![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂbid İbâdet eden Farzları ve vâcibleri yerine getirdikten sonra çeşitli nâfile ve yapılması sevab olan işlere de devam eden Çokluk şekli, ubbâd'dır Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Tevbe edenler, âbidler, hamd edenler (cihâd veya ilim öğrenmek için) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, emr-i mârûf nehyi anil münker yapanlar ve Allahü teâlânın sınırlarını koruyanlar (yok mu? İşte onlar da Cennet ehlidir Habîbim) Sen o mü'minlere dahi Cenneti müjdele (Tevbe sûresi: 112) Allahü teâlânın haram kıldığı (yasak ettiği) şeylerden sakın, insanların en âbidi olursun (Hadîs-i şerîf-Miftâh-un-necât) Âbidin en büyük maksadı, âhiret sevâbına kavuşmaktır Âbid, ibâdetinden öyle zevk alır ki, ibâdetten bir an men' edilse, onun için en büyük eziyet olur Hattâ âbidlerden biri; "Ölümden korkmuyorum, ancak gece ibâdetime mâni olacak diye korkuyorum" de miştir Diğeri de; "Allahım mezarımda da bana ibâdet imkânlarını ihsân et" diye duâ etmiştir (İmâm-ı Gazâlî) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AAcem Arab olmayan Ey insanlar! Rabbiniz birdir Babanız da birdir, hepiniz Âdem'in çocuklarısınız Âdem ise, topraktandır Allah katında en kıymetliniz takvâsı (Allahü teâlâdan korkarak haramlardan, günâhlardan sakınması) çok olanınızdır Arab'ın Acem'e bir üstünlüğü yoktur Üstünlük ancak takvâ iledir (Hadîs-i şerîf-İbn-i Hişâm) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂciz Gücü yetmeyen, güçsüz, zayıf Allahü teâlâ her şeye kâdirdir (gücü yeter) Eğer gücü yetmezse âciz ve noksan olurdu Âcizlik ve noksanlık Allahü teâlâ için düşünülemez (Teftâzânî) İnsanın felâkete uğraması iki sebeptendir: Birincisi âciz olan nefsine (kendine) güvenmesi İkincisi kendisi gibi âciz olan başka bir mahlûka güvenmesidir (Abdülhakîm Arvâsî) En iyi kul, Allahü teâlânın karşısında şükürden âciz olduğunu bilendir (Abdullah Harrâz) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AAdavet Düşmanlık, sebebsiz olarak bir kimseye düşmanlık etmek, husûmet Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Sen kötülüğü, en güzel haslet ne ise onunla önle (Öfkeye sabr ile, cehâlete ilim ile, kötülüğe afv ile karşılık ver) O zaman (görürsün ki) seninle arasında adâvet bulunan kimse bile sanki yakın dostun olmuştur (Fussilet sûresi: 34) Kıymetli ömrünü dâimâ adâvet ve husûmet sebebiyle keder ve huzursuzlukla geçiren kimselere yazık (Ahmed Rıfat) Üç şey adâvete sebeb olur: Mal hırsı, insanların ikramlarına düşkünlük göstermek, insanların göstereceği îtibâra önem vermek (Ebû Osman Hîrî) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂdem (Aleyhisselâm) Kur'ân-ı kerîmde ismi geçen peygamberlerden Yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk peygamber, bütün insanların babası Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Muhakkak ki, Îsâ'nın hâli de (yâni babasız dünyâya gelişi de) Allah indinde, Âdem'in hâli gibidir Allahü teâlâ onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol" dedi, o da (can gelip) oluverdi (Âl-i İmrân sûresi: 59) Allahü teâlâ Âdem'i (aleyhisselâm) yeryüzünün her tarafından aldırdığı topraktan yarattı Bu sebeple zürriyetinden siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bâzıları da bu renklerin arasındadır Bâzısı yumuşak, bâzısı sert, bâzısı hâlis ve temiz oldu (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel) Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp, insan şekline koydu Bu sûret Mekke ile Tâif arasında kırk yıl kalıp (salsâl) oldu Yâni pişmiş gibi kurudu Önce Muhammed aleyhisselâmın nûru alnına kondu Sonra Muharrem'in on uncu Cumâ günü rûh verildi Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi Allahü teâlânın emri ile bütün melekler, Âdem'e doğru secde etti İblis, kibirlenip, bu emre karşı geldi ve secde etmedi Âdem aleyhisselâm kırk yaşında Firdevs adındaki Cennet'e götürüldü Cennet'te yâhut daha önce Mekke dışında uyurken, sol kaburga kemiğinden hazret-i Havvâ yaratıldı Allahü teâlâ onları birbirine nikâh etti Yasak edilen ağaçtan unutarak önce Havvâ, sonra Âdem aleyhisselâm yedikleri için Cennet'ten çıkarıldılar Âdem aleyhisselâm Hindistan'da Seylan (Serendib) adasına,Havvâ vâlidemiz ise, Cidde'ye indirildi Âdem aleyhisselâm iki yüz sene ağlayıp yalvardıktan sonra, tövbe ve duâsı kabûl olup, hacca gelmesi emr olundu Arafat ovasında Havvâ ile buluştu Kâbe'yi yaptı Her sene hac yaptı Arafat meydanında veya başka yerde, kıyâmete kadar gelecek çocukları belinden zerreler hâlinde çıkarıldı Allahü teâlâ tarafından; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye soruldu Hepsi; "Evet Rabbimizsin" dediSonra hepsi zerreler hâline gelip, beline girdiler Sonra Şam'a geldiler Burada çocukları oldu Neslinden kırk bin kişiyi gördü Bin beş yüz yaşında iken çocuklarına peygamber oldu Çocukları çeşitli dillerde konuştu Cebrâil aleyhisselâm kendisine on iki kere geldi Oruç, her gün bir vakit namaz, gusül abdesti emredildi Kendisine kitap verilip; fizik, kimyâ, tıp, eczâcılık, matematik bilgileri öğretildi Süryânî, İbrânî ve Arabî diller ile kerpiç üstüne çok kitap yazıldı Bir rivâyete göre iki bin yaşında iken Cumâ günü vefât etti Hazret-i Havvâ da kırk sene sonra vefât etti Kabirlerinin Kudüs'de veya Mina'da Mescid-i Hıf'de yâhut Arafat'da olduğu rivâyetleri vardır (Nişancızâde ve Sa'lebî) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂdet 1 Bir şehir ve memleketteki insanların, yapageldikleri usûller, gelenekler, alışılmış şeyler An'ane, örf (Bkz İlgili maddeler) Her memleketin âdeti başka başkadır Hattâ bir memleketin âdeti zamanla değişir Bulunduğu şehrin dîne uygun olan âdetine uymamak şöhret ve tahrîmen (harama yakın) mekrûh olur (İmâm-ı Rabbânî) Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem yaptığı ve kaçındığı şeyler iki kısımdır: Birisi, ibâdet olarak yaptığı ve kaçındığı şeylerdir ki, her müslümanın bunlara tâbi olması, uyması lâzımdır İkincisi bulundukları memleketin âdeti olarak yaptığı şe ylerdir Bunları yapmak mecbûrî değildir Âdete bağlı şeylerde de Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) uymak dünyâ ve âhirette insana çok şey kazandırır ve çeşitli saâdetlere ve hayırlara yol açar (Abdülhakîm Arvâsî) Müslüman olmayanların yaptıkları ve kullandıkları şeylerden haram olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kâfirlere benzemeği düşünmeyerek kullanmak günâh değildir Pantolon, çeşitli ayakkabı, çatal, kaşık kullanmak, yemeği masada yemek, herkes in önüne ayrı tabaklar içinde koymak, ekmeği bıçakla dilimlere ayırmak ve çeşitli eşyâ ve âletleri kullanmak hep âdete bağlı şeyler olup, mübâhdırlar Bunları kullanmak bid'at (günâh) olmaz Böyle âdetlerden faydalı olmayanları, çirkin ve kötülenmiş olanları kullanmak ve yapmak haram olur (Abdülgani Nablüsî, İbn-i Âbidîn) 2 Kitab, sünnet, icma' ve kıyasdan sonra ikinci derecedeki dînî delillerden biri Dînin ve aklın beğendiği şeyler Dinde nass (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf) ile açıkça bildirilmiş olmayan bir hükmü anlamak ve bildirmek için umûmî âdetler delîl olur Âdetin umûmî olması için Eshâb-ı kirâm radıyallahü anhüm zamânından kalma ve müctehidlerin (Kur'ân-ı kerîm ve had îs-i şerîfden hüküm çıkarabilen derin âlimlerin) kullanmış olmaları ve devamlı olmaları lâzımdır Muâmelâttaki (ticâret, rehin, hîbe, mîras, kirâlama, vekâlet vs) hükümler için bir beldenin nass'a aykırı olmayan âdetleri delil olur Bunları fıkıh âlimleri anlıyabilir Zamânın değişmesi ile örf ve âdete dayanan ahkâm (hükümler) değişebilir Nass'a (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflere) dayanan ahkâm (hükümler) zamanla değişmez Böyle hükm-i küllî (genel hükümler) değişmeyip, bu hükmün hâdiselere tatbîki zamanla değişebilir (İbn-i Âbidîn, Ali Haydar Efendi) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂdette Bid'at Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem ve dört halîfesi zamânında olmayıp, ibâdet etmek ve sevâb kazanmak niyyeti ve kasdı olmaksızın sonradan meydana çıkarılan şeyler Âdette bid'at, hadîs-i şerîfde dalâlet (sapıklık) olarak bildirilen bid'atlardan değildir Bunların kullanılması günâh değildir Un eleği, çatal, kaşık kullanmak ve kahve içmek gibi şeyler âdette bid'attir (Hâdimî) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂdet-i İlâhiyye Sünnet-i ilâhî; Allahü teâlânın kânûnu Allahü teâlânın bir şeyi yaratmak için arada bulundurduğu sebebler Bu sebebler tecrübe ile anlaşılır Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesi şöyledir ki, her şeyi bir sebeble yaratmaktadır Fakat sebeblerin, vâsıtaların, O'nun yaratmasına hiç te'sirleri yoktur O'ndan başka yaratıcı yoktur (Seyyid Şerîf Cürcânî) Rızık, maâşa, mala, çalışmaya bağlı değildir Böyle olmakla berâber, çalışmak farzdır Çünkü Ef'âl-i ilâhiyye (Allahü teâlânın işleri) sebebler altında meydana gelir Âdet-i ilâhiyye böyledir Sebebleri aramak ve öğrenmek istememek âdet-i ilâhiyyeyi bozmak olur (İmâm-ı Gazâlî) Allahü teâlâ her şeyi bir sebeb altında yaratmaktadır Bir iş yapmak ve bir şeyi elde etmek için bu işin sebeblerine yapışmak lâzımdır Meselâ buğday elde etmek için tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lâzımdır İnsanın işleri, Allahü teâlânın bu âde t-i ilâhiyyesi içinde meydana gelmektedir (Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî) Âdet-i ilâhiyye şöyledir ki, insan nasıl yaşadı ise, öyle can verir Bunun aksi olmuş ise de nâdirdir Mûcize ve kerâmet gibi şeyler ise, âdet-i ilâhiyye dışında meydana gelir (Şerefeddîn Yahyâ Münîrî) Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesindendir ki, fitne ve fesad sebebiyle gelen zelzele, kıtlık gibi musîbet ve felâketler umûmî olur İyi kötü herkese gelir Sebeb olanlara cezâ, sebeb olmayanlara, mâzur görülenlere yâni fitnenin çıkıp yayılmasına mâni olamayarak, kalbleri ile buğz edenlere şehîdlik nasîb olmak üzere mükâfâtdır (Abdülhakîm Arvâsî) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂdet-i İslâm İslâm âdeti Küfür alâmeti olmayan ve en az iki müslüman tarafından kullanılan âdetle ilgili şeyler Haramlar âdet hâline gelirse yine helâl olmazlar Küfür alâmetleri âdet olup müslümanlar arasında yayılsa da, yine âdet-i İslâm olmazlar Küfür alâmeti olmakdan çıkmazlar (Abdülhakîm Arvâsî) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂDİYÂT SÛRESİ Kur'ân-ı kerîmin yüzüncü sûresi Âdiyât sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi) Medîne-i münevverede nâzil olduğu da bildirilmiştir On bir âyet-i kerîmedir "Yemîn ederim (Allah yolunda savaş için sür'atle) koşan atlara" meâlindeki birinci âyet-i kerîmede koşan atlar mânâsın a olan "âdiyât" kelimesi sûreye isim olmuştur Sûre, Peygamber efendimizin harbe gönderdiği bir süvârî kuvvetinin gecikip, münâfıkların (kalbleri ile inanmadıkları hâlde ağızları ile inandık diyenlerin), onların öldürüldükleri haberini yayması üzerine, hayatta olduklarını hattâ zafer ve ganîmet (mallar) kazandıklarını müjdelemek üzere nâzil olmuştur (inmiştir) Sûrede ayrıca, insanların nankörlüğünden, mala, servete düşkünlüklerinden, öldükten sonra başlarına gelecek acıklı hallerden bahsedilmekte, Allahü teâlânın insanın her hâlinden haberdâr olduğu hatırlatılmaktadır ( İbn-i Abbâs, Taberî) Allahü teâlâ Âdiyât sûresinde buyurdu ki: "Muhakkak ki insan Rabbinin ni'metlerine çok nankördür Hiç şüphesiz o (Allahü teâlâ veya veya insan) buna şâhiddir Gerçek o (insan) mal sevgisinden dolayı pek katıdır, cimridir (Âyet: 6-8) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂfaki 1 İnsanın dışındaki şeyler Akla, hayâle gelen her şey, hattâ keşif ile anlaşılan bilgiler, ister âfâkî olsunlar, ister enfüsî olsunlar, yâni insanın içinde bulunsunlar hepsi mâsivâdır, Allah'tan başkadır, mahlûktur (İmâm-ı Rabbânî) 2 Uzak memleketlerden hac ibâdetini yapmak için gelenler Haccın vâciblerinden biri de; âfâkî olanların, Mekke'den ayrılacağı son gün tavâf-ı sadr yâni vedâ tavafı yapmasıdır Bu tavaf hayızlı kadına vâcib değildir (Burhâneddîn Merginânî) Âfâkî olanların Mekke'ye varınca hemen Mescid-i Harâm'a girip, tavâf-ı kudum yapmaları sünnettir (İbn-i Âbidîn) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#27 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AAforoz Hıristiyanlık ve yahûdîlikte, dinden ve cemâatten uzaklaştırma cezâsı Galile, Kopernik ve Newton dünyânın döndüğünü İslâm âlimlerinin kitaplarından öğrenip açıklayınca, papa tarafından aforoz edildiler (Yeni Rehber Ansiklopedisi) Alman imparatoru IV Henri, papa tarafından aforoz edilince, af dilemek için Vatikan'a geldi Günlerce karlar üzerinde bekleyip papadan özür diledi (Yeni Rehber Ansiklopedisi |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#28 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AAFÜVV (El-Afüvv) Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Afvı çok olan, günâhlardan, hatâ ve kusurlardan dolayı cezâlandırmayan, günahları affedip amel defterinden silen Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Siz bir hayrı, iyiliği açıklar veya gizlerseniz, yâhut (size yapılan) bir kötülüğü affederseniz biliniz ki, Allahü teâlâ Afüvv'dür ve her şeye kâdirdir (Âyet-i kerîmede mazlûmun zâlimi affetmesi teşvik edilmektedir) (Nisâ sûresi: 149) Allah'ım! Beni affet Çünkü sen Afüvv'sün, Kerîm (lütûf ve ihsân sâhibi) sin (Hadîs-i şerîf-Taberânî) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#29 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AAfv 1- Bağışlama Allahü teâlânın, ihsânı ile, âsî ve günâhkâr kullarının kusur ve günâhlarını bağışlaması Bir kimse din kardeşinin bir işini yaparsa, binlerce melek o kimse için duâ eder O işi yapmağa giderken, her adımı için bir günâhı afv olur ve kendisine kıyâmette nîmetler verilir ( Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce) Allahü teâlânın sevgili kullarına, dünyâ sıkıntılarının ve belâlarının gelmesi, bunların günâhlarının afv olması için keffârettirler, sebebdirler (İmâm-ı Rabbânî) 2 Bir kimsenin, düşmanından veya suçludan intikâm almaya, karşılığını yapmaya gücü yettiği halde bir şey yapmaması, intikâm almaması Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: (İnsanlara karşı) afv yolunu tut Ma'rûfu (yâni aklın ve dînin beğendiği şeyleri, Allahü teâlâdan korkarak günahlardan sakınmayı, sıla-i rahmi (akrabâyı, yakınları gözetmeyi, onları ziyâret ederek gönüllerini almayı ve onlara yardım etmeyi), harama b akmamayı; dili çirkin ve günah sözlerden korumayı) emret ve câhillerden yüz çevir (A'râf sûresi: 199) Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulm edenleri afv etmek, kendini mahrum edenlere ihsân (iyilik) etmek, güzel huylu olmaktır (Hadîs-i şerîf-Berîka) Allahü teâlâ, afv edenleri azîz eder Allah rızâsı için afv edeni, Allahü teâlâ yükseltir (Hadîs-i şerîf-Berîka) Mûsâ bin İmrân (aleyhisselâm) ; "Yâ Rabbî! Kullarının en kıymetlisi kimdir?" dediğinde, gücü yettiği zaman affedendir, buyuruldu (Hadîs-i şerîf-Beyhekî) Kıyâmet günü, hak sâhibi hakkını afv etmezse, bir dank (yarım gram gümüş) hak için cemâat ile kılınıp kabul olmuş yedi yüz namaz sevâbı alınıp, hak sâhibine verilecektir (İbn-i Âbidîn) |
![]() |
![]() |
![]() |
İslami Sözlük A |
![]() |
![]() |
#30 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslami Sözlük AÂGÂH Haberdar, uyanık Gaflette olmayan, kalben Allahü teâlâ ile berâber olan İnsanlar ibâdet yapmak için yaratıldı İbâdetin hülâsası, özü de kalbin her zaman Allahü teâlâdan âgâh olmasıdır (Ubeydullah-ı Ahrâr) |
![]() |
![]() |
|