Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlamlarıyla, dan, sözlük, türkçe

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



R

Rah: Yol, tarz, usul

Rah-ı Halık: Allah yolu

Rahim Şah: Emrah ile Selbihan hikayesinin bir Erciş kolunda Selbihan'ın babası

Rahm eylemek: Acımak, esirgemek

Rahm: Acıma, koruma, esirgeme

Rah-nüma: Kılavuz

Raz: Gizli sır, sır gibi saklı şey

Ref: Kaldırma, yüceltme

Reftar: Yürüme, salınma

Regib: Rakip, karşıt

Rengin almak: Rengini almak, renklenmek

Revan : Erivan kenti

Revan: Yürüyen, giden, akan

Reyhan: Fesleğen

Rıza: Memnunluk, istek, arzu

Rikab: Huzur, makam

Rişte rişte: Tel tel

Rişte: Tel[ip ucu]

Riya: Özü sözü bir olmamak İki yüzlülük

Ruz u şeb: Gece-gündüz, gece ve gündüz

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



S

Saba: Gün doğusunda esen hoş ve latif rüzgar

Saba: Yazın kuzeydoğudan esen hafif rüzgar, tanyeli

Sabbah: Sabah

Sadağa: Sadaka

Sadr: Her şeyin evveli ve başlangıcının en iyisi, kalp, göğüs, ön

Safi: Katışıksız, temiz, süzülmüş

Sağ: Sağlam, canlı, diri

Sağalmadı: İyileşmedi

Sağalmak: İyileşmek

Sağalmıştır: İyileşmiştir, iyileşti

Sağınnan: Sağndan, sağ yanından

Sağolmaz: Sağalmaz, iyileşmez

Sahat Çukuru: Çukur Sa'd-Saat Çukuru Doğusu Erivan, güneyi Iğdır olan çukur bölge Adını XIV yüzyılda yaşamış olan Türkistan beyi Sa'ad'dan alır

Sail: Kibirli, saldıran

Sakı[saki]: İçki sunan

Saklıyarlar: Konuk ederler, ağırlarlar

Sal: 1Dağ eteği, dağ eteklerindeki geniş düzlükler 2 Genelde mezar örtüsü olarak kullanılan yassı taş, yassı kum taşı 3 Sedye

Salaca: Hastanın taşındığı sedye, ölünün taşındığı sedye ya da tabut

Salak: Salalım, atalım

Salatın: Selatin, sultanlar

Salıpsan: Düşürdün ki, düşürmüşsün ki

Sallana sallana: Salına salına

Salmak: 1 Dizmek, koymak 2Atmak 3 Ağlatmak 4Göndermek, ulaştırmak, vermek 5Düşürmek

Sanarsın: Sanırsın

Sanasan: Sanasın, sanırsın

Sapa: 1Gidilen yol üzerinde olmayan, sapılarak varılan 2Sarplık

Saralar: Sararlar

Saralı: Sarılı

Saralıban: Sarararak

Saralmak: Sararmak

Sarayınnan: Sarayından

Sarışak: Sarılalım, sarışalım

Satılım: Satılayım

Savgat: Armağan

Say I: Çalışma, emek

Say II: Sayı

Say III: Kumda bir takım çizgiler çizerek fal bakma, remil

Say IV: Seçme, seçkin

Say sayılır: Sayılır, hesap edilir

Say saymak: 1Saymak, hesaplamak 2Kumda bir takım çizgiler çizerek fal bakmak, remil atmak

Sayrı: Hasta, esenlik durumu bozulmuş

Sayrı: Hasta

Se: Üç sayısı

Seba: BkzSaba

Sebak: Ders

Seb'ül mesan: Yedi kat gökyüzü Yedi ayetten oluşan Fatiha suresi

Sedir: Üstü halı, kilimle örtülü, minderli, yastıklı kerevet, divan

Sefa: Gönül şenliği, rahatlık

Seferbeylik: Bir ülkeyi savaşa hazırlayacak önlemlerin tümü, seferberlik

Sefil Emrah: Ercişli Emrah

Sehab: Bulut

Seherinen: Seherle, tan ağartısında

Sehv: Hata, yanılma

Sekiz Cennet: En yüksek gök katında bulunduğuna inanılan cennetin sekiz katı ya da sekiz kapısı

Seküş: Sekiş, sekme, sekerek yürüme

Selbi[Selbihan-Selbinaz]: Ercişli Emrah'ın sevgilisi, Erciş kalesinin başbuğu Miroğlu'nun kızı

Selvağacı: [Selvi ağacı, selvi dalı]: İnce uzun boylu

Sema: Gökyüzü

Semek: Balık

Seninnen: Seninle

Sennen: Senden, seninle

Sentekin: Senin eşin, senin gibi

Ser çeşme: Suyun başı

Ser: Baş, tepe, uç

Ser: Baş

Seraser: Baştan başa

Serencam: Başa gelen, baştan geçen ibretli hadise

Sergerden: Başı dönmüş, şaşkın

Sermest eylemek: Serbest eylemek, sarhoş etmek, başını döndürmek

Server: Reis, baş

Servi hôban: Uzun boylu güzel

Serv-i-revan: Uzun boylu sevgili, boyu selviye dönüşmüş, boyu selviyi andıran

Settar: Allah'ın sıfatlarından biri Örten, kapayan, gizleyen

Sevdügüm: Sevdiğim, sevgilim

Sevecen: İçten seven, koruyarak seven, şefkatli

Sevennerin: Sevenlerin

Seversez: Severseniz

Sevli: Selvi, Selbi

Sevmeginen: Sevmekle, sevmek ile

Sevülmek: Sevilmek

Sevülür: Sevilir

Seyrakıp: Rakip, karşıt olan kötü kişi

Seyran eylemek: Gezmek, gezinmek

Seyran: Seyran, gezme, gezinti

Seyrana çıhmak: Gezmeye, gezintiye çıkmak

Seyrana düşmek: Gezintiye çıkmak

Seyreylemek: Seyretmek

Seyreylemiş: Seyretmiş, seyreylemiş

Seyrine varmadan: Görmeye gitmeden, görmeye doymadan

Seyrine varmak: Görmeye gitmek

Seyyah: Gezgin, gezmen

Seyyat: Avcı

Seza: Layık

Sıdk ile: İçtenlikle

Sıdk: 1 Doğruluk, gerçeklik 2İçten bağlılık

Sıdk: Kalp temizliği, ahdına sadık olma, samimi

Sıdkınan: Doğru olarak, içtenlikle

Sığamak: Sıvazlamak, okşamak

Sındırmak: Kırmak, koparmak

Sınık: Kırık

Sırat mizan: Doğru yol

Sıratü'l-müstakim: Doğru yol

Sırdaş: Sır ortağı, sır saklayan

Sırma: Gümüş tel, altın yaldızlı gümüş tel

Sırr-ı yezdan: Tanrı Sırrı

Sırrım: Sırrımı

Sızıldanmak: Sızlanmak, yakınmak, sürekli yakınmak

Sim ü zer: Altın ve gümüş

Sim: Gümüş, gümüş, tel

Simizer: Sim ü zer, gümüş ve altın

Sin I: Mezar, gömüt

Sin II: 1 ''S'' harfinin Arap abecesindeki adı 2Arap abecesinin on ikinci, Fars ve Osmanlı abecesinin on beşinci harfi

Sin: Çin

Sina: Sine, göğüs

Sine: Göğüs, gönül, yürek

Sine: Göğüs, kalp, iç

Singirlenmek: Gerdanın sineye doğru güzelliğini bozmayacak bir ölçüde inmesi

Sipin vahtı: Dua, yakarma zamanı; alatan; tan yerinin ağardığı zaman

Sitem: 1 Bir kimseye, yaptığı güce gidecek bir eylemin ya da söylediği sözün yarattığı kırgınlık vb olumsuzlukları öfkelenmeden belirtme 2 Haksızlık, eziyet

Sitemkar: Sitem eden, sitemli, sitem taşıyan zulum ve haksızlık eden

Somat: Şölen sofrası, sofra

Sona: Suna, dişi ördek

Sorak: Merak, düşkünlük

Soraram: Sorarım

Sormak: Emmek, sorumak, soğurmak,

Sökel düşmek: Halsiz düşmek

Söylerem: Söylerim

Söylüyüm: Söyleyeyim

Sözün sayı: Sözün doğrusu

Sözüni: Sözünü

Sufra: Sofra

Sulb: Soy , sülale, zürriyet

Sücut etmek: Secde etmek

Sücut: Secde

Südkar: Şeker

Süheyl: Süheyl yıldızı, sevgili

Süleyman: Kur'an'da anılan peygamberlerden biri, İncil'de de adı geçen İsrail kıralı (İÖ970-93 1 arası) Kur'an'ın bir çok ayetinde Süleyman peygambere verilen iistiin güçler, ilalıi nİnıetier ve saltanattan söz edilir Kur'an'a göre Süleynıan, Davut peyganıberin oğludur Süleylan peygamberin kuşların dilini bildiğine, rüzgara ve cinlere hükmettiğine inanılır Divan ve Halk şairleri, Süleyman peygamberin doğa üstü güçlerine ve kudretli yüzüğüne (Mührü Süleyman) şiirlerinde telmih yoluyla, sıkça değinirler Divan ve Halk şiirinde Süleyman peygamber kuvvet ve kudret örneği olarak işlenir

Sümme veçhullah: Allah'ın

Sünnet: Hz Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli davranışlarının ve değişik konularda söylemiş olduğu sözlerin tümü İbadet yönünden sünnet, farz olan nazalardan önce ve sonra kılınan namazlardır

Süresen: Süresin

Süryani: Eski Suriye halkında, Samilerin Arami kolundan olan

Süsen: Süsen Çiçeği

Süz: Süzülerek

Süzmege: Süzmeye

Süzük: Süzgün, baygın

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



Ş

Şad olmak: Sevinçli olmak, neşelenmek

Şad: Sevinçli, şen

Şadda: Kuşak

Şadlığ deryası: Sevinç denizi

Şadlığ-şadlık: Sevinç, sevinçlilik

Şadlık ünü: Sevinç sesi, sevincin sesi

Şahanterlan: Şahin kuşu

Şahan-terlan: Şahin kuşu

Şahbaz: İri bir tür akdoğan

Şakkü'l - kamer: Ayın ikiye bölünmesi

Şamama: Güzel kokulu, yuvarlak, sarı kırmızı ya da sarı kahverengi çizgili bir tür küçük kavun Saz şairlerinin şiirlerinde genç kız memesi kimi kez şamamaya benzetilir

Şana: Tarak

Şar: Şehir, kent, pazar

Şaşarsız: Şaşırırsınız

Şavk: Işık

Şavkı çalmış: Işığı vurmuş

Şayan: Yakışır, yaraşır, değer

Şaz: Şad, mutlu, mutluluk

Şaz: Şad, sevinç, neşe, mut

Şefi: Ela göz, tatlı şaşı

Şefteli: Şeftali

Şeher: Şehir, kent

Şekva: Şikayet, aciz kaldığını ve zavallılığını haber vermek

Şem: Balmumundan yapılma mum

Şems ü kamer: Ay ve güneş

Şems: Güneş

Şeraben tahur: Cennete mahsus şurup

Şerik: Ortak, ders, okul arkadaşı

Şeş: Altı (sayı)

Şevle: Şule, alev, yalım, parıltı

Şeyda bülbül: Gülün sevgisiyle kendini yitirmiş bülbül

Şeyda: Şaşkın, deli, sevda delisi

Şikar eylemek: şikar eylemek, avlamak

Şikar: Av

Şikest eylemek: Kırmak

Şikeste: Kırılmış, incinmiş

Şire: 1Şıra, daha mayalanmamış üzüm suyu; 2 Kimi meyve sularına verilen ad

Şirin güftar: Tatlı söz

Şirin: Ferhat ile Şirin hikayesinin baş kadın kişisi

Şirin: Tatlı, sevimli

Şita: Kış

Şol: Şu

Şovg-şovg: Şavk, ışık, parıltı

Şövle: Şule, alev, yalım, parıltı

Şuğ: Filiz, ağacın ilkbahar sürgünü

Şuh-i-terlen: Özgürce uçan doğan

Şule: Alev, ateş alevlenmiş olan

Şule: Alev, yalım

Şüşe çekmek: Büyümeye, biçimlenmeye başlamak

Şüşe: Şişe, sıvıların, özellikle içkilerin konulduğu camdan yapılmış dar ağızlı kap

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



T

Tağ: Kavun, karpuz gibi bitkilerin gövdeleri ve yerde kayılan kolları, dalları*

Taharetsiz: Temizlenmemiş, pis

Tahayyüm: Acıma, rahmet kılma

Tahayyür: Hayale getirme, hayalde canlandırma

Tahça: Duvar rafı, duvara çakılmış kapaksız küçük dolap

Tahir: Temiz

Taht-ınan: Taht ile, tahtla

Talak: Boşama

Talan: Yağma

Talanmak: Yağmalamak, yağma edilmek

Talip: İstekli

Talip: İsteyen, istekli, öğrenci, bağlı olan

Tam taşı: İşaret taşı

Tama: Hırsla isteme, aç gözlü

Tamaşa: Temaşa, seyretme, hoşlanarak bakma

Tamu: Cehennem

Tamu: Cehennem

Tan etmek: Hoş görmemek, kötülemek, yermek, ayıplamak

Tan: Güneş doğmadan önceki alaca karanlık

Tana: Susuzluktan yanmak

Tanış: Tanıdık kimse, bildik

Tanışak: Tanışalım

Tan-yıldızı: Gün doğmadan önce doğu gözeriminde görülen parlak yıldız, Çoban yıldızı Kervanyıldızı, Çulpan, Venüs

Tapşırırsa: Söylerse, bildirirse

Tapşırmak: 1 lsmarlamak 2Emanet etmek 3 Söylemek, ad söylemek

Tarayı tarayı: Taraya taraya

Tarhun: Yenilebilen ve hekimlikte kullanılan güzel kokulu bir bitki; tuzla otu

Tariflemek: Tanımlamak

Tarikat: Yol manevi yol, usul, tarz

Tarlan: Doğan Sarıya çalgın renkli, iri pençeli doğan

Tartılım: Tartılayım

Tay: Denk eş

Taya: Dadı, süt anası

Tecdid: Yenileme, yeniden yapma

Tecella: Tur Dağı'nda Tanrı'nın Musa'ya görünüşü

Teferrüc: Fikretmek, düşünmek, fikri harekete getirmek

Tehi dest: Eliboş, züğürt

Tek: Gibi

Tekebbür: Kibirlenmek Kendini büyük görmek

Tekebbürlük: Kibirlenme, büyüklük taslama

Tekin: Gibi

Telef olmak: Yok olmak, ölmek

Telli durna: Turna, telli turna

Telli: 1 Kadın adı olarak, 2 Sorguçlu kimi kuş türleri için kullanılır

Temaşa: Gezme, bakıp seyretme

Temenna: Eli alnına götürerek selamlama işareti yapma

Tene: Tane

Ter: Yeni, taze

Tercüman: Kurbanlık koyun

Terezi: Terazi

Terkini: Belli bir saatte ve yerde buluşma için sözleşme

Terlan yiyenni: Terlan yiyenli Doğandan daha yırtıcı avcı kuş

Terlan-terlen: Sarıya çalgın renkli, iri pençeli doğan

Terliyip: Terlemiş

Tevekkül: İşi Allah'a bırakıp kadere razı olma

Tevür tevür: Biçim biçim, her halinle

Tezbahar: 1 İlkbahar 2 Erken gelen bahar

Teze: Taze, yeni

Tezelenmek: Yenilenmek

Tezelenmek: Yenilenmek

Tezkin: Teşbih etmek, benzetmek

Tezze: Taze, yeni

Tezzele: Tazele, yenile

Tıfıl: Küçük çocuk

Tığ-ı müjgan: Sevgilinin kaşları ve kirpikleri

Tırıntaz: 1 Tirendaz ''tir-endaz'', ok atıcı 2 Uyumlu giyinmeyi huy edinmiş kimse 3 Çok temiz kimse

Timar: Sağaltma, iyileştirme

Tir I: Benzer, denk eş

Tir II: Ok

Tomur olmak: Tomurmak, tomurcuklanmak, kabarmak

Tomur salmak: Tomur sürmek, tomurcuklanmak, filizlenmek

Tomur: Kabartı, ağaç ve asmalardaki filiz kabartıları

Tor: 1 Ağ, tuzak, kapan 2 Acemi, toy, bir işi yapmakta becerisi olmayan

Tora ilişmek: Ağa takılmak, tuzağa düşmek

Tora salmak: Tuzağa düşürmek

Tovuz: Tavus kuşu

Toy I: Şölen, düğün

Toy II: Toy kuşu, iri ya da orta boylu, tüyleri kızıl ve esmer benekli bir av kuşu Toygun: Ak ve çakır renkli doğan

Toy tamaşa: Eğlence, düğün dernek

Toylak: Toy Kuşu

Toylu tamaşalı: Eğlenceli, düğün dernekli

Tozarmak: Toz kalkmak

Tozmak: Gezmek, salınarak dolaşmak

Tozumak: Tozarmak, tozu kalkmak

Tozuyan: Tozaran

Töhmet: Karaçalma, suçlama

Tökmek: Dökmek

Töküp: Dökmüş

Tuba: Cennette bulunan ve kökü göklerde, dalları aşağıda olan ağaç

Tuğ: Başlangıçta Türklerce kutsal sayılan ve kutas-kotas adı verilen Tibet öküzünün, sonraları atın kuyruk kıllarından yapılan sembol, hükümdarın verdiği saygınlık belirten sorguç

Tuğu terlen [terlan-tarlan]: Başında uzun tüyleri olan, sarıya çalgın renkli, iri pençeli avcı kuş; tuğlu doğan

Tumaşa: Temaşa, seyretme

Tun: 1Köşe, bucak; gizli yer 2Yön, semt

Tundan tuna atmak: Diyardan diyara sürüp dolaştırınak, bahtsızlığa uğratmak

Tundan tuna: Uzak yerlere, felaketten felakete

Tur Dağı: 1Bir dağ adı 2Dinsel inanca göre Tanrı'nın Musa'ya yüzünü yansıttığı dağ

Turab: Türap, toprak

Turabınnan: Türabından, toprağından

Turan: Eski İranlılar tarafından Türk ülkesine verilen ad; Orta Asya

Turap: Toprak

Tuş gelmek: Karşılaşmak, görünmek

Tutam: Tutayıın

Tutuban: Tutarak

Tutum : Tutam, demet, deste

Tutum: Tutayım

Tüg: Tiiy, telek

Tümen 1 İran para birimi 2 İran'da binlik altın 3 On bin

Türki: Türkçe Türk milletine has

Tütün: Duman, gönül yanığının dumanı

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



U

Uca: Yüce, yüksek, yüksek yer

Ucalanmak: Büyümek, boy atmak

Ucalık: Yücelik, saygınlık

Ucalmak: Yükselmek, yücelmek

Ucasına: Yükseğine, yücesine

Ucun ucun: Gizli gizli, bir yandan da

Uçmak: Cennet

Uğrun: Gizli

Ukba: Ahret

Ulak: Haberci

Ulanmak: Ulaşmak, kavuşmak, eklenmek

Umar: Çare

Umdurmak: Ummasını sağlamak

Umman: Büyük deniz, engin deniz, okyanus

Umman: Engin deniz, okyanus

Unulmaz: Onulmaz, iyileşmez

Unutmuşam: Unuttum, unutmuşum

Urmak: Vurmak

Urum: Rum

Usalmak: Uslanmak

Ussuz: Akılsız, düşünemez

Ustaz: Üstad

Uşağ-Uşak: Çocuk

Uşdu: Uçtu

Uyuram: Uyurum

Ü

Üce: Yüce, yüksek

Ülfet: Kaynaşma, görüşme, konuşma

Ümmet: Bir peygambere inanıp bağlanan cemaat

Ün: Ses, yüksek ses

Ürek: Yürek

Ürküşmek: Ürkmek, bir şeyden korkup birden sıçramak

Üryan: Çıplak

Üsdüne: Üstüne

Üsgek: Yüksek, yüce

Üsgüf: Üsküf

Üsküf: 1 Başlık, serpuş 2 Simle bezeli baş örtüsü 3Genç kızların ve gelinlerin giydikleri, genellikle kırmızı renkli, ince keçe, şayak ya da çuhadan yapılmış başlık

Üşe: (Üşmek) Toplanmak, üşüşmek

Üz: Yüz, çehre

Üzdürmek: Sızdırmak, süzdürmek

Üzmege: Üzmeye

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



V

Vade gelmek: Ömrün dolması, ömür süresinin dolması

Va'de gelüben: Günün biter, ömrüm dolarsa

Vade: Ömür, ömür süresi

Vaha : Çöllerde çoğu kez yüze çıkan yer altı sularının yarattığı ve önemi suyun niceliğine bağlı olarak değişen tarım veya yerleşme bölgesi

Vahdet: Yalnızlık, teklik, birlik

Vahşet: Vahşilik

Vahtıdır: Zamanıdır

Vakt: Vakit, zaman

Vaktında: Vaktinde, zamanında

Vala: İpekten baş ve yüz örtüsü

Varak: Yaprak, kağıt veya kitap yaprağı, yazılmış kağıt

Vasf etmek: Överek ve anlatarak tarif etme, övme

Vasfetmek: Anlatmak, tanımlamak, nitelendirmek

Vasl: Birleştirme, kavuşma

Velbağsü bağdel mevt: Öldükten sonra dirilme (Haktır)

Velekad: Asalet, iyilik

Velvele: Gürültü, bağrışma

Veran olmak: Yıkılmak, haraplaşmak

Veran: Viran, yıkık

Verende: Verdiği zaman

Veresen: Veresin

Vermenem: Vermem, ben vermem

Vesvas: Kur'an-ı Kerim'de Nas suresi 114/4 ayet

Vesvese: Şüphe, kuruntu

Virana: Virane, yıkıntı

Vird: Sık sık ve devamlı okunan dua Bir cüz

Visal: Kavuşma -sevgiliye kavuşma-

Vurasız: Vurasınız

Vurmak: Sapmak, yönelmek

Vücut şehri: Beden, can, özvarlık

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #22
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



Y

Yad ölke: Yabancı ülke, yabancı diyar

Yadet: Hatırla

Yad-yad: Yabancı

Yağı: Düşman, hasım

Yağlık: Büyük mendil, çevre

Yahşı: İyi güzel, çok güzel

Yakaram: Yakarım, yandırırım

Yalçın: Laçin, benekli doğan

Yaldak: Yalancı, aldatıcı

Yalguz: Yalnız, tek başına

Yan vermek: Arka çıkmak, desteklemek

Yanağın zencirlenmesi: Yanağın kızarması, al al olması

Yanah: Yanak

Yanaknan: Yanak ile

Yapalağ[yapalak]: Puhu kuşu, baykuş

Yar vasfı: Sevgilinin nitelikleri

Yara: Yare, sevgiliye

Yaran: Yaren, arkadaş, dost

Yaratan usta: Tanrı

Yarı: Yari, sevgiliyi

Yarım: Yarim, sevgilim

Yarıma: Yarime, sevgilime

Yarımdır: Yarimdir, sevgilimdir

Yarın: Yarin, sevgilinin

Yarından: Yarinden, sevgilisinden

Yarısan: Yarisin, sevgilisisin

Yaslanıp: Yaslanmış

Yaşınan: Yaş ile

Yaşmak: Kadınların başörtüsüyle gözlerini açıkta bırakacak biçimde alınlarını ve ağızlarını örtmeleri

Yatam: Yatayım

Yaylık: Yağlık, büyük mendil

Yazan: Kader yazıcı, Tanrı

Yedmek: Bir kimseyi elinden tutarak götürmek

Yedullah: Allah'ın eli

Yeğ: Yeğin, üstün

Yek: Bir

Yeksan: Yerle bir Beraber

Yel: Rüzgar

Yelmek: Dolaşmak, gezmek

Yerağ : Silah, öldüren alet

Yeren: Yaren, arkadaş Dost

Yeri: Yürü

Yeşilbaş: Tüyleri kızıla çalgın kahverengi, beyaz, kara, mavi; başı ve kanat ucu telekleri yeşil renkli erkek ördek Erkek yaban ördeği

Yığılmak: Toplanmak, birikmek

Yoh: Yok

Yolu tutmak: Yola çıkmak, yola koyulmak, yola düşmek

Yoluz: Yolunuz

Yosma: Şen, güzel, fettan (genç kadın)

Yoz: Dava

Yöğrük: Hızlı gitmek

Yuca: Yüce, yüksek

Yulduz: Yıldız

Yunmak: Yıkanmak, arınmak

Yusuf: İbrani Peygamberi Yakup peygamberin oğlu, Yusuf'un serüveni Tevrat'ta, Tekvin bölümündedir Yusuf, Kur'an'ı Kerim'de de yer alır [Yusuf Suresi] İslami edebiyatlarda ''Ahsen'ül Kısas'' -Hikayenin en güzeli diye anılan Yusuf hikayesinin etkileri Türk Edebiyatı'nda da yaygındır Yusuf ile Züleyha- Zeliha arasında geçen olaylar birçok mesneviye konu oldu, Yusuf ile Züleyha adını taşıyan bir çok hikaye yazıldı

Yuvasın: Yuvasını

Yügrük: Yüğrük İyi yürüyen, iyi koşan, çevik

Yükünen: Yüküyle, yükü ile

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #23
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



Z

Zağ: Karga

Zahit: Süs ve makamlarından feragat eden kimse Sofi

Zahm: Yara

Zahman: Vatan, ülke, bir kimsenin doğup büyüdüğü yer

Zail: Sona eren, devamlı olmayan, geçen

Zalım: Zalim

Zar çekmek-zarı çekmek: Acı çekmek: ağlamak, inlemek

Zar etmek: Ağlamak

Zar: Ağlama, inleme

Zara-çalmak: Ağlatmak, inletmek

Zara-salmak: Ağlatmak, inletmek

Zarılanmak: Acı çekerek ağlamak, inlemek

Zarıncı: Yatalak hasta

Zeher: Zehir

Zehrimar: Yılan zehiri

Zemheri : Kışın en sert dönemi, karakış

Zemzem: Kabe yakınındaki bir kuyu, bu kuyunun Müslümanlarca kutsal suyu

Zencir: Zincir

Zer: 1 Altın 2 Altın sarısı renk

Zer-cığa tel: Turnanın renkli tüyleri ve telekleri

Zer-cığa: Altın sarısı ve yeşil karışımı renk, altın yeşili

Zerli tuğ: Altın tuğ, altın bezeli tuğ

Zerre: Pek ufacık parça

Zerrin: Altından yapılma, altın görünüşlü, altın renkli

Zikr: Zikir, anma

Zilf-zilif: Zülüf

Zinet: Ziynet, bezek, süs, takı

Zöhre: Zühre Tahir ile Zühre adlı halk hikayesinin baş kadın kişisi, Tahir'in sevgilisi

Züban: Lisan, dil

Zükür: Erkekler

Zül-cenan: İki cennet

Zülfikar: Hz Ali'nin çatallı kılıcı

Zülf-zülüf: Şakaklardan sarkan saç demeti, saç lülesi

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



k den sonraki harflerin kelimeleri yokkkkkkkkk
Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #25
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



Diğer safyalar bakınız
Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #26
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



istediğim şeyi bulamadım ya koskoca sitede türkiye kelimesinin anlamı olmaz mı yuh
Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #27
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



Alıntı:

Ziyaretci Nickli Üyeden Alıntı

istediğim şeyi bulamadım ya koskoca sitede türkiye kelimesinin anlamı olmaz mı yuh

3 Tarafı denizlerle çevrili Avrupa ve Asyayı bir birine birleştiren tarihi ve doğal güzelliklerle bütünlenmiş Osmanlıdan geriye kalan bir ülke

Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #28
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



basil kelimesinin anlamı
Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #29
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



bence çok saçmaa A dan Z ye kadar dedik k ye kadar geldi düşüncem beğenmedim
Alıntı Yaparak Cevapla

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük

Eski 11-04-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük



çooooooooook iyi ama her harfler olsaydı daha iyiydi
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.