![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#61 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlarİzn-i Sefine İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçecek, yabancı gemilere verilen izinlere karşılık alınan resim (harç, vergi) ![]() Fatih Sultan Mehmed Han, Anadolu Hisarını tamir ettirip, Rumeli Hisarı'nı yaptırdığı sene (1452), ilk defa sefîne harcı alınmaya başlandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İzn-i sefîne fermanları, ekseriya isim yerleri açık olarak, Dîvân-ı Hümâyûn kalemince hazırlanırdı ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#62 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarJön Türkler On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlı Devleti'nde, batı tarzı idare ve fikirlerin gelişip yayılması için çalışanlara verilen isim ![]() “Yeni Osmanlılar” veya “Genç Türkler” de denilen bu grup mensupları, Avrupalıların verdikleri Fransızca “Jeunnes Turcs” adıyla meşhur olmuşlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Yeni Osmanlılar Cemiyeti, 1789 Fransız İhtilâlinden sonra Avrupa’da süren 1830 ve 1848 ihtilâllerine ve bunların neticesinde ortaya çıkan fikir hareketlerine heveslenenler tarafından, 1865’te, gizli bir teşkilât olarak, İstanbul’da kuruldu ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Fazıl Paşanın, Abdülaziz Hana hitaben, Paris’te yazdığı ve küstahça ifadelerin yer aldığı mektup, 1867’de Türkçe'ye tercüme edilerek, Tasvîr-i Efkâr Gazetesi’nde yayınlandı ve Osmanlı ülkesinde binlerce adet bastırılıp dağıtıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonra, yurt içinde ve dışında kurdukları birçok dernek ve yayınladıkları, sayıları yüze varan dergi ve gazete ile, İkinci Abdülhamid Hanın şahsında devlete karşı kesif bir propagandaya girişen Jön Türkler, sıkı bir işbirliği içinde oldukları Fransız ve İngiliz hükümet çevrelerinden destek gördüler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 27-29 Aralık 1907’de yine Paris’te toplanan İkinci Jön Türk Kongresine; İttihat ve Terakki, Prens Sabahattin’in Teşebbüs-i Şahsî ve Adem-i Merkeziyet cemiyetleri yanında, Ermeni Taşnaksutyun Komitesi de katıldı ![]() ![]() ![]() Jön Türklerin uzun yıllar devam eden faaliyetlerinde, ön planda meşrutiyet ve hürriyet fikirleri görünüyorsa da, her grup ve şahsın ayrı ayrı maksatları vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#63 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKabakçı Mustafa İsyanı Osmanlı Sultanı Üçüncü Selim Hanın tahttan indirilerek yerine Dördüncü Mustafa Hanın geçirilmesiyle neticelenen isyan ![]() ![]() Kabakçı Mustafa isyanının sebepleri çok çeşitlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#64 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKadınefendi Osmanlı Devleti saray teşkilâtında, padişah hanımlığına yükselen kadınlara, 17 ![]() ![]() Kadınefendi unvanı yerine, 16 ![]() ![]() ![]() Saraya kabul edilen kadınlar, Harem-i Hümâyûnda bir okul disiplini içinde eğitim görürlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kadınefendi olanlara haslar verilir, bunlara ayrı daireler tahsis edilir ve maiyetlerine hizmetçiler, memurlar tayin edilirdi ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#65 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKadırga Buharlı gemilerin yapımından evvel kullanılan harp gemilerinden biri ![]() Kadırgalar hafif, az su çeken, dar, uzun ve alçak bordalı, kıç tarafları baş tarafından yüksek, kürekle ve müsâit rüzgârlı havalarda üç köşe yelkenle seyir yapan, manevra kabiliyetleri yüksek harp tekneleridir ![]() ![]() Osmanlı kadırgalarının boyları 62 ila 63, genişlikleri 25 veya 8 metre olurdu ![]() Fırtınalı havalar için elverişli olmayan bu tekneler, kış aylarının rüzgârlı günlerini limanlarda geçirir, yazın sakin ve fırtınasız havalarda denize açılırlardı ![]() Akdeniz'in en hareketli harp gemisi olan kadırgalar, 7 Ekim 1571 İnebahtı Deniz Savaşı'ndan sonra yerlerini yelkenle hareket eden ve daha çok top taşıyan gemilere terk etmeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı kadırgalarında 25, Venedik kadırgalarında 26 çift kürek bulunur ve her kürek dörder kişi tarafından çekilirdi ![]() ![]() ![]() Osmanlı kadırgaları, Zakala ve Bey kadırgaları olmak üzere iki sınıftı ![]() ![]() ![]() ![]() Kadırgaların personel mevcudu; 196 kürekçi, 100 levent ve geri kalan gemici olmak üzere 330 kişiydi ![]() Kadırgadaki kürekçiler, esirlerden veya kürek cezasına çarptırılmış mahkûmlardan, bazen de kısmen gönüllülerden olurdu ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#66 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKahtı Rical (Kaht-ı Ricâl) Bir ülkede, büyük devlet ve siyaset adamları ile âlimlerin bulunmaması, yetişmemesi ![]() Osmanlı Devleti'nde bilhassa Tanzimat'tan sonra “kaht-ı rical” tabiri çok kullanılmıştır ![]() ![]() Büyük imparatorluk hâlindeki Osmanlıları yıkmanın tek şartının, onları ilimden, dirayetli devlet adamlarından mahrum bırakmak olduğuna inanan İngilizler (iki asır boyunca bu iş için uğraştılar), fen ve din ilimlerinin okutulduğu medreselerin yozlaşması için var güçleriyle çalışarak, 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#67 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKalyon Yelkenli ve kürekli en büyük savaş ve yük gemisi ![]() Osmanlı kalyonlarının, üç ambarlı ve kapak adı verilen iki çeşidi vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kalyonda çalışanların aylıklarını, yiyecek ve içeceklerini ve levazım hesaplarını tutan, vazifeli kalyon kâtibi bulunurdu ![]() ![]() ![]() Kalyoncuların özel bir kıyafeti vardı ![]() ![]() ![]() Ayakkabıları küt burunlu, üzerinden ayak parmakları görülecek biçimdeydi ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#68 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKanunname İdarî, malî, cezaî ve çeşitli sahalarda görülen lüzum üzerine, padişahların emir ve fermanlarıyla vaz' edilen (konulan) kanun ve nizamları ihtiva eden mecmua ![]() ![]() Bütün İslâm devletlerinde, hükümde, birinci derecede esas kaynak; kitap, sünnet, icmâ ve kıyas ile bunlara bağlı delillerin teşkil ettiği İslâm hukukudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunların yanında, sultan tarafından emir, ferman ve kanunnameler de çıkarılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim pazardaki bac vergisinin miktarı, timarlı sipahilerin hak ve vazifeleri, kıyafet ve sikke meseleleri, padişahın emir ve fermanları ile tanzim edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı padişahlarının, İslâm hukukunun dışında olan örfe dayanarak yaptığı düzenlemeleri, İslâm hukukunun dışında görmek ve Osmanlının İslâm hukukundan ayrı, bir de örfî hukuk tatbik ettiğini söylemek mümkün değildir ![]() ![]() ![]() İlk Osmanlı kanunnâmeleri, kanun tekniği ve bünye hususiyetleri bakımından, mücerret ve umumî bazı hükümlerin, sistemli bir tarzda, tasnif ve tertipleri suretiyle meydana gelmiş değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Denilebilir ki, Osmanlılar fethettikleri memleketlerdeki örf ve âdetler ile halkın alışık olduğu vergi şekillerine uzun müddet riayet etmişler, ancak lüzum duyuldukça, onları yavaş yavaş tadil ve ıslah etmek suretiyle, bütün ülke için umumî ve müşterek bir nizama doğru yükselmek imkânını bulmuşlardır ![]() ![]() İlk zamanlarda emir ve fermanlar çıkarmak suretiyle mahalline gönderilen kanunlar, Fatih Sultan Mehmed zamanında, Kanunnâme-i Âl-i Osman adıyla tedvin edilmiştir (derlenmiştir) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan, arazi ile ilgili kanunnâmeler, umumî nüfus ve arazi tahrir defterlerinin baş kısmında yer alıyordu ![]() ![]() Halkın eşya ve yiyecek fiyatlarının tespit ve teftişi hususlarını tayin eden ihtisab kanunnâmeleri ise, padişahın emri üzerine, alâkalı zümre temsilcilerinin katılmasıyla mahallinde yapılan tetkiklere ve esnafın âdet ve nizamlarını tespit için vaktiyle verilmiş fermanlara dayanarak düzenlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fatih Sultan Mehmed, İkinci Bayezid ve Yavuz Sultan Selim Han zamanlarında düzenlenen kanunnâmeler, Kanunî Sultan Süleyman zamanında en mükemmel şeklini almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kanunnâmelerin yanında, zamanın padişahının emirleri ve muhtelif kanunların bir araya getirilmesi suretiyle teşkil olunan kanunnâmeler de görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada bazı kanunnâmeler de asıl metni teşkil eden hükümlerin fetva şeklinde birer misal ile izah edildiği de görülmektedir ![]() ![]() Padişahlar, bu kanunları düzenlerken, mutlak olarak dîvân üyeleri ile istişâre etmişlerdir ![]() ![]() Bu durum, devletin zayıfladığı ve dış baskılarla ilan edilen Tanzimat Fermanı'na kadar düzenli bir şekilde devam etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#69 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKanun-u Esasi (Kanun-u Esasî) Osmanlı Devletinde, Sultan İkinci Abdülhamid Hanın emriyle 28 kişilik bir heyet tarafından hazırlanıp, 23 Aralık 1876’da kabul ve ilan edilen anayasa özelliğindeki kanun ![]() ![]() Osmanlı Devleti bir İslâm devleti olduğu için, İslâm hukukuna göre hazırlanmış, anayasa özelliğini taşıyan kanunnâmelerle idare ediliyordu ![]() ![]() ![]() Tanzimat döneminden itibaren, tahsil için Avrupa’ya gönderilen şahıslar, batı kültürüyle temasa geçtiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meşrutiyet idaresini getireceğini vâdeden Sultan İkinci Abdülhamid Han, 31 Ağustos 1876’da tahta çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Midhat Paşa, meşrutiyet rejimini ve Kanun-u Esasî’yi, Sultan İkinci Abdülhamid Hana karşı, milletlerarası bir antlaşmayla teminat (garanti) altına aldırmayı planladı ![]() ![]() ![]() ![]() Kanun-u Esasî’nin kabul ve ilan edilmesinden sonra, 1877 yılının başında, ilk mebus (milletvekili) seçimleri yapıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gayrimüslimler ve azınlıklarla birlikte hareket eden İttihat ve Terakki Fırkası, Meclis-i Mebusan'da çoğunluğu sağladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1876 yılından 1924 yılına kadar, 48 yıl yürürlükte kalan, padişahın yetkilerini ve meşrutiyeti kabul eden Kanun-u Esasî, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti devrinde de uygulandı ![]() ![]() On iki bölümden ve 121 maddeden meydana gelen Kanun-u Esasî’nin 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beşinci kısım ise 42 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çeşitli Avrupa anayasalarından alınarak hazırlanan Kanun-u Esasî’de, devletin dininin İslâmiyet olduğu belirtilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#70 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKapan Kapanlar; balkapanı, unkapanı, yağkapanı gibi, orada satılan mallara göre adlandırılmıştır ![]() Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan itibaren yağ, bal, un, çeşitli erzak, hububat, kahve, ipek, pamuk gibi maddeler kapanlara getirilir, devlet bunlardan belli bir ardiye ücreti alarak, gerektiğinde narh koyardı ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlılarda zamanla gelişen kapanlar, günümüzde kurulmasına çalışılan ve bazı büyük şehirlerde açılan umumî pazar veya halden başka bir şey değildir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#71 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKapitülasyonlar Osmanlı Devletinde yabancıların statüsünü tespit eden hukukî, malî, idarî ve dinî özellikteki antlaşmalar ![]() ![]() Osmanlı Devleti tarihinde ilk olarak, Sultan Birinci Murad Han zamanında, 1365 yılında, Dalmaçya kıyılarında fakir bir ülke olan Ragusa Cumhuriyetine, beş yüz duka haraç karşılığında, ticarî imtiyaz verildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Almanya-İspanya İmparatoru Şarlken’le İran şahının, Osmanlı Devleti aleyhinde birlik kurmak istediklerini tespit eden Kanunî Sultan Süleyman Han, Şarlken’in Avrupa’ya hakim olma isteğine mani olmak için, rakibi Fransa’yı siyasî bakımdan destekledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı padişahlarının, siyasî ve ticarî menfaatlerine uygun olarak verdikleri imtiyazlar, Avrupa’da Osmanlı idaresi lehinde büyük propaganda yapılmasına, Osmanlı Devletinin büyüklüğünün tanınmasına, dolayısıyla İslâmiyetin yayılmasına yol açtı ![]() ![]() Kanunî Sultan Süleyman’ın vefatından sonra, 1569’da Sultan İkinci Selim Han, Fransa Kralı Dokuzuncu Charles ile 18 maddelik; 1581’de Sultan Üçüncü Murad Han, Üçüncü Henri ile 19 maddelik; 1579’da Sultan Üçüncü Mehmed Han, Dördüncü Henri ile 32 maddelik; 1604’te Sultan Birinci Ahmed Han, yine Dördüncü Henri ile 53 maddelik; 1743’te Edirne’de Sultan Dördüncü Mehmed Han, Ondördüncü Louis ile 55 maddelik; 1770’de Sultan Birinci Mahmud Han, Onbeşinci Louis ile 84 maddelik kapitülasyon antlaşmaları imzaladılar ![]() Bunlardan başka, 1578’de Toskana Krallığına; 1565’te Ceneviz Cumhuriyetine; 1580, 1593, 1603, 1606, 1622, 1624, 1641, 1662, 1675 yıllarında İngiltere’ye; 1598, 1612, 1634, 1668, 1712 yıllarında Hollanda Krallığına; 1617’de Avusturya’ya; 1678’de Polonya’ya; 1700’de Rusya’ya ve 1737’de İsveç Krallığına çeşitli imtiyazlar verildi ![]() Bu kapitülasyonlar, yabancılara; Osmanlı Devletinde yerleşmek, dolaşmak ve ticaret yapmak haklarını tanıyordu ![]() ![]() Bundan başka, kapitülasyonlara göre, yabancıların Osmanlı Devletine getirdikleri, ticaret eşyası üzerinden başlangıçta %5, daha sonra %3 gümrük resmi alınmaktaydı ![]() On sekizinci yüzyılın ilk yarısına kadar verilen kapitülasyonların bir bölümü, antlaşma niteliği taşımaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1838’de İngiltere’yle başlayan ve diğer Avrupa devletleriyle devam eden bir dizi ticarî antlaşma, Osmanlı Devletinin iktisadî bakımdan batının hakimiyeti altına girmesine sebep oldu ![]() ![]() 1838 ticaret antlaşmalarıyla Osmanlı Devleti, bazı ticaret eşyası üzerinde mevcut yed-i vâhid (tekel) usulünü kaldırmayı taahhüt ederek, yabancılara iç ve dış ticaret hususunda tam bir serbestlik tanıdı ![]() ![]() Mustafa Reşit Paşanın yetiştirmelerinden; Âlî ve Fuad paşalar da, 1861’de imzaladıkları yeni ticaret antlaşmalarında, 1838 ticaret muahedelerinin iç ve dış ticaret serbestliği prensibini öngörmesi yanında, ihraç edilen mallardan alınmakta olan % 12 iskele ve gümrük resmini yabancı tüccarlar için başlangıçta % 8’e ve sekiz yıl sonra da % 1’e indirdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı topraklarından hammadde ihracı başlayınca, yerli sanayi, hammadde bulmakta sıkıntıya düştü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1838 antlaşmasıyla ekonomisi felce uğratılan devlet, Rusya ile harbe sokulup, 1854’te İngiliz ve Fransızlarla ilk borç antlaşmalarını imzalamak mecburiyetinde bırakıldı ![]() Alınan borçların faizlerinin ödenememesi ve yeni borçların alımı ile 1870’te borç miktarı, 792 milyon frangı buldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yabancı devletlerin baskılarını önlemek ve Osmanlı Devletinin kaybolan itibarını iade etmek isteyen Sultan İkinci Abdülhamid Han, birçok malî tedbirler aldı ![]() ![]() ![]() Yapılan bu düzenlemeyle devlet, borçlarının büyük bir kısmından kurtuldu ve yabancı devletlerin iç işlerimize müdahalesi önlenmiş oldu ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Han, yürürlükte olan ekonomik imtiyazları, devleti idare siyasetinde, maharetle kullandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yabancılara tanınan imtiyazların yer aldığı kapitülasyonlar, Birinci Dünya Harbi'ne kadar devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#72 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKasır Umumiyetle hükümdarlar için şehir dışında yaptırılmış saray ve köşk manâsında kullanılan bir tabir ![]() Anadolu beyliklerinin ve valilerinin, tehlikelere karşı savunma tedbirlerine sahip olan binalarına da kasır denirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı sultanları yeşilliklerde, dinlenme köşkleri ve saray özelliğine sahip kasırlar yaptırmışlardır ![]() ![]() ![]() 17 ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#73 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKavalalılar (Kavalalı Hanedanı) Mısır’daki Kavalalı Mehmet Ali Paşa hanedanı ![]() Ailenin atası İbrahim Ağa, aslen Konyalı olup, Osmanlılar devrinde Edirne’ye gelmiş ve Makedonya’da Kavala şehri kalesine bekçibaşı tayin edilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Kavalalılar Hanedanının başına geçenler, İsmail Paşa (1868-1879) devrinde hıdiv, Hüseyin Kâmil Paşa (1914-1917) devrinde sultan, Birinci Fuâd (1917-1936) devrinde melik unvanını aldılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kavalalılar Hanedanlığı Mehmet Ali Paşa (1805-1848) İbrahim Paşa (1848- (?) Birinci Abbas Hilmi Paşa (1848-1854) Said Paşa (1854-1863) Hıdiv İsmail Paşa (1863-1879) Hıdiv Tevfik Paşa (1879-1892) İkinci Abbas Hilmi Paşa (1892-1914) Hüseyin Kamil Paşa (1914-1917) Melik Birinci Fuad Paşa (1917-1936) Mehmed Fâruk (1936-1952) İkinci Fuad (1952-1953) |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#74 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKılıç Alayı Osmanlı padişahlarının tahta oturduklarının ikinci ile yedinci günü arasında, Eyüp’te hazret-i Hâlid İbn-i Zeyd’in türbesinde kılıç kuşanmaları merasimine verilen isim ![]() ![]() Dinî ve askerî bir durum arz eden merasim iki safhalıdır ![]() ![]() ![]() Kılıç kuşanma âdetinin Osmanlılarda kesin olarak hangi tarihte ihdas edildiği bilinmemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı sultanlarının, İstanbul’un fethinden sonra, Eyüp semtinde Mihmândâr-ı Peygamberî (Peygamber efendimizi misafir eden) Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin türbesinde kılıç kuşanmaları, kanun oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kılıç kuşanma için Eyüp’e hareket, büyük merasim hâlinde yapılırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kılıç alayında kullanılan kılıçlar, Peygamber efendimizin, hazret-i Ömer’in, hazret-i Hâlid bin Velîd’in, Osman Gazi ve Yavuz Sultan Selim Han'ın kılıçlarıydı ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#75 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarKırkpınar Güreşleri Edirne’nin sınırları içinde yer alan Sarayiçi çayırında her sene haziran ayında yapılan tarihî güreşler ![]() Bu güreşlerin doğuşu ile ilgili bilgilerin en yaygını, 14 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırkpınar güreşleri, ülkemizde an’anevî olarak yapılan en büyük yağlı güreşlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırkpınar güreşleri, yağlı güreştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güreşler ve süreleri: Büyük orta, baş altı ve baş boyu 1 saat; tozkoparan, deste küçük boy, deste büyük boy, küçük orta küçük boy, küçük orta büyük boy, 30 dakikadır ![]() ![]() Güreşlerde, pehlivanları seyirciye tanıtan kimseye “cazgır” denir ![]() Cazgır, güreşecek pehlivanları, bağırarak takdim eder ![]() ![]() Hoş geldiniz, sefâ geldiniz erler meydanına! Şeref verdiniz, zümrüt Kırkpınar’a! Besmele ile, Kispetleri çektiniz ince bele ![]() Okudunuz, üflediniz hazret-i Pîr’e ![]() Söğüt dalından odun olmaz! Moskof kızından kadın olmaz! Her ananın doğurduğundan pehlivan olmaz! Hey! Hey! Allah Allah İllallah ![]() Hayırlar gele İnşallâh ![]() Pîrimiz Hamza Pehlivan ![]() Aslımız, neslimiz, pehlivan ![]() İki yiğit çıkmış meydane, İkisi de birbirinden merdâne ![]() Alta geldim diye erinme, Üste çıktım diye sevinme ![]() Alta gelirsen apış, Üste çıkarsan yapış ![]() Vur sarmayı kündeden at ![]() Gönder Muhammed’e salevat ![]() Seğirttim gittim pınara, Allah ikinizin de işini onara! ![]() ![]() ![]() Duâ bitince, cazgır, pehlivanları meydana sürer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yenişince veya beraberce kalınca, yensin veya yenilsin, genç yaşlının, çırak ustasının elini, o da ötekinin alnını öper ![]() ![]() ![]() Yağlı güreşlerde uygulanan başlıca oyunlar şunlardır: Elense, tırpan, boyunduruk, katıryuları, deveyuları, bastırma, çapraz, kazkanadı, tartma, köstek, dalma, paçakasnak, yerdesürme, kazık, sarma, künde, kepçe, topukelleme, kurtkapanı, kılıçatma, kemane vs ![]() ![]() Asırlardır yapılan Kırkpınar güreşlerinde 26 yıl üst üste başpehlivan olan Aliço, kırılması imkânsız bir rekor sahibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırkpınar güreşlerinde, Cumhuriyetten önce başpehlivanlık kazanan güreşçilerimizden bilinenleri şunlardır: Yozgatlı Kel Hasan, Arnavutoğlu Ali, Kazıkçı Kara Bekir, Şamdancıbaşı Kara İbrahim, Pamukçulu Osman, Yörük Ali, Filiz Nurullah, Filibeli Kara Osman, Katrancı Halil, Makarnacı Hüseyin, Hergeleci İbrahim, Kara Ahmed, Tekirdağlı Sarı Hafız, Bursalı Rüstem, Şumnulu Mestan, Hamlacı Kaysıoğlu, Sarı Hüseyin, Koca Yusuf, Adalı Halil, Kurtdereli Mehmed, Geçkinli Yusuf, Kara Murad, Molla İzzet, Büyük Danacı, Küçük Danacı, Karagöz Pomak Ali, Deli Murat, Deliormanlı Kara Ahmed, Hasahırlı Abdurrahman, Çorumlu Zeyne, Pomak Osman, Suyolcu Mehmed, Mümin Hoca, Koç Ali, Koç Mehmed, Nakkaşlı Eyüp, Yenici Ahmed ![]() |
![]() |
![]() |
|