![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarBozkurt Türklerin, Orta Asya devirlerinde yol gösterici ve tecrübeli rehberi olan milli sembolleri ![]() Bozkurt, Orta Asya Türk tarihinde ve İslamiyet'ten önce Türk destanlarında adına çok rastlanan milli bir destan unsuru, motifidir ![]() ![]() ![]() Her bakımdan Türk hayatında totemciliğin zıddına bir durum görülmesine rağmen, Türklerde totem olarak kurdun gösterilmesi, yanlış bir husustur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oğuz destanında Oğuz Han, halkına “Bozkurt sesi savaş parolamız olsun” der ![]() ![]() ![]() ![]() Göktürk destanlarında “Asena” isimli bir dişi kurttan bahsedildiği gibi, Ergenekon'dan çıkış destanında da orduya bir bozkurtun yol gösterdiği ve ordunun başındaki hükümdarın adının Börte Çene, yani Bozkurt olduğundan söz edilir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarBuyrultu (Buyruldu) Osmanlı Devleti'nde sadrazam, vezir ve beylerbeyi gibi yüksek rütbeli idarecilerin yazılı karar ve emirleri ![]() ![]() Buyrultu, fermanın basit bir örneği biçiminde düzenlenir ve ilgili makamlara gönderilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Fermanlarda bağlama ibaresi olarak "fermanım olmağla"; buyrultularda ise "ba’desselâm inha olunur ki" şeklinde yazılırdı ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarCelaliler (Celâlîler, Celâlî İsyanları) Anadolu’da; siyasî, askerî, idarî, iktisadî ve sosyal sebeplere dayanarak, İran desteğindeki Şiî propagandacılar tarafından çıkarılan isyanlara katılanlar ![]() Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yükselişinde tarikatlar, şeyhler, velîler ve dervişler, birinci derecede rol oynamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1447’de, merkezi Erdebil’de bulunan Şeyh Safiyyüddîn tarikatının başına geçen Cüneyd, dedelerinin ve Safiyyüddîn’in doğru yolundan ayrılarak Şiîlik propagandasına başlamış, kısa zamanda etrafına pekçok kimse toplamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() 1502’de İran’da tarikatın başında bulunan Şah İsmail, çoğu Anadolu’dan gelmiş yedi bin kişilik kuvvetiyle, Nahcıvan Savaşında, dayısının oğlu Akkoyunlu Elvend Mirzâ’yı yenerek Âzerbaycan’ı aldı ve Safevî Devleti'ni kurmaya muvaffak oldu ![]() ![]() Nitekim Osmanlı tarihlerinde, Şeytan Kulu denilen Şah Kulu Baba Tekeli adında bir Şiî, etrafına topladığı adamlarla Antalya ve Kütahya çevresinde büyük bir isyan başlattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yavuz Sultan Selim Han, 1514’te İran Şahı İsmail Safevî’yi Çaldıran’da mağlup ederek, bozuk inanışlarının yayılmasını önledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Celâlî hareketleri, bu tarihten sonra Kanunî Sultan Süleyman Hanın son senelerine kadar, bazı münferit vakalardan ibaret kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haçova Meydan Savaşı'nın sonunda Veziriâzam Cağalazâde Sinan Paşa'nın, muharebeden kaçan kapıkulu halkıyla timarlı sipahilerin dirliklerini kesmesi, ele geçenleri öldürüp, mallarını müsadere etmeye başlaması üzerine, kurtulanlar Karayazıcı’nın emri altına girdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vaziyetin gittikçe tehlikeli bir hal aldığını gören İstanbul hükümeti, Bağdat valisi Vezir Sokulluzade Hasan Paşayı, Karayazıcı’nın üzerine gönderdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra üzerine gönderilen kuvvetleri bozan Deli Hasan’ın cesareti daha da arttı ![]() ![]() Avusturya ve İran harpleri dolayısıyla Anadolu vaziyetine bakamayacaklarını düşünen devlet adamları, Deli Hasan işini sulh yoluyla halletmeyi uygun buldular ![]() ![]() ![]() Deli Hasan Paşanın, devlet hizmetini kabul ederek Rumeli tarafına geçirilmesiyle, Anadolu’daki Celâlî hareketleri sona ermedi ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sırada; Ankara, Kırşehir, Kayseri, Niğde, Aksaray, Konya, Hamid ve Kütahya sancaklarında Celâlî zulmü, bütün şiddetiyle devam ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Artık Anadolu, Celâlî eşkıyalarının hareket sahası hâline gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Canboladoğlu’nun faaliyetleri sonucu, Lübnan ve Kuzey Sûriye’nin de Celâlî ihtilâline katıldığı aylarda, Osmanlı Devleti, Zitvatoruk Antlaşması'nı imzalayarak, yıllardır devam eden Osmanlı-Avusturya harbine son verdi ![]() Babası Sultan Üçüncü Mehmed Hanın, Celâlî isyanları yüzünden üzüntü içinde öldüğünü bilen Sultan Birinci Ahmed Han, bundan sonra Sadrazam Kuyucu Murad Paşa'yı tam yetkiyle Anadolu işlerine memur etti ![]() ![]() ![]() Konya’ya geldiği zaman, başta reisleri Saracoğlu Ahmed Bey olduğu halde, bir kısım Celâlîyi temizledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Canboladoğlu kuvvetlerini dağıtan Murad Paşa, kışı Halep’te geçirdikten sonra Celâlîlerin en tehlikelilerinden olan Kalenderoğlu üzerine yürüdü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kalenderoğlu’nun takibine kuvvet gönderdikten sonra, Sivas’a gelen Murad Paşa, Tavîl Ahmed’in kardeşi Meymûn’un, Kalenderoğlu’na iltihak etmek üzere 6000 eşkıya ile Tokat ve Karahisâr-ı Şarkî yoluyla Erzurum’a gittiğini haber aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Murad Paşa, bundan sonra gerekli asayiş tedbirlerini aldıktan sonra, İstanbul’a döndü (18 Aralık 1608) ![]() ![]() Sultan Birinci Ahmed Han, veziriâzam Kuyucu Murad Paşanın bu muvaffakiyetlerinden son derece memnun kalarak, kendisine iki hil’at ve bir murassa sorguç ihsan eyledi ![]() 15 Haziran 1609’da veziriâzam Kuyucu Murad Paşa, İran Seferi bahanesiyle Üsküdar’a geçerek otağını kurdu ![]() ![]() ![]() Murad Paşa, Üsküdar’a geçtikten sonra, Muslu Çavuş ve Yusuf Paşaya çeşitli vaatlerde bulunarak, okşayıcı mektuplar gönderdi ve onları İran seferine katılmaları için orduya davet etti ![]() ![]() ![]() On üç, on dört sene devam eden Celâlî eşkıyalığı dolayısıyla; Suriye, Irak ve Anadolu adeta elden çıkmış gibi bir vaziyete girmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Murad Paşa, yalnız Celâlîleri değil, onlarla uzak ve yakından temasları olan ve yataklık edenleri de öldürttü ![]() ![]() ![]() Murad Paşa; gayretli, dindar, üstün komutanlık, idarecilik, diplomatlık ve devletin çıkarlarını her şeyden üstün tutan bir şahsiyete sahipti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonraki yıllarda, Anadolu’da buna benzer kaynaşmalar ve isyanlar oldu ise de hiçbir zaman Kuyucu Murad Paşadan önceki genişliğe ulaşmadı ![]() Genç Osman’ın yeniçeriler tarafından öldürülmesinden sonra, Erzurum valisi Abaza Mehmed Paşa, 1622’den 1628’e kadar, yeniçerilere karşı intikam hissiyle hareket edip, çok kan dökülmesine sebep oldu ![]() ![]() ![]() Sultan Dördüncü Mehmed Han (1648-1687) zamanında, 1664’te sadrazamlığa getirilen Köprülü Mehmed Paşa'ya ve yeniçerilere karşı, sipahi zorbaları, Abaza Hasan Paşa'nın etrafında toplanarak isyan ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci Viyana Kuşatması (1683) sırasında, Anadolu’da Akkaş, Kara Mahmud, Yâdigâroğlu, Bölükbaşı ve Yeğen Osman gibi Celâlîler, Sivas ve Bolu çevresinde faaliyete geçtilerse de, zamanında ve yerinde alınan tedbirler sayesinde, başarılı olamadılar ![]() 1519’da başlayıp belirli aralıklarla yıllarca süren ve bilhassa 1596-1610 yılları arasında Anadolu’yu baştanbaşa saran Celâlî isyanlarının Osmanlı Devleti için, bellibaşlı sonuçları şunlardır: 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() ![]() 5 ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarCuma Selamlığı Osmanlı sultanlarının Cuma namazına gidişleri ve dönüşleri sırasında yapılan merasim ![]() İslâm devletlerinde Cuma namazının ictimaî ehemmiyeti pek büyüktü ![]() ![]() ![]() ![]() Padişahlar, Sultan İkinci Abdülhamid Han'a kadar, camilere, ata binerek giderlerdi ![]() ![]() Cuma selâmlığı merasiminde, askerî, mülkî ve ilmiye sınıfından pekçok kimse bulunur, her sınıf askerden meydana gelen birlikler, namazdan sonra padişahın önünde resmi geçitte bulunurlardı ![]() ![]() ![]() Selamlıklara bütün şehzadeler, bazı yâverler, tüfekçiler ve hünkâr çavuşları katılırdı ![]() ![]() ![]() ![]() Son devirde otuz üç sene padişahlık yapan Sultan Abdülhamid Hanın selamlıkları hiç aksatmadığını, camide dert ve sıkıntısı olanların arzuhallerini alıp, gerekeni yaptırdığını tarihî kaynaklar belirtmektedir ![]() ![]() ![]() Selâmlık resmini seyir için gelen halk, uzaklarda dururdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Padişahlar, selamlık merasimi için her hafta bir büyük camiye giderlerdi ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarCülus (Cülûs) Osmanlılarda, tahta çıkacak şehzadenin padişahlığının ilan edilmesi dolayısıyla yapılan merasim ![]() Bu merasim, Osmanlı Devleti töreleri arasında önemli bir yer tutmaktadır ![]() ![]() Osmanlılarda, saltanat sürmekte olan padişahın ölümü veya saltanattan hal’i üzerine yerine geçen padişahların cülûsları, merasimle yapılır ve hiç vakit geçirilmeden yeni padişaha hemen o gün biat olunurdu ![]() ![]() ![]() Padişahın tahtı Bâbüssaâde denilen Akağalar Kapısı önünde kurulurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biat merasimi, Mataracıbaşının biat edişine kadar devam ederdi ![]() ![]() ![]() Cülûs töreni, kılıç alayı ve türbe ziyaretleriyle tamamlanırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cülûs bahşişi: Cülûs bahşişi verme usulü, Osmanlılardan evvelki İslâm devletlerinde de vardı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bahşişten yalnız asker değil, büyük-küçük bütün memurlar istifade eder, sadrazam ve şeyhülislâma otuzar bin akçe verilirdi ![]() Osmanlı tarihinde ilk defa cülûs bahşişi, 1389 tarihinde Kosova sahrasında padişah seçilen Yıldırım Bayezid Han tarafından kapıkullarına verilmiş ve bu usul, Sultan Birinci Abdülhamid’in cülûsuna kadar devam etmiştir ![]() Cülûs bahşişi verilmesi, Fatih tarafından kanun hâline getirilmiş, Yavuz Sultan Selim Han da cülûs bahşişinde ödenecek paraları tespit etmiştir ![]() İlk zamanlarda padişahların bir ihsanı şeklinde olan cülûs bahşişi, sonraları padişahların bir lütfu olmaktan çıkmış ve bu bahşiş uğrunda bir hayli ihtilâller olmuştur ![]() Cülûs bahşişi dîvânı: Cülûs bahşişi verilmek üzere toplanan dîvân ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cülûs çıkması: Padişahların cülûsları münasebetiyle yapılan çıkmalar hakkında bir tabir ![]() ![]() ![]() Cülûs tebliği: Yeni padişahın Osmanlı tahtına geçtiğini, münasebette bulunulan devletlerin hükümdarlarına gönderilen elçilerle bildirmektir ![]() ![]() Bu tebliğ üzerine yeni padişahı tebrik etmek üzere İstanbul’a gelen elçiler, padişah tarafından özel bir törenle kabul edilirdi ![]() Yeni padişahın tahta geçtiği, Osmanlı tebaasına fermanla duyurulur ve hutbenin yeni hükümdar adına okunması bildirildiği gibi, devlet içindeki il darphanelerine gönderilen başka bir hükm-i şerîf ile de, paranın yeni hükümdar adına basılması bildirilirdi ![]() ![]() Cülûsiyye: Padişahların saltanat tahtına çıkmaları münasebetiyle söylenmiş manzume veyahut yazılmış makaleler ![]() ![]() ![]() Sultan Osman için Nef’î’nin yazdığı cülûsiyyeden bir beyt şöyledir: Şehinşâh-ı adâlet-pîşe Osmân Hân-ı Sânî kim Vücûduyla hayât-ı tâze buldu mülk-i Osmânî |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarÇektiri Osmanlı deniz kuvvetlerinde kürekle hareket eden gemilere umumî olarak verilen isim ![]() Bu gemiler, kürek sayısına göre özel isim alırlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnce donanmanın dışında bulunan büyük boy gemiler de donanma-ı hümâyûnu meydana getirirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() On yedinci asırda Osmanlı donanması, 40 kadırga, 6 mavna, 20 bey gemisinden müteşekkildi ve bu gemilerde 10 ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarÇelebi Türklerde muhtelif sanat ve meslek sahiplerine sembol olmuş bir tabir ![]() Lehçe-i Osmâniye’de; okuma bilen, okumuş, nâzik manâları verilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlılar'da padişahların erkek çocuklarına evvelce “bey”, sonra “çelebi” unvanı verilmiş, daha sonra erkek kız ayrılmadan “sultan” tabiri, müştereken kullanılmıştır ![]() Çelebi, Türkçe'de kibar, centilmen manâsını ifade ediyordu ![]() ![]() Osmanlı yazı lisanında, 17 ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarÇevgan (Çevgân) Eski bir Türk oyunu ![]() ![]() ![]() ![]() Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde bildirdiğine göre, Osmanlı Türklerinde de oynanırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mehterhâne takımlarında kullanılan çatal başlıklı ve etrafı zincir ve çıngıraklarla donatılmış saplı âletlere de çevgân adı verilirdi ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarÇırağan Vakası Sultan İkinci Abdülhamid Hanı tahttan indirip, Sultan Beşinci Murad’ı tekrar tahta geçirmek için yapılan baskın ![]() Sultan Abdülaziz Han zamanında Yeni Osmanlılar cemiyetine giren Ali Suâvî, uzun bir müddet yurt dışında kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Silah sesleri, Yıldız Sarayından duyulunca Sultan Abdülhamid Han, Çırağan Sarayına asker sevk etti ve Sultan Murad’ın kılına dokunulmamasını emretti ![]() ![]() ![]() Ali Suâvî’nin yalısında bulunan defter ve vesikalar, İngiliz olan hanımı tarafından yakıldığından, cemiyetine, hükümet adamlarından kimlerin üye olduğu anlaşılamadı ![]() ![]() Basit gibi görünen bu küçük ihtilâl teşebbüsü, haklı olarak Sultan Abdülhamid’i sıkı emniyet tedbirleri almaya sevk etti ![]() ![]() ![]() Ali Süâvî’nin başarısızlıkla sona eren bu isyanından kısa bir süre sonra, ikinci bir Çırağan hadisesi daha meydana geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kleanti, Sultan Murad’la Çırağan Sarayında görüştü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Komite, bu planını gerçekleştirmek için müsait bir zaman beklerken, Birinci Çırağan Vakası meydana geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birinci ve İkinci Çırağan vakalarında ortak noktalar mevcuttu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarÇini ve Çinicilik Çinicilik pek eski olup, tarih bakımından ta Asurlular zamanına varan bir doğu sanatıdır ![]() ![]() ![]() Orta Asya’dan itibaren asırlar boyu âbideleşen Müslüman-Türk sanat eserlerinin tezyinatında, güzel sanatların çeşitli dallarından faydalanılmış, bu arada çini ve çinicilik sanatının şaheser örnekleri sergilenmiştir ![]() Türklerde çinicilik: İlk olarak Türkler, Orta Asya’da çini imal etmişlerdir ![]() ![]() ![]() Orta Asya’daki Hunlar, Karahanlılar, Uygurlar, Gazneliler, çini ve seramik sanatını kitabelerde ve binalarda yapı malzemesi olarak kullanmışlardır ![]() ![]() ![]() Türk Boyları, yapmış oldukları eserlerde, cephe kaplaması olarak, sırlı tuğlayı kullanmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk gelişmiş Türk çinisi örnekleri, 13 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı çini sanatının şahane üslubu, Bursa’da Yeşil Cami ve türbe ile başlar (1421-24) ![]() ![]() ![]() On dört ve on beşinci yüzyılda yapılan en büyük kısmı mavi ve beyaz renkte olan Kütahya çinileri ile ilk “Haliç çinisi” mamullerine, Bursa’da Sultan Mustafa Türbesi, Yeşil Türbe ve Cem Sultan Türbesi ile Edirne’de İkinci Murad Camiinde rastlanır ![]() On altıncı yüzyılda ise sırlı ve renkli duvar çinilerine rastlanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() 1550’li yıllardan sonra renkli çini tekniği terkedilmiş ve çini sanatında sıraltı tekniği hakim olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() On altıncı yüzyıl, Osmanlı çinicilik sanatının en yüksek seviyeye eriştiği devredir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul’da Tekfur Sarayında 1725’ten sonra bir çini atölyesi kurulmuş ve Sultan Ahmed Çeşmesi ile Hekimoğlu Ali Paşa Camii bu çinilerle süslenmiştir ![]() ![]() ![]() İslâm seramiklerinin önemli bir merkezi, 833-884 tarihlerinde kurulan Samarra şehridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne yazık ki, bu çok değerli güzel sanat dalı, 17 ![]() ![]() Muhteşem devirler yaşayan Türk çinicilik sanatı, eski gücünden çok şey kaybetmiş olmasına rağmen, bugün de hayatiyetini sürdürme gayreti içerisindedir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarÇorbacı Kapıkulu ocaklarına eleman yetiştiren 31 bölüklü acemi ocağı ile Osmanlı ordusunun piyade (yaya) askerini teşkil eden bölük zâbitlerinin unvanı ![]() Cemaat denilen yeniçeri ortası çorbacılarına “yayabaşı” veya “serpiyâdegân” denildiği gibi, bölük denilen ağa bölükleri çorbacılarına “bölükbaşı” ismi de verilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Yaya bölük komutanı olmalarına rağmen atları vardı ![]() ![]() Yeniçerilerin, İkinci Mahmud Han zamanında kaldırılmasından sonra, “çorbacı” yerine “ortaağası” tabiri kullanılmıştır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#27 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarÇuhadar Osmanlı Devleti'nde sarayın büyük memurlarından ve padişahların hizmetlerinde bulunanlardan birine verilen ad ![]() Çuhadan yapılmış bir elbise giydikleri için bu adla anılmışlardır ![]() ![]() ![]() Çuhadar ağa unvanına sahip olan kimse, padişahın hizmetinde bulunup, ona en yakın dört ağadan biri olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca padişahın bayramda camiye gidişlerinde ve merasimlerde halka para saçardı ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#28 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarDalkılıç (Serdengeçti) Osmanlı Devleti'nde muhasara edilen kaleye girmek veya düşman ordusu içine dalmak için fedaî yazılan asker ![]() Bunlara “serdengeçti” de denirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşatması uzayan kalelere, serdengeçtiler, gece merdiven kurarak yalın kılıç içeri girerler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeniçerilerin bozulmasıyla serdengeçtiler de eski ehemmiyetini kaybettiler, ocak kaldırılınca, “dalkılıç” “serdengeçti” de kendiliğinden kalkmış oldu ![]() Özlüyorum Malazgirt, Niğbolu ve Kosova’yı Şimşek nallı rüzgâr atlar üstünde, Dalkılıçlar biçerken ovayı ![]() ![]() ![]() Yaşasaydım aaah öyle bir günde! |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#29 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarDevşirme Saray hizmetleriyle, Bostancı Ocağı ve Yeniçeri Ocağında istihdam edilmek üzere Osmanlı Devleti'nin Hıristiyan halkından topladığı çocuklara verilen isim ![]() Orhan Gâzi devrinde, yalnız Türklerden teşkil edilen Osmanlı ordusunun kâfi gelmemesiyle, harpte ele geçirilen güçlü ve kuvvetli esirlerden faydalanma yoluna gidilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Acemi Ocağı teşkilâtı daha sonraları ihtiyaç nispetinde genişletildi ve yeni kanunlarla, daha mükemmel bir hâle kondu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devşirme işiyle birinci derecede Yeniçeri Ağası alâkadardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devşirme memuru, vazifesinde tamamen serbestti ![]() ![]() ![]() ![]() Kanun üzere, Hıristiyan çocukların en asil olanları seçilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devşirilen çocuklar, yüzer, yüz ellişer, iki yüz veya daha fazla gruplar hâlinde, muhafızların nezaretleri altında hükümet merkezine sevk edilirlerdi ![]() ![]() ![]() Devşirme Kanunu, bilhassa 17 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Tarihinde Bilinmeyen Kavramlar |
![]() |
![]() |
#30 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Tarihinde Bilinmeyen KavramlarDonanma (Eğlence, Şenlik) Osmanlı Devleti'nde mübarek günlerde, bayramlarda, Osmanlı ordularının zafer dönüşlerinde, padişahların çocuklarının doğumlarında ve düğünlerde yapılan şenlik ve gösterilere verilen isim ![]() Düğün ve sünnet düğünleri dolayısıyla yapılan şenlik ve gösterilere “Sûr-i Hümâyûn” adı veriliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu şenliklere, yabancı devlet adamları, büyükelçiler de davet edilirlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Donanma şenliklerini düzenlemekle görevli memura, “Donanma Muhtesibi” denilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Donanmalar, padişahların fermanıyla ilan ve tespit edildikten sonra, fermanın sadrazamın otağına gelmesiyle birlikte başlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() On dokuzuncu asırda (1843) İstanbul’da bulunan tanınmış Fransız edibi Gerard de Nerval, o yılın Ramazanının birinci gününde gördüğü sevinç ve şenlikleri hayranlıkla dile getirmeye çalışmış, İstanbul’un temizlik ve zarafetine, halkının nezaketine, burada tattığı huzur ve saadete hayran kalmıştı ![]() ![]() 1858 yılında, Sultan Abdülmecid Han, dört şehzadesini birden sünnet ettirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fransızlar, böyle şenliklere “Fete Imperial” adını verirlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() Bu donanmalar sırasında, Osmanlı toplumunun kuruluşları, bütün sanat erbabı, yeni hamleler kaydederlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|