Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
genel, illerimiz, özellikleri

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #31
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Giresun

GENEL BİLGİLER

Yüzölçümü: 6934 km²

Nüfus: 499087 (1990)

İl Trafik No: 28

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Giresun bir yarımada üzerine kurulmuştur Giresun, Anadolu'nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadeniz'in inci kentlerinden birisidir Doğal ve tarihi değerler açısından turizme oldukça elverişli bulunan Giresun'un bakir ormanları, yaylaları ve akarsuları ilgi çekicidir

İLÇELER:

Giresun ilinin ilçeleri; Alucra, Bulancak, Çamoluk, Çanakçı, Dereli, Doğankent, Espiye, Eynesil, Görele, Güce, Kesap, Piraziz, Şebinkarahisar, Tirebolu ve Yağlıdere'dir

Alucra: İl merkezine 131 km uzaklıktadır Kamışlı Kilisesi, Sivri Tepesi, Gelin Kaya, İkizler Tepesi, Kızlar Kalesi gezilebilecek önemli yerlerdir Yeşilyurt ve Aktepe köylerinde maden suyu kaynakları bulunmaktadır Ayrıca Acısu ve Tepesidelik mağaraları meşhurdur Yaylaları arasında Çakrak, Güllüce ve Akyatak yaylaları önemlidir Alucra İlçesi yakınında bulunan Tümülüsler muhtemelen MÖ8 yüzyıldan kalmadır

Bulancak: Giresun il merkezine Samsun yönünde 14 km uzaklıkta bulunan bir sahil ilçesidir İlçede Acısu, Kaya Kilisesi, Burunucu Cami ve Çeşmesi, Merkez Eski Camii ve Demircili Kemer Köprüsü görülebilir

Çamoluk: İl merkezine uzaklığı yaklaşık 145 kmdir İlçenin görülebilecek önemli yerleri Kaledere ve Hacıahmetoğlu köylerindeki kale kalıntılarıdır

Çanakçı: İl merkezine 78 km uzaklıktadır İlçenin Kuşköyü Şenlikleri görülmeye değerdir Kuşköy'de her yıl 25 Haziran' da düzenlenen Kuşdili Festivali izlenmeye değerdir Kuşköyü halkının kendi aralarında ıslıkla haberleşip anlaşmaları yerli ve yabancı turistlerce ve basın mensuplarınca büyük ilgi görmektedir

Dereli: Giresun il merkezine 32 km uzaklıktadır Hisar Köyü'ndeki Meryemana Manastırı, Kuşluhan Kalesi, Akkaya Köyü'ndeki Çobankayası resimleri, Çal Köyü girişindeki Demirkapı mevkiinde yolun altından dar bir kapıdan girilen tarihi geçit ve bu alanda saray kalıntıları taş döşeli yollar ve yazılı kayalar görülebilir Yine Kızıltaş Köyü'ndeki H Mustafa Türbesi ve mezarı gezilebilir Dereli ilçesinde Aksu deresi üzerine kurulmuş çok sayıda kemer köprü de ilgi çekicidir

Doğankent: Tirebolu İlçesi'nden sahile 30 km uzaklıkta Gümüşhane sınırında bulunur Harşıt Çayı Vadisi üzerinde kurulan ilçede çok sayıda akarsuyun varlığı dikkat çekicidir Dandı Köyü Kalesi ve olağanüstü doğasıyla görülmeye değer köşelerdir

Espiye: Giresun il merkezine olan uzaklığı 33 kmdir İlçede birinci derecede Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilen Andoz Kalesi, ilçeye ayrı bir güzellik katmaktadır Espiye Merkez Cami, Şahinyuva Köyü'ndeki kilise, Ağanın Köprüsü, Harova Köprüsü, Sınır Köprüsü ve Ericek Köprüsü adıyla anılan kemer köprüler dikkat çekicidir Espiye'de ayrıca ilçeye 4 km uzaklıkta Zefre mevkiinde Cenevizlilerden kaldığı söylenen bir tersane kalıntısı da bulunmaktadır

NASIL GİDİLİR?

Giresun'a ulaşım kara ve denizyolu ile sağlanmaktadır

Karayolu : Giresun iline ulaşım sahil kesiminden geçen güzel manzaralı devlet karayolu ile sağlanmaktadır

Otogar Tel : (+90-454) 215 01 27

Denizyolu : Kent merkezinde bulunan Giresun Limanı'nın beş rıhtımı bulunmaktadır

Liman Tel : (+90-454) 216 11 06

GEZİLECEK YERLER

Giresun Adası

Giresun Adası Karadeniz'in tek adası olan Giresun Adası kıyıdan bir mil açıkta yer almaktadır 40000 metrekare alana sahip olan ada, Aksu şenliklerinde ve yaz aylarında özel seferlerle ziyaret edilmektedir

Geleneksel Giresun Evleri

Kalenin güneydoğusunda yer alan ve Zeytinlik Mahallesi adını alan semt eski tarihi Giresun evlerinden oluşur Korunmaya alınmıştır ve ziyaretçilerin uğrak yeridir Eski evlere meraklı olanlar için gezilip görülecek ilginç bir semttir

Kaleler

Giresun Kalesi: Oldukça zengin bir tarihi kültüre sahip olan kale, şehrin merkezine kurulmuştur Kalede Milli Mücadele Kahramanı Topal Osman Ağa'nın anıt mezarı, tarihi saray kalıntıları, mağaralar, kaba taşlarla örülmüş surlar ve taş kabartmalar görülebilecek önemli noktalardır

Kilise ve Türbeler

Katolik Kilisesi: (Çocuk Kütüphanesi )Çınarlar mahallesinde Çocuk Kütüphanesi olarak hizmet veren bina 18 yy ¤¤¤ik mimarisi tarzında inşa edilmiştir Günümüze kadar özgün yapısını korumuştur

Seyyit Vakkas Türbesi: Kapu Mahallesi'nde bulunan 19 yydan kalma bir türbedir Fatih Sultan Mehmet zamanında büyük yararlılıklar gösteren ve bir çatışma sırasında şehit düşen uç beyi Seyyit Vakkas'a aittir Kendisi 15yyda yaşamış olmasına rağmen türbesi 19 yyda yaptırılmıştır

Plajlar

Giresun kentinin doğu ve batısındaki sahiller kilometrelerce uzayıp giden doğal plajlar durumundadır Kent merkezine yaklaşık 5 km uzaklıkta yer alan, Arif Kumaş, Giresun, Belediye, Emniyet, Tabya ve Jandarma plajları Giresun'un başlıca plajlarıdır Giresun'da kamping yapılacak plajlar Arif Kumaş, Bulancak Belediye, Keşap Düzköy Belediye Plajı, Tirebolu Plajıdır Ayrıca yaz aylarında Giresun Adası ile Giresun Limanı arasında her akşam Mavi Tur düzenlenmektedir

Kaplıcalar

Giresun doğal maden suları ile de ünlüdür İnişdibi Madensuyu, Çaldağ Maden Suyu; Batlama Deresi üzerindedir Şişelenmesi yapılarak pazarlanan bu maden suları, böbrek taşlarına iyi gelmekte, hazmı kolaylaştırmaktadır Pınarlar Maden Suyu, Şebinkarahisar yolu üzerinde Kulakkaya yol ayrımında bulunmaktadır

Giresun Yaylaları

Kümbet Yaylası

Ulaşım: Giresun'un 52 km güneyinde Dereli İlçe sınırlarındadır Dereli ilçesine kadar 30 km yol asfalt, Dereli-Kümbet Yaylası arası 22 km ham toprak yol olup, yaz aylarında dolmuşlarla gidilebilir Kümbet yayla gezisi gidiş İkisu, dönüş Güdül üzerinden yapılırsa, çok güzel manzaralar görülebilir

Özellikler: 1 640 m rakımlı yaylada alt yapı hizmetleri tamamlanmıştır PTT acentesi, sağlık ocağı, bakkal, kasap, manav, et lokantası, fırın, kır kahvesi, ve oto tamircisi hizmet vermektedir

Aymaç tepesi, Melikli obası, Yavuzkemal gibi çok sayıda yayladan oluşan Kümbet yaylaları kamp ve piknik alanı olarak yoğun kullanılmaktadır Kümbet'in 2 km batısındaki Aymaç eşsiz bir zirvedir Aymaç'da Temmuz ayının ikinci pazar günü yayla şenlikleri yapılmaktadır Temmuz ayının üçüncü cumartesi günü Sis dağı Otçu şenlikleri yapılmaktadır

Kümbet yaylasında, el dokuması kolan ve örme sepet satılmaktadır Kasaplarda sadece kuzu eti satılması, Kümbet yaylasının özelliklerinden biridir

Konaklama-Yeme-İçme: Yaylada 10 yataklı bir otel bulunmaktadır Temel ihtiyaçlar yayladan karşılanabilir Kümbet yaylasının bir Km kuzeyinde orman içinde Salon çayırı mevkiinde, Orman işletmesi kamp tesislerinden yararlanılabilir

Hanalanı (Kulakkaya) Yaylası

Ulaşım: Giresun'un güneyin de yer alan yaylaya 38 kilometrelik toprak yolla ulaşılmaktadır Yaylaya gitmek için Bektaş yaylasına giden dolmuşlar kullanılabilir

Özellikler: 1 500 m rakımlı yayla doğal botanik parkı özelliği taşımaktadır Tamamen bakir durumdadır

Konaklama-Yeme-İçme: Yayla evleri yöre halkı tarafından kullanılmaktadır Kamp kurmak isteyenler çadır ve temel ihtiyaç malzemelerini beraberinde getirmelidir

Melikli Obası Yaylası

Ulaşım: Giresun'un 40 km güneyinde bulunan yaylaya, Giresun'dan minübüslerle gidilebilir

Özellikler: 1 500 m yüksekliktedir 2 km yakınında bulunan Yavuzkemal beldesindeki sağlık ve PTT hizmetlerinden yararlanılabilir

Konaklama-Yeme-İçme: Konaklama için kamp malzemeleri getirilmelidir Yayladan et ve süt mamulleri, ekmek, yumurta satın alınabilir

Bektaş Yaylası

Ulaşım: Giresun'un 59 km güneyinde, toprak yolla ulaşılan yaylaya yaz kış minibüs bulunmaktadır

Özellikler: 2 000 m yükseklikte bulunan yayla ağaç yetişme sınırı üzerindedir Yol üzerinde bulunan Despot kayası ve Gelin kayası birer doğa harikasıdır Bektaş yaylasının 1 km doğusundaki Kurttepe mevkii, kışın kayak yapmaya uygundur

Elektrik, su, PTT gibi altyapıya sahip olan yaylada; bakkal, kasap, fırın ve kır kahveleri bulunmaktadır

Konaklama-Yeme-İçme: Yaylada 2 yıldızlı 72 yataklı otel bulunmaktadır Ayrıca, Alçakbel orman içi dinlenme ve piknik alanında bulunan 3 adet dağ evi, çocuk parkı ve restauranttan faydalanılabilir

Mesire Yerleri

Giresun-Trabzon sahil yolu üzerinde ve Giresun kent merkezine yaklaşık 4 km mesafede bulunan Aksu Deresi Ağzı'nda da gezi eğlenme ve dinlenme amacıyla binlerce kişi bir araya gelir Halen her yıl 20-23 Mayıs tarihleri arasında tertiplenen "AKSU ŞENLİKLERİ" ile yüzlerce yıllık geçmişe sahip Mayıs Yedisi geleneği yaşatılmaya çalışılmaktadır

Sportif Etkinlikler

Giresun'a 60 km uzaklıktaki Karagöller dağ silsilesi yürüyüş sporu için çok elverişlidir En önemli parkurlar; Eğribel-Çoban Bağırtan, Turna Ovası-Kümbet, Eğribel-Avşar Obası-Sağrak Gölü, Kırklar Tepesi-Karagöl Tepesi-Aygır Gölü-Elmalı Obası Yürüyüş parkurları rakımı 2250 metrenin üzerindedir

Müzeler

Gogora Kilisesi - Müze: 18 yüzyılda yapılmış olan ve halen müze olarak kullanılan kilise şehrin karayolu kenarında bulunmaktadır Müzenin içinde antik eserler, taş kabartmalar, eski tarihlerde kullanılan silah, giysi ve para örnekleri sergilenmektedir

Kuvâ-yı Milliye Ve Osman Ağa Müzesi: Milli Mücadelede Giresunlu Kuvâ-yı Milliye kahramanlarımızın anılarını yaşatacak resim, büst ve belgeler bulunmaktadır Müzede tarihi Giresun fotoğrafları, Atatürk' ün Muhafız Alayı Komutanı Topal Osman Ağa ve Giresun uşaklarının fotoğrafları ile Giresunlu şehitlerin fotoğrafları yer almaktadır Ayrıca Topal Osman Ağa'nın ve Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan'ın büstleri ile tarihi tüfek, tabanca ve kitaplar bulunmaktadır

Müze Tel : (+90-454) 212 13 22

COĞRAFYA

Şehir, Aksu ve Batlama Vadileri arasında denize doğru sokulan bir yarımada üzerinde kurulmuştur Doğu Karadeniz'in tek adası olan Giresun Adası sahilden yaklaşık 2 km uzaklıktadır Giresun ve çevresindeki dağlar, vadiler ve dik kıyılar geniş yer kaplar İl topraklarının omurgasını teşkil eden Giresun Dağları kıyıdan 50-60 km uzaklıkta denize paralel bir duvar halinde uzanarak ili bir çok yerden farklı iki kesime ayırır

Giresun iklimi bitkilerin yaşayıp gelişmesine elverişli olduğundan, ormanlar deniz kıyısından başla¤¤¤¤¤ 2000 metre kadar yükselir, bölgenin karayele açık olması bitki örtüsünün gür olmasını sağlar İlin güney bölgelerinde daha çok bozkır bitki örtüsü ön plana çıkar

Giresun'un yer aldığı Doğu Karadeniz Bölgesi ülkenin en çok yağış alan bölgesidir İklim özellikleri ve doğal bitki örtüsü bakımından Giresun'un kuzey ve güney kısımları birbirinden farklılık gösterir Ilıman iklimin hakim olduğu ilde yazlar genellikle orta sıcaklıkta kışlar ise ılık geçer

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #32
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Gümüşhane

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Gümüşhane’nin doğusunda Bayburt, batısında Giresun, kuzeyinde Trabzon ve güneyinde Erzincan bulunmaktadır İlin güney kesimi yüksek bir plato özelliği gösterirken, kuzey kesimi oldukça engebelidir Dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahip olan Gümüşhane’nin Kuzeyi’ni Zigana Dağları ile Trabzon Dağlarının Güney kısımları oluşturmaktadır İlin kuzey yönünde Karadeniz dağları ve Soğanlı Dağları sıralar halindedir Doğu-batı doğrultusunda peş peşe devam eden Zigana Dağları ,Gümüşhane Dağları ve Çimen Dağları yöreyi engebelendirmektedir Ayrıca yükseltileri 1800 m- 2700 m arasında değişen, Kostan Dağı, Teslim Dağı, Vauk Dağı ,Tersun Dağı ,Pöske Dağı, Soğanlı Dağları ile Gavur Dağları onları tamamlamaktadırGavur Dağları, Doğu Karadeniz Dağları kapsamında olup, Pleistosen Buzullaşmasına uğramıştır

Doğu Karadeniz Bölümündeki Kaçkar Doruğundan (3932 m) sonra Abdal Musa Zirvesi (3331 m) de ikinci sırada yer almaktadır Kuzeyden Zigana – Trabzon Dağları (Çakır Göl Tepesi 3063 m),Güneyden Çimen Dağları(Akdağ 2710 m), Batıdan Giresun Dağları (Sarıyer Tepeleri 2919 m) ile Kelkit ve Harşit Çayı, vadilerin daralma bölgeleridir Doğudaki Pulur Dağları ile Soğanlı Dağları da buradaki yükseltilerin birbirlerine yaklaştıkları kesimleri çevirmektedir Ziga na Dağın’daki Zigana Geçidi de en önemli geçit ve ulaşım noktasıdır Dağlar birbirlerinden dar ve derin vadilerle ayrılmıştır Gümüşhane yaylaları da bu kesimde yer almaktadır

Gümüşhane’deki dağ ve tepeler orman yönünden oldukça zengindir Bu ormanlarda sarıçam, Göknar, Ladin, meşe, kızılağaç, karaağaç, kuşburnu, ardıç, alıç, orman gülü ve yabani fındık ağaçları bulunmaktadır İlin en önemli düzlükleri Bayburt, Şiran ve Hart (Aydıntepe) ovalarıdır Kelkit Vadisindeki dar düzlükler de onlara katılmaktadır Gümüşhane’nin doğu ve güneydoğusu ile Bayburt Obasının batısında yer alan Harşit, düz tabanlı bir çöküntü alanıdır Aynı zamanda Harşit Çoruh ve Kelkit havzalarını birbirinden ayırmaktadır İl topraklarını Kelkit, Çoruh, Harşit Çayları sulamaktadır Bu akarsular vadi tabanlarına oldukça derin gömülmüşlerdir Bu akarsular dışında yaz aylarında yer yer kuruyan bir çok küçük dere de bulunmaktadır Ayrıca yörede Limni, Artabel gölleri, Beşgöller, Telme Göleti, Salyazı Göleti, Kürtün Baraj Gölü bulunmaktadır Denizden 1210 m yüksekteki ilin yüzölçümü 6575 km2 olup, toplam nüfusu 186953’tür

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık ve ormancılığa dayalıdır Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, patates, şeker pancarı, yonca, korunga gibi yem bitkileridir meyvecilikte ise, elma, dut, erik, armut, şeftali, fındık, vişne yetiştirilmektedir Hayvancılıkta sığır, koyun ve kıl keçisi yetiştirilmekte olup, arıcılık da yapılmaktadır İlde alabalık üretimi son yıllarda hızlı bir gelişme göstermiştir Halen bir kısmı yapılma aşamasında olan 30 adet alabalık işletmesi bulunmaktadır Ayrıca yöresel el dokumacılığı yapılmaktadır İlin sanayi kamu kuruluşlarına ve özel kesime ait un, makarna, toz kireç, konsantre meyve suyu, et, süt ürünleri, tuğla ve kiremit üretimine dayanmaktadır Ayrıca Merkezde kireç taşı, Torul’da bakır, pirit, kurşun, çinko, barit, dolamit madeni bulunmaktadır Maden suyu bakımından da zengindir Gümüşhane yöresinde yapılan arkeoloji araştırmalarında ele geçen buluntular, buradaki yerleşimin MÖ3000 yıllarına kadar uzandığını göstermektedir2000’in ortalarında Azzi ve Hayaşalar buraya yerleşmiştir Bu nedenle de, Gümüşhane’yi de içine alan bölgeye Azzi-Hayaşa ülkesi denilmiştir Mezopotamya’dan gelen Asurlu tüccarların, Gümüşhane ve yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duymuşlardır Hitit İmparatorluk döneminde Gümüşhane çevresindeki gümüş yataklarının işletilmiştir

Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra bölgeye Urartular hakim olmuş, MÖVIII yüzyıl sonlarına doğru Kimmer-İskit akınları başlamıştır Daha sonra yöreye Medler, Persler ve Pontos Krallığı egemen olmuşturI yüzyılda bölgede Romalıların hakimiyeti görülmektedir MS 395’te Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde kalan Gümüşhane, MSVIIyüzyılda Bizans-Hazar askeri işbirliğine konu olan topraklar arasındaydı Roma ve Bizans dönemlerinde yörede kurulu kente Argyropolis (Yunanca argyros: “gümüş” ve polis: "kent" demektir) adı verilmiştir Bu dönemde yörenin önem kazanmasının nedenleri, ticaret yolları üzerinde bulunuşu ve gümüş madenlerinden ötürüdür MSVII ve VIIIyüzyıllarda Arap egemenliğine giren bölge toprakları, sonradan yeniden Bizans egemenliğine girmiştir XIyüzyılda Saltuklular Gümüşhane yöresini ele geçirmiştir

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) önce de Hazarlar ve Peçenekler ile Çepni Türk oymakları bölgeye yerleşmişlerdir Çağrı Bey’in 1016 yılında Anadolu’ya yaptığı ilk akın sırasında Gümüşhane’ye kadar geldiği bilinmektedir 1058’de Tuğrul Bey’in ordusu İbrahim Yinal komutasında Trabzon’a kadar akın yaparken Gümüşhane’yi de ekonomik yönden önemli olduğundan ele geçirmiştir XIIIyüzyılın ikinci yarısında Selçuklular Moğol istilasına uğradığı sırada Gümüşhane ve çevresinin savunması Çepni Türkleri tarafından yapılmıştır Anadolu’nun fethinden sonra, Gümüşhane ve Kelkit, Emir Mengücek Gazi tarafından kurulan Erzincan’a bağlanmıştır 1243 Kösedağ Savaşı’nda İlhanlılar, Selçukluları yenerek buraları ele geçirmişlerdir İlhanlıların son hükümdarı Ebu Said’in ölümü üzerine 1335’te Bayburt, Erzurum ile Erzincan ve Gümüşhane Celayirlilerin eline geçmiştir 1345’te Eretnaoğulları, 1430’da Karakoyunlu hakimiyetine geçen bölgeye 1467’de Akkoyunlular hakim olmuştur

1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermesiyle bölgede Osmanlı etkisi görülmeye başlanmıştır Gümüşhane, Trabzon Rum İmparatorluğunun fethedilmesinden sonra Osmanlı hakimiyetine girmiş ve bu durum 1461’den 1467’ye kadar sürmüştür Bu tarihten sonra Gümüşhane Akkoyunluların hakimiyetine girmiştir Fatih Sultan Mehmet’in Uzun Hasan’ı yendiği Otlukbeli Savaşı’ndan (1473) sonra yöre tamamen Osmanlı topraklarına katılmıştır Evliya Çelebi Gümüşhane’yi 1647’de ziyaret etmiş, buralarda gümüş madeninin çok olduğunu, çalışır ve boşaltılmış durumda 70 kadar ocak bulunduğunu belirtmiştir

Bu ocaklardan 7 koldan kurşunsuz gümüş cevheri çıkarıldığını ve bu şehirde Emin Mahallesinde darphane olduğunu yazarak üzerinde "Azze nasrahu daraba fi catha" (Canca’da basılmıştır) yazılı birkaç akçenin kendisinde olduğundan söz etmiştir Katip Çelebi, Cihannüma’sında "Kaza-i Urla" diye adlandırdığı Gümüşhane için "Urla bir güzel kazadır, yakınında gümüş olmakla Gümüşhane dahi derler" demektedir

Gümüşhane’deki maden ocakları Sultan IV Murat zamanında (1623-1640) en parlak dönemini yaşamıştır Bir ara kapanan ocaklar 1839 yılında yayınlanan bir hatt-ı hümayunla tekrar işletmeye açılmıştır Ocaklar mülki amirin tayini, padişahın onayı ile atanan ve Matah Efendi denilen kişilerce yönetilmiştir XIX yüzyılda Gümüşhane, Trabzon’a bağlı bir sancaktı Bu döneme kadar rahat bir hayat sürdüren Gümüşhane yöresi, savaşlar nedeniyle tedirginlik içine düşmüş, madenlerin yeterince işletilmemesinden ötürü göç başlamıştır 1829 ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’de yaptıkları işgaller ve bunun sonucundaki göçler Gümüşhane’de hayat bırakmamış, şehir terk edilerek, aşağıda yeni bir yerleşim yeri kurulmuştur 7 Temmuz 1916’da Ruslar tarafından işgal edilen Gümüşhane, 15 Şubat 1918’de işgalden kurtarılmıştır

Milli Mücadele yıllarında kıyı ile iç kesimler arasında geçiş bölgesi olmasından ötürü stratejik yönden önemli olan Gümüşhane, bu dönemde Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin faaliyet alanı içinde bulunmuş, Gümüşhane delegesi Kadirbeyzade Zeki Bey bu cemiyetin ikinci başkanlığına getirilmiştir Erzurum Kongresi’ne (23 Temmuz 1919) Gümüşhane’den Kadirbeyzade Zeki Bey (Gümüşhane ve Torul mümessili olarak) katılmıştır Kelkit’ten Müftü Osman Nuri Efendi, Şiran’dan Müftü Hasan Fahri (Polat) Efendi Erzurum Kongresi’nin açılış ve kapanış dualarını yapmıştır Osmanlı hakimiyetinin ilk zamanlarında Erzurum Eyaletine bağlı iken sonraları Trabzon’a bağlanan Gümüşhane, Cumhuriyetin ilanından sonra,1925 yılında il olmuştur Gümüşhane’de günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Canca, Akçakale (Merkez), Edire (Dörtkonak) Kalesi, Kov Kalesi, Keçikalesi, Kodil kalesi, Torul Kalesi, Sadak Kalesi, Gümüştuğ Kalesi gibi savunma ve gözetleme amaçlı 35 kale bulunmaktadır

Eski Gümüşhane’deki altı camiden sadece biri sağlam olup, diğerleri yıkılmış bulunmaktadır Bunlardan Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile yaptırılan Süleymaniye Camisi iyi bir durumdadır Eski Gümüşhane’deki Saray Cami (Hükümet önünde bulunan bu cami devlet memurlarına aitti), Küçük Cami, Rüştiye Mektebi önündeki Cami, Hamza Paşa Cami ve yabancıların ibadetlerine ayrılan Cami yıkılmıştır Aksçğüt Köyü Camisi, Seydi Baba Köyü Camisi, Evren Köyü Camisi, Sadak Köyü Camisi, Çambaşı Köyü Camisi, İmamı Azam Cami, Kale Köyü Cami, Pir Ahmet Türbesi, Gelin Ebe Türbesi, Firdevs Hatun Türbesi, Baba Çağırgan Türbesi, Zigana Kervansarayı, Hamamı,Tohumoğlu Köprüsü, Salih bey Köprüsü,Krom Köprüsü, Yağlıdere Köprüsü, Harşit Köprüsü, Taş Köprü, Kemer Köprü, Kamberli Köprüsü, Süleymaniye Köprüsü, İlecik Köprüsü, Gümüşkaya Köprüsü, Mamatlı Mahallesi Köprüsü, Kemer Köprü, tarihi At Nalı Köprüsü gibi bir çok köprüsü bulunmaktadır Metropolitik Kilisesi, Balcılar mahallesi Kilisesi, Aşağı Mahalle Kilisesi, Hagios Georgios Metropolitik Kilisesi, Baş Mahalle Kilisesi, Ayana Mahallesi Kilisesi, Mandırı Kilisesi, Emirler Mahallesi Kilisesi, Belen Köyü Kilisesi, Dilek Yolu Kilisesi, Çakallı Kilisesi, Terzili Kilisesi vb

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri




Tanımlı Ce: İllerimiz ve Özellikler [Tüm İller Tek Tek ve Ayrıntılı]

Hakkâri

Hakkâri, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yüzölçümü 7121 km² olan bir ildir 2000 yılı nüfus sayımına göre nüfusu 58145'tir
Doğusunda İran ve güneyinde Irak ile komşu olan Hakkâri'nin batısında Şırnak, kuzeyinde ise Van illeri vardır Hakkâri'nin dört ilçesi bulunmaktadır:
Hakkâri merkez
Yüksekova
Şemdinli
Çukurca
En yüksek noktası 4150 metreye ulaşan Cilo Dağları, Hakkâri'dedir
Sırasıyla Hurri ve Urartu Krallıkları'nın parçası olan Hakkâri, Pers Krallığı'nın egemenliğinden sonra Arap egemenliğine geçmiştir Daha sonra Selçuklular'ın kontrolüne giren kent, 1536'da Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır
Geçim kaynaklarının başında hayvancılık ve sınır ticareti gelen Hakkâri'de hayvancılığın terör, sınır ticaretininse Irak savaşı nedeniyle darbe yemesi nedeniyle işsizlik çok yüksek düzeydedir


Halife Ömer döneminde (634-644) Arapların ve birlikleri hemen tüm Doğu Anadoluya akınlar yaparken Hakkariyi ele geçirme girişimlerinde bulunmamışlardı 645te Halife Osmanın komutanlarından Emir Habib bin Mesleme de Doğu Anadoluya akınlar sırasında böyle bir çaba göstermedi Bunda yörenin konumu kadar, Arap askerlerinin soğuk iklim koşullarına dayanamamalarının da etkisi olmuştur Bu durum, Emeviler ve Abbasiler Döneminde de değişmedi Araplar, iç kavgalar yüzünden merkezi devletleri yıkılıp küçük beyliklere ayrıldıkları sırada İranda ortaya çıkan Büveyhoğullarının (932-1062) Irak kolu bir ara Hakkari ve çevresini ele geçirmek ise de yöre halkının yoğun direnmesi ile karşılaştılar Büveyhoğulları Adud ud- Devle (978-983) bu direnmeyi kırmak amacı ile ele başlarının teslim edilmesi durumunda, kente zarar vermeyeceğine ve ele başlarının bağışlayacağına söz verdi Halk , ele başları teslim ettiyse de Adud ud- Devle sözünü tutma¤¤¤¤¤ hepsini çarmıha gerdirtti Bu durum karşısında yöre halkı büyük bir savaşım vererek bağımsızlığını korudu İslam akımları IIÖmer döneminde başlamışsa bile, Hakkari yöresi İslama karşı tam 720 yıl direnmiştir İslamiyet yönetimindeki aileler tarafından kabullendi Ancak yerleşik aşiretlerin büyük bir çoğunun eski dinlerinde kalmak için ısrar ettiler İslamın lehine denge ancak miladi 1415 yılında Cizre ve Hasankeyf beylerinin desteğiyle gerçekleşen ve adeta bir soykırıma dönüştürülen bir seferle değişti

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #34
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Hatay

Anadolu'nun güneyinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin sınır vilayetlerinden biri olan Hatay ilinin yönetim merkezi Antakya, 36 10' kuzey enlemi ve 36 06' doğu boylamı ile yurdumuzun en güneyinde yer alan kent niteliğindeki yerleşme merkezidir

Akdeniz iklim bölgesinin doğu ucunda, kıyıdan 22 km kadar içerde olar kentin denizden yüksekliği yaklaşık 80 mdir Kuzeyde Amanos Dağları (Nur Dağları) ile güneyde Kel Dağ (Cebel-i Akra) arasında kalan Aşağı Asi Vadisi'nin başlangıcında, Kel Dağı'nın kuzeydoğusunda, 440 m rakımlı Habib-i Neccar Dağı'nın eteklerindedir Kentin kuzeydoğusuna doğru gelişen ve Hatay çöküntü alanının ortasında yer alan Amik Ovası, zirai potansiyeli çok yüksek kalın bir alüvoyal toprak tabakası ile kaplı olup, aynı zamanda ilin en büyük toprak düzlüğünü oluşturur Başta Asi Nehri olmak üzere, Karasu ve Afrin Çayı ile beslenen Amik Ovası'nda, yakın zamanlara kadar Amik Gölü adı ile bilinen bir göl vardı Ancak uzunluğu 16 km, genişliği 10 km olan gölün ve göl çevresindeki bataklıklarla beraber 310 km2'yi bulan arazinin bir bölümünün kurutulması ile göl kayboldu DSİ tarafından yürütülen ve 1955 yılında başlayıp 1980 yılında tamamlanmış olan kurutma işlemi sonucunda elde edilen zirai verimi yüksek topraklar çiftçilere dağıtılarak tarıma açılmıştır

Antakya'nın ortasından geçen ve ovanın kurutulması çalışmaları sırasında nehir yatağının kentin içinden geçen kısmı ıslah edilerek düzgün bir kanal haline getirilmiş, Antik Çağ'ın Orontes'i olan günümüzün Asi Nehri'nin kaynağı, Lübnan Dağları'dır Amanoslar ile Keldağ arasında bir yatak oluşturan Asi Nehri'nin toplam uzunluğu 380 km olup, nehrin büyük bölümü Suriye toprakları içinde bulunmaktadır Kuzey yönünde yaklaşık 30 km boyunca Türkiye-Suriye sınırını oluşturacak şekilde akan Asi Nehri, topraklarımıza girdikten sonra batıya döner ve bugün hemen hemen tümü kurutulmuş olan Amik Gölü'nün ayağı Küçük Asi ile birleştikten sonra güneydoğu doğrultusuna yönelir ve yaklaşık 40 km sonra Samandağ'ın güneyinde bir delta oluşturarak Akdeniz'e kavuşur Antik çağda küçük tonajlı nehir gemilerinin seyrüseferine imkan veren ve Antakya'yı asırlar boyu Akdeniz'e bir su yolu ile bağlanmış olan Asi Nehri'nin bugün akıttığı ortalama su miktarı, kentin içinde 504 m3/sndir Asi'nin Antakya içinden geçen ve bir kanal haline getirilmiş olan yatağı, yaklaşık 2 km uzunluğunda ve 30-35 m genişliğindedir Kentin kuzeydoğusunda, üzerinde Demir Kapı'nın yer aldığı, St Piyer Kilisesi yakınından geçen ve bir sel yatağı niteliğinde olan Hacı Kürüş Deresi ile güneybatıdaki Hamşen Deresi (Memekli Köprü'nün altından ve kışlanın yanından geçen) Habib Neccar Dağı'ndan doğarak Asi'ye doğru akan iki önemli su yatağıdır
XIX yüzyıldan beri nehrin karşı tarafında, kuzeybatıdaki düzlüklerde kurulan yeni mahallelerle büyüyerek kendi mimari karakteri içinde gelişen Yeni Antakya'yı nehir ile Habib Neccar Dağı arasında kalan Eski Antakya'ya bağlayan dört köprüden üçü, bulundukları yer ve malzemeleri itibariyle tamamiyle yeni köprülerdir İçlerinde en eskisi olan dördüncü köprü ise asırlarca yaya ve araç trafiğine hizmet etmiş olan eski köprünün bulunduğu yerde, modern malzeme kullanılarak inşa edilmiş, yeni bir köprüdür Amik Gölü'nün Asi Nehri aracılığı ile kurutulması projesi çerçevesinde, Asi'nin genişletilmesi ve yatağının taranması çalışmaları sırasında kentin Roma Çağı'ndan beri ayakta duran bu ünlü taş köprüsü (ki Diocletian zamanında yapıldığı tahmin edilir), 1972 yılında acımasızca yıkılarak yerine bugünkü betonarme köprü inşa edilmiştir
Tepelerin zirvelerine tırmanarak kenti çepeçevre saran sur kalıntıları ve kalesiyle kentin adeta simgesi olan ve eteklerinde Antakya'nın kurulu olduğu Habib Neccar Dağı, kenti güneybatı-kuzeydoğu istikametinde sınırlayan bir dizi tepelerin oluşturduğu doğal bir engeldir
Antik Çağdaki ismi Silpius olan Habib Neccar Dağı'nı da içine alan Keldağ sırası, altyapı serpantin ve gabro gibi yeşil renkli kütlelerin oluşturduğu, üst kısımlarda ise bazalt ve kalkerin hakim olduğu jeolojik bir yapıya sahiptir Habib Neccar'ın kuzeybatı yamaçları, genç fayların dik basamaklar oluşturduğu parçalanmış, arızalı yüzeyler halindedir
Antakya ve civarında Akdeniz iklim tipi egemendir Bu nedenle kentte yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer Ancak, kıyı şeridi ile dağların arka kısımları ve yükseltisi fazla olan yerler arasında iklim koşullarındaki bölgesel farklar nedeniyle Antakya'daki iklim koşulları kıyı şeridine kıyasla biraz farklılık gösterir Bu nedenle sıcaklık, kıyılarda yüksek değerlerde kalır Yazların, kıyı şeridine kıyasla daha serin geçmesinin bir nedeni de en sıcak ortalamaların kaydedildiği ayların aynı zamanda, Antakya'da rüzgarın en hızlı estiği ve en çok esme sayısına ulaştığı aylar oluşudur Antakya'da yıllık sıcaklık ortalaması 182 derecedir En yüksek sıcaklık 26 Ağustos 1962'de 439 derece, en düşük sıcaklık ise 15 Ocak 1950'de -146 derece olarak kaydedilmiştir Yılın 1482 günü açık, 1562 günü bulutlu, 605 günü kapalı geçmektedir Antakya'da yaz günleri ortalaması yılda 172 gündür Kış günü genellikle görülmez Donlu günler yıllık ortalaması 7 gün, karlı günler yıllık ortalaması ise 09 gündür Antakya'da yıllık ortalama nem oranı %69'dur Antakya'da kış aylarında en yüksek değerlere ulaşır Sonbahar ve ilkbahar daha az yağış alan aylardır Temmuz ve Ağustos aylarında hiç yağış almayan Antakya'da yıllık yağış ortalaması 11734 mmdir Özellikle bahar aylarındaki sağanaklar meşhur olup kısa bir süre içinde kentin sokaklarını dereler haline getirir

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #35
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Mersin

Mersin, Türkiye'nin güneyinde Akdeniz'e kıyısı bulunan Antalya ve Adana'nın ortasında yer alan il
Mersin'in tarih sahnesine çıkışı 19 yüzyılın ortalarına rastlamaktadır Bu dönemde henüz bir köy olan bölge, göçmen bir Türkmen aşiretine ev sahipliği yapar ve adını da bu aşiretten alır Özellikle Amerika iç savaşı sırasında dünyadaki pamuk kıtlığını gidermek amacıyla Çukurova’da gelişen pamuk üretimi ve bölgenin 1866’da demiryolu ağına bağlanması, Mersin'in kaderini değiştir Bu dönemde Mersin hızla, Çukurova’nın tarım ürünlerinin ihraç edildiği bir liman ve ticaret merkezi haline gelmiştir
Türkiye'nin en yüksek gökdeleninin bulunduğu Mersin, 3 büyük kentten sonra Devlet Opera ve Balesi'nin bulunduğu 4 üncü kenttir
Uzun yıllar İçel adıyla bilinen il son yıllarda merkez ilçesi olan Mersin'in adını almıştır
Mersin ilinin ilçeleri; Anamur, Aydıncık, Bozyazı, Çamlıyayla, Erdemli, Gülnar, Mut, Silifke ve Tarsus'tur Mersin ve çevresinde, tipik Akdeniz sıcak ve ılıman iklimi hakimdir Yaz ayları sıcak ve aşırı nemli, kış ayları ise ılık ve yağışlıdır
Kendine özgü yemeği olan tantuni ile tatlıları cezerye ve kerebiç çok meşhurdur Ayrıca, kuş gözü, telatür, eğe (kaburga) dolması, bandırma, yüzük çorbası, keşkek, övelemeç ve batırık özel yöresel yemeklerdendir
Coğrafya
Coğrafi Durumu : İl yüzölçümünün % 87'si dağlıktır
En yüksek tepesi : Medetsiz Tepesi (3584 m)
Önemli geçişleri : Sertavul, Gülek Boğazları
Belli Başlı Akarsuları : Berdan Çayı (268 km) Göksu (90 km)
İl'de bulunan belli başlı ovalar ve yüzölçümleri şu şekildedir Tarsus Ovası 85000 hektar, Berdan Ovası 40000 hektar, Anamur Ovası 5660 hektar
Mersin ili 36-37° kuzey enlemleri ve 33-35° doğu boylamları arasında bulunmaktadır İlin kara sınırı 608 km, deniz sınırı 321 km olup, yüzölçümü 15953 km2’dir Mersin ilinin büyük bir kısmını oldukça yüksek, engebeli ve kayalık Batı ve Orta Toros Dağları oluşturmaktadır Ovalık ve hafif eğimli alanlar ise bu dağların denize doğru uzandığı il merkezi, Tarsus, Silifke gibi alanlarda gelişmiştir Bunun dışında kalan düzlük veya hafif eğimli alanlar, kuzeyde dağların arasında veya yüksek kesimlerinde görülmektedir
Orta Toros dağları Mersin ilini İç Anadolu Bölgesi'nden ayırmaktadır Mersin il sınırları içinde kalan en yüksek kesim Bolkar Dağları’ndaki Medetsiz Tepesi’dir(3585 m) Kuzeydoğudan, kuzeybatıya ve güneye doğru yükseklikler azalmaktadır Bolkar Dağları’ndan batıya doğru, Kümpet Dağı (2473 m), Elmadağı(2160 m), Alamusa Dağı(2013 m), Büyük Eğri Dağı (2025 m), Kızıldağ (2260 m), Naldöken Dağı (1754 m), Kabaklı Dağı (l675 m) önemli yükseltilerdir Ayrıca Karaziyaret Dağı, Tol Dağı, Sunturas Dağı, Balkalesi, Ayvagediği, Makam Tepesi ve Kaşkaya Tepesi güneye doğru uzanan diğer önemli yükseklikleridir Mersin’i kuzeydoğudan Gülek Boğazı (1050 m) ile ve kuzeybatıdan Sertavul Geçidi (1610 m) İç Anadolu'ya bağlamaktadır
Toros Dağları’nın üst kısımlarında akarsuların, derelerin, atmosferik koşulların ve bölgede bulunan fayların etkisiyle çeşitli düzlükler oluşmuştur Bu düzlüklerin yüksekliği 700-1500 m arasında değişmektedir Belli başlı yaylalık alanlar; Mersin: Aslanköy, Gözne, Fındıkpınarı, Soğucak, Bekiralanı, Mihrican, Ayvagediği ve Güzelyayla Tarsus: Namrun(Çamlıyayla), Gülek ve Sebil;Erdemli: Sorgun, Küçük Sorgun, Toros, Küçükfındıklı ve Güzeloluk; Silifke: Balandız, Uzuncaburç, Gökbelen ve Kırobası; Anamur: Abanoz, Kaş ve Beşoluk; Bozyazı: Elmagözü ve Kozağaç; Gülnar: Bardat, Tersakan ve Bolyaran; Mut: Kozlar, Çivi, Dağpazarı, Söğütözü ve Sertavul Yaylası’dır
Mersin ve çevresinde yer alan ovaların büyük bir kısmı Toros Dağları’nın güney eteklerinde akarsular tarafından ve yamaç eğimine bağlı olarak taşınan tortularca oluşturulmuştur Tarıma oldukça elverişli olan bu alanlar, Mersin-Adana sınırından başlayıp Silifke’ye kadar, dağlara paralel, şerit şeklinde uzanmaktadır Bunlar yerleşim alanlarına bağlı olarak; Yenice, Tarsus Mersin, Erdemli ve Silifke Ovaları olarak adlandırılmaktadır Ülkemizin en mümbit ovalarından olan Çukurova’nın batı uzantısı İlimizdedir Bunların dışında yine dağların eteklerinde Aydıncık, Anamur ve Bozyazı ovaları gibi birbirinden ayrı küçük düzlüklerde gelişmiştir Dağların arasında Mut ilçesi çevresinde yer alan düzlük alanlar Göksu Irmağı’nın etkisiyle gelişmiştir
Mersin ilinin en büyük iki akarsuyu Göksu Irmağı ve Tarsus (Berdan) Çayı’dır Bunun dışında Akdeniz’e dökülen çok sayıda irili ufaklı çay ve dere yer almaktadır Bunlardan bazıları; Mersin’de: Mezitli Deresi, Tece Deresi, Müftü (Efrenk) Deresi, Deliçay Deresi; Anamur’da: Anamur Çayı, Sultan Çayı, Melleç Deresi; Aydıncık’da: Menekşe, Gözsüzce Deresi; Bozyazı’da: Siniçay Deresi, Aksaz Deresi; Erdemli’de: Alata Çayı, Lamas Çayı’dır
Mersin ilinde yer alan doğal göller; Silifke’de: Akgöl, Keklik Gölü, Paradeniz Gölü; Gülnar’da: Aygır Göl, Kamışlı Göl, Uzun Göldür Bunlara ek olarak, yörede Gezende ve Berdan Baraj gölleri ve çok sayıda sulama amaçlı yapılmış göletler bulunmaktadır Kıyılar: Mersin ilinde yerleşim genelde Mersin körfezi çevresinde gelişmiştir Burası doğuda Karataş burnundan başla¤¤¤¤¤ batıda İncekum burnuna kadar uzanır Arada kalan kısımlarda, kayaç türlerine ve akarsulara bağlı olarak çok sayıda irili ufaklı koy gelişmiştir
Tarih
Antik Çağlar'da Kilikya olarak bilinen bölge için gezgin Coğrafyacı Strabon: "Coracesion'dan (Alanya) Kilikya-Suriye kapısına kadar uzanan Küçük Asya'nın güneydoğu kıyılarına verilen bir bölgedir" diye sözeder
Herodot; bölgenin Hypachoea diye adlandırıldığını, Fenikeli Age-nor'un oğullarından Cilix'in buraya gelip yerleştiğini ve onun adından dolayı bölgenin Kilikya adını aldığını nakleder Fakat Kilikya adı ilk kez, "Chilakka" şeklinde Asurca yazıtlar üzerinde görülmüştür Bu nedenle bugün Kilikya adının Asur kaynaklarında özellikle Dağlık Kilikya için kullanılan "Chilakka" kelimesinden kaynaklandığı kabul edilmektedir Aynı Asur kaynaklarında Ovalık Kilikya ise Que olarak adlandırılmaktadır
(Kilikya kapıları) ile Anadolu ile Suriye ve Mezopotamya arasında ulaşımı sağlayan Gülek ve SertavulBelen (Suriye kapısı) gibi önemli geçitler nedeniyle stratejik önem taşıyan bölgenin, doğu ve batı kesimleri yeryüzü şekilleri bakımından farklı özellikler gösterir Bu nedenledir ki Hellenler, batı kesimini Cilicia Tracheia (Dağlık Kilikya), doğu kesimini Cilicia Pedias (Ovalık Kilikya) olarak anmışlardır Romalılar ise Dağlık Kilikya'ya Cilicia Aspera, Ovalık Kilikya'ya Cilicia Campestris adlarını vermişlerdi Dağlık Kilikya kabaca bugün Alanya ile Mersin arasında kalan, Ovalık Kilikya ise Mersin'den İskenderun Körfezi'ne kadar uzanan kesimlerdir İki Kilikya'yı ise Lamas (Limonlu) çayının birbirinden ayırdığı kabul edilir Günümüzde Dağlık Kilikya Taşeli yarımadası, Ovalık Kilikya ise Çukurova olarak adlandırılır
İlde İnanç Turizmi açısından önemli olan iki merkez vardır Birincisi Hzİsa'nın Havarilerinden St Paul'un Tarsus'ta bulunan Evi ve Kuyusu Vatikan tarafından Hac Yeri ilan edilmiştir Diğeri Müslüman ve Hıristiyan alemince önemli olan ve Silifke/Taşucu'nda yer alan erken Hıristiyan devrinde Hac Yeri olarak kabul edilen Azize Aya Tekla (Meryemlik) önemli dini ziyaret merkezleridir Ayrıca dini açıdan önemli ziyaret yerlerinden olan Tarsus Ashabı Kehf Mağarası da il sınırları içerisinde bulunmaktadır
Tarihi ve turistik açıdan görülmesi gereken başlıca yerler; Kızkalesi , Yumuktepe, Kanlıdivane (Neapolis), Anamuryum Harabeleri , Viranşehir ( Soli), Tarsus- Aziz StPaul Kilisesi, Silifke-Uzuncaburç, Karaduvar, Ayaş, Namrun Kalesi (Lampron), Alahan (Alacahan) Manastırı, Narlıkuyu,Zeus(Jupiter) tapınağı,Cennet Cehennem mağaraları, Çukurpınar Mağarası, Korikos Kalesi, Mamure kalesi, Aslanköy Kaya Mezarları, Adam Kayalar,Tarsus-Ulu Cami, Tarsus-Eski Cami Büyükeceli Kaya mezarları sayılabilir
Mersin kıyılarının yaklaşık 108 kmlik bölümünü doğal kumsallar oluşturmaktadır Bu plajlar kumsallarının ince ve temiz oluşu ve sualtı avcılığına uygun oluşundan dolayı tercih edilmektedir Kızkalesi, Taşucu, Susanoğlu, Ayaş, Yemişkumu, Çeşmeli, Ören, Balıkova, İskele, Yenikaş, Ovacık, Büyükeceli ve Anamur Plajları bunlardan bazılarıdır
Yaz aylarında aşırı nemden ötürü insanlar Toroslardaki çeşitli yaylalara göç etmektedirler Mersin'de Gözne, Ayvagediği, Kızılbağ, Soğucak, Bekiralanı, Fındıkpınarı, Mihrican, Çamlıyayla, Namrun, Sebil, Tarsus'ta, Gülek, Erdemli'de, Sorgun, Güzeloluk, Küçükfındık,Silifke'de, Balandız, Gökbelen, Kırobası,Mut`ta Sertavul ve Kozlar,Gülnar'da Bardat, Tersakan ve Kozağaç Yaylaları, Mersin nüfusunun büyük bir bölümünün yaz aylarında konakladığı yerlerdir
Ekonomi
Hızla hayata geçirilen GAP Projesi, Ataş Rafinerisi ve sahip olduğu geniş hinterland sayesinde Mersin Limanı, Türkiye’nin Akdeniz’deki en büyük limanı olma özelliğini taşımaktadır
Kentin ticari açıdan önemi göz önüne alınarak, Türkiye’nin dört serbest bölgesinden birisi burada kurulmuş 785000 metrekarelik bir alan üzerine kurulan Mersin Serbest Bölgesi, başta tekstil firmaları olmak üzere yaklaşık 250 şirkete ev sahipliği yapmaktadır Ayrıca, Mersin–Adana karayolu üzerinde cam, soda, gübre, tekstil, meyve suyu gibi sektörlerde faaliyet gösteren birçok önemli fabrika da bulunmaktadır
Yat turizminin Doğu Akdenize kaydırılması amacıyla, uluslararası standartlara uygun yat limanı projesi geliştirilmektedir 500 yat kapasiteli Mersin Ana Yat Limanı inşaatının altyapısı tamamlanmış olup yap-işlet-devret ihalesi yapılma aşamasına gelmiştir Şehrin kendi adıyla anılan üniversitesi,Mersin Üniversitesi,1992 yılında açılmıştır Şu an bünyesinde 11 adet fakülte ve 11 adet meslek yüksekokulu barındırmakta olup, gelişmekte olan bir üniversitemizdir

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #36
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Kars

Kars İli Kültürel yönünden köklü temellere dayanmaktadır MÖ 9000 yılına kadar uzanan tarihi geçmişi üzerinde bir çok uygarlıkları hüküm sürmüştür Bunların izleri günümüze kadar gelmektedir Anadolu’ya açılan kapı özelliğini taşıması bakımından Saka İskit devrinden günümüze kadar bir kültür çizgisi çizmektedir


Türk tarih ve Edebiyatının büyük kaynaklarından Dede Korkut Hikayelerinin doğrusu ve yayılışı Kars topraklarında olmuştur


Gelenek, görenek, Halk hikayeciliği, Maniler, Türküler Ozanlık geleneği ve benzer şeylerde görülen değişiklik, zenginlik bu gün Türkiye’nin hiçbir İlinde görülmemektedir Bu zenginlik Kars’ın eski bir yerleşme merkezi olması, çeşitli kavimlerin çeşitli zamanlarda bu bölgede yaşaması dolayısıyla olmaktadır


Bugün Kars’ta derlenmiş olan Halk Edebiyatı verileri dışında henüz derlenmiş orijinal gelenek, görenek, ve kıyafetlerde vardır
İl alanında, aşınmış yuvarlak tepecikler ve sönük biçimler yaygındır Volkanlardan çıkan lav ve küllerin çevreye yayılması sonucunda geniş yaylalar ve ovalar durumunu almıştır Dik yamaçlara ve çıplak kayalıklara sadece vadi içlerinde rastlanılabilir

Platolar

Akarsu vadileri boyunca sıralanan ovaların arasında yer alan Kars Platoları, Kars şehrinin % 51’ini oluşturmaktadır Çok geniş ve dalgalı olan platoların bazı kesimlerinde küçük düzlükler ve çöküntü gölleri bulunur Kars Platoları, Sarıkamış’ın hemen güneyinden başla¤¤¤¤¤, doğuda Arpaçay vadisine, kuzeyde Başgedikler düzlüğüne dek uzanır Platonun Sarıkamış’ın güney ve doğusuna düşen kesimleri ormanlarla kaplıdır Basa dön

Kars Platoları, Aras Vadisi’ne doğru alçalır Plato doğuya ve kuzeydoğuya doğru genişler ve yükselti hızla artar Kars platolarının genel yükseltisi 1500-2000 m arasındadır Kalın bir toprak tabakası ve volkanik tüflerle kaplıdır

Düzenli bir sıra oluşturan Allahuekber ve Yalnızçam Dağları ile Kısır Dağı, Kel Dağ ve Akbaba Dağı’nın dorukları dışında kalan kesimlerde, çeşitli yükseltilerdeki platolar uzanmaktadır Çöküntü olanlarının tabanlarında ve akarsu vadilerinde yer alan plato düzlükleri genellikle geniş otlaklarla kaplıdır Bu bölge “Erzurum-Kars Yaylası” adı ile anılır Bu yayla, yüksek ve hafif dalgalı alanların biraraya gelmesi ile oluşmuştur

Ovalar

Türkiye’de yüksek ovalara en ilginç ve en güzel örnek olarak Kars’taki ovalardır Arpa ve buğday yetiştirilen ovalarda, son yıllarda sulamanın da ön plana çıkması ile şeker pancarı da önemli ürünler arasına girmiştir

Kars ovası Allahuekber Dağları ile Sarıkamış-Kars Platosu arasındaki doğuya doğru açılan büyük çöküntü oluğunda yer alır Yükselti ve topografya nedeni ile Kars Ovası’nda arpa ve buğday dışında tarım ürünleri pek yetişmez Bunda sulamanın yetersizliği de önemli bir etkendir Kars Ovası’nın yüzölçümü 2500 m2 olup, bu alan ile Doğu Anadolu bölgesinin en geniş ovasıdır Ova il yüzölçümünün %19'unu oluşturmaktadır Basa dön

Dağlar

İl toprakları yüksek dağlarla kuşatılmış ve genelde batı-doğu doğrultusunda uzanan akarsularla derin biçimde yarılmış geniş bir plato niteliğindedir Kuzey kısımlarını Kabak, Kısır ve Akbaba dağları engebelendirir Doğu kesimini engebelendiren Dumanlı Dağı (2699 m) ildeki başlıca yükseltiler arasındadır Güney kesimlerini ise Karasu – Aras Dağlarının uzantıları teşkil eder İl topraklarının orta kesimi Erzurum – Kars platolarının doğu kesimini kapsar Bu dalgalı düzlüklerin yükseltisi 2000 – 2200 m’ yi bulduğundan çevredeki dağlar pek yüksek görülmez Ova denilebilecek düzlüklere yalnızca Kağızman yöresindeki Aras Irmağı vadisinde rastlanılır

Doğu Anadolu’nun diğer yörelerine göre yer şekilleri az çok farklılıklar gösterir En sönük şekilli yöresi burasıdır Çıkan lavlar ve küller etrafa yayılarak çukur yerleri doldurmuş, böylece yer şekillerinin sade bir görünüm kazanmasını sağlamıştır Bu nedenle Kars yöresi geniş ve sade şekilli hatta tek tür görünüşlü yaylalar ve ovalar halinde serilir Kars yöresi her yerden ziyade ovaları, yaylaları hatta dağların tepesine kadar olan yerleri bile kalın bir toprak örtüsüyle kaplıdır Bütün bu özellikleri yanında önemli dağları şunlardır: Sarıkamış’ın güneyinde Çamyazı’ya doğru uzanan Süphan Dağı(2909 m)-en yüksek noktasına Ziyaret Tepesi denir-, Allahuekber Dağları üzerindeki Allahuekber Tepesi (3120 m), Kars ovasının yakınlarında uzanan Ağadeveler Dağı (2423 m), Hacıhalil Dağı (2366 m), bu dağın kuzeyinde yer alan ve Kars şehrinin içme suyunun karşılandığı Borluk Dağı (2450 m), Arpaçay vadisinin güney kesimlerindeki Tarhan Dağı (2617 m), Çıldır Gölü yakınlarındaki Kısır Dağı ki, bu dağın yüksek kesimleri iki çataldır Bunun Kars’a bakan kısmına Hacı Galo Dağı (2944 m), Çıldır'a bakan kesimine Zuzan Dağı (3197 m) denir Bunların yanında, Kars’ın kuzeydoğusunda Yağlıca Dağı (2970 m), Sarıkamış’ın güneyinde ise Aladağ (3134 m) yer alırİl alanında, aşınmış yuvarlak tepecikler ve sönük biçimler yaygındır Volkanlardan çıkan lav ve küllerin çevreye yayılması sonucunda geniş yaylalar ve ovalar durumunu almıştır Dik yamaçlara ve çıplak kayalıklara sadece vadi içlerinde rastlanılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #37
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Kastamonu

Kastamonu ili Batı Karadeniz bölgesinde 41 derece 21' kuzey enlemi i!e 33 derece 46' doğu boylamları arasında yer alır Deniz seviyesinden yüksekliği 775mdirYüzölçümü 13108,1 km2dir

Kastamonu İli çoğunlukla engebeli arazilerden oluşmaktadır, ilin kuzeyinde Batı Karadeniz Dağları bulunmaktadır Karadeniz sahiline paralel olarak isfendiyar (Küre) Dağları uzanmaktadır Münferit olarak Yaralıgöz Dağı (1985m), Göynük Dağı (1770m), Dikmen Dağı (1471m), Kurtgirmez Dağı (1450 m) ,Güruh Dağı (1493m), Ballıdağ {1400 m),lsırganlı Dağı, Harami Dağı ve Elek Dağı önemli yükseltileri teşkil etmektedir İlin güneyinde ise İlgaz Dağları uzanmaktadır Bu Dağlar yüksek ve devamlıdır Kuzeyde Gökırmak ve Araç Çayı, güneyde ise Devrez Çayı vadileri ile sınırlanmıştır En yüksek noktası Çatalılgaz tepesi (2565m) dır

Kastamonu ili genel olarak dağlık olduğundan geniş ovaları yoktur Buna karşılık vadiler etrafında ovacıklar göze çarpmaktadır En önemlisi Gökırmak vadisidir Devrez vadisinin il hudutları içinde kalan kısmı Tosya Ovasını meydana getirmektedir Araç Çayı ve Daday Çayt gibi küçük çayların oluşturduğu ovalarda oldukça küçüktür

2Doğal Bitki Örtüsü

Kastamonu ilinde orman ve fundalıklar önemli bir oran teşkil etmektedir (%64), ormanlar daha fazladır (%56) ve Kastamonu İl merkezinin kuzeyinde sahil şeridi boyunca uzanan dağ silsileleri üzerinde iyice sıklaşır ve bu bölgeler sık orman bölgesidirİlin Güneyinde İlgaz bölgesinde de yaprağını dökmeyen oldukça sık orman örtüsü hakimdir, ilde genelde orman ağaçları Kızılcam, Karaçam, Sarıçam, Göknar, ardıç gibi ibrelilerle Kayın, Meşe, Kavak, Kestane ve Çınar gibi yapraklılardan oluşmaktadır Ayrıca Ormangülü, Çobanpüskülü, Kocayemiş, Böğürtlen, Yabani fındık gibi ağaççıklar da görülmektedir Yağış ve nem oranı yüksek olduğundan zengin bir orman altı örtüsü vardır

Ağaç örtüsünün bulunmadığı ve tarım yapılmayıp mera olarak kullanılan kısımlarda çeşitli türden buğdaygil ve baklagil yer bitkileri yer almaktadır Bunun dışında örtünün bozulduğu yerlerde bazı dikenli bitkiler görülmektedir

3Kastamonu İli Fizyoğrafyası

Kastamonu İli çoğunlukla engebeli ve karışık arazilerden oluşmaktadır İlin kuzeyini batı Karadeniz dağları kaplamaktadır Karadeniz sahiline paralel olarak uzanan bu sıradağlara İsfendiyar (Küre) dağları adı verilir Münferit olarak Yaralıgöz dağı (1985m), Göynük dağı(1770m), Dikmen dağı (1471m), Kurtgirmez dağı(1450m), Güruh Dağı(1493m), Ballı dağı (1400m), lsırganlı dağı, Harami dağı ve Elekdağ önemli yükseltileri teşkil etmektedirİlin Güneyinde ise Ilgaz dağları uzanmaktadırBu dağlar yüksek ve devamlıdır Kuzeyde Gökırmak ve Araç çayı, Güneyde ise Devrez çayı vadileri ile sınırlanmıştır En yüksek noktası Çatalılgaz tepesi (2565m)'dir

Kastamonu İli genel olarak dağlık olduğundan geniş ovaları yoktur Buna karşılık vadiler etrafında ovacıklar göze çarpmaktadır En önemlisi Gökırmak vadisidirDevrez Vadisinin İl hudutları içinde lalan kısmı Tosya Ovasını meydana getirmektedirAraç Çayı ve Daday Çayı gibi küçük çayların oluşturduğu ovalarda oldukça ufaktır

İlde plato olarak Devrekani Ovası ile İlgaz eteklerinde oluşmuş Kadı Dağı gösterilebilir

4Kastamonu İli Drenaj Yapısı

Kastamonu ilindeki suların drenajı Gökırmak, Devrez çayı, Valay çayı, Araç çayı ve bunların kolları tarafından sağlanmaktadır Gökırmağın en Önemli kolları Karaçomak, Karasu, Kumluca, Karadere Akkaya ve Dona dereleridir ve Taşköprü İlçe sınırlarına kadar Daday çayı ismi ile akar Valay çayı Devrekani sınırları içinden çıkarak Cide yakınlarından denize dökülür Devrez çayı Ilgaz dağlarının güney eteklerinden çıkarak Tosya civarından geçer ve doğuya doğru akarak Kargı civarında Kızılırmağa karışırAraç çayı Ilgaz dağlarından çıkıp Araç ilçesinden geçerek Karabük'te Soğanlı çayı ile birleşip Filyos adını alarak yoluna devam eder



5Alt Yapı

TOPLAM YOL AĞI

a) Karayolu
1421 Km

b) Köy Yolları
10139 Km

Asfalt
555 Km

Stabilize
5198 Km

Tesviye
2925 Km

Ham Yol
1434 Km




KÖY İÇME SULARI

a) Sulu

b) Yetersiz

c) Susuz

Toplam



6Su Kaynakları Ve Sulama Durumu

İlin başlıca su kaynakları Gökırmak, Devrez çayı, Devrekani çayı, Valay çayı, Araç çayı, Daday çayı, Karaçomak çayı ,Karasu, Kumluca , Karadere, Başören ve Dona dereleridir Tüm derelerin sulama suyu olarak kalitesi T2, A1'dir Yani sulamada toprakta yaratacağı, tuzluluk zararı orta ,sodyunv zararı düşüktürBuda çok bitkinin sulanmasında kullanılabilir niteliktedir

İlimizde sulamaya elverişli tarım arazisi 212587 hektar olup , toplam tarım alanı olan 367445 hektar arazi içersindeki payı % 58'dir Geriye kalan % 42'lik 154858 hektarlık tarım alanı ise kuru tarım yapmaya elverişlidir

Sulamaya elverişli olan 212587 hektar tarım arazisinin ancak % 24'ü olan 51587 hektarlık bir bölümü sulamaya açılmıştır Sulanan alan ilin toplam tarım alanının % 14'ünü teşkil etmektedir İlde sulamaya elverişli durumda olup da sulamaya açılmayan 161000 hektar alanın sulamaya açılmasıyla İlde tarım ürünleri verim ve üretim miktarlarında oldukça büyük artışlar olacaktır



7iklim

Kastamonu İl sınırları içinde iklim genellikle birbirinden ayrılan iki Özellik gösterir Karadeniz sahil kesiminde mutedil, iç kesimlerde yükseklikleri fazla ve denize paralel olan İsfendiyar dağ silsilesinin iç bölge ile irtibatını kesmesinden dolayı sert ve karasaldır İlde yağış ilçelere göre farklılıklar gösterir İç kesimden merkez ilçe , Tosya ve Devrekani, sahil kesimden İnebolu'ya ait iklim verileri aşağıda çıkarılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #38
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri




Tanımlı Ce: İllerimiz ve Özellikler [Tüm İller Tek Tek ve Ayrıntılı]

Kayseri

Kayseri, İç Anadolu’nun güney bölümü ile Toros Dağlarının birbirine yaklaştığı bir yerde, Orta Kızılırmak bölümünde yer alır 37 derece 45 dakika ile 38 derece 18 dakika kuzey enlemleri ve 34 derece 56 dakika ile 36 derece 58 dakika doğu boylamları arasında bulunmaktadır Doğu ve kuzeydoğusu Sivas, kuzeyi Yozgat, batısı Nevşehir, güneybatısı Niğde, güneyi ise Adana ve Kahramanmaraş İlleri ile çevrilidir

İlin en önemli ve en yüksek dağı 3916 metre yüksekliğindeki Erciyes Dağıdır Erciyes Dağı, göğsünde ve eteklerinde birçok tali volkan tepelerinin bulunduğu sönmüş bir küme volkandır Dağcılık sporu ve kış turizmi açısından önemli bir yeri vardır

Diğer önemli dağlar, Aladağ (3735 m), Dumanlı Dağları (3024 m), Binboğa Dağı (2856 m), Hınzır Dağı (2500 m), Bakırdağ (2462 m), Tahtalı Dağı (2100 m), Soğanlı Dağı (2100 m), Rostan Dağı (2100 m), Beydağı (2054 m), Kızılviran Dağı (1950 m), Aygörmez Dağı (1950 m), Hodul Dağı (1937 m) ve Koramaz (1900 m) Dağıdır

İlin önemli gölleri Camız Gölü, Çöl Gölü, Sarıgöl, Yay Gölü ve Tuzla Gölüdür Bunların yanısıra çeşitli büyüklüklerde barajlar ve göletler vardır Bunlar Ağcaşar Barajı, Akköy, Kovalı, Sarımsaklı ve Selkapanı Barajları ile Efkere, Karakuyu, Şıhlı, Tekir ve Zincidere göletleridir

İlin önemli akarsularının başında Kızılırmak gelmektedir Kızılırmak Nehrinin 128 kilometrelik bölümü Kayseri İl sınırları içerisinde yer almaktadır Kızılırmağın kolları olarak Sarımsaklı Suyu (55 km), Kestuvan Suyu (48 km) ve Değirmendere Suyu (32 km) bulunmaktadır

Diğer önemli akarsuları Zamantı (250 km) ve Sarız Çayı (60 km) Seyhan Nehrinin kolu durumundadır

İlin önemli ovaları ise Develi Ovası (1050 km2), Sarımsaklı Ovası (300 km2), Karasaz Ovası (80 km2) ve Palas Ovasıdır (50 km2)

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #39
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Kırklareli

Marmara Bölgesinin Istıranca (Yıldız) Dağları ve Ergene Ovası bölümleri üzerinde yer alan hudut ilimiz, kuzeyinde Bulgaristan, kuzey doğusunda Karadeniz, güney doğusunda İstanbul, güneyinde Tekirdağ ve batısında Edirne ile çevrilmiştir Yüzölçümü 6550 kilometrekaredir İlimizin Bulgaristan’a 180 kilometre kara sınırı, Karadenize 60 kilometre deniz kıyısı bulunmaktadır

İlimiz denizden 203 metre yükseklikte, kuzey ve doğusu dağlık ve ormanlık diğer bölümü genelde düzlük arazidir Bölgede genellikle kara iklimi hakimdir Kışları sert ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçer

Başlıca akarsuları Ergene Nehri ve Rezve Deresidir Bitki örtüsü olarak ormanlık ve step özelliği göstermektedir

Nüfus

2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre toplam il nüfusu 328461’dir Nüfusun yüzde 58’si şehirlerde, yüzde 42’si kırsal kesimde yaşamaktadır İlimizde yıllık nüfus artış hızı binde 594’dür

Nüfus büyüklüğü bakımından ilçe merkezi 79002 olan Lüleburgaz başta yer almakta, bu ilçemizi 53221 nüfus ile Merkez, 25559 nüfus ile Babaeski izlemektedir

Kırklareli’nin nüfus yoğunluğu 50’dir 1965 yılına kadar Kırklareli yoğunluğu ülke ortalamasının üzerinde olmuştur Bunun nedeni ilin mübadele ve muhaceret yoluyla Balkan ülkelerinden aldığı göçtür 1940-1945 yılları arasında IIDünya Savaşı nedeniyle Kırklareli’nin nüfusu azalmış, 1950-1955 arasında ise yeniden yurtdışından gelen göçmen aileler ile nüfus artmaya başlamıştır 1960’a kadar yüksek olan nüfus yoğunluğu bu yıldan itibaren il dışına göçün başlamasıyla beraber 1965’den sonra azalmaya başlamıştır

İdari Yapı

Kırklareli fethedildikten sonra uzun yıllar sancak olarak idare edilmiş, Sultan Mecit zamanında ilçe haline getirilmiş ve bu durum 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbine kadar devam etmiştir Rusların tahliyesinden sonra Kırklareli mutasarrıflık olmuştur İdari bağımlılık olarak önceleri merkezi Manastır olan Rumeli Eyaletine bağlı iken sonra Silistre Eyaletine bağlanmış, daha sonra da Edirne Vilayetinin bir Livası haline getirilmiştir

Kırklareli 1924 yılında il olmuştur Bugün, Kırklareli’nin Babaeski, Demirköy, Kofçaz, Lüleburgaz, Pehlivanköy, Pınarhisar ve Vize olmak üzere yedi ilçesi, 26 belediyesi ve 175 köyü bulunmaktadır

Gelişmişlik Göstergeleri

Devlet Planlama Teşkilatı'nın 2003 verilerine göre, Kırklareli sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında 81 il içerisinde 11 sırada bulunmaktadır Eğitim sektörü gelişmişlik sıralamasında 7, sağlık sektörü gelişmişlik sıralamasında 15, imalat sanayi gelişmişlik sıralamasında 14 sırada yer almaktadır İlçeler sıralamasında, 872 ilçe içinde Lüleburgaz 35, Merkez 106, Babaeski 147, Pınarhisar 214, Vize 219, Demirköy 259, Pehlivanköy 262 ve Kofçaz 460 sırada yer almıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #40
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri




Tanımlı Ce: İllerimiz ve Özellikler [Tüm İller Tek Tek ve Ayrıntılı]

Konya

Konya ili;Anadolu Yarımadası'nın ortasında bulunan İç Anadolu Bölgesi'nin güneyinde,şehrin kendi adıyla anılan Konya bölümünde yer almaktadır

İlimiz topraklarının büyük bir bölümü,İç Anadolu'nun yüksek düzlükleri üzerine rastlarGüney ve güneybatı kesimleri Akdeniz bölgesine dahildirKonya,coğrafi olarak 36º 41' ve 39º 16' kuzey enlemleri ile 31º 14' ve 34º 26' doğu boylamları arasında yer alırYüzölçümü 38257 km2 (göller hariç)'dirBu alanı ile Türkiye'nin en büyük yüzölçümüne sahip olan ilidirOrtalama yükseltisi 1016 m'dirİdari yönden,kuzeyden Ankara, batıdan Isparta, Afyonkarahisar, Eskişehir, güneyden İçel, Karaman, Antalya, doğudan Niğde, Aksaray illeri ile çevrilidir

Konya ili, doğal açıdan kuzeyinde Haymana platosu, kuzeydoğuda Cihanbeyli Platosu ve Tuz Gölu"'ne, batısında Beyşehir Gölü'ne ve Akşehir Gölü'ne, güneyinde Sultan Dağları'ndan başlayan Karaman ilinin guneyine kadar devam eden, Toros yayının iç yamaçlaro önünde bir fay hattı boyunca oluşmus volkanik dağlara, doğusunda ise Obruk platosuna kadar uzanır

İlin uç noktalarını kuzeyinde Kulu'nun Köşkler Köyü, batısında Akşehir'in Değirmen Köyü, güneyinde Taşkent'in Beyreli Köyü, doğusunda ise Halkapınar'ın Delimahmutlu Köyü uç noktalarını oluşturmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #41
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Kütahya

Kütahya, Ege Bölgesi’nin İç Batı Anadolu Bölümü’nde yer alır İç Anadolu Bölgesi ile denize kıyısı olan Ege Bölümü arasında geçiş alanıdır Kütahya ili, 38 derece 70 dakika ve 39 derece 80 dakika kuzey enlemleri ile 29 derece 00 dakika ve 30 derece 30 dakika doğu boylamları arasındadır İlimiz 11875 km²’lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının yaklaşık %1,5’nu kaplamaktadır Kütahya, kuzeyinde Bursa, kuzeydoğusunda Bilecik, doğusunda Eskişehir ve Afyon, güneyinde Uşak, batısında Manisa ve Balıkesir illerimizle çevrilidir

2 JEOLOJİK YAPI :

Kütahya’nın Jeolojik bakımdan oluşumu çok eskilere dayanmaktadır IJeolojik zaman ve III Jeolojik zamanda bugünkü şeklini almıştır Bu devirlerde çökmelere, yer yer volkanizmaya ve kıvrılmalara uğramıştır Kıvrılmaya dayanamayan tabakalar kırılarak fay hatlarını oluşturmuştur Kütahya il merkezi ve doğusu IIderece deprem kuşağı, merkezin batısında yer alan ilçeler Iderece deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır Bu fay hatlarının sonucu olarak, ilimiz yeraltı sıcak suları bakımından güçlü bir potansiyele sahiptir Kütahya ilinin arazi yapısında kireç taşı, kil, kum taşı tabakaları oldukça yaygındır İlimizin jeolojik yapısını oluşturan yer katmanları daha çok yatay ve yataya yakın şekilde sıralanmıştır

3 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

Kütahya ilinde ortalama yükselti 1200 metredir Dağların ve platoların ağırlıkta olduğu ilimizde yeryüzü şekillerinin %57,5‘ini dağlar, %11 ‘ini ovalar, %31,5‘ini platolar oluşturmaktadır Kütahya tek kütlevi dağlardan ve sıradağlardan oluşan yeryüzü şekillerinden ibaret değildir Dağların uzanış biçimleri sistematik dağılış göstermez Kütahya; kuzeydoğusunda Türkmen Dağı, batısında Karlık Tepe, kuzeybatısında Eğrigöz Dağı, güneybatısında Şaphane Dağı, güneyinde Murat Dağı ile çevrilidir İlin önemli ovaları, Kütahya Ovası, Yoncalı Ovası , Köprüören Ovası, Aslanapa Ovası, Altıntaş Ovası, Tavşanlı Ovası, Örencik Ovası ve Simav Ovasıdır Akarsuları: Felent Çayı, Porsuk Çayı, Murat Çayı, Kureyşler Deresi, Kokar Çayı, Avşar Deresi, Gediz Çayı, Emet Çayı, Bedir Deresi, Tavşanlı Çayı, Simav Çayı, Kocaçay’dır İlin tek doğal gölü Simav Gölü; baraj gölleri ise Porsuk, Enne, Kayaboğazı, Söğüt ve Çavdarhisar baraj gölleridir Göletler; Pazarlar, Çalköy, Belkavak, Sofular, Karagür, Çerte ve Kuruçay göletleridir

a Dağlar :

Akdağ: Simav çöküntü ovasının kuzeybatısında yeralan kütle, Simav çöküntü oluğunun tabanından 1300 m yüksekliktedir Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan Akdağ’ın en yüksek noktası 2089 m’dir Dağın kuzey kesimlerinde yükselti azalır Bu kesim akarsularla derin bir biçimde yarılmış bir yayla görünümündedir Dağın doğu ve güney kesimleri daha yüksek olup, yine akarsularla parçalanmış durumdadır Bu yamaçlarda yükselti, kademeli olarak düşer ve kademeler Simav çöküntü oluğuna doğru eğimlidir

Eğrigöz Dağı: Dağın güney uzantılarını oluşturan Katran ve Gölcük Dağları, Simav çöküntü oluğunu, kuzey-güney doğrultusunda uzanan Emet çöküntü oluğundan ayırır Akdağ kütlesinde Kocadere Vadisi’yle ayrılan kütlenin doruğu 2181 m’ye ulaşmaktadır Kuzey-güney doğrultusunda olan Akdağ’ın kuzeyden güneye doğru, özellikle Simav çöküntü oluğuna dönük olan, batı ve güney-batı yamaçları derin vadilerle parçalanmıştır Eğrigöz Dağı akarsularca derince yarılmış yanlarıyla bir plato özelliği gösterir

Yellice Dağı: Merkez ilçenin hemen güneyinden geçen fay çizgisinin gerisinde bulunan 1100 m ortalama yükseltili dar plato alanının kıyısında yükselir Dağın en yüksek noktası İncebel Tepesi’dir (1764 m) Genel görünümü ile üst kesimi hayli düz olan Yellice kütlesinin üzerinde, doğu-batı doğrultusunda dizilmiş bir takım tepeler mevcuttur Bunlar, İncebel Tepesi’nin doğusundaki İminicik Tepesi (1699 m), batısındaki Bakırtepe (1758 m) dir

Gümüşdağ: Yellice Dağı’ndan bir plato alanını oluşturduğu boyun noktası ile ayrılan Gümüşdağ’ın en yüksek noktası Nalbant Tepesi’dir (1872 m) Dağın diğer önemli yükseltileri Karlıktepe (1890 m), Arapdede Tepesi (1872 m), Çayırgöztepe (1796 m), Almaalan Tepe (1731 m) ve Çalkıran Tepe (1762 m) dir Doğu-batı doğrultusunda sıralanan bu tepeler, Kirazlı Köyü doğrultusundan başla¤¤¤¤¤ daha alçak ikinci bir tepeler dizisi ile güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda uzanır Böylece, Gümüşdağ kütlesinin asıl yönü olan kuzeybatı-güneydoğu doğrultusu ortaya çıkar İkinci diziyi oluşturan bu tepelerin başlıcaları, Gölgeliktepe (1760 m) Çatalçamtepe (1758 m),Böğülcektepe (1749 m) ve Oyuktepe (1774 m) dir

Yeşildağ: Kütahya, Köprüören ve Tavşanlı ovalarının kuzeyindeki en önemli yükselti Yeşildağ kütlesidir Bu dağın yükseltisi olan Tepelcetepe 1533 mdir Diğer önemli tepeler doğudan batıya doğru; Sarıtaştepe (1346 m), Çıplaktepe (1430 m), Kocaeyrektepe(1426 m) ve Küçükhasantepe (1342 m) dir Yeşildağ, batıya doğru yükseltisi daha az tepelik bir alana dönüşür Yeşildağ kütlesi, Porsuk Çayı’nın kuzey ve güneyden gelen kollarınca parçalanmıştır Kuzey yamacında bu parçalanma daha belirgindir

Türkmen Dağı: İlin doğu kesiminde olan Türkmen Dağı’nın en yüksek noktası 1826 m dir Kütlede kuzey-güney doğrultusunda dizilen tepelerin en önemlileri; Tekketepe (1429 m), Kocataştepe (1519 m), Tokmaklıtepe (1395 m), Sansartepe (1669 m), Kalegüneytepe (1693 m), Damlakale Tepesi (1631 m), Deliksınırtepe (1694 m), Yongalıgeyik Tepesi (1682 m), Ardıçlıktepe (1673 m) ve Kızılsivritepe’dir

Simav Dağları: Simav çöküntü ovasını güneyden sınırlayan bu dağlar, Saruhan-Menteşe eski kütlesinin kuzeyindedir Bu dağların batı kesimleri Sındırgı’ya kadar uzanmakta ve burada Demirci dağları adını almaktadır Simav dağları, kütlesel ve yüksek görünümdedir Dağın Simav çöküntü alanının tabanına göre yükseltisi 800 m’yi bulur Simav dağlarının doruğu olan Ziyaret Tepesi (1800 m) bu kesimdedir Eteklerinde çöküntü alanına adını veren Simav ilçesi kurulmuştur Simav kütlesinin yükseltisi doğudan batıya ve kuzeyden güneye doğru azalır Bu eğimlere uyan akarsular kuzey yönünde akar Simav Drenaj Kanalı ve Simav Çayı’nı besleyen bu akarsular dar ve derin vadiler açmıştır

Murat Dağı: Kütahya İlinin güneyinde, Gediz ve Altıntaş ilçeleri ile Uşak ili arasında doğu-batı yönünde uzanır İlin en yüksek dağıdır (2309 m) İlin önemli kaplıcalarından olan Murat Dağı Kaplıcaları, dağın batı yamaçlarında ve 1550-1570 m yüksekliklerinde bulunmaktadır
Fotoğraflarla Coğrafi Yapı

Emet Eğrigöz Dağı


Şaphane Dağı


Simav Gölcük


Tavşanlı KAYABOĞAZI Barajı


İlimizde Yetişen TOPÇAM



b Ovalar ve Vadiler :

Kütahya ili toprakları, çok sayıda akarsu vadisiyle parçalanmıştır İl alanının %11’ni kaplayan ovalar ise geniş tabanlı çöküntü alanları özelliğindedir Ovalar; Porsuk Çayı Vadisi, Kocasu Vadisi ve Simav Çayı Vadisi içinde değerlendirilebilir

Kütahya Ovası: İlin kuzeydoğusunda geniş bir çöküntü alanının tabanında yeralan ova, 93 km2 lik bir alan kaplamaktadır Deniz seviyesinden yüksekliği 930 m’dir Yer yer genişleyen ve daralan Kütahya Ovası’nın en geniş yeri Merkez İlçenin yer aldığı Plato kıyısı ve Porsuk Çayı’nın ova dışına çıktığı kesim arası olup, yaklaşık 55 km’dir Doğuya doğru gittikçe daralan ovanın genişliği İkizhöyük ve Siner köyleri arasında 1 km’ye iner Ova ve çevresinde geçim kaynağı tahıl tarımı ve bir ölçüde hayvancılıktır Ova ve çevresi yağış rejimi ve kurak dönem süresi açısından Marmara Bölgesi, bitki örtüsü bakımından ise Ege, Marmara ve İç Anadolu Bölgesi özelliklerini taşır

Yoncalı Ovası: Kütahya Ovası’ndan alçak tepelerle ayrılan Yoncalı Ovası’nın ortalama yükseltisi 1000 m’dir Ovadaki sıcak su kaynakları, orta kesimlerdeki kuzey ve güney doğrultulu kırık hat boyunca sıralanmıştır Ova düzlüğü, Felent Çayı ve kolları tarafından önce doğu-batı, sonra kuzey-güney doğrultusunda aşındırılmıştır

Köprüören Ovası: Kütahya Ovası’nın kuzeybatısında ve yine bu ova gibi kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan, buna karşılık daha küçük ve genişliği ile uzunluğu arasındaki fark daha az olan (uzunluğu 6 km, genişliği 4 km) Köprüören Ovası’nın yükseltisi 1000 m civarındadır Felent Çayı ile sulanan ova, çayın güneyden gelen kollarının oluşturduğu birikinti konileri nedeniyle kuzeye doğru hafifçe meyillidir

Aslanapa ve Altıntaş Ovaları: Porsuk Çayı tarafından sulanan bu ovalar, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanır Aslanapa ve Altıntaş ovaları geniş bir çöküntü alanının tabanında gelişmiştir Altıntaş Ovası’nın ortasını kaplayan bataklık sonradan kurutulmuştur

Tavşanlı Ovası: Kütahya’nın kuzeyindeki Tavşanlı Ovası, Köprüören ve Kütahya ovalarından daha alçaktır Ovanın denizden yüksekliği 840 m’dir Akarsu ağının sıklığı, Tavşanlı Ovası’nın doğu kesiminin fazla girintili çıkıntılı olmasına yol açmıştır

Örencik Ovası: İlin orta kesimindeki bir çöküntü alanına yayılan bu ova, Aslanapa Ovası’ndan bir eşikle ayrılır Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan bu ovadan Kocasu kaynaklanır

Simav Ovası: Kütahya’nın güneybatısında yer alan Simav Ovası, bir çöküntü alanının tabanında oluşmuştur Ova; kuzeyden Akdağ, doğudan Eğrigöz, güneyden ise Simav dağları ile çevrilidir Uzunluğu 90 km olan ovanın Çaysimav - Kalkan köyleri arasındaki uzunluğu 155 km, bu kesimdeki genişliği ise 85-9 km’yi bulmaktadır Ovanın en dar yeri 3 km ile Yeşilköy - Gökçeler köyleri arasındadır Yükseltisi yaklaşık 800 m olan Simav Ovası’nın en çukur kesimini Simav Gölü’nün tabanı oluşturur

Platolar

Yeryüzü şekilleri bakımından çeşitlilik arz eden Kütahya yöresinde, üç tane plato vardır

Sabuncupınar Platosu: Kütahya Ovası ile Eskişehir Ovası arasında bulunur Bu plato üzerinde Frig Vadisi yer alır

Yazılıkaya Platosu: Kütahya ile Afyon illeri arasında yer alır Sabuncupınar ve Yazılıkaya platoları Porsuk Çayı kolları tarafından parçalanıp meydana gelmişlerdir

Özbek (Sazak) Platosu: Merkez ilçenin güneyinde bulunan Yellice Dağı’nın eteklerinden itibaren başlayan Aslanapa Ovası’na kadar devam eden platodur Yapısı kalkerli yapıdan meydana gelmiştir

c Akarsular:

Kütahya il alanı, Susurluk, Sakarya ve Gediz havzalarında kalmaktadır Su toplama alanı 22399 km2 olan Susurluk Havzası’nın yıllık ortalama su hacmi 416 milyar m3 dür 529455 hektardır Ovalık alanı bulunan Susurluk Havzası’nda sulanabilecek alan miktarı 396073 hektardır Su toplama alanı 58160 km2 olan Sakarya Havzası’nın yıllık ortalama su hacmi 409 milyar m3 tür Havzanın ovalık alanı 2075100 hektar civarındadır Gediz Havzası’nın su toplama alanı 18000 km2, yıllık ortalama su hacmi 222 milyar m3 tür 521172 hektar ovalık alan bulunan havzada 386013 hektar Sulanabilecek alan bulunmaktadır

Felent Çayı:Köprüören Havzası’nın kuzeybatısından Şahmelek yöresinde doğar, Enne Baraj Gölü’ne ulaşır Daha sonra Kütahya’nın kuzeyinden Porsuk Çayı’na ulaşır Uzunluğu 35 km, ortalama debisi 056 m3/s’dir

Porsuk Çayı: Porsuk Ovası’nın en önemli akarsuyu Porsuk Çayı’dır Havza dışından doğan ve Çat Tepenin güneyinde havzaya giren Porsuk Çayı havza dahilinde Güvezdere, Çaydere ve Değirmendere’yi alarak Porsuk Baraj Gölü sahasına ulaşır Porsuk Barajından çıktıktan sonra Kargın Deresi, Uludere ve Musaözü Deresini de alarak havzayı terk eder Kuzeybatıda bulunan Koca Dere, Güvernaz Dere ve Kapaklı Dere, Yeniköy’de birleşir ve baraj gölü sahasına girer

Murat Çayı (Oysu): Murat Dağı’nın kuzeyinden doğar Gediz Çayı’na ulaşır Uzunluğu 35 km, ortalama debisi 25 m3/s’dir

Kureyşler Deresi: Yellice Dağı’nın batı eteklerinden doğan küçük debili kaynaklardan oluşur Kuzeyden gelen Mantarlık, Kuruçayır, Oluklu, Eyrek ve Güvem derelerini içine alarak, Kureyşler Köyü’ne ulaşır Bu noktadan sonra Çukurcaadaköy Boğazından Altıntaş Ovası’na ulaşır Debisi 0178 m3/s’dir

Kokar Çay: Dumlupınar ilçesi civarından başlar, Kızılca, Selkisaray ve Yıldırım Kemal İstasyonuna kadar batı-doğu yönünde akar Daha sonra yön değiştirerek güneyden kuzeye akmaya başlar ve Beşkarış Köyü’nden ovaya ulaşır Debisi 0423 m3/s’dir

Avşar Deresi: Allıören Köyünün 3 km güneyindeki Karapınar ve Gökpınar kaynaklarından doğar Zafertepeçalköy’ün doğusunda ani bir dirsek çizerek kuzeye doğru akmaya başlar Bu noktada Çatak Deresi ismini alır, Karakaya ve Ürkmez Dere ile birleşerek Avşar Deresi ismini alır Genişler Köyü ve Altıntaş ilçesinin 2 km kuzeybatısından Altıntaş Ovası’na ulaşır Debisi 0026 m3/s’dir

Gediz Çayı: Akkaya Köyü civarından doğar ve Akyarmadenoğlu ve Dereoğlu dereleri ile birleşerek Ege Denizi’ne ulaşır İl sınırları içersindeki uzunluğu 45 km, ortalama debisi 825 m3/s’dir

Emet Çayı: Saruhanlar ve Aşıkpaşa köyleri yakınındaki kaynaklardan oluşup Kocadere adını alır Doğanyakası Deresi ile Kayaköy altında birleşip Emet Çayı adını alır Hisarcık, Emet ilçelerinden geçerek Uluçam Köyü yakınlarından il topraklarını terk eder Uzunluğu 90 km, ortalama debisi 130 m3/s’dir

Bedir Deresi: Bedir Deresi güneybatı-kuzeydoğu yönünde akar Yenisusuz’un 1 km kuzeyinden Çavdarhisar’dan geçerek, Zobu’nun 1 km güneydoğusundan akar Barağı Deresi, İmam Deresi ve Çat Deresi ile birleşir Ortalama debisi 0178 m3/s’dir

Tavşanlı Çayı: Esatlar Köyü yakınındaki kaynaklardan doğar Gökler Köyü’nün 2 km batısında Bedir Deresi ile birleşir, buradan kuzeye doğru akarak Tavşanlı Ovası’na ulaşır İl sınırları içindeki uzunluğu 65 km, ortalama debisi 8 m3/s’dir

Simav Çayı: Gökçeler ve Muradınlar köylerinin güneyinde Kalkan Çayının bittiği yerden başlar, Beciler Köyünden sonra il sınırlarını terk eder İl sınırları içindeki uzunluğu 40 km, ortalama debisi ise 68 m3/s’dir

Hamzabey Çayı (Kocaçay): Naşa kasabasının 5 km güneyinden doğar Bedirler Köyü yakınlarında il sınırını terk eder, daha sonra Emet Çayı’na dökülür Uzunluğu 45 km, ortalama debisi 3146 m3/s’dir

4 İklimi :

Kütahya ili; Ege Bölgesi’nde yer almasına rağmen, denizden uzaklık ve yükseltiye bağlı olarak iklimi kıyı Ege’den daha farklıdır Kütahya ve çevresinin iklimi Ege, Marmara ve İç Anadolu Bölgeleri arasında bir geçiş tipidir İklim ve sıcaklık şartları bakımından, her üç bölgenin özelliklerini taşır Sıcaklık şartları İç Anadolu, yağış şartları Marmara Bölgesi tesiri altındadır

a Sıcaklık : İlde yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer Kütahya ‘da yıllık sıcaklık ortalaması 10,5º dir En sıcak aylar, temmuz ve ağustos, en soğuk aylar ocak ve şubattır İlimizde ölçülen en yüksek sıcaklık, 38,6º dir En düşük ölçülen sıcaklık ise –28,1º dir Buradan da anlaşılacağı gibi, yıllık sıcaklık 66,7º ile büyük bir fark gösterir

b Yağışlar: Kütahya’da yağışlar, karasal iklime bağlı olarak, kış, ilkbahar ve sonbaharda görülür Yazları genellikle kuraktır Yıllık ortalama yağış miktarı 565 mmdir En yağışlı ay aralık, en kurak ay ağustostur Yağışların %38,8 i kış, %29,4 ‘ü İlkbahar, %12,5 ‘i yaz, %19,3 ‘ü sonbahar aylarında düşer Kış aylarında, sıcaklığın düşük ve yükseltinin fazla olması nedeniyle yağışlar, genellikle kar şeklinde, diğer mevsimlerde yağmur şeklindedir Kar yağışlı günlerin, yıllık ortalama sayısı 19 gündür Kar kalınlığı ortalama 12 cm civarındadır

c Basınç ve Rüzgarlar: Kütahya çevresinde ortalama hava basıncı, 904,7 milibardır En düşük hava basıncı 873 milibar, en yüksek hava basıncı 928,4 milibardır Kütahya, yaz aylarında bir alçak basınç merkezi olduğu için, özellikle kuzey sektörlü rüzgarlara açıktır Kütahya’da hakim rüzgâr yönü, kuzeydir Yıldız adlı kuzey rüzgârı, her yıl ortalama 2944 kez eser Bunu kuzeybatıdan esen karayel izler Daha sonra güneybatıdan esen lodos rüzgârı görülür İlimizde ortalama rüzgar hızı 1,7 m/sn dir Ölçülen en yüksek rüzgâr hızı değeri, kuzeybatıdan esen karayele ait olup 27,6 m/sndir

d Göller ve Baraj Gölleri :

Simav Gölü: İlimizin tek doğal gölüdür İlçenin kuzeybatısında 5 km2 lik bir alana sahip olan gölün bir kısmı sazlık ve bataklıktır

Porsuk Baraj Gölü: Sulama ve taşkınları önleme amacı ile Porsuk Çayı üzerine kurulmuştur Bir bölümü Eskişehir il sınırları içerisinde kalır Yüksekliği 49,70 m ve su depolama hacmi 525000000 m3 tür

Enne Baraj Gölü: Porsuk Çayı’nın bir kolu olan, Felent Çayı üzerinde kurulan Enne Barajından içme suyu olarak yararlanılmakta olup, Seyitömer Termik Santrali’nin soğutma ünitelerinde de kullanılmaktadır Yüksekliği 24,50 m olup, su depolama hacmi, 7000000 m3 tür

Kayaboğazı Baraj Gölü: İçme ve sulama amaçlı kullanılan baraj göldür

Söğüt Baraj Gölü: İçme ve sulama amaçlı kullanılan baraj göldür

Çavdarhisar Baraj Gölü: İçme ve sulama amaçlı kullanılan baraj göldür

Yukarıda sözü edilen baraj göllerinin kapladığı alanlar iklime bağlı, yağışlar ve kar erimeleri miktarı ile orantılı olarak yıldan yıla değişmektedir

5 Bitki Örtüsü :

İlimizde yer alan doğal bitki örtüsü Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinin özelliklerini taşır Kütahya’da kuru ormanlar çoğunluktadır Bunu bozkır bitki toplulukları takip etmektedir İlimiz ormanları, daha çok dağ eteklerindeki platolarda yer alır Yerleşim birimlerine yakın ormanlık alanlar çeşitli amaçlarla bilinçsizce tahrip edilmiştir Bu oran %2-3 civarındadır Kütahya 1279000000 hektarlık yüzölçümüne sahip olup bu alanın 611592000 hektarlık bölümü, orman sahasıdır Sevinerek söyleyebiliriz ki, ilimizin %52,97‘sini ormanlık alanlar oluşturmaktadır Orman alanlarımızın 296464000 ‘lik hektarı, %48’lik ekonomik değeri olan verimli ormanları oluşturur Geri kalan kısmı ise, bozuk orman özelliği taşır

Kütahya’da Yer alan Ağaç Türleri

%48 karaçam, %5 kızılçam, %1 kayın %14 meşe (Baltalık), %6 ardıç, %25 karışık orman, %1 sedir, kızılağaç, kestane, Kavak, köknardan ibarettir Kütahya’da orman altı alanlarında toprak şartlarından dolayı bozkır bitki örtüsü hakimdir Bozkır bitkileri içerisinde gelincik, yavşan, kuzukulağı, çoban çantası, aslanağzı gibi doğal bitkiler yer almaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #42
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Manisa

Ege Bölgesi'nde yer alan Manisa İli'nin yüzölçümü 13810 km 2 'dir Yükselti ise 43 m ile 750 m arasında değişmektedir İl Merkezinden doğuya gidildikçe yükselti artmaktadır İdari bakımdan doğudan Uşak ve Kütahya, kuzeyden Balıkesir, güneyden Aydın, güneydoğudan Denizli, güneybatı ve batıdan İzmir İlleriyle çevrilidir
İlin güney ve kuzeyi dağlarla kaplıdır 2070 m yüksekliğe sahip olan ve Salihli ilçe sınırlarındaki Bozdağlar kütlesinde bulunan Kumpınar Tepe İl'in en yüksek dağıdır
Manisa'da yeryüzü şekillerinin bütün biçimlerine rastlanabilmektedir Fakat, ağırlık toplam alanın % 543'ünü kapsayan dağlardadır İkinci sırada % 278 ile platolar ve üçüncü sırada % 179 ile ovalar yer almaktadır Arazinin ana çizgilerini, doğu-batı doğrultusunda uzanan ve kuzey-güney ve güneydoğu-kuzeybatı doğrultularına çatallanan oluk şekilli çukurlar oluşturmaktadır Bu çukur kısımların kenarında kalan yüksek kütleler dağ sıralarını oluştururken, doğudan batıya doğru eğik bir geniş alanı da ovalar teşkil etmektedir Platolar Demirci Dağlarının geniş etekleri üzerinde yer alır
Ovaların yeraldığı çöküntü alanları, genelde akarsuların ve sellerin getirdiği alivyonlarla dolduğu için oldukça verimli topraklar meydana gelmiştir Dağlık ve sarp alanlar, ilin doğu, güney ve kuzeyinde bulunmaktadır Batıya gidildikçe verimli ovaların arazi içindeki payı artarak büyümektedir
İl topraklarının % 3379'u tarım yapılan arazilerdir Manisa, Akhisar, Alaşehir, Güneşli,Salihli, Sarıgöl, Bakırçay ve Turgutlu ovaları en önemli tarımsal alanlardır Arazi dağılımı içinde Manisa'nın sahip olduğu tarım arazisi büyük bir potansiyele sahiptir Çayır ve meralar % 461, Orman ve Fundalıklar % 36 oranında yer kapsamaktadır % 2560 oranındaki kullanılmayan arazi grubuna, yerleşim merkezleri, yollar, nehir ve göl yatakları ile ekonomik olarak tarım yapılamayan verimsiz durumdaki tarıma elverişsiz araziler ve su yüzeyleri girmektedir
Doğal göl sayısı azdır ve bunlar pek önemli gölller değildir Gölmarmara ilçesindeki Marmara Gölü 320 milyon m3 su depolayabilecek büyüklüktedir Demirköprü Barajı 1022 Milyon m 3 su depolama potansiyeli ile ilin en önemli su depolama alanıdır
İlin sınırları içinde en önemli nehirler Gediz ırmağı ve Bakırçayı'dır
Ege bölgesi içinde geniş bir alanı kapsayan Manisa İlinde, Akdeniz iklimi ile beraber İç Anadolu'nun karasal iklim özellikleri egemendir Ovalar ve ovaları çevreleyen vadilerde, karasal nitelikli Akdeniz İklimi görülürken, yüksek dağlık bölgeler ve platolar ile kuzey ve kuzey doğusunda ki dağlar ve platolarda İç Anadolu'nun karasal nitelikli iklimin etkileri görülür
Batıdan doğuya doğru gidildiğinde toprak, iklim ve topografya gibi çevre koşulları yavaş yavaş değişmeye başlar Bu değişime bağlı olarak, bitki örtüsü de değişir Bitki örtüsü batıdan doğuya doğru ova bitkileri, makiler, ormanlar ve alpin bitkilerinden oluşur Bu düzenli bir sıra biçiminde birbirini izlemez Egemen bitki örtüsü ormanlar ve makilerdir
Doğal bitki örtüsünün büyük çoğunluğu, kuraklığa dayanıklı, sert yapraklı, sürekli yeşil kalan Akdeniz Bitki türleridir

İl'de ortalama sıcaklık 168 o C'dir En sıcak aylar, ortalama sıcaklığın 30 o C'nin üzerine çıktığı HaziranTemmuz ve Ağustos aylarıdır Yıllık sıcaklık ortalaması kışın (Ocak Ayı) 6 o C'nin altına düşmez Yılda ortalama 25 gün donlu geçer Yılda ortalama 1075 gün sıcaklık 30 o C'nin üzerindedir Ortalama olarak yılın 91 günü yağışlı geçmektedir Yıllık ortalama yağış miktarı m 2 ye 7503 kg'dır En fazla yağış Aralık, Ocak ve Şubat aylarında görülür
Manisa ve yöresinin tarih öncesi ile ilgili pek bilgi yoktur Salihli Sindel Köyü'nde bulunan Paleolitik Çağ'a (Yontma Taş Devri) ait fosil ayak izleri yörede insan topluluklarının yaşadığını kanıtlayan ve yaklaşık 26000 yıl öncesine tarihlenen buluntulardır Kırkağaç Yortan Köyü'nde bulunan mezarlar ise, farklı bir mezar kültürü olan Tunç Devri'ne aittir
Hermessos ve Kaikos ya da bugünkü adıyla Gediz ve Bakırçay vadilerinde kurulmuş olan Tantalis (Manisa) ve Thyateira (Akhisar) bölgede bilinen ilk yerleşimlerdir
Manisa'nın, Yunanistan'ın Teselya Bölgesi'ndeki Pelion Dağı civarından göç eden Magnetler tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir Bölge MÖ 1450-1200 yıllarında Hititlerin etkisinde kalmıştır Kybele bereket tanrıçası kabartması yöredeki Hitit varlığın göstermektedir MÖ 1200'lerde ise Lidyalılar gelmiş ve Kızılırmak'a kadar bütün Batı Anadolu'ya egemen olmuşlardır Tarihte, devlet güvencesinde ilk parayı basan Lidya Krallığı'nın başkenti bugünkü Sardes (Sart) şehriydi Paktalos (Sart) Çayı'ndan çıkarılan altın madeni ile ünlüydü Lidya Krallığı gücü ve zenginliğiyle ünlü son Kral Krezüs'ün adıyla özdeşleşmiştir Ancak MÖ 546 yılında Persler tarafından yıkılmıştır İrili ufaklı çok sayıda tümülüsün yer aldığı Bintepeler Mevkii bu devri simgeleyen eserleri barındırmaktadır
Bölge; MÖ 546 yılından MÖ 334 yılına kadar Pers egemenliğinde kalmıştır Sardes bu dönemde de önemli bir ticaret merkezidir MÖ 334'de Trakya üzerinden Anadolu'ya geçen Büyük İskender, Pers ordularını yenerek Suriye'ye doğru ilerlemiş ve Pers egemenliğine son vermiştir Büyük İskender'in MÖ 323 yılında ölümünden sonra satraplıkların birbirleriyle mücadelesi MÖ 301 yılında İskender İmparatorluğu'nun sonunu getirmiştirBu döneme ait en önemli eser Sardes Örenyeri'ndeki Artemis Tapınağı'dır
Daha sonra Bölge Bergama Krallığı'nın egemenliğine girmiştir Bölgenin önemli kentlerinden Philadelphia'ya (Alaşehir) ismini dönemin krallarından II Attalos Philadelphos vermiştir Bergama Krallığı III Attalos'un ölümünden sonra (MÖ 133), vasiyeti üzerine Roma İmparatorluğu'nun yönetimine devredilmiştir MS 17 yılında meydana gelen büyük depremde bölgedeki Magnesia, Thyateira, Philadelphia ve Sardes gibi bütün yerleşimler büyük ölçüde yıkılmışsa da İmparator Tiberius'un katkılarıyla yeniden inşa edilmiştir
Roma döneminde bölgede üretim ve ticaret canlanmış, Gediz ve Bakırçay vadilerinde mevcut tarımsal ürünlere yeni çeşitler eklenmiştir MS 395 yılında Teodisius'un imparatorluğu iki oğlu arasında pay etmesiyle Manisa ve çevresi Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu'nun sınırları içinde kalmıştır Hıristiyanlığın batıya doğru yayılmasında, Philadelphia, Sardes ve Thyateira kentlerinin önemli rolü olmuştur Magnesia da bu dini ilk benimseyen kentlerden olmuş sonra da önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir
İstanbul 1204 yılında Latinler tarafından işgal edilince imparatorluk merkezi İznik'e taşınmıştır İmparator Iannes Ducas Vatatzes'in otuz yılı aşkın bir süre oturması sebebiyle Magnesia ekonomik, sosyal ve stratejik açıdan Batı Anadolu'nun en önemli şehirlerinden biri haline gelmiş ve imparatorluk merkezi görevini üstlenmiştir İmparator 1255 yılında Manisa'da ölmüş ve buraya gömülmüşse de mezarının yeri belli değildir Sardes, Philadelphia, Thyateira ve Magnesia Kalesi kalıntıları Bizans döneminden kalan kalıntılardır 1261 yılında İstanbul Latinlerden geri alınınca Manisa önemini yitirmiştir
Manisa 1313 yılının 25-26 Ekim'ine tekabül eden Regaip Kandili gecesi Alpagı oğlu Saruhan Bey komutasındaki askerler tarafından fethedilmiş ve Saruhanoğulları Beyliği'nin merkezi haline getirilmiştir 1346 yılında ölen Saruhan Bey'in türbesi şehrin merkezindedir Yerine önce oğlu İlyas Bey, onun ölümüyle de İshak Çelebi bey olmuş ve beyliğin en ihtişamlı dönemlerini yaşatmıştır Ulu Camii ve Medresesi, Mevlevihane ve Çukur Hamam gibi birçok eseri İshak Çelebi şehre kazandırmıştır Tahminen 1390 yılına doğru vefat etmiş ve kendi yaptırdığı türbesine gömülmüştür
Manisa 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, ancak Ankara Savaşı sonrası Timur bölgeyi yeniden eski sahiplerine iade etmiştir 1412 yılında ise Çelebi Mehmed kesin olarak Manisa'yı Osmanlı egemenliği altına sokmuş ve Saruhan Sancağı adıyla idari bir birim haline getirmiştir Manisa 1437-1595 yılları arasında Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları önemli siyasi merkezlerinden biri haline gelmiştir Bu dönemde II Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II Selim, III Murad, III Mehmet ve I Mustafa gibi daha sonra Osmanlı tahtına da oturmuş padişahların da içerisinde olduğu 16 şehzade Manisa'da sancakbeyliği yapmışlardır
Bu dönem zarfında Manisa'da şehzadeler ve maiyyetlerindekiler cami, medrese, han, hamam, imaret, çeşme, hastane, köprü ve kütüphane gibi birçok vakıf eserleri yaptırmışlardır Bunların bir kısmı günümüze kadar ulaşabilmiştir II Murad'ın yaptırmış olduğu başta Saray-ı Amire olmak üzere birçok eser ise zamana yenik düşmüştür
16 yüzyıl sonlarına kadar genelde sakin olan Saruhan Sancağı'nda bu tarihten sonra bütün Anadolu'da olduğu gibi eşkıyalık hareketleri görülmeye başlar Yaklaşık iki asır devam eden eşkıya, suhte (medrese öğrencisi) ve sipahilerin yağma ve talanlarından bölge büyük zarar görmüştür 18 yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgeye hakim olan Karaosmanoğulları bu tür hareketleri büyük ölçüde sona erdirmiştir
Mondros Mütarekesi'nin 7 maddesine dayanılarak 15 Mayıs 1919' da bölgede Yunan işgali başlar İşgal sırasında Manisa Merkezde İstihlâs-ı Vatan, Cemiyet-i Müderrisîn, Demirci'de Müdafa'a-i Hukûk-u Osmânî, Gördes'de Hareket-i Milliye Teşkilatı, Kırkağaç'da İstihlâs-ı Vatan, Kula'da Redd-i İlhak, Soma'da Müdafa'a-i Hukuk ve Turgutlu'da Müdafa'a-i Hukûk-u Osmâni adlı Cemiyetler kurularak Yunan işgaline karşı mücadeleler verilmiştir
30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Meydan Muharebesi'nin zaferle sonuçlanması üzerin Fahreddin Paşa komutasındaki kolordu İzmir'e doğru ilerleyerek Yunan direnişini kırmıştır İzmir'e doğru kaçan Yunanlılar ve yerli Rumlar kenti ateşe vermiş, günlerce süren yangında tarihin Manisa'ya kazandırdığı büyük kültürel mirasın önemli bir kısmı yok olmuştur Yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalan şehir 8 Eylül 1922 tarihinde kurtarılmıştır
1923'de Saruhan adıyla vilayet olan şehrin adı, 1927 yılında Manisa olarak değiştirilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #43
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri




Tanımlı Ce: İllerimiz ve Özellikler [Tüm İller Tek Tek ve Ayrıntılı]

Malatya

Malatya; Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat Havzasında ve Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Van çöküntü alanının güneybatı ucunda yer almaktadır Çevresini doğuda Elazığ ve Diyarbakır, güneyde Adıyaman, batıda Kahramanmaraş, kuzeyde Sivas ve Erzincan illeri çevirir
il topraklarının yüzölçümü 12313 km2 olup, 35 54' ve 39 03' kuzey enlemleri ile 38 45' ve 39 08' doğu boylamları arasında kalmaktadır Malatya, Sultansuyu ve Sürgü çayı vadileri ile Akdeniz'e, Tohma vadisi ile İç Anadolu'ya, Fırat vadisi ile Doğu Anadolu'ya açılarak bu bölgeler arasında bir geçiş alanı oluşturur
JEOLOJİK YAPI
Malatya il alanı, Alp kıvrımlaşması sonrasında şekillenmiştir Daha sonra III Jeolojik zamanın sonuyla IV zamanın başlarında ortaya çıkan tektonik hareketler sırasındaki kırılma ve kıvrılmalarla kimi kesimleri yükselmiş ya da çökmüştür İl alanında çok şiddetli aşınmalar olmuş, çöküntü alanları alüvyonlarla dolmuştur Başta Malatya ovası olmak üzere ilin diğer ovaları bu gelişmelerle ortaya çıkmıştır
Bu nedenlerle il alanında III zaman yaşlı kalker ve konglomeralar, volkanik küller çok yaygındır Malatya ovası, yükseltileri 1500 metreyi aşan dağ sıraları ve platolarla çevrili, geniş bir çöküntü alanıdır Yükseltisi 915950 metre arasında değişen bu çöküntü alanının kuzeyi beyaz ve yeşil marnlarla kaplıdır Bu oluşumların üzerinde kuzeye eğimli göl kalkerleri yer alır Ovanın kuzey doğusunda ise kuzeybatı yönüne doğru uzanan andezit lavları ile tabakalaşmış beyaz ve yeşil marnlar göze çarpmaktadır Çöküntü alanının güneyi III zaman eosen kalker serileri ile örtülüdür Kuzeye doğru eyimli bu yapı, il merkezinin güneyinde mikaşistlerle tabakalaşmış, mermerleşmiş, kalkerlere dönüşür İl merkezi ile Malatya dağlan ve Fırat vadisi arasındaki alana IV zamanda taşınarak oluşmuş eski alüvyonların altında III zaman yaşlı gabbrove granodiyoritler uzanmaktadır İl alanının güneybatı ve batısında III zaman neojen kalkerleri egemen durumdadır 5060 metre kalınlıkta yatay tabakalar oluşturan aynı yaştaki konglomeralar Tohma, Sultansuyu ve Kuruçay vadilerine doğru sokulurlar
TOPRAKLAR
Malatya'da hemen hemen tüm büyük toprak türlerine rastlanır Büyük kesimi dik evim, sağlık ve erozyon nedeniyle sorunlu olan bu toprakların başlıcaları ve özellikleri şöyle sıralanabilir
İl alanında değişik yaşlı kireç taşlarının üzerini koyu, organik madde yönünden zengin kahverengi orman toprakları kaplar Bu olgun topraklar, hafif eğimli kesimlerde kalın, daha eğimli kesimlerde ise ince tabakadır Bu topraklar yükseltinin 10002000 metre arasında değiştiği ve yıllık yağış ortalaması 7800 mm'nin üzerinde olan alanlarda yayılır
Yağış miktarının yeterli olmasına rağmen, ayrışmaya dayanıklı ve yüzeye paralel olarak uzanan kireçtaşı tabakası, derin toprak oluşumunu engellemektedir
Malatya dağlarının batı kesimlerinde, değişik şistlerle başkalaşım serileri üzerinde ve orman örtüsü altında kireçsiz kahverengi orman toprakları oluşmuştur Bu olgun toprakların yapısında serbest kireç yoktur Topraklar daha eğimli kesimlerde yarı olgun durumdadır Ayrışma ve organik madde birikimi ile oluşmuş üst toprak dışında pek tabakalanma da yoktur Bu toprakların yayılım alanında yıllık yağış ortalaması 600 mm'nin üzerindedir Doğal örtüyü yapraklı ağaçlardan meşe, ibrelilerden bodur ardıçlar ve kızılçamlar oluşturur, ilde orman kuşağından kurak kuşağa geçişte volkanik oluşumlu alanlar, yer yer kireçsiz kahverengi tapraklarla örtülüdür Bu olgu topraklar, aşınınım pek şiddetli olmadığı kesimlerde de hayli derindir Yayılım alanında yıllık ortalama yağış 400 mm dolayındadır Doğal bitki örtüsü alan bakımından olmasa da, nitelik açısından ildeki en önemli toprak grubu alivyonlu topraklardır Malatya ovası ve bu ovanın devamı durumundaki düzlüklerle Fırat, Tohma, Sultansuyu, Sürgü ve Kuruçay vadilerindeki taban topraklan alivyonlarla kaplıdır Bu genç topraklar akarsularla taşınarak yatay biçimde istiflenmiş maddelerden oluşmuştur Birikinti maddelerinin taşındığı yüksek alanlar genellikle değişik yaşlı kireç taşlarından oluşmaktadır Arada yer yer dış püskürükler görülür Bu ne
denle bütün alivyonlu topraklar kireçlidir Bu genç toprakların oluşumu için, özel iklim ve bitki örtüsü gerekmez Kuru ve sulu tarla tarımı yapılan bu topraklarda, tahıl ürünleri sanayi bitkileri, meyve ve sebze yetiştirilmektedir
İlde, ovaların çevresindeki az eğilimli alanlarda, yer çekimi ve küçük akıntılarla taşınarak yığılmış maddelrin oluşturduğu kolüvyol topraklar vardır Alivyonlu topraklarda olduğu gibi yatay tabakalanma görülmeyen bu topraklarda genellikle kuru tarım yapılmaktadır Bu topraklarda başta tarım ürünleri olmak üzere meyve yetiştirilmektedir
ilde, bu toprak grupları dışında az bir alanda kırmızı Akdeniz toprakları hidromorfik alüvyol topraklar vardır Ayrıca çıplak kayalıklar, ırmak kıyı kumulları ve ırmak taşkını yataklarına da rastlanır
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Dağlar
İl alanının büyük bir bölümü, III jeolojik devirdeki Alp kıvrımlaşması sırasında şekillenen Güneydoğu Toroslarının kolları, ilin güneyini doğubatı yönünde baştanbaşa kaplar Güneyde daha düzenli sıralar oluşturan bu dağlar doğrudan Tohma suyu aracılığı ile ya da Fırat'a katılan çok sayıda akarsuyla sıkça parçalanmıştır
Malatya'daki Dağlar
Güneydoğu Torosları, Gaziantep Gölbaşı'nın kuzeyinde yer alan Kapıdere boğazından sonra çeşitli kollara ayrılır Dağ kütlesinin güney kolunu oluşturan ve batı-doğu yönünde uzanarak Besni, Adıyaman ve Kâhta ile Malatya ovasını dolduran dağlara Malatya dağları adı verilir Yüksek ve çok dalgalı olan Malatya dağları çeşitli yönlerde inen akarsularla parçalanmıştır Bu sebeble Malatya dağlarında önemli düzlükler yoktur Doğanşehir ovasının doğusunda düzenli sıralar oluşturmaya başlayan bu dağlar, Fırat vadisine kadar zaman zaman genişleyerek, zaman zaman daralarak uzanır Malatya dağlan üzerindeki en önemli doruklar, batıdan doğuya doğru 2100 Korudağ, 2424 Karakaya Tepe, 2006 Becbel Tepe, 2544 Beydağı, 2150 Kelle Tepe, 2306 metre yükselti Gayrık Tepedir
Nurhak Dağlan
Sultansuyu vadisinin batısında ve Kahramanmaraş topraklarından il alanına giren Nurhak dağları, Güneydoğu Torosları'mn kuzeye açılan kolunu oluşturur Vadiye paralel olarak kuzeydoğu yönünde uzanan bu dağlar Tohma vadisi ile bölünür
Aynı zamanda, batıya ve kuzeybatıya doğru açılarak, Tohma havzasını batıdan kuşatır
Nurhak dağlan üzerindeki en önemli yükseltiler şunlardır Derbent dağı (2428 m) Kepez dağı (2140 m) ve Kuşkaya Tepesi (1922 m), Akçadağ (2013 m)
Malatya ovası, Tohma vadisi, Darende ve Doğanşehir arasını bütünüyle kaplayan Nurhak dağları ve uzantıları, yeryüzü şekilleri bakımandan Malatya dağlarından değişiktir Malatya ve Doğanşehir ovalarıyla, Tohma, Sultansuyu vadilerine göre yaklaşık 500 metre yükseklikte çok dağlı bir yeryüzü şekli oluşturan bu dağlar, genellikle volkanik kökenlidir Bu dağlardan kaynaklanan akarsular, doğuda Sultansuyu'na doğru akarak derin vadiler oluştururlar Yükseklik çağunlukla 2000 m'nin altındadır
Akçababa Dağları
Tohma vadisi ile Kuruçay vadisi arasında yer alan bu dağlar, Nurhak dağlarının kuzey doğuya doğru sokulan uzantıları durumundadır Pek yüksek olmayan Akçababa dağları, kuzeybatı yönünde yayılarak geniş bir alanı kaplar Genellikle çıplak olan bu dağlar güneybatıdan kuzeydoğuya doğru Kuyucakbaşı Tepe (1734 m), Akçababah Tepe (1164 m), Ahbaba Tepe (1857 m) ve Leylek Dağı (2052 m) dir
Yama Dağı
Büyük bölümü Sivas il alanında bulunan Yama dağı kütlesi güneye ve güneydoğuya doğru açılarak Malatya'nın kuzeyini bütünüyle kaplar Batıda Kuruçay vadisine, güneydoğuda Fırat vadisine kadar uzanan Yama dağı ve uzantıları genellikle volkanik yapılıdır Yüksekliği 1500 metrenin üzerindedir Bu dağlar geniş, toplu ve yüksek bir kabartı oluşturmaktadır Önemli doruklar dışında bu kesim, genellikle bir plato görünümündedir
Bu sıranın en önemli yükseltileri Arguvan'm batısında 1516 metre yükseltili Doyukan tepe, Kozdere'nin doğusunda 2310 metre yükseltili Hasbek tepe ve Arapgir'in batısında 2402 metre yükseltili Göl dağı'dır
Bundan başka doğuda Venk ve Izollu dağları, Pütürge ile Izollu arasında Şakşak, Pütürge'de Kubbe, Akdoğan; Arguvan-Arapgir arasında Çangal Aynaca, Eğerli; Hekimhan yöresinde Demirli, Kızılhisar, Zürbehan; Darende yöresinde Hezanlı, Ademkıran, Alidede, Heyik, Kuduz, Beynamaz dağı; Yeşilyurt yöresinde Karadağ, Karataş, Keklicek, Akseki dağları ile; Akçadağ yöresinde Öğlekayası, Kartal Kaya ve Kurugöl gibi dağlarla tepeler vardır
PLATOLAR
Malatya il alanında platolar çok geniş yer tutar Genellikle kalker yapılı olan dağlar, hızla aşınarak orta ve yüksek platolara da dönüşmüştür Volkanik hareketler sonucu çıkan lavlar dalgalı yapıyı düzleştirerek geniş düzlüklerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur
Güney Platoları
Malatya dağları üzerinde sıralanan platolardır Burada, dağlar yüksek ve düzenli sıralar oluşturduğundan kuzey ve batı yamaçlarında çeşitli yükseltilerde alt alta, ya da yan yana dizilmiş platolar vardır Bu platolar su kaynakları bakımından zengindir
Batı Platoları
Batı platoları, güney platolarına göre daha alçak yükseltide olup, yükseltileri 1500 metrenin üzerine çıkmaz Yörede dağlar, düzenli sıralar oluşturmayan tek tek kütleler durumundadır Tohma suyu ve kolları ile parçalanmış ve oldukça derin vadiler arasında sıralanan platolar, genellikle kuru ve çıplaktır Bu platolar Aygörmez ve Kepez dağlarından, Tohma vadisine, Akçababa dağlarından Tohma ve Kuruçay vadilerine doğru yükselti kaybederek sıralanır
Kuzey Platolar
Malatya'nın en önemli platolarıdır Yama dağının eteklerinde sıralanan ve Yama Platoları adıyla da anılan yüksek düzlükler Fırat vadisine doğru ilerler Kuzey platolarının, Sivas sınırlarına yakın kesimleri daha geniş ve düzdür Bu sebepten buradaki platolar daha küçük ve değişik yükselti basamaklarına dizilmiş taraçalı bir yapıdadır
Vadiler ve Ovalar
Malatya il alanında vadilerin önemi büyüktür, ildeki bütün vadiler Fırat ana vadisine açılmaktadır Bunlardan özellikle Tohma vadisi, yan vadileri ile geniş bir ağ oluşturur Bu vadilerin tabanları Fırat vadisine yaklaştıkça genişler ve ilin önemli ovaları ortaya çıkar Bu vadilerin büyük bir bölümü günüümüzde Karakaya Baraj Gölü alanında kalmıştır Öbür vadiler de yer yer genişleyerek çeşitli yükselti basamaklarında sıralanan büyüklü küçüklü düzlükler oluşturur
BAŞLICA OVALAR
Malatya Ovası, Doğanşehir Ovası, İzollu Ovası, Mığdı Ovası, Sürgü Ovası, Akçadağ Ovası, Yazıhan Ovası, Mandara Ovası, Çaplı Ovası, Distrik Ovası ve Erkenek Ovalarıdır
Malatya Ovası
Tohma, Sultansuyu ve Fırat vadileri arasında kalan çok geniş bir alanı kaplar Ortalama yükseltisi 900 m olan bu geniş düzlük, kademe kademe yükselen ve 1500 m ye kadar çıkan platolarla, yüksek dağlarla çevrilidir Ovanın yüzölçümü 830 km2'yi bulur Batı-doğu yönünde uzanan Malatya Ovası bir çöküntü alanıdır Akarsuların alüvyonları ile dolması sonucu oluşmuştur Akarsuların taşıdığı bu genç dolgu maddelerinin kalınlığı 50 ile 100 metre arasında değişmektedir Dolgu tabakasının kalınlığı, ovanın kenarlarına doğru incelir
Ova genellikle düzdür Ancak çevreden inen küçük akarsuların vadilerinde derinlik 60-100 mye ulaşır Böylece hafif dalgalı bir yapı oluşmuştur Malatya Ovası, kalın bir toprak tabakası ile kaplı olup, verimlidir Çok geçirgen olduğundan su tutmaz ve çabuk kurur Bu nedenle, tarımsal üretim açısından sulama son derece önemlidir 1975'de Tohma üzerinde yapılan Medik Barajı, Sultansuyu ve Beylerderesi'neden yararlanılarak bazı alanlar sulamaya açılmıştır
Doğanşehir Ovası
Tohma vadisine güneyden açılan Sultansuyu vadisinin her iki yanma sıralanmış, küçüklü büyüklü düzlüklerin tümüne birden Doğanşehir Ovası adı verilmektedir Ova Suçatı'ndan sonra Doğanşehir'e doğru daralmaya başlar îlçe merkezinde yükselti 1250 metreye ulaşır Sultansuyu ve kolları ovadan pek derin olmayan yataklarda akar
İzollu Ovaları
Malatya ovasının doğusunda Fırat nehrinin dar ve derin bir koridor oluşturduğu Kömürhan boğazına kadar uzanan kesimindeki, irili ufaklı düzlüklere Izollu ovaları adı verilmektedir Bunlar, Malatya dağlarından başla¤¤¤¤¤ kuzeydoğu yönüne uzanarak Karakaya baraj gölüne doğru açılan taraçalı düzlükler durumundadır
Erhaç Düzü ile Arga ve Ören Yazıları
Malatya ovasının batıya doğru uzantıları durumunda olan bu düzlükler yer yer dalgalı ovalardır Sultansuyu vadisi ile Tohma vadisi arasında kalan üçgen biçiminde alanı dolduran bu düzlüklerin yükseltisi, Malatya ovasına göre daha fazladır
Mandıra, Tafta ve Milli Yazıları
Yarı ova nitelikli alanlardan Mandıra düzü, Sultansuyu ile Beylerderesi arasında; ötekileri ise, Beylerderesi doğusunda kalmaktadır Malatya ovasının güney uzantıları durumundaki bu alanlar, daha yüksek ve daha dalgalıdır
Mığdı Düzü
Ayvalı, Tohma ile Hacılar Tohması vadilerinin birleşme noktasında yer alır Darende'nin doğusunda ve güneydoğusunda geniş bir alanı kaplayan ovanın yüzölçümü yaklaşık 50 km2'dir Ovanın orta kesimleri düz olup, kenarlara doğru yükselti artar ve dalgalı bir yapı ortaya çıkar Genişleyen vadi tabanı akarsuların taşıdığı alüvyonlarla dolması sonucu oluşan toprak, verimli bir durumdadır Yeşil örtü, yalnızca su kenarlarında söğüt ve kavak ağaçlarından oluşur
Fırat Vadisi
Türkiye'nin en önemli vadilerinden birisidir Çok derin ve sarp olan Fırat vadisi, keskin dirsekler çizerek uzanır Sarplaşan vadi, bu yapısını Malatya topraklarında Söğütlü çayı vadisi ile birleşene kadar sürdürür Bundan sonra vadi genişlemeye başlar Akarsu, çok geniş bir yatakta akmakta iken zaman zaman kollara ayrılarak adacıklar olurşutur Göldağı ve Sarıçiçek yaylası hizasından sonra yapı birden değişir Fırat vadisine doğru eğimli geniş oluklar ortaya çıkar Bunlar, Tohma ve Kuruçay vadileridir Fırat vadisinin bu yapısı, Malatya dağları nın doğu ucuna kadar sürer Burada vadi yeniden daralır 100 km den uzun bir boğaza dönüşür Kömürhan Boğazı adıyla anılan bu boğazdan sonra vadi, il topralarmın dışanı çıkar
Tohma Vadisi
Sivas topraklarından iki kol halinde başlayan Tohma vadisi, Fırat vadisine doğru geniş bir oluk oluşturur Darende yanından bu kollar genişlemeye başlar İlçenin doğusunda birleşir Vadilerin birleşme yerinde geniş bir düzlük oluşur Mığdı düzü adıyla anılan bu yüksek ovadan sonra vadi, biraz daralarak doğu yönünde uzanır Sonra güneyden gelen Sultansuyu vadisi ile birleşerek birden genişler ve Fırat vadisine açılır Genişleyen vadi tabanında, ilin en önemli düzlüklerinden Malatya ve Doğanşehir ovaları ile Erhaç düzü ve Yazıhan düzü sıralanmaktadır
Kuruçay Vadisi
Yama dağının batı eteklerinden başlayan vadi, başlangıç kesimlerinde pek derin değildir Tohma vadisinde sıkça rastlanan sarp ve dar boğazlar yoktur Bunun başlıca sebebi yöredeki, aşınarak yuvarlanmış yeryüzü şekilleridir Ayrıca vadiyi aşan akarsuyun havzası küçük ve akıttığı su miktarı da azdır Yine Kuruçay vadisi orta bölümünde biraz daralır Daha sonra tabanı genişleyerek Tohma ve Fırat vadileri ile birleşir Kuruçay vadisinde Ça-pıtlı yazısı ile Yazıhan düzü dışında ovalık alan yoktur
Çapıtlı yazısı
Kuruçay vadisinde, Hasançelebi yöresini kaplayan düzlüğe Çapıtlı yazısı denir Akgedik diplerinden Hasançelebi'ye doğru uzanan bu yüksek ovanın boyu 20 kmyi geçer Genişliği 10 km ye ulaşır Ova, genelde düz olmakla birlikte, yer yer hafif dalgalı bir yapıdadır
Yazıhan Düzü
Bu ova, Tohma ve Kuruçay vadilerinin Fırat'a açıldığı noktada yer alır Malatya ovasından Tohma suyu ile ayrılır Tohma suyunun kuzeyinde kalan ve Kuruçay vadi tabanını da kapsayan alanın bütününe Yazıhan düzü denilmektedir Mayatya ovasına göre daha yüksekte kalan Yazıhan düzü su kaynakları kıt olduğundan kuru ve çıplaktır Tohma suyu ova yüzeyine göre derinde kalmaktadır Kuruçay ise yaz aylarında kurumaktadır
BAŞLICA AKARSULARI
İlimizin başlıca akarsuları; Söğütlü Çayı 175 km, Morhamam Çayı 225km, Kuruçay 67 kmTohma suyu 525 km, Sultansuyu 215 km, Sürgü suyu 30 km, Beylerderesi 38 km, Mamihan çayı 10 km, ve Şiro çayı 37 km dir
Söğütlü Çay
Göl dağının güney yamaçlarından başlayan bu vadi pek uzun değildir Önce güneye, sonra güneydoğuya uzanarak Fırat'a açılmaktadır Vadi yer yer genişleyerek büyük olmasa da tarım açısından önemli ovacıklar meydana getirmektedir Bunların başlıcaları; Dişt-rik ve Arguvan yazılarıdır Diştrik yazısı, Söğütlü çay vadisinden Mutmur bucağı vadisine doğru yayılan düzlüğe denilmektedir Küçük bir ovadır Uzunluğu ve genişliği 175 kmye ulaşan ova, yer yer dalgalı ve taşlıktır
Arguvan Yazısı: Söğütlüçay vadisi Arguvan yakınında genişler, burada uzanan düzlüğe Arguvan yazısı adı verilmektedir
Sürgü Vadisi
Göksu vadisinin başlangıç bölümünü oluşturan bu vadi, Karakaya tepenin güney yamaçlarında başlamakta, 20-30 km aynı yönde uzadıktan sonra, önce batıya, sonra güneye ve güneydoğuya doğru genişçe bir yay çizerek il dışına çıkmaktadır Daha sonra Göksu vadisi adı altında Adıyaman topraklarını geçip Fırat vadisine açılmaktadır Vadide ilin tarım bakımından önemli olan Sürgü ovası yer almaktadır
Sürgü Ovası
Malatya çöküntü alanının güneybatı ucunda yüksek bir ovadır Genişleyen vadi oluğunun akarsuların taşıdığı alivonlarla dolması sonucu oluşan topraklar çok verimlidir Sürgü çayı üzerine kurulan Sürgü barajından sulanmaktadır Malatya ovasına göre daha yüksekte kaldığından kışlar biraz sert geçmektedir
AKARSULARI
Malatya ili, Fırat havzası üzerinde yer alır Havzanın yukarı Fırat bölümünüde oldukça geniş alanı kaplayan il toprakları, yer üstü su kaynakları açısından hayli zengindir
Fırat Havzası
Türkiye'nin en büyük havzasıdır Su toplama alanı 127000 km2 dolayında olan havzanın yıllık ortalama su hacmi 28 milyar m3'ü aşmaktadır Fırat havzasında 4900000 hektara yakın ovalık alan vardır Bunun 1700000 hektar yer alan akarsuların en önemlileri Tohma suyu, Kuruçay, Fırat nehri ve Sürgü çayıdır
Fırat Nehri
Keban Barajı'ndan çıkan nehir Malatya'nın Elazığ ile sınırını oluşturacak şekilde güneybatıdan güneydoğuya doğru genişçe bir yay çizerek akar Önce Kuruçay'ı sonra Tohma suyunu alarak akan Fırat, zaman zaman kollara ayrılarak adacıklar oluştururdu Bu alan günümüzde Karakaya Baraj Gölü sahası içinde kalmıştır Fırat nehri, Kömürhan mevkiinde Doğu Anadolu'nun en uzun ve en derin boğazlarından biri olan Kömürhan boğazına girerek akmasına devam edip, boğazdan sonra Malatya-Diyarbakır sınırını oluşturmaktadır Diyarbakır Çüngüş ilçesi yakınlarında Karakaya Barajı kurulmuştur
Tohma Suyu
Malatya'nın doğu sınırını oluşturan Fırat nehrinden sonra ilin büyük akarsuyu Tohma'dır iki koldan oluşmaktadır En uzun kolu olan Ayvalı, Tohma çayı, Uzunyayla'dan diğer kolu olan Hacılar Tohması ise Tahtalı dağlarından doğar Bu iki kol Malatya il sınırına girerek Mığdı üzerinde birleşip dar ve uzun Şuğul boğazından geçtikten sonra Malatya ovasından geçerek Fırat nehrine katılır Tohma suyunun Şuğul boğazından kurtulduğu yerde Medik barajı kurulmuştur Tohma suyu Malatya ovasından akarken kuzeyde Halavun çayı ile Epreme çayı, güneyde Dipsiz çayı, Sultansuyu, Beylerderesi Horata çayı ile Orduzu çayını alarak Fırat nehrine dökülmektedir Bu sular Sultansuyu, Doğanşehir ve Malatya ovalarının sulanmasında önemli yer tutmaktadır
Kuruçay
Yama dağı batısından doğan Kuruçay, Hasançelebi, Hekimhan ve Fethiye'yi geçtikten sonra Eğribük yönünde Fırat'a katılır Yaz aylarında suyu iyice azaldığından bu sudan pek faydalanılamamak-tadır
Sürgü Çayı
İlin güneybatı ucunu oluşturan Sürgü yöresinin sularını toplayan bu çay, Malatya yöresinin batı kesimlerinde yer alan Karakaya tepesinin güney yamaçlarından doğar Sürgü çayı, Göksu ırmağının önemli bir koludur Sürgü kasabasından sonra, Kapıdere'ye kadar batı yönünden akan çay sonra güneye döner Burada, Göksu ile birleşen ve Göksu adını alan akarsu, doğuya dönerek Adıyaman il sınırına girerek Adıyaman il topraklarından Fırat'a katılır Sürgü çayı üzerinde Sürgü barajı kurulmuş olup, bu barajdan geniş bir alan sulanmaktadır Malatya'nın bu önemli akarsuları dışında ya doğrudan Fırat'a, ya da diğer büyük akarsulara karışan çok sayıda küçük çay ve dereleri vardır Bunlar: Eğmir, Mircan, Göksu, Aksu, Şiro, Berenge, Söğütlüçay, Sazdere, Şotikdere, Kozluk Çayı, Yenice Çayı, Setrek Çayı, Arapgir ÇAayı, Davulga, Cevizlisu gibi irili ufaklı akarsulardır
BARAJLAR
İlimizde Sürgü, Medik, Polat ve Sultansuyu barajları olmak üzere 4 baraj bulunmaktadır Polat ve Sultansuyu barajları sulama amaçlı, Medik Barajı Sulama + Elektrik amaçlı ve Sürgü Barajı da Sulama + Taşkın koruma amaçlı olarak inşa edilmiştir
Sultansuyu barajı 1993'te hizmete açılmış olup, en yeni barajımızdır 1996 yılında Çat barajının da hizmete açılması beklenmektedir
GÖLLER
Malatya'da önemli bir tabii göl yoktur Yalnızca dağlık kesimlerden akan suların kaynak alanlarında ve düşük yükseltiri plato basamaklarında yüzeye çıkan suların oluşturduğu küçük göller vardır Bunlar dışında sulama amaçlı 5 gölet vardır Bunlardan; Orduzu Sulama Göleti, Orduzu Zorbalı Sulama Göleti ve Hançayı II Sulama Göleti, Malatya Merkezde, İsaköy sulama göleti Arguvan ilçemizde; bir sulama göleti de Darende ilçemizde bulunmaktadır
Karakaya Baraj Gölü
Malatya merkez ilçesinde 42, Pütürge ilçesinde 15, Akçadağ ilçesinde 2, Arguvan ilçesinde 6, Arapgir ilçesinde 2 köy olmak üzere toplam 67 köy göl alanı içerisinde kalmış olup, baraj gölü Malatya il sınırları üzerinde 150875583 m2'lik bir alanı kaplamaktadır
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Malatya toprakları önemli bitki örtüsünden yoksundur Eskiden il alanının önemli bir bölümü ormanlarla kaplı iken sonucu bu örtü zamanla yok olmuştur Doğal şartlar ormanların kendi kendisini yenilemesini büyük ölçüde güçleştirdiğinden yer yer bozkırlar ortaya çıkmıştır
îl arazisinin 367253 hektarı (% 30)'u ormanlık ve fundalıklarla, 125156 hektarı (% 10)'u ise çayır ve meralarla kaplıdır îl topraklarının güneyini boydan boya kaplayan batı-doğu doğrultulu Malatya dağları, meşenin egemen olduğu bozuk nitelikli korular ve baltalıklar iyi nitelikli koru ve baltalıklara dönüşmeye başlar Malatya dağlarının batı ucunda Sultansuyu vadisine bakan yamaçlarda Doğu Anadolu'da ortadan kalkmakta olan ibrelilerden kızılcıklara rastlanır
Malatya dağları üzerinde yer alan platolar ile Malatya ovasına yakın kesimlerede yer alan yarı ova nitelikli düzlükler, zengin çayır otları ile kaplıdır İl alanının güneybatısını kuşatan dağlar ve platolarda doğal bitki örtüsü hemen hemen ortadan kalmıştır Daha çok meşelerden oluşan bozuk nitelikle orman kalıntılarından başka canlı örtüye rastlanamaz Bu örtüye yer yer yabani meyve araçları ile kaynak ve vadi boylarında kavak ve söğütler katılmaktadır Bitkisel üretim yapılan kesimlerde meyvecilik doğal örtüye göre daha yaygındır
Malatya'nın kuzeyini kaplayan dağlar ise örtü bakımından Pütürge ve Doğanşehir yöreleri kadar olmasa da batıya göre daha da zengin sayılır Bu yörelerede, çoğu bozuk nitelikli olmak üzere meşenin çoğunlukta olduğu yapraklı ormanlar vardır Bu kesimde kalın bir toprak tabakası ile meyve ağaçları, söğüt ve kavaklıklar görülür

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #44
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Kahraman Maraş

İlimiz 14346 km²?lik yüzölçümü ile Türkiye'nin 11 büyük vilâyeti durumundadır 37-38 kuzey paralelleri ile 36-37 doğu meridyenleri arasında yer alır Merkez ilçe deniz seviyesinden 568 m Yükseklikte olup, ilin kuzey kesimleri oldukça dağlıktır Yeryüzü şekilleri genellikle Güneydoğu Torosların uzantıları olan dağlarla bunlar arasında kalan çöküntü alanlarından oluşmaktadır Arazi yüksekliği 350 metreden 3000 metreye kadar çıkan ilimizde geniş ovalar vardır Bunlar; Gâvur, Maraş, Göksun, Aşağı Göksun, Afşin, Elbistan, Andırın, Mizmilli, Narlı ve İnekli Ovalarıdır
İlimizin belli başlı dağları ise; Nurhak, Binboğa, Engizek, Uludaz ve Ahırdağıdır Ceyhan nehri ile Aksu, Bertiz, Erkenez, Göksu, Göksun, Hurman, Körsulu, Sarsap ve Söğütlü çayları ilimizin başlıca akarsularıdır
Toprakların %59,7?sini dağlar, %24'ünü platolar ve %16,3?ünü de ovalar teşkil eder

Dağlar
İl kapsamı içinde belli başlı dağlık alanlar genellikle Güneydoğu Torosların uzantılarıdır Bunlar Engizek dağı, Ahırdağı, Amonos ( Nur) dağları, Nurhak dağları, Kandil dağları, Sarımsak dağı, Düldül dağı ve Binboğa dağlarıdır İl kapsamındaki dağlar üçüncü zamanın Alp sistemi kıvrım dağlarındandırBunlar çeşitli aşınmalarla düzleşmiş ve Neojen sonunda yükselmiş kırıklı ve kıvrımlı dağ sıralarıdır

Hidrografya
Hidrografik açıdan en önemli akarsu Ceyhan nehridir İlk kaynak yerleri Elbistan ovasını çevreleyen dağlardırUzunluğu 509 km dir Orta Toroslarda Nurhak dağından Söğütlü deresi adı ile çıkar Hurman ve Göksun çaylarının birleşmesinden sonra Ceyhan adını alır Engizek ve Ahır dağlarındaki boğazlardan geçerek Çukurova?ya girer Misis tepelerini çevirdikteen sonra İskenderun körfezine dökülür Yol boyunca bir çok dereleri toplar Bunlardan Göksun çayı 115 km lik uzantıya sahiptir Binboğa dağlarından inen Kömürsuyu ile başlar Ceyhan nehrinın bir diğer kolu ise Aksu çayıdır (150 km) Bu çay havzanın güneyinde Engizek dağlarında yer alan Kaya dibi mevkiinde , Küçükcerit köyünün doğusunda, kuvvetli bir kaynaktan çıkarErince dağının güneybatisından bir yarma boğaz vadi?den geçerek ve Sarayköyü yakınında Gölbaşı deprasyonuna açılır Gölbaşı deprasyonunun taban sularınını da alan Aksu çayı İnekli gölünden itibaren güneybatıya yönelerek Pazarcıkta yer alan Kartalkaya Barajına dökülür Aksu çayı daha ileride yan derelerden gelen sularıda topla¤¤¤¤¤ Kahramanmaraşın güneybatısında Sır Barajına dökülür Kahramanmaraş ilinde Ceyhan nehri ve Aksu çayı dışında kalan sular genellikle Ceyhanın kolları olan küçük akarsulardırİl?deki diğer akarsular arasında merkez ilçe?deki Deliçay, Erkenez çayı, Körsulu çayı, Peynir dere, Kerhan, Geben, Nurhak, Söğütlü, Hurman, Üngüt, Mismilli, Göksu ve Türkoğlunda yer alan Gökpınar gibi akarsular sayılabilir

Göller
Kahramanmaraş ilinde doğal göl yoktur Havzanın bataklık durumunda olan Gavur Gölü ise DSİ tarafından kurutulmuştur İl merkezinin kuzeyinde Ahır dağlarında ise mevsimlik olarak tektono-karstik özellikte Karagöl ve Küçük Göl bulunurAyrıca Kahramanmaraş ovasında Humaşır kaynağında küçük bir göl ve etrafında sazlık?kamışlık yer alır

Baraj Gölleri
İl alanında Kartalkaya Barajı (Aksu çayı üzerinde,sulama amaçlı ve taşkınların korunması amaçlı, bitmiş durumda), Sır Barajı (Ceyhan nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı,bitmiş durumda), Ayvalı Barajı ( Erkenez çayı üzerinde, içme ve sulama amaçlı, yapımı devam etmekte ve Kılavuzlu Barajı (Ceyhan nehri üzerinde,enerji üretimi amaçlı,yapımı devam etmekte), Menzelet Barajı (Ceyhan Nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı) Berke Barajı (Ceyhan Nehri üzerinde, enerji üretim amaçlı) yer alır

Ovalar
Ovalar il alanının % 163?lük bir bölümünü kaplamaktadırCeyhan vadisi boyunca sıralanan bu ovaların başlıcaları Elbistan ovası ,Göksun ovası ve Kahramanmaraş ovalarıdır

a) Elbistan Ovası
Elbistan ovası Kahramanmaraş İlinin kuzeyinde Binboğa,Nurhak ,Engizek ve Berit dağları arasında yer alan bir çöküntü ovasıdır Yükseltisi 1100m-1150m Dir Uzunluğu 50km kuzey-güney doğrultusunda eni ise en çok 20 km dirOva karasal Kuaterner tortullar (alüvyonlar) ile kaplıdır Çevresi türlü yapıdaki Eosen flişleri,Kretase tabakaları ve serpantin kütlelerinden oluşan dağlarla, doğusu ve batısı Permo-Karbonifer katmanları, kristalin kalkerleri ve mermerlerden oluşmuş dağlarla, güneyi ise serpantin kütlelerinin geniş yer tutuğu yükseltiler ile çevrilidir Ova kuzeyden Hurman çayı ve Söğütlü çayları ile beslenmektedir Ovaya güneyden ise bir çok gür kaynaklar iner

b) Kahramanmaraş Ovası
Güneyde yer alan Kahramanmaraş ovası tektonik kökenli alüvyal bir ovadır Kahramanmaraş ovası, Afrika Göller bölgesindebn başlı¤¤¤¤¤ Kızıl deniz Lut Gölü ve Amik ovası boyunca uzanan Ürdün Graben sisteminin bir devamıdır Ova çevresindeki tepeler ve dağlar 4 zamanda oluşmuştur Kahramanmaraş ovasında 4 zaman yaşlı alüvyonlar yanında 3 zaman yaşlı alüvyonlarda vardır Kahramanmaraş ovasının yükseltisi 450m- 500m dirAhır dağı ve Çimen dağı arasında yer alan Kahramanmaraş ovasının uzunluğu 40km, kuzey-güney doğrultusundaki genişliği ise yaklaşık 20 kmdir

c) Göksun Ovası
İlin kuzey batısında yer alır Ceyhan ırmağının kolları ile ova sulanmaktadır Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanım gösterir Yükseltisi 1000m-1100m dir Ovanın uzunluğu 30km, kuzey-güney doğrultusundaki genişliği ise 20km dirOva Dibek, Binboğa, Delihöyük, Berit, ve Armutyücesi dağları ile çevrilidir

Alıntı Yaparak Cevapla

İllerimiz Ve Genel Özellikleri

Eski 08-23-2012   #45
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İllerimiz Ve Genel Özellikleri



Mardin

Mardin 8891 Km2 yüzölçümü ile 36 55 - 38 51 Kuzey Enlemleri ve 39 56 - 42 54 Doğu Boylamları arasında yer alır Mardin İl topraklarının % 48 ini kaplayan dağlar doğu-batı istikametinde uzanır ve ovadan ortalama 600 metre yükseklikte çok geniş bir kütle oluşturur Yükselti bazı kesimlerde 1000 metre üzerine çıkar Dağlar genellikle çıplaktır Büyük bölümü kalkerli olduğundan çatlaklar ve yarıklar oluşmuştur Yüzey suları çatlaklardan dibe çekilmekte ve ovalara yakın platolarda yüzeye çıkmaktadır Killi ve kireçli yapılı topraklarda Mardin, Mazıdağı, Derik, Midyat, Savur ve Nusaybin'in yükseklerinde meşe ağaçlarına rastlanır Dağların kalkerli kesimleri Hızla aşınarak platolara dönüşmüştürBu platolar yer yer yüzeye çıkan lavlarla kaplıdır Mardin'de Gümüş Çayı Çağçağ suyu ve Savur Çayı yanı sıra Seyhan Deresi ve Yeşilli Gülzar Deresi bulunmaktadır Dicle ve Fırat nehirlerinin kolları il topraklarında koridor oluşturmuştur Dicle Vadisi ile Kızıltepe, Mardin ve Nusaybin Ovaları mevcuttur

B-Mardin İlinin İklim Yapısı : Akdeniz iklimine benzer özellikler taşırYazlar çok kurak ve sıcak kışları ise bol yağışlı ve ılımandır Mardin'de kış mevsiminde oluşan yüksek basınç alanı kış aylarının soğuk geçmesine yol açar Bir yandan güneydeki Çöl İkliminin etkisi altında bulunması ( Basra Alçak Basıncı), diğer yandan kuzeydeki yüksek dağların serin hava kütlelerinin bölgeye girmesine mani olması sebebiyle ilin ovalık kesiminde yazlar çok sıcak geçer İlin kuzey kesiminde zaman zaman kara iklimine benzer özellikler görülür Mardin'in iklimini ova ve dağ kesimi olarak iki şekilde değerlendirmek mümkündür İki Kesimdeki farklılık yağış, sıcaklık ve rüzgar değerlerinde ortaya çıkar Ova kesiminde yazlar çok sıcak geçer, kışlar ise ılıman ve yağmurludur Bu kesimde az miktarda ve kalıcı olmayan kar yağışları görülür Dağ kesiminde ise yazları ovaya nispeten daha serin , kışlar ise şiddetli rüzgar, bol yağmur ve kar yağışlı geçer

Mardin, ilçeleri ve komşu illerden rüzgar hızının ve yağış miktarının yüksekliği; nem ve sıcaklık değerlerinin düşüklüğü ile dikkat çekici bir farklılık gösterir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.