![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#151 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHUSÛMET: 1 ![]() ![]() Erkek vatyden (hanımına yaklaşmaktan, cimâ yapmaktan) âciz ise, Hanefîde kadın, nikâhı fesh (bozmak) için husûmet hakkına mâlik olur ![]() 2 ![]() ![]() Husûmet, kalb hastalıklarındandır ![]() ![]() ![]() Kalbi dağıtan, hayâtın zevkini gideren, din mürüvvetini (güzelliğini, parlaklığını) alıp götüren, mal husûsundaki husûmet gibi zararlı hiçbir şey yoktur ![]() Kalblerinde husûmet taşıyan insanların içi; altında ateş yanarak kaynayan tencereler gibi devamlı kaynar ve bu husûmet sebebiyle içlerinden ateş saçılır ![]() HÛŞ DER DEM: Nakşibendiyye yoluna âit on bir esastan biri ![]() ![]() Hûş der dem, düşüncelerle gönlün dağılmasını önler ![]() HUŞÛ': Tevâzû, alçak gönüllülük ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Îmân edenlerin, Allahü teâlâyı ve Hak'tan ineni (Kur'ân-ı kerîmi) zikr için, kalblerinin huşû' zamânı hâlâ gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitab verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş, artık kalbleri kararmış bulunanlar gibi olmasınlar ![]() ![]() Mü'minler herhâlde kurtulacaklardır ![]() ![]() Kalbi meşgûl eden, huşû'u gideren şeyler yanında, meselâ süslü şeyler karşısında, oyun ve çalgı aletleri yanında ve arzû ettiği yemekler karşısında, namaz kılmak mekrûhtur ![]() Huzûr ve huşû' ile kılınan iki rek'at namaz, gâfil (Allahü teâlâyı unutmuş) bir kalb ile akşamdan sabaha kadar kılınan namazdan hayırlıdır ![]() Duânın edeblerinden biri de; duâ ederken, âciz olduğunu ifâde etmek, huzûr ve huşû'içinde Allah'tan korkarak ve kabûlünü umarak istediği şeyde devâm üzere olmaktır ![]() HUTAME: Cehennem'in beşinci tabakası ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi ve başkalarını ayıplamayı ve servet biriktirip onu saymayı âdet edinenlere veyl (yazıklar) olsun! O malın kendisini ebedî kılacağını mı zanneder? Hayır! Yemin ederim ki o, Hutame'ye atılır ![]() ![]() HUTBE: Hitâbe, nutuk, konuşma, vâz ![]() ![]() İbâdet, emirleri yapmak demektir ![]() ![]() Cumâ ve bayramda hutbeyi kısa okumak sünnettir ![]() Hutbede dört büyük halîfenin (hazret-i Ebû Bekr, Ömer, Osman, Ali (radıyallahü anhüm) adını yüksek sesle söylemek Ehl-i sünnet olmanın alâmetidir (işâretidir) ![]() Hutbe okunurken yer değiştirmek, yanındakilere sıkıntı vermek haramdır ![]() Hazret-i Ömer'in bir hutbesi şöyledir: Ey insanlar! Kur'ân-ı kerîmi öğreniniz ![]() ![]() Ömer bin Abdülazîz'in ilk hutbesi: Ey insanlar!İçinizi (kalbinizi) düzeltiniz ki, dışınız da (işleriniz de) düzelsin ![]() ![]() Kudüs'ün fethinde büyük âlim İbn-i Zekî'nin hutbesi şöyledir: Ey cemâat!Allahü teâlânın dînine yardım ediniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]()
__________________
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#152 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHUY: Mîzâc, tabiat, ahlâk ![]() İbâdetleri az olan bir kul, iyi huyu ile kıyâmette yüksek derecelere kavuşur ![]() ![]() İy huyları tamamlamak, yerleştirmek için gönderildim ![]() Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huy da hatâları eritir ![]() ![]() Ey oğlum! Kötü huydan, gönül dağınıklığından sakın, sabırsız olma ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhammed aleyhisselâm, gâyet güzel huylu, güzel yüzlü, kibâr tavırlı ve çok dürüst bir zât idi ![]() ![]() ![]() HUYELÂ: Harbde düşmana karşı tekebbür etmek (büyüklenmek, üstün görünmek), kibirlenmek ![]() HUZÛR: 1 ![]() ![]() Peygamber efendimizin bildirdiği âyet-i kerîmeleri ve duâları, belli vakitlerinde okumalıdır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Bir mü'minin kabrini ziyâret eyleyen, Hak teâlâ huzûrunda nâfile bir hacdan ziyâde (fazla) sevâba nâil olur (kavuşur) ![]() Büyüklerin huzûru, sohbeti ile şereflenmeyen zavallıların hâli harâbdır ![]() ![]() (M ![]() 3 ![]() ![]() Şeytanın hîlelerinden dördüncüsü, şimdi dünyâyı kazanmak için çalış da, râhata kavuş, o zaman rahat rahat, huzûr içinde ibâdet edersin diyerek ibâdete mâni olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah korkusu ve Allah sevgisi insanları seâdet ve huzûra kavuşturan iki kanat gibidir ![]() Huzûr-ı İlâhî: Allahü teâlânın nezdi ![]() Huzûr-ı ilâhîde bulunan meleklere Mukarrebîn denir ![]() HÜCRE-İ SEÂDET: Medîne-i münevverede Mescid-i Nebevî içinde Peygamber efendimizin mübârek kabirlerinin bulunduğu oda ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm târihindeki ilk türbe olan Hücre-i Seâdet'in üzeri yeşil bir kubbeyle örtülüdür ![]() ![]() ![]() ![]() HÜKM (Hüküm): Bir dâvâ, bir mes'ele, bir kişi hakkında verilen karar, emir ![]() Allahü teâlânın mü'minler hakkındaki hükmüne hayret ettim ![]() ![]() ![]() Hükm-i Küllî: Allahü teâlâya âit hüküm, emir ![]() Allahü teâlâ bir kul için bir şeye hüküm verdi mi, artık hükm-i küllîyi hiç kimse önleyemez ![]() Hükm-i Müleffak: Helâl ve haram, emir ve yasak, ibâdet ve tâatte, belli bir mezhebin hükümlerine uymayıp, birkaç mezhebin hükümlerini karıştırarak kolayına geleni seçtiği hüküm ![]() ![]() Dört mezheb âlimleri, hükm-i müleffak bâtıldır geçersizdir, buyurdular ![]() Hükmî Temizlik: Kadının âdet bitiminden îtibâren on beş gün içinde kan gördüğü halde temiz kabûl edilmesi ![]() ![]() ![]() HÜMEYRÂ: Peygamber efendimizin, hazret-i Âişe vâlidemize verdiği lakab ![]() Dîninizin üçte birini Hümeyrâ'dan öğreniniz ![]() Âişe Sıddîka'nın radıyallahü anhâ fazîletleri, üstünlükleri sayılamıyacak kadar çoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HÜMEZE SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin yüz dördüncü sûresi ![]() Hümeze sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Hümeze sûresinde meâlen buyuruyor ki: Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi ve başkalarını ayıplamayı ve servet biriktirip onu saymayı âdet edinenlere yazıklar olsun ![]() HÜNSÂ: Erkek ve kadın olduğu belli olmayan, hem erkeklik hem kadınlık uzvu bulunan kimse ![]() Cemâatle namazda, erkekler, imâmın ardında saf olurlar ![]() ![]() ![]() HÜR: Köle olmayan erkek ![]() Cumâ namazının bir kimseye farz olması için lâzım olan dokuz şarttan biri de hür olmaktır ![]() HÜRRE: Hür kadın ![]() ![]() Hürre olan hanımlar, namaz kılarken, yüz ve elden başka bütün bedenlerini örter, göstermezler ![]() ![]() Hürre olan kadının zevci veya ebedî mahrem (hiç nikâh düşmeyen) akrabâsından biri yanında bulunmadan, yalnız veya başka kadınlarla yâhut, âkıl, bâliğ ve sâlih olmayan mahremi, yakını, akrabâsı ile üç günlük (yaklaşık 104 kilometre) yola gitmesi haram dır ![]() HÜRRİYET: Hürlük, serbestlik ![]() 1 ![]() ![]() Hürriyet, başıboş kalıp, her istediğini yapmak demek değildir ![]() 2 ![]() ![]() Kim hürriyet isterse, Allahü teâlâya kulluğa sarılsın ![]() Hakîki hürriyet, kullukta kemâl derecesine varmakla mümkündür ![]() ![]() HÜSN-İ HÂTİME: Son nefeste, rûhunu îmân ile teslim etme, îmân ile âhirete gitme ![]() Bir insanın hüsn-i hâtime ile mi yâhut sû-i hâtime (îmânsız gitme) ile mi öleceği, son nefeste belli olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her müslümanın, ölümü düşünüp, hüsn-i hâtime sebeplerini elde etmek için çalışması ve sû-i hâtime ile bu dünyâdan ayrılmaktan çok sakınması lâzımdır ![]() Rabbimiz! Sonumuzu sevdiklerinin sonu gibi eyle ![]() ![]() HÜSN-İ HULUK: Güzel huy, iyi ahlâk ![]() ![]() HÜSN-İ ZAN: 1 ![]() ![]() Kendisinden başka ilâh olmayan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, Allahü teâlâ kendisine hüsn-i zan ederek yapılan duâyı elbette kabûl eder ![]() Kıyâmet günü, Allahü teâlâ bir kulunun Cehennem'e atılmasını emreder ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Bütün müslümanlara hüsn-i zan etmek, iyi nazarla bakmak, iyi karşılamak lâzımdır ![]() ![]() ![]() HÜZN (Hüzün): Üzüntü, keder ![]() ![]() ![]() ![]() Hüzn, insanın kalbini gafletten (Allahü teâlâyı unutmaktan) korur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#153 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHİZMET: Birinin işini görme ![]() Anne ve babanız sizin hizmetinize muhtâc iseler, onlara hizmeti canınıza minnet biliniz ![]() Ey dünyâ! Bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet edene güçlük göster! (Hadîs-i kudsî-Berîka) Cenâzelerde hizmet etmekte bulun! Allah rızâsı için cenâzenin mezârına bir kürek toprak atıver! O attığın toprak, kıyâmette terâzîne konacaktır ![]() Bir kimse din hizmelerinde bulunsa ve bu hizmetlerde, nefsine bir pay ayırsa, yaptığı hizmetlerin tadını ve faydasını bulamaz ![]() Dîne yaptığı hizmetlere, İslâmiyet'i kuvvetlendirmesine ve insanların doğru yola gelmelerine sebeb olmasına güvenmemeli ve bunlarla övünmemelidir ![]() Hizmet görmek istiyen hocasına hizmet etsin ![]() HUBB-I DÜNYÂ: Dünyâ sevgisi ![]() ![]() ![]() ![]() Hubb-ı dünyâ arttıkça, âhirete olan zarar da artar ![]() ![]() Hubb-ı dünyâ, günahların başıdır ![]() HUBB-I FİLLÂH VE BUĞD-I FİLLÂH: Allahü teâlâ için sevmek ve Allahü teâlâ için düşmanlık etmek ![]() Allahü teâlâya Cebrâil aleyhisselâm gibi ibâdet etseniz; hubb-ı fillâh ve buğd-ı fillâh yapmadıkça, hiçbirisi kabûl olmaz! (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Ma'sûmiyye) Amellerin, ibâdetlerin en kıymetlisi, hubb-ı fillâh ve buğd-ı fillâhtır ![]() Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma; "Yalnız benim için ne yaptın" buyurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın en çok sevdiği ibâdet, hubb-ı fillâh ve buğd-ı fillâhtır ![]() HUBB-I RİYÂSET: Makam ve mevki sevgisi ![]() Hubb-ı riyâsetin insana yapacağı zarar, iki aç kurdun, bir koyun sürüsüne girdiği zaman, yaptıkları zarardan daha çoktur ![]() Hubb-ı riyâset insanlarda üç şeyden hâsıl olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HUBB-ISİVÂ: Allahü teâlâdan başka şeylerin sevgisi ![]() ![]() ![]() ![]() (Muhammed bin Receb) HUCCET: 1 ![]() ![]() ![]() Temizliğini tam yapıp, vakitlerine uyarak beş vakit namaza devâm eden kimseye o namaz kıyâmet gününde nûr, huccet ve delîl olur ![]() ![]() Elli dört farzdan biri de Kur'ân-ı azîm-üş-şânı huccet, tutmak, O'nun hükmüne râzı olmaktır ![]() 2 ![]() ![]() Huccet-ül-İslâm: 1 ![]() ![]() Hüccet-ül-İslâm İmâm-ı Gazâlî buyurdu ki: Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellemin dünyâya yayılan nasîhatlerinden biri şudur: Allahü teâlânın, bir kuluna rahmet etmeyeceğine, ona gazâb ve azâb edeceğine alâmet, dünyâya ve âhirete faydası olmayan şeylerle meşgûl olması, zamanlarını lüzumsuz şeylerle öldürmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() HUCURÂT SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin kırk dokuzuncu sûresi ![]() Hucurât sûresi Medîne'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Hucurât sûresinde meâlen buyuruyor ki: Ey îmân etmekle şereflenenler! Sesinizi, Nebiyyullah'ın (Allahü teâlânın peygamberinin) sesinden yukarı çıkarmayınız ![]() ![]() Kim Hucurât sûresini okursa, Allahü teâlâya itâat edenlerin sevâbı kadar sevâb verilir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#154 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHÛD ALEYHİSSELÂM: Kur'ân-ı kerîmde ismi geçen peygamberlerden ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Âd kavmine kardeşleri Hûd'u (peygamber olarak) gönderdik ![]() ![]() ![]() ![]() Hûd'u (aleyhisselâm) ve dinde ona tâbi olanları rahmetimizle kurtardık ![]() ![]() Hud aleyhisselâm Yemen'de bulunan Âd kavmine peygamber olarak gönderildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bolluk, bereket içinde ve gösterişli binâlar yaparak yaşayan Âd kavmi zamanla bozuldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#155 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHÛD SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin on birinci sûresi ![]() ![]() ![]() Hûd sûresi on beşinci ve on altıncı âyet-i kerîmelerinde meâlen buyruldu ki: Kim dünyâ hayâtını ve onun zînet (ve ihtişâmını) isterse, onların yaptıklarının (çalıştıklarının) karşılığını burada tamâmen öderiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hûd sûresi beni ihtiyârlattı ![]() HUDÂ: Varlığı kendinden olup, başkasına muhtâc olmayan Allahü teâlâ ![]() ![]() (Niyâzi Mısrî) Hâşâ zulmetmez kuluna Hüdâsı Herkesin çektiği, kendi cezâsı ![]() (Muhammed Sıddîk bin Saîd) Hudâ dostlarının huzûrunda tevâzu eyleyiniz (alçak gönüllü olunuz), yalvarınız da sizin için duâ etsinler ve kabûl olsun ![]() HUDÛ': Boyun eğmek, alçak gönüllülük ![]() ![]() ![]() Namazın kusûrsuz olması; dînî hükümleri bildiren fıkıh kitaplarında geniş olarak yazılmış olan farzlarını, vâciblerini, sünnetlerini ve müstehâblarını yerlerine getirmekle olur ![]() ![]() ![]() ![]() HUDÛD: Miktârı, dinde kesin ve açıkça bildirilmiş cezâlar ![]() ![]() HUDÛR: Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyin kalbde bulunmaması ![]() ![]() ![]() HUKEMÂ: Din bilgilerini, fen bilgileri ile isbat eden mü'minler ![]() ![]() HUKÛK-UL-IBÂD: İnsanlara âit haklar ![]() ![]() HUKÛKULLAH: Allahü teâlânın emri ve kulluk borcu olarak yapılan, kimsenin tasarrufta bulunamıyacağı, değiştiremeyeceği şeyler ![]() Îmân, namaz, oruc, hac, cihâd, zekât, öşür, sadaka-i fıtr; hırsızlık ve yol kesicilik gibi suçlara verilecek cezâlar, kâtilin öldürdüğü akrabâsının mîrâsından mahrûm olması, kasten orucunu bozanın ve hac esnâsında av hayvanı öldürenlerin mükellef old uğu keffâretler hep hukûkullahtandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HUL': Zevceyi mal karşılığında boşamak ![]() Hul' ile boşanmada nikâhta anlaşılan mehirden çok istemek mekrûhtur ![]() HULD CENNETİ: Sekiz Cennet'in dördüncüsü ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Ey Resûlüm!) de ki: Acabâ bu Cehenem mi hayırlı, yoksa takvâ sâhiplerine (Allahü teâlâdan korkup haramlardan kaçan kimselere) vâd olunan Huld Cenneti mi? Ki bu onlar için bir mükâfât, bir merci'dir (dönüş yeridir) ![]() ![]() Yâ Rabbî! SendenÎmân, tükenmeyen nîmetler, Huld Cenneti'nde Muhammed aleyhisselâma arkadaş olmayı isterim ![]() HULEFÂ-İ ERBEA: Dört büyük halîfe ![]() ![]() Hulefâ-i erbeanın birbirinden üstünlüğü hilâfetleri sırası iledir ![]() HULEFÂ-İ RÂŞİDÎN: Her bakımdan olgun ve Resûlullah Efendimize uyan yüksek halîfeler mânâsına, Resûl-i ekremden (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra sırasıyla halîfe olan hazret-i Ebû Bekr, Ömer, Osman ve Ali (radıyallahü anhüm) için kullanılan tâbir ![]() Allahü teâlâdan korkunuz ![]() ![]() ![]() ![]() Hulefâ-i Râşidîn'i sevmemek sûretiyle Peygamber efendimizi incitmek, hazret-i Hasen ve Hüseyn'i sevmemek sûretiyle incitmek gibidir ![]() Hutbede, Hulefâ-i Râşidîn'in isimlerini zikretmek, Ehl-i sünnetin şiârı (alâmeti)dır ![]() ![]() HULK (Huluk): Huy ![]() Allah'ım halkımı (yaratılışımı) güzel yaptığın gibi hulkumu da güzel eyle ![]() Huluk-ı Azîm: Kur'ân-ı kerîmin bildirdiği ve Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem sâhib olduğu güzel huylar ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde Muhammed aleyhisselâma hitâben buyurdu ki: Sen huluk-ı azîm üzeresin ![]() Allahü teâlâ, sevgilisi ve huluk-ı azîm sâhibi olan, çok merhametli Peygamberine sallallahü aleyhi ve sellem, İslâm düşmanları ile cihâd ve muhârebe etmeyi ve onlara karşı sertlik göstermeyi emrediyor ![]() ![]() HULLE: İslâmî nikâh hükümlerine göre üç defâ boşanmış bir kadının, tekrar aynı adam tarafından alınabilmesi için; başka bir erkek tarafından nikâhlanıp, düğün ve vaty olduktan sonra boşanması ![]() Hulle, bir erkek için zillet ve aşağılıktır ![]() Allahü teâlâ erkeklere boşanmak hakkını verdiyse de, bu hakkı gelişi güzel kullanmamaları ve kadınların erkekler elinde oyuncak olmamaları için erkeklere hulle zilletini yüklemiştir ![]() ![]() ![]() HULÛL ETMEK: Girmek, yer etmek; bir cismin başka bir cisme girmesi, iki şeyin birleşmesi ![]() ![]() Allahü teâlâ üzerinden, gece-gündüz ve zaman geçmesi düşünülemez ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ hiçbir şeyle birleşmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlâhın, bir cisme hulûl etmesi, imkânsızdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HULÛS: Dünyâ menfaatlerini düşünmeden bütün iş ve ibâdetlerin yalnız Allah için olması, niyet temizliği ![]() ![]() Ma'lûm olsun ki, Hak teâlâ her şeyden evvel aklı yaratmıştır ![]() ![]() ![]() HUMS (Humus): Beşte bir; ganîmetten, mâdenlerden ve bulunan defînelerden beytülmâl denen devlet hazînesine ayrılan beşte bir hisse ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Eğer Allah'a îmân etmiş ve hak ile bâtılın ayrıldığı günde (Bedr savaşında) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, biliniz ki; ganîmet olarak aldığınız herhangi bir şeyin humus'u; Allah'a, Resûlüne, O'nun akrabâlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmış yolcuya âittir ![]() ![]() Rikazda (bulunan defînelerde) humus vardır ![]() Humus, Resûlullah efendimiz zamânında; Allah ve Resûlüne bir hisse, Resûlullah'ın akrabâlarına bir hisse, yetimlere, miskinlere ve yolculara birer hisse olmak üzere 5 hisseye ayrılırdı ![]() ![]() ![]() ![]() HUMÛD: Durgunluk, uyuşukluk; bir mâni olmadığı halde bekârlığı istemek ![]() ![]() Şehvetin (hayvânî rûhun kendine tatlı gelen şeyleri istemesi) lüzûmundan az olması humûddur ![]() ![]() Humûd sıfatı bulunan kimse, helâl olan zevkleri ve meşrû arzûları terk eder ![]() ![]() HURÂFE: Dîne, fenne, akla uymayan sözler ve işler ![]() İslâm dîni, bütün hurâfelerden, efsânelerden temizlenmiş olan, yalancılığı reddeden, insanları günahkâr değil, bilâkis Allah'ın kulu olarak kabûl eden, onlara hayatta çalışma ve iyi yaşama imkânını veren, bedenin ve rûhun temizliğini emreden bir dind ir ![]() Bu günkü hıristiyanlık, putperestlik ve hurâfelerle doludur ![]() ![]() ![]() HÛRÎ: Allahü teâlânın îmân edenlere mükâfat olarak yarattığı, nasıl oldukları bilinmeyen Cennet kızı ![]() ![]() ![]() Kızdığı zaman istediğini yapabilecek bir mü'min kimse, kızmazsa, Allahü teâlâ kıyâmet günü onu herkesin arasında çağırır; "Cennet'te istediğin hûrînin yanına git" der ![]() Cennet'e girdim ![]() ![]() ![]() ![]() Cennet'in güzel kokusu, beş yüz yıllık yoldan alınır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Can vermek acısı dünyâ acılarının hepsinden daha acıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HURMA: Nahle ağacının meyvesi ![]() Oruçlu olan kimse hurma ile iftar etsin ![]() ![]() Mü'minin sahûrunun hurma ile olması ne güzeldir ![]() Nahlenin meyvesi olan hurma yinince, insanın parçası, dokusu olur ![]() ![]() HURMET-İ MÜSÂHERE: Erkeğin herhangi bir kadın ile zinâ etmesi veya herhangi bir yerine unutarak ve yanılarak da olsa şehvetle (lezzet alarak) dokunması hâlinde, o kadının neseb (soy) ile ve süt ile olan anası ve kızları ile; kadının da o erkeğin oğlu ve babası ile evle nmesinin ebedî, sonsuz olarak haram, yasak olması ![]() Kızlar, kendilerinden emîn olsalar da yabancı erkeklere dokunmaları câiz değildir ![]() ![]() ![]() Dâmâd ile kayın vâlidesi arasında hurmet-i müsâhere meydana gelirse, bu kız yâni hanımı ile ebedî (sonsuz) olarak bir daha evli kalamaz ![]() HURÛFÎLİK: Acem yahûdisi Fadlullah-ı Hurûfî'nin v ![]() ![]() ![]() ![]() Hurûfîlerin temel inanış ve fikirleri özetle şöyledir: Fadlullah-ı Hurûfî'ye tanrı derler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurûfîliğin kurucusu olan Fadlullah-ı Hurûfî, nokta ilmi diye bir şey uydurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fadlullah-ı Hurûfî'nin öldürülmesinden sonra, yardımcılarından Aliyyül-a'lâ adlı birisi Anadolu'ya gelerek bir Bektâşî tekkesine girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HURÛF-I MUKATTAA: Kur'ân-ı kerîmde bâzı sûre başlarında bulunan ve mânâsı açık olmayan ikisi üçü bir arada veya tek başına yazılı harfler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurûf-ı mukattaa, bulunduğu sûreden bir âyettir ![]() ![]() ![]() ![]() HURÛMİYYE: Bozuk Bâtıniyye fırkasının diğer bir adı ![]() ![]() ![]() HUSÛF NAMAZI: Ay tutulduğunda kılınan namaz ![]() Şüphesiz ki, güneş ile ay, Allah'ın âyet (işâret) lerindendir ![]() ![]() ![]() Husûf ve kusûf namazlarından sonra güneş ve ay meydana çıkıncaya kadar Allahü teâlâya yalvarıp yakarılır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#156 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHİCRET: Bir yerden başka bir yere göç etmek ![]() 1 ![]() ![]() Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) elli üç yaşında iken, Allahü teâlânın izni ile Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye hicret eyledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem Medîne'ye hicret edince; "Mü'minlere saldıran zâlimlerle cihâd yapmaya izin verildi" meâlindeki Hac sûresi 139 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() İşte ben de dînimi korumak için Allah yolunda hicret ediyorum ![]() ![]() Dâr-ül-harbde (müslüman olmayan memlekette) îmâna gelenin, Dâr-ül-İslâm'a (İslâm memleketine) hicret etmesi vâcib olur ![]() 3 ![]() ![]() Herc (karışıklık) , fitne zamânında yapılan ibâdet, benim yanıma (Mekke'den Medîne'ye) hicret etmek gibidir ![]() Dînini muhâfaza için hicret eden, Cennet ile müjdelendi ![]() ![]() HİCRÎ: Resûlullah efendimizin hicreti ile başlayan hicrî kamerî veya hicrî şemsî takvime göre olan târih ![]() Hicrî Kamerî Sene: Resûlullah efendimizin hicret ettiği senenin 1 Muharrem gününü (Mîlâdî 16 Temmuz 622 Cumâ gününü) başlangıç olarak alan ve ayın dünyâ etrâfında on iki defâ dönmesini (354-367 güneş günü) bir yıl kabûl eden takvim senesi ![]() ![]() Hicrî Kamerî Takvim: Peygamber efendimizin Medîne'ye hicret ettiği senenin Muharrem ayının birinci gününü başlangıç olarak alan ve gökteki ayın, dünyâ etrâfında on iki defâ dönmesiyle bir yılı tamamlayan takvim ![]() Hicrî Sene: Resûlullah efendimizin Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye hicret ettiği seneyi başlangıç olarak alan takvim senesi ![]() Hicrî Şemsî Sene: Resûlullah efendimizin hicret ederek Medîne'ye girdiği Eylül ayının 20'nci Pazartesi günü başlayan ve dünyânın güneş etrâfında bir defâ dönmesini (365,242 güneş gününü) esas alan takvim senesi ![]() Hicrî Şemsî Takvim: Resûlullah efendimizin Medîne'ye hicreti esnâsında Kubâ köyüne ayak bastığı Rebî'ul-evvel ayının sekizinci Pazartesi gününe rastlayan mîlâdî Eylül ayının yirminci gününü başlangıç ve güneş yılını esas alan takvim ![]() HİCV: Birini şiirle yerme, kötüleme ![]() Hassân bin Sâbit, bir defâsında kâfirlerin yüz karasını ortaya koyan bir hicvini okuduktan sonra, Peygamber efendimiz; "Ey Hassân! Müşriklerin, kâfirlerin yüz karalarını ortaya koy! Cebrâil seninledir ![]() ![]() Bir kimsenin; kötü, çirkin, fâhiş ve hicvedici sözlerle, Allah'a, Resûlüne ve Eshâbına karşı yalan sözler söylemesi haramdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkalarını hicveden ve fuhuş, içki anlatan ve şehveti harekete getiren şiirleri tegannî ile makam ile okumak her dinde haramdır ![]() ![]() HİDÂYET: 1 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Hidâyeti vererek, dalâleti satın aldılar ![]() ![]() ![]() Hidâyet yolunu öğrendikten sonra, peygambere uymayıp mü'minlerin yolundan ayrılanı, saptığı yola sürükleriz ve çok fenâ olan Cehennem'e sokarız ![]() İbâdetlerini ihlâs ile (Allahü teâlânın rızâsı için) yapanlara müjdeler olsun ![]() ![]() ![]() İnsan yaratılışta; hidâyet ve dalâlet olmak üzere iki taraflıdır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Kendilerine ilim ve hidâyet verdiğimiz kimseler, ilimlerini insanlardan saklarsa, Allah'ın ve lânet edenlerin lânetleri bunların üzerine olsun ![]() HİDDET: Öfke, kızgınlık ![]() ![]() Bütün kötülüklerin anahtarı hiddettir ![]() Kibir; hiddet ve cehâletten doğar ![]() ![]() İslâmiyet'ten, kitaptan olmayıp da, kendi kafasından çıkarıp, sert, hiddetli vâz vereni dinlemek de, vâizin gadabına sebeb olur ![]() HİKMET: 1 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ ona (Dâvûd aleyhisselâma) saltanat ve hikmet verdi ![]() 2 ![]() ![]() Hikmetin başı Allah korkusudur ![]() Hikmet, mü'minin kaybettiği malıdır ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Şiirin bâzısı hikmettir ![]() Hikmet ve nasîhat bildiren şiirler yazmak ve sesle okumak helâldir ![]() ![]() ![]() Denildi ki, fazla yemekte beş zarar vardır: 1) Allah korkusu kalbden gider ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Gökyüzüne, yıldızlara, bunların hareketlerine, doğup-batışlarına, ay ve güneşe, doğuş ve batış yerlerinin her gün değişmesine ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (S ![]() 5 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ dilediği kimseye hikmet verir ![]() ![]() 6 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Biz, âl-i İbrâhim'e kitab ve (ondan ayrı olarak) hikmet verdik ![]() Kırk gün ihlâs ile İslâmiyet'e uyan kimsenin kalbini Allahü teâlâ hikmet ile doldurur ![]() 7 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken, Allahü teâlâ içlerinden, onlara, âyetlerini okur, (îtikâd, amel ve ahlâk bakımından) onları tertemiz yapar, onlara Kitabı (Kur'ân-ı kerîmi) ve hikmeti öğretir bir peygamber gönderdiği gibi mü'minlere büyük bir lütûfta bulunmuştur ![]() Hikmet-i Amelî: İslâm ahlâkı ![]() Hikmet-i amelî; iyi huyları ve yararlı işleri, kötü huylardan ve çirkin işlerden ayırır ![]() Hikmet-i Nazarî: Fen bilgileri ![]() Hikmet-i nazarî, maddenin hakîkatini anlamağı sağlar ![]() HİLÂF: Karşı, muhâlif, âdet ve kâidenin aksine ![]() Mucizelerin hepsi âdetin hilâfına olarak cereyân eder ![]() Hilâf-ı Evlâ: Yapılması sevâb fakat yapmamakla günâha girilmeyen hareket ![]() Müstehâbı terk etmek mekrûh değil, hilâf-ı evlâdır ![]() HİLÂFET: Halîfelik, emirlik, imâmlık (devlet reisliği) ![]() 1 ![]() ![]() ![]() Benden sonra hilâfet otuz senedir ![]() ![]() Biz bu işe, Peygamberlikle ve Allah'ın rahmeti ile başladık ![]() ![]() ![]() ![]() Dört büyük halîfenin birbirinden yükseklikleri hilâfetleri sırası iledir ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Kendisine hilâfet verilecek zâtın bâtınının (yâni kalbi ve diğer âzâlarının) nisbete ve hallere kavuşmuş olması, kötü huylardan temizlenmiş, iyi huylarla süslenmiş olması ve sabr, tevekkül, kanâat, rızâ, teslim sâhibi olması dünyâya düşkün olmaması l âzımdır ![]() Ahmed-i Yekdest hazretleri Serhend'de Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî'nin hizmeti ile şereflendi ![]() ![]() ![]() ![]() Hilâfet-i Mutlaka: Tasavvufta bir velînin bir talebesinin mânen yetiştiğine ve başkalarını da yetiştirebileceğine dâir verilen mutlak izin ![]() Ahmed Sa'îd-i Serhendî, babası ile birlikte Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetinde bulunup Nakşibendî yoluna girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HİLÂLLEMEK: Abdest alırken, el ve ayak parmakları ile sakalın ve kadınlarda sık saçların arasına ıslak parmaklarını sokarak hareket ettirmek ![]() Parmaklarınızın arasını hilâlleyiniz ki, Allahü teâlâ da onları kıyâmet gününde ateşle hilâllemesin ![]() Abdest alırken ayak parmaklarını hilâllemeye ehemmiyet vermeli, müstehab deyip geçmemelidir ![]() ![]() ![]() HÎLE: Sahtekârlık, hud'a ![]() ![]() Hîle ile rızık artmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hîle-i Bâtıla: Haramı helâl ve helâli haram yapmak veya farzı kendisine uygun gelecek şekilde yapmak yâhut birinin hakkına mâni olmak veya haksız mal ele geçirmek için yapılan hîle ![]() Farz olduktan sonra zekât vermemek için hîle-i bâtıla yapmak haramdır ![]() Haramı helâl yapmak için hîle-i bâtıla yapmak yahûdîlerin âdetidir ![]() Hîle-i Şer'iyye: Şer'î (dînî) çâre ![]() ![]() ![]() Âciz olanın, zarûrete düşenin, ibâdetini kaçırmamak veya haram işlememek için hîle-i şer'iyye yapması lâzım olur ![]() HİLL: Hac veya umre için ihrâma girilen mîkât denilen yerler ile Harem yâni Mekke şehri sınırı arasına verilen ad ![]() ![]() ![]() Mîkâttan (ihrâma girilen yerden) geçerken bir iş için Hill'de kalmayı niyet edenlerin ve Hill'de oturanların hacdan başka niyetle ihrâmsız (iki parçadan meydana gelen dikişsiz elbise olmaksızın) Harem'e girmeleri câizdir ![]() ![]() ![]() ![]() Hac etmemiş fakîrin başkası yerine hacca gitmesi câiz ise de, Hill'e gidince, kendisine de hac etmek farz olur ![]() ![]() HİLKAT: 1 ![]() ![]() Üzerinde yatıp kalktığınız, yiyip içtiğiniz, gezip dolaştığınız, gülüp oynadığınız, dertlerinize devâ, korkulara, sıcağa-soğuğa, açlığa-susuzluğa, yırtıcı ve zehirli hayvanlar ile düşmanların hücumlarına karşı koyacak vâsıtaları bulduğunuz şu yer kür esi yapılırken, taşları, toprakları hilkat fırınlarının ateşlerinde pişirilirken, suyu ve havası kudret kimyâhânesinde imbiklerden çekilirken, siz nerede idiniz, ne içinde idiniz, hiç düşünüyor musunuz? (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî) İslâmiyet'i işitmeyen çok kimse vardır ki, önceleri bozulmuş, uydurulmuş dinlerin mensuplarına aldanmışlar, astronomide ve fen mensuplarına ve bilhassa tıb ilminde gördükleri nizamlı hâdiselerin birbirlerine bağlantılarını düşünerek, hilkatin sırları nı bu hesaplı düzenin hakîkatini anlamak istemişlerdir ![]() ![]() ![]() İnsanın hilkatından maksat, kulluk vazîfelerini yapmaktır ![]() 2 ![]() ![]() ![]() HİLLET (Hullet): Halîl (dost) olmak, dostluk ![]() ![]() Hillet makâmı, asâleten İbrâhim aleyhisselâma mahsûstur ![]() HİLM: Yumuşak huylu olmak, kızmamak ![]() ![]() Yâ Rabbî! Bana ilim ver ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ, hayâ, hilm ve iffet sâhiblerini sever ![]() ![]() İlim, öğrenmekle; hilm de gayretle hâsıl olur ![]() ![]() ![]() Hilmi sebebiyle kul, gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılanların derecesine kavuşur ![]() Öfke ânındaki hilm, zâlimlerin gazabından korur ![]() Allahü teâlânın hilmi o kadar çoktur ki, kullarının cezâlarını vermekte acele etmiyor ![]() HİLYE-İ SEÂDET: Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem görünüşü veya O'nun görünen bütün uzuvlarının şeklini, sıfatlarını, isimlerini ve güzel huylarını anlatan yazılar ![]() ![]() Pek çok siyer kitabında Peygamberimizin Hilye-i seâdeti geniş ve açık olarak senedleri ve vesîkalarıyla yazılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HİMMET: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() (Sultan Birinci Ahmed Han) 2 ![]() ![]() Kişinin kıymeti, himmetine göredir ![]() ![]() ![]() Kişinin himmeti dağları yerinden söker ![]() HİSÂB (Hesâb): Öldükten sonra, dünyâda yaptıkları işlerden dolayı insanların sorguya çekilmesi ![]() ![]() HİSBET: İyiliği emr edip kötülükten alıkoymak husûsunda, hükûmet adamlarının bizzat işe karışıp gerekeni yapmaları ![]() ![]() ![]() Emr-i ma'rûf ve nehy-i münkeri el ile yapmak hükûmet adamlarına, dil ile yapmak din adamlarına, kalb ile yapmak da her müslümana farzdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HİSSE: Bölünebilen bir mal veya şeyin her ortağa âit olan kısmı, ortaklardan her birinin hakkı, payı ![]() Bir sığırı veya deveyi, yedi kişiye kadar müslüman, bâliğ kimseler, ortak olarak satın alıp kesebilirler ![]() ![]() ![]() Yedi kişi ortaklaşa bir sığırı kurban ettikten sonra, ortakların hisselerini ayırmadan önce, hiç kimseye hediye etmeleri câiz değildir ![]() Hisse-i Şâyia: Bir şeye ortak olanların taksim edilmemiş paylarından her biri; ortak mülkiyet ![]() Bir kimse evini iki kişiye hediye etse, câiz olmaz ![]() ![]() Bir binânın yarısı Ahmed'in, üçte biri Ömer'in, altıda biri Ali'nin olsa; Ahmed, hisse-i şâyiasını satsa, Ömer ve Ali almak isteseler, yarısını Ömer, yarısını da Ali alır ![]() ![]() HİŞÂMİYYE: Hazret-i Ali'yi sevdiğini iddiâ ederek diğer Eshâb-ı kirâmı (Peygamberimizin arkadaşlarını) kötüleyen şîanın kollarından olan bozuk bir fırka, topluluk ![]() Şiîlik, hazret-i Ali zamânında ortaya çıktı ![]() ![]() ![]() Hişâmiyye fırkası iki kısımdır ![]() ![]() ![]() ![]() Hişâm bin Hakem'in kurduğu Hişâmiyyeye göre; Allah sınırlı ve sonlu olan bir cisimdir ![]() ![]() ![]() ![]() Hişâm bin Sâlim el-Cevâlikî'nin kurduğu Hişâmiyyeye göre; Allah insan şeklindedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HİTÂB: Söyleme, buyurma ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde Peygamber efendimize hitâb ederek; " Kur'ân-ı kerîm okuyacağın zaman, Eûzü ![]() ![]() ![]() ![]() Hitâbe (Hitâbet): Dinleyicilere bilgi vermek ve yol göstermek için yapılan konuşma ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen, Şuayb aleyhisselâmın kavmi olan Medyen ahâlisine hitâbesini şöyle bildirmektedir: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimizin, akrabâsını dîne dâvet hitâbesi şöyledir: Hamd, yalnız Allahü teâlâya mahsustur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HİZB: 1 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Kim Allah'ı, Peygamberini ve mü'minleri yâr (dost) edinir yardımda bulunursa, şüphesiz onlar, Allahü teâlânın hizbidir ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Hizb-üş Şeytân: Şeytânın aldatmalarına kapılan topluluk ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Bunları şeytan kaplamış ve (dil ve kalpleriyle) Allah'ı hatırlamayı kendilerine unutturmuştur ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#157 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHESÂB (Hisâb): Öldükten sonra, dünyâda yaptıkları işlerden dolayı insanların sorguya çekilmesi ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: (Ona şöyle diyeceğiz): Oku kitâbını, bugün üzerine hesâb görücü olarak nefsin sana yeter ![]() Âhirette hesâba çekilmeden önce, dünyâda iken hesâbınızı görünüz ve amelleriniz tartılmadan önce, kendinizi tartınız ![]() Kıyâmet günü herkes, dört suâle cevâb vermedikçe hesâbdan kurtulamıyacaktır: Ömrünü nasıl geçirdin ![]() ![]() ![]() Dünyâyı helâldan kazanana, âhirette hesâb vardır ![]() ![]() Hesâb, mîzân (amellerin tartılması) ve cehennem üzerine kurulacak olan ve nasıl olduğunu bilmediğimiz sırat köprüsü haktır ![]() ![]() Riyâzet çekmenin yâni nefsin isteklerini yapmamanın ve mübâhları yâni yapılması emrolunmayan ve yasak da edilmeyen şeyleri zarûret miktârı kullanmanın, büyük bir faydası da; kıyâmet günü hesâbın kısa ve kolay olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Bir insan, alış-veriş yaptığı kimse ile olan sözlerini, hareketlerini, aldığını, verdiğini iyi ve doğru yapmalıdır ![]() ![]() ![]() Hesâb Günü: Öldükten sonra, dünyâda iken yapılan işlerden dolayı insanların sorguya çekilecekleri gün ![]() ![]() HEVÂ: Nefsin arzu ve istekleri ![]() Nefsini hevâsına tâbi kılıp şehevî arzularının peşinde ömrünü tükettikten sonra Allahü teâlâdan Cennet isteyen ahmaktır ![]() Nefsin arzû ve isteklerine hevâ denmesi, kimde bulunursa onu Cehennem'e düşürdüğü içindir ![]() ![]() Dünyâ (haramlar, mekruhlar, Allahü teâlâyı unutturan şeyler), insanı hevâ ve hevesine kaptırır, nefsin arzularına uydurur ![]() ![]() Allahü teâlâ insanı beyhûde, boş yere yaratmadı ki, insan kendi hâline bırakılsın, istediğini yapsın ve nefsin hevâsına uysun ![]() ![]() HEYÛLÂ: Eski felsefecilere göre, cisimlerin aslı kabûl edilen madde ![]() Allahü teâlâya, kâinâtın heyûlâsı ve aslı demek kadar alçaklık olmaz ![]() HIDÂNE: Çocuğu kucağa almak, besleyip büyütmek üzere yanında bulundurmak ![]() ![]() ![]() Hıdâne, çocuğun anasına âittir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HIDIRELLEZ: Yazın başlangıcı sayılan altı Mayıs günü ![]() ![]() Yıl, Hızır ve Kasım olarak ikiye ayrılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâmiyet, Hızır (Hıdır) ve hazret-i İlyâs'ın Allahü teâlânın sevgili kullarından olduğunu haber vermekte fakat onlar adına mukaddes bir günün varlığını bildirmemektedir ![]() ![]() ![]() HIFZ: 1 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmi kıyâmete kadar Allahü teâlâ hıfz edecektir ![]() ![]() ![]() Îmân beş kal'anın içinde hıfz olunur ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Kim şu yedi kelimeyi hıfz ederse Allahü teâlâ ve melekler katında kıymetlidir ![]() 1) Bir işe başlarken Bismillah demek, 2) Her işin sonunda Elhamdülillah demek, 3) Dilinden lüzumsuz söz çıktığında, Estağfirullah (Allahü teâlâ'dan beni af etmesini, bağışlamasını istiyorum ![]() 4) Yapacağı bir iş için inşâallah demek, 5) Kötü bir durumla karşılaştığında, Lâ havle velâ kuvvete illâ billah demek, 6) Bir musîbete uğradığında, İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn demek ![]() 7) Gece ve gündüz, dilinden kelime-i tevhîdi düşürmemek ![]() 3 ![]() ![]() HIKD: Başkasından nefret etmek, kalbinde ona karşı kin, düşmanlık beslemek ![]() Üç şeyden biri bulunmıyan kimsenin bütün günahlarının af ve mağfiret olunması umulur: Şirke (Allahü teâlâya ortak koşmaya), küfre (imânın gitmesi haline) yakalanmadan ölmek, sihir (büyü) yapmamak ve din kardeşine hıkd beslememek ![]() Hıkd eden kimse; iftirâ, yalan ve yalancı şâhitlik ve dedikodu ve sır ifşâ etmek (açıklamak) ve alay etmek ve haksız olarak başkasını incitmek, hakkını yemek ve ziyâreti kesmek günâhlarına yakalanır ![]() Gadab eden, kızan kimse, intikamını alamayınca, gadabı hıkd hâlini alır ![]() HINÂS: Hünsâlar ![]() ![]() HIRİSTİYANLIK: Îsâ aleyhisselâmın getirdiği hak din olan Îsevîliğin bozulmuş şekli ![]() Hazret-i Îsâ'ya İncîl isminde bir kitab nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() Zamanla hıristiyanlık büyük devletlerin resmî dîni hâline gelince, Ortaçağda korkunç bir karanlık devir başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hıristiyanlık dînine göre; insanlar günâhkâr olarak doğar, hazret-i Îsâ insanları bu günâhtan kurtarmak için dünyâya gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#158 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHIRKA-İ ŞERÎF: Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem sağlığında büyük velî Veysel Karânî hazretlerine verilmesini vasiyet ettiği mübârek hırkası ![]() ![]() Peygamberimize sallallahü aleyhi ve sellem vefâtı yaklaşınca, hırkanızı kime verelim? dediler ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ömer ve hazret-i Ali, Hırka-i şerîfi Veysel Karânî'ye verdiler ![]() ![]() ![]() ![]() Veysel Karânî, kendisine hediye edilen Hırka-i şerîfi savaşta dahi yanından ayırmayıp canı gibi muhâfaza ederdi ![]() ![]() ![]() ![]() HIRKA-İ SEÂDET: Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem, Eshâb-ı kirâmdan (Peygamberimizin arkadaşlarından), Kâ'b bin Züheyr'e, yazdığı güzel kasîdesinden dolayı hediye ettiği bu hırka, İstanbul'da Topkapı Sarayı Müzesi Hırka-i Seâdet dâiresinde diğer kuts al emânetlerle birlikte muhâfaza edilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimize âit mübârek eşyâların, bilhassa Hırka-i Seâdet'in bütün müslümanların yanında çok büyük değeri ve özel bir yeri vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HIRS: Bir şeye aşırı düşkünlük, şiddetli istek ![]() İki aç kurt bir koyun sürüsüne girdiği zaman yaptıkları zarardan, mal ve şöhret hırsının insana yapacağı zarar daha çoktur ![]() Âdemoğlu helâk olsa, ihtiyârlasa bile, onda hırs ve emel (istek) yine kalır ![]() Hırslı insan, helâl haram demeden her istediğine kavuşmak, başkalarının zararına da olsa, beğendiği şeyleri toplamak, ister ![]() ![]() ![]() ![]() (Behlül Dânâ) HIRZ ÂYETLERİ: Okunduğunda veya üzerinde taşındığında Allahü teâlânın muhâfazasına (korumasına) kavuşmaya vesîle (sebeb) olduğu bildirilen âyet-i kerîmeler ![]() ![]() HIYÂNET: Hâinlik ![]() ![]() Kibirden, hıyânetten ve borçtan temiz olarak ölen kimsenin gideceği yer Cennet'tir ![]() Allah'ım! Açlıktan sana sığınırım ![]() ![]() ![]() ![]() Ticârete hıyânet karışırsa bereket gider ![]() Hıyânet haramdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HIYÂR: Serbest olma ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#159 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHIZIR ALEYHİSSELÂM: İbrâhim aleyhisselâmdan sonra yaşamış bir peygamber veya velî ![]() Hızır aleyhisselâm Zülkarneyn aleyhisselâmın askerinin kumandanı ve teyzesinin oğludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebü'd-Derdâ radıyallahü anh bir gün Mekke-i mükerremede bir dağın üzerine çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âlimlerin çoğu Hızır aleyhisselâmın öldüğünü bildirdi ![]() ![]() Abdülhâlık Goncdüvânî hazretlerine, lâ ilâhe illallah, zikrini Hızır aleyhisselâm öğretti ![]() Bir gün sabah vakti toplanmıştık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her gördüğünü Hızır bil, her geceyi kadir bil ![]() HİBE: Bağış ![]() ![]() ![]() ![]() Malı verenin, hibe ettim gibi âdet olan sözü söylemesi, alanın da kabûl ettim demesi veya kabz etmesi (eline alması) lâzımdır ![]() ![]() Hibe sevab kazanmak maksadiyle yapılır ![]() ![]() Yeşilay, Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi çeşitli isimler altında kurulmuş olan yardım teşkîlâtları, dînin hibe ahkâmına (hükümlerine) tâbidirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HİCÂB: Örtü, perde, avret yerlerini örtme, örtünme ![]() ![]() Setr-i avret denilince, her ne kadar kadınların hicâbı anlaşılıyorsa da, kelime, mânâ ve mefhum olarak erkek ve kadınların örtmeleri gereken yerlerini örtünmelerini içine almaktadır ![]() HİCR: 1 ![]() ![]() Sefîh yâni nafaka te'min ederken malını isrâf edip dînin ve aklın uygun görmediği lüzumsuz yere harcayan ve haramlara sarf eden, hâkim tarafından hicr edilir ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Mü'minin mü'mine üç günden fazla hicr etmesi helâl olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Erkek olsun, kadın olsun, dünyâ işleri için mü'minin mü'mine hicr etmesi câiz değildir ![]() Hicr Sûresi: Kur'ân-ı kerîmin on beşinci sûresi ![]() Hicr sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Hicr sûresinde Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki: Kur'ân-ı kerîmi sana biz indirdik ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#160 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHAVÂSS: Seçilmişler ![]() ![]() Sultanlar, milletin malını zâlimler ve haydutlardan korudukları gibi; havâss da, avâmın (dînî ilimlerden haberi olmayan câhillerin) îtikâdını (inancını) bid'atçilerin (sapıkların) şerrinden korurlar ![]() Üç çeşit oruç vardır: Birincisi avâmın yâni câhillerin orucudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Avâmın tövbesi günâhtan; havâssın tövbesi gafletten Allahü teâlâyı unutmaktandır ![]() Havâss, iyi amelleri (güzel işleri) kendilerinden değil, Allahü teâlâdan bilir ![]() HAVÂTIR: İnsanın kalbine gelen düşünceler ![]() ![]() Havâtır, bâzan Allahü teâlânın insanın kalbinde meydana getirdiği şeyler olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Melek tarafından olan havâtırın doğruluğuna alâmet, dîne uygun olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Havâtır ve niyetlerimi önce kitap ve sünnet ile karşılaştırıyorum ![]() ![]() Havâtır nefse acı gelirse, hayr olduğu; tatlı gelir hemen yapmak isterse şer (kötü) olduğu anlaşılır ![]() ![]() ![]() ![]() HAVÂYİC-İ ASLİYYE: İhtiyaç eşyâları ![]() ![]() ![]() Zekât için bir senelik, kurban ve fıtra için bir aylık yiyecek veya parası havâyic-i asliyyeden sayılır ![]() ![]() ![]() Havâyic-i asliyye, zekât ve fıtra vermek ve kurban kesebilmek için lüzûmlu olan nisâba (dînen zengin sayılma miktârına) katılmazlar ![]() HAVELÂN-I HAVL: Zekâtı verilecek bir malın üzerinden bir kamerî yılın geçmesi ![]() Zekât verilecek mallarda aranan şartlardan birisi havelân-ı havldır ![]() Toprak mahsûllerinin zekâtı (öşr), hasad mevsimi (mahsûl topraktan alındığında) verildiğinden, havelân-ı havl şartı aranmaz ![]() HAVF VERECÂ: Allahü teâlâdan korkmak (havf) ve rahmetini ümid etmek (recâ) ![]() Havf gençlikte, recâ yaşlılıkta çok olmalıdır ![]() Havf ve recâ, kul itâat hâlini bırakıp benlik sevdâsına düşmesin diye nefsi bağlayan iki yulardır ![]() Kalb de dâimâ havf bulunmalıdır ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ömer buyurdu ki: Bütün insanların Cehennem'e, bir kişinin Cennet'e gireceğini söyleseler, umarım ki o bir kişi ben olurum; aksine bütün insanların Cennet'e, bir tek kişinin Cehennem'e gideceğini söyleseler, korkarım ki o kişi ben olurum ![]() ![]() HÂVİYE: Cehennem'in yedinci tabakası ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Ameli hafîf olana (yâni iyilikleri hafif, günâhları ağır gelene) gelince; artık onun yeri hâviyedir ![]() ![]() HAVL: Hareket, kuvvet ![]() Bir insan, havlin kendinden olmayıp, Allahü teâlânın yaratmasiyle olduğunu bilirse, her şeyi O'ndan bekler ![]() ![]() HAVRA: Yahûdî mâbedi, sinagog ![]() Havra ve kilisedeki küfür alâmetleri kaldırılırsa, namaz kılmak mekruh olmaz ![]() HAVZ: Sıvı maddelerin toplandığı yer, büyük su birikintisi, göl ![]() Bir gün Mevlânâ Celâleddîn Rûmî havz kenarındaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Havz-ı Kebîr: Eni ve boyu yaklaşık beşer metre (onar zrâ') olup, alanı yirmi beş metrekare olan havuz ![]() ![]() Havz-ı Kevser: Kıyâmet günü mahşerde veyâ Cennet'te Peygamber efendimize tahsîs edilmiş olan ve bir kere içenin bir daha susamayacağı havuz ![]() ![]() Havz-ı Sagîr: Alanı yirmi beş metrekareden küçük havuz ![]() Havz-ı Sagîre, necâset (pislik) düşse ve suyun, üç sıfatı değişmese de, necs (pis) olur ![]() ![]() ![]() ![]() İçine devamlı su akan ve devamlı taşan veya içinden devâmlı su alıp, iki alış arası su hareketsiz kalacak kadar uzamayan havz-ı sagîr ve hamam kurnası, akar su demektir ![]() HAYÂ: Utanma, âr, nâmus ![]() ![]() Hayâ îmândandır ![]() ![]() ![]() ![]() Hayâ ile îmân, berâberdirler ![]() ![]() Allahü teâlâdan hayâ ediniz! Hakîkî mânâda Allahü teâlâdan hayâ etmek, kötü düşüncelerden uzak durmak, helâl lokma yemek ve ölümü hatırlamaktır ![]() ![]() ![]() Cennet'e gitmek isteyen uzun emel sâhibi olmasın ![]() ![]() ![]() Hayâsız insan, halk içinde çıplak oturan kimse gibidir ![]() Cebrâil aleyhisselâm, aklı, hayâyı ve îmânı Âdem aleyhisselâma getirdi ve dedi ki: "Yâ Âdem! Allahü teâlâ hazretleri selâm eder, sana getirdiğim şu üç hediyenin birini kabûl etsin" dedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kul hayâ sâhibi olduğu zaman, hayır ve iyi işlere yapışır ![]() ![]() Allahü teâlâdan hayâ etmeyen kimse, insanlardan da hayâ etmez ![]() Âfetlerin evveli, cehâlet, bilgisizlik, sonra nefsin arzû ve isteklerine meyletmek, sonra hayâyı terk etmektir ![]() Hayânın en kıymetlisi, Allahü teâlâdan utanmaktır ![]() ![]() ![]() HAYÂL: Bir şeyi gördükten sonra veya görmeden önce zihinde şekillendirme ![]() ![]() Bir cisme bakınca, bu cisim, beyindeki ortak his merkezinde duyulur ![]() ![]() ![]() ![]() Hayâl büyüklerin yolunda çok işe yarar ![]() ![]() (M ![]() HAYÂT: Diri olmak, dirilik ![]() 1 ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın kâmil (noksan olmayan) sıfatları vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Mal ve dünyâdan size verilen şey, yalnız hayatta bulunduğunuz müddetçe, onunla geçinmektir ![]() ![]() Öldükten sonra da, hayâtta olduğum gibi bilirim ![]() 3 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Dünyâ hayâtı, oyun ve boş şeylerdir ![]() ![]() Berzâh hayâtı, yâni kabir hayâtı, dünyâ hayâtının yarısı gibidir ![]() ![]() ![]() Kabirdeki hayât, bir bakımdan dünyâ hayâtına benzediği için, meyyit terakkî eder, derecesi yükselir ![]() ![]() ![]() ![]() HAYDAR: Arslan ![]() ![]() Hayber'in fethinde bulunup büyük kahramanlıklar gösteren hazret-i Ali, yahûdîlerin meşhûr pehlivanı Merhab ile karşılaştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Azîz Mahmûd Hüdâyî HAYR: İyilik ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Kim zerre miktârı bir hayır işlerse, onun mükâfâtını (karşılığını) görecek ![]() ![]() Hayra yol gösteren (sebeb olan), o hayrı yapan gibidir ![]() Müslüman hayırlı olur ![]() ![]() Yumuşak davranmayan hayr yapmamış olur ![]() En hayırlınız, Kur'ân-ı kerîmi öğrenip öğreteninizdir ![]() Ya hayr söyle, ya sükût et (sus) ![]() İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır ![]() Müslümanların hayırlısı müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu (zarar görmediği) kimsedir ![]() Malı, mevkîi (makâmı) hayır için istiyen ve hayır işlerinde kullanan; râhata, huzûra kavuşmuştur ![]() ![]() ![]() HAYRÂT: Sevâb kazanmak için yapılan Allahü teâlânın beğendiği iyi işler, bütün iyilikler, hayırlar ![]() Allahü teâlâ insanın yeni, temiz elbisesine, hayrât ve hasenâtına, malına, rütbesine bakarak sevâb vermez ![]() ![]() Dünyâda yapılan hayrât ve hasenât, Peygamber efendimizin yolunda bulunmak şartı ile âhirette işe yarar ![]() ![]() Allahü teâlâ hangi işlerin hayrât, hangi işlerin de seyyiât (kötü işler) olduklarını bildirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HAYRET: Taaccüb, şaşkınlık ![]() ![]() Sûfî yâni tasavvuf yolunda bulunan bir kimse, başlangıçta kendi makâmından bahseder, hâli ile ilgili şeyleri anlatır ![]() ![]() Şükrün sonu hayrettir ![]() ![]() ![]() (Süleymân Çelebi) HAYRHAHLIK: Başkasının iyiliğini istemek ![]() ![]() ![]() Hayrhahlık; güzel ahlâkın aynası durumunda bir haslet (huy) olup, ekseriyetle içi dışına uyan fazîlet sâhibi kimselerde olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HAYSİYYET (Haysiyet): Şeref, îtibâr ![]() Haysiyetsiz kimse, kendisine karşı yapılan zulüm, işkence ve hakâretleri kabûl eder ![]() İyi huylu kimse, kendisine darılana iyilik yapar ![]() ![]() ![]() HAYVÂNÎ RÛH: İnsanda istekli hareketleri yaptıran kuvvet ![]() ![]() Hayvanlarda ve insanlarda hayvânî rûh vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HAYY (El-Hayyü): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur ![]() ![]() ![]() Hayy ve kayyûm olan Allah'tan başka ilâh yoktur ![]() O hayydir ![]() ![]() ![]() ![]() Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî'ye, gıdân nedir diye sordular ![]() ![]() Hastalanan kimse, el-Hayyü ism-i şerîfini bir tabağa yazar ve ona su koyar ve ondan üç gün içerse, Allahü teâlânın izniyle şifâ bulur ![]() HAYYEALES-SALÂH-HAYYEALEL-FELÂH: Ezân ve ikâmet okunurken söylenen "Haydin namaza" ve "Haydin kurtuluşa" mânâsına mü'minleri kurtuluşa, seâdete sebeb olan namaza çağıran iki mübârek söz ![]() Sünnete uygun olarak okunan ezânı duyan kimsenin, işittiğini yavaşça söylemesi sünnettir ![]() ![]() ![]() Ezân okurken Hayye ales-salâh derken vücûdu kıbleden biraz sağa, Hayye alel-felâh derken de biraz sola çevirmelidir ![]() HAYZ (Hayız): Sıhhatli bir kızın veya âdet zamânı son dakikasından îtibâren tam temizlik (hiç kan gelmeden en az on beş gün) geçmiş olan kadının önünden çıkan ve Hanefî mezhebine göre en az üç gün (ilk görülmesinden îtibâren yetmiş iki saat), en çok on gün devâm e den kan ![]() Hayzın başladığını ve bittiğini kocasından saklayan kadın mel'ûndur ![]() Hayız ve nifas (lohusa) günlerinde namaz kılmak, oruç tutmak, câmi içine girmek, Kur'ân-ı kerîmi (ezberden veya yüzünden) okumak ve tutmak, Kâbe'yi muazzamayı tavâf etmek ve cimâ haram olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kız çocuğuna anasının, anası yoksa ninelerinin, ablalarının, hala ve teyzelerinin hayz ve nifâs ilmini bildirmeleri (öğretmeleri) farzdır ![]() ![]() HAZER VE İBÂHA: Yasaklar ve mübahlar ![]() ![]() ![]() Fıkıh kitablarındaki hazer ve ibâha bölümlerinde geçen hususlardan bâzısı şöyledir: Demir, bakır, kalay, cam ve benzeri maddelerden yüzük edinmek (takmak) haramdır ![]() Erkekler ancak gümüş yüzük kullanır ![]() HAZER VE SEFER: Memleketinde olma ve sefer, yolculuk hâli ![]() Hastanın hazerde ve seferde farzları sedirde, sandalyede, ayaklarını sarkıtarak oturup, îmâ ile kılmaları câiz değildir ![]() ![]() ![]() HÂZIR VE NÂZIR: Bulunucu, mevcut olucu ve gören ![]() Allahü teâlâ, her zamanda ve her yerde hâzır ve nâzırdır derler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#161 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHAZKÎL ALEYHİSSELÂM: İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden veya Allahü teâlânın velî kullarından biri ![]() ![]() ![]() ![]() Birçok müfessir (tefsîr âlimi) Mü'min (Gâfir) sûresinin 28-45 ![]() ![]() Çocukluğu ve gençliği Mısır'da geçen Hazkîl aleyhisselâm, Fir'avn'ın sarayında hazînedârlık (mâliye bakanlığı) yapan, îmânını gizleyen bir mü'min idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#162 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHAZRET: Zât mânâsına hürmet ve saygı ifâdesi ![]() Hazret-i Ebû Bekr diyor ki: "Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem yanında İmâm-ı Hasen vardı ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ali buyurdu ki: Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi ![]() ![]() HEDİYE: Fakir veya zengin bir kimseye ikrâm için hîbe (bağış) olarak verilen veya gönderilen mal ( Bkz ![]() ![]() Hediyeleşiniz, sevişiniz ![]() Yâ Âişe, kim sana sen istemeden bir hediye verirse, onu kabûl et! Zîrâ o, Allahü teâlânın sana ihsân ettiği bir rızıktır ![]() Hediye vermek ve hediye kabûl etmek (almak) sünnettir yâni Resûlullah efendimizin âdet-i şerîfelerindendir ![]() Gasbedilmiş veya hırsızlık gibi haram yoldan elde edildiği bilinen bir malı hediye ve sadaka olarak almak veya kirâ olarak kullanmak helâl değildir ![]() Taksîmi mümkün olan bir şeyde ortakların, hisselerini ayırmadan başkalarına hediye etmeleri câiz değildir ![]() Resûlullah efendimiz, sadaka kabûl etmez, fakat hediye kabûl ederdi ![]() ![]() HEMM: Gam, hüzün, sıkıntı ![]() Lâ havle velâ kuvvete illâ billah okumak, doksan dokuz derde devâdır (ilâçtır) ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#163 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHÂRÛN ALEYHİSSELÂM: Kur'ân-ı kerîm'de adı geçen peygamberlerden ![]() Allahü teâlâ kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Selâm, Mûsâ ve Hârûn üzerine olsun ![]() (Mûsâ aleyhisselâma peygamberliği bildirilince) dedi ki: "Ve kardeşim Hârûn ise, lisânen benden daha fasîhtir (Fasîh ve belîğ bir şekilde insanlara Hakk'ı, hakîkati anlatır) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hârûn aleyhisselâm İsrâiloğullarına peygamber olarak gönderildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#164 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHASEB: Şeref, asâlet, ahlâk ve soy temizliği ![]() Kişinin hasebi ahlâkıdır, keremi dînidir ![]() Baktım ki, insanlardan her biri mal, haseb, şeref ve neseb aramaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() HASED: Kıskanmak, çekememek ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Hased ettiği zaman hasedcinin şerrinden karanlığı yırtan nûrun Rabbine sığınırım ![]() Hased etmekten sakınınız ![]() ![]() Geçmiş ümmetlerden iki kötülük sizlere bulaştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hasedden daha kötü bir şey yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hased eden insan, Allahü teâlânın kendisine verdiği şeylere râzı olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün kötülüklerin başı, kaynağı üçtür: Hased, riyâ (gösteriş) ve ucb (kendini ve yaptığı işleri beğenme) ![]() ![]() Hased edenin ömrü üzüntü ile geçer ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün sebeblerden doğan düşmanlığın giderilmesi mümkünse de hased sebebiyle olan düşmanlığın yok olması mümkün değildir ![]() ![]() ![]() HASEN HADÎS: Bildirenler sâdık (doğru) ve emîn (güvenilir) olup, fakat hâfızası (anlayışı) sahîh hadîsleri bildirenler kadar kuvvetli olmayan râvîlerin, kimselerin bildirdiği hadîs-i şerîf ![]() ![]() HASENÂT: Allahü teâlânın beğendiği işler, iyilikler ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Hasenât, günahları yok eder ![]() Sıcak su, buzu erittiği gibi, iyi huy da hatâları eritir ![]() ![]() Hased etmekten sakınınız ![]() ![]() Allah için yapılmayan hayrât ve hasenât ve ibâdetler kabûl edilmez ![]() Harâm para ile hayrât, hasenât yapmak, pisliği idrar ile yıkayıp temizlemek gibidir ![]() HASENE: 1 ![]() ![]() Allahü teâlânın korkusundan kötülüğü terkeden kimseye bir hasene yazılır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Ey Rabbimiz bize dünyâda hasene ver ![]() ![]() HASENEYN: Peygamber efendimizin mübârek iki torunu hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn ![]() Allah'ım ben bu ikisini (Haseneyni) seviyorum, sen de sev ![]() ![]() Bir gün Resûlullah'ın yanına gitmiştim ![]() ![]() ![]() ![]() HASÎB (El-Hasîb): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: O peygamberler ki, Allah'ın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ ederler ve O'ndan korkarlar ![]() ![]() Şânı yüce olan Allahü teâlâ, her şeyi hasîbdir ![]() ![]() ![]() ![]() HASÎS: Parasını ve malını harcamamak için her türlü sıkıntıya, eziyete katlanan, paraya, mala aşırı düşkün olan; dînen verilmesi îcâb edeni, zekâtı ve sadakayı vermeyen, pinti, eli sıkı olan, bahîl, malda ve ilimde cimrilik eden ![]() ![]() Hasîs olanlar, her ne kadar zâhid (dünyâyı istemiyor) olsalar da Cennet'e giremezler ![]() Ahlâk-ı zemîme (kötü ahlâk) olan dört şeyden vazgeç, onlardan çok sakın ![]() ![]() Hasîslerin en fenâsı, müslümanlara emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yapmayanlar, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmeyenler, onlara dinlerini öğretmeyenler veya yanlış öğretenlerdir ![]() Günahların büyüğü üçtür: Hasîslik, hased (çekememezlik) ve riyâ (gösteriş) ![]() HASLET: İnsanın yaratılışındaki huy, mîzâc, tabîat, karakter ![]() Şu dört haslet kimde varsa o hâlis münâfıktır ![]() ![]() ![]() Kimde şu dört haslet bulunursa, bu hasletler o kimseyi yüksek derecelere kavuşturur ![]() ![]() ![]() Türkleri maddeten yıkmak ve ezmek mümkün değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HÂSS: 1 ![]() ![]() Hâss, kat'î (kesin) mânâ ifâde eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() HAŞEVİYYE: Allahü teâlâyı mahlûklara,yaratıklarına benzeten, madde, cism diyen bozuk fırka, topluluk ![]() Haşeviyye, "Rabbinin vechi bâkî kalır" meâlindeki Rahmân sûresi yirmi yedinci âyetinin ve "Allah'ın yedi onların ellerinin üstündedir" meâlindeki Tâhâ sûresi onuncu âyetinin zâhir (görünen) mânâsını kabûl ederek, Allahü teâlâya cism demişlerdir ![]() Allahü teâlâyı mahlûklara, cisimlere benzetme fikri ilk olarak Haşeviyye tarafından ortaya atılmış, sonra bu bozuk inanış şîa ve diğer bozuk fırkalara geçmiştir ![]() Ehl-i sünnet âlimlerine göre; peygamberler günâh işlemekten mâsumdurlar (korunmuşlardır) ![]() ![]() ![]() HÂŞİMÎ: Peygamber efendimizin dedesi Hâşim bin Abdi Menâf'ın soyundan gelen ![]() ![]() HAŞR: Toplanma, bir araya gelme ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Allah'tan korkun ve bilin ki muhakkak hepiniz haşr olunacaksınız ![]() Doğru tüccâr, kıyâmette sıddîklar ve şehîdler ile haşr olur ![]() Ey ümmetim ve Eshâbım! Siz ölülerinizin kefenini bol tutunuz ![]() ![]() ![]() Allah yolunda öldürülüp, şehîd olanlar, kıyâmet gününde, yaralarının kanı akarak gelirler ![]() ![]() ![]() HAŞR: Toplanma, bir araya gelme ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Allah'tan korkun ve bilin ki muhakkak hepiniz haşr olunacaksınız ![]() Doğru tüccâr, kıyâmette sıddîklar ve şehîdler ile haşr olur ![]() Ey ümmetim ve Eshâbım! Siz ölülerinizin kefenini bol tutunuz ![]() ![]() ![]() Allah yolunda öldürülüp, şehîd olanlar, kıyâmet gününde, yaralarının kanı akarak gelirler ![]() ![]() ![]() Haşr Günü: Mahlukların kabirlerinden kalkıp Arasat meydanında toplandıkları kıyâmet günü ![]() Haşr Sûresi: Kur'ân-ı kerîmin elli dokuzuncu sûresi ![]() Yirmi dört âyet-i kerîme olan Haşr sûresi, Medîne-i münevverede nâzil oldu (indi) ![]() ![]() Kim haşr sûresini okursa, Allahü teâlâ onun, geçmiş ve gelecek günâhlarını affeder ![]() Kim sabahleyin (sabah namazından sonra) üç defâ "E'ûzübillâhissemî'il alîmi mineşşeytânirracîm" der sonra Haşr sûresinin sonundaki üç âyeti okursa, Allahü teâlâ kendisine yetmiş bin melek gönderir ![]() ![]() ![]() ![]() HAŞŞÂŞİYYE: Otçular ![]() ![]() İnsan ölünce, cesed çürüyünce rûh yok olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HAŞYET: Hürmetle karışık korku ![]() Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâdan (en çok) haşyet edenler âlimlerdir ![]() İlim olarak Allahü teâlâdan haşyet, cehâlet olarak gurur yeter ![]() HÂTEM-ÜL-ENBİYÂ: Peygamberlerin sonuncusu Muhammed aleyhisselâm ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Muhammed (aleyhisselâm) sizin yetişkin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir ![]() ![]() ![]() Ben, Hâtem-ül-enbiyâyım (peygamberlerin sonuncusuyum) ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimizin nûru, Âdem aleyhisselâmdan beri temiz ana ve babalardan (evlâddan evlâda) geçerek asıl sâhibi olan Hâtem-ül-enbiyâya gelmiştir ![]() Peygamberlik makâmı da dört derecedir ![]() ![]() ![]() ![]() HATENEYN: İki dâmât; Resûlullah efendimizin iki mübârek dâmâdı olan hazret-i Osman ile hazret-i Ali ![]() Ehl-i sünnet ve cemâat (doğru yolun) âlimleri, Hateneyn'i sevmek lâzım geldiğini bildirmişlerdir ![]() ![]() ![]() Ben Şeyhayn'i (hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer'i) üstün tutarım ![]() ![]() Şeyhayn ve Hateneyn'i sevmek, Ehl-i sünnet'in şiârı, alâmetidir ![]() HÂTIR: Kalbe gelip bir müddet kalan düşünce ![]() ![]() Kalbe gelen düşüncelerden; birincisi kalpte durmaz giderilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâmiyet'e uymayan hâtırlar bâtıldır, bozuktur ![]() ![]() ![]() Hâtırların zararlısı Allahü teâlâyı unutturanlardır ![]() Hâtır-ı Melekânî: İbâdete, tâate rağbet etmeye dâir insanın kalbine melek tarafından getirilen düşünce ![]() ![]() ![]() Hâtır-ı Nefsânî: Kötülükleri istiyen nefs tarafından kalbe getirilen düşünce ![]() ![]() ![]() Hâtır-ı Rahmânî: Gafletten uyanmak, kötü yoldan doğru yola kavuşmaya dâir Allahü teâlâ tarafından kalbe gelen düşünce ![]() ![]() Hâtır-ı Şeytânî: Günâhı beğenmeye, süslemeye, güzel göstermeye dâir kalbe şeytan tarafından getirilen düşünce ![]() ![]() ![]() HATÎB: Câmide müslümanlara dînî nasîhat eden ve hutbe okuyan ![]() Bir kimse gusl abdesti alır, sonra Cumâ'ya gelir, kendisine mukadder (farz) olan namazı kılar, sonra hatîb hutbesini bitirinceye kadar susar, sonra imâmla berâber namaz kılarsa, onunla diğer Cumâ arasındaki günahları ile berâber, üç günlük fazlasının günâhları da afv ve mağfiret olunur ![]() Hutbe ile namaz arasında hatîb efendinin, dünyâ işlerinden söylemesi tahrîmen mekrûhtur (harâma yakın günahtır) ![]() HATÎM: Kâbe'nin şimâl (kuzey) duvarı hizâsında yarım dâire şeklindeki duvarcık ile Kâbe-i muazzama arasında kalan yer ![]() İsmâil aleyhisselâmın ve annesi hazret-i Hacer'in kabri, Hatîm'dedir ![]() Tavâf ederken (Kâbe'nin etrâfında dolaşırken) Hatîm duvarının dışından dolaşılır ![]() ![]() HÂTİME: Bir şeyin son durumu ![]() ![]() HATM: Kur'ân-ı kerîmi başından (Fâtiha sûresinden başlıyarak) sonuna (Nâs sûresine) kadar okumak ![]() İnsanların en iyisi hatmi bitirince, yeniden başlayandır ![]() Kur'ân-ı kerîmi hatm edenin duâsı kabûl olunur ![]() Kur'ân-ı kerîmi hatmeden kimseye altmış bin melek hayr duâ eder ![]() Hatm duâsı yapılan yerde bulunan, ganîmet dağıtılırken bulunan kimse gibidir ![]() ![]() ![]() Ramazân ayında hatm okumak mühim sünnettir ![]() Hatm sonunda yapılan duâ kabûl olunur ![]() Resûlullah efendimiz Mekke'de bulunduğu sırada rivâyete göre bir müddet vahy gelmemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hatm-ı Hâcegân: Nakşibendiyye yolunda fâidesi, feyz ve bereketi çok olan bir vazîfe ![]() ![]() Hatm-i Tehlîl: Yetmiş bin adet kelime-i tevhîd yâni "Lâ ilâhe illallah" okumak ![]() ![]() Bir kimse, kendisi veya başkası için yetmiş bin adet kelime-i tevhîd (kelime-i tayyibe) okursa, günâhları affolur ![]() Hatm-i tehlîl yapıp, sevâbını ölülerin rûhlarına hediye etmek çok faydalıdır ![]() Mazhâr-ı Cân-ı Cânân hazretleri, bir kadının kabri yanına oturmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HAVÂLE: Borçlunun, alacaklıya, borcumu falan kimseden al deyip, alacaklının, bu teklife, sözleşme yerinde râzı olması ![]() ![]() Havâle, havâleyi yapan ile kabûl eden arasında yapılabilir ![]() ![]() ![]() HAVÂRÎ: Yardımcı ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Hani havârîlere; "Bana ve Resûlüme îmân edin" diye ilhâm etmiştim ![]() ![]() ![]() ![]() Ey îmân edenler! Allah'ın yardımcıları olun ![]() ![]() ![]() ![]() Îsâ aleyhisselâm otuz yaşında peygamber oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bolüs adında bir yahûdî, hazret-i Îsâ'ya inandığını söyleyerek ve Îsevîliği yaymaya çalışıyor görünerek gökten inen İncîl'i yok etti ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#165 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHALLÂK: Yaratan, her şeyi yoktan vâr eden Allahü teâlâ ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Şübhesiz ki senin Rabbin (seni de onları da) Hallak'tır (yaratandır) ![]() ![]() Gökleri ve yeri yaratan (Allah) onlar gibisini yaratmağa kâdir değil midir? Elbette (kâdirdir ve) hallâktır, her şeyi hakkıyla bilendir ![]() Can alıcı melek geldiğinde, mâsûm (günâhsız) kimseyi şefâat tâcını ve gömleğini giymiş, gözünün perdesi kalkmış görür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HALVET: Yalnızlık, yalnız olarak kalma ![]() 1 ![]() ![]() Bir erkek, yabancı bir kadın ile halvet ederse, üçüncüleri şeytan olur ![]() Allah'a ve kıyâmet gününe inanan, yabancı bir kadınla, yalnız kalıp halvet etmesin ![]() Halvet haramdır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Tasavvufta halvet, vuslat (kavuşma) alâmetidir ![]() Halvet Der-Encümen: Nakşibendiyye yolunda on bir esastan biri ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Öyle adamlar vardır ki, ticâretleri ve alışverişleri onları Allahü teâlâyı hatırlamaktan, anmaktan alıkoymaz ![]() ![]() Yolumuzun esâsı halvet der-encümendir ![]() HALVETHÂNE: Çilehâne ![]() ![]() HALVETİYYE: Evliyânın büyüklerinden Muhammed bin Nûr Halvetî hazretlerinin tasavvuftaki yolu ![]() HAMD: En üstün şekilde senâ, övgü ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Dünyâda ve âhirette hamd Allahü teâlânın hakkıdır, O'na mahsustur ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ birdir, O'ndan başka bir ilâh yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() Herhangi bir kimse, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir sûretle hamd ederse, bu hamd ve şükürlerin hepsi, Allahü teâlânın hakkıdır ![]() ![]() HAMDELE: Elhamdülillah veya bu mânâdaki sözler ![]() ![]() ![]() Dînî bir kitabı yazarken, va'z u nasîhate veya ders okutmaya başlarken, Besmele, hamdele ve salvele (Peygamber efendimize salât ve selam getirmek) ile başlamak, İslâm'ın iyi âdetlerinden olup, müstehâbdır, iyi görülmüştür ![]() HAMELE-İ ARŞ: Arşı taşımakla görevli dört büyük melek ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Hamele-i Arş melekleri ve Arşın etrâfında tavâf eden (dönen) melekler Rablerini tesbîh ederler ve vahdâniyyetini (birliğini) tasdîk ederler ve mü'minler için (af ve) mağfiret isterler ![]() Sûrun birinci üfürülmesinde, dört büyük melekten ve hamele-i Arş'tan başka, bütün melekler, bundan sonra Hamele-i Arş ve daha sonra dört büyük melek yok olacaktır ![]() HÂMİD: Allahü teâlâya hamdeden ![]() HAMÎD (El-Hamîd): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Şüphesiz Allahü teâlâ ganîdir, hamîddir ![]() El-Hamîd ism-i şerîfini söyliyen, işinde, sözünde ve ahlâkında başkalarının övgüsünü kazanır ![]() HAMİYYET: Dîni, milleti himâye etmekte, korumakta, şerefini savunmakta tenbellik etmeyip, bütün kuvveti ile gayret etmektir ![]() Hamiyyet sâhibi kişi dâimâ şehvete götüren yollardan nefsini korur, hamiyyet duygusu ona bekçilik eder ![]() ![]() HAMR: Şarab, sarhoşluk veren içki ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Hamr, kumar, (tapmaya mahsus) dikili taşlar, ezlâm (fal okları) ancak şeytanın amelinden birer pisliktir ![]() ![]() ![]() Her sarhoşluk veren şey hamr (şarab) dır ![]() ![]() Hamr içen ile arkadaşlık etmeyiniz! Cenâzesine gitmeyiniz! Buna kız vermeyiniz ve onun kızı ile evlenmeyiniz ![]() ![]() ![]() ![]() Hamr dört mezhebde de haramdır ![]() ![]() ![]() Alkolü az olan hamr da haramdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HANBELÎ: Ehl-i sünnetin ameldeki dört hak mezhebinden biri olan Hanbelî mezhebine mensub kimse ![]() Hanbelî Mezhebi: Ehl-i sünnetin amelde (yapılacak işlerde)ki dört hak mezhebinden biri ![]() İbâdetlerin en kıymetlisi, farz-ı ayn olanlardır ![]() ![]() ![]() Âlimlerin çoğuna göre altın ile gümüş her ne hâl ve şekilde olursa olsun, her ne niyetle saklanırsa saklansın zekâtı verilir ![]() ![]() HANEFÎ: Ehl-i sünnetin ameldeki dört hak mezhebinden biri olan Hanefî mezhebine mensub kimse ![]() Hanefî Mezhebi: Ehl-i sünnetin amelde (yapılacak işlerde)ki dört mezhebinden biri ![]() Hanefî mezhebi Osmanlı Devleti zamânında her yere yayıldı ![]() ![]() ![]() HÂNEKÂH (Hânegâh): Tekke, dergah ![]() ![]() ![]() HANÎF: Sapıklıktan, yanlış inanışlardan Hakk'a, doğruya meyleden, dönen, müslüman ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: İbrâhim ne yahûdî idi, ne de hıristiyan idi ![]() ![]() Hanîflerin en meşhûrlarından birisi Arab hatîblerinden olan Kus bin Sâide'dir ![]() Her şey fânîdir (geçicidir) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanîf Dîni: Doğru yol, İslâmiyet ![]() HÂNİS: Yemîninin gereğini yapmayan ![]() Bir kimse, semâya çıkacağım veya şu taşı altın yapacağım diye yemîn edince, yapmadığı için, hânis olup yemîn keffâreti verir ![]() HANNÂNE: Resûlullah efendimizin dayanarak hutbe okuduğu, Mescid-i Nebevî'de dikili bulunan hurma kütüğü ![]() Resûlullah efendimiz, Medîne'de Mescid-i Nebevî'de, hutbeyi, Hannâne'ye dayanarak okurlardı ![]() ![]() ![]() ![]() HANNÂS: İnsanların kalblerine vesvese veren sinsi şeytan ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Ey Habîbim!) De ki: İnsan ve cinden olan ve insanların göğüslerine (îmân ve îtikâdına) vesvese veren hannâsın şerrinden insanların mâbûduna ve insanların bütün işlerinin sâhibine ve insanların Rabbine sığınırım ![]() Şeytan köpek gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HARAC: Güçlük, sıkıntı, eziyet ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Allah (ü teâlâ) din husûsunda üzerinize bir harâc yüklemedi ![]() Bir işin yapılmasında harâc bulunursa ve kendi mezhebine göre yapmaya imkân olmazsa, bu işi, başka mezhebe uyarak yapmak câiz olur ![]() ![]() ![]() Her müslümanın ibâdet yaparken ve haramdan sakınırken, kendi mezhebi âlimlerinin "fetvâ böyledir", "en iyisi budur", "en doğru söz budur" gibi bildirdiklerine uyması lâzımdır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Zor ile alınıp da, kâfirlere bırakılan veya barış yoluyla alınıp, kâfirlerin olan topraklardan harac alınır ![]() HARÂM: Allahü teâlânın Kur'ân-ı kerîmde yapmayınız diye açıkça yasak ettiği şeyler ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: De ki, Rabbim; bütün fuhşiyâtı (küfür ve nifakı) açığını ve gizlisini, her türlü günâhı, haksız isyânı ve Allahü teâlâya hiçbir zaman bir burhan indirmediği herhangi bir şeyi ortak koşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri Allahü teâlâya isnâd etmenizi, harâm etti ![]() Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri harâmdır ![]() ![]() İnsan, harâm işlemeği kalbinden geçirir, Allah'tan korkarak yapmazsa, hiç günâh yazılmaz ![]() ![]() Allahü teâlâ, harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır ![]() Harâmlardan sakınmak, akıllıların şânından, şereflilerin tabiatındandır ![]() Harâmda şifâ yoktur ![]() Harâmdan bir altını sâhibine vermek, yüz altın sadaka vermekten fazîletlidir, iyidir ![]() Dünyâda harâm işleyen kimse, âhirette ondan mahrûm kalır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Harâm li Aynihi: Kendileri harâm olan şeyler ![]() Leş, domuz eti, şarab gibi Allahü teâlâ tarafından harâm edilen şeyler harâm li aynihidir ![]() ![]() Harâm li Gayrihi: Aslı harâm olmayıp, sonradan hâsıl olan bir sebepten dolayı harâm olan şey ![]() Bir kimsenin bir kişinin bağına girip, sâhibinin izni olmadan meyve koparıp yimesi, ev eşyâsını ve parasını çalıp harcaması harâm li gayrihidir ![]() ![]() Harâm Lokma: Helâl olmayan ve dînen yenmesi yasaklanan yiyecek ![]() Vücûduna harâm lokma karışmış bir kimse, namazdan tad duymaz ![]() Mîde yenilen şeylerin toplandığı yerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Alış veriş ilmini bilmiyen harâm lokma yemekten kurtulamaz ![]() ![]() HAREMEYN: Hürmete ve saygıya lâyık iki belde ![]() ![]() ![]() Osmanlı sultanlarının herbirinin Haremeyn'e pekçok hizmetleri olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Lâ Edrî) HÂRİCÎLER: Sıffîn muhârebesinde, taraflar hakem tâyinine râzı olup anlaşmayı kabûl ettiği için hazret-i Ali'nin ordusundan ayrılarak "Hâkim ancak Allah'tır ![]() ![]() Hâricîler, müteşâbihâtı (birkaç mânâ çıkarılabilen delilleri) te'vil ediyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Hâricîlerin temel görüş ve düşünceleri şöyle özetlenebilir: Hazret-i Osman, hazret-i Ali, Amr bin Âs, Ebû Mûsâ el-Eş'arî, hazret-i Âişe, Talhâ, Zübeyr (r ![]() ![]() ![]() ![]() HÂRİKULÂDE: Olağanüstü ![]() ![]() İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü teâlânın âdet-i ilâhiyyesi içinde (bir sebeple) meydana gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müslümanlar arasında evliyâ olmayanlardan meydana gelen hârikulâde hallere firâset; fâsıklardan ve kâfirlerden meydana gelenlere de istidrâc ve sihr, yâni büyü denir ![]() HARÎS: Hırslı, bir şeye çok düşen, istekli ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Andolsun ki size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir ![]() ![]() İki harîs doymaz ![]() ![]() Ey oğul! Gönlün ferah olup, duânın makbûl olmasını istersen; dünyâya harîs olmayan, her işi Allah rızâsı için yapan âlimlerle berâber ol ![]() |
![]() |
![]() |
|