Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nutuktamamı

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #196
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İSTANBUL'DA İKTİDAR MEVKİİNE GETİRİLEN TEVFİK PAŞA KABİNESİ ANKARA İLE TEMAS İMKANI ARIYOR

Bu telgrafta, İstanbul ile Zonguldak arasında Fransız telsizi ile haberlşmek üzere Fransız temsilcisinin izni alındığı bildirildikten sonra: "Hükûmet ile bir uzlaşma esası kabul edildi mi? Kabul edildiyse nerede buluşmanın mümkün olacağını ve hangi yolla gelmenin uygun düşeceği sorulmakta idi"

İstanbul Posta ve Telgraf Genel Müdürü Orhan Şemsettinimzalı 11 Kasım 1920 tarihli bir emir de, Kastamflnu Posta ve Telgraf Başmüdürlüğü'ne geliyordu Bu emir, Ereğli Müdürlüğü'ne gönderilen ve resmî olmayan bir mektubun zarfından çıkıyordu Emir aynen şudur:

Madde 1- Anadolu ile hükumet merkezi (İstanbul arasında telgraf haberleşmelerinin bir an önce başlatılması gereklidir

Madde 2 - Bu maksadın gerçekleştirilmesi için, bir taraftan Sapanca ileGeyve arasındaki ana hat üzerinde onarılabilecek durumda olan tellerin sür'atlekullanılabilir duruma getirilmesi, diğer taraftan da önemli yapım ve onarım çalışmalası gerektiren İzmit, Kandıra, İncilli arasında yapım ve onarımına başlanması uygun görülmektedir

Madde 3 - Sözü edilen onarımları yapmakla görevli olan İstanbul Fen MüfettişiBekir Bey, emrinde bir başçavuş ve yeterince çavuşla İzmit'e harekete hazırdır

Madde 4 - Ellerinde Dahiliye Nezareti yüksek makamının görev belgesinitaşıyan bu memurlar, herhangi bir yerde onarım çalışmaları gereğini duyduklarında, tarafımızdan ilgili makamlarla haberleşilerek, kendilerine gereken yardımınsağlanması himmetlerinizden beklenmektedir 11 Kasım 1920

Bu telgraf üzerine gerekenlere verdiğimiz emir, İstanbul ile temaskurmaktan sakınılması ve telgraf hatlarını onarma bahanesiyle gelen olursa tutuklanması ile ilgiliydi

Efendiler, İzzet Paşa'nın dolaylı olarak gönderdiği şifreli telgrafına cevap vermeyi, özel bir memurla gönderdiğimiz notların kendisince okunduğu haberini aldıktan sonraya bırakıyordum İzzet Paşa'nıntarafımızdan verilen bilgileri aldıktan sonra da görüşünde ısrar edip etmediğini anlamak istiyordum Bu husus anlaşıldıktan sonra, İzzet Paşa'ya aracılar vasıtasıyla şu cevabı verdim:

Zâtıdevletleri ve Salim Paşa Hazretleri'nin de katılmaları gerekli olanhey'etle en kolay ve çabuk olarak Bilecik'te buluşmak mümkündür İstanbul'danya Sapanca'ya kadar tren ve oradan otomobille veyahut da deniz yoluyla Bursa'yave oradan yine otomobille Bilecik'e teşrif buyurulabilir Bu yollar üzerinde şimdiden gerekenlere tebligat yapılmıştır Yolculuğun, Aralık ayının ikisine kadar Bilecik'te bulunacak şekilde ayarlanmasına ve İstanbul'dan hangi tarihte hangi yollahareket edileceğinin şimdiye kadar kullanılan vasıta ile Zonguldak'a bildirilmesinirica ederim Yolculuğun mümkün olduğu kadar gösterişsiz yapılması hatırlatma kabilinden arz olunur 25/26111920

Efendiler, İstanbul'da 23/24 Kasım 1920 tarihiııde yazılan ve İstanbul'a varmış olan özel memurun imzasıyla İnebolu'ya gönderilen ve 27 Kasım'da oradan Ankara'ya çekilen bir telgrafta, şu bilgiler veriliyordu:

Bu gün 23111920'de İzzet Paşa'nın yanında bulunduğum sırada, Hariciye Nâzırı, son siyasî durumla ilgili olarak aşağıdaki açıklamaları yapmıştır:

Yeni gelen İngiliz clçisi, Ermenistan, Gürcistan ve bir süre sonra, İzmir'leilgili önemli konularda Osmanlı Hükumeti lehine bir çözümün bulunacağırını söylemiş Bu elverişli durumdan yararlanarak memleketin geleceğinin sağlanabilmesiiçin büyük bir güçle çalışılarak fırsat kaçınlmamalıdır Eğer Ankara, zaman kazanmak isteğindeyse bile, bir temas kurularak ilerideki kararlar birlikte alınmalıdır,dedikten sonra şu satırlar ekleniyor:

Açıklamalara ek olarak, İzzet Paşa, kendisine tarafımızdan gönderilen özetteki nşimdiye kadar yapılan mücadelelerin bugün bahşettiği ve sağladığıimkânlardan yararlanmak görevimizdir cümlesiııe dayanarak: Eğer Anadolu gönderilecek hey'eti kabul etmezse, doğnıdan doğruya benimle temas kurarak maksadımızı kendimiz kararlaştırmalıyız Bunu da kabul etmedikleri takdirde, söz konusu cümledeki görüşten vazgeçildiği anlaşılacağından, artık kabinede kalmayarakistifa edeceğini ve istersek İstanbul'u dikkate almayarak kendisinin de Anadolu'yageleceğini söylemiş

Efendiler, aynı telgrafta, İstanbul basınında, İzzet Paşa'ya aitolduğu bildirilen şu demecini de yayınlandığı yazılıydı:

Hükûmetin Anadolu'ya özel bir memur göndermekten maksadı, Ankara'dakilerle bir temas kurulup kurulamayacağını anlatmak içindi Oradan dönen memur,bu temasın kurulabileceğini anlattı ve haberleşme de yapılabildi Elbette gereğininyapılmasına çalışacağız

Böyle bir demecin Anadolu'nun görüşüne uygun düşmeyeceği ve yalanlanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, kabine bunu kabul etmemişBununla birlikte İzzet Paşa , Tercüman-ı Hakikat gazetesine şu demeci de vermiş:

Memleketin yüksek çıkarları, şimdilik bu konuda basının susmasını gerektirmektedir Bu bakımdan bir iki gün daha demeç vermekte mazuruz

Efendiler, Tevfik Paşa, Ahmet İzzet Paşa, SalihPaşa, zamanın büyük adamları gibi tanınmışlardı Millet bunları akıllı,tedbirli ve uzak görüşlü olarak biliyordu Bu sebeple Damat FeritPaşa çekilip yerine, ileri gelenleri bu şahıslar olan bir kabine iş başınagelince, herkeste türlü türlü ümitler uyandı Tevfik Paşa Kabinesi ilk andâ Ankara ile temas ve ilişki kurmak isteyince, kamuoyunda iyi niyetineinanmamak için bir sebep görülemedi Herkes Tevfik Paşa Kabinesi'niniktidara gelmesini hayırlı saydı Bu kabinenin rrıemleket ve milletin yüksek çıkarlarını gözetecek çare ve yolları bulmadan iktidara gelmiş olduğunu kabul etmek ve ettirmek:gerçekten güçtü Kaldı ki, kendileri deİstanbul çevrelerinde ve basında kullandıkları dille, kamuoyunu doğrulayacak bir tavır takınnış bulunuyorlardı

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #197
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



BİLECİK GÖRÜŞMESİ KARARLAŞTIRILIYOR

Biz, gerçek durumun herkesin sandığı ve düşürdüğügibi olmadığına tamamen inanmış bulunuyordukAncak, İstanbul'un kurtuluş çaresi olarak ileri sürdüğü uzlaşma ve görüşme tekliflerini, kamuoyunu inandırmaya yarayacak şartları hazırlamadan reddetmeyi uygun bulmadık Onun için, özellikle İzzet ve SalihPaşa'ların da içinde bulunacağı bir hey'etle Bilecik'te görüşmeyi uygunbulduk Bu zatlarla görüştükten sonra, halkın bütün inanış ve görüşlerindeki yanlışlığın anlaşılacağına şüphem yoktu Bir de, her ne olursaolsun, kamuoyunca yukarıda işaret ettiğim vasıfları ile tanınmış olan buzatların, İstanbul'da hükûmet kurmalarının millî gaye için ne kadar zararlı olduğu meydandaydı Bu bakımdan, görüşmeden sonra da, kendilerinin İstanbul'a dönmelerine müsaade etmeme gereği bence normaldiİşte bu düşüncelerledir ki, İzzet Paşa hey'etiyle Bilecik'te görüşmekararlaştırıldı Görüşme 2 Aralıkta değil, fakat 5 Aralıkta oldu

Efendiler, bu görüşmeyi beklerken, o güne kadar cephede ve Ankara' da geçen olayları da kısaca bilginize sunayım:

Efendiler, hatırlarsınız ki, İzzet Paşa'nın özel memurunun İnebolu üzerinden İstanbul'a hareket ettirildiği 8 Kasım 1920 günü, FuatPaşa'nın Moskova Büyükelçiliği, İsmet ve Refet Paşa'ların daBatı Cephesi'nde görevlendirilmeleri kararlaştırılmıştı İsmet Paşaertesi gün cepheye hareket etti10 Kasımda göreve başladı

O zamanlar Ethem Bey'in yakın arkadaşı bulunan bir zatın Eskişehir'den 13 Kasım 1920 tarihli bir şifreli telgrafını aldım Bu telgrafta deniliyordu ki:

Ethem Bey'in, Fuat Paşa Hazretleri'nin yanında Rusya'ya gideceği söylentisi cephede ve gerideki halk arasında kötü niyete yorulmaktadır Bu ibi kimselerin çevrenizden uzaklaştırıması, zâtıdevletlerinin diktatörlükilan edeceğiniz zannını uyandırmıştır

Efendiler, Ethem ve kardeşlerinin Türkiye'den uzaklaşmaları,gerçekten Türkiye'nin de kendilrinin de yarar ve selâmeti bakımındanyerindeydi Bu sebeple, Fuat Paşa'ya, kendileri istedikleri takdirde,bunları da birlikte alıp uygun şekilde görevlendirilebileceklerini söylemiştim Ethem Bey'in arkadaşı tarafından yazılan bu telgraftaki ifadelerin, yalnız arkadaşının düşüncesi olduğu ve gerçeğe uygun bulunduğuelbette kabul edilemezdi Çünkü ne cephenin ne de halkın, EthemBey'in Rusya'ya gönderilip gönderilmeyeceği konusu ile ilgisi yoktuÖzellikle: "Ben diktatör olmak istiyorum; fakat Ethem ve benzerleriengeldir Onun için bu gibileri uzaklaştırıyorum" zannından söz edilmesibüsbütün dikkatizni çekti

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #198
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ETHEM VE TEVFİK KARDEŞLERİN MUHALEFETE GEÇMESİ

İsmet Paşa'nın cephede çalışmaya başlamasından sonra, Ethem Bey, rahatsızlığını ileri sürerek Ankara'ya geldi ve burada uzun süre oturduOnun yokluğunda, kardeşi Yüzbaşı Tevfik Bey, Ethem Bey'evekâleten Kuva-yı Seyyare'nin başında komutanlık ediyordu

Durumu gerektiği gibi aydınlatabilmek için, bir olaylar zincirininbazı ana noktalarına işaret etmek uygun olur Kuva-i Seyyare Komutanlığı,Karacaşehir'de, kendisine bağlı olmak üzere, gizlice Karakeçili adında bir birlik kurmuştu Bu kuruluş hakkında Batı Cephesi Komutanlığı'nın bilgisi yoktu Böyle bir birliğin varlığı 17 Kasım 1920'de tesadüfenöğrenildi Cephe Komutanlığı'nın bu birliğin varlığı hakkında bilgi istemesive birliğin teftişe hazırlanması emri Ethem Bey tarafından yerine getirilmedi Cephe Komutanlığı'nca, sivil işlere ve geri hizmetlere karışılmamasıiçin verilen genel emre aykırı olarak, Kuva-i Seyyare Komutanlığı,Kütahya bölgesinde, her şeyde gösterdiği müdahale ve zorbalığını daha da artırdı

Cephe komutanı, Ethem Bey Kuve-i Seyyare'sinin, öteki gezici kuvvetlerden ayrılması için "Birinci Kuva-i Seyyare" diye adlandırılmasınıemrettiği halde, Ethem Bey ve kardeşi, bunu dikkate almakşöyle dursun, bu emre rağmen kendi kendine Umum Kuva-yı Seyyareve Kütahya Havalisi Komutanı şeklinde bir komutanlık durumu ortaya çıkardı

Görülüyor ki, Ethem Bey ve kardeşi, enıirleri altındaki birlikleri teftiş ettirmiyorlar, verilmemiş yetki ve ünvanları kendi kendilerinetakınıyorlardı

Bütün Kuva-yı Seyyare Komutan Vekili Tevfik imzasıyla 21Kasım 1920'de Cephe Komutanlığı'na gelen bir raporda, 13'üncü düşmantümeninin Emîrfakıhlı, İlyasbey, Çardak, Umurbey üzerinden gelmekteolduğu ve akendi bölgesinde bulunan Gördeslilerin düşman askerini çağırdıklarıyolunda bilgi vardı Oysa, gerçekte ne düşman tümeni ilerliyorduve ne de Türk halkı düşmanı çağırmıştı Bu bilgilerin özel maksatlarla verildiğianlaşılacaktır Müslüman halkın düşmanı çağırması yalnızbir tek sebeple açıklanabilirdi ki, o da tarafımızdan zulüm ve eziyet göreceklerine inanmalarıdır İşte Cephe Komutanı, durumu bu noktadan elealarak verdiği genel emirde demişti ki:

Muharebenin doğurduğu bunalım sırasındaki kızgınlıkların etkisiyle zorlayıcı sert tedbirler ise alınmasına kesinlikle engel olmak gerekir Hainlikleri ne derece kesinlikle anlaşılmış olursa olsun, hiçbir köy asla yakılmayacak, halktan hiçkimse hiçbir birlik tarafından hiçbir suçla idam edilmeyecektir Casusluklan vedaha başka suçları ortaya çıkmış kimselerin, göz altında İstikal Mahkemeleri'negönderilmeleri gerekir

Umum Kuva-yı Seyyare Komutan Vekili Tevfik Bey, bu emrede karşı çıktı

Efendiler, düşman, kuvvetlerini toplu bulundurmak maksadıyla aldığı tertibat yüzünden, Kuva-yı Seyyare bölgesindeki bazı yerleri boşaltmıştıBuralarda, sivil idare kuruluncaya kadar, halkın güven içinde idaresi için,hemen teşkilât kurulmasına lüzum vardı Bu sebeple jandarmahizmetinde bulunmuş ve iyi halli tanınmış kimselerden seçilen yüz ellimevcutlu bir sahra jandarma bölüğü teşkil edilerek "Simav ve BölgesiKomutanlığı" adı altında bir komutanlık kuruldu Bu komutanlık, sınırlarıbelli bir bölge içinde güvenlik işlerine bakacaktı Yarbay İbrahimBey adında bir zatın görevlendirildiği bu komutanlığa yönetim ve inzibatbakımından bu bölgedeki askerlik şubeleri de bağlanacaktı Ordubirliklerinin ve Kuva-yı Seyyare'nin komutanları yalnız askerî harekâttansorumlu olacaklardı Bu bölge komutanlığının kurulması dolayısıyla, o bölge halkına, Cephe Komutanlığı tarafından yazılan bildiride: "Sizin hertürlü dertlerinizi dinlemek, adaletli bir yönetim kurmak maksadıyla Simav'da bir Bölge Komutanlığı kuruyorum"cümlesi vardı Bu cümleyi,Kuva-yı Seyyare Komutanlığı tarafından kötüye yorulacağını göreceğiniziçin, özellikle kaydediyorum

Düşmandan kurtarılan bu kasabalar halkı, kurtuluş tarihinden başlayarakiki ay süreyle askerlik hizmetinden muaf tutulmuşlardı UmumKuva-yı Seyyare Komutan Vekili Tevfik Bey, birtakım düşünce vesebeplerle bu bölge komutanlığına da itiraz etti

Tevfik Bey, 23 Ekim 1920 tarihli bir raporunda: "Bir düşmantümeninin taarruzu üzerine, kuvvetlerini Gönen köyü kuzeyindeki sırtlaraçektiğini bildiriyor ve sol kanadımda bulunan Cumburdu kesimini emniyete alınıp" diyor

Düşmanın ciddî bir taarruzu olmamıştır Kuva-yı Seyyare Komutanlığı'nınmaksadının, ordu birliklerini cepheye sürdürüp, kendi kuvvetlerinigeride toplamak olduğu anlaşılmıştı Cephe Komutanı İsmetPaşa, Tevfik Bey'in verdiği bilgileri ciddiye alarak, gerekenleregerektiği gibi emirler vermiş olmakla birlikte, kendisinden de, "taarruzeden düşmanın aşağı yukarı kaç top kullanmakta olduğunu" ve "Kuruköy'den yolboyunca Çamköy'e doğru bir düşman harekâtının yapılıp yapılmadığını" sordu ve Cumburdu vadisinin İslâmköy'e doğru emniyetealınmasının Güney Cephesi'ne ait olduğunu bildirdi

Tevfik Bey, 24 Kasım 1920 tarihinde Cephe Komutanlığı'nayazdığı telgrafta iğneleyici birtakım sözlerden sonra, bendeniz, kuzeyve güney cephelerinin her ikisinin de hükûmetin emrinde olduğunu sanıyorumMademki değildir, idaresizlik yüzünden, boş yere burada vatanevlâtlarını kırdıramayacağım Yirmi dört saate kadar sol kanadımız kuvvetlibir şekilde korunmadığı takdirde, Kuva-yı Seyyare'yi Efendiköprüsücivarına çekeceğim Bu konuda sorumluluğun kime ait olduğunu hükûmetbulsun, Efendim diyordu Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Kuva-yıSeyyare Komutanı'na cevap verdi ve dedi ki: "12'nci Kolordu, solkanadımızdan kırk kilometre uzaktadır Bundan başka, geri çekilmiş olandüşmanı keskin taarruzla ve zorla yerinden atmak görevi birliklerimizeverilmiştir Bu bakımdan Kuva-yı Seyyare, düşmanı takip eden müstakilbir süvari tümeni durumundadır Düşmanın üstün kuvvetle taarruzlarınakarşı yalnız başına tedbirler alır; düşman mevziî ve ciddî bir hareket yaptıkça,buna karşı kesin savaştan kaçınır Bu görevler süvari tümenlerineverilir Güney Cephesi'nde kuvvetli süvari birliği olmadığından, sizin cephenizisüvari kuvvetleri ile genişletmek mümkün değildir Güney CephesiKuva-yı Seyyareler'le yalnız dış kanadından temas ve bağlantı sağlayabilirBu da lâzımdır Kısacası, cephemiz iyi idare edilmektedir vb"

Efendiler, Batı Cephesi Komutanlığı elbette ordunun kuvvet durumuve miktarı ile ilgili bütçesini düzenlemek istiyordu Bu maksatla 22/23Kasım 1920'de bütün cephe birliklerinden kuvvetlerinin mevcudu ile ilgilimuntazam birer liste istedi Cephe birliklerinin hepsinden cevap geldiKuva-yı Seyyare istenilen mevcut listesini göndermedi Bu konuda cephedenistenen açıklamaya gelen cevapta, Tevfik Bey diyordu ki; "Kuva-yı Seyyarene bir tümen ne de düzenli bir kuvvet haline getirilemezBu serserilerin başına ne bir subay ne de askerî memuru koymak mümkün olmadığı gibi,kabul ettirilmesi de mümkün değildir Çünkü, subaygördüler mi Azrail görmüşcesine isyan ediyorlar Bizim birliklerimiz Pehlivan Ağa,Ahmet Onbaşı, Sarı Mehmet, Halil Efe,Topal İsmail gibi adamlar tarafından idare edilmektedir Bölükeminleri de yazdığını okuyamaz ve okuduğunu yazamaz adamlardandır"Sen yapamıyorsun" diye bunların değiştirilnesi imkânı da yoktur Kuva-yıSeyyare'nin şimdiye kadar olduğu gibi gelişigüzel idare edilmesi zarurîdirAslında, Kuva-yı Seyyare, disiplin ve düzene sokulmak şöyledursun, böyle bir düşüncenin doğmakta olduğunu sezdiği anda dağılırRica ederim, bu yazdığım şeyleri bir şeye yormayınız

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #199
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



TEVFİK CEPHE KOMUTANINI TANIMIYOR

Efendiler, tam bu günlerde, düşmanın, Bursa Cephesi ilerisinde,İznik yakınlarında bir faaliyeti hissedildi Cephe komutanı bizzat oraya giderek yakından tedbirler almaya mecbur oldu Onun için 28 Kasım 1920 tarihindeKuva-yı Seyyare Komutanı Tevfik Bey'e cevap verirken: "BugünBilecik'e gidiyorum Dönüşte sizinle nerede karşı karşıya oturup görüşmek mümkün olur"sorusunu sormuştu Cephe komutanına cevap verilmemiştiCephe komutanı, İznik durumuna karşı, tedbir ve tertibat almakla meşgul bulunduğu sırada,Kuva-yı Seyyare Komutanlığı'ndan savaş raporları gelmeye başlamış Sebebi sorulmuş:

"Raporlar gerektiği zaman Ankara'da Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'nayazılmıştır İmza: Yüzbaşı Tahsin" telgrafı alınmış

Efendiler, bir cephe komutanı için, cephesinin bir kısmında geçenolaylardan bilgi alamamak ne kadar güç bir durumdur Böyle bir belirsizlikiçinde kalmak, bütün cephenin idaresini yanlış yola sürükleyebilirDüzeltilmesi imkânsız tehlikeli durumlara yol açabilir Cephe Komutanıİsmet Paşa, 29 Kasım 1920 tarihinde, durumu Ankara'da bulunanKuva-yı Seyyare Komutanı Ethem Bey'e yazarak, raporlar için vekilinin uyarılmasını bildiriyor

İsmet Paşa, 29 Kasım 1920'de, bize şu telgrafı gönderdi:

Ankara'da Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı'na

1 - Kuva-yı Seyyare Komutanlığı, 27111920 akşaınından beri Cephe Komutanlığına rapor vermemektedir

2 - Bu gün Ethem Bey'den, vekilini uyarnıasını rica ettim Düşmandan geri alınanyerlerin idaresi için kurulan Simav Bölgesi Komutanlığı dolayısıyla,Tevfik Bey'in üzüntü duyduğunu bildiren Ethem Bey'den bu gün birtelgraf almış ve cevap vermiştim Durumda dikkati çekecek ölçüde bir olağanüstülükvarsa da, geniş bilgim yoktur Oraca alınan bilgilerin gönderilmesini rica ederim

Efendiler, Batı Cephesi Komutanlığı ile Kuva-yı Seyyare Komutanlığıarasında geçen yazışmaları ve ortaya çıkan durumu nasıl öğrendiğimimüsaade buyurursanız açıklayayım:

Kuva-yı Seyyare Komutan Vekili Tevfik Bey tarafından İsmet Paşa'ya yazılan,asker kaçakları ile casusların İstiklâl Mahkemesi'ne karşı olduğunu ve Kuva-yıSeyyare'nin sol kanadının yirmi dört saate kadar 12'inci Kolordu'ca emniyete alınmayacak olursa,kuvvetini Efendiköprüsü'ne çekeceğini bildiren telgrafları, bana Ankara'da bulunanEthem Bey verdi Ben tabiî olarak bu telgrafları anlamlı buldumKuva-yı Seyyare'nin durumunda tedbir alınmasını gerektiren dikkate değer bir hal gördüm Onun için, İsmet Paşa'ya çektiğim vebu telgrafları Ethem Bey vasıtasıyla öğrendiğimi bildirdiğim 25 Kasım 1920tarihli telgrafta, "Tevfik Bey'in, önem verdiğim bu müracaatınakarşı ne şekilde cevap verildiğinin ve ne gibi tedbirler alınmiş olduğununbu gece bildirilmesini rica ederim" demiştim

İsmet Paşa, arada geçen yazışmayı olduğu gibi bildirdi

Efendiler, bir taraftan da, 28 Kasım 1920 tarihinden başlayarak,Kuva-yı Seyyare'nin sabah ve akşam raporları, "Umum Kuva-yı SeyyareKomutan Vekili Mehmet Tevfik" imzasıyla doğrudan doğruya bana bildirilmeye başladıTevfik Bey'e şu şifreli telgrafı yazdım:

Ankara, 29/30111920

1'nci Kuva-yı Seyyare Komutan Vekili

Tevfik Beyefendi'ye

İki üç günden beri doğrudan doğruya bana göndermekte olduğunuz raporların son maddesinde,Batı Cephesi Ordu Komutanlığı'na verilmiş olduğu kaydınınbulunmadığı dikkatimi çekti Bir yanlışlık mıdır, yoksa bir sebebe mi dayanmaktadır?Bu konuda bilgi verilmesini rica ederim

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Mustafa Kemal

Bu telgrafıma Tevfik Bey'den cevap almadım Fakat Ankara'da bulunanEthem Bey'den rahmetli Hayati Bey'e şöyle bir yazı gönderildi:

30111920

Hayati Bey Kardeşime

Tevfik Bey'le İsmet Beyefendi arasındaki anlaşmazlığın sebepleriyle, bu konuda her ikisiyle yaptığımız yazışmalairı oldğu gibi takdimediyorum Lûtfen Paşa Hazretleri'ne gösterilip okunarak yanlış bir kanaata meydanverilmemesini rica ederim, efendim

Kuva-yı Seyyare ve Kütahya Bölgesı Komutanı Ethem

Efendiler, bu yazıya ilişik olan telgraflarda dikkati çeken noktalar şunlardı:

Tevfik Bey, kardeşine diyor ki: "Simav Bölgesi Komutanlığı'nakesinlikle ihtiyaç yoktur Bu bölge komutanının Eskişehir'e dönmesi içinşimdi emir verdim Tevfik Bey, İsmet Paşa' nın halka hitabenyayınladığı bildirisini de şöyle yorumluyordu:

"Bu bildiri, bulunduğumuz yerlerde bizim adaletsiz, emniyetsiz ve namussuzcasınahareket ettiğimizi ilân ediyor Kuva-yı Seyyare, bunu kesinlikle kabuletmez Bu konular aydınlanıncaya kadar, Kuva-yı Seyyare, Batı Cephesi Komutanlığı'nı tanımayacaktır"

Bunun üzerine, Ethem Bey, İsmet Paşa'ya yazdığı telgrafta,kardeşinin üzüntüsünden söz ettikten sonra, bu işlerin kendisinin dönüşündensonraya bırakılmasını rica ediyor Kardeşine de, durumu Batı Cephesi Komutanlığı'na yazdığını,ancak kendisinin de ölçülü ve nezaketlidavranması ve mukabele etmesi gerektiğini bildiriyor Tevfik Bey,28 Kasım 1920'de Ethem Bey'e yazdığı karşılık telgrafında:

"Namusumuzla oynayan Batı Cephesi Komutanı'nı bundan böyle âmir olaraktanımayacağımı ve Simav'a gönderdiği komutanına, bu gün yanındakilerlebirlikte Eskişehir'e dönmesi için emir verdiğimi vazmıştım", dedikten sonra"Bu hususta başka bir şey düşünemem ve düşünebilmek imkânı da yoktur, efendim" diyordu

Tevfik Bey'in kardeşine çektiği yine aynı tarihli 'bir telgrafında da:

" En ufak bir şey hissedersem bu yeni kurulan komutanlığın bütün mensuplarınıgözaltında Batı Ordusu'na iade edeceğim Batı Ordusu Komutanı İsmet Bey'in bu cephe komutanlığını idare edemeyeceğini anlıyorum" denilmekte idi

Efendiler, bundan sonra, Kuva-yı Seyyare'nin savaş raporları Ankara'daEthem Bey'e geliyor ve Ethem Bey tarafından Batı Cephesi'ne gönderiliyormuş

Bundan başka, Kuva-yı Seyvare Komutanlığı, Batı Cephesi haberleşmelerinesansür koymuş Telgraf ve telefon hatlarının Kuva-yı SeyyareKomutanlığı'nın haberleşmeleriyle meşgul olduğundan söz edilerek, cepheile haberteşmeler açık ve resmî şekilde yasaklanmış Aynı zamanda,Kuva-yı Seyyare'nin Eskişehir dolaylanna saldıracağı söylentisi yayılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #200
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ETHEM VE TEVFİK KARDEŞLERLE KENDİLERİ GİBİ DÜŞÜNEN BAZI ARKADAŞLARININ MİLLİ HÜKÜMETE İSYANI

Saygıdeğer Efendiler, bu durumu hep birlikte incelemeyeyardım edecek kadar bilgi arz ettiğimi sanıyorum Kalaylıkla anlaşılmakta idi ki, Ethem ve Tevfik kardeşlerle, kendileri gibi düşünen bazı arkadaşları, miilî hükûmete karşı isyana karar vermişlerdiBu kararlarının uygulanması için TevfikBey cephede bahane ararken ve kuvvetlerini cepheyi terk ederek toplarken,Ethem Bey, milletvekili olan kardeşi Reşit Bey ve dahabirtakımları da siyasî yoldan çalışıyorlardı İsyan plânında başarılı olabilmek için,her şeyden önce, buna engel sayılan Batı Cephesi'ndeki ordununbaşında bulunan komutanın itibar ve makamından düşürülerekorduya hâkim olunması gerekiyordu Ondan sonra da Meclis kamuoyunutamamiyle kendi lehlerine çevirerek komutan, bakan veya hükûmet düşürmektekolaylık sağlamak önemli bir noktaydı İşte bu maksatlarla çalışmaktaolduklarına bizde şüphe kalmamıştı Ethem Bey'in, İsmet Paşa'ya vekardeşi Tevfik Bey'e yazdığı telgraflarda kullandığıyumuşak ve nazik bazı kelimelerin, biraz daha zaman kazanmakmaksadına dayandığına ve bu meseleyi İsmet Paşa ile TevfikBey arasındaki anlaşmazlıktan doğan bir üzüntü dolayısıyla, en sonundaTevfik Bey'in öfkesine hâkim olmayarak biraz ileri gitmesindenibaret gösterip, kendilerinin pek yumuşak başlı ve alçak gönüllü olduklarınıbir zaman için daha göstermeye çalıştıklarına hükmetmemek mümkün değildiBiz de durumu olduğu gibi ciddî saydık Siyasî ve askerî tedbirlerimizi onagöre uygulamaya başladık

Efendiler, arz etmeliyim ki, gerek cephede gerek Ankara'da her bakımdanihtiyaç duyulan tedbirleri aldırmıştım Ethem ve kardeşlerininisyanından asla çekinmiyordum İsyan ettikleri takdirde yola getirilip cezalandırılacaklarınaşüphem yoktu Onun için pek serin ve geniş hareketediyordum Mümkün olduğu kadar kendilerini nasihatle yola getirmeye vesaygılı olmaya çalışmayı, bunu başaramadığım takdirde, kamuoyundadaha çok açıklık kazanacak olan saldırganca faaliyet ve hareketleriningerektirdiğini yapmayı tercih ediyordum Bu düşünceyle, 2 Aralık 1920tarihinde, Ankara'da bulunan Ethem ve Reşit Bey'lerle diğer bazıkimseleri de yanıma alarak bizzat Eskişehir'e gitmeye ve orada İsmetPaşa ile de birleşerek yüzyüze konuşmaya ve anlaşmaya karar vermiştimEthem Bey'in bu geziye benimle gitmekten çekineceğini tahminediyordum Halbuki, Ethem Bey'i de birlikte alıp götürmek bencepek gerekliydi Bunun için istekli olsun olmasın, Ethem Bey'i de birliktegötürmek veyahut ısrarı halinde ona göre bir tutumu benimsemeküzere gereken tedbirlerin alınmasını da emretmiştim

Gerçekten de, ertesi günü, Ethem Bey hastalığını ileri sürerekbirlikte seyahat edemeyeceğini bildirdi Doktor Adnan Bey de Ethem Bey'inrahatsızlığının seyahate engel olduğunu söyledi Israr ettimNihayet 3 Ekim 1920 akşamı özel bir trenle Eskişehir'e hareket ettikEthem ve kardeşi Reşit Bey'lerden başka yanımızda bulunan arkadaşlardan başlıcaları şunlardı:

Kâzım Paşa, Celâl Bey, Kılıç Ali Bey, Eyüp Sabri Bey, Hakkı Behiç Bey, Hacı Şükrü Bey

4 Aralık 1920 sabahı, erkenden, henüz ben uykudayken tren Eskişehir'e vardıDaha önce İsmet Paşa'nın henüz Bilecik'te bulunduğuanlaşılmış olduğıından Eskişehir'de durmayıp Bilecik istasyonuna gitmeyekarar vermiştik Eskişehir'de uyandığım zaman, trenin niçin durduğunuve yoluna devam etmediğini sordum Yaverlerim, arkadaşların sabah kahvaltısıyapmak üzere istasyonun karşısındaki lokantaya gittiklerinive şimdi gelmek üzere bulunduklarını söyledi Çabuk gelmeleri içinhaber gönderilmesini istedim Birkaç dakika sonra "hazırız" denildi"Bütün arkadaşlar geldi mi?" dedim Bunun üzerine yapılan araştırmadananlaşıldı ki, herkes hazırdı ama Ethem Bey bir arkadaşıyla birlikteortada yoktu Derhal Ethem Bey'in kaçırıldığına hükmettimFakat bunu kimseye söylemedim Yalnız, "o halde, dedim, EthemBey olmaksızın bizim Bilecik'e gitmemizde bir fayda yoktur İsmetPaşa'yı da buraya çağırırız"

İsmet Paşa da, telgraf başında yapılan özel bir görüşmedensonra, Eskişehir e hareket etti Daha önce, yalnız ve özel olarak görüşmemizgerekli olduğundan ben de bir iki istasyon ileri giderek buluştukBirlikte 4 Aralık 1920 akşamı Eskişehir'e geldik Orada bekleyen arkadaşlarlahep birlikte bir lokantada yemek yedik Ethem Bey yoktu Neredeolduğunu kardeşinden sordum Rahatsız, yatıyor dedi O gece İsmetPaşa'nın karargâhında Kâzım Paşa, Celâl Bey, HakkıBehiç Bey de hazır olduğu halde, Reşit ve Ethem Bey'lerlekonuşacaktık Onun için Reşit Bey, Ethem Bey'in hasta olduğunu söylerken,görüşmek üzere karargâha gelebileceğini de ilâve etmiştiYemekten sonra karargâha girtik, fakat Ethem Bey gelmemişti Reşit Bey'e nevakit geleceğini sordum Verdiği cevap şuydu: EthemBey şu dakikada kuvvetlerinin başındadır!

Bu habere rağmen sakin olmayı ve görüşmeyi tercih ettik

Şu noktayı da belirtmeliyim ki, ben Eskişehir'e resmî bir sıfatla gitmemiştimOrada hazır bulunan bazı arkadaşların yanında, İsmet Paşa ile olan görüşmeve konuşmalarımızı tarafsız bir arkadaş sıfatıylayaptığımı söylemiştim İsmet Paşa, durumu, aralarında geçen haberleşmeleri,Kuva-yı Seyyare Komutan Vekili olarak Tevfik Bey'inaldığı serkeşçe tavrı anlattı Reşit Bey, kardeşleri ve kendi adına cevap veriyorduReşit Bey, pek kaba ve saldırganca konuşmaya başladıKardeşlerinin birer kahraman olduklarını, hiç kimsenin emri altınagirmeyeceklerini, bunu böylece kabul etıneye herkesin mecbur olduğunupervasızca söylüyor; ordu, disiplin, komuta ve hükûmet kavramlarıylabunların gereklerine dair ileri sürülen görüşlere kulak bile vermiyorduOnun üzerine, ben dedim ki: "Bu dakikaya kadar sizinle eski bir arkadaşınız sıfatıyla vesizin lehinizde bir sonuç almak için samimi bir duyguyla görüşüyordumBu dakikadan itibaren arkadaşlık ve yakınlığım sonbulmuştur Şimdi karşınızda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve Hükûmeti'ninBaşkanı bulunmaktadır Devlet Başkanı olarak, Batı Cephesi Komutanı'na,durumun gereğini yerine getirmek üzere yetkisini kullanmasını emrediyorum"Hemen İsmet Paşa da dedi ki: "Emrimde bulunankomutanlardan herhangi biri bana karşı gelmiş olabilir Ben onuyola getirmeye ve cezalandırmaya muktedirim Bu konuda daha kimseyekarşı aczimi itiraf etmiş ve hiç kimsenin bana ait olan bu görevin kolaylıklayerine getirilmesi için yardımını rica etmiş değilim Ben durumungerektirdiği işleri yaparım"

Tarafımdan ve İsmet Paşa tarafından alınan bu ciddî tavır üzerine,avazı çıktığı kadar bağırırcasına konuşan Reşit Bey, derhal şimdi;ileri gitmekte acele edilmemesini, kendisi kardeşlerinin yanına gidersebir uzlaşma çaresi bulabileceğini söyledi Bundan bir sonuç çıkmayacağı,maksadın kardeşlerine durumu anlatmak ve zaman kazanmak olduğu meydandaydıBuna rağmen Reşit Bey'in bu teklifini kabul ettikErtesi günü, İsmet Paşa'nın hazırlatacağı özel bir trenle Kütahya'vakardeşlerinin yanına gitmesi uygun görüldü Kazım Paşa'nın daReşit Bey'le birlikte gitmesi yerinde bulundu Hareket ettiler

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #201
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



BİLECİK GÖRÜŞMESİ

Saygıdeğer Efendiler, müsaadenizle bu hikâyeyi şimdilikburada bırakacağım Aynı günde, yani 5 Aralık 1920'de Bilecik istasyonundabekleyen Ahmet İzzet Paşa hey'etine temas edeceğim: Hatırınızdadır ki,İzzet Paşa'nın istek ve teklifi üzerine, kendileriyle Bilecik'tegörüşülmesine karar verilmişti Hey'et, ayın dördünden beri beniBilecik istasyonunda bekliyordu Bu hey'et, İzzet ve Salih Paşa'larlaelçilerden Cevat, Ziraat Nâzırı Hüseyin Kâzım, Hukuk MüşaviriMünir Bey'lerden ve Hoca Fatih Efendi'den kurulmuştuBilecik istasyon binasının bir odasında birleştik İsmet Paşa da beraberdiGörüşme şöyle geçti: Ben, ilk söz olarak "Türkiye Büyük MilletMeclisi ve Hükûmeti Başkanı" diye kendimi tanıttıktan sonra: Kimlerlemüşerref oluyorum" sorusunu yönelttim Salih Paşa, benim maksadımıkavrayamadığı için, kendisinin Bahriye ve İzzet Paşa'nın da Dahiliye Nazırıolduğunu söylemeye çalışırken, ben derhal, İstanbul'da birhükûmet ve kendilerini o hükûmetin üyeleri olarak tanımadığımı; eğerİstanbul'daki bir hükûmetin nâzırları olarak görüşmek istiyorlarsa, kendileriylegörüşmekte mazur olduğumu bildirdim Ondan sonra kimlik veyetki söz konusu edilmeden görüşülmesi uygun bulundu

Konuşmanın bazı safhalarında, Ankara'dan bizimle birlikte gelenbazı milletvekili arkadaşları da bulundurdum Birkaç saat süren konuşmadan,gelen kimselerin esaslı hiçbir bilgi ve kanaate sahip olmadıklarıanlaşıldı Sonunda, kendilerine İstanbul'a dönmelerine izin vermeyeceğimive beraberce Ankara'ya gideceğimizi bildirdim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #202
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İZZET VE SALİH PAŞALAR ANKARA'DA

Zaten beklemekte olan trenle hareket edildi 6 Aralık 1920'de Ankara'ya geldik İstanbul'dan gelenhey'eti itirazlarına rağmen alıkoymuştum Fakat bunu ilân etmeyi yararlıbulmadım Çünkü, İzzet ve Salih Paşa'larla diğerlerinden millîhükûmet işlerinde yararlanarak haysiyetlerini korumak istedim Bu maksatla,Ankara'ya gelir gelmez basına verdiğim resmî bildiride, adı geçenkimselerin Büyük Millet Meclisi Hükûmeti'yle görüşme yapmak bahanesiyleİstanbul'dan çıktıklarını, memleketin iyilik ve selâmeti için dahayararlı ve daha etkili bir şekilde çalışmak üzere bize katıldıklarını ilânettirdim

Efendiler, bizim İzzet Paşa hey'etiyle Bilecik - Ankara yolu üzerindebulunduğunıuz 5/6 Aralık 1920 tarihinde Reşit Bey'den, Kütahya'yavardığını, ertesi günü Tevfik Bey'le görüşeceğini, EthemBey'in de oraya geldiğini bildiren fakat daha olumlu bir anlam taşımayanbir telgraf aldım Dört gün sonra da Reşit Bey'in, geri dönerkenEskişehir'den gönderdiği 9 Aralık tarihli bir telgrafında: "Tevfik ileolan mesele iyi bir sonuca bağlanmıştır" denildikten sonra, "Fakat tanımakve tanıtmak istediğimiz kimselerin basit ve zamana uygun olarakdüşünememelerine veya düşünemediklerine binbir işaret konmuştur" ibaresiokunmaktaydı Reşit Bey tarafından, Eskişehir'deki Batı CephesiKomutanı İsmet Paşa'ya da, meselenin çözüme bağlandığı, haberleşmeninsağlandığı ve Simav Bölgesi Komutanının yerine gönderilebileceğisöylenmişti 9 Aralık 1920'de Ethem Bey'den de aldığım bir şifreli telgrafta,meselenin İsmet Paşa tarafından maksatlı ve zamansız olarakçıkartılmış olduğu anlatılmak isteniyordu Sözde almakta olduğu bütüntedbirlerden ve yaptığı düzenlemelerden o zaman Başyaverim bulunanSalih Bey'in de aynen haberdar edildikleri belirtiliyordu Benim kuruntuyadüşürüldüğümü delilleri ile haber aldığını yazıyordu Ondansonra inandırıcı birtakım sözlerle, Kuva-yı Seyyare'den olup da Maden'denkatılmak üzere geri dönen fakat Genelkurmay'ın emriyle Güney Cephesi'negönderilen bir müfrezesinin kendi emrine verilmesini ve Kuva-yıSeyyare'nin Fuat Paşa zamanın, da seyyar jandarma teşkilâtı gereğincebütçeye dahil gdildiğini ileri sürerek fazla para koparmak istediği anlaşılıyordu

Benim üç gün sonra buna verdiğim inandırıcı cevapta: "Son günlerinbeklenmedik olaylarının beni kuruntuya değil, kararsızlığa düşürdüğünü itiraf ederim"dedikten sonra: " genel durumumuzun uyum vedüzenini bozmakta hiç kimseye göz yummamasını" bildirdim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #203
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ETHEM VE KARDEŞLERİ ZAMAN KAZANMAK İÇİN BİZİ YANILTMAYA ÇALIŞIYORLARDI

Gerçekte mesele çözülmemişti Yapacağım açıklamalardan anlaşılacaktır ki, Ethem Bey ve kardeşleri zaman kazanmak için bizi yanıltmaya çalışıyorlardıMaksatları mümkün olabildiği kadar yenidenkuvvet toplamak; Düzce'de bulunan Sarı Efe kuvvetleriyle Lefke'de bulunanGök Bayrak taburunun kendilerine katılmasını ve DemirciMehmet Efe'nin de kendileriyle birlikte isyan etmesini sağlamak; biryandan da cephe komutanlarını değiştirmek, ordudaki subay ve erlerinkendilerine karşı koymamaları için propagandaya fırsat bulmaktı Gerçektende, Simav ve Bölgesi Komutanı, Simav'a gitmek üzere Kütahya'dan geçerken, Ethem ve Tevfik Bey'ler tarafından durdurulup, kendiemirleri altında ve gösterecekleri yerde hizmet ettirilmek üzere Kütahya'dakalması emredilmiştir Bu emirlerinin onaylanması gereğini de 10 Aralık 1920'de Cephe Komutanlığı'ndan istemişlerdir Görülüyor ki, her şeyyoluna girdi denildiği halde, başlangıçtaki itaatsizlik durumu aynen devam etmekteydi

Ethem Bey, Konya, Ankara, Haymana dahil her tarafa ellerindeözel şifreler bulunan ve irtibat subayı adını taşıyan birtakım memurlargöndererek yeniden silâh ve hayvan toplamaya başladı Bunlara verdiklerigörev ve hükûmet memurlarına yaptıkları tebligat hakkında bir fikiredinmek üzere, örnek olarak, 7 Aralık 1920'de Ankara'nın kuzeyindekiKalecik Kaymakamına gönderdiği yazıyı aynen okuyayım: Kütahya, 7121920

Kalecik İlçesi Kaymakamhğı Yüksek Katına

Kuva-yı Seyyare müfreze komutanlarından olup aşağıda kimliği yazılıİsmail Ağa, zâtıâlinizin ilçesi dahilinde Kuva-yı Seyyare'ye bağlı izinli ve izinsizmücahitlerle yeniden silâh ve hayvan toplayarak bize katılacak olan vatanseverleri alıp getirmek üzere görevlendirilerek Kalecik'e gönderilmiştir Kendisine vatan için gerekli her türlü yardımın yapılmasını ve kolaylık gösterilmesini rica ederim, efendim Umum Kuva-yı Seyyare Kütahya Havalisi Komutanı Ethem

Batı Cephesi Komutanı'nın, Kuva-yı Seyyare Komutanlığı'ndan eldeki cephane miktarını ve son Gediz savaşında ne kadar topçu cephanesisarfedildiğini sorması üzerine, Kuva-yı Seyyare Komutan Vekili Tevfikimzasıvla 11 Aralık 1920'de bu yazışınızdan bize güvenmediğinizi anlıyorum Cephane ne yenir ne içilir; ancak düşmana atılır Böyle bir güvenmeselesi akla geliyorsa, cephane göndermeyebilirsiniz, şeklinde cevapverilmekte idi

Efendiler, burada ufak bir noktaya dikkatinizi çekeyim Görüyorsunuz ki, Ethem Bey, cephede ve kuvvetinin başında olduğu halde,Tevfik Bey yine vekil olarak yazışma ve işlemler yapıyordu Bir tekkuvvet üzerinde aynı yetkide iki ayrı komutan

Cephe Komutanı, 13 Aralıkta, sorulan soru ve alınan cevap suretlerini bilgi için bana göndermişti Hükûmetçe, anahtarı olmayan şifrelerleözel şifreler kullanılması genellikle yasaklanmıştı Halbuki, EthemBey'in özel memurları ve milletvekillerinden bazı arkadaşları, bu yasağauymadan şifre haberleşmelerine devam etmekte idiler Pek tabiî bunlaraengel olundu Bunun üzerine, Ethem Bey, İsmet Paşa'ya yaptığı13-14 Aralık 1920 tarihli bir müracaatında: "Bazı ihtiyaçlar ve benzerieksikler için Ankara ve Eskişehir Kuva-yı Seyyare irtibat subaylarına çekilen telgrafların durdurulmakta olduğu anlaşılmıştır Haberleşmelerimizin yasaklanması veya güçlüğe uğratılması şeklindeki işleınlere lütfen sonverilmesini rica ederim" diyordu Halbuki, irtibat subaylarının açık haberleşmeleri yasaklanmamıştı Yasaklanan, özel şifreli haberleşmeydiEthem Bey'in sözünü ettiği Ankara ve Eskişehir'deki subayların hiçbir haberleşmeleri yasaklanmış ve bu subaylar tarafından da EthemBey'e şikâyette bulunulmuş değildi O günlerde, Eskişehir'e çektirilmeyen bir özel şifre vardı Fakat o, komutan ve milletvekili diye imza atanEthem Bey'in bir arkadaşının şifresi idi Onun için İsmet Paşa,Ethem Bey'e verdiği cevapta bunu kendisine haber verenin kim olduğununbildirilmesini istemişti

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #204
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ÇERKEZ ETHEM HÜKÜMETİN KANUNLARINI TANIMIYOR

Efendiler, başlıbaşına dikkati çeken bir muameleyide burada belirteyim Bu tarihlerde Kütahya'da MutasarrıfVekili Kadı Ahmet Asım Efendi adında bir zat bulunuyordu Kütahya'da Mevki Komutanı ünvanıyla EthemBey tarafından tayin edilmiş Abdullah Bey adında da biri vardı Bukomutan, kaçak asker ailelerinden bazılarını sürgün edilmek üzere KütahyaMutasarrıf Vekili Ahmet Asım Efendi'ye gönderir MutasarrıfVekili, sürgün işlemlerinin son çıkarılan kanun gereğince, İstiklâl Mahkemesi'neait olduğunu bildirerek evrakı komutanlığa geri gönderir Bunun üzerine, Mevki Komutanı, Mutasarrıf Vekili'ni gece vakti makamınagetirtmeye kalkar Mutasarrıf Vekili, gece meşgul olduğundan sabahleyingörüşebileceğini bildirir Komutanın gönderdiği erler, Mutasarrıf Vekili'ninevinin harem kapısını kırmak suretiyle zorla içeri girerler ve kendisinihakaret edici sözler söyleyerek alıp götürürler Sorguya çektiktensonra, aynı gece silâhlı bir müfrezeyle on dört saat uzaklıkta bulunanKuva-yı Seyyare Komutanı'nın huzuruna getirirler Ondan sonra da Kütahya'dançıkararak uzaklaştırırlar Kadı olmak ve Mutasarrıf Vekili bulunmakdolayısıyla, çeşitli Bakanlıkların büyük bir memuru durumundaolan bir kimsenin uğradığı bu saldırı ve karşılaştığı ağır muamele, şüphesiz doğrudan doğruya hükûmete yöneltilmiş bulunuyordu Bu olay üzerine,Meclis'te, hükûmete gensoru açıldı İlgili Bakanlıklar, Cephe Komutanlığı'ndansuçluların Harp Divanı'na verilmelerini istediler Cephe Komutanı'nın, Kuva-yı Seyyare Komutanlığı'nca soruşturma yapılıp sonucunun bildirilmesini isteyen telgrafına, 19 Aralık 1920'de Umum Kuva-yıSeyyare ve Kütahya Havalisi Komutan Vekili Mehmet Tevfik imzasıylagelen cevapta: "Abdullah Bey her ne yapmışsa tarafımdanverilen kesin emir üzerine yapmıştır ve yapmaya da mecburdu Bu konunungerekçesi ilgili Bakanlıklara arz edilmişti Kendisinin geri dönmesiiçin kesin emir verildiği zâtıâlîniz tarafından bildiriliyor Döndüğü takdirde mutlaka idam edeceğim" deniliyordu

Efendiler, milletin vekillerinin emriyle görevine iade edilmek istenenbir memurun idam edileceğinin bildirilmesi, elbette Anayasa ve kanunhükümleriyle bağdaştırılamazdı 13 Aralık 1920 günü Ethem Bey,Ankara'daki kardeşi Reşit Bey'le, makina başında açık telgraflarlauzun uzadıya görüştü Bu görüşmelerin özeti şuydu: "Ethem Bey, bukonunun mutlaka Meclis'te görüşülmesini sağlayınız Sarı Efe denilenEdip'in kendi müfrezesiyle Gök Bayrak taburuna katılması için habergönderiniz Meclis vasıtasıyla komutanları çektiriniz Meclis kararıylaolmadığı takdirde, bir yolunu bulup bunu hemen sağlayınız" diyor; "patlatacağıbombaları da İngilizlerin işiteceğini ve bunun patlamasının dapek yakın olduğunu" söylüyor Reşit Bey'in verdiği cevaplar arasındada dikkati çeken şu sözler yer alıyordu: "Kuva-yı Seyyare'nin düşmanakarşı savunma yapmamasını, bunu tümenlere bırakmasını ve Edip'lebizzat haberleşmesini, buna engel olunduğu takdirde Cephe Komutanı'ylayeniden ilgisini kesmesini" söylüyordu

Reşit Bey, bu haberleşmelerle ilgili telgrafları olduğu gibi banagönderdi Kendisi yanıma gelmedi Zaten Eskişehir'den Kütahya'ya gidipdöndükten sonra yanıma gelmemişti Kendisini yanıma çağırttım Ne istediklerinisordum "Cephe komutanlarını değiştiriniz" dedi "Yerinekoyacak adamlarımız yoktur" dedim "Beni tayin ediniz, ben daha iyi yaparım" dedi "Cephe komutanlarını değiştirmek önemli bir meseledir Geneldurumumuzu zayıflatır Böyle bir teklifi kabul etmek kolay değildiruygun da düşmez" cevabını verdim

Aynı gün, yani 13 Aralık 1920'de Ethem Bey'e yazdığım bir telgrafta,Reşit Bey'le makina başında yapılan haberleşmeleri okuduğumusöyledikten sonra, bu konunun resmen Meclis'e getirilmesinin ve görüşülmesininuygun olmadığını, Edip'in yerinden oynatılmasının dadoğru bulunmadığını bildirdim Aynı tarihte, Ethem Bey verdiğicevapta konunun ciddî olduğunu söyleyerek komutanlar aleyhine sözlersarfediyordu

Efendiler, Ethem ve kardeşleri cephede bulunan komutanları beğenmiyorlar, onların emirlerine uymuyorlar Bakanlıkları ve hükûmeti tanımıyorlar Yalnız sözde bana itaat ediyorlar ve Meclis'i de kendi isteklerinegöre harekete geçireceklerini umuyorlar Bana ve Meclis'e karşı hoşgörünerek, büyük bir gayretle hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorlardıEthem Bey,18/19 Aralık tarihli bir telgrafıyla da, yine Edip'inmüfrezesiyle kendisine katılmasının sağlanmasını benden rica ediyorduİsteğini haklı göstermek için de diyordu ki:

"Anadolu'daki isyan hareketlerinin bastılması sırasında, durum icabı Bigadolaylarında bıraktığım ve sonradan geçici olarak Düzce'ye gönderilen BirinciKuva-yı Seyyare'ye bağlı ve büyük bir kısmı İzmir ve dolaylan gönüllülerinden oluşan250 süvari, 200 piyade, bir dağ topçu takımı, iki makineli tüfek, 30 kişilik karargâhsüvari erlerinden kurulu Edip Bey müfrezesinden, İzmir sınırına yaklaşmamız dolayısıyla daha çok yararlanılacağı tabiîdir Bununla birlikte, süreklimüracaat yapılmakta olduğundan ve Edip Bey tarafından, o bölgede güvenliğintam olarak sağlandığı bildirildiğinden, bu bölgenin uygun görülecek başka birbirliğe teslim edilerek, Edip Bey'in müfrezesinin savaş vasıtalanyla birlikteKuva-yı Seyyare'ye katılması hususunun ilgili makamlara emir ve havalesini ricaederiz"

Efendiler, bu telgrafta ileri sürülen düşüncelere, en tecrübesiz veen basit muhakemeli birinin bile inanabileceği kabul edilebilir mi? Kütahya'dabulunan bir zat, bana, İzmir sınırına yaklaşmaktan söz ediyorDüzce ve dolaylarında durumun güvenilir olduğunu benden daha iyi haber alıyorEdip Bey müfrezesinin kuvvetini ayrıntılı olarak saydıktan sonra, bumüfrezenin savaş vasıtalarıyla birlikte kendisine katılmasıricasının bence kabul edilebilir bulunacağını zannediyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #205
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



DEMİRCİ EFE DE HAREKETE GEÇİYOR

Efendiler, Demirci Efe, Ethem Bey'le haberleştikten sonra özel bir tavır takındı Bu sezilir sezilmez, Güney Cephesi'nde bulunan Rafet Bey süvarileri, derhal üzerine gönderildi 15/16 Aralık 1920'de Dinar yakınındaki İğdecik köyünde ,bir gece baskınıyla Efe'nin kuvvetleri dağıtılmış Kendisi beş on kişiyle kaçmış Efe, çok sonra bize sığınarak affedilmiştir

Efendiler, Reşit Bey, 20/21 Aralık gecesi evinde dört kişiye, ordubirlikleriyle Kuva-yı Seyyare arasında bir çatışma çıktığı takdirde, subaylarımızla erlerimizi yanıltma görevi veriyordu Bu dört kişi şunlardı:Yeni Dünya gazetesinden Hayri, Arif Oruç'un kızkardeşinin oğluNizamettin, Müşir (152) Fuat Paşa'nın oğlu Hidayet vearkadaşı Şükrü Bey'ler Bunlar 21 Aralıkta trenle Eskişehir'e hareket ettiler Yanlarında Ethem Bey'in kâtibi olan birisi de vardıBunların içinden biri, trenin hareketinden önce, gizlice istasyondaki kaldığım binaya gelip, bana durumu bildirdi Bu zat, propagandayı tertip veyönetmekle görevliymiş Başkanları Hidayet Bey'miş Para harcama yetkisi de ondaymış Durumu ihbar eden, yalnız olarak Kütahya'yagidecek, Ethem Bey'den talimat aldıktan sonra Eskişehir'e dönecekti Diğerleri Eskişehir'de bekleyeceklerdi

Ben bu zata: "Biz Ethem Bey ve kardeşlerine karşı sevgi duyuyoruz Onlar boş yere telâşa düşüyorlar Bu teşebbüslerinden üzüntü duydum Fakat Ethem Bey'in orduda bozgunculıık çıkarmak için vereceği talimatı bilmek isterim" dedim ve arkadaşlarıyla birlikte kendilerinihareketlerinde serbest bıraktım

Eskişehir'de İsmet Paşa'ya, Afyon Karahisar'da Fahrettin Paşa'ya bilgi verdim ve bu adamların takip edilmeleri gereğinibildirdim

İhbarcı, ihbarlarının doğru olduğunu sonradan davranışlarıyla ispatetmiştir

Efendiler, Kâzım Paşa , Reşit Bey'le beraber Kütahya'daEthem ve Tevfik Bey'lerle konuşma ve görüşmelerde bulunduğuzaman, Ethem Bey'in sözlerinden, bana önemli olan noktalarışöyle özetlemişti:

1-Ankara'daki hükûmet gayeyi gerçekleştirecek durumda ve güçte değildir Bu hükûmete karşı uyuşuk davranmamız doğru olmaz

2-Silâhla karşı koymamızın mahiyetini kötüye yoracaklardır Fakat sonunda başarırsam herkes bana hak verecektir

3-Refet Bey'le aramızda bir izzetinefis meselesi geçmiştirMustafa Kemal Paşa, Refet Bey'in haysiyetine değer vererekbizimkini kırıyor Herhalde Refet Bey'i önüme katarak Ankara'yakadar kovalamak isterim Ölürsem de bu takipte öleyim

4-Biz çoktan bu işi yapardık Fakat Reşit'in Ankara'da Meclis'teki durumu bizi aldatmıştır Meclis'in ne önemi ve ne hükmü vardır?

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #206
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



REŞİT ORDUYU YANILTMAYA ÇALIŞIYOR

Kazım Paşa, bu görüşleri dinledikten sonra, Türkiye'nin Batı Cephesi'nden başka doğuda, güneyde, merkezde de orduları vardır Bu orduların başında ve içinde çok değerli ve pek kudretli komutanlar ve subaylar vardır, "bütün bunlarla birlikte bir millet vardır" diyerekkendilerini yatıştırmaya ve ölçülü bir duruma getirmeye çalışmıştır

Efendiler, Reşit Bey , Meclis'te ateşli telkin ve teşebbüslerde bulunuyordu Bir gün Meclis'te kırk elli kadar milletvekili toplanmış Bunların cephedeki durumla ilgili bazı şüpheleri varmış Bakanlar Kurulu'nudavet ederek bunu anlamak istiyorlarmış Bolu milletvekili bulunan rahmetli Yusuf İzzet Paşa , bu durumu ve toplanan milletvekillerininisteğini bana bir mektupla bildirdi "Ben toplantı hâlindeki Bakanlar Kurulu ile beraberdim Hükûmet üyeleri, bu şekilde toplanan milletvekillerinin herhangi bir konuda soru sormak için hükûmeti davet etmesi usule uygun değildir, kabul edemeyiz" dediler Ben bu kararı, yine Yusufİzzet Paşa vasıtasıyla bildirmekle birlikte, şahsî görüşüm olarak şunları da ekledim: "Siz milletvekilisiniz, ben de başkanınızım Herhangi birkonuda benimle görüşmek isterseniz, memnuniyetle kabul ederim" Benim cevabımı, Yusuf İzzet Paşa, toplantı halinde bulunanlara bildirdiği vakit, Reşit Bey ayağa kalkarak:

"Efendiler! bu cevap göğsünüzü kapayın! demektir Yüksek malumunuzdur ki, askerlerin göğüslerinin kapalı bulunması disiplin gereğidir"

Reşit Bey'in, "Başkan bizi askerî disiplin altına almak istiyor"demek istediği anlaşılıyor

Söz konusu toplantıyı düzenleyenler hiç şüphe yok ki, Reşit Beyile bazı arkadaşlarıydı Reşit Bey , sözü Ankara'da bulunan İzzet Paşa hey'eti ileyaptığı temas ve görüşmelere de getirerek, "Paşalar İzmir'i, İstanbul'ukurtararak barış yapılabileceğini söylemek üzere geldikleri halde, tutuklanmışlardır" şeklinde bir hava da yaratmıştı

22 Aralık 1920 günü, Reşit Bey' e bakan ve milletvekillerindenon beş kadar arkadaşı hükûmetteki odama davet ettim Bu arkadaşlararasında Celâl Bey, Kâzım Paşa, Eyüp Sabri Bey, Adnan Bey, Vehbi Bey, Hasan Fehmi Bey, İhsan Bey,Kılıç Ali Bey, Yusuf İzzet ve Emir Paşa'lar vardı Fevzi Paşa Hazretleri de hazır bulundu Bu hey'ete, bu konunun bütüngelişme safhalarını, gerekli belgeleri de göstermek suretiyle, açık bir şekilde anlattim Reşit Bey, söylediklerimin hiçbirini inkâr etmedi Düşman saldırılarına karşı tek kuvvetin Ethem Bey'in kuvveti olduğunu ve bizim kurduğumuz tümenlerin çil yavrusu gibi dağılacaklarını söyleyerek, mutlaka Ethem Bey kuvvetinin artırılmasına ve takviyesineihtiyaç olduğunu bildirdi Cevap olarak dedim ki: "Ethem Bey'inkendi komutası altında kullanabileceği kuvvetin sayısı en çok bin iki yüz,iki bin kişiden ibaret olabilir Bu sayı artırılacak olursa, disiplinsizlik dolayısıyle dağılıp felâkete yol açar Her halde, memleketin mukadderatınınşahsa bağlı kuvvetlere değil, ancak Büyük Millet Meclisi'nin kanunlarınabağlı düzenli birliklere emanet edilmesi gerekir Kuva-yı Seyyare, belirlibir kadro halinde, verilen emirlere tamamen uymak ve boyun eğmek şartıyla yararlı olabilir"

Reşit Bey, açıklanan gerçekleri kabullenmiş gibi görünen birtavır takındı Bunun üzerine son bir teşebbüs olmak üzere, Reşit Bey'in bazı arkadaşlarla birlikte kardeşlerinin yanına giderek nasihatlerdebulunması kabul edildi

Bundan sonra nasihat vermek için gidecek olan hey'ete, meseleninçözume bağlanabilmesi için şimdiye kadar yaptığım teşebbüslere de sonvereceğimi bildirdim Hey'et, Kuva-yı Seyyare'ye, Hükûmet'in son ve kesin istekleri olmak üzere şu hususlan bildirecekti:

1 - Kuva-yı Seyyare, diğer birlikler gibi emir ve komutaya tam olarak uva-cak ve kanun dışı her türlü taşkınlıkıardan kaçınacaktır

2 - Kuva-yı Seyyare, kuwetini artırmak için kendiliğinden hiçbir yerde,hiçbir şekilde adam toplamayacak ve bu maksatla gönderdiği adamların faaliyetinederhal son verecektir Asker ihtiyacı, öteki birliklerde olduğu gibi, yapılacak müracaat üzerine Cephe Komutanlığı'nea sağlanacaktır

3 - Kuva-yı Seyyare, kaçaklarını yakalatmak için doğrudan doğruya adamlar görevlendirip göndermeyecek; kaçaklar, diğer birliklerinki gibi Cephe Komutanlığı'nca takip ettirilecek ve yakalattırılacaktır

4 - Kuva-yı Seyyare mensuplannın ailelerine bakmak üzere bazı yerlerdebulundurduğu irtibat subaylarının kim oldukları hükûmetçe bilinecek ve bu irtibatsubaylarının ellerinde bulunan şifrenin bir sureti de bize

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #207
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ÇERKEZ ETHEM'E BİR NASİHAT HEYETİ GONDERİLİYOR

Bu şartlar yerine getirildiği takdirde, Kuva-yı Seyyare, şimdiye kadar olduğu gibi belirli bir kadro dahilinde yine görevine devam edecektir ReşitBey'le beraber Celâl, Kılıç Ali, Eyüp Sabri ve TehbiBey'ler, 23 Aralık öğle vakti Ankara'dan hareket ettiler ve 24 Aralıktaöğleden sonra saat 16:45'te Kütahya'ya vardılar

Efendiler, Ethem ve Tevfik Bey'lerin Cephe Komutanı'nınbilgi ve onayı olmaksızın, bölgelerinde bulunan ordu birliklerini cepheyedağıtarak, Kuva·yı Seyyare'nin ağırlıksız erlerini Gediz'de ve PehlivanAğa müfrezesini Kütahya'da toplamış olduğunu haber aldım Bunun üzerine 25/26 Aralık 1920'de, Kütahya'da bulunan Celâl Bey ve arkadaşlarına yazdığım açık bir telgrafta: "Bu hareket tarzının taşıdığı maksat ve anlamın ne olduğunu kesinlikle bilmek isterim Bu konudaki görüşünüzün bildirilmesini makine başında bekliyorum" dedim Bu telgrafınbir suretini İsmet, Refet ve Fahrettin Paşa'lara, şifre ilebildirerek dikkatlerini çektim Hey'et, ortak imza ile şu kısa cevabı verdi:

"Müsterih olunuz, kötüye yorumlanacak herhangi bir davranış yokturTevfik Bey yarın gelecek, hep birlikte görüşeceğiz Sonucu etraflıolarak arz ederiz" Ben bu cevaptan, giden arkadaşların ya durumdan haberdar edilmeyerek aldatılmakta olduklarına veyahut da tutuklanıp istenildiği gibi yazı yazmaya mecbur edildiklerine hükmettim Onun için,gerçek durumu anlamamış ve kısa telgraflarıyla verdikleri teminata inanmış görünmek istedim Bu sebeple, cevap olarak: "Tevfik Bey ile degörüşmelerinden sonra, memleket ve milletin yüksek çıkarlarını sağlayacak esaslar üzerinde anlaşacaklarına şüphem olmadığını, bana gelen haberleri dedikodu sayarak, Hükûmet'çe hiçbir tedbir alınmasına gerekbulunmadığı yolundaki inancımı Hükûmet üyelerine anlatmayı başaracağımı, ancak aramızdaki samimiyeti zedeleyen durumun bir an önce ortadan kalkmış bulunduğu haberini beklediğimi, beni gönül kırıklığına uğratmamalarını" yazdım Hey'etin, 26/27 Aralık l920'de, ortak imza ile çektikleri etraflı veaçık telgraflarındaki önemli noktalar şunlardı:

1- Güvenlik tedbirleri alındığına şüphe yoktur Bu tedbirlerin hepsi kendilerini savunmak içindir Kendilerine karşı çıkarılan ve yığılan kuvvetler ve yenikurulan karakollar eski yerlerine çekildiği takdirde, bu tedbirlerden de vazgeçeceklerdir

2 - Düşmanca hareketle karşılaşmadıkça, memleketin gelecekteki selâmetiiçin ve zâtıdevletlerinin şahsına karşı besledikleri içten bağlılık dolayısıyla her türlüfülî hareketten kaçınacaklarına en büyük yeminlerle söz vermişlerdir,

3 - Kuva-yı Seyyare'nin Konya ve Alaca'da bulunan askerleriyle, TeğmenSadrettin Efendi komutasında Konya'dan gelmekte iken FahrettinPaşa tarafından tutuklanan seksen neferin ve Kuva-yı Seyyare müfreze komutanlarından Kürt İsmail Ağa ile, Kalecik'teki akrabasından cihada katılmaküzere askerlik yaşı dışındaki kimselerden toplananların Kuva-yı Seyyare'ye katılmalarına engel olışmaması,

4 - Kuva-yı Seyyare'ye para verilmesi için Kütahya Mutasarrıflığı'na emirverilmesi,

5 - Karşılıklı güven ve itimadın gerçekten kurulması ve devam ettirilmesiiçin Fahrettin ve Refet Bey'lerin cepheden uzaklaştırılmaları

Bu noktalardan çıkan anlam nedir Efendiler? Oraya giden arkadaşlarımızın hepsinin birden bu anlamı idrak edemiyeceklerine ihtimal verilebilir miydi? O halde, biraz önce işaret ettiğim gibi, Kütahya'ya gidenhey'et, gerçekten tutuklanmıştı Bu yazılan şeyler kendilerine dikte ettiriliyordu Bunun böyle olacağını hey'et gitmeden önce biliyordum Buyüzdendir ki, Reşit Bey, Kâzım Paşa'yı birlikte götürmek içinısrar ettiği halde, görüşmeler sırasında tesadüfen solumda oturan Kâzım Paşa'ya gitmemesi gerektiğini sezdirmiştim

Çünkü Kâzım Paşa'yı geçici olarak değil, sonuna kadar tutuklayarak, imzasını kullanmaktan fazlasıyla yararlanabilirlerdi

Aynı gece kendilerine şu cevabı verdim: "Telgrafınızı yarın BakanlarKurulu'na sunacağım" Aynı zamanda 26/27 Aralık gecesi, Eskişehir'deBatı Cephesi Komutanı İsmet Bey Efendi'ye de şu şifreli telgrafıyazdım:

Kütahya'ya giden hey'etin ayrıntılı telgrafını aşağıda olduğu gibi veriyorumBunun ana noktaları özetleyerek, makina başında, Refet ve FahrettinBey'lere bildirmenizi rica ederim Hey'ete makina başında verdiğim cevap da"Telgrafınızı yarın Bakanlar Kurulu'na sunacağım"dan ibarettir Yarın, BakanlarKurulu kararıyla, hey'ete, görevlerinin son bulduğunu ve hemen Ankara'ya dönmelerini bildireceğim Ondan sonra, konuyu bütün ayrıntılarıyla Meclis'te açıklamakdüşüncesindeyim

Kuva-yı Seyyare'ye karşı, İsmet ve Refet Bey kuvvetlerinin, bulundukları yerlerde toplu ve uyanık olmalarını ve alınmış bulunan genel tedbirlere dahaçok önem verilmesini ve dikkat edilmesini rica ederim Fülî harekete herhalde onlar başlamadan, şimdilik başlanmaması taraftarıyım Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal

Efendiler, ertesi günü Batı ve Güney Cephesi'ne şu telgraf verildi: 21121920

Batı Cephesi Kurmay Başkanlığı Birinci Şube Müdürlüğüne, Güney Cephesi Kurmay Başkanlığı Birinci Şube Müdürlüğüne,

Refet ve İsmet Beyefendi'lere özel:

Kütahya'ya giden hey'etin gönderdiği ayrıntılı telgraf, Bakanlar Kurulu'ndaincelenerek aşağıdaki kararlar alındı Bu kararlar, bu akşam açık telgrafla Büyük Millet Meclisi Yüce Başkanlığı'ndan doğruca Kütahya'ya bildirilecek ve hey'etin görevine son verilecektir Buna göre gereken tedbirlerin alınması ve görüşlerinizin bildirilmesi rica olunur (Genelkurmay Başkan Vekili Fevzi) Harekât Şubesi Müdürû Salih 21121920

Kararname

Vatanın selâmet ve kurtuluşu için ordularda görüş birliğinin ve mutlakitaatin şart ve gerekli olduğunu her şeyden önemli sayan Bakanlar Kurulu, BüyükMillet Meclisi üyelerinden Celâl, Reşit, Eyüp Sabri , Vehbive Kılıç Ali Bey'lerin Kütahya'dan gönderdikleri 26/27 Aralık 1920 tarihlitelgraflarını ve bu konu ile ilgili olarak ortaya çıkan durum ve olayları görüşüpinceledikten sonra, aşağıdaki kararları almıştır:

1 - Birinci Kuva-yi Seyyare, bütün öteki ordu birlikleri gibi, kayıtsız şartsız Büyük Millet Meclisi'nin kanunlarına, Hükûmet'in koyduğu düzen ve emirlereayak uydurmakla yükümlü ve askerî disipline bağlıdır

2 - Birinci Kuva-yi Seyyare Komutanlığı'nın askerî görev ve konularla ilgilibütün teklif ve görüşleri, ancak emri altında bulunduğu komutanlığa ve bu komutanlık vasıtasıyla ilgili makamlara bildirilir

3 - Yukarıdaki kararları Genelkurmay Başkanlığı uygular Mustafa Kemal

Şer'iye Vekili (Is3) Millî Savınıma Bakanı Fehmi Fevzi Dışişleri Bakaızı İçişleri Bakam Ahmet Muhtar Doktor Adnan Genelkurmay Başkanı Maliye Bakanı Vekili Ferit Fevzi

Kütahya'da bulunan Büyük Millet Meclisi üyelerinden Celâl, Reşit, Eyup Sabri, Vehbi ve Kılıç Ali Bey'lerin, 26/27Aralık 1920 tarihli, etraflı telgraflarına, 27 Aralıkta cevap verdim Bunda,Bakanlar Kurulu kararını olduğu gibi bildirdim ve dedim ki: "Buna göresizlerden istediğim özel görev son bulmuş olduğundan geri dönmenizrica olunur"

28 Aralık 1920'de hey'etten aldığım telgraf aynen şöyle idi: Kütalıya, 28121920

Ankara'da Büyük Millet Meclisi Yüce Başkanlığı'na

Bakanlar Kurulu kararını bildiren telgraf emrinizi akşam aldık Aslında herbirimiz memleket ve milletin selâmeti için, büyük bir samimiyetle emrinize uyarak buraya geldik Eskişehir'in ve buranın durum ve tutumunu gördük Anlaşmazlık konusu olan meseleyi tam bir tarafsızlık ve doğrulukla inceledik ve araştırdık Görüşmelerin nasıl geçtiğini ve safhalarını olduğu gibi bilginize sunduk vesamimî inançlarımıza dayanarak meselenin çözüm şeklini anladığımız gibi yazdık Sunduğumuz hususlara karşılık, Bakanlar Kurulu'nun bize bildirilen kararının neyi ifade ettiğini anlayamadık Aksine, vatanın selâmet ve mutluluğunu gözönünde bulunduran maruzatımızın iyi karşılanmadığını gördük Bu konunun dahafazla sürüncemede bırakılmaya tahammülü olmadığına itimat buyurmalarını istirham ederiz

Celât Reşit Eyüp Sabrl Vehbi Kılıç Ali

Bu telgrafa şu cevabı verdim:

Şifre-makine başında Ankara, 28121920

Kütahya'da Büyük Millet Meclisi üyelerinden Celâl, Reşit , EyüpSabri, Vehbi ve Kılıç Ali Bey'lere,

İlgi: 28121920 tarihli şifre: Memleket ve milletin selâmeti için bana karşıgösterdiğiniz samimiyete cidden müteşekkirim, Söz konusu durum hakkında sizlerin buradan ayrılmasından önce, bütün belgeleri göstermek suretiyle yaptığımaçıklamalar sonunda, konuyu resmen hükûmete intikal ettirirken, sizlerin yerindeolan hareket tarzını, oradaki arkadaşlara açıklamak ve anlatmak üzere, yolculukzahmetine katlanmanızı rica etmiştim Konunun çözüm noktası olarak telgrafınızda işaret buyurduğunuz nokta zaten burada da sözkonusu olmuştu Hükûmetinalacağı genel tedbir ve tertibatın herhangi bir tarafın isteğine göre olamayacağınıbildirmiştim Bakanlar Kurulu kararı, aslında uyulması gereken tabiî ve bilinenhususlan resmî ve kesin olarak bir defa daha ifade eder Yüksek görüşleriniz hiçbir şekilde kötüye yorulmus değildir Ancak, burada da arz ettiğim üzere, benimbir buçuk aydan beri süregelen şahsî ve özel gayret ve teşebbüslerimle ve büyükbir samimiyetle yaptığım çalışmaların, ne yazık ki, takdir edilmemiş olduğunugörüyorum Şüphesiz bu konunun çözüm ve takibini sorumlu ve ilgili makamlarabırakmış bulunuyorum Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal

Efendiler, Kütahya'daki hey'etin, durumu Meclis'e açıklayarak kendilerine daha yararlı olabileceklerine Ethem ve kardeşlerini inandırmak suretiyle ellerinden kurtulabildikleri anlaşılmıştır Pek tabiî ReşitBey orada kalmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #208
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ASİ ETHEM VE KARDEŞLERİNE KARŞI FİİLİ HAREKATA GEÇİLMESİNİ EMRETTİM

Efendiler, Kütahya'ya, Bakanlar Kurulu kararı ve hey'etin geri dönmesi gereğini bildirdikten sonra cephe komutanlarına da âsî Ethem ve kardeşlerine karşı fülî harekâta geçmelerini emrettim

Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi,şunun bunun mâsum çocuklarını kurtulmalık dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren ve Türk milletinin Büyük Meclisi'ni kendileriyleuğraştıran utanmaz, haddini bilmez, küstah ve herhangibir düşmanın boğazı tokluğuna casusluğunu, uşaklığını yapacak kadaraşağılık ve bayağı yaratılışta olan bu kardeşleri, ellerindeki bütün kuvvetler ve dayandıkları düşmanlarla birlikte yola getirmek ve ortadan kaldırmak suretiyle, inkılâp tarihimizde, etkili bir ibret örneği vermek zarurîgörüldü Onun için şöyle bir hazırlık yapmıştık:

Bursa'da bulunan Yunan kuvvetlerine karşı bir piyade tümeni bırakılarak,iki piyade tümeni ile bir süvari tugayına Eskişehir'in güneybatısında veKütahya doğrultusunda yığınak yaptırılmıştı Uşak'ta bulunan Yunankuvvetlerine karşı da, cephede yalnız bir tabur bırakılarak,iki piyade tümeni ile yedi süvari alayına, Dumlupınar yakınlarında veyine Kütahya doğrultusunda yığınak yaptırılmıştı

Kuvvetlerimiz, hareket emrini alır almaz, derhal Kütahya'da bulunan âsî Ethem kuvvetleri üzerine yürüyüşe geçtiler 29 Aralık 1920günü Kütahya'yı işgal ettiler Üç gün sonra da Batı ve Güney Cepheleri'ndenhareket eden bütün kuvvetlerimiz, Kütahya'nın 30 - 40 kilometre ilerisindeve Gediz yönünde bir hatta birleştiler Âsî Ethem, kuvvetlerini hiçbiryerde durdurmaya ve direnişe geçirmeye cesaret edemedenGediz üzerine çekilmişti

Efendiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin şuurlu ordusu, kendisini, Büyük Millet Meclisi ve Hükûmeti'ni küçük görecek kadar beyinsizlik vebudalaca gurur gösteren bu âsîlere hak ettikleri yola getirme sillesinivurmak için, önüne geçilmez bir hiddet ve şiddetle hareket ediyorduNefes almaksızın kaçan âsî Ethem, İstanbul'da Sadrazamlık YüksekKatınap diye şu telgrafı veriyordu:

Ankara'da tutuklanan sayın arkadaşlarınızın İstanbul'a geri gönderilmeleriiçin, Ankara Meclis Başkanlığı'na çektiğim protesto yazısı aşağıda bilgilerinizesunulmuştur, Şimdi, Millet Meclisi'nin kararıyla saldırıya uğramış bulunuyorumKuvvettim savunmaya hattâ karşı saldırıya, bile yeterli olmakla birlikte, karşımdave yanlarımda Yunanlılar bulunduğundan, tutulacak yol konusunda Yunan komutanlığı ile anlaşmaya varılmış ise de, zâtıdevletlerinin onayını almayı da herbakımdan lüzumlu buldum Gereğinin yapılması, haberleşmelerin ve Zâtıdevletlerininemirlerinin alınmasının sağlanması için, Gediz telgraf hattının onarımıve düzeltilmesi, yüksek emirlerinize arz olunur Umum Kuva-yı Seyyare ve Kütahya Bdlgesi Eski Komutanı ve Şimdiki Uınum Kuva-yı Milllye Komutanı Ethem

Efendiler, bu telgrafta sözü geçen ve protesto yazısı denilen saçmasapan bir telgraf, gerçekten de Meclis Başkanlığı'na çekilmiş ve gizli biroturumda Meclis'e okunmuştu Bu telgrafta kullanılan kelime ve deyimler o kadar kaba ve edepsizcedir ki, bir defa okunduktan sonra bir keredaha okunmasına ve dinlenmesine tahammül edilememişti Bu kadar bayağı, saçma sapan bir yazıyı huzurunuzda da arz etmeyi gerekli bulmuyorumBu abuk sabuk yazı ile milletvekillerinin şahıslarına hakaret edilerek, Millî Meclis'in meşruluğuna saldırılarak, İzzet Paşa hey'etininİstanbul'a dönmekte serbest bırakılması isteniyordu

Efendiler, kuvvetlerimiz Kütahya'ya girerken, ben de Meclis'te bazımilletvekilleri tarafından sorguya çekilmiş bulunuyordum Asî Ethem'inüzerine yürümemize, ona saldırmamıza ve onu takip etmemize karşı çıkılıyorduFuat Paşa, Ethem ve kardeşini çekip çevirebildiği için değiştirilmemesiyerinde olurmuş Bütün anlaşmazlıkların sebebi, yenitayin ettiğim komutanların tecrübesizlikleri ve durumun gereğine uyguntutum ve davranışlarda bulunmamaları imiş Orduda ciddiyet ve disiplinaramanın zamanı mı imiş; ya Allah korusun Ethem Bey orduyudağıtırsa ne yapacakmışım? Bu kadar önemli bir olaya kim ve nasıl ka-rar vermiş? Böyle bir karar Meclis'e haber vermeden nasıl alınırmış?gibi birçok soru ve eleştirilerden sonra, "herhalde Ethem Bey ve kardeşlerivurulmamalıdır" istekleri ileri sürüldü 29 Aralık gününün bütünoturumlarını ve 30 Aralık gününün birkaç gizli oturumunu açıklamalaryapmakla geçirdim Oturumun bütün safhalarını belgeleriyle, delilleriyleve gerçekleriyle açıklamaya çalıştım Bütün bu açıklamalarıma rağmentartışma bir türlü son bulmuyordu Her şey bir yana, yalnız Meclis'in meşruluğunasaldırma maksadı güden telgraf, sahiplerini Hıyanet-i VataniyeKanunu'na çarptırmaya yeterliyken, hu âsîlerin aylardan beri devam edegelenisyancı tutumları ve millî hükûmeti yıkmak ve kendi akıllarıncabaşka türlü bir hükûmet kurmak düşüncelerini uygulamaya yeltenmeleridikkate alınmak istenmiyordu Aksine, bunların ortadan kaldırılmaktanve cezalandırılmaktan kurtulmalarına çalışılmak isteniyor gibiydi Bununsebebini kısaca açıklayayım Efendiler, milletvekillerinden bazıları,durumun şahsî ve hissî kırgınlıklardan doğduğuna inanmışlardı Gerçektende bu yolda sonsuz propaganda yapılmış ve kamuoyu yanıltılmakistenmişti Bir de kuvvetli ve aşın telkinler altında, Ethem kuvvetlerininçok ve yenilmesi güç olduğu sanılarak, bunların ordu ile çatışmasıhalinde, ordunun çil yavrusu gibi dağılacağını, o zaman da durumun gerçektenfeci olabileceğini düşünüyorlar ve böyle silâhlı bir çatışmaya en-gel olmayı uygun buluyorlardı

Efendiler, bu düşünceleri isabetli görüp ona göre hareket etmeninsonucu, emirerliğinden gelen ve aslında daha yüksek bir düşünce kabiliyetinesahip bulunmayan Ethem'in koskoca Türk vatanında diktatörlüğünü kabul ve tasdik etmek olacağını anlamamak mümkün müydü?

Meclis'in heyecan ve kararsızlığını giderecek inandırıcı bir konuşmayaparak, gizli oturumlardaki görüşmeleri, çarpışmanın fülî sonuçlarınıbeklemek üzere kapattık

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #209
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ETHEM VE KARDEŞLERİ KUVVETLERİYLE BİRLİKTE DÜŞMAN SAFLARINDA MÜSTAHAK OLDUKLARI YERİ ALDILAR

Efendiler, Ethem kuvvetlerinin peşine düşen birliklerimiz, 5 Ocak 1921 günü Gediz'i işgal ederek, o ciyarda toplandılar Ethem ve kardeşleri de, kuvvetleri ile birlikte düşman saflarında müstahak oldukları yeri aldılar Artık Ethem olayı diye bir şey kalmamıştı Ordumuzun içinde bulunan düşmankovularak kendi cephesine gönderilmişti Bundan sonra, karşımızda yalnızbir tek düşman cephesini ve bu cephe ile ilgili olayları göreceğiz Gerçektende bir gün sonra 6 Ocak 1921'de Yunan ordusunun tamamı bütün cepheüzerinde her noktadan taarruza geçti

Efendiler, o günkü askerî durumu basit bir şekilde açıklamak içinşöyle diyeceğim:

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #210
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



BİRİNCİ İNÖNÜ ZAFERİ

İznik'ten, Gediz üzerinden Uşak'a kadar bir hat çekildiğini düşününüz, bu hattın,Gediz'in kuzeyinde kalan parçası iki yüz kilometredir Gediz'den Uşak'a olan parçası da otuzkilometre kadardır Düşman, üç tümenle bu hattın kuzey ucundan Eskişehir üzerine yürüdü Bizim Gediz'de bulunan önemli kuwetlerimiz, Es-kişehir üzerinden bu düşman tümenlerini karşılamaya mecburdu Karşı-ladı ve yendi İnkılâbımızın tarihine, Birinci İnönü Zaferi'ni kaydetti

Güney Cephesi'ne ait olan kuvvetler, eski yerlerine Dumlupınar'aiade edildiler Kütahya'da yalnız 61'inci Tümen, iki alay kadar kuvvetiyleİzzettin Bey (Ordu Müfettişi İzzettin Paşa'dır) komutasında bırakılmıştı

Efendiler, 8 Ocak 1921 Cumartesi günü, Meclis'in açık oturumundadurumu anlatıyordum Artık herkes gerçeği görmüş ve anlamıştı Ethemve kardeşlerinin lehinde ve yumuşak hareket edilmesi görüşündeolanlar, bu defa aleyhlerinde ve pek coşkun idiler Ben konuşurken "Ethem, Tevfikve Reşit Bey'lerin" diyerek konuşmama itiraz edildi Yükselen bir ses: "Paşa Hazretleri, artık "Bey" demeyiniz, "Hâin"deyiniz " uyarısında bulundu "Ethem ve Tevfik hainleri diyeceğimfakat daha Büyük Millet Meclisi üyesi sıfatını taşıyan Reşit Bey içinde aynı sözü kullanmak mecburiyetindeyim Yüce hey'etinize olan saygımdolayısıyla bunu söyleyemem Önce, Reşit Bey'in Büyük Millet Meclisiüyeliğinin kaldırılmasına oy vermenizi rica ederim" dedim

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.