Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZEY´ (Zeyean) Duyulma Meydana çıkıp yayılma ZEY´ Güzelce pişip erimek ZEYB (Bak: Zîb) ZEYBEK Hafif silâhlarla donanmış ve asâyişi muhafazaya memur olan eski bir sınıf asker ZEYD Eski fetva metinlerinde erkeği temsil etmek için kullanılan isimlerdendir (Diğer isimler: Amr, Bekir, Beşir, Hâlid) ZEYD (ZİYÂD) Men´etmek, reddedip gidermek ZEYD BİN SABİT (RA) Sahabe-i Güzinden ve Aşere-i Mübeşşeredendir Henüz on bir yaşında iken isteği ile İslâmiyet´i kabul etmiştir Kur´ân-ı Kerim´i kemiklerde yazılı ve hâfızların ezberinde iken bugünkü şeklinde ilk olarak yazan, bu hizmette en büyük hizmet kendisine nasib olandır Resul-ü Ekrem´in (ASM) kâtipliğini yapmıştır Süryanice de öğrenmişti Hz Ebu Bekir-i Sıddık´ın (RA) hilâfeti mes´elesinde Ensar´ı tenvir etmiş, hakikatı izah etmiştir Hz Ömer ve Hz Osman (RA) devirlerinde büyük hizmetler görmüş ve beyt-ül mâl te´sisinde ve tesbitinde büyük hizmetleri olmuştur Hi: 45 tarihinde 56 yaşında irtihal etmiştir ZEYEK İki uyluk arasının geniş olup birbirine uzak olması ZEYF (C: Ziyâf - Züyuf - Ezyâf) Kalp ve silik para veya akçe ZEYG Şübhe Doğruluktan ayrılma * Bir tarafa meyletme * Yanılma * Kamaşma ZEYH (Zeyhân) Zulüm etmek Haktan uzaklaşmak ZEYH Mahvolmak * Gitmek * Uzak olmak ZEYHAN Zulüm etmek Zâlimlik yapmak ZEYL Ayırma Tefrik ZEYL Ek, ilâve, bir şeyin altı, devamı * Etek ZEYLEN Ek olarak İlâve ederek ZEYLİYÂT İlâve ve ek olarak yazılan şeyler ZEYN Zinet, süs Süslemek ZEYN-ÜD DİN Dinin süsü, dinin zineti ZEYN-AB (Kürdçe) Su kaynağı, pınar ZEYNEB Eski fetva metinlerinde kadını temsil eden isimlerden biri * Gül (Bak: Hatice) ZEYN-ÜL ABİDİN (Zeynel âbidîn) Lügat mânası: İbadet edenlerin zineti * (Hi: 38-94) Oniki İmamın dördüncüsü olan zât (RA) Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm´ın torunu olan Hazret-i Hüseyin´in ortanca oğlu Asıl adı: Ali´dir Tâbiînin büyüklerindendir Medine-i Münevvere´de vefat etmiştir (Rahmetullâhi Aleyh) ZEYR Eksilmek ZEYT Zeytinyağı Yağ ZEYTUN Zeytin ZEYTUNÎ Zeytin renginde olan ZEYY (Bak: Ziyy) ZEYY Döndürmek * Toplamak, cem´etmek ZEYYAL Kuyruklu * Uzun etekli ZEYYAT Zeytin ağacı ZE´ZEE Cem´etmek, toplamak |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZI Kur´an-ı Kerim alfabesinde onyedinci harftir Ebcedî değeri: 900´dur ZIA İşlenir toprak Tarla ZIAR Devenin ağzını bağlamak ZIBA´ (Zabu C) Sırtlanlar ZIBAB (Zabb C) Kertenkeleler Kelerler ZID Aksi, muhâlif, zıt * Nefret edilen, kerih şey ZIDDÂN İki zıt ZIDDEYN Birbirinin aksi olan iki şey İki zıt ZIDDİYET Birbirine muhâlif, zıt olma hâli Zıtlık Birbirinden nefret etme Zıt fikir veya kanaat sahibi olanların durumu ZI´F İki kat Bir şeyin miktarca iki katı ZIFR Tırnak Çengel Pençe ZIHAR İki şey arasında münasebet ve mutabakat meydana getirmek İki şeyi birbirine mutabık eylemek Arka arkaya, mukabil kılmak * Karşılıklı yardımlaşmak * Fık: Bir kocanın, karısını müebbeden mahremi olan birisinin bakması câiz olmayan bir yerine teşbih etmesiMeselâ, bir adam karısına, "Sen bana anam gibisin" demesi gibi Bu halde karısı da ona haram olurdu İslâmiyetten evvel câhiliyet âdetleri olan ve bir nevi boşanma usulü sayılan bu çeşit hareketi İslâmiyet men´etmiştir ve zecr için zıhar eden kimseye keffaret vaz´ olunmuştur (OL) ZIHARE Elbisenin dış yüzü, dış tarafı ZIHLİL Dayanacak ve kayacak dar mekân ZIHRIT Koyun ve deve burunlarından akan sümük ZIHRÎ (C: Zıhârâ) Bir ihtiyaç için hazırlanıp saklanan nesne ZIKKÎ Deriden yapılmış su tulumu ZILAL (Zıll C) Gölgeler ZILALE Gölgelik ZILF Hayvanların çatal tırnağı ZILL Gölge * Perde * Mc: Sahip çıkma, koruma, himaye etme ZILL-I ZÂİL Geçen gölge ZILL-I ZALİL Koyu gölgeli yer ZILL-ÂLUD f Gölgeli ZILLÎ Gölge ile alâkalı ZILLÎM Zulmü çok olan kimse Zâlim insan ZILLİYET Zâhirî sahiplik Himaye edici olma * Gölgelik ZILLULLAH Cenab-ı Hakk´ın namına yeryüzünde tasarrufta bulunan insan, halife İlâhî kanunu tatbike çalışan halife ve pâdişahın nâmı ZIMAD (C: Zamâid) İlâç * Merhemle yaraya sarılan sargı, bez ZIMAN Zarar ve ziyana karşılık verilen bedel ZIMAR Ele geçmesi mümkün olmayan kaybolmuş mal Alacak veya yeri bilinmeyen mal * Gizli kalmış hazine, iş veya şey ZIMAR Irz, namus ZIMN İç taraf * Maksad, gaye * Açıktan söylenmeyip dolayısıyle anlatılan ZIMNEN Açıktan olmayarak, dolayısıyla, ima yolu ile İçinden olarak ZIMNÎ İçinde saklı, gizli olarak * Kendiliğinden ZINDIK (Bak: Zendeka) ZINNE Töhmet, kabahat ZINNET Cimrilik, pintilik ZI´R (C: Zıâr-Zuur-Ezâr) Süt anası ZIRA´ (Bak: Zirâ´) ZIRAR Karşılıklı zarar vermek ZIRBA´ Maymuna benzer bir hayvan ZIRBAN (C: Zerâbin) Kokarca denilen küçük, kediye benzer, çirkin kokulu bir hayvan ZIRGAM (C: Zarâgım) Aslan, gazanfer ZIRH Cevşen * Muharebe elbisesi, demirden örülmüş veya dökülmüş elbise ZIRHPUŞ (C: Zırhpuşân) f Zırh giyinmiş, zırh giyen ZIRR Gömlek ve kaftan düğmesi * Tomurcuk ZIVANA f İki ucu açık küçük boru * Birbirine geçen şeylere açılan boru şeklinde delik ZIVANADAN ÇIKMAK Taşkınlık göstermek Haddini aşmak, edepsizlik etmek ZIYA´ Kayıp, yitim Kaybolma Mahvolma ZIYA (Bak: Ziyâ) ZIYA´ (Zay´a C) Küçük çiftlikler, tarlalar ZIYK (Dıyyık - Dıyk) Dar Sıkıntılı ZIYYIK Pek dar |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi Zİ Kılık, kıyafet Elbise Zİ f Türkçedeki "den, dan" mânasını ifade eder Meselâ: Zi-mısır $ : Mısır´dan ZÎ Arapçada kelimenin yerine göre "Zâ, Zû, Zî" şeklinde okunan, "sâhib" mânasını ifade eden ve birleşik kelimeler yapılan bir edattır ZÎ-FİKİR Fikir sahibi, tefekkür eden ZİAB (Zi´b C) Kurtlar, canavarlar ZİAMET (Bak: Zeâmet) ZÎB Zinet, süs Düzgün, iyi elbise Zİ´B Kurt Canavar Zİ´B-İ MÜTEGANNİM Koyun postuna girmiş kurt Zİ´B-İ YUSUF Kabahati ve suçu olmadığı halde suçlandırılan kimse ZİBA f Güzel, süslü, yakışıklı ZİBAC Nedimelik etmek * Sohbet etmek ZİBAK Cıva ZİBAL Karıncanın ağzıyla götürdüğü şey ZİBAR (Zebr C) Kitaplar * Yazı yazmalar * Kâğıt yaprakları ZÎBARÛ (Zibâ-ru) f Güzel yüzlü Dilber ZÎB-ÂVER f Süsleyici, bezeyici ZÎBAYÎ f Süslülük, güzellik, yakışıklılık ZİBBAH Ayak parmaklarının diplerinde olan yarıklar ZİBBAN (Zübâb C) Sinekler ZİBBİR Kuvvetli Zİ´BE Eyerin ve semerin iki yanlarının arası ZÎB-EFZA f Güzelleştiren, süsü artıran, güzelliği çoğaltan ZİBENDE f Süslü, zinetli, yakışıklı Lâyık, güzel Zİ´BER Çok kaba dikişli bir Arap kaftanı ZİBE´RA Yaramaz huylu kimse * Kaba sakallı, yüzü ve kaşı kıllı kimse * Timsahın dişisi * Boynuzuyla fili başında götüren canavar ZİBERKAN Ay, kamer Ay ve güneş * Arap reislerinden bir reisin adı ZİBH Boğazlanan davar ZİBHA (Zübha) Kuşpalazı, difteri Zİ´BIK Civa ZİBL Süprüntü Gübre ZİBNİYE Zorla def´edici, zorla kovan ZİBR Mektup Kitap ZİBRAK Sarartmak ZİCAC Karanfil ZİCAN Meyletmek, eğilmek ZİCC Yumuşaklıkla def´etmek Tatlılıkla kovmak ZİDA(Y) Cilâlayıcı, temizleyip parlatıcı ZİDB (C: Ezdâb) Nasip, kısmet ZİDE (Zidet) : f "Çoğalsın, artsın" anlamlarına gelir ve duâ ve temennilerde bulunmak üzere kullanılır ZİDET FAZLUHU Bilgisi artsın, fazlı çok olsun! Zİ-DER f Kapıdan Zİ-DERGÂH f Dergâhtan ZİDK Sıdk, doğruluk ZÎF Kenar, nâhiye, cânip, taraf ZİFAF Gerdeğe girmek Gerdek ZİFAN (Zayf C) Misafirler ZİFAN Öldürücü zehir ZİFF Deve kuşunun yeleklerinin küçüğü ZİFİL Katran ZİFR (C: Azfâr) Kir, pas * Yük * Kırba (Kırba götürenlere "Zevâfir" derler) ZİFRA (C: Zifâri) Devenin kulağı ardında terleyen yer ZÎFÜNUN Çok şeyler bilen, mehâret sâhibi olan, fen sâhibi ZİH f Kiriş * Yay kirişi * Kenar çizgisi * Kaytan, şerit ZÎH (C: Züyuh-Ezyâh) Çok kıllı erkek sırtlan (Müe: Zeyhâ) ZİHAF Çokluk * Süstlük ve zayıflık ile yürümek * Edb: İbarede uzun okunulması gereken bir sesli harfin, vezin zarureti ile kısa okunuşu (Bunun zıddı: İmâle´dir) ZİHAM Kalabalık, sıkışıklık ZÎHASSA Hassalı, özellik, hususiyyet sâhibi ZÎ-HASSA-İ MEŞHURE Meşhur hususiyet sâhibi ZÎ-HASSE Duygulu, duygu sâhibi, hisseden ZÎ-HAŞMET Haşmet sahibi, haşmetli ZÎ-HAYAT Hayatlı, hayata sâhip, canlı (Bak: Hayat) ZİHBE (C Zihâb) Yağmur katresi ZİHİ "Şu, bu" mânasına gelen müennes işaret zamiri ZİHİ f Ne güzel Ne iyi Aferin ZİHLAF Tehir etmek, sonraya bırakmak * Uzaklaştırmak, ırak etmek ZİHİN (Zihn) Anlama, bilme, hatırlama kuvveti Anlama kuvvet ve istidadı Hıfz kabiliyeti (Bak: Dimağ) ZİHN-İ MAHDUD Dar zihin ZİHNEN Zihin ile, düşünerek, akıl ile ZİHNÎ (Zihniyye) Zihinle alâkalı Zihne âit ZİHNİYYÂT Zihne ait hususlar Zihinle ilgili meseleler ZİHNİYYET Düşünce Düşünce yolu * Anlayış * Kafa |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZÎK (Bak: Dıyk) ZÎK Yaka kenarı ZİKÂR (Zeker C) Erkekler ZÎKARED GAZVESİ Zîkared, Gatafan diyarı civarında oniki mil mesafede bir kuyudur Rivayete göre Medine ile Hayber arasında ve Şam yolu üzerindedir ve Medine´ye iki konak mesafededir Bu Zîkared kuyusu yakınında yapılan gazaya Gabe Gazası da denilir, hicretin altıncı yılında rebiül-evvel ayında vuku bulduğu rivayet edilirHayberden üç gün önce bir takım Gatafan ve Fezare çapulcuları Resulullah´ın sağılan develerine yağmacılık etmeleri üzerine bu gaza vuku bulmuştur İbn-i Sa´d, bu develerin yirmi tane olduğunu ve Gabe Korusu´nda yayılırken baskına uğradığını bildiriyor (SBM) ZİKE Silâh ZÎ-KIYMET Kıymet sâhibi, kıymetli ZİKR (Zikir) Anmak, hatırlamak Anılmak * Allah´ı (CC) çok çok anıp azametini düşünmek ve esmâ-i hüsnâsını okuyup tefekkür etmek * Kur´ân-ı Kerim´in bir ismi(İ´lem eyyühel aziz! Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman, elbette sünbüllenip neşvü nemâ bulamaz; ölür gider Kezâlik, ene ile tâbir edilen enâniyetin kalbi, Allah Allah zikrinin şua ve hararetiyle yanıp delinse, büyüyüp gafletle firavunlaşamaz Ve Hâlik-ı Semâvat ve Arz´a isyan edemez O zikr-i İlâhî sâyesinde (ene) mahvolurZikreden adamın, feyz-i İlâhîyi celbeden muhtelif lâtifeleri vardır Bir kısmı kalb ve aklın şuuruna bağlıdır Bir kısmı da şuursuz, yâni şuurlara tâbi değildir MN) ZİKR-İ ALENÎ Aşikâr ve açıktan toplanıp Allah´ı zikretmek ZİKR-İ CEHRÎ Yüksek sesle yapılan zikir ZİKR-İ HAFÎ İçten ve kalbden yapılan gizlice olan zikir Nakşilerin zikir şekli ZİKR-İ KALBÎ Kalb ile yapılan, sessiz zikir ZİKR-ÂREND f Zikreden Anan ZİKİR-HÂNE Allah´ın çok çok zikredildiği yer Mescid, câmi Ehl-i tarikatın toplanıp Allah´ı zikrettikleri yer Tekke ZİKRA Anma, hatırlama * Nasihat, öğüt * İbret Örnek ZİKZAK Fr Bir sağa ve bir sola doğru gidiş yapma ZİLAL (Zelil C) Hor ve hakir olanlar Zeliller Zİ´LEB(E) Deve kuşu * Hızlı yürüyen dişi deve Zİ-L ECNİHA Çok cihetli, çok hususiyetli bulunan * Kanatlar sahibi * Çok taraflı ZİLHİCCE Hacca gitmenin içinde yapıldığı Arabi onikinci ay Kurban bayramı, bu ayın onuncu gününe rastlar ZİLKA´DE Arabi ayların on birincisi ZİLL Yumuşaklık * Kolaylık, âsanlık * Davarın alışması ZİLLE Orak kuşu denilen bir böcektir, orak vaktinde öter ZİLLET Aşağılık, horluk, hakirlik, alçaklık ZİLLET-İ NEFS Nefis alçaklığı ZİLYE (C: Zelâli) Büyük döşek Zİ-L YED Fık: Bir malı elinde bulunduran Bu malın hakiki sahibi olsun veya olmasın halen istediği şekilde kullanmakta bulunan kimse ZİLZAL Zelzele, sarsıntı ZİLZAL SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 99 suresidir "Zelzele, İzâzülzile" sureleri de denir ZİLZİL (C: Zelâzil) Uzun etek |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi Zİ´M Ayıp ZİMAL (Bak: Zemel) ZİMAM Hayvan yuları Yular ZİMAM-DÂR f Elinde yular tutan * İdare eden İdareci İleri gelen Bir işi elinde tutan ZİMAM Ahd, söz, yemin, eman * Hak * Hürmet ZİMAR Deve kuşlarının sesi ZİMAR Irz, namus Kişinin koruması kendi üzerine vâcib olan aile efradı ZİMEM (Zimmet C) Borçlar, zimmetler ZİMEMAT (Zimem C) Borçlar ZİMMAR Deve kuşu sesi * "Bağırmak, savt ve sada etmek" mânâsına mastar ZİMMET Himayeyi te´min eden ittifak * Borç * Alâkalı * Uhde * Vicdan * Mes´uliyet * Üst Üstte olan şey * Koruma zorunda kalma ZİMMET-DÂR f Hazine sâhibi Vergiyi alan, toplayan Alacaklı ZİMMÎ Anlaşma ile İslâm diyarında yaşaması kabul edilmiş, hayatı hıfzedilen gayr-ı müslim Ehl-i zimmet(Kâfir eğer zimmî olsa veya musalaha etse hakk-ı hayatı var diye usul-ü şeriatın bir düsturudur Hem Mezheb-i Hanefiyede, ehl-i zimmeden olan bir kâfirin şehadeti makbuldür Fakat fâsık, merdud-üş şehadettir, çünkü hâindir L) ZİMMİT Ağır başlı, ciddi, vakarlı kimse ZİMR (C: Ezmâr) Bahadır, kahraman, yiğit ZİMZİM İri gövdeli deve ZÎN f Binek hayvanlarına vurulan eyer ZİNA Haram ve büyük günah olan ve nikâhsız olarak yapılan cinsi münasebet ZİNAB (Zeneb C) Kuyruklar ZİNABE Her şeyin ardı, arkası ZİNAK Çene altının derisi * Altından veya gümüşten yapılan ve kadınların boyunlarına taktıkları boğmak ZİNAKÂR f Zina eden, zâni ZİNBAR Hafif, zarif, hazırcevap kimse * Yük götürebilen eşek * Büyük fare * Çınar ağacına benzer bir ağaç ZİNCAR Bir nevi balık ZİNDAN f Karanlık, yeraltı hapishânesi Sıkıntı ve karanlık yer ZİNDAN-I ATÂLET Atâlet zindanı (Bak: Himmet) ZİNDANÎ (C: Zindaniyân) Zindanlık Zindana kapatılmış suçlu * Zindan muhafızı Zindancı ZİNDE f Dinç, diri, canlı * Güçlü, kuvvetli ZİNDE-BÂD f Yaşasın, çok yaşa, sağ ol ZİNDE-DÂR f Gece uyumayan, uyanık kalan ZİNDE-DİL f Kalbi diri olan, uyanık ZİNDE-GÎ f Canlılık, zindelik, dirilik ZİNDIK (Zındık) Dinsiz, imansız Müşrik (Bak: Zendeka) ZİNE Düzgün * Libas, elbise ZİNET Süs Bezek Kadınlara mahsus kıymetli eşya(Her bir çiçekte, her bir meyvede bir mizan ve o mizan bir intizam içinde ve o intizam, tazelenen bir tanzim ve tevzin içinde ve o tevzin ve tanzim bir zinet ve sanat içinde ve o zinet ve san´at, manidar kokular ve hikmetli tadlar içinde bulunduğundan; her bir çiçek o ağacın çiçekleri adedince Hakem-i Zülcelâl´e işaretler ediyor L) ZİNFİLECE (Zinfelîce) Zenbile benzer bir nesneZİNHAR $ f Sakın, aslâ, kat´iyyen, olmaya, aman * Elbette ZİNHARHÂR f Sözünde durmayan adam * Aman dileyen ZİNKÎR Tırnak kesintisi Zİ-N NUR Nurlu, ışıklı Parlak * Bahtiyar Zİ-N NUREYN "İki nur sâhibi" meâlinde cihar-ı yar-ı güzinden Hz Osman´ın (RA) lâkabı (Hazret-i Resul-ü Ekrem (ASM) ile iki kat akrabalığı dolayısiyle) (Bak: Osman RA) ZİN-PUŞ Eyer örtüsü |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #21 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZİR f Alt, aşağı ZİR-İ ZEMİN Yeraltı ZİR (C: Zire) İnce kiriş * Kadınlar sohbetini seven kişi ZİRA f Çünkü Ondan ki, şundan, şu sebepten ki ZİRA´ El, kol uzunluğu Yirmidört parmak uzunluğu Arşın * Bir kolun dirseğinden orta parmak ucuna kadar uzunluk ölçüsü (75-90 cm kadar) * Gökte ayın menzillerinden birisi * Tulum İçine peynir veya su, yağ gibi şeyler konan deriden kap ZİRAAT Çiftçilik, ekincilik ZİRABE Keskinlik ZİRAÎ Çitfçiliğe ait Ziraate dair, onunla alâkalı ZÎ-RAHM Nesebî akraba ZİRAYE Hışım etmek, hiddetlenmek, kızmak ZİR-BEND f Kayış, kuşak, kemer ZİREK f Anlayışlı, uyanık, zeyrek ZİREKÎ f Uyanıklık, zeyreklik, anlayışlılık ZİRFİN (C: Zerâfin) Kapı halkası ZİRİBA´ Belâ, zahmet ZİRİN f Alttaki, aşağıdaki ZİRNÎK Zırhım, fare otu ZİRR Düğme * Tomurcuk ZÎ-RUH Ruhlu, canlı, hayattar Zi-hayat (Bak: Ruh) ZİR Ü ZEBER Altüst, karmakarışık, darmadağın ZİRVE Bir şeyin, hususan dağın en yüksek noktası, tepesi ZİRVE-İ BÂLÂ f Yüksek zirve * Yüksek makam * Yüce kat ZİRVE-İ CEBEL Dağ tepesi ZÎ-ŞAN Şanlı, meşhur ve şerefli olan ZÎ-ŞA´ŞAA Çok parlak Şa´şaalı ZİŞT f Çirkin Kötü Kabih ZİŞTÎ f Çirkinlik ZÎ-ŞUUR şuurlu şuur sâhibi ZÎT (Ziyât) Çağırmak * Niza edişmek, çekişmek ZİVANA (Bak: Zıvana) ZİVER Süs Zinet ZİVER Şiddetle yürümek ZİYA´ Kaybolma, mahvolma ZİYA Işık, aydınlık, nur Ruşenlik (Nur, ziya´dan daha umumidir Çünkü ziyâ aydınlığın intişarı mülâhazası ile ve Nur, intişarı ve sebatı mülâhazaları ile ıtlak olunmuştur ve bazıları indinde bizzat olan aydınlığa ziya; ve vasıta ile olan aydınlığa nur ıtlâk olunur LR)(Ziya ile; mevcudat görünür, hayat ile, mevcudatın varlığı bilinir; her birisi birer keşşaftır M) ZİYA-YI KALB Kalbin ziyası, nuru, ışığı Kalbin iman nuruyla ziyalanması, uyanması, gafletten halâs olması ZİYA-BÂR (Ziya-efşan - Ziyapâş) Işık saçan ZİYA-DÂR Ziyalı, ışıklı, parlak * Aydın Akıllı, münevver ZİYADE Artan, fazla kalan Çok bol Fazladan * Artma, çoğalma ZİYA-EFŞAN f Işık saçan, ziya saçan ZİYAF (Zeyf C) Kalp ve silik paralar Karışık akçeler ZİYAFE Merdut olmak * Tenbel * Değişmek ZİYAFEŞAN f Işık saçan, ziya saçan ZİYAFET Misafire yedirip içirme, ikram etme Misafir kabul etme(Görünüyor ki; bu âlemin sâhibi -yaptığı şu kadar fiillerin delâletiyle- hârika bir sahâvete sahib olduğu gibi nur ve ziya ile dolu güneşler ve meyve ve semereler ile hâmile eşcar ve ağaçlar misillü pek çok hazineleri vardır Binaenaleyh bu ebedî sahâvet, tükenmez servet, ebedî bir ziyafetgâhı ister ve devam ile muhtaçların da devam-ı vücudunu iktiza eder MN) ZİYAFET Karışık ve değişik olma ZİYAİ (Ziyaiyye) Işığa ait Ziyaya dair ve mensub olan ZİYAL Uzun kuyruklu at ZİYAME Ayıplı olmak ZİYAN f Zarar, ziyan, kayıp, hasar ZİYANİSAR (Ziya-nisâr) f Işık saçan, ışık serpen ZİYANKÂR f Zarar veren, ziyancı Zarar ve ziyan edici ZİYAPAŞ f Işık ve aydınlık veren Ziya saçan ZİYA PAŞA (Mi: 1825 - 1880) İstanbul´da doğmuş ve Adana´da vali iken vefat etmiştir İslâm-Türk hürriyet-perverlerinden olan Ziya Paşa, "zekâvette alemdar" bir şahsiyet olmasına rağmen, kâinatta cereyan eden hâdiselerin gaye ve hikmeti karşısında şaşırmış, bu sebebten ıztırab çekiyor " Eyvah kimden kime şekvâ edeyim, ben dahi şaştım" diye feryad etmiştir Yine kâinattaki İlâhi güzellik ve zahirde çirkin olarak gözüken, fakat neticesi hayır ve hikmetler dolu olan hadiseler karşısında da; Cenab-ı Hakk´ı tesbih ederek ruhunun feryadını dindirmeğe çalışmıştırYeni Osmanlılar Cemiyetine girmiş ve Namık Kemal ile 1876´da Paris´e hicret etmiştir Zafernâme ve üç cildlik Harabât adlı -Divan edebiyatı şairlerinin seçme şiirlerini toplayan- kitabı vardır ZİYAR Yavşa denilen nesne (Baytarlar) onunla davar dudağını kıstırıp zebun ederler ZİYARE Meşhur, şöhretli ZİYARET Görüşmeğe gitmek Bir kimseyi görmeye varmak ZİYARET-GÂH f Ziyaret yeri * Türbe Makbul ve dine büyük hizmeti olan ve veli tanınanların kabrinin bulunduğu yer ZİYY (C: Ezyâ) (Zeyy) Dış görünüş * Libas Kılık, kıyafet Hey´et ZİZA´ Ot ve su olmayan yer ZİZEFUN Ihlamur ağacı |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #22 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZORBAZ f Kuvvet oyunları gösteren sanatkâr Bu oyunlar hünerden çok güce, kuvvete dayandıkları için, zor oyuncusu demek olan bu tabir meydana gelmiştir Eskiden cambazlar kuvvetli adamlar oldukları için ekseriyetle vücutlarının kuvvet ve metanetine delil olan görülmeğe değer numaralar da gösterirlerdi Meselâ bazı cambazlar koca bir taşı yerden alıp havaya atarlar ve taş aşağıya inerken, başlarının üstündeki lâstik topmuş gibi kâh göğüsleriyle, kâh arkalarıyla, kâh başlarıyla karşılayıp taşa vururlar, yere düşmeden tekrar havaya çıkarırlar ve böylece oynarlardıBazan da koca su küplerini karşılarına alıp, koç dövüşür gibi karşıdan hızla gelip başlarıyla vurarak küpü parça parça ederlerdi Bu çeşit kuvvet oyunları gösteren cambazlara, zorbaz denirdi (OTDS) ZÛ Kelimenin başına gelerek "sâhip, mâlik olan" mânasını verir (Bak: Zâ) ZÛ´ Gece uçan kuşlardan birisi * Erkek baykuş ZÛ´ (C: Azvâ´-Ziyâ´) Işık, aydınlık ZUAFA (Zayıf C) Zayıflar Zayıf olanlar ZUAK Tuzlu su ZUAMA (Zaim C) (Zeâmet den) Kefiller * Büyük tımar sâhipleri ZU´BAN (Zi´b C) Canavarlar, kurtlar ZUBE Bir taraf ZUBBAN (Zabb C) Kelerler, kertenkeleler ZUCRET Yürek darlığı, iç sıkıntısı ZUCRETVER f Sıkıntılı ZUD f Çabuk, tez, hemen olan, acele ZUD Üçten ona kadar olan develer ZUDAŞNA (Zud-âşnâ) f Her gördüğü kimseyle dost olan ZUDENDAZ (Zud-endâz) f Akla geldiği şekilde, düşünülmeden söylenen söz ZUDHİZ f Vazifesini çok çabuk gören hizmetkâr ZUDÎ f Tezlik, çabukluk ZUDRES f Çabuk erişen ZUDSİR f Faydasız Menfaatsiz * Kötü huylu * Bir şeyden çabuk bıkan, usanan ZUDTER f Daha çabuk ZU-ESMAR Meyveli Semereli ZUFR Tırnak ZUFUR (C: Ezfâr-Ezâfir-Zufir) Tırnak * Yay başında kiriş takılan yerden ucuna varıncaya kadar olan miktar ZUGLE Her nesnenin bakiyyesi ve bölüğü * Birşeyin bölük bölük olması ZUGLUL Yeyni, hafif * Küçük oğlan ZUGR Şam vilayetinde bir yerin adı ZUHAL (Bak: Zühal) ZUHAR Ok yeleği Kanat yeleği ZU-HAZZ Nasibi olan, nasibli * Hoşlanan, zevk alan ZUHR Öğle vakti Öğleyin ZUHR(E) İhtiyaç zamanı için muhafaza edilen, saklanan şey Zahire * Sâlih amel Âhiret için yapılan hazırlık ZUHR Sahavetli zenginlik * Yüksek şeref ZUHREFE Süslemek, bezemek ZUHRUF Yaldız Yalancı süs Gösteriş Zinet Altın ZUHRUF SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 43 suresidir Mekkîdir ZUHUR Meydana çıkmak * Ansızın meydana gelmek * Baş göstermek Görünmek * Hulul * Galip olmak * Âlîkadr ZUHURÂT Birden oluveren şeyler Hesapta olmayan umulmadık hâdiseler * Sünuhat |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #23 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZUK´ (C: Ezkâ) İki uyluk arası ZUKAK (C: Ezikka) Sokak ZUKK Kuşun yavrusuna ağzından birşey yedirmesi ZUKL Harâmi * Küçük dar gemi ZU´KUK (C: Zeâkık) Yaramaz huylu kimse ZULAME Mazlumun hakkı ZULEL Gölgelikler ZULEM Karanlıklar ZULEMAT (Zulmet C) Zulmetler, karanlıklar ZULLAME (Zalime) Zâlimin zulümle aldığı mal ZULLÂN (Zelil C) Zeliller ZULLE (C: Zulel) Gölgelik * Gölge eden bulut * Sofa ZULM (Zulüm) Haksızlık * Eziyet, işkence * Bir hakkı kendi yerinden başka bir yere koymak( $ sırrınca: Dostların hataları, hizmetimizde bir nevi zulüm hükmüne geçtiği için, çabuk çarpılıyor Şefkatli tokat yer, aklı varsa intibaha gelir Düşman ise, hizmet-i Kur´âniyeye zıddiyeti, mümânaati, dalâlet hesabına geçer Bilerek veya bilmiyerek hizmetimize tecavüzü, zendeka hesabına geçer Küfür devam ettiği için, onlar ekseriyetle çabuk tokat yemiyorlar Nasılki küçük kabahatleri işliyenlerin, nâhiyelerde cezaları verilir Büyük kabahatleri de büyük mahkemelere gönderilir Öyle de: Ehl-i imanın ve has dostların hükmen küçük hataları, çabuk onları temizlemek için kısmen dünyada ve sür´aten verilir Ehl-i dalâletin cinayetleri, o kadar büyüktür ki: Kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığışmadığından, muktezâ-yı adalet olarak Alem-i Beka´daki Mahkeme-i Kübrâ´ya havale edildiği için, ekseriyetle burada cezaya çarpılmıyorlarİşte Hadis-i Şerifte $ mezkûr hakikata dahi işaret ediyor Yâni: Dünyada şu mü´min, kısmen kusuratından cezasını gördüğü için dünya onun hakkında bir dâr-ı cezadır Dünya, onların saadetli âhiretlerine nisbeten bir zindan ve cehennemdir Ve kâfirler, madem Cehennem´den çıkmıyacaklar Hasenatlarının mükâfatlarını kısmen dünyada gördükleri ve büyük seyyiatları te´hir edildiği cihetle, onların âhiretine nisbeten dünya, cennetleridir Yoksa mü´min bu dünyada dahi kâfirden manen ve hakikat nokta-i nazarında çok ziyade mes´uddur Âdeta mü´minin imanı, mü´minin ruhunda bir cennet-i maneviye hükmüne geçiyor; kâfirin küfrü, kâfirin mahiyetinde manevî bir cehennemi ateşlendiriyor L) ZULM-Ü MÜTEHACCİR Taş haline gelmiş, zulüm (Bak: Sanemperest) ZULMANÎ Karanlık Karanlıkla alâkalı Karanlıklı ve karanlık gaflet uykusunda olan ZULMAT (Zulümât - Zulemât) (Zulmet C) Karanlıklar Kara gün * Dinsizlik ve zulüm devri ZULMEN Haksızlıkla, zulüm yaparak ZULMET Karanlık * Mc: Sıkıntı ZULMET-İ MÜNEVVERE Efkâr-ı hâzırada cehl-i basiti, cehl-i mürekkebe kalbeden en mühim sebep Meçhul bir şeye parlak bir isim takmakla anladım zannetmek ve izah olundu zannetmektir Manyetizma, telepati, kuvve-i mıknatısıyye ve elektrik gibi isimleri takmakla o hârika hâdiseler izah olunmuş olamazlar ZULMET-İ MÜZEVVER Dedikodu, fitneden hâsıl olan azab ve mânevi karanlık ZULMET-ÂLUD Karanlıklı Karışık ve sıkıntılı ZULMET-EFZÂ (Zulmet-fezâ) Karanlığı artıran ZU´LUB (C: Zeâlib) Bez parçası ZULUF (Zılf C) Koyun, keçi, inek gibi hayvanların çatal tırnakları ZU´LUK Bir ot cinsi ZULUL Gün geçirmek * İşi gece yapmak * (Zıll C) Gölgeler ZULÜMAT (Bak: Zulmât) ZU´M (Zuum) Bâtıl zan Şübhe Yanlış zan ZU´MİYYÂT Bâtıl, yanlış zanlarla alâkalı şeyler ZUMNE Müzmin illet, zamanla yerleşmiş olan hastalık ZU´MUM Yorulmak ZUN Put, sanem ZUNBUB İncik önünde olan kuru kemik ZUNUN (Zann C) Zanlar şübheler ZUR (Zor) f Kuvvet, güç ZUR Yalan Asılsız Uydurma ZU´R Korku, havf ZURAFA (Zarif C) Zarifler Zarif, hoş, tatlı ve nâzik konuşan, kibâr ve nâzik hareket eden kimseler ZURAR Keskin bir taş ZURBA f Zorba Bir işi zorla yaptıran * Kuvvetli, güçlü ZURBAYÂNE f Zorbalıkla, zorbacasına ZURBAZ (Bak: Zorbaz) ZURHANE f Spor salonu ZURK Yonca içinde biten yaban otu ZURKÂR f Zorlayan ZURMEND f Güçlü, kuvvetli ZURU´ (Zar´ C) İnek ve benzeri hayvanların memeleri ZURUB Kısa boylu, şişman ve etli kimse ZURUF (Zarf C) Zarflar Kablar ZU´RUR Yaramaz huylu kişi * Kızılcık yemişi ZUTT Zencilerden bir kabile ZUYUC Meyletmek, yönelmek, eğilmek ZUYUF (Zayf C) Misafirler Geçici olarak duranlar |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #24 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZÛ-ZENEB Kuyruklu Kuyruğu olan ZÜ- "Sâhip, mâlik" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır ZÜ-L CELAL Celal sâhibi ZÜAF Tez, acele, hızlı seri ZÜAF Ağu Zehir ZÜBAB(E) Sinek ZÜBAB Şom Şer, kötülük Kovmak, uzaklaştırmak ZÜBAD Bir ot cinsi ZÜBALE Mum Kandil fitili ZÜBANA Yılan boynuzu * Akrebin kuyruğu ucundaki dikeni ZÜBBAD Değersiz şey * Kaymak ZÜBD Tereyağı, kaymak ZÜBDE (C: Zübüd) Netice, sonuç, hülâsa * Bir şeyin en mühim kısmı * Kaymak * Her nesnenin iyisi ve hâlisi ZÜBDE-İ KEMÂL Kemâlin en ileri derecesi ZÜBDE-İ MAKAL Sözün özü ZÜBDÎ Tereyağıyla ilgili, tereyağına ait Tereyağlı cisimler ZÜBED (Zebed C) Köpükler * (Zübde C) Özler, özetler, zübdeler, neticeler ZÜBEH Bir ot ZÜBEYR (Zübür den) Yazılı küçük şey ZÜBEYR BİN AVVAM (RA) Sahabe-i Kiramdan ve Aşere-i Mübeşşeredendir Erkeklerin beşincisi olarak onbeş yaşında iken İslâmiyeti kabul etti Resül-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm´ı muhafaza için ilk kılıç çekenlerdendir Bütün gazalarda bulunup çok yara aldı Mısır´ın Fethinde bulundu Çok zengin olduğu hâlde bütün varını İslâmiyete fedâ etti Namaz kılarken şehid edildi (Hi: 67) Namazını Hz Ali (Radıyallahü anh) kıldırdı ZÜBRE (C: Züber) Büyük demir parçası (Örs mânasına da gelir) ZÜBUL Sararıp solma Buruşma * Pejmürdelik ZÜBUL-YAFTE f Gübrelenip kuvvetlenmiş olan ZÜBUR (Zibr C) Mektuplar Kitaplar ZÜBÜR (Zebur C) Kitaplar Mektuplar ZÜBYE (C: Zübâ) Tepe ZÜCAC(E) Cam, şişe, sırça ZÜCACÎ Camcı, şişeci, sırçacı ZÜCACİYYE Cam veya sırçadan yapılı kaplar ZÜCAL Oyuncu güvercin ZÜCC (C: Zicce-Zicâc) Süngü arkasının demiri * Dirsek kenarı * Ok demiri ZÜCLE (C: Zücül) İnsanlardan bir taife ZÜCUR (Zecr C) Yasak etmeler, mâni olmalar, önlemeler Zorlamalar Eziyetler Kovmalar ZÜFF (Züfâf) : Az, kalil ZÜFFE Bölük, zümre ZÜFR Ulu kişi, seyyid ZÜFRE (C: Zeferât) Kükremek Gürlemek * Nefesi içeri çekip göğsünü öttürmek * Gam, tasa * Atın orta yeri ZÜFYAN Rüzgârın şiddetle esip sürüp götürmesi |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #25 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZÜHA´ Miktar ZÜHAL Satürn Gezegeni ZÜHAR Zorla içi geçmek * şiddetle teneffüs etmek ZÜHBAN (Zühub) (Zeheb C) Altınlar ZÜHD Dünyaya rağbet etmemek Nefsâni zevk ve arzudan kendini çekerek ibâdete vermek ZÜHD-Ü KALB Kalben dünyaya değil, Allah rızasına müteveccih olmak Kalbin dünya alâkalarından kesilmesi ZÜHDÎ Zühde ait ve müteallik Zühde dair ZÜHDİYYE Fls: Çilecilik Eziyet ve sıkıntılara katlanarak mânevi terakki sahibi olmağa çalışmak ZÜHEYR Küçük çiçek Çiçekcik ZÜHLUK (C: Zehâlik) Semiz,besili, şişman ZÜHM İçyağı ZÜHME (C: Zühem) Çirkin koku * Kedinin kuyruğu altında toplanan misk ZÜHRE Çoban yıldızı Sabah yıldızı Târık Venüs Kervan kıran Çulpan Güneşten ikinci derecede uzak olan ve sair seyyarelerden daha parlak olan yıldızlar * Berraklık, safilik ZÜHREVÎ Frengi ve bel soğukluğu gibi hastalıklar ZÜHRUF (Bak: Zuhruf) Yaldızlı zinet ZÜHUB (Zeheb C) Altınlar ZÜHUK Bitip tükenme, mahvolma, yok olma Hükümsüz kalma ZÜHUL (Zahl C) Düşmanlıklar Adâvetler Öç ve intikamlar ZÜHUL Unutmak veya bir işi geciktirmek Elde olmayan bir sebeple bir işi geciktirmek Yanılmak Kasden unutur gibi olmak ZÜHUL Uzak olmak, yerinden gitmek Uzaklaşmak ZÜHUL Gafil olmak, gaflette bulunmak Meşgul olmak ZÜHUMET Yağlılık ZÜHUR Parlaklık Parıldama Zühuret * Çiçekler Ezhar ZÜHUR (C: Ezhâr) Darlık zamanı için saklanıp biriktirilen şey ZÜHUR (Su) çok olmak * (Irmak) su ile dolu olmak * Büyük ve uzun olmak ZÜHURET Parlaklık, parıldama ZÜKA´ Nakit ZÜKA´ Üveyik kuşunun sesi ZÜKA´ Güneş ZÜKAE Malı çok olan, zengin ZÜKAK (C: Zekâk-Ezikka) Sokak * Üveyik kuşunun sesi * Ses, avaz, sadâ ZÜKAM Nezle ZÜKE Hışım, gadap, hiddet, öfke * Üzüntü, gam, tasa ZÜKK Üveyik kuşunun yavrusu ZÜKME Kişinin son çocuğu * Çocuk doğarken çıkan ses * Ağır ve can sıkıcı kimse ZÜKR Kalbdeki fikir, düşünce ZÜKRAN (Zeker C) Erkekler ZÜKRE şarap konulan küçük tuluk ZÜKRE Peklik * Keskinlik ZÜKUN (Zekan C) Yüzün alt uçları Çeneler ZÜKUR (Zeker C) Erkekler ZÜKURET Erkeklik ZÜLAKA (Bak: Zelâka) ZÜLÂL Saf, berrak, tatlı, hafif, güzel, soğuk su * Yumurta akı ZÜLÂL-İ VASL Sevdiğine, muhabbet ettiğine kavuşmanın neticesi hâsıl olan tatlılık ve sürur ZÜLÂLÎ (Zülâliyye) Yumurta akı özelliğinde olan maddeler Yumurta akına benziyen ZÜLAM Parasız, züğürt ZÜ-L CELAL Celâl sahibi, Allah (CC) Azamet, kibriyâ, izzet ve heybet sahibi Cenâb-ı Hak (CC) ZÜ-L CEMAL Cemâl, lütuf, rahmet ve güzellik sâhibi Allah (CC) ZÜ-L CENAH Çok cihetli, çok taraflı, her yana gidebilir ZÜ-L CENAHEYN İki taraflı Çitf kanatlı * Hem dünya hem âhirete âit Zâhiri ve bâtıni bilgisi geniş olan kimse İki mânevi yol takib eden İki ayrı meharet sahibi ZÜ-L ECNİHA Kısım kısım, Çok taraflı, çok kanatlı ZÜLEF (Zülfe C) Gecenin gündüze yakın saatleri * Yakınlık * Rütbe Menzile ZÜLENKATA Zeker * Kısa boylu kişi ZÜLF (Zülüf) f Yüzün iki yanından sarkan saç lülesi ZÜLF-İ PERİŞAN f Zülfün dağınık, perişan oluşu Sevgilinin saçının darma dağın oluşu * Mc: Sevilen şeylerin, işlerin karma karışık oluşu ZÜLF-İ YÂR f Sevgilinin zülfü * Mc: Menfaat, fayda, çıkar * Hatır, onur, şeref ZÜLFA Yakınlık, yaklaşma ZÜLFE Küçük saçak, püskül * Yazı ıstahlarındandır, sülüs yazısındaki eliflerin ucundaki çengele verilen addır Eliflerini ucundaki çengel, ufak saçağı benzediği için bu ad verilmiştir ZÜLFET Yakınlık ZÜ-L FİKAR (Zülfekar) Resül-ü Ekrem (ASM) zamanında bir kâfire âit kılıç iken Hz Peygamber (ASM) Bedir Muharebesinde Hz Ali´ye (RA) verdiği ve ucu iki kısma ayrılan meşhur kılıç(Mecâzen, şimdiki devirde Hz Peygamber (ASM) ve Kur´an-ı Kerim hakkında inkâra ve şüpheye düşenleri ilmen, aklen ikna edip, mânen küfrü kesen Risale-i Nur Külliyatından çok mühim bir eserin ismidir Bu kitapta üç yüzden ziyade, râvileri ile birlikte hadis-i şerifler nakledilerek Kur´an-ı Kerim´in mu´cizeliği ve Resül-ü Ekrem´in (ASM) hak peygamber olduğu isbat ve beyan edilmiştir) ZÜLHUKA Çocukların üzerine çıkıp kaydıkları nesne ZÜLKA Kaypak, düz yer ZÜ-L KARNEYN İki boynuzlu Kur´ân-ı Kerim´de adı geçen ve Peygamber olup olmadığı tam bilinmeyen büyük bir hükümdar ismi İki zülüflü yahut da şark ve garbın hakimi olduğu için böyle denilir Eski Yemen Padişahlarından birisidir Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm zamanında bulunup Hazret-i Hızır´dan ders almıştır Bazıları yanlış olarak bunu İskender-i Rumî ile karıştırır İskender-i Rumî Milâddan 300 sene evvel yaşamış ve Aristo´dan ders almıştır Yemen´li İskender´e İskender-i Kebir de denir (Bak: Karn) SEDD-İ ZÜLKARNEYN Zülkarneyn´in yaptırdığı büyük sed(İkinci sualiniz : Sedd-i Zülkarneyn nerededir Ye´cüc, Me´cüc kimlerdir Elcevab: Eskiden bu mes´eleye dair bir risale yazmıştım O vaktin mülhidleri onunla mülzem olmuşlardı Şimdilik hem o risale yanımda yoktur, hem kuvve-i hâfızam tatil-i eşgal etmiş, yardım etmiyor Hem Yirmi Dördüncü Sözün Üçüncü Dalında bir nebze bu mes´eleden bahsedilmiş Onun için bu mes´elenin yalnız iki üç nüktesine gayet muhtasar bir işaret edeceğiz Şöyle ki:Ehl-i tahkikin beyanına göre, hem Zülkarneyn ünvanının işaretiyle, Yemen padişahlarından Zülyezen gibi "zü" kelimesiyle başlayan isimleri bulunduğundan bu Zülkarneyn, İskender-i Rumî değildir Belki Yemen padişahlarından birisidir ki, Hazret-i İbrahim´in zamanında bulunmuş ve Hazret-i Hızır´dan ders almış İskender-i Rumî ise, milâddan takriben üçyüz sene evvel gelmiş, Aristo´dan ders almış Tarih-i beşerî, muntazam surette üçbin seneye kadar gidiyor Bu nâkıs ve kısa tarih nazarı, Hazret-i İbrahim´in zamanından evvel doğru olarak hükmedemiyor Ya hurafe-vâri, ya münkirâne, ya gayet muhtasar gidiyor Bu Yemenî Zülkarneyn, tefsirlerde eskiden beri İskender namiyle iştiharının sebebi, ya o Zülkarneyn´in bir ismi İskender´dir ki, İskender-i Kebir ve Eski İskender´dir Veyahut âyât-ı Kur´aniye´nin zikrettiği hâdisat-ı cüziyeler, küllî hadisatın uçları olduğu cihetle; Zülkarneyn olan İskender-i Kebir´in nübüvvetkârane irşadatiyle akvam-ı zâlime ile milel-i mazlume ortasında hâil ve gaddarların garetlerine mani olacak meşhur Sedd-i Çin´in binasını kurduğu gibi; İskender-i Rumî misillü müteaddit cihangirler ve kuvvetli padişahlar, maddî cihetinde ve manevî âlem-i insaniyetin padişahları olan bir kısım enbiya ve bazı aktâb dahi manevî ve irşadî cihetinde o Zülkarneyn´in arkasında gidip iktida edip, mazlumları zâlimlerden kurtaracak çarelerin mühimlerinden olan dağlar ortalarında sedleri (Hâşiye), sonra dağlar başlarında kal´aları kurmuşlar Ya bizzat maddî kuvvetleriyle veyahud irşad ve tedbirleriyle te´sis etmişler Sonra şehirlerin etrafında surları ve ortalarında kal´aları, tâ son çare olan kırk ikilik topları ve kal´a-i seyyar gibi diritnavtları yapmışlar Hattâ ruy-i zeminin en meşhur seddi ve kaç günlük uzak bir mesafe tutan Sedd-i Çinî Kur´an lisaniyle Ye´cüc ve Me´cüc´ün ve tabir-i diğerle tarih lisanında Mançur ve Moğol denilen ve âlem-i beşeriyeti kaç defa zir ü zeber eden ve Himalaya Dağlarının arkasından çıkan ve şarktan garba kadar harab eden akvam-ı vahşiye ve garetkâr milletlerin Hind ve Çin´deki akvam-ı mazlumeye tecavüzlerini durdurmak için o Himalaya silsilelerine yakın iki dağ ortasında uzun bir sed yaptığı ve o akvam-ı vahşiyenin kesretle hücumlarına çok zaman mâni olduğu gibi, Kafkas Dağlarında Derbent cihetinde yine çapulcu garetgir akvam-ı Tatariyenin hücumunu durdurmak için Zülkarneyn-misal eski İran padişahlarının himmetiyle sedler yapılmıştır Bu neviden çok sedler var Kur´an-ı Hakîm umum nev-i beşer ile konuştuğu için zâhiren bir hâdise-i cüz´iyyeyi zikredip, umum o hâdiseye benzer hâdisatı ihtar ederek konuşuyorİşte bu nokta-i nazardandır ki, sedde ve Ye´cüc ve Me´cüc´e dair rivayetler ve akvâl-i müfessirîn ayrı ayrı gidiyorHem Kur´an-ı Hakîm, münasebât-ı kelâmiye cihetinde bir hâdiseden uzak bir hâdiseye intikal eder Bu münasebâtı düşünmeyen zanneder ki, iki hâdisenin zamanları birbirine yakındır İşte seddin harabiyetinden kıyametin kopmasını Kur´anın haber vermesi, kurbiyet-i zaman cihetiyle değil, belki münasebât-ı kelâmiye cihetinde iki nükte içindir: Yâni bu sed nasıl harab olacak, öyle de dünya harab olacaktır Hem nasılki fıtrî ve İlâhî sedler olan dağlar metindir, ancak kıyametin kopmasıyla harab olurlar; öyle de: Bu sed dahi dağ gibi metindir, ancak dünyanın harab olmasiyle hâk ile yeksan olabilir İnkılâbât-ı zaman tahribat yapsa da, çoğu sağlam kalır demektir Evet Sedd-i Zülkarney´nin külliyetinden bir ferdi olan Sedd-i Çinî binler sene yaşadığı halde daha meydanda duruyor İnsanın eliyle zemin sahifesinde yazılan, mücessem, mütehaccir, mânidar tarih-i kadîmden uzun bir satır olarak okunuyor L)(Hâşiye): Ruy-i zeminde mürur-u zamanla dağ şeklini almış, tanınmayacak bir surete gelmiş çok sun´î sedler vardır ZÜ-L KAVAFİ İkiden fazla kafiyeli nazım şekli ZÜLKUM Boğaz ZÜLL Hakir olma, alçalma Zillette oluş Horluk ZÜLL-İ TESLİM Teslim olma alçaklığı ZÜLLAHA Arka ağrısı ZÜLUL Vezinde eksik olmak ZÜLÜF (Bak: Zülf) ZÜLÜL (Zelul C) Yavaş ve başı yumuşak olanlar ZÜ-L YEDEYN İki elliler, insanlar ZÜLZAL Zelzele, deprem, sarsılma ZÜLZİL (C: Zelâzil) Etek ucu |
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi |
11-04-2012 | #26 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z HarfiZ Harfi ZÜMER (Zümre C) Gruplar, zümreler ZÜMER SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 39 suresi Mekkîdir ZÜMH Yüce ve büyük olmak ZÜ-MİRRE Halk * Hasen yahut bediî eserler ZÜMMAH Bahil, yaramaz kişi ZÜMMEL (ZÜMMÂL) Zayıf, korkak kişi ZÜMRE Bölük, cemaat, grup, takım, sınıf Cins ZÜMRE-İ MUVAHHİDÎN Bir Allah´a inanmış ve O´nun emirlerinden ayrılmak istemeyenler Bir Allah´a inanıp başka fikre aldanmayanlar ZÜMRÜT Cam parlaklığında, güzel, yeşil renkte şeffaf bir süs taşı ZÜMUH Uzak olmak * Katı olmak ZÜMUM (Zemm C) Ayıplamalar Kınamalar ZÜMÜRRÜD Zümrüt * Mc: Çok yeşil olan renk ZÜNABE Herşeyin ardı, arkası ZÜNANE Borcun ve iddetin bakiyyesi ZÜNBA´ Akıllı, zeyrek kimse ZÜNBUR (ZÜNBÂR) (C: Zenâbir) Eşek arısı * Ufak taş parçası ZÜNEYB Küçük kuyruk, kuyrukçuk * Küçük sap, sapçık ZÜNNAR İp * Hristiyan rahiplerinin veya puta tapanların, papazların bellerine bağladıkları örme kuşak (Rükûa mâni olduğu için kuşanılması İslâmiyette küfür alâmeti sayılmıştır) ZÜN-NUN (Sahib-i Nun) Yunus Peygamber´in (AS) bir namı * Mısır´lı Ebul Gayıd: Tasavvufun büyük müessislerindendir Hi 860´da vefat etmiştir ZÜNUB (Zenb C) Günahlar Kabahatlar, suçlar * (Zeneb C) Kuyruklar ZÜ´NUN Bir ot cinsi ZÜNZÜN (C: Zenâzin) Gömlek eteği ZÜR´A Bir miktar ekilmiş yer ZÜRARE Saçılan şey ZÜR´E Aklık, beyazlık ZÜREFA (Zarif C) Zarif kimseler (Bak: Zurafâ) ZÜREYKA´ Aş çervişi (Aşın üstüne gelir) ZÜRİBE (ZİRİBE) (C: Zerâbi) Enli ve iyi döşek ZÜRKA(T) Mâvi, mâvimtırak renk ZÜRKUM Çehresi gömgök kimse ZÜRMANİKA Sof zırh ZÜRNUK Küçük nehir ZÜRRA´ (Zari´ C) Ekinciler Ziraatçiler ZÜRRAK (C: Zerârik) Beyaz tüylü doğan ZÜRRE Darı ZÜRRİYAT (Zürriyet C) Zürriyetler, kuşaklar, nesiller ZÜRRİYET Soy, nesil, döl, kuşak ZÜRU´ Ekili tarlalar ZÜRUD (Zerd ve Zered C) Savaşçıların halka halka örülmüş zırhları ZÜRUR Ay, güneş ve yıldızın doğması ZÜRZÜR Sığırcık kuşu ZÜUBE (C: Zevâib) Her nesnenin âlâsı, iyisi * Ağaç başında olan incecik budak ZÜVAF Tez, hızlı, seri ZÜVAL Yab yab, sallana sallana yürüyen kişi ZÜVAN Buğday içinde çok olan ve gökçek adı verilen kara tohum ZÜVENN Kısa boylu ZÜVEYZA´ Kısa boylu ZÜVİYET Toplandı, dürüldü (Bak: Zevy) ZÜVVAR (Zâir C) Ziyaretçiler Hal hatır sormağa gidenler ZÜYUF (Zeyf C) Kalp akça, sahte para Mağşuş olmak, mağşuş akçalar ZÜYUL (Zeyl C) İlâveler, ekler Kuyruklar Etekler Bir kitaba yapılan ilâveler ZÜYUR (Bak: Ziver) ZÜYUT (Zeyt C) Yağlar |
|