Çocuk Sağlığı İle İlgili Önemli Bilgiler..!! |
09-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çocuk Sağlığı İle İlgili Önemli Bilgiler..!!ALTINI ISLATMA (COCUKLARDA) Geceleri altını ıslatan çocuklar psikolojik olarak içe dönük ve eziklik hissine kapılırken, bu sorun ailelere bıkkınlık veriyor Yatağını ıslatan çocuğun kişilik gelişimi olumsuz etkileniyor Çocuk bunu bir sır gibi saklıyor, arkadaş evinde kalamıyor, yaz kampları, okul gezileri, spor turnuvalarına katılamıyor ve ülkemizdeki her 7 çocuktan birisi geceleri yatağını ıslatıyor Çocuklarda gece işemeleri konusunda bugüne kadar sayısız araştırmaları bulunan Danimarka Üniversitesi öğretim üyesi Prof Norgaard dün ülkemize bir ziyarette bulundu Çocuklarda uykuda işeme durumunun 2-3 yaşlarına kadar normal olduğunu, ondan sonra gece işemelerinin mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini ve bu durumun çocukların kendilerine olan güvenlerini azalttığını söyledi;" Yaptığımız araştırmalar çocuklardaki bu rahatsızlığın psikolojik herhangi bir yönünün bulunmadığını, tamamiyle fizyolojik bir rahatsızlık olduğunu gösteriyor Çocuklarda "ADH" adı verilen bir tür su tutucu hormon, geceleri gündüze nazaran iki misli seviyeye çıkar Bu da idrar kesesinde biriken sıvı miktarını azaltır Ancak çocukta bu hormon eksik olduğunda çocuk idrarını kontrol edemez ve gece tam işeme yapar Çoğu aile bunu bilmiyor, çocuğun sorununu psikolojik zannediyor, halbuki basit bir ilaç tedavisi ile sorun kolayca hallolur" dedi Ülkemizde ilkokul çağındaki 7 çocuktan birisi "enüretik" yani geceleri altı işiyor Bazen bu durum yetişkin çağı dediğimiz 17-18 yaşlarına kadar devam edebiliyor Yine araştırmalar daha çok erkek çocukların gece altlarına işediğini gösteriyor Burundan günde 1 kez kullanılan sprey ise, hormon eksikliğine bağlı gece işeme sorunu olan çocuklara çare oluyor 6 ay düzenli olarak kullanılması tavsiye ediliyor, ilk kullanımından itibaren yatak kuruluğunu sağlıyor ANI BEBEK OLUMU SENDROMU Ani bebek ölümü sendromu (ABÖS), 1 yaşından küçük bebeklerin bilinmeyen nedenlerle aniden ölmelerini tanımlayan bir terimdir Ani bebek ölümü sendromu (beşik ölümü olarak da bilinir) gelişmiş ülkelerde 1-12 aylık bebekler arasında en sık görülen ölüm nedenidir Birkaç tıbbi araştırmada, bu sendromla ilişkili biyolojik ve çevresel risk etmenlerinin belirlenmiş olmasına karşın gerçek nedenle ilgili kesin bilgi yoktur Dünya çapında yapılan birçok çalışmada yüzükoyun (karnının üstüne) yatırılan çocukların yüksek risk altında oldukları gösterildi Bebeklerin yatırılma pozisyonu ülkeler arasında farklılık gösteriyor; ABD deki bebekler on yıl önce çoğunlukla yüzükoyun yatırılıyordu Daha sonra bazı ülkelerde olduğu gibi ABD de de annebabalar, sağlıklı bebeklerin sırtüstü yatırılması için teşvik edilmeye başlandı Bir çalışmada ABD de yüzükoyun yatırılan bebeklerin oranının 1992 yılında %70 olduğu, ancak 1996 yılında %24 e düştüğü saptandı Aynı süre içinde ani bebek ölümü sendromu yaklaşık %38 azaldı Diğer bir çalışmada, düşük gelir düzeyine sahip, Afrika kökenli Amerikalı annelerin bebeklerini yüzükoyun yatırma olasılığının daha fazla olduğu belirlendi Araştırmacılara göre, doğumdan sonra bebeğinin hastanede yüzükoyun yatırıldığını gören annelerin %93 ü evde de aynı pozisyonda yatırıyor Ani Bebek Ölümü Sendromuna İlişkin Risk Faktörleri: Ani bebek ölümü sendromunu olasılığını artıran faktörler - Yüzükoyun uyuyan bebekler - Sigara dumanına maruz kalan bebekler - Anneleri gebelik döneminde sigara içenler - Anneleri ilk hamileliği sırasında 20 yaşından küçük olanlar - Anneleri doğum öncesi sağlık bakımı için hiç başvurmayanlar ya da geç başvuranlar - Erken doğan ya da düşük doğum ağırlıklı bebekler - Kış aylarında doğanlar - Erkek bebekler Risk Azaltmanın Yolları: Ani bebek ölümü sendromunu önlemenin güvenli bir yolu olmamasına karşın, riski azaltabilecek önlemler şunlardır: - Dogum öncesi bakiminizi iyi yapin, hamilelik esnasinda rutin doktor kontrollerinizi aksatmayin, beslenmenize dikkat edin - Bebeginizi mümkün oldugunca anne sütüyle besleyin - Çarsafi gergin ve temiz, çarsaf kivrimlari da sikica kapali olsun - Bebekleri sırtüstü ve sert zeminde yatirin - Bebeğinizin odasında sigara içmeyin - Bebeginizi karyolanin alt ucuna yatirin - Uykuda bebeginizin basini örtmeyin - Yatagina silte, oyuncak vs koymayin - Bebeğin altına yastık ya da battaniye gibi yumuşak malzemeler yerleştirmeyin - Bebeği çok sıcak ortamda bulundurmayın (giydirerek, örterek ya da aşırı sıcak bir odada yatırmayın) - Rutin kontrolleri ve aşıları yaptırın, olagandisi belirtiler gördügünüzde mutlaka doktora danisin - Hafif bir hastalıktan sonra bile bebeği birkaç gün yakından gözlemleyin - Bebeğinizin bulunduğu odayı sık sık havalandırın ANNE BABANIN DEPRESYONU COCUGA GECIYOR Anne ve babanın yaratacağı huzurlu ortam çocuğun gelişmesinde beslenme kadar önemli Amerikalı bilim adamları, depresyonun, anne ve babadan çocuklara geçebildiğini belirlediler Massachusetts hastanesinde yapılan araştırmada, 380 çocuk denek olarak ele alındı Araştırmada, anne veya babası depresyon içinde olan çocuklarda aynı sorun, diğer çocuklara göre dokuz kez daha fazla bulundu Sonuçları American Journal of Psychiatry dergisinde yayımlanan araştırmanın, hastalıkla ilgili klinik tedavisi konusunda doktorlara yeni ipuçları verdiği belirtildi ANNE BABAYLA YATAN ÇOCUKLAR Anne ve babasıyla birlikte yatan çocukların ileriki yaşamlarında sanıldığı gibi psikolojik sorun yaşamadığı bildirildi ABDde yapılan bir araştırma, birlikte uyumanın sağlıklı olduğunu ve çocuğun gelişimi üzerinde uzun süreli etkisi bulunmadığını ortaya koydu California Üniversitesinden Dr Paul Okami, öncelikle ailelerden çocuklarının uyku planını sunmalarını istediklerini, buna göre, ailelerin yüzde 35inin bebekleri 5 aylıkken aralıklı olarak kendileriyle uyumasına izin verirken, yüzde 9unun sürekli birlikte uyuduklarını söyledi Okami, çocuklar 5 yaşına gelinceye kadar bu oranın yüzde 6ya düştüğünü, 6 yaşında ise sadece yüzde 3 olduğunu belirtti YALNIZ UYUYANLARDAN HİÇ FARKLARI YOK Araştırmacılar, 5 aylık oluncaya kadar ailesiyle birlikte uyuyan çocukların 2 ya da 3 yaşına geldiğinde yalnız uyuyan çocuklardan hiç farkı olmadığını, birlikte uyumanın uyku bozukluğuna yol açmadığını saptadı Aynı şekilde bu çocukların 6 yaşına geldiğinde duygusal farklılık ya da davranış farklılığı ortaya koymadığı belirlendi Araştırmacılar, ayrıca bu çocukların, birlikte uyumaya karşı olanların ortaya attığı akıllarında aaaaten başka birşey olmuyor görüşünün yanlış olduğunu da kaydetti VAROLAN ENDİŞELER YERSİZ Araştırmaya konu olan çocukların, 18 yaşına geldiklerinde yeniden incelendiğini ifade eden araştırmacılar, çocukların bu yaşta da yalnız uyuyan çocuklardan çok önemli bir farklılık göstermediğini belirtti Her iki grubun da aileleriyle ve yetişkinlerle aynı şekilde ilişki kurabildiği kaydedildi Doktorlar, araştırmada birlikte uyumayla tütün, alkol ve uyuşturucu kullanımı arasında bir bağ da bulamadı Dr Okami, Developmental and Behavioral Pediatricsde çıkan makalede araştırmaların birlikte uyumayla ilgli endişelerin yersiz olduğunu gösterdiğini söyledi ANTIBIYOTIGE BAGLI ISHAL Antibiyotikler, özellikle clindamisin, ampisiun cephalosprin, aminoglikoside bağırsak zarı şişmesine neden olarak ishal yapabilir Antibiyotik kökenli ishal oldukça yaygındır Clindamisin kullananların %25i ve ampicillin kullananların %10 u ishal olmaktadır Antibiyotikle bağlantılı ishalin en ciddi şekli (pseudo-memrenous colitis) denilen ve antibiyotiğin büyük abdestin oluşum ortamını değiştirmesinden dolayı bazı bakterilerin gelişmesini sağladığı durumdur Bu da kolonda enflamasyon yapar Tipik olarak ishal belirtisi antibiyotik alınmasından 4-10 gün sonra ortaya çıkar Fakat antibiyotiğin kesilmesinden sonra belirtilerin %25i ortadan kalkar Teşhis Antibiyotik uygulaması sırasında veya birkaç hafta sonra görülen ishal, karın krampları ve ateş en tipik belirtilerdir Doktorunuz ishalin antibiyotik kullanımına bağlı olduğundan şüphe ederse, büyük abdestin mikroskop muayenesini yaptırır Buna bağlı kolitlerde, clostriduim diffıcile adlı bir organizma bulunur Antibiyotik kesildikten sonra çoğu kişinin rahatsızlığı geçer Bazılarında ise ishal ve susuzluk devam eder Başka kişilerde ise pseudo-membranous kolit ömür boyu sürebilir Tedavi Doktorunuz ishale neden olduğunu düşündüğü herhangi bir antibiyotiği derhal keser Belirtiler hafifse, doktorunuz cholestyramine tavsiye eder Bu ilaç clostriduim difficile organizmasını yok eder Daha ciddi durumlarla vancomycin veya metronidazole kullanılabilir Hastalık tekrarlayabilir ve birkaç tertip daha ilaç gerekebilir AORT STENOZU Kanın kalpten çıkıp aorta girdiği kapağın daralması ile karakterize olan aort stenozu erkek bebeklerde daha sık rastlanan bir kusur olup kalp oluşum anomalisi vakalarının yüzde 5 ini oluşturmaktadır ileri derecede stenoz genellikle erken bebeklik dönemi sırasında tespit edilmektedir Ancak çoğu çocukta herhangi bir semptom görülmez ve sorunun varlığı ancak, doktorun bir kalp üfürümü işittiği rutin bir muayene sırasında anlaşılır İleri derecede stenoz vakalarında ameliyat gereklidir Hafif ya da orta derecede stenoz bulunan çocukların, tıkanma derecesinin ilerleme olasılığı söz konusu olduğu için, sürekli tıbbi bakım altında bulundurulmaları gerekir APGAR TESTI Apgar testi, doğumdan 1 dakika sonra uygulanan ve 5 dakikalık aralarla tekrarlanan, bebeğin genel sağlık durumunu değerlendirmek amacıyla yapılan bir testtir Apgar testi sonucunda elde edilen skor, bebeğin soluk alıp vermesine ilişkin olarak herhangi bir acil tedbir alınıp alınmayacağının da göstergesidir Test, şu konularda yapılır: Kalp atışı, solunum yeterliği, kas yapısı, burun deliğine konan içi boş bir tüpe (kateter) tepki ve cilt rengi 10 puanlık bir skor bebeğin mümkün olabilecek en iyi durumda olduğunu gösterir Bu durumda, kalp atışı dakikada 100 den fazladır; bebek iyi soluk alıp vermekte ve ağlamaktadır; aktiftir, burun deliklerinden birine kateter sokulduğunda hapşırır ve öksürür; cilt rengi, elleri ve ayakları da dahil olmak üzere, tamamen pembedir Skorun 0 ila 4 arasında gerçekleşmesi durumunda bebeğin kalp atışı yavaştır ya da az duyulur ve cilt rengi, soluk ya da mavidir; refleks tepkisi yoktur ya da hafiftir Çoğu bebekler 7 ila 9 puan arasında bir skor ortaya koyarlar ve soluk almalarını engeleyen mukozanın temizlenmesinden başka bir müdahale gerektirmezler Doğumdan sonraki birinci dakikada 4 ya da daha az puan içeren bir skor kaydedilen bebekler soluk alıp vermelerini sağlamak için acil yardıma gereksinim duyarlar Bu test sonuçlarından daha ileri düzeyde sonuçlar çıkarılamaz: Apgar testi skoru, çocuğun gelecekteki gelişme ve zekâsının bir göstergesi olamaz ASITLI ICECEKLER VE COCUKLAR Asitli içeceklerin hiçbir besleyici özellik taşımadığını belirten uzmanlar, ailelerin süt ve meyve suyu tüketimini özendirmesini istiyor Gençlerin severek tükettikleri asitli içeceklerin şişmanlığa neden olduğu bildiriliyor Uzmanlar, gençlerin besleyici özellikleri olmayan asitli içecekler yerine, süt ve meyve suyu tüketimine özendirilmeleri için aileleri uyarıyor Mayo Clinic Beslenme Direktörü Dr Jennifer K Nelson, kilo alımında yenen gıda miktarı kadar alınan kalorilerin de önemli olduğuna dikkat çekiyor Boş kaloriler içeren "soft" içeceklerin tüketiciler için ek şeker kaynağı olduğuna dikkat çeken Nelson, şu uyarılarda bulunuyor: "Bu ek kaloriler çeşitli aktiviteler ile yakılmadığı takdirde, bir yılda kızlarda 7, erkeklerde ise 12 istenmeyen kiloya neden olur Asitli içeceklerin diğer bir zararı da açlık hissini gidermemesi ve kişileri başka şeyler yemeye yöneltmesidir, bu da elbette alınan yeni kaloriler anlamına gelir Aileler de çocukların yiyecek miktarı ve kalitesine dikkat etmeli, bu içecekler yerine sağlık için yararlı besinler içeren süt ve meyve suyu tüketimi konusunda çocukları uyarmalıdır" ATES (COCUKLARDA) Ateş nedir, neden yükselir, ne zaman normalin üstünde kabul edilir, nasıl düşürülür? Çocuklarda ateşle beraber nefas alma ya da yutkunma güçlüğü, kusma ya da ishal varsa,doktora gidilmesi öneriliyor sitesi çocuklardaki ateş konusunda ayrıntılı bilgiler veriyor Ateş (pirezis) kelimesinin kökeninin Perikles’e dayandığı bilinmektedir Perikles (MÖ 495-429) döneminde yaşamış Yunanlı bir filozoftur Perikles döneminde hekimler bir takım enfeksiyonları ateş tipi ile tanımlıyorlardı Ateş bir hastalık değildir Bir enfeksiyon, bir ödem, bir doku hasarı, aşı gibi nedenlerle vücut ısısını düzenleyen termoregülatör merkezdeki dengenin bozulmasıdır Çocuğun kulaktan veya ağızdan ölçülen ateşi 36-36,8 ise bu normal ateştir YÜKSEK ATEŞ NEDİR? Rektal: 38, koltukaltı: 37, oral: 37,5 olarak ölçülen ateş yüksek ateştir Yüksek ateş küçük çocuklarda havaleye neden olabilmektedir Ayrıca ateş miyokard fonksiyonlarını olumsuz etkiliyebilmektedir Çevresel faktörlerin (çevre ısısının artması, çeşitli aaaabolik hastalıklar, bazı ilaçlar) ısıyı artırmasına “hipetermi” denir Ateşi yükselen kişi üşüdüğünü, oysa hipertermik kişi ise vücudunun ısındığını hisseder ATEŞ NEDEN YÜKSELİR? Ateşe neden olabilecek mikroorganizma (bakteri veya virus) vücuda girer Bu mikroorganizmalar pirojen adı verilen çeşitli maddeler salgılarlar Vücut da cevap olarak endojen adı verilen maddeler salgılar Vücudun ısısını dengede tutan termoregulatör bölge harekete geçer Vücudun çeşitli organlarında (akciğer, beyin,vb) bulunan yağ asidi ve türevlerinden oluşan bileşikler senaaalenir Bunun sonucunda ateş oluşur ATEŞLİ ÇOCUKLARDAKİ ACİL DURUMLAR Ateşli çocukta aşağıdaki belirtilerden bir veya bir kaç tanesi varsa zaman kaybetmeden bir doktora gidilmesi gerekiyor Özellikle 2 aydan küçük çocuklarda görülen ateşde, 40 derecenin üstündeki ateşde, Uyku eğilimi varsa, Cildinde mor döküntüler oluşuyorsa, Zor nefes alıyorsa, Yutkunma güçlüğü varsa, Geçmişinde havale geçirdiyse, Boyunda katılık varsa, Devamlı kusma, diyare varsa ATEŞ NASIL DÜŞÜRÜLÜR? Çocuk ateşlendiğinde alınacak temel bazı önlemler şöyle sıralanabilir: Giysilerini çıkartmak Ilık suyla banyo yaptırmak veya ıslak bezlerle vücut ateşini düşürüp sık sık ölçümlerle ateşin seyrini izlemek Yüksek ateşde normalinden daha fazla sıvı ihtiyacı olduğu için bol sıvı almasını sağlamak Ateşi oluşturan sebebin ne olduğunun tesbit ve tedavisi için doktora başvurmak Çocuk ateşlendiğinde yapılmaması gerekenlerse şöyle: Üşüyebilir diyerek giysilerini çıkartmamak Aşırı dozda ateş düşürücü kullanmak 12 yaş altındaki çocuklarda aspirin kullanmak ATES (YENIDOGANDA) Ateş genelde vücudun herhangi bir enfeksiyona tepkisidir Yeni doğmuş bebeklerde ateş ayrıca vücudun su kaybetmesi ya da sıcak iklimlerde bebeğin sıcakta fazla kalması dolayısıyla da ortaya çıkar Tüm bunlara bakılmaksızın, rektuma (makata) sokulan bir termometre vasıtasıyla bebeğin ateşinin 38° C olarak ölçülmesi durumunda doktorunuza başvurmanız gerekir Bebekte herhangi bir ateş ciddi bir durumdur ve nedeni araştırılmalıdır Bebeğinizin ateşini ne zaman ölçmelisiniz? Bebeğinize dokunduğunuzda sıcaklık hissediyor musunuz? Onu öptüğünüzde alnı sizin dudaklarınızdan daha mı sıcak? Bebeğiniz normalden farklı şekilde huysuz ya da sessiz mi? Bebeğinizin uyku ritmi birdenbire değişti mi? Bebek kusuyor mu ya da ishal mi? Göğsü tıkanık gibi mi? Bebek artık altını ıslatmıyor mu? Bu sorulardan herhangi birine "evet" diye cevap verdiyseniz ya da sezgileriniz yanlış giden bir şey olduğunu söylüyorsa, bebeğinizin vücud ısısını bir termometre ile ölçün Bebeğin vücut ısısı, rektuma sokulan bir termometre ile alınır Bunun için özel bir rektal termometreye (uç kısmı yuvarlatılmış) gereksinim vardır Ayrıca, termometrenin kolayca girebilmesi için uç kısmı bir miktar vazelin ya da kremle yağlanmalıdır Termometreyi anüsten rektuma yaklaşık 25 cm kadar sokun ve birkaç dakika bekleyin Kesinlikle, termometreyi rektumda bırakarak bebeğin yanından ayrılmayın, bebeğin ani bir kıvranması ya da hareket etmesi nedeniyle termometre daha derine kayabilir ve rektumda bir yaralanmaya neden olabilir Bebeklerin vücut ısıları değişiklikler gösterebilir Vücut ısıları genellikle sabahları daha azdır ve öğleden sonra veya akşama doğru gittikçe artar Bebeğinizin vücut ısısı 38°C den daha az olduğu sürece ateşi yok demektir Bununla beraber, eğer vücut ısısı 38°C in üstünde ise, başka hiçbir hastalık belirtisi ya da işareti olmasa bile derhal doktorunuza danışmanız gereklidir Doktorunuz bebeği muayene etmek isteyebilir Doktorların, hafif ateşten başka hiçbir hastalık belirtisi olmadığı halde bir bebeğin hastaneye yatırılmasını istediği durumlar ender değildir Bunun nedeni yalnızca zararsız bir virüs olabilir; ancak, yeni doğmuş bebeklerin yüzde 10 unun bir aylık olana kadar çeşitli enfeksiyonlara maruz kalabileceğini bilen doktorlar, menenjit gibi ciddi bir hastalık olasılığını ortadan kaldırmak için bebeğin hastanede kalmasını isteyebilirler Çoğu doktor ateş düşürücü olarak asetaminofen verir Bununla beraber, eğer doktor tarafından tavsiye edilmemişse, yeni doğmuş bebeğinize kesinlikle herhangi bir ilaç vermeyiniz |
Çocuk Sağlığı İle İlgili Önemli Bilgiler..!! |
09-06-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çocuk Sağlığı İle İlgili Önemli Bilgiler..!!BAL 6 AYDAN ÖNCE ZARARLI OLABİLİR Baldaki bazı toksin maddelerin, bebekler için tehlikeli olabileceği bildirildi Annelere, bebeklerine ilk 6 ay, anne sütünden başka yiyecek vermemeleri tavsiye edilen açıklamada, annelerin, doğal bir besin olan balı, besleyici olduğu için bebeklerine 6 aydan önce, süte ya da başka besinlere karıştırarak yedirdiklerine dikkati çeken Doç Dr Özkan, baldaki bazı toksin maddelerin, bebekler için tehlikeli olabileceğinin altını çizdi Baldaki toksin madde oranının yetişkinler için önemli olmadığını, ancak bebekler için tehlikeli sonuçlar doğurabildiğini kaydeden Doç Dr Özkan, şunları söyledi: ALERJİ VE ASTIM RİSKİ “ Bebeklerin bağışıklık sistemleri zayıf ve bağırsakları olgunlaşmamış olduğundan, 6 aya kadar alerjik maddelerin bağırsaklardan emilerek kana karışma olasılığı oluyor 6 aylıktan önce, süte ya da başka besine karıştırılarak da olsa, kesinlikle bebeklere bal yedirilmemeli Bal gibi alerjen maddelerin, bünyedeki aşırı duyarlılığı tetiklemesi ve ileri yaşlarda bu besine karşı alerji ve astım gibi hastalıklara zemin hazırlayabilmesi mümkündür” Anne ya da babanın polen ya da başka alerjik hastalığının bulunması halinde, balın bebeklere yedirilmesi konusunda çok daha hassas olunması gerektiğini ifade eden Doç Dr Özkan, “ ailede, alerjik hastalık varsa, 1 yaşından önce bebeklere kesinlikle bal yedirilmemeli” dedi RAFADAN YUMURTANIN BEYAZ KISMI Büyüklerlerde alerji oluşturmayan ve vücudun ihtiyacı olan büyük moleküllü besinlerin çocuklar için alerji nedeni olabildiğini vurgulayan Doç Dr Özkan, bal dışında özellikle rafadan pişirilmiş yumurtanın beyaz kısmının da alerjik özelliği olduğuna dikkati çekti Yumurtanın bu özelliğini, pişirme ve çocuğa veriliş oranına göre ortadan kaldırmanın mümkün olduğunu kaydeden Doç Dr Özkan, yumurta gibi protein kaynağı olan doğal bir besinden çocuğu mahrum etmemek için 6 ay sonrası katı olarak, fındık büyüklüğünden başlayıp, alıştırarak verilmesi gerektiğini ifade etti Doç Dr Özkan, annelere seslenerek, “ Beslenmede çok önemli yeri olan bal ve yumurta gibi besinlerden çocuğunuzu yaşam boyu mahrum etmek istemiyorsanız, bu tarz besinleri, bir uzmana başvurarak ve belli bir yaştan sonra az az alıştırarak verin” dedi BARSAK TIKANMASI (YENIDOGAN) Barsak tıkanması takriben 1500 çocuktan 1 inde meydana gelir Tıkanma barsaklarm herhangi bir yerinde olabilir Eğer tıkanma mideye yakınsa en belirgin semptom, beslenme kesilse bile inatçı olmaya eğilimli nitelikte bir kusmadır Barsak tıkanması daha aşağıda olan bebeklerde, her ne kadar daha sonra kusma meydana gelse de ilk dikkati çeken genellikle şişkin bir karın bölgesidir Safralı kusmuk daima doktorunuz tarafından incelenmelidir Barsak tıkanması olan bir bebek genel olarak altını kirletmez, fakat mekonyum dışkısı, eğer tıkanma mideye yakın bir bölgede ise bebeğin doğduğu ilk gün dışarı çıkabilir Tıkanma tam ya da kısmi olabilir Eğer bebeğin kısmi bir tıkanması varsa, semptomlar hemen ortaya çıkmayabilir Doktorunuzun bebeğinizde barsak tıkanmasından kuşkulanması durumunda karın bölgesinin röntgeni çekilecektir Tedavi tıkanıklığın cinsine bağlı olarak değişir Tam bir tıkanıklık, ağır komplikasyonları önlemek için acilen ameliyat gerektirir Her ne kadar kısmi tıkanıklığı olan bir bebek haftalarca sağ kalabilir ise de kısmi tıkanıklık için de çoğunlukla bir ameliyat gereklidir Kimi çok küçük tıkanıklıklar ameliyat gerektirmeyebilir Teşhis çabuk konduğunda ve uygun tedaviye başlandığında, çoğu bebekler ameliyata iyi tolerans gösterirler ve tamamıyla iyileşirler BEBEĞİNİZE 7 GÜNDE UYUMAYI ÖĞRETİN Bebeğiniz doğduğu andan itibaren onun için her şeyin en iyisini istiyorsunuz Belki de bu yüzden ilk günlerde geçirdiğiniz uykusuz geceler sizin için hiç önemli değil Peki bu tempoya ne kadar dayanacaksınız! Haftalar hatta aylar boyu gecenin bir yarısında tatlı uykunuzdan uyanmak hiç hoş olmasa gerek Geceleri arada bir eşinizden yardım isteyecek oluyorsunuz ama o yorganı başına çekip daha derin bir uykuya dalıyor Bir gün olsun yataktan dinlenmiş ve kendinizi iyi hissederek kalkmanın nasıl bir his olduğunu unuttunuz artık! Evet, benim durumum tıpatıp bu anlatılanlara uyuyor diyorsanız size iyi bir haberimiz var Bebekler onlara izin verildiği takdirde 3-4 ay arasında kendiliğinden uyuma alışkanlığı kazanıyor Tabii bu söylenen, siz onu yıllarca sürecek yanlış bir uyku düzenine alıştırmazsanız geçerli Hele ki bebeğiniz 6 aylıksa ve siz hala gece kuşu olmayı sürdürüyorsanız burada bahsedecegimiz programı hemen uygulamaya başlayın Çünkü 7 günde düzenli uykuyu garanti ediyoruz Bizden söylemesi 1 GÜN Yeni Bir Düzen Kurun Uzun saatler süren öğle uykusu nedeniyle birçok bebeğin günü ve gecesi birbirine karışıyor Böylece bebek uykuda olması gereken bir saatte oyun oynamayı tercih ediyor Şimdi bu durumu düzeltmenin zamanı geldi! Son araştırmalar bebeklerin gece ile gündüzü ayırt edebildiğini ortaya koyuyor Bunun için ona gerekli ipuçlarını vermeniz yeterli Yarından başlayarak onu sabah erkenden kaldırın ve her gün aynı saatte uyandırmaya özen gösterin Yatağını pencerenin yakınına koyun ve perdeleri aralık bırakın Gün ışığı onun uyanmasına yardımcı olacaktır Öğle uykusuna yatırdığınız zaman bile hava kararmadan önce onu uyandırın Böylece gün ışığında uyanması gerektiğini, gece ise uyuması gerektiğini anlayacaktır Bebeğinizi akşamları da aynı saatte yatağına yatırın Gerekirse loş ışıkta ona kitap okuyun veya şarkı söyleyin 2 GÜN Uygulamaya Devam Dün başladığınız rutin programa devam edin Hemen pes etmeyin Geceleri karnı acıktığı için ağlamaya devam edebileceğini unutmayın Onu emzirmek ya da beslemek zorunda kalıdığınızda bunu hafif karanlık bir ortamda yapın Özellikle geceleri bebeğinizi nelerin rahatlattığını iyi gözlemleyin Ilık banyonun bir çocuk için sakinleştirici, bir başkası içinse tam tersi olabileceğini aklınızdan çıkarmayın Gece yatırdığınızda müzik dlinletmek gibi rutin alışkanlıklar kazandırın 3 GÜN Ağlama Başlıyor Ağlamak çocukların en büyük silahı! Anne ve babaların da dayanamadığı bir durum Ancak, sabırlı olun ve kendi kendinize şunu mırıldanın: “Sonuç uyku olacak!” Onu uyutmaya çalışırken ağlaması karşısında endişelenmeyin Bırakın koyduğunuz uyku kurallarına alışsın Program değişiklikleri 6 aylıktan küçük çocukları çok daha fazla üzüyor Bebeğiniz en fazla 15-20 dakika ağlar ama kötü uyku alışkanlığı yıllarca sürebiliyor Unutmayın ki bu çocuğunuzla sizin aranızdaki bir savaş Onunla ilgilenmeyin ama kendi merakınızı gidermek için 5-10 dakikada bir kapı aralığından onu kontrol edin Susması için ışıkları açmayın, yataktan çıkarmayın ya da biberon vermeyin, aksi takdirde ertesi gece de dakikalarca ağlayacağından emin olun 4 GÜN Ağlama Savaşı Sürüyor Geçen gece oldukça uzun sürdü değil mi? Bu gece biraz daha rahat geçecek Ama bilin ki o yine de ağlamaya devam edecek Ancak, bu kez daha kısa sürecek, bize inanın Bunun için kurallarınızın kesin olduğunu ona ispatlamanız gerekiyor Sabırlı davranmaya devam edin Ona karşı yumuşak olduğunuz hissini uyandırmayın Yoksa geçen geceye göre 2 kat daha fazla ağlayacaktır Sakın ona bu kozu vermeyin 5 GÜN Bebeğiniz Sakinleşiyor Bebeklerin çoğu 3-5 gün içersinde bu programa alışıyor Dolayısıyla, bu gece belki de şanslı geceniz! 5 dakikada bir onu kontrol etmeyin, en az 15 dakika aralıklarla odasına uğrayın Bazı bebekler odaya sık sık girilmesinden rahatsız oluyor Bu nedenle kapı aralığından onu izleyin Hem unutmayın ki bu gece daha az ağlıyor Uyku problemlerinin arasında sıkça rastlananların başında gece emzirmesi ve alt değiştirme geliyor Tabii ki size bunları yapmayın demiyoruz ama mümkün olduğunca kısa ve sessiz olmasına özen gösterin Altını değiştirirken bile kesinlikle ışıkları açmayın Gereginden çok emzirmeyin Böylece hem onu rahatsız etmemiş olursunuz, hem de yeniden altını değiştirmek, zorunda kalmazsınız! 6 GÜN Bebeğiniz Uyuyor! Mucize gibi geliyor değil mi? Sakın, bu mutluluğu günlerdir uyguladığınız kuralları rafa kaldırarak bozmayın Uyumasını garip karşılayarak onu sık sık kontrol etmeyin, Gevşeyin! Onu sıcak tutan bir pijama giydirinBöylece üstünü açmasını kendinize dert etmeyin Bebek monitörünün sesini kısın ve sadece çok ihtiyacı olduğunda onu duyun Başarınızı gölgeleyecek davranışlarda bulunmamaya özen gösterin 7 GÜN Uyku Sırası Sizde! Kendinize bir iyilik yapın ve bu gece derin bir uyku çekin Son 6 gündür belki çok uykusuz kaldınız ama buna değdi değil mi? Çocuğunuza muhteşem bir armağan verdiniz: Düzenli uyku alışkanlığı Hiç şüphe yok ki, bu program hastalık, tatildeki otel odası gibi etkenler nedeniyle zaman zaman aksaklığa uğrayacaktır Oysa unutmayın ki, hiç uyku problemi yaşamamış bebekler bile bu durumlarda sorun çıkarıyor Uyku problemi yeniden baş gösterecek olursa planı en baştan yeniden uygulayın, ikinci sefer ilkinden çok daha kolay olacaktır BEBEĞİNİZİ KORKUTMAYIN Türk toplumunda korkutmanın bir çeşit eğitim ve disiplin aracı olarak kullanıldığı vurgulandı Çocukların yaklaşık yüzde 10unda, gençlerin de yüzde 2-3ünde yaşamlarını kısıtlayacak korkular gözlendiği belirtildi Psikiyatrik Eğitim, Danışma, Araştırma ve Tedavi Merkezi (PEDAM) çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı Doç Dr Mücahit Öztürk, korkunun çocuklarda sık rastlanan bir tepki olduğunu ve çevresini henüz tanımayan ve etrafında olup bitenden pek haberdar bulunmayan küçük bir bebeğin, tanımadığı her şeyden korkmasının doğal olduğunu söyledi Büyüdükçe çevresini ve çevresinden gelecek tepkileri daha iyi değerlendiren çocukta, bu korkuların azalmasının beklendiğini anlatan Doç Dr Öztürk, Ancak anne ve babanın yanlış tutumları ve adeta korkuyu çocuklarına öğretmeleri nedeniyle, bu geçici korkular uzun yıllar devam edebilir Toplumumuzda korkutma bir çeşit eğitim ve disiplin aracı olarak kullanılmakta ve çocuğa adeta korku aşılanmaktadır diye konuştu Bebeklik döneminden itibaren çocuğun farklı nedenlerle korkutulduğunu ifade eden Doç Dr Öztürk, şöyle dedi: Örneğin gece uyumak istemeyen çocuğa cadı geliyor, köpek geliyor seni yer gibi sözler söylenir Anne baba için hayli zahmetsiz görünen bu yaklaşım meyvelerini kısa süre sonra vermeye başlar Karanlık koridorda yürüyemeyen, köpek gördüğünde avazı çıktığı kadar bağıran ya da doktora getirildiğinde ortalığı birbirine katan çocukların bu davranışları çoğunlukla bizim eserimizdir Çocukların yaklaşık yüzde 10unda, gençlerin ise yüzde 2-3ünde yaşamını kısıtlayacak korkular gözlemlenmektedir SIK GÖRÜLEN KORKULAR VE ÖNERİLER Sık görülen korkuları İlk 6 ay gürültü, ani hareket eden nesneler, 7-12 ay yabancı kişiler, 1-5 yaş arası yüksek ses, karanlık, hayvanlar, rüzgar, aileden ayrılma, 3-5 yaş arası hayaletler, canavarlar, 6-12 yaş arası da hırsız, cezalandırılma ve yaralanma olarak sıralayan Doç Dr Öztürk, korkuların zamanla fobiye dönüşebileceği uyarısında bulundu Korkulan durum ve nesne ile karşılaştığında çocuğun ağır bir bunaltı hali yaşadığını vurgulayan Doç Dr Mücahit Öztürk, çocuğu aşağılayan bir yaklaşımla sorunu çözmenin mümkün olmadığını söyledi Doç Dr Öztürk, korkusunu yenebilmesi için çocuğa zaman tanımak ve adım adım sorunun üstüne gitmesini sağlamak gerektiğini dile getirdi BEBEĞİNİZİN UYKU VE BESLENME DÜZENİ Bebeğinizin huzurlu ve rahat uyuyabilmesi için uyku düzenini onunla birlikte planlayın Bebeğinizi 3 saatte bir uykuda da olsa uyandırıp emzirin Doğduktan sonra vücudu tamamen çevreleyen anne karnını özleyen bebeğinizi, bir yere dokunabilecek şekilde yatırın Bu, yanına konulan küçük bir yastık olabilir veya sırtı, ona zarar vermeyecek bir yere yaslanabilir Emziren Anneleri Destekleme ve Aile Sağlığını Koruma Derneği Başkanı Dr Sema Soysal, kişinin kendine olan güveninin temellerinin 0-3 yaş arasında atıldığını söyledi Bu nedenle, bebeklere gelişim süreçlerinde özen gösterilmesi gerektiğini belirten Sosyal, bebeklerin yetiştirilmesinde dikkat edilecek en önemli noktanın “ uyku ve beslenme düzeni” olduğunu vurguladı Bebeklerin doğumdan sonraki 3 ay içinde günde ortalama 18 saat uyuduğunu anlatan Soysal, “ Bu arada bebekler 3 saatten fazla aç kalmamalı Normalde bebek aç olduğunu belli eder Ancak, uykuda bunu anlatamayacağı için, uykuda da olsa en fazla 3 saatte bir uyandırılıp emzirilmelidir” dedi DOKUNMA HİSSİ Soysal, bebeklerin doğduğu günden itibaren bildiği ve tanıdığı yerlerde uyutulması gerektiğini ifade ederek, bunun bebeğin güven ortamında uyumasını sağlayacağını kaydetti Yeni doğan bebeklerin “ dokunma hissini” yaşamak istediklerini, bunun için yatakta gereken düzenlemenin yapılmasını öneren Soysal, şunları anlattı: “ Bebekler doğduktan sonra vücudu tamamen çevreleyen anne karnını özlerler Bu nedenle bebekler yataklarında boşlukta kalmamalı, bir yere dokunabilecek şekilde yatırılmalıdır Bunun için, yanına küçük bir yastık konulabileceği gibi, sırtı ona zarar vermeyecek bir yere yaslanabilir” “ BEBEK PATRONDUR” Anne ve babaların bebeğin yattığı odada kalmasının da bebeğin güven içinde uyumasını ve düzenli emzirilmesini sağlayacağını ifade eden Soysal, bebeğin uykuya dalması için en uygun yerin, sevgiyi hissedebileceği anne ya da baba kucağı olduğunu bildirdi Bebeklerin uyku için kesinlikle zorlanmaması gerektiğini kaydeden Soysal, “ Bebekler uykusunu bir şekilde belli eder Bebek patrondur Bebek ne isterse o olur Bu nedenle bebeğin huzurlu ve rahat uyuyabilmesi için uyku düzenini bebeklerin belirlemesi gerekir Uykunun planlanmasında bebeklerin istekleri göz önünde bulundurulmalıdır” dedi Bebeklerin fiziksel ve zihinsel gelişimi açısından son derece önemli olan uyku ve beslenme düzenine dikkat edilmesinin, bebeğin sağlıklı şekilde büyümesini sağlayacağını vurgulayan Soysal, “ Kucaklamak ve onun isteklerini hissetmek, ilk başta bebeğe güven kazandırır Onun rahat ve huzurlu bir şekilde büyümesine ve kişiliğinin oturmasına yardımcı olur” diye konuştu BEBEGIN PSIKOLOJIK GELISIMI Bebeğiniz yaşama, ailenizde kuşaklardır aktarılagelen bireysel özelliklerle donatılmış olarak başlar Gebelik ve doğum sırasındaki olaylar da bebeğin biçimlenmesinde önemlidir Anne gerektiği gibi beslenmiş midir? Sigaradan, alkolden ve ilaçlardan uzak durmuş mudur? Doğum sancısı ve doğum normal mi olmuştur yoksa komplikasyonlarla karşılaşılmış mıdır? Tüm bunlar ve diğer etkenler bebeğinizin nasıl bir kişi olduğunu ve olacağını etkiler Bebeğinizin kişiliğinde son derece kritik özellik taşıyan bir etken ana baba ile çocuk arasındaki ilişkidir Bir çocuğun bedensel sağlığı için besinler ne kadar önemliyse, ruhsal sağlığı için de sevgi ve sevecenlik o kadar önemlidir Sevgi ve ilgiden yoksun bir çocuk ruhsal olarak yıkıma uğrayacağı gibi buna çoğu kez bedensel tahribat eşlik edecektir Bebeğiniz daha başından itibaren toplumsal bir yaratıktır Araştırmalar, yeni doğanların diğer şekillerden çok insan yüzüne benzeyen şekiltere bakmayı yeğlediklerini ortaya çıkarmıştır Bazı bilimciler, bebeklerin insan yüzünü potansiyel bir ödül kaynağı olarak algılama yönünde doğuştan gelen bir eğilime sahip olduklarına inanmaktadır Ayrıca yeni doğan bebeklerin dişi insan yüzü görmeyi yeğledikleri de sanılmaktadır İlk ay içinde bebeğiniz muhtemelen tanıdığı kişilere yönelik bir tercih gösterecektir Bebekler aynı zamanda, tercih ettikleri uyarılma türüne dayanan yakınlıklar oluşturmaya da eğilim gösterirler Örneğin, bebeğiniz hareketi seviyorsa, kendisini sallayarak eğlendiren birini, örneğin şarkı söyleyen birine yeğleyebilecektir Bebeğinizin gülümsediğini görürseniz şaşırmayın Başlangıçta bebeğin gülümsemesi genellikle içsel bir olaya yanıt olarak gelişir ve bebek uyurken ya da uykulu iken görülürAncak yaşamın üçüncü ve beşinci haftaları çoğu bebek toplumsal nitelikteki ilk gülümsemesini, tipik olarak, bir yüze ya da sese yanıt biçiminde gerçekleştirecektir Bu çoğu ana babalar için heyecan verici bir andır Bebeğiniz bir taklitçi olarak doğar Dilinizi dışarı çıkarırsanız bebeğiniz de aynı hareketi tekrarlayacaktır, çoğu bebek 4 haftalık olduğunda gırtlağından hafif hafif sesler çıkarmaya başlar Bu, onun ilk konuşma çabasıdır Yeni doğan bebeğiniz rahat ortama olumlu tepki verir Ağlayan, bir bebek genellikle, tanıdığı eller tarafından kucaklanması durumunda sakinleşecektir Bebek çevresinde annesinin yüzünü arar, göz teması sağlar ve sonra ağlamayı keser Bebek altını ıslattığında veya acıktığında ağlayacak ve bezi değiştirilince ya da biberon veya memeye kavuşunca susacaktır Doğumu izleyen ilk dönemde bazen bebeğinizin yeni bir duygusunu ifade ettiğini farkedeceksiniz: Hoşlanma Birçok bebek için bu durum ilk olarak banyo yaparken görülür Ağlayan bir bebek küvete sokulunca susacak, rahatlayacak, gülümseyecek ve banyo bittikten sonra ağlamaya başlayacaktır (hayal kırıklığına uğrayacağı için) Heyecan da ilk olarak birinci ayda ortaya çıkan diğer bir duygudur Heyecanın kaynağı genellikle bir kişi ya da oyuncaktır Bebeğiniz kollarını ve bacaklarını oynatır, nefesi kesilecekmiş gibi hızlı hızlı solur, coşkulu sesler çıkarır ve hatta size veya özel olarak ilginç bulduğu bir nesneye gülümser Yeni doğan bir çocuk henüz hareketlerle sonuçları arasındaki farkı anlayamaz Onun için nesneler bir belirip bir kayboluyor gibidir Ancak bebeğiniz 1 aylık olduğunda, kendi zevki için hareketleri yinelemeye başladığını görürsünüz Bacaklarını hoşuna gittiği gibi dışarı çıkarıp bu hareketi, hoşuna giden o duyguyu yeniden yasamak için tekrarlayabilecektir 1 aylık bir bebek çevresi üzerinde bir miktar denetim sağlamaya başlamıştır artık, örneğin, bebeğiniz başparmağını emmenin ya da yumruğunu ağzına almanın kendisini rahatlatıcı bir etkisinin olduğunu keşfedebilir Bu ağlama nöbeti sırasında bebeğinizin yumruğunu ağzına sokuverdigini görebilirsiniz Bir an sonra ise ortalık sütliman olmuştur Bir bebeğin ilk haftaları uyum sağlamakla geçer Yaşamının ilk birkaç gününde bebek işaretler yardımıyla iletişim ve etkileşim kurmaya başlar Acıkır, ağlar ve annesi, gereksinme duyduğu besinle birlikte belirir Altını ıslatır, ağlar ve bezi değiştirilir, işte bu ve benzeri bilgi alışverişi sayesinde ana baba ile çocuk arasındaki yakınlıklar oluşur Bebek, gereksinimlerinin kendine bakan birisi tarafından karşılanacağını öğrenir Bunun için, yeni doğan bebek için güvenlik ve tutarlık olgularının öneminin abartılması söz konusu olamaz Normal bir ruhsal gelişim için bebeğin güvenmeyi öğrenmesi gerekir ve güven de yalnızca, ana babadan birinin ya da o işleve sahip bir kimsenin bebeğin gereksinimlerine hızlı ve sevecen bir tarzda yanıt vermesi ile öğrenilebilir Bu uyumlu bakımdan yoksun kalan bebekler, çevreleri üzerinde herhangi bir etkiye sahip olmadıklarını öğrenirler Bunun da sonuçlan, yaşam boyu sürecek bir düşmanlık duygusu, endişe, yakın ilişkiler geliştirme yeteneğinden yoksunluk ve diğer ruhsal sorunlar olarak gerçekleşebilir BEBEGINIZ ISTEKLERINI AGLAYARAK ANLATIR Araştırmalar, bebeklerin sıkıntı ve ihtiyaçlarına göre değişik şekillerde ağladıklarını gösteriyor Araştırmalara göre, ağlamanın da bir dili bulunuyor Bebekler ihtiyaçlarına veya sıkıntılarına göre ağlayarak annelerine mesaj veriyor Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan "Sağlık 2000" adlı yayında, "Ağlamanın Dili" konulu bir incelemeye yer verildi Yazıya göre, bebeklerde ağlama aşırı olmadığı sürece bebeğin özellikle akciğerleri için yararlı bulunuyor Ancak ağlamanın aşırı olması halinde bebeğin kan basıncı artıyor ve kalp atışları hızlanıyor Böylece bebeğin kanındaki oksijen azalıyor Araştırmalar bebeklerin günde ortalama 1-4 saat ağladıklarını ortaya koyuyor Doğuştan sorunlu olan çocuklar daha fazla ağlıyor Öte yandan eğer bebek oldukça sessiz bir yapıya sahipse bu durum onda bir rahatsızlığın olabileceğini gösteriyor Ağlama şekillerinin belli gruplara ayrıldığına dikkat çeken uzmanlara göre bebekler acıktığında başka türlü, yorulduğunda başka türlü ağlıyor Bebeklerin bu şifreli ağlama türlerinin bilinmesi anneliği de kolaylaştırıyor Ağlama türleri şöyle sıralanıyor: • Acı çektiğinde: Keskin bir feryat, nefes almadan devam eden kısa periyod bir çığlık, içe doğru çekilerek ağlama • Acıktığında: Düşen ve yükselen ses tonuyla kısa ağlama Bebekler parmaklarını emer, yanaklarına vurur, annesi tarafından kucağa alınıncaya kadar bu ağlamasını kesmez • Yorulduğunda: Uykusu geldiği zaman yumuşak şekilde, tıpkı şarkı söyler gibi ritmik bir şekilde ağlar • Sıkıldığında: Yankı yapan bir ses tonu Bu durumda ağlamasını kucağa alınıncaya kadar kesmez • Rahatsız olduğunda: Huysuz ve aksi bir ses tonu Bu ağlama türünde bebeğin altını ıslattığı, üşüdüğü, terlediği mesajları alınabilir BEBEGINIZ VE BANYO Bebeğinizin ilk banyosu belki de en zor olanıdır Çoğu anne baba bu ilk banyodan çok korkarlar; çünkü bebek de bu ilk banyosunda anne babasına hiç de yardımcı olmayacaktır Hüsrana uğramayın Çoğu hastanelerde bebek bakımı için bilgiler verilmektedir Eğer böyle bir yardım bulamazsanız, annenizin ya da başka bir arkadaşınızın ya da akrabanızın yardımını isteyebilirsiniz Birkaç banyodan sonra, artık banyo yapmak sizin ve bebeğiniz için çok kolay olmaya başlayacaktır İlk aylarda bebeği sabahları, özellikle beslenmeden önce yıkamak daha rahat olacaktır; çünkü, bebek bu esnada daha sakin olacaktır Bazı anneler, akşamları bebeğin babası eve geldiğinde onun da yardımıyla yıkamayı tercih ederler Bebeği ne sıklıkta yıkayacağınız size bağlıdır Bazı doktorlar her gün yıkamayı önerirken, bazıları özellikle bebeğin cildinin kurutulmasının zor olduğu kış aylarında, iki günde bir banyoyu uygun görmektedirler Bebeğin bezi ve ağzı her gün iyice temizlendiği sürece, bebek günlerce banyo yapmadan durabilir Mutfak, bebeği yıkamak için en uygun yerdir Çünkü çoğu evde, özellikle soğuk kış günlerinde, mutfak en uygun ısının bulunduğu yerdir Narin ve küçücük bir bebeği yetişkin insanların banyosunda yıkamak bazı anne ve babalar için zor ve rahatsızlık verici olabilir Dolayısıyla, çoğu anne babalar banyolarına bir de bebek için kullanılabilen banyo küveti alırlar Büyük kaplar ya da leğenler de bu iş için kullanılabilir Küçük bir küvetle de rahat edemiyorsanız, bebeği süngerle silmek suretiyle banyo ettirebilirsiniz Çoğu doktorlar, bebeğin göbeği iyileşene kadar, süngerle silmek suretiyle banyo yaptırmayı daha uygun görmektedir Banyo yaparken dikkat edilmesi gereken, her şeyi önceden hazırlamaktır Bebeğinizi banyoda bir an bile yalnız başına bırakmayınız Bebeğin banyo küveti, hele içinde su varsa, bebeğin yalnız bırakılması halinde ölümcül zararlar verebilecek bir yerdir Anne ve babalar bebeklerini banyoda hiçbir zaman kendi haline bırakmamalıdır Bırakın, telefon ya da kapının zili saatlerce çalsın Bebeğinizden sizin dikkatinizi ayıracak hiçbir şeyle ilgilenmeyin Bu yüzden, önceden planlama yapmak çok önemlidir Gerekli olan şeyler şunlardır: Sabun, yıkama bezi, havlu, pamuk, losyon ya da pudra (bunlar gerekli değildir ama güzel kokmak için kullanılabilir), temiz bebek bezi, çamaşır, gecelik ya da uyku elbisesi Banyo küvetine su doldurduktan sonra (üç beş santimetreden daha yüksek su doldurmayın), suyun yeterince sıcak olup olmadığını anlamak için bileğiniz ya da dirseğinizle suyu kontrol edin Su yeterince ılık olmalı, fazla soğuk olmamalıdır Bazı anne babalar banyo için bir termometre kullanırlar Eğer termometreniz varsa, suyun sıcaklığının 325 ile 375°C arasında olmasına dikkat ediniz Bebeği soyun Başını bileğinizle destekleyin ve bu elinizin parmaklarıyla bebeği koltuk altlarından kavrayın; daha sonra banyoya sokun Önce yüzünü yumuşak bir bezle yıkayın, sabun kullanmayın Bebeğin gözlerini yıkamak için, temiz suya daldırılmış hidrofil pamuk kullanın Bebeğin başını haftada bir ya da iki kez şampuanla yıkamak yeterlidir Bebeğin başının saçlı kısmını yıkarken hafif bir sabun ya da şampuan kullanınız Sabun ya da şampuan artıklarını kuru sünger vasıtasıyla temizleyin Suyu, bebeğin yüzünden aşağı dökmemeye dikkat ediniz Bebeğin yüzü yıkandıktan sonra, vücudunun geri kalan kısmını sabunlayın Çoğu anne-babalar, bir elleriyle bebeği kavramış durumda oldukları için bebeğin vücudunu, banyo bezi yerine diğer elleriyle sabunlamayı tercih etmektedirler Bebeğin bezinin kapladığı alanı ilk önce yıkayınız Sabunlu alan, suyla durulandığında, bebeğinizi yumuşak banyo havlusuna almak için iki elinizle kavrayınız Eğer bebeğin göbeği henüz iyileşmemişse, doktorunuz bu bölgeyi alkolle silmeyi önerebilir Bebek kurulandıktan sonra, losyon ya da pudra kullanmak isteyebilirsiniz Bebeğin cildi kuru ise losyon, bebeğin cildi nemli ise pudra kullanılmalıdır Çoğunlukla ikisi de gerekli değildir Pudra kullanırsanız, kutuyu doğrudan üzerine püskürtmeyiniz, çünkü toz zerreciklerinin biraraya gelmesi bebeğin cildini rahatsız edebilir Pudrayı önce bebekten uzakta elinize döküp, daha sonra bebeğin vücuduna yavaşça yayınız Bebek yağı kullanmayınız Bu, cilt problemlerine neden olabilir BEBEGINIZE MASAJ YAPIN Masaj, annenin bebeği daha iyi anlayıp tanıması için de ayrı bir öneme sahip Anne karnında uzun süre sıvı ortamda kalan bebeklerin yeni ortamlarına uyum sağlamaları için masaj öneriliyor Peki bu masajı nasıl yapmalı? Uzmanlar tarafından hazırlanan ve eczanelerde halka dağıtılan broşürde, yeni doğan bebekler için masaj öneriliyor Broşürde, anne karnında uzun süre sıvı ortamda kalan bebeklerin yaşamlarının ilk aylarında yaşayacakları yeni ortama alışmalarına yardımcı olabilmek için masajın ayrı bir önemi bulunduğu anlatılıyor Anne için de iyi Masaj, annenin bebeği daha iyi anlayıp tanıması için de ayrı bir öneme sahip Bebeği okşamak, ona dokunmak anne sütünü ve annenin rahatlamasını sağlayan prolaktin hormonu salgılanmasını artırıyor Güçlü bir iletişim yolu olan masaj, bebekle anne arasındaki duygusal bağı da güçlendiriyor • Yüz: Baş parmaklarınızla üst ve alt dudağına, yüzünde gülümser bir ifade oluşturacak şekilde şakaklara doğru masaj yapın • Kollar: Bebeğinizin kolunu havaya kaldırın ve lenf boğumlarının olduğu koltuk altlarını hafifçe ovun • Karın: Ellerinizin yanlarını, kendinize doğru kum çeker gibi bebeğin karnından bacaklarına doğru hareket ettirin Parmaklarınızla yürüme hareketini taklit ederek, bebeğin karnında soldan sağa masaj yapın • Sırt: Ellerinizi bebeğin sırtında yanlamasına ileri geri hareket ettirerek masaja başlayın Bunu yaparken ellerinizi yavaşça sırtta aşağı yukarı kaydırın Bir elinizi bebeğin boynundan yukarı doğru hafifçe bastırarak indirin BEBEGINIZE NASIL DAVRANMALISINIZ Çoğu ana baba yeni doğan bir bebeğin şımartılıp şımartılamayacağını merak eder Bir asır önce ağırlıklı olarak kabul edilen görüş, yeni doğan bir çocuğun şımartılabileceği ve bunun çok kolaylıkla gerçekleşebileceği yönündeydi Bebekler katı programlara tabi kılınır ve yalnızca kesinlikle gerekli olduğunda ele ve kucağa alınırlardı Küçük bir bebek aç olduğu ya da altına yaptığı için ağlamıyorsa feryatları genellikle duymazlıktan gelinirdi Kimse şımarık bir çocuğu olsun istemezdi Bugün ise doktorlar, yeni doğmuş bir bebeğin şımartılabilmesinin söz konusu olmadığına inanmaktadırlar Artık, katı bir şekilde uygulanan tüm o programlar bir yana bırakılmış ve onların yerini, her bebeğin ve onun ait olduğu ailenin gereksinmelerinin hesaba katıldığı esnek bir program almıştır Ana babalar çocuklarını kucaklarına almaya teşvik edilmektedirler Doktorlar ana babalara, yeni doğmuş bebeklerinin, gerek beslenme, gerek rahatlarıyla ilgili acil gereksinmelerine yanıt vermelerini öğütlemektedirler Sonuç olarak, bebeğinizin tadını çıkarmaya bakın Bir bebeğin ruhsal gereksinmeleribedensel gereksinmeleri kadar önemlidir Yeni doğmuş bir bebek bile yakınlığa gereksinim duyar Bir yeri agnyorsa rahatlatılmak ister, birine gülüm-semek için o birinin ona gülümsemesini ister ve istediği şeylerle ilgilenen ve onları yerine getiren birinin bulunduğunu öğrenmek ister Bunu yapan bir ana baba yeni doğmuş bebeklerini şımartmış olmaz Yapmayanlar ise bebeklerinin, ruhsal güvenliğini sağlama şansını yok etmiş olacaktır Yeni doğan bebeğinizi çok fazla ilgi göstererek şımartma konusunda endişelenmenize gerek olmamakla birlikte bazen davranış modellerinin, doğumdan sonraki ilk dönem içinde ortaya çıktığını ve bunların yaşamın üçüncü ya da daha sonraki aylannda geri teptiğini ve sonuçta da ana babanın, çocuklarının kaprislerinin kölesi durumuna geldiklerini unutmamanız gerekir Bu durum bazen, mideleri sürekli gaz yapan bebeklerde ortaya çıkabilir Geceler boyu, karnı ağrıyan yavrunuz kucağınızda odanın içinde yürürsünüz Birçok bebekte karın ağrısı nöbetleri üçüncü ayda kesilir Bebeğiniz de bu rahatsız dönemi atlatmış gibi görünür Bebeğin karnının şişliği artık inmiştir ve çocuk pek rahatsızlık hissediyorsa da benzememekte-dirAncak her akşam, bebeği sepetine koyduğunuz anda çığlıklar başlar Bebek kucakta tutulmanın ve gezdirilmenin tadını öğrenmiştir bir kez Bazıları bu bebeğin biraz şımarmış olduğunu söyleyecektir Biraz şımarmış bir bebeği çok şımarmış bir bebek olmaktan korumak için, onu memnun etme çabalarınızı biraz azaltmanız gerekebilir Bebeği yatağına bırakın, iyi geceler dileyin ve bebek feryada başlayınca hemen kurtarmak için içeri koşmayın Daha büyük bebeklerden farklı olarak, yeni doğmuş bir bebeğin çevresi ve o çevreye olan tepkisi son derece sınırlıdır Daha çocuğunuzun oyun arkadaşını dövmesinden, parmağını açık bir elektrik prizine sokmasından ya da size sert bir " hayır" demesinden endişe etmeniz için önünüzde uzun aylar bulunmaktadır Yeni doğan bebeğin davranışı daha çok, acil fiziksel gereksinmelerine olan tepkilerinden oluşur Tipik bir yeni doğmuş bebek günün büyük kısmını, her 2 ile 4 saatte bir beslenmek amacıyla bölünen bir uykuyla geçirir Bu arada da günün önemli bir bölümünü ağlamakla değerlendirebilecektir Ana babalar genellikle, çocuklarının uygun miktarda yemek yemediğinden, yeterince uyumadığından ya da çok fazla ağladığından endişelenirler Bir dereceye kadar ana baba yeni doğan yavrularının davranışını yönetebilir Ancak, ilk önce bebeğin davranışının gerçekten anormal mi yoksa yalnızca umduklarınızdan farklı mı olduğunu belirlemeniz gerekir, örneğin çoğu küçük bebek günün büyük kısmını uykuyla geçirirler, ama sizin bebeğiniz saatler boyu uyanık duruyor diyelim, sizi rahatsız eden bu davranışın kendisi midir yoksa yalnızca bunun anormal olupolmadığını mı bilmek istiyorsunuz? Normal davranışın ne olduğu hakkında kuşkuya düşerseniz doktorunuza danışabilirsiniz Her ne kadar genel eğilim, programı bebeğin belirlemesine izin vermek yolundaysa da bir ana baba da buna birtakım müdahalelerde bulunabilir Kendini ayarlamak zorunda olan yalnızca siz değilsiniz Yeni doğan bireyin de ailenin bir parçası olmak için üzerine düşen görevlere uyum sağlaması gerekir Örneğin, beslenme programını her zaman bebeğinizin dikte etmesin izin vermeniz gerekmez Bebeğiniz gece yansı uyanıp süt istiyorsa, ama siz geceleri saat 11 de yatmaktan hoşlanıyorsanız bebeği yatmanızdan önce uyandırmaya çalışın Bebeğin ilk beslenme seansını biraz erkene alarak kendisini daha önce kaldırdığınızda acıkmış olmasını sağlayabilirsiniz, çoğu bebek, son öğünlerinden 3 ya da 4 saat sonra beslenme amacıyla uyandırılmaktan rahatsız olmaz Ana babalar bir bebeğin beslenme programına etki edip, bebeğin beslenmeler arasındaki zamanı uzatmayı öğrenmesine yardım edebilirler Son yemekten sonra belirli bir süre geçtiği için bebeği otomatik olarak uyandınrsa-nız bebek de o saatte acıkmayı öğrenecektir Benzer şekilde, bebek öğünler arasında uyanır ve siz hemen onu beslemeye koşarsanız bir model oluşturmuş olursunuz Bunun yerine, bebeğin yeniden uykuya dalıp dalmadığını görmek için bir süre bekleyin Yeniden uyumuyorsa, emzik ya da biraz su vermek suretiyle beslenme saatini geçiştirmeye bakın Ayrıca bebeğinize, uyku modellerini oluşturmakta da yardımcı olabilirsiniz Sizin için, bebeği bir beslenme seansından sonra tekrar yerine yatırmak en iyisiyse öyle yapın ve bundan taviz vermeyin Dahası, bebek uyur uyumaz evin içinde ayak parmaklarınızın ucuna basarak yürümek şeklindeki yaygın hataya da düşmeyinAksi takdirde bebek bu anormal sessizliğe alışacak ve en hafif bir gürültüde bile uyanacaktır Özellikle ilk kez ana baba olanlar için geçerli yaygın bir düşünce, bir bebeğin davranışıyla ilgili en kötü şeyin ağlamak olduğu şeklindedir Bebekler çeşitli nedenlerden ötürü ağlarlar Bebek acıkmış olabilir, altına yapmış olabilir, midesi gaz yapmış olabilir, hasta olabilir, midesi gaz yapmış olabilir, hasta olabilir, yorgun olabilir ya da yalnızca neşesiz olabilir Bir ölçüye kadar, bebeğinizin ağlamasını gidermekte, gereksinimlerine cevap vermek suretiyle yardımcı olabilirsiniz Bebek acıktığında ona besin verin ya da altını kirlettiğinde bezini değiştirin Bazı bebekler uyuyabilmek için ağlama gereksinimi duyabilirler Başka hiçbir şey yarar sağlamıyorsa bebeği yatağına koymayı deneyin Ağlayan bir çocuğu dinlemek, özellikle o çocuk için çocuğunuzsa, güç bir iştir, ama bebeği hemen kucağınıza almaktan kaçının Uyuması için birkaç dakika bekleyin En önemlisi, zaman içinde sorunun düzelmekte olduğunun bilincine varın Birkaç ay içinde ağlama nöbetleri sona erecek ve bebeğiniz çok daha uyumlu ve yaşamından çok daha fazla zevk alır olmaya başlayacaktır Bu arada, sinirlerinizin yıpranmasına rağmen, kendinizi sakin tutmaya çalışın Ağlayan bir bebek cesaret kırıcı olabilir, ancak bir bebeğe " asla" kaba davranmayın Sarsmak ya da başka bir kaba davranış bebekte giderilmesi olanaksız hasarlara ve hatta ölüme yol açabilir En iyisi " mola" talebinde bulunmak ve bebeğe güvendiğiniz bir insan bakarken kısa bir süre için evden dışarı çıkmaktır |
|