![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#136 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİNSAN: Rûh ve bedenden meydana gelen akıl sâhibi varlık ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Biz insanı muhakkak ki çamurun özünden yarattık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinleri ve insanları yalnız beni tanımaları, bana ibâdet etmeleri için yarattım ![]() İnsanın hayırlısı haramlardan sakınan, akrabâyı ziyâret eden ve emr-i ma'rûf ve nehy-i münker edendir ![]() ![]() İnsanın sevmesi ve buğz etmesi, vermesi ve vermemesi Allah için olursa, îmânı kâmil (tam, olgun) olmuştur ![]() İnsanın yaratılmasından maksat, yağlı ve lezzetli yiyecekler, güzel ve nefis elbiseler, mal ve mülk toplamak, nîmetlenmek, oyun ve eğlence değildir ![]() ![]() ![]() (M ![]() İnsan-ı Kâmil: Kemâle ermiş, olgun insan ![]() ![]() Doğruyu tanı, doğru ol! İnsan-ı kâmilin her işi, düşünceleri, sözleri, ahlâkı, Resûlullah'a tam uygun olur ![]() ![]() ![]() İnsan Sûresi: Kur'ân-ı kerîmin yetmiş altıncı sûresi ![]() ![]() İNŞÂALLAH: Her zaman Allahü teâlânın adını anmağa alışmak ve Allahü teâlâ dilerse olur mânâsına bütün işlerini Allahü teâlânın dilemesine havâle etmek için söylenen söz ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Bir şeyi yarın yapmağa azmettiğin, karar verdiğin zaman, onu yarın yaparım deme ![]() Ey mü'minler! Elbette gelecek yıl, inşâallah, Mescid-i Harâm'a girersiniz ![]() Allahü teâlâ onların Mescid-i Harâm'a gireceklerini dilemiş ve bunu biliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() İNŞİKÂK SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin seksen dördüncü sûresi ![]() İnşikâk sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ İnşikâk sûresinde meâlen buyuruyor ki: Îmân edip sâlih amel işleyenler için, arkası kesilmeyen bir mükâfât vardır ![]() Kim İnşikâk sûresini okursa, kıyâmet günü amel defterinin arkasından verilmesinden Allahü teâlâ onu muhâfaza eder (korur) ![]() İNŞİRÂH SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin doksan dördüncü sûresi ![]() İnşirâh sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ İnşirâh sûresinde meâlen buyurdu ki: (Ey Resûlüm!) Senin için, senin zikrini yükselttik ![]() Kim İnşirâh sûresini okursa, sanki ben elemli iken bana gelip, beni ferahlandırmış gibi olur ![]() İNTİHÂR: Kendini öldürme ![]() Bir kimse bir demirle intihâr etse, Cehennem'de ebedî olarak demiri elinde karnını dürter durur ![]() ![]() ![]() İntihâr eden kimse hemen ölse bile, yıkanır ve namazı kılınır ![]() Malını, mevkiini kaybettiği için veya düşman eline esir düştüğü için intihâr eden ahmaklarda şecâat (yiğitlik) değil korkaklık vardır ![]()
__________________
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#137 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİNTİKAM: 1 ![]() ![]() İntikâm almağa gücü yeten kimseye yakışan; kızmamak, kin tutmamak ve bağışlamaktır ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: (Yâ Muhammed!) Biz senden önce, kendi kavimlerine (nice) peygamberler gönderdik de, (o peygamberler) onlara (helâl ve harâmı bildiren, hak peygamber olduklarını isbât eden apaçık) delillerle geldiklerinde, kavimleri onları yalanladılar ![]() ![]() ![]() ![]() Vaktâ ki (Fir'avn ve kavmi inâd ve isyân ederek) bizi gazablandırdılar (kızdırdılar) ![]() ![]() Haramları (Allahü teâlânın yasaklarını), büyük ve küçük günah diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günahlardan da, büyük günah gibi kaçınmak, hiçbir günâhı küçümsememek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() İNTİSÂB: Mensûb olma, bağlanma ![]() ![]() ![]() Hocam Şems-i Tebrîzi'ye intisâb edince, aklımı tamâmen bırakıp ona tâbi oldum ![]() İNTİSÂR: Hakkını alandan, yalnız hakkını geri almak, fazlasını almamak ![]() Resûlullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem bir kimsenin zâlime (zulmedene) bedduâ ettiğini görünce; "İntisâr eyledin" buyurdu ![]() İNZÂL: 1 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: İşte bu (Kur'ân-ı kerîm) bizim inzâl ettiğimiz mübârek bir kitabdır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Ramazân ayı, Kur'ân-ı kerîmin inzâl edildiği aydır ![]() Müfessirlerin (tefsîr âlimlerinin) çoğuna göre Kur'ân-ı kerîm, Ramazân ayının Kadir gecesinde dünyâ semâsındaki Beyt-ül-izze denilen makâma inzâl olunmuş, sonra, buradan hâdiselere ve ihtiyâca göre azar azar yirmi üç senede Peygamber efendimize indir ilmiştir ![]() İNZİVÂ: Bir köşeye çekilmek ![]() ![]() İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe, Peygamber efendimizin Kabr-i şerîflerini ziyâret edip selâm verdiğinde, Kabr-i şeriften: "Allahü teâlânın selâmı da senin üzerine olsun ey müslümanların imâmı (büyüğü) diye cevap verildi ![]() ![]() İmâm-ı Gazâlî on sene kadar Şam'da Mescid-i Emevî'nin minâresinde inzivâ eyledi ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#138 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİRÂDE (İrâdet): 1 ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerimde meâlen buyurdu ki: (Muhakkak ki senin Rabbin) her neyi irâde ederse irâde ettiği gibi yapar ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın irâde ettiği olur ![]() ![]() ![]() Kâinâttaki her hâdise Allahü teâlânın irâdesi ile olmaktadır ![]() ![]() Allahü teâlâ her şeyin hâlıkı (yaratıcısı) ve sâhibidir ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ kulların ihtiyârî yâni istekli hareketlerini, işlerini yaratması için kullarında ihtiyâr (seçme, isteme özelliği) ve irâde yaratmış, bu irâde ve ihtiyârlarını işleri yaratmasına sebeb kılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() İrâde-i Cüz'iyye: Allahü teâlânın, bir işi yapmak ve yapmamak husûsunda insanlara ihsân ettiği dileme ve seçme kuvveti ![]() İrâde-i cüz'iyye kullarda bir hâldir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanların işleri yalnız irâde-i cüz'iyye ile meydana gelmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanlar kendilerine ihsân edilmiş olan irâde-i cüz'iyyelerini kullanarak iyilik yaratılmasını ister ve sevâb kazanırlar ![]() ![]() ![]() İrâde-i Külliyye: Allahü teâlânın irâdesi ![]() ![]() Ehl-i sünnete göre bütün fiiller ve davranışlar irâde-i külliyyeye bağlı olarak meydana gelir ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ insanın ihtiyârî (istekli) hareketlerini yaratmak için insanın irâdesini şart, sebeb kılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın kul irâde etmeden de yaratması câiz ise de, ihtiyârî (istekli) olan işleri yaratmağa kulların kalblerinin ihtiyâr ve irâde etmesini sebep kılmıştır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#139 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİRFÂN: Bilme, anlama ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çalışarak elde edilen ilimler ile anlaşılan, bilinen şeylerden başka bilgiler de vardır, bunlar irfân ile anlaşılır ![]() ![]() ![]() Akıllı ve irfân sâhibi kimse, meyveli ağaç gibi mütevâzî olur ![]() İRHÂS: Bir peygamberden, peygamberliği bildirilmeden önce meydana gelen hârikulâde (olağanüstü) haller ![]() Îsâ aleyhisselâmın beşikte konuşması, kuru ağaçtan tâze hurma isteyince, eline hurma gelmesi, Muhammed aleyhisselâmın, çocuk iken, göğsünün yarılarak, kalbinin yıkanıp temizlenmesi, başının üstünde bulut bulunması, ağaçların, taşların kendisine selâm vermeleri gibi hâlleri hep irhâs idi ![]() iRS: Mîrâs ![]() ![]() ![]() İrs, karâbete (soy ile veya nikâh ile olan akrabâlığa, hısımlığa) dayanır ![]() ![]() iRŞÂD: Yol gösterme, rehberlik etme ![]() ![]() Din âlimleri, herkesi kitablarda yazılı olan emirleri yapmağa çağırıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî irşâda başladığı günlerde, Bağdâd vâlisi Saîd Paşa ziyârete geldi ve nasîhat istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendisine ilk önce sofî denilen zât Ebû Hâşim-i Sûfî'dir ![]() ![]() ![]() ![]() Ders verirken, yâni ilim öğretirken, sabırlı olup, gazâbını, kızgınlığını yenmeli, hemen kızmamalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#140 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİLKA': Atma, bırakma ![]() 1 ![]() ![]() Abdullah bin Zeyd radıyallahü anh şöyle anlattı: "Bir sabah Resûlullah'a geldim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Vahyin (Kur'ân-ı kerîmin) geliş (indiriliş) şekillerinden biri de; Peygamber efendimiz uyanık iken, Cebrâil aleyhisselâm, görünmeksizin, Peygamberimizin kalbine ilâhî vahyi ilka' ederdi ![]() İLLET: Bir şeyin veya hükmün meydana gelmesine doğrudan te'sir eden iş, sebeb ![]() İlletin bulunduğu yerde; te'sir ettiği, meydana getirdiği şey veya hüküm de bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İLLİYYÎN: 1 ![]() ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Hayır (o kâfirler gibi olmayın) ![]() ![]() Hafaza (koruyucu melekler) yâni Kirâmen kâtibîn, bir kişinin amel defterini Allahü teâlâya arz ettiklerinde; "Siz kullarımın üzerine hafazasınız ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Mü'min ölüm döşeğine yattığı vakit, melekler çeşitli misk kokulu ipek mendil ile gelip, yağdan kıl çeker gibi, rûhunu bedeninden ayırırlarken; "Ey mutmainne (Hakîkate ermiş, bu sebeble kendisinde hiçbir şüphe ve tereddüt kalmamış) nefs, sen Rabbinden, Rabbin de senden râzı olduğu hâlde, Allah'ın rahmet ve keremine dön!" derler ![]() ![]() ![]() ![]() Mü'min ölenlerin, İlliyyîn'deki rûhları, arasıra yâni Allahü teâlâ dileyince, mezarlardaki cesedlerine red olunurlar (gönderilirler) ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanı, şehvetler, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsin arzû ve istekleri kaplamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() İLM (İlim): Bir şeyi hakkıyla bilmek, anlamak ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın sıfatları, işleri, kendi gibi akılla anlaşılmaz ve anlatılamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Kendilerine ilim ve hidâyet verdiğimiz kimseler, ilimlerini insanlardan saklarlarsa, Allah'ın ve lânet edenlerin lânetleri bunların üzerine olsun ![]() Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibâdet etmekten daha sevâbdır ![]() İlim, Çin'de de olsa onu alınız ![]() ![]() İlmi ile amel edene, Allahü teâlâ bilmediklerini öğretir ![]() İlim maldan hayırlıdır ![]() ![]() ![]() Hiçbir şey ilimden üstün değildir ![]() ![]() ![]() Ey oğlum! Dünyânın sevinç ve neş'elerini tecrübe ettim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (M ![]() İlm-i Ahlâk: İyi huylar edinme ve kötü huylardan sakınma yollarını öğreten ilim ![]() ![]() İlm-i Âlet: Ulûm-i âliyye denilen sekiz yüksek din bilgisini öğrenebilmek için lâzım olan yardımcı ilimlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() İlm-i Bâtın: Kalb ilmi, mânâ ilmi, tasavvuf ilmi ![]() İlm-i bâtın evliyânın yükseklerinin ilmidir ![]() ![]() ![]() ![]() İlm-i Bedî': Lafz (söz) ve mânâ ile ilgili bâzı san'atlar yaparak sözün süslenmesini öğreten ilim ![]() İlm-i Belâgât: Düzgün ve yerinde söz söyleme yolunu öğreten ilim ![]() İlm-i Beyân: Belâgât ilminin hakîkat, mecaz, kinâye, teşbîh (benzetme) ve istiâre gibi konularından bahseden ilim ![]() İlm-i Ezelî: Allahü teâlânın başlangıcı olmayan ilmi ![]() Allahü teâlânın kazâsı, taktîri ve levh-i mahfûza yazması ilm-i ezelîsine uygundur ![]() ![]() ![]() İlm-i Ferâiz: Vefât eden kimsenin bıraktığı malın kimlere verileceğini ve nasıl taksim edileceğini öğreten ilim (Bkz ![]() ![]() İlm-i Fıkıh: Dînimizin emir ve yasaklarını bildiren ilim ![]() ![]() İlm-i Hadîs: Peygamber efendimizin mübârek sözlerini, işlerini ve görüp de mâni olmadığı şeylerden bahseden ilim ![]() ![]() İlm-i Hâl (İlmihâl): Her müslümanın îmân, ibâdet ve ahlâk ile ilgili bilmesi gereken şeyler veya bu bilgileri anlatan kitap ![]() Dînini bilen, seven ve kayıran mübârek insanların ilmihâl kitaplarını alıp, çoluk-çocuğuna öğretmesi, her müslümanın birinci vazîfesidir ![]() ![]() (M ![]() İlm-i Hey'et: Astronomi ilmi ![]() İlm-i Hudûrî (İlm-i Huzûrî): Bir şeyi, zihinde onun sûreti (görüntüsü) meydana gelmeksizin bilmek ![]() Bir kimsenin kendi dışında bulunan bir şeyi bilmesi için o şeyin sûretinin, şeklinin görüntüsünün zihinde meydana gelmesi lâzımdır ![]() ![]() ![]() ![]() İlm-i Husûlî: Bir şeyi onun sûreti, görüntüsü zihinde bulunduğu müddetçe bilmek ![]() ![]() ![]() İlm-i İlâhî: Allahü teâlânın ezelî ilmi ![]() İlm-i Kelâm: Kelime-i şehâdeti ve buna bağlı olan îmânın altı temel bilgisini öğreten ilim ![]() İlm-i kelâm, inanılacak bilgileri, Ehl-i sünnet îtikâdına göre geniş olarak ve delilleriyle anlattığı gibi, îtikâdı bozuk olanlara karşı Ehl-i sünnet îtikâdını da müdâfaa eder ![]() İlm-i Kesbî: Çalışarak elde edilen ilim ![]() İlm-i Kırâat: Kur'ân-ı kerîmin kelimelerinin doğru olarak okunuşundan bâzı kelimelerin ise, farklı okunmasından bahseden ilim ![]() İlm-i kırâat, Allahü teâlânın kelâmını bozulmak ve değişmekten korur ![]() İlm-i Ledünn: Allahü teâlânın ihsânı olup, çalışmadan kavuşulan ilim ![]() İlm-i Ledünn verilmesinde Hızır aleyhisselâmın rûhâniyeti vâsıta olmaktadır ![]() İlm-i Lügat: Bir dilin kelimelerinin tamâmını inceleyen ilim ![]() İlm-i Meânî: Sözün hâle uygunluğundan bahseden edebî ilim dallarından biri ![]() İlm-i Nâfi': İnsana aczini, kusurunu, Rabbinin büyüklüğünü bildiren, kalbde Allah korkusunu ve mahluklara karşı tevâzû, alçak gönüllülüğü artıran, kul haklarına ehemmiyet vermeyi temin eden sonsuz seâdeti (mutluluğu) ve Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya vesîle o lan ilim ![]() İlm-i Nahv: Arabî cümle bilgisi ![]() ![]() İlimlerden bir kısmı diğer ilimlere bir mukaddime (başlangıç) olup, o ilimleri elde etmeğe birer âlet, vâsıta durumundadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlim öğrenirken, en mühim olanını öne almalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() İlm-i Sarf: Kelime bilgisi ![]() ![]() ![]() İlm-i Sarfın konusu isim ve fiil çekimleridir ![]() ![]() İlm-i Tefsîr: Kur'ân-ı kerîmdeki murâd-ı ilâhîyi, Allahü teâlânın kastettiği mânâyı açıklayan ilim ![]() İlm-i Usûl-i Fıkıh: Fıkıh bilgilerinin âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden nasıl çıkarıldığını öğreten ilim ![]() İlm-i Usûl-i Hadîs: Hadîs-i şerîflerin çeşitlerini anlatan ilim ![]() İlm-i usûl-i hadîsin ortaya koyduğu metodlar ile hadîs-i şerîflerin nev'ileri, çeşidleri ayırd edilir ![]() İlm-i Usûl-i Kelâm: Kelâm ilminin, îmân bilgilerinin âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden nasıl çıkarıldığını öğreten ilim ![]() İlm-i Usûl-i Tefsîr: Tefsîr ilminin metodlarından, kâidelerinden, müfessirde bulunması gereken şartlarından, âyet-i kerîmelerin; nâsih ve mensûhundan, hâss ve âmmından bahseden ilim ![]() İlm-i Vehbî: Çalışmadan öğrenilen, Allahü teâlâ tarafından ihsân edilen ilim ![]() ![]() İlm-ül-Yakîn: Eserden müessire yol bulmak ![]() ![]() ![]() İLTİCÂ: Sığınma ![]() Teheccüd (gece namazı) ve sabah namazlarına uyanmak isteyen, yatsı namazını kılınca hemen yatmalı, gece, boş şeylerle uykusuz kalmamalıdır ![]() ![]() ![]() Ey âsîlerin, günâhkârların sığınağı! Sana sığındım; sayısız hatâlar işledim ![]() ![]() (Tâceddîn-i Velî) |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#141 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİLYÂS ALEYHİSSELÂM: Kur'ân-ı kerîmde ismi geçen peygamberlerden biri ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: İlyâs da, şüphe yok ki gönderilmiş peygamberlerden idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zekeriyyâ, Yahya, Îsâ ve İlyâs'a da (aleyhimüsselâm) hidâyet (peygamberlik) verdik ![]() ![]() Mûsâ ve Hârûn aleyhimesselâmdan sonra İsrâiloğullarına Yûşâ aleyhisselâm ve Hazkîl aleyhisselâm peygamber olarak gönderildiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#142 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükÎMÂ: İşâret etme ![]() ![]() Namazda rükû ve secdeleri yapamayan îmâ ile kılar ![]() Alnında yara olan, yalnız burnu ile, burnunda yara olan da yalnız alnı ile secde eder ![]() ![]() Yatarak başı ile îmâ edemeyecek kadar ağır hastalığı yirmi dört saatten çok devâm eden kimseden, aklı başında olsa bile, namaz sâkıt olur (düşer, kılması lâzım gelmez) ![]() Îmâ ile dahî kılması mümkün iken kılmadan ölüm hâline gelen kimsenin, namazlarının keffâreti için vasiyet etmesi lâzımdır ![]() İMÂM: 1 ![]() ![]() Cemâate, Kur'ân-ı kerîmi iyi okuyanınız imâm olsun ![]() İmâm kalkan gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() İmâmın namaza dururken ve rüknden rükne geçerken ve selâm verirken, cemâat işitecek kadar sesini yükseltmesi sünnettir ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Dört büyük mezheb imâmına uymak, Kur'ân-ı kerîme ve sünnete (Peygamber efendimizin emirlerine) uymanın tâ kendisidir ![]() 3 ![]() ![]() ![]() Huzeyfe; "Yâ Resûlallah! Fitne devrine ulaşırsam ne yapmamı emredersiniz" deyince; " Müslümanların cemâatına ve imâmına tâbi ol!" buyurdu ![]() İmâm-ı Müslimîn: Müslümanların imâmı, devlet reîsi, halîfe ![]() ![]() İMÂME: 1 ![]() ![]() İmâme ile kılınan iki rek'at namaz, imâmesiz kılınan yetmiş rek'at namazdan efdâldir, üstündür ![]() Mescidlere imâmesiz olarak da imâmeli olarak da geliniz ![]() ![]() Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem imâmeyi sarar ve ucunu arkadan iki kürek arasına sarkıtırdı ![]() Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem hicretin sekizinci senesi Ramazan-ı şerîfin onuncu Pazartesi günü, on iki bin kahraman ile birlikte Medîne'den çıkarak, Ramazânın yirminci Perşembe günü Mekke-i mükerremeyi feth etti ![]() ![]() 2 ![]() ![]() İMÂMET: İmâmlık, reislik, başkanlık, rehberlik ![]() İmâmet-i Kübrâ: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) vekâleten bütün müslümanlara imamlık ederek İslâmiyet'in emirlerinin tatbik edilmesine nezâret edip, İslâmiyet'e ve müslümanlara karşı yapılan her türlü müdâhaleye (saldırı ve sataşmaya) cevap vermek vazîfes i, hilâfet ![]() ![]() İmâmet-i Suğra: Namaz kıldırmak için imâm olmak ![]() ![]() İMÂMEYN: İki imâm ![]() ![]() ![]() Müftî ve hâkim, İmâm-ı a'zâm Ebû Hanîfe'nin sözüne uygun olarak fetvâ verir ![]() ![]() ![]() ![]() İMÂM-I AHMED BİN HANBEL: Ehl-i sünnetin (Peygamber efendimiz ve arkadaşlarının yolunda olanların) amelde dört hak mezhebinden biri olan Hanbelî mezhebinin reîsi ![]() Künyesi, Ebû Abdullah'tır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed bin Hanbel hiçbir zaman, insanların daldığı dünyâ işlerine dalmazdı ![]() ![]() Ahmed bin Hanbel, her hayrı kendisinde toplamıştı ![]() ![]() Ahmed bin Hanbel'in işi, hep âhiretle ilgili idi ![]() ![]() İMÂM-IA'ZAM EBÛ HANÎFE: Ehl-i sünnet ve'l-cemâatın ameldeki dört mezhebinden biri ![]() ![]() İsmi Nûmân bin Sâbit bin Zütâ'dır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fıkıh ilminde İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe gibi mütehassıs görmedim ![]() İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe bir yıldızdır ![]() ![]() İMÂM-I MÂLİK: Ehl-i sünnetin ameldeki dört mezhebinden biri olan Mâlikî mezhebinin reîsi ![]() İmâm-ı Mâlik hazretleri Tebe-i tâbiîndendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmâm-ı Mâlik uzun bir ömür, yüksek bir mertebe, parlak bir zihin, çok geniş bir ilim, keskin anlayış, doğru rivâyet, dindarlık, adâlet, sünnet-i seniyyeye tâbi bir zât idi ![]() ![]() İmâm-ı Mâlik hazretleri bir hadîs-i şerîf okumak için abdest alır, edeble diz çökerdi ![]() ![]() ![]() ![]() İMÂM-I ŞÂFİÎ: Ehl-i sünnetin ameldeki dört mezhebinden biri olan Şâfiî mezhebinin reîsi ![]() İsmi, Muhammed bin İdrîs bin Abbâs bin Osman bin Şâfiî bin Saîb'dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmâm-ı Şâfiî, İmâm-ı a'zam'ın kabrini ziyâret ettiği zaman ona hürmeten sabah namazında kunut okumayı terk ederdi ![]() İmâm-ı Şâfiî'nin insanlar arasındaki yeri, gökteki güneş gibidir ![]() ![]() Nice âlim ve fazîletli kimselerle görüştüm, İmâm-ı Şâfiî hazretleri gibi âlim ve fâdıl bir kimse görmedim ![]() İMÂMİYYE: Şiîliğin kollarından biri ![]() Hazret-i Ali'nin halîfe olması açıkça emr olunmuştu, Eshâb bu emri yerine getirmediği için, kafir oldu diyen, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) vefâtından sonra hazret-i Ali ve sırasıyla onun iki oğlu ile torunlarını meşrû' imâm kab ûl eden ve on iki imâma inanmayı îmânın şartlarından sayan kimselerin mensûb olduğu bozuk fırka, topluluk ![]() ![]() ![]() İmâm-ı Ali'nin sözlerini, Ehl-i sünnet, İmâmiyye ve Zeydiyye fırkaları incelemiştir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#143 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükÎMÂN: İnanmak ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hakîkat şudur ki, îmân edenler ve Rablerine güvenip dayananlar üzerinde onun (şeytanın) hiçbir hâkimiyeti yoktur ![]() Cebrâil aleyhisselâm Peygamber efendimize insan sûretinde gelerek; "İmânın ne olduğunu bana bildir" dedi ![]() ![]() Sizin îmân yönünden en üstün olanınız, ahlâk yönünden güzel olup, insanlara iyilik yapanlarınızdır ![]() Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, müslümanları sevmek ve müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir ![]() Îmân etmek, bütün insanlara lâzımdır ![]() ![]() ![]() Îmân muma benzer, Ahkâm-ı İslâmiyye yâni emirleri yapıp yasaklardan kaçmak fener gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmânın alâmeti; küfürden (îmânı gideren şeylerden) uzak olmaktır ![]() ![]() ![]() Îmân-ı Gaybî: Allahü teâlânın zâtı, sıfatları, âhiret, melekler, Cennet, Cehennem, Mîzân, Sırat gibi gözle görülmeyen şeylere görmeden inanmak ![]() Îmân-ı gaybî, îmân-ı şühûdîden (görerek inanmak) daha üstündür ![]() ![]() Biz gaybe îmân eyledik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmân-ı Hakîkî: Kalbe yerleşen, şüphe ve tereddüd karşısında hiç sarsılmayan îmân ![]() Îmân-ı hakîkînin alâmeti, gevşeklik ve tembellik olmadan İslâmiyet'in emirlerini kolayca yapma ve yasaklarından kaçınma hâlinin hâsıl olmasıdır ![]() Îmân-ı hakîkiye sâhib olan kimse, bütün âlem yâni dünyâdaki insanlar bir araya gelse, Allahü teâlâyı inkâr etseler, o, inkâr etmez ve kalbine aslâ şek ve şüphe gelmez ![]() ![]() ![]() Tasavvuf yolunda ilerlemekten, nefsi ve kalbi kötülüklerden ve kötü düşüncelerden temizlemekten maksat; mânevî âfetleri (tehlikeleri) gidermek, kalbi mânevî hastalıklardan kurtarmaktır ![]() ![]() ![]() Îmân-ı Hılkî: Allahü teâlâ bütün rûhları yarattığı zaman, onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorduğunda, bütün ruhların "Belâ" yâni evet diyerek Allahü teâlânın Rab olduğunu kabûl edip inanmaları ![]() Kâbe yakınındaki Hacer-i Esved'i istilâm (selâmlama) esnâsında okunan "Allah'ım sana inanır, kitâbını tasdîk eder ve ahdimizde, verdiğimiz sözde dururuz" duâsının mânâsı, îmân-ı hılkîyi tâzelemektir ![]() Îmân-ı İcmâlî: Kısaca inanmak, Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Allahü teâlâdan ne bildirmiş ise, hepsine inandım, demek ![]() Mü'min olmak için, inanılacak şeyleri ayrı ayrı bilmek lâzım değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmân-ı İstidlâlî: İslâm dîninin îmân ve ibâdet bilgilerini, emir ve yasakları bir âlimden veya kitaptan okuyup, öğrenerek, bilerek inanmak ![]() Îmân-ı istidlâliye sâhib kişi, farzı, vâcibi, sünneti, müstehabı hem bilir ve hem amel eder, yâni yerine getirir ![]() ![]() ![]() Peygamberleri aleyhimüsselâm taklid ederek hâsıl olan îmân, îmân-ı istidlâlîdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmân-ı Kâmil: Olgun îmân ![]() ![]() ![]() Bir kimse kendi istediğini din kardeşi için de istemedikçe, îmânı kâmil olmaz ![]() Îmânın kâmil (olgun) veya noksan olması, ibâdetlerin çok ve az olması demektir ![]() ![]() İbâdetleri, Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmakla îmân cilâlanır, nûrlanır, parlar, yâni îmân-ı kâmil olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmân-ı kâmil sâhibi; güzel ahlâklı ve ev halkına lütfu, ihsânı, şefkati çok olan kimsedir ![]() Îmân-ı Kesbî: Bir kimsenin âkıl (akıllı) ve bâliğ olduktan (ergen, gusül, boy abdesti alacak yaşa geldikten) sonra ettiği îmân ![]() Îmân-ı Makbûl: Mü'minlerin (Peygamber efendimizin söylediklerinin hepsini beğenip kalben kabûl edenlerin) îmânı ![]() Îmân-ı Ma'sûm: Peygamberlerin aleyhimüsselâm îmânı ![]() Îmân-ı Ma'sûm tafsîlîdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmân-ı Merdûd: Münâfıkların (dilleri ile inandıklarını söyleyip kalben inanmayanların) yalnız dil ile söyledikleri îmân ![]() ![]() Îmân-ı Metbû: Meleklerin îmânı ![]() ![]() Îmân-ı Mevkûf: Ehl-i bid'atin (yanlış, bozuk inançta olanların)îmânı ![]() Îmân-ı Şühûdî: Basîret (kalb gözü) ile müşâhede ederek, görerek olan îmân ![]() Dünyâ durdukça ve dünyâ hayâtı ile yaşadıkça gayba inanmaktan başka çâre yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmân-ı Tafsîlî: Îmân edilecek şeyleri ayrı ayrı öğrenerek, bilerek îmân ![]() Mü'min (inanan) olabilmek için, îmân-ı icmâlî yeterlidir ![]() ![]() Îmân-ı Taklîdî: Bir hocadan veya kitaptan okuyup öğrenmeden ana, babasından ve etrâfından görüp işittiği gibi inanmak ![]() Îmân üç kısımdır: İmân-ı taklîdî, îmân-ı istidlâlî, îmân-ı hakîkî ![]() ![]() ![]() ![]() Îmân-ı taklîdînin kıymetsiz olması, peygamberlerin aleyhimüsselâm doğru söylediklerini, bildirdikleri her şeyin doğru olduğunu düşünmeden yalnız anadan babadan ve etraftan görerek hâsıl olduğu içindir ![]() Îmân-ı Yakînî: Sağlam, sarsılmayan, şüphe ve tereddüt bulunmayan îmân, îtikâd ![]() ______ |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#144 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİMSÂK VAKTİ: Oruca başlama zamânı ![]() ![]() ![]() Orucun farzı üçtür ![]() 1- Niyet etmek ![]() 2- Niyetin ilk ve son vaktini bilmek, 3- İmsâk vaktinden, güneşin batmasına kadar orucu bozan şeylerden sakınmaktır ![]() İNÂBE (İnâbet): Bir büyüğe, evliyâ bir zâta intisab etmek, bağlanmak sûretiyle yapılan tövbe ![]() İnâbetin haklarını ve şartlarını elden geldiği kadar gözetmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() (Muhammed bin Receb Efendi) İNÂD: Direnmek, muhâlefette (karşı çıkmakta) ısrar etmek ![]() ![]() Allahü teâlânın en sevmediği kimse, hakkı kabûl etmemekte inâd edendir ![]() İnâd, riyâdan (gösterişten), kin tutmaktan, hased etmekten (çekememekten) veya hırstan doğar ![]() Ebû Cehl ve Ebû Leheb inâdlarından dolayı Muhammed aleyhisselâmın peygamber olduğuna inanmadılar ![]() İNÂN ŞİRKETİ: Ortakların birbirine vekil olup, kefil olmadıkları şirket ![]() İnân şirketinde ortakların birbirine kefîl olmaları da ayrıca şart edilebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İNÂYET: Lütuf, ihsân, iyilik, yardım ![]() Bu fakirde bu yola girmek arzusu belirince, Allahü teâlâ inâyetiyle onu Hâcegân yolunun büyüklerinden birine ulaştırdı ![]() ![]() Yine Allahü teâlânın inâyeti bu fakîrin hâllerini kapladı ![]() ![]() ![]() İNBİSÂT: Açılmak, yayılmak, açık yüzlü olmak, mütebessim çehreli, sevinçli olmak ![]() ![]() ![]() İNCÎL: Allahü teâlânın, Îsâ aleyhisselâma gönderdiği ve sonradan tahrif edilen, aslı değiştirilmiş olan mukaddes kitab ![]() Bolüs isminde bir yahûdî Îsevî görünüp, yâni Îsâ aleyhisselâma inanmış gibi görünüp, havârîler arasına karıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#145 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİKÂB: Cezâ, azâb ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Biliniz ki, muhakkak Allahü teâlânın (haram işleyenler için) ikâbı pek çetindir ![]() ![]() Mü'min ve kâfir herkes kıyâmette, dünyâda yapmış olduklarının karşılığını görür ![]() ![]() ![]() ![]() Melek-ül-mevt, ma'sûm olanların canını aldıktan sonra, o can alınıp, gökler seyrettirilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Farzı (Allahü teâlânın yapınız diye buyurduğu kesin emirleri) terk eden veyâ haram (Allahü teâlânın kesin olarak yasakladığı şeyleri) işleyen, tövbesiz ölür ve şefâate (Allahü teâlânın sevdiklerinin yardımına), affa kavuşmazsa, ikâb olunur ![]() İKÂLE: Bozma, yürürlükten kaldırma, feshetme; iki kişinin, aralarında yaptıkları herhangi bir akdi, anlaşmayı bozmaları ![]() Ticârette ihsânın (iyiliğin) bir şekli de alışveriş ettiği kimse pişman olursa, ikâle etmek, alış-verişi geri çevirmektir ![]() İKÂMET: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() İmâm olmak, müezzinlik yapmaktan ve ikâmet okumak, ezân okumaktan efdaldir (üstündür, kıymetlidir) ![]() Kadınların ezân ve ikâmet okuması mekruhtur ![]() Vakit girmeden önce okunan ezân ve ikâmet, vakit girince tekrar okunur ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ÎKÂZ: Uyarma ![]() ![]() Bir kimse bir müslümanı İslâmiyet'e muhâlif (uymayan) işten, doğru yola teşvîk ederek îkâz ederse, kıyâmet gününde Hak teâlâ hazretleri, o kimseyi peygamberlerle berâber haşreder (toplar) ![]() Ehl-i sünnet denilen hakîkî müslümanların birbirlerini sevmeleri, zarar vermemeleri, yardımlaşmaları, tatlı dil ve yazılar ile birbirlerini îkâz etmeleri lâzımdır ![]() ![]() İKBÂL: 1 ![]() ![]() Tasavvuf bilgilerinden maksad, kendini zorlamadan, uğraşmadan, her an Allahü teâlâya ikbâldir ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Evlâdım! Orhan'ım! Allahü teâlânın emirlerine uymayan bir iş işlemeyesin! Bilmediğini din âlimlerinden sorup anlayasın! İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itâat edenleri hoş tutasın! Askerine in'âmı, ihsânı (iyiliği), eksik etmeyesin ki, ins an ihsânın kulcağızıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() (M ![]() İKİNDİ NAMAZI: İslâm'ın şartlarından biri olan beş vakit namazın üçüncüsü, öğle vakti ile akşam vakti arasında kılınan namaz ![]() ![]() ![]() (Yûnus Emre) İKRÂH: Bir insanı istemediği bir şeyi yapması için, haksız olarak zorlamak ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Cizye (vergi) vermeyi kabûl eden kitap ehlini (kitaplı kâfirleri) İslâm dînine girmek için ikrâh etmek ve cebretmek yoktur ![]() ![]() ![]() Mü'mini ve zımmîyi (İslâm idâresi altında yaşayan müslüman olmayan vatandaşı) ikrâh etmek, korkutmak büyük günâhtır ![]() Çocuğun ehl-i sünnet îtikâdını (doğru îmânı) Kur'ân-ı kerîmi, edebleri ve farzları, haramları, öğrenmesi için babası ikrâh eder ![]() ![]() İkrâh-ı Mülcî: Mülcî ikrâh ![]() ![]() Mülcî İkrâh ile, şarap, kan içmek, leş, domuz yimek halâl olur ![]() ![]() ![]() İkrâh-ı mülcî ile başkasının malı telef edilince, ikrâh eden öder ![]() İkrâh-ı Gayr-i Mülcî: Mülcî olmayan ikrâh ![]() ![]() İkrâh-ı gayr-i mülcî ile kan, domuz yinmez, şarap içilmez ve müslümanın malı telef edilmez (zarar verilmez) ![]() İkrâh-ı gayrî mülcî ile yapılan nikâh, talâk (boşama), nezr (adak), yemîn, ric'at yâni boşadığı kadını tekrar alması sahîh olur ![]() İKRÂM: Hürmet ve saygı gösterme veya yiyecek, içecek, hediye yâhut başka bir şey sunma ![]() Kim mü'min kardeşine ikrâm ederse, Allahü teâlâ da ona ikrâm eder ![]() Kim Allah'a ve âhiret gününe îmân ediyorsa, komşusuna ezâ (eziyet) etmesin; kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, misâfirine ikrâm etsin; kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya hayır (faydası bulunan şeyi) söylesin yâhut sussun ![]() Misâfire ikrâm sevâbdır ![]() ![]() ![]() Tanıdığın bir müslüman sana gelince, elinden geldiği kadar iyi ve tatlı karşıla, yemek ikrâm eyle ![]() ![]() ![]() ![]() Kim saçı sakalı ağarmış müslüman bir kimseye ikrâm ederse, Allah da ona ihtiyarladığında hürmet ve ikrâmda bulunacak kimseleri vazîfelendirir, ona da ikrâm ederler ![]() İKRÂR: 1 ![]() ![]() Îmân etmek için kelime-i şehâdeti dil ile ikrar edip, mânâsına kalb ile inanmak lâzımdır ![]() ![]() ![]() ![]() Ey oğul! Akşam, sabah Âmentüyü okuyarak îmânını tâzele!Âmentü, îmânın altı şartını bildirmektedir ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Süt emmek, mal ikrâr etmek gibi, evlenecek veya evli erkeğin söylemesi ve sözünde ısrar etmesi ile veya âdil iki erkeğin ve bir erkekle iki kadının şâhid olması ile belli olur ![]() İKRÂZ: Borç verme, ödünç verme ![]() ![]() ![]() İKTİDÂ: Tâbi olmak, uymak ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: İşte o peygamberler Allahü teâlânın hidâyet ettiği kimselerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Benden sonra, Ebû Bekr'e ve Ömer'e iktidâ ediniz ![]() Benden önce Allahü teâlânın bir ümmete gönderdiği bir peygamber yoktur ki, o peygamberin ümmetinden Havârîleri ve sünnetine tâbi olan, emrine iktidâ eden eshâbı, arkadaşları olmasın ![]() Bizim büyüklerimizin yolunun esâsı ikidir: Birincisi; Resûl-i ekremin sallallahü aleyhi ve sellem sünnetine yâni bildirdiği İslâm dîninin îmân ve amel ile ilgili hükümlerine iktidâ, ikincisi tâbi olduğu âlim ve velîyi çok sevmek ![]() Kendisinde imâmlık şartları bulunmadığı hâlde imâmlık yapan kimseye iktidâ etmemelidir ![]() İKTİSÂD: 1 ![]() ![]() ![]() Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman, dîni tamâmen Allahü teâlâya hâs kılarak (ihlâsla) O'na yalvarırlar ![]() ![]() İktisâd eden kimse, fakir ve muhtâç olmaz ![]() İktisâd geçimin, güzel ahlâk da dînin yarısıdır ![]() Lokman Hakîm, oğluna şöyle nasîhat etti: Oğlum! Masrafları gelirine göre ayarla! Îktisâd et! Aşırı gitme ![]() 2 ![]() ![]() İslâmiyet, ferdin iktisâdî hürriyetine saygı gösterir ![]() ![]() ![]() İKTİZÂ-İ NASS: Âyet ve hadîslerin gerektirdiği şey; nassın (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfin) hükmünün anlaşılabilmesi ve istenilen mânânın ortaya çıkması için sözün tamâmına bakılarak gerekli hükmün taktir edilmesi ![]() "Ümmetimden hatâ (yanılma), nisyân (unutma) ve zor karşısında yaptıkları şeyler kaldırıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÎLÂ: Kocanın karısına dört ay veya daha çok zaman veya zaman söylemeyerek "Sana yaklaşmayacağım" diye yemîn etmesi ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Kadınlarına yaklaşmamaya îlâ edenler için dört ay beklemek vardır ![]() ![]() Yemîn eden kimse dört ay içinde hanımına yaklaşmazsa bir talâk-ı bâîn (tam boşanma) ile boşanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Îlâda söz, açık ve açık olmayan olabildiği gibi, müddet de belirtilmemiş olabilir ![]() ![]() ![]() Eğer kocası, karısına; "Ben sana yakınlıkta bulunursam hac etmek yâhut oruç tutmak, sadaka vermek üzerime lâzım olsun" dese îlâ olur ![]() ![]() İLÂH: Mâbud, tanrı ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Onlar, (kâfirler, müşrikler) o kimselerdir ki, Allah ile berâber başka bir ilâh tanırlar ![]() ![]() Onlar, âlimlerini ve râhiplerini Allah'tan başka ilâhlar edindiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kim Allahü teâlâdan başka ilâh olmadığına, Muhammed aleyhisselâmın Allahü teâlânın Resûlü olduğuna (gözüyle görmüş gibi) şehâdet ederse, Allahü teâlâ ona Cehennem'i haram kılar ![]() Îmânın altı şartından birincisi, Allahü teâlânın vâcib-ül-vücûd ve hakîkî ilâh ve bütün varlıkların yaratıcısı olduğuna inanmaktır ![]() İLÂHÎ: 1 ![]() ![]() İlâhî! Dostlarını şöyle kıldın ki onları bilen seni buldu ![]() ![]() İlâhî! Herkesi sıkıntıdan kurtaran yalnız sensin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Beykozlu Muhammed bin Receb) 2 ![]() ![]() Tasavvuf, insanlık sıfatlarından çıkarak, melek sıfatları ile bezenmek ve ilâhî ahlâkı huy edinmektir ![]() ![]() Allahü teâlânın son ilâhî kitabı Kur'ân-ı kerîmdir ![]() ![]() İlâhî Dinler: Asılları Allahü teâlâ tarafından bildirilmiş olan dinler ![]() ![]() Bugün yeryüzünde mensûbu bulunan üç tâne ilâhî din vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlânın var ve bir olduğunu bildiren ilâhî dinlerin hepsi, insanlar tarafından bozulmadan önce, inanılacak şeyler bakımından birbirinin aynı idi ![]() ![]() iLÂHİYYÂT: İnanılacak şeylerden bahseden kelâm ilminin; Allahü teâlânın varlığı, zâtı, sıfatları ve fiillerinden (işlerinden) bahseden bölümü ![]() Kelâm kitaplarının ilâhiyyât bahislerinde Allahü teâlânın varlığını isbat için bildirilen delillerden birisi şöyledir: Şu âleme gözünü çevirip, üstünde, direksiz duran yıldızları, bilhassa belli bir yörüngede ışık saçan, ziyâsıyla yıldızlarda gece ve gündüzün meydana gelmesine sebeb olan güneşe, gökteki bulutlara ve yağan yağmurlara, altındaki yere ve üzerindeki nehi rlere, denizlere, karalardaki ağaçlara ve meyvalara, çeşitli özelliklere sâhip memleketlere ve şehirlere, mâdenlere, bitkilere ve hayvanlara bilhassa âlem-i sagîr (küçük âlem) denilen insana ve kâinattaki eşyânın eşsiz bir sûrette yaratılışına bakan bunlardaki çok ince olan nizam (düzen) ve intizamı, âhengi (uyumu) gören, bunlardaki fâide ve hikmetleri iyi düşünen bir kimse, âlemi yoktan var eden, hep var olan bir yaratıcının var olduğuna inanmak zorunda kalır ![]() Bütün nutuklarımda, atomdaki enerjiden nasıl istifâde edileceğini anlattım ![]() ![]() ![]() İ'LÂ-YIKELİMETULLAH: Allahü teâlânın ismini yüceltmek, İslâm dînini yaymak ![]() Kim i'lâ-yı kelimetullah için harbederse, o, Allah yolunda savaşmış olur ![]() Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellemin vefâtında, Eshâb-ı kirâmın hepsi, sonra da evlâdları, cihâd için, i'lâ-yı kelimetullah için Arabistan'dan çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhârebeye gitmekten maksad, i'lâ-yı kelimetullah ve din düşmanlarını zayıflatmak ve bozguna uğratmak olmalıdır ![]() İLHÂD: Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş olan, müctehid âlimlerin söz birliği ile bildirdikleri ve müslümanlar arasında yayılan îmân bilgilerine uymamak, doğru yoldan ayrılmak küfre (îmânsızlığa) sebeb olan inanış ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Kim Mescid-i Harâm'da zulm ile ilhâda yeltenirse, biz ona pek acıklı bir azâb tattırırız ![]() Amellerin, ibâdetlerin, kabûl edilmesi için, yâni sevâb verilmesi için hem şartlarına uygun olması, hem de ihlâs ile niyet edilmesi lâzımdır ![]() ![]() ![]() Din bilgilerinin doğrusu, Ehl-i sünnet vel cemâat âlimlerinin bildirdikleri bilgilerdir ![]() ![]() İLHÂM: 1 ![]() ![]() İlhâm, peygamberlerin aleyhimüsselâm ve sâlih (iyi) müslümanların kalblerine gelir ![]() Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin mübârek kalbine gelen ilhâm, her müslüman için seneddir ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Melekten gelen ilhâm, İslâmiyet'e uygundur ![]() ![]() İslâmiyet'in hükümleri ilhâm ile anlaşılmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mânevî bilgiler, keşif ve ilhâm ile hâsıl olur ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan, ilhâm olunan şeyleri yapmalı, vesveseyi yapmamak için gayret etmelidir ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() Her sınıf hayvanın şahsının ve türünün korunması sağlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#146 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİFTİTÂH TEKBÎRİ: Başlama tekbîri ![]() ![]() ![]() Bir gün Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem namaz kılarken bir kimse sabah namazında iftitâh tekbîrine yetişemedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir kimse iftitâh tekbîrini imâm ile berâber alırsa; sonbahar günlerinde, ağaçların yaprakları, rüzgâr estikçe nasıl dökülürse, o kişinin günâhları da öyle dökülür ![]() İftitâh tekbiri söylerken niyet edilir ![]() ![]() ![]() İĞFÂL: Aldatma, doğru yoldan saptırma ![]() ![]() İslâm nîmetinin elden çıkmasına sebeb olan bir kısım kâfirler, kendilerine müslüman ismi ve süsü verip, din adamı tanıttırıp, müslümanlığı kendi akılları ile, keyiflerine ve şehvetlerine uygun bir şekle çevirmeğe uğraşıyor, müslümanlık ismi altında y eni, uydurma bir din kurmak istiyorlar ![]() ![]() Bir kalb, iyi arkadaşların nasîhatlerine ve akla tâbî olup, İslâm dînine uyarsa, nûrlanır, temiz olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İĞTİSÂL: Gusl (boy) abdesti almak ![]() ![]() ![]() Abdestte ve iğtisâlde lüzûmundan fazla su kullanmak, isrâf olup, haramdır ![]() İHÂNET: 1 ![]() ![]() Siz emniyet içinde meclislerde oturursunuz ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Allahü teâlâya ve Peygamberine ihânet etmeyin ![]() ![]() Hükümete ihânet edene, Allahü teâlâ ihânet eder ![]() 3 ![]() ![]() Bid'at sâhibine ihânet edeni Allahü teâlâ kıyâmet gününün korkusundan korur ![]() Fâsık (günâhkâr) kimse, âlim olsa da imâm yapılması mekrûh olur ![]() ![]() ![]() İHÂTA: Kuşatma, çevirme ![]() Allahü teâlâ her şeyi ihâta etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İHFÂ: Örtmek, gizlemek; tecvidde bir terim ![]() ![]() İHLÂS: Hâlis, temiz etmek, niyyeti düzeltmek, temizlemek, dünyâ menfaatini düşünmeden bütün işlerini, ibâdetlerini yalnız Allah için yapmak ![]() İbâdetlerinizi ihlâs ile yapınız! Allahü teâlâ, ihlâs ile yapılan işleri kabûl eder ![]() Resûlullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Mu'âz bin Cebel'i (r ![]() "İbâdetlerini ihlâs ile yap ![]() ![]() İhlâs ile yapılan bir iş, senelerle yapılan ibâdetlerin kazancını hâsıl eder ![]() İhlâssız amel, sahte para gibidir ![]() ![]() Sehl-i Tüsterî'ye insanın nefsine en çok ağır gelen nedir? diye sorduklarında, ihlâstır cevâbını verdi ![]() ![]() İhlâs elde etmeye çalışanlara muhlis denir ![]() ![]() ![]() (İmâm-ı Rabbânî) İhlâs Sûresi: Kur'ân-ı kerîmin yüz on ikinci sûresi ![]() ![]() İhlâs sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() İhlâs sûresinde Allahü teâlâ meâlen buyurdu ki: (Yâ Muhammed!) de ki: O, Allah birdir, Sameddir ![]() ![]() ![]() Kim ölüm hastalığında, İhlâs sûresini okursa, kabir azâbı görmez ![]() ![]() ![]() Kim bin defâ İhlâs sûresini okursa, Cennet'teki makâmını görmeden vefât etmez ![]() Eve girerken İhlâs-ı şerîf okuyan fakirlik görmez ![]() Kim İhlâs sûresini besmele ile bin defâ okursa diş ağrısı görmez ![]() İHRÂM: Mîkât denilen mahalde (yerde) hacca veya umreye niyet ederek, peştemal gibi dikişsiz iki parça örtüyü giymek ve telbiye getirmek sûretiyle, daha önce mubah (serbest) olan bâzı şeyleri kendine haram kılmak yâni bunları yapmaktan sakınmak ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Hac ayları bilinen, Şevval, Zilka'de ayları ile Zilhicce'den on gündür ![]() ![]() ![]() İhrâma girerken temizlenmek ve gusül (boy abdesti) almak ve iki rek'at namaz kılmak sünnettir ![]() ![]() Hac için, ömre için, ticâret için veya herhangi bir şey için uzaktan gelenlerin, mîkât denilen yerleri, ihrâmsız geçerek, Hareme yâni Mekke-i mükerremeye girmeleri, haramdır (günahtır) ![]() ![]() ![]() İhrâm giyen kimseye bâzı şeyler yasak olur ![]() ![]() ![]() ![]() İHSÂN: 1 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: İhsân edenlere elbette rahmetim çok yakındır ![]() İnsanlara, analarına - babalarına ihsân etmelerini söyledik ![]() İhsânın karşılığı ancak ihsândır ![]() Ananıza-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân eder ![]() ![]() Resûl-i ekremin o kadar iyilikleri, o kadar ihsânları vardır ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsân yapamazlardı ![]() ![]() İhsân her yerde övülmeye değer ![]() ![]() (M ![]() 2 ![]() ![]() İhsân, Allahü teâlâya O'nu görür gibi ibâdet etmendir ![]() ![]() İHTİDÂ: Doğru yola girme, müslüman olma, din olarak İslâmiyet'i seçme; hidâyete erme ![]() ![]() İHTİKÂN: Lavman yapmak ![]() İhtikan yapmak, kulağına yağ damlatmak orucu bozar ise de keffâret lâzım olmaz ![]() İHTİKÂR: İnsan ve hayvan için lüzumlu gıdâ maddelerini şehre girmeden yâhut girince halka satılmadan toplayıp, stok edip, pahalandığı zaman satmak ![]() Bir kimse gıdâ maddelerini kırk gün ihtikâr ederse, Allahü teâlâ ona darılır ![]() ![]() Çalışıp kazanan rızıklanmıştır ![]() ![]() İhtikâr haram olup, yapan mel'ûndûr ![]() ![]() ![]() Köylü, tarlasından aldığı gıdâ maddesini istediği zaman satabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İHTİLÂF: Farklılık, ayrılık ![]() ![]() ![]() Ümmetimin ihtilâfı rahmettir ![]() Halîfe Hârûn Reşîd, İmâm-ı Mâlik hazretlerine; "Senin kitaplarını çoğaltıp her yere göndereceğim ve herkesin bunlara uymasını emredeceğim" deyince; "Yâ Halîfe! Böyle yapma, âlimlerin ihtilâfı, Allahü teâlânın rahmetidir ![]() ![]() ![]() Bir kişi bir kişiye bedduâ ederek, Allahü teâlâ senin canını küfürle alsın dese, âlimler böyle söyleyen kimsenin kâfir olmasında ihtilâf ettiler ![]() Ehl-i sünnet ve cemâat âlimleri, usûl-i dinde (inanılacak bilgilerde) ittifâk, ahkâm-ı ictihâdiyyede (iş ve ibâdetle ilgili hükümlerde) ihtilâf ettiler ![]() İHTİLÂM: Uykuda cünüb olma ![]() ![]() Bir kimse gece uykuda ihtilâm olup sabahlasa veya gündüz uyuyup ihtilâm olsa orucu bozulmaz ![]() İHTİRÂ': Evvelce olmayan bir şeyi ortaya çıkarma, îcâd etme, yaratma, yoktan var etme ![]() Allahü teâlâ her şeyi yaratırken kudret-i ilâhiyyesi, kendinden başka hiçbir şeye bağlı olmadığından, O'nun işlerine ihtirâ' denir ![]() ![]() İHTİRÂS: Şiddetli arzu, aşırı heves, istek, gözün ve gönlün doymaması ![]() ![]() Âdemoğlu yaşlanır ![]() ![]() Bu zamanda kendisinde şu beş sıfat bulunmayan kimsede mal toplanmaz ![]() ![]() Para, mal ve mülk, kişinin zâhid olmasına (dünyâya düşkün olmamasına) mâni değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âhirete îmânı olanın, dünyâya ihtirâsı olmaz ![]() ![]() İHTİSÂB: Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyulmasının, ilim ve ehliyet sâhibi bir devlet me'muru olan muhtesib tarafından sağlanması, emr-i ma'rûf nehy-i münkerin yâni iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak vazîfesinin el ile yapılması vazîfesi ![]() ![]() İHTİYÂÇ: Ruh ve nafaka (yeme, içme, barınma) için ve bedeni sıkıntıdan korumak için lâzım olan şey ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Yerde olan her şeyi sizin ihtiyâcınızı karşılamak için yarattım ![]() Ümmetimden bir kardeşinin ihtiyâcını giderip, onu sevindiren kimse, beni sevindirmiş olur ![]() ![]() ![]() Bir hastanın ihtiyâcını giderinceye kadar gayret sarfeden kimsenin günâhlarını Allahü teâlâ affeder ![]() ![]() Allahü teâlânın emir ve yasaklarının faydaları insanlar içindir ![]() ![]() ![]() Din kardeşinin ihtiyâcını gidermek, hac sevâbından daha hayırlıdır ![]() İhtiyâç Eşyâsı: Yiyecek, giyecek ve barınmada asgarî lâzım olan miktar ![]() İHTİYÂR: 1 ![]() ![]() ![]() Kulun ihtiyârı zayıftır, demeleri, Allahü teâlânın ihtiyârına göre zayıftır mânâsında ise doğrudur ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() İhtiyarlara saygı gösteren ve yardım edene, ihtiyarlayınca, Allahü teâlâ ona da yardımcılar nasib eder ![]() İhtiyârî Fiiller: İstek ile yapılan işler ![]() ![]() Ehl-i sünnet âlimleri, insanın yaptığı işte kendi kuvveti de te'sir (etki) ediyor dediler ve bu te'sire kesb ismini verdiler ![]() ![]() ![]() ![]() Söylemek, yürümek gibi ihtiyârî fiilleri incelemek güçtür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İHTİYÂT: Dîne uygun olmayan bir işi yapma şüphesinden kurtulmak için, tedbirli hareket etme ![]() Hanefî mezhebi âlimlerinin çoğuna göre (sabahleyin) ufkun bir yerinde beyazlık başlayınca, (imsak vakti) olup, oruca başlanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bulutlu gecelerde orucun bozulmasından korunmak için ihtiyatlı davranmalı, iftârı biraz geciktirmelidir ![]() ![]() Zevcin (kocanın), zevcesi (hanımı) için kendi mülkünden onun izni olmadan fıtrasını vermesi câizdir, verebilir ![]() ![]() ![]() İHTİZÂR HÂLİ: Ölüm sırasında can çekişme hâli ![]() İHVÂN-ÜS-SAFÂ: On birinci asrın ikinci yarısında Basra'da ortaya çıkan; "İslâmiyete birçok vehimler karışmış, onu bu vehimlerden temizlemek ancak felsefe ile mümkündür ![]() ![]() Bâtıniyye (İsmâiliyye)ye âit fikirlerin te'sirinde kalan ve zamanlarındaki bütün ilimleri içine alan 52 risâleden (küçük kitabdan) bir ansiklopedi meydana getiren bu ekolün mensûbları birbirlerine "saf kardeşler" mânâsına "İhvân-üs-Safâ" dedikleri iç in bu ad ile meşhûr oldular ![]() İhvân-üs-Safâ cemiyeti metafizik (gözle görülmeyen ve akıl ötesi) konularda Eflâtun'un, ahlâkta Sokrat'ın, matematikte Pisagor'un, mantıkta Aristo'nun, felsefî konularda Fârâbî'nin fikirlerinden etkilenmişlerdir ![]() ![]() İHYÂ: 1 ![]() ![]() Receb'in ilk Cumâ (Regâib) gecesini ihyâ edene, Allahü teâlâ kabir azâbı yapmaz ![]() ![]() ![]() Cebrâil aleyhisselâm bana geldi: "Kalk, namaz kıl ve duâ et! Bu gece, Şâban'ın on beşinci (Berât) gecesidir" dedi ![]() ![]() ![]() Mübârek geceler İslâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gecenin on iki kısmından bir kısmını (bir saat kadar) ihyâ etmek, bütün geceyi ihyâ etmek olur ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlânın izniyle, ölüleri ihyâ bana zor gelmedi ![]() ![]() İhyâ-ı Mevât: Faydalanılmayan ölü toprakları işlemek, faydalanılır hâle getirmek ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#147 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİBTİLÂ: 1 ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: İşte orada îmân sâhibleri ibtilâdan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardır ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Amerika'da yapılan açıklamada, alkollü içkilerin, bu memlekette, senede iki yüz beş bin kişinin ölümüne sebeb olduğu tesbit edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ÎCÂB: 1 ![]() ![]() İslâmiyet; kıyâmete kadar bütün îcâbları, karşılayacak en mükemmel ve en üstün bir dindir ![]() 2 ![]() ![]() Îcâb ve kabûl, söz ile olduğu gibi, bir taraftan veya iki taraftan mektublaşma ile veya adam göndermekle de olur ![]() Îcâb, karşıdakinin anlayacağı bir lisan ile, sattım, hediye ettim gibi; kabûl ise, aynen kabûl ettim, râzı oldum gibi geçmiş zamân bildiren sözlerle olur ![]() İCÂBET ETMEK: 1 ![]() ![]() Müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenâzesinde bulunmak, dâvetine icâbet etmek, aksırıp elhamdülillah deyince, yerhamükellah diyerek cevâb vermek ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Bana duâ ediniz size icâbet edeyim ![]() (Ey Resûlüm!) Kullarım sana benden sorarlarsa, ben (ilim ve icâbetle) yakınım ![]() ![]() ![]() ![]() Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır ![]() ![]() ![]() Arkadan yapılan duâ icâbete makrûndur (kabûle yakındır) ![]() ÎCÂD: Yoktan var etme, vücûda getirme, yaratma ![]() İnsanlar, mahlûk olduğu gibi, bütün işleri, hareketleri de Allahü teâlânın mahlûkudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ey Âdemoğlu! Ey noksanlık ve taşkınlık içinde yüzen insan! Siz ne hepsiniz, ne de hiçsiniz; herhâlde ikisi arası bir şeysiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÎCÂR: Kirâya verme, kirâya verilme, kirâ parası ![]() ![]() İCÂRE: Belli bir menfaati belli bir bedel karşılığında satmak, kirâlamak ![]() Bir mal dînen ve aklen nerede kullanılabilirse, o maksatla icâreye verilir ![]() ![]() İcâre olarak verilen mal kirâcıya teslim edilince, emânet olup kirâcının elinde kastsız (istemeyerek, elinde olmadan) telef olunca ödemez ![]() ![]() ![]() İcâredeki binânın ve eşyânın tâmiri ve zamanla tıkanmış boruların tâmiri ev sâhibine âittir ![]() ![]() İcâre müddeti bitince, mal sâhibi uzatmaz ise kirâcı çıkar ![]() ![]() ![]() ![]() ÎCÂZ: Az söz ile pürüzsüz ve kusursuz olarak çok mânâ ifâde etme ![]() Muhammed aleyhisselâm; "Bu Kur'ân, Allah kelâmıdır, inanmıyorsanız bir âyeti kadar siz de söyleyiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arapçayı iyi bilen kimse Kur'ân-ı kerîmin îcâzını açıkça anlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhammed aleyhisselâmın mûcizelerinin en büyüğü Kur'ân-ı kerîmdir ![]() ![]() ![]() ![]() İ'CÂZ: Âciz bırakma, benzerini ortaya koymada herkesi acze düşürme ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmin i'câzıyla ilgili olarak meâlen buyurdu ki: (Ey Resûlüm!) De ki: Yemîn ederim bu Kur'ân'ın benzerini meydana getirmek için insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirine destek olsalar da yine benzerini getiremezler ![]() İCÂZET: İzin, diploma, şehâdetnâme ![]() ![]() İcâzet verilecek talebenin bâtınının (kalbinin) iyi hâllere kavuşmuş olması, kötü huylardan temizlenmiş, iyi huylarla süslenmiş olması, sabr, tevekkül (sebeplere yapıştıktan sonra, işini Allahü teâlânın taktirine bırakma), kanâat, rızâ, teslîmiyet sâ hibi olması ve dünyâya düşkün olmaması lâzımdır ![]() İcâzet-i Mutlaka: Çeşitli ilimlerde üstâdın (hocanın) talebesine yetiştiğine ve başkalarını da yetiştirebileceğine dâir verdiği izin veya bu izni ifâde eden belge, diploma ![]() Hâce Bâki-billâh kuddise sirruh, İmâm-ı Rabbânî'yi icâzet-i mutlaka ile Serhend şehrine gönderirken, kendisi makâmından çekilip, bütün talebesinin, hattâ kendi oğullarının terbiyesini ve yetişmesini ona havâle etti ve; "Ahmed, bizim gibi binlerce yıl dızı örten bir güneştir ![]() ![]() ![]() İCBÂR-I NEFS: İnsanın kendini bir işe zorlaması ![]() Kur'ân-ı kerîm okurken ağlayın, eğer ağlayamazsanız, ağlar gibi yapın yâni ağlamaya icbâr-ı nefs edin ![]() İbn-i Abbâs radıyallahü anh buyurdu ki: "Sübhânellezî"nin (İsrâ sûresinin) secde âyetini okuduğunuz zaman ağlamadan secde etmeyin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İCMÂ': 1 ![]() ![]() ![]() Hicrî dördüncü asırdan sonra mutlak müctehîd yetişmediği için icmâ' da kalmamıştır ![]() ![]() Bir şeyi Eshâb-ı kirâm icmâ' ile bildirmedi ise, Tâbiîn'in sözbirliği bu şey için icmâ' olur ![]() ![]() ![]() ![]() Dinde zarûrî olan yâni câhillerin de bildikleri icmâ' bilgilerine inanmayan kimsenin îmânı gider ![]() 2 ![]() ![]() Zarûriyyât-ı dîniyyeden yâni dînin temel bilgilerinden olup, her müslümanın mutlak bilmesi lâzım olan bilgilerde müctehid olmayanların icmâ'ı da mûteberdir ![]() ![]() ![]() İCMÂLÎ ÎMÂN: Kısaca inanmak ![]() ![]() ![]() İCTİBÂ: Seçmek, seçilmek ![]() ![]() İctibâ Yolu: Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için peygamberlerin aleyhimüsselâm ve seçilmiş evliyâların yolu ![]() ![]() ![]() İctibâ yolunda riyâzetler çekmek (nefsin isteklerini yapmamak), kavuşmak nîmetine şükretmek içindir ![]() İctibâ yolunda kavuşmak, kavuşturulmak yolu ile hâsıl olduğu için sıkıntı ve meşakkat (eziyet) çok azdır ![]() ![]() İCTİHÂD: İnsan gücünün yettiği kadar zahmet çekerek, çalışma ![]() ![]() ![]() Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, hazret-i Muâz bin Cebel'i, Yemen'e hâkim olarak gönderirken; "Orada nasıl hüküm edeceksin?" buyurunca; "Allahü teâlânın kitâbı ile" dedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsâbet etmiyen, yâni doğruyu bulamamış olan müctehide (Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerden hüküm çıkaran kimseye) bir sevâb, doğruyu bulana iki veya on sevâb vardır ![]() ![]() ![]() Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilen şeylerde, ictihâd edilemez ![]() ![]() İslâm âlimlerinin söz birliği ile ve zarûrî olarak bildirilmiş olan, inanılacak ve yapılacak din bilgilerinde ictihâd yapmak câiz değildir ![]() Mezheb imâmlarının hepsi bir mes'ele ile karşılaştıklarında cevâbını, önce Kur'ân-ı kerîmde ararlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Îsâ aleyhisselâm, kıyâmete yakın bir zamanda, gökten inerek, Muhammed aleyhisselâmın dînine göre hareket edecek ve Kur'ân-ı kerîmden hüküm çıkaracaktır ![]() ![]() Her müctehidin (Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerden hüküm çıkaran âlimin), kendi ictihâdıyla bulduğu bilgiye uygun iş yapması farzdır ![]() Sahâbe-i kirâmın (Resûlullah efendimizin sohbetinde yetişmiş arkadaşlarının) hepsi müctehîd olup, kendi ictihâdlarına uymaları farz idi ![]() İctihâd, bir ibâdet yâni ehli olana Allahü teâlânın emri olduğundan, hiçbir müctehid başka bir müctehidin ictihâdına yanlış diyemez ![]() ![]() ![]() İctihâd ve kıyâs bid'at değildir ![]() ![]() ![]() İDDET: Kocasının ölümüyle dul kalan veya talak (boşama) ve fesh (nikâhın bozulması) sebebiyle evlilik bağı çözülen kadının yeniden evlenebilmesi için beklemesi gereken zaman ![]() İddet bekleyen kadınlar beş çeşittir: 1) Hâmile olup, kocası vefât eden kadının iddeti, çocuğu olunca biter ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Hâmile olmayıp kocası ölen kadının iddeti dört ay on gündür ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Sizden vefât edenlerin geride bıraktıkları zevceler (hanımlar) kendi kendilerine dört ay on gün beklerler (beklesinler) ![]() 3) Hâmile olup, boşanan kadının iddeti, hamlini vad etmekle yâni çocuğu olunca tamam olur ![]() ![]() 4) Kadın hayz (âdet) gören kadınlardan olup, hâmile olmadığı hâlde kocasının boşadığı kadının iddeti, üç ay başı hâli veya üç temizlik müddetidir ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Boşanmış kadınlar, kendi kendilerine üç âdet müddeti beklerler ve Allah'ın rahimlerinde yarattığı çocuğu saklamaları kendilerine helâl olmaz ![]() 5) Hayzdan kesilen (âdet görmeyen) ve boşanmış kadının iddet zamânı boşanma târihinden îtibâren üç aydır ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: (Yaşlılık dolayısı ile) hayzdan kesilmiş kadınlarınız (hakkındaki iddet, bekleme hükmünden) şüphelendinizse (bunu bilmediğinize göre) onların iddeti de üç aydır ![]() ![]() ![]() ![]() Talak (boşama) iddeti zamânında kadına nafaka verilir ![]() ![]() İddet; Hanefî ve Hanbelî mezheblerinde, ilk temizlik başından, üçüncü hayzın sonuna kadar olan zamandır ![]() ![]() ![]() Haccın edâ şartlarından birisi de kadın iddet hâlinde olmamaktır ![]() İddet bekleyen kadınla iddeti bitinceye kadar evlenilmez ![]() İDRÂK: Bir şeyin aslını, mâhiyetini, hakîkatini bilmek, anlamak ![]() Kur'ân-ı kerîmde, meâlen buyruldu ki: O'nu (Allahü teâlâyı) gözler (dünyâda) idrâk edemez ![]() ![]() ![]() İnsanı hayvandan ayıran, ilim ve idrâktir (Hâdimî) İnsanların hâlet-i rûhiyeleri (rûhî durumları) farklı oduklarından, idrâk ve fehmleri (anlamaları) da farklı olmaktadır ![]() Şükür, şükürden âciz kalındığını idrâk etmektir ![]() Allahü teâlânın zâtı idrâk edilemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İdrâk-i Basît: Tasavvuf yolcusunun kendini müşâhedede (görmede) fâni (yok) olması ![]() İDRÎS ALEYHİSSELÂM: Kur'ân-ı kerîmde adı geçen peygamberlerden ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: İsmâil, İdris ve Zülkifl hakkında anlattığımızı da hâtırla ![]() ![]() Kitabda İdrîs'i de an ![]() ![]() Ben (Mîrâc gecesinde) dördüncü kat semâda (gökte) İdrîs (peygamber) ile karşılaştım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İdrîs aleyhisselâm, Bâbil'de veya Mısır'da doğup yaşadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ÎFÂ: Yerine getirme ![]() Hanımının ve çocuklarının haklarını îfâ etmiyenin namazları, oruçları kabûl olmaz (Borçları ödenirse de sevâb alamazlar) ![]() Her sabah bir kere, "Allahümme mâ esbaha bî min ni'metin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şerîke leke, fe lekel hamdü ve lekeş-şükr" demeli ve her akşam "mâ esbaha" yerine "mâ emsâ" diyerek hepsini aynen okumalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() İFFET: İnsan rûhundaki yapıcı kuvvetin, yâni şehvetin iyiye kullanılmasından ortaya çıkan huy ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruluyor ki: Sizin sadakalarınız, fî-sebîlillah (Allah yolunda) cihâd eden, ilim tahsîl eden ve ibâdet gibi hayırlı bir işle meşgûl olan ve yeryüzünde ticâret ve san'at gibi bir işle meşgûl olmaya müsâit (elverişli) vakitleri olmayan fakirler içindir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ hayâ, hilm ve iffet sâhiblerini sever ![]() ![]() İffet sâhibi olunuz ![]() ![]() ![]() İffet sâhibi olursanız kadınlarınız da afîf (iffetli) olur ![]() İffet; kişiyi her türlü rezillikten koruyan bir haslettir ![]() ![]() ![]() ![]() İFRÂT: Bir işte, sözde veya davranışta haddi aşma, pek ileri gitme, aşırı olma ![]() Riyâ yâni gösteriş yapanlara karşı tekebbür etmek (kibirlenmek, büyüklenmek) câizdir ![]() ![]() İfrat ve tefrît'in ikisi de kötüdür ![]() ![]() Şecâatın (kahramanlığın) ifrâtı, tehevvürdür (aşırı öfkedir) ![]() Kazâ-i hâcetin yâni abdest bozmanın edeplerinden biri de; necâset husûsunda vesveseye kapılıp bunu ifrât derecesine götürmemektir ![]() İFRÎT: Cinlerin azgın, en zararlı, şerli, korkunç ve kuvvetli cinsi ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Cinden bir ifrit (Süleymân aleyhisselâma); " Sen makâmından kalkmadan ben onu (Belkıs'ın tahtını) sana getiririm ![]() ![]() Hasen-i Basrî buyurdu ki: Bir gün Cebrâil aleyhisselâm, Resûl-i ekreme (sallallahü aleyhi ve sellem) gelerek; "Cinlerden bir ifrit sana hîle yapmak istiyor ![]() ![]() İFSÂD: Bozmak, fitne, karışıklık çıkarmak, bozgunculuk yapmak ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Allahü teâlâ ifsâd edenleri sevmez ![]() Sarı sabır maddesi balı ifsâd ettiği gibi, kızgınlık da îmânı bozar ![]() Şâyet sen, insanların kusûrlarını ve gizli hâllerini araştırırsan, onları ifsâd etmiş ve ifsâdlarına sebep olmuş olursun ![]() Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huy da hatâları eritir ![]() ![]() Zamm-ı sûreleri rükûda tamamlamak, dört mezhebde de mekrûhtur ![]() ![]() ![]() İFTÂ: Fetvâ vermek, dînî bir mes'elenin hükmünü sözlü veya yazılı olarak bildirmek ![]() ![]() İFTÂR: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İftârda acele etmek demek, yıldızlar görünmeden önce iftâr etmek demektir (İbn-i Hibbân) İftar edince, (Zehebazzama' vebtellet-il urûk ve sebet-el-ecr inşâallahü teâlâ: Susuzluk gitti ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Ayı görünce oruç tutunuz! Tekrâr görünce iftâr ediniz (Hadîs-i şerîf-Merâkıl felâh) Ey Ebü'd-Derdâ! Muhakkak senin üzerinde bedeninin hakkı vardır ![]() ![]() ![]() İFTİKÂR: Fakîr olmak, muhtâc olmak ![]() Hâlık (yaratıcı) ve râzık (rızıklandırıcı) Allahü teâlâdır ![]() ![]() İFTİRÂ: Yapmadığı hâlde kötü bir işi birisine yükleme, yalan yere birisine suç isnat etme gösterme ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Bak, Allah'a karşı nasıl olmadık yalan ve iftirâ ederler ![]() ![]() Bir kimse için söylenen kusur onda varsa, bu söz gîbet olur ![]() ![]() İftirâ etmek ve nemmâmlık yapmak yâni söz taşımak gîbet etmekten daha fenâdır ![]() Birisine iftirâ etmek, gıybet etmekten (belli bir mü'minin aybını, kusurunu, onu kötülemek için arkasından söylemekten) daha fenâdır ![]() İftirâ büyük günâhtır ve çok fenâdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beni, hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer'den üstün tutan; iftirâ etmiş olur ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#148 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükIRK: Ayrı soyda olan, ayrı dilde konuşan değişik kültüre sâhip, şeklî özellikleri bulunan insan topluluğu, millet ![]() Irkçılık yapan da, ırkçılık için savaşan da ve ırkçılık uğrunda ölen de, bizden değildir ![]() Hiç bozulmamış, değiştirilmemiş biricik din olan İslâm dîninin güzel ahlâkı ile bezenmiş, birbirlerini seven, yardımlaşan, çeşitli ırklardan, büyük insan topluluklarının, birleştiklerini biliyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ISLÂH: 1 ![]() ![]() Herhangi bir kimseyi ıslâh etmeye çalışmak, ona İslâmiyet'i bildirmekle olur ![]() Kulun ıslâhı kalbinin ıslâhına, bozukluğu da kalbinin bozukluğuna bağlıdır ![]() Kim kalbini ıslâh edip düzeltirse, Allahü teâlâ da onun zâhirini (dışını) düzeltir ![]() Allahü teâlâ âhiret için çalışanın dünyâ işlerine kâfi gelir, dünyâsı husûsunda ona yardımcı olur ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() İslâm dîni garîb olarak başladı ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Âdemoğlunun her konuştuğu yalan, kendi aleyhine yazılır ![]() ![]() İki kimsenin arasını ıslâh eden veya hayrı söyleyip, hayrı yükselten kimse yalancı değildir ![]() Islâh-ı Nefs: Kötü huyları, fenâ alışkanlıkları ve yaramaz işleri bırakıp, iyi huyları, güzel işleri, kulluğa yakışan tâat ve ibâdetleri yapma ![]() ISLÂHÂT: İyi hâle, işe yarar hâle getirmek için yapılan çalışmalar, düzenlemeler ![]() Endülüs müslümanlarının Avrupalılara tuttukları ışık ile, Avrupa'da bir rönesans, ıslâhât hareketi başlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ISMARLAMA: Bir san'at sâhibine bir şeyi târif ederek istediği şekilde yaptırmak ![]() ![]() ITÂK: Köle âzâd etmek, serbest bırakmak ![]() ![]() Üç şey vardır ki, ciddîsi de ciddîdir, şakası da ciddîdir: Nikâh etmek (evlenmek) , talâk (boşamak) ve ıtâktır ![]() IYÂL: Bir kimsenin bakmak (geçindirmek) zorunda olduğu kimseler: Zevce (hanım), çocuklar (erkek ve kız), ana-baba, hizmetçi ![]() ![]() Iyâl için yapılacak masraflar, yiyecek, giyecek ve ev olup, şehrin âdetine, piyasaya, akrabâ ve arkadaşlara göre ayarlanır ![]() ![]() ![]() Ehl-ü ıyâlin rızâ ve gönüllerini almak için, haram işliyerek âhiret azâbını ihtiyâr eden (tercîh eden) kimsenin bu yaptığı akla uygun değildir ![]() IYD: Bayram ![]() ![]() ![]() Iyd günlerinde, dargın olanları barıştırmak, akrabâyı, din kardeşlerini ziyâret etmek, onlara hediye götürmek Peygamber efendimizin âdetleri olduğundan sünnettir ![]() Iyd-ı Edhâ: Kurban bayramı ![]() ![]() Iyd-ı edhâda bayram namazına giderken "Allahü ekber Allahü ekber, lâ ilâhe illallahü vallahü ekber ![]() ![]() Iyd-ı Fıtr: Ramazan bayramı ![]() ![]() Sabahleyin câmi'e giderken bayram tekbirlerini Iyd-ı fıtrda sessiz, ıyd-ı edhâda (kurban bayramında) açıktan yüksek sesle söylemek sünnettir ![]() İBÂDET: Kulluk, kulluk vazîfelerini İslâmiyetin bildirdiği şekilde yerine getirmek ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Cinleri ve insanları, beni tanımaları, bana ibâdet etmeleri için yarattım ![]() Allahü teâlâyı, görür gibi ibâdet et! Sen O'nu görmüyorsan da, O seni görüyor ![]() Âlimin uykusu câhilin ibâdetinden hayırlıdır ![]() Eğer ibâdet bir kuş olsaydı, şüphesiz onun kanatları oruç ile namaz olurdu ![]() İnsanlar ibâdet yapmak için yaratıldı ![]() ![]() İbâdet etmek bakımından dünyânın bir sâati, kıyâmetin bin senesinden daha iyidir ![]() ![]() ![]() İbâdet-i Bedeniyye: Beden ile yapılan ibâdetler ![]() Namaz, ibâdet-i bedeniyye olduğundan başkası yerine kılınamaz ![]() ![]() ![]() ![]() İbâdet-i Mâliyye: Zekat, sadaka-i fıtr gibi mal ile yapılan ibâdetler ![]() Bir kimse birkaç yemini bozarsa, hepsi için ayrı ayrı keffâret yapması lâzımdır ![]() ![]() ![]() ![]() İbâdethâne: İbâdet yapmak için toplanılan yer ![]() ![]() İbâdette Bid'at: Peygamber efendimiz ve Eshâbı zamânında bulunmayıp da dîne sonradan katılan reformlar, değişiklikler ![]() ![]() İBÂDİYYE: Bozuk fırkalardan olan Hâriciyyenin kollarından biri ![]() ![]() Hâricîler yedi fırkadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmin lafzına (zâhirî mânâsına) bağlanan İbâdîlere göre; îmân ve İslâm bir bütündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İBÂHİYYE: İslâmiyet'in haram ve yasak kıldığı şeyleri helâl ve mübâh sayan bozuk bir fırka ![]() ![]() ![]() İbâhiyye, haramlara helâl deyip, yetmiş-seksen sene hacıları soydular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eshâb-ı kirâmın hepsini severiz deyip de onların yolunda bulunmayan, kendi bozuk düşüncelerine Eshâbın yoludur diyen, Ehl-i sünnet âlimlerini ve tasavvuf büyüklerini beğenmeyip kötüleyen kimseler kendileri gibi olmıyanlara müşrik (şirk koşan) diyorla r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İBÂHA: 1 ![]() ![]() Bir kimseyi yemeğe çağırınca, önüne konan şey ibâha olur ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Devamlı hasta veya çok yaşlı olan kimse, altmış gün keffâret orucunu tutamaz ise, altmış fakire bir gün taam (yemek) ibâha eder ![]() İBÂHÎ: Haramları mübah (serbest) sayan sapık İbâhiyye fırkasına mensûb olan kimse ![]() ![]() İBÂRET-İNASS: Mânâya delâleti bakımından lafzın dört kısmından biri ![]() ![]() Nûr sûresi yüz yirmi dördüncü âyet-i kerîmesinde meâlen; "Namaz kılın, zekât verin" buyrulmaktadır ![]() ![]() İBDÂD: Ezân-ı Muhammedî okunduğu zaman, her işi terk edip, cemâatle namaz kılmağa gitmek ![]() Namazın kemâl mertebesinde (en güzel ve tam şekliyle) kabûl olmasının şartları; haramlardan sakınmak, huşû (Allahü teâlâdan korkmak), takvâ (Allahü teâlâdan korkup haramlardan sakınmak), mâlâyânîyi (dünyâ ve âhirete faydası olmayan şeyleri) terk etme k ve namazı usûlüne, şartlarına uygun olarak kılmak husûsunda, üşenmekliği, gevşekliği terketmek ve bir de ibdâddır ![]() İBLÎS: Şeytanın isimlerinden biri veya şeytanların reisi ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Onu hâtırla ki meleklere, Âdem'e secde edin demiştik de, iblîsten başka bütün melekler hemen secde etmişlerdi ![]() ![]() Allahü teâlâ, iblîse; "Ben sana secde ile emr etmiş iken, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" buyurdu ![]() ![]() Üç kimse iblîs ve iblîsin tâifesinin şerrinden korunurlar ![]() ![]() İblîs ve yardımcıları insanlara hep kötülükleri yaptırmağa çalışırlar ![]() ![]() ![]() Tekebbür yâni kendini büyük görmek kötü huylardandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İblisin rahat, sevinçli oturduğunu, kimseyi aldatmakla uğraşmadığını gören bir zât; "Niçin insanları aldatmıyorsun, boş oturuyorsun?" dedikte, İblis; "Bu zamânın kötü din adamları, benim işimi çok güzel yapıyorlar, insanları aldatmak için bana iş bır akmıyorlar" demiştir ![]() İBN-ÜL-VAKT: Kalbi halden hâle değişen velî ![]() ![]() ![]() ![]() İBN-ÜS-SEBÎL: Kendi memleketinde zengin ise de, bulunduğu yerde yanında malı, parası kalmamış olan ve çok alacağı varsa da, alamayıp, muhtâç kalan ![]() Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak; fakîrlere, miskinlere (bir günlük nafakası olmayanlara), zekât me'murlarına, müellefet-ül-kulûba (kalbleri İslâm'a ısındırılmak istenenlere) , mükâteb (efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince , âzâd, serbest olacak) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve ibn-üs-sebîle verilir ![]() ![]() Ganîmetlerin beşte biri yetimlere, miskinlere ve ibn-üs-sebîl'e verilir ![]() ![]() İBRÂ: Alacağından vaz geçmek ![]() Bir kimse alacağını borçluya hibe etse veya borçluyu ibrâ etse borçlu borçtan kurtulur ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#149 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİBRÂHİM ALEYHİSSELÂM: Kur'ân-ı kerîmde ismi bildirilen peygamberlerden ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Ey Resûlüm!) Kitabda (Kur'ân-ı kerîmde) İbrâhim'in kıssasını anlat ![]() ![]() ![]() ![]() Biz (ergenlik çağına ulaşmadan) önce İbrâhim'e tevhîde ve putlara tapmaktan sakınmaya yol bulabilecek rüştünü verdik ![]() ![]() Ben babam (dedem) İbrâhim'in duâsı, kardeşim Îsâ'nın müjdesi ve annemin rüyâsıyım ![]() Keldânîlerin memleketi olan Bâbil'in doğu tarafında ve Dicle ile Fırat nehirleri arasındaki bölgede doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbrâhim aleyhisselâm, Allahü teâlânın emri ile Bâbil'den Harran'a (Urfa'nın güneyinde bir yer) hicret etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbrâhim aleyhisselâm Allahü teâlânın emriyle Hâcer Hâtunu ve İsmâil aleyhisselâmı yanına alıp, Şam'dan ayrılarak, o sırada susuz ve ıssız bir yer olan Mekke'ye bıraktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbrâhim aleyhisselâm, Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizin ümmetinden olmayı temenni buyurmuştur ![]() İbrâhim aleyhisselâm, Halîlullah'tır (Allah'ın dostudur) ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#150 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükİBRÂHİM SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin on dördüncü sûresi ![]() İbrâhim sûresinin 28 ve 29 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ İbrâhim sûresinde meâlen buyuruyor ki: Allah'a îmân etmeyenlerin yaptıkları faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir ![]() ![]() İbrâhim sûresini baştan sona kadar okuyana, sayısız çok sevâb verilir ![]() İBRÂNÎ: Eski yahûdî sülâlesi veya o soydan olan ![]() ![]() İBRET: İnsanın karşılaştığı, gördüğü veya işittiği hâdiselerden ders alması, kendi hâlini düşünmesi ![]() Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki: Gerçekten onların (peygamberlerin) kıssalarında, akıl sâhibleri için birer ibret vardır ![]() ![]() ![]() Davarlarda (deve, sığır, koyun, keçide) da sizin için elbette bir ibret vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ, gece ile gündüzü değiştiriyor (biri gidiyor, yerine öbürü geliyor; birini uzatıyor, öbürünü kısaltıyor; hâllerinde karanlık, aydınlık, sıcaklık, soğukluk gibi değişiklikler yaratıyor) ![]() ![]() Cenâb-ı Hak, kullarını küfürden (îmânsızlıktan), suçtan korumak için, herkesin anlayamayacağı fen bilgilerini, kitaplarında açıklayıp, bunlara işâret buyurmuş; yer küresini, güneşi, gökleri göründükleri gibi anlatarak bunlardan ibret alınmasını; varl ığının, büyüklüğünün anlaşılmasını emir buyurmuştur ![]() Allahü teâlânın adı bulunmayan söz, kıymetsizdir ![]() ![]() ![]() İbret almak istersen, hatâ sâhiblerinin ve günahkârların âkıbetlerine (sonlarının nasıl olduklarına) bak da kalbini topla ![]() Her kim gördüğünden ibret almazsa, onun görmemezliği görmesinden üstündür ![]() |
![]() |
![]() |
|