Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nutuktamamı

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #151
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



CELALETTİN ARİF BEY'LE GÖRÜŞ AYRILIĞI

Ankara'da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne

Söz konusu edilen 1931920 tarihli bildiriyi görmedim Ola ğanüstü bir meclisin toplanması her ne kadar yerinde ise de, böyle bir meclisin, elden geldiği kadar kanuna dayanması gereklidir Gerçi, bizim Anayasa'mızda böyle olağanüstü bir meclisin toplanabilmesi ile ilgili bir işaret yoksa da, başka anayasalarda bulunan hükümlerdenyararlanılabilir Söz gelişi, Fransız anayasasına gizre, meclis kanunsuz olarak dağıtılır veya bir saldırıya uğrarsa, saldırıya uğrayan meclis üyelarinden kurulabilenler, vilâyet ve sancak idare meclislerinden seçilecek ikişer üye ile birlikte uygun bir yerde toplanırlar Meclisin yeniden açılrnası veya saldırının önlenmesi içinlıararlar alırlar, Bu meclisin kararları muttaktır, uyulması zarurîdir, gıı karartarı dinlemeyenle: vatan hainliği ile suçlandırılırlar Bendeniz de bu yolu düşünmekte idim

1931920 tarihli bildirinin ne gibi esaslara dayandığı anIaşıldıktan sonra,Ankara'ya varışımda yapacağım görüşnıeler sonunda, bir bildiri hazırlamak düşüncesindeyim Yine görüşürüz Makine başında yanımda bulunan İ s m a i lFazıl Paşa ile Saruhan Milletvekili Reşit Bey'le birlikte saygılarımızısunarak veda ederiz Arkadaşlarımdan Kırşehir milletvekili Rıza Bey de saygılarını sunuyor ve kendisinin de Bolu'da bulunduğunuıı Keskin'deki babaszna haber verilmesini istirhazn ediyor, efendim

Celâletttin Arif

Bu cevap telgrafında yazılanlar dikkatle gözden geçirilirse, Celâlettin Arif Bey ile görüşlerimiz arasında büyük ayrılık olduğukolaylıkla farkedilir Ben, olağanüstü yatkilere sahip bir meclisin Ankara'da toplanmasına karar verilen, bizim Anayasa'mızda böyle bir meclisin toplanmasıyla ilgili bir işaret bulunmadığını elbette bilirdim Fakat kararımı verebilmek için böyle bir işaretin var olup olmadığını düşünmek asla hatırıma gelmedi Bundan başka, saldırıya uğrayan meclis üyelerinden kurtulabilenlerle viIâyet ve sancakların idare meclislerinden seçilecek ikişer üyeyle birlikte, MecIis-i Meb'usan'ın yani,den eski şekilve niteliğinde toplanmasını sağlamak için çalışmayı asla hatırıma getirmedim Aksine, büsbütün başka nitelik ve yetkide, sürekli bir meclis kurmayı ve bu meclisle, tasavvur ettiğim inkılap safhalarını birlikte geçirmeyi düşündüm Buna göre biribirleriyle zıtlaştığına şüphe etmediğimdüşüncelerimizin, görüşrükten sonra da bir leşmesine imkân bulunacağınaümidim kalmadı Bununla birlikte 19 Mart 1920 tarihli bildirimi telgraflaCelâlettin Arif Bey'e verdirdim Ertesi gün aldığım cevap şuydu:

Düzce 2831920

Ankara'da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne

Yüksek Hey'et-i Temsiliye'nizin 1931920 tarihli genel bildirisi incelendiiçindeki maddeler ana hatlarıyla bendenizin düşündüğü esaslara uygundur Bubakımdan, bendenizin Ankara'ya gelişinden sonra, görüşülerek ayrıca bir bildirinin yayınlanması tabiîdir Yarın ister istemez Bolu'da kalınarak 29 Mart 1920'de Ankara'ya hareket edileceği saygıyla arz olunur

Meclis-i Meb'usan Başkanı

Celâlettin Arif

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #152
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



CELALETTİN ARİF BEY MECLİS-İ MEBUSAN BAŞKANLIĞI'NI BIRAKMIYOR

Celâlettin Arif Bey, bildirimizi incele dikten sonra içindekilerin, düşündüğü esaslara genellikle uygun oldugunu söylemekle birlikte, bu esasları destekler nitelikte bir bildiri yazıp ilân ettiriyorBunu Ankara'ya geldikten ve görüşmeler yaptıktan sonraya bırakıyor

Efendiler, Celâl Arif Bey, Ankara'ya geldikten sonra,kendisiyle ve diğer bazı hukukçularla bu konu üzerinde uzun süren görüşmeler ve tartışmalar yapıldı Fakat aldanmıyorsam, CelâlettinArif Bey, hiçbir vakit benim Büyük Millet Meclisi'nin nitelik ve yetkisi hakkındaki görüşüme katılmamıştır O, daima toplanmış olan hey'etinesas görevini, İstanbul Meclis-i Meb'usan'ının toplanmasını sağlamaktanibaret olarak görmüş ve kendisini de daima İstanbul',daki Meclis-i Meb'usan'ın Başkanı saymıştır Bu kanaatta yanılmadığımı gösteren ufak birhâtıramı müsaade ederseniz bilginlze sunayım

Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve kendisi İkinci Başkan bulunduğu sırada, bir gün, Başkanlık Divanı toplantısında, Celâlettin Arif Bey'in, ödenek meselesini açtığını ve kendisininMeclis-i Meb'usan Başkanı olması dolayısıyla o makama ait ödenek isteğinde bulunduğunu, o tarihte Meclis Genel Sekreteri olarak bulunanRecep Bey anlattı Yüksek malûmlarınızdır ki, o devirde MeclisBaşkanı ve İkinci Başkanı ile diğer başkanlar ve Meclis üyelerinin ödenekleri arasında fark yoktu C eIâlettin Arif Bey, Meclis-iMeb'usan Başkanı sıfatıyla yalnız kendisini ayrı tutarak, fazla ödenek almanın kanunî hakkı olduğundan bahsediyordu Ben Başkanlık Divanı'nınbu meselenin çözümünde yetkili olmadığını, kendisi bu istek ve iddiadaısrar ederse, konuyu Meclis Genel Kurulu'na sunarak, alınacak kararagöre hareket edilebileceğini ileri sürdüm Celâlettin Arif BeyMeclis önüne çıkmayı uygun bulmayarak isteğinden vazgeçti

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #153
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



SEÇİMLER SIRASINDA BAZI YERLERDEKİ BÜYÜK HÜKÜMET MEMURLARININ ÇIKARDIKLARI GÜÇLÜKLER

Saygıdeğer Efendiler, 19 Mart 1920 tarihli talimat gereğince, memleketin her tarafında seçimler, sür' atle ve ciddiyetle vapılmaya başlandı Yalnız, bazı yerlerde kararsızlık ve direnmeler görüldü Bunlar dan bazıları kısa, bazıları uzunca bir süre bu kararsızlık ve direnmelerinde ısrar ettiler Ancak sonunda, bütün seçim bölgelerinin milletvekilleri, Büyük Millet Meclisi'nde, bütün milletin ve memleketin temsilcisi olarak hazır bulundular Kararsızlık ve direnme gösterenbazı yerler şunlardı: Dersim, Malatya, Elâzığ, Konya, Diyarbakır, Trabzon Efendiler, gerçek durumu belirtmiş olmak için şunu da açıklamalıyım ki, kararsızlik ve direniş gösteren bu seçim hölgelerinin halkı değildir Belki o tarihte, o bölgelerde bulunan sivil idare âmirleridir Halk, gerçeği anlaranlamaz, derhal milletin ortak isteğine katılmakta asla kararsızlık göstermemiştir

Şimdi Efendiler, yeniden inkılâbın tabiî sonuçlarından sayılan olaylardan bazılarına temas edelim:

SAMSUN'DAKİ SUBAYLAR ARASINDA SÖZDE PADİŞAH TARAFTARLIĞI VARMIŞ

3'ncü Kolordu Komutanı Selâhattin Bey' den aldığım 29 Mart 1920 tarihli bir şifrede, "Sam sun'da bulunan 15' inci Tümen'in maneviyatının bo zuk olduğundan ve sözde, subaylar arasında Padişahtaraftarlığı bulunduğundan" söz ediliyordu "Subaylar, Padişâh aleyhindeverilecek emirleri yerine getirmeyeceklerini komutanlarına bildirmişler Baskı yapılırsa, görevlerini terketmeleri ihtimali varmış İstanbul'dan gelen yolculardan ve gazebelerden, işgalin ikinci günü, elkonmuş olan binaların hepsinin boşaltıldığı, Salih Paşa' nın yerinde olduğu, ÂyânMeclisi'nin görevine devam ettiği ve son cuma selâmlığında, Harbiye veBahriye Nâzırları da hazır bulunarak, gerekli törenin eskiden olduğu gibiyapıldığı anlaşılmış" "Şu duruma göre, İstanbul'da bir hükûmet varken, bu hükûmetin haberi olmadan yapılan işler nedir?" diyorlarmış Subayların bu düşünce ve davra nışlarını bildiren 15' inci Tümen Komutanı görüşleri ileri sürüyordu: "Burada bir subayı hapsetmenin olağanüstübir durum yaratması düşünülemez Ancak, bundan yararlanarak Anadolu üzerine yürümek gibi olaylar meydana gelecektir İzmir cephesinde Kuvayı Milliye'ye nasıl hizmet gördürüldüğünü bilemiyorum Zannederim, bunlar para ile çalıştırılmaktaymış Bir savaş çıktığında, bütün halka maaşverilemeyeceği meydanda olduğundan, Kııva-yı Milliye adı altındaki mevcut kuvvetten orada da hiçbir kuvvet kalmayacağına eminim Ordu birliklerine gelince, şimdiden firar olayları başlamıştır Parasızlık böyle devamettikçe ve İstanbul'da merkezî hükûmet bulundukça subaylardan bileşüphe ederim" Bundan başka, 3' üncü Kolordu Komutanı SellattinBey, vermiş olduğumuz talimat gereğince, Amasya'ya gelen kontrol memuru Forbes adındaki yüzbaşıyı tutuklamış Samsun'a bir İngilizteınsilcisi yüzbaşı gelmiş Sellahattin Beye, Yüzbaşı Forbes'in bir dakika bile geçirilmeden Samsun'a gönderilmesini yazmış; aksitakdirde, Selâhattin Beyin sorulu olacağını ilâve etmiş Bukonudaki düşüncemi soran Selâhattin Beye, vereceği cevap hakkın da şu tavsiyede bulundum: " Forbesi tutuklayan ben değilim; hükûmet merkezleri, Ateşkes Anlaşması'na ve insanlığa aykırı olarakişgal adilen millettir Bu bakımdan serbest bırakılmasını da ancak millet yapabilir " Buna rağmen, bu Forbes memleketten çıkarılmaklayetinilmiş, tutuklanmamıştır

Bolu Mutasarrıfı Haydar Bey'in 9 Nisan 1920 tarihli kısa birşifresinden, Adapazarı ile Hendek arasında bulunan ve Çatalköprü denilen yerdeki köprülerle Mudurnu Suyu köprüsünün Kuva-yı Milliye'ninaleyhinde olanlar tarafından tahrip edildiği anlaşıldı

Bolu ve dolaylarının Komutanı Mahmut Nedim Beyin, Düzce'den yazdığı 9 Nisan 1920 tarihli şifresindeıı de, 8 Nisanda Adapazarı'nda Kuva-yı Milliye aleyhine gösteriler yapıldığı, Hendek ile Adapazarı arasında telgraf ve telefon hatlarının kesildiği, Düzce Abazalarındantarafsız kalanların da muhaliflere katılmak üzere hareket ettikleri anlaşıldı Hendek ile Adapazarı arasında, Mudurnu Suyu üzerindeki büyükköprünün tahribi dolayısıyla ulaşımın kesilmiş oLduğu da anlaşılıyordu Bu bilgiler üzerine, Gevye'de bulunan 24' üncü Tümen Komutanı Mahmut Bey'in dikkati çekildi

Nevşehir'de de, Nevşehir Kaymakamı Nedim Bey'in başkanlığında Teâlî-i İslâm Cemiyeti'nin bir şubesi kurulmuş Verilen rapordacemiyetin en bozguncu üyelerinden sekiz kişinin Niğde'ye gönderildiğibildiriliyordu Bu cemiyetin üyeleri, "Padişah'tan başka hiçbir kuvvet tanımayız Kuva-yı Milliye'yi dağıtmak için mal ve can bakımından bütün kuvvetlerimizi feda etmeye yemin ettik" diyorlarmış Her gece toplantıyapıyorlarmış İleri gelenleri, Niğde'deki Tümen Komutanı'nın gönderdiğibir müfreze ile tutuklanmış

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #154
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TOPLANIYOR

Efendiler bu türlü olaylara bundan sonra daha geniş çapta rastlayacağız Büyük Millet Meclisi'nin toplanmasını ve açılmasını sağlamaya çalıştığımız günlerde, bizi en çok uğraştıran, Düzce, Hendek, Gerede gibi Bolu bölgesindeki yerlerden başlayıp, Nallıhan, Beypazarı üzerlerinden Ankara'ya yaklaşacak kadar genişleyen gericilik ve isyan dalgaları oimuştur Ben bir taraftan bu dalgaların durdurulmasına çalışırken, bir taraftan da Ankara'da toplanmakta olan ve genel durumu daha iyice bilmeyen milletvekillerini dehşete düşürecek olaylar karşısında bırakmamak ve böyle durumların ortaya çıkmasıyla Meclis'in toplanamaması gibi uğursuz ihtimalleri önlemek çarelerini, düşünüyordum Bunun için Meclis'in açılmasında acele ediyordum Nihayet, gelebilmiş oian milletvekilleriyle yetinerek Meclis'in, Nisanın 23' üncü Cuma günü açılmasına karar verdik Bu karar üzerine, 21 Nisan 1920 tarihinde bütün memlekete yaptığım tebligat metnini, o günün duygu ve düşüncelerine ne kadar uymak zorunda kalındığını gösteren bir belge olmak bakımından aynen bilgilerinize sunmayı yerinde buluyorum

Telgraf: çok ivedi

Ankara'ya acele yazı gönderilmesi Ankara, 2141920

Kolordulara (14' üncü Kolordu Komutan Vekilliğine), 61'inci Tümen komutanlığına, Refet Beyefendi'ye, Bütün Valiliklere, Bağımsız Sancaklara, Müdafaa-i Hukuk Merkez Hey'etlerine, Belediye Başkanlıklarına

1- Tanrının lütfuyla Nisanın 23' üncü Cuma günü, cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır

2 - Vatanın istiklâli, yüce Hilâfet ve Saltanat makamının kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak olan Büyük Millet Meclisi'nin açılış gününü cumaya rastlatmakla, o günün kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Veli Câmi-i Şerifinde cuma namazı kılınarak Kur'an'ın ve namazın nurlarındanda feyz alınacaktır Namazdan sonra, Sakal-ı Şerif ve Sancak-ı Şerif alınarak Meclisin toplanacağı yere gidilecektir Meclise girmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir Bu merasimde Câmi-i Şerîf'ten başlayarak Meclis binasına kadar Kolordu Komutanlığı'nca askerî birliklerle özel tören düzeni alınacaktır

3 - Açılış gününün kutsallığını belirtmek için bu günden başlayarak vilâyet merkezinde, Vali Beyefendi Hazretleri'nin düzenleyeceği şekilde, hatim indirilmeye ve Buhari-i Şerif okunmaya başlanacak ve Hatm-i $erîf'in son kısımları uğur getirsin diye cuma günü namazdan sonra Meclis'in toplanacağı yerin önünde tamamlanacaktır

4 - Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde bu günden itibaren aynı şekilde kilde Hatm-i Şerîfler indirilmesine ve Buhari-i Şerif okunmasına başlanarak, cuma günü ezandan önce minarelerde salâ verilecek, hutbe okunurken, Halifemiz, Padişahımız Efendimiz Hazretleri'nin mübarek adları anılırken, Padişah Efendimiz'in yüce varlıklarının, şanlı ülkesinin ve bütün tebaasının bir an önce kurtulmaları ve saadete kavuşmaları için ayrıca dua okunacak ve cuma namazının kılınmasından sonra da hatim tamamlanarak yüce Hilâfet ve Saltanat makamı ile bütün vatan topraklarının kurtuluşu için girişilen Millî Mücadele'nin önemini ve kutsallığını, milletin her bir ferdinin, kendi vekillerinden meydanâ gelmiş olan bu Büyük Millet Meclisi'nin vereceği vatani görevleri yapmaya mecbur olduğunu anlatan vaazlar verilecektir Daha sonra, Halife ve Padişah'ımızın, din ve devletimizin vatan ve milletimizin kurtuluşu, selâmeti ve istiklâli için dua edilecektir Bu dinî ve vatanî merasim yapıldıktan ve camilerden çıkıldıktan sonra, Osmanlı vilâyetlerinin her tarafında, hükûmet konağına gelinerek Meclis'in açılmasından dolayı resmî tebrikler yapılacaktır Her tarafta cuma namazından önce uygun şekilde Mevlid-i Şerîf okunacaktır

5 - Bu tebliğin hemen yayınlanarak her tarafa ulaştınlabilmesi için her vasıtaya başvurulacak, sür'atle en ücra köylere, en küçük askerî birliklere, memleketin bütün teşkilât ve kuruluşlanna ulaştırılması sağlanacaktır Ayrıca, büyük levhalar halinde her tarafa asılacak ve mümkün olan yerlerde bastırılıp çoğaltılarak parasız dağıtılacaktır

6 - Yüce Tanrı'dan tam bir başarıya ulaştırması niyaz olunur

Hey'et-i Temsiliye adına

Mustafa Kemal

22 Nisan 1920 tarihinde de şu küçük tebliği yayınladım:

Dakika geciktirilmeyecektir 2241920

Bütün Valiliklerle, Müstakil Sancaklara, Kolordulara, Nazilli'de Albay Refet Beyefendi'ye Bursa'da 20, nci Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa Hazretleri'ne , Bursa'da 56' ıncı Tümen Komutanı Albay Bekir Sami Beyefendiye, Balıkesir'de 61' inci Tümen Knmutanı Albay Kâzım Beyefendi'ye

Tanrı'nın lütfuyla Nisa'nın 23' üncü Cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından, o günden itibaren askerî ve sivil bütün makamlarla bütün milletin tek mercünin Büyük Millet Meclisi olacağı bilgilerinize sunulur

Hey'et-i Temsiliye adına

Mustafa Kemal

Saygıdeğer Efendiler,

Şimdiye kadar bilginize sunmuş olduğum hususlar, şahsım ve Hey'et-i Temsiliye adına üzerinde durduğum olayların açıklanmasıyla ilgiliydi Bundan sonra söyleyeceklerim, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışından ve hükûmetin kuruluşundan bugüne kadar meydana gelmiş olan olayları ve değişiklikleri içine alacaktır Burada söyleyeceklerim, aslında herkes tarafından açıkça bilinen veya kolaylıkla bilinmesi mümkün olan olaylann safhaları ile ilgilidir Gerçekte, Meclis tutanaklarında, bakanlıkların dosyalarında, basın kolleksiyonlarında bu olay ve hâdiselerin belgeleri kayıtlı ve saklı bulunmaktadır Bu bakımdan ben, bütün bu olayların genel akışını işaret ve tespit etmekle yetineceğim Maksadım, inkı- lâbımızın incelenmesinde tarihe yardımcı olmaktır Bütün bu olay ve hâdisalerin akışında, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükûmeti'nin Başkanı Başkomutan ve Cumhurbaşkanı sıfatlarını taşımış olmaktan çok, teşkilâtımızın genel başkanı olarak kendimi bu görevi yerine getirmeye mecbur sayarım

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #155
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



TÜRK MİLLETİNİN TAKİP ETMESİ GEREKEN SİYASİ İLKE:MİLLİ SİYASET

Efendiler, Meclis'in açıldığı ilk günlerde, Meclis'e, içinde bulunduğumuz durum ve şartları açıklayarak takip edilmesini ve uygulanmasını yerinde bulduğum görüşlerimi arz ettim Bu görüşlerin başlıcasıTürkiye'nin, Türk milletinin takip etmesi gereken siyasî ilke ile ilgiliydi

Bilindiği gibi, Osmanlılar zamanında, çcşitli siyasî ilkeler takip edilmişve edilmekteydi Ben, bu siyasî ilkelerin hiçbirinin, yeni Türkiye'ninsiyasi şekillenmesinde ilke olarak kabul edilemeyeceğine inanmıştım Bunu Meclis'e anlatmaya çalıştım Bu nokta üzerinde daha sonra daçalışmaya devam edilmiştir Bu hususla ilgili olarak, öteden berisöylediklerimin ana noktalarını, burada hep birlikte hatırlamayı yararlı bulurum

Efendiler, bilirsiniz ki, hayat demek, mücadele ve müsademe demektir Hayatta başarı kazanmak, mutlaka mücadelede başarı kazanmayabağlıdır Bu da maddî ve manevî güç ve kudrete dayanır hir husustur Bir de, insanların uğraştığı bütün meseleIer, karşılaştığı bütün tehlikeler, elde ettiği başanlar, toplumca yapılan genel bir mücadelenin dalgalarıiçinden doğagelmiŞtir Doğulu kavimlerin Batılı kavimlere taarruzve hücumu tarihin bellibaşlı bir safhasıdır Doğu milletleri arasında, Türklerin başta geldiği ve en güçlüsü olduğu bilinmektedir Gerçekten de Türkler, İslâmlıktan önce ve İslâmlıktan sonra Avrupa içerisine girmişler, saldırılar, istilâlar yapmışlardır Batı'ya saldıran ve İspanya'yı zaptederekFransa sınırlanna kadar uzanan Araplar da vardır Fakat Efendiler, hersaldırıya, daima bir karşı saldırı düşünmek gerekir Karşı saldırı ihtimalinidüşünmeden ve ona karşı güvenilir bir tedbir bulmadan saldırıyageçenlerin sonu, yenilmek, bozguna uğramak ve yok olmaktır

Batı'nın Araplara yaptığı karşı saldırı, Endülüs'te acı ve ibret alınmayadeğer bir tarihî felâketle başladı Fakat orada bitmedi KovalamaKuzey Afrika'ya kadar sürüp gitti

Attilâ 'nın Fransa ve Batı-Roma topraklarına kadar yayılmış olanimparatorluğunu hatırladıktan sonra, bakışlarımızı, Selçuklu Devleti'ninyıkıntıları üzerinde kurulmuş olan Osmanlı Devleti'nin, İstanbul'da DoğuRoma İmparatorluğu'nun taç ve tahtına sahip olduğu devirlere çevirelimlim Osmanlı hükümdarlan arasında Almanya'yı, Batı Roma'yı zaptederekçok büyük bir imparatorluk kurma teşebbüsünde bulunmuş olanıvardı Yine, bu hükümdarlardan biri, bütün İslâm dünyasını bir merkezebağlayarak yönetmeyi düşündü Bu amaçla Suriye'yi ve Mısır'ı zaptetti"Halife" ünvanını takındı Diğer bir sultan da hem Avrupa'yı zaptetmek, hem de İslâm dünyasını hüküm ve idaresi altına almak gayesini güttüBatı'nın sürekli karşı saldırısı, İslâm dünyasının hoşnutsuzluk ve isyanıve bu şekilde bütün dünyayı ele geçirme tasavvur ve emellerinin aynı sı-nırlar içine aldığı çeşitli unsurların uyuşmazlıkları, sonunda, benzerlerigibi, Osmanlı İmparatorluğu'nu da tarihin sinesine gömdü

Efendiler, dış siyasetin en çok ilgili bulunduğu ve dayandığı temel, devletin iç teşkilâtıdır Dış siyasetin iç teşkilâtla uyarlı olması gerekir Batı'da ve Doğu'da, başka başka karaktere, kültüre ve ülküye sahipbiribirinden farklı unsurları tek sınır içinde toplayan bir devletin iç teşkilâtı, elbette temelsiz ve çürük olur O halde, dış siyaseti de köklü ve sağlamolamaz Böyle bir devletin iç teşkilâtı özellikle millî olmaktan uzak olduğu gibi, siyasî ilkesi de millî olamaz Buna göre, Osmanlı Devleti'nin siyaseti millî değil, belirsiz, bulanık ve kararsızdı

Çeşitli milletleri, ortak ve genel bir ad altında toplamak ve bu çeşitli unsurlardan oluşan kitleleri eşit haklar ve şartlar altında bulundurarakgüçlü bir devlet kurmak, parlak ve çekici bir siyasî görüştür Fakat aldatıcıdır Hattâ, hiçbir sınır tanımayarak, dünyadaki bütün Türkleri bile bir devlet halinde birleştirmek, varılması imkânsız bir hedeftir Bu, yüzyılların ve yüzyıllarca yaşamakta olan insanların çok acı, çok kanlı olaylarla meydana koyduğu bir gerçektir

Panislâmizm ve Panturanizm siyasetinin başarıya ulaştığınave dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte tesadüf edilememektedir Irk ayrılığı gözetmeksizin, bütün insanlığı içine alan tek hir dünyadevleti kurma hırslarının sonuçları da tarihe yazılmıştır İstilâcı olmakhevesleri konumuzun dışındadır İnsanlara her türlü şahsî duyguve bağlılıklarını unutturup, onları tam bir kardeşlik ve eşitlik içinde birleştirerek, insancı bir devlet kurma teorisinin de kendine göre şartlarıvardır

Bizim, kendisinde açıklık ve uygulama imkânı gördüğümüz siyasîilke, millî siyasettir Dünyanın bugünkü genel şartları, yüzyılların dimağlardave karakterlerde yerleştirdiği gerçekler karşısında hayalci olmakkadar büyük yanılgı olamaz Tarihin ifadesi budur, ilmin, aklın, mantığınifadesi böyledir

Milletimizin, güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşayabilmesi için, devletinbütünüyle millî bir siyaset izlemesi, bu siyasetin iç teşkilâtımıza tam olarak uyması ve ona dayanması gerekir Millî siyaset dediğim zaman kastetiğimanlam ve öz şudur: Millî sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendikuwetimize dayanmakla varlığımızı koruyarak, millet ve memleketin gerçekçek saadet ve refahına çalışmak Genellikle milleti uzun emeller peşindede yorarak zarara sokmamak Medenî dünyadan, medenî, insanî ve karşılıklı dostluk beklemektir

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #156
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



HÜKÜMETİN KURULMASI

Efendiler, Meclis'e teklif ettiğim önemli bir husus da hükûmetin kurulması konusuydu Bu meseleninve bununla ilgili bir teklifte bulunmanın, o devir için ne kadar nazik olduğunu takdir buyurursunuz

Gerçek, Osmanlı saltanatının ve hilâfetin yıkılmış ve ortadan kalkmış olduğunu düşünerek yeni temellere dayanan, yeni bir devlet kurmaktan ibaretti Fakat durumu olduğu gibi dile getirmek, amacın büsbütünkaybedilmesine yol açabilirdi Çünkü, halkın düşünce ve eğilimleri dahaPadişah ve Halife'nin mazur durumda bulunduğu yolundaydı HattâMeclis'te, ilk anda, hilâfet ve saltanat makamıyla temas kurmak ve İstanbulHükûmeti'yle uzlaşma aramak akımı başgöstermişti

İstanbul'daki şartların, Halife ve Padişah ile ne açıkça ne de özelve gizli olarak görüşmeye elverişli olmadığını açıklamaya çalıştım Böylebir temasla ne anlamak istediğimizi sordum Eğer milletin, bağımsızlığınıkazanmak ve vatanın bütünlüğünü sağlamak için çalışmakta olduğunuhaber vermek için ise, buna gerek yoktur Çünkü, Padişah ve Halifeolan zatın da bundan başka bir şey düşünmesine ve istemesine imkân varmıdır? Bunun aksini ağzından işitsem inanmam; mutlaka zorlamave baskı altında söyletildiğini kabul ederim dedim Aleyhimizde çıkarılmışolan fetvanın uydurma olduğunu, İstanbul Hükûmeti'nin emir vebildirilerinin dirilerinin yoruma muhtaç bulunduğunu söyleyerek,bazı zayıf kalpli vekıt düşünceli kimselerin göstermek istedikleri ihtiyatı gerekli bulmadığımızıbelirttim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #157
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



MİLLİ HAKİMİYET TEMELİNE DAYANAN HALK HÜKÜMETİ:CUMHURİYET

Şunu arz etmek istiyorum ki, hükûmetin kurulması dayanan ile ilgili bir teklif ileri sürmeden önce, duygu ve düşünceleri gözönünde bulundurmak zarureti vardı Bu zarurete uymakla birlikte, asıl maksadı saklıtutan teklifimi bir önerge halinde sundum Kısa bir tartışma ile ve bazıitirazlara rağmen kabul edildi,

Bu önergeyi bugün gözden geçirecek olursak, orada esaslı ilkelerintespit ve ifade edilmiş olduğunu görürüz Müsaade buyurursanız, bu ilkeleri burada birer birer birer sayacağım:

1- Hükûmetin kurulması zarurîdir

2 - Geçici olarak bir hükûmet başkanı seçmek veya Padişah'a birvekil tanımak mümkün değildir

3 - Meclis'te yoğunlaşan millî iradenin, doğrudan doğruya vatanın mukadderatına el koymuş olduğunu kabul etmek temel ilkedir Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üstünde bir kuvvet yoktur

4 - Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerinikendisinde toplar

Meclis'ten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir hey'et,hükûmet işlerine bakar Meclis başkanı, bu hey'etin de başkanıdır

Not: Padişah ve halife, baskı ve zorlamadan kurtulduğu zamanMeclis'in düzenleyeceği kanunî esaslar çerçevesinde durumunu alır

Efendiler, bu ilkelere dayanan bir hükûmetin niteliği kolaylıklaanlaşılabilir Böyle bir hükûmet, millî hakimiyet temeline dayanan halkhükûmetidir Cumhuriyet'tir

Böyle bir hükûmetin kurulmasında ana ilke, kuvvetler birliği teorisidirZaman geçtikçe bu ilkelerin taşıdığı kavramlar anlaşılmaya başladıİşte o zaman tartışmalar ve olaylar biribirini kovaladı

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #158
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA BENİ SEÇTİ

Saygıdeğer Efendiler, açık ve gizli oturumlarda, bir iki gün süren konuşma ve açıklamalardan ve işaret ettiğim ilkeleri içine alan teklifi yaptıktan sonra, yüce Meclis beni başkanlığa seçmekle bana karşı genel güvenini gösterdi

Burada ufak bir noktayı da açıklamalıyım:

Hatırlarsınız ki, oluşmaya başlayan millî birliği, milletin coşmasınave uyanmasına bağlamaktan çok, şahsî teşebbüs eseri sayıyorlardı Buarada benim teşebbüslerde bulunmamın engellenmesini önemli görüyorlardıBeni millete ve hükûmete reddettirmekten ve lânetletmekten yararumuyorlardı Yapılan propaganda da: "Ben reddedildiğim ve lânetlendiğimtakdirde, millet ve devlet aleyhinde hiçbir harekette bulunulmayacakBütün kötülüklerin sebebi benim şahsımdır Bir adam için, birmilletin pek çok tehlikeleri göze alması akla sığmaz" şeklindeydi Hükûmetmet ve düşmanlar, benim şahsımı, millete karşı bir silâh gibi kullanıyorduBu sebeple, 24 Nisan 1920 günü, gizli bir oturumda, Meclis'e bu durumuaçıkladım Başkanlık seçiminde, bunun da bir sakınca olarak dikkatealınmasını ve yalnız millet ve memleketin selâmeti düşünülerek oyve kararlarırıın isabetle verilmesini rica ettim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #159
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



BAKANLAR KURULU'NUN KURULMASI

Efendiler, Büyük Millet Meclisi, Bakanlar'ın seçimi ile ilgili 2 Mayıs 1920 tarihli kanunla, Genelkurmayişlerini de yürütmek üzere, Büyük Millet Meclisi'nde 11 bakanlı bir Bakanlar Kurulu meydana getirdi

Görülüyor ki, Meclis'in açılış tarihi olan 23 Nisandan beri bir haftakadar zaman geçmiş bulunuyor Bu süre içinde memleket ve millet işlerive özellikle yıkıcı akım ve faaliyetlere karşı tedbir alma hususu elbettebir an bile gecikemezdi ve gecikmemiştir Yalnız, Bakanlar Kurulu'nunseçimi ile ilgili kanun çıktığı zaman, Meclis'ce bakanlığa seçilen kimselerden bazıları, daha önce fiilî olarak göreve başlamışlar ve bana yardımediyorlardı Bu arada İsmet Paşa Hazretleri de Genelkurmayişlerini üstlenmiş bulunuyordu

Efendiler, bu münasebetle bir noktayı belirtmeyi gerekli buluyorum:O günlerde, mevcut arkadaşların hangi işlerde görevlendirileceklerininuygun olacağı düşünülürken, Genelkurmay Başkanlığı için İsmet Paşa'yı tercih etmiştim Ankara'da bulunan Refet Paşa , beni özelolarak görerek bilgi vermemi istedi Anlamak istediği, Genelkurmay Başkanlığı'nın en yüksek askerî makam olup olmadığı noktasıydı Benden ,söz konusu makamın en yüksek askerî makam olduğu ve ondan daha yüksek makamın Millet Meclisi olacağı cevabını alınca, buna itiraz etti İsmet Paşa'nın, başkomutanlık demek olan bu durumuna razı olamayacağınısöyledi Görevin çok önemli ve nazik olduğunu, benim bütün arkadaşlar hakkındaki bilgi ve tarafsızlığıma güvenmenin uygun olacağınısöyledim Kendisinin böyle bir iddiada bulunınasının yakışık almadığınıda ilâve ettim

Efendiler, daha sonra Batı Cephesi Karargâhı'nda görüştüğüm Fuat Paşa da, İsmet Paşa'nın Genelkurmay Başkanlığı'na kesinliklekarşı çıktı Fuat Paşa da, duruma en uygun olan çözüm yolununkabulündeki zarurete inandırmaya çalıştım Refet ve Fuat Paşa'ların kendilerine has bazı düşüncelerine ilâve ettikleri itiraz şuydu:Kendileri daha önce Anadolu'da benimle birlikte çalışmışlar Fakat İsmet Paşa sonradan katılmış Oysa, bundan önceki konuşmalarımda,sırası ve yeri geldiği için arz etmiştim ki, İsmet Paşa , benim İstanbul'dan ayrılmamdan önce benimle işbirliği yapmıştı Daha sonra Anadolu'ya gelmiş ve birlikte çalışmıştık Fakat Fevzi Paşa Hazretleri Harbiye Nazırlığı'na gelmesi üzerine bazı önemlidüşüncelerle ve özel görevle tekrar İstanbul'a gönderilmiştiBu bakımdan düşünce ve işbirliğinde kıdem söz konusu olamazdı

Genelkurmay işlerinin ilk defa İsmet Paşa'ya verilmesinde isabetsizlik olsaydı, bu konuda Fevzi Paşa Hazretleri'nin de beni uyarmaları bir vatan görevi olurdu Oysa, Paşa Hazretleri, aksine bu görevlendirmeyi pek yerinde bulmuş ve kendileri, teklif edilen Millî SavunmaBakanlığı'nı çok samimî bir duyguyla derhal kabul buyurmuştur İsmet Paşa'nın, gerek Genelkurmay Başkanlığı'nda gerek daha sonraki Cephe Komutanlığı'nda gösterdiği liyakat ve üstün gayret, kendisine görevvermekte doğru hareket ettiğimi fülî olarak ispat etmiş bulunduğu için,millete karşı, orduya karşı ve tarihe karşı tam bir iç huzuru içindeyim

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #160
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



HIYANET-İ VATANİYE KANUNU VE İSTİKLAL MAHKEMELERİ KURULMASI

Efendiler, Meclis, 29 Nisan 1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniya Kanunu'nu ve sonraki aylarda İstiklâl Mahkemeleri Kanunları'nı da çıkarmakla, inkılâbın tabiî gereklerini yerine getirmiş oldu

Efendiler, İstanbul'un işgalinden sonra başlayan birtakım yıkıcıakımlara, olaylara, isyanlara dokunmuştuk Bunlar hızla memleketin hertarafından biribiri ardınca ortaya çıktı ve sürüp gitti

İstanbul'da Damat Ferit Paşa , derhal yeniden iktidar mevkiine getirildi Damat Ferit Paşa Kabinesi, İstanbul'daki bütün yıkıcı vehain kuruluşların meydana getirdiği blok, bu blokun Anadolu içindekibütün isyan teşkilâtı, bütün düşmanlar ve Yunan ordusu elbirliği ile aleyhimizde faaliyete geçtiler Bu ortak saldırı politikasının talimatı da,Padişah ve Halife'nin, düşman uçakları da dahil olduğu halde, her türlü vasıtayla memlekete yağdırdığı "Padişah'a karşı ayaklanma" fetvasıydı

Bu genel, çeşitli ve haince saldırılara karşı, biz de, daha Meclis açılmadan önce, Afyonkarahisarı'nda, Eskişehir'de ve bütün demiryolu boyunda bulunan düşman birliklerini Anadolu'dan çıkarmak, Geyve, Lefke , Carablus köprülerini yıkmak ve Meclis toplanır toplanmazAnadolu ulemâsının fetvasını almak suretiyle karşı tedbirlere giriştik

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #161
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



İÇ İSYANLAR

Efendiler,1919 yılı içinde, millî teşebbüslerimize karşı başlayan iç isyanlar, sür'atle memleketin her tarafına yayıldı

Bandırma, Gönen, Susurluk, Kirmastı, Karacabey, Biga ve dolaylarında; İzmit, Adapazarı, Düzce, Hendek, Bolu, Gerede, Nallıhan, Beypazarıdolaylarında; Bozkır'da; Konya, Ilgın, Kadınhan, Karaman, Çivril, Seydişehir, Beyşehir, Koçhisar dolaylarında; Yozgat, Yenihan, Boğazlıyan, Zile,Erbaa, Çorum dolaylarında; İmranlı, Refahiye, Zara, Hafik ve Viranşehir dolaylarında alevlenen karışıklık ateşleri, bütün memleketi yakıyor,hainlik, cehalet, kin ve bağnazlık dumanlan bütün vatan göklerini yoğun karanlıklar içinde bırakıyordu İsyan dalgaları, Ankara'da karargâhımızın duvarlarına kadar çarptı Karargâhımızla şehir arasındaki telefon ve telgraf hatlarını kesmeye kadar varan kudurmuşcasına kasıtlar karşısında kaldık Batı Anadolu'nun, İzmir'den sonra, yeniden önemli bölgeleride, Yunan ordusunun taarruzlarıyla çiğnenmeye başlandı

Dikkatle üzerinde durulmaya değer bir husustur ki, sekiz ay önce,millet, Hey'et-i Temsiliye etrafında toplanarak, Damat Ferit Hükûmeti ile ilişki ve haberleşmelerini kesmiş iken, Ali Galip 'in teşebbüsü gibi tek tük olaylardan başka, böyle genel bir ayaklanma olmamıştı Bu seferki yaygın ve genel ayaklanmalar, sekiz ay zarfında, memleket içinde çok hazırlık yapıldığını gösteriyordu Damat Ferit Hükûmetinden sonraki hükûmetlerle, millî şuurun korunması ve güçlendirilmesi için yaptığımız mücadelelerin ne kadar haklı sebeplere dayandığı, acı bir şekilde bir daha anlaşılmış oluyordu Millî Mücadele'ye kuvvet vermek için cephelerle ve ordu ile ilgilenme bakımından İstanbul'daki hükûmetlerin gösterdiği başka türlü ihtimallerin acı sonuçları da ayrıca görülecektir

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #162
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



ANZAVUR VE DÜZCE İSYANLARI

Efendiler, önce, iç isyanlar hakkında açık bir fikirverebilmek için, müsaade buyurursanız, iç isyan olaylarına yeri geldikçe dokunmak üzere, anlatılan safhaları özet olarak arz edeyim:

21 Eylül 1919 tarihinde, Balıkesir'in kuzey bölgesinde başlayan birinci Anzavur isyanı,16 Şubat l920'de yine aynı bölgede ikinci defa başgösterdi Bu iki isyan, askerî birliklerimiz ve millî müfrezelerimizle bastırıldı 13 Nisan 1920 tarihlerinde Bolu, Düzce dolaylarında da isyan çıktı Bu isyan, 19 Nisan 1920 tarihinde Beypazarı'na kadar yayıldı Bu sırada Anzavur, 11 Mayıs 1920'de top ve makineli tüfeklerle donatılmış beş yüz kişilik bir kuvvetle, üçüncü defa olarak Adapazarı ve Geyve dolaylarında, zayıf bir millî müfrezemize saldırmak suretiyle yine ortaya çıktıAnzavur, gönderdiğimiz millî müfrezelerimize, düzenli ordu birliklerimize durmadan saldırdı 20 Mayıs 1920 tarihinde, Geyve Boğazı yakınlarında yenildi ve kaçmak zorunda kaldı

Düzce dolaylarındaki isyan olayı önemliydi Abaza ve Çerkezlerden meydana gelen dört bin kişilik büyük bir kalabalık, Düzce'yi basarak hapishaneleri boşalttılar ve çarpışma ile oradaki süvari müfrezemizin silâhlarını aldılar Hükûmet memurlarını ve subayları hapsettiler

Her taraftan, âsîler üzerine kuvvet gönderdik Bu arada, Geyve'de bulunan 24' üncü Tümen de, Komutanı Yarbay Mahmut Bey başta olduğu halde, Düzce'ye hareket etti Mahmut Bey , Meclis'in açıldığı gün, yani 23 Nisan 1920'de, Hendek'ten Düzce'ye geçerken, Hendek de isyan etti Adapazarı da âsîler tarafından elde edildi Mahmut Bey,25 Nisan 1920'de, Hendek - Düzce yolu üzerinde âsîler tarafından aldatılarak pusuya düşürülmüş ve ilk ateşte şehit edilmiştir Kurmay Başkanı Sami Bey , yaveri ve daha birkaç subay da aynı zamanda şehit düştüler Bunun üzerine, 24' üncü Tümen muharebe edemeden âsîler tarafından tamamiyle esir edildi Bütün tüfekleri, topları alındı Ağırlıkları yağma edildi Bu sırada İzmit Mutasarrıfı Çerkez İbrahim , İstanbul'dan Adapazarı'na geldi Halka Padişah'ın selâmını bildirdi ve yüz elli lira maaşla gönüllü toplamaya başladı Toplanan âsî kuvvetler bütün o yöreye hâkim olduktan sonra, Geyve Boğazı'ndaki kuvvetlerimize taarruza başladılar

Bizim, bu isyan alanına gönderdiğimiz kuvvetler şunlardı:

1- Salihli ve Balıkesir Kuva-yı Milliye'sinin oluşturduğu Çerkez Ethem Bey müfrezesi;

2 - İki tabur düzenli ordu birliği, dört dağ topu, beş makineli tüfek ve üç yüz efe süvarisinden kurulmuş Binbaşı Nazım Bey müfrezesi;

3 - İki tabur piyade, sekiz makineli tüfek, iki sahra ve iki dağ topundan kurulu, Yarbay Arif Bey müfrezesi;

4 - 'Üç yüz kişilik millî kuvvet ve iki makineli tüfek ve iki havan topundan ibaret Binbaşı İbrahim Bey(Çolak) müfrezesi

Komutan olarak da Ali Fuat Paşa , Geyve Boğazı yakınlarından Adapazaın'na uzanan kesimde, Refet Paşa da Ankara'dan Beypazarı yoluyla Bolu'va uzanan kesimde görevlendirildiler

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #163
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



HİLAFET ORDUSU

Efendiler, İzmit'te de Süleyman Şefik Paşakomutasında, Hilâfet Ordusu adını taşıyan bir hain kuvvet yığınak yapıyordu Bunun bir kısım kuweti de, Bolu yakınlarında hurmay BinbaşıHayri Bey komutasında âsîleri desteklemişti Btz kuvvetle birlikteİstanbul'dan gönderilmiş birçok subay da vardı

Hilâfet Ordusu'nun, Süleyman Şefik Paşa'dan sonra, bellibaşlı komutanları, Süvari Tümgenerali Suphi Paşa ve Topçu Yarbaylarından Senaî Bey'di İstanbul'da da özel olarak kurulmuş birkurmay hey'eti vardı Bu hey'etin başlıca komutanları da, Kurmay AlbayRefik ve Kurmay Yarbay Hayrettin Bey'lerdi

Suphi Paşa ile ilgili küçük bir hâtıramı anlatayım: SuphiPaşa'yı Selânik'ten tanırdım Ben yüzbaşı (kolağası) iken, o daha o zaman tümgeneral ve süvari tümeni komutanı idi Aradaki rütbe farkına rağrrıen, çok yakın arkadaşlığımız vardı Meşrutiyet'in ilânında, ilk defa İştipdolaylarında Cumalı adında bir yerde süvari manevraları yaptırmıştı Diğer bazı kurmaylar arasında beni de tatbikat ve manevrada bulunmaküzere davet etmişti Kendisi Almanya'da yetişmiş çok usta bir biniciydiFakat askerlik sanatını anlamış bir komutan değildi Manevranın sonunda, ben, yetkim ve rütbem elvermediği halde, Paşa'yı bütün subaylarınıönünde acı bir şekilde eleştirmiştim Daha sonra "Osmanlı Ordugâhı" adlıküçük bir eser de yazmıştımSuphi Paşa , gerek açıkça yaptığım üueleştirilerden ve gerek yayınlanan bu eserimden dolayı pek üzüldü Kendisinin itirafına göre, maneviyatı kırıldı Fakat, şahsen bana gücenmediArkadaşlığımız devam etti İşte Hilâfet Ordusu'na buldukları komutanbu Suphi Paşa'dır Paşa, sonradan Ankara'ya geldi Geziye çıkıyordum İstasyonda büyük bir kalabalık içinde biribirimizle karşılaştık Kendisine ilk sorum şu oldu: "Paşam niçin Hilâfet Ordusu Komutanlığınıkabul ettin?" Suphi Paşa, bir an bile duraklamadan: "Size yenilmek için" cevabını verdi

Bu cevabı ile anlatmak istiyordu ki, bu görevi özel bir maksatla kabul etmişti Suphi Paşa , öyle bir duygu içinde bulunabilir Fakat,gerçekte, komutayı üstüne aldığı zaman kuvvetleri zaten yenilmiş bulunuyordu

Bolu, Düzce, Adapazarı ve İzmit dolaylarındaki bu isyan, bu defa Haziran 1920 tarihine kadar üç aydan fazla sürdü Fakat bundan sonra,29 Temınuzda yeniden bir isyan oldu Ancak, bundan sonra da, bu bölgede tamamen sakin kalınmış değildir Bununla birlikte, sonuç olarak âsîler tamamiyle bozguna uğratılmış ve elebaşları, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kanunlarına teslim edilmiştir Hilâfet Ordusu'nun Bolu yakınlarında bulunan kısmı da bozguna uğratıldı Komutanı Binbaşı Hayrive sı ıbayları Yüzbagı Ali, 'Üsteğmen Şerefettin, Üsteğmen Hay rettin, Makineli Tüfek Subayı Mehmet Hayri , Tabur KâtibiHasan Lütfi , Cerrah İbrahim Ethem Efendiler'e de ötekiâsî elebaşılarına yapılan işlem uygulandı Hilâfet Ordusu da, İzmit'tenİstanbul'a kaçmaya mecbur edildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #164
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



YENİHAN, YOZGAT VE BOĞAZLIYAN İSYANLARI

Efendiler, memleketin kuzeybatı bölgesinde âsîlerle uğraşırken, memleketin ortasında Yenihan, Yozgat ve Boğazlıyan dolaylarında da isyan başlıyor Bu isyanhareketleri de hatırlanmaya değer

14 Mayıs 1920 tarihinde Postacı Nazım ve Çerkez Kara Mustafa adında birtakım adamlar, otuz kırk kişi ile Yenihan'abağlı Kaman köyünde isyan ettiler Bu hareket gittikçe artan bir şiddetlegenişledi Âsîler, 27/28 Mayıs I920 gecesi Çamlıbel'de bulunan bir müfrezemizi basarak esir ettiler 28 Mayıs 1920'de diğer bir kısım âsîler de Tokat yakınında yürüyüş halinde bulunan bir taburumuza hücum ederekdağıttılar ve bir kısmını esir ettiler Cür'etlerini artıran âsîler, 6/7 Haziran 1920 gecesi Zile'yi işgal ettiler Oralardaki askerlerimiz Zile kalesineçekilerek kendilerini savundıılar Askerin erzak ve cephanesi tükendikien üç gün sonra âsîlere teslim oldular Asîler 23/24 Haziran 1920'de deBoğazlıyan'a baskın yaptılar Orada bulunan bir müfrezemizi dağıttılarAmasya'da bulunan Cemil Cahit Bey' in komutasındaki 5'inci Kafkas Tümeni, âsîler aleyhine harekete geçirildi Antep bölgesinde bulunanKılıç Ali Bey de, bir millî müfreze ile bu bölgeye gönderildi Erzurum'dan Ankara'ya gelmekte olan bir Erzurum Millî Müfrezesi de, obölgede bırakıldı1920 yılı Temmuzunun ortalarına kadar, bu âsîlerin takip ve tepelenmeleriyle uğraşıldı Yenihan isyanı, Orta Anadolu,nun ötekibölgelerindeki fesatçıları da harekete geçirdi Çapanoğullarından Celâl,Edip, Salih ve Hâlit Bey'ler; Aynacıoğulları ve DeliÖmer çeteleri gibi birtakım eşkıvayı başlarına toplayarak 13 HazirandaYozgat civarında Köhne bucak merkezini, 14 Haziranda da Yozgatşehrini işgal ederek büyük bir bölgeye hâkim oldular Merkezi Sıvas'taolan 3' üncü Kolordu kuvvetleri ve o bölgede bıraktığımız millî lcuvvetleryeterli değildi Eskişehir'deki Ethem Bey müfrezesi ile Bolu dolaylarındaki İbrahim Bey müfrezesi de Yozgat bölgesine gönderildiler

Yozgat ve dolaylarında âsîler yok edildikten sonra, oraya gönderilen müfrezelere öteki bölgelerde görev verildi Fakat bu yörelerde genellikle güvenlik kurulamadı

7 Eylül 1920'de Küçük Ağa, Deli Hacı, Aynacıoğulları denilen birtakım serseriler Zile yakınlarında, Kara Nazım,Çopur Yusuf adında birtakım adamlar da Erbaa yakınlarında yeniden faaliyete geçtiler Bunlardan Aynacı oğulları üç yüz atlı kadar toplayabilmişlerdi Bu durum karşısında, İkinci Kuvve-i Sevyareadını alan İbrahim Bey müfrezesi, tekrar, bulunduğu Eskişehir bölgesinden Yozgat'a giderek, oradaki millî müfrezeler ve jandarma kuvvetleriyle birlikte Maden, Alaca, Karamağara, Mecidözü bölgelerinde, çeşitligruplar halinde, karışıklık çıkaran ve eşkıyalık eden âsîleri takip ederekortadan kaldırdıİbrahim Bey , âsîllerin ortadan kaldırılmasını ancak üç aydan fazla bir zamanda başarabildi

Alıntı Yaparak Cevapla

Nutuk...Tamamı..

Eski 10-10-2012   #165
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nutuk...Tamamı..



GÜNEYSINIRLARIMIZDA GEÇEN OLAYLAR

Efendiler, bu tarihlerde güney bölgelerimizde de bizi ciddî bir şekilde uğraştıran önemli isyanlar çıktı: Milli aşiretinin beyleri olan Mahmut, İsmail,HaIil Bahur, Abdurrahman Bey'ler, güneyde, düşmanlarla gizlice ilişki ve bağlantı kurduktan sonra, Sürt'ten Dersim dolaylarınakad:ır uzanan bütün aşiretlerin beyleri sıfatını takınarak o bölge boş olmal: ve bölgeyi baskı altına alnıak davasına kalkıştılar

Fransızlar,1920 yılı Haziranının başlarında, Urfa'yı ikinci defa zaptetmek için hareket ettikleri zaman, Milli aşireti de Siverek'e doğru ilerledi buna karşı, o bölgede bulunan 5' inci Tümenimiz görevlendirildi Butümen o bölgedeki millî kuvvetlerimizle de desteklendi19 Haziran 1920tarihinde, birliklerimizin takibi altında, güneydoğu yöniinde düşman bölgesine kaçmaya mecbur edildi Bu aşiret, bir süre düşman bölgesinde hazırlandıktan sonra, 24 Ağustos 1920'de üç bin atlı ve develi ve bin kadarda piyadeden ibaret bir kuvvetle yeniden bizim topraklarımıza geçti Viranşehir yakınlarına geldiÂsîler, aman dilemek maksadıyla geldiklerinisöyleyerek o bölgedeki komutanlarımızı aldatıp, tedbir almakta ihmaledüşürdüler Bu sırada, o yakınlarda dağınık halde bulunan müfrezelerimize saldırarak onları yendiler ve 26 Ağustos 1920'de Viranşehir'i işgalettiler Haberleşmelerimize ve bağlantımıza engel olmak üzere de, o bölgedeki bütün telgraf hatlarını kestiler

Ancak, on beş gün sonra, 5 inci Tümen in Siverek, Urfa, Resulayin ve Diyarbakır'da bulunan birliklerinden gönderilen kuvvetlerlebize bağlı aşiret kuvvetleri âsîleri yenebilmişlerdir Takip edilen Milli yeniden güneye, çöle kaçtı

Efendiler, güneyde Milli aşiretinin isyanını bastırmaya çalışırken,Afyonkarahisar bölgesinde Çopur Musa adında bir adam da, başına topladığı kuvvetle askerleri ordudan kaçmak için ayartıyor ve milleteaskere gitmemeyi telkin ediyor Çopur Musa , 21 Haziran 1920 tarihinde Çivril'i bastı Gönderilen kuvvetler karşısında kaçtı ve Yunan ordusuna katıldı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.