Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfiile, harfiosmanlıca, ilgili, kelimeler, osmanlıca, sözlük

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MÂYİÂT (Mâyi' C) Akıcı cisimler Su halinde bulunan, akan şeyler
MÂYİİYYET Mâyilik, akıcılık, sıvılık
MAYİR (C: Miyâr) Taamlandıran, yiyecek veren
MA'YUB Ayıplanmış Ayıplanan Bir kusuru ve eksiği olan
MA'YUBAT (Ma'yube C) Ayıplanacak şeyler Eksiklikler, noksanlıklar, kusurlar
MA'YUBEN Kusur ve ayıp sayılarak Ayıplanarak
MAYUHDES Sonradan olan
MAYU'KAL Anlaşılır
MAYU'REF Bilinmez * Minder altında saklanan şey
MA'Z Keçi Karaca
MAZ' Çiğnemek
MAZ' Gön yağlamak * Ağaç kabuğunu soymayıp üstünde bırakmak
MA'Z Çekmek
MAZA (Mezâ) Geçti (mânasına fiil)
MAZ'A Her nesnenin bakiyyesi, artığı
MAZACI' (Mazca C) Kabirler, mezârlar
MAZACİR (Mazcer C) Gönül daralacak ve sıkıntılı yerler
MA'ZAD Alemi, giyen kişinin pazusuna gelen alemli elbise
MAZAĞ Çiğnenecek veya çiğnedikleri yemek
MAZAHİR (Mazhar C) Mazharlar Eşyanın görüldüğü, çıktığı yerler * Nâil olmalar * Şereflenmeler
MAZAK Darlık
MAZALİM (Mazleme C) Haksızlık ve adaletsizlikler Zulümler * Adâlet dâiresi
MAZALLE Yol aranılan yer
MAZALLE (C: Mazâil) (Zıll dan) Gölgelik yer
MAZALLENİŞİN f Gölgelikte oturan
MAZA MA MAZA Olan oldu Geçen geçti
MAZAMÎN (Mazmun C) Mânâlar, mefhumlar, kavramlar * Ödenmesi gereken şeyler * Cinaslı, nükteli sözler
MAZANNE (Mazınne) Zannolunduğu yer Zan götüren * Ermiş sanılan
MAZANNE-İ HAYR Kendisinden yalnız iyilik umulan kimse
MAZANNE-İ SU' Kendisinden ancak kötülük beklenen kimse
MAZARR Zararlar, ziyanlar Mazarrât
MAZARRA Meşakkat, zahmet * Ziyân
MAZARRAT Zararlar Ziyanlar Mazârr
MAZAYIK (Mazîk C) Zor güç işler * Sıkıntılı ve dar yerler
MAZAZ Musibet, felâket ve belâ acısı * Acıma, üzülme, kederlenme
MAZBATA Bir toplantıda konuşulanların neticesinin yazılı şekli Kararnâme
MAZBUT Zabtolunmuş, elegeçirilmiş * Sağlam * Yazılmış Kaydedilmiş Hatırda tutulmuş Derli toplu * Muhâfazalı Korunmuş * Belli, belirtilmiş
MAZBUTÂT (Mazbut C) Ele geçirilmiş; kaydedilmiş; hatırda tutulmuş şeyler Mazbut olan şeyler
MAZCA' (Madca) Yatılacak yer Mezar, kabir
MAZCER (C: Mazâcir) Gönül daralacak ve sıkıntılı yerler
MA'ZEL (C: Meâzil) Irak, uzak, baid
MAZEM İki dağ arasında olan dar yol * Dar olan her yer
MA'ZERET Elde olmadan suç, kabahat işleme * Mücbir sebeblerini söyleyerek yardım dileme Özür dileme
MA'ZERETCU f Özür arıyan
MA'ZERETHÂH f Özür dileyen Afvedilmesini isteyen
MA'ZERETMEND f Özürlü, kusurlu Mazeretli
MAZFUF Yanında olan şeyleri tamamen tükenmiş olan kimse
MAZG Ağızda çiğneme
MAZGAL yun Eskiden kale, hisar, sur veya şato duvarlarında açılan iç yanı geniş, dış yanı dar gözleme siperi
MAZHAK (C: Mezâhık) Gülünç kimse
MAZHAR Sahib olma, nâil olma Şereflenme * Bir şeyin göründüğü, izhar olunduğu yer Çıktığı yer
MAZHAR-I ESMÂ Çok sıfatlara ve isimlere mensub hâller kendinde görünen İsimlere, isimlerinin üzerinde te'sirlerine mazhar (sâhib) olan * Cenab-ı Hakkın isimlerinin tecellisine mazhar ve âyine olmuş olan(Cenab-ı Hak insana giydirdiği vücud libasını san'atına mazhar ediyor İnsanı bir model yapmış O vücud libasını o model üstünde keser, biçer, tebdil eder, tağyir eder; muhtelif esmasının cilvesini gösterir L)
MAZHAR-I İLHÂM Kendine ilhâm olunan (Arı, hayvan ve insanlara olduğu gibi) Kalbine ilhâm gelen zât
MAZHARİYET Mazhar ve nâil olma Elde etme Muvaffakiyet
MAZIG Çiğneyen, çiğneyici
MAZINNE (C: Mezânin) İçinde bir şey olduğu tahmin olunan yer
MAZIR Ekşi, hâmız
MAZİ Geçmiş zaman Geçen, geçmiş olan * Gr: Bir işin geçen zamanda yapıldığını bildiren fiil Fiil-i mâzi Mazi sigası(O Kadir-i Mutlak, bütün istikbaldeki acaib-i imkânata muktedirdir Dünü getiren, yarını getirdiği gibi; maziyi icad eten O Zât-ı Kadir, istikbali dahi icad eder Dünyayı yapan o Sani-i Hakim âhireti de yapar M)
MAZİ-İ NAKLÎ Yalnız işitilen bir şeyi anlatan fiil sigası "Nuri gelmiş" gibi
MAZİ-İ ŞÂD Neş'eli, sevinçli mâzi
MAZİ-İ ŞUHUDÎ Gözle görünen veya görmüş gibi bilinen bir şeyi anlatan fiil sigası, kipi "Nuri geldi" gibi
MAZİF Herkese sofrası açık olan ev Kapısı açık, misafir sever ev Misafirperver olan hâne
MAZİFE İzâfe olunmuş * Keder, hüzün, tasa, gam
MAZÎK Dar yer
MA'ZİL Ayrı Ayrı bir yer * Uzak Baid
MAZİLLE Kıldan yapılma büyük çadır
MAZÎM Mazlum
MAZİN Karınca yumurtası * Bir kabilenin adı
MAZÎR Ekşi, hâmız
MAZÎRE Ayran
MA'ZİRE (C: Meâzir) Özür etmek
MAZİRYUN Şahtere otu
MAZİYAN Kendisinden küçük arklara ayrılan büyük su arkı
MAZİYAT Geçmişler Geçen zamanlar
MAZİYE Şarap, hamr * Beyaz iyi bal * Beyaz ince yumuşak gömlek
MAZÎZ Musibet ve belâya uğramış Felâket acısına giriftar olmuş
MAZLEME (C: Mezâlim) Zulüm ve adaletsizlik Haksızlık Can yakma
MAZLUM Zulüm görmüş Kendine zulmedilmiş * Halim, selim, sakin, sessiz
MAZLUMANE Zulüm görmüşe yaraşır surette * Sessizce Sessizlikle
MAZLUMÎN Zulüm görmüş kimseler
MAZLUMİYYET Mazlumluk Zulüm görmüşlük * Sessizlik, yavaşlık
MAZMAZ (İbranice) Hz Muhammed'in (ASM) Suhuf-u İbrahim ve Tevrat'taki ismi
MAZMAZA Gusül veya abdest alırken, elleri yıkadıktan sonra üç kere ağız dolusu su alıp ağızda çalkalamak
MAZMİ Sulanan ekin
MAZMUM (Zamm dan) Zammolunmuş İlâve olunmuş * Yapışmış * Zamme ile okunan
MAZMUN Meâl Mâna Mefhum * Nükteli, san'atlı, ince söz * Ödenmesi lâzım olan * Fık: Gasb, telef veya zulüm sebebi ile ödenmesi lüzum etmiş şey
MAZNUK Nezle olmuş Nezleli
MAZNUN (Zann dan) Zannolunmuş Zan altında bulunan, kendisinden şüphe edilen * Huk: Bir suç dolayısı ile sorguya çekilen kimse Sanık
MAZNUNÎN (Maznun C) Zan altında bulunanlar Şüpheli kimseler
MAZRA Ayran Bir nevi yemek
MAZRAC (C: Mezaric) Eski elbise
MAZRAHÎ Akbaba * Ulu, şerefli kimse * Her beyaz nesne
MAZREB Vuracak yer * İlikli kemik
MAZRUB (Zarb dan) Zarbolunmuş Çarpılmış Dövülmüş * Basılmış, damgalanmış * Mat: Çarpılan (Bak: Madrub)
MAZRUBEYN Birbirine çarpılan iki sayıdan herbiri
MAZRUF Zarflanan Sarılıp muhafaza edilen Zarfa konan
MAZRUFÂT (Mazruf C) Zarflı olanlar
MAZRUFEN Zarf içinde olarak Zarflı surette
MAZRUR Zarar etmiş Ziyan görmüş
MAZRUS Örülmüş, örülerek yapılmış Diş takımı
MA'ZUB Kötürüm kimse
MAZ'UF Zayıf ve cılız Zayıflamış
MAZUFE İzâfe olunmuş
MA'ZUL (Azl den) İşinden çıkarılmış, kovulmuş, azledilmiş
MA'ZULEN Azledilmiş olarak İşinden çıkarılmış olarak
MA'ZULÎN (Ma'zul C) İşinden çıkarılmış olan kimseler Azledilmişler
MA'ZULİYET Azledilme hâli Açıkta kalınış
MA'ZUR Özürlü Özrü olan
MA'ZURİYYET Ma'zurluk Özürlülük
MA'ZUZ Katı, şiddetli, şedid
MAZZ Nar
MAZZ Gönlün gamdan ve tasadan yanması * İkrar etmek, kabul etmek, açıktan söylemek
MEAB Dönülecek yer Sığınılacak yer Melce'
MEAB Ayıp yeri * Ayıp
MEABİD (Bak: Maâbid)
MEAD Ahiret (Bak: Maâd)
MEADİB (Me'debe C) Ziyâfetler
MEADİN (Bak: Maâdin)
MEAHİZ (Me'haz C) Me'hazler Bir şeyin çıktığı veya alındığı yerler Kaynaklar
MEAKİL (Me'kele C) Yenilecek şeyler Yemekler Erzâk
MEÂL (Geri dönmek ve rücu eylemek den) Meydana gelen netice Mefhum * Mânası Kısaca mânası * Kaymak * Husul yeri, peyda olunacak yer * Son, sonuç(Meâl, te'vilin me'hazi olan "evl" mânasına masdar-ı mimîdir Bir şeyin varacağı gâye mânasına ism-i mekân da olur ki, te'vilin hasılı demektir Bundan başka meâl, bir şeyi eksiltmek mânasına da gelir Onun için örfte bir kelâmın mânasını her vechile aynen değil de, biraz noksaniyle hasılına göre ifade etmeğe de meâl denilmiştir ET)
MEÂL-İ İCMALÎ Kısaca hülâsası, kısaca mânâsı İcmalî meâl
MEÂLEN Mânâca aynısı olmadan eksiği ile anlaşılan neticesi Mânaya göre (Bak: Te'vil)
MEÂLÎ Kısaca mânasına ait
MEALÎ (Bak: Maâlî)
MEALİM (Bak: Maalim)
MEALPERVER f Mânâlı * Mâna anlatan

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEÂN Mekân, menzil
MEANN Enli, geniş * şişman gövdeli kimse * Hatip
MEAR Arlanacak, utandıracak şey
MEAR Saç ve sakalın dökülmesi
MEARİB İhtiyaçlar, hâcetler, lüzumlu ve istenen şeyler İstekler
MEARİC (Mi'rac C) Mi'raclar Merdivenler Çıkılacak yerler
MEARİC SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 70 Suresi olup Seele veya Mevaki Suresi de denir ve Mekkîdir
MEARRE Keffaret, diyet * Elem, meşakkat, dert, günah
MEASİ (Bak: Maâsi)
MEASİM Günahlar * Günah işlenecek yerler
MEASİR (Me'sere den) Güzel eserler Nişanlar İzler
MEASİR-İ BERGÜZİDE Seçme güzel eserler, izler, nişanlar
MEASS Çok cür'etli Hiç çekinmeyen
MEASS Talep mevzii, isteme yeri
MEAYİB Kusurlar, ayıblar, lekeler (Bak: Maâyib)
MEAZ (Bak: Maâz)
MEAZİB (Mi'zab C) Oluklar Su yolları
MEAZİF Sazlar Çalgılar Saz âletleri
MEAZİN (Me'zene C) Ezan okunan yerler
MEAZİR Perdeler Hicablar * Özürler
MEAZİR (Mi'zer C) Peştemallar
MEBAD (Mebâdâ) f Sakın, olmaya ki
MEBADİ (Mebde C) Mebdeler, başlangıçlar, ilk unsurlar * Çekirdekler * Prensipler
MEBADİ-İ ZARURİYYE Bir hakikat tam bilinmeden önceki isbat edici zaruri emâreler, başlangıçlar, hazırlıklar (Bak: Hads)
MEBAHİS Bahisler Mebhaslar * Araştırma yerleri
MEBAHİS-İ İLMİYE İlmi bahisler
MEBAL (Bevl den) Sidiğin çıktığı yer
MEBALİĞ (Meblâğ C) Paralar, akçeler
MEBANİ Temeller Esaslar * Yapılar Binâlar
MEBANİ-İ KELÂM Sözün esâsını teşkil eden şeyler
MEB'AS (C: Mebâis) Yollanma, gönderilme
MEB'AT Yaban sığırının yatağı * Davar ve deve yatağı * Mekân, menzil
ME'BAZ (C: Meâbiz) Diz altındaki çukur
MEBDE' Baş taraf Başlangıç Başlama * Kaynak Kök Temel Esas
MEBDE-İ SUKUT Sukutun başlangıcı Düşüşün mebdei
MEBDEİYET Başlangıç olma işi
ME'BELE Deve duracak yer * Devesi çok olan yer
MEBERRAT (Meberre C) Sevab için, hayır kazanmak için yapılan işler
MEBERRE (C: Meberrât) Sevab için, hayır kazanmak için yapılan iş
MEBERRET Nöbet şekeri
MEBGA Talep mevzii, isteme yeri
MEBGUZ Sevilmemiş Buğzedilmiş Nefret edilmiş
MEBHAS Kısım Bahis Fasıl Bir mes'eleye âid söz * Arama, araştırma yeri * Bir şeyin arandığı yer
MEBHUR Nefes darlığına mübtelâ olan, hırhır soluyan
MEBHUS Bahsolunan Bahsolunmuş Evvelce bahsi geçmiş
MEBHUS-ÜN ANH Sözü geçmiş şey Bahsolunan şey
MEBHUT Hayretle, şaşkın, mütehayyir Sersem
MEBİ' (Bey' den) Satılmış şey
MEBİT (Beyt den) Geceleyin kalınacak yer Geceliyecek yer
MEBİZ (C: Mebâyiz) Tıb: Yumurtalık
MEBKALE (C: Mebâkıl) Sebzevat yetiştirilen yer
MEBLAĞ Para, mevcud para miktarı * Yetişmek
MEBLEVLE (MİBVELE) İçine bevledilen kap
MEBLU' (Bel' den) Yutulmuş
MEBLUL Nemli, yaş Islak, ıslanmış
MEBNA Temel Yapı yeri * Üss-ül esas Asıl ve esas
MEBNİ Yapılmış Kurulmuş * Bir şeye dayanan Nazar ve itibâr ve isnad olunarak * den dolayı e binâen * Gr: Son harfi harekesi değişmeyen kelime Tasrife tâbi olmayan (fiil çekimine uğramıyan) kelime
MEBRADE Soğukluk * Soğukluk verecek zaman ve mekan
MEBREZ Abdesthâne
MEBRUD Soğuk, soğumuş
MEBRUK Tebrike şâyeste kimse Tebrike değer nesne
MEBRUR Hayırlı Makbul Beğenilmiş Sadık olmakla makbule geçmiş olan
MEBRUZ Gösterilmiş, ibraz olunmuş * Açılmış mektub
MEBSEM (C: Mebâsim) Tebessüm etmek, hafif gülümsemek
MEBSUS Dağılmış Yayılmış Herkesçe duyulmuş şayi' olmuş
MEBSUT Açılmış Yayılmış Serilmiş * Mufassal Etraflıca beyan olunan Bast olunmuş Uzun uzadıya anlatılmış
MEBSUTEN Mebsut olarak
MEBSUTEN MÜTENASİB Birbirlerine nisbetli olan iki şeyden birinin artmasıyla, diğerinin de aynı nisbetle artması; veya eksilmesiyle diğerinin de eksilmesidir Doğru orantılı
MEBŞURE Yüzü ve vücudu güzel yaratılmış kadın
MEBŞUŞ (C: Mebâşiş) Silinmiş İzi eseri kalmamış
MABTAHA (C: Mebâtıh) Kavun karpuz ekecek yer
MEBTUN Karnı hasta olan kimse
MEBTUŞ Tutulmuş * Hışım olunmuş
MEBTUT Kesilmiş ve ayrılmış
MEBTUTE Fık: Üç talak ile boşanmış olan kadın
MEB'UC Karnı delinmiş
MEB'US Gönderilen Ba's edilen * Halk arasından seçilerek Millet Meclisine âzâ edilen * Allah tarafından gönderilmiş olan * Öldükten sonra diriltilen
MEB'USÂN f Meb'uslar Milletvekilleri
MEB'USİYET Mebusluk Milletvekilliği vazifesi
MEBYET Geceliyecek yer Gece vakti kalınacak yer
MEBZUL Bol Çok sarf olunan Ucuz
MEBZULÎ Bolluk, çokluk, kesret
MEBZULİYYET Ucuzluk Bolluk
MEBZULİYYET-İ ELVAN Renk bolluğu
MEC' Hurmayı sütle ıslatıp yemek
MECA' Açlık
MECAA Hilebazlık etmek, hile yapmak
MECADİF (Micdâf C) Kayık veya sandal kürekleri
MECADİL (Micdel C) Köşkler, kasırlar
MECAE (Mecâet) Açlık Acıkma
MECAL Tâkat Güç Kuvvet * İktidar İmkân * Fırsat
MECALÎ (Meclâ C) Aynalar
MECALİS Meclisler Toplantılar Toplantı yerleri
MECAMİ' (Mecmua C) Mecmualar Dergiler
MECAMİR (Micmer C) İçlerinde tütsü yakılan kaplar, buhurdanlar
MECANE Ne bulursa sakınmadan yapmak Mecnunluk
MECANİK (Mencenik C) Mancınıklar (Bak: Mancınık)
MECANİN Mecnunlar Deliler
MECARÎ (Mecrâ C) Mecralar Su yolları Su yatakları
MECAZ Yerinden ve haddinden tecavüz etmek Hududunu aşmak * (Cevaz dan) Geçecek yer Yol * Edb: Hakiki mânâsı ile değil de ona benzer başka bir mânâ ile veya istenileni hatırlatır bir kelime ile konuşmak İstenilene benzer bir mâna ifadesi Meselâ: Bazı Hadis-i Şeriflerde dünyaya nezâret eden iki melâikenin öküze ve balığa benzetildiği gibiEdebiyat: Lügatı'nın, "Mecaz" Maddesinde şu tafsilât vardır: Bir kelime, kendi mânasında kullanılırsa; hakikat olur Eğer bir münasebetle asıl mânasından başka bir mânada istimâl edilir ve kendi mânasında kullanılmasında "karine-i mânia" bulunursa mecaz'dır Meselâ; tahta kelimesi ağaçtan satıh mânasına olduğu halde hakikattır Fakat yazı levhası mânâsına kullanılır Faraza, Muallim tarafından talebeye "tahta başına geç" denilirse, mecaz'dır Çünkü, levhanın tahtadan yapılmış olması münasebeti ile, bir de başına geçilecek tahtanın ancak yazı tahtası olup döşeme ve tavan tahtalarının başına geçilemiyeceği karine-i mâniası ile, o kelime hakikat mânâsından mecâz mânâsına naklolunmuşturNakildeki münasebete alâka denilir Alâkası teşbih olan mecazlar istiâre, başka türlü alâkası bulunanlar da mecaz-ı mürsel'dir Mecaz-ı mürselin alâkaları teşbihten başkadır ve en meşhurları şunlardır:1- Hulul : Hakikat ve mecaz mânalarında birinin ötekine mahal olmasıdır (Derse girildi) denildiği vakit, hâl olan dersin söylenip onun mahalli bulunan dershânenin kasdedilmesi (Yemekhâneye indi) denilince de, mahal bulunan yemekhânenin zikrolunup yemeğe inildi, denilmek istenmesi gibiMânâca cüz'i bir fark ile buna, zarfiyyet, mazrufiyyet alâkası da diyebiliriz2- Sebebiyyet, müsebbebiyyet : Hakiki ve mecazi mânâlardan birinin diğerine sebeb müsebbeb olmasıdır "Bir muharrir, kalemiyle geçinir" cümlesinde sebeb olan kalemin zikredilip müsebbeb olan yazı ücretinin kasdedilmesi; kar yağarken söylenilen "bereket yağıyor" cümlesindeki müsebbeb olan bereketin zikredilip, sebeb olan karın murad edilmesi gibi3- Cüz'iyyet, külliyet : Hakikat ve mecaz mânâlarından biri, diğerinin cüz'ü olmasıdır Diğer bir tabir ile; bir şeyin bütünü kasdedilmesidir "Marmaradan her yelkenUçar gibi neş'eli"beytindeki yelken kelimesi gibi (ki, onun zikriyle bütünü söylenip parçası, yahut parçası söylenip bütünü bulunan kayık murad edilmiştir)4- Itlâk ve takyid : Hakikat ve mecaz mânâlarından birinin mutlak yâni umuma; o birinin mukayyed, yâni hususa delâlet eder olmasıdır Hayvan kelimesindeki mânâ umumidir Hayvan deyip de meselâ "At" ı murad etmek onu mukayyed bir mânâda kullanmak demek olacağından "Mecaz" olur5- Kevniyyet : Bir şeye eski hâlinin ismini vermektir Bir vâlidenin, yetişmiş oğluna; "bizim çocuk" demesi gibi6- Evveliyyet : Bir şeyi sonra olacağı isim ile zikretmektir Tıbbiye ve deniz mekteblerine yeni girmiş talebeye "Doktor ve Kaptan" denilmesi gibi(Mecaz ilmin elinden cehlin eline düşerse, hakikate inkılâb eder, hurâfata kapı açar S)
MECAZ-I MÜRSEL Edb: Kelimenin asıl mânâsıyla mecazî mânâsı arasında benzerlik bulunmasından başka bir alâka bulunmasıyla olan mecazdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MECAZE Cevizlik yer
MECAZEN Mecaz olarak Gerçek değil de mecaz yoliyle
MECAZÎ Mecazla ilgili
MECAZİB (Meczub C) Meczublar Cezbeye tutulmuş olanlar
MECBE Geniş ve işlek yol
MECBEE Mantar yetişen yer
MECBUB Hayası ve zekeri kesilmiş
MECBUL(E) (Cibillet den) Yaratılmış Yaratılışında bir hâl veya sıfat bulunan
MECBUR Zor görmüş Zorla bir işe girişmiş İcbar görmüş * Hatırı alınmış, gönlü yapılmış (Hakiki manası: Kırıldıktan sonra bütünlenmiş)
MECBUREN İster istemez Cebirle Zaruret icâbı Zorla
MECBURÎ Zor altında, ister istemez, yapma mecburiyetinde
MECBURİYET Zora tutulma Mecburluk
MECC Ağızla su püskürmek * Sulu şeyler atmak ve saçmak
MECCAN Parasız, karşılıksız, ücretsiz, bedâva, meccânen
MECCANEN Ücretsiz, parasız
MECCANÎ Bedavacı Parasız
MECCANİYET Ücretsizlik, meccanilik
MECD Büyüklük Azamet * şeref, itibar
MECDERE Lâyık olacak mekân
MECDEYE Kıtlık yeri
MECDUD Rızkı bol, nasibli, bahtiyar * Kesilmiş, maktu
MECDUL Sağlam ve muhkem şey * Sağlam yapılı ve kemikli kimse * Bükülmüş
MECDUR Tıb: Çiçek çıkarmış kimse
ME'CEL (C: Meâcil) Su toplanan yer
MECELLAT (Mecelle C) Mecmualar, kitaplar, dergiler
MECELLE Mecmua Fikir topluluğu Risale Kitab Hikmetli sahife * Fıkıh kitabının muâmelât kısmının toplu bir parcası * İslâm Hukukuna dâir bir mecmua
MECENNE Kalkan, siper * Delilik, mecnunluk, divanelik
MECER Koyunun karnındaki kuzu büyüdükçe durmaya kadir olmaması * Büyük asker * Susuzluk
MECERRE (Mecerret-üs Sema) Kehkeşan, Samanyolu denilen büyük, parlak yıldız kümesi
MECFER Beli kalın olan at
MECHEL (C: Mecâhil) Belirtisiz, işaretsiz, nişansız * Yolu ve izi olmayan çöl
MECHELE Birini câhilliğe sevkeden şey
MECHUD (Cehd den) Çalışmış uğraşmış, didinmiş, cehdetmiş * Kuvvet, kudret, güç
MECHUL Bilinmeyen Belli olmayan
MECHUL-ÜL AHVAL Kimin nesi olduğu bilinmeyen kimse
MECHUL-ÜN NESEB Kimin çocuğu olduğu bilinmeyen kişi
MECHULAT (Mechul C) Mechul olan ve bilinmeyen şeyler
MECHULİYET Bilinmezlik, mechullük
MECHURE Harf, hareke ile okunduğu vakit, nefesin hapsolunup sesin âşikâr olmasında okunan harfler Bu harfler nefesi kendileri ile cereyandan men'ederler
MECHURİYE Aşikâre olunmuş, açıklanmış, meydana konulmuş
MECİ (Meciyyen) Gelme, geliş
MECİD Azametli Şerefli Gâlib * Esmâ-i İlâhiyedendir
MECİDİYE Sultan Abdülmecid zamanında 1840'da basılmış 20 kuruş değerinde gümüş para
MECL Elin kabarması * Balta gibi bir nesne tutmaktan veya çalışmaktan dolayı elin kabarıp nasırlanması
MECLA (C: Mecâli) Ayna, mir'at * Çıkma ve görünme yeri * Başın tepesinde kıl bitmeyen yer
MECLEB Beyaz çiçekli bir otun adı (Adam boyu uzar ve yaprağı zerdaliye benzer)
MECLİS Oturulacak, toplanılacak yer * Görüşülecek bir mes'ele için bir araya gelmiş insan topluluğu * Devlet işlerini görüşmek üzere Millet Vekillerinin toplandıkları büyük bina
MECLİS-İ A'YÂN Osmanlı İmparatorluğu zamanında hükümet tarafından seçilmiş olan meclis (Bunun karşılığı, zamanımızda, senato meclisidir)
MECLİS-İ MEBUSAN Halk tarafından seçilen meb'usların meclisi Millet Meclisi
MECLİS-İ ÜLFET Konuşma meclisi
MECLİS-İ VÜKELÂ Kabine toplantısı Bakanlar kurulu toplantısı
MECLİS-ARA f Meclisi süsleyen
MECLİS-EFRUZ f Meclisi parlatan Meclisi aydınlatan
MECLİS-FÜRUZ f Meclisi parlatan Meclisi aydınlatan
MECLİSÎ Meclisle alâkalı Meclise ait
MECLİSİYAN Meclis ehli Mecliste bulunan âzâlar
MECLUB Celbolunmuş Çekilmiş Kapılmış * Tarafdarlığı kazanılmış kimse * Aşık Tutkun
MECLUBİYET Tutkunluk, meclubluk
MECLÜVV Parlak, cilâlı Mücellâ
MECMA' Toplanılacak yer Kavuşulan yer
MECMA-İ ALEYH Hakkında toplanılan, ittifak edilen, birleşilen şey
MECMA-I EKBER En büyük toplanma yeri Mahşer
MECMA-I HAKAİK Hakikatlerin toplandığı yer Hakikatlerin merkezi
MECMA-ÜL EZDÂD Zıtların toplandığı yer * Mutlak hürriyet
MECMA-ÜL KÜLL Hepsinin toplandığı yer
MECMECE Yazının karışık olması * Kalbinde olanı demek isteyip, yine demeyip gizlemek
MECMEDE Buzluk, karlık
MECMU' Bütün, hepsi Topluca Yığılmış Cem' olunmuş Bir araya getirilmiş şey
MECMUA Toplanıp biriktirilmiş, tertip ve tanzim edilmiş şeylerin hepsi * Seçilmiş yazılardan meydana getirilen kitap Risâle * Kolleksiyon
MECMUAN Toptan, birden, toplu olarak
MECMUAT-ÜL AHZAB Şeyh Ahmed Ziyaeddin-i Gümüşhanevî'nin üç ciltlik bir duâ mecmuası
MECMUİYYET Topluluk Bütünlük Tamlık
MECNEB Çok şey
MECNUB Güney rüzgârı yetişen kişi * Akciğer zarı iltihabı olan kişi
MECNUN Deli Çılgın * İnsanlara çok hususta uymayan * Birini çok fazla sevip aklını kaçıran Âşık
MECNUNANE f Delice, divanece Mecnunlara ve delilere yakışır surette
MECNUNİYET Delilik Mecnunluk
MECR Bir nesneyi devenin karnındaki yavrusuna bey'etmek Devenin karınındaki yavrusunu bir malla değiştirmek * Çokluk asker * Akıl
MECRA Suyun aktığı yol Su yolu Kanal * Cereyan eden yer * Bir haberin yayılma yolu * Bir şeyin dolaştığı yer
MECRUH Yaralı Yaralanmış * Huk: İnandırıcı sözlerle çürütülmüş fikir, davâ
MECRUHÎN (Mecruh C) Yaralılar Yaralanmış olanlar
MECRUR Sürüklenmiş * Gr: Başında harf-i cer bulunan kelime İzafet halinde son kelime Cerr'li okunan kelime (i, ı diye okunan kelime, yani esreli)
MECS Ovmak Dibagat etmek
MECUBE Cevap
MEC'UL Yapılmış Meydana çıkarılmış İkame ve ihdas olunmuş olan
ME'CUR Karşılık almaya, mükâfata hak kazanmış kimse * Kiraya verilen
MECUS Kulakları küçük olan adam * Ateşe tapan kişi
MECUSİ Çok eskiden yaşamış, kulağı küçük olan birisinin adıdır Ateşperestlik âyinine sebeb olduğundan "Ateşperestlere" bu isim verilmiştir * Eski İran dini olan Mecusilikten olan kimse
MECUSİYÂN (Mecusi C) Mecusiler Ateşe tapanlar
MECUSİYET Mecusilik
MECVED Doymaya yakın olmak * Yağmur taneleri değmiş cisim
MECZİR (C: Mecâzir) Deve boğazlayacak yer
MECZUB Başkasının te'siri ile hareket hâlinde olan Cezbedilmiş Aklı gitmiş olan Aşk-ı İlahî ile kendinden geçmiş * Deli Divane Mecnun(Sultan Mehmed Fatih'in zamanında hikâye edilen meşhur ve mânidar "Cibâli Baba kıssası" nev'inden olarak bir kısım ehl-i velâyet, zâhiren muhakemeli ve âkıl görünürken, meczubdurlar Ve bir kısmı dahi; bâzan sahvede ve daire-i akılda görünür, bâzan aklın ve muhakemenin haricinde bir hâle girer Şu kısımdan bir sınıfı; ehl-i iltibastır, tefrik etmiyor Sekir hâlinde gördüğü bir mes'eleyi hâlet-i sahvede tatbik eder, hatâ eder ve hatâ ettiğini bilmez Meczubların bir kısmı ise; indallah mahfuzdur, dalâlete süluk etmez Diğer bir kısmı ise, mahfuz değiller; bid'at ve dalâlet fırkalarında bulunabilirler Hattâ, kâfirler içinde bulunabileceği ihtimal verilmişİşte; muvakkat veya dâimi meczub olduklarından, mânen '"mübarek mecnun" hükmünde oluyorlar Ve mübarek ve serbest mecnun hükmünde oldukları için, mükellef değiller Ve mükellef olmadıkları için muahaze olunmuyorlar Kendi velâyet-i meczubaneleri bâki kalmakla beraber, ehl-i dalâlete ve ehl-i bid'aya tarafdar çıkarlar, mesleklerine bir derece revaç verip, bir kısım ehl-i imânı ve ehl-i hakkı, o mesleğe girmeye meş'umane bir sebebiyet verirler M)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MECZUBÎN (Meczub C) Meczublar Deliler, mecnunlar Cezbeye gelmiş olanlar
MECZUM Kat'i niyet edilmiş, cezmolunmuş Kat'i karar verilmiş * Gr: Son harfi harekesiz okunan kelime Cezimli kelime (İlim, kilim, kitab kelimelerinin son harflerinin okunduğu gibi)
MECZUM (Cüzam dan) Cüzam hastalığına tutulmuş kimse
MECZUR Cezr olunmuş, kare kökü alınmış sayı (On sayısı yüz sayısının meczurudur, yani kare köküdür)
MECZUZ Kesilmiş, münkatı'
MEÇ Ateşli silahların icadından evvel kullanılan harp âletlerinden biri Keskin olmayan tâlim kılıcı, uzun ve ince kılıç
ME'D Yumuşak taze ot * Titremek * Sallanmak
MEDA Mesafe, nihâyet Son
MEDE-D-DÜHUR Dünyanın sonuna kadar
MEDACİ' Yatacak yerler (Bak: Madcâ')
MEDAFİ' (Medfa C) Ask: Toplar
MEDAFİN (Medfen C) Mezarlar, kabirler Gömülecek, defnolunulacak yerler
MEDAHEK (Bak: Madhek-Mudhike)
MEDAHİL (Medhal C) Girişler Girilecek yerler
MEDAİH Medhetmeler Övmeler Medhedişler
MEDAİN (Medayin) Şehirler, medineler Büyük memleketler * Şimdi harabe olup İslâmiyyetten evvel yaşamış Kisralıların Nuşirevan zamanında kurdukları merkez-i hükümetleri olan büyük şehir Peygamber Hz Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın doğduğu gece bu şehirdeki büyük sarayın eyvanları yıkılmıştı
MEDAK Bir şeyi ezmekte kullanılan yassı taş
MEDAMİ' Göz yaşları * Gözler
MEDAMİ'-İ HİCRAN Hicran gözyaşları Ayrılık gözyaşları
MEDAR Sebeb, vesile * Bir şeyin etrafında döneceği nokta Bir şeyin devredeceği, üzerinde hareket edeceği yer * Gezegenlerin gezerken hareket noktalarının çizdiği dâire (Dünya, güneş etrafında seyrederken medar-ı senevîsi bir dâireyi andırır)
MEDAR-ÜL AYN Göz çukuru
MEDAR-I FAHR İftihara sebeb olan Övmeğe vesile
MEDAR-I İBRET İbret almağa yarıyan
MEDAR-I MAİŞET Geçim vasıtası
MEDAR-I SENEVÎ Dünya, güneş etrafında seyrederken çizdiği farazi dâire
MEDAR-I TAAYYÜŞ Maişet tedarikine sebeb olan, geçim vesilesi
MEDARE Kova gibi dikip su çekmekte kullanılan deri
MEDARİC (Medrec ve Medrece C) Merdivenler * Meslekler, yollar
MEDARİS Medreseler Ders okunan yerler Talebe-i ulumun ikametgâhları Din, imân, ahlâk dersi ve fenni ilim okutulan ve aynı zamanda talebenin ikamet ettiği mektebler
MEDAS Harman yeri
MEDASE Harman yeri
MEDAYİH Medhe lâyık işler ve hareketler
MEDAYİH-İ BÂHİRE Çok açıktan birisini veya bir şeyi övmek, medhetmek
MEDAYİN (Midyân C) Dâima borçlanan kimseler
MEDBEE (MEDBE) Kabaklık, kabağı çok olan yer * Kul, abd
MEDBUG Dibâgat olunmuş, tabaklanmış
MEDBUR Zengin Malı mülkü ve serveti çok olan * Yaralı, mecruh
MEDCEN Bulutlu gün
MED Uzatma, çekme Yayma ve döşeme * Çoğaltmak * Bir şeye dikkatlice bakmak * Nihayet, son * Sönmek Bir şeyi söndürmek * Yardım etmek, mühlet vermek * Yâr ve yâver olmak * Tarlaya fışkı ve gübre dökmek * Sel suyu
MEDD-İ BİSAT Kilim yayma, halı serme
MEDD-İ NAZAR Uzağa bakma Gözün görebildiği kadar göz alımı
MEDD-İ YED El uzatma
MEDD İŞARETİ Harekenin uzun okunacağını gösteren işaretin adı * Hemze ile elifin birleşmesi
MEDDAH (Mübalâga ile) Çok çok medheden, sena eden * Edb: Taklidli hikâyelerle halkı eğlendiren hikâyeci
MEDD Ü CEZİR Coğ: Deniz sularının kabarması ve tekrar geriye çekilmesi
MEDED İnayet, yardım, imdad, eman Eyvah
MEDEDCU f Meded isteyen, yardım arayan
MEDEDCUYANE f Medet isteyene, yardım arayana yakışacak surette
MEDEDHÂH f Meded isteyen, yardım bekleyen
MEDEDHÂHÎ f Meded arayıcılık, yardım isteyicilik
MEDEDKÂR f Yardımcı, muin, nâsır Nusret veren
MEDEDKÂRANE f Medet ve yardım edercesine
MEDEDKÂRÎ f Yardımcılık
MEDEDRES f Yardımcı İnâyet eden Yardım eden Mededresân da denir
MEDEDRESANÎ Yardımcılık Yardım ve inâyet edicilik
MEDE-L-BASAR Gözün görebildiği kadar
MEDE-L-EYYAM Günlerin sonuna kadar
MEDENİ Faziletli, terbiyeli, kibâr * Medineli Şehirli * Kur'an-ı Kerimin Medine şehrinde nâzil olan âyet ve sureleri
MEDENİ-İ BİTTAB' Doğuştan, yaradılıştan huyları ile medeni oluş * Cenab-ı Hakkın yaratması ile tab'an iyi huylu, kibar, faziletli kimse
MEDENİYET Adaletseverlik, insanca iyi ve ferah yaşayış Şehirlilik Yaşayışta, içtimaî münâsebetlerde, ilim, fenn ve san'atta tekâmül etmiş cemiyetlerin hâli * İslâmiyetin emirlerine göre, usulü dâiresinde yaşayış(Küre-i arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır Tâdili, büyük bir himmete muhtaçtır Ve keza, beşeriyet ruhundan dünyaya nâzır pek çok menfezler açmıştır Bunların kapatılması ancak Allah'ın lutfuna mazhar olanlara müyesser olur MN)(Sual: Sen eskiden şarktaki bedevi aşâirde seyahat ettiğin vakit, onları medeniyet ve terakkiyata çok teşvik ediyordun Neden, kırk seneye yakındır, medeniyet-i hâzıradan "mimsiz" diyerek hayat-ı içtimaiyeden çekildin, inzivâya sokuldun?Elcevab: Medeniyet-i hâzıra-i Garbiye, semâvi kanun-u esasilere muhalif olarak hareket ettiği için seyyiatı hasenatına; hatâları, zararları, fâidelerine râcih geldi Medeniyetteki maksud-u hakiki olan istirahat-ı umumiye ve saadet-i hayat-ı dünyeviye bozuldu İktisad, kanaat yerine israf ve sefahet ve sa'y ve hizmet yerine tenbellik ve istirahat meyli galebe çaldığından, biçâre beşeri hem gayet fakir, hem gâyet tenbel eyledi Semâvi Kur'anın kanun-u esasisi $_ $_ $ ferman-ı esasisiyle: "Beşerin saadet-i hayatiyesi, iktisad ve sa'ye gayrette olduğunu ve onunla beşerin havas, avâm tabakası birbiriyle barışabilir" diye Risale-i Nur bu esası izaha binaen kısa bir-iki nükte söyleyeceğim:Birincisi : Bedevilikte beşer üç-dört şey'e muhtaç oluyordu O üç-dört hâcatını tedarik etmiyen on adette ancak ikisi idi Şimdiki garb medeniyet-i zâlime-i hâzırası su'i-i istimâlât ve israfat ve hevesatı tehyic ve havâic-i gayr-i zaruriyeyi, zaruri hâcatlar hükmüne getirip görenek ve tiryakilik cihetiyle şimdiki o medeni insanın tam muhtaç olduğu dört hâcâtı yerine, yirmi şey'e bu zamanda muhtaç oluyor O yirmi hâcatı tam helâl bir tarzda tedarik edecek yirmiden ancak ikisi olabilir Onsekizi muhtaç hükmünde kalır Demek bu medeniyet-i hazıra insanı çok fakir ediyor O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başka haram kazanmağa sevk etmiş Biçâre avâm ve havas tabakasını dâima mübarezeye teşvik etmiş Kur'anın kanun-u esasisi olan "vücub-u zekât, hurmet-i riba" vasıtasiyle avâmın havassa karşı itâatini ve havassın avâma karşı şefkatini te'min eden o kudsi kanunu bırakıp burjuvaları zulme, fukaraları isyana sevk etmeğe mecbur etmiş İstirahat-ı beşeriyeyi zir ü zeber etti!İkinci Nükte : Bu medeniyet-i hâzıranın hârikaları, beşere birer ni'met-i Rabbaniye olmasından, hakiki bir şükür ve menfaat-ı beşerde istimâli iktiza ettiği halde, şimdi görüyoruz ki: Ehemmiyetli bir kısım insanı tenbelliğe ve sefahete ve sa'yi ve çalışmayı bırakıp istirahat içinde hevesatı dinlemek meylini verdiği için sa'yin şevkini kırıyor Ve kanaatsizlik ve iktisadsızlık yoluyla sefahete, israfa, zulme, harama sevkediyor Meselâ Risale-i Nurdaki "Nur Anahtarı"nın dediği gibi: Radyo büyük bir ni'met iken, maslahat-ı beşeriyeye sarf edilmek ile bir mânevi şükür iktiza ettiği halde, beşte dördü hevesata, lüzumsuz malâyani şeylere sarf edildiğinden; tenbelliğe, radyo dinlemekle heveslenmeğe sevk edip, sa'yin şevkini kırıyor Vazife-i hakikiyesini bırakıyor Hattâ çok menfaatli olan bir kısım hârika vesait, sa'y ve amel ve hakiki maslahat-ı ihtiyac-ı beşeriyeye istimâli lâzım gelirken, ben kendim gördüm; ondan bir-ikisi zaruri ihtiyâcata sarf edilmeğe mukabil, ondan sekizi keyf, hevesat, tenezzüh, tenbelliğe mecbur ediyor Bu iki cüz'i misâle binler misâller varElhâsıl : Medeniyet-i garbiye-i hâzıra, semâvi dinleri tam dinlemediği için, beşeri hem fakir edip ihtiyacatı ziyadeleştirmiş İktisad ve kanaat esasını bozup israf ve hırs ve tama'ı ziyadeleştirmeğe; zulüm ve harama yol açmış Hem beşeri vesait-i sefahete teşvik etmekle o biçare muhtaç beşeri tam tenbelliğe atmış Sa'y ve amelin şevkini kırıyor! Hevesata, sefahete sevk edip ömrünü faidesiz zâyi ediyorHem o muhtaç ve tenbelleşmiş beşeri, hasta etmiş Su'-i istimâl ve israfat ile yüz nevi hastalığın sirayetine, intişarına vesile olmuşHem üç şiddetli ihtiyaç ve meyl-i sefahet ve ölümü her vakit hâtıra getiren kesretli hastalıklar ve dinsizlik cereyanlarının o medeniyetin içlerine yayılmasiyle intibaha gelip uyanmış beşerin gözü önünde ölümü idam-ı ebedi suretinde gösterip, her vakit beşeri tehdid ediyor Bir nevi cehennem azâbı veriyorİşte bu dehşetli musibet-i beşeriyeye karşı Kur'an-ı Hakim'in dörtyüz milyon talebesinin intibahiyle ve içinde semâvi, kudsi kanun-u esasileriyle bin üçyüz sene evvel gösterdiği gibi, yine bu dörtyüz milyonun kendi kudsi esasi kanunlariyle beşerin bu üç dehşetli yarasını tedavi etmesini; ve eğer yakında kıyamet kopmazsa, beşerin hem saâdet-i hayat-ı dünyeviyesini, hem saadet-i hayat-ı uhreviyesini kazandıracağını; ve ölümü, idam-ı ebediden çıkarıp âlem-i nura bir terhis tezkeresi göstermesini ve ondan çıkan medeniyetin mehasini, seyyiatına tam galebe edeceğini ve şimdiye kadar olduğu gibi; dinin bir kısmını, medeniyetin bir kısmını kazanmak için rüşvet vermek değil, belki medeniyeti ona, o semavî kanunlara bir hizmetkâr, bir yardımcı edeceğini Kur'an-ı Mu'ciz-il-Beyan'ın işarat ve rumuzundan anlaşıldığı gibi, Rahmet-i İlâhiyeden şimdiki uyanmış beşer bekliyor, yalvarıyor, arıyor! RN)
MEDENK f Kapı sürgüsü Kilit
MEDER Tezek, toprak tezeği * Çakıl Kuru çamur Kuru balçık * Köy, mahalle
MEDFA' (C: Medâfi') Ask: Top
MEDFEE Deve sürüsü Çok miktar deve
MEDFEN Mezar Defnedilen, gömülen yer
MEDFU' Dışarı çıkarılmış, def olunmuş, kovulmuş * Verilmiş, vezneden çıkarılmış
MEDFUAT (Medfu' C) Defedilip dışarı çıkarılmış olanlar * Sarfedilmiş ve verilmiş paralar Harcanan veya kasadan çıkan paraların, hesap defterinde kaydedildiği hâne
MEDFUN Defnedilmiş Gömülmüş
MEDH Birisinin iyiliğini, iyi vasıflarını söylemek Övmek
MEDH Büyük bahşiş

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEDHA Deve kuşunun yumurtladığı yer
MEDHA Övmek, medhetmek
MEDHAL Girilecek taraf Dahil olacak yer * Giriş Esere başlangıç Önsöz Mukaddeme
MEDHALDAR f Bir işte parmağı olan Bir işe karışmış olan
MEDHAZA (C: Medâhız) Ayak kayacak yer
MEDHENE Yağhâne
MEDHİYAT (Medhiye C) Medh etmeler, övmeler
MEDHİYE Birini medhetmek için yazılan yazı
MEDHUL (Dahl den) Ayıplanacak kusuru olan * Dile düşmüş * Kendisine birşey girmiş olan
MEDHUN f Tabaklanmış deri
MEDHUR Uzaklaştırılmış veya kovulmuş olan Tardedilmiş olan
MEDHUŞ Dehşete uğramış Şaşırmış Korkmuş
MEDHUŞÂNE Ürkmüş gibi Ürkmüş bir hâlde
MED'Î Dâvet edilmiş, davetli Çağrılmış
MEDİ (C: Emdiye) Bir yerde birikip toplanmış su
MEDİBB Selin aktığı yer
MEDİD Devamlı Çok uzun süren * Uzatılmış Çekilmiş
MEDÎH Keskin
MEDÎH (Medh den) Övmeye ve medhetmeye sebeb olan şey Övme mevzuu
MEDİHA Medih için yazılan kaside, övme
MEDİHAGÛ f Medheden, öven
MEDİHASENC f Medihnâme yazan, övücü yazılar yazan
MEDÎN Borçlu * Kul, köle, abd
MEDİNE Şehir * Hicazda Hz Peygamberin (ASM) türbesi bulunan şehirdir Buranın İslâmiyyetten evvel ismi "Yesrib" idi
MEDİNE-İ MÜNEVVERE Nurlu, nurlanmış şehir
MEDİNE-İ SELÂM Bağdat şehri
MEDİNET-ÜN NEBİ Eski ismi Yesrib olan ve Peygamberimiz Hz Muhammedin (ASM) türbesinin bulunduğu Medine şehri
MEDKUK Döğülmüş, toz hâline getirilmiş
MEDL Zayıf, yeyni kimse
MEDLEBE Çınarlık
MEDLUL Delâlet olunan Gösterilen * Mânâ Meâl Mefhum Delil getirilen şey Bir kelime veya bir işâretten anlaşılan
MEDLULİYYET İşâret ve delil olma hâli
MEDMA' (C: Medâmi') Göz Ayn * Gözyaşı
MEDMEC Kadeh
MEDMUM Kırmızı renkli olan * Dolu, dolmuş
MEDN Durmak, ikamet
MEDR Havuzun içini sıvamak * Düzmek
MEDRAA Ferâce, kaftan, çarşaf
MEDREC(E) (C: Medâric) Basamaklı yol Merdiven * Meslek * Tarikat * Dar yol Dağ yolu
MEDRESE (Ders den) Ders görülen yer Ders okutulan yer İslâmi ilimleri okuyan talebelerin yatıp kalktıkları ve tahsil için çalıştıkları vakıf odalarının bulunduğu binâ
MEDRESE-İ YUSUFİYE Hz Yusuf'un (AS) iftira, haksızlık ve zulüm ile hapiste kalmasından kinâye olarak, İmân ve Kur'an hizmetinden dolayı tevkif edilenlerin hapsedildiği yere verilen isim
MEDRESENİŞİN Medreseli Medresede oturan
MEDRESETÜZZEHRA (Medreset-üz Zehra) 1914'de Birinci Cihan Harbinden evvel Van'da; Üstad Bediüzzaman Said Nursî'nin açılması için teşebbüse geçtiği ve Artemit'te (Edremit) temelini attığı Şark Üniversitesi'nin bir adı(Münazarat Risalesi'nin ruhu ve esası hükmünde olan, hâtimesindeki Medreset-üz Zehra hakikatı ise, istikbalde çıkacak olan Risale-i Nur'a bir beşik, bir zemin ihzar etmek idi ki; bilmediği, ihtiyarsız olarak ona sevkolunuyordu Bir hiss-i kablelvuku ile o nurani hakikatı, bir maddî surette arıyordu Sonra o hakikatın maddî ciheti dahi vücuda gelmeye başladı Sultan Reşad 19 bin altun lirayı Van'da temeli atılan o Medreset-üz Zehra'ya verdi Temel atıldı, fakat sâbık harb-i umumi çıktı, geri kaldı Beş-altı sene sonra Ankara'ya gittim, yine o hakikata çalıştım 200 meb'ustan 163 meb'usun imzalarıyla o medresemiz -150 bin banknota iblağ ederek- o tahsisat kabul edildi Fakat binler teessüf medreseler kapandı Onlar ile uyuşamadım, yine geri kaldı Fakat Cenab-ı Erhamürrâhimîn o medresenin manevî hüviyetini Isparta vilayetinde tesis eyledi Risale-i Nur'u tecessüm ettirdi İnşâallah istikbalde Risale-i Nur şakirdleri o âlî hakikatın maddî suretini de tesis etmeye muvaffak olacaklar KL)
MEDRUK Anlaşılmış, derk olunmuş
MEDRUS Eskimiş elbise * Deli, mecnun * Ders olarak okunmuş
MEDSUS Gömülerek saklanmış olan Gizli bulunan * İçine desise karışmış şey
MEDŞ Elin zayıf olması Elin eti az ve siniri sarkmış olması
MEDUF Islanmış * Dövülmüş
MED'UV Davet olunan Çağırılmış Davetli
MED'UVVEN Çağrılarak, davetli olarak, davet olunarak
MED'UVVÎN (Med'uvv C) Davetliler, davet olunmuşlar, çağrılmış olanlar
ME'DÜBE Ziyafet Düğün
MEDYUM (Medyom) Lât İspirtizmacılık için vasıtalık eden(Nurlarla şiddetli alâkası bulunan birkaç has kardeşimizin nazarını, fikrini başka tarafa çevirmek veya zevkli ve ruhani bir meşreb ile meşgul edip, hizmet-i imaniyeye karşı zaifleştirmek için bâzı şahıslar ispirtizma denilen ölülerle muhabere nâmı altında cinnilerle muhabere etmek gibi hattâ bâzı büyük evliyalarla, hattâ peygamberlerle güya bir nevi konuşmak gibi eski zamanda kâhinlik denilen şimdi de medyumluk nâmı verilen bu mes'ele ile bâzı kardeşlerimizi meşgul ediyorlar Halbuki:Bu mes'ele, felsefeden ve ecnebiden geldiği için ehl-i imana çok zararları olabilir Ve çok su'-i istimalâta menşe' olmakla beraber içinde bir doğru olsa on yalan karışıyor Çünki, doğruyu ve yalanı tefrik edecek bir mehenk, bir mikyas olmadığından ervah-ı habise ve şeytana yardım eden cinnilerin bu vesile ile hem onun ile meşgul olanın kalbine ve hem de İslâmiyete zarar vermek ihtimali var Çünki: Mâneviyat nâmına hakaik-ı İslâmiyeye ve akide-i umumiyeye muhalif ihbarat oluyor Ervâh-ı habise iken kendilerini, ervah-ı tayyibe zannettirip belki kendilerine bâzı büyük veliler nâmını verip İslâmiyetin esasatına muhalif sözlerle zarar vermeye çalışabilirler Hakikatı tağyir edip, safdilleri tam aldatabilirlerMeselâ: Nasılki güneş, bir küçük cam parçasında ziyasiyle, hararetiyle, şekliyle görünüyor Fakat, o küçücük camın içindeki güneşin o küçücük timsali, kendi nâmına eğer konuşsa ve dese: Benim ziyam dünyayı istilâ ediyor Benim hararetim herşeyi ısıtıyor Ve küre-i arzdan bir milyon defadan daha büyüğüm dese, ne derece hilâf-ı hakikat olduğu anlaşılır Aynen bu misal gibi; bir peygamber, güneş gibi hakiki makamında iken o ispirtizmanın veyahut medyumluğun cam parçası hükmündeki istidadına göre bir cilvesinin tezahürü, o hakikat nâmına konuşamaz Eğer konuşsa yüz derece muhalif olur İspirtizmanın veya medyumluğun o mazhardaki cüz'i cilvesi, vahyin mazharı olan o mânevi güneşin kudsi mahiyetine hiçbir cihetle kıyas olamaz Çünki: Esfel-i sâfilindeki bir cam parçası mânen a'lâ-yı illiyyinde olan o mânevi güneşin hakikatını yanına getiremez Getirmeye çalışmak da hürmetsizlikten başka birşey değildir Ancak onun makamına karib olmak için, Celâleddin-i Süyuti ve bir kısım evliyalar gibi seyr ü süluk ile terakki ederek o mânevi güneşin sohbetine mazhar olunur Fakat böyle terakki, Risale-i Nurun isbat ettiği gibi, peygamberin velâyetiyle bir nevi sohbeti kendi derecelerine göre ve kendi istidatları derecesinde olurFakat Nübüvvet hakikatı, velâyetten ne derece yüksek ise, ispirtizma vasıtasiyle veyahut terakkiyat-ı ruhiyye cihetiyle mazhar olunan sohbet ve muhabere dahi hiçbir cihette hakiki peygamberle muhabereye yetişemiyeceğinden yeni ahkâm-ı şer'iyyeye medar-ı ahkâm olamazEvet, dinden gelmeyen, belki felsefenin hassasiyetinden gelen celb-i ervah da; hem hilâf-ı hakikat, hem hilâf-ı edeb bir harekettir Çünki a'lâ-yı illiyyinde ve kudsi makamlarda olanları esfel-i sâfilin hükmündeki masasına ve yalanların yeri olan oyuncak tahtasına getirmek tam bir ihanettir ve bir hürmetsizliktir Adetâ bir padişahı kulübeciğine çağırıp getirmek gibidir Belki ayn-ı hakikat ve edeb ve hürmet ve istifade odur ki, Celâleddin-i Süyuti, Celâleddin-i Rumi ve İmam-ı Rabbâni gibi zâtların seyr ü süluk-u ruhanileri gibi seyr ü süluk ile yükselerek o kudsi zâtlara yanaşmak ve istifade etmektirRü'ya-yı sâdıkada ervah-ı habise ve şeytan peygamber suretinde temessül edemez Fakat celb-i ervahta; ervah-ı habise, belki peygamberin lisanen ismini kendine takıp; Sünnet-i Seniyyeye ve ahkâm-ı Şer'iyyeye muhalif olarak konuşabilir Eğer bu konuşması şeriatın ahkâmına ve Sünnet-i Seniyyeye muhalif ise, tam delildir ki, o konuşan ervah-ı tayyibe değildir Mü'min ve müslüman cinni de değildir Ervah-ı habisedir Bu şekilde taklid ediyor RN) (Bak: İspirtizma)
MEDYUN Borçlu Vereceği bulunan
MEEKA Ağlamaktan ârız olan hıçkırık * Gayretlenmek, gayrete gelmek
MEENNE Alâmet, nişan, işaret
MEFAD Fayda vermek
MEFAFUN Aklı ve fikri zayıf olan
MEFAHİM Mefhumlar Anlaşılan şeyler Anlaşılan mânâ ve mefhumlar
MEFAHİR İftihar edilecek, övünülecek şeyler Mefharetler
MEFAHİS (Mefhas C) Kuş yuvaları
MEFAİL (Mef'ul C) İşlenmiş ve yapılmış işler
MEFAKA Ansızın tutmak
MEFALİS (Müflis C) Müflisler İflâs edenler
MEFARİK (Mefrak ve Mefrik C) Başın tepe kısımları Başta saçın ikiye ayrıldığı noktalar
MEFARİŞ (Mefruş C) Kadın eşler
MEFASIL (Mafsal C) Mafsallar Vücuttaki oynak yerleri, eklenti yerleri
MEFASİD (Mefsedet C) Fesadlıklar Bozgunculuklar Münafıklıklar
MEFAT (Bak: Müfad)
MEF'AT Yılanlı yer
MEFATIR Yaradılıştan olan huylar Fıtri olan huylar
MEFATİH (Miftah C) Anahtarlar
MEFATİH-ÜL GAYB (Bak: Mugayyebat-ı hamse) İmam-ı Razi'nin bir tefsiri
MEFATİR (Muftır C) Oruç açanlar, iftar edenler
MEFAVİZ (Mefâze C) Sahralar, çöller
MEFAZ Feyz, halâs, zafer * Korkulardan, acılardan kurtulup murada ermek
MEFAZE (C: Mefâviz) Çöl, sahra
MEFDERE Dağ keçisinin durağı
MEF'EM Karnı geniş olan kişi
MEFERR Kaçılacak yer
MEFHAR İftihara, övünmeğe, sevinmeğe sebeb olan İftihara vesile olan şey
MEFHAR-I KÂİNAT (Mefhar-i Mevcudat) Kâinatın, kendisi ile iftihar ettiği zat mânâsına Hz Muhammed'e (ASM) alem olmuş bir tâbirdirBu tâbirin kavranabilmesi için nurâni bir bahsi naklediyoruz: "Bak, hârika bir surette hüsn-i suretle hüsn-i sireti cem'eden O Mürşid-i Umumi, O Hatib-i Kudsi; cevâhir dolu bir Kitab-ı Mu'ciz-ül Beyan eline alarak, bütün insanlara mele-i a'lâdan nâzil olan bir hutbe-i ezeliyeyi okuyor ve bütün beni âdemi ve cinleri ve mevcudatı dinletiyor Evet, pek büyük bir emirden haber veriyor Hilkat-ı âlemin acib muammasını açıyor Kâinatın sırr-ı hikmetine dâir tılsımı açıyor Felsefe ve fenn-i hikmetin, nev-i beşere: "Siz kimlersiniz? Nereden geliyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz?" diye irâd ettiği, akılları acz ve hayrette bırakan üç suâle cevap veriyorArkadaş! Şu Zât-ı Nurâni (ASM) Mürşid-i İmâni Resul-ü Ekrem, bak; nasıl neşrettiği hakikatın nuriyle, Hakkın ziyası ile, nev-i beşerin gecesini gündüze, kışını bahara çevirerek, âlemde yaptığı inkılâb ile âlemin şeklini değiştirerek nurâni bir şekle sokmuştur Evet, O Zâtın nurâni güzelliği ile kâinata bakılmazsa, kâinat bir mâtem-i umumi içinde görünecekti Bütün mevcudat birbirine karşı ecnebi ve düşman durumunda bulunacaktı Cemâdat, birer cenaze suretini gösterecekti Hayvan ve insanlar, eytam gibi zevâl ve firakın korkusundan vâveylâlara düşeceklerdi Ve kâinata, harekâtiyle, tenevvüü ile ve tagayyüratiyle, nukuşiyle tesadüfe bağlı bir oyuncak nazarı ile bakılacaktı Bilhassa insanlar, hayvanlardan daha aşağı, zelil ve hakir olacaklardı İşte, O Zâtın telkin ettiği imân nazarı ile kâinata bakılmadığı takdirde, kâinat böyle korkunç, zulümatlı bir şekilde görülecekti Fakat O Mürşid-i Kâmil'in gözü ile ve imân gözlüğü ile bakılırsa; her taraf nurlu, ziyadar, canlı, hayatlı, sevimli, sevgili bir vaziyette arz-ı didar edecektir Evet, kâinat iman nuru ile mâtem-i umumi yeri olmaktan çıkıp mescid-i zikir ve şükür olmuştur Birbirine düşman telâkki edilen mevcudat, birbirine ahbab ve kardeş olmuşlardır Cenâze ve ölü şeklini gösteren cemâdât, ünsiyyetli birer hayattar ve lisan-ı hâliyle hâlıkının âyâtını nâtık birer müsahhar me'muru şekline giriyorlar Ağlayan müteşekki ve eytâm kıyafetinde görünen insan; ibâdetinde zâkir, Hâlikına şâkir sıfatını takınıyor Ve kâinatın harekât, tenevvüât, tagayyürât ve nukuşu, abesiyyetten kurtuluyor Rabbâni mektublar, Ayat-ı tekviniyyeye sahifeler, Esmâ-i İlâhiyyeye âyineler suretine inkılâb ederlerHülâsa: İman nuriyle âlem öyle terakki eder ki: "Hikmet-i Samedâniye Kitabı" nâmını alıyor Ve insan zelil ve fakir ve âciz hayvanların sırasından çıkar Za'fının kuvvetiyle, aczinin kudreti ile, ubudiyyetinin şevketi ile, kalbinin şuâı ile, aklının haşmet-i İmâniyyesi ile hilâfet ve hâkimiyyetin zirvesine yükselmiştir Hattâ, acz, fakr, ihtiyaç ve akıl onun sukutuna esbâb iken, suud ve yükselmesine sebeb olurlar Zulmetli, karanlıklı bir mezar-ı ekber suretinde görünen zaman-ı mâzi, enbiya ve evliyanın ziyâsı ile ziyâdar ve nurâni görünmeğe başlar Karanlıklı gece şeklinde olan istikbal, Kur'ânın ziyası ile tenevvür eder Cennetin bostanları şekline girer Buna binâen, O Zât-ı Nurâni olmasa idi; kâinat da, insan da, her şey de adem hükmünde kalır; ne kıymeti olur ve ne ehemmiyeti kalırdıBinaenaleyh bu kadar garib, acib, güzel kâinat için böyle târifat ve teşrifatçı bir Mürşid-i Harika lâzımdır! "Eğer bu Zât (ASM) olmasa idi kâinat da olmazdı" meâlinde $ olan Hadis-i Kudsi şu hakikatı tenvir ediyor" MN)

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEFHARET Birine şeref veren şey İftihar edilecek, övünülecek şey
MEFHAS (C: Mefâhis) Kuş yuvası
MEFHUM Anlaşılan Mânâ İfade Sözden çıkarılan mânâ
MEFHUM Kömürleşmiş olan
MEFÎS Kaçacak yer
MEFKAD Kaybolacak yer
MEFKARET İhtiyaç, zaruret
MEFKUD Kaybolmuş Olmayan Yok Gayr-ı mevcud * Fık: Ölü veya diri olduğu bilinmeyen, kayıp kimse
MEFKUDİYET Mefkudluk Bulunmama, kayıplık, yokluk
MEFKUK (C: Mefakik) Ayrılmış olan * Sökülmüş, çıkarılmış
MEFKUR (C: Mefâkir) Omurga kemikleri kırılmış olan hayvan veya insan
MEFKURE (Fikir den) Gâye Gâye olan şey Tasavvur hâlindeki gâye İdeâl
MEFLUC Felc olmuş İnmeli Kımıldayamaz hâle gelmiş
MEFLUCEN Felce uğramış olarak Mefluc olarak
MEFLUK Yoksul, zavallı, biçare, miskin
MEFLUL Kınında bulunan kılınç * Kapalı, kilitli
MEFRAH Kuluçka çıkarma yeri Folluk
MEFRAK (C: Mefârik) Başın tepesi Tepe kısmı Başın üstünde, saçların ikiye bölündüğü yer
MEFRAT Çok büyük
MEFRED Çok büyük, kocaman, aşırı derecede iri
MEFREŞ Eskiden göç sırasında yatak ve şilte taşımada kullanılan meşinden veya çadır bezinden yapılmış harar
MEFRUG (C: Mefârig) (Ferağ dan) Başkasına bırakılmış, feragat edilmiş
MEFRUGÜN BİH Bir kimseye bırakılan şey
MEFRUGÜN LEH Kendisine bir şeyin mülkiyeti ve tasarruf hakkı bırakılmış olan kimse
MEFRUK Bölünmüş, ayrılmış tefrik edilmiş
MEFRUK Ovulmuş nesne * Zâ'ferân ile boyanmış nesne
MEFRUŞ Döşenmiş, ferş olunmuş, serilmiş * Nikâhlı karı
MEFRUŞAT (Ferş ten) Ev döşemeğe yarayan şeyler Kilim, halı vs
MEFRUŞAT-I BEYTİYE Ev eşyası
MEFRUZ İftira olunmuş, ayrılmış, bölünmüş
MEFRUZ (Farz dan) Farz olunmuş Farz hâline gelmiş Çok lüzumlu Farz kabilinden olmuş * Var sayılan
MEFRUZ-ÜL EDÂ Edâ edilmesi, ödenmesi farz olmuş
MEFSAH Geniş olacak yer
MEFSAH Bozma * Feshedecek, bozacak yer
MEFSAKA (Fısk dan) Günah işlenen yer
MEFSEDET Bozukluk, fenâlık, fesatçılık Münâfıklık
MEFSİL (C: Mefâsıl) Her âzada olan ek yerleri Mafsal
MEFSUD Kendinden kan alınmış kimse
MEFSUH Hükümsüz bırakılmış Yürürlükten kaldırılmış Battal edilmiş
MEFSUHİYET Mefsuhluk Yürürlükten kaldırılma hâli Hükümsüzlük
MEFTAH Hazine
MEFTUH Açılmış Fethedilmiş * Ele geçirilmiş, zabtedilmiş * Gr: Fethalı (üstünlü) okunan harf
MEFTUHANE f Başlangıç için verilen ziyâfet Bir kitabı okumaya veya yeni bir derse başlarken, talebelere hocası tarafından verilen başlama ziyafeti
MEFTUK Fıtıklı
MEFTUL (Fetl den) Bükülmüş, kıvrılmış Fitil hâline getirilmiş
MEFTUM Sütten ve memeden kesilmiş çocuk
MEFTUN Fitne ve belâya tutulmuş olan Âşık Mecnun * Cünun Fitne
MEFTUNANE Meftuncasına, kendinden geçmiş olarak, tutkuncasına Şaşarak, hayrancasına
MEFTUNİYET Tutkunluk Aşıklık
MEFTUR Füturlu, kederli, üzgün, bezgin
MEFTURANE f Bitkin bir halde, bezmişcesine
MEFTURİYET Bıkkınlık, bitkinlik, bezginlik
MEFTUT Ufalanmış, parça parça edilmiş, parçalanmış
MEF'UL Yapılan iş Fâilin eseri * Gr: Fâilin fiilinin te'sir ettiği şey "Nuri kitabı okudu" cümlesinde, kitab mef'uldür
MEF'UL-Ü SARİH Doğrudan doğruya mef'ul demektir Bir harf-i cerle ifâde olunmaz "Nuri dalı kırdı" cümlesinde "dal" mef'ul-ü sarihtir "Nuri daldan düştü" dersek, bunu arapça ifâde için (min) harf-i cerri ile söyleyebiliriz İşte böyle harf-i cerle söylenen mef'ullere, "mef'ul-ü gayr-i sarih" denir Bunlar mef'uldeki harf-i cerlerin adına göre isim alırlar Meselâ: Mef'ul-ü maa, mef'ul-ü fih, mef'ul-ü leh gibi
MEFZA' Korku Korku yeri * Sığınacak yer
MEFZAHA Rezilliğe ve kepâzeliğe sebebiyet veren şey
MEFZUL Üstün gelen Fazla gelmiş olan
MEFZUR Eskimiş * Parçalanmış
MEGAD Bir ot cinsidir, ağaca sarmaşır çıkar; üzüm çubuğundan ince olur ve yaprağı uzun olur
MEGAFİR (Miğfer C) Miğferler Eskiden muharebelerde başa giyilen demir başlıklar
MEGAFON Sesi yükseltip büyüten alet
MEGAK Mezar, kabir, çukur
MEGANİM Ganimet malları Harbde alınan mallar
MEGAVİL (Migvel C) Hançerler Ufak ve ince kılınçlar
MEGER f Meğer, halbuki, ancak, oysa ki, şu kadar ki
MEGES f Sinek
MEGES-İ ENGÜBİN Bal sineği Arı Nahl
MEGESGİR f Örümcek ağı
MEGESRAN f Yelpâze
MEGESVAR f Sinek gibi Sinek şeklinde
MEGLUL (Bak: Maglul)
MEGMUM (Bak: Magmum)
MEGS (Bak: Meges)
MEGZ (Bak: Magz)
MEH f Ay Kamer (Bak: Mah) * Senenin onikide biri Ay
MEHAB Dehşetli ve heybetli yer
MEHABB (Mehebb C) Rüzgârın estiği yerler
MEHABBET (Bak: Muhabbet)
MEHABET Heybet * Hürmetle karışık korku * İhtiram Azamet Büyüklük
MEHABİL (Mehbil C) Tıb: Rahim yolları
MEHACİM (Mihcem C) Hacamat şişeleri * Çekip emmeye yarayan âletler
MEHAFET (Bak: Mahafet)
MEHAH Tazelik, güzellik
MEHAİL (Mehil C) Tehlikeli ve korkunç yerler
MEHAK Durgun suyun yeşilliği
MEHAKİM (Bak: Mahâkim)
MEHAL Süre, mühlet, vâde * Korku yeri
MEHALİK (Mehleke C) Tehlikeler Tehlikeli işler Korkulan yerler
MEHAMİD Şükür ve hamdler Medihler Sebeb-i şükür ve hamd olan hasletler
MEHAMİL Mahmiller * İhtimaller (Bak: Mahmil)
MEHAMM (Mühim C) Mühim şeyler Kıymetli işler Umur-u azime * Düşündürücü şeyler
MEHAMMŞİNÂS f İşinin ehli İşden anlıyan
MEHAN Ağızdan akan su, ağız suyu
MEHAN (Bak: Mühan)
MEHANE Hakaret
MEHANEN Küçümsenerek, hafifsenerek
MEHANET Küçültme Küçük görülme * Hor ve zelil olmak Zayıf ve zebun olmak * Tedbiri azca olmak
MEHANNE Burun
MEHAR Noksan, eksik * Merci
MEHAR f Dizgin, yular * Devenin burnuna takılan burunluk
MEHARET Ustalık, beceriklilik, üstadlık Meleke ve mümârese * Kur'anda meharet: Hıfzın kuvvetiyle harflerin mahreçlerine riâyettir
MEHARİC (Mahrec C) Mahreçler Dışarı çıkacak şeyler
MEHARİC-İ HURUF Tecvidde: Ağızda harf seslerinin çıktığı yerler
MEHASİN (Bak: Mahasin)
MEHAŞ Ev eşyası Mal, mülk, metâ
MEHAT (C: Mehâ-Mehevât) Billur taşı * Güneş * Dağ sığırı * Tazelik * Güzellik
MEHATT Menzil, konak
MEHAVE Doğru * İnce olmak
MEHAVİ (Mehva C) Çöller, sahralar * Vâdiler * İki yükseğin arası
MEHAVİF Korkulu yerler
ME'HAZ Menba' Bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer Bir şeyin aslının alındığı kaynak(Cumhur-u avâmı, bürhandan ziyâde me'hazdaki kudsiyet imtisâle sevkeder M)
MEHAZ Su akacak yer, su mecrası * Gebe kadının ağrısının tutması * Gebe deve
MEHAZA İşlek yol
ME'HAZÎ Me'hazle ilgili Bir şeyin aslının alındığı kaynakla ilgili
MEHAZİN Mahzenler Hazineler Mal doldurulan yerler
MEHBEL Rahim sonu (Veled yatağı derler) * Veled yolu
MEHBİL (C: Mehâbil) Rahim yolu * Rahim, döl yatağı
MEHBİT Bir şeyin indiği yer İnilecek yer Yukarıdan aşağı inilecek yer Düşülen yer
MEHBİT-İ VAHY Vahyin indiği kimse Vahyin ineceği yer Münzel-i aleyh
MEHBUT Korkudan şaşırmış Hayret ve korkuya kapılmış
MEHBUT Hastalık veya bir illetten zayıf nahif olmuş olan
MEHC Cömert, eli açık
MEHCEBİN f Ay alınlı Alnı ay gibi parlak olan
MEHCENET Küçük hurma ağacı
MEHCUR(E) (Hicr den) Uzaklaşmış, uzakta kalmış, ayrı düşmüş Bırakılmış, metruk, unutulmuş, gayr-i müstâmel * Saçma sapan, hezeyan Amel edilmeyen Kullanılmaz olmuş Ayrılmış
MEHCURİYET Uzaklık, ayrılık * Bırakılıp unutulma, metrukiyet
MEHCÜV Hicvolunmuş Zemmolunmuş Kötülüğü ilân ile zevklenilmiş
MEH-ÇE Minâre, kubbe ve bayrak direğinin üstüne konulan küçük hilâl, ay
MEHD Beşik Beslenilecek, büyüyecek yer * Yeryüzü * Yayıp döşemek * Kâr kazanmak * Hazırlanmak
MEHD-İ UHUVVET Uhuvvet beşiği Kardeşlik kazanılan yer
MEHD-ARA f Beşik süsleyen
MEHDED Hindibâ otu * Acı marul

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEHDİ Hidâyete eren veya hidayete vesile olan Sâhib-üz-zaman "Hususi ve şahsi bir tarzda Allah'ın hidayetine mazhar olan, kendisine Cenâb-ı Hak tarafından yol gösterilen" mânasınadır Bu kelime ihtida etmiş olanlar için de kullanılmıştır Mehdi-yi Resul, Mehdi-yi muntazır da denir Ahir zamanda gelip bütün müslümanları Hakaik-ı imâniye ve Kur'âniyeyi câmi' eserleri ile uyandıracak, dinlerini takviye ve imânlarını tecdit edecek olan ve Peygamberimizin (ASM) Al'inden bir Zâttır Hz Peygamberimizin Mehdi hakkındaki tavsiflerinden anlaşılıyor ki; "Cenab-ı Hak kemâl-i kereminden Din-i Muhammedinin (ASM) ebediyyetine bir alâmet olarak her asırda, her fitne zamanında Mehdi mânâsında bir zâtı gönderip onunla Din-i İslâmı te'yid buyurmuştur" Mehdi-misâl zâtlar gelmişlerdir Deccâl ismiyle tâbir edilen dehşetli bir şahsın, Müslümanları İslâmiyetten uzaklaştırmak ve sefâhet ve dalâlete ve dinsizliğe sevk etmeğe çalışmasına karşı, İslâmiyyeti, Kur'ânî eserleriyle müdafaa eden ve Kur'ânın ve imânın hakikatlarını izah ve isbat ile müslümanların imânlarını kuvvetlendiren, taklidi imânları tahkiki imân kuvvetine tebdil eden ve ehl-i imânı ikâz edip uyandıran ve her hâliyle Hz Peygambere (ASM) tâbi olan evliyaullahtan, mücâhid, ferid ve cadde-i Kübra-i Kur'âniye yolunda giden ve bu cadde-i kübrayı gösteren rehber-i zaman, yüksek bir zâttır (Bak: Deccâl)(Suâl : Ahir zamanda Hz Mehdi geleceğine ve fesada girmiş âlemi ıslâh edeceğine dâir müteaddid rivâyât-ı sahiha var Halbuki, şu zaman, cemaat zamanıdır; şahıs zamanı değil Şahıs ne kadar dâhi ve hattâ yüz dâhi derecesinde olsa bir cemaatin mümessili olmazsa, bir cemaatin şahs-ı mânevisini temsil etmezse; muhalif bir cemaatin şahs-ı mânevisine karşı mağlubdur Şu zamanda kuvvet-i velâyeti ne kadar yüksek olursa olsun böyle bir cemaat-i beşeriyenin ifsâdat-ı azimesi içinde nasıl ıslâh eder? Eğer Mehdinin bütün işleri harika olsa, şu dünyada Hikmet-i İlâhiyyeye ve Kavânin-i Adetullâha muhalif düşer Bu Mehdi mes'elesinin sırrını anlamak istiyoruz?Elcevab: Cenâb-ı Hak, kemâl-i rahmetinden, Şeriat-ı İslâmiyyenin ebediyyetine bir eser-i himâyet olarak, her bir fesâd-ı ümmet zamanında bir müslih veya bir müceddid veya bir halife-i zişân veya bir kutb-u a'zâm veya bir mürşid-i ekmel veyahud bir nevi Mehdi hükmünde mübârek zâtları göndermiş, fesadı izâle edip milleti ıslâh etmiş Din-i Ahmediyi (ASM) muhafaza etmiş Mâdem âdeti öyle cereyan ediyor; âhir zamanın en büyük fesadı zamanında; elbette en büyük bir müctehid, hem en büyük bir müceddid, hem hâkim, hem mühdi, hem mürşid, hem kutb-u a'zâm olarak bir zât-ı nurâniyi gönderecek; ve o zât da Ehl-i Beyt-i Nebeviden olacaktır Cenâb-ı Hak, bir dakika zarfında beynes-semâ ve-l arz âlemini bulutlarla doldurup boşalttığı gibi, bir saniyede denizin fırtınalarını teskin eder ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin nümunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden Kadir-i Zülcelâl, Mehdi ile de Alem-i İslâmın zulumatını dağıtabilir ve vâdetmiştir, vâdini elbette yapacaktır Kudret-i İlâhiyye noktasında bakılsa, gâyet kolaydır Eğer dâire-i esbâb ve Hikmet-i Rabbâniye noktasında düşünülse, yine o kadar ma'kul ve vuku'a lâyıktır ki; "Eğer Muhbir-i Sâdıktan rivâyet olmazsa dahi, her hâlde öyle olmak lâzım gelir ve olacaktır", diye ehl-i tefekkür hükmeder M)
MEHDİ-Yİ ABBASÎ (Hi: 120-163) Abbâsi Halifesidir Ebu Abdullah Muhammed diye de anılır Halife Mansurun oğludur Meşhur ve iyiliği ile umumi kabul gören bir zat olup hususan sulh zamanında imparatorluğun inkişafı için çok çalışmıştır Yeni yollar yaptırmış, postayı ıslâh etmiş ve Abbâsi Sülâlesinin en iyi hükümdarı olarak tanınmıştır
MEHDİ-İ MUNTAZIR (Şiilerin itikadına göre) Kıyameti bekleyen mehdi
MEHDİ-MİSAL Mehdiye benzer surette Mehdi gibi hidayete vesile olan
MEHDİYYE Mehdiye âit ve mensub olan Mehdiye dâir ve müteallik * Hediye Armağan
MEHDUM(E) (Hedm den) Yıkılmış, hedmolunmuş, yıkık
MEHDUR (Hedr den) Yazık edilmiş, ziyan edilmiş Boş yere gitmiş
MEHEBB (C: Mehâbb) Rüzgârın estiği yer
MEHEL (C: Mühul-Emhâl) Yavaş yapmak * Sonraya bırakmak, te'hir etmek
MEHENK Ölçü Miyar * Altın ve gümüş ayarını anlamaya mahsus taş Üzerinde altın tecrübe edilen siyah taş
MEHERE (Mâhir C) Mâhirler, ustalar, üstadlar Hüner sahibi ve elinden iş gelen kimseler
MEHFAK Bol nesne
MEHÎB İnsanın kendisinden korktuğu Heybetli, azametli, korkunç kimse * Arslan, esed, gazanfer
MEHÎL Korkulu yer Korkunç ve tehlikeli yer
MEHÎN Hor ve hakir Zayıf Zebun * Az şey * Rey', fikir ve tedbirde temyizi zayıf, ahmak
MEHÎR f Ay, kamer
MEHÎRE Usta, mâhir, hünerli * Hür olan kadın * Nikâh bedeli çok olan kadın
MEHİST f Ağır, sakil
MEHÎZ Ayran * Yağı alınmış yoğurt
MEHK Suyun rengi yeşil olmak
MEHK İyice ezme
MEHL Vakit verme Vâde Mühlet Bir işi belli bir zamana kadar te'hir etme
MEHLEKE (C: Mehâlik) Tehlikeli yer veya iş
MEHLİKA f Güzel Ay yüzlü
MEHMA-EMKEN Olabildiği kadar Mümkün mertebe
MEHME (C: Mehâme) Irak, uzak * Issızlık * Korkunç sahrâ Büyük çöl
MEHMED Muhammed isminin Türkçede meşhur olmuş değişik şeklidir Resul-i Ekrem Efendimize verilen ve sadece ona lâyık bulunan Muhammed (ASM) ismine hürmeten bu değişiklik âdet olmuştur
MEHMED AKİF (1873-1936) Şiir ve manzumeyi sırf İslâmiyete hizmet için yazdı İlk Türkiye Büyük Millet Meclisinde İstiklâl Marşı manzumesi kabul edilerek milletin mâneviyatına büyük faydalar sağladı Çanakkale Şehidlerine hitaben yazdığı manzumesi de aynı mahiyettedir Bu İslâm mücahidinin şiirleri Safahât isimli yedi kısımdan ibâret bir kitabda toplanmıştır (R Aleyh)
MEHMEDCİK Kahraman ve mücahid mânasında Türk askerine verilen ünvandır
MEHMUM Endişeli Düşünceli
MEHMUSE Gizli Gizlenmiş eşya * Örtülmüş * Tecvidde: Gizli okunan harfler Fısıltı ile okunan harfler $ sözü, bu harfleri toplamıştır Bunun zıddı "Huruf-u mechure" dir
MEHMUSEN Gizli olarak
MEHMUZ Gr: Hemzeli kelime Harfin kökünde hemze varsa o kelimeye denir
MEHMUZ-UL AYN Kelime kökündeki ikinci harf "hemze" olursa, o kelimeye denir Birinci harfi "hemze" olursa ona: Mehmuz-ul fâ; üçüncü harf hemzeli olur ise ona da: Mehmuz-ül lâm denir
MEHN (MİHN) Hizmet * Mübtezellik, değersizlik
MEHPARE f Ay parçası * Çok güzel kimse
MEHPEYKER Nurlu, ay yüzlü Yüzü ay gibi parlak ve güzel olan
MEHR Aşk, şefkat, muhabbet * Güneş * Huk: Mihr Evlenme muamelesinde erkek tarafından kadına verilen nikâh bedeli
MEHR-İ MUACCEL Nikâhta erkek tarafından kız tarafına verilen ağırlık, para
MEHR-İ MÜECCEL Boşanma veya ölüm halinde, kız tarafına verilmesi nikâhta kararlaştırılmış olan para
MEHR-İ MÜSEMMA İki tarafın rızası ile nikâh bedeli olarak kararlaştırılan para
MEHRAK (C: Mehârik) Sahife, sayfa
MEHREB Sığınılacak yer * Ürküp kaçma
MEHREC (Bak: Mahrec)
MEHRECAN Eylül ayının onaltıncı günü
MEH-RU (C: Mehruyân) f Ay yüzlü, güzel
MEHRU' Sar'alı kimse Sar'a hastalığı olan kişi
MEH-RUYAN f Ay yüzlüler Ay gibi parlak olanlar * Mc: Manevî güzellik Ahlâk sahibi ve dindar olanlar
MEH-ŞİD f Ay, kamer * Ay ışığı, mehtâb
MEHTAB f Mâhtâb Ay ışığı
MEHTER (Mih-ter) f Daha büyük * Reis * Seyis Osmanlı askeri mızıkası ve buna mensub müzikçiler * Vaktiyle Bâb-ı âli çavuşu * Rütbe, nişan veya vazife alanların evlerine müjde götürenler * Tanzimattan önce Pâdişah çadırını kurmağa vazifeli asker * At uşağı
MEHTERÂN (Mehter C) Mehterler
MEHTERHANE f Tar: Zurna, nakkare, nefir, zil, davul ve kösden kurulu askeri mızıka takımı
MEHTUK (Hetk den) Bozulmuş, yırtılmış, hetkolunmuş
MEHUB Heybetli Azametli Korkunç * Arslan
MEHUL Yumuşak yay
ME'HUL Ma'mur, imar edilmiş
MEHUL Benli, benekli
ME'HUZ Ahzolunmuş Çıkarılmış Alınmış * Ödünç olarak başka bir yerden alınmış
ME'HUZÂT Alınmış olanlar Alınan paralar ve bu paraların defterde yazılı kısmı
MEHV İnce kılıç * Sulu süt
MEHVA (C: Mehâvâ) Sahrâ, çöl, * Uçurum, yar * İki dağ arası * İki şeyin arası
MEHVARE f Ay gibi * Aylık maaş Aylık ücret
MEHVAT Çöl, sahra * İki şeyin arası
MEHVEŞ f Ay gibi * Mc: Güzel
MEHYUM Şaşmış, hayrette kalmış, şaşırmış * Sevgi ve aşkdan serseme dönmüş
MEHZUL Düşkün Zayıf Arık
MEHZUM Hezimete uğramış Mağlub olmuş olan
MEIK Gayretli kişi * Hiddeti galip kimse
MEİN Ağlanacak ve inlenecek yer
MEJENG f Keder, hüzün, tasa, gam * Hoşa gitmeyen, beğenilmeyen, nefret edilen, iğrenilen
ME'K (MÜ'K) (Amâk-Emâk) Göz pınarı
MEKA (C: Emkâ) Tilki, tavşan ve bunlara benzer hayvanlar * Canavarların inleri ve yatakları
MEKABİR (Bak: Makabir)
MEKAD(E) Yakın olmak, yakınlık
MEKADİR (Bak: Makadir)
MEKAHİL (Mikhal, mikhel ve mükhüle C) Göze sürme çekecek âletler, miller
MEKAİD (Mekide C) Hileler, aldatmalar, düzenler, dalavereler
MEKAL (Bak: Makal)
MEKAMİN (Mekmen C) Gizlenilecek yerler, pusular
MEKÂN (Kevn den) Yer Durulan yer Ev, hane, mesken Mahal
MEKÂN-I BAÎD Uzak mekân, uzay yer (Mekân-ı baîd, yâni: İmanın faide vereceği teklif zamanı, teklif dünyası geçtikten, azab gelip çattıktan sonra iman, iman-ı yeis faydasızdır ET)
MEKÂNE (C: Emkine-Emâkin) Kudret, kuvvet, güç
MEKÂNEN Mahal ve yer bakımından
MEKÂNET Ağır başlılık * Kuvvet Güç
MEKANİK Lât Cisimlerin hareketleriyle alâkalı hâdiseleri inceleyen ilim Mihanikiyetten bahseden kitap * Makina Makina aksamının hey'et-i mecmuası * Kafa yormaksızın el veya makina ile yapılan
MEKÂNİS (Miknese C) Süpürgeler
MEKANİZMA Lât Bir şeyin makina kısmı * Mc: Oluş ve işleyiş Meydana çıkış
MEKÂRE Eskiden kira ile tutulan yük hayvanı * Tar: Osmanlı ordusunda taşıma işlerinde kullanılan hayvanlara verilen ad (Mekâre denilen at, katır, deve gibi hayvanlar, harp zamanlarında halktan satın alınırdı Bazen geçici bir zaman için, savaş bölgesindeki halktan hayvan toplanır ve belirli miktar ücret ödenirdi)
MEKÂRİB (Mikreb C) Çift sürülen sabanlar
MEKÂRİH (Mekrehe C) İnsana tiksinti veren şeyler * Sıkıntılar, dertler
MEKÂRİM (Kerem C) Keremler İyilikler * Güzel ahlâk sahibi olmak * Ahlâk-ı hamide, Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği, beğendiği güzel ahlâk
MEKÂRİM-İ AHLÂK Hz Muhammed'in (ASM) ahlâkına ve onun sünnet-i seniyesine ittiba ve imtisâl edenlerin ahlâkı
MEKÂRİMKÂR f Cömert, eliaçık Kerem sâhibi
MEKARÎS (Mıkrâs C) Makaslar, kesecek aletler
MEKÂSİB (Mekseb ve Meksib C) Kazançlar Kazanç yer ve araçları Kesbedilen ve kazanılan yerler
MEKÂTİB (Mekteb C) Mektebler, okullar
MEKÂTİB-İ ÂLİYE Yüksek mektebler Yüksek okullar Üniversite ayarındaki mektebler
MEKÂTİB-İ HUSUSİYE Hususi mektebler Özel okullar
MEKÂTİB-İ İBTİDÂİYYE İlk mektebler, ilk okullar
MEKÂTİB-İ İ'DÂDİYYE Yüksek mekteblere talebeyi hazırlayan, rüştiyeden sonra gidilen mektebler Liseler
MEKÂTİB-İ LEYLİYYE Yatılı mektebler
MEKÂTİB-İ RÜŞDİYYE Orta mekteb derecesinde ve altı sınıflık olan Osmanlı Devleti devrindeki mektebler
MEKÂTÎB (Mektub C) Mektublar
MEKÂYİD (Mekide C) Hileler, düzenler, aldatmalar
MEKÂYİL (Mikyâl C) Ölçekler, tahıl ölçekleri, kileler
MEKAYÎS Mikyaslar Ölçüler * Mukayeseler
MEKÂZA Şiddetli mümârese Alışkanlık
MEKBİR İhtiyarlama, yaşlanma
MEKBUD Ciğerinde hastalık olan
MEKBUT Mahzun kişi Hüzünlü, üzüntülü kimse
MEKD Azlık * İkamet, oturmak
MEKDUR Kederlenmiş, kederli
ME'KEL (Ekl den) Yemek yenecek yer Geçim yeri * Yemek
ME'KELE (C: Meâkil) Yenilecek, eklolunacak şey
MEKENE Kertenkele yumurtası
MEKER (C: Mükur) Bir ağaç cinsi
MEKERR Cenk edecek yer, savaş meydanı
MEKFERE Örtecek, sertredecek yer
MEKFUF Kulplarından sıkıca bağlanıp heybe gibi asılmış * Kilitlenmiş * Heybe * Dürülmüş, toplanmış * Men olunmuş Yasak edilmiş

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEKFUF-ÜL AYN Gözü keffolmuş Kör, âmâ
MEKFUL (Kefâlet den) Kefil olmuş veya kefil olunmuş
MEKFUL-ÜN ANH Kendisine kefillik edilen kimse
MEKFUL-ÜN BİH Kefâlet olunan kimse veya şey
MEKHUL(E) (Kuhl dan) Sürme çekilmiş, sürmeli
MEKÎD Tuzağa düşen veya düşecek olan
MEKÎDE (C: Mekâid) Hile, aldatma, düzen, dalavere
MEKÎDET Düzen, hile, fesat
MEKÎL Ölçmek * Kilo ile ölçülen şey
MEKÎLÂT (Mekîl C) Buğday, arpa gibi kile ile ölçülen şeyler
MEKÎN Yüksek rütbe sâhibi Vakarlı Temkinli Nüfuz ve iktidar sahibi * Yerleşmiş Oturmuş Sâkin, Muhkem
MEKÎNET Onur, vakar, ciddiyet, ağırbaşlılık
MEKİR (Mekr) Hile Aldatma Oyun Düzen (Birisinin kötü veya iyi hâllerini öğrenmek veya kötülüğe sevketmek ya da gayesinden alıkoymak için yapılır)
MEKÎS Vakarlı Onur sahibi Ciddi ve ağırbaşlı kimse
MEKK Emmek * Helâk etmek * Noksan etmek, eksiltmek
MEKKÂR Hilekâr Düzenbaz Çok aldatıcı Mekir yapan
MEKKÂRÎ Mekkârlık, hile, düzen Hilekârlık
MEKKE Hicaz'da Kâbe'nin bulunduğu en mukaddes şehrin ismidir Aynı zamanda Hazret-i Peygamber'in (ASM) doğduğu şehirdir
MEKKE-İ MÜKERREME İlk ismi Mekke olan bu şehire, Hz Peygamber'in (ASM) gelmesi ve Mukaddes Kâbe'nin putlardan temizlenmesi ile Mükerrem Mekke mânâsında bu isim verilmiştir
MEKKÎ Mekke'den olan Mekke'ye dâir ve mensub * Mekke'de nâzil olan âyet veya sure
MEKKUK (C: Mekâkik) Birbuçuk sa' alır kile
MEKLA' Otlu yer
MEKLUM Yaralı, mecruh Yaralanmış
MEKMEN (C: Mekâmin) Gizlenilip pusu kurulan yer Pusu yeri
MEKMENE Pusu, gizlenilecek yer * Define, hazine
MEKMUN Gizli Saklı
MEKN Kudret, kuvvet, güç
MEKNAN Bir ot cinsi
MEKNE (C: Miken-Mekenât) Kuş yuvası
MEKNİYYAT (Mekniyye C) Kinayeli cümleler
MEKNUN Örtülü, gizli Saklı * Dizilmiş Dizili Manzum
MEKNUS Süpürülmüş
MEKNUZ Gömülü define, örtülü, gizli Hıfzedilmiş, mahfuz
MEKR (Bak: Mekir)
MEKRE (C: Mekârih) Şiddet * Bıkkınlık * Kerahet, iğrençlik
MEKREME İzzet, ikram yeri Seha, cud, şeref Cömertlik
MEKREME-İ UZMÂ Büyük ikrâm, izzet yeri
MEKREMET-GÜSTER Merhamet dağıtan, merhamet yayan
MEKRUB Kederlenmiş Musibete uğramış Tasalı, gamlı insan
MEKRUBİYET Kederli, hüzünlü ve tasalı olma
MEKRUH İğrenç, nahoş görülen şey * Fık: Şeriatın haram etmediği, fakat zaruret olmadan yapılmasına izin vermediği, zanna dayanan delil ile işlenmesi caiz olmayan iş * Mihnet Şiddet
MEKRUHA Keder, mihnet şiddet
MEKRUHAT (Mekruh C) Mekruh olan şeyler
MEKRUHİYET İğrençlik, mekruhluk
MEKRUME (Bak: Mekreme)
MEKS Durma, eğlenme, bekleme
MEKS (C: Mükus) Bir şeyin pahası noksan olma * Öşür Vergi Vergi almak
MEKSEB (C: Mekâsib) (Kisb den) Kazanç, gelir * Kazanç yeri Kazanç vasıtası
MEKSEFE (Bak: Miksefe)
MEKSUB(E) Kesbolunmuş Kazanılmış * Sonradan tahsil olunmuş, elde edilmiş * Yüksekten dökülen * Çağlayan
MEKSUF Kesafetli, sık ve çok olmuş Koyu
MEKSUF Küsufa uğramış, ziyâsı, aydınlığı tutulmuş Kararmış
MEKSUR Çoğaltılan, çoğaltılmış
MEKSUR (Kesr den) Kırılmış, kesrolunmuş * Gr: "İ" şeklinde kesreli okunan harf
MEKŞUF Keşfolunmuş, meydana çıkarılmış Açık Belli
MEKŞUF-ÜL AVRE Görünmemesi icab eden yeri açık olan kimse
MEKŞUF-ÜR RE'S Başı açık
MEKTEB (C: Mekâtib) Yazı yazacak yer * Okul
MEKTEB-İ ÂLÎ Yüksek mekteb, yüksek okul
MEKTEB-İ HARBİYE Harp okulu
MEKTEB-İ HUSUSÎ Özel okul, hususi mekteb
MEKTEB-İ İBTİDAÎ İlk mekteb, ilk okul
MEKTEB-İ İ'DADÎ Osmanlılar devrindeki rüştiyeden, yani eski orta mektebden sonra gelen ve talebeyi yüksek mektebe hazırlayan tahsil devresi Lise
MEKTEB-İ LEYLÎ Yatılı mekteb, yatılı okul
MEKTEB-İ SULTANÎ İstanbul'da Galatasaray Lisesi
MEKTUB Yazılı, yazılmış kâğıt
MEKTUB-U SAMEDANÎ Hiç bir şeye muhtaç olmayan Allah'ın eserleri Yeryüzü İnsanlar, ağaçlar, çiçekler, çekirdekler, dağlar, denizler gibi çok hakikatlı mâna ifâde eden Allah'ın mektupları
MEKTUB-U SÂMÎ Başbakanlık (sadaret) makamından yazılan resmi mektublar
MEKTUBAT Mektublar Yazılı kâğıtlar * Bazı meşhur ve mühim kitapların ismi * Bir yerden başka bir yerdeki şahsa gönderilen yazılı kâğıtlar * Risale-i Nur Külliyatından bir mecmuanın ismi
MEKTUF İki eli arkasına bağlanmış olan
MEKTUM Gizli Saklı Gizli kalmış * Hükümetten gizli tutulan
MEKTUMAT (Mektume C) Hükümetten kaçırılarak gizlenmiş ve yazdırılmamış nüfus, mal veya gelir
ME'KUL Ekl olunmuş, yenmiş şey, yiyecek
ME'KULÂT (Me'kul C) Yenilecek gıdâ maddeleri
ME'KUM Tilki ve tavşan ini ve yatağı
MEK'UM Ağzı bağlı deve
MEKUR Hileci, yalancı, dolandırıcı
MEKYES Akıllılık ve ferâsetle bilinen kimse
MEKYUL Kile ile ölçülmüş
MEKZEBE Yalan söz, doğru olmayan kelâm Palavra
MEKZUBE Palavra, yalan söz
MEKZUM Kederli, hüzünlü, tasalı, üzüntülü, gamlı
MEL' Seri seyr
MELA (C: Emlâ) Ova, sahra * Vakit * Sıcak külMELA'Â : Meşveret * Cemaat Güruh * Bir kavmin ileri gelen mes'uliyetli şahısları * Huy, ahlâk (Bak: Mele') * Doldurmak
MELA Gece ve gündüz
MELA' Otu olmayan yer
MELAB Bir cins güzel koku
MEL'AB (La'b dan) Eğlence yeri Oyun yeri
MEL'ABE (La'b dan) Oyun Eğlence vasıtası Oyuncak
MEL'ABE-İ SIBYÂN Çocuk oyuncağı
MEL'ABEGÂH f Oyun oynanan yer Mel'abe yeri
MELABİS Elbiseler Giyecek şeyler
MELACE Husumeti uzatmak, düşmanlığı çoğaltmak
MELACİ' (Melce C) İlticâ edilecek ve sığınılacak yerler
MELAGIM Ağız çevresi
MELAH f Çekirge
MELAH Atın ayağında olan verem
MELAHA (MÜLUHA) Tuzluluk * Güzellik
MELAHA (MÜLUHA) Tatsızlık, tuzsuzluk
MELAHAT Yüz güzelliği Cemal * Tuzluluk Tuzlu su
MELAHİ Oyunlar, eğlenceler Cümbüşler
MELAHİDE Mülhidler Dinsizler İmânsızlar
MELAHİF (Milhaf ve Milhafe C) Sarınacak veya bürünecek şeyler Yorganlar
MELAHİM Muharebe ve cenk yerleri (Bak: Melhame)
MELAİB (Mel'ab-Mel'abe C) Oyuncaklar Oyun oynanacak yerler
MELAİK (Mil'aka C) Tahta kaşıklar
MELAİK(E) (Melek C) Melekler Nurdan yaratılmış, fıtratları sâfi, makamları sabit, kendileri ma'sum mahluklar
MELAİKE-İ KİRAM Büyük meleklerin büyükleri: Cebrâil, Mikâil, İsrâfil, Azrâil (AS)( Melâike, bir ümmet-i azimedir ki; sıfat-ı iradeden gelen ve şeriat-ı fıtriyye denilen evamir-i tekviniyesinin hamelesi ve mümessili ve mütemessilleridirler S)( Hem meselâ küre-i arz, küre-i arzın nevileri adedince başlar ve o nevilerin ferdleri sayısınca diller ve o fertlerin a'za ve yaprak ve meyveleri mikdarınca tesbihatlar yaptığı için elbette o haşmetli ve şuursuz ubudiyyet-i fıtriyeyi bilerek, şuurdârâne temsil edip Dergâh-ı İlâhiyeye takdim etmek için kırk bin başlı ve her başı kırk bin dil ile ve her bir dil ile kırk bin tesbihat yapan bir melek-i müekkeli bulunacak ki, ayn-i hakikat olarak Muhbir-i Sâdık haber vermiş ve hilkat-ı kâinatın en ehemmiyetli neticesi olan insanlarla münasebât-ı Rabbâniyeyi tebliğ ve izhâr eden Cebrâil (AS) ve zihayat âleminde en haşmetli ve en dehşetli olan diriltmek ve hayat vermek ve ölümle terhis etmekteki Halika mahsus olan icraat-ı İlâhiyeyi, yalnız temsil edip ubudiyetkârâne nezâret eden İsrafil (AS) ve Azrâil (AS) ve hayat dâiresinde rahmetin en cemiyetli, en geniş, en zevkli olan rızıktaki ihsânât-ı Rahmâniyeye nezâretle berâber şuursuz şükürleri şuur ile temsil eden Mikâil (AS) gibi meleklerin pek acib mâhiyette olarak bulunmaları ve vücudları ve ruhların bekaları, saltanat ve haşmet-i Rububiyyetin muktezasıdır Onların ve her birinin mahsus tâifelerinin vücudları, kâinatta güneş gibi görünen saltanat ve haşmetin vücudu derecesinde kat'idir ve şüphesizdir Melâikeye âid başka maddeler bunlara kıyas edilsin Ş)
MELAİN (Mel'ane C) Lânet edilecek iş ve hareketler
MELAİN (Mel'un C) Herkesin nefretini kazanmış olanlar La'netlenmiş olanlar
MELAK Lütuf, muhabbet, sevgi
MELAK Mala
MELAL Can sıkıntısı Usanç Gamlılık Zaaf ve fütur
MELAL-AVER f Usanç verici, usandıran, sıkan
MELAM Kınanmış * Rezillik Hakirlik Kıymetsizlik
MELAMET Kınanmışlık İtab ve serzenişlik Rezillik ve rüsvaylık
MELAMETZEDE (C: Melametzedegân) f Melamete uğramış, ayıplanmış, azarlanmış, kınanmış
MELAMET-ZEDEGÂN (Melametzede C) f Ayıplanmış, kınanmış kimseler, azarlanmış olanlar
MELAMÎ Kınanmış ve ayıplanmışlardan olan * Hükema-i Kelbiyyun (Bak: Kelbiyyun) * Melami adındaki tarikata mensub olan
MELAMİ' (Lem'a C) Parıltılar Aydınlıklar
MELAMİH (Lemha C) Lemhalar Bir şeyin başka bir şeye benzeme noktaları Güzellik ve çirkinlik eserleri
MELAMİYYUN (Melamî C) Melamî tarikatından olanlar
MEL'AN Dolu olan, taşkın
MEL'ANE(T) (La'n dan) Lânete sebeb olan Lânete müstehak iş * Yol ayrımı ve insan menzili
MEL'ANETKÂRANE f Lânete müstehak surette
MEL'ANET-PİŞ f Mel'unluktan başka işi olmayan İşi gücü mel'unluktan ibaret olan
MELAS Saracak ve dürecek yer
MELAS Kaypakça olmak
MELASET Yumuşaklık (Zıddı: Huşunet)
MELASSA Hırsız ve haydut yatağı
MELAVET Vakit, zaman
MELAZ Sığınılacak yer Melce'
MELAZE f Küçük dil
MELAZE Badem ağaçları olan yer
MELAZİB (Milzâb C) Çok tamahkâr ve cimri olanlar
MELAZZ Yalancı, kezzab (Melzuz C) Leziz nesneler, lezzetli şeyler
MELBES Giyecek şey Elbise
MELBES Ü ME'KEL Giyecek ve yiyecek
MELBUS Giyilen Giyilmiş olan * Giyinmiş Elbise giymiş
MELBUSÂT Giyilecek şeyler Elbiseler
MELC(E) Emmek

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MELCE' Sığınılacak yer Halas olacak, kurtulacak yer
MELD Yumuşak olmak
MELDA Çok genç ve körpe vücud veya dal İnce ve nâzik bedenli kız
MELDUG (Ledg den) Zehirli bir hayvan tarafından ısırılarak sokulmuş
MELE' (C: Emlâ) Bir cemâatin ileri gelenleri * Hırs, tama' * Zan * Güzellik * Fls: Kâinatta hiçlik şeklinde boşluk olmadığını, her yerin dolu olduğunu ifade eden bir tabirdir * Dolu mekân * Kalabalık, güruh, cemaat, topluluk Halk
MELE-İ A'LÂ Kerrubiyyun ve melâike cemaati En yüksek hey'et Melekler âlemi Felekler ve unsurlar
ME'LE (C: Miâl) Hazırlanmak * Şişman kadın, semiz avret * Bahçe
MELED Tazelik, körpelik, nâziklik, gençlik
MELEK Nurdan yaratılmış, fıtratları sâfi, masum mahluk * Güzel huylu ve güzel olan kimse (Bak: Melâike)
MELEK-ÜL BİHAR Denizlere nezaret eden melek
MELEK-ÜL CİBÂL Dağlara nezâret eden melek
MELEK-ÜL EMTÂR Yağmurla vazifeli olan melek
MELEK-ÜL MEVT İnsanların ruhlarını kabzeden Azrâil (AS)
MELEK-İ MÜEKKEL Muayyen bir işle tavzif edilmiş melek (Bak: Melâike)
MELEK-İ SİYÂNET Allah'ın emri ile insanları koruyan, muhafaza eden melek
MELEKA Düz kayacak nesne
MELEKÂT (Meleke C) Melekeler Tecrübe neticesi elde edilen alışılmış bilgiler İsti'datlar
MELEKÂT-I AKLİYYE Tecrübe neticesi aklen bilinen kolaylık, tecrübeden doğan bilgililik
MELEKE Tekrar tekrar yapılan bir iş veya tecrübeden sonra hasıl olan bilgi ve mehâret * Mümârese
MELEKÎ (Melekiye) Meleğe mensub, melekle alâkalı * Paklık, temizlik, ismet * Hükümdara, melike âit Melikle alâkalı
MELEKUT Tam bir hâkimiyyetle, Saltanat-ı İlâhiyyenin müessiriyyet ve idâresinin esrarı Her şeyin kendi mertebesinde, o mertebeye münâsib ruhu, canı, hakikatı Bir şeyin iç yüzü, iç ciheti * Hükümdarlık Saltanat * Ruhlar âlemi (Bak: Arş)(İnsan mülk ciheti ile kalbe zarf olur, melekut cihetiyle de mazruf olur MN)
MELEKUTİYÂN Melekut âleminden olanlar
MELEK-ZAD Melekten olmuş gibi, çok güzel
MELEL Bıkma, usanma, bezme
MELEM Yaramaz tenbel kimse
MEL'EM (MİL'EM) Ölçüsünde cimrilik yapan
MEL'EME Cem'etmek, toplamak * Terbiye etmek, düzeltmek, ıslâh etmek * Yara yırtığını bağlamak
MELEVAN Gece ve gündüz
MELEZ (Meles) İki ırkın karışması neticesi hâsıl olan yeni bir nesil Ayrı iki cinsten doğmuş olan * Aydınlıkla karanlık arası, alaca karanlık
MELFUF Sarılı Bir mektup veya bir şey içine konulmuş olan
MELFUFAT (Melfuf C) Zarf içinde veya tezkereye ilişik yazılar
MELFUFEN Sarılı olarak Melfuf olarak Leffen, ekli olan şey
MELFUHA (C: Melâfih) Ana karnındaki erkek çocuk
MELFUZ (Lâfız dan) Telâffuz olunmuş, okunmuş olan Söylenmiş * Ağızdan çıkan söz, hece, kelime veya harf
MELFUZÂT (Melfuz C) Konuşulan şeyler
MELH Yemeğe tuz koymak * Çocuk emzirmek
MELH Kibirlenmek, gururlanmak * şiddetli seyir
MELHAME Kanlı harb * Büyük muharebe sahası
MELHAME-İ KÜBRÂ Büyük ve kanlı savaş, harp
MELHEC (C: Melâhic) Darlık
MELHED Kabrin çukur açılacak yeri
MELHEM Hurma ağacı çok olan yer
MELHEZ (C: Melâhız) Darlık çekecek yer
MELHUB (Lehb den) Alevli, alevlenmiş
MELHUD (Lahd dan) Mezara sokulmuş, kabre konulmuş Lâhid içine konulmuş
MELHUF Hasrette kalan * Kederli, tasalı * İmdad bekleyen
MELHUFÂN (Melhuf C) Kederliler, tasalılar, kaygılılar, üzüntülüler * Hasrette kalanlar
MELHUFÎN Hasrette kalıp yardım isteyenler
MELHUK Karışmış, kavuşmuş İltihak etmiş
MELHUZ Mülâhaza ve tefekkür olunmuş olan veya olunabilen Düşünülebilen Akla gelebilen Olabilir
MELHUZÂT (Melhuz ve Melhuze C) Olabilir şeyler Hatıra gelen şeyler İhtimâller
MELİ' Otu olmayan yer
MELÎH Tatsız tuzsuz yemek
MELÎH (C: Milâh-Emlâh) Güzel, şirin Sâhib-i melâhat * Tuzlu
MELİK Mülk ve melekut sâhibi Padişah Mutasarrıf * Bir kavmin başı Mâlik (İsimdir)
MELÎK Hâkim-i Mutlak Hükümdar Sultan Memleket sahibi Padişah Kadir (Daimî sıfattır)
MELÎKÂNE f Hükümdar ve melike mensub Onunla alâkalı
MELÎKE Kadın hükümdar Hükümdar karısı Kraliçe
MELÎL (MELİLE) Kül içinde pişirilen ekmek * Hararet, sıcaklık * Üzgün, kederli Melul
MELÎS şişman ve tenbel olan kişi
MELÎS Bir şeyi şiddetle tutmak
MELÎT Cenin
MELİYY Uzun zaman * Zengin Varlıklı Maldâr Gani Eşraf
MELK Dalkavukluk * Yumuşaklık yapmak * Mahvetmek * Yıkamak * Emmek * Vurmak
MELK Kudret, kuvvet Şiddet * Mübalağa
MELKEAN Kötü, yaramaz kimse
MELKEME El ile vurulan yerin yarası
MELKUHA (C: Melakih) Anasının karnında olan çocuk
MELKUT Yerden kaldırılıp alınan şey * Sokağa, virâneliğe, câmi veya kilise kapısına bırakılmış çocuk
MELL Küsmek, darılmak * Yorgunluk * Kakma, dürtmek * Mahzun olmak, kederli olmak * Hamuru külün içinde pişirmek
MELLA Zengin kimse
MELLAH (C: Mellâhân-Mellâhin-Mellâhun) Gemici Kaptan Denizci
MELLAH Dalkavukluk eden, yaltaklanan Tez tez yürüyen, hızlı yürüyen
MELLAHA Tuz çıkan yer
MELLAHAN (Mellâh C) Kaptanlar, denizciler, gemiciler
MELLAHÎN (Mellâh C) Denizciler, gemiciler, kaptanlar
MELLAHE Tuzla
MELLASE Yeri düzeltmede kullanılan âlet, sürgü
MELLE Çukur
MELMUS (C: Melâmis) (Lems den) El ile dokunulmuş
MELMUSAT (Melmus C) El ile dokunmalar El ile temas etmeler
MELS Enemek Hayvanı iğdiş etmek, erkekliğini gidermek
MELS Yalan vâde, yalan söz * Güzellik, hüsün
MELSA' Pürüzsüz ve düz yer * şarap
MELSUK Yapıştırılmış Bitiştirilmiş
MELSUN (C: Melâsin) Yalancı, kezzâb
MELTAFA Güzellik, lâtiflik yeri olan şey veya vasıf
MELTEM Yaz mevsiminde karadan denize doğru esen rüzgâr
MELTUT Karışmış, mahlut
MEL'UB Salyalı ağız
ME'LUF Alışılmış Ünsiyyet edilmiş * Alışık Huy edinmiş
ME'LUFİYET Alışıklık, ünsiyet
ME'LUK Deli Divâne
MELUL Usanmış Bıkmış Bezmiş * Mahzun
MELULÂNE Acıklı ve mahzun bir hâlde
ME'LUM Kederli Eleme, derde tutulmuş
MELUM Azarlanmış, tahkir edilmiş, levmolunmuş
MEL'UN Lânetlenmiş Lânete lâyık * Kovulmuş, tard olunmuş
MELVAN Gece ve gündüz
MELYENE Yumuşaklık
MELZE At seğirtirken koltuklarını uzatmak * Süngü ile veya gayrı nesne ile ta'n eylemek
MELZUM Mevcud bir şeyle birbirinden ayrılmayan Mevcud bir şeyle beraber bulunması lâzım gelen Lüzumlu olmuş olan Lüzumlu kılınmış
MELZUMİYET Lüzumlu kılma Melzumluk
MEMALİK (Memleket C) Memleketler
MEMALİK-İ HÂRRE Sıcak memleketler İklimi çok sıcak olan mıntıkalar
MEMALİK-İ OSMANİYE Osmanlı memleketi Osmanlılara aid memleketler
MEMALÎK (Memluk C) Köleler kullar
MEMAT Ölüm Ahirete göç etmek (Bak: Mevt)
MEMDUD (Medd den) Uzatılmış, yayılmış olan Çekilmiş
MEMDUDE Balçıklı ve kesekli yer
MEMDUDÎ Tel çeken
MEMDUH(A) Beğenilmiş Medholunmuş Övülmüş * Fık: Peygamberimizin (ASM) sevmiş olduğu hareket, iş
MEMDUHAT (Memduh ve Memduha C) Medhedilecek ve övülecek şeyler Övülmeğe değer şeyler
MEMDUHİYYET Makbul oluş Makbullük Beğenilmiş oluş
MEMEDD (Masdar-ı mimî ve mekân ismi) Bir şeyin uzandığı, serildiği yer
ME'MEN Sağlam Güvenilir Emin yer
MEMERR Geçilecek yer Cadde, sokak Geçit yeri
MEMERR-İ NÂS Herkesin geçtiği yol Geçit
MEMERR-ÜL MAHLUKAT Mahlukatın geçtiği yer Dünya
MEMHUR Mühürlenmiş Damgalanmış
MEMHURE Nikâh bedeli verilmiş olan kadın
MEMHURE Sürülüp nadas olmuş yer
MEMHUS Parlatılmış, cilâlanmış * Etli, şişman, dolgun insan veya hayvan
MEMHUVV (Mahv dan) Mahvolmuş, perişan olmuş
MEMHUZ Yağı alınmış yoğurt
MEMÎL Meyletme, bir yana eğilme, temâyül etme
MEMKÛR (C: Memâkir) Av kanıyla kirlenmiş * Kızıla boyanmış
MEMKÛRE Uysal, yakışıklı
MEMKURE Sirkeli ve sarmısaklı balık
MEMKUT Düşmanlık edilen, hased edilen
MEMLAHA (Milh den) Tuz çıkarılan yer Tuzla
MEMLEKET (C: Memâlik) Bir devletin toprağı, ülke, yurt * Şehir İl, kasaba * Bir insanın doğup büyüdüğü yer
MEMLU Doldurulmuş Dolu
MEMLUH Tuzlanmış Tuzlu
MEMLUHAT (Memluh C) Tuzlanmış şeyler Tuzlu şeyler
MEMLUK Köle Kul Esir Bende Hizmetkâr * Birinin malı olan
MEMLUKÂNE f Köleye yakışır hâlde Kölece * Eskiden çok defa bir büyüğe sunulan yazılarda, kendinden bahsederken kullanılırdı
MEMLUKİYYET Esirlik Hizmetkârlık Kulluk Kölelik
MEMLUL (Memlule) Usanmış, usanılmış, bıkılmış, bezilmiş
MEMNU' Yasak Menedilmiş Mâni olunmuş
MEMNUAT (Memnu ve Memnua C) Yasak şeyler
MEMNUİYYET Yasaklık Haram veya yasak oluş
MEMNUN (Minnet den) Hoşnud Razı Minnet altında bulunan İyiliğe nâil kılınmış Çok muteber olan şey Çok beğenilen Ölçülü ve hesaplı olan * Kesilmiş
MEMNUNEN Sevinerek, memnun olarak
MEMNUNİYYET Mesrur oluş Şâdlık Mesruriyet
MEMRU' Otlu yer
MEMSUD Vücudu kuvvetli ve sağlam yapılı olan

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MEMSUDE Devrik yüzlü, münkabız kimse
MEMSUH Suratı, daha çirkin şekle sokulmuş Biçimsiz ve çirkin surete girmiş olan
MEMSUH El ile sıvanmış, mesh olunmuş Temas edilmiş
MEMSUN Mesâne hastalığına tutulmuş kimse
MEMSUS Massolunmuş, emilmiş * Baldır, incik
MEMSUS Dokunulmuş
MEMŞA (Meşy den) Ayak yolu Üzerine basıp yürüdükleri yer
MEMŞUK Yazılmış olan, meşkolunmuş * Uzun boylu zayıf at
MEMTUL Çekiçle döğülerek işlenmiş
MEMTUR Üzerine yağmur yağmış Yağmur yağarak ıslanmış
MEM'UD Midesinde hastalık olan
ME'MUL Umulan Ümid edilen Beklenilen
ME'MUM İmama uyan kimse İlerdekine uyan
ME'MUME Beyine ulaşan yara
ME'MUN Emin Mahfuz Korkusuz Emniyyet verilmiş Sağlam Tehlikeden azâde olan * Abbasi halifelerinden Hârun Reşid'in kendisinden ve kardeşi Eminden sonra hükümdar olan oğlunun adı
ME'MUN-ÜL ÂKİBE Akibetinden emin Sonu emin, korkusuz
ME'MUR Emir ile hareket eden Emir altında olan Vazifeli Kendi istediği gibi olmayıp başka emre göre çalışan Bir emir alan Bir işe tâyin olunmuş adam
ME'MUR-ÜN BİH Emrolunan şey
ME'MUREN Me'mur olarak, memurlukla Bir iş ile vazifelendirerek
ME'MURÎN (Me'mur C) Devlet hizmetinde bulunan kimseler Me'murlar
ME'MURİYET Me'murluk Vazife, görev, hizmet
ME'MURİYET-İ ASLİYE Asıl me'murluk
MEMUT Meyyit Ölmüş
MEMZUC Bitişik Karışık Karışmış Birlik olmuş Birbirine mezc olmuş * Şakalaşmak * Oynamak
MEN f Ben (Farsçada birinci şahıs zamiri) (Bak: Mâ)
MEN (İsm-i Mevsuldür) Şahsa delâlet eder "O kimse ki, yahut, kimi, kim, kim ki" gibi mânâlara gelir İstifham için olur, yerine göre tesniye (Menân) şeklinde ve cemi (Menun) gibi okunabilir Akıl sahibleri hakkında kullanılır Mevsule, şartiye, nekre-i tâmme, nekre-i mevsule olur
MEN' Yasak etmek Durdurmak Bırakmamak Bir şeyi diriğ etmek, esirgemek
MEN-İ MUHAKEME Muhakemeyi durdurmak, muhakemeye lüzum görmeyip menetmek
ME'N (C: Müün-Me'nât) Böğür * Yer kazmakta kullanılan ucu demirli ağaç
MENA İki rıtıl (İkiyüz altmış dirhem)
MEN'A Ölüm haberi Vefat haberi
MENAAT Sarplık, çetinlik, kavilik, güçlük
MENAAT-I MEVKİİYE Arazi sarplığı
MENAB Birinin yerini tutmak, nâib olmak Birisine vekil olmak Vekillik yeri
MEN'AB Cömert * Hızlı yürüyen
MENABİ' (Menba' C) Kaynaklar Pınarlar Nebeân eden yerler * Her şeyin zâhir olduğu yerler * Servetlerin çıktığı yerler
MENABİ-İ AŞERE On menba
MENABİ-İ SERVET Zenginlik kaynakları
MENABİK Batman
MENABİR (Minber C) Minberler Camilerde hatiblerin hutbe okumalarına mahsus kürsüler
MENABİT (Menbet ve Menbit C) Çayırlar, otlaklar
MENACİL (Mincel C) Ekin orakları
MENACİM (Mencem C) Terâzi kolları
MENADİF (Mindef C) Hallaç yayları
MENADİL (Mendil C) Mendiller Küçük havlular, peçeteler
MEN'AF (C: Menâif) Dağın sivri tepesi
MENAFİ' (Menfaat C) Menfaatler Faydalar
MENAFİ-İ UMUMİYE Umumi menfaatler, umumi faydalar
MENAFİH (Minfâh C) Körükler
MENAFİZ (Menfez C) Delikler Menfezler * Nüfuz edecek yerler
MENAH f Geniş, bol, ferâh * Dar
MENAHE (C: Menâih) (Nevha dan) Ölü için ağlanacak yer Mâtemhâne
MENAHİ (Nehi C) Menedilmiş şeyler Şer'an yasak edilmiş olan şeyler
MENAHİC (Minhac-Menhec C) Açık ve geniş yollar Bilinen büyük yollar
MENAHİC-İ HÜKEMÂ Hakîmlerin, ilm-i kelâm âlimlerinin meslekleri ve gittikleri mânevi yollar
MENAHİL (Menhel C) Durak yerleri Durulacak sulak yerler * Hayvan sulanan yerler
MENAHİR (Menhar C) Hayvan kesilecek yerler Hayvan boğazlıyacak yerler Mezbahaneler
MENAHİR (Menhir C) Burun delikleri
MENAHİS (Minhas C) Uğursuz şeyler
MENAHİT (Minhat C) (Tahta veya taş) yontma âletleri
MENAHİZ (Minhaz C) Burun delikleri
MENAÎ (Men'â C) Ölüm haberleri Vefat haberleri Kötü haberler
MENAİF Dağların sivri tepeleri
MENAİH (Menâhe C) Ölü için ağlanacak yerler Mâtemhâneler
MENAİR (Menâvir) Minâreler * Nur yerleri * Alâmet
MENAKIB (Menkıbe C) Menkıbeler Hayat hikâyeleri
MENAKİB (Menkeb C) Yollar * Omuzlar
MENAKÎR (Minkar C) Minkarlar, gagalar Yırtıcı kuşların gagaları Taşçı kalemleri
MENAKİR (Münker C) Günah ve kötü şeyler
MENAL Yetiştirme, nâil olma, kavuşma * Ele geçirilen şey Nâil ve sahib olunan şey
MENAM Uyku Uyku zamanı * Rüya Düş * Uyunacak yer, yatak odası
MENAME Yatak, döşek
MENAMEN Uyuyarak Uykuda olarak
MENAR Nur yeri Fener kulesi * Câmi minâresi * Yol işaretleri
MENARE (C: Menâr-Menâvir) Alâmet, işaret * Kandil * Minare
MENAS Sığınacak yer Melce' Penah * Deprenmek * Fevt
MENASI' (Minsa' C) Medine-i Münevvere'nin dışında meşhur bir yer
MENASIB (Mansıb C) Devletin başlıca hizmetleri Makamlar, rütbeler, pâyeler
MENASIB-I SEYFİYE Askerlik hizmetleri
MENASİK (Mensek C) İbâdet edecek yerler İbâdet ederken lüzum eden usul, yol ve tarz
MENASİK-ÜL HAC Hacı olmak için Mekke-i Mükerreme'ye gidenlerin Kâbe'yi ziyaret etme, Arafat'ta vakfeye durma, kurban kesme, ihram giyme, muayyen bir yerden bir yere kadar yürüme gibi yapılan ibadet rükünleri (Bak: Sa'y)
MENASİM (Mensim C) Yollar, tarikler, meslekler * Alâmetler, izler, eserler, nişânlar
MENASİR (Minser C) Yırtıcı kuşların gagaları * Taşçı kalemleri
MENASSA Çeyiz odası * Yüksek yer, çardak
MENAŞİR (Minşâr C) Testereler * (Menşur C) Tar: Padişâhın verdiği vezirlik veya müşirlik fermanları * Mat: Prizmalar
MENAT İslâmiyyetten evvel cahiliyyet devrinde Kâbedeki bir putun adı
MEN'AT Ölüm haberi
MENAT Dönecek yer, merci' * İlişip asacak yer
MENATIK Mıntıkalar, bölgeler
MENATIK-I BAÎDE Uzak mıntıkalar Uzak bölgeler
MENATIK-I DUŞİZE-İ TAHAYYÜL Tahayyülün bâkir mıntıkaları
MENAVİR (Minare C) Minareler
MENAYA (Meniyye C) Ölümler * Maksatlar Gâyeler
MENAZIM (Manzam C) Sıralar, diziler
MENAZIR Manzaralar Seyredilecek, görülecek güzel yerler Güzel görünüşler
MENAZİ' (Menze' C) Niza ve kavga edilecek yerler
MENAZİL (Menzil C) Menziller İnecek yollar Duralar Konak yerleri
MENBA' Kaynak Nimetin veya herhangi bir şeyin çıktığı yer Suyun çıktığı yer Pınar
MENBAT Suyun çıktığı yer Menba'
MENBEL Tembel, uyuşuk
MENBER (C: Menâbir) Yüksek olacak yer
MENBİC Mevzi ismi (Oraya nisbetle "menbicâni" derler)
MENBİT Otlu yer, otlak, çayır
MENBUŞ Açılmış, soyulmuş
MENBUZ Piç Veled-i zinâ * Hemen doğmasını müteakib bir yere atılmış çocuk
MENCA (Bak: Mence')
MENCAT Kurtulma, necât bulma Halâs olma
MENCE (Mencâ) Kurtulacak yer Necat bulacak yer * Necat bulma Kurtulma
MENCED (C: Menâcid) İnci ve altından olan gerdanlık
MENCEM (C: Menâcim) Terazi kolu * Maden
MENCENİK (Bak: Mancınık)
MENCENUN (C: Menâcin) Sığırın döndürdüğü dolap * Sığırların çektiği kağnı
MENCINIK (C: Mencınıkât) Mancınık
MENCUB Dibâgat olunmuş deri * Geniş kadeh
MENCUD Kederli, tasalı, gamlı
MENCUK f Bayrak direkleri ve minâre başına takılan küçük ay * Sancak, bayrak * Şemsiye
MEND f Kelimelerin sonuna getirilerek "sahip" mânasına edattır
ACZ-MEND Acizlik, mahviyet sâhibi
DERT-MEND Dertli
MEN DAKKA DUKKA "Kapı çalanın kapısı çalınır" Yâni, kim birisine bir kötülük yahut iyilik yaparsa ona o şey yapılır Meselâ: "Su-i zan eden su-i zanna mâruz olur"
MENDEB Tehlike Ölüm * Gürültü ve şamata ile ağlama

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MENDEME Pişman olma Nedâmet etmek * Pişman olacak yer
MENDİL (Mindîl) (C: Menâdîl) Mendil * Küçük havlu, peçete
MENDUB Yapılması beğenilen iş Şeriatın yasak etmediği veya emretmediği iş olmakla beraber yapılmasında sevab ve mendubiyet olan amel Müstehab * İyilikleri anlatılarak arkasından gözyaşı döküp ağlanan ölü
MENDUD Meyvesi aşağıdan yukarıya yığılı, istifli
MENDUF Didilmiş, atılmış
MENDUHA Genişlik * Kifâyet, kâfi gelmek * Mahlas
MEN'E Dibâgat için ısladıkları deri
ME'NE Böğür, hâsıra
MENEA (Mâni C) Engeller, mâniler, özürler * Engel olanlar, mâni olanlar, geri bırakanlar * Kuvvet ve cemâat
MENEND (Mânende-Mânend) f Nazir Benzer şebih Müşabih
MANEND-İ BÎMİSAL Misilsiz, benzersiz olan
MEN ENE Ben kimim?
MENFA Nefyolunan yer Birinin sürüldüğü yer Nefiy yeri
MENFAAT Fayda Kâr Gelir İhtiyaç karşılığı olan şey
MENFAATBAHŞ f Faydalı, yararlı Menfaat ve fayda veren
MENFAATDÂR f Menfaat ve fayda gören
MENFAATPEREST f Yaptığı işin sadece faydasını düşünen Sadece nefsine ait kârları, faydaları düşünerek çalışan Allah rızasını esas gaye yapmayan kimse
MENFED Tükenmek, yok olup gitmek
MENFER Geri kaçılacak yer Nefret edilecek, sevilmeyecek yer
MENFES (Nefes den) Nefes deliği Nefes alacak yer
MENFEZ Nüfuz edecek delik, pencere Delik Ağız Yarık Girilecek yer
MENFÎ Müsbetin zıddı Müsbet olmayan * Nefyedilmiş, sürgün edilmiş Sürgün * Bir şeyin olmayacak cihetini düşünen * Hakikatın aksini iddia eden * Gr: Başında nefiy edatı bulunan kelime veya cümle * Nâkıs Negatif, olumsuz
MENFİYYEN Sürgün olarak
MENFUH Üfürülmüş * Büyük karınlı Nefholunmuş
MENFUR Kendisinden nefret edilen, sevilmeyen İğrenç * Mebguz
MENFUS Yeni doğmuş çocuk
MENFUŞ (Pamuk veya yün gibi) atılmış ve didilmiş Dağılmış, didik didik edilmiş
MENGENE Tazyik veya sıkıştırma için kullanılan demir veya tahta âlet
MENGUŞ f Küpe
MENH Verme, ihsan etme
MENH Burun deliği
MENHAR (C: Menâhir) Hayvan kesilecek yer Hayvan boğazlanan yer Mezbaha
MENHAT Mâni, nehyedici, engel
MENHEB Yağma etmek Yağma edecek yer
MENHEC (C: Menâhic) Geniş, açık yol
MENHEC-İ SEDÂD Doğruluk yolu Sırât-ı müstakim
MENHEL (C: Menâhil) Hayvan sulanan yer * Menzil, durak Konaklanacak yer
MENHERE (C: Menâhir) Mahalle arasındaki süprüntülük
MENHÎ Şer'an yapılması yasak olan, haram olan şey
MENHİR (C: Menâhir) Burun deliği
MENHİYYAT Şer'an haram edilenler Yasak edilmiş, İlâhi emirle men'edilmiş olanlar Nehyedilenler Yasak olanlar
MENHUB Korkak adam * Muhtar, müntehab, seçkin
MENHUB(E) (Nehb den) Talan edilmiş, yağma edilmiş
MENHUM Nasıl yerse yesin karnı doymaz kimse * Bir şeye çok hırs gösteren kişi
MENHUS Uğursuz Kötü Meş'um
MENHUS Kuyruğunun yanları uyuz olan deve
MENHUS Zayıf, etsiz
MENHUŞ Yılan, akrep cinsinden bir hayvan tarafından sokulmuş
MENHUT Yontulmuş Tıraş edilmiş Yontulmuş ağaç
MEN HÜVE O kimdir?
MENÎ f Benlik Benlik iddiası Hodbinlik
MENİ Erkek veya dişinin bel suyu Döl suyu Nutfe Sperma
MENİ' Sarp Çetin Zor El erişmez Zabtı zor
MENİE Ölüm, mevt
MENİHA Hediye, armağan, bahşiş
MENİN Toz * Zayıf kişi * Zayıf ip
MENİŞ f Tabiat, huy, mizac
MENİYYE Ölüm, mevt * Takdir olunmuş olan
MENKA' Su toplanan çukur
MENKAB (MENKABE) (C: Menâkıb) Dağ arasında olan yol * Dar yol * Güzel hareket ve fiil * Delik açılacak yer
MENKABE Meşhur kimselerin ahvâline dair hayat hikâyesi Kıssa Hikâye Menkıbe
MENKAL Nakledecek mekân
MENKASE Eksiklik, noksanlık
MENKEL Ayak bileziği Süs olarak kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik
MENKİB (C: Menâkib) Omuzbaşı Omuz ile kol kemiğinin birleştiği yer
MENKU' (Menkua) Haşlanmış Suda kaynatılmış
MENKUB (U, uzun okunur) Delinmiş Oyulmuş
MENKUB (Nekbet den) Dert ve meşakkatlere mâruz kalmış olan * Rütbe ve haysiyyetten düşmüş olan
MENKUHA Nikâhlı karı Nikâhlanmış olan kadın
MENKUL Nakledilen Akli olmayıp mukaddes kitapla bildirilen * Bir yerden başka yere taşınmış olan Taşınabilen * Anlatılan
MENKULAT Nesilden nesile veya ağızdan ağıza yayılıp duyulan Nakle dayanan bilgiler Nakledilenler (Bak: Mürtecel)
MENKUR Delinmiş Oyulmuş
MENKUR İnkâr olunmuş
MENKUS (Nüks den) Tersine çevrilmiş Baş aşağı edilmiş
MENKUS (Naks dan) Noksanlaştırılmış Eksik olan
MENKUŞ (Nakş dan) Nakşolunmuş İşlenmiş Nakış yapılmış Boya ile süslenmiş
MENKUŞE Nakşolunmuş, işlenmiş * Kemik çıkmış olan baş yarığı
MENKUT (Nokta dan) Noktalanmış Noktalı
MENKUZ Nakzedilmiş Bozulmuş Hükümsüz bırakılmış
MEN LEHÜL HAKK Fık: Hak sahibi olan kimse
MEN LEM YEZUK LEM YEDRİ Tatmayan bilemez Kim ki tatmamış; o, tadını bilemez
MENMUL (Neml den) Üzerine karınca üşüşmüş olan şey
MENN Nimet vermek İyilik etmek * Minnet * Rıza * Esiri fidye almadan, ücretsiz salıvermek * Kesmek * Zayıf etmek * Ettiği iyiliği başa kakmak * İki batman ağırlık * Kudret helvası
MENNÂ' (Men' den) Alıkoyan, mâni olan, yaptırmayan * Önleyici, men'edici
MENNÂ-UL HAYR Hayır ve iyiliğe mâni olan Hayrı önleyen
MENNAC Çok bahşiş veren İhsan eden
MENNAN İhsanı bol Çok çok ihsan eden En çok nimet veren (Allah)
MENNANE Malı, mülkü, serveti için kendisiyle evlenilen kadın
MENSAF (C: Menâsıf) Her şeyin yarısı
MENSEA (C: Menâsi') Otu tez biten yer
MENSEC (Nesc den) Bez, çulha vs dokunan yer Örücü işyeri Trikotaj atelyesi
MENSEK (C: Menâsik) İbâdet yeri İbâdetgâh * İbâdet yapma usulü * Kurban kesecek yer
MENSIB (C: Menâsıb) Demir sayacak * Asıl * Mertebe, derece
MENSÎ (Mensiyye) (Nisyan dan) Unutulmuş, hatırdan çıkmış
MENSİC (MENSEC) (C: Menâsic) Bez dokuyacak yer * Boyun ile kürek arası
MENSİK (MENSEK) (C: Menâsik) İbadet edecek yer * Kurban kesilecek yer * Kesilmiş kurban
MENSİM (C: Menâsim) Alâmet, işaret, nişân, iz, eser * Yol, tarik * Deve tırnağı
MENSİYAT (Mensi C) Hatırdan çıkıp unutulmuş şeyler
MENSİYET Unutulma, hatırdan çıkma
MENSİYY Unutma yeri * Hiç bahsedilmeyen terkedilmiş nesne
MENSUB (Bak: Mansub)
MENSUB Bir şeye veya kimseye nisbeti olan, alâkası bulunan Bir şeyle ilgili olan
MENSUBÂT (Mensub C) Bir yere mensub olanlar Bir yerin adamları

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MENSUBÎN (Mensub C) Mensublar Mensub ve alâkadar olanlar Bir daire veya yerin adamları
MENSUBİYYET Mensubluluk, ilgili, bağlı oluş Alâkalı bulunuş
MENSUC (Nesc den) Dokunmuş, dokunulmuş, dokunulan Örülmüş İşlenmiş
MENSUCÂT Bez veya kumaş gibi dokumak suretiyle yapılan tezgâh veya fabrika mahsulü mallar
MENSUCÂT-I HARİRİYYE İpek dokumalar
MENSUH (Nesh den) Hükmü kaldırılmış Nesholunmuş Hükümsüz bırakılmış
MENSUK (Nesk den) Düzgün olarak dizilmiş olan
MENSUR (Nasr dan) Yardım görmüş * Muzaffer Zafer bulmuş * Cenab-ı Hak tarafından her işinde nusrete mazhar olduğundan Hz Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın bir ismi de Mensur'dur
MENSUR (Nesr den) Dağılmış Saçılmış * Gece vaktinde güzel kokan bir çiçek * Edb: Manzum olmayan nesir halindeki yazı Bunun mânaca çok güzel ve şiir gibi ahenkli yazılmış olanına "mensur şiir" denir
MENSUS (Bak: Mansus)
MENŞAR Yayıp dağıtacak yer * Öldükten sonra dirilecek yer
MENŞAT (C: Menâşıt) Neşat, sürur, neşe
MENŞE' (Neş'et den) Esas Kök Bir şeyin çıktığı, neş'et ettiği yer Beslenip yetişilen yer
MENŞED İsteme, talebetme
MENŞELE Küçük parmağın yüzük takılan yeri
MENŞER Neşredilip dağıtılan yer
MENŞUD Matlup, istenen şey
MENŞUR (Neşr den) Neşrolunmuş Dağıtılmış Yayılmış Herkese ilân edilmiş * İşleri dağınık Perişan * Sultanın emri, mühürsüz mektubu, fermanı * Bayrak * Mat: Alt ve üst tabanları birbirine müsavi ve müvâzi (eşit ve paralel), kenarları da müsâvi ve müvâzi olup yüzleri birbirine benzeyen şekil Prizma
MENŞUR-U MUKADDES Mukaddes ferman (Kelime-i şehadet kastedilmektedir)
MENTEC Doğuracak vakit
MENUAT Men'etmeler Yasaklar
ME'NUB (Bak: İhcâc)
MENUC Sütü diğer develerden sonra çekilen deve
ME'NUF Burunda hastalığı olup koku alamayan
MENUN (Menn den) Kesmek * Vakit, zaman, ömür ve sâireyi kesen mânâsınadır
ME'NUS Alışılmış Alışık Ünsiyet edilmiş * Beğenilmiş Mergub
ME'NUSE Ateş
ME'NUSİYET Alışılmış olma Alışılma Ünsiyet edilmiş olma
MEN'UŞ Hayır ile yâdedilen ölü * Yukarı kaldırılmış * Fakir olduktan sonra sevindirilmiş * Tabuta konulmuş
MENUT Asılı, muallâk * Bağlı Mütevakkıf Merbut Vâbeste * Bir milletten olmayıp sonradan o millete dahil olmuş olan
MEN'UT Medhedilmiş İyiliği, güzelliği söylenilmiş olan
ME'NUT Hased olunmuş kişi, mahsud
MENVÎ Kasdedilen * Niyet Maksad Meram
MENVÎ-İ ZAMİR İçindeki niyet ve maksat
MENY Meniyi dışarı getirmek * Takdir etmek * Okumak * Hükmetmek
MENZAM (C: Menâzım) Çeşitli şeyleri bir yere dizmek
MENZEHE Gezinti yeri
MENZİL İnilen yer Konulacak yer * Yer Dünya Ev * Mesafe
MENZİL-İ KAMER Koz: Ayın dünya etrafındaki mahreki Bu mahrekte aynı noktaya tekrar gelmek için geçen zaman
MENZİL-İ KÜLLÎ Mahrekin en son noktasına kadar olan mesâfe
MENZİLET Derece, pâye, rütbe, mertebe Yükseklik derecesi * Konak yeri, inecek yer Hane, ev
MENZİLGÂH f Konak Yer Ev Bir müddet durulan yer
MENZİLHANE f Konak yeri Hayvan değiştirilen yer
MENZİLNİŞİN f Yerinde oturan
MENZU' (Nez den) Nez olunmuş, koparılmış
MENZUF Susuzluktan dolayı dili kurumuş kimse * Kan kaybından dolayı dermansız ve güçsüz kalmış olan insan
MENZUL (Nüzul den) Nüzüllü, inmeli
MENZUR (Nezr den) Adanmış, nezrolunmuş, va'dedilmiş Adak olarak belirtilmiş
MENZUT Haris kimse
MER f Elli (Sayısı) Hamsin (50)
MER' (C: Müru') Er, erkek * Güzel manzara
ME'R Katı, şiddetli, şedid * Fesad
MER' Ot çok olmak
MER'A Hayvanların otladığı yer Kır Mera Çayırlık Otlak
MER'A Aynalar
ME-RA f Beni Benim Bana
MERA Boş yer * Otsuz yer
MERA (C: Merâyâ) Sütü çok olan dişi deve
MERAA Ucuzluk
MER'ABE Ansızın olarak birdenbire korkutmak * Tenha ve korkunç yer
MERABİ' (Mürabba C) Mürabbalar, kareler * (Merba C) İlkbaharda oturulan evler
MERABİH (Ribh den) Ticâretten elde edilen kazançlar
MERACİ' (Merci C) Rücu edilecek ve dönülecek yerler * Mürâcaat edilerek başvurulacak kimse veya yerler
MERAD Boğaz * Talep mevzii, isteme yeri
MERADET Kuvvetlilik, kavilik Salâbet
MERAE Hazmetmek * Güzel manzara
MERAFIK (Mirfak C) Dirsekler * Ev kilerleri * Mutfaklar
MERAG Davar ağnanmak ve toprağa yuvarlanmak
MERAH Yer Mekân * Sevinç * Rahat edilecek yer * Meşhur bir nahiv kitabının ismi
MERAH (C: Merahân) Aşırı derecede sevinme
MERAHİL (Merhale C) Menziller, merhaleler, konaklar, duraklar
MERAHİL-İ BAÎDE Uzak konaklar Uzak menziller
MERAHİLPEYMA f Seyyah, yolcu Seyahat eden kimse
MERAHİM (Merhamet C) Acımalar, merhametler
MERAHİM (Merhem C) Merhemler
MERAÎ (Mir'at C) Aynalar, mir'atlar
MERAÎ (Mer'a C) Otlaklar, çayırlıklar
MERAK Bir şeyi öğrenmek istemek Çok şiddetli arzu Heves Düşkünlük * Dalgınlık Kara sevdâ * Kuruntu, telâş İç sıkıntısı İç darlığı( Merak, hastalığı ziyade ettiği gibi hikmet-i İlâhiyeyi ittiham ve rahmet-i İlâhiyeyi tenkid ve Hâlik-ı Rahiminden şekva hükmünde olduğu için aksi maksadiyle tokad yer, hastalığı ziyadeleşir L)
MERAKÂVER f Merak verici Düşündürücü Meraklandırcı
MERAK Etsuyu * Çorba
MERAKIM (Mirkam C) Kalemler Yazma işinde kullanılan âletler
MERAKÎ Vesvese ve kuruntu içinde bulunan kimse * (Mirkat C) Merdivenler, basamaklar
MERAKİB (Merâkibe) (Araba, at, kayık, vapur gibi) binecek vasıtalar Merkebler
MERAKİB-İ BAHRİYE Vapur, gemi, tekne, kayık vs gibi deniz nakil vâsıtaları
MERAKİB-İ BERRİYE Araba, otomobil, kamyon, at vs gibi kara nakil vasıtaları
MERAKİD (Merkad C) Merkadlar, kabirler, mezarlar
MERAKİZ Merkezler Karargâhlar Karar yerleri
MERAL (Aslı, marâl'dır) Ceylan, karaca, dişi geyik
MERAM Maksad Niyet Arzu İstek İçten tasarlanan
MERAMBAHŞ f Bir kimseye isteyip arzuladığı şeyi veren
MERAMİ (Mermi C) Mermi atma yeri Mermiler * Nişan okları
MERAMİR Çok etli, şişman kişi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MERANET Yumuşaklık * Bir mâdenin çekiç vasıtası ile dövüldüğünde yayılması vasfı
MERARE (C: Merâir) Öd kesesi
MERARET Acılık Tatsızlık
MERARET-İ ESARET Esirliğin acılığı
MERASET şiddet
MERASÎ (Mersiye C) Mersiyeler, ağıtlar
MERASÎ (Mersâ C) Limanlar Gemilerin sığınıp barındıkları yerler
MERASİD (Mersad C) Gözetleme yerleri, rasat yerleri
MERASİM (Mersem C) Resmi merasimler Âdet hükmündeki gösterişler Resmi muameleler * Şiveler Âdetler
MERAŞİD (Merşed C) Gaye ve maksada ulaştıran doğru yollar
MERATİ' (Merta C) Çayırlıklar, mer'alar, otlaklar
MERATİB Mertebeler Basamaklar Kademeler Dereceler
MERATİB-İ HAYAT Hayat mertebeleri(Birinci sual: Hz Hızır (AS) hayatta mıdır? Hayatta ise niçin bazı mühim ulema hayatını kabul etmiyorlar?Elcevap : Hayattadır, fakat merâtib-i hayat beş'tir O, ikinci mertebededir Bu sebepten bazı ulemâ, hayatında şüphe etmişlerBirinci Tabaka-i Hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıtlarla mukayyeddirİkinci Tabaka-i Hayat : Hz Hızır ve İlyas Aleyhimesselâmın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir Yâni bir vakitte pekçok yerlerde bulunabilirler Bizim gibi beşeriyet levâzımatiyle daimi mukayyed değillerdir Bazan istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir Tevatür derecesinde ehl-i şuhud ve keşif olan evliyânın, Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder Hattâ makamat-ı velâyette bir makam vardır ki, "Makam-ı Hızır" tâbir edilir O makama gelen bir veli, Hızırdan ders alır ve Hızır ile görüşür Fakat bâzan o makam sahibi yanlış olarak, ayn-ı Hızır telâkki olunurÜçüncü Tabaka-i Hayat : Hazret-i İdris ve İsa Aleyhimesselâmın tabaka-i hayatlarıdır ki, beşeriyet levazımatından tecerrüd ile, melek hayatı gibi bir hayata girerek nuranî bir letafet kesbederler Adeta beden-i misali letâfetinde ve cesed-i necmi nuraniyetinde olan cism-i dünyevileriyle semavatta bulunurlar Ahirzamanda Hazret-i İsâ Aleyhisselâm gelecek, Şeriat-ı Muhammediye (ASM) ile amel edecek meâlindeki hadisin sırrı şudur ki: Ahirzamanda felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfriye ve inkâr-ı Uluhiyete karşı İsevilik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılab edeceği bir sırada, nasıl ki isevilik şahs-ı mânevisi, Vahy-i Semâvi kılınciyle o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevisini öldürür; öyle de: Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, İsevilik şahs-ı mânevisini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevisini temsil eden deccalı öldürür yâni inkâr-ı Uluhiyet fikrini öldürecekDördüncü Tabaka-i Hayat : Şüheda hayatıdır Nass-ı Kur'anla şühedanın, ehl-i kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır Evet, şüheda, hayat-ı dünyevilerini tarik-ı hakta feda ettikleri için, Cenâb-ı Hak kemâl-i kereminden onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı Alem-i Berzahta onlara ihsan eder Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar kemal-i saadetle mütelezziz oluyorlar ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar Ehl-i kuburun çendan ruhları bâkidir, fakat kendilerini ölmüş biliyorlar Berzahta aldıkları lezzet ve saâdet, şühedanın lezzetine yetişmez Nasıl ki iki adam bir rü'yada Cennet gibi bir güzel saraya girerler Birisi rü'yada olduğunu bilir Aldığı keyf ve lezzet pek noksandır "Ben uyansam şu lezzet kaçacak" diye düşünür Diğeri rü'yada olduğunu bilmiyor, hakiki lezzet ile hakiki saâdete mazhar olurİşte Alem-i Berzahtaki emvât ve şühedanın hayat-ı berzahiyyeden istifadeleri, öyle farklıdır Hadsiz vâkıatla ve rivâyatla şühedanın bu tarz-ı hayata mazhariyetleri ve kendilerini sağ bildikleri sâbit ve kat'idir Hattâ Seyyidüşşüheda olan Hazret-i Hamza Radıyallahü Anh, mükerrer vâkıatla kendine iltica eden adamları muhafaza etmesi ve dünyevi işlerini görmesi ve gördürmesi gibi çok vâkıatla, bu tabaka-i hayat tenvir ve isbat edilmiş Hatta ben kendim Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı Benim yanımda ve benim yerime şehid olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rü'ya-yı sâdıkada, taht-el-Arz bir menzil suretindeki kabrine girmişim Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm O, beni ölmüş biliyormuş Benim için çok ağladığını söyledi Kendisini hayatta biliyor; fakat, Rus'un istilâsından çekindiği için, yer altında kendine güzel bir menzil yapmış İşte bu cüz'i rü'ya, bâzı şerait ve emârâtla, geçen hakikata, bana şuhud derecesinde bir kanaat vermiştirBeşinci Tabaka-i Hayat : Ehl-i kuburun hayat-ı ruhânileridir Evet mevt; tebdil-i mekândır, ıtlâk-ı ruhtur, vazifeden terhistir İdam ve adem ve fena değildir Hadsiz vâkıatla ervâh-ı evliyanın temessülleri ve ehl-i keşfe tezahürleri ve sâir ehl-i kuburun yakazaten ve menâmen bizlerle münasebetleri ve vâkıa mutabık olarak bizlere ihbaratları gibi çok delâil, o tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder Zâten beka-i ruha dair "Yirmidokuzuncu Söz" bu tabaka-i hayatı delâil-i kat'iyye ile isbat etmiştir M)
MERATİB-İ İLİM Bilmek mertebeleri (Bak: Dimağ)
MERAVİH (Mirvaha C) Etrâfı açık ve rüzgârlı yerler Çöller, sahralar Ovalar
MERAVİH (Mirvaha C) Yelpâzeler
MERAYA Aynalar Mir'âtlar * Tıb: Hayvanın memeye süt gelen damarları
MERAZİBE (Merzuban C) Serhat beylerbeyi
MERBA' (C: Merâbi') (Rebi' den) Yazlık Yazın oturulan mesken
MERBA'-NİŞİN f Yazlıkta oturan
MERBAA (MURABBAA) Dört bucaklı * Dört katlı
MERBAT Davar bağlayacak yer Ahır, ağıl * Manastır * Tekke
MERBU' Köle, kul, memlük
MERBU' Orta boylu olan
MERBUB Köle, kul
MERBUT Bağlı Rabtedilmiş Mensub Ekli Ulaşmış, bitişmiş, bitişik
MERBUTAN Merbut olarak Bağlanmış ve ekli olarak
MERBUTÂT (Merbut C) Rabt olunup bağlanmış şeyler Ekli ve bağlı şeyler
MERBUTİYYET Bağlılık Mensub oluş Mensubiyyet Eklilik
MERC (Merec) Katıştırmak * Kararsızlık * Iztırab * Bozulmak * Boşa gitmek * Serbest bırakmak, salıvermek * Hayvanların salındığı otlak
MERCAN Denizde geniş resif meydana getiren ve mercanlar takımının örneği olan hayvan ve bunun kalkerli yatağından çıkarılan çoğu kırmızı renkte ve ince dal şeklinde bir madde Bu madde boncuk gibi süs eşyası olarak kullanılır Mercanlar ancak 40 metre kadar derinlikte yaşayabilirler
MERCANE Mercan tanesi (Bak: Mercan)
MERCEFAN Leğen ve ibrik
MERCİ' Merkez Kaynak Baş vurulacak yer Müracaat edilecek yer Dönülecek yer Sığınılacak yer * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse
MERCİ'-İ KÜLL Bütün işler için müracaat edilen makam
MERCİ'-İ RESMÎ Bir idare veya memurun bağlı bulunduğu üst makam
MERCİ'-İ RÜ'YET Bir işin görülmesi için başvurulan yer
MERCU Ümid edilen Ümid edilmiş Rica olunan
MERCU' Geri döndürülmüş olan
MERCUH (Rüchân dan) Başkası ona tercih edilmiş olan * Fık: Mahkemede hasmından evvel müddeasını isbata salâhiyyetli olmayan şahıs Evvelâ hak iddiaya salâhiyetli olan râcih, ikinci derecede iddiaya sahib olan ise mercuh olur
MERCUM(E) (Recm den) Recmolunmuş Taşlanmış, taşa tutulmuş
MERD f Adam Kişi İnsan Erkek Sözünün eri
MERD-İ GARİB Yabancı yerlere, gurbete düşmüş kişi
MERD Misvak ağacının yemişi * Emmek * Silmek Mesh etmek
MERDA Yaralılar Hastalar
MERDA' (C: Merâd) Ot bitmeyen kumlu yer
MERDAN (Merd C) Merdler İnsanlar, erkekler, yiğitler
MERDANE f Erkekçesine Merdcesine Er'e yakışır surette * Matbaada baskı, baskı makinelerinde ve ofset makinelerinde ise plâteye değerek mürekkeb vermek; ve toprağı bastırmak gibi çeşitli işlerde kullanılan silindir * Yufka açmağa yarıyan oklava * Erkek ayakkabısı

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MERDANEGÎ f Cesurluk, yiğitlik, merdlik, erkeklik
MERDBAZ f Merd olmayan Nâmerd Sözünde durmayan ****
MERDBEÇE f Yiğit oğlu yiğit Merd oğlu merd
MERDEGA (C: Merâdıg) Boğaz ile göğüs arası
MERDEKUŞ Merzencüş otu
MERDÎ f Erlik, erkeklik * Merdlik, cesurluk, yiğitlik * İnsanlık, hamiyet
MERDİVEN (Bak: Nerdbân)
MERDİYE (Bak: Marziye)
MERDUD Reddolunmuş Kabul edilmemiş Geri döndürülmüş Kovulmuş (Namaz kılmayan hâindir, hâinin hükmü merduddur)
MERDUD-ÜŞ ŞEHÂDET Şahitlikleri kabul edilmiyenler * Fâsık, yani devamlı günah işleyenler, yalan söyleyenler, müslümanları aldatan kimseler merdud-üş şehâdettir
MERDUDİYET Merdudluk Kovulmuşluk, geri çevrilmişlik
MERDÜM f İnsan Adam
MERDÜM-İ ÇEŞM Gözbebeği
MERDÜMAN (Merdüm C) f İnsanlar, kişiler, adamlar
MERDÜM-AZAR f İnsanları inciten Halka eziyet veren
MERDÜME f Gözbebeği
MERDÜMEK f Küçük adam Bebek
MERDÜMGİRİZ İnsanlardan sıkılan, kalabalıktan hoşlanmayıp yalnızlık isteyen
MERDÜMHAR f Yamyam * İnsan eti yiyen vahşi hayvan
MERDÜMÎ f Adamlık, insanlık
MERDÜMKÜŞ f Katil Adam öldüren İnsan katleden
MERDÜMZAD f İnsan oğlu Beni Adem
MER'E (Mer'et) Kadın Zen
MEREB İnsan toplanan yerME'REBE $ (Me'ribe) : (C: Meârib) İhtiyaç * Ümitli bulunma Ümitvar olmak
MEREC Kararsız ve mütehayyir olma * Mecburi olma
MERED Kötülükte inad * Sakal belirmemek, sakal çıkmamak
MEREDE (Mârid C) İnadçılar, muannidler, direnenler
MEREHAN Sevinç, ferah, sürur * Zayıf olma * Fâsid olmak * Kurumak
MEREK Köy evlerinin yanında ot, saman ve yaprak gibi şeylerin ve umumiyetle hayvan yiyeceklerinin muhafazasına mahsus kârgir veya kerpiçten yapılmış bina Samanlık
MEREMMET Onarma, tamir * Üstünkörü tamir edip onarma
MERERE (C: Merirât) Sert bükülmüş kıvrık ip * Arsa
MERESE (C: Mires-Emrâs) İp
MERFAK Yumuşak yer
MERFU' Yükseltilmiş Yüksekte Terfi ettirilmiş Ref' olunmuş * Hükümsüz bırakılmış * Gr: Zamme ile harekelenmiş harf Yani: Harfin harekesi, ötre (mazmum) "u, ü, o, ö şeklinde" okunan harf
MERFUÂT Bir yerde kullanılmak için kaldırılan eski eşya * Gr: Mazmum olan, zamme ile harekelenmiş kelimeler
MERFUD İhsan edilmiş, armağan olarak verilmiş, bağışlanmış şey
MERG f Ölüm, mevt
MERG f Çayır * Sebze
MERG Tükrük * Salya
MERGAM (C: Merâgım) Girecek ve kaçacak yer
MERGAME Kahretmek * Galip olmak
MERGÂ MERG f Umumi vebâ hastalığı
MERGÂ MERGÎ Hastalıktan dolayı umumi ölüm
MERGUB(E) Rağbet edilmiş Beğenilmiş Çok kıymet verilen Çokları tarafından istenen
MERGUL (Mergule) Kıvrılmış veya bükülmüş saç Kıvırcık saç * Ahenkli ses * Kuş sesi
MERGZAR f Çayırlık, çimenli ve sulak yer Mer'a
MERH Un yoğurmak * Deriye ve gövdeye yağ sürmek * Yağ ile oğmak * Bir yeşil ağaç
MERH Fesâd
MERHA Gözüne sürme çekmeyi âdet edinmeyen kadın
MERHA (C: Merâhi) Değirmen yeri
MERHABA Şâdlık, neşeli oluş * Genişlik, vüs'at * Müslümanlar arasında bir nevi selâmlaşma kelimesi olup, "rahat olunuz, serbest olun, hoş geldiniz" mânasında söylenir * Nazımda medholunan kimseye hitâb olarak kullanılır
MERHALE (Rihlet den) Menzil Konak * İki konak arası mesafe * Bir günlük yol * Derece, kademe
MERHALENİŞİN f Seyyah, yolcu, turist
MERHAMET (Rahm den) Acımak, şefkat göstermek Korumak, iyilik etmek Biçârelere yardımda bulunmak Esirgemek
MERHAMETBAHŞ f Merhamet eden Merhametli
MERHAMETEN Acıgirsin bir tarafına !!!, merhamet ederek
MERHAMETGÜSTER f Merhametli, merhamet edip acıyan
MERHAMETPENAH f Merhametli
MERHAMETPERVER f Merhametli, esirgeyici, acıyan
MERHAMETPERVERÎ f Merhametlilik, esirgeyicilik
MERHAMETPERVERANE f Acıma ve şefkat ile, esirgeyip acımak suretiyle
MERHAMETŞİAR f Çok merhametli
MERHAMETŞİARÎ f Merhametlilik, merhametli oluş
MERHAZ (C: Merâhiz) Don yıkayacak yer * Abdest alacak yer
MERHEB (C: Merahib) Kaçacak yer
MERHEM Melhem Deriye, yaraya sürülen ilâç * Mc: Acıyı teskin eden şey * Kederi, derdi gideren
MERHEMSÂ(Y) f Merhem süren Çare ve deva bulan
MERHEMSÂZ f Çare bulan Merhemci, ilâç yapan
MERHEMSÂZÎ f Çare buluculuk
MERHESA (C: Merâhis) Mertebe, derece
MERHUB Korkulan ve kendisinden kaçılan şey * Aslan
MERHUM (Rahm den) Kendine rahmet edilmiş * Rahmete kavuşmuş Dünyanın sıkıcı ahvâlinden kurtulup rahmet-i İlâhiyeye kavuşmuş olan Dünya imtihanından kurtulup, vazifesini bitirmiş, paydosa kavuşmuş olan (Vefat etmiş müslüman hakkında söylenir)
MERHUME Vefât etmiş, rahmete kavuşmuş kadın
MERHUN (Rehin den) Rehin edilmiş olan Ödünç alınan bir şeyi teminata bağlamak için, onun yerine verilen herhangi bir şey * Belirli müddetle bir şeye bağlı olan * Edb: Mânası diğer beyit ile tamamlanan beyit
MERHUZ Yıkanmış, gusül etmiş
MER'Î (Mer'iyye) Riayet edilen, hükmü geçen Makbul sayılan, hürmet edilen
MER'İYY-ÜL HÂTIR İtibarlı Sözü geçer
MER'Î Görmeğe âid Görünür olan Gözle görülen Manzara
MERİ' (C: Emrâ-Emru) Otu çok olan yer * Ucuzluk olan yer
MERİC Çalkantılı, dalgalı
MERÎC Muzdarip, sıkıntılı * Çeşitli nesne, muhtelif Karışık, muhtelit
MERÎD Katı, yoğun Güçlü, kuvvetli kimse * Süt içinde ıslatılıp yumuşatılan hurma * Baş kaldıran Sadece fesadlık çıkaran İnatçı Şerli Haddini aşmakta, azgınlıkta ve günahkârlıkta çok ileri gitmiş olan
MERİDYEN (Bak: Hatt-ı nısf-un nehar)
MERİH Koz: Güneş etrafında seyreden seyyarelerden dünyadan sonra güneşe en yakın olanı (Aslı: Merrih veya Mirrih okunur) * Mars
MERİH Beyaz servi
MERİK Usfur otu
MERİN Hal, durum * Ahlâk
MERİR (C: Merâyir) Uzun ve sağlam ip
MERİRA (MARURE) Buğday arasında olan acı bir tohum
MERİRE Azimet (Ruhsat'ın zıddıdır)
MERİŞ Üzerinde kuş tüyü olan nesne
MER'İYYAT (Mer'î C) Gözle görülen şeyler
MER'İYYET Mer'î oluş Makbul olma Muteber olma Hükmü geçer olma
MERK f (Bak: Merg)
MERK Kokmuş deri * Derinin yününü yolmak * Kazımak * Nüfuz etmek, içine işlemek
MERKAAN Ahmak kimse
MERKAB Gözetleme yeri
MERKAD Uyku yeri Yatacak yer * Mezar, kabir
MERKAŞ Bir şeyin üstünde siyah ve beyaz noktalar olması
MERKAT (Bak: Mirkat)
MERKEB (Rekb den) Binilen vâsıta Binilen şey * Eşek
MERKEL (C: Merâkil) Yol * Hayvan üstüne binen kimsenin iki tarafından ayağı dibindeki yer
MERKEZ (Rekz den) Bir şeyin ortası Vasat Yol Durum, vaziyet Hal, suret * Şubeleri bulunan bir teşkilâtın idâre olunduğu ve emir veren yeri, makamı Bir şeyin en işlek yeri Teşkilât olan yerin en yüksek makamı * Geo: Dairenin orta noktası Çaplarının kesim noktası
MERKEZ-İ ÂLEM Güneş, şems
MERKEZ-İ ARZ Arzın merkezi Dünyanın merkezi, iç tarafı
MERKEZ-İ DEVR Hareket eden bir cismin, etrafında devrettiği nokta
MERKEZ-İ SIKLET Ağırlık merkezi
MERKEZ-İ TEŞRİ' Kanun yapma merkezi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...

Eski 09-10-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük (M Harfi)-Osmanlıca Sözlük (M Harfi)İle İlgili Kelimeler...



RE: Osmanlıca Sözlük (M Harfi) MERKEZÎ (Merkeziye) Merkeze mensub Merkezde bulunan Merkezle alâkalı
MERKEZİYYET İşlek yerde, merkezde bulunmuş olmak * Bütün işlerin bir yerden idare edilir olması, merkezleştirilmesi
MERKU' Eski, yırtılmış elbise
MERKUB (Rükub dan) Üzerine binilmiş, bindirilmiş * Üzerine binilen hayvan veya nakil vasıtası
MERKUM (Rakam dan) Yazılmış Adı geçmiş Rakamla söylenmiş Sayılmış * Basit ve âdi insan (Bak: Mezbur)
MERKUM Cem'olmuş, toplanmış, birikmiş
MERKUN Büyük havuz
MERKUZ (Rekz den) Dikilmiş Saplanmış Batırılmış Sâbit kılınmış
MERKUZİYET Dikilme, saplanma
MERKUZ Tahrik olunmuş, harekete getirilmiş * Ayakla tepilmiş
MERMA(T) Etli, şişman kadın
MERMAHUR Bir cins güzel koku
MERMAK Yaramaz nesne
MERMARE (MERMURE) Yumuşak vücutlu kadın
MERMAZ (C: Merâmız) Harâretinden, üzerindeki yanacak gibi olan kumluk yer
MERMERÎS Zahmet, meşakkat
MERMİ (Remiy den) Atılmış * Ateşli silâhlar içine konan kurşun, gülle Fişek
MERMİYAT (Mermi C) Atılmış şeyler * Ateşli silâhlarda atılan tâneler, mermiler
MERMUK Mahfuz, hıfzolunmuş
MERMUZ (Remz den) Açıktan belirtilmeyip, işaret ve remz ile anlatılan İmâ edilmiş olan
MERMUZAT (Mermuz C) İşaret ve remz ile anlatılan şeyler
MERMUZE (C: Mermuzât) İşaretle anlatılmış Remzolunmuş Açıktan değil de işaretle anlatılmış şeyler (Bak: Mermuz)
MERN (C: Emrân) Kürek
MERNEA Ucuzluk
MERNUSA Mübârek
MERR Geçmek Mürur etmek * İp * Bel dedikleri âlet * Demir külünk
MERRAT Kerrât Kerreler Birçok def'alar
MERRE Bir hareketin bir defa olduğunu bildiren fiil Def'a Kerre
MERRE-İ VÂHİDE Bir defa Bir kere
MERRETEN BA'DE UHRÂ Diğerinden sonra, tekrar
MERS Ekmeği suyla ıslatmak
MERSA (C: Merâsi) Liman Gemilerin demir atıp barındığı yer
MERSA-YI KOSTANTİNİYYE İstanbul limanı
MERSAD Rasad yeri Gözetleme yeri (Bak: Mirsâd)
MERSED Arslan, esed
MERSEN Burun
MERSİN (MERSİNÎ) Mersin ağacı
MERSİYE Birisinin ölümü hakkında yazılan, teessürü anlatan manzume
MERSİYEHÂN f Ağıt okuyan Mersiye söyliyen
MERSİYEKÂR f Ağıtçı Ağıt ve mersiye okuyan
MERSUD Rasad olunmuş, ölçülüp biçilmiş, hesab edilmiş
MERSUD Birbiri üstüne yığılmış kumaş
MERSUM (Resm den) Yazılmış, çizilmiş Alâmetli, işaretli * An'ane, gelenek, örf ü âdât * Adı ve bahsi geçmiş Bahsedilmiş
MERSUS Sağlam yapı Birbirine kenetlenmiş, kurşun veya lehim ile birbirine bağlanmış sağlam yapı
MERŞ (MARŞ) (C: Müruş) Tırnak ucuyla deriyi yırtmak * Yağmur suyunun durmayıp üzerinden çabuk geçtiği yer * İncitici söz
MERŞA' Her hayvanın yavuzu ve yırtıcısı * Otu çok olan yer
MERŞE Yuvarlak cisim
MERŞUŞ Saçılmış, dağılmış
MERŞED Hakiki maksada ulaştıran doğru yol
MERT f Çevik, zinde, hareketli
MERTA' Otlak, çayır, mer'a, çimen
MERTA Sür'atle yelmek Seğirtmek
MERTEBA' Dağ üstünde olan yüksek yer
MERTEBE Derece Basamak Rütbe Pâye
MERTEBE-İ ÂLİYE Yüksek derece, âli mertebe
MERTEBE-İ BÂLÂ Üst derece
MERTEBE-İ KUSVÂ En son derece
MERTUB (Ratb dan) Rütubetli, ıslak, nemli, yaş
MERTUM Kırılmış, parça parça olmuş, ufalanmış
MERTUM Zor bir işi yapmağa memur edilmiş olan
MERTUS Bir fesleğen çeşidi
MER'UB (Ru'b dan) Ürkmüş, korkmuş
MER'UBEN Ürkerek, korkarak, korku ile
MERUE Hazmetmek
ME'RUŞ Yer Arz Yeryüzü
ME'RUZA Ağaç kurdunun yediği ağaç
MERV Bir cins güzel koku
MERVAHA (C: Merâvih) Ova, çöl Her tarafından rüzgâr esen yer
MERVE Mekke-i Mükerreme'de bir tepenin adı olup hacılar, Merve ile Safâ arasında yedi def'a gidip gelirler Bu, haccın rükünlerindendir Bu gidip gelmeye "sa'y" denir
MERVEB (C: Merâvib) Yoğurt koydukları kap, yoğurt kabı
MERVEHA (C: Merâvih) Ova, sahrâ
MERVÎ Rivâyet edilen Anlatılan Nakledilen
MERVİYAT (Mervi C) Rivayet olunmuş şeyler Kulaktan kulağa söylenerek gelmiş olan sözler
MERY Sağılır davarın memesini meshedip sağmak
MERYEM İsâ Aleyhisselâmın annesinin adı (Süryânicede hâdim mânasınadır) (Bak: Zekeriyya)
MERYEM SURESİ Kur'an-ı Kerim'in 19 Suresidir
MERZ f Toprak, yer * Sınır, hudut
MERZ Parmak ucuyla çimdiklemek ve tırmalamak
MERZA (Mariz C) Hastalıklar, illetler Hastalar
MERZA' Meme
MERZAGA Bataklık, çamur
MERZAT Rıza, hoşnutluk Râzı olma, kabul etme
MERZBAN f Sınır muhafızı, hudut muhafızı Sınır beyi, vâli
MERZBUM f Hududu belli olan memleket
MERZE Hamur parçası
MERZEGAN f Cehennem * Mangal * Kabristan, mezarlık
MERZENCUŞ Bir ot cinsi
MERZGUN f Tenâsül organı
MERZÎ (Bak: Marzi)
MERZİH Şiddetli ses
MERZUBAN (C: Merazibe) Mecusiler reisi
MERZUF Ateş ile kızmış taş üzerinde pişirdikleri et
MERZUK Rızıklanmış, ihtiyaçları verilmiş * Bahtiyar Saadetli, mutlu
MERZUKİYYET Rızıklanış Bütün mahlukatın rızkını bulması hali
MERZUL Rezil ve kepaze edilmiş
MERZUZ Dövülmüş * Parçalanmış
MERZÜBUM f İklim
MERZVAN f Hudut muhafızı, sınır beyi
ME'S İnsanların arasını bozmak, araya fesad sokmak
MESA Akşam Akşam vakti Akşam olmak * Gamlı olmak * Öğleden güneş batıncaya kadarki vakit
MESA' Kuyumcu eşyası
MES'A (C Mesâi) "Sa'y: Çalışma" manasına mimli masdar
MES'A Çirkin yürümek

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.