğum kontrol yöntemleri (enjeksiyon,implant vs)

3 Spiral

4 Bariyer yöntemleri (diafram, spermisid, prezervatif vs)

5 Doğal yöntemler (takvim ve çekilme yöntemleri)

6 Cerrahi sterilizasyon (kısırlaştırma)

Ülkemizde bunlardan hangisinin ne oranda kullanıldığı hakkında yeterince bilgi sahibi değiliz Ancak gelişmiş ülkelerde, en çok kullanılan yöntem doğum kontrol haplarıdır; özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar nedeniyle, son yıllarda prezervatif kullanımı da artmıştır Daha çok kadınlarda olmak üzere, her iki cins için de cerrahi kısırlaştırma yöntemi kullanımında dikkat çekici bir artış gözlenmektedir

Aile planlaması yöntemlerini şu şekilde de sınıflandırabiliriz:

1 Dönüşümsüz yöntemler: Sonradan hiç çocuk istemeyen çiftler için cerrahi kısırlaştırma yöntemi idealdir Bunun tekrardan düzeltilmesi mümkündür ama, düşük bir olasılıktır Yan etkilerinin çok az olması ve nispeten basit bir yöntem olması nedeni ile tercih edilir Erkek kısırlaştırması, lokal anestezialtında 10-15 dakika süren bir işlemdir Kadın kısırlaştırma işlemi ise, genelanestezi altında laparoskopik yöntemle 15 dakikada yapılan ve hastanın aynı gün evine gönderildiği, basit bir cerrahi girişimdir Açık ameliyat (minilaparoto-mi) ile yapılırsa hasta birkaç gün hastanede kalabilir Başarısızlık oranları, erkek sterilizasyonunda % 01-015, kadın sterilizasyonunda ise % 02 civarın-dadır Yapılan çalışmalar, cerrahi yöntemlerle kısırlaştırılan kadınlarda yu-murtalık kanseri görülme sıklığının azaldığını ortaya koymuştur Kısırlaştırma işleminin, cinsellik üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmadığı gösterilmiş-tir Adet kanamaları üzerindeki etki ise, kesin değildir Çoğu yayında adet kanamalarında değişiklik olmadığı bildirilmektedir ama, bazan kanamada artış görülmektedir

2 Dönüşümlü yöntemler: Daha sonra çocuk isteyen çiftlerde uygulanır Hastanıntercihine, kullanıma engel oluşturan bir hastalığının olup olmamasına ve entellektüel durumuna göre farklı yöntemler seçilebilir Başarısızlık oranları, bazı yöntemler için hastanın uygulamadaki başarısına göre değişir Takvim yöntemi % 9-25, çekilme yöntemi % 4-19, kombine doğum kontrol hapları % 01-3, yalnızca progesteron içeren haplar % 05-3, spiral % 01-2, cilt altı implantları % 005, depo enjeksiyonlar % 03, spermisidler % 6-26, servikal kep %9-40, diafram+sper-misidler % 6-20 ve prezervatif % 3-14 başarısızlık riski taşır Doğum kontrolunun yetersiz uygulanması, kürtaj oranlarında artışa yol açarBu, hem halk sağlığı hem de ekonomik açıdan çok daha fazla maliyet getirirAyrıca, giderek yaygınlaşan cinsel yolla bulaşan hastalıklar da gözönüne alınarak hastaların bilinçlendirilmesi ve özellikle birden fazla partneri olan kişiler için prezervatif kullanımının özendirilmesi gerekir




UzmDrAhmet Türker tarafından hazırlanmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #88
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



AIDS

İlk kez 1981 yılında Amerika'da genç eşcinsel erkekler arasında görüldüğü bildirilen ve o güden bu güne tüm dünyaya yayılarak milyonlarca kişiyi etkileyen ve ASRIN VEBASI olarak da adlandırılan AIDS ( Acquired Immune Deficiency Syndrome) Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu'nun başharflerinden oluşan bir terimdir Kalıtsal olmayan (edinilmiş, kazanılmış) virüslere karşı vücut savunmasının azalması (bağışıklık yetmezliği) ile ortaya çıkan bir takım hastalık belirtileri (Sendrom) anlamına gelmektedir
Yine 1980 li yılların başlarında AIDS etkeninin bir insan retrovirüs'ü olduğu açıklandı ve HTLV 3 olarak adlandırıldı 1986 yılında ise AIDS e sebep olan virüs'e verilen adın HIV (Human Immunodeficiency Virus = İnsan İmmunyetmezlik Virüsü) olduğu açıklandı

Sitemiz arama motorunda ençok aranan hastalık olan AIDS hakkında seçtiğimiz bazı linkleri aşağıda veriyoruz:

Hacettepe Üniversitesi HIV/AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi
HIV/AIDS hastalığının bilimsel doğruları ile halka anlatılması ve korunmanın öğretilmesi konularında çeşitli platformlarda yaygın eğitim hizmeti veren ve konu ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapan HATAM, (Hacettepe AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi) ın sitesiAIDS ile ilgili aradığınız herşeyi bulacaksınız

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #89
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



Cinsel ilişkide ağrı



Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir

Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir Bunun ayrımı ise komple bir jinekolojik muayene ile yapılır

Disparoni eğer ilk cinsel ilişki deneyiminden beri varsa birincil, sonradan ortaya çıkmışsa ikincil adını alır Bu ayrım muhtemel nedenlerin ortaya konması açısından önemlidir

Yüzeyel disparoni vajina girişinde, derin disparoni ise penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ağrıdır ve bu ayrım da tanı açısından önemlidir Derin disparonide ağrı alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilir

Kadınların yaklaşık %15'i hayatlarının bir döneminde böyle bir ağrıyla karşı karşıya kalırlar Ancak %1-2'sinde ise ağrı tedavi gerektirecek kadar şiddetlidir Bazı kadınlar bu ağrıyı daha çok genital bölgede basınç, yırtılma veya yanma hissi olarak tarif ederler

Neden olur?

Disparoni nedenleri incelenirken aşağıdan yukarı doğru (vajina girişinden iç genital organlara doğru) bir ayrım yapmak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır

Vajina girişine bağlı nedenler: yüzeyel disparoni nedenidirler

-Kızlık zarıyla ilgili sorunlar: Kızlık zarının yapısal olaral sert olması

-Menopoza bağlı atrofi: Menopoz döneminde dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir

-Islanma dönemi olmadan ilişki ve buna bağlı tahriş

-Epizyotomi nedbeleri: özellikle zor doğumlardan sonra fazla sayıda dikiş gerektiğinde ve/veya epizyotomi iyileşmesi esnasında enfeksiyon meydana geldiğinde dikiş yerleri sıklıkla nedbe bırakarak iyileşir ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur

-Enfeksiyonlar: Herpes Simpleks enfeksiyonları (genital uçuk) hem ilişkide hem de ilişki olmayan döneminde ağrı yapar

Vajinaya bağlı nedenler:

-Enfeksiyonlar: vajinit bazı durumlarda ağrıya neden olabilir

-Kitle ve tümörler: vajinada kitle nadir görülür Büyük kitleler ağrı ve beraberinde kanamaya neden olabilirler

-Islanma dönemi olmadan ilişki ve buna bağlı tahriş

-Rektosel (vajina arka duvarı sarkması), uterus sarkması ve sistosel (vajina ön duvarı sarkması): gerilmeye bağlı ağrı nedeni olabilirler

-Yabancı cisimlere karşı gelişen allerjik cevap

-Vajina kubbesinde cerrahi veya radyoterapiye bağlı değişiklikler

-Doğumsal anomaliler: nadir görülürler

Pelvik yapılara ait nedenler (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar

-Pelvik iltihabi durumlar: pelvik enfeksiyonlar hem akut dönemde hem de iyileştikten sonraki dönemde ilişkide ağrı nedeni olabilirler

-Endometriozis: endometriozis genital bölgedeki organlarda yapışıklıklara neden olan bir durumdur Bu yapışıklıklar ilişki esnasında gerilmeye ve ağrıya neden olabilirler

-Uterus habis veya selim tümörleri

-Pelviste enfeksiyonlara, ameliyatlara veya endometriozise bağlı gelişen yapışıklıklar

-Geçirilmiş pelvis kırıkları

Sindirim sistemi hastalıkları: nadiren disparoni nedenidirler

-Enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)

-Kabızlık

-Hemoroid, fistül ve fissür gibi anüs ve rektum bölgesi hastalıkları: dışkılama esnasında ve sonrasında ağrıya neden olabilecekleri gibi yakın komşuluk nedeniyle disparoni nedeni de olabilirler

İdrar yolu hastalıkları:

-Üretra veya mesaneye ait lezyonlar

Psikolojik bozukluklar:

-Korku, kaygı, fobik reaksiyonlar, konversiyon reaksiyonları, partnerle uyumsuzluk, ilk ilişkinin yarattığı psikolojik travma gibi psikolojik durumlar da en önemli disparoni nedenleri arasında üst sıralarda yeralırlar

Disparoninin vajinismustan (vajina girişi kaslarının ilişki esnasında kasılması) ayırıcı tanısı mutlaka yapılmış olmalıdır

Tedavi öncesi incelemeler

Öncelikle enfeksiyon, kitle, kanser veya kanser öncüsü lezyon açısından muayene, ultrason, vajinal kültür, papsmear, idrar kültürü gibi incelemeler yapılır

Şüpheli durumlarda vulva ve/veya vajinaya kolposkopik inceleme yapılır ve gerekirse biyopsi alınır

Derin disparonide laparoskopik inceleme sıklıkla gereklidir

Tedavi

Tedavide ilk adım hastanın ve eşinin hastalığın tabiatı konusunda bilgi sahibi olmasıdır

Organik nedenler usulüne uygun olarak ilaç ve/veya cerrahi yolla tedavi edilir

Hastalığın psikolojik komponenti varsa bireysel ve/veya eşle beraber psikopterapi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir

OpDrCenk Kiper

Alıntı Yaparak Cevapla

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL

Eski 06-25-2012   #90
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

''A dan Z ye cinsel hastalıklar' Geldik.Com ÖZEL



ADET GÖRME



Genç kızlıkta başlayan adet dönemi kırk yaşlarının sonlarında sona erer Bu olaya menapoz adı verilir Menapozdan sonra üreme organları bir dizi değişikliğe uğrarlar Bu değişiklikler yumurtalıkların hormon salgılamasında görülen azalmaya bağlıdır Dölyatağı daha küçülür, dölyolundaki sırtlar ortadan kalkar, dölyolu duvarları düzleşir Salgılar daha az asit içermeye başladıkça mikrop kapma tehlikesi de o kadar artar Çevre dokular gittikçe daha az esnek özellik kazanır Menapozdan sonra dölyolundan gelen kanamaya tehlikeli gözüyle bakılmalıdır Olası bir hastalık karşısında doktora gitmek gerekir
Adet dönemi genel olarak 28 gündür Ne var ki bu kaba bir ortalamadır ve kadınların adet süreleri büyük ölçüde değişir Kimi kadının adet süresi 21 günken, kimilerinin 42 gün olabilir Bundan başka bir kadının her adet dönemi de birbirine uymayabilir
Dölyatağından dölyoluna akıntı süresi genellikle dört ya da beş gündür Bu süre içinde kişiden kişiye büyük değişiklikler söz konusudur
Adet görme; insan dişisini diğer canlı türlerinin dişilerinden ayıran başlıca özelliklerden biridir Hayvanlar içinde yalnızca maymunlarda bu özellik görülür Yüzyıllar boyunca adet görme tıbbı ilgilendirmiş ve bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür Eski Yunanlılar "erkek tohumu"nun bir sıvı içinde kadının gövdesine yerleştirildiğini iyi biliyorlardı Ama bir "dişi tohumu"da gerekliyse, bu nasıl oluyordu? Sonunda tümüyle yanlış bir yargıya, adet dönemindeki sıvının bu dişi tohumu içerdiği yargısına vardılar
Adet görme birbirinden ayrı iki organın, yumurtalığın ve dölyatağının faaliyetlerine bağlı bir süreçtir Yumurtalığın başlıca iki görevi ; gebeliği sağlayan yumurtacıkların üretilmesi ile cinsiyet hormonlarının salgılanmasıdır Yumurtalıkların ürettiği ve adet dönemini denetleyen hormonlar bildiğimiz gibi östrojen ve progesterondur Bu hormonların gövdenin çeşitli bölümleri üzerinde etkileri vardır Ancak en büyük etkileri dölyatağının endometrium adı verilen dokusunda görülür
Ayın farklı zamanlarında bir kadından endometrium parçaları alınırsa aralarında büyük değişiklikler olduğu görülecektir Adetten hemen sonra dölyatağını kaplayan tabaka ince bir tabakadır Buna karşılık iki adet dönemi arasında bu doku yeniden kalınlaşır Adet kanaması sırasındaysa, doku parçalarının tam bir biçimi olmadığı ve kanla karıştığı görülür Buradan da anlaşıldığına göre dölyatağındaki endometrium dokusu iki adet zamanı arasında bir dizi değişiklik geçirmektedir Ve zaten tüm değişikliklerin olabilmesi için gerekli olan döneme adet dönemi denmektedir Adetle birlikte endometrium dokusunun büyük bir bölümü parçalanır, ancak geriye kalan küçük bölüm hızla gelişerek eskisinin yerini alır Söz konusu hızlı büyüme ve dokunun gelişmesi yüzünden adet döneminin bu bölümüne siyah dendiği de olur Bu dönem adet süresinin yarısı kadardır Adet döneminin ikinci yarısında alınan bir ömekte çeşitli salgı bezleri görüldüğünden bu döneme salgısal dönem adı verilir Adet dönemi salgı döneminin sona ermesiyle birlikte biter Kan da dölyatağı tabakasından tümüyle ayrılır
Yumurtalıklar da bir dizi dönemsel değişiklik geçirirler Yumurtalıkların yüzeyinde çok sayıda ve çeşitli boyutlarda küçük "kistler" vardır Bunlara yumurtalık bezcikleri denir ve her biri bir yumurtacık (ovum) taşır Adet döneminin ortasında ötekilerden daha büyük olan bir bezcik büyümeye başlar Yumurtalığın yüzeyinde yer alan bu bezciğin çapı iki santimetre kadar büyüyebilir Bezcik , döllenme amacıyla fallop kanalına yumurtacık bırakır Adet döneminin sonraki aşamasında bezcik beyazımsı sarı renkteki hücrelerle dolar Renginden dolayı bu oluşuma sarı organ (corpus luteum) adı verilir Eğer yumurtacık döllenmişse sarı organ gebelik boyunca, doğuma kadar yumurtalıkta kalır Eğer döllenmemişse ancak on gün kadar yaşayabilir
Gelişen bezcikler, östrojen salgılarlar Östrojen de endometriumun gelişip kalınlaşmasına yol açar Gelişme döneminin sonunda bezcikler koparlar ve yumurtlama olayı gerçekleşir Eğer döllenmiş yumurta kalınlaşma döneminde endometriumla temas ederse bu bölgeye yerleşmesi olanaksızlaşır Böyle bir doku, yumurtacığın yerleşmesi için gerekli olan bir dizi değişikliğe uğrayamaz Bununla birlikte yumurtacık fallop kanalından dölyatağına giderken (bu bir haftayı alır) endometrium sarı organın etkisi altına girer Bu organ hem progesteron, hem de östrojen üreten bir salgı bezidir Hormonların böylesine birlikte hareket etmeleri büyüyen endometriumun salgısal döneme geçmesini sağlar İşte bu ikinci aşamada dölyatağı döllenmiş yumurtayı banndırabilecek özelliğe kavuşur Döllenmiş yumurta yerleştikten sonra büyük bir olasılıkla sarı organ denilen corpus luteum'a hormonal mesajlar göndermektedir Bu iletişim corpus luteum'un büyümesine ve daha büyük miktarda hormon salgılamasına yol açmaktadır Bu mesaj gerçekleşmezse corpus luteum parçalanır Bu durumda endometriuma hiç bir hormon ulaşmaz ve bu yüzden direnme gücü kaybolur Böylelikle endometriumun büyük bir bölümü parçalanır Bu arada adet dönemi akıntısı baş gösterir Adet döneminin sona ermesiyle birlikte yumurtalıkta bir başka bezcik büyümeye başlar Östrojen tekrar dölyatağı astarının kalıntılarını etkiler ve bir sonraki adet döneminin gelişme aşaması başlamış olur
Ergenlik döneminden menopoza kadar tüm üretken yaşamı boyunca bir kadın sürekli olarak bu dönemlerden geçer Bu dönemler yalnızca gebelik olayıyla birlikte kesilir ve eğer anne çocuğunu emzirirse doğumdan sonra birkaç ay daha adet görülmez Doğum yapmamış bir kadının tüm cinsel olgunluk süresi boyunca dört yüz dolayında adet gördüğü sanılmaktadır Bu sürenin uzunluğu kuşkusuz ergenlik yaşına bağlıdır Ergenlik yaşının sürekli olarak düştüğü de bir başka gerçektir Yirminci yüzyılda kızlar geçtiğimiz yüzyıla göre birkaç yaş önce adet görmektedirler Adet dönemindeki ilk akıntının, kızların gebe olabilme yeteneğine kavuştuklan yaşlarda görülmesi koşul değildir Örneğin ilk birkaç adet görmede yumurtacıkların bezciklerden ayrılmadığı sanılmaktadır Bir başka deyişle ilk birkaç adette yumurtlama görülmez Bu yaştaki kızlara cinsel ilişkinin tanındığı kimi toplumlarda, kızların gebe kaldığı çok ender görülmektedir
Eğer adet görme düzenli biçimde sürüyor ve rahatsızlık vermiyorsa bu olayla ilgili bağnaz tepkiler çok daha az görülür Ne var ki adetle ilgili düzensizlikler pek yaygın özellikte değildir Bu düzensizlikler gövdenin başka bölümlerindeki bezlerde görülen düzensizliklere, gövdenin her bir hücresinde yer alan kalıtımsal kromozomlara, doğuştan olan eksikliklere bağlı olabilir En yaygın düzensizlikler kadınların çoğunda adet dönemlerinde görülen gerilim ve bunalımlarla ilişkilidir Adet sırasındaki akıntıyla ilgili ağrının da etkisi görülür Yıllarca süren araştırmalara karşın bilim adamları kadınların adetle ilgili yakınmalarının nedenlerini tam olarak saptayamamışlardır Adet döneminden önce de çoğu kadında gerilim, sıkıntı, başağrısı gibi rahatsızlıklar olur Hastalarına düzenli adet görüp görmediğini soran doktorlar genellikle olumlu yanıt alırlar Kadın da gerçekten düzenli aralıklarla adet gördüğünü sanmaktadır Ancak gerçekte durum böyle değildir Böyle bir şeyi öne süren kadın adet günlerini düzenli bir biçimde saptadığında yanıldığını görecektir Her adet döneminin bir ya da iki gün bile olsa geç ya da erken başladığını görecektir
Adet döneminin süreleri de kadından kadına değişir Doğum kontrolündeki tehlikesiz günler yönteminin ("ritm yöntemi") insanı yanıltmasının bir nedeni de budur
Günümüzde dölyatağı fizyolojisi üstüne geniş bir bilgiye sahibiz Bu yüzden adet dönemleri düzensiz, ağrılı ya da hiç gerçekleşmeyen kadınlarla ilgili olarak yapılacak çok şey var Ama kesin olarak bilinen bir şey varsa o da normal süren adetlerin birden kesilmesinin en önemli nedeninin gebelik olduğudur
Yumurtacığın döllenmesi ancak yumurtlama döneminde ya da bu döneme yakın bir zamanda cinsel ilişki gerçekleşirse olur Doğum kontrolündeki tehlikesiz günler yöntemi de bu olaya dayanır Spermler üreme alanında birkaç gün yaşayacaklarından iki adet arasında kalan üç haftanın birinci ve son haftaları yine de tam emin süreler değildir Ne var ki pekçok çift bu süreleri emin kabul ederek cinsel birleşmeyi yeğlemektedirler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.