![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Ahrûf-i Seb'a Yedi harf ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı Kerîm'in yedi harf üzere nazil olduğunu gösteren ve ufak tefek rivayet değişiklikleriyle bize ulaşan hadisi şeriflerin hepsi sahihtir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak, bu yedi harfin neyi ifade ettiği hususunda âlimler arasında bir türlü ittifak hasıl olmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahsen En güzel, en iyi, çok güzel manasına gelen Kur'anî bir tabir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ahsenü'l-hadis" söz ve kelâmın en güzeli demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahzâb Suresi Kur'an-Kerîm'in otuzüçüncü suresi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Surede ele alınan konular zaman itibariyle birbirini izleyen bir dönemde meydana geldiği için burada söz konusu edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu surede Bedir gazvesinden sonra ve Hudeybiye barışından önce Medine toplum yapısında meydana gelen bazı gelişmeler, islâm devletinin o günkü yapısı, bu zaman içinde müslümanların yaşadığı yüklü hâdiseler, gelişmekte olan islâm toplumu ve devletinin hüküm ve yasaları ele alınmıştır ![]() ![]() "Ey Peygamber! Allah'tan sakın, kâfirlere ve münâfıklara uyma, Allah alim'dir, Hakîm'dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah bir hüküm koyduğu zaman cahilî anlayıştan dolayı bu hükme karşı koymanın ne demek olduğu da şu ayetle açıklanıyor: "Allah ve Resulü bir konuda hüküm verdiği zaman mümin erkek ve mümin kadına artık bu hususta başka bir seçeneği tercih hakları yoktur ![]() Sonra da insanoğlunun dünyadaki fonksiyonu ve yüklendiği sorumluluk dile getirilip derin ve müthiş bir hakîkât gözler önüne serilmektedir: "Doğrusu biz emaneti göklere, yere ve dağlara (yüklenmeleri için) teklifte bulunduk ![]() ![]() ![]() Surede yer alan bu genel hüküm ve ana çizgilerin dışında ayrıca şu konulara yer verilmiştir: 1- İslâm düşmanlarının İslâm devleti aleyhinde nasıl çalıştıklarını ve sonunda Allah'ın bu kâfir ve münafıkları nasıl perişan ettiği; ( 13-15) 2- islâm kardeşliğinin derin anlamlar taşıdığı ve müminlerin birbirlerine karşı manevî sorumlulukları bulunduğu (23 vd ![]() 3- Peygamber (s ![]() ![]() ![]() 4- İslâm'da evlât edinilemeyeceği, ve bunun öz evlâtlığın hükümleriyle aynı hükümlere sahip olmadığı; (40) 5- Peygamber'in evine kimlerin girip çıkabileceği, kimin kiminle görüşmesinin dinî acıdan sakınca taşımadığı; (53) 6- Müslüman kadınların nasıl örtünmesi gerektiği, örtünmenin farz olduğu; (59) 7- Allah'ın ve meleklerin Peygamber'e salât ve selâm getirdikleri ve müminlerin de buna katılmaları gerektiği; (46) 8- Kalblerinde nifak taşıyanların nasıl cezalandırılacakları ve ahiretteki azapları; (*64-66) 9- Kıyametin vaktini Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği; (63) 10- Görevlerini tam olarak yerine getiren müminlerin alacağı mükâfâtları; (70-71) 1 l-İnsanoğlunun yüklendiği sorumluluğun anlamı; (72) 12- Kâfir ve münafıkların uğrayacağı ağır cezalar ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Aile Neseb veya evlilikle bir araya gelmiş, ana-baba ve çocuklardan oluşan topluluk ![]() ![]() Kadın ve erkeğin birbirlerine karşı duydukları his, arzu, duygu, ve meyiller Sünnetüllah gereğidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evlilik, eşler arasında maddî ve manevi tatmini sağladığından sükunet ve rahatlık unsurudur ![]() ![]() ![]() İlk aileyi ilk insan Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aile ana-baba, çocuklar, biraz daha geniş anlamıyla karı-kocanın akrabasından oluşur ![]() İslam ailesinin kurulması için ilk şartı mümin bir erkekle mümine bir kadın olması, birbirleriyle sıhriyetin Kur'an'da yasaklananlardan olmaması gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Sizlere, analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanında kalan üvey kızlarınız -ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bu engel yoktur-, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeş bu arada olmak suretiyle evlenmek size haram kılındı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ailenin huzurlu olması için, aileyi oluşturan bireylerin birbirlerine karşı görevlerini yerine getirmeleri gerekir ![]() a- Karı-kocanın birbirlerine karşı görevleri: Karı-koca birbirlerinin eksiklerini, kusurlarını görmemeli, namus ve iffetlerini korumalıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kocanın hanımına karşı hak ve görevlerini hadisler ışığında şöyle sıralayabiliriz: Bir kimse hanımına iyi davranmalı, onu kırmamalı, kaba davranışlardan sakınmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Koca, hanımına hanım da kocasına ilgi göstermeli, saadeti evlerinde aramalıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Erkek, hanımına ve çocuklarına dinî emirleri hatırlatmalı iyi yönde eğitmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() Koca, kendi mal varlığı ve imkânlarına göre hanımının nafakasını sağlayıp her türlü ihtiyacını gidermekle yükümlüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanımının kocasına karşı görevlerine gelince; hanım, ailenin reisi olan kocasına karşı bütün meşru ve İslâmi meselelerde itaat eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kadının kocasını memnun etmesi onun en önemli görevidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b- Anne babanın çocuklarına karşı görevleri: Anne ve babanın ilk görevi, çocukların ihtiyaçlarını karşılamaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çocukların ihtiyaçları temin edilirken ne israfa kaçılmalı, ne de cimrilik yapılmalıdır ![]() ![]() Anne-baba çocuğunu güzel terbiye etmeli, anlayamayacağı bilgilerden ona bahsetmemeli, eğitimde basitten mürekkebe (karmaşığa) gitmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anne-baba, çocuklarına adaletle davranmalı, onların kıskançlık duygularını kamçılamamalı, kız-erkek ayrımı yapmamalıdır ![]() Anne-baba çocuklarına güzel isimler koymalı, sünnet ettirmeli, İslâmî bilgi ve duygularını geliştirmelidir ![]() Anne-baba çocuklarına sevgi ve merhamet göstermelidir ![]() Anne-baba evlenme cağına gelen çocuklarını, temiz ve ahlâklı kimselerle evlendirmelidirler ![]() ![]() ![]() c- Çocukların anne ve babalarına karşı görevleri: Çocuklar anne ve babalarına itaat etmeli ve iyilikte bulunmalıdırlar: "Biz insana ana babasına iyilik yapmasını da tavsiye ettik ![]() ![]() ![]() Çocuklar anne ve babalarına karşı saygı ve şefkat göstermeli, istediklerini yerine getirmeli, onları memnun etmelidir ![]() ![]() "Rabbin şunları kesin olarak buyurdu: Ancak O'na ibadet edin, ana-babaya ihsan ve iyilik yapın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() -Allah'ın katında en sevgili amel hangisidir? diye sordum, Peygamber (s ![]() ![]() ![]() -Vaktinde eda olunan namazlar, buyurdu ![]() -Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir? dedim ![]() -Ana-babaya iyilik etmektir, buyurdu ![]() -Sonra hangisidir? dedim ![]() -Allah yolunda cihaddır, buyurdular ![]() ![]() Çocuklar anne-babaları hakkında kötü konuşmamalı, onlara sövmemelidir, vasiyetlerini yerine getirmeli, dostlarına ikramda bulunmalıdırlar: "Ey Rabbimiz kıyamet günü, beni, anne-babamı ve bütün müminleri mağfiret eyle ![]() ![]() Baliğ olan çocuklar ana-babalarının odalarına her zaman izin alarak girmelidirler ![]() Sabah namazından önce, yani yataktan kalkıp giyinileceği zaman; öğle uykusu sırasında yatsı namazından sonra yatılacağı zaman ![]() Çünkü bu vakitler karı-koca arasında mahrem vakitlerdir ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() Çocuklar ana-babalarına karşı daima saygılı olmalı, onlara karşı tatlı dilli, güler yüzlü davranmalıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'a şirkten sonra en büyük günah ana-babaya itaatsizliktir ![]() ![]() ![]() d- Kardeşlerin birbirlerine karşı görevleri: Kardeşler birbirlerine karşı iyi davranmalı, küçükler büyüklere itaat edip onlara saygı beslemeli, büyükler de küçüklere hoşgörü ile davranmalıdırlar ![]() ![]() Kardeşler maddî hırs sebebiyle, aralarındaki birlik ve beraberliği, ahengi bozmamalıdırlar ![]() Kardeşlerin kabiliyetleri birbirlerini kıskançlığa sevketmemelidir ![]() ![]() ![]() Aralarındaki -varsa tabii- fikir ayrılıklarını, konuşarak, birbirlerinin düşüncelerine hürmet duyarak çözüm yoluna koymalıdırlar ![]() ![]() ![]() İslâm aile hukukunun özelliklerine gelince; Evliliğin gayesi aileye huzur ve mutluluk, toplumda da iyi bir nesil temin etmektir, "Onun (varlık ve kudret) alâmetlerinden birisi de size kendinizden eşler yaratmasıdır, ki siz onlarla huzur ve sükûnete kavuşursunuz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ailenin mutluluğu çocukların asaleti ve İslâm toplumunun kurtuluşu evleneceklerin birbirlerini seçerken kullandıkları ölçü ile yakından ilgilidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'da evlilik, formalite ve merasimlerden uzak İslâmî bir akittir ![]() ![]() ![]() ![]() Evlilik gerçekleşince karı ve koca Allah önünde birbirlerinin haklarına uymakla yükümlüdürler ![]() ![]() ![]() ![]() Karı-koca birbirlerine iyi niyet ve güzel ahlâk ile davranacaklardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm aile hukuku, dördü geçmemek üzere ve oldukça güç durumlara ve şartlara bağlı olarak erkeğin aynı zamanda birden fazla kadınla evlenmesine izin vermiştir ![]() ![]() Manevî ve ahlâkî ilişkiler yanında anne-baba ile çocuklar arasındaki hukûkî münasebetler de itina ile tanzim edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm hukuku evlilerin zinasını şartları tahakkuk ettiği takdirde- ölüm cezasına çarptırdığı, zinayı bu ölçüde yasakladığı için ona götürmesi muhtemel bütün şüpheli yolları tıkamış, kadınlarla erkeklerin karışık eğlenmelerini, yabancı bir erkekle kadının baş başa kalmasını, kadının, yanında bir yakını bulunmadan, yalnız başına yolculuğa çıkmasını, kadın ve erkeğin birbirine ısrarla bakmalarını yasaklamıştır ![]() ![]() Akabe Sarp yokuş, tehlikeli geçit, geçilmesi ve aşılması zor olan dağ yolu, tepe anlamında Arapça bir kelimedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akabe kelimesi Kur'an-ı Kerim'de, nefse güç, meşakkatli gelen ve insanı iyilik yapmaktan alıkoyan 'sarp yokuş' anlamında iki yerde ve imtihan mevkii anlamında kullanılmıştır ![]() "Ama o zor geçidi aşmaya girişemedi ![]() "O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?" (el-Beled, 90/11-14) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Aile Neseb veya evlilikle bir araya gelmiş, ana-baba ve çocuklardan oluşan topluluk ![]() ![]() Kadın ve erkeğin birbirlerine karşı duydukları his, arzu, duygu, ve meyiller Sünnetüllah gereğidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evlilik, eşler arasında maddî ve manevi tatmini sağladığından sükunet ve rahatlık unsurudur ![]() ![]() ![]() İlk aileyi ilk insan Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aile ana-baba, çocuklar, biraz daha geniş anlamıyla karı-kocanın akrabasından oluşur ![]() İslam ailesinin kurulması için ilk şartı mümin bir erkekle mümine bir kadın olması, birbirleriyle sıhriyetin Kur'an'da yasaklananlardan olmaması gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Sizlere, analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanında kalan üvey kızlarınız -ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bu engel yoktur-, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeş bu arada olmak suretiyle evlenmek size haram kılındı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ailenin huzurlu olması için, aileyi oluşturan bireylerin birbirlerine karşı görevlerini yerine getirmeleri gerekir ![]() a- Karı-kocanın birbirlerine karşı görevleri: Karı-koca birbirlerinin eksiklerini, kusurlarını görmemeli, namus ve iffetlerini korumalıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kocanın hanımına karşı hak ve görevlerini hadisler ışığında şöyle sıralayabiliriz: Bir kimse hanımına iyi davranmalı, onu kırmamalı, kaba davranışlardan sakınmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Koca, hanımına hanım da kocasına ilgi göstermeli, saadeti evlerinde aramalıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Erkek, hanımına ve çocuklarına dinî emirleri hatırlatmalı iyi yönde eğitmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() Koca, kendi mal varlığı ve imkânlarına göre hanımının nafakasını sağlayıp her türlü ihtiyacını gidermekle yükümlüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanımının kocasına karşı görevlerine gelince; hanım, ailenin reisi olan kocasına karşı bütün meşru ve İslâmi meselelerde itaat eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kadının kocasını memnun etmesi onun en önemli görevidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b- Anne babanın çocuklarına karşı görevleri: Anne ve babanın ilk görevi, çocukların ihtiyaçlarını karşılamaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çocukların ihtiyaçları temin edilirken ne israfa kaçılmalı, ne de cimrilik yapılmalıdır ![]() ![]() Anne-baba çocuğunu güzel terbiye etmeli, anlayamayacağı bilgilerden ona bahsetmemeli, eğitimde basitten mürekkebe (karmaşığa) gitmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anne-baba, çocuklarına adaletle davranmalı, onların kıskançlık duygularını kamçılamamalı, kız-erkek ayrımı yapmamalıdır ![]() Anne-baba çocuklarına güzel isimler koymalı, sünnet ettirmeli, İslâmî bilgi ve duygularını geliştirmelidir ![]() Anne-baba çocuklarına sevgi ve merhamet göstermelidir ![]() Anne-baba evlenme cağına gelen çocuklarını, temiz ve ahlâklı kimselerle evlendirmelidirler ![]() ![]() ![]() c- Çocukların anne ve babalarına karşı görevleri: Çocuklar anne ve babalarına itaat etmeli ve iyilikte bulunmalıdırlar: "Biz insana ana babasına iyilik yapmasını da tavsiye ettik ![]() ![]() ![]() Çocuklar anne ve babalarına karşı saygı ve şefkat göstermeli, istediklerini yerine getirmeli, onları memnun etmelidir ![]() ![]() "Rabbin şunları kesin olarak buyurdu: Ancak O'na ibadet edin, ana-babaya ihsan ve iyilik yapın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() -Allah'ın katında en sevgili amel hangisidir? diye sordum, Peygamber (s ![]() ![]() ![]() -Vaktinde eda olunan namazlar, buyurdu ![]() -Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir? dedim ![]() -Ana-babaya iyilik etmektir, buyurdu ![]() -Sonra hangisidir? dedim ![]() -Allah yolunda cihaddır, buyurdular ![]() ![]() Çocuklar anne-babaları hakkında kötü konuşmamalı, onlara sövmemelidir, vasiyetlerini yerine getirmeli, dostlarına ikramda bulunmalıdırlar: "Ey Rabbimiz kıyamet günü, beni, anne-babamı ve bütün müminleri mağfiret eyle ![]() ![]() Baliğ olan çocuklar ana-babalarının odalarına her zaman izin alarak girmelidirler ![]() Sabah namazından önce, yani yataktan kalkıp giyinileceği zaman; öğle uykusu sırasında yatsı namazından sonra yatılacağı zaman ![]() Çünkü bu vakitler karı-koca arasında mahrem vakitlerdir ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() Çocuklar ana-babalarına karşı daima saygılı olmalı, onlara karşı tatlı dilli, güler yüzlü davranmalıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'a şirkten sonra en büyük günah ana-babaya itaatsizliktir ![]() ![]() ![]() d- Kardeşlerin birbirlerine karşı görevleri: Kardeşler birbirlerine karşı iyi davranmalı, küçükler büyüklere itaat edip onlara saygı beslemeli, büyükler de küçüklere hoşgörü ile davranmalıdırlar ![]() ![]() Kardeşler maddî hırs sebebiyle, aralarındaki birlik ve beraberliği, ahengi bozmamalıdırlar ![]() Kardeşlerin kabiliyetleri birbirlerini kıskançlığa sevketmemelidir ![]() ![]() ![]() Aralarındaki -varsa tabii- fikir ayrılıklarını, konuşarak, birbirlerinin düşüncelerine hürmet duyarak çözüm yoluna koymalıdırlar ![]() ![]() ![]() İslâm aile hukukunun özelliklerine gelince; Evliliğin gayesi aileye huzur ve mutluluk, toplumda da iyi bir nesil temin etmektir, "Onun (varlık ve kudret) alâmetlerinden birisi de size kendinizden eşler yaratmasıdır, ki siz onlarla huzur ve sükûnete kavuşursunuz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ailenin mutluluğu çocukların asaleti ve İslâm toplumunun kurtuluşu evleneceklerin birbirlerini seçerken kullandıkları ölçü ile yakından ilgilidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'da evlilik, formalite ve merasimlerden uzak İslâmî bir akittir ![]() ![]() ![]() ![]() Evlilik gerçekleşince karı ve koca Allah önünde birbirlerinin haklarına uymakla yükümlüdürler ![]() ![]() ![]() ![]() Karı-koca birbirlerine iyi niyet ve güzel ahlâk ile davranacaklardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm aile hukuku, dördü geçmemek üzere ve oldukça güç durumlara ve şartlara bağlı olarak erkeğin aynı zamanda birden fazla kadınla evlenmesine izin vermiştir ![]() ![]() Manevî ve ahlâkî ilişkiler yanında anne-baba ile çocuklar arasındaki hukûkî münasebetler de itina ile tanzim edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm hukuku evlilerin zinasını şartları tahakkuk ettiği takdirde- ölüm cezasına çarptırdığı, zinayı bu ölçüde yasakladığı için ona götürmesi muhtemel bütün şüpheli yolları tıkamış, kadınlarla erkeklerin karışık eğlenmelerini, yabancı bir erkekle kadının baş başa kalmasını, kadının, yanında bir yakını bulunmadan, yalnız başına yolculuğa çıkmasını, kadın ve erkeğin birbirine ısrarla bakmalarını yasaklamıştır ![]() ![]() Akabe Sarp yokuş, tehlikeli geçit, geçilmesi ve aşılması zor olan dağ yolu, tepe anlamında Arapça bir kelimedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akabe kelimesi Kur'an-ı Kerim'de, nefse güç, meşakkatli gelen ve insanı iyilik yapmaktan alıkoyan 'sarp yokuş' anlamında iki yerde ve imtihan mevkii anlamında kullanılmıştır ![]() "Ama o zor geçidi aşmaya girişemedi ![]() "O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?" (el-Beled, 90/11-14) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Allamü'l-guyûb Gaybleri en iyi bilen yalnız Allah için kullanılan bir sıfat ![]() Allah'ın sonsuz ilmini ifade eden bu terkibin tam olarak anlaşılabilmesi için, onu meydana getiren: "Allâm" ve "Guyûb" kelimelerinin vuzuha kavuşması gerekir ![]() "Allâm"; A-li-me (bildi) fiilinden türemiş, mübalâğa ifade eden bir isim olup; "en çok bilen, her şeyi hakkıyla bilen" demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Beni yerin hazineleri üzerine görevlendir ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Allah'tan başkasına "allâm" demek caiz değildir ![]() ![]() ![]() "De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur ![]() ![]() ![]() "Gaybı bilen (Allah), kendisine ait gayba kimseyi muttali' kılmaz ![]() ![]() Buna göre ilmi çok az, bilmediklerinin sayısı bildiklerinden çok daha fazla olan insana "allâm" denilmesi düşünülemez ![]() "Guyûb" kelimesi de "gayb" kelimesinin çoğuludur ![]() "Gayb"; içinde ne olduğu bilinmeyen her yer ve arkasında ne olduğu bilinmeyen her mevkidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O hâlde bir kimsenin, duvar arkasında ne olduğunu bilmediği şey onun için gaybdir, ama bunu bilen için gayb sayılmaz ![]() ![]() Beş duyu ile bilinmeyen ve akılların da idrak edemediği, ancak peygamberlerin haber vermesiyle bilinen gayb; delili bulunan ve muttakîlerin iman ettiği gaybdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'u Teâlâ ve sıfatları, meleklerin ve cinlerin varlığı, Cennet ve Cehennem vb ![]() ![]() ![]() ![]() "Gaybın anahtarları O 'nun yanındadır ![]() ![]() ![]() Buna göre "Allâmü'l-guyûb" şöyle tarif edilebilir: "Bütün gaybları en iyi bilen" ![]() ![]() "O, görüleni de, görülmeyen (gayb)i de bilen yücelerin yücesidir ![]() ![]() "De ki; "Allâmü'l-guyûb olan Rabbim, batılı hak ile ortadan kaldırır ![]() ![]() Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır ![]() "Gaybın anahtarları O'nun katındadır, onları ancak o bilir ![]() ![]() ![]() ![]() Geçmişte olanları bildiği gibi gelecekte olanları da bilir ![]() "Allah: Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara; beni ve annemi Allah'tan başka ilâhlar edinin, dedin! deyince: Hâşâ, hak olmayanı söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem şüphesiz sen onu bilirsin; sen, içinde olanı bilirsin, ben sende olanı bilmem ![]() ![]() Şu anda kullarının neler yaptıklarını, münafıkların müminler aleyhindeki plânlarını bilir, onların bu düzenlerini suya düşürür: "Münafıklar; Allah'ın onların sırlarını ve gizli toplantılarını bildiğini, O'nun "Allâmü'l-guyûb" olduğunu bilmiyorlar mı?" (et-Tevbe, 9/78) ![]() "De ki; "Allâmü'l-guyûb" olan Rabbim, batıl hak ile ortadan kaldırır ![]() ![]() Peygamber (s ![]() ![]() ![]() "Allah'ım! senin ilminle senden hayır diliyorum; senin kudretinle senden güç ve kudret istiyorum ![]() ![]() ![]() Her şey O'nun ilm-i ezelîsinde bir tertîp üzere mevcuttur, oluşlar bu tertîbe göredir ![]() ![]() ![]() İslâm dini süslenmeyi mübah görmüş, ve hatta bazen ve gerektiği yerlerde teşvik etmiştir ![]() Cenâb-ı Hak; "De ki Allah'ın kulları için yarattığı ziynet ve temiz rızıkları haram kılan kimdir?" (el-A'râf 7/32) buyurmuştur ![]() Fakat bunların yanında erkeklere haram, kadınlara da helâl gördüğü ziynet eşyaları da vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Resulullah (s ![]() ![]() ![]() "Bu ikisi ümmetimin erkeklerine haramdır ![]() ![]() Yine bir gün, bir adamın elinde altın yüzük gördüğü zaman, onu çıkarıp attı ve buyurdu ki: "Herhangi biriniz tutuşmuş bir ateş parçasını eline almaya yeltenir mi hiç?" Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsrafa dalanların yanında gördüğümüz, altın kalem, altın saat, altın çakmak altın sigara kutusu, altın ağızlık ve benzerleri de fakihlerce altın yüzük gibi görülmüştür ![]() ![]() Abdullah ibn Ömer'den rivayet edilen bir sünnette, "Resulullah gümüşten bir yüzük edinmiş ve eline takmıştı" (Ebû Dâvud, Hatem 4; Tirmîzî, Libâs 43) ![]() ![]() İslâm, altını erkeklere haram kılmakla, ahlâkî ve terbiyevî yüce bir hedefe yönelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Altın ve gümüş eşyanın kullanılması keyfiyeti, İslâm'ın genel olarak israfa karşı açtığı savaşa ait programın bir parçasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() "Bir memleketi yok etmek istediğimiz zaman nimet ve refahdan şımarmış ele başlarına emir veririz Ama onlar yoldan çıkarlar ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm, müslümanın hayatındaki israfın bütün belirtilerini haram kılmıştır ![]() ![]() Bundan başka bu hükmün değerli bir iktisadî yönü vardır ![]() ![]() ![]() İslâm, kadının doğuştan süse ve ziynet eşyasına karşı meyilli olduğunu gözönüne alarak erkekleri sapıtma ve şehveti kamçılama yolunda kullanmamak şartıyla, yukarda belirtilen haramlaştırma hükmünden kadınları istisna etmiştir ![]() âlu Ibrahim Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÂLU İMRÂN Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÂLU İMRÂN SÛRESİ Kuran-ı Kerîm'in üçüncü suresi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Söz konusu ayette " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sure, hicretin ikinci yılında meydana gelen Bedir savaşı sonrasıyla üçüncü yılında vukûu bulan Uhud savaşını konu edinip müslümanların Medine-i Münevvere'deki hayatlarından bazı bölümlerin dile getirildiği iki yüz ayetten ibarettir ![]() Âli imrân Suresi, nazil olduğu yıllardaki Medine'de yaşayan müslümanların çevresini kuşatan hile, desîse ve karışıklıkları sonsuz bir canlılıkla tasvir etmekte düşmanlarının yalnız hareketlerini değil, aynı zamanda içerideki kin ve hasedi, zihinlerdeki korkunç plânları da bir tablo halinde gözler önüne sermektedir ![]() Sure bize, Medine'deki ihlâslı müslümanların durumunu aktarırken adeta içinde bulunduğumuz zamanı da yeniden geldiğimiz nokta ile birleştirip sergilemektedir ![]() ![]() "Allah ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "O, sana kitabı hak ve kendinden öncekileri tasdik edici olarak indirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Şüphesiz ki gökte ve yerde hiç bir şey Allah'dan gizli kalmaz ![]() "Şu inkâr edenlerin malları ve çocukları Allah'a karşı onlara bir şey sağlamaz ve onlar, ateşin çırasıdırlar ![]() "Karşılaşan şu iki topluluğun durumlarında sizin için ibret vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Doğrusu Allah indinde tek geçerli din, İslâm 'dır ![]() ![]() ![]() "Kim İslâm'dan başka bir din ararsa ondan asla kabul olunmaz ![]() ![]() "De ki, "Ey mülkün sahibi olan Allahım, sen mülkü dilediğine verirsin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Doğrusu İbrahim'e yakın olanlar ona uyanlar; şu Rasûl ve iman edenlerdir ![]() ![]() "Yoksa Allah'ın dininden başka din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde ne varsa ister istemez ona teslim olmuştur ![]() ![]() "Ey iman edenler, eğer kendilerıne kitap verilenlerden herhangi bir zümreye uyarsanız imanınızdan sonra sizi çevirir, kâfir yaparlar ![]() "Ey iman edenler, Allah'dan nasıl korkmak lâzımsa öylece korkun ![]() ![]() "Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ey iman edenler, sizden olmayanı dost edinmeyin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "İşte siz o kimselersiniz ki, onlar sizi sevmezken, siz onları seversiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Size bir iyilik dokunursa onları üzer ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ayetlerden aynı düşmanların yeryüzünde İslâm'ı ve Müslümanları nasıl hedef aldıkları, İslâm akîdesini bozmak için içteki fâsık ve münafıklarla birlikte nasıl çalıştıkları rahatlıkla anlaşılmaktadır ![]() ![]() ![]() Âli İmrân Suresi böyle bir yapının yanında üç temel meseleyi dile getirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Surenin muhtevasında mevcut olan ikinci husus ise; müslümanlarla Rabb'leri arasındaki durumun tasviridir ![]() ![]() "Onlar ki: "Ey Rabbiniz, biz gerçekten iman ettik ![]() ![]() ![]() Suredeki üçüncü önemli meseleye gelince; Kur'an, müminlerden başkasını dost edinmekten kaçınmayı, kâfirlerin bir değeri olmayan aldatmalarına kulak verilmemesini, Allahın emirlerinden uzak ve İslâm'a uymayan kötü yaşayış tarzlarını kabul edip onları dost edinmenin iman ile bağdaştırılamayacağını son derece büyük bir açıklıkla ifade etmektedir ![]() Birbirleri arasında çok sıkı ilişki bulunan bu üç mesele, yani insanlığın Allah'ı bilip ona tam bir iman ve teslimiyetle bağlanması, 'tevhîd'in anlamını kavrayarak hayatını buna göre düzenlemesi ve böyle sağlam bir İslâmî anlayışa sahip olarak, Allah'ın düşmanları karşısında izleyeceği tavizsiz bir tutum ve davranışla kâfirlerin dostluğundan uzak kalınması hususları sûrenin temelini oluşturmaktadır ![]() Surenin bir kısmı Necrân Hristiyanları hakkında nazil olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âli İmrân suresinin faziletine dair bazı hadis-i şerifler varid olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Yahya Süleym İbn Âmir'in rıvayetine göre Ebû Ümâme şöyle demiştir: "Bir kardeşiniz şöyle bir rüya görmüştür: Bakmış ki insanlar bir dağ yolunda yürüyorlar ![]() ![]() ![]() "Birisi Abdullah ibn Mes'ud'*un yanında Bakara ve Âli imrân surelerini okudu ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Amel İş, vazife, hareket, idare, daire, işlemek, yapmak, davranış, etki, ibadet, hayırlı iş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Amel, iyi (sâlih) ve kötü (seyyi') amel olmak üzere ikiye ayrılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'da bir iyiliğin ve sâlih amelin dünya ve ahirette ecir ve sevap kaynağı olması için bu ameli işleyen kimsenin imanlı olması şarttır ![]() ![]() ![]() Ayetlerde şöyle buyurulur: "Asra yemin olsun ki, insan şüphesiz maddî manevi büyük kayıp içindedir ![]() ![]() ![]() ![]() Sâlih (iyi) amelin özü, Allah'u Tealâ'nın emirlerini üstün tanımak, Allah'ın hükümlerini yeryüzünde uygulamak, onun din ve şeriatını korumak, yarattıklarına şefkat beslemek ve yardım etmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'ın yasakladığı işler de kötü amel sayılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı Kerîm'de iyi ve kötü amellerden ve bunların sevindirici veya üzücü sonuçlarından söz eden pek çok ayetler vardır: "Onlar, Allah'ın yanında bir başkasını ilâh edinip, ona kulluk etmezler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarıdaki ayetlerde zikredilen adam öldürme ve zina gibi en ağır kötü amellerden sonra, tövbe edenlerin azaptan istisna edilmesi, katilin ve zaninin de tövbesinin geçerli olduğunu gösterir ![]() "Kim bir mümini kasden öldürürse, onun cezası; içinde devamlı kalmak üzere Cehennem'dir" (en-Nisa, 4/93) ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() Amellerin değeri imandan sonra niyete*de bağlıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Biriniz müslümanlığı iyi yaşadığı zaman, kendisine işlediği her iyi amel on katından yediyüz kata kadar katlanmış olarak yazılır ![]() ![]() "Birr (iyilik, sıla) ahlâk güzelliğidir ![]() ![]() "Gerçek müslüman, elinden ve dilinden diğer müslümanların selâmette kaldığı kimsedir" (Buhârî, İman, 4-5; Müslim, İman, 64) ![]() "Nerede ve hangi hâlde olursan ol Allah'tan kork ![]() ![]() ![]() ![]() Başkalarını iyi ve güzel ameller işlemeye davet etmek, Allah ve Resulünün övdüğü bir davranıştır ![]() Resulullah (s ![]() ![]() ![]() "Hayrın işlenmesine vesile olan kimseye o hayrı işleyenin ecri kadar ecir vardır" (Müslim, İmâret, 133; Ebû Dâvud, Edeb, 115; Tirmizî, İlim, 14) ![]() "Doğru bir yola çağıran kimse, ona tabi olanların ecirleri kadar kendisi de ecir alır ![]() ![]() ![]() "İslâm'da güzel bir çığır açan kimse hem o çığırın, hem de o çığırla amel edenlerin ecrini kazanır ![]() ![]() Sonuç olarak yukarıda verilen ayet ve hadislerden de anlaşıldığı gibi, amel yalnız ibadetlerden ibaret olmayıp, günlük hayatta bir müslümanın diğerine veya topluma karşı yaptığı güzel iş, yardım ve muameleler de bu niteliktedir ![]() Amel Defteri İnsanın dünya hayatında yaptığı iyi ve kötü bütün işlerin sözlerin kayıt edildiği defter ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya hayatında devamlı olarak insanla beraber bulunan ve onun yaptıklarını kaydeden melekler vardır ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Amel defterine insanın yaptıklarını yazan meleklere Hafaza* (Hâfıza) melekleri veya Kirâmen Kâtibîn * (Şerefli Yazıcılar) yahut "Rakîb Atîd" denmiştir ![]() Her insana, kendi amel defteri, Ahiret gününde verilecek ve insan kendi yaptıklarını orada bizzat görüp okuyacaktır ![]() ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan, kendi amel defterinde hayatının bütün teferruatını görünce hayret edecek ve Kur'an'ın tabiriyle şöyle diyecek "Eyvah bize, bu deftere ne olmuş, küçük büyük bırakmayıp hepsini toplamış ![]() ![]() ![]() ![]() Amel defteri insanın dünya hayatındaki kendi yaptıkları ameller doğrultusunda doldurulduğuna, insan da iradeye sahip olduğuna göre amel defterinin iyi veya kötü şeyleri ihtiva etmesinde insanın kendisi etkilidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Amel-i Kesîr Çok amel, çok iş ![]() Amel sözlükte; iş, eylem, hareket demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Namaz kılan, namaz cinsinden ilâve bir hareket yaptığı zaman, -rükû' yahut secdeleri fazla yapmak gibi-, eğer bunu kasten yapmışsa, hareketin azı da çoğu da namazı bozar ![]() ![]() ![]() ![]() Namazda göğsün kıbleden başka tarafa çevirilişi namazı bozar ![]() ![]() ![]() ![]() Fürû' kitaplarında amel-i kesîr ve kalîl için şu ölçüler verilmiştir: 1) Uzaktan bakanın namaz kılan şahsın, yapması sebebiyle namazda olmadığına şüphe etmediği iş amel-i kesîr; namazda olup olmadığında şüphe ettiği iş ise amel-i kalîl'dir ![]() 2) Âdet olarak iki elle yapılan iş amel-i kesîrdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3) Birbiri ardınca yapılan üç hareket amel-i kesir, değilse amel-i kalîl sayılır ![]() 4) Amel-i kesîr kasten yapılan iştir ![]() 5) Durum namaz kılanın görüşüne bırakılır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Amel-i Sâlih İyi, güzel, faydalı, sevaba ve Allah'ın rızasına sebep olacak, haram sınırına girmeksizin kişinin iman, iyi bir niyet ve ihlâs ile yapmış olduğu davranışlar ![]() "Amel", iş manasına gelir ![]() ![]() ![]() İmanı kuvvetlendiren, sağlamlaştıran, onu çepeçevre sararak koruyan salih amellerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir müslümanın imanını salih amellerle bütünleştirmesi, dünya ve ahiret hayatına bağlı olarak bütün davranışlarını güzelleştirmesi gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Kadın, erkek iman etmiş olarak kim salih amel islerse ona güzel bir hayat yaşatacağız ![]() ![]() ![]() "İşte o gün hükümranlık Allah'ındır, O ![]() ![]() ![]() ![]() "İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini örteriz ![]() ![]() ![]() "İman edip salih amel isleyenleri iyilerin arasına koyarız ![]() ![]() Amel-i salih ister istemez ihlâsı çağrıştırır, işin salih olması ancak Allah rızasının mutlaka gözetilmesi ile gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Amel-i salih, Allah'ın rızası gözetilerek yapılmış bir amel olursa kişinin duasının kabul olunmasına sebep ve vesile olabilir ![]() ![]() Bu hususta müttefekun aleyh olarak nakledilen hadis meşhurdur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah, kendisine ulaşmamız için vesileler aramamızı emreder (el-Mâide, 5/35) ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada hayırlı evlâd da amel-i salih cümlesinden sayılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun aksine, makbûl olmayan çocuklara "amel-i gayr-i salih" denilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ameli salih, imanın tabii bir semeresidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmanın kıymeti buradan gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "İnanıp salih ameller işleyenlere gelince ![]() ![]() ![]() "İnanıp salih amel işleyenler, Cennet bahçelerindedirler ![]() ![]() ![]() ![]() "Kim salih amel işlerse lehine, kim kötü amel işlerse aleyhinedir ![]() ![]() ![]() ![]() "Allah, yeryüzüne salih kullarım vâris ve hakim olacaktır, diye hükmetmiştir ![]() ![]() âmentü İman ettim anlamında, iman esasları hakkında kullanılan tabir ![]() Âmentü kelimesi Arapça olup 'âmene" fiilinin nefs-i mütekellim vahdesi (di'li geçmiş zamanın 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ömer (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her ne kadar iman esaslarını bildiren ayetlerde (el-Bakara, 2/177; 285; en-Nisâ, 4/136 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir insanın mümin sayılabilmesi, önce Allah'ın varlığına ve birliğine inanmasıyla gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek ki mümin sayılabilmek için sadece Allah'a inanmak yetmiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İman bir bütün olup bölünme kabul etmediğinden, mümin sayılabilmek için bütün bu saydıklarımıza topluca ve herbirine ayrı ayrı inanma ve yeryüzünde bu hükümlerle hükmetmenin gereğini kabul etme mecburiyeti vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âmentü esaslarının mana ve mahiyeti hakkında özetle şunları söylememiz mümkündür: 1) Allah'a inanmanın manası şudur; Allah'ın var olduğuna; birliğine, eşi, dengi, benzeri olmadığına; yegane yaratıcı olduğuna; O'ndan başka bir ilâh bulunmadığına; Allah'ın Kur'ân'da bildirilen yüce sıfatlarına, her türlü kemâl sıfatlarla muttasıf her türlü eksikliklerden uzak olduğuna; oğlu, kızı bulunmadığına; hiçbir şeye muhtaç olmadığına ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mümin sayılabilmek için bunlara toptan inanma gereği olduğu gibi, her birine ayrı ayrı inanmak da zarurîdir ![]() ![]() ![]() ![]() "Kalbinde arpa (zerre) ağırlığınca iman olduğu hâlde "Lâ ilâhe illallah" diyen Cehennem ateşinden çıkar (Cennet'e girer)" (Buhârî, Tevhîd, 19; Müslim, İmân, 316, 325, 326; Nesâî, İmân, 18; Tirmizî, Birr, 61) hadisinin anlamı şudur: Cidden az bir imana sahip kimse Cehennem'de ebedî kalmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şunu da belirtmek gerekir ki; bu ve benzeri hadislere bakıp da gayr-i müslimlerin (Ehl-i Kitâb'ın) Cennet'e gireceğini sanmak imkânsızdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)ÂMİL Bir işi meydana getiren, bir eserin ortaya çıkmasına katkıda bulunan çalışan, amel yapan, görevli ve bir kimsenin mal, mülk gibi hususlarıyla ilgili bütün işlerini üzerine alan, memur ve tahsildar gibi kimselere verilen isim Kur'an-ı Kerîm ahlâki anlamda âmili; iyilik yapanlar ve kötülük yapanlar olarak iki kısımda ele alır ![]() İyilik amilleri ![]() ![]() ![]() "Ve onlar, bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler ![]() ![]() ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() Kötülük âmilleri hayırdan ve hidayetten uzak yaşayıp Hakk'a karşı gelen ve hidayet rehberini arkalarına atanlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "De ki: "Ey kavmim, gücünüz yettiğince âmil olun (yapacağınızı yapın) Ben de âmilim ![]() ![]() ![]() ![]() Zekat Âmilleri ![]() İslâm'da âmil malı ve idari bir terim olarak kullanılıp memur ve tahsildar anlamına gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada ele aldığımız âmil kavramı ile zekât toplama memurları kastedilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah görevlendirdiği zekât toplama memurlarını görevden dönüşleri sırasında bizzat kendisi denetler ve hesaplarını kontrol ederdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm hukuku her konuda olduğu gibi âmillerde de bulunması gereken özellikleri, bu görevleriyle ilgili olarak yapmaları gereken hususları belirlemiş ve onların tayin, azil ve teftişleriyle alâkalı hükümler koymuştur ![]() ![]() Bir zekât toplama memurunda bulunması gereken özellikler İslâm hukukçuları tarafından şu şekilde belirlenmiştir: 1-Müslüman olmak, 2-Mükellef yani âkil ve baliğ olmak ![]() ![]() ![]() Bunun dışında, âmiller göreve giderken ayrı yetkilere de sahip olabilmektedirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu âmillerin bir diğer görevleri de gittikleri yerlerde İslâm'ın öğretilmesi ve irşad işleri ile meşgul olmalarıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu âmiller sebepsiz olarak kimseye asla sıkıntı veremez, zekâtını toplarken müslümanlara karşı haksız bir tavır takınamazlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âmillik görevi zamanla değişik şekiller almış ve tarihin ilerlemesiyle birlikte gelişmeler katetmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÂMİN Öyle olsun, duamızı kabul et, çok doğru anlamında dualardan sonra söylenen söz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hadislere göre namaz'da Fatiha'dan sonra "âmin" demek sünnettir ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed AĞIRAKÇA ÂMİNE BİNTİ VEHB Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kureyş kabîlesi içinde ileri gelen bir kola mensup olan Âmine binti Vehb, güzel konuşan ve zekâsıyla tanınan bir kadındı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âmine daha sonra, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bazı tarih kaynakları Âmine'nin bazı şiirler söylediğini naklederler ![]() ![]() Ahmed AĞIRAKÇA ÂMİR Âmir ![]() ![]() Fıkıhta hac bahsinde kendisi hacca gidemeyip yerine başkasını gönderen kimseye ve vekâlet bahsinde yerine vekil tayin eden kimseye denir ![]() Âmir, mâ'mur eden, imar edilmiş yer ![]() Arazî ıstılahında külfetsizce ziraat yapılan araziye âmir denir ![]() ![]() 1- Öşür ve haraç arazisi gibi sahibi olup ziraata elverişli olan yerler ![]() 2- Ziraata elverişli olup sahibi olmayan yerler ![]() ![]() ![]() Durak PUSMAZ ÂMM Delâlet ettiği bütün ferdleri sınırsız olarak içine alan ve birçok şeyi ifade eden lâfız ![]() ![]() Bu tarif çerçevesinde âmm'da üç ayrı şart aranır: 1- Âmm'ın içine aldığı ferdler (maddi veya manevî olsun) ikiden fazla sayı olmalıdır ![]() ![]() 2- Lâfız sınırsız ve sayısız olacak ![]() ![]() 3-Bütün fertleri içine alacak ![]() ![]() Âmm, "mutlak" ile karıştırılmamalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âmm'ın hükmü, lâfzının içine giren, anlamına uygun gelen bütün ferdleri kesin olarak kapsamasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âmm lâfızların bazıları, umûmî ifadesinin sınırlandırılmasına müsaittir ![]() ![]() ![]() Diğer bazı âmm lâfızlar da tahsise müsait değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Amme Hukûku Bir devletin hukukî yapısını, bu hukukun işleyişini, özel ve tüzel şahsiyetler ve yabancı devletlerle karşılıklı ilişkilerini düzenleyen hukuk dalı ![]() "Amme" kelimesi, "âmm, umum"dan türetilmiş olup kapsama ve kuşatma (şümul ve ihate) anlamınadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aslında "Âmme" kelimesiyle anlatılmak istenen devlettir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek oluyor ki, bir toplumu meydana getiren fertlerin müştereken sahip bulundukları kuvvetten, yetkiden, o fertler ile onları yöneten ve koruyan üstün ya da kamu otoriteleri (devlet) arasında riayet olunması gereken ilişkiler akla gelir ![]() ![]() Tarihi Gelişim: Âmme hukukunun genel hukuk içindeki yerinin belirlenmesi konusu tartışılmıştır ![]() ![]() Fakat bu tasnifin hakikate, özellikle de hukukun mahiyetine uygun olmadığı ileri sürülmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm hukuku (fıkıh) böyle bir ayrımı kabul etmemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek oluyor ki, âmme hukukunun genel hukuk teorisi içindeki yerini belirlemek Romalılar'ın yaptığı tarife göre yeterli olmadığı gibi, bütün hukuk sistemleri bakımından da ayrı görünüşü vermesi düşünülmemelidir ![]() ![]() Âmme hukukunun genel hukuk teorisi içinde yerinin Batı hukuk sisteminde şu şekilde tespit edildiği bilinmektedir: 1-Anayasa hukuku 2-İdare hukuku 3-Ceza hukuku (Bu da kendi içerisinde a) Genel ceza hukuku, b) Özel ceza hukuku, c) Askerî ceza hukuku, d) Milletlerarası ceza hukuku bölümlerine ayrılır) ![]() 4-Muhakeme (veya usûl) hukukları ![]() ![]() 5-Umumi âmme hukuku (devlet hukuku) 6-Devletler umumi hukuku 7-İş hukuku 8-Malî hukuk İslâm hukukunda ise genel olarak üçlü bir tasnif mevcuttur: 1) İbâdad 2) Muâmelât 3) Ukûbât ![]() Fakat bu tasnif bazen şu şekilde de yapılmaktadır: 1) İbâdât 2) Ahvâl-i şahsiyye (şahıs ve aile hukuku) 3) Muâmelât (kısmen medeni ve borçlar hukuku) 4) Ahkâm-ı Sultâniyye (velayet-i amme): Anayasa, idare, kısmen ceza hukuku, 5) Ukûbât (ceza hukuku) 6) Siyer (devletler umumi ve kısmen devletler hususi hukuku) 7) Âdâb (ahlâk ve muâşeret) ![]() Âmme hukukunun mahiyetine gelince: Amme hukuku, devlete uygulanan hukuk kurallarının bütünü, kısacası devlet hukuku olarak tanımlanabilir ![]() ![]() Kısacası âmme hukuku, devlet ve devlet ile ilgili ilişkileri düzenleyen hukuk kuralları ve müesseselerinin bütününü ihtiva eden bir hukuk dalıdır ![]() ![]() ![]() İsmail KILLIOĞLU ANASIR-I ERBAA Dört unsur ![]() ![]() ![]() Anâsır-ı erbaa felsefî bir terimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eski inanç ve felsefeler, insan ve kâinatın, toprak, su, hava ve ateş gibi dört temel maddeden hasıl olduğunu ileri sürmüşlerdir ![]() ![]() Bu görüş bazı İslâm filozoflarına da tesir etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ana çizgisi itibariyle vahdet-i vücudcu bir anlayış özelliği gösteren bu mesele, Batı tesirinde kalan felsefî bir kâinat açıklaması olarak göze çarpmaktadır ![]() ![]() İA ANAYASA Herhangi bir devletin mahiyetini, yani asli organlarını: bu organların, kuruluş, teşkilâtlanış ve işleyiş tarzlarını, birbirleriyle olan yetki ve sorumluluk ilişkilerini, devletin üstün otoritesi (iktidarı) altında bulunan insanların temel hak ve özgürlükleriyle ilgili hukuk, ilke, kural ve kurumların neler olduğunu belirleyip gösteren temel belge ![]() ![]() ![]() Devletin dayandığı temel yasa olarak anayasa bu bakımdan ferdin hak ve özgürlüklerini belirlemek ve tanımak; korumak ve gözetmek, özetle güvence altına almak için gerekli düzenlemeyle birlikte zorunlu işlemleri ortaya koyar ![]() ![]() Anayasa Türleri: Aslında anayasaları yapılış şekli, kaynağı, muhtevası, hukuk sistemi içindeki konumu vb ![]() ![]() Yazısız-Yazılı Anayasalar: Anayasanın maddî ve şeklî bakımdan tanımına bakıldığında, muhteva ve şekil yönünden öteki yasalardan farklılık gösterdiği görülür ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Ankebut Sûresi Kur'an-ı Kerîm'in yirmidokuzuncu suresi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Allah'tan başka veliler (Dostlar, yönetici ve liderler) edin(ip onlara bağlan)anlar (kendisine) bir ev edinen örümceğe benzerler ![]() ![]() ![]() ![]() Burada kâfirlerin kurdukları düzen ve sistemler, sürdürdükleri yönetimler son derece zayıf ve her an yıkılmağa ve çökmeye hazır olduğundan en zayıf bir yapı olan örümcek ağına benzetiliyor ![]() ![]() Ankebût suresi Mekki surelerdendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Surenin sebeb-i nüzûlü hakkında üç rivayet zikrediliyor: 1-Ammâr b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2-Mekke'de birtakım insanlar İslâm'a girmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sefer de Medine'den onlara "hakkınızda şöyle şöyle ayetler nazil oldu" diye haber gönderdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3- Bedir savaşında ilk şehit olan Mihca' b ![]() ![]() Sure baştan sona bir tek çizgi üzerinde toplanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankebût suresinde Cenâb-ı Hakk'ın emrettiği düsturları şöylece sıralayabiliriz: Allah'dan başkasına ibadet edenlerin amellerinin örümcek ağı kadar dayanıksızlığı ve amellerinin boşuna olduğu, Mü'minlerin kâfir toplum ve yönetimlerin hükmü altında yaşarken sıkıntıya uğramalarının kaçınılmaz olduğu, ancak Allah'ın ahirette bunları mükâfatlandıracağı ![]() Sure, Allah'a iman ile bu yolda çekilen sıkıntılar mihveri etrafında dönüyor ![]() ![]() ![]() ![]() Allah Resullerinin, Allah'ın rızasını elde etmek için çalışmaları sırasında başlarına gelen sıkıntılara katlandıkları ve hayırlı neticeler elde ettikleri, buna karşılık onları yalanlayan ve inananlara işkence eden zâlimlerin helâk olduğu, ifade ediliyor ![]() Cenâb-ı Allah, kendisine iman edenleri teselli etmek için, insanlık tarihinden misaller veriyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca Allah'ın diniyle çelişen isteklerde bulunmaları hâlinde, ana-babaya itaat edilmemesi gerektiği, Kur'an-ı Kerîm'in Rabbimiz'in yüce mucizelerinden biri olduğu, İslâm'a düşmanlık eden kimselerin uğrayacakları kötü sonun hak olduğu; Müminlerin ise Allah'u Teâlâ tarafından sonsuz nimete kavuşacakları, dolayısıyla dünyada bedbin durmamaları gerektiği, Allah yolunda mücadele edenlerin emeklerinin kayıp olmayacağı, Gerçekten dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğu ve geçici bir hayat oluş gerçeği ile insanların varacakları ahiret hayatının devamlı ve müminlere ikram edilecek uhrevî nimetlerinin ebedî olduğu, Allah'a iftira edenlerin elbette acıklı azaba uğramayı hak ettikleri düstûrlar hâlinde belirtilir ![]() Ayrıca Ankebût Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Anne-baba Toplum yapısının temeli olan ailenin kurucuları ve en önemli iki unsuru ![]() Allah'ın insanlardan korunmasını istediği beş kutsal şeyden biri de, neslin devamıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Biz, insana, ana-babasına iyilikte bulunmayı tavsiye ettik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'ın, ana-baba ve çocuklar arasında yarattığı sevgi ve saygıdan kaynaklanan işte bu hak-görev ilişkisi, insan neslinin yozlaşmadan, sıhhatli ve sağlam bir şekilde devam edebilmesinin ve vazgeçilmez bir şartıdır ![]() Ana-babanın çocuklar üzerindeki haklarını şöyle sıralayabiliriz: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Sa'd! bu yaptığın nedir? Ya sen bu yeni dinini bırakırsın, yahut da ben yemem içmem ve sonunda ölürüm ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "-Vallahi anne, iyi bil ki, senin yüz canın olsa da bunlar birer birer çıksa, ben bu dinimi yine bırakmam ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber Efendimiz de bir hadislerinde: "Allah size, annelerinize itaatsizliği ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarıda zikredilen ayet ve hadislerden de anlaşılacağı gibi ana-babaların istek ve arzularını yerine getirmek, onlara karşı çıkmamak Allah'ın emridir ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() "Yüce Rabb'ın şöyle emretti; Yalnız Allah'a ibadet edeceksiniz, ana-babalarınıza iyilik yapacaksınız ![]() ![]() Peygamber Efendimiz de "kime iyilik yapayım?" diye üç defa soran bir sahabiye, üç defasında da, "annene" cevabını verdikten sonra dördüncü soruda, babasına iyilik yapması gerektiğini söylemiştir ![]() ![]() Ana-baba, çocuklarına yeteri kadar iyilik yapmamış olsalar, hatta bazı zararları dokunmuş olsa da, çocuklar, onlara yine de iyi davranmak mecburiyetindedir ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ashab-ı Kirâm'dan Ebu'd-Derdâ Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -"Size, büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?" diye üç defa sordu ![]() ![]() ![]() "Ana-babamı ağlar hâlde terkederek, hicret etmek üzere senin emrini almaya geldim" diyen bir sahabiye Peygamberimiz (s ![]() ![]() ![]() -"Onlara dön, nasıl ağlattınsa onları öylece güldür, sevindir" der ve henüz müslüman dahî olmayan ana-babasının yanına gönderir ![]() 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberimiz (s ![]() ![]() ![]() "Ana-babası veya bunlardan birisi yanında ihtiyarladığı hâlde, Cennet'e giremeyip Cehennem'i boylayan kimse" der ![]() ![]() Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 6 ![]() ![]() ![]() ![]() "Bir kimsenin ana-babasına sövmesi büyük günahlardandır" ![]() -Ashab-ı Kirâm: "Bir kimse ebeveynine nasıl söver?" deyince, -Efendimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 7 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir sahabî; "Ölümlerinden sonra da ebeveynim için yapmam gereken bir iyilik var mı?" diye sorunca Peygamberimiz (s ![]() ![]() ![]() "Evet dört haslet vardır: Onlara hayır duada bulunmak ve Allah'tan, bağışlanmalarını dilemek ![]() ![]() ![]() ![]() Ölümlerinden sonra yapılacak duanın ebeveyne faydasını Peygamberimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca onlara karşı iyi, güzel olan her davranışta bulunmak, kötü, çirkin her hareketten de sakınmak, onlara karşı olan görevlerimizdendir ![]() Hayatta ve öldükten sonra ebeveynine karşı görevlerini yerine getiren, onları memnun edip hayır dualarını alan kimse, dünya ve ahiretin en büyük mutluluklarından birini kazanmış olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() "Çocuk, hiç bir iyilikle babanın hakkını ödeyemez ![]() ![]() Üzerimizde bu kadar çok emek ve hakları olan anne ve babalarımızı sevmek ve onların sevgisini başka şeylerle değişmemek en önemli ahlakî görevlerimiz arasındadır ![]() ![]() ![]() Büreyt'den rivayet edilen bir hadîs-i şerifte; adamın biri Kâ'be'yi tavaf ederken annesini omzunda taşıyarak tavaf ettirmiş Resulullah'ın yanına gelerek: "-Hakkını ödedim mi?" diye sormuş ![]() "-Hayır, sana hamile iken alıp verdiği bir nefesin hakkı bile değil ![]() Bu şefkat dolu tasvirin, insanları anne babalarına teşekküre yönelttiği oldukça açıktır ![]() Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "-Ya Resulullah, amellerin hangisi daha üstündür?" Resulullah: "- Vaktinde kılınan namaz" buyurdular ![]() Abdullah b ![]() "-Sonra hangisidir?" "-Anne-babaya iyiliktir" diye cevaplandırdılar ![]() "-Sonra hangisidir?" dedim ![]() "-Allah yolunda savaşmaktır ![]() ![]() Hülâsa anneye ve babaya her türlü ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde bütün maddî ihtiyaçlarını gidermek, onlara "öf" bile dememek, onlara karşı daima tatlı dilli olmak, en güzel tavır ve davranışlarla karşılık verip en ufak bir şekilde onları üzmemek bıkkınlığı ifade edebilecek bir tavır takınmamak gerekir ![]() ![]() ![]() Arabulmak Dargın olanları uzlaştırmak, barıştırmak, birbirine yakınlaştırmak ![]() Müslümanlar, aralarında dargınlığa varacak söz ve davranışlardan sakınmalıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'u Teâlâ, başta aile hayatı olmak üzere, toplum hayatında barış ve anlaşmanın hayırlı bir iş olduğunu bildirmiştir ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Resulullah ashabına: "Size, namaz, oruç ve sadakadan daha üstün bir şey göstereyim mi?" buyurdu ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün, Medine yakınlarındaki Kuba halkı döğüşmüş, hatta birbirlerini taşlamışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Bilindiği gibi yalan büyük günahlardandır ![]() ![]() Hz ![]() "Birbirinize kin tutmayın, birbirinizle hasedleşmeyin, birbirinizden arka dönüp uzaklaşmayın ![]() ![]() ![]() Öyleyse, birbirine dargın olan müslümanların, Peygamber Efendimizin yasakladığı bir konuda kendilerine yardımcı olmaya çalışan, yani onları barıştırmaya, aralarını bulmaya gayret eden müslüman kardeşlerine yardımcı olmaları da ahlâkî görevleri arasındadır ![]() ![]() Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: "Onların gizli konuşmalarının çoğunda hayır yoktur; ancak sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı ve insanların arasını düzeltmeyi gözeten kimseler müstesna ![]() ![]() ![]() Bu ayet bize, arabuluculuğun, diğer iyiliklerde olduğu gibi, çıkar gözetilmeden sırf Allah rızası için yapılması gerektiğini, ancak böyle bir düşünce ile yapılan arabuluculuğun ahlâki bir değer ifade edebileceğini göstermektedir ![]() Dinimiz, arabuluculuğu büyük bir fazilet olarak teşvik ederken, aksine arabozmak için söz taşımayı da büyük günah saymıştır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Arafât Mekke'nin yirmi km ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hac-ibadetinin rükünlerinden biri olan Vakfe'nin* yapıldığı yer olmasından dolayı büyük bir önem taşımaktadır ![]() Rivayetlere göre Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hak bu dağın adım Kur'an-ı Kerim'de söyle zikretmiştir: " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hac ibadetini yerine getirmek üzere orada bulunan müslümanlar Terviye'den (yani Zilhicce'nin sekizinci günü sabah namazını Mekke'de kıldıktan) sonra Mina'ya, sonra Arefe günü sabah namazını kıldıktan sonra Arafât'a çıkarlar ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İA ARÂZÎ Arzlar, yerler, topraklar ![]() İslâm'ın çıkışından bu yana, değişik dönemlerde araziler için farklı uygulamalar görülmüş ve bunlar hukukî statülerine göre çeşitli isimler almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendileriyle savaş yapılan düşman İslâm'ı kabul ederse mallarını ve canlarını korumuş olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşman, İslâm'a girmeyip de toprakları sulh yoluyla fethedilmişse, anlaşma şartlarına uyulur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşman toprakları zorla fethedilmişse, İslâm devlet başkanı bu topraklar ile ilgili olarak üç çeşit yetkiye sahiptir: a) Topraklar eski sahiplerinin ellerinde bırakılır ve halk İslâm'a girince bunlar öşür arazisi olur ![]() ![]() ![]() b) Bu araziler ganimet sayılarak, beşte dördü gazilere, beşte biri beytü'l mâle* bırakılır ![]() ![]() ![]() ![]() c) Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlılarda araziler, İslâm'ın ilk yıllarındaki bu uygulamaların ışığında: Mülk, mîrî, vakıf, metrûk ve mevat (ölü) kısımlarına ayrılmış ayrıca mîri arazi üzerinde hâs, tımar ve zeâmet uygulamaları olmuştur ![]() a) Mülk arazi (arazi-i memlûke): Bu kısım araziler ferâiz hükümlerine tabidir ![]() Kõy ve kasaba içlerinde bulunan arsalarla, köy ve kasabaların kenarlarında bulunup da meskenlerin mütemmimi sayılan en çok yarım dönüm yerler ![]() Mîrî araziden ifraz edilerek, şer'i müsaadeye mebnî, mülk olarak tasarruf olunmak üzere temlik edilen araziler ![]() Öşür arazisi: fetih sırasında, gazilere ganîmet olarak dağıtılıp temlik olunan arazilerdir ![]() Haraç arazisi: fetih sırasında gayri müslim olan yerlilerin ellerinde bırakılan arazilerdir (Bilmen, Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, V, 389; H ![]() ![]() b) Mîrî arazi: Kuru mülkiyeti (rakabesi) beytülmâle ait olup, ihale ve tefvîzi devlet tarafından yürütülen tarla, çayır, yayla, kışlak ve korularla, bağ, bahçe, değirmen, ağıl, çiftlik ve mandıra zeminleri gibi yerlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() c) Vakıf arazisi: İslâm'da gayri menkuller, geliri İslâm'a uygun bir amaç için sarfedilmek üzere vakfedilebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() d) Metrûk (terkedilmiş) arazi: Bu arazi türü de iki kısımdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() e) Mevât (ölü) arazi: Hiç kimsenin mülk ve tasarrufunda bulunmayan, hiç kimseye tahsis edilmemiş olan, kendi hâline terkedilmiş ve bir şehrin en son banliyösündeki evden yüksek sesli bir kimsenin sesinin bağırmasıyla sesinin işitilemediği noktadan itibaren başlayan arazilerdir ![]() ![]() ![]() 1-Arâzî hiç kimsenin mülkiyetinde olmamalı, 2-Arâzî bir köy veya kasabanın meralığı veya baltalığı olmamalı, 3-Arazî tamamen boş yani hiç işlenmemiş olmalı, 4-Arazî şehirden uzak olmalıdır ![]() ![]() Şer'i müsaadeye dayanılarak bir kimseye temlik edilen ölü arazi hakkında, İslâm miras hukuku hükümleri uygulanır ![]() ![]() Hamdi DÖNDÜREN 1274 Hicrî; Tarihli Arazi Kanunu 103'ncü madde "Tapu ile kimsenin tasarrufunda olmayan, eskiden beri köy ve kasabalar halkına tahsis kılınmayan ve yerleşme merkezinin en kenar yerinden (aksâ-yı umrân), yüksek sesli bir kimsenin, sesi işitilmeyecek derecede kõy ve kasabalara uzak bulunan kûhi, taşlık, kıraç, pınarlık ve otlak gibi hâli yerler ölü arazi olup, bu gibi yerlerden birini zarureti olan kimse, rakabesi beytü'l-mâl'e ait olmak üzere, meccânen, yetkili memurun izniyle yeniden yer açıp tarla edinebilir ![]() ![]() Yukarıdaki arazi çeşitlerinden öşür ve haraç arazileri, sahiplerinin mülkü olup; bunlarda tasarruf, tevarüs, intikal ve diğer hükümler fıkıh kitaplarına göre cereyan eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1913 Tarihli Arazi İntikal Kararnâmesi: Sultan Reşat tarafından çıkarılan bu kanunla, farklı intikal kanunlarına bağlı bulunan mîrî ve mevkûf arazilerin intikal hükümleri birleştirilmiş, intikal sınırı daha da genişletilmiş, zevi'l-erhâm * denilen hısımlar da intikal ashabı arasına girmiştir ![]() ![]() ![]() 1) "Bir kimse vefat edince, uhdesinde bulunan mîrî ve mevkuf (vakfedilmiş) arâzi, aşağıda zikredilecek dereceler üzere bir veya daha fazla şahıslara intikal eder ve bunlara (ashab-ı intikal) denir ![]() 2) "Ashâb-ı intikalin birinci derecesi müteveffânın fürûu yani çocukları ve torunlarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müteveffânın müteaddid çocukları olup da hepsi daha önceden vefat etmiş bulunursa, herbirinin hissesi kendi vasıtasiyle müteveffaya bağlanan fürûa intikal eder ![]() ![]() ![]() ![]() 3) "İntikal ashabının ikinci derecesi, müteveffânın ana-babası ile onların fürûudur ![]() Ana-babanın ikisi de hayatta ise eşit olarak intikal hakkına nail olurlar ![]() ![]() ![]() Ana-babanın ikisi de daha önceden vefat etmiş bulunursa, babanın hissesi kendi fürûuna ve annenin hissesi de kendi fürûuna dereceleri üzere intikal eder ![]() ![]() 4) "Ashab-ı intikalin üçüncü derecesi, müteveffânın büyük anne ve büyük babalarıyla, bunların fürûudur ![]() Ana ve baba tarafından, büyük ana ve büyük babalar hayatta iseler müsâvat üzere intikal hakkına nail olurlar ![]() Bunlardan birisi evvelce vefat etmiş bulunursa fürûu derecelerine göre onun makamına kâim olur ![]() ![]() ![]() Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük batalar hayatta olmadıkları gibi fürûuları dahi mevcut değilse, diğer cihetteki büyük ana ve büyük babalar veya fürûuları münhasıran intikal hakkına nail olurlar ![]() Bu madde gereğince, ana-baba veya büyük ana ve büyük babalara halef olan fer'iler, birinci derecenin intikalinde belirtilen hükümlere tabi olurlar ![]() 5) "Birinci, ikinci ve üçüncü derecedeki fürûudan hangisi müteaddid cihetlerden intikal hakkına nail olursa cümlesini alır ![]() 6) "Yukarıdaki maddelerde zikredilen derecelerden mukaddemi mevcut iken muahharı intikal hakkına nail olamaz ![]() Şu kadar ki: Müteveffânın çocukları ve torunları olduğu hâlde anası ve babası veya bunlardan birisi mevcut ise altıda bir hisse bunlara intikal eder ![]() 7) "Müteveffânın kan ve kocası birinci derecedeki hakk-ı intikal ashabiyle birlikte bulununca 1/4 hisseye ve ikinci derecedeki hakk-ı intikal ashabiyle veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte bulununca 1/2 hisseye nail olur ![]() Eğer dördüncü madde gereğince büyük ona ve büyük baba ile beraber onların fürûu da intikal hakkına nail olmak icap ediyorsa işbu fürûua isabet edecek hisseyi de karı veya koca alır ![]() Birinci ve ikinci derecedeki ashab-ı intikalden veya büyük ana ve büyük babadan hiçbiri bulunmazsa karı veya koca münhasıran intikal hakkına nail olur ![]() 8) "Yukarıda geçen maddelerin hükümleri, icâreteyn ve icâre-i vahîde-i kadîmeli müsakkafât ve müstegallâtı vakfiyye ile mukâtaa-i kadîmeli müstegallât hakkında dahi câridir ![]() 9) İntikal sınırlarının yukarıda geçen maddeler mûcibince genişlemesinden dolayı müsakkafât ve müstegallâtı vakfiyenin icârât-ı hâliyye ve mukâtaat-ı kadîmeleriyle mevkûf arazinin öşür bedeli mukâtaaları vergi kıymetlerine nisbetle binde yüz paradan az ise, o miktara iblağ olunacaktır ![]() Mevkûf arazi için, yeniden tahsis olunacak mukataalar da bu nisbette uygulanacaktır ![]() ![]() 10) "Vakfedenin şartı gereğince intikal hudutları daha geniş olan vakıflarda kemakân şarta riayet olunacak ve icârât-ı muhassasa hâliyle ibka edilecektir ![]() II) "İşbu kanun neşri tarihinden itibaren mer'î olacaktır ![]() 12) "İşbu kanun hükümlerinin icrasına maliye ve vakıflar nezaretleri memurdur ![]() Mîrî ve vakıf arazi ile ilgili bu intikal kanunlarında dereceleri gösterilen intikal hakkı sahiplerinden hiçbiri bulunmazsa gayri menkul hazineye döner (mahlûl olur) ve diğer mirasçılara intikal etmez ![]() ![]() AREFE Zülhicce Kamerî ay'ının dokuzuncu günü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Arefe günü vakfe sırasında Cenâb-ı Hakk'ın Cehennem'den azat ettiği kulların sayısı diğer günlerde azat edilenlerle kıyaslanmayacak kadar çoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arefe günü Arafat'ta vakfeye duran hacılar topluluğu mahşerin küçük bir örneğini gösterirler ![]() ![]() ![]() Ahmed AĞIRAKÇA ÂRİYET Geçici olarak, vadesiz alınan yahut verilen şey, ödünç ![]() Âriyet veya âriyyet, emanet verilen şeye veya âriyet akdine ait bir isimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Es-Serahsî ve Malikiler âriyet vermeyi şöyle tarif ederler: "Âriyet akdi, yararlanmayı bir bedel olmaksızın temlîk etmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna göre, âriyet akdi, bir maldan meccânen yararlanmayı sağlayan bir akittir ![]() Âriyet akdinin meşrû oluşu Kitap, Sünnet ve İcmâ delillerine dayanır ![]() Kur'an-ı Kerim'de doğrudan âriyet akdinden söz eden bir ayet yoktur ![]() ![]() Ayetlerde: "İyilik ve takvâ üzerine yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın" (el-Mâide, 5/2); "Onlar zekâtı da menederler" (Mâûn, 107/7) buyurulur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanefilere göre âriyet akdinin rüknü, malın sahibinin icab (teklif)ından ibarettir ![]() ![]() ![]() ![]() Âriyet akdinin şartları: a) Âriyet verenin âkil (akıllı) olması gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm âlimleri ev, arazi, elbise, hayvan, nakil aracı gibi devam etmesiyle birlikte kendisinden yararlanmak mümkün olan her şeyde âriyet akdinin geçerli olduğunu kabul ederler ![]() Harbîye silâh ve atı; mümin olmayana mushafı ve bu nitelikteki kitabı âriyet olarak vermek haramdır (es-Şirâzî, el-Mühezzeb, I, 363) ![]() Âriyet akdi mutlak ve mukayyed olmak üzere iki kısma ayrılır: 1) Mutlak âriyet: Bir kimsenin bir şeyi, bizzat kendisinin mi yoksa başkasının mı kullanacağı ve nasıl kullanılacağı gibi hususları belirtmeden âriyet olarak almasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âriyet verenin borçları: Âriyet verilen şeyi teslim etmek ![]() ![]() ![]() Faydalanmaya elverişli malı vermek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yararlanmanın karşılıksız olması ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âriyet verenin hakları: Âriyet verilen şeyi geri isteme ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âriyet verilen şeyin akde veya şeyin niteliğine yahut tahsis maksadına uygun olarak kullanılmasını istemek ![]() Âriyet alanın aldığı şeyi, mülk sahibinin istemesi veya sürenin sona ermesi üzerine geri vermesi gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() Âriyet alanın, emanet malı aşırı bir şekilde kullanması ve bu yüzden telef olması hâlinde, bedelini ödemesi gerekir (Mecelle, madde: 814) Mal sahibi emaneti geri istediği hâlde, âriyet alan vermez ve bu arada telef olursa yine bedelini öder (es-Serahsî, a ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âriyet şeyin izinsiz olarak üçüncü kişiye verilip zayi olması da bedelin ödenmesini gerektirir (es-Serahsî, a ![]() ![]() ![]() Şu durumlarda âriyeti tazmin gerekmez: Normal olarak kullanılırken zayi olan âriyet ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âriyet akdi, âriyet verenin malı geri istemesi veya taraflardan birisinin vefat etmesi yahut da kullanma süresinin bitmesiyle sona erer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#27 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Arkadaş, Arkadaşlik Kendisine yakınlık ve dostluk duyulan kimse ![]() ![]() ![]() Rebâh b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte böyle salih arkadaşlar edinmek her insan için çok önemli bir konudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anne ve babalar, arkadaş seçiminde çocuklarına yardımcı olmalı, onlara yol göstermelidirler ![]() ![]() ![]() ![]() Saîd Cubeyr'den şöyle rivayet edilmiştir: "Ensar'a mensup birisi Resulullah'ın huzuruna geldi ![]() ![]() "-Seni üzgün görüyorum, neden?" Adam dedi ki: "-Ya Resulallah, beni bir şey düşündürüyor ![]() "-Nedir? " "Biz her gün akşam sabah sizin huzurunuza geliyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimet verdiği, resuller, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraberdir ![]() ![]() Kur'an'ın müminlere bu müjdesi, ne engin bir mutluluktur ![]() ![]() ![]() ![]() Enes b ![]() "Resulullah'a, bir topluluk tarafından sevilip de onlara ulaşamayan kimse hakkında soru sordular ![]() "-Kişi sevdiği ile beraberdir ![]() Enes b ![]() ![]() İslâm toplumu, müminlerin oluşturduğu ve esası iman üzerine kurulu bir kardeşlik ve arkadaşlık toplumudur ![]() ![]() ![]() ![]() "Eğer siz o (Resulullah)'a yardım etmezseniz, iyi bilin ki Allah ona yardım etmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ayet-i celilede, İslâm tarihinde meşhur bir olaya, Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna karşılık isabetle seçilemeyen arkadaş ve dostlar insanı hem dünyada hem ahirette felâkete sürükler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı Kerîm, dünyada sapıklığa düşenlerin ahirette şöyle söyleyeceklerini haber veriyor: "Orada putları ile çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbına eşit tutmuştuk ![]() ![]() ![]() Şu halde, bizi hak yoldan ayırarak ahirette pişmanlığa sürükleyecek kötü arkadaşlardan özellikle uzak durmalıyız ![]() ![]() Dost ve arkadaşlarını Allah'a kavuşmayı reddeden, arzu, hevâ ve şehvet düşkünü kişilerden seçenlerin dostluklarına şeytan destek olmakta ve onları yalnız bırakmamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() "Nihayet bize gelince der ki: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı ![]() ![]() ![]() 'Onlardan bir sõzcü "Benim bir arkadaşım vardı ![]() ![]() "(Alayla) Der ki: "Sen doğrulayanlardan mısın?" "Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi (diriltilip) cezalandırılacağız?" "(Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız" dedi ![]() "Sonra onu Cehennem'in ortasında gördü ![]() "Tallahi, dedi, sen az daha beni de alçaltacaktın ![]() "Rabbimin nimeti olmasaydı ben de şimdi oraya getirilenlerden olurdum" (es-Saffât, 37/51-57) ![]() Arkadaşını Cehennem'in ortasında görmesi, kendi ve arkadaşları olan ihlâslı kulların sahip olduğu nimetlerin büyüklüğünü hissetmesine vesile olur ![]() ![]() ![]() ![]() Kötü arkadaşına uymuş olsaydı, onun eliyle Cehennem'in ateşini davet etmiş olacaktı ![]() ![]() ![]() ![]() İA ARŞ Tavan, çatı, dam, çardak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu iki mana itibarıyla Arş, İslâm'a göre, bütün alemi kuşatan, sınırlandırılması ve takdir edilmesi beşer aklının dışında kalan ve gerçeğini Allah'ın bildiği yüce bir makamdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilinen manasıyla taht, bir hükümdarın hükûmet işlerini yürütürken üzerine kurulduğu bir cisimdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Râgıp el-İsfahânî, "İstiva" * kelimesine: Müsâvî olmak; kendi kendine itidal manasını vermiştir ![]() ![]() ![]() a) Arş'a mülkiyet ve saltanat manası verilmesi halinde: "Allah bütün mahlûkatı üzerinde düzenli ve sırayla işleri düzene koydu, hükümlerini muntazam bir şekilde yerine getirdi, hiçbir engel olmaksızın kudretini tesir ve mahlûkâtı üzerinde "meşîetini" (dilemesini) cereyan ettirdi ![]() b) "Mahlûkâtı yarattıktan sonra da başından sonuna kadar hepsini kudret ve galebesi velâyet ve hâkimiyeti altında tuttu ![]() ![]() c) Arş'a mülk ve memleket, istivaya da istila manası verilmesi halinde "Sonra Allah mülkünü hâkimiyeti altında tuttu ![]() d) İstivaya "müsavî" manası verilmesi halinde de: "Allah Arş üzerine öyle bir istîlâ ile istiva etmiştir ki Sema ve Semada bulunanlar O'na daha yakın, arz ve arzda bulunanlar daha uzak bir mevki ve mesâfede değil, hepsi müsâvî bir nisbettedirler ![]() ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Arş'la ilgili ayetler: 7/54, 9/129, 10/3, 11/7, 13/2, 20/5, 21/22, 23/86, 116, 25/59, 27/26, 32/4, 39/75, 40/7, 15, 43/82, 57/4, 85/15, 69/17) ![]() İmrân İbn Husayn Peygamberimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "(Ezelde)Allah vardı ve Allah'tan başka bir şey yoktu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arş hakkında İmam Gazalî'nin İhyasında geçen bir hadis-i şerif "Abdullah b ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#28 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Arz Bir şeyi bir âmire, üstada veya büyüğe göstermek, takdim etmek ![]() Hadîs usulünde kullanılan bir terim olup râvinin elinde bulunan hadisleri şeyhine okuması anlamına gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ARZ-I MEV'UD Va'dedilmiş yer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed AĞIRAKÇA ASABE Sarmak, kuşatmak, şiddet, kuvvet, yardım ve himaye, baba tarafından olan yakın akrabalar ![]() ![]() ![]() ![]() Asabe önce ikiye ayrılır: Kan hısımlığı sebebiyle asabe, köle ve câriyeyi hürriyetine kavuşturmaktan doğan asabe ![]() Kan hısımlığı sebebiyle asabe üçe ayrılır: A) Kendi başına asabe olanlar (Binefsihi asabe) ![]() ![]() 1) Ölenin araya kadın girmeyen erkek fürûu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Ölenin araya kadın girmeyen erkek usûlü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3) Ölenin babasının araya kadın girmeyen erkek fürûu ![]() ![]() ![]() 4) Ölenin dedesinin erkek fürûu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birden çok asabe birlikte bulunursa en yakın ve en kuvvetli olan tercih edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna göre asabeye miras verilirken şu prensiplere uyulur: 1) Yakın olan uzak olanı düşürür ![]() a) Sınıfta yakınlık: Bir önceki sınıftan asabe varken sonraki sınıfta bulunanlar miras alamaz ![]() ![]() ![]() b) Derecede yakın olan uzak olanı düşürür ![]() ![]() ![]() 2) Kuvvetli olan zayıfı düşürür ![]() ![]() ![]() Asabe'ye miras verilirken bu, sınıf, derece, yakınlık ve kuvvet durumlarının daima gözönünde tutulması gerekir ![]() ![]() B) Başkası ile birlikte asabe olanlar (Bigayrihi asabe) ![]() ![]() ![]() 1) Ölenin kızları ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Ölenin oğlunun kızları ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3) Ana-baba bir kız kardeşler ![]() 4) Baba bir kız kardeşler ![]() ![]() C) Başkasının bulunması ile asabe olanlar (Maagayrihi asabe) ![]() ![]() I) Ana-baba bir kız kardeşler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Baba bir kız kardeşler, yine ölenin kızı veya oğlunun kızı ile asabe olurlar ![]() ![]() ![]() Burada asabe olan kız kardeşler, ölenin kızı veya oğul kızı ashabü'l-ferâiz sıfatıyla belirli hissesini aldıktan sonra, artanı alırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Hamdi DÖNDÜREN ASABİYET Sinirlilik; akrabalık, soy yakınlığı ![]() ![]() ![]() İslâm öncesi Arap toplumunda bir kimse kabilecilik his ve gayretiyle baba tarafından olan akrabasını yahut da umumiyetle kendi kabilesinden olan birini, haklı haksız her konuda başkalarına karşı korur, ona destek olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük tarihçi ve sosyolog İbn Haldun, asabiyeti tarihî hadiselerin meydana gelmesinde önemli rol oynayan etkenlerden biri olarak görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn Haldun'a göre, tebliğ ve irşad faaliyetleri asabiyete dayanmadan tamamlanamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Asabiyetin gayesinin mülk (hâkimiyet, iktidar) olduğunu söyleyen İbn Haldun asabiyeti kötüleyen hadisleri şu şekilde telif eder: "Resulullah'a göre dünya ve dünya işleri âhiret için bir binek ve vasıtadır ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah, insandan "gadab (hiddet)"ın tamamen kalkmasını istememiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah'ın asabiyetini yermesi de, aynen bunun gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() Yine ibn Haldun'a göre İslâm, asabiyetin zararından çok faydasını görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zira Ebû Hureyre (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber Efendimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() Fransız ihtilalinin getirdiği yeni fikirlerden birisi de milliyetçilik fikridir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#29 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Arz Bir şeyi bir âmire, üstada veya büyüğe göstermek, takdim etmek ![]() Hadîs usulünde kullanılan bir terim olup râvinin elinde bulunan hadisleri şeyhine okuması anlamına gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ARZ-I MEV'UD Va'dedilmiş yer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed AĞIRAKÇA ASABE Sarmak, kuşatmak, şiddet, kuvvet, yardım ve himaye, baba tarafından olan yakın akrabalar ![]() ![]() ![]() ![]() Asabe önce ikiye ayrılır: Kan hısımlığı sebebiyle asabe, köle ve câriyeyi hürriyetine kavuşturmaktan doğan asabe ![]() Kan hısımlığı sebebiyle asabe üçe ayrılır: A) Kendi başına asabe olanlar (Binefsihi asabe) ![]() ![]() 1) Ölenin araya kadın girmeyen erkek fürûu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Ölenin araya kadın girmeyen erkek usûlü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3) Ölenin babasının araya kadın girmeyen erkek fürûu ![]() ![]() ![]() 4) Ölenin dedesinin erkek fürûu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birden çok asabe birlikte bulunursa en yakın ve en kuvvetli olan tercih edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna göre asabeye miras verilirken şu prensiplere uyulur: 1) Yakın olan uzak olanı düşürür ![]() a) Sınıfta yakınlık: Bir önceki sınıftan asabe varken sonraki sınıfta bulunanlar miras alamaz ![]() ![]() ![]() b) Derecede yakın olan uzak olanı düşürür ![]() ![]() ![]() 2) Kuvvetli olan zayıfı düşürür ![]() ![]() ![]() Asabe'ye miras verilirken bu, sınıf, derece, yakınlık ve kuvvet durumlarının daima gözönünde tutulması gerekir ![]() ![]() B) Başkası ile birlikte asabe olanlar (Bigayrihi asabe) ![]() ![]() ![]() 1) Ölenin kızları ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Ölenin oğlunun kızları ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3) Ana-baba bir kız kardeşler ![]() 4) Baba bir kız kardeşler ![]() ![]() C) Başkasının bulunması ile asabe olanlar (Maagayrihi asabe) ![]() ![]() I) Ana-baba bir kız kardeşler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Baba bir kız kardeşler, yine ölenin kızı veya oğlunun kızı ile asabe olurlar ![]() ![]() ![]() Burada asabe olan kız kardeşler, ölenin kızı veya oğul kızı ashabü'l-ferâiz sıfatıyla belirli hissesini aldıktan sonra, artanı alırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Hamdi DÖNDÜREN ASABİYET Sinirlilik; akrabalık, soy yakınlığı ![]() ![]() ![]() İslâm öncesi Arap toplumunda bir kimse kabilecilik his ve gayretiyle baba tarafından olan akrabasını yahut da umumiyetle kendi kabilesinden olan birini, haklı haksız her konuda başkalarına karşı korur, ona destek olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük tarihçi ve sosyolog İbn Haldun, asabiyeti tarihî hadiselerin meydana gelmesinde önemli rol oynayan etkenlerden biri olarak görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn Haldun'a göre, tebliğ ve irşad faaliyetleri asabiyete dayanmadan tamamlanamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Asabiyetin gayesinin mülk (hâkimiyet, iktidar) olduğunu söyleyen İbn Haldun asabiyeti kötüleyen hadisleri şu şekilde telif eder: "Resulullah'a göre dünya ve dünya işleri âhiret için bir binek ve vasıtadır ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah, insandan "gadab (hiddet)"ın tamamen kalkmasını istememiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah'ın asabiyetini yermesi de, aynen bunun gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() Yine ibn Haldun'a göre İslâm, asabiyetin zararından çok faydasını görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zira Ebû Hureyre (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber Efendimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() Fransız ihtilalinin getirdiği yeni fikirlerden birisi de milliyetçilik fikridir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (A) |
![]() |
![]() |
#30 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (A)Ashâb Peygamber Efendimize iman ederek O'nu gören ve müslüman olarak ölen kimseler ![]() Lügat itibariyle ashab, arkadaş manasına gelen "sâhib" kelimesinin çoğuludur ![]() ![]() ![]() ![]() Sahabî sayılabilmek için az da olsa Resulullah ile görüşmek şarttır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberlikten sonra Resulullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'ın en güzel ve doğru bir şekilde öğrenilebilmesi için Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Böylece sizi (Ashab-ı Kirâm) vasat bir ümmet yapmışızdır; insanlara karşı hakikatin şahitleri olasınız, bu Peygamber de sizin üzerinize tam bir şahit olsun diye" (el-Bakara, 2/143) ![]() "Siz (sahabe) insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "İslam'da birinci dereceyi kazanan muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar yok mu? Allah onlardan razı olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() "O ağacın altında müminler sana bey'at ederlerken, andolsun ki Allah onlardan razı olmuştur da kalplerindekini bilerek üzerlerine manevî bir kuvvet (moral) indirmiş ve onları yakın birfetih ile mükâfatlandırmıştır" (el-Feth, 48/28) "Muhammed Allah'ın Resulu'dur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ehl-i Sünnet nazarında ashabın büyük bir değeri vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka hadîslerinde de şöyle demiştir: "Ashabım hakkında Allah'tan korkun, ashabım hakkında Allah'tan korkun! Benden sonra onları kendinize hedef haline getirip düşmanlık etmeyin! Kim onları severse bana olan sevgisinden dolayı sever ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber Efendimiz'in Allah'tan alarak tebliğ ve yaşayışında tatbik ettiği veya bizzat kendisinin koyduğu dînî esasların, daha sonraki müslüman nesillere ancak ashaba dayanan sıhhatli nakillerle ulaşabildiği düşünülecek olursa, İslâm açısından ashab-ı kirâmın gerçekten bu övgülere ve kendilerine saygı gösterilmesi konusundaki ikazlara lâyık oldukları açıkça anlaşılır ![]() ![]() ![]() Sahabe-i Kirâm bir pervane gibi Peygamberimiz'in etrafında dolaşır ve O'ndan (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'dan önceki ümmetler, peygamberlerinin hayatı, sözleri ve davranışları ile ilgili bilgileri daha sonraki nesillere sıhhatli bir şekilde ulaştıramamışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberimiz'in vefatından ve Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Ashab'ın İslâm'a girişleri ve hizmetleri, İslâm uğruna çektikleri çileler ve gösterdikleri çabalar, hicretler ve gazvelerdeki durumlarının üstünlüğü yanısıra; her şeye rağmen birer insan oldukları da gözönünde bulundurulduğunda, Ashab'ın hepsinin birbiri ile aynı değerde olmayacağı âşikardır ![]() 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() 5 ![]() ![]() 6 ![]() Resulullah'a kavuşup Medine'ye yerleşen muhacirler, 7 ![]() 8 ![]() 9 ![]() 10 ![]() 11 ![]() 12 ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan Ashab arasında büyük değeri haiz olanlar, Muhacirun (Mekke Fethi'ne kadar Medine'ye hicret edenler) ve Ensar (Hz ![]() ![]() İslâm âleminde, Ashab'ın faziletine, menkıbelerine ve hayatlarına dair bir çok eser yazılmıştır ![]() ![]() ![]() İbn Abdilberr (ö ![]() İbnu'l-Esîr (ö ![]() ![]() Ahmet ÖNKAL ASHÂBU'L-A'RÂF Ahirette, Cennet'le Cehennem arasındaki sahada bekleyen kimseler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cennet ehlinin yüzlerinin beyazlığı, neşe saçan çehreleri ve çehrelerindeki ilâhî nuru görünce onlara selâm verirler ![]() ![]() Bir ara gözleri istemeyerek de olsa Cehennemliklere ilişir, amellerinin kendilerini oraya sürüklemesinden korkarak Allah'a sığınırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra bunlara, dünyada iken müminler hakkında düşündüklerini ve söylediklerini hatırlatırlar ![]() ![]() "-Kendilerini Allah'ın rahmetine erdiremeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı?" "Nerede olduklarını şimdi gözlerinizle görün ![]() "-Cennet'e girin, size korku yoktur, siz mahzun da olmayacaksınız ![]() ![]() ![]() İA ASHÂBU'L-ESER Eser, meydana getirilen şey, nişan ve alâmet demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() a) Ashâbu'l-Eser ![]() ![]() b) Ashâbu'l-Rey ![]() ![]() ![]() ![]() Asr-ı saadette müslümanlar, ortaya çıkan problemlerini Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ashab'ın bazıları Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Durak PUSMAZ ASHÂBU'L-EYKE Sık ağaçlık, ağaçları birbirine sarmaş dolaş olmuş bir orman, yumuşak ağaçlıklı bir bataklık bölgesinde yaşayan kitle ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Medyen veya Ashabu'l-Eyke halkına Hz ![]() ![]() ![]() ![]() "Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed AĞIRAKÇA ASHÂBU'L-HİCR El-Hicr bölgesinde yaşamış olan Semûd kavmi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ashâbu'l-Hicr tabiri Kur'an-ı Kerîm'in el-Hicr suresinde bir defa geçmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Semûd kavminin bu aşırı inadları üzerine Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Küfrün mantığı, her zaman ve her yerde bütün dünya tarihi boyunca aynı olmuştur ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|