![]() |
Türk Hükümdarları (A-Z) |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Hükümdarları (A-Z)Gazi Giray Han I Kırım hanı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gazi Giray Han II Kırım hanlarından ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırım hânı olarak ülkesine dönen Gâzi Giray, kardeşi Fetih Giray’ı Kalgaylık ve diğer kardeşi Adil Giray’ın oğlu Baht Giray’ı Nûreddînlik makâmına getirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Eğri muhârebesinde büyük hizmeti görülen Fetih Giray, Veziriâzam Cağalazâde Sinan Paşanın tavsiyesiyle Kırım hanlığına tâyin edildi ![]() ![]() ![]() ![]() Gâzi Giray, bu ikinci hanlığında birincide olduğu gibi devlete bağlılığı ve tebaası üzerindeki sevgi ve otoritesi ile memleketi iyi idâre etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1608 Martında tâundan vefât eden Gâzi Giray, Bahçesaray’da babasının yanına defnedildi ![]() ![]() Biz mücâhid kulunuz terk ederiz cân ü seri Pâdişâhım ne diyem, sonra duyarsın haberi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Azmeder oldu gazâyı, sefere Sultânım Kıl ana hayr-ı duâ, ol da kulundur iş eri Gazneli Mahmud Gazneliler Devletinin en büyük hükümdârı, Hindistan Fâtihi ve büyük Türk ve İslâm kahramanı ![]() ![]() ![]() ![]() Daha gençlik yıllarında devlet idâresinde görev almaya başladı ve babasının yanında katıldığı savaşlarda cesâret ve zekâsıyla kendini gösterdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Mahmûd, sırasıyla Horasan ile bugünkü Afganistan ve Belûcistan denilen ülkeleri tamâmen hükmü altına aldı ![]() ![]() ![]() ![]() Gazneli Mahmûd, böylece ülkesinin kuzey cephesini emniyete aldıktan sonra, tahta çıkarken yaptığı yemine ve verdiği söze sâdık kalarak, Hint seferlerine başlamaya karar verdi ![]() ![]() Birinci seferine Eylül 1000 târihinde çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Mahmûd, dördüncü seferini Multan üzerine yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Mahmûd, Ekim 1009 târihinde büyük bir ticâret merkezi olan Narayyanpur’u zaptetti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Mahmûd, onuncu seferini, Hintlilerce mukaddes bilinen pek çok tapınak ve putun bulunduğu Thanesar şehrine yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hint dünyâsı, Sultan Mahmûd’dan o derece yılmıştı ki, herhangi bir yere sefere çıksa şöhreti ondan önce varıyor ve şehirler korkudan teslim oluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1020 yılında Kalincar, 1021’de Keşmir ve 1022’de tekrar Kalincar racaları üzerine seferler düzenleyen Sultan, bunları itâat altına aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yemînüddevle Mahmûd Gaznevî, cihangirâne fetihleri yanında, âlim bir zât olup, ilme ve sanata büyük önem verirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Mahmûd, ömrünün kırk beş senesini savaş meydanlarında dâimâ hareket hâlinde geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devletin menfaatlerinin gerektirdiği her çâreye başvuran bir hükümdârdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gazneli Mahmûd, kalabalık orduları sevk ve idârede muktedir, üstün bir kumandanlık kâbiliyetine sâhipti ![]() ![]() ![]() Gazneli Mahmûd, gerek iyi idâresi, gerekse hak severliği ve adâletiyle yüzyıllarca sevilmiş örnek devlet adamlarından biridir ![]() Gıyaseddin Birinci Keyhüsrev Türkiye Selçuklularından Sultan İkinci Kılıç Arslan’ın oğullarının en küçüğüdür ![]() ![]() ![]() Keyhüsrev, bölgede kendi adına para bastırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İçte rahatlayan Keyhüsrev, Bizans üzerine sefer düzenleyerek Menderes Vâdisine kadar bölgeyi ele geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Birinci Gıyâseddîn Keyhüsrev, âdil, âlim bir sultandı ![]() ![]() ![]() Gıyâseddîn Keyhüsrev II Türkiye Selçukluları sultanı ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci Gıyâseddîn Keyhüsrev’in ilk yılları, saltanat kavgalarıyla geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu’da Babaî isyânından hemen sonra Moğol istilâsı başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Hükümdarları (A-Z) |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Hükümdarları (A-Z)Fatih Sultan Mehmed Osmanlı pâdişâhlarının yedincisi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerek Avrupa devletlerinin hasımca davranışları, gerek Anadolu’daki Türk beyliklerinin nizâmı bozucu hareketleri, devleti çok sarsmıştı ![]() ![]() 1451 târihinde babası İkinci Murad’ın vefâtı üzerine İkinci Mehmed, ikinci defâ Osmanlı tahtına oturduğunda 19 yaşındaydı ![]() ![]() ![]() ![]() Rumeli Hisarının inşâ plânının bizzât Pâdişâh tarafından çizildiği rivâyeti kuvvetlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şehzâdeliğinden beri bir an önce İstanbul’u fethetmek, hazret-i Peygamberin müjdesine mazhar olabilmek ideali ile tutuşan Sultan Mehmed, bu büyük meselenin halline çalışıyordu ![]() ![]() Haliç üzerinde; Kasımpaşa tarafından başlamak üzere boş fıçılar üzerine kalaslar bağlatarak beş buçuk metre eninde bir köprüyü Kasımpaşa-Ayvansaray arasına inşâ ettirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih, bu yüksek vasıfları ve üstün kuvvetiyle İstanbul fethine hazırlanırken,ona karşı dış düşmanları ve içerde şehzâdeleri kışkırtan Bizans, târihî fesat siyâsetinin son gayreti olarak bu sefer de şehzâde Orhan’ı Fâtih aleyhine kullanma teşebbüsüyle genç Pâdişâh’a İstanbul seferinin meşruluğunu ve zarûretini bir kere daha göstermiş oluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynakların belirttiğine göre, Pâdişah, hep İstanbul’un fethini düşünüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet İkinci Mehmed, 23 Mart'ta ordusuyla Edirne’den hareket etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerek Ortodokslara, gerek Cenevizlilere tanıdığı bu serbestlik, Avrupalıların husumetini azalttı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul’un fethi ile Osmanlı Cihan Devletinin temelleri atılmış oluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Karaman ve İstanbul seferinden sonra, 1453’te Cenevizlilerden Enez’i aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1458’de Mora’ya ilk seferini yaptı ![]() ![]() ![]() Sonra Güney Karadeniz meselesini ele aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih, 1462’de Yayçe’nin fethiyle netîcelenen birinci Bosna Seferine çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ardı kesilmeyen seferlerde Fâtih, bir taraftan büyük devlet fikrini gerçekleştirecek tedbirler almış, diğer taraftan da cihanşümûl hâkimiyet fikrini benimsemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu büyük savaşlarda, Osmanlıların karşısında yer alan büyük devletler; Akkoyunlular, Venedik, Macaristan, Almanya, Polonya, Kastilya, Aragon ve Napoli idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun süren bu büyük savaşlar 1463’te Fâtih tarafından başlatıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih’in akıncı kuvvetleri, Venedik varoşlarına Almanya içlerine kadar seferler düzenleyerek Avrupa’yı alt üst ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1481 senesi ilkbaharında Fâtih Sultan Mehmed, 300 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih’in ölümü, Türk milletini büyük mâteme gark etti ![]() ![]() ![]() Fâtih’in nâşı İstanbul’a nakledilerek, Muhyiddîn Şeyh Vefâ hazretleri tarafından kıldırılan cenâze namazından sonra İstanbul’da yaptırdığı Fâtih Câmiinin bahçesine defnedildi ![]() ![]() Fatih Sultan Mehmed Han, orta boylu, kırmızı beyaz yüzlü, dolgun vücutlu, sakalları altın telleri gibi kalın, yanakları dolgun, kolları kuvvetli, burnunun ucu hafif kıvrık, saçı siyah ve sık olup, kuvvetli bir fizîkî yapıya sâhipti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk târihi, sayılamayacak kadar çok kahraman ve cihângirlerle doludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih Sultan Mehmed, soğuk kanlı ve cesurdu ![]() ![]() ![]() Ne istediğini, ne yapacağını, ne yapabileceğini bilen ve bu büyük işleri başarabilmek için gerekli tedbirleri, yorulmak bilmeyen bir azim, sabır ve sükûnetle hazırlayan bir insandı ![]() Çok merhametli ve müsâmahalıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih, gayrimüslim tebaasının din ve mezheplerine aslâ dokunmadı, herkesi vicdânî inanışında serbest bıraktı ![]() ![]() ![]() ![]() Batılıların iddiâlarına göre şehre giren Türkler, mâbedleri yıkmışlar veya yakmışlar, hiçbir şey bırakmamışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Askerî ve siyâsi sâhada eşsiz bir dehâ idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çok başarılı bir diplomattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Câsuslar bulundurduğu gibi, Avrupalı devletlerin Osmanlılarla ilgili hareketleri müzâkere eden bütün meclislerinde geniş bir haber alma teşkilâtına da sâhipti ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih, ordu ve donanmasını iyi bir şekilde tekâmül ettirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih Sultan Mehmed, ilme, sanata ve ilim adamlarına çok kıymet verirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aklî ve naklî ilimlerde söz sâhibi olan âlimleri İstanbul’a topladı ve onların talebe yetiştirmesi için medreseler kurdu ![]() ![]() ![]() ![]() İyi bir komutan ve devlet reisi olan Fâtih, aynı zamanda iyi bir ilim adamı ve şâirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizümle saltanat lafın idermiş ol Karamanî Hudâ fursat virürise, kara yire karam anı beyti, Karamanoğlu’nun çıkardığı fitne ve fesatlar karşısında şahlanan celâlini gösterdiği gibi, aşağıdaki şiiri de ince duygular sâhibi hassas bir gönlün, Türk edebiyâtına nâdide bir armağanıdır: Sevdün ol dilberi söz eslemedün vay gönül Eyledün kendözüni âleme rüsvây gönül Sana cevr eylemede kılmaz o pervây gönül Cevre sabr eyliyemezsin n’ideyin hay gönül Gönül eyvây gönül vay gönül eyvây gönül Bilmedüm derd-i dilün ölmek imiş dermânı Öleyin derd ile tek görmeyeyin hicrânı Mihnet ü derd ü game olmağiçün erzânî Avnîyâ sencileyin mihnet ü gam-keş kanı Gönül eyvây gönül vay gönül eyvây gönül İstanbul’un fethinden sonra Fâtih, hocası Akşemseddîn’in elini öpüp, tahtı tâcı bırakıp derviş olmak istedi ![]() ![]() ![]() Fâtih Sultan Mehmed, kelâm ve matematik ilminde devrinin en büyük otoritelerinden biriydi ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih Sultan Mehmed, teşkilatçı ve îmârcı idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fâtih Sultan Mehmed, doğu Türkleri ile temâsa büyük önem verdi ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul’un îmârına çok önem veren Pâdişâh, saray, câmiler, medreseler ile hamamlardan başka şehrin çeşitli yerlerinde 4000 dükkan yaptırarak vakfetti ![]() ![]() ![]() ![]() Edirne’de Tunca Nehri kenarında 1451 senesinde büyük bir saray inşâ edildi ![]() ![]() ![]() Batılı gözüyle Fâtih: Büyük devlet ve ilim adamı olan Fâtih, en büyük düşmanlarının gözlerini kamaştıran bir pâdişahtır ![]() ![]() “Sultan Mehmed, çok az gülerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer bir İtalyan târihçi Langusto, İstanbul’un fethinden sonra şöyle yazmıştır: “Sultan Mehmed, ince yüzlü, ortadan fazla uzun boylu, silâhlar kuşanmış, asil tavırlı, çok az gülen, devamlı öğrenmek ihtirâsı ile yanan, cömert ve iyi kalpli, gâyelerine ulaşmakta inatçı bir hükümdârdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alman müsteşrik Franz Babinger, "Mehmed-II der Eroberer und seine Zeit Weltenstürmer einer Zeitenwende" adlı eserinde şöyle yazmaktadır: “Türk dünyâsı için Fâtih, günümüze kadar, bütün imparatorların en büyüğü olup, beşer târihinde başka her hangi bir şahsın kendisiyle mukâyese edilmesi zordur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Adâletten kıl kadar ayrılmayan, kendisine takdim edilen iki mısrâlık basit şiir için sâhibine bol ihsânda bulunan ve bir çiçek yetiştirene 500 altın bahşiş veren Fâtih, her bakımdan devrinin üstüne çıkmış bir hükümdâr ve insan-ı kâmildir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Hükümdarları (A-Z) |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Hükümdarları (A-Z)Ebülgazi Bahadır Han Harezm Özbek hanlarından bir hükümdar ve târihçi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şah Abbas’a sığınan Arab Muhammed Hanın büyük oğlu İsfendiyar Han, babasının yerine Harezm Hanlığına geçince, 1623’te Urgenç’i has olarak Ebü’l-Gâzi’ye verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebü’l-Gâzi, İsfahan’dan kaçarak, önce Ersari Türkmenleri, sonra Balhan’daki Teke Türkmenlerinin yanına gitti ![]() ![]() ![]() ![]() Ebü’l-Gâzi’nin, 16 yaşında devlet idâresi işlerine başlayıncaya kadar Urgenç’te geçirdiği gençliğinde ve İran’daki hayatında ciddî sûrette ilim tahsil ettiği, güzel Arapça ve Farsça bildiği, bu dillerden yaptığı tercümelerden anlaşılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şecere-i Türk ise, 15 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ekber Şah (Ebü’l-Feth Celâleddîn) Bâbürlü Türk İmparatorluğunun üçüncü hükümdârı ![]() ![]() ![]() Daha küçük yaşından îtibâren babasının yanında önemli hizmetler gören Ekber’in ilk başarısı 1555’te Serhend’e saldıran İskender Şahı mağlup etmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ekber, 14 yaşında devletin başına geçtiği zaman, babasından kendisine miras kalan ülke, Bayram Hanın küçük ordusunun hâkim olduğu Pencap’ın bir kısmı ile Ganj ötesindeki Katehr eyâletinden ibâretti ![]() ![]() Saltanatının ilk yedi senesinde harplerle meşgul olan Ekber, ilk iş olarak Delhi ile Agra etrâfındaki memleketlerde hâkimiyetini tesis etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ekber’in askerî ve siyâsî faaliyetleri yanında özelliklerinden biri de teşkilâtçı oluşudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ekber’in en zararlı icrââtlarından birisi, “Dîn-i İlâhî” adıyla yeni, bozuk bir din kurmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ekim 1603’te şiddetli bir dizanteri hastalığına yakalanan Ekber, 25-26 Ekim 1603 gecesi öldü ![]() ![]() ![]() ![]() Ertuğrul Gazi Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gâzinin babası ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Babalarının vefâtından sonra, Ertuğrul Gâzi kabîleye reis seçildi ![]() ![]() ![]() Sivas yakınlarında konakladıkları sırada Selçuklu ordusu ile büyük bir Moğol birliğinin savaşına şâhid oldular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ertuğrul Gâzi, Selçuklu Sultânı Alâeddîn’in vefâtına kadar altı sene etrâfın fethi ve İslâmiyetin yayılması için bütün gayreti ile çalıştı ![]() ![]() ![]() Ertuğrul Gâzi, çevresinde bulunan beyliklerden devletlerin durumlarını ve siyâsî şartlarını gâyet iyi değerlendirirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Ertuğrul Gâzinin ölümünden sonra, küçük oğlu Osmân Gâzi, kavim ve kabîlesinin reisi oldu ![]() ![]() ![]() Evrengzib (Birinci Âlemgîr Şah) Bâbürlü hükümdarı, Şah Cihan’ın Mümtaz Mahal’den doğan üçüncü oğlu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âlemgîr Şah, tahta geçtikten kısa bir müddet sonra memlekette sulh ve sükûnu sağladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Agra başta olmak üzere ülkenin her yerinde imâret vazîfesini gören bulgurhâneler açtırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âlemgîr Şah, memleketin ileri gelen ulemâsından meydana getirdiği kalabalık bir heyete her türlü imkânları verip büyük bir kütüphâne kurarak Fetâvâ-yı Âlemgiriyye ve Fetâvâ-yı Hindiyye adları verilen kânun kitabını ve devletin anayasasını, Hanefî mezhebi hükümlerine göre hazırlattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âlemgîr’in ilk fetihleri Hind-Pakistan Yarımadasının doğu ucunda cereyân etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün Bangladeş olarak bilinen bölgenin dünyâya açılması ve iskânı da büyük ölçüde Âlemgîr Şah tarafından gerçekleştirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sırada Batıda Peşâver civârında oturan Afgan kabilesi Yusufzâîlerin lideri Baku başkaldırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bâbürlüler Devletini yönetmeye başladığı ilk günden îtibâren, Allahü teâlânın rızâsı için çalışmayı elden bırakmayan Âlemgîr Şah, vefât edeceği zaman bile, Marata denilen isyânkâr Hindûlarla savaşıyordu ![]() ![]() ![]() Târihlerde Âlemgîr Şahın en müşahhas özelliklerinin, eksiksiz bir cesâret ile gâyesine erişmekte gösterdiği azim ve sebat olduğu yazılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devletinin bütün ihtişamına karşılık Âlemgîr’in sâde bir hayâtı vardı ![]() ![]() ![]() ![]() Okumayı çok severdi, bu sevgisini vefâtına kadar devâm ettirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tasavvufta Muhammed Mâsum-i Fârûkî gibi bir zâta talebe ve halîfe olmakla şereflenen bu büyük hükümdâr, İslâm hukûkuna büyük hizmet etmiş, hadis ilminde pek kıymetli bir eser kaleme almış, aynı eseri şerh ettikten sonra yine kendisi Farsça'ya çevirmişti ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Hükümdarları (A-Z) |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Hükümdarları (A-Z)Celaleddin Harezmşah Harezmşahlar Devletinin son hükümdârı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Muhammed, annesi Terken Hâtun’un arzûsu ile küçük oğlu Uzlag’ı veliaht tâyin etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1224’te Harezm’e dönüp, Moğollarla yeniden mücâdeleye karar veren Celâleddîn, Kirman’a geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan, bu şekilde ülke içindeki karışıklıklarla meşgulken Moğol kuvvetlerinden bir kıt’anın Damgan civârına geldiğini öğrenip hızla üzerlerine gitti ve onları mağlup etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Celâleddîn, Âzerbaycan’a dönüp memleketin bozulmuş durumunu yeniden düzeltmekle meşgulken, 1229’da Gürcüler yeniden isyân ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk hükümdârları arasındaki savaşı dikkatle tâkip eden Moğollar ise, kendilerine en büyük engel olarak Celâleddîn’i görüyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Celâleddîn’in mâiyeti ile Elcezire’ye doğru ilerlediğini öğrenen Moğollar, onu tâkip ederek yollarına devâm ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk İslâm târihinin en bahadır ve şecâat sâhibi şahsiyetlerinden olan Celâleddîn Harezmşâh, birçok harpleri hayâtı pahasına kazandığı hâlde, idâre ve siyâset bakımından zayıf olduğu için bunlardan istifâde edememiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Cihangir Şah Bâbür İmparatorluğunun dördüncü hükümdârı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cihangir Şahın saltanatının son yılları, huzursuzluk içerisinde geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âdil bir hükümdâr olan Cihangir, âlimleri sever, onlara izzet ve ikrâmda bulunurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cihangir Şah, bayındırlık işlerine de önem vermiştir ![]() ![]() ![]() Kendisinden sonra oğlu Şihâbuddîn Muhammed, “Şah Cihân” unvânı ile tahta geçmiştir ![]() Cihanşah (Mirza Muzafferüddin) Karakoyunlu Devletinin üçüncü hükümdârı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bağlı olduğu Şahruh’un 1447’de vefâtı üzerine “Sultan” ve “Hakan” unvanlarını aldı ![]() ![]() ![]() 1457’de Horasan’a büyük bir sefer düzenledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Horasan’ın dışında, hemen hemen bütün İran, Arran, Irak ve Batı Anadolu’daki uç bölgelerinin hâkimi olan Cihanşah, son seferini Uzun Hasan üzerine yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devrin târihçilerinden Abdürrezzak Semerkandî, Cihanşah’ın âdil, kudretli ve becerikli bir sultan olduğunu kaydetmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çaka Bey İzmir fâtihi ve Anadolu Selçuklu Devletinin müstakil beyi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çaka Bey 1081 yılında elindeki kuvvetlerle İzmir’i kuşattı ve Bizanslılardan aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çaka Bey, 1091’de yine denize açılarak Sisam ve Rodos adalarını ele geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() 1095 senesinde Çaka Bey, Çanakkale ve Trakya’nın zaptı ve sonra da İstanbul’u fethederek Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) müjdesine nâil olabilmek için, donanmasının başında harekete geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizans kaynaklarında Çaka Beyin Kılıç Arslan tarafından öldürüldüğü yazılı ise de, sonraki olaylarda isminin geçmesi bu görüşün doğru olmadığını ortaya koymaktadır ![]() Çaka Bey'in ölümü İslâm mücâhidlerini büyük bir üzüntüye boğdu ![]() ![]() ![]() ![]() Çelebi Mehmed Osmanlı Devletinin beşinci pâdişâhı ![]() ![]() ![]() Çelebi Mehmed, küçüklüğünden itibâren devrin en yüksek âlimlerinden ders aldı ![]() ![]() ![]() Babası ile Timur Han arasında 1403’te yapılan Ankara Muhârebesinde Osmanlı ordusunun ihtiyât kuvvetleri kumandanlığında bulunan Çelebi Mehmed, muhârebenin kaybedilmesi üzerine Amasya’ya çekilmek istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sırada Batı Anadolu’da bulunan Timur Han, Çelebi Mehmed’in faaliyetlerini öğrenip, ona teminât vâdeden mektubu ile yanına dâvet etti ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sırada Yıldırım Bâyezîd’in diğer oğullarından Şehzâde Süleymân Çelebi Edirne’de, Îsâ Çelebi Balıkesir ve Bursa’da, Mûsâ Çelebi ise Kütahya’da sultanlığını ilan etmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir müddet sonra Îsâ Çelebi, Aydınoğlu Cüneyd Beyin yanına gitti ve onun aracılığıyla Saruhan ve Menteşe Beyleriyle anlaşarak tâlihini bir kere daha denemek istedi, ancak mağlup oldu ve bu defâ Karamanoğluna iltihâk etti ![]() ![]() Îsâ Çelebi’nin öldürülmesinden sonra Çelebi Mehmed, Anadolu’da yalnız kaldı ![]() ![]() Emir Süleymân, Çelebi Mehmed’in elinden birçok yerleri aldığı gibi, Aydınoğlu Cüneyd Bey ile Menteşeoğlu İlyas Beye hâkimiyetini kabul ettirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çelebi Mehmed, Üsküdar’a gelerek İmparatorla görüştü ![]() ![]() ![]() Mûsâ Çelebi’nin ümerâsına karşı sert davranması, bir müddet sonra onları Çelebi Mehmed’le anlaşmaya mecbur etti ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra Orhan Çelebi’yi de yakalatan Çelebi Mehmed, Edirne’de bütün devletin hükümdarı olduğunu ilân etti ![]() Çelebi Mehmed, Rumeli’de bulunduğu sırada Karamanoğlu Mehmed Bey, Bursa’yı bir ay kadar muhâsara etmiş, Mûsâ Çelebi’nin cenâzesinin geldiğini duyunca, şehri ateşe vererek memleketine dönmüştü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu şekilde işlerini yoluna koyan Çelebi Mehmed, aynı yıl Bursa’ya gelerek Germiyan ve Candar beyliklerinden takviye alıp Karaman Seferine çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çelebi Mehmed, Anadolu’da Türk birliğini sağlama çalışmaları sürdürürken, Hıristiyanlarla da dost geçinme politikası güdüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlılar, Erdel’e de birkaç defâ akın düzenlediler ![]() ![]() ![]() Bundan sonra Çelebi Mehmed, Anadolu’da kuvvetlenmiş bulunan İsfendiyar Beyle mücâdeleye başlamış ve Sinop’u muhâsara etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çelebi Mehmed devrinin en önemli iç hâdisesi, Şehy Mahmud Bedreddin’in isyânıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şeyh Bedreddîn isyânı, bu şekilde bastırıldıktan sonra Çelebi Mehmed, yeni bir isyan tehlikesi ile karşı karşıya kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu vakayı müteâkip Çelebi Mehmed, İstanbul’u resmen ziyâret ederek İmparator tarafından karşılanmış ve Üsküdar’da İmparatora vedâ edip, İzmit üzerinden Bursa’ya gelmiş, bir müddet sonra da Gelibolu yoluyla Edirne’ye dönmüştür ![]() Pâdişâh Edirne’deyken, çıkmış olduğu avda rahatsızlandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devletinin ikinci kurucusu kabul edilen Çelebi Mehmed, ne kardeşi Mûsâ Çelebi gibi sert, ne de diğer kardeşi Emir Süleymân gibi yumuşak ve kayıtsızdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çelebi Mehmed, kısa ömrünü savaş alanlarında geçirmiş olmasına rağmen, memleketin îmârına da önem vermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çelebi Mehmed’in en önemli hizmetlerinden birisi de Mekke ve Medîne halkına her sene Surre Alayı göndererek mâlî yardımda bulunma âdetini başlatmasıdır ![]() Sultan Mehmed’in en büyüğü Murad olmak üzere, Mustafa, Kâsım, Ahmed, Yûsuf ve Mahmûd adında altı oğlu ile yedi kızı vardı ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Hükümdarları (A-Z) |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Hükümdarları (A-Z)Balamber Adı bilinen ilk Batı Hun Türk hükümdarı (IV ![]() ![]() Doğu ve Batı Gotları ortadan kaldırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Belek Bey Haçlılara karşı büyük zaferler kazanan Artuklu emiri ![]() ![]() ![]() ![]() Sökmen Bey, Haçlılara karşı gösterdiği kahramanlıklardan dolayı Selçuklu Sultanı Tutuş tarafından kendilerine verilen Surve şehrini yeğeni Belek’e verdi ![]() ![]() ![]() Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar’ın 1110 senesinde bütün Türk emirlerini Mevdud’un komutasında haçlılara karşı sefere memur etmesi üzerine, Belek Bey de muharebeye katıldı ![]() ![]() ![]() ![]() Belek Bey, yine amcası İlgazi ile 1119 senesinde Antakya üzerine yürüdü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sırada Harput Kalesinin tamirinde çalışan Gerger Ermenileri, isyan ederek kaledeki esir Haçlı kralı ile kontları kurtardılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Menbic Emiri Hasan bin Gümüştekin’in bazı hareketlerinden şüphelendi ve bu şehri ondan almaya karar verip, amcasının oğlu Timurtaş’ı bu işe memur etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu zaferden sonra Belek Bey, Menbic’in muhasarasını şiddetlendirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Belek Bey, ömrünü Haçlılara karşı savaşmakla geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Berkyaruk Büyük Selçuklu İmparatorluğunun beşinci sultanı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Berkyaruk, bundan sonra Anadolu ve Suriye’yi işgale başlayan haçlılar üzerine kuvvetler sevk etti ![]() ![]() Bu arada Berkyaruk’un karşısına Gence Melik’i ve kardeşi Mehmed Tapar, saltanat iddiasıyla çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Selçuklu İmparatorluğu, iki devlete ayrılmak suretiyle Türkiye ile birlikte üç Selçuk sultanı meydana çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilge Kağan Göktürkleri, elli yıllık Çin esaretinden kurtararak, ikinci defa Göktürk Hakanlığını kuran, İlteriş (İl’i, devleti toplayıp tanzim eden) unvanı ile anılan Kutluk Kağanın büyük oğlu ![]() ![]() ![]() ![]() Amcası Kapağan Kağan tarafından 14 yaşında “şad” tayin edilerek devlet hizmetine girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilge Kağan, Çinlilerle iyi münasebet kurmak istiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu hadiselerden sonra Çin, iyi geçinme noktasına geldi ![]() ![]() Bilge Kağan, 725 yılında kayınbabası Tonyukuk’u 731 yılında da 47 yaşında olan kardeşi Kültigin’i kaybetti ![]() ![]() ![]() ![]() Bu iki büyük millet ve devlet emektarının hatırasına, Bilge Kağan zamanında bengü taşlar (kalıcı eserler) dikilmiş, hizmetleri ve düşünceleri kendi ağızlarından verilmiştir ![]() 734 yılının yazında K’i-tan ve Tatabılara karşı Töngez Dağında kazanılan savaş, Bilge Kağanın en son zaferi oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitabelerde görüleceği üzere, Bilge Kağan, milletine bağlı, dindar bir hükümdardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bumin Kağan Göktürk Devletinin kurucusu ve ilk hükümdarı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bumin Kağan, hükümdarlığını ilan ettikten sonra, küçük kardeşi İstemi’ye, Yabgu unvanıyla ülkenin batı kanadının idâresini verdi ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Hükümdarları (A-Z) |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Hükümdarları (A-Z)Babür Şah Hindistan’daki en büyük Müslüman Türk Devleti olan Gürgâniyye Devletinin kurucusu ![]() ![]() ![]() 14 Şubat 1483’te Fergana’da doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Babür Şah, 1519’da Hayber’i geçerek, Hindistan’a girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu başarıdan sonra Delhi, Agra ve Hanpur’u alan Babür Şah, Agra’yı başşehir yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Babür Şah, 25 Aralık 1530’da Agra’da öldü ve vasiyeti üzerine pek sevdiği Kabil’e götürülüp, orada gömüldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bahadır Şah I Babürlü hükümdarı ![]() ![]() 1643 yılında Hindistan’ın Dekken bölgesindeki Burhanpur şehrinde doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece saltanata tek başına sahip olan Bahadır Şah, Racput ve Sihlerin ayaklanmalarına müdahale ederek, üzerlerine yürüdü ![]() ![]() ![]() ![]() Bahadır Şah II Hindistan’da Babürlü Türk Devletinin son hükümdarı ![]() ![]() ![]() ![]() 1837 yılında babasının ölümü üzerine, 62 yaşında tahta çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bir süre sonra askerin iaşe masraflarının karşılanmaması yüzünden sipahiler komutanlarını dinlemeyerek yağmaya başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci Bahadır Şah, âlim, hattat ve aynı zamanda iyi bir şair olup, Zafer mahlası ile şiirler yazardı ![]() Bayezid Han II Sekizinci Osmanlı padişahı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Bayezid, kardeşi Cem Sultanın muhalefeti ile karşılaştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boğdan Voyvodasının yıllık vergisini ödememesi ve aleyhte faaliyetleri üzerine 1484 yılında bu ülkeye karşı sefere çıkan Bayezid, 15 Temmuz'da Kili ve 11 Ağustos’ta Akkerman Kalesini fethetti ![]() Bu sırada Osmanlıların, daha önce Cem’e sahip çıkarak Bayezid’e karşı kışkırttığı gerekçesiyle aralarının açık olduğu Memlûklularla Dulkadır Beyliği üzerindeki hakimiyet meselesi yüzünden 1485’te başlayıp 1491’e kadar devam eden savaşlara girişildi ![]() ![]() Sultan Bayezid, kardeşi Cem’in 1495’te Napoli’de vefat etmesinden sonra, Osmanlı Devletinin dış politikasına başka bir yön verdi ![]() ![]() ![]() ![]() Bayezid Han, batıda daha önemli fetihlere başlama noktasındayken, doğuda büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Bayezid’in son yılları, saltanatı ele geçirmek isteyen oğullarının mücadelesine sahne oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bayezid Han, daha sonra Dimetoka’daki saraya giderken, Abalar köyü mevkiinde hastalanarak 26 Mayıs 1512 günü vefat etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bayezid Han, vaktinin çoğunu mütalaa ile geçirir, okuduğu kitaplar hakkında düşüncesini yazardı ![]() ![]() ![]() ![]() Bayezid Hanın âlimliği, şairliği, hat sanatkarlığı, ilim ve şiir erbabına gösterdiği saygı ve sevgi, Fatih Sultan Mehmed’in oğluna yakışır derecedeydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Memleketin her tarafında imar faaliyetlerini devam ettirdi ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Hükümdarları (A-Z) |
![]() |
![]() |
#22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Hükümdarları (A-Z)Alâeddin Keykubad I Anadolu Selçuklu sultanı, Sultan Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğlu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Keykavus’un ölümü üzerine 1220 yılında tahta çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sırada Artuklulardan Diyarbekir hükümdarı olan Mes’ud’un Keykubad adına okunan hutbeyi kaldırması üzerine buraya Mubarezeddin Çavlı kumandasında bir ordu gönderdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Alaeddin, Trabzon-Rum İmparatorluğunun gücünü kırmak için Sinop’ta bir donanma kurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneyden gelen ticaret yollarını tehdit eden küçük Ermenistan krallığını cezalandırmak üzere Mübarezeddin Çavlı ve Mübarezeddin Ertokuş kumandasında bir ordu göndererek İçel’i devletin toprakları arasına kattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim, Gergoman Noyan komutasındaki Moğollar Sivas’a kadar gelerek, buraları yakıp yıktılar ![]() ![]() ![]() ![]() Moğol tehlikesini gören Alaeddin Keykubad, doğu sınırlarını sağlamlaştırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alaeddin Keykubad, büyük bir siyasetçi ve asker olduğu kadar da ilim adamıydı ![]() ![]() ![]() ![]() Alp Tigin Gazneli Devletinin kurucusu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alparslan Selçuklu Devleti hükümdarı, Türk milletinin en büyük kahramanlarından ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alparslan 27 Nisan 1064’te büyük bir törenle tahta çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() 1064 yılının sonuna doğru Alparslan, Bizans İmparatorluğu’nun üzerine yürüdü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1070 yılında Alparslan, Horasan ve Irak ordularının başında Azerbaycan’a girdi, sınırdaki kaleleri fethetti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alparslan’ın Mısır Seferine çıktığını öğrenen Bizans İmparatoru Diogenes son bir hamle yapmayı düşündü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 26 Ağustos Cuma günü askerlerini toplayan Alparslan, atından inerek secdeye vardı ve; “Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor; azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sözler orduyu coşturdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Alparslan savaştan sonra huzuruna getirilen imparatoru, hiç ümid etmediği şekilde affetti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Alparslan, Malazgirt zaferinden sonra 1072 senesinde çok sayıda atlı ile Maveraünnehir’e doğru sefere çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Alparslan, saltanatı müddetince İslam dinine hizmet etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alparslan, büyük tarihi zaferlerinin yanısıra, medreseler kurmak, ilim adamlarına ve talebeye vakıf geliri ile maaşlar tahsis etmek, imar ve sulama tesisleri vücuda getirmek suretiyle de hizmetler yaptı ![]() ![]() ![]() ATTİLÂ Büyük Türk-Hun İmparatoru'dur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Attilâ önce Doğu Roma'yı hedef aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Roma'ya girmesinin gün meselesi halini aldığı bir sırada Papa III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Attilâ yalnız büyük bir istilâcı ve yaman bir komutan değil, mükemmel bir hükümdardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cenazesi, ölümünün ertesi günü yapılan çok büyük bir törenle kaldırıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne yazık ki bugün mezarının yeri dahi bilinmez ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türk Hükümdarları (A-Z) |
![]() |
![]() |
#23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türk Hükümdarları (A-Z)Abdülaziz Han Osmanlı padişahlarının otuz ikincisi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülaziz Han, zeki, anlayışlı ve dünya siyasetine vakıf olduğu için saltanatının ikinci yılında (1863) Mısır’ı ziyaret etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1867 yılında Paris’te açılan büyük bir sergiyi görmek için imparator Napolyon’un davetini kabul ederek Fransa’ya gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Balkanlarda Rusya ve diğer devletlerin desteklemesi ile çıkan isyanlar, devrinin en mühim hadiselerindendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mahmud Nedim Paşa'nın sadareti, hem dışta hem de içte devletin itibarının sarsılmasına sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülaziz Han, Balkanlardaki tehlikeli gelişmeyi önlemeye çalışırken daha önce görevlerinden azledilmiş bulunan Hüseyin Avni, Midhat, Mütercim Rüşdi paşalar ile Hasan Hayrullah Efendi ihtilal hazırlığı yapıyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hüseyin Avni, Midhat, Mütercim Rüşdi ve Süleyman paşalar, padişahın tahttan düşürülmesi için geniş bir propagandaya giriştiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4 Haziran 1876’da Avni Paşa, çoktan planlamış olduğu cinayeti saraydan elde ettiği adamlarına yaptırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülaziz Han, on beş senelik saltanat zamanını Dolmabahçe Sarayında geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülaziz Han, Çırağan ve Beylerbeyi sarayları ile muhtelif yerlerdeki kasırları yaptırdı ![]() Abdülhamid Han I Osmanlı padişahlarının yirmi yedincisi ve İslam halifelerinin doksan ikincisi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynarca Antlaşmasının ağırlığını arttıran en önemli maddesi, Rusların Türk topraklarındaki Ortodokslar üzerinde bir çeşit himaye hakkı iddiasında bulunabilecek tarzda hazırlanmış olanıdır ![]() ![]() Saltanatının başında böyle kahredici bir durumu kabul ile barışı sağlayabilen Birinci Abdülhamid, savaş zamanında devletin çeşitli bölgelerinde çıkmış isyanları bastırmak ve askeri sahada ıslahatta bulunmak durumundaydı ![]() ![]() Kapıkulu’nun bazı ocaklarının ıslahı için Fransa’dan mühendisler getirtilmiş, Mühendishane-i Berri-i Hümayun (Devlet Kara Mühendishanesi) kurulmuş, yüzüstü bırakılan metruk haldeki İbrahim Müteferrika matbaası tekrar açılmıştır ![]() ![]() Diğer taraftan Anadolu’da çeşitli karışıklıklar çıkmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla, Osmanlılarla Ruslar arasında tam bir sulh temin edilememiş, yalnız bir çeşit mütareke hasıl olmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şuursuz olarak Rus taraftarlığı yapan Şahin Giray aleyhinde Kırım’da isyan çıkınca, Ruslar buraya hemen asker gönderdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Serdar-ı Ekrem Sadrazam Koca Yusuf Paşa, önce Avusturya derdini halletmek istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sadrazam, Özi Kalesinin düştüğünü bildiren ve yapılan mezalimleri dile getiren telhisi okurken, padişah, kederinden felç olup çok geçmeden vefat etti (28 Mart 1789) ![]() Birinci Abdülhamid Han, devlet işleriyle yakından ilgilenir, her konuda düşüncelerini dikte ederek vezirlere bildirirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Birinci Abdülhamid Hanın, Beylerbeyi’nde bir cami ve mektep, Bahçekapı’da bir sebil, bir imaret, bir kütüphane ve bir türbe (Şimdi bunların yerinde Dördüncü Vakıf Han vardır ![]() ![]() Abdülhamid Han II Osmanlı padişahlarının otuz dördüncüsü ve İslam halifelerinin doksan dokuzuncusu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İngilizlerden para alarak düşmanın kuklası haline gelen Hüseyin Avni Paşa; Midhat, Mütercim Rüşdi, Mahmud Celaleddin ve Nuri paşalar, şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi ile anlaşarak 1876’da Sultan Abdülaziz’i tahttan indirdiler ve çok geçmeden de şehid ettiler ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Han tahta çıktığında, devlet en buhranlı günlerini yaşıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tersane Konferansı kararlarını reddetmenin, devletini Rusya ile karşı karşıya bırakacağını bilen Sultan Abdülhamid Han, bu teklifleri kabul etmiş görünerek ortalığı yatıştırmak istiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan Midhat Paşa sadrazamlıktan uzaklaştırılmış ancak Tersane Konferansı kararlarını mecliste reddettirmekle Osmanlı Devletini Rusya ile karşı karşıya getirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu vaziyet karşısında Sultan Abdülhamid Han, İngiltere’yi devreye sokarak savaşın sona erdirilmesini sağladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Han devleti için çok tehlikeli olan bu antlaşmayı kabul etmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Hanın tahta çıktığı iki yıl içinde gelişen feci olaylarda padişahın sorumluluğu yok denecek kadar azdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekten de Sultan Abdülhamid’in bu tedbirleri almasındaki isabeti çok geçmeden görüldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Han, amcası Sultan Abdülaziz’i şehid ettiren Midhat Paşa ve arkadaşlarının yargılanması için 27 Haziran 1881’de Yıldız Mahkemesini kurdurdu ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan devletin toparlanabilmesi için zamana ihtiyaç olduğuna inanan Abdülhamid Han, bilhassa savaşlardan kaçınma yoluna gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devletine hasta adam gözü ile bakıldığı ve paylaşma hesapları yapıldığı bir devrede başa geçen Sultan Abdülhamid Hanın, devletin idaresini bizzat eline aldığı 1878’den sonraki dış siyaseti dahiyane bir mahiyet arz etmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Hanın İslam dünyasındaki itibarı pek fazlaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Hanın fevkalade akıllı ve tedbirli siyaseti ile bütün İslam alemini kendisine bağladığını gören İngilizler, Osmanlı Devletinin iyiye gidişini durdurmak ve yıkmak için faaliyetlerini yoğunlaştırdılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolu'yu Ermenistan olarak görmek isteyen Fransız yazar Albert Vandal, bu Türk Hakanına "Le Sultan Rouge=Kızıl Sultan" diyerek iftiralar yağdırdı ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Hanın kabul etmediği ve sonuna kadar direttiği önemli konulardan birisi de Filistin meselesiydi ![]() ![]() ![]() Bu arada İngilizlerin Arabistan’da Cemaleddin Efgani ve meşhur casus Lawrens yolu ile hilafet meselesini kurcalamaya başlamaları üzerine, Sultan Abdülhamid de bölgeye büyük bir derviş kafilesi gönderdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meşrutiyete göre Sultan, sadece sadrazam ile şeyhülislamı seçebiliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İttihat ve Terakki Cemiyeti liderleri, yaptıkları acemi siyasetleri ile ortalığı birbirine karıştırmışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsyanın Rumeli’deki yankısı büyük oldu ![]() ![]() ![]() Mevcudu on beş bine varan Hareket Ordusu, 24 Nisan’da Topkapı ve Edirnekapı’dan şehre girerek yol üzerindeki askeri karakolları teslim aldı ve Harbiye Nezaretini işgal etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 27 Nisan 1909 günü Ayan ve Mebuslar meclisi toplandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet, hal’ kararını Padişah’a tebliğ için, Ayan ve Mebusanı temsilen bir heyet seçilmiş ve Yıldız Sarayına gönderilmişti ![]() Sultan Abdülhamid Han'a hal’ini tebliğ için Yıldız’a gönderilen heyetin teşekkül tarzı ise, Türk tarihinin en yüz kızartıcı hadiselerinden birisi oldu ![]() ![]() ![]() ![]() İttihatçılar, o gece (27 Nisan 1909) Sultan Abdülhamid Hanı İstanbul’dan çıkararak, kontrol altında tutabilecekleri Selanik’e naklettiler ![]() Bu sırada hiçbir şeyini almasına izin verilmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Han, Selanik’te üç yıldan fazla kaldı ![]() ![]() ![]() 1 Kasım 1912 günü Loreley vapuru ile İstanbul’a getirilen Hakan-ı sabık (eski padişah), ikametine tahsis olunan Beylerbeyi Sarayına yerleştirildi ![]() Sultan Abdülhamid Han, Beylerbeyi Sarayında beş buçuk yıl yaşadı ![]() ![]() İngilizler ile Fransızların Çanakkale Boğazını zorladıkları günlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülhamid Han, Harb-i Umuminin sonuna yaklaşıldığı 1918 yılının Şubat ayı başında hastalandı ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid’i tahttan indiren paşalar ise sonunda, memleketi düşman çizmeleri altında bırakarak kaçtılar ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid zamanında: Her vilayette mektepler, hastaneler, yollar, çeşmeler, yapıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne yazık ki, 1909’da tahttan indirilince, bütün bu ilerlemeler durdu ve memleket kana boyandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülkerim Satuk Buğra Han İlk Müslüman-Türk hükümdarı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülkerim Satuk Buğra Han, daha sonra yaptığı savaşlarda; Yağma, Çiğil, Oğuz kabilelerinin yerleşmiş bulunduğu Türkistan şehirlerini birer birer ele geçirdi ![]() ![]() ![]() Bundan sonra 31 yıl hüküm süren Satuk Buğra Han, güzel ve adil idaresi ile binlerce kimsenin Müslüman olmasına vesile oldu ![]() ![]() ![]() Abdülkerim Satuk Buğra Handan sonra, oğulları devrinde de ülkesine pek çok İslam alimi gelip, İslamiyeti doğru olarak anlattılar ve yayılmasına çalıştılar ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülmecid Han Osmanlı sultanlarının otuz birincisi ve İslam halifelerinin doksan altıncısı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülmecid Han, devleti bu zor durumdan kurtarmak için çareler aradı ![]() ![]() Tanzimat Fermanı’nın yayınlanmasından sonra Mısır’a karşı İngiltere’nin ön ayak olması ile, Mehmed Ali Paşayı tutan Fransa dışarıda bırakılarak Osmanlı, İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya devletleri Londra’da bir araya geldi ve 15 Temmuz 1840’da Londra Anlaşması imzalandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır meselesi halledildikten sonra, 13 Temmuz 1841’de Osmanlı, İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya ve Prusya devletleri Londra’da tekrar bir araya gelerek, Boğazlar antlaşmasını imzaladılar ![]() ![]() ![]() ![]() Mısır meselesinde yenilgiye uğrayan Fransa, Lübnan’daki Marunileri kışkırtarak, Dürzilerle çarpıştırdı ![]() ![]() ![]() Tahta çıkışının ilk senelerini iç ve dış olaylar ile uğraşmakla geçiren Sultan Abdülmecid, böylece devleti kısmen huzura kavuşturdu ![]() ![]() ![]() 1848’de Avusturya’da Macarlar, Rusya’da ise Lehler bağımsızlık için ayaklandılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak cephedeki zafer, içeride Osmanlı Devletine pek pahalıya mal oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülmecid Hanın genç yaşta tahta çıkışı ile saf ve temiz kalpli olması onun, saltanatının hemen başında büyük bir hata yapmasına sebep oldu ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan Abdülmecid Han devrinde başarılı işler de yapıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülmecid Hanın, kardeşi Abdülaziz’den sonra, oğullarından beşinci Murad Han, İkinci Abdülhamid Han, Beşinci Mehmed Reşad ve Altıncı Mehmed Vahideddin Han padişah olmuşlardır ![]() Ahmed Han I Osmanlı padişahlarının on dördüncüsü, İslam halifelerinin yetmiş dokuzuncusu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İran cephesine serdar tayin edilen Cağalazade Sinan Paşa ise, kış mevsiminin yaklaşması üzerine Kars’ta kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Ahmed Han, Avusturya Savaşının sona ermesi ve İran cephesinde olayların durgunluk devresine girmesinden sonra iç meselelerin halli için harekete geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sırada Safeviler Osmanlı hudut kalelerine saldırıda bulunuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan birinci Ahmed Han donanmanın güçlenmesine de önem verdi ![]() ![]() ![]() Sultan Ahmed Han 1617 senesinde rahatsızlanarak daha yirmi sekiz yaşındayken vefat etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed Han, akıllı, zeki, münevver, hamiyetli, azimkar bir padişahtı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Edebi kültürü çok yüksekti ![]() ![]() ![]() Şu satırlar onun dine bağlılığının ifadesidir: N’ola tacum gibi başumda götürsem daim Kademi resmini ol hazret-i Şah-ı resulün Gül-i gülzar-ı nübüvvet o kadem sahibidir Ahmeda durma yüzün sür kademine o gülün ![]() Ahmed Han II Osmanlı sultanlarının yirmi birincisi ve İslam halifelerinin seksen altıncısı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Slankamen mağlubiyetinden sonra ilerleyen Avusturya kuvvetleri Kasım ayında Varat Kalesini kuşattılar ![]() ![]() ![]() ![]() 1692 Haziranının sonlarına doğru sadrazam Hacı Ali Paşa Edirne’den hareketle Belgrad’a vardı ![]() ![]() ![]() ![]() 1693 yılı Mart ayı sonlarında Bozoklu Mustafa Paşa sadarete getirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Stratejik önemi pek büyük olan Narenta Kalesi 28 Haziran 1694’te Venedikliler tarafından işgal edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan Osmanlı Devleti dış gailelerle uğraşırken içte de bazı hadiseler vuku bulmaktaydı ![]() ![]() Bu sırada Sakız Adasının geri alınması için yola çıkan Hüseyin Paşa, ada açıklarında Venediklilerle çarpışırken Sakız’ın elden çıkmasının acısı ile üzüntüden hastalığı ağırlaşan Sultan Ahmed Han, 6 Şubat 1695 tarihinde fetih haberini alamadan, elli iki yaşında Edirne’de vefat etti ![]() ![]() Çok merhametli ve vatanperver olan Sultan İkinci Ahmed Han, hasta olduğu zamanlarda bile, devlet işlerinden asla el çekmezdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed Han III Osmanlı padişahlarının yirmi üçüncüsü, İslam halifelerinin seksen sekizincisi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biat merasiminden sonra, İstanbul’a gelen Sultan Üçüncü Ahmed, Edirne vakasında isyanı çıkaran elebaşıları büyük bir ustalıkla birbirine düşürerek ortadan kaldırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Baltacı Mehmed Paşa, Rus Çarını Prut üzerinde Palcı mevkiinde kıstırarak, etrafını çevirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan Ruslar Antlaşmanın şartlarına uymak istemediler ![]() ![]() ![]() ![]() Venediklilerin 1714’te Karadağlıları isyana teşvik etmesi üzerine Sultan Üçüncü Ahmed Han, Mora üzerine bir sefer açtı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pasarofça Antlaşmasından sonra Damat İbrahim Paşanın sadarete getirilmesi ile Osmanlı Devletinde 1730 yılına kadar süren yeni bir devir başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devletinde sulh ve huzur devam ederken, İran-Safevi Devleti son günlerini yaşıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1730 senesinde Nadir Şah İran hakimiyetini ele geçirerek, İran birliğini tekrar kurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yirmi yedi sene hükümdarlık yapan Sultan Ahmed Han, saltanattan çekildikten sonra, ilim ve ibadetle meşgul oldu ![]() ![]() ![]() Sultan Üçüncü Ahmed Han, ülkenin imarı için çok çalıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derin bir sanat zevkine sahip olup, şair ve hattattı ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|