Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fihristi, kuran

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



YETİM

Hani İsrailoğullarından, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz (2/83)
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır) İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır (2/177)
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir" (2/215)
Hem dünya (konusun)da, hem ahiret (konusunda) Ve sana yetimleri sorarlar De ki: "Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırdeder) Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir" (2/220)
Yetimlere mallarını verin ve murdar olanla temiz olanı değiştirmeyin Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin Çünkü bu, büyük bir suçtur (4/2)
Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin) Bu sapmamanıza daha yakındır (4/3)
Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun Hesap görücü olarak Allah yeter (4/6)
(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin (4/8)
Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir (4/10)
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez (4/36)
Kadınlar konusunda senden fetva isterler De ki: "Onlara ilişkin fetvayı size Allah veriyor (Bu fetva,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size Kitap'ta okunmakta olanlardır Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir (4/127)
Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun Allah'ın ahdine vefa gösterin İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz" (6/152)
Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir'de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün) Allah, herşeye güç yetirendir (8/41)
Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması- dışında yetimin malına yaklaşmayın Ahde vefa gösterin Çünkü ahid bir sorumluluktur (17/34)
Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü'ne verdiği fey, Allah'a, Resûl'e, (ve Resûl'e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır (59/7)
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler (76/8)
Hayır; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz (89/17)
Ya da açlık gününde doyurmaktır, Yakın olan bir yetimi, Veya sürünen bir yoksulu (90/14, 15, 16)
Bir yetim iken, seni bulup da barındırmadı mı? (93/6)
Öyleyse, sakın yetimi üzüp-kahretme (93/9)
İşte yetimi itip-kakan, (107/2)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



YILAN

Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş) (20/20)
Asanı bırak;" (Bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı "Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz" (27/10)
Asanı bırak" (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma Şüphesiz güvendesin" (28/31)

YILDIRIM

Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır (2/19)
Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız" Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı Ve siz bakıp duruyordunuz (2/55)
Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor Musa'dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi Demişlerdi ki: "Bize Allah'ı açıkça göster" Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa'ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik (4/153)
Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır (13/13)
Bu durumda eğer onlar yüz çevirirlerse, artık de ki: "Ben sizi, Ad ve Semud (kavimlerinin) yıldırımına benzer bir yıldırımla uyardım" (41/13)
Semud'a gelince; Biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler Böylece kazandıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi (41/17)
Ancak Rablerinin emrine baş kaldırdılar; böylece bakıp-dururlarken, onları yıldırım çarpıp-yakaladı (51/44)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



YILDIZ

Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki: "Bu benim rabbimdir" Fakat (yıldız) kayboluverince: "Ben kaybolup-gidenleri sevmem" demişti (6/76)
O, karanın ve denizin karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edendir Bilebilen bir topluluk için biz ayetleri birer birer (bölüm bölüm) açıkladık (6/97)
Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O'nundur Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir (7/54)
Hani Yusuf babasına: "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) onbir yıldız, güneşi ve ayı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti (12/4)
Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır (16/12)
Ve (başka) işaretler de (yarattı); onlar yıldız(lar)la da doğru yolu bulabilirler (16/16)
Gerçekten iman edenler, Yahudiler, yıldıza tapanlar (Sabii), Hıristiyanlar, ateşe tapanlar (Mecusi) ve şirk koşanlar; şüphesiz Allah, kıyamet günü aralarını ayıracaktır Doğrusu Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır (22/17)
Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah'a secde etmektedirler Birçoğu üzerine azab hak olmuştur Allah kimi aşağılık kılarsa, artık onun için bir yüceltici yoktur Şüphesiz Allah, dilediğini yapar (22/18)
Allah, göklerin ve yerin nurudur O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir (Bu,) Nur üstüne nurdur Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip-iletir Allah insanlar için örnekler verir Allah, herşeyi bilendir (24/35)
Şüphesiz biz dünya göğünü 'çekici bir süsle', yıldızlarla süsleyip-donattık (37/6)
Sonra yıldızlara bir göz attı (37/88)
Gecenin bir bölümünde ve yıldızların batışının ardında da O'nu tesbih et (52/49)
Battığı zaman yıldıza andolsun; (53/1)
Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim (56/75)
Yıldızlar 'örtülüp (ışıkları) silindiği' zaman, (77/8)
Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman, (81/2)
Yıldızlar, dağılıp-yayıldığı zaman, (82/2)
(Karanlığı) Delen yıldızdır (86/3)

YİYECEK

Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir Kimseye güç yetireceğinin dışında (yük ve sorumluluk) teklif edilmez Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın; mirasçı üzerinde (ki sorumluluk ve görev) de bunun gibidir Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun olarak ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görendir (2/233)
Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi (Allah ona:) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, herşeye güç yetirendir" (2/259)
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah katındandır Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi (3/37)
Tevrat indirilmeden evvel, İsrail'in kendine haram kıldıklarından başka, İsrailoğullarına bütün yiyecekler helal idi De ki: "Şu halde eğer doğruysanız, Tevrat'ı getirin de onu okuyun" (3/93)
Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki: "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?" (3/183)
Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür! (5/66)
De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği (şeyler) için, ölü eti, dökülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında, haram kılınmış bir şey bulmuyorum Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- (bu sayılanlardan ölmeyecek kadar yiyebilir) Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir (6/145)
Dediler ki: "Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk Yusuf'u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık Fakat onu kurt yemiş Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin" (12/17)
Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek İşte hakkında fetva istemekte olduğunuz iş (artık) olup bitmiştir" (12/41)
Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık) İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık" Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin" (18/19)
Artık gerçekten, ondan yiyecekler böylelikle karınlarını ondan dolduracaklar (37/66)
Orda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz" (43/73)
Şüphesiz zakkum olan bir ağaçtan yiyeceksiniz (56/52)
Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur (88/6)

YOKSUL

Siz (ise şöyle) demiştiniz: "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın" (O zaman Musa:) "Hayırlı olanı, şu değersiz, şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi (2/61)
Hani İsrailoğullarından, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz (2/83)
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır) İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır (2/177)
(Oruç) Sayılı günlerdir Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun) Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır) Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır (2/184)
Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu Dikkat edin Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır (2/214)
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir" (2/215)
Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun Hesap görücü olarak Allah yeter (4/6)
(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin (4/8)
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez (4/36)
Allah sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele söylemelerinizden, boş sözlerden' dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar Onun (yeminin) keffareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır (Bunlara imkan) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin keffaretidir Yeminlerinizi koruyunuz Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz (5/89)
De ki: "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin -Sizin de, onların da rızıklarını biz vermekteyiz- Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın Hakka dayalı olma dışında, Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz" (6/151)
Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir'de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün) Allah, herşeye güç yetirendir (8/41)
Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da İsraf ederek saçıp-savurma (17/26)
Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara ve size biz rızık veririz Şüphesiz, onları öldürmek büyük bir hata (suç ve günah)dır (17/31)
Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı" (18/79)
Kendileri için birtakım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah'ın adını ansınlar Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun (22/28)
Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (24/22)
Öyleyse yakınlara hakkını ver, yoksula da, yolcuya da Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyenler için bu daha hayırlıdır ve felaha erenler onlardır (30/38)
Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı (51/19)
Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resûlü'ne iman etmeniz dolayısıyladır Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır Kafirler içinse acı bir azab vardır (58/4)
Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü'ne verdiği fey, Allah'a, Resûl'e, (ve Resûl'e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır (59/7)
Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın" (68/24)
Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı" (69/34)
Yoksul ve yoksun olan(lar)için (70/25)
Yoksula yedirmezdik" (74/44)
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler (76/8)
Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz (89/18)
Veya sürünen bir yoksulu (90/16)
Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi? (93/8)
Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur (107/3)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



YOLCU

(Oruç) Sayılı günlerdir Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun) Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır) Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır (2/184)
Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter) Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, Rabbi olan Allah'tan sakınsın da emanetini ödesin Şahidliği gizlemeyin Kim onu gizlerse, artık şüphesiz, onun kalbi günahkardır Allah, yaptıklarınızı bilendir (2/283)
Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahud kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/43)
Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister Umulur ki şükredersiniz (5/6)
Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size): "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler (5/106)
Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir'de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün) Allah, herşeye güç yetirendir (8/41)
İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alsın" (12/10)
Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını (kuyuya su almak için) gönderdiler O da kovasını sarkıttı "Hey müjde Bu bir çocuk" dedi Ve onu (kuyudan çıkarıp) 'ticaret konusu bir mal' olarak sakladılar Oysa Allah, yapmakta olduklarını bilendi (12/19)
Öyleyse yakınlara hakkını ver, yoksula da, yolcuya da Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyenler için bu daha hayırlıdır ve felaha erenler onlardır (30/38)
Yaz ve kış yolculuğunda onları (güvenliğe kavuşturduğu ya da başkalarıyla) ısındırıp yakınlaştırdığı için, (106/2)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



YONCA

Üzümler, yoncalar, (80/28)

YONTMAK

(Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın" (7/74)
Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı (15/82)
Dağlardan ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz" (26/149)
Dedi ki: "Yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" (37/95)

YORGUN

Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allah'ın elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, 'dayanılmaz bir açlık' (çekmeleri), kâfirleri 'kin ve öfkeyle ayaklandıracak' bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez (9/120)
Orda onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler (15/48)
Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur O'nun yanında olanlar, O'na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve yorgunluk duymazlar (21/19)
İnsanlar içinde haccı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler" (22/27)
Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz" (35/35)
Andolsun, Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık; Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı (50/38)
YORUM
Sana Kitabı indiren O'dur O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez (3/7)
Onlara bir iyilik geldiği zaman "Bu bizim için" dediler; onlara bir kötülük isabet ettiğinde (bunu da) Musa ve beraberindekilerin bir uğursuzluğu olarak yorumlarlardı Haberiniz olsun, Allah katında asıl uğursuz olanlar kendileridir; ama onların çoğu bilmezler (7/131)
Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak (10/39)
Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" (12/6)
Onu satın alan bir Mısır'lı (aziz,) karısına: "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi Böylelikle biz, Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler (12/21)
Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti Biri: "Ben (rüyamda) kendimi şarap sıkıyorken gördüm" dedi Öbürü: "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi" dedi "Bunun yorumundan bize haber ver Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz" (12/36)
Hükümdar:" Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin" dedi (12/43)
Dediler ki: "(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz" (12/44)
O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve: "Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin" dedi (12/45)
Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar Dedi ki: "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur" (12/100)
Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin Göklerin ve yerin yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat" (12/101)
Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim (18/78)
Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu" (18/82)
YUNUS (AS)
Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik Davud'a da Zebur verdik (4/163)
İsmail'i Elyasa'yı Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik) Onların hepsini alemlere üstün kıldık Babalarından soylarından ve kardeşlerinden kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik (6/86-87)
Ama (azab geldiği sırada) iman edip imanı kendisine yarar sağlamış -Yunus kavminin dışında- bir ülke olsaydı ya! Onlar iman ettikleri zaman dünya hayatında onlardan aşağılatıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar yararlandırdık (10/98)
Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi Hani o dolu bir gemiye kaçmıştı Böylece kur'aya katılmıştı da kaybedenlerden olmuştu Derken onu balık yutmuştu oysa o kınanmıştı Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık Ve üzerine sık-geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik Onu yüzbin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık (37/139-148)
Balık sahibi (Yunus'u da); hani o kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur sen yücesin gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık İşte biz iman edenleri böyle kurtarırız (21/87-88)
Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı (68/48-50)
YUSUF (AS)
Ve ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz (6/84)
Biz bu Kur'an'ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz, oysa sen, daha önce, bundan haberi olmayanlardandın (12/3)
Hani Yusuf babasına: "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) onbir yıldız, güneşi ve ayı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti (12/4)
(Babası) Demişti ki: "Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır" (12/5)
"Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" (12/6)
Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır (12/7)
Onlar şöyle demişti: "Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz Gerçekte babamız, açıkça bir şaşkınlık içindedir" (12/8)
"Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz" (12/9)
İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alsın" (12/10)
(Bu karara vardıktan sonra) "Ey Babamız," dediler "Sana ne oluyor, Yusuf'a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini isteyenleriz" (12/11)
"Sen onu yarın bizimle gönder, gönlünce gezsin, oynasın Elbette biz onu koruyup-gözetiriz" (12/12)
Dedi ki: "Sizin onu götürmeniz gerçekten beni üzer ve siz ondan habersiz iken onu kurdun yemesinden korkuyorum" (12/13)
Dediler ki: "Andolsun, biz, birbirini kollayan bir topluluk iken, kurt onu yerse, bu durumda şüphesiz kayba uğrayan (aciz) kimseler oluruz" (12/14)
Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, biz ona (şöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin" (12/15)
Akşam üstü babalarına ağlar vaziyette geldiler (12/16)
Dediler ki: "Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk Yusuf'u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık Fakat onu kurt yemiş Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin" (12/17)
Ve üzerine yalandan kan (sürülmüş) olan gömleğini getirdiler "Hayır" dedi Nefsiniz, sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı (kendisinden) yardım istenecek olan Allah'tır" (12/18)
Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını (kuyuya su almak için) gönderdiler O da kovasını sarkıttı "Hey müjde Bu bir çocuk" dedi Ve onu (kuyudan çıkarıp) 'ticaret konusu bir mal' olarak sakladılar Oysa Allah, yapmakta olduklarını bilendi (12/19)
Onu ucuz bir fiyata, sayısı belli (birkaç) dirheme sattılar Onu pek önemsemediler (12/20)
Onu satın alan bir Mısır'lı (aziz,) karısına: "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi Böylelikle biz, Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler (12/21)
Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik İşte biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz (12/22)
Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım Çünkü o benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez" (12/23)
Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı Böylelikle biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik) Çünkü o, muhlis kullarımızdandı(12/24)
Kapıya doğru ikisi de koştular Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azabtan başka cezası ne olabilir?" (12/25)
(Yusuf) Dedi ki: "Onun kendisi benden murad almak istedi" Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti: "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir (12/26)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir" (12/27)
Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası): "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi (12/28)
"Yusuf, sen bundan yüz çevir Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile Doğrusu sen günahkarlardan oldun" Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz" dedi (Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir Bu, ancak üstün bir melektir" dediler Kadın dedi ki: "Beni kendisiyle kınadığınız işte budur Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak" (Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum" Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı Çünkü O, işitendir, bilendir Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti Biri: "Ben (rüyamda) kendimi şarap sıkıyorken gördüm" dedi Öbürü: "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi" dedi "Bunun yorumundan bize haber ver Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz" Dedi ki: "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm Bu, rabbimin bana öğrettiklerindendir Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terkettim" "Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum Allah'a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler" "Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı (bir sürü) Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah mı?" "Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir Hüküm, yalnızca Allah'ındır O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler" "Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek İşte hakkında fetva istemekte olduğunuz iş (artık) olup bitmiştir" İkisinden kurtulacağını sandığı kişiye dedi ki: "Efendinin katında beni hatırla" Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar (Yusuf) zindanda kaldı Hükümdar:" Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin" dedi (12/29-43)
Dediler ki: "(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz" O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve: "Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin" dedi (Zindana gidip:) "Yusuf, ey doğru (sözlü insan) Yedi besili ineği yedi zayıf (ineğin) yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan (rüya) konusunda bize fetva ver Umarım ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar (bunun anlamını) öğrenmiş olurlar" Dedi ki: "Siz yedi yıl, önceleri (ektiğiniz) gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında (kalanını) biçtiklerinizi başağında bırakın" Sonra bunun arkasından (kuraklığı) zorlu yedi yıl gelecektir, sakladığınız az bir miktar dışında, daha önce biriktirdiğinizi yiyip bitirecektir" Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki, insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar" Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin" Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor: "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir" (Hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi Onlar: "Allah için, haşa" dediler "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik" Aziz (Vezir)in de karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim O ise gerçekten doğruyu söylenlerdendir" (Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi" (12/44-52)
"(Yine de) Ben nefsimi temize çıkaramam Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir" Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım" Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin" (Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim" İşte böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır (Kuraklık başlayınca) Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler, onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı Onların erzak yüklerini hazırlayınca dedi ki: "Bana babanızdan olan kardeşinizi getirin Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam tutarım ve ben konukseverlerin en hayırlısıyım" "Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın" Dediler ki: "Onu babasından istemeye çalışacağız ve herhalde biz bunu yapabileceğiz" Yardımcılarına dedi ki: "Sermayelerini (erzak bedellerini) yüklerinin içine koyun İhtimal ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar da belki geri dönerler" Böylelikle babalarına döndükleri zaman, dediler ki: "Ey babamız, ölçek bizden engellendi Bu durumda kardeşimizi bizimle gönder de erzağı alalım Onu mutlaka koruyacağız" Dedi ki: "Daha önce kardeşi konusunda size güvendiğimden başka (bir şekilde) onun hakkında size güvenir miyim? Allah en hayırlı koruyucudur ve O, esirgeyenlerin esirgeyicisidir" Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki: "Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz Bu (aldığımız) az bir ölçektir" "Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında, onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar, onu sizinle asla gönderemem" dedi Böylelikle ona kesin bir söz verince dedi ki: "Allah, söylediklerimize vekildir" Ve dedi ki: "Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin Ben size Allah'tan hiçbir şeyi sağlayamam (gideremem) Hüküm yalnızca Allah'ındır Ben O'na tevekkül ettim Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler" (12/53-67)
Babalarının kendilerine emrettiği yerden (Mısır'a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub'un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah'tan gelecek olan hiçbir şeyi (gidermeyi) sağlamadı Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi Ancak insanların çoğu bilmezler Yusuf'un yanına girdikleri zaman, o, kardeşini bağrına bastı; "Ben" dedi "Senin gerçekten kardeşinim Artık onların yaptıklarına üzülme" Erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca da, su kabını kardeşinin yükü içine bıraktı, sonra bir münadi (şöyle) seslendi: "Ey kafile, sizler gerçekten hırsızsınız" Onlara doğru yönelerek: "Neyi kaybettiniz?" dediler Dediler ki: "Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır Ben de buna kefilim" "Allah adına, hayret" dediler "Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz" "Öyleyse" dediler "Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?" Dediler ki: "Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız" Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı İşte biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı Ancak Allah'ın dilemesi başka Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır Dediler ki: "Şayet çalmış bulunuyorsa, bundan önce onun kardeşi de çalmıştı" Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu onlara açıklamadı (ve içinden): "Siz daha kötü bir konumdasınız" dedi "Sizin düzmekte olduklarınızı Allah daha iyi bilir" Dediler ki: "Ey Vezir, gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz" Dedi ki: "Eşyamızı kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah'a sığınırız Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz" Ondan umutlarını kestikleri zaman, (durumu) kendi aralarında görüşmek üzere bir yana çekildiler Onların büyükleri dedi ki: "Babanızın size karşı Allah adına kesin bir söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda yaptığımız aşırılığı (işlediğimiz suçu) bilmiyor musunuz? Artık (bundan böyle) ben, ya babam bana izin verinceye veya Allah bana ilişkin hüküm verinceye kadar (bu) yerden kesin olarak ayrılamam O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır" 12/68-80)
"Dönün babanıza ve deyin ki: '-Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik Biz gaybın kollayıcıları değiliz" "İçinde (yaşamakta) olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz" (Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) "Hayır" dedi "Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir" Ve onlardan yüz(ünü) çevirdi ve: "Ey Yusuf'a karşı (artan dayanılmaz) kahrım" dedi ve gözleri üzüntüsünden (ağardıkça) ağardı Ki yutkundukça yutkunuyordu" "Allah adına, hayret" dediler "Hala Yusuf'u anıp durmaktasın Sonunda (ya kahrından) hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın" Dedi ki: "Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum Ben Allah'tan (bir bilgi olarak) sizin bilmediğinizi de biliyorum" "Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez" Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir" (Yusuf) Dedi ki: "Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?" "Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler "Ben Yusuf'um" dedi "Ve bu da kardeşimdir Doğrusu Allah bize lütufda bulundu Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz" Dediler ki: "Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir ve biz de gerçekten hataya düşenler idik" Dedi ki: "Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur Sizi Allah bağışlasın O, merhametlilerin (en) merhametlisidir" (12/82-92)
"Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün Gözü (yine) görür hale gelir Bütün ailenizi de bana getirin" Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: "Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum" "Allah adına, hayret" dediler "Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın" Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" (Çocukları da:) "Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile Biz gerçekten hataya düşenler idik" dediler "İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir" dedi Böylece onlar (gelip) Yusuf'un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı ve dedi ki: "Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz" Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar Dedi ki: "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur" "Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin Göklerin ve yerin yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat" Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir Yoksa onlar, (Yusuf'un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır' (12/93-104)
Andolsun daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz Sonunda o vefat edince demiştiniz ki; "Allah ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez" İşte Allah ölçüyü taşıran şüpheci kimseyi böyle saptırır (40/34)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



YUVA

Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler) (21/97)
Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: "Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin" (27/18)

YUVARLANMAK

Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir (2/74)
Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez (9/109)

YÜN
Allah, size evlerinizi (içinde) "güvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı; ve size hayvan derilerinden hem göç gününde, hem yerleşme gününde kolaylıkla taşıyabileceğiniz evler; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir zamana kadar giyimlikler-döşemelikler ve (ticaret için) bir kıldı (16/80)
Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak (70/9)
Ve dağların 'etrafa saçılmış' renkli yünler gibi olacakları (gün), (101/5)
YÜREK ACISI
Gerçek şu ki, inkâr edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır İnkâr edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır (8/36)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



YÜRÜYÜŞ

Andolsun, biz Musa'ya vahyetmiştik: "Kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, onlara denizde kuru bir yol aç, yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan" (20/77)
Musa'ya: "Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik (26/52)
Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir" (31/19)
(Allah da:) "Öyleyse, kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, muhakkak takip edileceksiniz" (diye duasını kabul edip cevap verdi) (44/23)
Ve dağlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüşle yürür (52/10)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- Y

Eski 11-04-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- Y



VEZİR

(Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi" (12/52)
Dediler ki: "Ey Vezir, gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz" (12/78)
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir" (12/88)
VİCDAN

Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler (21/64)
Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak (27/14)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.