Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Güncel Haber Merkezi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
2006, arşivi, haber, yılı

Genç işsiz sayısı 1.5 milyonu geçti

Eski 08-12-2006   #136
[KAPLAN]

Genç işsiz sayısı 1.5 milyonu geçti



Ankara Ticaret Odası, (ATO) Türkiye’de 785 bin genç işsizin yanı sıra 721 bin de iş aramayan ancak çalışmaya hazır olan genç bir kesim olduğunu ve devletin işsiz saymadığı bu kesim de dikkate alındığında genç işsiz sayısının 15 milyonu geçtiğini ileri sürdü

ATO, TÜİK İşgücü İstatistikleri veri tabanından yararlanarak hazırladığı “İş’te Türk Genci” raporunu açıkladı Rapor, Türkiye’de her 100 işsizin 32’sinin gençlerden oluştuğu belirtildi

Raporda, Türkiye’de her 100 işsizin 32’sinin, iş bulma ümidini tamamen kesen her 100 kişinin 39’unun genç olduğu bildirildi

Raporda, 2006 Nisan itibariyle 2 milyon 436 bin kişi olan Türkiye'deki işsizleri, 785 bininin 15-24 yaş grubundakilerden oluştuğu vurgulandı Genç işsizlerin de 531 bininin erkek, 254 bininin ise kadın olduğu bildirildi Raporda ylüzde 178 olan 15-24 yaş grubundaki işsizlik oranının Türkiye tarihinin “en büyük” krizinin yaşandığı 2001’deki yüzde 162'den de fazla olduğuna dikkat çekildi

İŞ ARAMAYAN İŞSİZ SAYILMIYOR

TÜİK’in, uluslararası normlar gereği, iş aramayıp çalışmaya hazır olanları “işsiz” olarak tanımlamadığı hatırlatılan raporda, “785 bin genç işsizin yanısıra 721 bin de iş aramayan ama çalışmaya hazır olan genç bir kesim var Devletin yok saydığı bu kesim de dikkate alındığında genç işsiz sayısı 15 milyonu geçiyor” denildi

İş aramayan ama çalışmaya hazır olan genç işsizlerin kriz yılı olan 2001’in sonunda bile 466 bin olduğu anımsatılan raporda, iş aramayan genç işsiz sayısının 2001 bu sürede yüzde 55 arttığı kaydedildi Raporda, bu kesimin istatistiklere yansımadığı için genç işsiz sayısının 2001’den bu yana yüzde 9 oranında azalmış gibi göründüğüne dikkat çekildi

285 BİN GENÇ PES ETTİ

Rapora göre, 721 bin gencin yüzde 40’ı umudunu tamamen yitirmiş durumda Bu sayı 2001 sonunda 61 bin idi ve yaklaşık 45 yılda 47 kat artarak 285 bine ulaştı 2006 Nisan itibariyle iş bulma ümidi olmadığı için iş aramayan toplam 730 bin kişinin yüzde 39’unu gençler oluşturuyor Öte yandan genç işsizlerin, yüzde 72’sinin kentlerde yaşadığı ve her 100 genç işsizin 32’sinin kadın, 68’inin ise erkek olduğu belirlendi

Raporda, Türkiye’de 15-24 yaş grubundaki 12 milyon 118 bin gencin 3 milyon 614 bininin çalıştığı, 3 milyon 790 bininin okula gittiği, 4 milyon 714 bininin ise ne okula gittiği ne de çalıştığı kaydedilerek, genç nüfusun yüzde 39’unun “atıl” durumda olduğu bildirildi

ATIL GENÇLERİN YÜZDE 17’Sİ İŞ ARIYOR

Rapora göre, çalışmayan ve bir okula devam etmeyen 4 milyon 714 bin gencin 2 milyon 184 bini ev işi yapıyor, 785 bini iş arıyor, 721 bini çeşitli nedenlerle iş aramadığı halde çalışmaya hazır, 101 bini mevsimlik çalışıyor, 159 bini çalışamaz durumda, 765 bini ise “diğer” kategorisinde değerlendiriliyor Atıl genç nüfusun yüzde 17’si iş arıyor, yüzde 15’i de bir iş verildiğinde çalışmaya hazır durumda bulunuyor

AYGÜN: GENÇ İŞSİZLER ALARM VERİYOR

ATO Başkanı Sinan Aygün, rakamların endişe verici olduğunu vurgulayarak, “4 milyon 714 bin gencimiz başkalarına bağımlı yaşıyor Bir başka ülkede böylesine büyük bir nüfus atıl durumda olsaydı devletin bütün birimleri alarma geçerdi Biz ise oturmuş borsa, faiz, para konuşuyoruz” dedi

Alıntı Yaparak Cevapla

BM’nin taslak metni Genelkurmay’da

Eski 08-19-2006   #137
[KAPLAN]

BM’nin taslak metni Genelkurmay’da





ANKARA - Birleşmiş Milletler’de yapılan toplantıda sadece 5 ülke asker gönderme sözü verdi Ankara’ya ulaşan “harekat konsepti” ve “angajman kuralları”yla ilgili taslak metinler, Genelkurmay Karargahı’nda yapılan toplantıda değerlendirildi

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ali Tuygan taslak metinlerin Ankara’ya ulaşmasının ardından Genelkurmay Karargahı’nda üst düzey askeri yetkililerle bir araya geldi

Toplantıda metinler üzerinde teknik inceleme yapıldı Metne göre Lübnan’da konuşlandırılması planlanan yeni barış gücü, muharip olmayacak ancak gereklilik halinde güç kullanacak

Hizbullah’ın silahsızlandırılması ise barış gücünün değil, Lübnan hükümeti’nin görevi olacak

İncelemeler tamamlandığında itiraz edilen noktalar olursa bunlar, Birleşmiş Milletler’e iletilecek ve hükümet kararını belgeler nihai şeklini aldıktan sonra verecek

Lübnan’a asker göndermeye karar vermesi durumunda, türkiye’nin güce katkısının istihkam sınıfıyla olabileceği de konuşuluyor

Bu arada Dışişleri Bakanı Gül, yarın İsrail’e giderek, İsrail’in Lübnan’a yeni güç konuşlandırılmasıyla ilgili görüşlerini öğrenecek

Gül’ün, buradan da Filistin’e geçmesi planlanıyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Türkiye'nin katkısını bekliyoruz

Eski 08-19-2006   #138
%jokér%

Türkiye'nin katkısını bekliyoruz



Türkiye'nin katkısını bekliyoruz



BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Başbakan Erdoğan'a Lübnan'a gönderilecek Barış Gücü'nde Türkiye'nin de yar almasını istediklerini söylediler


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan ve Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac ile birer telefon görüşmesi yaptı

Alınan bilgiye göre, Erdoğan, kendisini dün akşam telefonla arayan Annan ve bu sabah arayan Chirac ile İsrail ve Lübnan arasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi

Kofi Annan, görüşmede, İsrail ile Lübnan arasında barışın kalıcı hale getirilmesinin bölgede önemli olduğunu, konuşlandırılacak Barış Gücünün de bunun sağlanması için önemli bir adım olacağını vurguladı

Erdoğan ve Annan, konuşlandırılacak Barış Gücünün yapısıyla ilgili görüş alışverişinde de bulundular

Annan, Türkiye'nin barış gücüne katkı yapmasını beklediklerini vurgularken, Başbakan Erdoğan da sürece olumlu baktığını belirterek, Türkiye'nin bölgede barış ve istikrarın korunmasını istediğini aktardı

Konuşlandırılacak gücün barışı korumakla görevli olacağını hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin de iç değerlendirmelerini tamamladıktan sonra kendilerine yanıt vereceğini söyledi

Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili kararın TBMM'den geçmesi gerektiğine de işaret etti

CHIRAC İLE GÖRÜŞME

Başbakan Erdoğan, bu sabah kendisini telefonla arayan Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac ile de bir görüşme yaptı

Görüşmede Chirac, bölgede barışın kalıcı hale getirilmesinin önemine değindi

Bu çerçevede BM Barış Gücünün hızla konuşlandırılması gerektiğini ifade eden Chirac, Fransa'nın yapacağı katkı hakkında Erdoğan'a bilgi verdi

Chirac, Türkiye'nin bu güç içinde yer almasını önemli bulduğunu da vurguladı

Başbakan Erdoğan da bölgede barış ve istikrarın korunması için Türkiye'nin çabalarının süreceğini söyledi
Sürece olumlu baktığını aktaran Erdoğan,konuşlandırılacak gücün, barışı korumakla görevlendirilmesinin bu bakımdan önemli olduğunu vurguladı

Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda henüz kararını vermediğini, iç değerlendirmelerin sürdüğünü aktardı
Başbakan Erdoğan, Chirac'a, konuyu dün akşam BM Genel Sekreteri Annan ile de görüştüğünü söyleyerek, “Değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra cevabımızı bildireceğiz” dedi

Alıntı Yaparak Cevapla

ABD'den Türkiye'ye Şok Plan !!!

Eski 08-25-2006   #139
[KAPLAN]

ABD'den Türkiye'ye Şok Plan !!!




ABD'nin PKK ile Türkiye'yi masaya oturtmak için koordinatör atayacağı konuşulurken Washington'ın terör örgütüyle pazarlık yaptığı ortaya çıktı MİT'in MGK'ye sunduğu rapora göre PKK'nin, ABD'nin çağrısına ''20 yıldır yaşananların ardından Türkiye bizimle masaya oturmaz Biz silahlarımızı bırakmakla kalırız'' yanıtını verdiği öğrenildi ABD'nin ise "Siz silahları bırakın, ötesi için bizim çok ciddi çalışmalarımız var" mesajını ilettiği belirtildi

Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Milli Güvenlik Kurulu'na (MGK) sunduğu raporda, ABD'nin terör örgütü PKK ile ''silah bırakma'' pazarlığı yaptığı, bunun karşılığında PKK'ye Türkiye'yi masaya oturtma sözü verdiği belirtildi Raporda, terör örgütünün bu öneriyi kabul etmediği, ''Biz silahlarımızı bırakmakla kalırız'' yanıtını verdiği öğrenildi

Cumhuriyet , Kuzey Irak'taki güvenlik güçlerinin hazırladığı 9 Ağustos tarihli rapordan sonra MİT'in hazırlayıp MGK gündemine getirdiği PKK raporunu da açıklıyor Cumhuriyet'in güvenilir kaynaklardan edindiği bilgiye göre, pazartesi günü yapılan MGK toplantısında ağırlıklı konu Lübnan'daki gelişmeler değil, terör örgütünün Irak'taki faaliyetleri oldu MİT'in MGK toplantılarında geleneksel olarak yaptığı güvenlik sunumunun yanı sıra PKK'nin Irak'taki durumu ve ABD'nin örgüte bakışı da ayrı bir rapor olarak gündeme geldi Bu rapora göre, ABD'li yetkililerle terör örgütü temsilcileri zaman zaman Irak'ın değişik yerlerinde görüşüyor ve karşılıklı değerlendirme yapıyor Raporun en can alıcı bölümünde ABD'nin PKK'ye yaptığı ''yeni öneriler'' yer alıyor

MİT'in sunumuna göre ABD ile terör örgütü PKK arasındaki diyalog şu zeminde sürüyor:

ABD - Silahları bırakın ve Türkiye ile masaya oturun

PKK - Bunu biz kabul etsek bile Türkiye kabul etmez 20 yıldır yaşananların ardından Türkiye, bizimle masaya oturmaz

ABD - Bunun altyapısını biz sağlayacağız Siz silahları bırakın ötesi için bizim çok ciddi çalışmalarımız var

PKK - Türkiye bunu kesinlikle yapmaz Biz silahları bıraktığımızla kalırız Zor duruma düşeriz

ABD - Mevcut durumu uzun süre devam ettirmek zor

PKK - Türkiye'nin masaya oturmasını sağlamak bizim silahları bırakmamızdan geçmiyor Böyle düşünüyoruz

ABD - Sizin silahları bırakmanız, bizim de işimizi kolaylaştıracak

MİT'in konuyla ilgili değerlendirmesinde ayrıca şu noktalara da dikkat çekildi:

- ABD, bu ölçüde temas kurduğu bir örgüte ciddi zarar vermez

- Terör örgütü yaz boyu gerçekleştirdiği eylemlerden istediği sonucu alamadı Bu eylemlere toplumdan da bir karşılık beklediği anlaşılıyor

- Örgüt, Irak'ta tam bir rahatlık içinde hareket ediyor Tarımla bile uğraşan elemanları var

Alıntı Yaparak Cevapla

Hizbullah'ın şifreleri çözüldü

Eski 08-28-2006   #140
[KAPLAN]

Hizbullah'ın şifreleri çözüldü




17 Ocak 2000 tarihinde Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü Beykoz operasyonu sırasında, örgüt üyelerinin tahrip ettiği 24 bilgisayar hard diskinin çözümü tamamlandı


FBI tarafından ABD’de yapılan bilgisayar çözümlerinde örgütün işlediği cinayetler, iç ilişkileri ve istihbarat faaliyetleri konusunda çarpıcı bilgiler ortaya çıktı

Hizbullah’a vurulan darbe, örgüt lideri Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü Beykoz operasyonuyla başlamıştı
Bu baskında örgütün arşivi de ele geçirildi Ancak operasyonda yakalanan Cemal Tutar İle Edip Gümüş, örgüte ait bilgilerin polisin eline geçmemesi için, bilgisayar hard disklerini kurşunlayarak tahrip etmişlerdi

Polisin ele geçirdiği 41 hard diskten 24’ü kullanılmaz haldeydi Türkiye’de çözülemeyen 24 hard disk ABD’de Federal Soruşturma Bürosunca çözüldü


Yapılan çözümlerde ortaya çıkan bilgilerden biri, mezar-evde cesetleri bulunan İbrahim Sarıaltun ve Nezir Aslan isimli kişilere dair Aslan’ın Hizbullah tarafından öldürülmeden önce yapılan sorgusunun kayıtları, PKK-Hizbullah ve Milli İstihbarat Teşkilatı arasında içiçe geçmiş ilişkileri ortaya koyması açısından çarpıcı Aslan sorgusunda, PKK içinde Hizbullah yanlısı fikirleri yaymak için faaliyet gösterirken, MİT adına çalışan İbrahim Sarıaltun’a da taşeronluk yaptığını anlatıyor

Nezir Aslan’ın Hizbullah sorgusu’na ilişkin kayıtlarda şu bilgiler veriliyor: “Adım Nezir Aslan MİT’teki kod adım Melle İrtibatlı olduğum kişiler İbrahim Sarıaltun ve AHÇ 1988 yılında İstanbul’da arkadaşlarım vasıtasıyla İbrahim Sarıaltun ile tanıştım Bana çok yardımcı oldu Onun Kürt İslam düşüncesi bana çok tesir etmişti Bu düşünceyi yaygınlaştırmak ve bu uğurda çalışmak için onun teşvikiyle Almanya’ya gittim PKK’ların içinde Dindarlar Grubu diye bir örgütlenme çalışması yaptık Ancak pek başarılı olamadık 1991 yılında Almanya’da yanıma gelen İbrahim, kendisinin MİT’le çalıştığını söyledi ve gizli olarak kendisiyle çalışmamı teklif etti Avrupa’nın çeşitli kentlerinde çalıştım 1998 yılına kadar Hizbullah içinde görev almaya çalıştım Bu tarihten itibaren ders görevi verilmeye başlandı İbrahim ile telefonlaşıyordum En çok Avrupa ile Türkiye arasında gidip gelen kişileri soruyordu Hollanda’dayken aradı Karlsruhe’de buluştuk Avrupa’da görevli olan militanların listesini İbrahim’e verdim


Nezir Aslan, bu arada Hizbullah’ın da İbrahim Sarıaltun’un faaliyetlerinden haberdar olduğunu, hatta Sarıaltun ve arkadaşlarının Almanya’da yapacakları toplantıyı teybe kaydetmesi için Hizbullah tarafından görevlendirildiğini anlatıyor:

“1999 kışını tam geçmemiştik İbrahum Sarıaltun Hohenstadt’ta (hoğenştat’ta) kayınpederim Yusuf Akdeniz’in evine gelmişti Oraya gidip onları dinleyip teybe kaydetmemi istediler Gittiğimde İbrahim dışında 2 kişi daha vardı Molla Süleyman ‘Bunlar Hizbullah değil, hizbu-zulümdür Devletle beraberler, adam öldürüp hemen karakola sığınırlar Halk arasında kıymetleri kalmadı O yüzden hepsi büyükşehirlere kaçtılar Biz büyük bir halk hareketi başlatacağız’ diyordu Dışarı çıktığımızda İbrahim’le benim arabama binince durumu anlattım ‘Beni sizi dinlemeye gönderdiler’ dedim ‘Kim’ diye sorunca ‘Ali Demir’ ve ‘Nimet Bayka’ dedim ‘Hiçbir şey yapamazlar’ dedi Bu kişilerin yanına gidince teybin kayıt yapmadığını, kendiliğinden kapandığını söyledim Benden şüphelendiler 2 ay sonra İbrahim kayboldu Bir süre sonra Ali Demir’in bilgisi dahilinde İstanbul’a gelince buraya getirildim

Almanya’da işçi olarak çalışan kayınpederi Yusuf Akdeniz ile birlikte 4 Mart 1999 tarihinde kaçırılan Nezir Aslan’ın cesedi, 17 Ocak 2000’deki operasyonun ardından, Kartal’daki mezarevde çıktı Kendisinden birkaç ay önce kaçırılan, hesabına çalıştığı İbrahim Sarıaltun’un cesedi de aynı evde gömülü olarak bulunmuştu

NTV

Alıntı Yaparak Cevapla

"Sezer'in Düşünceleri Önemli"

Eski 08-29-2006   #141
[KAPLAN]

"Sezer'in Düşünceleri Önemli"




DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, partisinin gelirlerinin tümünün ''yasal ve helal'' olduğunu belirterek, partisinin sahip olduğu paranın miktarının yadırganmasına ve haber konusu olmasına anlam veremediğini

Sezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, DSP'nin kasasında 80 milyon YTL olmasıyla solda birleşme çalışmaları arasında doğrudan ilişki kurulmasının ''partiye olumlu gözle bakanlara haksızlık'' anlamına geleceğini söyledi

Söz konusu paranın partinin değil, halkın parası olduğunu ve bu bilinçle
davrandıklarını vurgulayan Sezer, şöyle konuştu:

''DSP'nin söylenen miktarda parasının olmasının neden yadırgandığını, neden
haber konusu yapıldığını anlamış değilim Önde gelen partilerin yaptığı
harcamaları yapsa, olağanüstü lüks genel merkez binaları yaptırmış olsa, DSP'nin
şimdi parası olmazdı Gelirlerimizin tümü yasal ve helal yollardandır Sağduyulu
birçok kesim solda birleşmenin adresinin DSP olduğunu söylüyor İçlerinde
'bunların parası da var' diye düşünen bir iki kişi varsa bunları ayrı tutuyorum
DSP hakkında olumlu düşünceler içinde olanlara haksızlık etmemeli''

''SOLDA BİRİNCİ PARTİYİZ''

Zeki Sezer, partilerin oy oranlarına ilişkin kamuoyu araştırmalarının
''araştırma değil, kamuoyu oluşturma çabası'' niteliği taşıdığını savundu

Partisinin ''özverili işbirliği''ne açık olduğunu, ancak bunun zayıflık
olarak algılanmaması gerektiğini vurgulayan Sezer, şunları kaydetti:

''Kimse sahte kamuoyu yönlendirmeleriyle milletin gözünü boyayamaz Adı
bilinmeyen partilere bile yüzde 1 verilirken, ciddi araştırmalara göre tek
yükselen partiyi sıfır göstermek, o partiden korkmaktır Korkmakta haklı
olabilirler, ancak bunun ecele faydası yoktur Yarın seçim olsa bugünkü iktidarın
yeniden tek başına gelmesi ihtimali sıfırdır DSP ilk seçimde kesinlikle solun
birinci partisi olacak Yeterli zaman bulursak Türkiye'nin birinci partisi
oluruz''

DIŞ POLİTİKA

DSP Genel Başkanı Sezer, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Lübnan'a asker
gönderilmesi konusundaki düşüncelerinin önemli olduğunu belirterek, ''Sayın
Cumhurbaşkanının uyarısını hükümet dikkatle incelemeli Türkiye'nin başka
ülkelerin hazırladığı satranç tahtasının bir oyuncusu haline getirilmesi
hazmedilebilir bir durum değildir Stratejik açıdan da doğru değildir'' dedi

Hükümetin baştan beri kendi politikasını oluşturan bir duruş
gösteremediğini, ''1 Mart tezkeresinin kabul edilmemesinin bedelinin ödendiği''
biçimindeki görüşlerin de doğru olmadığını savunan Sezer, ''Batı başkentlerini
dolaşıp 'beni destekleyin' diyen Başbakanın, Başbakan yapılmasının diyetini
ödüyor olabiliriz'' dedi

Zeki Sezer, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, Formula 1'de ödül
vermesinin ''güzel birşey olduğunu'' kaydederek, ''Ancak KKTC'nin tanınması için
bu tür atraksiyonlardan çok ciddi devlet politikaları lazım'' diye konuştu

Kamu çalışanlarının son 35-4 yıllık dönemde yüzde 27 reel gelir kaybına
uğradığını da belirten Sezer, ''Bu karşılanmıyor, tam tersine hayali bir
enflasyonla yüzde 4 bir zammı reva görüyorlar, çok büyük haksızlık'' dedi

Alıntı Yaparak Cevapla

Uluslararası röntgenci İstanbul'da

Eski 08-31-2006   #142
[KAPLAN]

Uluslararası röntgenci İstanbul'da




Eminönü'nde bir otelin banyosuna gizlediği video kamerayla duş alan kadınları görüntüleyen İrlandalı turist, son görüntülediği bir başka turist tarafından yakalandı Video kamerasına el konulan turistte dünyanın değişik ülkelerinde aynı yöntemle çekilmiş 62 dakikalık görüntü çıktı Adliyeye sevk edilen İrlandalı serbest bırakıldı


Türkiye’ye 2 gün önce gelen İrlandalı turist 40 yaşındaki Luay Hassain, Eminönü Akbıyık Caddesi Bayram Fırını Sokak’ta bulunan ‘Big Apple Otel'e yerleşti Hassain, otelde bulunan Sırbistanlı 26 yaşındaki Elizabeth Tenji’nin odasına girdi Vakit kaybetmeden odanın banyosuna giren Hassain, çamaşırlık içine gizli kamerayı yerleştirirken kendini görüntüledi Kamerayı kayıtta bırakan İrlandalı, hızla odadan çıktı Odaya gelen Tenji, duş almak için banyoya gitti Duş almak için soyunan Tenji, bir anda kameranın kayıt ışığını farkedince o tarafa yöneldi Tenji’nin çamaşırlığa gizlenen kamerayı bulunca polise haber verildi Polis kameranın otelde kalan İrlandalı Luay Hassain’e ait olduğu belirlerken kayıtlarda kamerayı nasıl yerleştirdiğinin de göründüğü belirlendi Gözaltına alınan Hassain polis sorgusunun ardından sevk edildiği adliyede serbest bırakıldı

Polis röntgenci İrlandalı’nın gezdiği diğer ülkelerde aynı yöntemle kaydettiği ve arşivlediği görüntüleri ele geçirdi El konulan 62 dakikalık görüntülerde benzer yöntemle banyoya giren kadınların görüntülerinin yanı sıra bir çıplaklar kampında gizlice çekilmiş görüntüler de bulundu

Alıntı Yaparak Cevapla

1000 Terörist Türkiye'ye geçti...

Eski 09-06-2006   #143
[KAPLAN]

1000 Terörist Türkiye'ye geçti...




Terör örgütü PKK kırsal kesimde eskisi kadar kuvvetli değil Teröristler bu nedenle vur - kaç taktiğini benimsiyor, uzaktan kumandalı bomba ve mayın patlatma gibi eylemler düzenliyor


PKK terör örgütünün saldırılarının son dönemde aniden artış göstermesi dikkatlerin yeniden bu örgütün faaliyetlerine çevrilmesine yol açtı
Örgütün gerek kırsal alanda, gerek büyük kent merkezlerindeki saldırılarının gerisinde nasıl bir strateji değişikliğinin yattığı, zihinleri meşgul eden en önemli sorulardan biri bugünlerde
PKK teröründeki tırmanışı son derece karmaşık bir denklemin içinde değerlendirmek gerekiyor Bu denklemdeki değişkenlerin çoğu bir şekilde Kuzey Irak'a çıkıyor
Örneğin, örgütün yöneticilerinin neredeyse tümü, Kuzey Irak'taki Kandil Dağı'nda karargâh kurmuş durumda Terörist kadroların eğitimleri Kuzey Irak'ta veriliyor

Örgüt, önemli ölçüde Kuzey Irak'taki Talabani ve Barzani yönetimlerinin kendisine sağladığı emniyetli hareket sahası içinde faaliyet gösteriyor Bu çerçevede PKK'nın Barzani ve Talabani ile ilişkilerini de büyüteç altına almak gerekiyor PKK'nın İran'la da çatışmaya girmesi denklemdeki en önemli değişikliklerden biri Kuzey Irak, artık İran'la PKK arasında bir çatışma bölgesi de aynı zamanda Ayrıca, Irak'ın tümünde işgal otoritesi olan ABD'nin PKK'nın varlığına göz yumması ve Türkiye'yi Kandil'e dönük bir harekâttan caydırması örgütün rahat bir şekilde nefes almasını sağlıyor
Arkadaşımız Namık Durukan, Kuzey Irak'a giderek denklemin bütün bu parametrelerini tek tek inceledi İşte Durukan'ın soru - yanıtlar şeklindeki izlenimleri

Terör örgütü PKK'nın hem kırsalda güvenlik kuvvetlerini hedef alan, hem de turizm merkezleri de dahil olmak üzere kent merkezlerinde sivillere dönük eylemlerinde gözle görülür bir artış var Kırsaldaki eylemlerle başlayalım Bu artış nasıl açıklanabilir? Bu saldırılar PKK'nın stratejisi açısından ne anlama geliyor?
PKK'nın son dönemlerde eylemlerini artırması ilk bakışta şaşırtıcı gözüküyor Abdullah Öcalan'ın yakalanması sonrasında yaklaşık 3 bin 500 dolayında terörist örgütü terk etmişti Bunlar arasında örgütün bazı üst düzey yöneticileri de vardı Oysa şu anda örgüt saflarında faaliyet gösteren ve eylemlere katılanların neredeyse tamamına yakını 1999'da, yani Öcalan'ın yakalanmasından sonra örgüte katılanlardan oluşuyor Bu kadroların bir bölümü Türkiye'den, bir bölümü ise Avrupa'dan geldi

Son eylemler, uzun bir süre tecrübesiz ve silah kullanma yeteneğinden yoksun oldukları varsayılan dağ kadrolarının, aslında son dönemde hazırlık düzeylerini yükselttiklerini ve cephane tedarikini önemli ölçüde tamamladıklarını gösteriyor

Risk almıyorlar

İlginç olan bir nokta, teröristler eylemlerinde yeni teknolojiyi kullanmaları ve kendileri açısından risk taşımayan eylemlere yönelmeleri Örgütün bomba eğitimi konusunda da aşama sağladığı anlaşılıyor Örgüt, bu çerçevede yeni teknoloji kullanan özel kuvvetler oluşturdu Son eylemlerin büyük bölümü bu özel kuvvetler tarafından gerçekleştirildi

Örgüt, son eylemleriyle gündemden düşmediğini, gücünü kaybetmediğini ve Kürt sorununda tek muhatabın kendisi olduğunu ortaya koymak istiyor, 'Eski gücümüzdeyiz, yok olmadık" mesajını veriyor

PKK, özellikle büyük şehirlerde ve turizm merkezlerinde sivilleri hedef alan bombalama eylemleriyle ne amaçlıyor?

Kırsal kadroları zayıfladı

Bu eylemlerin iki ana nedeni var Birincisi örgütün, kırsalda eskisi gibi tutunamaması Son haftalarda kırsaldaki eylemlerde artış olsa da, bu saldırılar 1990'lı yıllardaki gibi bir cephe ve mevzi savaşı konsepti içinde değil PKK'nın kırsaldaki kadroları eskiye kıyasla bir hayli azalmış durumda Bu nedenle kırsalda mevzi saldırılar yerine vur - kaç taktiği ile tasarlanmış, uzaktan kumandalı bomba ve mayın patlatma gibi risk taşımayan eylemlere yöneliyorlar
Benzer şekilde, kentlerde de sansasyonel eylemlere girişiyorlar Örgüt turizm merkezleri ile ekonomik tesislere yönelik eylemlerini arttırarak, istikrarsız bir ortam yaratıp sürekli tehdit unsuru olduğunu hem Ankara'ya hem de uluslararası camiaya etkili bir şekilde hissettirmek istiyor Bu bağlamda kadrolarda farklılıklar olmasına karşılık, kırsaldaki eylemlerle kentlerdeki eylemler arasında tam bir hedef birliği var



Bin terörist Türkiye'ye geçti

Kuzey Irak'ın dağlık alanları ile Kandil'de faaliyet gösteren PKK, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgeye yığınak yapmasıyla teröristleri çeşitli noktalara dağıttı


Türkiye'nin geride bıraktığımız aylarda Kuzey Irak'a müdahale niyetini açıklamasından sonra çıkan haberlerde, muhtemel bir harekâta karşı önlem olarak, PKK'nın Kandil Dağı'ndaki unsurlarının büyük bir bölümünü küçük gruplar halinde Kuzey Irak'a dağıttığı, dolayısıyla Kandil'deki PKK varlığının büyük ölçüde zayıfladığı belirtilmişti Bu doğru mu?

Doğru Başta Kandil olmak üzere Kuzey Irak'ın iç kesimlerindeki dağlık alanlarda faaliyet gösteren PKK, silahlı güçlerinin büyük bölümünü, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgeye asker yığması üzerine geçen mayıs ayında muhtelif noktalara dağıtmıştı Örgüt, İran sınırına bakan Kandil dağındaki silahlı gruplarını Türkiye'ye yakın kesimlerde yer alan Amediye ilçesi sınırlarında yer alan Metina ve Gare dağları ile Şemdinli'nin karşısına düşen Zagroslar, Hakurk, Çukurca'ya yakın mesafede bulunan Zap ile Uludere'nin karşısındaki Haftanin ve Sınaht bölgesine kaydırdı
Kandil Dağı'nda bulunan ve ayrıca bu noktalara kaydırılan PKK'lıların sayısının 1500 dolayında olduğu tahmin ediliyor Bin kadar silahlı örgüt üyesi ise son üç ay içinde Türkiye topraklarına geçti

Kandil'de PKK varlığının azalması tamamen taktiksel yöntemlere dayanıyor PKK'nın geçen yıl bu zamanlarda Kuzey Irak'ta bulundurduğu silahlı unsurlarının sayısı 5 bin dolayındaydı

Kandil'de hazırlık var

Kandil, Türk sınırının yaklaşık 200 kilometre kadar güneyinde, İran sınırına bakan dağın adı Dağın tepesi ve Batı etekleri Irak sınırlarının içinde Doğudaki etekleri ise İran'ın içinde kalıyor Kandil denildiğinde dağ ve çevresindeki yerleşim birimlerinin oluşturduğu bütün bir bölgeyi anlamak gerekiyor

PKK, yıllardır yönetim ve eğitim üssü olarak işte Kandil çevresindeki bu bölgeyi kullanıyor Kandil'in kuzeyi Barzani, batısı ise Talabani bölgesinde kalıyor Bu bölgede PKK varlığı gözle görülür bir şekilde kendini hissettiriyor Silahlı güçlerinin büyük bölümünü taktik amaçlarla dağıtmasına karşılık örgüt, halen Kandil'e ulaşan ana ve patika yollarda denetimlerini sürdürüyor

Dağ çevresinde 30 köy var

Bölgede olası büyük operasyonlara hazırlık amacıyla olağanüstü büyük önlemlerin alındığı göze çarparken, teröristler her an bölgeyi terk edebilecek bir organizasyona sahipler Kandil Dağı çevresinde bulunan köylerde kamp kuran örgüt, köylülerle birlikte yaşıyor

Bu köylerin sayısı 30 dolayında Karayılan ve diğer konsey üyeleri de bu köylerde yaşıyorlar Köylere girip çıkan araç ve insanlar sıkı kontrolden geçiriliyor Örgüt, ulaşımını ciplerle yapıyor

Murat Karayılan genel af istiyor

Karayılan kırsaldaki ve kentlerdeki eylemleri durdurmak için Ankara'dan ne talep ediyor?
# Birincisi, örgütün yöneticilerini de kapsayan bir genel af çıkarılması
# Karayılan, affın kapsamı içinde Öcalan'ın adını geçirmedi, yalnızca İmralı'daki koşulların iyileştirilmesini istedi
# Anayasa'nın değiştirilerek Kürtlere "kurucu ortak" statüsünün verilmesi
# Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi
# Köy koruculuğunun dağıtılması Göç edenlerin köylerine dönmelerinin sağlanması
# Affedilen örgüt üyelerinin siyasal sürece katılmaları için gereken imkânların yaratılması


Örgütte çok başlılık yaşanıyor

Kentlerdeki eylemleri gerçekleştiren TAK adlı örgüt nedir? TAK'ın PKK içindeki konumu nedir?
Türkiye'nin batısındaki turistik ve ekonomik hedeflere yönelik eylemlerin çoğunu Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) adlı örgüt gerçekleştiriyor TAK, aslında PKK'nın bir yan kuruluşu Öcalan'ın 1999'da yakalanmasından bir süre sonra kuruldu

Kuruluşunun gerisinde Öcalan'ın hapiste olduğu ve kırsaldaki kadroların güç kaybettiği bir dönemde PKK'nın "Apocu ruhla donatılmış kadrolarla" kentlerde etkili olması düşüncesi yatıyor Bu projenin mimarı, İmralı'da ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan'dan başkası değil
Kadrolarının büyük bir bölümü Kandil'de eğitildi ve ardından gruplar halinde Türkiye'ye gönderildi TAK, 2000 sonrasında kentlerde eylemlere girişti Ancak kent eylemlerindeki yoğunlaşma 2003 ve sonrasında bariz bir şekilde hissedildi

TAK'ın başındaki Suriyeli Erdal
Yürütme Konseyi Başkanı sıfatıyla örgütün dağ kadrolarının lideri konumunda olan ve halen Kandil'de bulunan Karayılan, Antalya'daki son terörist saldırı da dahil olmak üzere şehir eylemlerini üstlenmedi Karayılan sadece ekonomik hedeflere yöneldiklerini (boru hattının bombalanması gibi) söyledi Bu sözleri ne derece doğru? TAK, gerçekten de PKK liderliğinin bilgisi dışında hareket edebilir mi?

Bu sorunun yanıtı, hem evet, hem de hayır TAK'ta Kuzey Irak'ın dağlık alanlarında faaliyet gösteren PKK kamplarında hızlı eğitimden geçirilerek oluşturulan özel birlikler yer alıyor
TAK'ın hücre biçiminde örgütlenen kadrolarının tümü de Türkiye kökenli Kürtlerden oluşuyor Buna karşılık, TAK'ın başında Bahoz Erdal adında bir Suriyeli var Bahoz Erdal, aynı zamanda PKK'nın askeri kanadının da (HPG/ Halk Savunma Güçleri) da başında bulunuyor
TAK'ın eylemlerinin bir bölümü doğrudan Erdal'ın Türkiye'deki hücrelere emir vermesiyle gerçekleşiyor Ama bazı durumlarda Türkiye'deki hücreler de örgütü bilgilendirmeden - şartları olgunlaşmış görüp - kendi başlarına karar alabiliyorlar

Talimatlar gözmezden geliniyor

Karayılan istese TAK'a söz geçiremez mi?
Karayılan, TAK liderliğine talimat verebilir Ancak Erdal'ın Türkiye'de pek çok noktaya dağılmış olan hücrelere talimatlarını istediği süratte ulaştırabilmesinde kopukluklar da olabiliyor Bu durum, zaman zaman herkesin kendi başına hareket edebildiği bir çok başlılık ortamı yaratabiliyor

Ayrıca PKK'nın üst yönetiminde zaman zaman görüş ayrılıklarının çıkması alt kademelerde talimatların görmezden gelinmesine de yol açabiliyor Örgütün kadroları içinde şu an şiddet eylemlerinin artırılmasını savunanlar olduğu gibi, tersine eylemlerin dizginlenmesini isteyenler de var Ama şurası bir gerçek ki, güçlenmekte olan birinci grup

Bu ikilik, PKK'yı yöneten 11 kişilik Başkanlık Konseyi'ne de yansıyor Konseyde şiddet yanlıları çoğunluğu oluşturuyor Dolayısıyla, Karayılan kent eylemlerine karşı olduğunu açıklasa da Erdal konsey içindeki şiddet yanlılarından aldığı destekle kentlerdeki eylemlere devam ediyor Bu anlamda Karayılan'ın kent eylemlerine karşı olduğunu açıklaması geçerlik taşımıyor

Bunun bir başka nedeni daha var O da Karayılan'ın 23 Ağustos'ta Kandil'deki basın toplantısında yaptığı açıklamalar Karayılan, bir yandan kentlerdeki eylemlere onay vermediğini söylerken, diğer yandan kentlerde ve kırsaldaki eylemleri sona erdirmek için bir dizi öneri getirdi
Tersinden okunduğunda, kentlerdeki eylemleri durdurabilme imkânına sahip olduğunu hissettirdi ama bunu bir dizi koşula bağladı

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarikat lincindeki o soru !!!

Eski 09-09-2006   #144
[KAPLAN]

Tarikat lincindeki o soru !!!



ÖZKÖK: AKP TARİKAT BAĞLANTILARI NEDENİYLE POLİSİ ENGELLİYOR MU?





Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün köşe yazısı

SON iki yıldır bütün dünyada CSI (Crime Scene Investigation), yani "Olay Yeri İnceleme" konulu adli tıp filmleri büyük ilgi topluyor

Ben de bunlardan "CSI: Miami" adlısını çok beğeniyorum

Bu filmler hepimizi kendi çapında birer adli tabip yaptı

İsmailağa Camii cinayetini ilk günden beri, Umberto Eco’nun "Gülün Adı" romanındaki gibi merakla izliyorum

Tipler, kılık kıyafet zaten o romanın İslami versiyonu

* * *

Pazartesi günü İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ı aradım

Cinayetin üzerinden 24 saatten fazla zaman geçmesine rağmen İstanbul polisi nedense daha tam anlamıyla olaya girmemişti

Cerrah işe başlamak için cenazenin kalkmasını bekliyordu

Konuşmasından aldığım hava bende şu soruyu uyandırdı:

"Acaba olay yeri inceleme uzmanları yeterince etkinlik ve arzuyla inceleme yapmış mıydı?"

Samimi kanaatimi söyleyeyim

Yaptıklarını tahmin etmiyorum

İlk gün linç ihtimalini elimine etmek istermiş gibi yapılan talihsiz açıklama nedeniyle şunu da düşünmedim değil

Acaba "olay yeri inceleme mi", yoksa "olay yeri karartma mı" yapıldı?

* * *

Dünkü Sabah Gazetesi’nde ilginç bir haber vardı

İsmailağa cinayeti, bir ucuyla Ankara’daki Sauna çetesine uzanıyordu

Haberde bu camiye yakın bir başka caminin altında cemaat mahkemeleri kurulduğu, insanların kafasına silah dayandığı iddia ediliyordu

Bunları alt alta yazınca, ortaya sıradan bir tarikat ilişkisini aşan, daha derin, daha karanlık, daha ürkütücü bir "kapalı cemaat düzeni" çıkıyordu

Cinayetin başından beri belirgin bir "işi ağırdan alma" tavrı gözleniyor

O nedenle çoğumuz da şu soruyu sorduk:

Polisin elini tutan biri mi var?

İktidar partisi, tarikat bağlantıları nedeniyle polisi engelliyor mu?

Buna ihtimal vermek istemiyorum

Ama polis işi ağırdan aldığı sürece, bu sorular sorulacak

Tabii bugün sadece sorulan şeyler, yarın kesin kanaat olarak insanların kafasına yerleşecek

* * *

Olayın ertesi günü Ahmet Hakan çok ilginç bir yazı yazdı

Mahmut Hoca ve müritlerinin siyasetle pek ilişkilerinin bulunmadığını belirtti

O çevreleri iyi bilen bir kişi olduğu için, verdiği bilgiye itimat ediyorum

Yine de bu çevrenin "polisi" ilgilendiren bir tarafı var

Düşünün, geçmişte şeyhlik ve iktidar mücadelesinde bir başka cinayet daha işlenmiş

Bu cinayet ortada kalmış

Bir emniyet yetkilisi, camideki linçle ilgili olarak bana çok ilginç bir psikolojik tahlil yaptı

Galiba 8 yıl önce işlenen cinayet, bu çevre üzerinde sert bir tartışmaya yol açmış

O gün camide bulunan kişiler, tarikatın bulunmayan üyeleri tarafından yıllar boyu suçlanmış

"Katilin kaçmasına nasıl müsaade ettiniz" diyerek üzerlerinde baskı kurulmuş

Geçen pazar günkü cinayetten sonra yaşanan linç olayında işte bu psikolojinin büyük etkisi bulunduğunu söyledi

Yani, "Bu defa katili elimizden kaçırmayalım" psikolojisi

* * *

İstanbul polisinin üzerine yapışmakta olan soruyu bir kere daha dile getireyim

Bu cinayetin sorgulanması, caminin karanlık dehlizlerine girilmesi konusunda işi ağırdan aldıkları yolunda kuvvetli bir kanaat oluşuyor

Dün bu soruyu İstanbul Emniyet Müdürü’ne soracaktım

"Sizi 10 dakika sonra arayacağız" dediler

Ama arayan olmadı

Alıntı Yaparak Cevapla

Yedi ayda 91 ŞEHİT

Eski 09-10-2006   #145
[KAPLAN]

Yedi ayda 91 ŞEHİT




Dışişleri Bakanlığı Güvenlik İşleri Genel Müdürü Hayati Güven, terör örgütü PKK'nın bu yılın yedi ayında düzenlediği saldırılarda güvenlik güçlerinin 91 şehit verdiğini ve bu rakamın, sadece temmuzda 25 olduğunu bildirdi

Güven, Türk Polis Araştırmaları Enstitüsünün Washington'da düzenlediği terörle mücadele konferansında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, kuzey Irak'taki terör kamplarının kapatılmasını, PKK'nın elebaşılarının tutuklanarak iade edilmesini ve örgüte sağlanan lojistik desteğin kesilmesini istediğini vurguladı

PKK teröründeki artışı rakamlarla açıklayan Güven, terör örgütünün 2002'deki saldırılarında 6 güvenlik mensubunun şehit düştüğünü, bu rakamın 2003'te 21, 2004'te 73, 2005'te 97 ve bu yılın ilk yedi ayında 91 olduğunu söyledi Sadece temmuz ayında, 25 güvenlik mensubu şehit oldu

472 SİVİL YAŞAMINI YİTİRDİ


Güven'in verdiği bilgiye göre, 2002'deki PKK saldırılarında 45 sivil yaşamını yitirirken ve yaralanırken, bu rakam 2003'te 44'e, 2004'te 144'e, 2005'te 274'e ve bu yılın ilk yedi ayında 472'ye ulaştı

Terör örgütünün halen Türkiye'de yaklaşık 2 bin, kuzey Irak'ta da 3 bin-3 bin 500 militanı bulunduğunu anlatan Güven, PKK'nın elebaşılarının kuzey Irak'ta olduğunu ve örgütün teröristleri o bölgede silah altına aldığını, onların beynini yıkadığını ve ardından Türkiye'ye gönderdiğini kaydetti

Terör örgütünün kuzey Irak'ta tamamen serbestçe hareket ettiğini ve silah, mühimmat ve patlayıcıları kuzey Irak'taki karaborsadan temin ettiğini kaydeden Güven, Türkiye'nin, bu durumu ABD ve Irak hükümetlerine ilettiğini ifade ederek, "Ancak şimdiye kadar somut sonuçlar alındığını söylemek zor" dedi

Washington'ın, PKK ile mücadelede ABD'nin faaliyetlerinin koordinasyonu için eski NATO Başkomutanı emekli general Joseph Ralston'un atamasının Türkiye tarafından memnuniyetle karşılandığını kaydeden Güven, gelecek günlerde Türkiye-ABD-Irak arasındaki üçlü mekanizmanın yeni toplantısının yapılmasının beklendiğini belirtti
Büyükelçi Güven, "Bu göreve böyle üst düzeyde bir ismin atanmasının ardından, ABD'nin faaliyetlerini daha iyi koordine edeceğine inanıyoruz Bu atamanın sonucunda işbirliğinin artmasını bekliyoruz" dedi

"AVRUPA'DA DA DURUM TATMİN EDİCİ DEĞİL"


Güven, AB'nin kararıyla PKK'nın terörist örgütler listesine girdiğini, ancak ülkelerin bu durumu çok dar şekilde yorumlaması ve bazılarının da uygulamaması sonucu, Avrupa'da da PKK'ya karşı somut sonuçlar alınamadığını belirtti

Terör örgütü PKK'nın Avrupa'da uyuşturucu ve kaçak göçmen ticareti yaptığını ve haraç topladığını anlatan Güven, bazı Avrupa ülkelerinin örgüte sempati gösterdiğini ve örgütle uzun yıllar mücadele etmekten kaçındığını söyledi Güven, bazı Avrupa ülkelerinin, hala Interpol aracılığıyla yapılan girişimleri karşılıksız bıraktığını da kaydetti
Büyükelçi Güven, Avrupa ülkelerine terör konusunda çifte standarttan vazgeçmeleri ve terör örgütü PKK'ya karşı işbirliği yapmaları çağrısında bulundu

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-11-2006   #146
elemterefis
Varsayılan


Yeter artık!!! Valla yeter!!! Bütün teröristlerin, inleri, yuvaları her birinin yeri belli gidin vurun şu itlerin yuvalarını diyeceğim ama Amerika'nın emri ile askeri sınırdan çeken devlete ne söylesek boş
Alıntı Yaparak Cevapla

Hakaretleri duymuyormuş!

Eski 09-11-2006   #147
elemterefis

Hakaretleri duymuyormuş!



Hakaretleri duymuyorum

AA

Söğüt'te 725 Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri'nin yapıldığı tören alanında, protokolün bulunduğu tirübünün arkasında kısa süreli gerginlik yaşandı


Başbakan Erdoğan, Bilecik'in Söğüt İlçesi'nde gerçekleştirilen “725 Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri”ne katıldı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve bakanlarla birlikte Ertuğrul Gazi Türbesi'ni ziyaret etti Erdoğan, türbe ziyaretinden törenin yapılacağı alana gelirken MHP ve Ülkü Ocakları’na bağlı gruplar, “Kahrolsun PKK, iş birlikçi AKP” gibi çeşitli sloganlar attılar Erdoğan, bu sloganlara el sallayarak karşılık verdi

Törenin yapıldığı stadyumda çeşitli gruplar arasında kısa süreli gerginlikler yaşanırken, güvenlik güçleri olaylara müdahale etti Stadyumda, ”Başbakanlık yan gelip yatma yeri değildir”, “Türk askeri yan gelip yatmıyor, can verip yatıyor”, “İsrail sizinle gurur duyuyor” ve “Ne Mutlu Türk'üm Diyene” yazılı pankartlar görülürken, bir grup da hükümeti destekleyen ”Kıskananlar çatlasın”, “Türkiye seninle gurur duyuyor” şeklinde sloganlar attı

Başbakan Erdoğan, tören alanında yaptığı konuşmada, tarihin en zor dönemlerinde karamsarlığa kapılmadıklarını, bugün de kapılmadıklarını belirterek, ”Bizim anlayışımızda acze yer yoktur İhtilaf ve çatışma alanlarını derinleştirmek için çalışanlara zerre kadar prim vermedik, vermeyeceğiz Israrla kardeşlik ve adalet zeminini güçlendirme gayreti içindeyiz Metaneti, sabrı, iyi niyeti elden bırakmadık, bırakmayacağız ama ne yazık ki bunun farkına varamamış veya varmak istemeyenler de var” diye konuştu

Alanda bulunan hiç kimseyi ayırt etmediğini belirten Başbakan Erdoğan, Şeyh Edebali'nin öğüdünü de okuyarak, “Bu noktadan hareketle şahsıma olan tüm hakaretleri duymadım ve hakkımı helal ediyorum” dedi

ALİ ERDOĞAN YARALANDI

Tören alanında, protokolün bulunduğu tirübünün arkasında bir de kısa süreli gerginlik yaşandı Törenin bitimine yakın protokol tribünlerinin bulunduğu yerin arka tarafında çıkan arbedeye, Başbakanlık korumaları müdahale etti Bu arada Başbakan’ın korumalığını yapan yeğeni Ali Erdoğan’ın da yüzüne darbe aldığı görüldü

“BU KOLTUKLARA YAPIŞMAK İÇİN GELMEDİK”

Başbakan Erdoğan, daha sonra İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Devlet Bakanı Nimet Çubuk ile birlikte Bilecik Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan Seranit firmasına ait granit seramik fabrikasının açılışına katıldı

Türkücü Zara'nın seslendirdiği, “Beraber Yürüdük Biz Bu yollarda” şarkısı eşliğinde tören alanına gelen Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, bugün Ertuğrulgazi'yi, ebediyete intikalinin 725 yılında büyük bir heyecanla andıklarını, göreve geldiğinden bu yana her yıl anma törenlerine katıldığını söyledi

“Biz iki şeye önem veriyoruz Bilgiyi iyi yöneteceğiz, parayı iyi yöneteceğiz” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Eğer ki finansmanı, bilgiyi iyi yönetemezsek, biz de öncekiler gibi aynı duruma düşeriz Onun için popülizm bizim iktidarımızda olmayacaktır Biz bu koltuklara yapışmak için gelmedik Adil bir yönetim sergilemek için geldik Bunu da çok açık ve net konuşuyorum Bizim öyle bir derdimiz yok Zaten bu koltukların hepsi gelip geçici Kimse buraya yapışıp kalmadı ki var mı kalan, yok Hepsi gelip geçici


Kaynak : Hürriyet gazetesi / 10 Eylül 2006

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-11-2006   #148
[KAPLAN]
Varsayılan


Bu olaylar seçimlerin biraz haraketli geçebileceğini gösteriyor

Paylaşımın için teşekkürler elemterefis

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 09-12-2006   #149
Şengül Şirin
Varsayılan


sana katılıyorum heyecanlı olacak
Alıntı Yaparak Cevapla

Diyarbakır'da meydana gelen patlamada yaralananların isimleri belirlendi

Eski 09-13-2006   #150
[KAPLAN]

Diyarbakır'da meydana gelen patlamada yaralananların isimleri belirlendi



DİYARBAKIR'DAKİ PATLAMADA YARALANANLARIN İSİMLERİ BELİRLENDİ

Diyarbakır'da meydana gelen patlamada
yaralanan 17 kişinin kimlikleri belirlendi

Edinilen bilgiye göre, Koşuyolu Caddesi'nde meydana gelen patlamada
yaralananların Erkan Bir, Mubin Çiçekli, Ali Haydar Kaplan, Şahin Songur, Murat Akboz, Hasan Çakar, A Samet İlhan, Selahattin Altunoğlu, Mehmet Şimşek, Neytullah Dağ, Vehbi Tanrıverdi, Seyfettin Can, Süleyman Yüksel, Ezgi Yetişecek, Emine Yetişecek, Nahide Çetinkaya ve kimliği henüz belirlenemeyen bir çocuk
olduğu belirlendi

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Diyarbakır Devlet Hastanelerine
kaldırılan yaralıların tedavileri sürüyor

Ölenlerin kimliklerinin belirlenmesine çalışılıyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.