Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hastalıklarteşhis, tanı, tedavi

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #46
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





BOYUN OMUR HASTALIGI (CERVICAL OSTEOARTHRITIS)


Boyun omur hastalığı (cervical osteoarthritis), boyundaki omurların üstünde kemik çıkıntılarının oluşmasıdır Bu yavaşça gelişir ve boyun giderek sertleşir Kemikler giderek periferik sinir sistemine baskı yaparak omuz ve kollarda ağrılara ve diğer duygulanımlara yol açar Bu çıkıntılar eğer omuriliğe de baskı yapmaya başlarlarsa, bacak kasları ile mesane ve bağırsak kasları da etkilenebilir

Belirtiler

- Boyunda ağrı veya sertlik;

- Omuz ve kollarda ağrı, uyuşma ve iğne batar gibi;

- Bacak ve kollarda uyuşma veya güçsüzlük;

- Mesane kontrolü sorunları;

- Bacaklarda dengesizlik veya sertlik

Boyun zedelenmesi yıllar sonra servikal omur hastalığına dönüşebilir Ancak genellikle bu hastalık yaşlanmayla ilgilidir Boyun omurlarının diskleri zamanla yıpranıp incelince dışarı fırlarlar

Bu rahatsızlığın belirtileri genelde hafif seyreder ve bu yüzden de çoğu zaman tıbbi tedaviye gerek yoktur Duyulan rahatsızlık kronikleşebilir veya belirtiler zaman zaman ortaya çıkabilir Yanlış bir pozisyonda uyuya kalmak veya başı aniden çevirmek bu tip belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir

Omurilik veya sinir kökleri üzerinde baskı olursa servikal omur hastalığı sakatlığa neden olabilir

Tedavi

Bu hastalığın hafif olan türleri için egzersiz, boyun korsesi veya evde yapılacak çekme (traksiyon) önerilir çekme için özenle seçilmiş ağırlıklar, bir bar halteri ve boyunu traksiyona 15-20 dakika alacak bir makara düzeni gereklidir

Daha ciddi vakalar için bir veya iki hafta hastanede kalmak gerekebilir Tam yatak istirahati ve boyun traksiyonu yapılmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #47
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



BRONS VE AKCIGERLERDE ANORMALLIK (YENIDOGAN)


Anormal bronş ve akciğer hastalığı (Bronchopulmonary dysplasia) yüksek konsantrasyonlu oksijen almış olan yada yeni doğumun hemen sonrasında mekanik soluk alma aygıtına gereksinim duyan bebeklerde, bir solunum güçlüğü sendromu komplikasyonu olarak ortaya çıkar

Hastalığın belirtileri arasında hırlama, öksürme, siyanoz (ki bunun belirtisi olarak dudaklar ve tırnakların altı mavi renk alır) ve solunum güçlüğü sayılabilir

Anormal bronş ve akciğer hastalığı çoğunlukla solunum bozukluğu sendromu olan bebeklerde gelişir ve bu bebeklerde kolaylıkla geçmez

Teşhis edilebilmesi için göğüs röntgeninin alınması gerekir

Belirtiler

-Hızlı soluma;

-Hırlama;

-Öksürme;

-Güçlükle nefes alma;

-Dudakların ve tırnakların mavimsi bir renk alması (siyanoz)

Eğer yeni doğmuş bebeğiniz anormal bronş ve akciğer hastalığı rahatsızlığına sahipse, hastaneye yatırılması ve gözetim altına alınması gerekir

Çoğu bebek yavaş yavaş iyileşir ve bu aylar alır Bununla beraber, yine de ciğerleri hassastır ve enfeksiyon oluşmaması için ciğerlerinin soğuk almamasına dikkat sarfedilrnelidir Bu bebekler, solunumlarını kolaylaştırmak için oksijen desteğine ve theophylline (bronş genişletici) gibi ilaç desteğine gereksinim duyarlar Ciğerleri kolayca sıvı birikmesine eğilimli olduğundan, su retansiyonuhu önlemek için diüretikler kullanılır Bu bebekler (sözgelimi, zatürre gibi) enfeksiyonlara karşı daha fazla risk altındadırlar ve yakından gözetilmelidirler Dolayısıyla doktorunuz bebeğinizi sık sık muayene etmek isteyebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #48
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



BRONSEKTAZI (BRONS GENISLEMESI)


Bronşların doğuştan ya da sonradan dönüşsüz biçimde genişlemesidir Kronik bronşit bu gelişmenin başlıca sorumluları arasında yer alır

Bronşektazi, yani bronş genişlemesi çeşitli biçimlerde ve bronş ağacında değişen yaygınlıkta görülebilir Doğumsal olduğu kadar, bronşlara yerleşen enfeksiyon etkenlerinden de kaynaklanabilen bir bozukluktur Hastalık uzun süre belirti vermez Ama iltihaplanma ilerlediğinde ilk kez iltihaba bağlı belirtilerle fark edilebilir

NEDENLERİ

Bebekken ortaya çıkan bronş genişlemeleri doğumsaldır Bronş duvarının esnekliğini ve desteğini sağlayan etkenlerin yetersizliği sonucu, bronşlar doğumdan başlayarak sürekli geniş kalır Aslında edinilmiş bronşektaziler de aynı yetersizlik sonucu gelişir

Edinilmiş bronşektazilerde birçok bozukluk birlikte rol oynar Kronik bronş iltihapları sırasında gelişen olaylar bronşun esnekliğini ve direncini bozarak sağlıklı yapısını kolayca değiştirebilir İnatçı bir öksürük ya da güçlü soluk verirken karşılaşılan bir engel sonucunda bronş içindeki basıncın artması, bronş duvarının çökmesini kolaylaştırır Bronş çevresindeki dokularda ya da bağdoku artışıyla birlikte gelişen süreçler de bronş duvarını çevreye doğru çekerek bronşun genişlemesine neden olur

Bronş genişlemesi salgı birikimini kolaylaştırır Bu da iltihap yapıcı mikropların barınmasına son derece uygun bir ortam oluşturur Böylece bronş genişlemesi iltihaplanmaya ve bronş duvarında direncin azalmasına neden olur

BELİRTİLERİ

Bronş genişlemesi uzun süre klinik belirti vermeden sessizce ilerler Hastalık başka nedenle çektirilen bir akciğer filminde rastlantı sonucu saptanabilir Ama genişleme yaygınsa ya da özellikle iltihap varsa erken belirtiler görülür

Bronş genişlemesinin yaygınlaşmasıyla akciğerin işlevsel dokusunda eksilme olacağından solunum zorlaşır Başlıca belirtiler öksürük ve balgamdır Bunlar hemen her zaman birlikte görülür Öksürüğün kuru olmasına çok seyrek rastlanır Hasta daha çok sabahları uyanır uyanmaz öksürük nöbetine yakalanır ve bunun sonucunda aşırı miktarlara oluşabilen balgam, çıkarır Çıkarılan balgam gece boyunca genişlemiş bronşlarda biriken salgılardır Öksürük nöbetiyle birlikte balgam çıkarma vücudun konum değiştirdiği sırada da görülür Hasta sonunda bronş ağacını öksürerek temizlemek için en uygun olan duruş biçimini öğrenir

Yaygın ve büyük bronş genişlemelerinde oldukça fazlalaşan balgam bir cam kaba alındığında üç bölüme ayrıldığı görülür: Üstte mukustan oluşan bir katman, arada seruma benzer bir sıvının bulunduğu orta katman, bunların alanda daha yoğun atık maddelerden oluşan irinli bir çökelti Aynı durum akciğer apsesinde çıkarılan balgamda da görülebilir Bronş genişlemesinde balgam kanlı olabilir Ender durumlarda öksürükle kan gelebilir Aynca balgamda oksijensiz ortamda üreyen bakterilerin bulunması çok kötü bir kokunun yayılmasına yol açar

İltihap çok şiddetli ve genişlemiş bronşun boşaltılması bazı engeller nedeniyle güç ise, solunum yollarında salgılar birikmeye başlar Bu durumda düzensiz, fazla yüksek olmayan ateş ve bazen de irinleşmeyle birlikte yüksek ateş görülebilir, iltihaplanmanın yüksek ateşle birlikte uzun sürmesi, hastanın genel durumunu, beslenmesini ve kan değerlerini önemli ölçüde bozabilir

Nefes darlığı genellikle öne çıkmaz Belirgin olması, bronş genişlemesinin yaygınlığına ya da bu durumla birlikte akciğer amfizeminin gelişmesine bağlıdır Bazen akciğerlerde bronş genişlemesi ortaya çıktığından sağlam bronşlar daralarak nefes darlığı yaratabilir

Hastalığın ağır ve uzun sürmesi durumunda aşırı beslenme bozukluğuna ve kansızlığa da bağlı olarak hipertrofik pulmoner osteoartropati denen kemik hastalığının ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır Bu hastalıkta parmak uçları uzayıp kalınlaşırken tırnaklar da düzleşip saat camını andırır Bunun nedeni bronşun genişlediği bölgelerde atar ve toplar damarlar arasında ağızlaşmaların yol açtığı kısa devreler sonucunda gelişen dolaşım bozukluğudur

GİDİŞİ

Bronş genişlemeleri, bronşlarda gelişen geriye dönüşsüz özellikte yapı bozukluklardır Koşullar aynı biçimde sürerse bu genişleme çok daha yaygınlaşır Daha önce de açıklandığı gibi belirtiler itihaplanmayla ortaya çıkar Düzensiz aralıklarla görülen, bu belirtiler her keresinde biraz daha uzayıp sıklaşırken genel durum giderek bozulur İtihaplanmanın yayılması, bronş ağacında enfeksiyonun ilerlemesine, hastalığın her atağa kalkışında daha geniş bir akciğer doku bölgesinin yıkımına yol açar Sonuçta solunum işlevleri giderek bozulur ve solunum yetmezliği gelişir

TANI

Küçük bir bölgeyle sınırlı kalan iltihaplanmamış bronş genişlemelerinin tanısı yalnız radyolojik incelemeyle konabilir Burada kullanılan başlıca radyolojik inceleme yöntemi bronkografîdir Bronş genişlemesine iltihaplanma eklenirse tanı kolaylaşır Balgamın bol olması, özellikleri ve en kolay atıldığı duruş biçimleri ya da iltihabın akciğer filmlerinde değişmeden hep aynı bölgede kalması tanıyı yönlendirir

Ama kesin tanıya bronkografiyle varılır Bu yöntemde, bronş ağacını röntgen ışınları altında görünür kılan kontrast bir madde verilir Bu kontrast maddeyle dolarak genişlemiş bronşlar röntgende muz hevengi ya da tespih tanesine benzeyen tipik görüntüler verir Bronş genişlemesinin büyük dallara da yayılma durumunda, tanıya varmak için bronkoskopiden de yararlanılır

BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ)

Bronş genişlemeleri daha önce de belirtildiği gibi yapısal olarak geriye dönüşsüz bozukluklardır Bu durumun belli bir bölgeyle sınırlı kaldığı olgular cerrahi girişimle tedavi edilebilir Cerrahi girişim yapılamıyorsa hastalığın ilerleyici özelliği ve komşu dokuları da yıkıma uğratabileceği dikkate alınarak düzenli ilaç tedavisi uygulanır, îlaç tedavisinde amaç hastalığın ilerlemesini durdurmak ve sağlıklı dokuları korumaktır Bu tedavi biçimiyle hastalık belirtilerinde uzun süreli gerilemeler sağlanabilir

TEDAVİ

Bronş genişlemesi dar bir alanda ya da akciğerin bir lobunda ise bu bölge cerrahi girişimle alınabilir Cerrahi girişim dışında salgıların boşaltılması ve enfeksiyon odaklarının antibiyotikle kurutulması yoluna gidilir Dolan bronşları boşaltmak için önce akciğer filminde hangi bronşların genişlediği saptanır Daha sonra hastaya bu bölgeyi en rahat boşaltacak duruş biçimi verilir Aynca balgam söktürücü ve balgam yumuşatıcı ilaçlar da kullanılır İçilerek kullanılanların yanı sıra aerosol biçiminde püskürtülerek ya da bir sonda aracılığıyla doğrudan bronşlara gönderilen antibiyotikler enfeksiyon odaklarına karşı yaygın biçimde kullanılmaktadır Uzun süre kullanılması gereken antibiyotiklerin, gerekli balgam incelemesi yapılıp varılacak sonuçlara göre seçilmesi daha doğrudur

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #49
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



BRUSELLA (BRUSELLOZIS)


Uzun süreli ancak dalgalı ateşle karekterize bir enfeksiyon hastalığıdır 8-10 günlük ateşli dönemler arasında 4-5 günlük ateşsiz veya hafif ateşli dönemler mevcuttur Ateşin çıkış ve inişi yavaş yavaş olur

İnsanda brusella yapan mikroplar arasınd aen sık karşılaşılanı Brucella melitensis dir Mikrobu taşıyan hayvanların salgılarından, pastörize edilmemiş veya kaynatılmamış sütlerden (özellikle keçi süt&#252, ve böyle sütlerle hazırlanmış süt ürünlerinden (peynir, krema gibi) insanlara bulaşabilir Hasta insandan sağlam insana geçiş nadirdir Hayvancılıkla ve hayvan ürünleri ile uğraşanlarda daha sık olarak görülebilir

Mikrobun kuluçka dönemi ortalama 2 haftadır (5 gün - bir kaç ay)

Uzun süre ateşin yüksek olmasına rağmen genel durum iyidir İştah normaldir Baş ağrısı, eklem ve kas ağrıları görülür Bol terleme vardır Ateş aralıklı olarak aylarca sürebilir Sık görülen durum; hafif yüksek ateş, akşama doğru artan halsizlik ve bol gece terlemeleridirKaraciğer ve dalak büyümesi hastaların yarısına yakınında görülür Lenf düğümlerinde de büyüe olabilir Belirli organların tutulumu olabilir (diz ve ayak bileği artriti, testis iltihabı gibi)

Wright testi adı verilen test ile ilk haftadan sonra tanı konulabilir Vücuttaki çeşitli sıvılardan kültür yapılarak mikrop tespit edilebilir Yine ilk haftanın sonundan itibaren tanı koymak için Combs testi kullanılabilir

Korunmak için pastörize ve kaynatılmış sütlerin içilmesi ve salamurada bekletilmiş peynirlerin yenmesi en iyi önlemdir Hayvancılıkla uğraşanların eldiven, gözlük kullanmaları ve hastalık tespit edilen hayvanların derhal ortamdan uzaklaştırılması gereklidir

Tedavide tetrasiklin, streptomisin ve prednisone kullanılabilir Şiddetli eklem ağrısı durumunda kodein kullanmak gerekebilir Ateş yükselmelerinde yatak istirahati önerilmektedir Yine aniden ortaya çıkan krizlerde istirahat etmelidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #50
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



BURUN TIKANIKLIGI


Burun tıkanıklığı, nefes almada zorluk çekme insanlığın en eski şikayetlerinden biridir Bazıları için bu çok önemli olmasa bile kimileri bu şikayetlerden dolayı çok zorluk çeker


Doktorlar burun tıkanıklarının nedenlerini dört bölümde inceler ve bunlar arasında bazen benzer noktalarda olabilmektedir Özellikle şikayetlerine birden fazla şeyin neden olduğu hastalarda bu ortak noktalar artmaktadır


YAPISAL NEDENLER


Bu sınıf içinde burnun ve ince bir kıkırdaktan oluşan ve burnu iki ayrı bölüme ayıran burun septumunun bozuklukları incelenir Bu bozukluklar genellikle insanın hayatında geçirdiği herhangi bir kaza sonucu oluşmaktadır Kaza çocukluk çağında olmuş olabileceği gibi unutulmuş bile olabilir Yeni doğan bebeklerin yüzde yedisinde doğum esnasında burun zedelenmesi olabilmektedir Şu bir gerçektir ki insan, hayatı boyunca en az bir kere burnunu bir yere çarpar Bu nedenlerden dolayı burun deformiteleri ve septum deviasyonları çok sık görülen nedenlerdir Eğer bunlar soluk almayı güçleştirirse cerrahi olarak düzeltilebilir


Çocuklarda en sık rastlanan burun tıkanıklığı nedeni geniz etinin büyümesidir Bu bademciğe benzeyen ve damağın gerisinde burnun arkasında yer alan bir dokudur Bu problemi olan çocuklar geceleri sesli nefes alırlar, hatta horlarlar Bunun yanı sıra bu çocuklar sürekli olarak ağızlarından nefes alırlar, yüzlerinde bir mutsuzluk ifadesi vardır Hatta dişlerinde de bozukluklar söz konusu olabilir Geniz etini almaya yönelik cerrahi girişimler önerilebilir


Bu kategori içinde yer alan başka nedenler arasında burun tümörleri ve yabancı cisimler de vardır Çocuklar küçük parçacıkları burunlarına sokma eğilimindedir Bunlar düğme, çengelli iğne, oyuncak parçaları, bezelye ve nohut olabilir Tek taraflı kötü kokulu akıntı hissettiğinizde dikkatli olun Çünkü bu yabancı cisim tarafından tıkalı bir burnun uyarısı olabilir Bu durumda muhakkak bir doktora başvurulmalıdır


ENFEKSİYON


Normal bir insan yılda ortalama bir iki kez soğuk algınlığı geçirebilir Bu gençlerde daha fazla, bağışıklık sistemi gelişmiş yaşlı kişilerde ise daha azdır Soğuk algınlığı virüsler tarafından oluşturulan bir hastalıktır Bazı virüsler hava yoluyla geçerken çoğunlukla el burun yoluyla bulaşır Virüs bir kere buruna yerleşince vücutta bulunan histamin adında bir kimyasal maddenin salgılanmasına neden olur Bu madde sonucunda buruna giden kan miktarında belirgin bir artış gözlenir Sonuç olarak burun zarları şişer Diğer taraftan burun zarlarından sıvı salgılanması da artar Antihistaminikler ve dekonjestanlar bu şikayetlerin azaltılması için kullanılabilir Fakat soğuk algınlığı zaman içinde kendi kendine geçer


Virüs enfeksiyonları sırasında burnun ve sinüslerin bakteri enfeksiyonlarına olan direnci azalır Bu da soğuk algınlığı sırasında neden sıklıkla burun ve sinüs enfeksiyonu görüldüğün&amp ;#252; açıklar Burun akıntısı berrak görünümünden sarı veya yeşile dönerse bu bakteriyel enfeksiyonu gösterir ve muhakkak doktora başvurulmalıdır


Ani sinüs enfeksiyonlarında burunda tıkanıklık, Koyu bir akıntı, hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yanaklarda ve üst dişlerde, gözler arasında ve gerisinde veya üzerinde ağrı ve hassasiyet bulunur


Kronik sinüs enfeksiyonları ağrı yapabilirde yapmayabilir de Fakat burun tıkanıklığı ve burun akıntısı sürekli vardır Bazı hastalarda sinüslerden polip denilen yapılar gelişir Hastalık aşağı hava yollarına da yayılarak kronik öksürük, bronşit ve astıma neden olabilir Akut sinüzit genellikle antibiyotik tedavisine cevap verir, kronik sinüzit için ise genellikle cerrahi tedavi önerilir


ALLERJİ


Saman nezlesi allerjik rinite verilen isimdir Allerji ; yabancı bir cisim, polen, ev tozu akarı, hayvan atıkları veya ev tozundaki bazı parçacıklara karşı oluşan aşırı enflamasyon yanıtıdır Bazen besinler de rol oynamaktadır Polenler ilkbaharda veya sonbahar da sorun yaratırlar Bunun yanında ev tozu bütün bir yıl boyunca rahatsız edebilir Bunun ideal tedavisi şikayetlere neden olan şeylerden uzak durmaktır Ancak çoğu zaman bu pratik değildir Allerjik hastalarda, soğuk algınlığında olduğu gibi, vücutta histamin salgılanmasına neden olan parçacıklar sonucunca burun tıkanıklığı ve akıntısı oluşur Antihistaminik ilaçlar histaminin etkisini önleyerek şikayetleri ortadan kaldırılabilir Dekonjestanlar genişlemiş kan damarlarnı büzerek burnun açılmasını sağlarlar Antihistaminiklerin büyük çoğunluğu uykuya meyli artırırken dekonjestanlar ( Burun damlalari ,Sudafed gibi ilaclar) tam bunun aksi olarak uyarıcı etki gösterir Bu nedenle bu ilaçları bir arada kullanmak en doğru seçim olacaktır


Antihistaminik kullanırken uykuya meyili olanların otomobil kullanmaları veya tehlikeli işlerde çalışmaları çok sakıncalıdır Dekonjestanlar kalp hızını ve kan basıncını artırdıkları için yüksek tansiyonu, kalbin ritim bozukluğu, glokomu ve idrara çıkmada zorluğu olan hastalarda kullanılmamalıdır Hamileler alacakları herhangi bir ilaç için mutlaka doktorlarına başvurmalıdırlar


Kortikosteroidler (Kortizon) birçok allerjik hastada belirgin bir şekilde etkindir ancak bilinen yan etkilerinden dolayı muhakkak doktor kontrolunda kullanılmalıdır Bunun yanında bu ilaçlar burun spreyi olarak kullanıldıklarında da etkilidirler ve bu kullanım şekli daha güvenlidir


Allerji iğneleri en spesifik tedavi yöntemidir ve yüksek düzeyde başarıya sahiptir Bazan hastanın hangi maddelere karlı allerjik oluşunu anlamak için kan ve deri testleri yapılır Doktor tedavinin başlangıç şemasını belirleyecektir Bunlar genelde enjeksiyonlar şeklinde olacaktır


Bu tedavi insandaki antikorları bloke ederek allerjik reaksiyonun önlenmesi yoluyla etki gösterir Birçok hasta ilaçların yan etkilerinden dolayı enjeksiyonu tercih eder


Allerjisi olan hastaların sinüs enfeksiyonu olma eğilimleri daha da artmışdır


VAZOMOTOR RİNİT


Rinit burunun ve burun zarlarının enflamasyonu demektir Vazomotor kan damarları ile ilgili demektir Burun zarları çok miktarda genişleme ve daralma yeteneğine sahip atar damar, toplar damar ve kılcal damarlara sahiptir Normalde bu damarların yarısı açık yarısı kapalıdır Fakat kişi ağır egzersiz yapıyorsa uyarıcı etkili hormonların (adrenalin) salgılanması artar Adrenalin damarların büzülmesine neden olur Bunun sonucunda zarlar büzülür, hava yolu açılır ve kişi daha rahat nefes alır


Bunun tam tersi allerjik atakta veya kişi soğuğa maruz kalınca gelişir Kan damarları genişler ve burun tıkanır Allerji ve enfeksiyonlara ek olarak bazı başka nedenler de burun damarlarının genişlemesine sebep olarak vazomotor rinite yol açar Bunlar arasında stres, tiroid foksiyonlarında yetersizlik, hamilelik, bazı tansiyon ilaçları, doğum kontrol hapları ve dekonjestan ilaçların aşırı veya uzun kullanılması sayılabilir


Bütün bu nedenlerin başlangıcında burun tıkanıklığı geçici ve geri dönebilir niteliktedir Yani neden ortadan kaldırılırsa hastalık düzelecektir Bunun yanında eğer yeterince uzun sürerse bu sefer de kan damarları elastikiyetini kaybedecek ve olay geri dönülmez bir duruma dönüşür Varisleşmiş damarlara benzerler Hasta sırt üstü yattığında veya bir tarafına döndüğünde aşağı kısımları kanla dolar

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #51
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





CEKIC PARMAK


Ayak baş parmağını etkileyen bunyonun tersine, çekiç parmak herhangi bir ayak parmağında oluşabilir (en sık ikinci parmak) Ayak parmağı kıvrılır ve ağrır Genel olarak ayak parmağındaki her iki eklem de etkilenerek, parmak pençeye benzer bir görünüm alır çekiç parmak, küçük ayakkabı giymenin sonucu oluşabilir, ancak kas ve sinir hasarı oluşmuş şeker hastalarında da meydana gelir

Belirtiler

- Ayak parmağında sıkılmış pençeye benzer görünüm,

- Ayak parmağında ağrı ve hareket zorluğu;

Çekiç parmak ağrılı olabilir ve yürüme ve diğer hareketleri güçleştirebilir

Tedavi

Doktorunuz ya da bir ortopedist ayak parmağınızı uygun pozisyonda tutmak ve ayak parmağına binen yükü ve ağrıyı azaltmak için ortopedik bir alet verebilir Ayağınıza tam olarak uyan bir ayakkabı giyin Bazı vakalarda şekil bozukluğunu düzeltecek bir ameliyat yapılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #52
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



CICEK HASTALIGI (SMALLPOX)


Çiçek hastalığı uygulanan aşılama programları sayesinde 1977 yılında tüm dünyadan kaldırılmıştır Çiçek hastalığı, Variola virüsü tarafından meydana getirilmektedir

Hastalığın kuluçka süresi, virüs alındıktan sonra ortalama olarak 12 gündür, ancak bu süre 7-17 gün arasında değişebilir

Hastalığın başlangıcında görülen şikayetler ve bulgular yüksek ateş, halsizlik, baş ve sırt ağrısıdır Hastalarda tipik olarak kırmızı döküntüler görülür: Döküntüler en çok yüz, kollar ve bacaklarda ortaya çıkar Döküntüler düz (kabarık olmayan) ve kırmızı lekeler şeklinde başlar ve genelde tüm hepsi aynı zamanda başlar İkinci haftada bu düz-kırmızı lekelerin içi püy (cerahat) ile dolmaya ve kabuk bağlamaya başlar Üç dört haftanın sonunda da döküntüler kabuk bağlar, ayrılır ve düşmeye başlar Hastaların çoğunda tamamen iyileşme görülmesine rağmen, %30 kadar hastalık ölümle sonuçlanabilir

Hastalığın kişiden kişiye geçişi, hastalıklı kişiden çıkan virüs içeren tükrük parçacıkları ile olur Çiçek hastalığı olan kişilerde bulaştırıcılık hastalığın ilk haftasında en yüksek düzeydedir: çünkü bu ilk hafta içerisinde tükrükte çok miktarda virüs bulunmaktadır Ancak bulaşıcılık döküntüler tamamen dökülüp ortadan kalkana kadar da devam edebilir

Çiçek hatalığına karşı uygulanan rutin aşılama programları 1972 yılında sona erdi 1972 yılından önce veya 1972 yılında çiçek aşısı yapılmış olan kişilerin, şu an bu hastalığa karşı dayanıklılıkları (bağışık olup olmadıkları) tam olarak bilinmemektedir yani belirsizdir Dolayısı ile şu an herkesin çiçek hastalığına karşı duyarlı olduğu kabul edilmektedir

Çiçek hastalığına karşı toplumun aşılanması şu an için önerilmediğinden, çiçek aşısı üretimi yapılmamaktadır

Çiçek virüsüne maruz kalan kişilerde; eğer aşılama 4 (dört) gün içerisinde yapılırsa hastalığın şiddeti azalabilir veya hastalık hiç görülmeyebilir Çiçek aşısı, vaccinia adı verilen ve variola dan farklı canlı virüs içeren bir aşıdır AŞI VARİOLA (ÇİÇEK) VİRÜSÜ İÇERMEMEKTEDİR

Çiçek hastalığının tedavisi bulunmamaktadır, ancak şu an için aşı üretimi faaliyetleri ve tedavi edici ajanların geliştirilmesine yönelik çalışmalar bulunmaktadır

Çiçek hastalığına yakalanan kişilere destekleyici tedaviler önerilmelidir (serum takılması, ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaç verilmesi gibi) Çiçek hastalığının üzerine bakteriyel bir enfeksiyon gelişmememesi için antibiyotik kullanılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #53
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



CILTTE PIGMENT DEGISIMLERI


Cildimizin rengini, deri hücrelerince üretilen "melanin" pigmenti belirler Bazen bu renklendirme mekanizmasına bir şey olur ve cildin bir bölgesi çok fazla melanin üreterek rengi koyulur (chloasma)

Bunun tersi de olur; cildin bir bölümünde hiç melanin üretilmeyince orası beyazlaşır Beyaz bir leke periyodik olarak geliştiğinde "vitiligio" denen hastalığınız var demek olabilir

Belirtiler

-Deride yavaş yavaş büyüyen beyaz lekeler,

-Deride koyu kahverengi lekeler

Chloasma lekeleri en sık yüzde görülür ve pek uzaklara yayıldığı nadirdir Bunlar en çok hamilelikle veya doğum kontrol hapı kullanmakla bağlantılıdır Fakat hem kadınlar, hem erkekler, görünüşte hiçbir neden yokken rahatsızlığa tutulabilir

Vitiligo en fazla 2 ile 30 yaşlarında ilk olarak ortaya çıkarsa da, herhangi bir yaşta başlayabilir Yüzünüzde, gözlerin yukarısında, veya boyunda, koltuk altı, kasık, el veya dizlerde başlayabilir Bunlar, çoğunlukla simetriktir ve bütün vücuda yayılabilir Kalıtım faktörü sıklık-la söz konusudur

Neden, melanin üreten hücrelerin bağışıklık sistemi tarafından tahrip edilmesi olabilir; bazı durumlarda tiroid sorunları veya pernisiyöz anemi gibi bağlantılı hastalıklar vardır

Vitiligo da chloasma da hayatı tehdit etmez Lekeleri gizlemek için kozmetikler veya cilt boyaları kullanılır Vitiligo lekeleri güneşte kolayca yandığı için güneş yağı kullanmak gerekir

Tedavi

Cildin düzenli rengini geri getirmek için repigmantasyon ve depigmantasyon tedavileri yapılır Vitiligo lekelerinin repigmantasyonu, o bölgeyi lokal veya ağızdan alınan ilaçlarla (psoralen) duyarlı hale getirdikten sonra güneşe veya ultraviyole ışınına tutmakla yapılır Bu 2 ile 3 yıl süreyle haftada 2-3 kere kullanıldığında 10 kişiden 6 sında işe yarayabilir Ancak, yan etkileri olabilir

Depigmantaspyon, chloasma lekelerinin rengini açan veya eğer vitilogonuz varsa geriye kalan cildin rengini açan losyonlar (benoquine veya hydroquinone) kullanarak yapılır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #54
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



CROHN HASTALIGI


İltihaplı barsak hastalığı terimi genelde nedeni bulunamamış (gastro entestenial bölgeyle ilgili) iki hastalığın tarifinde kullanılır Bu hastalıklar Crohn hastalığı ve ülserleşmiş kolittir Sık sık ileitis veya bölgesel enteritis diye de geçen crohn hastalığı barsağın kronik iltihaplanmasıdır Daha çok bağırsağın alt kısmında (ileumda) görülür Fakat kolonunuzu veya hazım yolları-nın diğer bir bölümünü de etkileyebilir Sık sık iltihap bağırsak duvarının tüm kalınlığını sarabilir Crohn hastalığı oldukça seyrek görülür Aşağı yukarı her 50000 insandan birinde ortaya çıkar Tipik hasta beyaz ırktandır ve 15 ila 30 yaşları arasındadır

Belirtiler

- Uzun süreli ishal,

- Düşük tansiyon,

- Yorgunluk,

- Kilo kaybı,

- Karın ağrıları ve göğsün etrafında veya karnın sağ tarafında ağrılar,

- Kas ağrıları,

- Deri lezyonları

Baryumlu radyografik tetkik Crohn hastalığını belirler

Crohn hastalığının seyri bir insandan diğerine farklılık gösterir Crohn hastalığına yakalanmış birçok hasta da başlangıç safhasında çıkan bir iki hadiseden sonra hiçbir belirti görülmez (asemptomatik, Semptomsuz) Fakat diğer bir çoğunda tekrar tekrar karın ağrısı, ishal ve düşük tansiyon olayı yaşanır ishal o derece sulu olur ve gitgide artan bağırsak tıkanmasının getirdiği karın ağrıları o kadar şiddetlenebilir ki yemek yememeye başlayabilirsiniz Crohn hastalığının komplikasyonları çok ve çeşitlidir Gitgide artan özellikle ince bağırsakta görülen bağırsak tıkanması Crohn hastalığında cerrahi müdahalenin en sık rastlanan nedenidir Tıkanma belirtileri uzun zaman içinde gelişir Anal ve rektal (anüs ve rektumla ilgili) bölgelerin içinde ve çevresinde sık sık fistül ve fısür görülür Fistül, bağırsağın iki bölümü veya bağırsak-la deri arasında oluşan anormal geçittir Bir anal fisur anüsde veya etrafındaki deride olan çatlak veya yarıktır (Anal Fisürler ve Fistüller) Fistüller oluştuğunda yemek buradan, olduğu gibi, gerekli özümleme yapılamadan geçer Crohn hastalığında kanama da olabilir Ancak çok miktarlarda kanama görülmez Ekseriyetle, artan tıkanma, iltihaplı doku veya fistül ilaçla tedaviye cevap vermez ve cerrahi müdahale gerekebilir Crohn hastalığında, bağırsakla ilgisiz belirtiler ve işaretler de olabilir Artrit, özellikle büyük mafsallarda veya gözün veya cildin iltihaplanması ve nadiren de safra kanalındaki iltihaplanma crohn hastalığı ile ilgili olabilir Ayrıca böbrek taşları oluşmasına da sık rastlanır Crohn hastalığı ilerleyen bir rahatsızlıktır

Tedavi

İlaç Tedavisi Crohn hastalığı belirtisiz ya da hafifleme dönemindeyse, tedavi gereksiz olabilir Belirtiler hafifse, örneğin günde birkaç kez gevşek dışkı söz konusuysa, doktorunuz ishale karşı bir hap ya da bitkisel lifler içeren bir katılaştırıcı yazabilir

Hastalığınız daha aktifse, doktorunuz sulfasalazine ve kortikosteroidler gibi iltihaba karşı ilaçlar vermeyi düşünebilir Kolon da rahatsızlığa dahilse, sulfasalazine özellikle etkilidir

İltihap rektumla sınırlıysa, bir kortikosteroid lavmanı, iltihabın kontrol altına alınması ve belirtilerin hafiflemesi için yararlı olabilir Son yıllarda rektumdaki iltihabı kontrol altına almak için aspirine benzer ilaçlar içeren yeni lavman preparatları, kullanılmaktadır Bunlar yararlı görünmektedirler

Kortikosteroidler, hastalığın daha önemli alevlenmelerine saklanır Hastalığa kolonun ve ince barsağın dahil olduğu durumda etkilidirler Bazı doktorlar, azathioprine gibi antikor oluşmasını önleyen bir ilaçla tedavi önerebilirler Genellikle, bu ilaçların etkili olması aylar sürmektedir

Özellikle anüs bölgesinde fistüller ya da çatlaklar varsa, metronidazol etkili olabilir Genellikle bu ilacın yalnızca fistül ya da çatlak iyileşene kadar değil, tekrarlamayı önlemek için sürekli alınması gerekir Bazen, kolondaki Crohn hastalığı için metronidazol kullanılır Metronidazol, uzun bir süre kullanılırsa bacak-ta uyuşmaya ve yanmaya yol açabilir Böyle bir şey olursa, doktorunuzla görüşün

Bu ilaçlardan hiçbiri Crohn hastalığını tedavi etmez Bu ilaçlar, belirtilerin azalmasını sağlamak için iltihaba karşı maddeler olarak kullanılırlar

Bugün, araştırmacılar, ağızdan verilebilen ve ince barsak tarafından emilmeyen aspirine benzer bileşiklerin kullanımı üzerinde çalışmaktalar Böylelikle, bu bileşiklerin iltihaba karşı özellikleri doğrudan iltihap bölgesinde etkili olabilir Başka ilaçlar da araştırılmaya başlanmıştır

Beslenme

Yeterli besin özümseme kabiliyeti, özellikle hastalık ince barsağın büyük bir kısmını etkiliyorsa ya da ince barsağın büyük bir kısmı ameliyatla alınmışsa, Crohn hastalığı olan insanlarda sınırlıdır

Doktorunuz, yetersizlik kanıtları varsa, bazı vitaminler ya da mineraller önerebilir Crohn hastalığı olan kişilerde, ince barsağın alt kısmında (ileum) emilen B12 vitamini eksikliği seyrek görülen bir durum değildir Böyle bir durum varsa, B12 vitamini deriden aylık enjeksiyonlarla kolayca verilebilir

Safra tuzları da ince barsağın alt kısmında emilir Bu emilim zayıflarsa, doktorunuz düşük yağlı özel bir diyet önerebilir Safra asitleri ince barsakta emilmezse, kolonda su emilimine müdahale ederek ishale neden olabilirler Bazen, kolestiramin gibi safra asidi bağlayanbir ilacın kullanımı, dışkı miktarını azaltmakta etkili olabilir

Bazı doktorlar, özellikle aktif Crohn hastalığı için, basit şekerler, amino asitler ve mineraller içeren sıvı preparatlardan oluşan temel besinlerin kullanımını savunmaktadırlar Bu beslenme biçiminin etkililiğine ilişkin uzun dönemli kanıtlar olmadığı halde, bazen besinlerin daha fazla emilmesini sağlamak üzere barsaktaki iltihabı azaltabilmektedir Hastalıktan etkilenen bazı kişilerin, Crohn hastalığının şiddetli nöbetleri sırasında, haftalar, hatta aylar boyu damardan beslenmesi gerekmektedir Ağızdan gıda almaktan kaçınılması, barsağa dinlenme olanağı sağlamaktadır

Ameliyat

Crohn hastalığı olanların yaklaşık yüzde 70i, hiç değilse bir kez ameliyata ihtiyaç duyarlar Bu ameliyatlar genellikle tıkanma, abse ya da delinme gibi komplikasyonlar için yapılır Cerrahi müdahale, yıllar boyu belirtileri hafifletebilse de, bir tedavi değildir ve hastalığın tekrarlaması çok yaygındır

Hastalığın kolon bölgesiyle sınırlı olduğu insanlarda, özellikle ilaçla tedavi başarısız olursa, kalın barsağın alınması tavsiye edilebilir Bu ameliyatta, tüm kolon, rektum ve anüs alınır ve ileumun (ince barsağın son kısmı) ucu, dışkının geçmesi için karın duvarından çıkarılır Deliğin üzerine dışkının boşaltılacağı bir torba takılır Hastalık ince barsakla sınırlı olduğu zaman, cerrahi müdahale barsağın hastalıklı kısmının alınmasından ve sağlıklı barsağın iki ucunun birleştirilmesinden ibarettir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #55
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



CUSHING SENDROMU


Bu türden bir hastalık, aşırı miktarda glukorkortikoid hormonlar kanda dolaşmaya başladığı zaman ortaya çıkar Bu türden bir aşırılığın ortaya çıkması adrenal bezlerde fazla üretimin olması veya bir başka rahatsızlığı tedavi etmek için steroid ilaçların uzun süreyle kullanılmasının sonucu olabilir Bu hastalık adını 20ci yüzyılın başlarında ortaya çıkan Amerikalı bir cerrah olan Harvey Cushing den alır

Belirtiler

- Birkaç ay ile yıllar arasında değişen bir süreden sonra yüz yuvarlaklaşır ve daha kırmızı bir görünüm alır

- Omuzlar arasında ve üstünde kambura benzer yağ birikimi

- Gövdenin alt kısmında cilt üzerinde çatlaklar

- Bitkinlik ve kaslarda zayıflık

- Su toplanması (ödem)

- Hipertansiyon

- Aşırı kıllanma

- Ruhsal sarsıntı

- İktidarsızlık veya adetten kesilme

- Özellikle omurga ve leğen kemiklerinde osteoporoz

- Şeker hastalığının başlaması

- Çürüklerin çok kolay bir şekilde ortaya çıkması

Teşhis

Doktorunuz fizik muayenede omuzları ve başınızı, Cushing e özgü değişiklikler açısından dikkatlice inceleyecektir Yüzde yuvarlaklaşma ve kızarma, boyun kemikleri ve omuzlar arasındaki yağ dokusunda artış, teşhis açısından önemli bulgulardır Bunlara sıklıkla kol ve bacaklarda morluklar da eşlik eder Herhangi bir hastalığınızın tedavisi için (romatoid artrit, astım ya da bir deri hastalığı) kortikosteroid kullanıyorsanız, cushingin teşhisi oldukça kolay olacaktır Ancak hastalık, böbrek üstü bezlerinizde aşırı hormon artışına bağlıysa, bazı testler için hastaneye yatmanız gerekebilir Bu hormon artışı, böbreküstü bezi tümörü her iki bezde aşırı büyüme ya da bu bezlerin aşırı uyarılmasına yol açan bir hipofiz tümörüne bağlı olabilirKaraciğerin ya da bazı başka organların habis tümörleri de Cushlng sendromuna yol açabilirler Kan ve idrar testleri yapılarak, steroid hormonların düzeyinin artıp artmadığı anlaşılabilir Hipofiz ve böbreküstü bezlerinin bilgisayarlı tomografisi de alınabilir

İyi huylu bir hipofiz bezi tümörünün veya böbrek üstü bezi (adrenal) tümörünün veya böbrek üstü bezi (adrenal) tümörünün başarılı bir şekilde alınması tam bir iyileşme ile sonuçlanabilir Ancak uzun süreli hormon tedavisi gerekebilir Kalp krizleriyle birlikte ortaya çıkan hızlı bir ateroskleroz (damar sertliği) ve omurgada çatlaklar sık sık görülür Eğer tedavi edilmezse, bu rahatsızlık ölümle sonuçlanabilir

Eğer nedeni steroidin aşırı dozda kullanımı ise, steroid hormonların dozajı azaldıkça belirtiler yavaşça kaybolur

İlaç Tedavisi

Eğer belirtiler bir ilaç tedavisi olarak steroid hormonların alınması nedeniyle ortaya çıkıyorsa, tedavi bunların kullanımı durdurmayı veya dozajı azaltmayı içerir Ancak bu türden bir ilaç tedavisini doktorunuza danışmadan kesmeyin çünkü steroid tedavisinin aniden durdurulması, söz konusu olan hastalığı hızlandırabilir (astım veya steroidin önerildiği diğer hastalıklar) Doktorunuz steroid dozajında kademeli bir şekilde giden bir azaltmayı önerecektir Bazı durumlarda ilk başta önerilen steroidin yerine başka bir ilaç kullanılabilir: Stereoid ilaç tedavisinin dur-durulmasından bir yıl kadar sonra, yaralanma, enfeksiyon veya ameliyat gibi fiziki bir stres adrenal hormonun üretilmesinde tehlikeli bir yetersizliği ortaya çıkarabilir ve bu da acil tedaviyi gerektirebilir (Addison hastalığına bakın)

Cerrahi Müdahale

Cushing sendromu adrenal bezlerde, hipofiz bezlerinde veya karaciğerde bir tümörün sonucu olarak ortaya çıkıyorsa tümörün alınması veya hatta eğer adrenal bezlerde ise bezlerin hepsinin alınması en iyi tedavi şekli olabilir Hipofiz bezlerindeki bir tümör için radyasyon tedavisi bir çözüm olabilir

Eğer tedavi sonucunda adrenal bezler vücudun gerektirdiği hormonları temin edemez hale geliyorsa, doktorunuz eksik hormonları karşılaması için ağızdan bazı ilaçların alınmasını önerecektir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #56
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!





CİLT SAĞLIĞINDA IŞIK


Sedef hastalığı tedavisinde çok çeşitli yöntemler kullanılmaktadır


Tedavi şekli; hastalığın çeşidi ve şiddeti, bulunduğu alan, hastanın yaşı ve sağlık durumu dikkate alınarak seçilir


Ultraviyole, sedef hastalarının şikayetlerini azaltabilir Orta ve şiddetli sedefi olan,, lokal ilaç tedavisine cevap vermeyen veya bu tedavi için çok yaygın hastalığı olanlarda uygulanabilir


Güneş ışığı ve suyun sedef hastalarında faydası uzun zamandır bilinir Ancak kontrolsüz güneşlenmek hastalara zararlı da olabilmektedir Güneş yanığı hastalığın artmasına neden olabilir


Özellikle açık tenli kişilerde ultraviyole deri kanseri riskini arttırmaktadır


Ultraviyole ışık kaynakları, güneş ışıklarından ultraviyole A ve B nin tedavi amaçlı kullanılması için geliştirilmiş yapay cihazlardır Böylece ultraviyole, kontrollü ve düzenli bir şekilde doktor tarafından uygulanabilir Ultraviyole, sedef hastalarında yüksek olan deri hücrelerinin gelişme hızını azaltır


UvA (PUVA)


Psoralen içeren ilacı içen hastaya ultraviyole A tedavisi uygulanır Psoralen gözün lens kısmında birikeceğinden hastalar tedavi alırken güneş batıncaya kadar UvA geçirmeyen güneş gözlükleri kullanmalıdır


UvB


UvB tedavisi güvenilir ve etkilidir Ağızdan ilaç alınması gerekmez Seanslar halinde uygulanır


BClear - Sedef hastalığı tedavisinde son sistem


B Clear; Sedef hastalığı tedavisinde kullanılan ileri teknolojiyle geliştirilmiş yeni bir UvB cihazıdır Fiber optik iletim sistemine sahiptir Böylece normalde kabin tedavisi şeklinde uygulanan ultraviyole tedavisinin sadece hastalıklı bölgelere uygulanmasına olanak sağlar Hastalıklı alanlarda yüksek dozlar kullanılarak tedavi seansları azalır Sağlıklı cilde ışık verilmediğinden bu alanlarda yan etki olmaz

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #57
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



DELİ DANA HASTALIĞI


İngiltere de ilk olarak 1986 yılında patlak veren ve sığır etinden insanlara da geçebileceği kabul edilen Deli Dana hastalığının başlıca nedeninin hayvancılığın bir sanayi haline geldiği Avrupa da sığırların ot yerine etle beslenmesi olduğu sanılıyor Avrupa ülkelerinde et ve süt hayvanları ucuz ve karlı olduğu gerekçesiyle, giderek artan biçimde, bitkisel yemler yerine kemik tozu ve insan tüketiminde kullanılmayan artık etlerden imal edilen yemlerle besleniyor Birçok bilim adamı doğal beslenme biçimine aykırı bu diyetin tehlikeli hayvan hastalıklarının yayılmasına neden olduğunu düşünüyor


BSE


BSE, Bovine Spongioforme Encephalopathie kelimelerinin kısaltılması Türkçesi: Sığırların beyinlerinde süngerimsi biçimde dejeneratif değişiklerin oluşmasıyla belirgin hastalık Hastalığa yakalanan sığırların hareketlerinde anormallik olduğu için, bu hastalığa halk arasında “deli dana” hastalığı denildi


BSE’NİN KÖKENİ


Deli dana hastalığına çok benzeyen ve sadece koyunlarda görülen Scarpie hastalığı, yaklaşık 250 yıldır biliniyor Bu hastalık, diğer hayvan türlerine bulaşabiliyor Scarpie hastalığından ölmüş bir koyun, sığırlar için hazırlanan yemlere katkı maddesi olarak kullanıldığında, hastalık sığırlara bulaşıyor


BSE’NİN SIĞIRLARDAKİ BELİRTİLERİ


Hastalığın ilk belirtileri genellikle bulaşma tarihinden 4-6 yıl sonra görülüyor İlk belirtiler, hayvanın temas sırasında çok korkması, dişlerini gıcırdatması ve saldırgan davranışlar göstermesi Hastalığın ileri safhasında sığırlar, burunlarını ve böğürlerini anormal bir biçimde yalar, kulak hareketleri hızlanır, baş ve kulakların duruşu anormalleşir Hayvanlar çok fazla titrer ve bacaklarını kontrol edemezler Çok kaşındıkları için, genellikle kafa derileri yaralanmıştır Sığırlar, hastalığın son safhasına doğru düşer ve felç olur Hastalığın başladığı tarihten 2-3 ay sonra da ölürler


BSE İNSANA NASIL BULAŞIR?


BSE hastalığının insanlara da bulaştığı biliniyor BSE’nin insanlarda görülen biçimi klasik Creutzfeldt-Jakob hastalığına çok benziyor Creutzfeldt-Jakob hastalığı ilk kez 1920’li yıllarda iki Alman Nörolog tarafından tarif edilmişti Bu hastalık, insanlarda normalde 60 yaşından sonra görülüyor Klasik Creutzfeldt-Jakob hastalığının nedenleri hala bilinmiyor Son zamanlarda genç insanlar da Creutzfeldt-Jakob hastalığının belirtilerine çok benzeyen bir hastalık nedeniyle hayatını kaybedince, bilim adamları, BSE’nin insanlara da bulaştigi sonucuna vardilar


CREUTZFELDT-JAKOB HASTALIGININ BELIRTILERI


Hastaligin ilk belirtileri yorgunluk, uyku bozuklugu ve iştahsizlik Hastalar, dizlerinde agri hisseder ve hareketlerini kontrol etmekte zorlanirlar Ardindan hafiza kaybi başlar Hastaligin son safhasinda istem dişi kas hareketleri hastayi yataga düşürür ve hasta yataginda ölümü bekler Creutzfeldt-Jakob hastaliginin tam teşhisi ancak otopsiyle yapiliyor Otopside, hastanin beyninin süngerimsi bir biçim aldigi görülür


HASTALIGA YAKALANMAMAK IÇIN NELER YAPMALI?


BSE hastaligina en fazla Ingiltere’de yetiştirilen sigirlarda ve orada üretilen yemlerde rastlandigi için, Ingiltere’den ithal edilen koyun ve dana eti alınmamalıdır


Bilim adamları, hastalıklı sığırlardan yapılan süt ürünlerinde ve et suyu tabletleri gibi ürünlerde çok az sayıda virüs bulunduğu için, hastalığın bu ürünlerden bulaşmasının mümkün olmadığı görüşünde


Beyin, dalak ve omurilik içeren ürünler ise çok tehlikeli Sığır dokuları içeren kozmetik ürünlerinin de tehlikeli olmadığını belirten bilim adamları, her ihtimale karşı bitkisel maddelerden yapılan ürünlerin tercih edilmesini öneriyor


BSE VEYA CREUTZFELDT-JAKOB HASTALIĞININ TEDAVİSİ


İlaç tedavisi şu an mevcut değil


BSE HASTALIK ZİNCİRİ NASIL KIRILIR?


Scarpie hastalığı nedeniyle ölmüş koyunların, hayvan yemi olarak kullanılmaması gerekiyor


Hastalanan sığırlar hemen kesilmeli ve yakılmalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #58
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



DEMIR EKSIKLIGI ANEMISI


Demir eksikliği anemisi kendi başına bir hastalık değildir, her zaman başka bir hastalığın bir semptomudur Nedenleri arasında Uzun süreli kanamalar; gebelik, emzirme ve gelişme çağı gibi demir gereksiniminin arttığı durumlar; yiyecek emilim bozukluğu, şpru hastalığı gibi demir emilim bozuklukları; besinlerle yeter miktarda demir alınamaması sayılabilir Özellikle üreme çağındaki bayanlarda çok sık rastlanan bir durumdur

Belirtiler

Solukluk, çarpıntı, nefes darlığı, yorgunluk, halsizlik gibi genel anemi belirtileri yanında dudak köşelerinde çatlaklar, tırnakların kırılması, saçların kırılıp dökülmesi, dil yanmaları, yutma güçlüğü (Plummer-Vinson sendromu), iştahsızlık, kabızlık gibi semptomlar da bulunur

Laboratuar

Hipokrom anemi bulguları olarak Ortalama Eritrosit Hacmi 81 den az, Otralama Eritrosit Hemoglobin 27 den düşük bulunur; eritrosit morfolojisinde mikrositoz, poikilositoz, anülositoz, anizositoz saptanır Serum demir düzeyi normalden düşük bulunur Serum ferritin düzeyinin veya kemik iliğinde sideroblastların azalmış bulunması tanıyı kesinleştirici kriterlerdir; kemik iliğinde demir deposunun yokluğunu ifade ederler Kemik iliği tetkikinde eritrosit yapım hızının arttığı saptanır Serum ferritin düzeyinin azalmış bulunduğu vakalarda kemik iliği incelemesine gerek kalmaz

Tedavi

Demir eksikliğini yaratan sebebin araştırılması:

Demir eksikliği anemisi tanısı konduktan sonra demir eksikliği oluşturan sebebe yönelik inceleme yapılmalıdır Mesela mide tümörü veya diyafragma fıtığı gibi uzun süreli kanama yapan bir neden ortaya çıkarılabildiği takdirde bunun cerrahi yoldan tedavisine çalışılır, aksi halde demir tedavisi yarar sağlamaz

Kan verilmesi: Ağır demir eksikliği anemilerinde tedaviye kan transfüzyonları ile başlanılmasının akut yararı vardır, kemik iliği uyarılmış olur

Demir tedavisi: Uzun süreli demir eksikliği anemilerinde demir tedavisine ağızdan demir ilaçalrıyla başlanmalıdır Saf demir ilaçları tercih edilmelidir Demirli ilaçlar aç karnına veya yemekler arasında alınırsa daha iyi emilir, fakat hastaların çoğu mide yakınmaları nedeniyle tok karnına almayı tercih ederler Ağız yoluyla aşırı dozda demir alınmasının sakıncası yoktur, zira ince barsaklardan demir emilimi vücudun gereksinimi oranında olur ve hemosideroz (fazla demir depolanması) tehlikesi ortaya çıkmaz

Ağızdan günlük demir elementi dozu 100-200 mg dır Preparatları kullanırken her birinin içerdiği demir miktarı göz önünde tutularak dozlama yapılmalıdır

Vitamin C, mineral ve diğer vitaminlerle takviye edilmiş demir preparatlarının saf demir preparatlarına bir üstünlüğü yoktur Demir tedavisine başlamadan önce retikülosit sayımı yapılmalı ve hastanın tedaviye cevabı 7 gün sonraki retikülosit sayımı ile kontrol edilmelidir

Retikülosit krizi denen retikülosit artışı (% 20 nin üzerine çıkması) demir tedavisine cevap alındığını ifade eder Aksi halde demir eksikliği dışında bir başka anemi ihtimali araştırılmalıdır (aplastik anemi?) Demir tedavisine retikülosit kriziyle cevap alındıktan sonra ağızdan demir verilmeye 3 ay kadar ayni dozda devam edilerek vücudun demir depoları doldurulmalıdır Hemoglobin miktarı 10 gün sonra artmağa başlar ve yeterli hemoglobin artışı tedavinin 25 inci gününden sonra sağlanmış olur

Parenteral (iğne şeklinde) demir tedavisi, uzun süreli demir eksikliği anemilerinde pek gerekmez Ancak ince barsaklardan emilim bozukluğu olanlarda veya oral (ağızdan) demir tedavisine tahammül gösteremeyenlerde başvurulabilir Kas içi ve damar içi zerkleri mümkündür Damar içi zerklerinin teknik zararları ve yan etkileri fazla olduğu için pek tutulmamaktadır Kliniklerde kas içi demir zerkleri tercih edilmektedir Jectofer ampullerinin im zerkleri ağrılıdır Ferrum Hausmann ın im zerkleri ise ağrısızdır

Ampulünde 100 mg elemanter demir bulunur Parenteral demir dozajı: Hemoglobini % 1 g artırabilmek için ortalama 200 mg demir elementine gereksinim olduğu hesaplanmıştır Kadınlarda bu miktar 50 mg kadar fazladır Hemoglobin açığı (normal miktar - hastadaki HIb miktarı) 200 ile çarpılır Bulunan rakama depo demiri olarak 1000 mg eklenir ve elde edilen gr kadar parenteral demir, Ferrum Hausmann ampulündeki 100 mg a bölünür Böylece kaç ampul Ferrum Hausmann kullanılacağı hesaplanmış olur Bu şekilde bulunan sınırın aşılması doğru olmaz, zira im yoldan verilen demirin hepsi dolaşıma ulaşacağı için hemosideroz (karaciğer yetmezliği, diyabet) tehlikesi doğar Genellikle parenteral demir tedavisi için 20-30 ampul yeterli olmaktadır

Demir tedavisinin yan etkileri:

Oral kullanımda bulantı, kusma, mide ağrısı, ishal görülebilir Kas içi kullanımda ise zerk yerinde ağrı, iltihaplanma, hafif solunum güçlüğü ve göğüs ağrısı olabilir Damar içi zerklerde ise şok, aşırı kusmalar, terleme, sırt ve göğüs ağrıları olabilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #59
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



DEPRESYON


Herkes zaman zaman bir çökkünlük hissedebilir Ancak haftalarca süren hüzün, umutsuzluk ya da günlük etkinliklere karşı ilgisizlik, daha ciddi bir soruna işaret edebilir Depresyon, özellikle bir kayıp ya da hayal kırıklığı yaşandıktan sonra ortaya çıktığında, normal bir durum olarak kabul edilebilir Depresyon, enfeksiyon gibi başka bir hastalığın semptomu olarak da görülebilmektedir Ancak 2 haftadan uzun sürmesi ve başka belirtilerin de eşlik etmesi durumunda, önemli bir sıkıntı ve işlevsel yetersizlik nedeni olan depresif hastalık olasılığı akla gelmelidir Depresif hastalık, insanların %10-%15 inde, yaşamlarının bir döneminde görülebilmektedir
Yaşlılarda (70 yaşın üzerinde) depresyon semptomlarının, fiziksel kapasiteyi daha fazla azalttığı saptanmıştır Dört yıllık bir süre içinde depresif belirtiler, yürüme hızı ve ayakta dururken birkaç pozisyonda ya da sandalyeden kalkarken dengenin korunması gibi fiziksel performansla ilgili işlevlerde %55 azalmaya yol açtı Fiziksel performanstaki bu azalma, ağır depresyonu olan daha yaşlı erişkinlerde en belirgin düzeydeydi; ancak depresyonu aynı ölçüde ağır olmayan yaşlılarda da depresyonun benzer etkileri olduğu görüldü
Bu hastalığa ait en az 5 tipik belirtinin, en az 2 hafta devam etmesi durumunda, majör depresyon tanısı konulur Ancak bu belirtilerin sadece birkaçının bulunması bile sıkıntıya ve işlev yetersizliğine yol açabilmektedir Sürekli olarak depresyon belirtileri bulunan herkesin, bir hekim tarafından muayene edilmesi gerekir Neyse ki, depresyonda etkili olan birkaç tedavi şekli bulunmaktadır

Depresyon Semptomları:
- Sürekli olarak hüzünlü, kaygılı ya da "boşluk" hissi ile nitelenen duygu durumu
- Cinsel ilişki de dahil olmak üzere çeşitli etkinliklerden zevk almama ya da bunlara ilgi duymama
- Huzursuzluk, çabuk irkilme ve aşırı ağlama
- Suçluluk, değersizlik, çaresizlik, umutsuzluk ve kötümserlik duyguları
- Çok az ya da aşırı uyuma
- İştah ve/ya da kilo kaybı ya da aşırı yeme ve kilo alma
- Enerji azalması, yorgunluk, "yavaşlama" hissi
- Dikkatini toplama, hatırlama ya da karar vermede zorluk
- İntihar düşünceleri ya da girişimler

Tedavi Seçenekleri:
- Psikoterapi : Terapistle görüşmelerin yapıldığı birkaç tedavi yönteminin etkili olduğu görülmüştür Bu tedaviler, ilaç uygulamasıyla birlikte yürütülebilmektedir
- İlaç Tedavisi : Antidepresan ilaçlar, genellikle hastaların üçte ikisinden çoğunda etkili olmaktadır Günümüzde hekimler birkaç tip antidepresan arasında seçim yapabilmektedir
- Elektrokonvülsif Tedavi (EKT) : Özellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen, daha ağır depresyonu olan hastalara uygulanır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!

Eski 08-17-2012   #60
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar...Teşhis,Tanı,Tedavi.!



DEPRESYON TEDAVISINDE TERAPI


Depresyon tedavisinde terapinin ilaçlar kadar etkili olabildiği açıklandı

Amerikan Psikiyatri Kuruluşu genel kurulunda, terapi maliyetinin kısa dönemde ilaç tedavisi maliyetiyle aynı olduğu, ancak uzun dönemde daha ekonomik olabileceği belirtildi

Nashville Vanderbilt Üniversitesi uzmanlarından Dr De Rubeis ve Steven Hollon, depresyon hastası 240 denek üzerinde ilaç ve terapinin etkisini gözlediler Hastaların bir kısmına 16 hafta, bilmeye ve kavramaya yönelik terapi uygulayan araştırmacılar, diğerlerine 16 hafta depresyona karşı ilaç verdiler ve hastalar zaman zaman psikiyatristle görüştürüld&am p;#252; Bir diğer gruba ise sadece placebo verildi ve hastalar psikiyatrist ile görüştürüld&am p;#252; Bilmeye ve kavramaya yönelik kognitif terapi, hastayla psikiyatristin karşılıklı konuşması ve doktorun, hastanın kendisi ile ilgili negatif yapısını çözmeye çalışması olarak biliniyor

%57 ORANINDA OLUMLU ETKİ GÖSTERDİ

16 hafta süren araştırma sonunda, bilmeye ve kavramaya yönelik terapi ile ilaç tedavisinin hastalarda yüzde 57 oranında olumlu etki gösterdiği saptandı Depresyon hastalarında ilaç tedavisinin, erken dönemde psikolojik terapiden daha hızlı etki gösterdiğini belirten uzmanlar, 4 aylık denemelerden sonra, psikolojik terapinin, ilaç tedavisi kadar etkili olduğunu belirlediklerini kaydettiler

Araştırmanın sonunda, bilmeye ve kavramaya yönelik terapi uygulanan hastaların yüzde 75’inde hastalığın tekrarlanmadığı gözlenirken, bu oran ilaç tedavisi uygulanan hastalarda yüzde 60 olarak belirlendi Placebo ve psikiyatristle görüşme uygulaması yapılan hastalarda ise hastalığın tekrarlanmama oranı yüzde 19 olarak kaydedildi Araştırmacılar, bilmeye ve kavramaya yönelik terapinin, ilaç tedavisinden daha uzun etki gösterdiğini savunuyor

UZUN DÖNEMDE DAHA EKONOMİK

16 haftalık ilaç tedavisinin 2590 dolara malolduğu, bilmeye ve kavramaya yönelik terapinin maliyetinin ise 2250 dolar olduğu bildirildi Uzun dönemde kognitif terapinin daha ucuza mal olduğu kaydedilirken, ilaç tedavisinde hastaların sürekli ilaç kullanmak zorunda kalacakları ve bu durumun tedavi masraflarını yükseltebileceği düşünülüyor

Konu ile ilgili yorum yapan bazı uzmanlar ise ilaç tedavisinin beyindeki kimyasal maddelerin oranını azaltmaya yönelik uygulandığını, bazı ilaçların, beyinde serotonin salgılanması üzerinde etkili olarak karamsarlığı önleyebildiğini kaydediyor Depresyon ilaçları pazarının çok geniş olduğuna dikkat çeken uzmanlar da, ilaç firmalarının depresyon ilaçlarından yılda milyarlarca dolar kazandıklarını belirtiyor

ABD’de 20 milyon kişinin depresyonda olduğu, depresyonun insanları intihara sürükleyebildiği belirtildi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.