![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerUlubatli Hasan 29 Mayıs 1453 günü Konstantiniyye önlerindeki İslâm ordusunda büyük bir hazırlık göze çarpıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ulubatlı Hasan adlı bu yiğit Bursa Karacabey'deki Ulubat gölünün kuzeybatı kıyısının yakınında bulunan Ulubat köyünde dünyaya gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük hücum'un yapılacağı gün en ön safta vuruşacağı için çocuklar gibi seviniyordu ![]() ![]() ![]() Nihayet beklenilen an gelip çatmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vur pençe-i Alî'deki şemşîr aşkına Gülbangi asmanı tutan pir aşkına Ey leşker-i müfettihü'l-ebvâb vur bugün Feth-î mübîni zâmin o tebşir aşkına Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-î hilâl içün Gelmiş bu şehsüvâr-ı cihangir aşkına Düşsün çelengi Rûm'un eğilsün ser-î Firenk Vur Türk'ü gönderen yed-i takdir aşkına Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar Fecr-i hücum içindeki Tekbîr aşkına Ulubatlı'nın şimşek gibi çakan kılıcından ürken düşman askerleri uzaktan ok yağdırmaya başlamışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() bir tebessümle ruhunu Rahman'a teslim etmişti ![]() ![]() Çok genç yaşta şehitlik rütbesini kazanan Ulubatlı Hasan'ın vücuduna 27 ok saplanmıştı ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerYavuz Sultan Selim Hayatını; İslama, Müslümanların birliğine ve dirliğine vakfeden Yavuz Sultan Selim, tarihimizin şanına şan katmış büyüklerimizdendir ![]() Yavuz Selim, Şehzadeliğinden itibaren Devlet meselelerine el atmış, bütün mevcudiyetiyle İttihad-ı İslâm (İslam birliği) için çalışmıştır ![]() ![]() ![]() Tarihlerin kaydettiği büyük cihangirlerden olan Yavuz Selim, aynı zamanda san'atkârdı ![]() "Milletimde ihtilâf ü tefrika endişesi Kûşe-i kabrimde hatta bî karar eyler beni; İttihadken savlet-i a'dayı defa çaremiz, İttihad etmezse millet, dağdâr eyler beni" Milletinin ihtilafı karşısında mezarında bile rahat edemiyeceğini söyleyen Yavuz, bütün hayatı boyunca İslam Âleminin İttihadı için "İla-yı kelimetullah" için çalışmıştır ![]() ![]() 1470'te babası II ![]() ![]() Babası padişah olunca Şehzade Selim'i Trabzon sancak beyliğine atadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birlik yolunda ![]() ![]() ![]() Tahta oturuşundan 22 Eylül 1520'de vefatına kadar, 8 yıl içerisinde zaferden zafere koşan bu şanlı padişah, Devlet sınırları dahilindeki ve haricindeki ayrılığın kökünü kazıyarak "İTTİHAD"ı sağlamaya muvaffak olmuştur ![]() İlk olarak Devlet sınırları dahilindeki kargaşalığı halleden Yavuz Selim daha sonra devletin doğu hududundaki, fitne kaynağı İran üzerine yürümüş, 23 Ağustos 1514'te Şah İsmail'i Çaldıran'da perişan ederek, bu hile kaynağına kuvvetli bir şamar vurmuştur ![]() Daha sonra İslâm âlemi ve İslâm âleminin bayraktarlığını yapan Osmanlı devletine karşı düşmanca tavır izleyen Memlüklüler üzerine yürüyen Yavuz, 24 Ağustos 1516'da Mercidabık ve 22 Ocak 1517'de Ridaniye zaferiyle bu devlete son vererek Müslümanlar arasındaki bir sınırı daha ortadan kaldırmıştır ![]() 29 Ocak 1516'da son Abbasi halifesi III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mukaddes Beldeler; Mekke, Medine ve Kudüs'ü Devletin sınırlarına dahil eden Yavuz Selim kendi tabiriyle "Hâdimü'l Haremeyni'ş-şerîfeyn" sıfatını da almıştır ![]() İçerisinde Peygamber Efendimizin Hırka-i şerifi, kılıcı ve diğer eşyalan bulunan "Mukaddes Emanetleri" de, "Halife-i Müslimîn" sıfatıyla alarak İstanbul'a getirmiştir ![]() daha sonra Topkapı sarayında hususi yerine yerleştirilmesi esnasında gösterdiği hassasiyet dikkate şayandır ![]() Yavuz Sultan Selim, "Emanât-ı Mukaddese" nin Mısırdan İstanbul'a nakli esnasında yol boyu durmaksızın Kur'an-ı Kerim okutmuş, daha sonra Topkapı sarayında, bu mukaddes emanetler için "Hırka-i Saadet" dairesini yaptırmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Yavuz Selim; Hususu hayatındaki sade giyimi ve yaşayışıyle, âlimlere gösterdiği hürmet ve onlara verdiği değerle, İslama bağlılığıyla, Vatanının bekası, milletinin saadeti için çalışmasıyla, harp meydanlarındaki cihangirce davranışlarıyla, usta kumandanlığıyla, ilmiyle, faziletiyle kendinden sonraki nesillere örnek olmuş şanlı büyüğümüzdür ![]() O'nu harp meydanlannda en ön saflarda, yalınnılıç harbederken görür gibi olur, heyecandan titreriz ![]() "Ehl-ü ıyâl" kaydünde olanlara desturdur, gerü karularunun yanıma getsünler! Biz buraya gerü dönmek içün gelmedük! Rahat isteyen bu yola yaraşmaz! Bizi isteyüp yolumuzda can ve baş fidâ idecek yiğitler ölümden havfitmez ![]() ![]() Âlime hürmet ederdi Cenk meydanlarının bu namlı cengâverini âlimler yanında halim selim görmekteyiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlme âşık Yavuz Selim, âlimlere de son derece kıymet vermiştir ![]() ![]() ![]() Herhangi bir hususta karar vermeden önce iyice düşünen, ehil kişilere danışan karar verdikten sonra ne pahasına olursa olsun karan tahakkuk ettirmek için çalışan azim sahibi bir padişahtır ![]() Sefere çıkmadan önce, sefere çıkacağı ülkeler hakkında geniş çapta araştırma yaptırması kendisine büyük zaferler kazandırmıştır ![]() ![]() Yavuz Sultan Selim 8 yıllık idaresi esnasında devletin hudutlarını Asya, Avrupa ve Afrika'da binlerce kilometrekare genişletmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm âleminde birliği temin ettikten sonra, Batıya yönelen Yavuz'un Avrupa üzerine çıktığı sefer-i Hümayun esnasında sırtından çıkan "Şirpençe" çıbanı yüzünden hastalanmış ve Çorlu ile Uğraş nahiyesi arasındaki Sırt köyünde Beka âlemine göçmüştür ![]() Son ânı Vefatından önceki hali, bu şanlı padişahın şahsiyyetini gösteren canlı bir misaldir ![]() ![]() ![]() Son nefesinden önce Hasan Can'ın "Cenab-ı Hakk'la birlikte olmak anının geldiğini" söylemesi üzerine: "Bizi kiminle bilürdün" sözü Yavuz'u fazla tafsilata lüzum kalmadan tanıtan veciz bir cümledir ![]() ![]() ![]() Vefatını müteakip, şimdiki Yavuz Selim semtinde, Yavuz Selim Camii bahçesinde Kanûnî'nin yaptırdığı türbeye defnedilmiştir ![]() Bu şanlı büyüğümüzü hürmetle yâdedip Cenab-ı Hak'tan rahmet dilerken mevzuu Yahya Kemal'in 16 ![]() ![]() Bir gün çalındı nevbet-i takdir rıhlete Ukbâda yol göründü Huda'dan bu davete Doldukça doldu gözleri eşk-î firak ile Kudretlü pâdişâh veda etti millete Tevhîd maksadıyle geçirmişti ömrünü Refetti ermegaanını dergâh-ı vahdete Ray âtı gölgesinde fedâ-yı hayât eden Ervaha pişdar olarak girdi cennete Yekser riyâz-ı huld-i berin oldu cilvegâh Her cenkten getirdiği binlerce râyete Dîdâr-ı Fahr-ı Âlem'i görmekti gaayesi Gark-ı huşu' çıktı huzûr-ı Risâlete Alnında öptü fahrederek Fahr-ı Kâinat Şâbâş sundu sarfedilen bunca himmete Dîvân-ı Hak'da mağfiret-i Kirdigâr'dan Şâyeste gördü cürm ü günâhın şefaate Dür olmasıyle böyle büyük pâdişâhdan Garkoldu nâs mâtem-i bî-hadd ü gaayete Yer yer misâl-i bîd-i hazân oldu tuğlar Sultan Selim'e girye-künân oldu tuğlar |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerBarbaros Hayreddin Paşa Barbaros Hayreddin Paşa; 16 ![]() ![]() Akdenizi bir Müslüman gölü haline getiren, Haçlı Avrupayı titreten bu şanlı kumandanın hayatı zaferlerle doludur ![]() ![]() ![]() Asıl adı Hızır olan Barbaros Hayreddin Paşa, Fatih'in ordusunda tımarlı sipahi olan Nurullah Yakup Ağa'nın oğludur ![]() Barbaros Hayreddin Paşa'nın dedesi Abdullah Ağa da tanınmış tımarlı sipahilerdendir ![]() ![]() Dört cengaver kardeş Barbaros'un babası Nurullah Yakup Ağa, Fatih'in kumanda ettiği orduyla birlikte 1462'deki Midilli'nin fethine iştirak etmiş, fetihten sonra gösterdiği fedakârlıktan dolayı adanın Bonova köyü kendisine tımar olarak verilmiştir ![]() ![]() Nurullah Yakup Ağa, evladlarının tahsiline büyük ehemmiyet vermiştir ![]() ![]() ![]() Bu dört cengaver kardeşten üçü, İlyas, Oruç, İshak Reisler şehâdet şerbetini içmişlerdir ![]() ![]() ![]() İlyas Reis, ağabeyi Oruç Reisle birlikte Trablus Şam'a gitmek üzere Midilliden ayrıldığında Rodos'un Saint - Jean şövalyelerinin büyük harp gemileri tarafından yolları kesilmiştir, çarpışmada İlyas reis şehid, Oruç reis esir düşmüştür ![]() İshak Reis; Cezayir'de Kalelerin Kalesi mânasına gelen Kal'atü'l Kılâ'yı İspanyollara karşı kahramanca müdafaa etmiş, son nefesine kadar kılıcını elinden bırakmamış, vuruşa vuruşa şehid olmuştur ![]() Oruç Reis; (10 Ekim 1518'de) İspanyollar tarafından şehid edilmiştir ![]() ![]() Barbaros kardeşlerin bu şehâdetlerinden sonra kardeşleri Hızır, şehitlerin gözlerini arkada koymamıştır ![]() Deniz üstünde yürürüz, Düşmanı arar buluruz, Öcümüz komaz alırız, Bize Hayreddinli derler ![]() diyerek Akdeniz'i bir uçtan bir uca geçip önlerine çıkan düşmanı perişan etmişlerdir ![]() ![]() ![]() Oruç'un şehadetine kadar Ağabeyi ile birlikte küffara karşı mücadele veren Barbaros Hayreddin Paşa, daha sonra tek başına Akdeniz'de dolaşmaya başlamıştır ![]() Hayatı zaferlerle geçti 1473'te dünyaya gelen Hayreddin Paşa'nın hayatı zaferlerle doludur demiştik ![]() ![]() ![]() ![]() 1512'de ağabeyi Oruç'la birlikte Cenevizliler'in elindeki Cecel'i fethetmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Cezayir'i fetheden Barbaros kardeşler, bütün Kuzey Afrika'yı fethetmeyi gaye edinmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun için Yavuz Sultan Selim'e çeşitli zamanlarda defalarca elçi gönderirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros Hayreddin reis daha sonra 1517'de Hacı Hüseyin Reis'i Yavuz'a gönderir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yavuz Barbaros Hayreddin Reisin isteklerini kabul etmiş, Yeniçeri kuvveti ile toplar göndermiş ve Anadolu'dan dilediği kadar asker toplaması izninin yanı sıra «Cezayir Beylerbeyi» unvanını vermiştir ![]() Artık Barbaros Hayreddin Paşa, Akdeniz'de Osmanlı devletini temsil etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros'un oğulları Bunlardan, Barbaros'un oğlu ile manevî oğlu Hasan Reisler Cezayir Beylerbeyliği yapmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 23 Ağustos 1519 ile 1520 baharında üst üste Cezayir'i ele geçirmek için saldıran İspanyollar, Hayreddin Paşa kumandasındaki kuvvetler tarafından bozguna uğratılmıştır ![]() ![]() Bu parlak zaferlerden sonra Kanunî Barbaros'u İstanbul'a davet eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros'a Kaptan-ı Derya'lık verilecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Donanmaya çok ehemmiyet verdi Barbaros'un birkaç ay içerisinde, sadece İstanbul'daki tersanelerde 61 Harp gemisi inşa ettirmesi, donanmanın gücünü gösteren müşahhas bir örnektir ![]() Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa kumandasındaki Osmanlı Donanması denize açılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa, İtalya (Venedik) üzerine sefer-i Hümâyûna iştirak etmiştir ![]() ![]() 1537'de Kiklad Adalannı fetheden Barbaros, Akdeniz'in yanı sıra Ege'yi de düşmandan temizlemiş ve Venediklileri Ege'den kovmuştur ![]() Barbaros'un kumandanlığında kazanılan Preveze Zaferi, Dünya Deniz Harp tarihine geçmiş, bütün Dünyaya Osmanlı hakimiyetini bir kez daha duyurmuş ve Akdeniz'in tamamen bir Müslüman gölü olduğunu düşmanlara da kabul ettirmiştir ![]() ![]() ![]() İspanya, Almanya, Venedik, Portekiz, Ceneviz, Papalık, Floransa, Malta donanmalarından kurulu 600'den fazla gemiden müteşekkil Haçlı donanmasını 28 Eylül 1538'de Preveze'de bozguna uğratan Donanmayı Hümâyûna kumandanlık eden Kaptan-ı Derya Hayreddin Paşa, bu mücadelesiyle şanlı tarihimize parlak bir sayfa daha ilave etmiştir ![]() Zaferler birbirini takip eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünyanın en büyük devleti, kendilerinden yardım isteyenlerin yardımına koşmaktan geri durmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros Mayıs 1543'te Donanma ile İstanbul'dan ayrılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros Hayreddin Paşa daha sonra İstanbul'a dönmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Asırlar boyu, sefere çıkan donanmalar Barbaros'un türbesi önünden hareket etmiş ve türbe önünden geçerken top atışlarıyla O'nu selâmlamışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu şanlı büyüğümüzü tekrar hatırlarken ruhu şad olsun diyor ve yazımızı Beşiktaş önünden atılan her top sesleriyle hatırladığımız Yahya Kemal'in beyitleriyle noktalıyoruz ![]() ![]() ![]() Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor? Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor! Adalardan mı? Tunus'dan mı, Cezayir'den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor; O mübarek gemiler hangi seferden geliyor? |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerKanuni Sultan Süleyman On altınca asır, tarihimizin en parlak devresi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karadeniz'in şirin vilayetlerinden ve Osmanlı Devleti sancaklarından Trabzon'da 6 Kasım 1494'te dünyaya gelen küçük yavruya isim düşünülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şehzade Süleyman henüz küçük yaşlanndan itibaren şanlı pederinin bırakacağı muazzam Devletin becerikli idarecisi olacak şekilde yetiştirilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şehzade Süleyman dedesi III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yavuz Sultan Selim'in padişahlığı esnasında; Şehzade Süleyman padişah'ın payitahtta bulunmadığı sıralar babasına vekalet etmiş, daha sonra Saruhan sancak beyliği vazifesi ile Manisa'ya gönderilmiştir ![]() Tahta oturuşu ve sonrası Yavuz'un 22 Eylül 1520'de vefatı üzerine Şehzade Süleyman 30 Eylül 1520'de Osmanlı tahtına oturmuştur ![]() ![]() ![]() Kanunî, 7 Eylül 1566'da vefatına kadar 13 "Sefer-i Hümâyûn'a" çıkmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() en mühimmi Sakız olmak üzere çeşitli Venedik ve Ceneviz sömürgelerini ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devleti Kanuni devrinde adaletiyle, idaresiyle, iktisadi faaliyetleriyle, ilim, kültür, san'at faaliyetleriyle bütün dünyaya örnek olmuştur ![]() Kanuni rahat döşeğinde ölümü hazmedememiş, Hakkın emanetini harp meydanında teslim etmek istemiş ve öyle de olmuştur ![]() ![]() ![]() Kanuni harp sanatındaki mahareti yanında, san'atkarlığıyla da tanınır ![]() ![]() ![]() ![]() Bir şiirinde şöyle der: "Halk içinde mü'teber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi Saltanat dedikleri ancak cihan gavgaasıdır Olmaya baht-u saadet dünyada vahdet gibi" Hak için, "İla-yi kelimetullah" için çalıştığını hareketleriyle gösterdiği gibi, fikrini "Muhibbi" mahlasıyla yazdığı şiirlerinde sık sık işlediğini görmekteyiz ![]() "Allah Allah diyelim, sancak-ı şahı çekelim, Yürüyüp her yandan Şark'a sipahi çekelim İki yerden kuşanalım yine gayret kuşağın, Bulaşıp toz ile toprağa bu rahı çekelim, Payimal eyliyelim kişverini sürhserin, Gözüne sürme deyu dûd-ı siyahı çekelim ![]() Bize farz olmuş iken olmamız İslâm'a zahir Nice bir oturalım bunca günahı çekelim! Umarım rehber ola bize Ebübekr ü Ömer Ey Muhibbi, yürüyüp Şark'a sipahi çekelim!" Bu büyük hükümdarın devrinde yüzlerce büyük şahsiyetler yetişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şair Padişahlardan Kanûnî'nin meşhur Beyti: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi İlme ve buna bağlı olarak âlimlere ve san'atkarlara büyük değer veren Kanuni Devrinde Osmanlı sınırları yüzlerce san'at eserleriyle süslenmiş, yüzlerce eser yazılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şan ve şerefle dolu bir devri ve Hak âşığı şanlı hünkan anlatmaya ciltler dolusu yazılar yetmez ![]() ![]() Kanuni hastalığı esnasıda Ebussuud efendiye bir sandık teslim ederek vefatında bu sandıkla gömülmesini vasiyyet etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kanuni için ağlayanlardan birisi de şair Baki'dir ![]() ![]() Şöyle diyor Baki şanlı hünkar için: "Dest-i fenada merg-i hevâ durmayıp döner Tiğın Huda yolunda sebil etti canları Şemşîr gibi rûy-ı zemine taraf taraf Saldın demir kuşaklı cihan pehlivanları Aldın hezâr bütkedeyi mescid eğledin Nâkus yerlerinde okuttun ezanları Âhir çalındı kûs-ı rahîl ettin irtihâl Evvel konağın oldu cinân büstanları Minnet Hudâya iki cihanda kılup saîd Nâm-ı şerifin eyliye hem gazi hem şehid" |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerMimar Sinan Mimar Sinan deyince, ihtişamlı bir devre haşmetli eserlerle mühür basan, mimarî sahasında en mükemmel eserleri bizlere hediye eden koca ustayı hatırlarız hemen ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bereketli bir ömürde meydana getirdiği mimari değerleri büyük 366 eserle; aynı zamanda azim ve gayretle çalışmanın karşılıksız kalmayacağını, böyle yüzlerce eserle neticeleneceğini fiilen göstermiş, gelecek nesle örnek olmuş bir büyüğümüzdür ![]() 1490 yılında Kayseri'nin Ağırnas köyünde dünyaya gelen Sinan'ı, Osmanlı devletinin dört kıtada at oynattığı bir devirde ve cihangir iki padişahın maiyyetinde görmekteyiz ![]() ![]() ![]() ![]() Devamlı ilimle meşgul oldu Sinan henüz yirmi iki yaşındayken, 1512 yılında Kayseri'den devşirme olarak İstanbul'a getirilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğudan batıya, kuzeyden güneye binlerce kilometrelik mesafeleri fetih ordularıyla birlikte kateden Sinan, her defasında değişik yerler görmüş, aktif hizmetlerde bulunmuş, padişahların takdirini kazanmıştır ![]() Yavuz Sultan Selim devrinde, 1514'te İran ve 1517'de Mısır seferine iştirak etmiş, İran'da Büyük Selçuklular devrinde başlayan kubbe mimarisini, Mısır'da Memlükler'den kalma eserlerdeki renkli taş kaplama ve kakmaları yakından görmüştür ![]() Kanunî Sultan Süleyman devrinde Belgrad (1521) ve Rodos (1522) seferlerine katılarak atlı sekban, 1526'da Mohaç savaşına girdikten sonra acemioğlanlar yayabaşılığına, daha sonra da kapı yayabaşılığına yükselmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ordunun geçtiği yollarda, köprü, yol, kanal gibi çeşitli yapı işlerinde gösterdiği muvaffakiyet Padişahın dikkatini çekmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Göstermiş olduğu bu muvaffakiyetlerle 1536'da «reis-i mimarân-ı dergâh-ı âli» rütbesini almış, vefatına kadar mimarbaşı olarak vazife yapmıştır ![]() Eserleri üç kıtaya yayıldı Üç kıtaya yayılan devletin hemen her köşesinde onun eserlerine rastlanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu san'at değeri yüksek ve eşsiz eserler içerisinde üç tanesi en çok dikkatleri çekmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul'un görkemli yapılarından Süleymaniye için Yahya Kemal hislerini şu şekilde manzumeleştirmiş: Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı Adamış sevdiği Allahına bir böyle yapı ![]() En güzel mabedi olsun diye en son dinin Budur öz şekli hayâl ettiği mimarînin ![]() Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi, Seçmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsi tepeyi Taşımış harcını gazileri, serdarıyle, Taşı yenmiş nice bin işçisi, mimariyle ![]() Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne, Uhrevi bir kapı açmış buradan gökyüzüne Tâ ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları ![]() ![]() ![]() Mimar Sinan'ın eserlerinde her şey yerli yerindedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dine hücum edenlere sed oldu Mimar Sinan eserlerinde dış görünüş yanında içi de ihmal etmemiş, bilhassa camileri; çinilerle hat sanatının en güzel örnekleri ile donatmıştır ![]() ![]() ![]() Eserlerinde, işçilerle birlikte çalışan, taş taşıyan, harç karan Sinan, mütevâzi, cömert bir insan ve Rabbinin gösterdiği yolda yürüyen bir mü'mindi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mimar Sinan'ın eserleri, ilmi teşvik eden son dine hücum eden iftiracıların önünde bir sed, bir kaledir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 9 Nisan 1588'de İstanbul'da fâni hayata gözlerini yuman Mimar Sinan geride dünya malı olarak tek çöp dahi bırakmamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerFuzûli Kültür ve Medeniyet hazinemize eşsiz eserler armağan eden sanatkârlarımızdan birisi de Fuzulî'dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fuzûlî'nin Şiir san'atına kabiliyeti küçük yaşlarından itibaren belli olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kısaca hayatına göz atalım: Fuzûlî'nin doğum tarihi hakkında kesin bir rakam söylenememekle birlikte 1480 tarihi civarında Kerbelâ'da dünyaya gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Asıl adı Mehmed olan Fuzûlî ilk tahsilini babasının eğitim halkasında yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kısa zamanda ilim, irfan vadisinde hayli mesafe olan Fuzulî şiire olan kabiliyetiyle, tahsil ettiği ilimleri edebiyatın bu zorlu dalında işlemeye başladığında, devrinin bütün mühim ilimlerini kazanmış hüviyete sahip bulunmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fuzûlî'nin verdiği eserlerle şöhreti Irak ve İran'dan taşarak Osmanlı topraklarına kadar yayılmıştır ![]() ![]() "Geldi burc-ı evliyaya Pâdişâh-ı nâmdâr" diyen Fuzulî, "Kasîde-i der tavsîf-i Bağdad ve medhi Sultan Süleyman" eserinin bu mısrayla aynı zamanda Bağdad'ın fethi olan H ![]() ![]() Bağdad'ın fethinden sonra Osmanlı tâbiiyetine giren Fuzûlî'ye Kanunî Sultan Süleyman yakın alâka göstermiş ve maddî bakımdan oldukça fakir olan Fuzûli'ye vakıf gelirlerinden günde 9 akçalık bir tahsilat bağlatmıştır ![]() 1556 yılında Kerbelâ'da vefat ettiğinde ismi 3 kıtaya yayılmış bir şöhrete sahip bulunmaktaydı ![]() ![]() ![]() Fikirleri-şahsiyeti Aklî ve naklî bütün İslâm ilimlerinde geniş malumata sahip Fuzulî, istikrarlı bir İslâmî fikrî yapısı yanında, daha ziyade hissiyatıyla şöhret bulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Hak âşığı Fuzulî, cismanî aşktan İlahî aşka yönelen Mecnun gibi kâinattaki bütün mahlukata karşı, Cenab-ı Hakk'ın kudretinin birer tecellileri olması sebebiyle, san'atların san'atkâr-ı hakikisine olan aşkını dile getirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Mende Mecnun'dan füzûn (fazla) âşıklık isti'dadı var ![]() Âşık-ı sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var ![]() Fuzulî İlahî aşkın hasretlisidir ![]() ![]() "Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl aşna beni Bir dem belâ-yı âşkdan etme cüda beni" der ![]() ![]() ![]() Gönlü aşk ateşiyle tutuşan Fuzûlî bu aşkı gizlemeye tahammül gösterememekte, güç yetirememekte ve bülbül gibi feryâd etmektedir ![]() "Şeb-i hicran yanar canım döker kan çeşm-i giryânım Uyarır halkı efganım kara bahtım uyanmaz mı ![]() ![]() ![]() Fuzûli rind-i şeydâdır hemîşe (dâima) halka rüsvâdır Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı" Fuzûlî İlâhî aşkı açıklamasından kendisi de hoşnud değildir ![]() Şöyle der: Ah ü feryadın Fuzûli incidübdür âlemi Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedür" der ![]() ![]() Fuzulî Münacaatlarıyla Cenab-ı Hakka yalvarırken, Na'tlarıyla da "Hatemü'l Enbiya'ya" karşı muhabbetini dile getirmektedir ![]() Yâ Habib-Allah Yâ Hayrel-beşer müştâkınem Eyle kim leb-i teşneler yanub diled, hemvâre su Sensin ol bahr-i keramet kim şeb-i mi'râcda Şebnem-i feyzin yitürmüş sabit ü seyyare sû beyitlerinde olduğu gibi yanık bir ifadeyle hislerini terennüm eder ![]() Dest bûs-ı arzusuyla ölürsem dostlar Göze ilk toprağım sunun ânınla yâre su Serv-i serkeşlik kılur kamer-i niyazından meğer Dâmenin duta ayağına düşe yalvâre su Tıynet-i pâkine rûşen kılmış ehl-i âleme İktida kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtara su Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nur Dönmez ol dergâhdan ger olsa pare pare su Zikr-i nâ'tın virdini derman bilür ehl-i hata Eyle kim def-i humar içün içer miyhvare su Çeşme-i hurşidden her dem zilâl-ifeyz iner Hacet olsa meraktan tecdid eden mîmâre su Fuzulî san'atının kıymetini müdriktir ![]() "Yümn-i nd'tından güher olmuş Fuzûlî sözleri Ebr-i nisandan dönen tek lü'lü-i şehvâre su" demektedir ![]() Kasidenin sonunda maksadını ifade etmektedir: Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrum olmıyam Çeşme-i vasim verüben teşne-i didâre sû Fuzulî düzgün ve muntazam şiirden hoşlanmakta ve san'atta mükemmelliği aramaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ciddiyetli bir şahsiyete sahip olan Fuzulî aynı zamanda son derece tevazu sahibiydi ![]() ![]() ![]() ![]() Gazel, kaside ve mesnevilerinde fikirlerini mahir bir kuyumcu hassasiyetiyle beyitlere nakşeden Fuzulî, güzel söz ipliğine inci gibi kelimeler dizerek san'at pazarına çıkarmıştır ![]() O'nun şikayet ve tenkitleri bile san'atlıdır ![]() ![]() Yanlışlık yapmayı alışkanlık haline getirmiş katipleri, şöyle tenkit eder: Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrirün Ki fesâd-i rakamı, sûr'umuzı (şenlik) sûr (şamata) eyler Gah bir harf sükutiyle kılur nâdir'i nâr Gah bir nokta kusûrıyle göz'ü kör eyler İslamî yazı göz önüne alındığında bu beyitlerde ifade edilmek istenen mâna daha iyi anlaşılacaktır ![]() ![]() ![]() Eserleri Türkçe, Arapça ve Farsça olmak üzere üç dilde de eser veren Fuzulinin eserlerini şu şekilde sıralayabiliriz ![]() Türkçe manzum eserleri: Divan, Beng ü Bade, Leylî vü Mecnûn, Kırk Hadis Türkçe mensur eserleri: Hadîkatü's-Suadâ, Mektuplar Arapça eserleri: Dîvan (manzum), Matlau'1-itikad (mensur) Farsça manzum eserleri: Dîvan, Heft-câm (sâkinâme), Enîsü'1-kalb, Muammeyât Farsça mensur eserleri: Rind ü zâhid, Hüsn ü Aşk |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerBakî Bâki Osmanlı medeniyetinin bütün dünyayı ihtişam güneşiyle aydınlattığı 16 ![]() ![]() ![]() ![]() "Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal Baki kalan bu kubbede bir hoş şada imiş" Bakî, hayatı boyunca gösterdiği gayretlerle gelecek nesillere örnek olmuştur ![]() 1526 yılında İstanbul'da fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Bakî, fakirliğin çalışmaya ve yükselmeye mani bir hal olmadığını hayatıyla isbat etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devrin meşhur müderrislerinden Karamanlı Ahmed ve Mehmed Efendilerin ilminden istifade eden Baki, 1552'den itibaren de Süleymaniye Müderrisi Kadızâde Şemseddin Ahmed Efendi'nin derslerine başlamıştır ![]() Bir taraftan ilim tahsil ederken diğer taraftan da şiirle uğraşan Bakî, henüz 19 yaşındayken İstanbul'da genç şairler arasında şöhret kazanmış bulunmaktaydı ![]() ![]() ![]() "Bakî gibi bir şâirin şiirini almak ayıp değildir" ![]() Kanunî Sultan Süleyman'ın hususi iltifatını da gören Bakî, Padişanla sık sık sohbet etme imkanını da bulmuş ve "Muhibbi" mahlasıyla şiirler yazan padişahın gazel ve kasidelerine nazireler yazmıştır ![]() Henüz hayattayken "Sultanüş'şuâra" sıfatına layık görülen Bakî, II ![]() ![]() ![]() Tahsilini tamamladıktan sonra Devlet hizmetinde çeşitli kademelerde vazife yapmış olan Baki'nin, hayatının iniş ve çıkışlarla dolu bu safhasına kısaca göz atalım: 1555'te Halep kadılığına tayin olunan hocası Şemseddin Ahmed efendiyle birlikte Halep'e gitti ve 1559'da hocasıyla birlikte İstanbul'a döndü ![]() ![]() ![]() ![]() Baki'nin müderrislikten sonra kadılık hayatı başlar ![]() ![]() ![]() 1600 yılında İstanbul'da Hakkın rahmetine kavuşan Baki memuriyet hayatı boyunca da başarılı bir şekilde hizmet vermiştir ![]() San'atı ve şahsiyeti Baki, sadece 16 ![]() ![]() ![]() ![]() Bakî çok yazmaktan ziyade "iyi" yazmaya dikkat etmiş, san'ata saygı göstererek söylediğini mükemmel söylemek istemiştir ![]() "Çoğ olmaz bu tarza gazel Bâkiyâ Güzel söz güherdür güher az olur ![]() Kibar, zarif tabiatlı Bakî, devrinde dilden dile dolaşan şiirleriyle, sadece İstanbul'da değil Anadolu'nun pek çok yerlerinde tanınıp seviliyordu ![]() ![]() "Saltanat tacın giyen âlemde mağrur olmasun Nice sultan börkin almışdur begüm bâd-ı hazan" (Beyim! Bu dünyada saltanat tacı giyenler asla mağrur olmasın! Çünkü hazan rüzgarı nice sultan başlığını ve başını alıp götürmüştür ![]() Tevazuu yanında ciddiyetin de insana mükemmellik kazandıran değerlerden olduğunu bilir ve bunu hayatına tatbik der ![]() Bakî şöyle demektedir: Boş eğmezüz edâniye dünyâyı dûn içün Allahadır tevekkülümüz itimâdımız Biz müttekâyı zerkeş-i câhe dayanmazız Hakkın kemâl-i lutfunadır istinadımız Zühd ü salâha eylemezüz iltica hele Tutdu eğerçi âlem-i kevn'i fesadımız Minnet Hudâya devlet-i dünya fena bulur Baki kalur sahife-i âlemde adımız" Hakkın lutfuna dayanan ve sadece Hakka minnet etmeyi prensip edinen Baki bu prensibi yüzündendir ki hayatta muvaffak olmuştur ![]() Şair Baki'nin sanatının en güzel örneklerinden birisi de, Padişah'ın vefatı üzerine kaleme aldığı "Kanuni Sultan Süleyman Mersiyesi'dir ![]() Tiğın içürdi düşmene zahm-i zebanları Bahs etmez oldı kimse kesildi lisanları Gördi nihâl-i serv-i serefrâz-ı nîzeni Serkeşlik adın anmadı bir dahi banları Her kande bassa pâyı semendün nisâr içün Hanlar yolunda cümle revân etdi kanlan Deşt-i fenada mürg-i hevâ durmayub döner Tigın Huda yolunda sebil etdi canları Şemşir gibi rûyı zemine taraf taraf Saldun demir kuşaklı cihan pehlivanları Aldun hezâr bütgedeyi mescid eyledün Nâkûs yerlerinde okutdun ezanları" Eserleri Baki'nin başlıca eserleri şunlardır: Divan: Devrinde çok miktarda istinsah edilip Osmanlı topraklarına yayılmış olan divanında 4508 beyit bulunmaktadır ![]() Faza'il-cihad: Müslümanları cihada teşvik eden bu eseri, Ahmed b ![]() ![]() Hadîs-i erbain tercümesi: Şihâbeddin Ahmet b ![]() ![]() Fazâ'il-i Mekke: 16 ![]() ![]() ![]() Vefatında cenaze namazı Fatih'te, şeyhülislam Sun'ullah Efendi tarafından kıldırılan Baki, sanki mümtaz insanların başına gelen akıbeti görür gibi söylediği şu beyt, yine şeyhülislam tarafından tabutunun başında okunmuştur: "Kadrini seng-i musallada bilüp ey Bakî Durup el bağlayalar kurşuna yaran saf saf Kalabalık bir cemaatın iştirakiyle kılınan cenaze namazından sonra, Edirnekapı dışında, Eyüpsultana giden yol üstünde Lâliefendi çeşmesi yakınında bulunan mezarlığa defnedilmiştir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerTurgut Reis Avrupalılar 16 ![]() ![]() ![]() Donanmasının başında Akdeniz'de görülmeye başladığında bütün Avrupalıları bir telaştır alıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devletine harp ilan eden İspanya'nın harp ve ticaret gemileri Akdeniz'de seyredemiyorlardı ![]() ![]() Turgut Reis, Katalonya, Balear, Sardunya, Sicilya, Korsika, Güneybatı İtalya kıyılarını vuruyor, İslam düşmanlarının yüreklerine korku salıyordu ![]() Turgut Reis Akdeniz'i bir göl haline getiren şanlı bir devletin kahraman bir kaptanıydı ![]() ![]() Cihadla dolu hayatı Turgut Reis 1485 yılında Muğla'nın bir köyünde dünyaya gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Henüz çocukluk çağlanndaki Turgut, levent olarak Osmanlıya ait kadırgalarda çalışmaya başlamıştır ![]() ![]() Oruç, daha sonra Barbaros Hayreddin Paşa Turgut Reis'i yanlarına aldılar ![]() ![]() Zaptettiği Avrupa ülkelerine ait gemilerle güçlenen filosunu Batı ve Orta Akdeniz'de dolaştırıp İslam düşmanı devletlerin gemilerini avlamaya başlamıştır ![]() ![]() Bütün Akdeniz sahilleri Turgut Reis'in korkusuyla titremektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros'un vefatından sonra herkes onun Kaptan-ı Derya olacağını ümit ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Turgut Reis'in macera dolu hayatından bazı bölümlere göz gezdirelim: Turgut Reis'in hayatında üç yıllık bir esaret devresi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() En değerli arkadaşlarını düşman elinden kurtarmak için Cenova şehri önlerine gelen Barbaros, arkadaşları teslim edilmediği takdirde şehirde taş üstünde taş, omuz üstünde baş koymayacağını söyler ![]() ![]() Turgut Reis 28 Eylül 1538'de kazanılan Preveze Zaferinde mühim rol oynamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihimizin mühim zaferlerinden olan 5 Ağustos 1552'de kazanılan Fonza ve 14 Mayıs 1560'ta kazanılan Cerbe zaferi Turgut Reis'in ustaca kumandası ve kahramanlığıyla kazanılmıştır ![]() Turgut Reis'in üssü Tunus'un güneyindeki Cerbe adasıydı ![]() ![]() ![]() ![]() Güney İtalya ve Sicilya kıyılarını yakarak Cerbe adasına dönen Turgut Reis'i ele geçirmek isteyen Andrea Doria 150 Parçalık gemi ile yola çıkar ![]() ![]() ![]() Doria adayı kat kat çembere alarak kuşatır ![]() ![]() ![]() Çepeçevre kuşatılan Turgut Reis, Fatih'in İstanbul kuşatmasında yaptığını yapmak ister ![]() ![]() ![]() ![]() Doria İtalya'dan gelecek seyirci asilzadeleri bekleyedursun Turgut Reis Akdeniz'e açılır ve yakalanışını seyretmeye gelen İtalyan ve İspanyol asilzadeleriyle dolu bir gemiyi esir alır ![]() ![]() ![]() Trablusgarb'ın fethi Osmanlı hakimiyetinde bulunan Libya'nın iç kısımlara ile Bingazi'nin emniyeti için Trablusgarb kıyılarının ele geçirilmesi lüzumlu hale gelmişti ![]() ![]() ![]() Trablusgarb'ın ele geçirilmesine karar veren Kanuni, Donanmayı Hümâyûnun bu sefer için yola çıkmasını ister ![]() ![]() ![]() Bahsettiğimiz gibi Turgut Reis mevki, makam peşinde değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yanında yetişen kaptanların yüksek makamlar alması, kendisine hâlâ bir makam verilmeyişi Turgut Reis'in umurunda değildi ![]() ![]() Trablusgarb Turgut Reis'in donanmayı maharetle idare etmesi sayesinde 15 Ağustos 1551'de fethedilir ![]() ![]() ![]() Filosunu alarak Trablusgarb'tan ayrılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayatında kendisi için Padişah'a bir defa bile müracaat etmemiş olan Turgut Reis sadece Padişah'ın sözünü yere düşürmemek için müracat ederek Kanuni'ye verdiği sözü hatırlatır ![]() ![]() ![]() ![]() Beylerbeyi olduktan sonra Trablusgarb şehrini baştan başa imar ettirir, pek çok eserler yaptırır, camiler inşa ettirir ![]() Turgut Reis ilerlemiş yaşına rağmen seferden sefere koşmaktadır ![]() ![]() ![]() Piyale paşa ile birlikte Fransa'yı İspanya'ya karşı koruma seferlerine çıkar ![]() ![]() ![]() Turgut Reis ve Piyale Paşa, 1557'de Bizerte limanını, 1558'de Balear adalarım fethederler ![]() ![]() Malta Seferi ve Turgut Reis'in şehadeti Saint-Jean şövalyelerinin elindeki Malta Akdeniz üzerinde Haçlı dünyasının bir kalesi olarak durmaktadır ![]() ![]() ![]() Divan-ı Hümayun netice'de Malta seferine karar vermişti ![]() ![]() 19 Mayıs 1565'te Malta önlerine gelen Donanmayı Hümayun derhal adayı kuşatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Turgut Reis 80 yaşında olmasına rağmen en ön saflarda hücum etmekte, getirdiği tekbirlerle, naralarla askerlere şevk vermektedir ![]() ![]() ![]() Yalnız bizim tarihimizin değil, bütün dünya tarihinin şahit olduğu eşsiz amirallerden olan Turgut Reis, Trablusgarb'a götürülerek oraya defnedilmiştir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerPîrî Reis Pîri Reis, Devletin bayrağını denizlerde şerefle dalgalandırmış denizci olması yanında, denizcilik ilmiyle bütün dünyanın takdirini kazanmış değerli bir âlimimizdir ![]() ![]() Asıl ismi Ahmed Muhiddin olan Pîrî Reis, 1465'te Gelibolu'da doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kemal Reisle Birlikte Akdeniz ve Ege'de dolaşarak düşmana aman vermeyen Piri Reis, Osmanlı Devleti'nin hizmetine girerek bu şanlı Devletin bayrağını denizlerde şerefle dalgalandırmıştır ![]() Pîrî Reis, Endülüs'teki Müslümanların İspanyollarca katledilmesi üzerine Kemal Reisle birlikte Endülüs Müslümanlarının yardımına koşmuş, 1486'da İspanya sahillerinden gemilerine bindirdikleri müslümanları Afrika'ya taşımıştır ![]() ![]() II ![]() ![]() Pîri Reis dayısıyla birlikte 1498'de başlayıp 1502'ye kadar devam eden Osmanlı-Venedik harbine de katılmıştır ![]() Pîrî Reis, dayısıyla birlikte Sicilya, Korsika, Sardunya ve Fransa kıyılarına yapılan akınlara iştirak etmiştir ![]() ![]() Kemal Reis'in 1511'de vefatı üzerine Barbaros'un idaresi altındaki donanmada vazife olan Pîri Reis, bu namlı denizcinin pek çok seferine iştirak etmiştir ![]() Pîrî Reis 1516 ve 1517'de Suriye ve Mısır'ın Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilişi harekatına donanmasıyla katılarak değerli hizmetlerde bulunmuştur ![]() ![]() Mısır seferinden sonra Gelibolu'ya dönerek hayatını ilme veren Pîrî Ris, Kanuni devrinde Rodos seferine katılmıştır ![]() Tamamladığı değerli eseri "Kitab-ı Bahriye"yi 1527'de Sadrazam İbrahim Paşa vasıtasıyla Kanuni'ye takdim eden Pîrî Reis, ilme âşık padişah tarafından mükafatlandırılmış ve teşvik görmüştür ![]() Kanunî tarafından 1547'de Hind (Mısır) kaptanı Deryalığına atanan Pîri Reis bu vazifesinde devlete büyük hizmetlerde bulunmuştur ![]() Bu vazifede iken 1551'de Aden'i fethetmiş, Maskat kalesini ele geçirmiştir ![]() Basra'da iken Portekiz donanmalarının Basra Körfezine gireceğini haber alınca üç kadırga ile denize açılmış fakat gemilerinden birisi Bahreyn adaları yakınında parçalanarak batmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayatını devlet hizmetine ve ilme adayan Pîrî Reis 16 ![]() ![]() ![]() Başlıca eserleri şunlardır: Kitab-ı Bahriye: 858 büyük sayfa tutan denizciliğe ait bu değerli eserinde 223 harita bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() 1513'te yaptığı Amerika ve Dünya haritası dünyadaki ilim adamlarınca hayretle ve takdirle karşılanmıştır ![]() ![]() ![]() 1528'de yaptığı, Atlas Denizinin kuzeyini, Amerika'nın kuzey sahilini ve Grönland'dan Florida yarımadasına kadarki sahili gösteren haritası da çok değerlidir ![]() Pîrî Reis, Avrupalılar henüz Ortaçağın karanlıklarında yuvarlanırken, Galilei'yi "Dünya Dönüyor" dediği için 1633 tarihinde Engizisyon Mahkemesine çıkarıp başını uçurmak isterlerken, dünyanın yuvarlak olduğunu söylüyor, dünya haritası yapıyordu ![]() ![]() Piri Reis'in dünyanın yuvarlık olduğunu söylediği yıllarda Macellan'ın henüz dünya turuna çıkmadığı (dünya turu 20 Eylül 1519'da başlamış ve Macellan'ın kaptanları tarafından 6 Eylül 1522'de tamamlanmıştır) hatırlanırsa, Pîrî Reis'in coğrafya ilmi bakımından Avrupalılardan ne kadar ileride olduğu açıkça görülür ![]() Kendi değerlerimize sahip çıktığımızda ilimde ve fende Avrupalıları fersah fersah geçeceğimizin delillerinden birisi de Pîrî Reis'dir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerTiryaki Hasan Paşa Tiryaki Hasan Paşa, bereketli ömründe kazandığı zaferlerle, idare ettiği savaşlarda gösterdiği orijinal harp taktikleri ve ordusunu sevk ve idare edişiyle dünya askerlik tarihinin en şanlı kumandanları arasında yer alan büyüğümüzdür ![]() Hayatını "İ'la-yı kelimetullah"a adamış olan Hasan Paşa, bu mukaddes ideal uğruna katıldığı mücadelelerden her zaman galib ayrılmıştır ![]() ![]() Yaklaşık olarak 1521 yıllarında dünyaya gelen Hasan Paşa, genç yaşta Enderun'a girmiş ve saray okulunda iken kabiliyeti ve zekası ile dikkati çekmiştir ![]() Enderun'daki tahsilini ikmal eden Hasan Paşa 1574'ten itibaren bir müddet sarayda Sultan III ![]() ![]() ![]() ![]() 1594'te Bosna Beylerbeyi olan Hasan Paşa buradan da kendi arzusu üzerine Kanije Kalesi komutanlığına getirilmiştir ![]() ![]() Hasan Paşa'yı yakından tanımak için Kanije kuşatmasına ve bu kuşatma esnasında yapılan müdafaaya göz atmak lazımdır ![]() Kanije müdafaası Müstakbel Almanya imparatoru Arşidük Ferdinand yüz bin kişilik ordusuyla Kanije önlerine gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kuvvetlerin karşısında; Kanije Beylerbeyisi Tiryaki Hasan Paşa kumandasındaki dokuz bin asker ve yüz küçük kale topu ile kalplere sığmayan coşkun bir iman vardı ![]() 9 Eylül 1601'de Kanije Kalesini kuşatan haçlı ordusu 2 ay 8 gün devam edecek kuşatma müddetince kaleye günde bin ilâ iki bin gülle yağdıracaktı ![]() Kuşatma cereyan ederken Hasan Paşa, Sadrazam Yemişçi Hasan Paşa'dan yardım istemiş, ancak Sadrazamın gelme ihtimalinin olmadığını öğrenmiştir ![]() ![]() Yine Sadrazam'a hitaben yazdığı mektupların kasten düşmanın eline geçmesini temin etmiş, bu mektuplardaki, kalenin durumunun çok iyi olduğunu ve sadrazamın gelmesine lüzum olmadığını bildiren mesajlarıyla dşümanın moralini bozmuştur ![]() Kalede barutun bitmesi üzerine Uzun Ahmed isimli yeniçeri baruthane kurarak barut imal etmeğe başlamıştır ![]() Kalede yiyecek sıkıntısı çekilmesine rağmen yakalanan düşman esirleri yağla, balla beslenmiş ve bunların kaçmasına göz yumularak gördüklerini anlatmaları temin edilmiştir ![]() Zaman zaman yapılan huruç hareketleriyle düşmanın gözü yıldınlmıştır ![]() Hasan Paşa atın üzerinde dik durmak için kendisini urganla üzengiye bağlatmış ve en önde hücum ederek düşmanı perişan etmiştir ![]() Devamlı yaptığı konuşmalarla askerin moralini takviye ederek şevk içerisinde olmalarını temin etmiştir ![]() ![]() "Paşam! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu cevabı alan asker, kendisiyle birlikte savaşa katılıp şehid olmayı arzuladığını söyleyince Hasan Paşa, "Sen burada oturacaksın, emrime itaat edip gazi olacaksın! Şehid, belki ben olurum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kış bastırınca kaledekilerin durumu daha da vahim hal almıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk hamlede düşmanın bütün ağırlıkları, yiyecekleri, cephaneleri ele geçirilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hasan Paşa Ferdinand'ın çadınna girmiş ve böylesine bir zaferi kendisine nasib ettiği için şükür secdesine kapanmış ve iki rekat namaz kılmıştır ![]() ![]() ![]() Hasan Paşa, Zaferin ardından bütün ganimeti gaziler arasında pay eder, kendisi hiçbir şey almaz ![]() ![]() ![]() Zafer duyulunca İstanbul'da bütün evlerde şenlikler yapılmaya başlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() "Kanije'de ettiğimiz küçük bir hizmete karşılık bize vezirlik vermişler ve "Hatt-ı Hümayun" göndermişler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüz bin kişilik düşman ordusunu perişan etmeyi gözünde büyütmeyip Devletin en mühim mak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kanije'nın şanlı serdarını son nefesine kadar din uğruna, Devlet uğruna gayret gösterirken görmekteyiz ![]() Kanije'den sonra Bosna'ya oradan Budin valiliğine gönderilmiş, daha sonra Beylerbeyi olmuştur ![]() Devlete başkaldıran Celali eşkıyalarından Canbolatla oğlunun isyanını bastırmıştır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerKemankes Mustafa Paşa Şimdiki Çarşıkapı otobüs durağının olduğu yerde büyük bir kahraman yatmaktaymış ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meydan açılacak ![]() ![]() ![]() ![]() Kemankeş Mustafa Paşa'nın mezarını ararken öğrendik bu acı hakikati ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendisine türbesinde haşir sabahında uyanmak üzere yatması bile çok görülen Mustafa Paşa kimdi? Cevabını, bazılarınca yıkılmak, yakılmak ve unutturulmak istenilen tarihimizin mazi aynasına bakarak alıyoruz ![]() Mustafa Paşa 1592'de Arnavutluk'ta dünyaya gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece mühim bir vazifeyle Revan seferine iştirak eden Kemankeş Mustafa Paşa, Revan'ın muhasarası esnasında büyük kahramanlık göstermiştir ![]() ![]() Aynı şekilde Bağdad'ın kuşatılması ve fethinde de Kemankeş Mustafa Paşa'nın büyük fedakarlıkları görülmüştür ![]() ![]() ![]() Bağdat'ın fethinden sonra padişah İstanbul'a dönmüş, Mustafa Paşa Bağdat kalesini tamir ettirip, şehrin idaresini yoluna koyduktan sonra İran içlerine doğru yürümüş ve nihayet, 17 Mayıs 1639'da Kasr-ı Şirin'de Safevilerle Osmanlı Devletinin lehine olan bir anlaşma imzalamıştır ![]() Kemankeş Mustafa Paşa, Sultan IV ![]() ![]() Memleketin ve milletin bütün meseleleriyle uğraşmaya hayatını adayan Mustafa Paşa, milletin maruz kaldığı musibetlerden büyük üzüntü duymakta ve bizzat uğraşarak yaraları sarmaya çalışmaktadır ![]() ![]() ![]() Anadoludaki zorbaların hadlerini bildiren, isyanları bastıran Kemankeş Mustafa Paşa daha sonra büyük bir gayretle Devletin malî meselelerini ele almış ve ilk planda devletin dış borçlarını ödemeye uğraşmıştır ![]() ![]() Alım ve satım fiyatlarını kontrol altında bulundurmuş, tüccar ve esnafa sağlam para verildiğinden, piyasada bolluk ve ucuzluk temin edilmiştir ![]() Kemankeş Mustafa Paşa'nın gayretleri kısa zamanda karşılığını vermiş ve devletin geliri masrafı karşılar duruma gelmiştir ![]() ![]() Durup dinlenmeden çalışan Mustafa Paşa'nın gayretleri neticesinde memlekette bir huzur, refah ve bolluk devri yaşanmış, devlet idaresi düzene girmiş, devletin itibarı gittikçe artarak eski haşmetli dönemlere benzer bir devir açılmıştır ![]() ![]() Bu değerli devlet adamı 22 Şubat 1644'te padişaha suçsuz olduğunu ve aleyhine hile dolapları çevrildiğini anlatmışsa da bir türlü dinletememiş ve üzüntü içerisinde evine geldikten sonra evinin kuşatıldığını görmüş, bunun üzerine bostancılarla vuruşmaya başlamış, fakat yakalanarak eli kolu bağlı olarak Cellat Kara Ali'ye teslim edilmiştir ![]() ![]() ![]() Kemankeş Mustafa Paşa, büyük bir devlet adamı ve hayırsever bir zattır ![]() ![]() ![]() Bu büyük devlet adamı vefatından sonra unutulmamış ve değerli edibler, âlimler eserlerini kendisine ithaf etmişlerdir ![]() ![]() Türbesi yıkılsa da mezan yok edilse de Kemankeş Mustafa Paşa ve emsali büyükler gönüllerde yaşamaya devam edeceklerdir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#27 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerHezarfen Ahmed Çelebi Günümüzde ilim ve teknikte ilerlemiş ülkelerin muhtelif gayelerle uzaya araçlar göndermelerine şahit olunca, ilk füzeyi bularak bizzat tecrübe eden Lagari Hasan Çelebi'yi ve kanat vasıtasıyla havada uçmaya muvaffak olan Hezarfen Ahmed Çelebi'yi hatırlamadan edemiyoruz ![]() Hezarfen Ahmet Çelebi'nin yaklaşık olarak üçyüz sene önce yaptığı tecrübe; yıllardan beri "eller aya biz yaya" tekerlemesini söyleyerek kendi değerlerini küçümseyen mazisinden habersizlerin yüzüne inen hakikat tokatlarıdır ![]() ![]() ![]() Avrupalıların, insanın uçabileceğini hayallerinden bile geçiremedikleri zamanda Hezarfen Çelebi uçmaya muvaffak olmuştur ![]() 17 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhtelif ilimlerde inkişaf etmiş olan Ahmed Çelebi halk tarafından "bin fenli" mânâsına gelen "Hezarfen" lakabıyla tanınmaktaydı ![]() Ahmed Çelebi kendisinden önce yaşamış olan İsmail Cevheri gibi uçmaya merak salmıştı ![]() Türkistan'ın Farab şehrinde doğan İsmail Cevheri, kollarına bağladığı iki düz satıhla Nişabur camiinin minaresinden aşağı atlayarak uçmayı, denemiş, fakat muvaffak olamamıştı ![]() ![]() Ahmed Çelebi uçmayı inceden inceye hesap yaptıktan sonra denemiştir ![]() ![]() ![]() Yaptığı bütün tecrübelerde müsbet neticeler elde eden Hezarfen Ahmet Çelebi nihayet büyük tecrübeyi yapmaya karar verir ![]() Balmumu ve kartal kanatlarından yaptığı kanatlan kullanarak Galata kulesinden atlayacak ve bir müddet uçtuktan sonra yere inecektir ![]() Tecrübeyi merak eden Padişah Sultan Murad da bu uçuşu seyredecektir ![]() ![]() Ahmed Çelebi Üsküdar'daki Doğancılar meydanına sağ salim inmeğe muvaffak olmuştur ![]() IV ![]() ![]() ![]() Legari Hasan Çelebi de yine IV ![]() ![]() Hasan Çelebi kendi icadı olan, elli okkalık barut macunu ile dolu, yedi kollu bir fişeği vücuduna bağlatmış ve bu fişekleri yardımcılarına ateşlettirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() IV ![]() ![]() Legari Hasan Çelebi ve Hezarfen Ahmet Çelebi gibi ilim adamlarımız, bu çalışmalarıyla, devekuşu misali başını kuma gömerek mazisine ısrarla sırt çevirenlere asırlar ötesinden âdeta şöyle haykırmaktadırlar: "Bu tecrübeleri devam ettirseydiniz, dünyanın zevkine sefasına kapılmasaydınız, sizler de pekâla ay'a gidebilirdiniz ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#28 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerKâtip Çelebi Asırlar boyu üç kıtaya hükmetmiş şanlı bir devlet, bünyesinde bir yandan cihangir bir nesil yetiştirirken bir yandan da ömrünü ilme adayacak şuurda âlimler yetiştirmiştir ![]() ![]() Ömrünü ilme vakfederek, gelecek nesillere çok değerli eserler bırakan, vatan sathını ilim nuruyla aydınlatan talebeler yetiştiren âlimlerimizden birisi de Kâtip Çelebi'dir ![]() Asıl adı Mustafa olan, ulemânın andığı isimle Kâtip Çelebi (veya Hacı Halife) Şubat 1609'da İstanbul'da doğmuştur ![]() Babası Abdullah Efendi Enderun'a dahildi ![]() ![]() ![]() Kâtip Çelebi, İsa Halife nezaretinde Kur'an-ı Kerim, Arapça ve diğer temel dinî ilimleri okudu ![]() ![]() Kâtip Çelebi 14 yaşma geldiğinde Arapça ve Farsçayı mükemmel bilmekteydi ![]() ![]() Oğlundaki ilim aşkını farkeden babası kendi aylığından 14 dirhem harçlık bağlayarak Katip Çelebi'yi yanına almıştı ![]() ![]() Babasının yanında devlet hizmetine başlayan Kâtip Çelebi yirmi seneden fazla bu hizmetini devam ettirmiştir ![]() Orduda mukabele defteri tutan Kâtip Çelebi bu vesileyle birçok sefere iştirak etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kâtip Çelebinin orduyla birlikte çıktığı diğer seferlerden başlıcalan şunlardır: 1629/30'da Hüsrev Paşa ile Bağdad Seferine, 1633'te Veziriazam Tabanıyassı Mehmed Paşa ile Bağdad seferine, Sultan IV ![]() ![]() On sene orduda hizmet görüp gazalara iştirak eden Kâtip Çelebi hacca da gittikten sonra İstanbul'a dönerek kendisini ilme vermiştir ![]() Kâtip Çelebi kendisine bir yakınından miras kalan 300 akça ile kitap alarak geceli gündüzlü değerli eserleri incelemeye koyulmuştur ![]() ![]() ![]() Dinî ilimlerin yanı sıra Matematik ve astronomi de tahsil etmiş olan Kâtip Çelebi Fransızca ve latince de öğrenmişti ![]() ![]() Kâtip Çelebi meşgalelerinin gayesini şöyle anlatmaktadır: "İnsan için en yüksek mertebe ve en büyük saadet, Allah'ı tanımaktır; bilhassa nereden gelip nereye gittiğimizi bilmektir" ![]() Kâtip Çelebi'ye göre ilim Allah'ı tanımanın bir vasıtasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devrinde münakaşa konusu olmuş meselelere parmak basan ve çok isabetli çözüme kavuşturan Kâtip Çelebi, bildiğim çekinmeden söylemiştir ![]() ![]() ![]() Kâtip Çelebi, Mîzanü'l-Hakk'da Devlet idaresinin en mesuliyetli makamında oturan padişaha şu nasihatlarda bulunmaktadır: "Önce, halkın padişahı Allah onu güçlendirsin ve devletini Kıyamet gününe dek devam ettirsin hazretlerine yaraşan nasihat budur ki, farzları ve vacipleri yerine getirip İslâm akidelerini bilecek kadar ilimle din mevzuunda iktifa edip kendilerinin ilm-i hali olan hazine ve asker ve halk işlerinin inceliklerini bilmeye çalışsınlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 6 Ekim 1659'da Bursa'da vefat eden Kâtip Çelebi'nin cenazesi İstanbul'da getirilerek defnedilmiştir ![]() Himmet sahibi oluşuyla, güzel ahlakıyla, talebe yetiştirmede gösterdiği gayretle, bıraktığı değerli eserlerle gelecek nesillere güzel örnek olan Kâtip Çelebi'nin kıymetli eserlerinden; Keşfü'z-zünun, Cihan-nüma, Tuhfatü'l-Kibar fi Efsâri'l Bihâr, Mizânü'l Hakk fi ihtiyaril Ahakk, ya tamamen ya da kısmen Batı dillerine tercüme edilmiştir ![]() Yirminin üzerinde eser te'lif eden Kâtip Çelebi'nin eserlerinden bir kısmı şunlardır: Arapça Fezleke, Türkçe Fezleke (Osmanlı tarihine ait eser), Süllemü'l-Vusûl (Arapça biyografi eseri), İlhamü'l Mukaddesi fi Feyzi'1 Akdes (Fıkhı meselelere ait bir eser), Cihannüma (Tarih ve coğrafyaya dair değerli bir eser), Keşfü'z-Zünun (yirmi yılda tamamlanan bu eser büyük bibliyografya ansiklopedisidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#29 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerBuhurizâde Mustafa Itrî Efendi Bayram ve teravih namazlarında İslâm Alemindeki bütün camilerden yükselen: Allahü Ekber Allahü Ekber Lâilâhe İllallahü Vallahü Ekber Allahü Ekber Velillahi'lhamd "saltanatlı segah tekbir´nin bestecisi Buhîrizâde Mustafa Itri Efendi, bütün müzik ölçülerine göre dünya çapında şaheserler meydana getirmiş mûsiki üstadıdır ![]() "Saltanatlı Tekbir" diye bilinen Kurban Bayramı tekbirinin yanısıra Cuma salası, Segah salât-ı Ümmiye, Nühüft İlâhî ve Rast Naatın bestecisi olan Buhurîzâde Mustafa Efendi üç asırdır milyonlarca mü'minin dilinden düşmeyen bu muhteşem bestelerin bestekârı olarak gönüllere taht kurmuştur ![]() Binden fazla eser besteleyen, fakat ne yazık ki nota kullanılmaması yüzünden günümüzde ancak 41 bestesi elimize ulaşan Buhurîzâde Mustafa Efendi 1640'da İstanbul'da doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Bestekâr ve musikişinas olması yanında, devrinin namlı çiçekçisi ve meyve yetiştirici olarak da tanınan Mustafa Itrî Efendi, Siyahi Ahmed Efendi'den Edebiyat ve hat dersleri almıştır ![]() ![]() Kırım Hanı Selim Giray ile Sultan IV ![]() ![]() Eserleri İmparatorluk döneminde üç kıtada söylenen, günümüzde de milyonlarca müslümanın dilinden düşmeyen Itri'nin şahsiyeti ve eserleri hakkında Yahya Kemal, mükemmel şiirriyle bir değerlendirme yapmıştır ![]() Büyük Itrî'ye eskiler derler, Bizim öz mûsikîmizin piri; O kadar halkı sevkedip yer yer, O şafak vaktinin cihangiri, Nice bayramların sabah erken, Göğü, top sesleriyle gürlerken, Söylemiş saltanatlı Tekbîr'i ![]() Tâ Budin'den İrak'a, Mısır'a, kadar, Fethedilmiş uzak diyarlardan, Vatan üstünde hürr esen rüzgâr, Ses götürmüş bütün baharlardan ![]() O deha öyle toplamış ki bizi, Yedi yüz yıl süren hikâyemizi Dinlemiş ihtiyar çınarlardan ![]() Mûsikîsinde bir taraftan din, Bir taraftan bütün hayât akmış; Her taraftan, Boğaz o şehrâyîn, Mavi Tunca'yla gür Fırat akmış ![]() Nice seslerle, gök ve yerlerimiz, Hüznümüz, şevkimiz, zaferlerimiz, Bize benzer o kâinat akmış ![]() Çok zaman dinledim Nevâ-Kâr'ı, Bir terennüm ki hem geniş, hem şuh: Dağılırken "Nevâ"nın esrarı, Başlıyor şark ufuklarında vüzuh; Mest olup sözlerinde her heceden, Yola düşmüş, birer birer, geceden Yürüyor fecre elli milyon ruh ![]() Kıskanıp gizlemiş kaza ve kader Belki binden ziyade bestesini ![]() Bize mîrâs kaldı yirmi eser ![]() "Nât'dır en mehîbi, en derini ![]() Vakıa ney, kudüm elince dile, Hızlanan mevlevî semaiyle Yedi kat arşa çıkmış "Âyîn"i ![]() O ki bir ihtişamlı dünyâya Ses ve tel kudretiyle hâkimdi; Adetâ benziyor muammaya; Ulemâmız da bilmiyor kimdi? O eserler bugün define midir? Bir bilen var mı? Neredeler şimdi? Öyle bir mûsikiyi örten ölüm, Bir teselli bırakmaz insanda ![]() Muhtemel görmüyor henüz gönlüm ![]() Çok saatler geçince hicranda, Düşülür bir hayâle zevk alınır ![]() Belki hâla o besteler çalınır, Gemiler geçmiyen bir ummanda ![]() Itrî'nin kırk küsur eseri ve Dede Efendi'nin eserleri bugün elimizde muhteşem mûsiki âbideleri halinde durmaktadır ![]() ![]() ![]() Muhteşem bir medeniyeti meydana getiren ruha sahip olmak için Itri gibi san'atkarları yakından tanımak lazımdır ![]() 1711 yılında İstanbul'da vefat eden büyük bestekârımızı rahmetle, şükranla yâdediyoruz ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tarihimize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#30 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tarihimize Şan VerenlerEvliya Çelebi On ciltlik muhteşem eseri "Seyahatnamesi" ile dünya çapında tanınan âlimimiz ve seyyahımız Evliya Çelebi'nin hayatının dönüm noktası bir rüya ile başlar ![]() "İstanbul'da hanemde bir gece uykuya dalmıştım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "-Sizin yanınızdaki zatlar kimlerdir?' diye sual ettiğimde: 'Sahabe-i Kiram ve Ensar Hazretleridir dedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() " 'Âşık'ı sâdıkın ve ümmet-i müştakın Evliya kulun şefatin rica eder ![]() "Ben de derhal Hazret-i Peygamberin dest-i mübareklerini bûs ettim ![]() ![]() " 'Şefaat ya Resulallah!' diyeceğim yerde: "Seyahat ve Resulullah! diyi verdim ![]() ![]() ![]() ![]() "Seyyâh-ı âlem ve ferîd-i beni âdem ol! "diye dua ettiler ![]() ![]() "Sabah olup uyanınca bir abdest alıp bu rüyamı tabir ettirmek üzere Kasımpaşa'da İbrahim Efendi Hazretlerine gittim ![]() "Sen büyük bir seyyah olacaksın!' "buyurdu ![]() ![]() Sahabelerin yaptığı dualar Dergâh-ı İlâhî'de kabul olunmuş ve Evliya Çelebi benzeri olmayan ve sahasında da tek olan dünya seyyahı oluvermiştir ![]() Asya, Avrupa ve Afrika'ya yayılan imparatorluğun topraklarını adım adım dolaşarak gördüklerini tesbit eden Evliya Çelebi'nin telif ettiği on bin sahifelik "Seyahatname"si emsalsiz bir tarih ve coğrafya eseri olarak dünya ilim âleminin dikkatini çekmiştir ![]() Meşhur seyyahımız 1630'da gördüğü yukarıda bahsi geçen rüyadan sonra, ilk seyahatim 1640'ta ailesinden gizli olarak Bursa'ya yapmıştır ![]() ![]() "Hakir o gün hane-i gamkînimize (gam içinde olan evimize) varıp peder ü mâderin (baba ve ananın) dest-i şeriflerini (ellerini) öpüp huzur-i şeriflerinde (önlerinde) karar ettiğimde (durduğumda) peder-i azizim eyitti: "Safa geldin Bursa seyyahı! Sefa geldin! 'Halbuki ne canibe gittiğimden kimsenin haberi yok idi ![]() "Buyurdular ki: -Sen bin elli senesi muharreminin aşuresinde (1640 senesi Mayıs başları) kaybolduğun gece ben nice me'sure (makbul dualar) tilâvet ettim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Gel imdi, oğul! Şimdengeri (bundan sonra) sana seyahat göründü ![]() ![]() "Oğul! âdem yoksul olur, besmelesiz taam (yemek) yeme ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyahat için babasından da ruhsat alan Evliya Çelebi o tarihten itibaren vefatına kadar durmadan gezip dolaşmıştır ![]() Tatlı dilli, hoş sohbet seyyahımız Evliya Çelebi, 1611 yılında, İstanbul'un Unkapanı semtinde dünyaya gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan IV ![]() ![]() ![]() ![]() Defterdarzade Ahmet Paşa ile Anadolu'yu, Şam Beylerbeyi Murtaza Paşa ile Suriye ve Filistin'i gezdikten sonra Melek Ahmed Paşa'nın sadrazamlığında sadarette memuriyet almış, Paşa'nın Rumeli Beylerbeyliğine gönderilmesi üzerine onu takib etmiştir ![]() Fazıl Ahmed Paşa'nın ordusuyla birlikte Avusturya'ya gitmiş, yolda gördüğü yerler hakkında çeşitli malzeme toplamıştır ![]() Elçi Mehmed Paşa ile birlikte Viyana'ya gitmiş, bu vesile ile Avusturya şehirlerini dikkatle tedkik etmiştir ![]() ![]() Hac vazifesini yerine getirmek için Hicaza, oradan Mısır, Sudan ve Habeşistan'a gitmiştir ![]() Yetmiş senelik ömrünü devamlı seyahat etmekle geçiren Evliya Çelebi, Osmanlı devletinin hemen bütün şehirlerini ve kasabalarını gezmiştir ![]() ![]() Gördüklerini basit bir şekilde ele almamış, köklü incelemelerde bulunmuştur ![]() ![]() Seyahatlerinden bir kısmını savaşlara katılmak suretiyle yapan Evliya Çelebi, bizzat savaşlara da katılmış ve silah kullanmada, ata binmedeki maharetini harp meydanında göstermiştir ![]() Güzel sesi ve hoş sohbeti ile her zaman padişahların, vezirlerin ve komutanların yanıbaşında bulunmuştur ![]() ![]() Ömrünü ilme adayan bu değerli âlim ve seyyahımız hiç evlenmemiştir ![]() ![]() Seyahatname'si muhtelif dillere tercüme edilmiş olan dünya çapında şöhret sahibi Evliya Çelebi'nin mezarının kayıp oluşunu kabullenmek istemiyorduk bir türlü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Evliya Çelebi ve babası, IV ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ifadeden sonra tekrar Şişhane'ye gittik ve bu defa mezar taşlarını aramaya başladık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|