Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
harfi, lügat, osmanlıca, sözlük

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi

Eski 11-04-2012   #16
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi



N Harfi

NİL Vesime adı verilen boya otu * Çivit boyası
NİL Mısır´ın bir nevi hayat menbaı olan en büyük nehrinin ismi(Nil-i mübarek, Cebel-i Kamer´den çıktığı gibi, Dicle´nin en mühim bir şubesi, Van vilâyetinden Müküs nahiyesinden, bir kayanın mağarasından çıkıyor Fırat´ın da mühim bir şubesi, Diyadin taraflarında bir dağın eteğinden çıkıyor Dağların aslı, hilkaten bir madde-i mâyiadan incimad etmiş taşlar olduğu fennen sabittir Tesbihat-ı Nebeviyyeden olan: $ kat´i delâlet ediyor ki: Asl-ı hilkat-i arz şöyledir ki: Su gibi bir madde, emr-i İlâhî ile incimad eder, taş olur Taş, izn-i İlâhî ile toprak olur Tesbihteki arz lâfzı, toprak demektir Demek o su, çok yumuşaktır; üstünde durulmaz Taş çok serttir, ondan istifade edilmez Onun için Hakîm-i Rahîm, toprağı taş üstünde serer, zevilhayata makarr eder S)
NİLE f Çivit
NİLÎ Mavi, çivit rengi
NİLÎ PERDE Gökyüzü, sema
NİLU-BERG f Nilüfer
NİLÜFER f Beyaz, mavi ve sarı çiçekler açan bir cins su bitkisi * Bursa yakınlarında akan bir akarsu
NİM f Yarım, nısf, buçuk, yarı
NİM Eski kürk * Bir ot cinsi
NİMAL (Neml C) Karıncalar
NİMAR (Nimr C) Kaplanlar
NİMAT (Nemat C) Örtüler, ihramlar
NİMBİSMİL f İyice boğazlanmayıp yarı kesilmiş olan
Nİ´ME Ne iyi, ne âlâ, ne güzel
NİME f Yarım, nısf, yarı
NİME-İ RUZ Günün ortası Yarım gün
Nİ´ME-L MATLUB Tam aradığımız İsteyip aradığımızın en âlâsı
Nİ´ME-L MEVLA Ne iyi sâhib ve mâlik, ne iyi Allah (CC)
Nİ´ME-L VEKİL Ne güzel, ne iyi vekil
Nİ´ME-L VESİLE Ne güzel sebeb, ne âlâ vesile
NİME NİME f Parça parça, yarım yarım
Nİ´ME-R RAKİB Ne iyi gözetici, koruyucu
NİME-RUZ (Bak: Nime-i ruz)
Nİ´MET (Nimet) İyilik, lütuf, ihsan Saadet Hidayet * Giyecek şeyler * Yiyecek faydalı şey, rızık(Eğer dünyanın veya vücudun mülkiyeti, zılliyeti sende ise, taahhüd, tahaffuz, korku külfetleriyle nimetlerden lezzet alamazsın, dâima rahatsız olursun Çünkü noksanları tedarik, mevcutları telef olmaktan muhafaza ile dâimâ evham, korkular, meşakkatlere mahal olursun Halbuki o nimetler Mün´im-i Kerim´in taahhüdü altındadır Senin işin O´nun sofra-i ihsanından yeyip içmekle şükretmektir Şükürde bir zahmet yoktur Bilâkis nimetin lezzetini arttırır Çünkü şükür, nimette in´amı görmek demektir İn´amı görmek, nimetin zevalinden hâsıl olan elemi defeder Zira nimet zâil olduğundan Mün´im-i Hakiki, onun yerini boş bırakmaz, misliyle doldurur ve teceddüdünden lezzet alırsın MN)
Nİ´MET-İ İLÂHİYE Allah´ın nimeti Allah´ın verdiği nimet
Nİ´MET-ŞİNAS f Kendisine yapılan iyiliği bilip unutmayan
NİMGERM f Pek sıcak olmayan Ilık
NİMHAB f Yarı uykulu, mahmur
NİMHANDE f Gülümseme, tebessüm
NİMKÜŞTE f Yarı öldürülmüş, yarı kesilmiş olan
NİMLAHZA f Yarım bakış Gözucuyla bakış * Çok kısa zaman
NİMMANZUR f Yarı görülen Bulanık olarak görülen
NİMMEST f Sarhoşça
NİMMUZLİM f Yarı karanlık
NİMMÜRDE f Ölüm derecesinde olan Ölüm hâlinde bulunan
NİMNİGÂH f Yarı bakış Gözucuyla bakma
NİMNİME Birbirlerine yakın çizgiler * Tırnakta olan beyazlık
NİMNİMETEYN Tırnak işareti
NİMPUHTE f Tam pişmemiş, yarı pişmiş
NİMR (C: Enmâr - Nümur - Nimâr) Kaplan
NİMRE Dişi kaplan
NİMRES f Yarı ham, yarı olgunlaşmış olan
NİMRUZ f Yarı gün, öğle
NİMS Bir ot cinsi
NİMS Firavun faresi dedikleri küçük hayvan * Sansar
NİMSÜFTE f Yarım olarak söylenmiş, tam denmemiş
NİMŞEB f Geceyarısı
NİMTEN f Mintan
NİMZİNDE Yarı canlı Ölü ile diri arası
NİMZULMET f Yarı karanlık
NİNAN (Nun C) Balıklar, semekler

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi

Eski 11-04-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi



N Harfi

NİR (C: Nirân-Enyâr) Öküz boyunduruğu * Bez damgası * Irgaç
NİRAN (Nur ve Nâr C) Nurlar, ziyalar Ateşler, nârlar
NİRENC (C: Nirencât) Düzen, hile * Resim, taslak
NİRENG f Düzen, hile, aldatmaca * Taslak, resim * Büyü, efsun
NİRU f Kuvvet, güç, zor
NİRUMEND f Güçlü, kuvvetli, zorlu
NİRUMENDÎ f Kuvvetlilik, zorluluk, güçlülük
NİS´ (C: Ensu´) Gizlemek * Gitmek * Sarkık olmak * Kuzey rüzgârı
NİSA (C: Nisvân) Kadınlar
NİSA SURESİ Kur´an-ı Kerim´in dördüncü suresi
NİS´A (C: Nüsu´-Ensu´-Ensâ´) Devenin göğsü için yapılan enli kolan
NİSAB Zekât ölçüsü, ölçü miktarı * Üzerine zekât verilmesi farz olan mal miktarı * Asıl, esas Sermaye mal Derece, had * Fık: Altının nisabı: 20 miskal; gümüşünki 200 dirhem (yani 600 gram); koyun ile keçinin 40 adet; sığır, manda 30; ve devenin nisabı da 5´dir * Bir mecliste görüşmeye başlanabilmek, yahut karar verebilmek için bulunması şart olan âza sayısı * Hisse, nasib * İstenilen had, derece (Bak: Zekât)
NİSAB-I EKSERİYET Ekseriyet derecesi Çoğunluk derecesi
NİSACET Dokumacılık
NİSAÎ (Nisâiye) Kadınlarla alâkalı, kadınlara dâir
NİSAL (Nasl C) Ok ve kargı gibi şeylerin uçlarındaki sivri demirler
NİSAR Saçmak, dağıtmak * İ´ta etmek Vermek
NİSARÇİN f Saçılan şeyleri toplayan
NİSAR "Saçan, saçıcı" mânasına gelir ve kelimeleri sıfatlandırır Meselâ: Pertev-nisar $ : Işık saçan
NİSBET Münasebet, yakınlık, bağlılık, ölçü * Rağmen İnat olarak İnat olsun diye
NİSBETEN Nisbetle, kıyaslanarak Öncekine göre Bir dereceye kadar Şöyle böyle
NİSBÎ (Nisbiye) Kıyaslama ile olan Diğerine, öncekine göre Diğerlerine göre kıyaslıyarak olan Nisbete, ölçüye göre
NİSEB Nisbetler, kıyaslamalar ve ölçüler
NİST f Değildir, yoktur
NİSTÎ f Yokluk, adem
NİSUN (Nisvan C) Kadınlar
NİSVAN (Nisa C) Kadınlar Nisalar
NİSVAN-I ZELİL Ahlâken ve dinen düşmüş, zelil olmuş kadınlar
NİSVÎ Nisa taifesine mensub Kadınlarla alâkalı
NİSYAN Unutmak, hatırdan çıkarmak
NİSYAN-İ EBEDÎ Ebedî unutma
NİŞ f (Arı, akrep gibi böceklerde olan) İğne * Diken * Ağu, zehir
NİŞA f Nişasta
NİŞAD Bir kimseye yemin vermek
NİŞAN(E) f İz Nişan Alâmet İşaret * Yara izi * Hedef, vurulması istenen nokta * Hâtıra için dikilen taş * Taltif için verilen madalya * Evlenmeden önceki anlaşma ve karar işareti veya merasim * Tuğra * Ferman
NİŞANE-İ TASDİK Kabul edildiğine dâir işaret, tasdik işareti * Mu´cizeler(Kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısı (olduğunu) ihbar eden 124 bin muhbir-i sâdık, ellerinde nişane-i tasdik olan mu´cizeler bulunan enbiyalar ve o enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşif ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan 124 milyon evliyanın aynı hakikata şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin kat´i delilleriyle o enbiya ve evliyanın aklen ilmelyakîn derecesinde isbat ettikleri ve yüzde doksandokuz ihtimal-i kat´i ile "idam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaatledir" diye ittifaken haber veriyorlar S) (Bak: Muhbir-i sâdık)
NİŞANDE Hedef Nişan olarak dikilmiş şey
NİŞANE (Bak: Nişan)
NİŞANGÂH f Hedef yeri Nişan tahtası * Silâh namlusunun üstünde bulunan, nişan almağa yarayan kısım
NİŞDE (NİŞDÂN) Talep etmek, istemek * Söz vermek, and vermek
NİŞDET Araştırıp sorma * Kaybolan bir şeyi arama
NİŞE f Çoban düdüğü Kaval
NİŞEST f Oturan
NİŞESTE (C: Nişeste-gân) f Oturan, oturmuş
NİŞESTE-GÂN (Nişeste C) f Oturanlar, oturmuş olanlar
NİŞESTGÂH f Oturacak yer
NİŞHAR f Diken batmış, iğnelenmiş
NİŞİB f (Yukarıdan aşağıya) iniş
NİŞİBGÂH f Çukur yer
NİŞİB Ü FİRAZ İniş ve yokuş
NİŞİMEN f Oturacak yer
NİŞİMENGÂH f Durak, yurt Toplanılacak yer
NİŞİN f "Oturan, oturmuş" gibi mânâya gelir ve başka kelimelerle birleşir
NİŞİNENDE f Oturan, oturucu
NİŞTER f Hekim bıçağı, neşter
NİŞVE Koklamak * Bilmek * Haber vermek
NİTA´ (C: Nutu´) Deri döşek
NİTAC Yavrulama, yavru doğurma
NİTAF (Nutfe C) Saf ve duru sular
NİTAH Tos vurma, toslaşma Boynuzla vurma * Vuruşup kavga etme
NİTAK Kemer, kuşak * Kuşak yeri * Peştemal
Nİ´TAL Kova
NİTASÎ Anlayışlı tabib, doktor
NİVA Düşmanlık * Besili, semiz deve
NİVE f İnleme, ağlama, sızlanma
NİVEND f İdrak, anlayış, akıl
NİVER f Âlemde meydana gelen hâdiseler, haller
NİYA (C: Niyâgân) Dede, cedd
NİYABE Nöbet
NİYABET Nâiblik, vekillik Kadı vekilliği
NİYAGÂN (Niyâ C) Dedeler, ceddler Ecdad
NİYAM (Nâim C) (Nevm den) Uykuda olanlar, uyuyanlar
NİYAM f Kılıf, kın Kılıç kını
NİYAMGER (C: Niyamgerân) Kın veya kılıf yapan san´atkâr
NİYAR (Nâr C) Ateşler
NİYAT (Niyet C) Niyetler
NİYAT (Niyâta) Bir damar ismi (yürek onunla bağlıdır)
NİYAZ f Yalvarma, yakarma Dua * Rağbet ve istek * Hâcet, ihtiyaç
NİYAZİ-İ MISRÎ (Mi: 1618 - 1694) Malatya´nın Soğanlı köyünde doğdu Şâir ve tasavvufçu olup Halvetî tarikatının Niyaziye veya Mısriye şubesini kurmuştur Mısır´da Câmi-ül-Ezher´de tahsil gördü 1646´da İstanbul´a döndü ve Sokollu Mehmed Paşa Medresesinde irşada başladı Eserlerinden bazıları şunlardır: Risale-i Hasaneyn, Mevâid-ül İrfan ve Avâid-ül İhsan, Hidayet-ül İhvan, Mektubat gibi eserleri ve bir de şiirlerini cami´ divanı vardır
NİYAZKÂR f Yalvarıp yakaran Dua eden İhtiyacı olan
NİYAZKÂRÂNE Yalvararak, niyaz ederek * Muhtaç olarak, muhtaçlıkla
NİYAZMEND (C: Niyazmendân) f İhtiyacı olan, muhtaç * Yalvaran, yakaran, niyaz eden
NİYERE (Nâr C) Ateşler
NİYET Kasd Kalbin bir şeye yönelmesi * Fık: Yapılan bir vazife ile Cenab-ı Hakk´a taatta bulunmayı ve O´na mânen yaklaşmayı kasdetmektir(Niyet, ölü ve meyyit olan hâletleri ihya eden ve canlı, hayatlı ibadetlere çeviren bir ruhtur Ve keza niyette öyle hâsiyet vardır ki; seyyiâtı hasenâta ve hasenâtı seyyiâta tahvil eder Demek niyet, bir ruhtur O ruhun ruhu da ihlâsdır Öyle ise necat, halâs ancak ihlâs iledir İşte bu hasiyete binaendir ki; az bir zamanda çok ameller husule gelir Buna binâendir ki; az bir ömürde, Cennet bütün lezâiz ve mehasiniyle kazanılır Ve niyet ile insan, dâimî bir şâkir olur Şükür sevabını kazanır MN)
NİYLEC Çivit
NİYY Çiğ, olmamış, ham
NİYYAT (Niyet C) Niyetler
NİZA´
NİZA-İ LAFZÎ Boşuna çene yarıştırma Sözle yapılan kavga
NİZA Cima etmek
NİZAL Nişan, işaret, alâmet
NİZAM Sıra, dizi, düzen Dizilmiş olan şey, sıralanmış * İcaba göre yapılan kanun Bir kaideye binaen tertib olunmak ve ona binaen tertib olundukları kaide * Bir işin sebat ve kıyamına medar, sebep olan şey ve hâlet
NİZAM-I ÂLEM Kâinatta Allah´ın koyduğu umumi nizam (Nizam-ı âlem saadet-i ebediyeye işaret ediyor S) (Bak: Delil-i inayet)
NİZAM-I CEDİD Yeni nizam Osmanlı Devletinde III Sultan Selim zamanında yeni nizamla yetiştirilen bir askerî teşkilât
NİZAM-ÜD DİN (Nizameddin) Dinin nizam ve düzeni
NİZAMÂT (Nizam C) Nizamlar, muntazam şeyler, düzenler
NİZAMÂT-I LÂZİME Lüzumlu, gerekli nizamlar
NİZAMEN Nizam dairesinde Nizama ve kanuna tabi olarak
NİZAMÎ Düzenli, tertipli, usulüne uygun * Kanun ve nizama ait, onunla alâkalı
NİZAMİYE İlk askerlik devresi * Bu nevi askerlik işleriyle uğraşan daire * Tanzimat ordusunun asıl silâh altında bulunan kısmı
NİZAR Korkutup, uygunsuz şeylerden vazgeçirmek için söylenilen söz
NİZAR Zayıf, arık, düşkün, bitkin
NİZARET f Zayıflık, arıklık
NİZE Mızrak
NİZEDÂR f Mızraklı Kargılı Süngülü
NİZEK f Câriye * Küçük mızrak, süngü
NİZEZEN f Mızrakla vuran * Mızrakçı
NİZK Küçük süngü

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi

Eski 11-04-2012   #18
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi



N Harfi

NOBRAN Sert mizaçlı, inatçı, nâzik olmayan
NOKSAN (Nuksan) Eksik, kusurlu, nâkıs * Eksiklik, azlık Eksilme, azalma * Yokluk
NOKSANÎ Eksiklik ve noksanlıkla alâkalı
NOKSANİYET Eksiklik, noksanlık
NOKTA (Nukta) Benek * Durak, mevki Mahâl * Göze ârız olan leke * Durak işareti * Tek karakol, tek nöbetçi * Yazıdaki durak işâreti * Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil
NOKTA-İ BİNİŞ Gözbebeği
NOKTA-İ GALEYÂN Suyun buhara çevrildiği harâret derecesi
NOKTA-İ İSTİMDAD Yardım isteme noktası İnsanın kalbindeki sonsuz emel ve arzuların yerine getirilmesine olan ihtiyaç
NOKTA-İ İSTİNAD Dayanma ve güvenme noktası Kâinatta cereyan eden ve insana dehşet verip âciz bırakan hâdiseler karşısında insanın çok kuvvetli bir yere dayanmaya ve güvenmeye olan fıtri ihtiyacı
NOKTA-İ MİHRAKİYE Yanma noktası Odak noktası * Çok Esmâ-i İlâhiyyenin tecellisinin toplandığı nokta
NOKTA-İ NAZAR Görüş, bir nevi fikir (Bak: Rasyonalizm)(Nazar-ı Nübüvvet ve tevhid ve imân; vahdete, âhirete, Uluhiyete baktığı için, hakaikı ona göre görür Ehl-i felsefe ve hikmetin nazarı; kesrete, esbâba, tabiata bakar, ona göre görür Nokta-i nazar birbirinden çok uzaktır Ehl-i felsefenin en büyük bir maksadı, ehl-i usulü´d-din ve ülemâ-i İlm-i Kelâm´ın makasıdı içinde görünmiyecek bir derecede küçük ve ehemmiyetsizdirİşte onun içindir ki, mevcudatın tafsil-i mâhiyetinde ve ince ahvallerinde ehl-i hikmet çok ileri gitmiş fakat hakiki hikmet olan Ulûm-u Aliye-i İlâhiyye ve Uhreviyede o kadar geridirler ki, en basit bir mü´minden daha geridirler Bu sırrı fehmetmiyenler, muhakkıkin-i İslâmiyeyi, hükemalara nisbeten geri zannediyorlar Halbuki, akılları gözlerine inmiş, kesrette boğulmuş olanların ne haddi var ki, Veraset-i Nübüvvet ile makasıd-ı âliye-i kudsiyeye yetişenlere yetişebilsinlerHem herbir şey iki nazar ile bakıldığı vakit, iki muhtelif hakikatı gösteriyor İkisi de hakikat olabilir Fennin hiçbir hakikat-ı kat´iyyesi, Kur´anın hakaik-ı kudsiyesine ilişemez Fennin kısa eli, onun münezzeh ve muallâ dâmenine erişemez Nümune olarak bir misâl zikrederiz:Meselâ, Küre-i Arz ehl-i hikmet nazariyle bakılsa hakikatı şudur ki: Güneş etrafında mutavassıt bir seyyare gibi hadsiz yıldızlar içinde döner Yıldızlara nisbeten küçük bir mahluk Fakat ehl-i Kur´an nazariyle bakıldığı vakit hakikatı şöyledir ki: Semere-i âlem olan insan; en câmi´, en bedi´ ve en âciz, en aziz, en zaif, en lâtif bir mu´cize-i kudret olduğundan, beşik ve meskeni olan zemin: Semâya nisbeten maddeten küçüklüğüyle ve hakaretiyle beraber mânen ve san´aten bütün kâinatın kalbi, merkezi bütün mu´cizat-ı san´atının meşheri, sergisi bütün tecelliyat-ı esmâsının mazharı, nokta-i mihrakiyesi nihayetsiz faaliyet-i Rabbâniyyenin mahşeri, ma´kesi hadsiz Hallâkıyet-i İlâhiyyenin hususan nebatat ve hayvanatın kesretli envâ-i sagiresinden cevvadâne icadın medârı, çarşısı ve pek geniş âhiret âlemlerindeki masnuatın küçük mikyasta nümunegâhı ve mensucat-ı ebediyenin sür´atle işliyen tezgâhı ve menâzır-ı sermediyenin çabuk değişen taklidgâhı ve besâtin-i dâimenin tohumcuklarına sür´atle sünbüllenen dar ve muvakkat mezraası ve terbiyegâhı olmuşturİşte Arzın bu azamet-i mâneviyesinden ve ehemmiyet-i san´aviyesindendir ki, Kur´an-ı Hakim; semâvata nisbeten büyük bir ağacın küçük bir meyvesi hükmünde olan Arzı, bütün semâvata karşı küçücük kalbi, büyük kalıba mukabil tutmak gibi denk tutuyor O´nu bir kefede, bütün semâvâtı bir kefede koyuyor, mükerreren: $ diyor İşte sair mesâili buna kıyas et ve anla ki: Felsefenin ruhsuz, sönük hakikatleri; Kur´an´ın parlak, ruhlu hakikatleriyle müsademe edemez Nokta-i nazar ayrı ayrı olduğu için ayrı ayrı görünür S)
NOKTA-İ TEKATU´ Kesişme noktası
NOKTA-İ TELÂKİ Karşılaşma noktası Uygun ve karşılıklı nokta Buluşma noktası, yeri * Münâsebet Uygunluk
NOKTA-İ TEMAS Değme noktası Temas etme noktası
NOKTA-İ ZERRİN Güneş Altun nokta
NOKTATEYN İki nokta
NORMAL Fr Kanun, usul ve âdetlere uygun olan Uygun * Mat: Bir eğri çizgiye teğet olan doğrunun değme noktasından bu doğruya çizilen dik çizgi
NOTA (İtalyancadan) Emir ve istek bildiren yazı * Bir şeyi sonradan hatırlamak için konan işaret * Resmi ve siyasi mektup, muhtıra * Mülâhazat * Hesap pusulası * Müziğe ait yazı

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi



N Harfi

NUAA Yumuşak ot
NUAK (NAİK) Çobanın koyuna haykırıp çağırması
NUAS Uyuklama, uyuşukluk (Bak: Nüas)
NUF f Yankı Aks-i sadâ
NUFAHA Su üzerindeki kabarcık
NU´FE Erkeklerin iki yanına sallanan saçı
NUGAŞİ Kısa boylu adam
NUGBE (C: Nugab) Bir içim su
NUGER f Köle, kul
NUGERÎ f Kölelik, kulluk
NUGNUG (C: Negânig) Boğaz içinde olan et * Kulak içinde fazlalık olan nesne
NUGRE (C: Nugur-Nugrân) Serçe kuşu büyüklüğünde olup kırmızı olan bir kuşun adı
NUGZ (NAGZ) Kürek ucuna bitişik olan kıkırdak
NUH (ALEYHİSSELÂM) Kur´an-ı Kerim´de adı geçen bir peygamber ismi (Elli yaşında iken kavmini imana dâvete memur edilmiş ve kavmi kendisini dinlemediğinden, iman etmeyenlere ceza olarak dünyayı kaplayan su tufanı olmuş ve zâlimler mahvolmuşlar; iman edenler Nuh Peygamber´in (AS) yaptığı gemiye alınarak kurtulmuşlardır)
NUH SURESİ Kur´an-ı Kerim´de 71 Suredir ve Mekkîdir
NUHA´ Boyun kemiği içindeki murdar ilik
NUHAA Tükürmek
NUHAME Balgam
NUHAS Bakır Bakır para * Kızgın mâden * Kıtr Ateş Tunç ve demir döğülürken sıçrayan şerâre * Dumansız alev * Bir şeyin aslı * Tütün
NUHASÎ Bakırlı, bakırla alâkalı, bakırdan
NUHAT Nahiv (gramer) âlimleri
NUHAT Hıçkırma
NUHBE Herşeyin seçkini, iyisi * Seçkin, seçilmiş, müntehab, güzide * Korkak
NUHBE-İ ÂMÂL Mefkure, ideal Emellerin en sonu
NUHÎ Nuh (AS) ile ilgili * Pek eski
NUHL Karşılıksız hediye ve hibe
NUHLA Atiyye, hediye
NUHRE Kemik dokusunun çürümesi
NUHRE Burun deliği
NUHRUB (C: Nehârib) Kaya yarığı * Arı kovanı * Arı sesi
NUHT Çocukla birlikte karından çıkan su
NUHUL Zayıflık, arıklık
NUHUR (Nahr C) Ayların evvelleri * Göğüsler (Bak: Nahr)
NUHUSET Uğursuzluk
NUHUST f Birinci, ilk, evvel
NUHUSTÎN f Birinci, ilk, evvel
NUHUSTZÂD f İlk doğmuş olan Evvel doğan
NUK f Okun ucu, temren Kuş gagası * Gaga gibi sivri uçlu olan şey
NUK (Naka C) Dişi develer
NUKA Her şeyin kötüsü
NUKAA Birşeyi ıslamada kullanılan su
NUKAT (Nokta C) Noktalar
NUKAVE Temizlik, paklık * Her şeyin iyisi, seçkini
NUKAYE Her nesnenin iyisi
NUKAZ Küçük serçe kuşu
NUKAZA Binâdan yıkılmış veya örülmüş iplikten sökülmüş nesne
NUKBE (C: Nukab) Yol * Yırtık, delik * Paçasız don * Levn, renk * Pas
NUKRE Külçe hâlinde gümüş * Ense çukuru
NUKRE-İ KAFA Ense çukuru
NUKSAN Eksilmek, noksanlaşmak
NUKTA (C: Nukat-Nukut-Nikât) Nokta
NUKUD (Nakid C) Nakidler, paralar, akçeler, madeni paralar
NUKUD-I MEVKUFE Vakfedilen paralar
NUKUL Nakiller, rivâyetler Başkasından anlatılanlar Hikâyeler
NUKUŞ Resimler, nakışlar
NUKZ (C: Enkâz) Binâ yıkıntısı
NUL f Kuş gagası
NU´M Sürur, neşe, sevinç, neşat
NU´MAN (Niam C) Dört ayaklı hayvanlar * Kan * İmam-ı Azam Hazretlerinin adı * Şakayık-ı nu´man denen bir lâle çiçeği
NUMİD f (Bak: Nevmid)
NUMRUKA (C: Nemarik) Küçük yastık
NUMUD (Bak: Nümud)
NUMUDE f Gösterilmiş, gözükmüş olan Nişan verilmiş (Bak: Nümune)
NUN Kur´an alfabesinde yirmibeşinci harf Ebced hesabına göre değeri ellidir * Divid, kalem * Kılıcın ağzı Kılıç * Çene çukuru * Balık, semek
NUN-U MÜTEKELLİM-İ MAA-L GAYR Mütekellim-i maalgayrın "nun" harfi Fiildeki cemi´ sigasındaki nun (Bak: Mütekellim-i maalgayr)
NUN-U NA´BÜDÜ (Bak:Na´büdü) (Arkadaş! deki un ifade ettiği cem´ ve cemaat; fikri ve kalbi ayık olan musallinin nazarında, sath-ı arzı bir mescid şekline getirir ve bütün mü´minlerden teşekkül etmiş, şarktan garba kadar dizilmiş safları havi o cemaat-i kübra içinde namaz kıldığını ihtar ettirir MN)
NUN SURESİ Kur´an-ı Kerim´de 68 sure ve Kur´anda müteşabih ve şifre olan bir harf(Bütün kalemlerin ve tastir ve kitapların aslı, esası, ezelî me´hazı ve sermedî üstadı Kader´in kalemi ve Nur ve İlm-i Ezelî´nin nuruna işaret eden bir kelimedir Ş)
NU´NU Uzun boylu adam
NU´NUA Devenin boyun eti * Horozun boyun tüyü
NUR Aydınlık Parıltı Parlaklık Her çeşit zulmetin zıddı Işık * Kur´ân-ı Kerim İman İslâmiyet Peygamber * Zulmeti def eden, şule, ışık (Bazılarınca ziya, nurdan daha sağlamdır ve daha hastır Nur; dünyevî ve uhrevî olmak üzere iki nevidir Dünyevi olanı da iki çeşittir: Biri: Envar-ı İlâhiyeden intişar eden nurdur Akıl ve Nur-u Kur´an gibi İkincisi: Görmekle hissedilir ki, nurlu cisimlerden ibarettir, güneş, ay ve yıldız gibi Uhrevi nur: $ ilâ âhir âyet-i kerimesinde mensus olan nurdur Nur, âlemin mânen aydınlığına sebep olan Hazret-i Peygamber´e de (ASM) denir $ âyetinde beyan olunduğu gibi eşyanın hakikatını olduğu gibi beyan eden şeye de "nur" denir Meşhur bir zata "Nuri" denmiştir; bunun sebebi her ne zaman vaaza ve nasihata başlasa gayb âleminden nurun şimşek gibi parıltısı ona tecelli ederdi LR)
NUR-İ AYN f Göz nuru * Pek sevgili olan
NUR-İ ÇEŞM Göz nuru Gözün iyi görür olması * Mc: Saadet
NUR-İ İMAN İman nuru Kur´an ve kâinat hakikatlarının görünmesine ve bulunmasına vesile olan imanın mânevi nuru
NUR-İ KASD Kasd ve irâdenin nuru Kasd ve iradeden gelen parlaklık Bir istek ve kasıtla yapıldığına âit alâmet ışığı
NUR-İ MÜBİN Mübin olan nur Aşikâr ve açıklayıcı olan ve hak ile batılı ayıran nur Bilhassa iman ve Kur´an ilminin mânevi nuru
NUR-İ MÜCESSEM Çok parlak ve güzel olan Canlı kılığına girmiş gibi olan nur
NUR-UL ENVÂR Nurların nuru
NUR SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 24 Suresinin ismi
NURAN Nurlu, parlak
NURANÎ Nurlu, ışıklı, nura yakışır, parlak, münevver
NURANİYYET Nurlu olanın hali, parlaklık, nurluluk
NURBAHŞ f Işık saçan, aydınlatan, parlatan
NURCULUK Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ile Türkiye´de başlayan dinî bir hareket ve faaliyettir Bu hareketin en mühim istinad noktası, Risale-i Nur namındaki eserlerdirRisale-i Nur eserleri 1926 - 1949 seneleri arasında yazılmıştır ve Kur´anın bu asra bakan mânevî bir tefsiridir Bilhassa iman ve İslâm esaslarını ve Kur´anın hikmetlerini izah ve isbat ederSiyasî ve dünyevî cem´iyetçilikten mücerred; ve aynı eserleri okumaktan doğan mânevî alâkadarlık ile gönüllerde kurulan nur irfan müessesesi mensublarına, yani Risale-i Nur eserlerini okuyanlara: "Risale-i Nur Talebesi"; kısaltılmış şekli ile "Nur Talebesi" veya "Nurcu" denilmektedirDaha başka bir tarif ile Nurcu : Risale-i Nur Külliyatı´nı okuyanların meydana getirdiği maddîlikten, teşkilâttan, cemiyet kademelerinden mücerred, aynı eserleri okumaktan doğan mânevî alâkadarlıktan ibaret olan ekol mensublarına da Nurcu denmektedirRisale-i Nur ve Talebeleri, Âlem-i İslâma, hattâ dünyanın her tarafına kadar genişlemiş ve hüsn-ü kabule mazhar olmuşturDiyanet İşleri Başkanlığının 271963 tarih, 18746 sayılı yazısına ekli, Müşavere ve Dinî Eserleri İnceleme Kurulu´nun 2961963 tarih, 326 sayılı kararında:"Nurculuk: Bir tarikat veya bir mezheb olmayıp, Said Nursî adındaki zâtın, son zamanlarda yayılma istidadı gösteren dinsizlik cereyanına karşı, Kur´an-ı Kerim âyetlerini ele alarak, Risale-i Nur namıyla yazdığı eserlere izafe edilen bir cereyandır Adı geçen eserler, imanı fikirlerle birleştirmeye çalışmaktadır" şeklinde beyan edilmiştir
NU´RE (C: Near-Nerât) Eşeğin burnuna giren bir cins sinek
NUREFŞAN f Etrafı aydınlatan, nur saçan, ışık veren
NUR-FEŞAN (Bak: Nurefşan)
NURİ Nura mensub, nura ait * Erkek ismidir
NURİYE Nura âit, nura mensub * Kadın ismidir
NURPAŞ f Nur saçan, nur saçıcı
NURTAL´AT Nur yüzlü
NURUN ALA NUR Daha âlâ, daha iyi, nur üstüne nur
NUSAHA (Nasih C) Nasihat edenler, öğüt verenler
NUSARA (Nasir C) Yardımcılar
NUSB (C: Ensâb) Meşakkat, zahmet, elem * Zehir, ağu * Belâ, musibet * Put, sanem, heykel
NUSH Nasihat, ögüt
NUSHA (Bak: Nüsha)
NUSRET (Nusrat) Yardım Cenab-ı Hakkın yardımı, hususen ruhani muavenet Zafer, galebe, fetih, üstünlük, başarı, düşmana gâlib olmak
NUSSA Saç kırpıntısı
NUSSAH (Nâsih C) Nasihat edenler, öğüt verenler
NUSSAR (Nâsır C) Yardımcılar
NUSU´ Çok beyaz olmak * Hâlis olmak
NUSUL Huruç etmek, çıkmak * Dühul etmek, girmek (Ezdaddandır) * (Nasl C) Mızrakların uçlarındaki sivri demirler Temrenler
NUSUS (Nass C) Nasslar (Bak: Nass)
NUŞ f İçen, içici * Tatlı şerbet gibi içilecek şey * Zevk ve safâ
NUŞADUR f Nişadır
NUŞA NUŞ f İçtikçe içerek, tekrar tekrar içerek, defalarca içerek, içe içe
NUŞDARU f Panzehir * Tiryak * şarap
NUŞE f şâd ve sevinçli Mesrur olan
NUŞENDE (C: Nuşendegân) f İçki içen kimse
NUŞHAND f Tatlı gülüşlü
NUŞİDEN "İçmek" mastarındandır İçen ve içiçi gibi mânâlara gelir
NUŞİN f Lezzetli, tatlı
NUŞİRVAN İran´da Milâdi (531 - 579) tarihleri arasında hükümdarlık etmiş Sâsâni padişahı olup adâlet ve doğruluğu ile meşhur olmuştur
NUTFE Duru ve sâfi su * Meni Rahimde iki yarım ve ayrı cinsten hücrelerin birleşmişi * Taşmış, dökülmüş su * Deniz
NUTFE (C: Nütef) Parmak ile yolunan şey
NUTÎ (C: Nevâti) Gemici
NUTK (Nutuk) Söyleyiş, söyleme kabiliyeti, konuşma, hitabet * Dervişlerce büyüklerin manzum sözleri
NUTK-U İFTİTAHÎ Açış nutku
NUTU´ (Nat´ C) Meşinden yapılmış döşekler * Sofra bezleri
NUTUF (Nutfe C) Nutfeler, dölsuları, spermalar
NUTUH Boynuzuyla vuran davar
NUUMET Yumuşaklık
NUUT (Na´t C) Vasıflar, keyfiyetler, umuma şâmil sıfatlar * Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm hakkındaki medhiyeler
NUYAN f Şehzâde Pâdişah oğlu
NU´Z Hicaz´da yetişen misvak ağacı
NUZAR Altın * Her nesnenin hâlisi ve iyisi * Necid diyârında yetişen bir ağacın adıdır, ondan tas ve kâse yaparlarNUZC $ (Nazc) Yemişin tam olarak yetişmesi, olgunlaşması * Etin kemikten dökülür derece pişmesi
NUZERA (Nazir C) Akranlar, eşler
NUZUB (NAZAB) Sinmek * Iraklık, uzaklık * Suyun, toprak tarafından emilmesi

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi

Eski 11-04-2012   #20
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi



N Harfi

NÜAME Eksen Çark veya çıkrık ortasındaki mihver
NÜAMÎ Güney rüzgârı
NÜANS Fr İnce fark
NÜAS Uyuklama, uyku gelip basma * Hislere ârız olan uyuşukluk ve fütur Pineklemek
NÜASÎ Uyuklama ile ilgili
NÜBAH Havlama
NÜBEA (Nebi C) Nebiler, peygamberler
NÜBELE (C: Nübel) İstincâ taşı * Kesek parçası
NÜBLE İhsan, atiyye Fazl
NÜBTA Atın kolanı veya karnı altında olan beyazlık
NÜBU´ Suyun, yerden çıkıp akması
NÜBUB Bitmek
NÜBUT Suyun, yerden çıkıp akması
NÜBÜVVET (Nebi den) Peygamberlik, nebi olmak, nebilik Allah´ın (CC) emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola çağırmak (Bak: Muhammed (ASM) - Resül)( Hem mâdem nev-i beşerde Nübüvvet vardır Ve yüzbinler zât -Nübüvvet dâva edip mu´cize gösterenler - gelip geçmişler Elbette umumun fevkinde bir kat´iyyet ile Nübüvvet-i Ahmediye (ASM) sabittir Çünkü İsa (AS) ve Musa (AS) gibi umum resüllere nebi dedirten ve risâletlerine medar olan delâil ve evsâf ve vazifeler ve ümmetlerine karşı muameleler, Resül-i Ekrem´de (ASM) daha ekmel, daha câmi bir surette mevcuddur M)(Enbiya-yı Sâlifinde nübüvvete medar ve esas tutulan noktalar ve onların ümmetleriyle olan muâmeleleri hakkında yalnız zaman ve mekânın tesiriyle bazı hususat müstesnâ olmak şartiyle yapılacak tam bir teftiş ve kontrol neticesinde Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmda daha ekmel, daha yüksek bulunmakta olduğu tahakkuk eder Binaenaleyh nübüvvet mertebesine nâil olanların hey´et-i mecmuası mu´cizeleriyle vesair ahvalleriyle, lisan-ı hal ve kal ile nev-i beşerin sinni kemâle geldiğinde Üstad-ül beşer ünvânını taşıyan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm´ın sıdk-ı nübüvvetine ilân-ı şehadet etmişlerdir O Hazret de (ASM) bütün mu´cizeleriyle Saniin vücub ve vahdetini nurlu bir bürhan olarak âleme ilân etmiştir O Zat´ın (ASM) ahvâl ve harekâtı birer birer yani tek tek O´nun sıdk ve hakkaniyetini gösterirse hey´et-i mecmuası O´nun sıdk-ı nübüvvetine öyle bir delil olur ki; şeytanları bile tasdike mecbur ederİİ)(Bil ki nev-i beşerde nübüvvet, beşerdeki hayır ve kemâlâtın fezlekesi ve esasıdır Din-i hak saadetin fihristesidir İman bir hüsn-ü münezzeh ve mücerreddir Madem şu âlemde parlak bir hüsün, geniş ve yüksek bir feyiz, zâhir bir hak, fâik bir kemâl görünüyor Bilbedâhe hak ve hakikat, Nübüvvet içindedir ve nebiler elindedir Dalâlet, şer ve hasâret, onun muhâlifindedir MN)
NÜBÜVVET DA´VA ETMEK Peygamber olduğunu bildirip doğruluğunu isbat için deliller göstermek, peygamberliğini ileri sürmek
NÜBÜVVET-PENAH Peygamber, nebi Nübüvvet kendisine istinad eden zât
NÜC´A Otlu yer istemek
NÜCEBA (Necib C) Necib kimseler Nesli, soyu sopu temiz ve pâk olan kişiler
NÜCEBE Lütuf ve keremi çok olan Cömert insan
NÜCEYM Yıldızcık Küçük parıltısı olan Küçük yıldız
NÜCH (NECÂH) Zafer bulmak Hâlâs olmak Kurtulmak İhtiyaçlarını giderip zafer bulmak
NÜCME Bir ot cinsi
NÜCU´ Yemeğin hazmolup sindirilmesi * Eser yapmak * Duhul etmek, girmek
NÜCUM Tulu´ etmek, doğmak * Görünmek, zuhur etmek
NÜCUM (Necm C) Yıldızlar
NÜCUM-U SÂKIBE Işığıyla karanlığı delip geçen yıldızlar
NÜCUM-U SEYYARE Seyyar, gezici yıldızlar
NÜCUM-PEREST f Yıldıza tapanlar
NÜCUMÎ Yıldızlarla ilgili * Yıldızlarla uğraşan
NÜDA (C: Endâ-Endiye) Yağmur * Boğaz ıslatıcı nesne * Çiy, rutubet * Atâ, bahşiş * Sesin uzaklara gitmesi
NÜDBE Ölen bir kimsenin iyilikleri, mehasini sayılarak ağlamak
NÜD´E Mal çokluğu * Kavs-i kuzeh Gökkuşağı * Et köpüğünün üstü * İç yağı
NÜDEMA (Nedim C) Nedimler
NÜDFE Atılmış az nesne * Sağılmış az süt
NÜDGA Tırnak sonunda olan beyazlık
NÜDHA Genişlik, vüs´at
NÜDUB (Nedebe C) Yara izleri, nedbeler
NÜFASE Diş arasında kalan yemek parçası
NÜFAZ (NÜFÂZE) Ağaçtan veya başka birşeyden silkmekten ve hareket ettirmekten dolayı düşen nesne
NÜF´E (C: Nifâ) Seyrek ve dağınık olan ot
NÜFESA Loğusa kadın
NÜFFAHA (C: Nefehâ) Suyun üstünde olan kabarcığı
NÜFHA Yüce beyaz tepe
NÜFTURE (C: Nefâtir) Müteferrik, dağılmış ot
NÜFUK Helâk olmak
NÜFUR Ürküp kaçma, dağılma, firar etme * İntikal etme * Hacıların Mina´dan Mekke´ye doğru gitmeleri
NÜFUS (Nefs C) Nefisler, canlar, şahıslar
NÜFUS-U SEB´A 1- Nefs-i emmare, 2- Nefs-i levvame, 3- Nefs-i mülhime, 4- Nefs-i mutmainne, 5- Nefs-i râdiye, 6- Nefs-i mardiyye, 7- Nefs-i sâfiye (Bak: Nefs)
NÜFUŞ (NEFÂŞ) Yabana yayılmak * Davarların geceleyin yayılıp çobansız otlamaları
NÜFUZ Sözü geçer olmak, sözü dinlenmek * Vücudundan işleyip geçmek İçine alan
NÜFZ Arka ve kürek eti
NÜFZA Bir yere saçılmış veya dökülmüş olan kan
NÜGAK (NAGİK) Çobanın koyuna çağırıp haykırması
NÜH f Dokuz
NÜHA Yüksek olmak * Miktar * Bir kimse hakkında olan yasak ve men
NÜHAB Deve öksürüğü
NÜHAK Eşek anırtısı
NÜHALE Kepek
NÜHAM Bir kuş cinsi
NÜHAME Tükrük
NÜHAS Bakır * Duman (Bak: Nuhâs)
NÜHAT Mağrur ve kibirli kimse Kendini beğenmiş insan
NÜHATE Yonga Talaş
NÜHAZ Yokuş * Güç yer
NÜHAZ Deve öksürüğü * Devenin göğsünde olan bir hastalık
NÜHBE Gadapla ve kahirle cebren alınan mal
NÜHBE (C: Nuheb) Her nesnenin iyisi
NÜHBUR (C: Nehâbir) Kum yığını
NÜHS Kuş ismi
NÜHS Dağ
NÜHU´ Kusmak
NÜHUD (Nühuz) Kalkmak, kıyam etmek, yerinden yükselmek * Şiddetle muharebe etmek
NÜHUD Atın iri gövdeli olması
NÜHUL Arık, zayıf olmak * Arılar Bal arıları (Bak: Nuhul)
NÜHUR (Nahr C) Kurbanlar
NÜHUR Akarsular, nehirler, ırmaklar
NÜHUR f Göz, basar, ayn
NÜHUR Ayların evvelleri
NÜHUSET Yaramazlık, uğursuzluk (Mübârek´in zıddı)
NÜHUST f İlk gelen, evvel doğan, evvelki olan
NÜHUZ Hareket etme, deprenip kalkma
NÜHÜFT f Saklı, gizli
NÜHÜFTE f Saklı, gizli
NÜHÜFTEGÎ f Gizlilik, saklılık
NÜHÜM f Dokuzuncu
NÜHÜVE (Et) çiğ olmak
NÜHYE (C: Nühâ) Akıl * Gayet Son
NÜHZA Devenin göğsünde olan bir hastalık
NÜHZE Fırsat

Alıntı Yaparak Cevapla

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi

Eski 11-04-2012   #21
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi



N Harfi

NÜKAF Deveyi öldüren bir verem
NÜKAH Tatlı soğuk su
NÜKAS Devenin dudağında olan bir hastalık
NÜKAT (Bak: Nikât- Nüket)
NÜKET (Nükte C) Nükteler Herkesin anlayamıyacağı ince mânâlı ve zarif sözler
NÜKHET Râyiha Ağız kokusu * Günahlı sözler Hoş olmayan günah olan söz, kelime
NÜKKE Zayıflıktan dolayı sesi çıkmayan deve
NÜKR Anlayışı, fikri, ferâseti iyi olmak * Zorluk * İnkâr
NÜKRE Bilinmezlik * Zorluk, güçlük * Kabile ismi
NÜKS Hastalığın geri dönmesi, depreşmesi
NÜKTE İnce mânalı söz, idraki ve anlaşılması nezâket ve zarifliğe dayanan nazik husus İbarenin asıl mânasından başka olan nazik ve lâtif mânâ, dikkatle anlaşılabilen ince mânâ * Yere ağaçla vurup eser bırakmak
NÜKTE-ÂMİZ f Nükte karıştıran
NÜKTEBÎN f İnceliği gören, nükteyi anlıyabilen Kavrayışlı, anlayışlı, zeki
NÜKTEDÂN f Nükte bilen İnce ve zarif kimse
NÜKTEDÂNÎ Nüktecilik, nüktedanlık
NÜKTEDÂR f Nükteli söz söyleyen Nükteli konuşan
NÜKTEGU f Nükteli konuşan, nükteli söz söyleyen
NÜKTEGUYÎ f Nükteli konuşma Nükteli söz söyleme
NÜKTEPERDAZ (C: Nükteperdâzân) f Nükteli söz söyleyen, nükteli konuşan
NÜKTEPİRA f Nükteye süs veren
NÜKTESENC (C: Nüktesencân) f Nükteyi değerlendiren Nükteden anlayan Nükteyi yerinde kullanan
NÜKTEVER f Nükteyi anlamakta mâhir olan, nükte bilen
NÜKU´ Kısa boylu kadın
NÜKUB Rücu´ etmek, geri dönmek * Udul etmek, ayrılmak * (Nekbet C) Tâlihsizlikler, şanssızlıklar Felâketler, musibetler, düşkünlükler
NÜKUL Vazgeçme, geri dönme, cayma
NÜKUS Ardına dönmek
NÜLK Alıç adı verilen dağ yemişi
NÜMA f Gösteren veya gözüken mânasında olup, birleşik kelimeler yapılır
NÜMAYAN f Görünen, aşikâr olan, gözükücü olan Parlayan
NÜMAYANTER f Fazla görünen, en çok görünen
NÜMAYENDE f Gösterici
NÜMAYİŞ f Görünüş, gösteriş, dış görünüş Gösteri
NÜMAYİŞGÂH f Gösteri yeri
NÜMAYİŞKÂR f Gösterişli
NÜMRUK (NÜMRUKA) (C: Nemârık-Nemârıka) Yüz yastığı
NÜMUD f Gösteren, görünen, benzeyen
NÜMUDAR f Görünen * Nümune, örnek
NÜMUDE f Görünmüş, gösterilmiş, gözükmüş
NÜMUN f Gösteren, benzer, müşabih olan
NÜMUNE f Örnek, misâl, misal olarak gösterilen Düstur ve misâl olacak şey
NÜMUNE-İ İMTİSAL Örnek tutulacak şey
NÜMUNEHANE f Nümunelik şeylerin konulduğu yer * Müze
NÜMUR (Nimr C) Kaplanlar
NÜMUZEC Enmuzec Örnek, nümune, misal
NÜMÜVV Bereketlenip artmak * (Canlılarda) büyümek, yetişmek, gelişmek
NÜMÜVV-Ü TABİÎ Normal şartlar altında büyüyüp gelişme
NÜMY Pul
NÜSAFE Buğdaydan ayrılan saman
NÜSAH Nüshalar, sahifeler, yazılı şeyler
NÜSAL Hayvandan dökülen tüyler
NÜSARE Saçılan şey * Yemek döküntüsü
NÜSHA (C: Nüsah) Yazılı şey Yazılı bir şeyden çıkarılan suret * Muska, duâlı kâğıt * Gazete ve dergilerde (sayı)
NÜSHA-İ KÜBRA Büyük sahife Kâinat, dünya, çok manayı ifade eden âlem
NÜSHA-İ SUĞRA Küçük sahife, küçük nüsha Küçük mâna ifade eden, küçük mahluk, âlemin küçük bir nüshası mânasında insan
NÜSHATEYN İki nüsha
NÜSU´ Diş etlerinin sıyrılarak dişlerin meydana çıkması
NÜSUL Tüy dökme
NÜSUR (Nesr C) Nesirler, manzum olmayan yazılar Dağıtmalar * Çok çocuk doğuran kadın
NÜSUR (Nesr C) Kartallar Akbabalar (kuş)
NÜSÜK (Nüsk) Allah için ibadet etmek
NÜSÜSE Kurumak
NÜŞAB (Nüşabe C) Oklar Temrenli oklar
NÜŞABE (C: Nüşab) Ok Temrenli ok
NÜŞAFE Sütü sağdıklarında üzerine gelen köpük
NÜŞARE Kesilen ağaçtan dökülen talaş, yonga
NÜŞBE Sırnaşık Ciddi olmayan adam
NÜŞHAR f Geviş
NÜŞK Buruna birşey koymak * Koklamak
NÜŞKA Davarın boynuna takılan ip
NÜŞRE Sihir, efsun
NÜŞU´ İlâç içirmek
NÜŞUB Dühul etmek, girmek, dâhil olmak * İlgilendirmek, alâkalandırmak, taalluk etmek
NÜŞUH Az miktar su
NÜŞUK Buruna çekilen ilâç, toz, enfiye vs * Buruna çekme
NÜŞUR Neşirler * Yaymalar, dağıtmalar * Öldükten sonraki dirilmeler(Nüşur, neşir gibi bâzan müteaddi, bâzan lâzım olur Müteaddi olursa bir şeyi açıp yaymak mânasına gelir ki, lisanımızda neşr ve neşriyat ve menşur bu mânadandır Bunun lâzımına intişar denilir, lâzım oldukları zaman ise ölmüş bir şeyin dirilip kalkması mânasınadır ki, Kur´anda nüşur, ekseriyetle bu mânayadır (ET)
NÜŞUS (NEŞS) Yüksek olmak, yücelmek * Nefret etmek
NÜŞUT Tohumun baş vermesi, uç göstermesi
NÜŞUTA Devenin ayağındaki ilmikli düğüm (İcabına göre çekip uzatılarak çözülür)
NÜŞUZ Yüksek olmak, yücelmek * Kadının, erkeğinden kaçıp nefret etmesi
NÜŞUZE Kadının, kocasından nefret edip kaçması * Fık: Kocasına karşı üstünlük iddia eden kadın
NÜTAC Doğurmak * Gebe devenin karnındaki yükü
NÜTU Yumru, çıkıntı * Yumruluk
NÜTUC Doğurucu hayvan * Doğurması yakın olan
NÜUB Seri seyir
NÜUME Yumuşaklık
NÜUT (Bak: Nuut)
NÜÜTÎ (C: Nevat) Gemi reisi, kaptan
NÜV´ Açlık
NÜVAH Ölü için sesle ağlama
NÜVAHT f Çalgı çalma
NÜVAT (Nüve C) Nüveler, çekirdekler
NÜVATÎ (C: Nüvâta) Gemici, mellah
NÜVAZ f "Okşayıcı, taltif edici, iyi edici" mânâsına kelimenin sonuna gelebilir
NÜVB Bir siyahi kabile adı * Bal arısı sürüsü
NÜVBE Yetişmek * Siyahi bir kabile
NÜVE Çekirdek, asıl, menba (Sayısız hatemlerden canlı mahlukata vaz´ edilen hayat hâtemine bakınız Evet canlı bir mahluk, câmiiyeti itibariyle kâinata küçük bir misaldir Şecere-i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir Kevn ve vücuda bir nüvedir ki; Cenab-ı Hak o nüvede pek çok âlemlerin örneklerini dercetmiştir Sanki o zihayat, gayet hakîmane muayyen nizamlar ile bütün vücutlardan sağılmış bir katre veya bir noktadır Bu itibarla bir zihayatı halketmek, bütün kâinatı yed-i tasarrufuna alan Cenab-ı Hak´tan maada hiçbir şeye isnad edilemez MN)
NÜVEYT Çekirdekçik
NÜVİD f Müjde, beşaret Hayırlı haberlerle tebşir
NÜVİD-İ VASL (Nevid-i vasl) Kavuşma müjdesi
NÜVİS f Yazan, yazıcı
NÜVİSENDE f Yazıcı, kâtib
NÜVİŞT f Yazılı, yazılmış * Mektub
NÜVNE Çene çukuru
NÜVRE Alçı taşı * Kireçten yapılan
NÜVVAR (C: Nevâre) Ağaç çiçeği
NÜY´E Ham ve çiğ olmak
NÜYUB (Nâb C) Azı dişleri
NÜZ´ Erkek ister kösnek davar
NÜZA Koyunda olan öldürücü bir hastalık
NÜZERA (Nezir C) Doğru yola getirmek için korkutmalar
NÜZFE (C: Nüzüf) Az miktar, cüz´î
NÜZHET f İç açıklığı, safa, eğlenme, gönül ferahlığı * Temizlik, paklık * Karışık, bulaşık ve kalabalık yerlerden uzak olmak Buud
NÜZHET-EFZÂ f Eğlenceli ve gönül açacak yer
NÜZHET-FEZÂ (Bak: Nüzhet-efza)
NÜZHET-GÂH Seyir yeri, gezinti, eğlence yeri
NÜZHET-PEZİR f Safa ve neşe bulmuş olan
NÜZL (C: Enzâl) Konak yeri * Misafir için hazırlanan yemek
NÜZU´ Çekilmiş * Su çeken deve
NÜZUL İniş, inmek, aşağı inmek, konaklamak * Nüzül, felç hastalığı * Hacıların Mina´ya gelip konaklamaları
NÜZUL-İ SEFİNE Geminin denize inişi
NÜZUR (NezirC) Nezirler, adaklar (Bak: Nezr)
NÜZUR Korkutmak
NÜZÜ´ (NEZ´) İfsad etmek, bozmak, aldatmak, yaramaz nesneye kandırmak
NÜZZAR (Nâzır C) Bakanlar Nâzırlar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.