Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fihristi, kuran

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin (33/56)
Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır (37/26)
Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun Sonra size yardım edilmez (39/54)
De ki: "Bana apaçık belgeler gelince, sizin Allah'tan başka taptıklarınıza kulluk etmekten kesin olarak menedildim ve alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum" (40/66)
"Allah'ın kullarını bana teslim edin; gerçekten ben, sizin için güvenilir bir elçiyim" (demişti) (44/18)
Bedeviler, dedi ki: "İman ettik" De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (müslüman veya teslim) olduk deyin İman henüz kalplerinize girmiş değildir Eğer Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir" (49/14)
Oysa onlar (kendilerini tümüyle Allah'a ve İslam'a teslim etmeyenler) bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta bıraktılar De ki: "Allah'ın katında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır" (62/11)
"Ve elbette bizden müslüman olanlar da var, zulmedenler de İşte (Allah'a) teslim olanlar, artık onlar 'gerçeği ve doğruyu' araştırıp-bulanlardır" (72/14)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TEVAZU

O Rahman'ın kulları yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler (Furkan, 63)

TEVBE
Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir (2/37)
Hani Musa, kavmine: "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır" demişti Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir (2/54)
Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver) Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin" (2/128)
Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim (2/160)
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar (2/187)
Sana 'kadınların aybaşı halini' sorarlar De ki: "O, bir rahatsızlık (eza)dır Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara (cinsel anlamda) yaklaşmayın Temizlendiklerinde, Allah'ın size emrettiği yerden onlara gidin Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever" (2/222)
Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz (2/279)
Ancak bundan sonra tevbe edenler, 'salih olarak davrananlar' başka Çünkü Allah, gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir (3/89)
Doğrusu, imanlarından sonra inkâr edenler, sonra inkârlarını arttıranlar; bunların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez İşte bunlar, sapıkların ta kendileridir (3/90)
(Allah'ın) Onların tevbelerini kabul etmesi veya zalim olduklarından dolayı azablandırması işinden sana bir şey (sorumluluk ve görev) yoktur (3/128)
Sizlerden fuhuş yapanların, her ikisine eziyet edin Eğer tevbe ederler de ıslah olurlarsa artık onlardan vazgeçin Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir (4/16)
Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir) İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır (4/17)
Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır (4/18)
Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (4/26)
Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister; şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler (4/27)
Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah'tan bağışlama dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı (4/64)
Bir mü'mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz Kim bir mü'mini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır Bu, Allah'tan bir tevbedir Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (4/92)
Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü'minlerle beraberdirler Allah mü'minlere büyük bir ecir verecektir (4/146)
Ancak, sizin onlara güç yetirmenizden önce tevbe edenler başka Bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir (5/34)
Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (5/39)
Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar Allah yapmakta olduklarını görendir (5/71)
Yine de Allah'a tevbe edip bağışlanma istemeyecekler mi? Oysa Allah bağışlayandır, esirgeyendir (5/74)
Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: "Selam olsun size Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir" (6/54)
Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi (Allah:) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni göreceksin" Rabbi dağa tecelli edince, onu param parça etti Musa bayılarak yere düştü Kendine geldiğinde: "Sen ne yücesin (Rabbim) Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi (7/143)
Kötülük işleyip bunun ardından tevbe edenler ve iman edenler; hiç şüphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir (7/153)
Ve büyük Hacc (Hacc-ı Ekber) günü, Allah'tan ve Resûlü'nden insanlara bir duyuru: Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O'nun Resûlü de� Eğer tevbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz İnkâr edenleri acı bir azabla müjdele (9/3)
Haram aylar (süre tanınmış dört ay) sıyrılıp-bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (9/5)
Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız (9/11)
Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin Allah dilediğinin tevbesini kabul eder Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (9/15)
Bunun ardından Allah, dilediği kimseden tevbesini kabul eder Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (9/27)
Allah'a and içiyorlar ki (o inkâr sözünü) söylemediler Oysa andolsun, onlar inkâr sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkâra sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah'ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de acı bir azabla azablandırır Onlar için yeryüzünde bir koruyucu-dost ve bir yardımcı yoktur (9/74)
Diğerleri günahlarını itiraf ettiler, onlar salih bir ameli bir başka kötüyle karıştırmışlardır Umulur ki Allah tevbelerini kabul eder Hiç şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (9/102)
Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah kullarından tevbeleri kabul edecek ve sadakaları alacak olan O'dur Şüphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O'dur (9/104)
Diğer bir kısmı, Allah'ın emri için ertelenmişlerdir O, bunları, ya azablandıracak veya tevbelerini kabul edecektir Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (9/106)
Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü'minleri müjdele (9/112)
Andolsun Allah, Peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın üzerine tevbe ihsan etti Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken- ona güçlük saatinde tabi oldular Sonra onların tevbelerini kabul etti Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir (9/117)
(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı) Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir (9/118)
Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar (9/126)
Ve Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin O da sizi, adı konulmuş bir vakte kadar güzel bir (fayda) ile metalandırsın ve her ihsan sahibine kendi ihsanını versin Eğer yüz çevirirseniz gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım (11/3)
Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın Suçlu-günahkarlar olarak yüz çevirmeyin" (11/52)
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir" (11/61)
Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin Gerçekten benim Rabbim, esirgeyendir, sevendir" (11/90)
Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran Ve azıtmayın Çünkü O, yaptıklarınızı görendir (11/112)
Sonra gerçekten Rabbin, cehalet sonucu kötülük işleyen, sonra bunun ardından tevbe eden ve ıslah olanlar(la beraberdir) Şüphesiz Rabbin bundan sonra bağışlayandır, esirgeyendir (16/119)
Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiçbir şeyle zulme uğratılmayacaklar (19/60)
Gerçekten ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım (20/82)
Sonra Rabbi onu seçti, tevbesini kabul etti ve doğru yola iletti (20/122)
Ancak bundan sonra tevbe eden ve salihçe davrananlar hariç Çünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (24/5)
Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)? (24/10)
Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz" (24/31)
Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte onların günahlarını Allah iyiliklere çevirir Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (25/70)
Kim tevbe eder ve salih amellerde bulunursa, gerçekten o, tevbesi (ve kendisi) kabul edilmiş olarak Allah'a döner (25/71)
Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amellerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir (28/67)
Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sâdıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (33/24)
Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azablandıracak; mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların tevbesini kabul edecektir Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (33/73)
Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası pek şiddetli olan ve lütuf sahibi (Allah'tan) O'ndan başka ilah yoktur Dönüş O'nadır (40/3)
Arş'ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından herşeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru" (40/7)
Kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O'dur (42/25)
Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım" (46/15)
Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakablarla' çağırmayın İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir (49/11)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın) Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz Allah'tan korkup-sakının Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir (49/12)
Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a ve O'nun Resûlü'ne itaat edin Allah, yaptıklarınızdan haberdardır (58/13)
Eğer sizler (Peygamberin iki eşi) Allah'a tevbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalbleriniz eğrilik gösterdi Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril ve mü'minlerin salih olan(lar)ı da Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler (66/4)
Belki onun Rabbi, -eğer o sizi boşayacak olursa- ona yerinize sizlerden daha hayırlı Müslüman, mü'min, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bakire eşler' verir (66/5)
Ey iman edenler, Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla Şüphesiz Sen, herşeye güç yetirensin" (66/8)
Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir) Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz Allah'tan mağfiret dileyin Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (73/20)
Gerçek şu ki, mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar, sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azab onlaradır (85/10)
Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir (110/3)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TEVEKKÜL

O zaman sizden iki grup, neredeyse 'çözülüp geri çekilmek' istemişti Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı Artık mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir (3/122)
Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever (3/159)
Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler (3/160)
Tamam-kabul" derler Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup, karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar Allah, karanlıklarda kurduklarını yazıyor Sen de onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et Vekil olarak Allah yeter (4/81)
Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü Allah'tan korkup-sakının Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler (5/11)
Korkanlar arasında olup da Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki kişi: "Onların üzerine kapıdan girin Girerseniz, şüphesiz sizler galibsiniz Eğer mü'minlerdenseniz, yalnızca Allah'a tevekkül edin" dedi (5/23)
Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır Biz Allah'a tevekkül ettik 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm verenlerin' en hayırlısısın" (7/89)
Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir O'nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler (8/2)
Münafıklar ve kalblerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: "Bunları (Müslümanları) dinleri aldattı" Oysa kim Allah'a tevekkül ederse, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir (8/49)
Eğer onlar barışa eğilim gösterirlerse, sen de ona eğilim göster ve Allah'a tevekkül et Çünkü O, işitendir, bilendir (8/61)
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez O bizim mevlamızdır Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler" (9/51)
Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki: "Bana Allah yeter O'ndan başka ilah yoktur Ben O'na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O'dur" (9/129)
Onlara Nuh'un haberini oku Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin (10/71)
Musa dedi ki: "Ey kavmim, eğer siz Allah'a iman edip Müslüman olmuşsanız artık yalnızca O'na tevekkül edin" (10/84)
Dediler ki: "Biz Allah'a tevekkül ettik; Rabbimiz, bizi zulmeden bir kavim için bir fitne (konusu) kılma" (10/85)
Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır)" (11/56)
Dedi ki: "Ey kavmim görüşünüz nedir söyler misiniz? Ya ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve O da beni kendisinden güzel bir rızık ile rızıklandırmışsa? Ben, size yasakladığım şeylere (kendim sahiplenmek suretiyle) size aykırı düşmek istemiyorum Benim istediğim, gücüm oranında yalnızca ıslah etmektir Benim başarım ancak Allah iledir; O'na tevekkül ettim ve O'na içten yönelip-dönerim" (11/88)
Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır, bütün işler O'na döndürülür; öyleyse O'na kulluk edin ve O'na tevekkül edin Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir (11/123)
Ve dedi ki: "Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin Ben size Allah'tan hiçbir şeyi sağlayamam (gideremem) Hüküm yalnızca Allah'ındır Ben O'na tevekkül ettim Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler" (12/67)
Resulleri onlara dediler ki: "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler" (14/11)
Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim? Bize doğru olan yolları O göstermiştir Ve elbette bize yaptığınız işkencelere karşı sabredeceğiz Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler" (14/12)
Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir (16/42)
Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur (16/99)
Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter (25/58)
Sen, O güçlü ve üstün, esirgeyici olan (Allah')a tevekkül et (26/217)
Sen, artık Allah'a tevekkül et; çünkü sen apaçık olan hak üzerindesin (27/79)
Ki onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir (29/59)
Allah'a tevekkül et; vekil olarak Allah yeter (33/3)
Kafirlere ve münafıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma ve Allah'a tevekkül et Vekil olarak Allah yeter (33/48)
Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler De ki: "Gördünüz mü-haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi" De ki: "Allah, bana yeter Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler" (39/38)
Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şey; artık O'nun hükmü Allah'ındır İşte Rabbim olan Allah Ben O'na tevekkül ettim ve yalnızca O'na dönüp-yönelirim (42/10)
Size verilen herhangi bir şey, dünya hayatının metaı (kısa süreli faydalanması)dır Allah katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir (Bu da) iman edip Rablerine tevekkül edenler içindir; (42/36)
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır Hani kendi kavimlerine demişlerdi ki: "Biz, sizlerden ve Allah'ın dışında taptıklarınızdan gerçekten uzağız Sizi (artık) tanımayıp-inkar ettik Sizinle aramızda, siz Allah'a bir olarak iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve bir kin baş göstermiştir" Ancak İbrahim'in babasına: "Sana bağışlanma dileyeceğim, ama Allah'tan gelecek herhangi bir şeye karşı senin için gücüm yetmez" demesi hariç "Ey Rabbimiz, biz sana tevekkül ettik ve 'içten sana yöneldik' Dönüş sanadır" (60/4)
Allah; O'ndan başka ilah yoktur Öyleyse mü'minler (yalnızca) Allah'a tevekkül etsinler (64/13)
Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter Elbette Allah, kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır (65/3)
De ki: "O (Allah) Rahman olan (esirgeyen koruyan)dır; biz O'na iman ettik ve O'na tevekkül ettik Artık siz kimin açık bir sapmışlık içinde olduğunu pek yakında bileceksiniz" (67/29)
Onlar kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter O ne güzel vekildir" diyenlerdir (3/173)
Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır Vekil olarak Allah yeter (4/132)
Ey Kitap Ehli dininiz konusunda taşkınlık etmeyin Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin Meryem oğlu Mesih İsa ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir Onu ('OL' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz (Bundan) kaçının sizin için hayırlıdır Allah ancak bir tek ilahtır O çocuk sahibi olmaktan yücedir Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur Vekil olarak Allah yeter (4/171)
Musa'ya kitap verdik ve "Benden başka vekil edinmeyin" diye onu İsrailoğullarına kılavuz kıldık (17/2)
Benim kullarım; senin onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün (hakimiyetin) yoktur Vekil olarak Rabbin yeter (17/65)
Allah herşeyin yaratıcısıdır O herşey üzerinde vekildir (39/62)
(Allah) Doğunun ve batının Rabbidir O'ndan başka ilah yoktur Şu halde (yalnızca) O'nu vekil tut (73/9)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TEVHİD

Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin ilahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz; bizler ona teslim olduk" demişlerdi(2/133)
Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O'ndan başka ilah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayan ve esirgeyendir) (2/163)
Allah O'ndan başka ilah yoktur Diridir, kaimdir O'nu uyuklama ve uyku tutmaz Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp-kuşatamazlar O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır Onların korunması O'na güç gelmez O, pek yücedir, pek büyüktür (2/255)
Şüphesiz bu, gerçek bir olayın haberidir Allah'tan başka ilah yoktur Ve şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir (3/62)
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim" Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten müslümanlarız" (3/64)
De ki: "Allah doğru söyledi Öyleyse Allah'ı bir tanıyan (Hanif)ler olarak İbrahim'in dinine uyun O, müşriklerden değildi" (3/95)
"İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir"(4/125)
Allah; O'ndan başka ilah yoktur Kendisinde hiç bir şüphe olmayan kıyamet gününde sizleri muhakkak toplayacaktır Allah'tan daha doğru sözlü kimdir? (4/87)
Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir Onu ('OL' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır Allah, ancak bir tek ilahtır O, çocuk sahibi olmaktan yücedir Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur Vekil olarak Allah yeter (4/171)
Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler küfre düşmüştür Oysa tek bir ilahtan başka ilah yoktur Eğer söylemekte olduklarından vazgeçmezlerse, onlardan inkar edenlere mutlaka (acı) bir azab dokunacaktır (5/73)
Allah: "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve anneni Allah'ı bırakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz Eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu bilmişsindir Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen" (5/116)
"Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiç bir şeyi söylemedim (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din Sen her şeyin üzerine şahid olansın" (5/117)
De ki: "Şahidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahiddir Sizi -ve kime ulaşırsa- kendisiyle uyarmam için bana şu Kur'an vahyedildi Gerçekten Allah'la beraber başka ilahların da bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?" De ki: "Ben şehadet etmem" De ki: O, ancak bir tek olan ilahtır ve gerçekten ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım (6/19)
Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) yoktur O, her şeyi yaratmıştır O, her şeyi bilendir (6/101)
İşte Rabbiniz olan Allah budur O'ndan başka ilah yoktur Her şeyin yaratıcısıdır, öyleyse O'na kulluk edin O, her şeyin üstünde bir vekildir (6/102)
Rabbinden sana vahyedilene uy O'ndan başka ilah yoktur Ve müşriklerden yüz çevir (6/106)
Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik Şuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp-eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız" (7/85)
Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de Oysa onlar, tek olan bir ilah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar O'ndan başka ilah yoktur O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir (9/31)
Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki: "Bana Allah yeter O'ndan başka ilah yoktur Ben O'na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O'dur" (9/129)
Eğer buna rağmen size cevab vermezlerse, artık biliniz ki, o, gerçekten Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka ilah yoktur Öyleyse artık, siz müslüman mısınız? (11/14)
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir" (11/61)
Medyen (halkına da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, O'ndan başka ilahınız yoktur Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; gerçekten sizi bir 'bolluk ve refah (hayır)' içinde görüyorum Doğrusu sizi çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum" (11/84)
"Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı (bir sürü) Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah mı?" (12/39)
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır" De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır" (13/16)
Böylece biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye Oysa onlar Rahman'a nankörlük ediyorlar De ki: "O, benim Rabbimdir, O'ndan başka ilah yoktur Ben O'na tevekkül ettim ve son dönüş O'nadır" (13/30)
Yerin başka bir yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar tek olan, kahhar olan Allah'ın huzuruna çıka(rıla)caklardır (14/48)
İşte bu (Kur'an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır (14/52)
Sizin ilahınız tek bir ilahtır Ahirete inanmayanların kalpleri ise inkarcıdır ve onlar müstekbir (büyüklenmekte) olanlardır (16/22)
Allah dedi ki: "İki ilah edinmeyin: O, ancak tek bir ilahtır Öyleyse benden, yalnızca benden korkun" (16/51)
Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk Sen Kur'an'da sadece Rabbini "bir ve tek" (ilah olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler (17/46)
Ve de ki: "Övgü (hamd), çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'adır" Ve O'nu tekbir edebildikçe tekbir et (17/111)
"Ve bunu (bu tevhid inancını) belki (insanlar Allah'a) dönerler diye ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kıldı-bıraktı" (43/28)
"Dediler ki: "Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir" (46/22)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TEVRAT

Yanınızda olan (Tevrat)ı doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin; onu inkâr edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin Ve yalnızca benden korkun (2/41)
Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman -ki bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince onu inkâr ettiler Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir (2/ 89)
O sana Kitabı Hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi O Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti (3/3)
Ona kitabı hikmeti Tevratı ve İncili öğretecek (3/48)
Benden önceki Tevrat'ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim Artık Allah'tan korkup bana itaat edin (3/50)
Ey Kitap ehli İbrahim konusunda ne diye çekişip tartışıyorsunuz? Tevrat da İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (3/65)
Tevrat indirilmeden evvel İsrail'in kendine haram kıldıklarından başka İsrailoğullarına bütün yiyecekler helal idi De ki: "Şu halde eğer doğruysanız Tevrat'ı getirin de onu okuyun" (3/93)
Ey kendilerine kitap verilenler birtakım yüzleri silip de arkalarına çevirmeden ya da cumartesi adamlarını (o gün yasağı çiğneyenleri) lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden evvel yanınızdakini (Tevrat ve İncil'i) doğrulayıcı olarak indirdiğimize (Kur'an'a) iman edin Allah'ın emri yapılagelmiştir (4/47)
Allah'ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlarında olduğu halde seni nasıl hakem kılıyorlar ve sonra bunun peşinden yüz çeviriyorlar? İşte onlar inanmış değildir (5/43)
Gerçek şu ki biz Tevratı içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik Teslim olmuş peygamberler Yahudilere onunla hükmederlerdi Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar) Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi) Öyleyse insanlardan korkmayın benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar kafir olanlardır (5/44)
Biz onda onların üzerine yazdık: Can'a can göze göz buruna burun kulağa kulak dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir keffarettir Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar zalim olanlardır (5/45)
Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik (5/46)
Ve eğer onlar Tevrat'ı İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür! (5/66)
De ki: "Ey Kitap Ehli Tevrat'ı İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiçbir şey üzerinde değilsiniz" Andolsun Rabbinden sana indirilen onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma (5/68)
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa sana ve annene olan nimetimi hatırla Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun Sana kitabı hikmeti Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu Doğuştan kör olanı alacalıyı iznimle iyileştiriyordun (yine) benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun İsrailoğullarına apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkâra sapanlar "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri püskürtmüştüm" (5/110)
Onlar ki yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o onlara marufu (iyiliği) emrediyor münkeri (kötülüğü) yasaklıyor temiz şeyleri helal murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini üzerlerindeki zincirleri indiriyor Ona inananlar destek olup savunanlar yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır (7/157)
Hiç şüphesiz Allah mü'minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır Onlar Allah yolunda savaşırlar öldürürler ve öldürülürler; (bu) Tevrat'ta İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur (9/111)
De ki: "Eğer doğruysanız bu durumda Allah katından bu ikisinden (Musa'ya indirilen Tevrat ve bana indirilen Kur'an'dan) daha doğru olan bir kitap getirin de ona uymuş olayım" (28/ 49)
Muhammed Allah'ın elçisidir Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu kendi aralarında ise merhametlidirler Onları rüku edenler secde edenler olarak görürsün; onlar Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler Belirtileri secde izinden yüzlerindedir İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış derken onu kuvvetlendirmiş derken kalınlaşmış sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu) ekicilerin hoşuna gider (Bu örnek) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir Allah içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir (48/29)
Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları gerçekten ben sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti Fakat o onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu açıkça bir büyüdür" dediler (61/6)
Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir Allah'ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür Allah zalim bir kavmi hidayete erdirmez (62/5)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TEYEMMÜM

Ey iman edenler sarhoş iken ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahud kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün Şüphesiz Allah bağışlayandır esirgeyendir (4/43)
Ey iman edenler namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün Allah size güçlük çıkarmak istemez ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister Umulur ki şükredersiniz (5/6)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TIRNAK

Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık Biz şüphesiz doğru olanlarız (6/146)
Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu (38/31)

TİCARET

Faiz (riba) yiyenler ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar Bu onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır Oysa Allah alışverişi helal faizi haram kılmıştır Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse artık geçmişi kendisine işi de Allah'a aittir Kim (faize) geri dönerse artık onlar ateşin halkıdır orada sürekli kalacaklardır (Bakara, 275)
Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za'f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur) Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin Bu, Allah katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun Yazana da, şahide de zarar verilmesin (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır Allah'tan sakının Allah size öğretiyor Allah herşeyi bilendir (2/282)
Ey iman edenler, mallarınızı, sizden karşılıklı anlaşmadan (doğan) bir ticaretten başka haksız 'nedenler ve yollarla' (batılca) yemeyin Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin Şüphesiz, Allah, sizi çok esirgeyendir (4/29)
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez (9/24)
Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını (kuyuya su almak için) gönderdiler O da kovasını sarkıttı "Hey müjde Bu bir çocuk" dedi Ve onu (kuyudan çıkarıp) 'ticaret konusu bir mal' olarak sakladılar Oysa Allah, yapmakta olduklarını bilendi (12/19)
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar (24/37)
Gerçekten Allah'ın Kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler (35/29)
Ey iman edenler, sizi acı bir azabdan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi? (61/10)
Oysa onlar (kendilerini tümüyle Allah'a ve İslam'a teslim etmeyenler) bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta bıraktılar De ki: "Allah'ın katında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır" (62/11)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TOMURCUK

Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır (4/124)
Ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında?" (26/148)
Onun tomurcukları, şeytanların başları gibidir (37/65)
Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da (50/10)
Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar (78/33)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TOPAL

Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur; sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarına malik olduğunuz (yerlerden) ya da dostlarınızın (evlerin)den yemenizde bir güçlük yoktur Hep bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız (24/61)
Kör olana güçlük (sorumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur Kim Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederse, (Allah) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azab ile azablandırır (48/17)

TOPRAK

Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez (2/264)
Şüphesiz, Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi (3/59)
Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahud kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/43)
Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister Umulur ki şükredersiniz (5/6)
Sizi topraklarınızdan sürüp-çıkarmak istiyor Bu durumda ne buyuruyorsunuz?" (7/110)
Firavun kavminin önde gelenleri, dediler ki: "Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır'da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terketmeleri için mi (serbest) bırakacaksın?" (Firavun) Dedi ki: "Erkek çocuklarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız Hiç şüphesiz biz, onlara karşı kahir bir üstünlüğe sahibiz" (7/127)
Eğer şaşıracaksan, asıl şaşkınlık konusu onların şöyle söylemeleridir: "Biz toprak iken mi, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?" İşte onlar Rablerine karşı inkâra sapanlar, işte onlar boyunlarına (ateşten) halkalar geçirilenler ve işte onlar -içinde ebedi kalacakları- ateşin arkadaşları olanlardır (13/5)
İnkâr edenler, resullerine dediler ki: "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz" Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki: "Şüphesiz biz, zulmedenleri helak edeceğiz (14/13)
Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir; onu aşağılanarak tutacak mı, yoksa toprağa gömecek mi? Bak, verdikleri hüküm ne kötüdür? (16/59)
Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" (17/49)
Bu, şüphesiz, onların ayetlerimizi inkar etmelerine ve: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demelerine karşılık cezalarıdır (17/98)
Ve onun ardından İsrailoğullarına söyledik: "O toprak (yurt)ta oturun, ahiret va'di geldiğinde hepinizi derleyip-toplayacağız" (17/104)
Biz gerçekten (yeryüzü) üzerinde olanları kupkuru-çorak bir toprak yapabiliriz (18/8)
Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin?" (18/37)
Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten 'yakıp-yıkan bir afet' gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir" (18/40)
Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında olanların tümü O'nundur (20/6)
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz) Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir (22/5)
O, öldüğünüz, toprak ve kemik haline geldiğiniz zaman, sizin mutlaka (yeniden diriltilip) çıkarılacağınızı mı va'dediyor?" (23/35)
Dediler ki: "Öldüğümüz, bir toprak ve bir kemik olduğumuz zaman, gerçekten biz mi diriltilecek mişiz?" (23/82)
İnkâr edenler dedi ki: "biz ve atalarımız toprak olduktan sonra mı, gerçekten biz mi dirilip-çıkartılacakmışız?" (27/67)
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı (30/9)
Sizi topraktan yaratmış bulunması, O'nun ayetlerindendir; sonra siz, (yeryüzünün her yanına) yayılmakta olan bir beşer (türü) oldunuz (30/20)
Görmüyorlar mı; biz, suyu çorak toprağa sürüyoruz da onunla ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları, kendileri yemektedir? Yine de görmüyorlar mı? (32/27)
Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan Sonra da sizi çift çift kıldı O'nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır (35/11)
Ölü toprak kendileri için bir ayettir; biz onu dirilttik, ondan taneler çıkarttık, böylelikle ondan yemektedirler (36/33)
Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?" (37/16)
Bizler öldüğümüz, toprak ve kemikler olduğumuzda mı, gerçekten biz mi (yeniden diriltilip sonra da) sorguya çekilecekmişiz?" (37/53)
Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu (38/31)
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir) Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır) (40/67)
Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden diriltilecek mişiz)? Bu uzak bir dönüş (iddiasıdır)" (50/3)
Ki onlar, ufak tefek günahlar dışında, günahın büyük olanından ve çirkin utanmazlıklardan kaçınırlar Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır O, sizi daha iyi bilendir; hem sizi topraktan inşa ettiği (yarattığı) ve siz daha annelerinizin karnında cenin halinde bulunduğunuz zaman da Öyleyse kendinizi temize çıkarıp-durmayın O, sakınanı daha iyi bilendir (53/32)
Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?" (56/47)
Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek (78/40)
Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman: (81/8)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TOPUK

Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırdetmek içindir Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir (2/143)
Muhammed, yalnızca bir elçidir Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir (3/144)
Ey iman edenler, eğer inkâr edenlere itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri çevirirler, böylece büyük hüsrana uğrayanlara dönersiniz (3/149)
Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister Umulur ki şükredersiniz (5/6)
De ki: "Bize yararı ve zararı olmayan Allah'tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola, bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk" (6/71)
O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara: "Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım" demişti Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri döndü ve: "Şüphesiz ben sizden uzağım Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah'tan da korkuyorum" dedi Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır (8/48)
Gerçekten benim ayetlerim size okunuyordu, fakat siz topuklarınız üzerinde geri dönüyordunuz; (23/66)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TORUN

Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik Onlardan hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız" (2/136)
Yoksa siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan kendisinde olan bir şehadeti gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir" (2/140)
De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik Onlardan hiçbiri arasında ayrılık gözetmeyiz Ve biz O'na teslim olmuşlarız" (3/84)
Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik Davud'a da Zebur verdik (4/163)
Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar? (16/72)

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Fihristi- T

Eski 11-04-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Fihristi- T



TOZ

Onların yaptıkları her işin önüne geçtik, böylece onu savurulmuş toz zerreleri kılıverdik (25/23)
Tozu dumana katıp savuran (rüzgar)lara (51/1)
Derken toz duman halinde dağılıp-savrulduğu, (56/6)
Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür (80/40)
Derken, orada tozu dumana katanlara (100/4)

TRAŞ ETMEK

Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı (48/27)
Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin) Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir) Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir) Bulamayana da, hacc'da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır (2/196)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.