Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nutuktamamı

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #166
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



KONYA İSYANI

Efendiler, Çopur Musa olayından önce bir ayaklanma olayı da Konya'da oldu 5 Mayıs 1920 tarihinde, Konya'da bir fesat derneği keşfedildi Bu dernek üyelerinin ileri gelenleri tutuklanmaya başladı Bir gün sonra, tutuklanmakta olan bu ileri gelenler, halkı da kışkırtarak Konya içinde silâhlı bir toplantı yapmaya giriştiler Bir kısım halk da silâhlı olarak dışarıdan gelerek hep birlikte isyan ettiler Konya'da bulunan komutan, elindeki kuvvetlerle cesurca hareket ederek âsîleri dağıtmayı ve önayak olanları tutuklayıp takip etmeyi başardı

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #167
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



SAVAŞ CEPHELERİNİN DURUMU

Efendiler, Meclis'in açıldığı ilk günlerde, çeşitli cep helerin ne durumda olduklarını da hep birlikte birdefa daha hatırlayalım:

1 İzmir Yunan Cephesi:

Yüksek hey'etinizce de bilinmektedir ki, Yunanlılar İzmir'e çıktıkları zaman, orada,17' nci Kolordu Komutanı olarak ,karargâhıyla birlikte Nadir Paşa bulunuyrordu Kuvvet olarak, Yarbay Hurrem Bey komutasında 56' ncı Tümen'in iki alayı vardı Bu kuvvet, özellikle, kolordukomutanının emriyle, düşmana karşı koydurulmaksızın, büyülü hakaretler altında, Yunanlılara teslim edilmiştir Bu tümenin bir alayı ( 172' ncialay) Ayvalık'ta bulunuyordu Komutanı Yarbay Ali Bey (Afyonkarahisar Milletvekili Albay Ali Bey) idi

Yunan ordusu işgal alanını genişletirken, Ayvalık'a da asker çıkardıAli Bey, bu Yunan kuvvetine karşı 28 Mayıs 1919'da savaşa giriş ti Butarihe kadar, Yunan birlikleri hiç bir yerde ateşle karşılık görmemiştiAksine, bazı şehir ve kasabalar halkı korkutulmuş, İstanbul 1-IÜkûmeti'nin emirlerine uyarak idare âmirleri başta olmak üzere, Yunan birliklerini özel hey'etlerle karşılamışlardı Ali Bey'in Ayvalık bölgesinde muharbe cephesi kurması üzerine, yavaş yavaş Soma'da, Akhisar'da, Salihl:'de millî cepheler oluşmaya başlamıştı

1919 yılının 5 Haziranından başlayarak, Albay Kâzım Bey (Meclis Başkanı Kâzım Paşa hazret1eri), Balıkesir'deki 61' inci Tümer'in komutasını, vekâleten üzerine almıştı Daha sonra Ayvalık, Soma,Akhisar kesimlerini içine alan Kuzey Cephesi Komutanlığı'nı yaptı FuatPaşa 'nın Batı Cephesi Komutanlığı'na tayin edilmesinden sonra, Kâzım Bey 'e, Kuzey Kolordusu Komutanlığı makam ve yetkisi verildiAydın dolaylarında, İzmir'in işgalinden sonra, asker ve halktan bazı vatanseverler, Yunanlılara karşı savunma, halkı cesaretlendirme ve silâhlımillî teşkilât kurma gayretleriyle çalışıyorlardı Bu arada İzmir'den adve kıyafet değiştirerek o bölgeye gitmiş olan Ce1â1 Bey ( İzmir Milletvekili Ce1â1 Bey'dir)'in gayret ve fedakârlığı anılmaya değer 15/16Haziran 1919 gecesi, A1i Bey 'in Ayvalık'tan gönderdiği kuvvetler, Bergama'daki Yunan işgal kuvvetlerini bir baskınla perişan etmişlerdi Bubaskına, kısmen, Balıkesir ve Bandırma'dan gönderilen kuvvetler de katılmıştı Bu olay üzerine, Yunanlılar, dağınık ve zayıf müfrezelerini geriçekip toplamak gereğini duydular Bu arada Nazilli'yi de boşalttılar Busebeple, Aydın'da hazırlıkta bulunurken, çevreden toplanan halk kuvvetleri bunları sıkıştırmaya başladı Yunanlılarla halk arasında şiddetli birçarpışma oldu Sonunda, Yunanlılar, Aydın'ı da boşaltıp çekildiler

Böylece, 1919 yılının Haziran nyı ortalarında Aydın cephesi de kuruldu Bu bölgede bulunan 57' nci Tümen'in Komutanı Albay M e h m e tŞefik Bey ve Tümen Topçu Komutanı Binbaşı Hakkı Bey'di Alaykomutanlarından Binbaşı Haci Şükrü Bey, millî kuvvetlerin başındaYürük Ali Efe ve Demirci Mehmet Efe vardı Sonunda Demirci Mhmet Efe, duruma hâkim olarak Aydın Cephesi Komutanlığı'nıkendi üzerine aldı Daha önce dolayısıyla arz etmiştim ki, sonradan orayagönderdiğim Albay Refet Bey (Refet Paşa) bile Demirci Mehmet Efe'nin komutanlığını kabul etmiştir

Efendiler, İzmir'in çeşirli cephelerinde kurulan ve yavaş yavaş subaylar ve askerî birliklerle desteklenmeye çalışılan millî cephelerin beslenmeleri, daha çok, doğrudan doğruya o bölgeler halkı tarafından sağlanıyordu Bunun için de geri bölgelerde millî teşkilât kurulmuştu Bu görevin, halktan hükûmete geçişi, Büyük Millet Meclisi Hükûmetı nin kuruluşundan sonra sağlanabilmiştir

2 Güneyde Fransız Cephesi:

a) Fransız birliklerine karşı doğrudan cio5rııya Adana bölgesindeMersin, Tarsus, Islahiye bölgelerinde ve Silifke dolaylarında millî kuvvetler kurulmuş ve çok cesurca işe girişmişlerdi Adana'nın doğu bölgesinde, Tufan Bey adıyla hareket eden Yüzbaşı Osman Bey 'in kahramanlıkları kayda değer Millî müfrezeler, Mersin, Tarsus, Adana şehirleririn girişlerine kadar sokulup hâkim oldular Pozantı'da Fransızlarıkuşatarak geri çekilmeye mecbur ettiler

b) Maraş'ta, Antep'te, Urfa'da önemli muharebe ve çarpışmalaroldu Sonunda işgal kuvvetleri buradan çekilmeye mecbur edildiler Bubaşarıların kazanılmasında büyük rolleri olan Kılıç A1i ve Ali SaipBey'lerin adlarını anmayı bir görev sayarım

Fransız işgal bölgelerinde ve cephelerinde millî kuvvetler, her gündaha esaslı bir şekilde teşkilâtlanıyorlardı Millî kuvvetler, ordu birlikleri ile desteklenmeye başlanmıştı İşgal kuvvetleri, her tarafta sıkı veşiddetli bir şekilde zorlanıyordu

Efendiler, bu durum üzerine Fransızlar, 1920 Mayısından başlayarak bizimle temas ve görüşme imkânları aradılar Önce Ankara'ya İstanbul'dan bir binbaşı ile bir sivil geldi Bu şahıslar, İstanbul'dan önce Beyrut'a gitmişler Eski Van Milletvekili Haydar Bey bunlara aracılık ediyordu Bu buluşma ve görüşmelerimizden elle tutulur bir sonuç çıkmadıFakat, Mayıs sonlarına doğru Suriye Fevkalade Komiseri adına hareketeden Mösyö Duquest adında bir zatın başkanlığında bir Fransız Hey eti Ankara'ya geldi Bu hey'etle yirmi günlük bir ateşkes anlaşması yaptık Bu geçici anlaşma ile, biz, Adana bölgesinin boşaltılmasına bir başlangıç hazırlama hedefini güdüyorduk

Efendiler, bu Fransız hey'etiyle yaptığım yirmi günlük ateşkes anlaşması, Büyük Millet Meclisi'nde bazılarının itirazlarına uğradı Oysa,benim bu anlaşmayı kabul etmekle sağlamak istediğim yararlar şunlardı:

Önce, Adana bölge ve cephelerinde bulunan ve kısmen askerle detakviye edilen millî kuvvetleri, sükûnetle yeniden düzenlemek istiyordum Millî kuvvetlerin bu çarpışma aralığında dağılabileceklerini de dikkate alarak, ateşkes tebliği yanında bazı tedbirlerin alınmasını da emrettim Bundan başka, Efendiler, önemli saydığım siyasî bir yararlanmayıda hesaba katıyordum Büyük Millet Meclisi ve Hükûmeti, daha İtilâfDevletleri'nce elbette ki tanınmamıştı Aksine, memleket ve milletin kaderiyle ilgili konularda, İstanbul'da Ferit Paşa Hükûmeti ile ilişki ve işlemlerde bulunmakta idiler Bu bakımdan, Fransızların İstanbul Hükûmeti'ni bir tarafa bıralcıp Ankara'da bizimle 5örüşmeleri ve herhangi birkonuda uyuşmaları, ogün için sağlanması yararlı önemli siyasî bir nokta idi Bu ateşkes görüşmesinde, millî sınırlarımız içinde olup da Fransızlar tarafından işgal altına alınmış bulunan bölgelerin tamamı ile boşaltılmasını açık ve kesin bir dille istedim Fransız delegeleri, bu konııda yetkialmak üzere Paris'e gitmek mecburiyetini ileri sürdüler Yirmi günlükateşkes anlaşması, bir bakıma daha esaslı bir anla$ma yapmak için yetkialmaya zaman bırakmak gibi kabul edildi Efendiler, bu görüşme ve konuşmalarımızdan bende uyanan izlenim, Fransızların Adana ve dolaylarınıboşaltacakları merkezinde idi Bu düşünce ve inancımı, Meclis'e ifade etmiştim Gerçi Fransızlar, ateşkes süresi sona ermeden Zonguldak'ı işgaletmek suretiyle anlaşmanın yalnız Adana bölgesine ait olduğunu göstermek istemişlerse de, biz, bu hareketin ateşkesi hükümsüz bıraktığı sonucuna vardık Fransızlarla anlaşmamız bir süre gecikti

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #168
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İSTANBUL ANKARA İLE TEMAS ARIYOR VE BU TEMASI NURETTİN PAŞA SAĞLAMAYA ÇALIŞIYOR

Saygıdeğer Efendiler, 9 Mayıs 1920 günü Meclis'in gizli oturumunda açıklama yaparken ve Fransız me murları ile hey'etleri tarafından bizimle temas ve bağlantı kurma yolları arandığını bildirirken, mil letvekillerinden biri (yanlış hatırlamıyorsam ÇorumMilletvekili rahmetli F u a t B e y), "birkaç günden beri gûya İstanbul, bizimle anlaşmak istiyormuş, bu konuda bilgi verir misiniz?" diye bir soruyöneltti

Gerçekten, o tarihten dört beş gün önce, İstanbul'da Leon adındabir Çanakkale üzerinden bizi aramıştı Ankara'yı bulduktan ve bizim burada bulunduğumuzu anladıktan sonra, dediler ki: "Söyleyeceğimiz şeyler pek önemlidir Onun için haberleşmeyi geceye bırakalım Ordu merkezleri de aradan çekilsinler O gece görüşmediler Fakat bir iki gecesonra yeniden aradılar Bu defa karşımıza çıkan kimse eski İzmir ValisiNurettin Paşa imzasıyla bir telgraf yazdırdı Bu telgrafın içindekilerşöyleydi: "Ben, iki arkadaşımla birlikte, İstanbul'un sizinle anlaşmasınaaracılık etmeyi vatan için yararlı bir görev sayarım Buradaki hükûmetve İngilizler buna razı oldular Sizin de olumlu cevabınızı bekleriz Nurettin Paşa , telgrafını Hey'et-i Temsiliye Başkanlığı'na yazıyordu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve Hükûmeti'nin kuruluşundan, çalışmayabaşladığından ve Büyük Millet Meclisi'nin varlığını ve meşruluğunu doğrulayan Hıyanet-i Vataniye Kanunu'ndan habersiz görünüyor Nurettin Pa şa'nın telgrafını, Millî Savunma Bakanı olan Fevzi PaşaHazretleri'negönderdimFevzi Paşa, Nurettin Paşa'ya cevap verdi Bu cevabında dedi ki: Telgrafınızı Hey'et-i TemsiliyeBaşkanlıgı na ekmekle daha er ek durumdan haberdar olmadı ınızanlaşılıyor Ve durumu açıkladıktan sonra K İstanbul da hangi makamAnkara'da hangi makamla görüşmek istiyor?" dedi Bu telgrafa imzasız olarak gelen cevapta: "Telgrafı yazan kimseler şimdi burada değillerdir Bunu bırakıp gittiler Yarın saat 1000'da size bilgi veririz" deniliyordu Bundan sonra Nurettin Paşa ikinci defa olarak yine aradıBu defa Telgraf haberleşmeleriyle anlaşma imkânı olmadığından, sizyetkili bir hey'eti İstanbul'a gönderin, görüşelim ve anlaşalım diyordu

Efendiler, biz de cevap olarak dedik ki: " Pek doğrudur, gerçektentelgrafla anlaşmak mümkün değildir Fakat siz Mudanya'ya geliniz ve nevakit gelebileceğinizi de bildiriniz Bizim tarafımızdan da orada yetkilikimseler hazır bulunur Bursa'ya da gereken talimat verildi" Ondan sonra bir daha arayan olmadı Hoca Müfit Efendi (Kırşehir): "Acabagerçekten Nurettin Paşa mıydı? diye sordu Ben de: " Evet, gerçektenNurettin Paşa'ydı, karşılığını verdim

Efendiler, İstanbul Hükûmeti'nin Nurettin Paşa vasıtasıylayaptığı bu müracaatın Anzavur'un Balıkesir bölgesinde yenilgiye uğratıldığı ve Bolu'da başarı kazanmaya başladığımız günlere rastladıgınıda belirtmeliyim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #169
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



NURETTİN PAŞA ANKARA'DA

Efendiler, Nurettin Paşa'dan bir daha telgraf almadık Fakat, kendisi Diyarbakır'lı Kâzım Paşaile birlikte, 1920 yılının Haziran ayı ortalarında Ankara'ya geldi Bizimleişbirliği etmeden önce, bazı konularda görüşümüzü anlamak istediğinisöyledi

Birincisi, Hilâfet ve saltanat makamı üzerindeki düşünce ve görüşümüz;

İkincisi, bolşeviklik konusundaki görüşümüz;

Üçüncüsü, İtilâf Devletleri'ne karşı, özellikle İngilizlere karşı da,savaşa karar verip vermediğimiz, konularıydı

Görüşme, Ziraat Okulu'ndaki karargâhımızın bir odasında, gece yapıldı Bu görüşme'de, Nurettin Paşa ile birlikte gelen Kâzım Paşa 'dan başka Fevzi ve İsmet Paşa 'lar da hazır bulunuyorlardı Nurettin Paşa, birinci, ikinci sorulara aldığı cevapları pek doyurucu bulmadı Fakat, özellikle üçüncü sorunun cevabı, uzun ve hararetli tartışmalara yol açtı Çünkü biz demiştik ki, gayemiz, millî sınırlarımız içinde toprak bütünlüğümüzü ve milletin bağımsızlığını tam olarak sağlamaktır Bunaengel olmak üzere karşımıza çıkacak kuvvet, kim ve ne olursa olsun,mutlaka çarpışır ve başarı kazanırız Bu konudaki karar ve inancımızkesindir İşte Nurettin Paşa, bir türlü buna inanamıyor ve razı olamıyordu Nihayet kendisine dedik ki: "Bu konuda görüşmeyi kabul etmekle, yeni görüşlere varmak ve kararlar almak söz konusu değildir Sen,bugüne kadar milletin iyice belirmiş ve kesinleşmiş olan inançlarına uyacaksın! "Ondan sonra, kendisine verebileceğimiz uygun bir görev üzerinde duruldu Kendisinin, Konya valisi sivil görevi ve Konya Yöresi Komutanı ünvanıyla Yunan cephesinin güneyindeki bölgenin komutanı olmasını uygun gördük Asıl Batı Cephesi için, komutan olarak 18 Haziran1920'de Ali Fuat Paşa'yı görevlendirdik

Efendiler, o günlerde Yunan Cephesi'nde düşmanın bazı hazırlıklaryaptığı hissedildiğinden, cephede duyarlık arttı Bu yüzden NurettinPaşa'nın görevi kesinleşmeden ve kendisini görev yerine göndermeden,acele olarak Batı Cephesi'ne hareketim gerekti Nurettin Paşa 'nıngörevlendirme işleminin tamamlanmasını Genel Kurmay Başkanı bulunan İsmet Paşa'ya bıraktım Gerçekten düşman, bütün cephe üzerinde taarruza geçmişti Bizim birliklerimiz geri çekiliyordu Nurettin Paşa, cephedeki elverişsiz durumu anlayınca İsmet Paşa'ya görev kabuledebilmek için birtakım şartların, hükûmetçe karar altına alınması gereğinden söz etmiş O şartlara göre, hükûmet memleketin yönetiminde veönemli konularında esaslı ve kesin karar almadan önce Nurettin Paşa'nın düşünce ve onayını almak zorunda kalacaktır Çünkü, Büyük Millet Meclisi Hükûmeti'nde yer alan üyeler, Tevfik Paşa ve benzerlerigibi, olgun yaşta ve tecrübeli kimseler olmayıp, genç birtakım kimselermiş İsmet Paşa, pek yadırgadığı bu zihniyet ve teklifi, derhal şifreylebana bildirdi Ben de Nurettin Paşa'nın, kendisine görev teklif ettiğim zaman söylemediği bu düşünceyi, genel durumda bunalım başgöstermesi üzerine ortaya atmış olmasını anlamlı buldum ve İsmet Paşa'ya verdiğim cevapta, kendisine görev verilmemesini emrettim Nurettin Paşa'nın, Yunan taaruzu başladıktan iki giin sonra bana gönderdiğibir yazıda yazdıklarını dikkate değer bulmuştum Arzu buyurursanız, buyazıyı yüksek hey'etinize olduğu gibi okuyayım:

Ankara İstasyonu, 2461920

Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığı'na

Efendim Hazretleri,

Atanmış olduğum komutanlıktan ve valilikten uzaklaştınlma şekli ilegörevden alınma durumunun bildiriliş şeklini hakaret saydım Bir devlet adamı tarafindan ileri sürülen vatanla ilgili bir düşünce ve görüşün tartışılmasına değil,dinlenilmesine bile değer ve önem verilmemesini ve ilgili Büyük Millet Meclisi'ninve Hükûmeti'nin oylannı alıncaya kadar bile beklenmeyerek ve taharnmül edilmeyerek veyahut belki de buna gerek görülmeyerek iki veya üç kişi gibi pek azüyenin düşünce ve istekleriyle bu yolda işlem yapılmasında bir sakınea görülmemesini ve bundan dolayı da memleketin, eber yanılmıyorsam böyle bir anlayışlayönetilmesini millet ve memleket için tehlikeli saymakta olduğumun arzına, Başkanlık yüksek makamının müsaadelerini rica ederim

Bugünkü şartlar içinde, görev kabulünü sakıncalı bulduğum ve işbirliğiniyararlı göremediğim için, memleketim olan Bursa'da oturmak üzere, ilk trenle Ankara'dan aynlacağımı bilginize sunar, veda ederim, Efendim Hazretleri

Nurettin İbrahim

Efendiler, benim bu yazıya verdiğim cevap da aynen şuydu:

2561920

Tümgeneral Nurettin Faşa'ya

İlgi: 24 Haziran 1920 tarihli yüksek tezkereleri

Söz konusu edilen komutanlık ve valilik görevi, daha Millî Savunma ve İçişleri Bakanlıkları'nca resınen zatıalilerine verilmenıiş ve tebliğ edilmemişti Bubakımdan ne atanmanız ne de ayrılmanız söz konusu değildir Yalnız, zâtıâlînizegörev verilmesi ditşünülmüş, bu konuda düşünce ve karannız sorulmuştu, Atamadurumu daha kesinleşmemiş olduğu bir sırada, Genelkurmay vasıtasıyla öğrenilendûşünce ve kanaatınızdaki kararsızlıklar üzerine, Hükûmet'çe, atanmanızdan vazgeçilmesine karar verildi Böyle bir karan vermek için, zan buyurduğunuz gibi, durumun Büyük Millet Meclisi'nin Genel Kurulu'na sunulması, mevcut ve yürürlükteki kanunların gereklerinden değildir Bursa'ya giderek orada oturmanıza gelince, bağlı bulunduğunuz askerlik mesleği dolayısıyla, bu konuda Millî SavunmaBakanlığı yüksek katına usulünce başvurmanız gereği tebliğ olunur, efendim

Büyük Millet Meclisi Başkanı

Mustafa Kemal

Nurettin Paşa, Bursa'ya değil Taşköprü'ye gitmiş ve uzun zaman orada kalmıştır Bundan sonra da kendisine, yeniden birkaç durumdolayısıyla dokunacağız O durumları da yeri geldikçe gerektiği kadaraçıklayacağım

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #170
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ HÜKÜMETİNİN DIŞ İŞLERİ KONULARINDA VERDİĞİ İLK KARAR:

Efendiler, kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti'nin, dışişleri konularında verdiği ilk ka rar, Moskova ya bir hey'et gönderilmesi olmuştur Heyet, Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey'in başkanlığında idi İktisat Vekili Yusuf Kemal Bey üye bulunuyordu11 Mayıs 1920'de Ankara'dan hareket eden hey'etin asıl görevi, Rusya ile ilişki kurmaktı Rusya'nın, hükûmetimizle yapacağı anlaşmanın bazı hükümleri, 24 Ağustos 1920'de parafe edilmiş olmakla birliktedurumun gereği olarak uzlaşmaya bağlanamayan bazı noktalardan dolayıgecikmiştir Moskova Antlaşması ('3') diye anılan diplomatik belgeninimzası, ancak 16 Mart 1921'de mümkün olabilmiştir

Saygıdeğer Efendiler, memleket içinde yer yer kendini gösteren içisyanları takip etmekte gecikmeyen ilk genel Yunan taarruzu, bakışlarımızı yeniden batıya çevirecektir

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #171
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



YUNANLILAR'IN İLK GENEL TAARRUZU

Yunanlılar, 22 Haziran 1920'de Milne (Miln) hat tından genel taarruza geçtiler Kuvvetleri altı tümene çıkmış bulunuyordu Üç tümenle iki koldan, Akhisar - Soma yönünden;iki tümenle Salihli yönünden; bir tümenle de Aydın cephesinden taarruzettiler Düşmanın kuzey kolu, 30 Haziran 1920'de Balıkesir'e girdi ve süvarileri 2 Temmuz 1920'de Kirmastı ve Karacabey'i işgal etti Bu düşmankarşısında bulunan 61' nci ve 56' ncı Tümenlerimiz, Ulubat köprüsünü tahrip ederek Bursa'ya doğru çekildi Düşman takibe devam ederek Bursa'yıda işgal etti ve ileri hatlarını Dünboz - Aksu hattına kadar sürdü Bununkarşısındaki kuvvetlerimiz fazla sarsıldı Eskişehir'e kadar çekildi Busavaşlar sırasında İngilizler, 25 Haziran 1920'de Mudanya'ya ve 2 Temmuz 1920'de de Bandırma'ya birer müfreze çıkardılar

Salihli yönünde doğuya ilerleyen iki Yunan tümeni de, 24 Haziranda Alaşehir'e girdi Daha sonra ilerleyerek 29 Ağustosta Uşak'ı zaptettive Dumlupınar sırtları elimizde kalmak üzere, bu bölgeye kadar ilerlediBu düşman karşısında bulunan 23' üncü Tümen ve millî kuvvetlerimizçok kayıp verdi ve zayıfladı Aydın'dan ilerleyen bir Yunan kolu da, Nazilli'ye kadar geldi

Bu harekât sırasında, tümenlerimizin kuru birer kadro halinde olduklarını, harp malzemelerinin bulunmadığını ve henüz takviyelerine deimkân olmadığını bilirsiniz

Efendiler, bizzat Eskişehir'e ve oradan da ileri bölgelere gittim Gerek orada gerek başka bölgelerde bulunan kuvvetlerimizin düzene sokulmasını emrettim Yeniden, düşman karşısında, düzenli komutaya bağlıcepheler kurulmasını sağladım

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #172
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



YUNAN TAARUZU KARŞISINDA MİLLİ CEPHELERİN BOZULMASI ÜZERİNE MECLİS'TE ŞİDDETLİ HÜCUM VE ELEŞTİRİLER

Efendiler, Yunan taaruzu ve millî cephelerin bozulması, Meclis'te büyük bir sıkıntıya, şiddetli hücum ve eleştirilere yol açtı Büyük Millet Meclisi'nin 13 Temmuz 1920 günü, 41' inci toplantısında kusurlarından ve idaresizliklerinden dolayı, Bursa Komutanı Bekir Sami ve Valisi Hâcim Muhittin Bey'lerin ve Alaşehir Komutanı Âşir Bey'in ne için harp divanına verilmedikleridendolayı, Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı hakkında gensoru önergeleri okundu

Bu önergenin sahibi, Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet ŞükrüBey'di Sinop Milletvekili Hakkı Hâmi Bey'in de derhal cezalandırma konusundakiısrarı "bravo" sesleriyle karşılanıyordu Önerge sahibi olan Mehmet Şükrü Bey'in,Biz sorumlu tutulduklarını görmek istiyoruz!"feryadı üzerine, gensoru kabul ediliyor Soruşturma günü olarak tespit edilen 14 Ağustos 1920'de, Genel Kurmay Başkanı cevap verdi Fakat bir türlü inandırmak ve yatıştırmak mümkün olamıyordu Karahisar Milletvekili Şükrü Bey "Anket" (ls) istiyor Diğer bir milletvekili bazısubay ve komutanların cezalandırılmalarının tabiî olduğundan söz ederek birçok örnekler sıralıyor Başka bir milletvekili, asker geri çekilirkenbir komutanın otuz altı deve eşya götürmüş olduğunu söylüyor Başkabir milletvekili de Yunan ordusunun kısa bir zaman içinde Akhisar'danMarmara sahillerine varıncaya kadar, bütün şehir ve köyleri yıldırım hızıyla istilâ ettiğinden söz ederek, Bursa felâketi dolayısıyla uğramış olduğumuz korkunç zarar, dünyanın gözünde, Anadolu'da savunma denilen şeyin bir göz korkuluğu olduğuna genel bir kanaat uyandırmıştır" diyor ve bu büyük bozgunun sorumlularının cezalandırılmalarını istiyordu

Efendiler, uzun ve ateşli olarak devam eden tartışmalara, benim dekarışmam gerekti Ortaya çıkan bu çok acı durumda, Meclis'in üzüntü veilgisini takdir ettikten sonra, düşünce ve duyguları yatıştırmak maksadıyla konuşma ve açıklamalar yaptım Benim sözlerime karşı da yapılanufak tefek hücumlara cevap verdikten sonra, genel açıklamalar yeterligörüldü

Efendiler, ayrıntılarını Meclis tutanaklarında okuduğunuz bu ateşligörüşmelerden önce, 26 Temmuz 1920 günü de, gizli bir oturumda bunabenzer bir görüşme olmuştu Orada da uzun açıklamalar yapmaya mecburolmuştum Çünkü, üzüntü ve ıztırap sonucu yapılmakta olan tenkit vetekliflerde bu yenilgiyi doğuran gerçek sebepler sanki unutulmuş gibiydi Bütün felâketin sebebi olmak üzere, daha kurulalı ve üzerine görevyükleneli iki ay bile geçmemiş olan Bakanlar Kurulu'nu sorumlu tutmakgayesi güdülüyordu Bir yılı aşkın bir zamandan beri, Yunan ondusununİzmir bölgesinde yerleşmiş ve durmadan hazırlanmakta bulunmuş olduğu, buna karşılık İstanbul Hükûmeti'nin ordumuzu sürekli olarak felceuğratacak şartlar hazırlamakla meşgul olduğu ve milletin kendiliğindenkurabildiği millî kuvvetleri dağıtıp yok ettirmeye çalışmaktan başka birşey yapmadığı asla düşünülmüyordu Eğer bu bir yıl içirisinde Yunan kuvvetleri karşısında, azçok bir varlık gösterilmiş idiyse, bunun da beş onfedakârın kendiliğinden gösterilmiş bulunan azim ve gayretlerinin ürünüolduğunu insafla görmek istemiyorlardı Askerî harekâtı, gerçek durumukavrayarak ve askerliğin gereklerini göz önünde tutarak düşünen ve inceleyen yoktu Söylenilen sözler, ya vatanseverlik duygusunun sürüklediği coşkunlukla veyahut aşırı uluyarlık sonucu olarak feryad ve figan halinde dile getiriliyordu Söz söyleyenler içinde, ender olmakla birliktemillî inancı ve vatana bağlılığı şüpheli olanlar bile vardı

Söz konusu ettiğimiz bu gizli oturumda, uzun açıklamalarım sırasında özellikle demiştim ki: "Felâket başa gelmeden önce, onu önlemeve ona karşı savunma çarelerini düşünmek gerekir" Geldikten sonra üzülmenin yararı yoktur Yunan taaruzu yapılmadan önce yapılacağı kuvvetli bir ihtimalle biliniyordu Eğer bunu önleyecek çare ve tedbirler bulunamamışsa, bunun sorumluluğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne veonun Hükûmeti'ne ait olamaz Büyük Millet Meclisi'nin sorumluluk mevkiine geldikten sonra almaya başladığı tedbirler, bir yıl öncesinden beriİstanbul Hükûmetleri tarafından, bütün milletle birlikte ve ciddiyetlealınmaya başlanmak gerekti Bazı kuvvetlerin cepheden alınıp iç isyanların bastırılmasına memur edilmesi, Yunan kuvvetleri karşısında bulundurulmasındaki yarardan daha önemli ve zarurî idi Yine de öyledir Gerçi Bursa'da bırakılması zarurî olan bir tümen, Adapazarı isyan bölgesinegönderilen iki tümen, Hendek'te dağılan bir tümen, yani dört tümen; Zile, Yenihan bölgesinde âsîlerle uğraşan bir tümen ve bütün bu düzenliordu kuvvetlerine yardım eden millî müfrezeler, cephede bulundurulabilseydiler, belki de düşman taarruzu bu kadar gelişemezdi Fakat, memleketin huzuru ve milletin kurtuluş gayesi noktasında birleşip dayanışmasağlanamadıkça, bir dış düşmanın istilâ adımlarını durdurmaya çalışmakne mümkündür ne de bundan köklü bir yarar ve sonuç alınabilir Ancak,memleket ve milletçe dediğim durum korunabilirse, düşmanın herhangibir zamandaki başarısı ve bunun sonucu olarak fazla toprak ele geçirmişolması, geçici olmak niteliğinden kurtulamaz Birlikte ve amaçta azimliolan ve ısrar eden millet, gururlu ve saldırgan her düşmanı eninde sonunda bu gurur ve saldırganlığından pişman kılabilir Onun için iç isyanları bastırmak, elbette Yunan taarruzunu durdurmaktan daha önemlidirZaten, cepheden iç isyanlara karşı kuvvet ayrılmamış olsaydı, sonucunbaşka türlü olabileceğini farzetmek güçtür Söz gelişi, düşman kuzey cephesine üç tümenle saldırdı Bizim orada cepheye yetebilecek kuvvetimizyoktuFilân noktada, filân derede, filân köydeki kuvvetimiz yahut daoralardaki subay veya komutanımız, düşmanın geçmesine müsaade etmeseydi, bu felâket başımıza gelmezdi" şeklinde feryat etmekte anlam yoktur Tarihte yarılmamış ve yarılmayan cephe yoktur Özellikle, söz konusu olan cephe, savunmaya ayrılan kuvvetle orantılı dar bir cephe olmayıpda, böyle yüzlerce kilometre genişliğinde ise, bu cephenin şurasında veburasında bulunan zayıf bir kuvvetin, sonuna kadar savunmasını kabuletmek, bütün tasavvur ve muhakemeleri yanılgıya sürükler Cepheler delinebilir, buna karşı tedbir, delinen kısmı derhal kapamaktan ibaretti Buise, cephe üzerindeki kuvvetlerden başka, geride, yedekte, kuvvetli detekler bulundurmakla mümkündür Oysa, Yunan ordusu karşısındakimillî cephemiz bu durumda ve bu kuvvette miydi? Bütün Batı Anadoluillerimizde, Ankara ve dolaylarında, daha doğrusu bütün memlekette,kuvvet denilecek bir askerî birlik bırakılmış mıydı?

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #173
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



CİDDİ BİR ASKERİ TEŞKİLAT KURABİLMEK VE BUNDA BAŞARI SAĞLAYAİLMEK İÇİN ZAMAN ŞARTTIR

Savaş hatlarına yakın köyler halkının yapabileceğini sanmadan, hayalî sonuçlar beklemek akıllıca birbekleyiş olamazMemleketin bütün kuvvet kaynak larından yararlanma şartlarına ve yetkilerine sahipolduktan sonra bile, ciddî bir askerî teşkilât kurabilmek ve bundan başarı sağlayabilmekiçin zaman şarttır Bursa'da Bekir Sami Bey'in emrine verilen kuvvetin esası,İzmir'de tüfek attırılmaksızın Yunanlılara teslim edilen ve Yunan gemileriyleMudanya'ya çıkarılan iki alay kadrosu değil miydi?Bu kuvvetin moralini düzeltmekiçin istanbul Hükûmetleri herhangi bir tedbir almışlar mıydı? İstanbulHükûmetleri değil miydi ki, Yunan taaruzundan önce, Balıkesir'de savunmaya çalışan kuvvetlerimizin arkalarında Anzavur'u saldırttı?Yine İstanbul Hükûmeti, Halife ve Padişah değil miydi ki, Yunan Cephesi'nde kullanılacak oldukça kuvvetli bir tümeni, 24' üncü Tümeni Hendek - Düzce yolunda, Hilâfet Ordusu ve âsîlerin grupları tarafındanaldatılarak dağıttırmış ve komutanlarını şehit ettirmişti

Memleketin alınyazısının sorumluluğunu yeni üzerine almış olanHükûmet, bu tarihteki şartlar içinde acaba seferberlik yapabilmeyi düşünebilir miydi? Memleketin neredeyse baştan başa Halife'nin fetvasıhükmünü yerine getirmeye sürüklenip zorlandığı bir sırada, milleti askereçağırarak doğru ve mümkün görülebilir miydi? Bundan başka, bütünmilleti silâh altına çağırmadan önce, silâh sayısının, eldeki silâhı kullanılır durumda tutabilmek için cephane ve para miktarları ile kaynakların düşünülmesi zarurî değil miydi? Durumu incelerken ve tedbir düşünürken, acı daolsa gerçeği görmekten bir an olsun uzak kalmamak gerekir Kelimizi ve birbirimizialdatmak için lüzum ve mecburiyet yokturBiz durumun ve cephelerin ihtiyacındanhabersiz değiliz Her taraftan adıma sayısız telgraflar gelmektedir:"Büyük çapta düzenli kuvvetler gönderiniz, şu kadar cephane gönderiniz,bunlar gelmezse burada yeniliriz denilmekte,tehlike ve ateş içinde bulunmanızın verdiği heyecan dolayısıyla, durum acı bir dille anlatılmaktakdır Bizim görevimiz ve durumumuz, onların üzüntü ve heyecanına katılarak halkın maneviyatını kırmak değildir Alcsine, acılara direnme gücü, sebat ve ümit verecek şekildehareket etmektir

Bundan sonra, elbette durumlar değişecek, bütün memleket ve millete gerçekten ümit ve güven verecek tedbirler uygulanacaktır Artık bunaengel kalmamıştır Hükûmet bir kısım doğumluları da silâh altına alabilecektir

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #174
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



YEŞİLORDU

Saygıdeğer Efendiler; Bazı bulanık meselelerin kolaylıkla aydınlanmasınayardımcı olacağını sandığım için yüksek heyetinize, bir Yesilordu dansöz edeceğim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ve Hükûmeti'nin kuruluşundansonra, Ankara'da, Yeşilordu adı altında bir dernek kuruldu Bu derneğinilk kurucuları, pek yakın ve bilinen arkadaşlardı Kuruluş amacınıaçıklamak için, iç isyanları ve bu isyanlara karşı gönderilen ordu kuvvetlerinin ve millî müfrezelerin gösterdikleri bazı durum ve manzaralarıhatırlamak gerekir Âsîlerin, ordunun erlerine Halife'nin fetvasından, Padişah'ın askerliği affettiğinden, Ankara'daki hükûmetin meşru olmadığındanbahsederek, onları kolaylıkla kandırdıkları defalarca görüldü Gerçekten de, birçok yerde, bazı ordu erleri âsîlerle çarpışacak yerde, aksinesilâhlarını bırakarak köylerine, memleketlerine savuşuyorlardı Millî müfrezelerin inkılâbın gayesini daha kolay anladıkları ve âsîlerin aldatmacalarına kapılmadıkları anlaşılmıştı Bu sebeple, Osmanlı ordusunun artıkları denebilecek olan, o tarihlerdeki yorgur, bezgin ve yeni inkılâp ülküsüne göre yetiştirilmemiş birliklerle inkılâbı başarma konusundakigüçlükler, hissedilir bir derecedeydi Orduyu yeni bir zihniyetle şuurlubir duruma getirmenin, o günlerin şartları içinde pek güç olacağı sanılıyordu Bu bakımdan aranılan vasıfları taşıyan, şuurlu kimselerden seçilmiş ve inkılâp için güvenilir bir teşkilât kurma düşüncesi, bazı kimselerin kafasında yer etmeye başlamıştı Biribirini kovalayan, kanlı ve tehlikeli durumlar gösteren iç karışıklıklar karşısında, bu belirttiğim düşünceve eğilim kuvvetlendiNihayet, bazı kimseler, böyle bir kuruluş vücudagetirmek üzere fiilen teşebbüse geçtiler Ben, bir yandan ordumuzu canlandırmak ve güçlendirmek için çareler ararken, bir yandan da her türlüsakıncalarına rağmen, her yerde, ister istemez kurulmuş olan millî müfrezelerden yararlanmaya çalışıyordum Fakat, ciddî bir disiplin, kayıtsızşartsız ve tereddütsüz itaat isteyen önemli askerlik görevlerinin ancak düzenli bir ordu ile yerine getirilebileceği gerçeğini unutmaya elbette imkanyoktu Millî müfrezelerden yararlanma, zaman kazanma maksadına dayanabilirdi Şüphesiz, kullanılmaları zarurî olan millî müfrezelerin, seçkinve şuurlu kimselerden kurulabilmesi arzu edilirdi

Yeşilordu teşkilâtının ilk kurucuları arasında bulunan yakın arkadaşlar, sırf bana yardım maksadıyla ve beni ayrıca yormamak düşüncesiyle, kendileri teşebbüse geçerek çalışmayı uygun görmüşler Bana, yalnız, yararlı bir iş yapacaklarını söyleyerek, kısaca bu teşebbüslerindensöz etmişlerdi Ben, gerçekten pek meşgul olduğum için, arkadaşların buteşebüsleri ile uzunca bir süre ilgilenemedim Yeşilordu teşkilâtı bir bakıma gizli bir teşkilât olarak kurulmuş ve oldukça genişlemiş Genel Sekreteri Hakkı Behiç Bey ve Ankara'daki yönetim kurulu önemli veesaslı çalışmalar yapmışlar Basılı tüzükleri ve görevli memurları hertarafa gönderilmiş Yalnız, bir noktayı da işaret etmeliyim ki, Yeşilorduteşkilâtı ile meşgul olanlar, benim bu işi bildiğimi, uygun olduğumu veistediğimi söylediklerinden, her tarafta benim adıma teşkilâtı genişletmeye ve güçlendirmeye çalışanlar çoğalmış Faaliyete geçmiş olan teşkilât,yalnızca millî müfrezeler oluşturmak gibi sınırlı bir alandan çıkmış veçok genel bir amaca da yönelmiş

Teşkilâtın kurucuları arasına, milletvekili olan Çerkez ReşitB e y ve Ankara üzerinden Yozgat'a gidip gelir ken olacak, Çerkez Ethem ve kardeşi Tevfik Bey'ler girmişler Bundan başka Ethemve Tevfik Bey müfrezelerinin bütün adamları Yeşilordu'nun âdeta temelini oluşturmuşlar

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #175
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ÇERKEZ ETHEM VE KARDEŞLERİNİN İLK DEFA DİKKATİ ÇEKMEYE BAŞLAYAN BAZI TAVIR VE DAVRANIŞLARI

Efendiler, bu girişten sonra, Çerkez Ethem Beyve kardeşlerinin, ilk defa dikkati çekmeye başlayanbazı tavır ve davranışları hakkında yüksek hey'etinizi aydınlatmak isterim Çerkez Ethem Bey millî bir müfreze ile önce A n z a v u r' un takibinde ve sonra da Düzce isyanında, başarılı bazı hizmetleryapmış olduğu için, Yozgat'a gitmek üzere Ankara'ya çağrıldığı zaman ,hemen herkesten iltifat ve takdirler gördü Şüphesiz, kendisini abartmalıbir tarzda beğenenler ve övenler de bulunmuştur Ethem Bey ve kardeşlerinindaha sonraki davranışları, gördükleri övücü muameledenmağrur olduklarını ve bazı hayallere kapıldıklarını gösteriyor EthemBey ve kardeşlerinden Tevfik Bey, Yozgat'ta, isyanı bastırmaklameşgul oldukları sırada, kendilerine yakın uzak ne kadar askerî ve millîkomutanlarımız varsa, bunların rütbe ve mevkilerine değer vermeksizinhepsine birer birer aşağılayıcı ve saldırgan davranışlarda bulunmaktahiçbir sakınca görmemeye başladı Ethem Bey'in şahsını, niteliğinive değerini tanımayan komutanların çoğu, memleketin ateş içinde bulunduğunu ve Ethem Bey'in abartmalı olarak işittikleri hizmetinidüşünerek, mümkün olduğu kadar kendisiyle fazla çekişmeden kaçınmışlardı

Bundan cür'et alan Ethem ve kardeşi Tevfik Bey'ler, Türk ordusunda değerli hiçbir subay ve komutan bulunmadığı ve kendilerininherkesten üstün birer kahraman oldukları zannına kapılmışlar ve bu zanlarını açıktan açığa pervasızca herkese söylemekten çekinmemeye başlamışlardıDoğrudan doğruya valilere ve herkese emirler veriyorlar veemirlerinin yerine getirilmemesi halinde idam edilecekleri gözdağını daekliyorlardı Ethem Bey, Ankara ve Ankara'daki hükûmet üzerinde bile otorite kurma denemesinde bulunmuştur Sözde, Yozgat isyanı, Yozgat'ın bağlı bulunduğu Ankara valisinin kötü idaresinden çıkmış; bundan dolayı isyana sebep olanlar için uyguladığı cezayı, ki o ceza asılarakidamdı, Ankara valisi için de olay yerinde doğrudan doğruya kendisi uygulamaya karar vermişti Yozgat'a gönderilmesini istediği Ankara valisi Millî Mücadele'de fevkalâde hizmet etmiş, yararlık göstermiş ve göstermekte olan Yahya Galip Bey'diYahya Galip Bey'in, hizmetiözellikle bizce takdir edilmiş pek gerekli ve yararlı bir zat olduğu biliniyordu İşte böyle bir zatı, kendi eline, idam sehpasına vermeye bizi mecbur etmekle en büyük otorite ve etkiyi kazanabileceğini düşünmüştü Elbette Yahya Galip Bey'i veremezdik ve vermedik Ethem ve kardeşleri bu konu üzerinde fazla ısrar edemediler Fakat Yozgat'ta, özelliklemilletvekillerine:"Ankara'ya dönüşümde Büyük Millet Meclisi BaşkanınıMeclis önünde asacağım"yollu boşboğazlıkları duyulmuştur Yozgatmilletvekili Süleyman Sırrı Bey'de bu boşboğazlığı işitenlerdendirBiz, bütün duyup öğrendiklerimize rağmen bu kardeşleri daima yararlanabileceğimiz bir durumda bulundurmak yolunu tercih ettik Bu sebeple kendilerini idare ettik Yozgat'tan sonra Ankara üzerinden Kütahya bölgesine gönderdik Bu konuya tekrar dönmek üzere, sözü asıl konumuz olan Yeşilordu'ya getireceğim

Bilginize sunmuştum ki, her yerde, Yeşilordu teşkilâtını benim adımakuruyorlardı Şahsen tanıdığım kimselerden birinin, ErzurumluNazım Nazmi Bey'in, görevli bulunduğu Malatya'dan gönderdiğibir mektupta, Yeşilordu teşkilâtının beni sevindirecek biçimde genişletilmesineçalışıldığı bildiriliyordu Bu haberden uyanarak, bu gizli dernekhakkında araştırmalar yaptım Bu derneğin nitelik bakımından zararlı birşekil aldığı görüşüne vardım Hemen kapatılması gerektiğini düşündümBu konuda tanıdığım arkadaşları aydınlattım Görüşümü söyledim Onlarda gereğini yerine getirdiler Fakat, Genel Sekreter olan Hakkı BehiçBey, derneğin kapatılması ile ilgili teklifimin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını söyledi Ben, kapattırırım, dedim Bunun da imkânsızolduğunu, çünkü, durumun tahminden daha büyük ve daha güçlü olduğunuve bu derneği kurmuş olanların sonuna kadar maksatlarından ayrılmayacakları hususunda birbirlerine söz vermiş olduklarını kendine has bir tavırla söyledi Olaylar gösterdi ki, biz bu gizli derneğin faaliyetine son vermeye çalıştığımız halde, tam olarak başaramadık Reşit,Ethem veTevfik kardeşler başta olmak üzere, dernek ileri gelenlerinden bir kısmı bu defa faaliyetlerine yıkıcı yönde ve bize karşı olarak devam etmişlerdirEskişehir'de çıkarttıkları Yeni Dünya gazetesi ile de, düşünce vemaksatlarını saldırgan bir şekilde yayınlatıyorlardı

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #176
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



CELALETTİN ARİF, HÜSEYİN AVNİ BEYLERİN ERZURUM'A GİDİŞİ VE ORADA ORTAYA ATTIKLARI MESELELER

Saygıdeğer Efendiler, takibini düşündüğüm sıraya göre, yüksek hey'etinizi biraz Doğu Cephemizle meşgul edeceğim Ancak, üzerinde duracağım durumdan evvelki bir safha vardır ki, önce onu açıklamak gerekiyor

Birinci Büyük Millet Meclisi'nde İkinci Başkan olan Erzurum MilletvekiliCelâlettin Arif Bey 15 Ağustos 1920 tarihli bir dilekçeyleMeclis'ten iki ay süreyle izin aldı İleri sürdüğü mazeret, zihin yorgunluğundan ileri gelen sürekli baş ağrısı idi Aynı zamanda, çoktan beri görmediği seçim bölgesinde de incelemeler yapmak istiyordu

Celâlettin Arif Bey, Erzurum milletvekillerinden Hüseyin Avni Bey'in, kendisiyle birlikte gönderilmesini benden özel olarakrica etti Hüseyin Avni Bey'in, Meclis'ten izin isteyebilmesi için belirli bir mazereti yoktu Ben, kendisini özel bir görevle gönderecektimBu hususu, 18 Ağustos 1920'de Meclis'ten rica ettim Kabul edildi

Celâlettin Arif ve Hüseyin Avni Bey'lerin, Erzurum'avarışlarından sonra,Celâlettin Arif Bey 'den 10, 15 / 16 ve 16 Eylül1920 tarihlerinde üç şifreli telgraf aldım Bu telgraflara göre, Erzurumhalkında gerginlik ve kaynaşma varmış Fakat, Celâlettin Arif Bey'in Ankara'dan Erzurum'a hareketini haber alınca, halk beklemeyitercih etmiş Kaynaşmanın sebebi de, ordu ambarları, tüfek ve cephanekaybı ve süt dağıtımıyla ilgiliymiş

Celâlettin Arif Bey, bazı memurların değiştirilmesi ve cezalandırılması gibi işlerde çabukluk istiyordu Söz konusu memurların değiştirilme vecezalandırılmalarında, Erzurum Vali Vekilliği'nde bulunanAlbay Kazım Bey (İzmir Valisi Kazım Paşa) başta bulunuyorduCelâlettin Arif Bey, halkla görüşülerek, eski Adana Valisi Kazım Bey'inErzurum valiliğine atanmasına karar verildiğinden, Trabzon yoluyla tebligat yapılmasından ve Kazım Bey gelinceye kadar halk oylamasına başvurularak bir vali vekili seçilmesinden söz ettikten sonra,verilecek olumlu cevapla halkın gittikçe artan kaynaşması hemen yatıştırılmazsa, tehlikeli sonuçlar doğacağından korkulmakta olduğunubildiriyordu Sonuncu telgrafında: Ankara, şikâyeti dikkate almadığından, mesele, Ankara'ya güvenin sarsılması şekline dönüşebilecektir denilmekteydi

Efendiler, Doğudaki kolordumuzda dehşetli bozulma ve yolsuzluklar varmış Bozulmanın derecesi o kadar artmış ki, halkın vatanseverlikduygusuna dokunmuş şiddetle kaynaşmasına yol açmış Fakat, bu kadargenel ve yatıştırılması mümkün olmayan kaynaşmayı Erzurum'da nevali vekili ne kolordu komutanı anlamış! Hiçbir görevli, hiçbir ilgiliböyle bir kaynaşmanın farkına varamamış, Hükûmeti haberdar eden hiçbirkimse bulunmamış Bununla birlikte halk, Celâlettin Arif Bey'inzihin yorgunluğundan dolayı izinli, Hüseyin Avni Bey' in de benimtarafımdan görevlendirilerek Erzurum'a hareket ettiklerini haber aldıklarından, gerginlik ve kaynaşmalarını frenlemişler Milletvekili Beylerinoraya varmalarıyla birlikte açığa vuruyorlar

Doğrusu Efendiler, ben bu bilgilere asla inanamadımCelâlettin Arif Beyve Hüseyin Avni Bey'lerin birer bahane bularak Erzurum'agitmelerini anlamlı buldum ve hayret ettim Hele, halkın genel oyuna başvurarak vali atanmasıyla ilgili teklifin, hukuk profesörlüğü yapmış, kanun adamı olarak tanınmış, Meclis-i Meb'usan Başkanlığı'ndan TürkiyeBüyük Millet Meclisi İkinci Başkanlığı'na gelmiş, Celâlettin Arif Bey'den geldiğini görmek hayretimi büsbütün artırdı

Erzurum'daki Büyük Millet Meclisi İkinci Paşkanı'na, 16/ 17 Eylül1920 tarihinde: Telgraflarının Bakanlar Kurulu'nda okunduğunu,bu konuda Cephe Komutanlığı ile haberleşme yapılmakta olduğunu bildirdim Doğu Cephesi Komutanlığı'ndan da,Celâlettin Arif Bey 'in telgraflarınıözetledikten sonra, bilgi istedim ve görüşünü sordum

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #177
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



CELALETTİN ARİF BEY'İN GENİŞ YETKİYLE DOĞU İLLERİ VALİLİĞİNE ATANMASI İSTENİYOR

Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa'nın da,14 Eylül 1920'de benim telgrafımdan önce yazılmış şifreli bir telgrafını 19 Eylülde aldım Bu telgrafta:" Celâlettin Arif Bey'in Rize, Trabzon, Erzurum, Erzincan, Van, Bayazıt illerini veyüce Meclis'çe uygun görülecek başka bölgeleri de içine almak üzere Doğu İlleri ve Valiliği'ne atanmasını arz ve teklif ederim "denildikten sonraşu düşünceler ekleniyordu: "Bu teklifin kabul edilip uygulanması halinde,askerî ve sivil her iki görevin gereken önem ve titizlikle yapılmasındansağlanacak yarar dışında, yeri gelince, önemli işleri görüşmek ve gereğinisüratle yerine getirmek için milletvekili olarak bir zat daha bulunmuşolur Yukarıda arz edilen hususun Büyük Millet Meclisi'nce lâyık olduğuönemle dikkate alınarak kabul edilip onaylanacağını umar, bu konudayüksek şahsiyetlerinin yardım ve himmetlerini istirham ederim" Durum,ana çizgileriyle Celalettin Arif Beyefendi ile görüşülmüş ve kendilerince de uygun bulunmuş ise de, bu konudaki kararın Millet Meclisi'nin uygun bulmasına ve onayına bağlı olduğu tabiîdir

Efendiler, ordudaki yolsuzluktan, halktaki kaynaşmadan, Erzurum'ahalkın oyu ile vali seçiminden ve acele olarak olumlu cevap verilmezseAnkara'ya karşı güvensizlik doğacağından söz eden Celalettin Arif Bey,ordununkomutanı ile görüşüyor ve kendisini geniş yetkiyle Doğuİlleri Valiliği'ne teklif ettiriyor Ordu Komutanı da, Celalettin Arif Bey'in, sonuç olarak kendi aleyhindeki şikâyetinden habersiz görünüyor Durumu, özel maksatla düzenlenmiş bir oyun ve aynı zamanda birgaflet manzarası gibi kabul etmemek mümkün değildi

Kâzım Karabekir Paşa 'nın 16/17 Eylül tarihli telgrafıma, 18Eylülde verdiği cevapta:" Celalettin Arif Bey'in bildirdikleri, birkaç kişinin, Vali Vekili Albay Kâzım Bey'i sırf Erzurum'dan uzaklaştırmak için yaptıkları dedikoduya dayanmaktadırHalktaki kaynaşma vehalkın oyları ile vali seçimi hususları, ne yazık ki, Celalettin Arif Bey'in yanlış bir yol tutmalarından başka bir şey değildir sanırım Küçüklerinden büyüklerine bütün Doğu'nun pek çok saygı ve güvenini kazanan bendenize,söz konusu şikâyetlerin yapılmaması, iş çevirmek isteyenlerin başarılı olamayacaklarını bilmeleri sonucudur"

Celâlettin Arif Bey, Albay Kâzım Bey'in, Vali Vekilliğinden ve Kolordu Komutanlığı Vekilliğinden alınarak Erzurum'danuzaklaştırılmasını bendenize teklif etti Vali Vekilliğinden alınmasınınİçişleri Bakanlığı'nın emriyle ve Vali Vekilliğini kendilerinin yani Celalettin Arif Bey 'in üzerine almasıyla mümkün olabileceğini bildirdim

Celalettin Arif Bey'in, Erzurum'daki gayri resmî durumunun,nüfuzunu kırabileceğini zannederim Başladıkları işin sükûnetle ve başarıyla sona erdirilmesi için, derhal Erzurum Vali Vekilliğini üzerine almasışarttır Uygun görülürse, daha sonra Doğu İlleri Müfettişliği'ne veyavaliliğine atanır Herhalde bahis buyurdukları kaynaşma ve gerginliğinkendi teşrifleri üzerine şimdilik yatıştığını kabul etmiyorum Böyle birsözü, kendisine pek önem verildiğini gören bir kimsenin cür'etli ifadeleridiye kabul ediyorum

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #178
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



CELALETTİN ARİF BEY KENDİ KENDİNE ERZURUM VALİ VEKİLİ OLUYOR

Kazım Karabekir Paşa'nın 14 ve 18 Eylültarihli telgraflarına, 20 Eylülde verdiğim cevapta,Büyük Millet Meclisi üyeliği ile memurluk görevinin bir şahıs üzerinde aynı zamanda bulunamayacağı ile ilgili 8 Eylül 1920 tarihli kanunun ilgili maddesini aynen yazdıktan sonra, Celâlettin Arif Bey'in Erzurum Valiliği'ne atanmasımümkün değildir Milletvekilliğinden ayrıldığı takdirde, söz konusu ileVali olarak getirilmesi Hükûmet'e teklif edilebilir dedim

Oysa, Efendiler, Kâzım Karabekir Paşa 'nın, son telgraf tarihiolan 18 Eylül günü, bizim 20 Eylülde bildirdiğimiz, kanunun hükmüne aykırı olan durum Erzurum'da alınmış imiş

Bu kanuna aykırı durumdan, aynı zamanda yeni Türkiye'nin AdaletBakanı olan Celâlettin Arif Bey'in, 18 Eylülde yazılıp da 21Eylülde aldığım telgrafı ile haberim oldu Kendi kendine Erzurum ValiVekili olan, Adalet Bakanı'nın telgrafı aynen şöyledir: Erzurum, 1891920

Ankara'da Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne

Kazım Karabekir Paşa'ya gönderilen şeref verici yüksek telgraflarınız üzerine, arz edilen meseleler üzerinde kendisiyle enine boyuna görüştük Paşa, durumun dehşetini anlamak istemiyorlar ve maiyetinde bulunan kimseler her bakımdan himaye ediliyor Kamuoyundaki kaynaşmanın bir an önce yatıştırılması için silâh, askerî malzeme ve diğer malzemelerle, Kilise'de çıkan yolsuzluk söylentilerini iyice inceleyebilmek ve bu işlere yeltenenleri kanunun pençesine teslim edebilmek için, halkın saygısını kazanmış olan 4ncü Tümen KomutanıHalit Bey'in görevlendirilmesini istirham ederim Ordu hesaplarının denetlenmesi de gerektiğinden, derhal bir maliye müfettişinin gönderilmesiyüksek kararlarınıza sunulur Kazım Paşa'dan şimdi aldığım bir yazıda, daha öncevali vekilliğinden kayıtsız şartsız çekilmeye karar veren AIbay KâzımBey, o kararından vazgeçerek vekilliği bendenize veya İçişleri Bakanlığı'ndantayin edilecek bir vekile devredeceğini yazılı olarak bildirmiştir Kendisininvekilliğinin devamı da sakıncalı ve tehlikeli görülmüş olduğundan, şu bir iki güniçinde durumun nezaketi dolayısıyla ve memlekette çıkabilecek bu karışıklığameydan verilmemek üzere, İçişlerinden gelecek emri bekleyerek vekilliği kendi üzerime almak mecburiyetinde kaldım Erzurum halkınca, vekilliği arzu edilen arkadaşlardan Hüseyin Avni Bey'in vali vekilliğine atanması istirhamolunur İleri sürdüğüm bu teklifler sayesinde, kamuoyu yatıştırılabileceğinden, gereğinin yerine getirilmesi zatıdevletlerinin kararına bağlıdır Adalet Bakanı Celâlettin Arif

Efendiler, Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Adalet Bakanı Celâlettin Arif Bey'in bu tutumu ve telgrafları, bizim için anlaşılmazbir bilmece halini aldı Durum çok önemli ve nazikti Bu önem içindenezaketin sebebi, bence, Celâlettin Arif Bey'in ve işbirliği yaptığıarkadaşlarının gerçekleştirmeyi hayal ettikleri gizli niyetler ve bu maksatla aldıkları tavır veyahut yaptıklarını zannettikleri oldubitti değildiHayatının önemli bir kısmını savaş meydanlarında geçirmiş, ihtilâller veinkılâplar içinde yoğrulmuş insanlar için, bu gibi ufak tefek beklenmedikolayların karşı tedbirlerini bulup uygulamakta kararsızlık gösterileceğinive gecikileceğini sananların aldanacaklarına şüphe yoktur

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #179
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



DOĞU CEPHESİNDE ERMENİSTAN'A TAARRUZ KARARI VERDİĞİMİZ SIRADA

Gerçekten durum çok önemli ve çok nazikti Çünkü,bu günlerde Doğu Cephesi'nde Ermenilere karşı artık taarruza karar vermiştik Bunun için hazırlanmakta ve tedbirler almaktaydık Doğu Cephesi Komutanı'na da gereken emirler ve talimat verilmişti Doğu'da, ileri sürülenordunun arkasından, Hükûmet'in Adalet Bakanı, sözde o ordununhırsızlığını, mensuplarının yolsuzluk yaptıklarını ortaya koymak için,kanuna aykırı olarak o ilin vali vekili kimliğine bürünmeyi bir çare vetek çıkar yol olarak buluyor

Erzurum'dan cephedeki karargâhına gitmiş bulunan Cephe Komutanı, nihayet 22 Eylül tarihinde diyor ki:

Celâlettin Arif Beyefendi 'nin Doğu İlleri Genel Valiliği'neatanması için, zâtıdevletlerine daha önce yapmış olduğum teklif, bendenize hissettirilmiş ve tarafımdan içtenlikle karşılanmış bir düşüncenin sonucuydu Celâlettin Arif Bey'in, Erzurum'la ilgili teşebbüs ve müracaatları ile gerçeklersu yüzüne çıkmış olduğundan, kendisinin Genel Valiliğe atanmasındaki teklifimdenelbette vazgeçmiş olduğum bilgilerinize arz olunur Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #180
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



CELALETTİN ARİF BEY'İN ÜLTİMATOMU

Erzurum Vali Vekilliğini üzerine alan Büyük MilletMeclisi İkinci Başkanı'ndan da aynı tarihli,yani22 Eylül 1920 tarihli bir telgraf aldım Bu telgrafta deniliyor ki:"Silâhve cephaneler, erzak ve terkedilmiş mallarda yapılmış olan yolsuzluklar,kanuna aykırı ve sınırsız vergi toplama, kanunsuz baskı ve zorbalık halkın duygularını büsbütün incitmiş Erzurum halkının güvensiz ve ümitsiz bir duruma düşerek, artık kendi elleriyle idare edilme gereğini tekkurtuluş çaresi saydığı bir zamanda buraya geldikKarabekir Paşa'nın da hareketi memleket çıkarlarına uygun değildi Bu sebeple,açıktan açığa yapılan kötülük ve yolsuzluklara hemen son vermek ve yapanları cezalandırma gereğinde halk topluca ısrar etti Güvenilir tedbirlerin hemen alınması isteği ve Vali Vekilliğini bizzat kabul etmekliğimPaşa da dahil olduğu halde halk tarafından istirham edildi VekilliğiHüseyin Avni Bey'e vermek gereğini yazmıştım Erzurum halkının kendilerinden sayarak güven gösterdikleri Hüseyin AvniBey'in yirmi dört saate kadar görevlendirildiğinin bildirilmesi Celâlettin Arif" (Belge: 258)

Saygıdeğer Efendiler, halkın kendi eliyle kendini idare etmesi ilkesini ortaya koyan bizdik Fakat bununla, asla her ilin veya her bölgenin ayrı ayrı birer yönetim birliği kurmasını kastetmedik Maksadımızı,Büyük Millet Meclisi'nin ilk günlerinde açıkça ifade ettik

Meclis'in de kabul ettiği maksat ve gayemiz, millî iradenin kendinigösterdiği tek yer olan Millet Meclisi'nin bütün vatanın mukadderatınıeline aldığı şeklinde ifade edildi

Bu Meclis'in başkanlarından biri olan ve Hükûmet'te bakan hem deAdalet Bakanı olarak yer alan bir zatın, orduda veya herhangi bir yerdekanuna aykırı bir hareketi ortaya çıkartmak ve sorumlularını kanununpençesine teslim etmek için başvuracağı yol, birtakım beyinsizlere uyarak, çok yakından tanıdığım, gerçekten vatansever Erzurumlu hemşehrilerimin asla razı olamayacakları isyankâr bir durum almak mı olacaktı?

Hüseyin Avni Bey 'in 24 saate kadar Vali Vekilliğine tayinini istiyor Bu ültimatomun anlamı var mıydı?

Celâlettin Arif Bey, bu teklifini Kâzım KarabekirPaşa' ya da yapmış Kâzım Karabekir Paşa,ona demiş ki"Hüseyin Avni Bey,yedek teğmen olarak sahnelerde subaylarıeğlendiren,hiçbir resmî görevde bulunmamış sıradan bir adamdır Bunu vali vekili yapmak Hükûmet'i oyuncak etmeyi istemek olur"

Efendiler, Celâlettin Arif Bey'in ültimatomuna verdiğimcevap aynen şöyleydi: şifre Geciktirelemez Sayı: 388 Ankara, 2391920

Erzurum'da Adalet Bakanı Celâlettin Arif Beyefendi'ye

İlgi: 2291920 tarihli şifre: İlk telgrafınızı önemle dikkate almış ve bukonuda Doğu Cephesi Komutanlığı ile haberleşilmekte olduğunu yazmıştım Adıgeçen komutanlıkça gereğinin yerine getirileceği pek tabiî idi Buna rağmen, biribiri ardınca yapılan kanunsuz ve isabetsiz teklif ve teşebbüsleriniz Hükûmet tarafından hayretle karşılanmıştır İçişleri ve Millî Savunma Bakanlıklarınca ilgilimakamlara gerekli tebligatta bulunulmuştur Zâtıâlilerinin Hükümet'in lüzum gördüğü açıklamaları yapmak ve gerekirse Meclis huzurunda da açıklamalarda bulunmak üzere Ankara'ya hemen dönmeniz gerekmektedir Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal

Efendiler, Kâzım Karabekir Paşa, 22 Eylül 1920 tarihli bir şifresinde, şu bilgileri veriyordu:

Şimdi anlıyorum ki, Celâlettin Arif Bey, daha Ankara'da iken,kendisiyle bazı külâh kapmak isteyenler, güzel bir program yapmışlardır Söz gelişi, Hüseyin Avni Bey, Erzurum valisi olacakCelâlettinArif Bey Doğu İllerinin Genel Valisi olacak

Celâlettin Arif Bey, ya oyuncu olarak oynatılıyor veyahutdaha karar vermedim, pek zekidir, kendisi bir iş yapmak istiyor Çünkü, HalitBey'i bendenize sormadan yazması ve Hüseyin Avni Bey üzerinde direnmesi başka bir anlam taşımıyor Halit Bey'in Albay Kâzım Bey'learası pek iyi olmadığından, kendisine Kâzım Bey aleyhinde bir karar verdirilebilirHüseyin Avni Bey de vali adı altında güzel bir oyuncakolurHüseyin Avni Bey'in vali vekilliğine teklif edildiğini işitenlerümitsizliğe dünüyorlar ve öğreniyorlar Özet olarak arz edeyim ki, Erzurum Milletvekili Necati Bey'in kardeşi olup son zamanlarda Millî Eğitim Müdürlüğüne getirilen Mithat Bey, halkın, bolşevikliği, iş beceremeyenlerin mevkikapması şeklinde anladığını zannediyor Bu zat, çıkarına düşkün olduğundançoğunluk tarafından pek sevilmez Halk hükümeti kurma konusunda bendenizi müsait bulamadığından, Celâlettin Arif ve Hüseyin Avni Bey'lerle haberleşelerek işin daha önceden hazırlandığını ve kararlaştırıldığını sanıyorum

Efendiler, Celalettin Arif Bey'i Ankara'ya davet eden23 Eylül tarihli telgrafım, 24 Eylül tarihli çok sert bir telgrafla karşılandı Bu telgraf Meclis Başkanlığı'na hitaben yazılmıştı"Bakanlar Kurulu'nda ve Büyük Millet Meclisi'nde okunacaktır" notunu da taşıyorduBenim telgrafımdaki iki kelimeyi, "kanunsuz" ve "isabetsiz" kelimelerinialarak, Celalettin Arif Bey, Erzurum'daki teşebbüs ve tekliflerini birer birer bu iki kelime ile tartıyordu"Bu mu kanunsuzdur?" "Bumu isabetsizdir?" diyerek kendini savunuyordu Yaptığı işlerin ne olduğu, dolayısıyla verilen bilgilerden anlaşıldığı için, hangisinin kanunsuzolmadığını ve hangisinin isabetsiz bulunmadığını takdir etmek güç olmayacaktır Celâlettin Arif Bey, kanunsuz ve isabetsiz teklifin benden gelmeyeceğine Bakanlar Kurulu'nun inanmasını beklerdim"dedikten sonra:Aranızda iddialarımı takdir edecek arkadaşların bulunacağına inanıyorum sözleriyle, kendisini takdir edebilmenin, ancakkendisinin eşi ve arkadaşı olmak durumunda bulunmakla mümkün olabileceğini ortaya koyuyorduCelâlettin Arif Bey, seçim bölgesinde incelemelerde bulunmaksızın Ankara'ya dönemeyeceğini de bildiriyordu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.