![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_diafragma diafram fıtığı diafragmatik fıtık Diyafragmatik fıtık, diyaframda normal olmayan bir açıklığın karın bölgesi içeriğinin bir kısmının göğüs bölgesine doğru taşmasını mümkün kıldığı durumlarda meydana gelir ![]() ![]() Bu anormallik doğumdan kısa bir süre sonra bebeğin fıtık yüzünden solunum güçlüğü çekmesi ile teşhis edilir ![]() ![]() ![]() Geç ortaya çıkan diyafragmatik fıtık semptomları arasında kusma, ağır karın ağrıları, beslenme sonrası rahatsızlık ve kabızlık sayılabilir ![]() ![]() ![]() Ameliyat gerekli bir tedavi şeklidir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_HAVA EMBOLİSİ: BAROTRAVMA AKCİĞER BAROTRAVMALARI (HAVA BASINÇ TRAVMALARI) TANIM: Belki kulak ya da sinüs barotravmaları kadar sık rastlanmasa da önemleri ve yarattığı tehlikeler açısından en önemli barotravmalar akciğerleri ilgilendirenlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer bir deyimle dalış sırasında basıncın önemli oranda artmasına karşın vücut ufalmaz ![]() Akciğerin iniş barotravması genellikle serbest dalışlarda ve nadir olarak görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akciğer iniş barotravmasında göğüs ağrısı, solunum sıkıntısı, kanama çok ciddi olabilir ![]() ![]() ![]() b) Akciğerin çıkış barotravması Tüplü dalışlarda dipte alınan basınçlı havanın türlü nedenlerle dışarıya verilmeden çıkılması sonucu oluşur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sağlıklı amatörlerde çıkış barotravmasının nedeni sıklıkla paniktir ![]() ![]() ![]() ![]() Alveol yırtılması: Genleşen havanın hasara uğrattığı alveollerin miktarına bağlı olarak değişik düzeylerde solunum bozulması görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mediastinal veya subkutan(ciltaltı) amfizem(hava toplanması): Alveol yırtılması sonucu ortaya çıkan hava kabarcıkları akciğer dokusuna, mediastinuma (akciğerlerin arasında içinde kalbin de yer aldığı bölge) ve hatta boyuna, subraklavikular bölgeye (köprücük kemiği üstü) kadar yayılabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pnömotoraks: Genleşen havanın hasara uğrattığı alveollerden çıkan hava, akciğeri saran iç zarın (visseral plevra) yırtılmasıyla zarlar arası boşluğa açılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hava embolisi: Çıkış sırasında genleşen hava, alveollerin ve çevre damarların yırtılmasına yol açar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kulak Barotravması: ORTA KULAK İNİŞ BAROTRAVMASI Şekil 1'de görüldüğü gibi orta kulak, dış yüzü kulak zarı, diğer yüzleri kemik duvarlardan yapılı içi hava dolu küçük boşluklardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kulak neden açılmaz? Bazen kulak yukarıda belirtilen kurallara tam olarak uyulsa bile açılmayabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kulak açmayı güçleştiren faktörleri şöyle sıralayabilliriz; l Üst solunum yolu enfeksiyonu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Belirtiler: Dalış sırasında kulak tam olarak açılmadığında bir rahatsızlık, tıkanma hissi ve dolgunluk görülür, inmeye devam edilirse ağrı oluşur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tedavi: Kulak zarının bütünlüğünün bozulmadığı hafif olgular, Kulak Burun Boğaz (KBB) pratiğinde sık rastlanan seröz otitis media ile büyük benzerlik gösterir ve benzer tedavi yaklaşımı ile ele alınır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Korunma: Barotravma için önlem almak daima tedaviden daha kolaydır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ORTA KULAĞIN ÇIKIŞ BAROTRAVMASI Orta kulağın çıkış barotravması daha nadir görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tedavi : Ortaya çıkan şikayetlerin kısa sürmesi orta kulak çıkış barotravmasının olumlu bir yanıdır ![]() ![]() DİŞ BAROTRAVMALARI Normal olarak dişin kemik ve yumuşak dokudan oluşan yapısı içinde herhangi bir hava hacmi bulunmadığından barotravma gelişmesi de beklenmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MASKE SIKIŞMASI Normal olarak dalış maskesi ile bunun arkasında kalan yüz bölgesinde kapalı bir hava hacmi bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() BAŞLIK SIKIŞMASI Bu tip bir barotravma sert başlık kullanan profesyonel dalgıçlarda gözlenir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() GİYSİ BAROTRAVMASI Bu barotravma çoğunlukla kuru tip dalış giysisi, ender olarak da ıslak giysi kuşanan dalıcılarda görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÇEŞİTLİ NADİR BAROTRAVMALAR Derialtı amfizemi: Bu nadir durum akciğer çıkış barotravmasında gözlenen amfizemden farklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karın boşluğunda hava: Ya akciğer barotravması nedeniyle ortaya çıkan havanın karın zarının arkasına sarkmasıyla ya da sindirim sistemi barotravması sırasında yırtılan bir bölümden çıkan havanın karın boşluğuna salınmasıyla görülür ![]() ![]() Kafa sinirlerinin etkilenmesi: Kafa içinde çeşitli hava boşluklarına yakın komşuluk eden kafa sinirleri buralardaki basınç değişimleri nedeniyle zarar görebilir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_KOAH Tanım : Kronik bronşit ve amfizeme bağlı olarak gelişen kronik, geri dönüşümsüz ve ilerleyici olan hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır ![]() ![]() ![]() KOAH, zararlı madde ve gazların uzun süreli solunması sonucu akciğerlerde oluşan anormal yanıtın neden olduğu ilerleyici hava yolu daralmasına bağlı hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır ![]() KOAH’ta kronik bronşit ve amfizem genellikle bir aradadır ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() Sıklık : KOAH daha ziyade ileri yaş hastalığıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Etkenler : 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kronik bronşitin şiddeti ve ölüme sebebiyet vermesi ile sigara kullanımı arasında bir paralelizm mevcuttur ![]() ![]() Sigara tiryakiliği amfizemin oluşmasında da başta gelen nedenlerden biridir ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() Sigara kullanımı ile çevresel ve mesleki faktörler bir arada olduğunda karşılıklı olarak birbirlerinin zararlı etkilerini artırmakta ve KOAH gelişime ihtimalini artırmaktadır ![]() 4 ![]() ![]() ![]() 5 ![]() ![]() 6 ![]() ![]() ![]() 7 ![]() ![]() ![]() ![]() Çocukluk çağında anne-babanın sigara kullanımına bağlı olarak pasif sigara içimi neticesi ileri yaşlarda KOAH gelişme riski artmaktadır ![]() Alkol kullanımı ile KOAH gelişimi arasında da ilişki tespit edilmiştir ![]() Ailesinde KOAH’lı hasta bulunanlarda, düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelen bebeklerde, allerjik bünyeli çocuklarda, solunum yollarının dış etkenlere karşı aşırı duyarlılığı bulunanlarda geç dönemlerde KOAH gelişme riskleri yüksektir ![]() Adenovirus enfeksiyonu geçirenlerde, vitamin C yönünden zayıf gıdalarla beslenenlerde, A kan grubunda olanlarda KOAH gelişme ihtimali olabileceği öne sürülmektedir ![]() Şikayetler : KOAH’ın en belirgin semptomları olan öksürük ve balgam hastalığın başlangıcından itibaren vardır ![]() ![]() Öksürük başlangıçta hafiftir, genellikle sabahları şiddetlenir ve balgam atılması ile hasta kısmen rahatlar ![]() ![]() Balgam ataklar dışında az miktardadır ve nispeten kolay atılır ![]() ![]() ![]() Öksürük nöbetleri esnasında solunum yollarındaki kılcal damarlarda yırtılmalar olabilir ve balgam üzerinde çizgi şeklinde kan görülebilir ![]() KOAH’ın başlangıcında egzersizle gelen nefes darlığı vardır, hastalık ilerledikçe istirahatte de nefes darlığı görülmeye başlar ![]() ![]() KOAH’ta bazen ataklar sırasında hışıltılı solunum sesleri duyulabilir ![]() ![]() Kronik oksijen eksikliği ve tekrarlayan ataklar kalp yetersizliği gelişimine neden olur ![]() Fizik Bulgular : Birinci saniyede dışarı verilen hava miktarı (FEV1) beklenen değerin % 50’sinden fazla olan KOAH’lı hastalarda hiçbir anormal bulguya rastlanamayabilir ![]() ![]() Hastalar genellikle geniş, fıçı göğüse sahiptir, göğüs ön-arka çapı artmıştır ![]() ![]() KOAH’lı hastalarda dinleme bulguları değişkendir ![]() ![]() ![]() Genellikle ataklar sırasında, nefes verme döneminde daha belirgin olan, ancak solunumun hem nefes alma hem de nefes verme dönemlerinde işitilebilen, ronküs denilen anormal sesler duyulabilir ![]() ![]() Hastalarda el, ayak ve yüzde morarmalar görülebilir ![]() ![]() ![]() Tanı : Hafif KOAH’ta akciğer grafisi genellikle normaldir ![]() ![]() ![]() ![]() Solunum fonksiyon testleri hastalığın tanısında, şiddetinin belirlenmesinde ve seyrinin izlenmesinde kullanılır ![]() ![]() Hastalarda FEV1’de daima azalma mevcuttur, hastalık ilerledikçe FEV1’deki bu azalma giderek artar ![]() ![]() Solunum ile alınan Salbutamol veya Terbutalin’in solunum fonksiyon testi üzerine etkisi genellikle en az düzeydedir ![]() ![]() Tedavi : KOAH’ta tedavinin amacı, hastada şikayetlerinde rahatlama sağlamak ve yaşam kalitesini yükseltmek, solunum sıkıntısı ataklarını engellemek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, olası komplikasyonları önlemek ve tedavi etmek olmalıdır ![]() KOAH tedavisinin birinci kuralı sigara kullanımının kesin olarak bırakılmasıdır ![]() ![]() KOAH tedavisinde solunum ile alınan ilaçlar ilk etapta tercih edilmeli, bunları kullanamayan hastalarda diğer ilaç formları (tablet, flakon vs ![]() ![]() KOAH’ın ilaç tedavisinde birinci derecede verilmesi gereken ilaçların başında antikolinerjik ilaçlar gelmektedir ![]() ![]() ![]() İleri derecede hastalığı bulunanlar ve ataklar sırasında uygulanan tedaviye rağmen rahatlamayan hastalar hastaneye yatırılarak hastane koşullarında tedavilerine devam edilmelidir ![]() Hastalığın tedavisi mutlaka yapılan tetkikler neticesinde hastalığın derecesine göre planlanmalı ve verilecek ilaçlar düzenli kontroller yapılarak hekim tarafından ayarlanmalıdır ![]() KAYNAK: |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_KRONİK BRONŞİT Kronik bronşit sessiz başlayıp yavaş bir ilerleme göstererek yıllar boyu süren ve sonunda ağır solunum yetmezliğine yol açan bir hastalıktır, iki yıldan uzun bir süre zaman zaman yinelemelerle aylarca süren öksürük ve balgam yakınmaları olan bir hastaya, verem gibi aynı belirtileri veren başka bir hastalık olasılığı elendikten sonra kronik bronşit tanışı konabilir ![]() Nedenleri : Kronik bronşitin nedenleri tam ve açık biçimde ortaya konamamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Sigara dumanı ve hava kirliliği bronş ağacında mukus yapımım artıran en önemli etkenlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Belirtileri Hastalığın en önemli belirtisi kuru ya da balgamlı öksürüktür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vücudun oksijen gereksinimini artıran kas hareketleri sırasında bütün dengeler altüst olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tedavi Alınması gereken ilk önlem sigaranın bırakılmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Hava kirliliği önemli bir sorundur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kronik bronşitin ilerlemesine ya da giderek kötüleşmesine neden olan enfeksiyonlar da önemlidir ![]() ![]() ![]() Kış aylarında yaygın olarak görülen akut bronşit olgularında yatakta dinlenmeye özen gösterilmeli, iyileşme dönemi evde geçirilmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() Kronik bronşitli hastaların tedavisinde kullanılan ilaçlar hastanın ve hastalığın durumuna göre seçilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Solunum alıştırmalarının tedaviden çok, koruyucu etkileri vardır ![]() ![]() Antibiyotik tedavisi yıllarca son derece gelişi güzel uygulanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_nefes darlığı dispne Nefes darlığı, hastanın güçlükle nefes alıp vermesi halidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dispneye neden olan başlıca hastalıklar ve nedenler şunlardır: -HİPERVANTILASYONA (SOLUNUM ARTIŞI) YOL AÇAN NEDENLERLE DİSPNE Anemi Karbonmonoksid zehirlenmesi Methemoglobinemi Sulfhemoglobinemi Oksijen basıncının düşmesi Ateşli hastalıklar Hipertiroidi Asidoz -HİPOVANTILASYONA (SOLUNUM AZALMASI) YOL AÇAN NEDENLERLE DİSPNE Aşırı şişmanlık Diyafragma inişinin engellenmesi Diyafragma hernileri Solunum kasları yetersizliği Solunum merkezi baskılanması Göğüs deformitelerl Ankllozan spondilit -HAVA YOLLARINDA TIKANMAYA BAĞLI DİSPNELER Farinks ve larinks hastalıkları Retrofarenjeal abse Farinks tümörü Yabancı cisim, yapışkan balgam Akut larenjit, difteri Kronik larenjit Larlnks spazmı, allerjik ödem Larinks tümörü Travma Ses telleri felci Larinks, trekea ve bronşların sıkıştırılması Guatr Aorta anevrizması, vasküler halka Mediasten tümörleri, adenomegalilerl Özofagus kanseri Bronş kanseri Bronş stenozu -AKCİĞER HASTALIKLARINA BAĞLI DİSPNELER Akut bronşit Bronkopnömoni Kronik bronşlt Aınfizem Bronşial astma Bronşektazl Atelektazi Absorpsiyon atelektazisi Dıştan baskı ile atelektazi Bronş kanseri Bronşioler kanser Akciğerlere kanser metastazı Pnömoniler Pnömokok pnömonisi Stafiokok pnömonisi Streptokok pnömonisi Friedlaender pnömorıisi Pseudomonas pnömonisi Influenza pnömorıisi Diğer virus pnömonileıi Mikoplasma pnömonisi Psittacosis pnömoms: Q ateşi pnömorüsi Tüberküloz Prı~monisi Mikotik pnömoniler Allerjik alveolit Aspirasyon pnömonisi (Mendelshon sendromu) Löffler sendromu Akciğer emboli ve infarktüsü Multiple Akciğer Embolisi İnterstisyel akciğer hastalıkalrı ve yaygın fibroz Pnömokonvozlar Antrakoz Silikoz Berilloz Akciğer sarkoidozu Lymphangitis cartinomatosa ve alveoler karsinoma Milyer tüberküloz Akciğerlerin mantar infeksiyonları Histoplasmosis Coccidioidomycosis Blastomycosis Nocardlosis Cryptococcosis Torulosis Actinomycosis Aspergillosis Moniliasis Kollajen hastalıklar Polyarteritis nodosa Romatoid artrit Sistemik eritemli Lupus Skleroderma Diğer akciğer fibrozları Radiasyon fibrozu Idiopatik pulmoner fibroz Pülmoner alveoler proteinoz Pülmoner alveoler mikrolitiaz -PLEVRA HASTALIKLARINDA DİSPNE Pnömotoraks Plevra boşluğunda sıvı -KARDİAK DİSPNE Efor dispnesl Kardiak astma Akut akciğer ödemi Periyodik solunum -NON-KARDİYOJENİK AKCİĞER ÖDEMİ -PSİKOJENİK DİSPNE |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_Pnömoni zatürre ve tedavisi Halk arasında "zatürre" olarak bilinen pnömokok enfeksiyonları, özellikle risk grubu hastalarda ölümle sonuçlanabilecek ciddi bir akciğer hastalığıdır ![]() Streptokokus pnömoni bakterisinin neden olduğu pnömoni (pnömokok pnömonisi), küçük çocuklarda, ileri yaştakilerde ve halihazırda kronik bir hastalığı bulunan kişilerde daha ağır seyreder ve ölümle sonuçlanabilir ![]() 39 dereceyi geçen ateş öksürük çoğu zaman pas renginde olan koyu kıvamlı balgam hastalığın başlıca belirtileridir ![]() Hastalık bazen genç erişkinlerde şiddetli bir titremenin ardından ateş yükselmesiyle birlikte aniden başlayabilir ![]() Buna karşılık yaşlılarda son derece sinsi bir şekilde başlayabilir ve zatürre izlenimi vermeyebilir ![]() ![]() ![]() ![]() Zatürre olan hastalar tipik olarak grimsi renktedir, kaygılı görünürler ve ateş genellikle 39 derecenin üzerindedir ![]() Zatürreye neden olan bakteriler, aynı zamanda kan ile tüm vücuda yayılarak bakteriyemi adı verilen tablo ve beyin zarında da menenjit gibi ciddi enfeksiyonlara neden olabilirler ![]() Bu bakteriler zatürreye neden olduklarında, her 20 vakadan biri ölümle sonuçlanmaktadır ![]() Aynı şekilde her 10 bakteriyemi vakasından 3'ü ölümle sonuçlanmaktadır ![]() Zatürre nasıl bulaşır ? Zatürreye neden olan Streptokokus pnömoni (pnömokoklar), üst solunum yollarında koloniler (bakteri grupları) oluşturan ve normal florayla (zararsız bakteriler) birlikte bulunan bir bakteridir ![]() Pnömokoklar kişiden kişiye, bir iki metrelik mesafelerden yakın temas sonucu bulaşırlar ![]() ![]() Bakteri genellikle aile içinde, özellikle küçük çocuklar ve okul çoçukları arasında yayılma eğilimindedir ![]() ![]() Pnömokok enfeksiyonu grip kadar bulaşıcı olmamakla birlikte insanların kalabalık şekilde bir arada yaşadığı yerlerde, askeri kamplarda, tutukevlerinde ve yatılı okullarda zatürre salgınları görülebilir ![]() Ne sıklıkta görülür ? Dünya sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünyada her yıl her 1000 kişden 10-15’i zatürreye yakalanmaktadır ![]() ![]() ![]() Türkiye’de her yıl Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre yaklaşık 90 000 zatürre vakası görülmekte ve 2500 civarında kişi hayatını kaybetmektedir ![]() ![]() Pnömokok aşısı yapılması gereken risk grupları - Kronik hastalıkların varlığı nedeniyle zatürre hastalığı gelişme riski artmış hastalar Kardiyovasküler hastalıklar Akciğer hastalıkları Diyabet Alkolizm Karaciğer sirozu Beyin-omurilik sıvısı kaçağı - Bağışıklık sorunu olanlar Dalağı fonksiyon görmeyen veya alınmış hastalar (asplenik hastalar) Hodgkin hastaları Lenfomalı hastalar Multipl miyeloma vakaları Kronik böbrek yetmezliği olanlar Nefrotik sendrom vakaları Bağışıklık sisteminin baskı altına girdiği hastalığı olanlar (örn: organ nakledilenler, kemoterapi ve radyoterapi görenler) - Semptomatik veya asemptomatik HIV enfeksiyonu olanlar (AIDS'li hastalar) - Zatürre hastalığı veya komplikasyonlarının görülme riskinin yüksek olduğu bilinen özel çevrelerde veya kalabalık yerlerde yaşayanlar (örn: huzurevleri gibi) - 65 yaşın üzerindeki herkes* Pnömokok Aşısı (Zatürre Aşısı) çeşitli zamanlarda yapılabilir: Hastaneden taburcu edilirken aşılama, pnömoni nedeniyle tekrardan hastane tedavisine ihtiyaç duyulmasını azaltan bir önlemdir ![]() 65 yaş ve üstündekiler doktor kontrolleri ve herhangi bir nedenle doktora başvurdukları zaman aşılanabilirler ![]() Risk gruplarına girenler; grip aşısıyla birlikte hastaneden taburcu edilirken huzurevlerinde veya kronik tedavi gördükleri ortamlarda aşılanabilirler ![]() Splenektomili (dalağı alınmış) veya kemoterapi uygulanacak hastalar:: Ameliyattan 2 hafta önce Organ naklinden 2 hafta önce Bağışıklık sistemini baskı altına alacak tedaviden 2 hafta önce aşılanabilirler ![]() HIV ile enfekte olanlar (AIDS'li hastalar) HIV ile enfekte insanlar seropozitif oldukları saptanır saptanmaz en kısa zamanda pnömokok aşısı yaptırmalıdır ![]() - Pnömokok aşısı 2 yaşından küçük çocuklarda önerilmez * ABD'deki ACIP (Immunization Advisory Committee - Bağışıklama Danışma Komitesi) 1989 yılında pnömokok polisakkarid aşısının kullanımı konusundaki önerilerini güncelleştirerek yaşlı ( > 65 yaş) insanların rutin olarak aşılanmasını önermiş ve diğer yüksek risk gruplarını yeniden belirlemiştir ![]() TEDAVİ: BU BÖLÜM SAĞLIK ÇALIŞANLARI VE HEKİMLERE AİTTİR ![]() Toplum Kökenli Pnömoniler: Tedavi Prof ![]() ![]() Toplumda edinilmiş pnömoninin tedavisi dört basamaktan oluşur: 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() 4 ![]() ![]() 1 ![]() Alt solunum yolu semptomlarının ayırıcı tanısına giren pek çok durum vardır ![]() ![]() ![]() Pnömonide, çoğunlukla bir antimikrobik tedavi indikasyonu vardır ![]() ![]() ![]() Pnömoni tanısı koymak için çoğunlukla bir göğüs radyogramı gerekir ![]() ![]() 2 ![]() Öykü, fizik muayene bulguları ve radyogramla pnömoni tanısı konulduktan sonra, hastalığın ne denli ağır olduğunun değerlendirilmesi gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Toplam 38 ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() Hastaneye ulaştıktan sonra pnömonili bir hastanın tedavisi 120 dakikadan fazla geciktirilmemelidir ![]() ![]() ![]() Toplumda edinilmiş pnömoninin tedavisi için uygun antimikrobik ajan seçimi, tanısal yaklaşımla klinik örneklerde etkenin gösterilmesine ya da sendromik yaklaşımla çeşitli ipuçlarının değerlendirilmesine dayanır ![]() ![]() ![]() ![]() Tanısal Tedavi Yaklaşımı Toplumda edinilmiş pnömonide etkeni belirleyebilmenin üstünlükleri, 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() Tanıyı güçleştiren başlıca etmenlerden biri, alt solunum yollarındaki infektif süreci temsil edecek yeterli örnek elde edilememesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gram Boyaması: Gram boyamasından elde edilecek sonuçlara güvenebilmek için, örnek çok tazeyken en pürülan yerinden ince bir yayma hazırlanmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Solunum yolu örneklerinin Gram yöntemiyle boyamanın amacı, birtakım morfolojik paternleri tanımaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Balgam Kültürü: Konvansiyonel balgam kültürü, antibiyotik tedavisine başlamak için Gram boyamasından daha yararlı bir klavuz değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Standart mikrobiyolojik incelemelerin ortalama maliyetinin toplam hastane faturası içindeki payı çok küçüktür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Transtrakeal aspirasyon, korunmuş örnek fırçalaması ve bronkoalveoler lavaj ile birlikte fiberoptik bronskoskopi ve perkütan iğne aspirasyonu gibi invaziv yöntemlerin uygulanması, toplumda edinilmiş komplikasyonsuz pnömoni olguları için gereksizdir; işbirliği yapmayan ( ajite, yaşlı, hipoksemik, agresif alkolik hastalar gibi ) hastalar için de uygun değildir ![]() Kan Kültürü: Kan kültürleri, özellikle hastaneye yatırılmış hastalarda unutulmaması gereken kolay ve güvenilir bir tanı aracıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Antibiyotik Duyarlılık Testleri: Aşırı antibiyotik kullanımı ve direnç gelişmesiyle ilgili gittikçe artan kaygılar, pnömoni tedavisine başlamadan önce bir etyolojik etkeni ortaya koymaya zorlanmaktadır ![]() Pnömoni etkeni olarak üretilen bakteri S ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gibi suşlar karşısında, ampirik tedaviye, hastalığın şiddetine göre sefotaksim, seftriakson, sefpirom gibi bir üçüncü ya da dördüncü kuşak sefalosporin, antipnömokoksik etkinliği olan bir florokinolon ya da vankomisinle başlanabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Serolojik ve Diğer İncelemeler: Atipik patojenler, ancak uzmanlaşmış birimlerde kültürü yapabilen canlı hücrelerde ya da mikrobiyoloji laboratuvarlarında yaygın olarak kullanılmayan özel besiyerlerinde ürerler ![]() ![]() ![]() Serolojik yöntemlerin en zayıf yönleri, genellikle konvelesan dönemde bir serokonversiyonun gösterilmesini gerektirmeleridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() C ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Legionella infeksiyonları, kültürün yanısıra solunum salgılarına direkt immünofluoresans ya da DNA probları uygulayarak ortaya konulabilir ![]() ![]() ![]() ![]() Erişkinlerde respiratuar sinsisyum virusu, adenovirus, influenza virus, parainfluenza virus gibi solunum yolu viruslarının etken olduğu alt solunum yolu infeksiyonları, genellikle solunum salgılarında viral antijenler belirlenerek ya da çift serum örneğinde antikor titresi artışı gösterilerek tanınabilir ![]() ![]() ![]() Gelecekte nükleik asit belirlenmesine dayanan yöntemlerle pek çok solunum yolu patojeni kolayca tanınacağa benzemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sendromik Tedavi Yaklaşımı Sendromik yaklaşımda; epidemiyolojik, klinik, laboratuvar ve radyolojik parametreler kullanılarak, hastadaki pnömoninin tipik mi, yoksa atipik mi olduğu belirlenmeye çalışılır ![]() ![]() Solunum yolu virusları, M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Atipik pnömoniler; ateş, kuru öksürük, titreme, baş ağrısı ve kırıklıkla birlikte sinsi bir biçimde başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pnömokok pnömonisi, birkaç gün süren nezle ya da başka bir solunum yolu hastalığından sonra birden bire başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lejyoner hastalığı, toplumda edinilmiş sporadik bir infeksiyon biçiminde ortaya çıkabilir ve kendini en sık olarak, sistemik özellikler sergileyen ön belirtili bir hastalık biçiminde gösterir ![]() ![]() Yukarıda tanımlanan klasik tablolar, ne yazık ki seyrek görülür ve pek çok hastada bu üç klinik durum birbirinden ayırt edilemez ![]() ![]() ![]() Epidemiyolojik Özellikler: Toplumda edinilmiş pnömoninin özel koşullarda ortaya çıkmış olması, birtakım etyolojik ipuçları sağlayabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mevsim de önemli bir etmendir ![]() ![]() ![]() Pnömoninin etyolojisinin kestirilmesinde olağan dışı bir uğraşıdan ya da geziden ileri gelen bir temas da önemlidir ![]() ![]() ![]() ![]() Kimi durumlarda altta yatan bir hastalık, özgül bir pnömoni çeşidine neden olur ![]() ![]() ![]() ![]() Fizik Muayene ve Laboratuvar Bulguları: Fizik muayene ve laboratuvar incelemeleri, genellikle pnömoni tedavisini yönlendirebilecek özgül bir bulgu sağlamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Lökositoz ve polinükleoz, bakteriyel bir etyolojiyi düşündürür ![]() ![]() Radyolojik Bulgular: Ayakta arka-ön ve yarı göğüs röntgenogramları, hem pnömoninin bronş kanseri gibi durumlardan ayırt edilmesini, hem de plevral epanşman, atelektazi ve apse gibi pnömoni komplikasyonlarının ve multilober infiltratları olan daha ağır hastaların tanınmasını sağlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumda edinilmiş pnömoni tedavisinin, tümüyle bir hekimin kişisel deneyimine dayandırılması birtakım sakıncalar taşır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlar arasında en çok yankı uyandıran, Amerikan Toraks Derneği (ATS)’nce hazırlanan kılavuz olmuştur ![]() ![]() ![]() Bunlardan elde edilen bilgiler doğrultusunda, toplumda edinilmiş pnömoni hastalarının kolay tanınabilecek dört etmene göre kategorilere ayrılabileceği belirlenmiştir ![]() 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() 4 ![]() ![]() Her bir etmenle ilişki içinde olduğu saptanan ‘en sık’ patojenlerin yanısıra, sık görülmese bile klinik olarak önemli sayılan ‘çeşitli’ patojenler, yine yukarıda sözü edilen literatüre dayanılarak tanımlanmıştır ![]() 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() 4 ![]() Sonra da her kategorideki hastalar için uygun antimikrobik tedavi yaklaşımları sunulmuştur ![]() ![]() Eşlik Eden Bir Hastalığı Olmayan ve 60 Yaşın Altındaki Hastalar: Bunların çoğu, ayakta tedavi edilebilecek hastalardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir aşırı duyarlılık yoksa pnömokok pnömonisinde en seçkin antibiyotik, intramüsküler prokain penisilin G ya da oral amoksisilindir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eritromisin (ve roksitromisin) H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kotrimoksazol ve tetrasiklin ise öteki oral seçeneklerdir ![]() ![]() Eşlik Eden Bir Hastalığı Olan ve/veya 60 Yaşın Üzerindeki Hastalar: Bu hastalar, eğer hastaneye yatırılmayı gerektirecek özgül risk faktörlerini taşımıyorlarsa ayakta tedavi edilebilirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hastaların ampirik olarak ayakta tedavisi için oral sefalosporin ya da amoksisilin, beta-laktam allerjisi varsa oral makrolid (ya da doksisiklin) yeterli olabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hastaneye Yatırılması Gereken Hastalar: Bu kategoriye giren bir hastanın hastaneye yatırılmasında duraksamaya yer yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() Böyle hastalarda pnömoni etkenleri, genellikle S ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Parenteral beta-laktamaz inhibitörlü aminopenisilinler (ampisilin / sulbaktam, koamoksiklav) ya da sefuroksim sodyum, H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Legionella pnömonisi olan hastalar da genellikle hastaneye yatırılmayı gerektirecek durumdadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yoğun Bakım Biriminde Tedavi Edilmesi Gereken Ağır Pnömonili Hastalar: Böyle hastalarda pnömoni etkenleri, hastaneye yatırılması gereken öteki hastalardaki gibidir ve genellikle S ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Legionella infeksiyonu olasılığının, yoğun bakım gerektiren ağır bir pnömoni olgusu karşısında daha da ağır basması nedeniyle, tedavi rejiminde parenteral bir makrolide mutlaka yer verilir ![]() ![]() Ağır pnömonide Pseudomonas aeruginosa ve öteki Gram-negatif çomakların sıklığı, çalışmadan çalışmaya değişmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tanısal ve Ampirik Tedavi Yaklaşımı Tartışmasında Yeni Gelişmeler Çeşitli kılavuzlar önerilmesine karşın, toplumda edinilmiş pnömoninin ampirik tedavisi için reçeteleme paternleri büyük değişkenlikler göstermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yakınlarda ülkemizde de Toraks Derneği’nin önderliğinde ATS’ninkine benzer bir kılavuz önerilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Ampirik tedavi yaklaşımının yandaşları ya da tanısal tedavi yaklaşımının karşıtları, pnömoni etkenini araştırmanın gerekmeyeceğini ileri sürerken, hastaneye yatırılmış hastalarda etyolojik tanısı konulanlarla konulmayanlar arasında mortalite açısından bir olmadığını geriye dönük olarak gösteren çalışmalara dayandırmaktadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Amerika’daki göğüs hastalıkları uzmanlarının ATS kılavuzunu genellikle benimsemiş gözükmesi, bu kılavuzunu genellikle benimsemiş gözükmesi, bu kılavuzun kendi derneklerince geliştirilmiş olmasına bağlanabilir ![]() ![]() ![]() IDSA kılavuzu, özellikle klinik durumu hastaneye yatırılmasını gerektirecek hastalar için tanısal incelemelere başvurulmasını önermektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yoğun bakım birimine alınan bir hastada ise bir makrolid (eritromisin, azitromisin) ya da antipnömokoksik bir florokinolon ile birlikte bir üçüncü kuşak sefalosporin (sefotaksim, seftriakson) ya da beta-laktamaz inhibitörlü bir beta-laktam (ampisilin/sulbaktam; yapısal akciğer hastalığı da varsa, özellikle tikarsilin/klavulanat ya da piperasilin /tazobaktam) önerilmektedir ![]() ![]() Antipnömokoksik etkimliği olan florokinolonların geliştirilmesi, son yıllardaki ilginç gelişmelerden biri olmuştur ![]() ![]() ![]() Penisiline dirençli S ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tersini düşündüre az sayıdaki çalışmaya karşın88, siprofloksasin ve ofloksasin gibi ikinci kuşak florokinolonların, S ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak şimdiye değin yapılan çalışmalardaki hastalar, ister ayakta ister hastanede tedavi edilsinler, genelikle hafif ya da orta şiddetteki pnömoni olgularıdır ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Antimikrobik Tedavi Süresi Toplumda edinilmiş pnömonide tedavi süresi, hastalığın başlangıçtaki şiddetine, etyolojik etkene, baktereminin ya da eşlik eden bir hastalığın olup olmamasına ve konağın bireysel yanıtına göre değişebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Parenteral Tedaviden Oral Tedaviye Geçiş Son on yıl içinde hastaneye yatırılan toplumda edinilmiş pnömonili hastaların ortalama yatış süresi önemli ölçüde kısalmıştır ve 6 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İntravenöz tedavi süresi, toplumda edinilmiş pnömonisi olan hastalarda yatış süresini belirleyen önemli bir etmendir ![]() ![]() ![]() ![]() İntravenöz tedaviden oral tedaviye geçilebilmesi için şu ölçütler yaralı olur: 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() 4 ![]() ![]() Antimikrobik Tedaviye Yanıtsız Hastalar Antimikrobik tedaviye karşın ateşi 2-4 gün içinde düşmeyen yanıtsız hastalar, tanının doğrulanması için yeniden değerlendirilmelidir ![]() 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() 4 ![]() 5 ![]() 6 ![]() 7 ![]() ![]() ![]() ![]() br> Antimikrobik tedaviye başladıktan sonra göğüs radyogramları kötüleşebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilateral ya da multilobüler tutulma gibi olası infeksiyöz komplikasyonları, bronş obstrüksiyonunu ya da hasarını ve plevral epanşmanları araştırmak için göğüs radyogramları yinelenir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başlangıç tedavisine yanıtsız kalan hastalarda, tedaviden önce balgam kültürü yapılmamışsa, sonradan yapılan kültülerde karşılaşılan ve verilen antimikrobiklere dirençli Gram-negatif çomakların yorumlanmasının güçleşeceği de unutulmamalıdır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_pulmoner ödem Akciğerdeki toplardamarların içindeki basıncın aşırı bir şekilde yükselerek aşırı miktarda kanın bu toplardamarları parçalayarak alveoller (hava kesecikleri) içine girmesi sonucunda akciğer ödemi (pulmoner ödem) meydana gelir ![]() ![]() Acil Belirtiler - Nefes darlığı (ciddi); - Huzursuzluk ve endişe; - Pembe ve köpüklü balgam: - Terleme; - Sararma (beniz sarılığı); Pulmoner ödemde derhal hastaneye kaldırma ve tedavi gereklidir |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_sarkoidoz Sarkoidozun nedeni bilinmemektedir ![]() ![]() Belirtiler - Hiç belirti olmayabilir - Genel kırgınlık - Ateş - Nefes darlığı, özellikle egzersiz sırasında - Kilo kaybı Sarkoidoz bağışıklık sistemini de tutuyor gibi görünmektedir ![]() ![]() ![]() Sarkoidoz kadınlarda erkeklerden daha sık görülür ![]() ![]() Teşhis Sarkoidoz, özelikle beden hareketleri sırasında ve sonrasında genel bir yorgunluğa, ateşe ve nefes darlığına neden olabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sarkoidoz genellikle yavaş seyirli bir hastalıktır ![]() ![]() ![]() ![]() İlaç tedavisi Eğer ciddi şikayetleriniz var ya da hastalık 4-6 ay içinde kendiliğinden iyileşmediyse doktorunuz kortikosteroid ilaçlar verebilir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_Tüberküloz testi PPD tüberkülin testi Tüberküloz Testi : PPD :Tüberkülin testi Vücudunuz işlevsel açıdan normal olduğunda, bakteri ve virüs gibi hastalık yapan mikroplara karşı çoğu zaman güçlü bir tepki gösterir ![]() ![]() ![]() Tüberkülin testinde, Mycobacterium tuberculosis'den (tüberküloza neden olan bakteri) elde edilen saflaştırılmış protein (tüberkülin) kullanılarak, kişinin daha önce bu bakteriyle temas edip etmediğine bakılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KİMLER RİSK TAŞIMAKTADIR? Akciğer tüberkülozu, genellikle hastanın öksürme ve hapşırmasıyla çevreye yayılır ![]() ![]() Hastalığın aktif evrede olduğu biriyle birlikte yaşayanlar Tüberkülozun nispeten yaygın olduğu ülkelerden göç edenler Bağışıklık sistemleri zayıflamış (AIDS ya da kanser hastaları) olan ve bakteriyle temas eden kişiler Çok yaşlı ve olasılıkla sağlık durumları çok iyi olmayan ve bakteriyle temas eden kişiler Toplu yaşanan kurumlarda (akıl hastaneleri, cezaevi) ve uzun süreli bakım merkezlerinde (huzurevleri) kalanlar Yoksullar ve evsizler gibi beslenme bozukluğu olan (yeterli besin alamayan) kişiler Alkol ve madde bağımlıları Sağlık hizmetinde çalışanlar Risk taşıyorsanız test yaptırmanız önemlidir ![]() TÜBERKÜLOZUN EVRELERİ VE PPD Test sonucunun pozitif olması, bakteriye maruz kaldığınız ve vücudunuzun enfeksiyona tepki gösterdiği anl***** gelir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_Uykuda soluk kesilmesi uyku apne sendromu Eğer Yorgun ve dinlenmemiş olarak uyanıyorsanız, Uyurken horluyorsanız, hatta horlamanız daha çok aslan kükremesine benzetiliyorsa, Uykunuzda nefesinizin kesildiğini söylüyorlarsa, Ağzınızda kuruluk hissi ile uyanıyorsanız, Akşam ve gece sık sık idrara çıkıyorsanız, Gece boyunca çok terliyorsanız, Huzursuz uyuyorsanız, Kilo veremiyorsanız, Göz arkasında ağrılar ile uyanıyorsanız, Gün içinde istemeden uyuyakalıyorsanız, Sık sık baş ağrısı çekiyorsanız Boyun, sırt ve omuz ağrısı gibi yakınmalarınız oluyorsa, Hipertansiyonuz varsa ve kontrol altına almakta doktorunuz zorlanıyorsa Muhtemelen sizde de hipnotik apne sendromu yani uykuda nefes kesilmesi var demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hastalığın gelişmesi yıllara uzanır ve genelde ihtiyarlıktan oluştuğu söylenen yukarıdaki bulgular hastalık ilerledikçe artar ve ağırlaşırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu nedenle yukarıdaki belirtilerden 3 veya daha fazlasını kendinizde hissediyorsanız en kısa zamanda Kulak, Burun Boğaz Uzmanına veya, Dahiliye Doktoruna veya, Pnömo-Ftizyolog yani Astım ve Solunum Hastalıkları Uzmanına veya, Sinir Hastalıkları Mütehassısına veya, Göz Hastalıkları Uzmanına veya, Psikiyatriste başvurunuz ![]() ![]() ![]() ![]() Aşağıda Washington Tıp fakültesinde yapılmış çok yeni bir çalışmanın özetini bulacaksınız ![]() ![]() ![]() Ve eğer Doktorunuz bu hastalıktan haberdar değilse, üstelemeyin; çünkü çok yeni tanımlanmıştır ![]() ![]() ![]() Not: Aslında uyku apnesi eksik bir tanım: çünkü çoğu hastalarda değişik belirtilerle ortaya çıkan tablonun çok az bir kısmını kapsıyor ![]() ![]() ![]() Dr ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_verem tüberküloz Verem Hastalığının başka ismi var mıdır? Evet ![]() ![]() ![]() Tüberküloz nasıl bir hastalıktır? Asıl olarak akciğerlerde yerleşen, fakat tüm vücuda dağılabilen mikrobik, bulaşıcı, süreğen bir hastalıktır ![]() Tüberküloz hala korkulacak bir hastalık mıdır? Bilinen en eski hastalıklardan birisi olmasına; sebebinin kesin olarak bilinmesine; 50 yıldır tedavisinin mümkün olmasına ve üstelik korunulabilir bir hastalık olmasına karşın halen dünyada en yaygın ve ölümcül bulaşıcı hastalıklardan biri olmaya devam etmekte ve yılda üç milyonu aşkın kişi tüberküloz nedeniyle kaybedilmektedir ![]() Dünyada tüberkülozun durumu nedir? Yerküre üzerinde yaşayan her üç kişiden birisi tüberküloz mikrobuyla karşılaşmış ve onunla tanışmış durumdadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkemizde tüberküloz sık mıdır? Evet ![]() ![]() ![]() Bölgemizde hastalığın durumu nedir? Karadeniz bölgesi ülkemizde tüberkülozun en sık görüldüğü ikinci coğrafi bölgemizdir ![]() ![]() Nasıl bulaşır? Hastalığa sebep olan mikrop veremli hastadan sağlam kişiye geçerek yayılır ![]() ![]() Hastadan sağlam kişiye nasıl geçer? Verem mikrobu hava yoluyla bulaşır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her tüberküloz hastası mikrobu bulaştırır mı? Hayır ![]() ![]() ![]() Hastayla teması olan her sağlam kişide hastalık ortaya çıkar mı? Hayır ![]() ![]() Neden mikrobu alan kişilerin bazısında hastalık ortaya çıkarken diğerlerinde gelişmiyor? Bu solunan mikrobun sayısına, hastalık yapma gücüne (bazı mikroplar ölü veya zayıf olup hastalık yapamaz) ve sağlam kişinin direncine, savunma sisteminin kuvvetine bağlı olarak kişiden kişiye farklılık gösterir ![]() ![]() Mikrobun bulaşmasından itibaren ne kadar süre sonunda hastalık ortaya çıkar? Bu süre çok farklıdır ![]() ![]() ![]() Tüberküloz mikrobu diğer organ ve dokulara nasıl ulaşıyor? Mikrobun vücuda giriş yolu hastaların tam***** yakın bir çoğunluğunda akciğerlerdir ![]() ![]() Tüberküloz akciğer dışında en sık hangi organ ve dokuları hastalandırır? Kemik ve eklemler, böbrek ve üreme sistemi, beyin zarı, göğüs ve karın boşluğunu çevreleyen zarlar, cilt ve lenf bezelerinde sık yerleşir ![]() Tüberkülozun belirtileri nelerdir? Hastalık ani ve gürültülü olarak ortaya çıkmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu belirtiler görülünce tüberküloz teşhisi kesin midir? Hayır ![]() ![]() ![]() Tüberküloz teşhisi nasıl konmaktadır? Kişinin tüberküloz olduğu ancak vücut örneklerinde (balgam, idrar, mide açlık sıvısı, beyin omirilik sıvısı, plevra-periton sıvısı, lenf bezi aspirasyonu vb ![]() ![]() ![]() ![]() Mikrop araştırılmadan yada araştırıldığı halde bulunmadan sadece şikayet ve muayene bulgularına dayanarak tüberküloz tedavisine başlanmaktadır ![]() Hayır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mikrobu araştırmak için gerekli tetkikler yapılamıyorsa ne yapılmalıdır? Hasta bu tür incelemelerin yapılabildiği en yakın bir merkeze sevk edilmeli veya hastadan alınan balgam vb örnekler usulüne uygun şekilde ilgili laboratuarlara gönderilmelidir ![]() Bölgemizde tüberküloz teşhisi için gerekli laboratuar imkanları var mıdır? Evet ![]() ![]() Verem Savaş Dispanserlerinin kuruluş amacı nedir? Ülkemizde Sağlık Bakanlığı verem ile savaşmak üzere Verem Savaş Daire Başkanlığı altında bir örgütlenme geliştirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Verem Savaş Derneklerine amaçla kurulmuştur? Verem savaşı için gerekli hizmetlerin finansını sağlamak, hasta ve ailelerine ekonomik yardımlarda bulunmak amacıyla hizmet vermektedirler ![]() Tüberkülozun tedavisi mümkün müdür? Evet ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğru tüberküloz tedavisi nasıl olmalıdır? Öncelikte hastadan mikrop üretilerek teşhis kesinleştirilmeli ve mikrobun hangi ilaçlara duyarlı hangilerine dirençli olduğunu gösteren ilaç direnç testleri mümkünse yapılmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlara dikkat edilmezse ne olur? Yukarıda tanımlanan prensiplerden birisine bile dikkat edilmezse zamanla tüberküloz mikrobu tedaviye direnç kazanır ve bir müddet sonra artık tedavi edilebilir hastalık tedavi edilemez hastalık haline gelir ![]() ![]() Yanlış veya eksik tedaviler sonuç vermez mi? Maalesef verir ![]() ![]() ![]() ![]() İlaç direnci oluşmuş hastalarda ne yapılabilir? Bu tür hastaların tedavisi güçleşmiş ve tedavinin başarılı olma olasılığı çok azalmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tüberküloz ilaçları nasıl kullanılır? Streptomisin hariç diğer tüberküloz ilaçları ağızdan hap yada şuruplar şeklinde her gün bir defada topluca alınabilir ![]() ![]() ![]() Haftada iki gün ilaç alınarak tedavi mümkün mü? Teoride evet fakat ülkemiz koşullarında hayır ![]() ![]() ![]() ![]() Tüberküloz ilaçlarının ne tür yan etkileri vardır? En önemli yan etki karaciğer üzerinedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlaçlara bağlı istenmeyen etkiler ortaya çıktığında ne yapılmalıdır? Bu durumda hasta kendi başına tedavisini kesmemeli, önemsiz görüp hiçbir şey yokmuş gibi de davranmamalı derhal hekimine ulaşıp sorununu aktarmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Tedavi sırasında kontrol gerekli midir? Mutlaka ![]() ![]() Tüberküloz hastasının verem savaş dispanserinde takip ve tedavisi şart mıdır? Tüberkülozu konunun uzmanı bir hekim dışarıda da tedavi edebilir ![]() ![]() ![]() Tüberkülozdan nasıl korunabiliriz? Öncelikle hasta kişilerin teşhis edilip tedavi edilmesi gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aşı kimlere yapılmalıdır? Doğumu takiben ikinci ay sonunda ve ilk okula başlayan her çocuğa BCG aşısı denen tüberküloz aşısı yapılmalıdır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
_---Gögüs Hastalıkları---_ |
![]() |
![]() |
#27 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() _---Gögüs Hastalıkları---_Koruyucu ilaç tedavisi kimlere uygulanmalıdır? Balgamında mikrop saçan tüberküloz hastasıyla yakın teması olan her kişi koruyucu ilaç tedavisi açısından uzman hekim tarafından değerlendirilmelidir ![]() ![]() Koruyucu ilaç tedavisi nasıl uygulanır? Bu durumda kişi hasta değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Okulda çocuğumun koluna tüberküloz testi yapmışlar pozitif çıkmış, tedavi gerekiyor mu? PPD veya tüberkülin deri testi dediğimiz uygulama tüberküloz mikrobuyla karşılaşıp karşılaşmama durumunu ortaya koymak için yapılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|