|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
düşünceleri, filozoflar or or, savunduklari, yaşamlari |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#31 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriGeorg Wilhelm Friedrich Hegel (1770-1831) XIX ![]() ![]() Alman İdealizmi XIX ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün felsefesi boyunca insanın özünde tarihsel bir varoluşu bulunduğunu, tarihinse özgürlük bilincinin gelişimiyle özdeş olduğunu savunan Hegel , gerçek özgürlüğün üyelerinin birbirlerinin varlığını aynı ölçüde karşılıklı olarak tanıdığı, birbirlerine eşit derecede saygı gösterdiği bir toplumda yaşamak ile edinilebileceğini ileri sürmüştür ![]() ![]() ![]() Öteki Alman idealistleri gibi Hegel de tek başına Kantçı ilkelerle kendi içinde bütünlüklü bir "gerçeklik kuramı" oluşturmanın olanaksız olduğu düşüncesiyle Kant'ın eleştirel felsefesinin felsefe sorularına son noktayı koyamadığı inancındadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu öngörünün alanda yatan temel öncüllerden biri, hiç kuşkusuz Hegel 'in ancak böylesi bir dizgeli doğaya konu bir kuramın inancın yerini bilginin almasına olanak tanıyacağını düşünmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu düşünce uyarınca Hegel , us ile gerçekliğin bir ve özdeş olduğunu, birbirlerinden şu ya da bu biçimde ayrılarak düşünülmelerinin olanaksız olduğunu ileri sürer: "Ussal olan gerçek, gerçek olan da ussaldır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel, "us" kavramını ayrıntılarıyla açıklama ödevini kurduğu felsefe dizgesinin "Mantık Bilimi" adını verdiği bölümünde gerçekleştirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel 'in tinsel olgular için verdiği belli başlı örnekler devlet, sanat, din ve tarihtir ![]() ![]() ) her karşıtlık için birbirine karşıt olan etmenlerin birliği olarak görülecek bir birlik olmalıdır; (ıı) karşıt etmenler birlikte oluşturdukları birlikten daha fazla bir şey olarak görülmemelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel için usun varlıkbilgisel bir temeli olduğunu açık seçik bir biçimde gösteren en azından üç ayrı dayanak bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel 'in Us'un varlikbilgisel bir temelinin olması gerektiği düşüncesi için gösterdiği ikinci dayanak, bir bakıma birinci dayanağın neliğini de daha açık bir hale getirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sonuç aynı zamanda usun varlıkbilgisel temeli olduğunu tanıtlayan üçüncü dayanağa karşılik gelmektedir: yalnızca düşünenin varlığı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla Hegel 'in Felsefesinin, en genel anlamda Kant, Fichte ve Schelling tarafından ortaya konmuş "aşkınsal idealizm" anlayışlarını dizgeli bir yolla bireşimsel bit birliğe indirgeme çabası olduğu söylenebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel bu üç aşamayı sırasıyla (i) kendinde şey (Ansich); (ii) kendi dışındaki şey (Anderrsein);( iii) kendinde ve kendisi için şey (An-und-für ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (1) mantık ya da metafıziğin temel araştırma konusu olarak kendinde şey alanı; (2) doğa felsefesinin temel araştırma konusu olarak kendi dışındaki şey alanı; (3) tin felsefesinin (Geistesphilosophie) temel araştırma konusu olarak kendinde ve kendisi için şey alanı ![]() Hegel 'in devlet felsefesi, tarih felsefesi ve Saltık Tin kuramı, felsefesinin görece daha kolay anlaşılır bölümlerini oluşturduklarından çoğunlukla çok daha büyük bir ilgi çekmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel 'in tarih felsefesinde, tarihin en genel anlamda üç aşamadan geçerek ussal tinin gerçekliğine yetkinlik kazandırması söz konusudur: (ı) tek kişinin kayıtsız koşulsuz egemenliğinin doğal sonucu olarak özgürlüğün bastırılması aşaması olan "Oryantal Monarşi"; (ıı)özgürlüğün dengesiz bir demagoji içinde yayılım göstermesi aşaması olan "Eski Yunan Demokrasisi"; (ııı) anayasaya bağlı olarak özgürlüğün yeniden bütünleşme aşaması olan "Hıristiyan Anayasa Monarşisi" ![]() Hegel 'e göre Devlet'te dahi zihin öteki zihinlerin varliğıyla sınırlandırılmış durumdadır ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yanda dinde zihin, sonlu şeylerin sınırlılıkları karşısında kendi üstünlüğünü duyumsayarak gerçekleştirmektedir kendisini ![]() (ı) sonsuzluk düşüncesinin alabildiğine abartılış aşaması olan "Oryantal Din"; (ıı) sonluya verilen yakışıksız ve yersiz önem aşaması olan "Eski Yunan Dini"; (iıı) sonlu ile sonsuzluğun bütünleşme aşaması olan "Hıristiyanlık Dini" ![]() Felsefe olarak salak zihnin kendisini gerçekleştirmesi, hem dinsel duygulardaki sınırlanmışlıkları aşması bakımından hem de sezgisel düşünümü yetkinleştirmesi bakımından bütün doğruluğu Us yoluyla edinebilmenin olanakli tek yoludur ![]() ![]() ![]() Phenomenologie des Geistes Tinin Görüngübilimi , 1807 Wissenschaft der Logik (Mantık Bilimi , l816), Ana Çizgileriyle Felsefe Bilimleri Ansiklopedisi , 1817 ile Hukuk Felsefesinin İlkeleri , 1821 sayılabilir ![]() Ayrıca Hegel'in ölümünden hemen sonra (1832'den itibaren) ders notları ayıklanarak kitaplaştırılmıştır: (Estetik Üzerine Dersler ), (Din Felsefesi Dersleri ), (Felsefe Tarihi (Dünya Tarihi Felsefesi ) ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#32 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriThales Milet - İ ![]() ![]() Thales, doğa nedir sorusunu ilk ortaya atan filozof olarak tanınır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca "herşey tanrılarla dolu" demiştir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#33 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriFARABİ: 870-950 yılları arasında yaşamış olan İslam düşünürü ![]() Sistemi Aristoteles mantığına dayanan akılcı bir metafizikten oluşan, Aristoteles'in sistemini Plotinos'un görüşleri yardımıyla, İslam inancı ile uzlaştırmaya çalisan Farabi, Tanrı'nın varoluşunu kanıtlarken, Aristoteles'in akılyürütme çizgisini takip etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Farabi, varlık anlayışında, mümkün ya da olumsal varlıklar adını verdiği nesneler ile Tanrı arasındaki farklılık ve ayrılığı, mümkün varlıkların Tanrı'dan, ilk varlıktan sudur ettiklerini söyleyerek açıklamaya ve temellendirmeye çalisir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanrı herşey olduğuna ve hiçbir şeye ihtiyaç duymadığına göre, Farabi bu noktada, mümkün varlıkların varoluşları için, Tanrı'nın yalnızca kendisini konu alan bilme faaliyetine başvurur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Etkin Akıl insan ruhunun da nedenidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Farabi ahlak anlayışında, insanın akıl yoluyla iyi ve kötüyü ayırt edebileceğini savunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Etkin akıl insan aklının yönelebileceği en yüksek hedeftir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Farabi'ye göre, etkin akıl'a yönelmek durumunda olan şanslı insanlar filozoflar, bilim adamları, peygamber ya da gerçek yönetici ve sanatçılardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#34 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriHEGEL, Georg Wilhelm Friedrich : Büyük bir sistem kurarak, Kant'ın imkansız olduğunu söylediği şeyi gerçekleştirmiş, yani rasyonel bir metafizik kurmuş olan ünlü Alman filozofu ![]() ![]() Metafiziği: Alman idealizminin kurucusu olan Kant, aklın kendisinin a priori kategorileri ve bilginin formlarını, kalıplarını sağladığı için, bilginin mümkün olduğunu söylemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel'e göre, insan, bilgide kendisinin dışında olan, kendisinin yaratmadığı ve insandan bağımsız olan bir dünyayı tecrübe etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yani, Geist kendisini Hegel'e göre, doğada ve insan aklında ifade eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşünce ile varlığın, mantık ile metafiziğin bir ve aynı gerçekliğin iki farklı yüzü olduğunu söyleyen Hegel'de Mutlak Zihin statik bir varlık değil, fakat dinamik bir süreçtir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel'in bu anlayışı, teleolojik ya da organik bir anlayıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yöntem: Mutlak varlığın bilgi ya da düşünce süreciyle doğal süreci kapsayan gelişme süreci, Hegel'e göre, diyalektik yoluyla gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel felsefenin, Kant'ın da belirtmiş olduğu gibi, kavramsal bilgi olduğunu öne sürer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna göre, düşünce diyalektik olarak ilerlediğinde, en basit, en soyut ve içerik bakımından en boş olan kavramlardan daha kompleks, daha somut ve daha zengin kavramlara doğru ilerler ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla birlikte, tek bir kavram, en yüksek kavram bile olsa, bütün bir gerçekliği göstermez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hegel'e göre, filozofun yapması gereken şey, düşüncenin tanımlanan şekilde kendi mantıksal akışını izlemesine izin vermektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Geist, Mutlak Zihin bu amaçla kendisini ilk olarak doğada gerçekleştirir (Antitez) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kültür felsefesi: Geist, kendisini kültür dünyasında diyalektiğin üçlü hareketi gereğince, Sübjektif Geist (Öznel Ruh), Objektif Geist (Nesnel Ruh) ve Mutlak Geist (Mutlak Ruh) olarak açar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O, bundan sonra başka benleri de tanır ve kabul eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mutlak Ruh da üç adımlı bir hareketle gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#35 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriHERAKLEİTOS: Parmenides'in durağan ve değişmez varlığına karşi, niteliksel değişme olarak oluşun gerçekliğini öne süren Yunan filozofu ![]() Bilgi bakımından, empirik ya da duyusal bilgiye hiç değer vermeyen Herakleitos, gözlerin ve kulakların kötü tanıklar olduğunu öne sürerek, rasyonalizmin savunuculuğunu yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onun varlık ögretisinin ikinci tezi ise, herşeyin birliğini ortaya koyar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Herakleitos birliğin olduğu kadar, çoklugun da hakkını veren bir filozoftur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Herakleitos, birlikten çokluga geçiş ve oluş sürecini, ateşle ve dolayısıyla akış düşüncesiyle ifade etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Herakleitos kendisinden önceki filozofların boşu boşuna evrende kalıcılık ve süreklilik aradıklarını, oysa evrende kalıcılık bulunmayıp, mutlak bir değişmenin söz konusu olduğunu öne sürmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#36 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriKANT, Immanuel: 1724-1804 yılları arasında yaşamış olan ünlü Alman filozofu ![]() ![]() Temeller: Modern felsefenin gelişim seyrine uygun olarak epistemolojiyi ön plana çikartmis olan Kant, öncelikle Hume'dan etkilenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan bilimin, özellikle de Newton tarafından geliştirilen modern fiziğin çok başarılı sonuçlar doğurmuş olan yöntemi, Kant'a göre, rasyonalizmi de empirizmi de aşarak gelişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Kant'a göre, İngiliz filozofu Hume'un empirizmi, belirli bir nedenden daima aynı sonucun çikacagini hiçbir zaman kesin olarak bilemeyeceğimizi savunmak suretiyle, nedensellikle ilgili olarak kuşkucu bir tavrı benimsemiştir ![]() ![]() ![]() Başka bir deyişle, o felsefedeki ilk ve temel misyonunun bilimi temellendirmek, daha sonra da ahlakın ve dinin rasyonelliğini savunmak olduğuna inanmıştır ![]() ![]() ![]() Bilimin dinin müdahaleleri karşisında özerkligini kazanması hiç kuşku yok ki iyi bir şeydir, fakat bu, bilimsel olmayan tüm inançların, din ve ahlakın temelsizleşmesi ve anlamsızlaşması anlamına geliyorsa, bilimin zaferi, insanlık açısından, dinin bakış açısından gerçek bir felakettir ![]() ![]() ![]() Bilgi Görüşleri: Düşüncesinde rasyonalist felsefeyle empirist felsefenin bir sentezini yapan Immanuel Kant, bilgide hem deneyimin ve hem de aklın katkısının kaçınılmaz olduğunu öne sürmüştür ![]() ![]() ![]() Başka bir deyişle, zihnin bilgideki temel, ayırıcı faaliyetini deneyimden gelen ham ve işlenmemiş malzemeyi bir sentezden geçirmek ve bu malzemeyi birleştirip, ona bir birlik kazan9dırmak olarak tanımlayan Kant'a göre, zihin söz konusu sentezi, herşeyden önce, çesitli tecrübelerimizi sezginin belirli kalıpları içine yerleştirerek gerçekleştirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() En sıradan düşüncede bile, sistematik olmayan bir tarzda varolan bu kategoriler, matematiksel-mekanik bir doğa biliminin temel ögeleri olarak ortaya çikar ve rasyonel bir doğa kavrayışını mümkün hale getirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu düşünme tarzları, Kant'a göre, zihnin duyu-deneyinden gelen malzemeyi birleştirme, bu malzemeyi sentezden geçirme ya da söz konusu malzemeye bir birlik kazandırma faaliyetinin temel bileşenleridir ![]() ![]() Kant'a göre, duyu deneyinin kapsamı içine giren her nesne, bu kategorilerden birine ya da diğerine uymak durumundadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla birlikte, kategoriler düşüncenin ya da bilginin öznel koşulları olduklarından, burada bunların nasıl olup da nesnel bir geçerliliğe sahip olabildiği, yani nesnelere ilişkin bilgimizi mümkün kılan koşulları sağlayabildikleri sorusu ortaya çikar ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan zihninin yalnızca, kategorileri aracılığıyla kendilerine bir yapı kazandırdığı fenomenleri bilebileceğini, bunun ötesine giderek şeylerin bizatihi kendilerini bilemeyeceğini, duyu deneyindeki nesnelerin insan zihninin işleyişine uyduğu için bilinebildiklerini söyleyen ve tüm empirik yasaları insan zihninin yasalarına indirgeyen Kant'ın bu bilgi anlayışının en önemli sonuçları, mutlak bir determinizm, bilginin sınırlılığı ve metafiziğin imkansızlığıyla ilgili sonuçlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Metafiziği: biz algılamadığımız şeyleri elbette ki bilemeyiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Immanuel Kant bu ögretisiyle bilimsel bilginin olanaklı olduğunu göstererek, Newton fiziğini temellendirir, fakat varlığın genel ilkeleri, Tanrı'nın varoluşu, ruhu ölümsüzlügü gibi konuları ele alan geleneksel metafiziği olanaksız hale getirir ![]() ![]() ![]() ![]() Ahlakı: Bununla birlikte, Kant görünüş-gerçeklik ya da fenomen-numen ayırımını insan varlığına uygulayarak, ahlak imkanını kurtarır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna karşin, insan kendisini hayvandan ayıran aklıyla, fenomenler dünyasının üstüne yükselir, aklı sayesinde, nedenselliğin, doğal zorunluluğun hüküm sürdüğü dünyanın ötesine geçip özgür olur ![]() ![]() Ona göre, kategorik buyruğun, yani insandan insan olduğu için belli şeyleri yapması isteyen ahlak yasasının, iyi iradenin tanınması, insanın yüceliğini, gerçek kişiliğini ve insan varlıklarını kişiler olarak birbirlerine bağlayan halkayı oluşturur ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#37 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriLOCKE, Jhon: İngiliz empirizminin kurucusu olan ünlü filozof ![]() ![]() Bilgi görüşleri: Empirist bir bilgi teorisinin temel ögretilerini, yani zihinde doğuştan düşünceler bulunduğunu ve bilginin deneyimden üretildigi ilkelerini mekanik bir gerçeklik görüşüyle birleştiren John Locke modern felsefenin tavrına uygun olarak, felsefesinde öncelikle bilgi konusunu ele almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilmek ise, zihinde birtakım idelere sahip olmaktan başka bir şey değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan zihnindeki tüm ideler, İngiliz empirizminin kurucusu olan Locke'a göre, basit ideler ve kompleks ideler olmak üzere, iki başlık altında toplanabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan zihni, Locke'a göre, belli şekillerde faaliyet gösterir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Locke, bilginin söz konusu yetilerin algı yoluyla kazanılan basit ideleri işlemesinin sonucunda ortaya çiktigini savunur ![]() ![]() ![]() ![]() Locke, özdeslikten söz ettiği zaman, bir idenin ne olduğunun ve onun başka idelerden olan farklılığının bilincinde olmayı anlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birlikte varoluş ya da zorunlu bağıntıdan söz ettiği zaman da, Locke kompleks bir idenin, örnegin bir sandalye idesinin, bir sandalyeyi düşündüğümüz zaman birlikte düşündüğümüz çok sayıda basit idenin birleşiminden oluştuğu olgusuna dikkat çeker ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Locke bu dört bilgi türüne ek olarak, insan için bu bilgi türlerine sahip olmanın üç farklı yolunun bulunduğunu söyler; bunlar sırasıyla sezgi, kanıtlama ve duyumdur ![]() ![]() ![]() İlişki söz konusu olduğunda ise, burası bilgimizin çok büyük bir parçasını meydana getirmekle birlikte, bu bilgi de idelerin birbirleriyle olan ilişkileriyle ilgili kanıtlamalarla sınırlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() İdelerimizin birlikte varoluşu ya da idelerimiz arasındaki zorunlu bağıntıya gelince, Locke bilgimizin kapsamının burada daha da daraldığını savunur ![]() ![]() ![]() ![]() İdelerimizin birlikte varoluşu ya da idelerimiz arasındaki zorunlu bağlantıya ilişkin bilgimiz deneyimin kapsamına bağlı olduğundan, idelerimiz arasındaki zorunlu bağlantıları saptarken, sezgi yoluyla da kanıtlama yoluyla da pek ilerilere gidemeyiz ![]() ![]() ![]() Gerçek varoluş söz konusu olduğunda, bilgimiz kapsamı daha da daralır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek ki, Locke; 1 dolayımsız olarak bilincinde olduğumuz şeylerin, nesnelerin bizatihi kendileri değil de, zihinlerimizdeki ideler olduğunu, 2 idelerimizin tecrübeden türetilmek durumunda olduğunu, aksi takdirde anlamlı bir içerikten yoksun olacağını ve 3 genel bir önermenin sezgisel bakımdan ya da kanıtlama yoluyla kesin olmadıkça, gerçek anlamda bir bilgi olamayacağını kabul ettiği için, bilgimizin kapsamını oldukça daraltır ![]() ![]() Locke, bundan başka zihnimizde olan şeylerin, nesnelerin kendileri değil de, nesnelerle olan gerçek ilişkilerini hiçbir zaman bilemeyeceğimiz ideler olduğunu savunduğu ve neyin bilgi sayılıp neyin bilgi sayılamayacağı konusunda, hayli yüksek bir kesinlik ölçütü öne sürerek, yalnızca sezgi ya da kanıtlama yoluyla elde edilen bilgiyi kesin bilgi olarak gördüğü için, empirik ve bilimsel bilginin gerçek anlamda bilgi olamayacağını dile getirir ![]() Dine Dair Görüşleri: Dinle bağlamında, Locke Hıristiyanlığın ahlaki boyutunu vurgulamaya özel bir önem atfeder ve kutsal kitapta bulunan ahlak kurallarının aklın keşfettiği kurallarla tam bir ahenk içinde olduğunu belirtir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Siyaset Felsefesi: Locke siyaset felsefesi alanındaki görüşleri bakımından da önemli bir filozoftur ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#38 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriPARMANİDES: Değişmeyi ve oluşu yadsıyan görüşü, birtakım aşilamaz güçlüklere yol açmış olan ünlü doğa filozofu ![]() Parmenides'e göre, evrende değişen hiçbir şey yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Varlığın, Parmenides'e göre, parçaları da yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Parmenides Varlıkla ilgili değişmezlik ögretisinin bir sonucu olarak, içinde yaşadığımız dünyanın gerçek olmadığını, gerçekten var olmayıp, yalnızca bir görünüş olduğunu öne sürer ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#39 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriPLATON: M ![]() ![]() ![]() Temeller: Sisteminde, Sofistlerin Yunan toplumu üzerindeki olumsuz etkileriyle savaşmaya çalismis olan Platon, işe öncelikle bilgi konusuyla başlamış ve mutlak ve kesin bir bilginin var olduğu konusunda tümüyle dogmatist bir tavır sergilemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Metafiziği: İdealar yalnızca bilginin nesneleri olmakla kalmazlar, onlar aynı zamanda gerçekliği oluşturan varlık kategorisini meydana getiren temel varlıklardır ![]() ![]() ![]() Ona göre, duyusal nesneler, değişmeden mutlak olarak bağışık olan bir gerçekliğin varoluşunun zorunlu kılacak şekilde, sürekli bir değişmeye maruz kalırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek ki, bireysel nesnelerden oluşan ve bizim duyularımızla algıladığımız duyusal dünyayı incelediğimizde, onda mutlak, kalıcı, durağan ve tutarlı hiçbir yön bulunmadığını, ondaki herşeyin değişken ve göreli olduğunu görüyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizim kendilerini duyu-deneyi yoluyla değil de, düşünce ve akıl yoluyla bildiğimiz bu İdealar, kendilerine ait ayrı bir dünyada varolurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İyi İdeası gerçek varlığın ötesindedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı ilişki İdealardan meydana gelen gerçek ve akılla anlaşilabilir dünya ile içinde yaşadığımız duyusal dünya arasında vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Platon, İdealardan meydana gelen akılla anlaşilabilir dünya ile duyusal dünya arasındaki bu ilişkiyi Parmenides adlı diyaloguyla Timaeos adlı diyalogunda açıklamaya çalisir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla birlikte, İdealarla duyusal nesneler tümüyle farklılık gösteren iki ayrı kategoriden varlıklar oldukları için ikisi arasındaki ilişki ancak, pay alma ilişkisi gibi gerçek niteliği hiçbir zaman tam olarak anlaşilamayan mecazi terimlerle ifade edilebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Platon'un metafiziğinde işte duyusal dünyaya İdealar dünyasının belirli yönlerini aktaran bu aktif dış güç, İdeaların, saf formun değişmez dünyasıyla maddenin bütünüyle belirsiz olan dünyası arasındaki sınır çizgide bulunan Demiurgos'tur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kare, üçgen, ağırlık, beyazlık, v ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla birlikte, maddi dünya kendisine aktarılan formları koruyabilmek bakımından yetersiz olup, mutlak bir değişme içindedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek ki, Platon gerçek varlığı aynı şekilde tanımlamış olan ve bu varlığın akıl yoluyla bilinebileceğini söyleyerek, duyuların bize gösterdiği bireysel nesnelerden oluşan duyusal dünyanın hiçbir şekilde var olmadığını, bu dünyanın bir yanılsamadan başka bir şey olmadığını öne süren Parmenides'in tersine, bir yandan gerçekten var olanın değişmez, ezeli-ebedi olan ve akıl yoluyla bilinebilen İdealar dünyası olduğunu kabul ederken, bir yandan da içinde yaşadığımız duyusal dünyanın belli şekiller içinde var olduğunu söylemekte ve görünüşleri İdealar aracılığıyla açıklamakta ve temellendirmektedir ![]() ![]() İnsan felsefesi: Platon'un iki dünyalı metafiziği, insanda her biri dikkatini söz konusu bu dünyalardan birine yöneltmiş olan iki temel bileşenin bulunduğunu ortaya koyar ![]() ![]() ![]() Bunlardan beden söz konusu olduğunda, insan duyuları aracılığıyla duyusal dünyayla ilgili olarak güvenilmez malumatlar elde etmeye çalisir, maddenin peşinden koşarak birtakım fiziki arzuları gerçekleştirmek ve tatmin sağlamak ister ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#40 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriPLOTİNOS: Milattan sonra 205-270 yılları arasında yaşamış ve Platon'un metafiziğini, biraz daha farklı bir versiyon içinde yeniden öne süren, ve ögretisi sayesinde, Platon'un, Hellenistik çagda ve bu arada Ortaçağda, hem Hıristiyan felsefesinde ve hem de İslam felsefesinde etkili olmaya devam ettiği, ünlü Yunan filozofu ![]() Felsefesinde, Platon'un Devlet'te yer alan İyi İdeasıyla ilgili görüşlerinden yola çikan Plotinos, Platon'un İyi İdeasını tanrılaştırmış ve varolan herşeyi Tanrı'dan başlayan bir türüm ya da sudur süreciyle açıklamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O Tanrı hakkında, Tanrı'nın bu dünyadaki herşeyi aştığını söylemek dışında, hiçbir şey söylenemeyeceğini iddia eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanrı'nın bütünüyle saf ve basit olduğunu, Tanrı'da kompleks hiçbir şey bulunmadığını belirtmek, Tanrı'nın Mutlak Birlik olduğuna işaret etmek için, Plotinos Tanrı'dan Bir diye söz eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#41 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriSARTRE, Jean Paul: Varoluşçuluğun kurucusu olan çagdas Fransız filozofu ![]() ![]() ![]() Temeller: İnsanın kendi yazgısını belirlemedeki aktif rolünü vurgulayan ve Marks, Husserl ve Heidegger gibi düşünürlerden etkilenmiş olan Sartre'ın temel çikis noktası, insan varlığı ile öteki nesnelerin varlığı arasındaki farklılığın incelenmesinden oluşur ![]() ![]() Metafiziği: Ona göre, insanın doğası, insan tarafından üretilmis olan bir ürünü tanımladığımız tarzda açıklanamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk bakışta insanın da bir yaratıcının, Tanrı'nın eseri olduğunu düşünürüz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın önceden belirlenmiş bir özü olmasa da, o, Sartre'a göre, bir taş ya da sopa gibi, basit ve bilinçsiz bir varlık değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka bir deyişle, insan doğası, başka herhangi bir gerçeklik türünden, bir bakıma hiç farklı değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tek bir katı kütle olarak dünya dışında, Sartre'a göre, sandalye, dağ benzeri belirli nesnelerden söz ederiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahlak Görüşü: Buna göre, insan öncelikle vardır, insanın varoluşu, onun ne olacağından önce gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka bir deyişle, kendi kendisini sürekli olarak yeniden yaratmak durumunda olan insan, bir varoluş olarak, kendisini ilk anda terkedilmiş biri olarak bulur ve umutsuzluğa düşer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() : Varoluşçuluğun kurucusu olan çagdas Fransız filozofu ![]() ![]() ![]() Temeller: İnsanın kendi yazgısını belirlemedeki aktif rolünü vurgulayan ve Marks, Husserl ve Heidegger gibi düşünürlerden etkilenmiş olan Sartre'ın temel çikis noktası, insan varlığı ile öteki nesnelerin varlığı arasındaki farklılığın incelenmesinden oluşur ![]() ![]() Metafiziği: Ona göre, insanın doğası, insan tarafından üretilmis olan bir ürünü tanımladığımız tarzda açıklanamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk bakışta insanın da bir yaratıcının, Tanrı'nın eseri olduğunu düşünürüz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın önceden belirlenmiş bir özü olmasa da, o, Sartre'a göre, bir taş ya da sopa gibi, basit ve bilinçsiz bir varlık değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka bir deyişle, insan doğası, başka herhangi bir gerçeklik türünden, bir bakıma hiç farklı değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tek bir katı kütle olarak dünya dışında, Sartre'a göre, sandalye, dağ benzeri belirli nesnelerden söz ederiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahlak Görüşü: Buna göre, insan öncelikle vardır, insanın varoluşu, onun ne olacağından önce gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka bir deyişle, kendi kendisini sürekli olarak yeniden yaratmak durumunda olan insan, bir varoluş olarak, kendisini ilk anda terkedilmiş biri olarak bulur ve umutsuzluğa düşer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#42 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriSCHİLLER, Johann Friedrich Von: Almanya'da 19 ![]() ![]() Özellikle sanat ve eğitim konusundaki görüşleriyle haklı bir ün kazanmış olan Schiller, 1795 yılında yayınlanan Über die asthetische Erziehung des Menschen (İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar) adlı eseriyle Batı kültürünün bütün bir tarihini ortaya koyma yolunda bir denemeye kalkışmıştır ![]() ![]() Yaşamlarında formun tamlığıyla içeriğin bütünlüğünü, imgelemin ilk gençliğiyle aklın olgunluğunu birleştirdiklerini düşündüğü Yunanlı model alan Schiller'e göre, modern insan kendi içinde bölünmüş bir insan olup, insan doğasının birliği ilerleme fikriyle, kültürdeki ilerleme düşünüyle bozulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O, insanda iki temel dürtünün bulunduğunu söyler ![]() ![]() ![]() Bu ikisi arasında kurulmak istenen uyum, Schiller'e göre, üçüncü bir dürtü aracılığıyla sağlanabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#43 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriSENECA: Milattan önce 5 ve Milattan sonra 65 yılları arasında yaşamış ünlü Romalı düşünür ![]() Stoacı ahlak görüşüyle tanınan Seneca, ahlakının temeline doğaya uygun yaşama ilkesiyle, bir bilge idealini yerleştirmiştir ![]() ![]() Başka bir deyişle, her ne kadar Stoacı maddeciliği benimsemiş olsa da, Tanrı'nın aşkın olduğunu öne süren Seneca, pratik felsefeyi öne çikarmis ve gerçek erdemle değerin, dışarıda değil de, insanın içinde olduğunu belirtmiştir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#44 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriTHALES: Batı Felsefesinin ilk filozofu ![]() M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendisinden önceki felsefenin bir anlamda tarihini yazmış olan Yunan filozofu Aristoteles, Thales'i bu sonuca, herşeyin sıvı bir varlıktan beslendiği, sıcağın da sudan türeyip, suyla beslendiği, herşeyin tohumunun nemli bir yapıda olduğu gözleminin götürdüğünü belirtir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari Düşünceleri |
![]() |
![]() |
#45 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Filozoflar// Yaşamlari Ve Savunduklari DüşünceleriKIBRISLI ZENON: M ![]() ![]() ![]() Akademi'de Krates'in nezaretinde felsefeyle meşgul olan Zenon, Stoalılar tarafından benimsenen temel ilkeleri belirlemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu maddi ateşin en temel özelligi akıldır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zenon, insan ve ahlak anlayışında, dünyanın bir parçası olan insanın da aynı şekilde maddi bir varlık olduğunu ve tanrısal ateşten pay aldığını söyler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|