Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Genel Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adan, hastalıklar, zye

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar

Eski 08-17-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar





ANOREKSIA NEVROZA


Kişinin ruhsal nedenlere dayalı olarak beslenmesini azaltması veya beslenmeyi reddetmesi nedeniyle ve/veya zorla kusarak (parmak atıp kusarak) aşırı kilo kaybetmesidir Bunun yanı sıra, mide bulantısı ile birleşik mide şikayetleri, kabızlık (bazen fazla miktarda müshil kullanma) da bulunur Anoreksia nevroza, çoğunlukla erken ergenlik ve ergenlik sonrası çağındaki genç kızlarda görülür

Bu tip insanların kişiliğinde istisnasız ya histerik ya da çocuksu genital gelişim basamağına yakın) bir yapı bulunup, her iki halde de belirgin oral takıntı vardır Bu nevrotik özelliklerde, psikogenetik açıdan, yeterli sevgi göstermeyen veya cinsel düşman olarak görülen bir ana figürü rol oynamıştır Bunun sonucu olarak büyümenin psikoseksüel yönleri karşısında yoğun korkularla birlik kuvvetli bir puberte çatışması meydana gelmiştir Özellikle kadın rolü ile kadınsı beden biçimini ve cinsel problemleri reddetme söz konusudur

Anoreksia nevroza hastalarının tipik özelliği, hastalık bilincinin bulunmamasıdır Kendilerindeki korkunç zayıflamayı ve acil tedavi gereksinimini kabul etmez, yadsırlar Kendi kendilerine zorlamalı kusmaları da inatla yadsınır, bu yadsıma ya bilinçli bir yalan şeklinde, ya da yarı bilinçli bir kabul etmeme türündedir Bu hastaların hepsinde aşırı bir ilişki bozukluğu vardır

BELİRTİLERİ

- Kızlarda erkek bedenine benzer biçimde beden görünümü,

- Aşırı hareketlilik,

- Cinsel kimliğini reddetme,

- Normal beden ağırlığı, olması gerekenin çok altındadır

- Cinsel ilgide eksiklik vardır

Alıntı Yaparak Cevapla

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar

Eski 08-17-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar



ANOREKTAL APSELER


Anorektal apseler, anüsün çevresindeki bölgeyi etkiler Bunların bazıları fissürlerin neden olduğu enfeksiyonlardır

Belirtiler

- Cerahat çıkması,

- Ateş,

- Anal yolun içinde veya etrafında rahatsızlık hissi,

- Dışkının çıkışına aşırı duyarlı veya bu hareketten rahatsız olmak

Bazıları da seks yoluyla alınmış hastalıklardır Fakat çoğu apseler tıkanmış anal guddelerden kaynaklanır

Anüse yakın bir apse doktorunuzun muayenehanesinde veya hastanede kolayca açılıp boşaltılabilir Diğer yandan ateşiniz ve çok sancınız varsa ve anüsten kuyruk sokumuna doğru bir baskı hissi duyuyorsanız apse daha yukarda rektumda olabilir

Bu derindeki apseler kolay ele gelmez, teşhis edilmeleri daha zor olur ve yaratabilecekleri komplikasyonlar daha ciddidir

Derindeki apseler daha dikkatli yaklaşım gerektirir, çünkü bunlar Crohn hastalığı ülserleşmiş kolit veya divertikülit gibi bir bağırsak hastalığından kaynaklanmış olabilir

Teşhis

Eğer derin bir anorektal apse şüphesi varsa doktorunuz rektumun tümünü kapsayan bir muayene yapar Proktosigmoidskopi ve baryumlu bir maddeyle tarama da bu muayeneye dahildir

Tedavi ve Ameliyat

Apse belirlendiği zaman hastaneye gideceksiniz Apse açılıp temizlenecek Ayrıca size sancı duymamanız için bir ağrı kesici ve bazı hallerde enfeksiyonu önlemek için bir antibiyotik verilebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar

Eski 08-17-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar



ANOREXIA ATHLETICA


• Bu kişiler normalden fazla egzersiz yapar

• Kilo ve diyet konusunda takıntılı davranışlar gösterir

• İşten, okuldan, arkadaşlarından ve ailesinden zaman çalarak egzersiz yapar

• Egzersiz onun için eğlence değil bir hırs olmuştur

• Performansı her şeyden önemlidir

• Sportif başarılarını her zaman az bulur ve daha fazla çalışır

• Etrafındaki insanlara kendisi gibi ince ve zayıf olmaları konusunda bilgi verir ve onları zorlar

• Çevresinden alamadığı ilgiyi egzersizle sağlamaya çalışır

• Genellikle yalnız ve az arkadaşı olan insanlardır

• Egzersiz yapmasındaki amaç kilo vermenin dışında, kendi özgüvenini artırmak, egzersizi öne sürerek performansıyla kendini saygı gören bir kişi yapmaktır

Alıntı Yaparak Cevapla

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar

Eski 08-17-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar



ANUS TIKANIKLIGI


Eğer yeni doğan bebeğiniz kapalı bir anüsle dünyaya gelmişse, anal açıklık tıkanıktır Sonuç olarak dışkının dışarı çıkması için hiçbir geçit yoktur

Anüs ve rektumun doğuştan gelen anormallikleri, 500 çocuktan birinde meydana gelen küçük anormallikler ve 5000 doğumdan 1 inde meydana gelen büyük anormallikler ile oldukça sık rastlamaktadır

Anal ve rektal anormalliklerle doğan çocuklarda üreme organı anormallikleri gibi, diğer doğum kusurlarının da ortaya çıkma oranı oldukça yüksektir

Kapalı anüs olgusundan, bebek mekonyum dışkısını çıkaramadığı zaman kuşkulanılır Tıkanıklığın rektumun aşağısında ya da yukarısında olup olmadığını belirlemek için röntgel ve ultrason incelemeleri yapılır

Tedavi tıkanıklığın bulunduğu yere bağlı olarak değişir Eğer anal açıklık yalnızca daralmış ise, bu açıklığı bir aygıtla genişletmek mümkündür Başka tür kapalı anüs vakalarında ameliyat gereklidir; tıkanıklık rektumdan ne kadar yukarıda ise o derece büyük cerrahi müdahale gerekir

Bazı çocuklarda anüsün tamamıyla rekonstrüksiyonu gerekebilir; kimi çocuklarda ise bebek 6 ila 12 aylık oluncaya kadar geçici kolostomi gerekli olabilir Rektumun alt kısmında anal tıkanıklığı olan çocuklar ameliyattan sonra iyileşme gösterir ve dışkılamayı kontrol edebilirler Tıkanıklığın daha yukarıda olması durumunda ise kendini tutamama sorunları meydana gelebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar

Eski 08-17-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar



APANDISIT


Körbağırsağın apandis denen solucansı uzantısının iltihaplanması apandisit olarak bilinir Çok sık rastlanan ve özellikle yetersiz tedavi sonucu yol açacağı tehlikeli komplikasyonlardan ötürü korkulan bir hastalıktır Günümüzdeki antibiyotik olanaklarına karşın bu ikincil hastalıkların en ağın peritonit yani karın zarı iltihabıdır


Apandis içinden besinlerin geçmediği küçük bir bağırsak çıkıntısıdır Hareketli ve esnek bir boru biçiminde olan bu çıkıntı kalınbağırsağın başlangıç bölümü olan körbağırsağa, incebağırsakla birleşme yerinin hemen gerisinde bağlanır Genellikle eğik biçimde gövde eksenine doğru uzanır Bu normal konumunun dışında leğen içine, karaciğer altına ya da sol böğüre doğru da yerleşebilir Alışılmış yerinin dışında bulunan apandisin iltihaplanması, belirtileri değerlendirmede ve hastalığın tanısını koymada güçlükler yaratır


Apandisin anatomik yapısında üç katman göze çarpar Dış yüzeyi seröz (sıvı içeren) bir zar örter Bunun altında kas katmanı ve en içte de lenf dokusunca zengin, girintili çıkıntılı bir mukoza yer alır Lenf dokusunun bolluğundan ötürü apandise "bağırsak bademciği" de denir


NEDENLERİ


Apandisin iç boşluğu çok dardır Bağırsak florasında bulunan bütün mikroorganizmalar burada da yaşar Apandis genellikle bu mikroplara karşı yeterince dirençlidir Ama bazen çoğalan mikroplar hastalık yapıcı özellik kazanır Böylece apandisin iltihaplanma süreci başlar


Mikropların hastalık yapıcı özellik kazanmalarını sağlayan en önemli olay, apandis iç boşluğunun tıkanarak körbağırsakla bağlantısının zayıflamasıdır Mikropların burada durağan biçimde kalmasıyla apandis duyan iltihaplanır Tıkanmanın birçok nedeni vardır Bunlar arasında yoğun mukus tıkaçları, bağırsak solucanları, apandisin çok uzun olması, duvarlarında hareketi zorlaştıran köşelerin bulunması ya da kiraz gibi meyvelerin takılı kalan çekirdekleri sayılabilir


GÖRÜLME SIKLIĞI


Antibiyotiklerin yaygın biçimde kullanıma girmesiyle apandisit olgularının sayısı azalmıştır Gene de bütün cerrahi girişimlerin yüzde 2 si apandisit nedeniyle yapılmaktadır Bebeklik çağında ender görülen apandisit, çocukluk ve özellikle ergenlik çağında çok sık ortaya çıkar Daha sonra görülme sıklığı azalmakla birlikte her yaşta gelişebilir ve her iki cinste de eşit oranda görülür Bazı hastalarda akut apandisit kendiliğinden geriler Ama olguların yarısında bu krizler yineler ve kesin tedaviyi gerektirir


Hastalığın akutla kronik arası ve kronik biçimlerinden de söz edilir Akutla kronik arası olgular çok ender değildir Buna karşılık kronik apandisite düşünüldüğünden çok daha az rastlanır; hatta kronik apandisit tamsının birçok olguda sağlam bir temeli yoktur


Belirtileri


Apandisitin belirtileri deneyimli bir hekimi bile tanı koymada zora sokabilir Akut apandisit özellikle çocuklarda iştah kaybı, bulantı ve kusmayla başlar Ateş hastalığın tipik bir belirtisi değildir Koltuk altından ölçüldüğünde hiçbir zaman çok yüksek çıkmaz Ama makattan alınan vücut sıcaklığı her zaman daha yüksektir Ağrı en önemli belirtidir Birkaç kez kusmayla birlikte sancı biçiminde ortaya çıkar Önceleri aralıklı gelen ağrı gittikçe şiddetlenir ve süreklilik kazanır Apandisit ağrısı göbek çevresi ve karın üstü bölgelerinde başlar; daha ender olarak bütün karında duyulur Daha sonra karnın sağ alt bölgesine kayar Ağrının göbek ile böğür kemiği ön dikeni arasındaki bu yeri çok tipiktir Bazen şiddetle başlayan ağrı daha sonra hafifler Bu durum yanıltıcıdır; hastaya rahatsızlığının bittiği duygusunu verir


Oysa ağrı azalırken akut krizin öbür belirtilerinde gerileme görülmezse, örneğin, hızlı olan kalp atışları yavaşlamaz, kas sertliği çözülmezse bu durum apandisitin en korkulu komplikasyonu olan karın zan iltihabının geliştiğini gösterir


Hastanın muayenesi sırasında kolayca akut apandisit tanısına varılabilir Karnın sağ alt bölgesinin elle muayenesinde kasların korunma amacıyla kasılması sonucu sertlik görülür Belirli noktalara bastırılması şiddetli ağrı verir


Apandisit tipleri


Belirtilerin şiddeti ve hastalığın ağırlığı yalnız apandis iltihabının niteliğine bağlıdır Akut apandisitin başlıca üç tipi vardır: Mukuslu, irinli ve kangrenli Cerrahi uygulamada en sık mukuslu apandisite rastlanır Mukus salgısının arttığı bu tipte apandis iyice iltihaplanmış, gergin ve büyümüştür Üzerindeki periton ise alışılmış parlaklığını yitirerek hafif matlaşmıştır Mukuslu apandisit hastalığın en hafif tipi olmasına karşın, zamanında müdahale edilmezse irinli apandisite dönüşebilir İrinli apandisitte, apandis iç boşluğunda ve duvarında biriken irin birçok apse odağı oluşturur Bu apselerin ülserleşerek apandis dışına açılmasıyla kaçınılmaz olarak periton iltihabı gelişir Akut apandisitin irinli tipinde körbağırsak ve incebağırsak bağlantı bölgesi gibi apandis yakınındaki bağırsak bölümleri de iltihaplanır Son olarak, apandis damarlarının pıhtıyla (tromboz) tıkanması sonucunda kangrenli apandisit gelişir


Başka bir deyişle, apandise gelen kanın ve dolayısıyla oksijenin azalması, doku ölümüne (nekroz) ve apandisin bağırsaktan kopmasına yol açar Kopan apandisin ve körbağırsağın içindekiler kayın zarı boşluğuna yayılınca çok ağır bir peritonit oluşur


GİDİŞİ


Hastalık gidişine bırakılırsa, yani tanısı konmaz ya da hasta ameliyata izin vermezse nasıl bir gelişme gösterir? Bazı iyi huylu olgularda ağrı, kusma ve ateş birkaç gün içinde kendiliğinden azalır ve hasta o an için kendini "iyileşmiş" hisseder Ama "o an" geçicidir, çünkü kolayca atlatılan bu ilk krizi kaçınılmaz olarak ikincisi izler İkinci krizin ortaya çıkış zamanı değişkendir ve arada geçen süre hastalığın kronikleşmesine yol açacak ölçüde uzayabilir


Bu iyi huylu olguların dışında bazen de 3 ve 4 günlerde periton tepkisi gelişir Bunun sonucu olarak böğür çukurunda elle hissedilen, sınırları belirsiz, oval bir kütle belirir (plastron) Yatakta dinlenme, karna buz koyma ve antibiyotik tedavisiyle plastron birkaç haftada geriler


Bir başka olasılık da apandisitin yaygın peritonit gibi ağır hastalık durumuna doğru gelişmesidir Yaygın karın zarı iltihabında belirtiler çok şiddetlidir; ağrı bütün karında duyulur, kusma sıklaşır, hıçkırma belirir ve ateş 400C ye kadar çıkar Hasta endişeli, sıkıntılı, solgun, yüz hatları gerilmiş görünür; dudaklar ve özellikle dil kurumuştur Acil girişimde bulunulmazsa hasta ölür

Alıntı Yaparak Cevapla

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar

Eski 08-17-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar





APANDISIT (KRONIK)


Kronik apandisit, apandisin uzun süren ve tedavi edilmeden iyileşme olasılığı bulunmayan iltihabıdır Ama önceden kısaca değinildiği gibi kronik apandisit tanısı çoğu zaman yanlış konur ve bu tanı konan hastaların apandislerinin ameliyat sırasında tümüyle sağlıklı olduğu görülür


Kronik apandisit kadınlarda, ergenlik ve gençlik çağlarında daha çok görülür Ayrıca kentlerde kırsal kesimdekinden daha yaygındır


Apandisit başından beri kronik olabileceği gibi akut apandisit sonrasında kronikleşmiş de olabilir Ama her ikisinin de tedavisi apandisin çıkarılmasını gerektirdiğinden bu ayrımın uygulamada pek bir önemi yoktur


Belirtileri


Hastalık belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterir Belirtilerin kaynağı apandisin iltihaplanması, bu iltihabın yakın çevredeki organları da etkilemesi ve organizmanın bu olaylara tepkisidir Kronik apandisit olgularında aralıklarla gelen ve akut apandisit krizlerindeki gibi şiddetli olmayan bir ağrı duyulur Sağ kasıkta duyulan bu ağrılar şiddetli olmasa da, hastayı işinden alıkoyacak kadar sıkıntı verebilir Ağrı genellikle aşırı güç harcama, ağır ya da bağırsaklara dokunabilecek bir yemek, rahatsız edici uzun bir yolculuk ya da inatçı kabızlık gibi durumlardan sonra görülür Ağrıya bulantı, öğürme, bazen kusma, iştahsızlık, genel kırıklık ve kabızlık eşlik edebilir Eğer iltihap yakın organlara da yayılmışsa ateş hafifçe yükselebilir


Bazen ağrı sağ alt karın bölgesi yerine safrakesesi hizasında duyulur Bu durum apandisin normal yeri dışında, karaciğerin hemen altında bulunmasından kaynaklanabilir


Daha sık olarak ağrının kaynağı safra kanallarının refleks kasılmalarıdır Kadınlarda kronik apandisit ile dölyatağının sağ yan ekleri iltihabı (adneksit) arasında bir ilişki vardır Sağ yumurtalık ve yumurtalıkla dölyatağı arasındaki fallop borusunu içeren bu ekler apandisin yakınında olduğundan iltihaplanma olasılıkları yüksektir


Kronik apandisit bazen mide hastalığını andıran belirtiler verir Bunlar arasında mide ağrısı, sindirim güçlüğü, yemek sonrasında doluluk duygusu, bulantı, mide yanması ve mide ekşimesi sayılabilir Bu belirtilerin ilk düşündürdüğü hastalık mide ülseri olduğundan radyolojik incelemeyle bu olasılık dışlanır Apandis bölgesine derinlemesine bastırılınca burada ve mide bölgesinde ağrı duyulur Bu belirtiler büyük olasılıkla iltihaplı apandisten kaynaklanan ve mideyi de etkileyen reflekslere bağlıdır Bu refleksler mide hareketlerini hızlandırarak ağrıya ve mide salgılarının artmasına yol açar


Tanı


Yukarıda açıklandığı gibi kronik apandisit zor tanınan ve değişken belirtileriyle safrakesesi iltihabı, mide onikiparmakbağırsağı ülseri ya da adneksit gibi hastalıkları andırabilir Uste1k bu hastalıkların kronik apandisitle eşzamanlı olarak görülebileceği çeşitli araştırmacılar tarafından bildirilmiştir Yalnız klinik verilere dayanarak tanı koymak kolay değildir Ama iyileşmiş akut apandisit olgularında apandisle ilgili yakınmaların yinelenmesi, kronik apandisit tanısını kolaylaştırır


Başlangıcından beri kronik olan apandisitlerde tanı koymak oldukça güçtür Yapılan radyolojik incelemeyle apandisteki yapı değişiklikleri, çevre dokulara yapışmalar ve iç boşluğun kontrast (radyoopak) madde verilerek ortaya çıkarılan düzensizlikleri saptanır Ayrıca öbür organlar da bu yöntemle incelenerek belirtilerin düşündürdüğü başka hastalık olasılıkları dışlanır Bu veriler kesin kronik apandisit tanısı koymaya yetmez Tanıda daha değerli olan ve radyoskopik incelemenin de destekleyebildiği temel belirti apandis bölgesine basılınca duyulan ağrıdır


Bu arada tıpta kronik apandisit tanısına hiç yer vermeyen bir görüş de vardır


TEDAVİ


Hastalığın belirtileri ortaya çıktıktan sonraki ilk sekiz saat içinde akut apandisit tanısı koymak çoğu kez zordur Bu nedenle gözetim altına alınan hastaya ağız yoluyla besin vermekten kaçınmalı ve ishal yapıcı ilaçlar verilmemelidir Hasta huzursuzsa yatıştırıcı bir ilaç verilebilir Tanı kesinleştikten hemen sonra cerrahi girişim yapılır


Cerrahi girişimde oldukça sık karşılaşılan bir durum apandisit tanısıyla açılan hastada apandisin sağlam çıkmasıdır Bu durumda apandisin gene de alınması uygundur Apandisit olgularında yanlış tanıyla sık karşılaşılması kuşkulu durumlarda belirtilerin ağırlaşmasını beklemeden cerrahi girişim yapma eğiliminden kaynaklanır Gecikmenin hastanın yaşamı için büyük tehlike yaratması uzmanları hızlı karar vermeye iter Komplikasyonsuz apandisitten ölme riski binde 1 dir; bu oran hastalığın kangrenli tipinde binde 6 ya, patlamış apandisitte ise binde 50 ye çıkabilmektedir Akut apandisiti antibiyotiklerle denetim altında tutmak da doğru bir uygulama değildir Çünkü bu hastalık, tıkanmış apandisin içinde antibiyotiklerin erişemeyeceği bir enfeksiyondur Ama gene de cerrahi girişimin gereksiz olduğu ya da uygulanamayacağı olgular vardır Örneğin, krizden 3-4 gün sonra geçici iyileşme evresinde hekime başvuran hastaya ilk aşamada cerrahi girişim yerine daha yatıştırıcı yöntemler uygulanır


Yayılmış karın zarı iltihabında ise hastanın genel durumu denetim altına alınmadan cerrahi girişime başvurulmaz Buna karşılık yaygın karın zarı iltihabının çocuklarda cerrahi olmayan yöntemlerle tedavisi çok daha yüksek ölüm riski yarattığından çocuk peritonitinde aynı yaklaşım geçerli değildir


Uzmanlar sık sık karın ağrılarından yakınan, ama kronik apandisit tanısı kesinleştirilemeyen hastalara cerrahi girişimde bulunma konusunda artık çok daha dikkatli davranmaktadırlar Bu yeni yaklaşım, sürekli karın ağrılarından yakınan çocuklarını kronik apandisit kuşkusuyla doktora götüren anne babaları endişeye sokmaktadır Oysa halk arasında genellikle kronik apandisit olarak yorumlanan bu belirtinin nedenleri çoğu kez başka hastalıklardır Yineleyen apandisit nöbeti oldukça kolay tanınır Hastanın özgeçmişinde gerçek bir apandisit krizinin bulunması uzmanı tanıya yaklaştırır Apandisit krizi geçirmiş bir hasta karın ağrısı dönemlerinden, iştahsızlıktan, sağ alt karın bölgesinde dokunmayla uyarılan ağrıdan ve genel olarak kendini kötü hissetmekten yakınıyorsa apandisin ameliyatla çıkarılması doğru olur Buna karşılık daha önce akut apandisit krizi geçirmemiş, ama karın ağrılarından yakınan bir hastada apandisin alınması çok daha zor verilebilecek bir karardır


Özellikle ergenlik çağındaki ve genç kadınlarda uzmanı yanıltabilecek üreme organı hastalıkları sık görüldüğünden apandisit ameliyatı kararının dikkatle verilmesi ayrı bir önem kazanır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.