Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
islami, sözlük

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #46
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



AHRÛF-İ SEB'A

Yedi harf Terim olarak Ahruf-i Seb'a, Tefsir tarihinde birçok ihtilâfa sebep olmuş bir konudur: Kur'an-ı Kerim'in yedi harf üzerine nazil olduğu hususunda rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Hz Peygamber (sas) şöyle buyurur: "Bu Kur'an yedi harf üzere nazil olmuştur Öyleyse size kolay gelenini okuyun " Bu konuda ufak tefek farklılıklarla pek çok hadis, hadis mecmualarında yer alır (Buhârî, Fadâilü'l-Kur'an, 27, Tevhid, 53, Bed'ül-Halk, 6, Mürteddin, 9, Husumat, 4; Müslim, Misâfirîn, 270; Ebu Davud, Vitr, 22; Tirmîzî, Kur'an, 9; Nesâi, İftitah, 37; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, V, 16,41, 114, 124, 127, 128, 132)

Hz Peygamber (sas)'in hadisinde geçen yedi harften ne kastedildiği tam olarak bilinemediği için bu yedi rakamının değişik yedi şeye delâlet ettiği ifade edilmiş ve bunun tabiî sonucu olarak bilginler arasında görüş ayrılıkları meydana gelmiştir Bazı âlimlere göre yedi harften kastedilen yedi şey şunlardır: Emir, Nehiy (yasak), Helâl, Haram, Muhkem, Müteşabih, Emsâl Diğer bazılarına göre ise, yedi harften maksat, yedi kıraattir İslâm bilginleri arasında yaygın olan görüşlerden biri olarak, Kur'an-ı Kerim'in yedi harf üzere nazil oluşundan maksat, onun yedi lehçe ve yedi lûgat üzere inişidir Süfyan b Uyeyne (v 198/812), Abdullah İbn Vehb, (v 197/812), Taberî (v 310/922), Tahâvî (v 321/933) ve diğer birçok ilim erbabına göre yedi harften maksat, yakın manada olan değişik lâfızlardır Ebû Ubeyd el-Kâsım b Sellâm (ö 223/837)'a göre yedi harften maksat, yedi Arap lûgatıdır el-Kâdi İbnu't Teymiyye ise, yedi harfin yedi kıraat olduğunu ifade eder

Kur'an-ı Kerîm'in yedi harf üzere nazil olduğunu gösteren ve ufak tefek rivayet değişiklikleriyle bize ulaşan hadisi şeriflerin hepsi sahihtir Hattâ Ebû Ubeyd el-Kasım b Sellâm, bunların mütevatir olduklarına hükmeder Prof Dr Muhammed Abdü'l-Azîm ez-Zerkânî, Menâhilu'l-İrfân fi Ulumi'lKur'an, Kahire 1362/1943, I, 139)

Ancak, bu yedi harfin neyi ifade ettiği hususunda âlimler arasında bir türlü ittifak hasıl olmamıştır Merhum şehid, Prof Dr Subhi es-Salih bu konuda şunları kaydeder: "Bu yedi harften maksat -Allahu 'alem- bu ümmet için kolaylık gösterilen yedi vecihtir Okuyucu bu yedi vecihten hangisiyle Kur'an'ı okursa, isabet eder Hz Peygamber (sas)'ın "Cebrâil bir harf üzere bana okuttu Ona müracaat ettim ve tekrar tekrar mürâcaatımı yeniledim, nihayet yedi harfe ulaştı" (Buhârî, Fedâilu'l Kur'an, V; Müslim, Müsafrin, 272; Ahmed b Hanbel, Müsned, I, 264, 299, 313) tarzındaki Hadis-i Şerifi bu hususu açıkça ifade eder gibidir " (Dr Subhi es-Salih, Mebâhis fi Ulûmi'l-Kur'an, Beyrut 1969, s 108)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #47
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



Akika kurbanı

Yeni doğan bebeğin başındaki ilk saçlarına akîka; bu çocuğun doğumundan yedi gün sonra başındaki tüyleri kısmen veya tamamen traş edip adını koyduktan sonra Allahu Teâlâya şükür için kesilen kurbana akîka kurbanı denir Hz Aişe (ra)den şöyle rivâyet edilmektedir

"Resul-i Ekrem (sas} bize erkek çocuklar için iki, kız çocukları için bir koyun "akîka" olarak kurban etmemizi tavsiye etti" (Ibn Mâce hadis no: 3163, Zebâih, no: 1515)

Yine Hz Âişe validemizin rivâyetine göre, Peygamber Efendimiz (sas), torunları Hasan ile Hüseyinin doğumlarının yedinci günü akika kurbanlarını kesmiş ve adlarını koymuştur (Tecrid-i Sarıh Tercümesi, XI, 401)

Islâmdan önceki câhilî Arap toplumunda sadece erkek çocuklar için kurban* kesilirdi Kız çocukları için böyle bir merâsim söz konusu değildi Islâm bu değişikliği yaparak kız çocuklarına da değer verilmesini sağlamıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #48
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



Arefe

Zülhicce Kamerî ay'ının dokuzuncu günü Yani Kurban Bayramından bir önceki gün demektir Türkiye'de Ramazan Bayramı'ndan bir gün öncesine de Arefe günü denir Bu günde hacılar Arafat Dağı'na çıkarlar Hacıların buradaki duruşlarına Vakfe* adı verilir Resulullah'ın Arefe günü hakkında şöyle dediği kaydedilir:

"Arefe günü vakfe sırasında Cenâb-ı Hakk'ın Cehennem'den azat ettiği kulların sayısı diğer günlerde azat edilenlerle kıyaslanmayacak kadar çoktur Allah, Arefe günü vakfe yapanlara yaklaşır Sonra onlarla meleklere karşı iftihar ederek 'bunlar ne istiyorlar ki bütün işlerini bırakıp burada toplandılar' der" (Müslim, Hacc, 1348) Ayrıca şu hadis de o gün yapılacak amelin kazandıracağı sevabı bildirir: "Cenâbı Allah'ın Arefe günü oruç tutanların ikinci ve daha sonraki yıllarının günahlarını örteceğini ümid ederim" (Müslim, Sıyâm, 1162) Ancak Arefe günü vakfe yapacak hacıların oruç tutmamaları müstehaptır Fakat hacı olmayanların oruç tutmaları mübahtır

Arefe günü Arafat'ta vakfeye duran hacılar topluluğu mahşerin küçük bir örneğini gösterirler Bütün hacılar, siyahı, esmeri, beyazı ve kızılı tamamen eşit şartlarda, aynı tip elbiseye bürünmüş, emîri-me'muru, zengini-fakiri, hep bir arada ihramlar içinde başları açık, yalınayak vakfeye durmuş Allah'a yalvararak günahlarının bağışlanmasını isterler Sosyal yönden büyük bir eşitlik arzeden bu manzara İslâm'ın insana bakış açısını göstermektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #49
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



Alim

İlim sahibi, bilen, bilgin, bilgili, belli düzeyde bir bilgi birikimine sahip olan kimse Âlim kelimesi Arapça'daki "bilmek" anlamında olan "A-lime" kökünden türetilmiştir

İslâm'da âlim; Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerîm başta olmak üzere Resulullah'ın hadîslerini ve bütün sünnetini bilen, diğer İslâmî ilimlerden gerektiği şekilde haberdar olup ileri seviyede bir bilgi birikimine ulaşmış kimseye denir Bu kâbiliyetli kimseler temel İslâmî bilgileri aldıktan sonra, belli bir ilim dalında daha çok ilerleyip özel bir ihtisas alanına sahip olurlar Âlim; bilgisi artıp ilerledikçe görüş açısı genişleyen ve bilgisi ile ihtisası dışındaki alanlarda hüküm vermekten çekinen, bildiklerinin doğruluğunu sürekli olarak araştıran kimsedir

İslâm âliminin farz-ı ayn veya farz-ı kifâye olan ilimlerden birinde ilerlemesi mümkün olduğu gibi her mümin için farz-ı ayn olan belli seviyedeki ilimleri elde ettikten sonra, daha dar çerçevede bir ilim alanında söz sahibi olacak kadar ayrı bir sahada ilerlemesi mümkündür İslâmî bir toplumda tefsir, hadis, fıkıh, kelâm gibi ilimlerde gerçek otorite sahibi âlimlerin varlığı zarurettir Ayrıca bu ilimlere belli bir düzeyde sahip olup; ayrıca kimya, fizik, matematik, astronomi gibi bugün fen ilimleri olarak kabul edilen ilimlerin birinde de ihtisas kesbetmiş ilim adamlarının toplum içinde varlığı zorunludur Bu ilimlerin birinde mütehassıs olmak her toplum içinde yaşayan insanlar için farzı kifâye durumundadır Toplum içinde bir kişi veya birkaç kişinin bu ilimlere sahip olması, toplumun mükellef olduğu farz- ı kifâye durumunu ortadan kaldırır

İslâm toplumunda âlimin en önemli görevlerinden biri 'emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker'dir Âlimin toplumda Allah'ın emir ve yasaklarının tam anlamıyla uygulanıp uygulanmadığını, yöneticilerin Allah'ın hükümlerini uygulamada titiz davranıp davranmadıklarını kontrol edip bu hususta yöneticileri uyarması gerektiği gibi; bu konuda halkın da dikkatini çekmesi gerekir Âlim, ümmetin ileri gelen şahsiyeti demektir Âlim, her hususta İslâm'ın izzetini koruyan, İslâm'ın hâkimiyeti için gayret sarfeden, Allah'ın ahkâmını uygulama hususunda ihmalkâr davranan yöneticileri her zaman hak yola çekmeye çalışan kimse demektir Âlim; yöneticiler zulüm ve adaletsizliğe sapınca onlardan ayrılan ve onlara karşı İslâmî bir tavır takınan kimsedir İslâm âliminin, Allah'ın emirlerini çiğneyen yöneticilere yaltaklık eden İsrailoğulları âlimlerinden ayrı bir özellik taşıması, İslâmî izzetin gereğidir Bu tavır İslâm âliminin takınması gereken bir tavırdır İmam-ı Â'zam Ebû Hanîfe, imam Ahmed İbn Hanbel gibi vb âlimlerin tavrı ve hassasiyeti bu idi

İslâm âlimi hevâ ve hevesine uymayıp kendi arzuları istikametinde dîne ilâvelerde bulunan kimse değildir İslâm bu çerçevedeki âlime büyük değer vermiştir İslâm, âlimin izzet ve haysiyetini korumuş ve ona gereken mevkîi vermiştir "Allah'ın kulları arasında ondan en çok korkan âlimlerdir " (Fâtır, 35/28) "Bilmiyorsanız ilim erbâbına sorunuz " (en-Nahl, 16/43) Ayetleriyle, Kur'an'ın âlimler hakkındaki hükmü en açık bir şekilde belirtilmiştir

Hz Peygamber (sas), âlimleri birçok hadislerinde övmüştür En çok övdüğü âlimler ise ilimleriyle amel edenler olmuştur (Dârimî, Mukaddime, 27) İnsanları ilimleriyle irşâd edip, onlara ilmini duyuran kimseyi Allah toplum içinde sözü dinlenir kimse kılar (İbn Hanbel, II, 162, 223-224) Buna karşılık ilmiyle dünyaya talip olan âlimler de yine Resulullah tarafından yerilmiştir (Tirmizî, İlim, 6) Müslüman daima Hz Peygamber'in dua buyurduğu gibi, Allah'tan dünya ve ahiretine yararlı bir ilim ister (Müslim, Zikir, 73; Ebû Dâvud, Vitir, 32; İbn Mâce, Mukaddime, 23) İnsanların en hayırlıları âlimlerin en hayırlılarıdır (Dârimî, Mukaddime, 34, 55)

"Âlimler peygamberlerin vârisleridir" (Buhârî, ilim, 10; Ebû Dâvud, İlim, 1; İbn Mâce, Mukaddime, 17) buyuran Resulullah âlimlerin toplumu yönlendirme hususunda peygamberlere vekil ve halef olduklarını beyan etmiştir

İbn Mes'ud'dan rivayet edilen bir hadiste, "Allah'u Teâlâ kıyamet gününde âlimleri toplayarak buyuracak ki: 'Ben size sırf hayır murad ettim Bunun için de kalblerinize hikmeti koydum Haydi girin Cennetime İşlediğiniz kusurlarınızı mağfiret ettim" buyrulur

Ebü'd-Derda'dan rivayet edilen bir hadiste Resulullah (sas) âlimleri şu şekilde övmüş ve müjdelemiştir: "Her kim bu ilim yoluna girer ve ondan bir ilim talep ederse; Allah onu Cennet yollarından bir yola koyar ve ilim isteyene melekler kanatlarını gererler Bunu o âlimin uğraşısından hoşlandıkları için yaparlar Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmadılar Onlar yalnız ilmi miras bıraktılar Şu halde onu alan çok büyük bir nasip almış olur" (Buhârî, İlim, 10; Müslim, Zikir, 37; Ebû Dâvud, İlim, 1; Tirmizî, ilim, 19; ibn Mâce, Mukaddime, 17)

İlmi bir seviyeye sahip olan âlime, Allah katındaki değerinden dolayı itaat, Allah'ın emrine itaattir Hak yolda ve hayra götüren bir hususta âlimin yaptığı tavsiyeye uymak müminler için farzdır Bu farziyet ancak âlim, Allah'ın razı olduğu bir hususu tavsiye ederse söz konusudur Allah'ın razı olmadığı ve Allah'ın emretmediği, dinde olmayan bir bid'atı tavsiye eden âlimin tavsiyesine uyulmaz Böyle bir bid'ate çağrıldığında reddetmek ise mümin için farzdır İslâm'da olmayan bir hususu dine sokmak ve kendinden bir hüküm koymak Rububiyyet iddiasında bulunmak demektir Allah'ın emir ve yasakları dışına çıkıp İslâm dışı tağutî nizamlara yapışmak nasıl küfür ise, âlimlerin hevâ ve heveslerine uyarak koydukları hüküm ve gösterdikleri gayri İslâmî yol ve ibadetlere yönelmek ve bu ibadetleri dinden kabul etmek de küfürdür

Bu duruma göre İslâm âlimi, toplumu yönlendiren ve Allah'ın hükümlerinin uygulanmasında titizlik gösteren bir rehberdir Âlimler ilimlerinin gereği olarak toplum içindeki görev ve fonksiyonlarını daima hatırlamak zorundadırlar Ümmetler, âlimlerinin doğru yolu izledikleri ve doğru yolda oldukları müddetçe ayakta kalırlar Bunun için Hz Peygamber (sas) "Ali'min ölümü İslâm'da açılan bir gediktir" (Dârimî, Mukaddime, 32) buyurmuşlardır

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #50
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



Allah (cc)

Allah ismi, bütün ilâhî isimleri câmidir, yani hepsini içine alır “Bütün isimler Allahın isimleridir” denilir, ama Allah, Rahmânın ismidir, Rahîmin ismidir denilmez

Bütün isimleri içine alan ism-i âzamın hangi isim olduğu hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte, İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu bu mübarek ismin, ism-i âzam olabileceğini söylemişlerdir

Bunun için, bir kul Allah dediği zaman, bütün ilâhî isimleri ve sıfatların hepsini birden yâd etmiş olur

“Lâ ilâhe illâllah” kelamı, esmâ-i hüsnanın adedince kelamları tazammun ediyor “Lâ Hâlıka illâllah,” “Lâ Fâtıra, Lâ Râzıka, Lâ Kayyûme illâllah” gibi ( Mesnevî-i Nuriye )

Rahmân, Rahîm, Rezzak, Ğaffar gibi cemâlî isimler ruhumuzda şükür ve senâ mânâlarını canlandırırken, Ehad, Samed, Kayyûm, Kadîm, Bâki gibi kemâlî isimler kalbimizi hayret ve takdir hisleriyle dolduracak; Kahhâr, Cebbâr, Kadîr, Muntakim gibi celâlî isimler ise bize noksanlığımızı, aczimizi, fakrımızı hatırlatarak nefsimize takva şuurunu kazandıracaktır

Allah ismi, bütün esmâ-i hüsna gibi, bütün kemâl sıfatları da câmidir

Allah diyen bir kul, bütün ilâhî sıfatları ve bütün esmâ-i hüsnayı birden zikrettiğini bilerek, kendisini ilâhî isimlerin en parlak tecellisi ve ilâhî sıfatlardan haber veren bir hilkat mucizesi olarak yaratan Rabbine sonsuz hamd ve senâ eder

Lafza-i Celâl denilen bu ism-i âzamı okuyan bir mümin, uluhiyet hakikatini düşünür ve ondan ubudiyet, yani kulluk hakikatine intikal eder Bu ise saadetlerin en büyüğüdür

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #51
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ABÂDİLE Nedir?

Abdullahlar Peygamber efendimizin Eshâb-ı kirâmı (arkadaşları) arasında fıkıh ve hadîs-i şerîf ilimlerinde şöhret bulmuş Abdullah adını taşıyan sahâbîler Abâdile, Abdullah kelimesinin çokluk şeklidir Peygamber efendimizin Eshâb-ı kirâmı arasında A bdullah isimli üç yüz kadar sahâbi bulunmaktaydı Fakat bunların içinde; Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Abbâs, Abdullah bin Zübeyr, Abdullah bin Amr bin Âs radıyallahü anhüm, ilimdeki yükseklikleri sebebiyle Abâdile ünvânı ile tanındılar Bunlara Abâdile-i Erbea da denilmektedir

Abdullah bin Mes'ûd'un (radıyallahü anh) fıkıh ilminde önemli bir yeri olduğu halde, Abâdile arasında zikredilmemesi, bu tâbirin onun vefâtından sonra çıkmış olması sebebiyledir Bununla berâber onu Abâdileden sayan âlimler de vardır (İbn-i Hümâm, Ahmed Naîm)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #52
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ABD Nedir?

1 Kul (Bkz Kul)

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki Nedir?

Her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allahü teâlâ, abdini (Muhammed aleyhisselâmı) bir gece Mescid-i Haram'dan, Mescid'i Aksâ'ya götürdü (İsrâ sûresi Nedir? 1)

Göklerde ve yerde olan herkes, hiçbiri müstesnâ olmamak üzere, çok esirgeyici Allahü teâlâya mutlaka abd olarak gelecektir ( Meryem sûresi Nedir? 93)

2 Köle

Üzerinize, sizi Allahü teâlânın kitâbı ile yöneten bir abd bile vâli tâyin edilse, onu dinleyin ve itâat edin (Hadîs-i şerîf-Müslim)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #53
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ABDEST Nedir?

Namaz ve diğer bâzı ibâdetlerin yerine getirilebilmesi için yapılması lâzım gelen yüzü, dirseklerle berâber kolları yıkamak, başın dörtte birini mesh etmek ve topuklarla berâber ayakları yıkamaktan ibâret temizlik Namazın dışındaki farzlardan biri

Abdest, Kur'ân-ı kerîmde şu âyet-i kerîme ile farz kılınmıştır Nedir?

"Ey îmân edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerle berâber ellerinizi yıkayın ve başlarınızı meshedin ve her iki topukla berâber ayaklarınızı yıkayın" (Mâide sûresi Nedir? 6)

Her kim abdest aldıktan sonra, benim üzerime on kerre salât ü selâm getirse, Hak teâlâ, o kişinin hüznünü giderip mesrûr eder, duâsını kabûl eder (Hadîs-i şerîf-Eyyühel veled İlmihâlî)

Her ne zaman ümmetimden biri abdest alırken, Bismillah deyip elini yıkarsa, eliyle yaptığı (küçük) günahların hepsi afv olur Ağzına, yüzüne ve diğer âzâlarına su verdikçe, bütün günâhları dökülür (Hadîs-i şerîf-Eyyühel veled İlmihâli)

Abdest üzerine abdest almak, nûr üstüne nûrdur (Hadîs-i şerîf-Keşfül-hafâ)

Hanefî mezhebine göre abdestin farzları dörttür Nedir? Yüzü bir kerre yıkamak İki kolu dirsekleri ile birlikte, bir kerre yıkamak Başın dörtte bir kısmını mesh etmek, yâni yaş eli başa sürmek İki ayağı, iki yandaki topuk kemikleri ile birlikte bir kerre yıkamaktır Ayrıca abdestin sünnetleri, edebleri vardır (İbn-i Âbidîn)

Abdestsiz olarak şu üç şeyi yapmak haramdır Nedir? Namaz kılmak, Kâ'be'yi tavâf etmek, üzerinde bir kılıf bulunmaksızın Kur'ân-ı kerîme ve bir âyet-i kerîmeye dokunmak Câmiye abdestsiz girmek ise mekruhtur (Şürnblâlî)

Abdestli olarak ölen ölüm acısı çekmez (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #54
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ABDİYYET Nedir?

Kulluk makamı Evliyâlığın en yüksek makâmı, derecesi İyilikleri Allahü teâlâdan bilip kendinden bilmemek

Allahü teâlânın lütf ve ihsânı ile Abdiyyet derecesine ulaşmak istiyen kimsenin, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve selleme tam olarak uyması lâzımdır Bu yüce zirveye o yüce peygambere tam uymakla kavuşulur Bu, Allahü teâlânın bir lütfu olup, onu d ilediğine ihsân eder (İmâm-ı Rabbânî)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #55
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ABES Nedir?

Boş, faydasız şey

Namazda abes hareketler mekruhtur Elbise ile oynamak gibi Namazda faydalı hareketin meselâ eli ile alnındaki teri silmenin zararı olmaz Pantolonun tozunu silkmek, mekruhtur Kaşınmak abes değilse de, bir rüknde, eli üç kere kaldırmak, namazı bozar (İbn-i Âbidîn)

Abesle meşgul olmak insanı lehv ve la'ba (oyun ve eğlenceye) sürükler Bâzı lüzumsuz şeyler insanın abes işlere dalmasına sebeb olur (Murâd-ı Münzâvî)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #56
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ABESE SÛRESİ Nedir?

Kur'ân-ı kerîmin sekseninci sûresi Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi) Kırk iki âyet-i kerîmedir Birinci âyet-i kerîmede yüzçevirdi, iltifat etmedi mânâsına olan Abese lafzı sûreye isim olmuştur Sûrede, Kur'ân-ı kerîmin Allahü teâlâ tarafından bir mev'ize (nasihat, öğüt) olduğu bildirilmekte, Cenâb-ı Hakk'ın kudret ve azametine (büyüklüğüne) deliller getirilmekte, kıyâmet gününün dehşetli vaziyeti, o gün iyilerin ve kötülerin halleri ve daha başka hususlar anlatılmaktadır

Abese sûresinde meâlen buyruldu ki Nedir?

O gün (kıyâmet günü) kişi kardeşinden, anasından, babasından, hanımından ve oğullarından kaçar O gün onlardan herkesin kendine yeter bir işi vardır (Herkes kendi derdiyle meşgul olur Başkasını düşünemez) O gün yüzler vardır (dünyâda iken yaptığı gece ibâdetleri veya aldığı abdestler sebebiyle) parıl parıl parlayıcıdır (Gördükleri nîmetler sebebiyle) gülücüdür, sevinicidir (Bunlar mü'minlerdir) O gün yüzler de vardır, üzerlerini toz toprak bürümüştür Onu (da) bir zulmet, karanlık ve siyahlık kaplar İşte bunlar kâfirler, fâcirlerdir (Âyet Nedir? 34-42)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #57
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ÂB-I HAYÂT Nedir?

Hayat suyu Saf ve berrak su İnce ve derin mânâlı söz Tasavvufta mürşid-i kâmil denilen evliyâ zâtların, insanların mânen canlı, kalblerinin uyanık olmalarına vesîle olan mübârek sözleri, mânevî nazarları (bakışları) ve kıymetli kalblerinden fışkır an teveccüh Bir şeyin kıymetini kuvvetli bir şekilde ifâde için de kullanılır Âb-ı hayevân, Âb-ı Hızır, Âb-ı zindegânî, Âb-ı bekâ da denir

Evliyânın bâtınları, kalbleri âb-ı hayâttır Bir katre (bir damla) tadan, ölümsüz hayâtı bulmuş ve sonsuz seâdete, mutluluğa kavuşmuş olur (İmâm-ı Rabbânî)

Her sözünüz kalbime âb-ı hayât katresi, Senden başka rûhumun yok kurtuluş çâresi

(Lâ Edrî)

Âb-ı hayât olmayıcak kısmet ey gönül Bin yıl gerekse Hızır ile Seyr-i Skender et

(Zeyneb Hâtun)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #58
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ACEM Nedir?

Arab olmayan

Ey insanlar! Rabbiniz birdir Babanız da birdir, hepiniz Âdem'in çocuklarısınız Âdem ise, topraktandır Allah katında en kıymetliniz takvâsı (Allahü teâlâdan korkarak haramlardan, günâhlardan sakınması) çok olanınızdır Arab'ın Acem'e bir üstünlüğü yoktur Üstünlük ancak takvâ iledir (Hadîs-i şerîf-İbn-i Hişâm)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #59
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ÂCİR Nedir?

Malını kirâya veren

Kirâdaki binânın ve eşyânın tâmiri ve zamanla tıkanmış boruların tâmiri âcire âittir Tâmir etmezse, kirâcı evden çıkabilir Fakat yaptırmaya âciri cebr edemez (zorlayamaz) Ev sâhibinin izni ile kendi yaparsa, parasını kesebilir Kendiliğinden yapar sa kesemez Kullanmak için lâzım olan şeylerin (meselâ hamur ocağı) tâmir parasını kirâdan kesemez (Ali Haydar Efendi)

Kirâ müddeti bitince, âcir uzatmaz ise, kirâcı çıkar Malı, olduğu gibi teslim etmesi lâzımdır Teslim etmezse gasb etmiş olur Fakat kullanma sebebiyle herkes için âdet (ve mümkün) olan yıpranma ve bozukluklar kabahat sayılmaz (İbn-i Âbidîn)

Alıntı Yaparak Cevapla

İslami Sözlük A

Eski 11-04-2012   #60
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslami Sözlük A



ÂCİZ Nedir?

Gücü yetmeyen, güçsüz, zayıf

Allahü teâlâ her şeye kâdirdir (gücü yeter) Eğer gücü yetmezse âciz ve noksan olurdu Âcizlik ve noksanlık Allahü teâlâ için düşünülemez (Teftâzânî)

İnsanın felâkete uğraması iki sebeptendir Nedir? Birincisi âciz olan nefsine (kendine) güvenmesi İkincisi kendisi gibi âciz olan başka bir mahlûka güvenmesidir (Abdülhakîm Arvâsî)

En iyi kul, Allahü teâlânın karşısında şükürden âciz olduğunu bilendir (Abdullah Harrâz)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.