Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğubayazıt

Doğubayazıt

Eski 09-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğubayazıt



Türkiye'nin doğuya açılan kapısı olan Doğubayazıt, tarih boyunca çok sayıda kavim ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır Yüzyıllar süren bu uzun serüvende ilçe; Urartular, Asurlar, Medler, Persler, Roma ve Bizans hakimiyetinde kaldıktan sonra Halife Hz Osman döneminde İslam akınlarıyla tanışmıştır Doğubayazıt bir yandan Anadolu'da yaşamış, savaşmış, uygarlıklar ve kültürler oluşturmuş bütün kavimlerin izlerini taşırken, bir yandan da doğal güzellik ve folklorik zenginliğiyle de gün geçtikçe önem kazanmaktadır

Tarihçe: Malazgirt zaferinden önce 1064'de Kars'ın fethi ile Doğubayazıt da Selçuklu topraklarına katılmış, ancak daha sonra Moğol istilası ile Timur'un işgalinden de nasibini almıştır Sonraki dönemde Akkoyunlular ve Karakoyunlular arasında zaman zaman el değiştiren ilçe XV yüzyıl sonlarında Safevilerin eline geçmiş ve nihayet 1514'de Çaldıran Savaşından sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır

Cumhuriyetin ilk yıllarında sancaklar vilayet haline dönüştürülünce, Doğubayazıt aynı adla vilayet merkezi olur Ancak 1927 yılında vilayet merkezinin bugünkü Ağrı'ya taşınmasıyla Doğubayazıt buraya bağlı bir ilçeye dönüştürülür

Gezilecek Yerler
İshakpaşa Sarayı: 1789' da vezir olan Hasan Paşanın oğlu İshak Paşanın Doğu Bayazıt'da bir tepe üzerinde, yaptırdığı saray, 360'ı bulan oda ve salonları ile Osmanlı saray teşkilatına uymaktadır 760 m2'lik bir alanı kaplayan sarayın yapımının 99 yıl sürdüğü söylenmektedir ''U'' şeklinde, iç içe iki avlu çevresinde toplanmış binalarının mimarisinde (cami-harem daireleri-aşevi-hamam, selamlık-merasim ve eğlence salonu-türbe vs) mükemmel taş işçiliği, oymacılığında ve duvar süslemelerinde ise Fars, Selçukluve Osmanlı medeniyetlerinin ortak etkisi görülür

İshak Paşa Cami, sarayın ikinci avlusunda, harem ile selamlık daireleri arasında yer alır Beden duvarları sarayın iki katı yüksekliğindedir Cami, kubbesi ve minaresi ile bütün saraya hakimdir Sivri kemerli, mukarnaslı büyük portalleri Osmanlılardançok Selçuklu mimarisini hatırlatır Taş üzerine iri plastik natüralist bitki süslemeleri Türk sanatına yabancı, Kafkaslardan gelen etkileri gösterir

Tamamen Türk üslubu ile yapılmış kare planlı minaresi başlı başına bir abide görünümündedir Caminin kıble tarafında dış duvarlarının hemen kenarına inşa edilmiş olan sekizgen türbe, Selçuklu türbe mimarisi geleneğine uygun olarak iki katlıdır

Dıştan tamamen (kubbe dahil) kesme taştan yapılmış cami ve türbelerin pencere kenarları ve bazı yüzeyleri ağaç ve çiçek tasvir eden Rokoko tarzı işlemelerle süslenmiştir

Ağrı Dağı: Doğubayazıt ovasının kuzeydoğusunda yükselen ve 5165 metreyle sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda Avrupa'nın en yüksek zirvesi olan Ağrı dağı, ülkemizin dağ turizmi bakımından en yüksek potansiyeline sahip volkanik dağlarından biridir

Ağrı dağı, dağcılık sporuyla ilgilenenlerin aradığı bütün özelliklere sahiptir Amatör dağcıların rahatlıkla çıkabileceği kolay güzergahları olduğu gibi, profesyonel dağcıların aradığı tırmanılması zor tarafları da bulunmaktadır Tırmanış mesafesinin yüksek olması ve çıkışın başladığı yere kadar motorlu araçlarla gidilebilmesi de önemli bir avantajdır

Yüzyıllardır gezginlerin, bilginlerin ve kavimlerin dikkatini çeken Ağrı dağı ülkemizde ve dünyada türkülere, efsanelere, araştırma ve mitolojiye en çok konu olan dağdır Nitekim Nuh tufanı öncesinde, Hz Nuh ve beraberindekilerin bindiği geminin, sular çekilince bu dağda karaya oturduğu asırlardır söylenegelmiştir

Ağrı dağının bir diğer özelliği ise kaidesinin oturduğu ovadan bakıldığında, yekpare bir kitle halinde birden yükselivermesidir Himalaya ve Ant gibi yüksek dağlarda bu yükselme aşama aşama olduğu için Ağrı dağının bu görkeminden yoksundurlar

İşte bu gizemli ve heybetli dağa ulaşmak için Doğubayazıt sadece en önemli eşik değil, aynı zamanda en büyük olanaktır Çünkü asırlardır bir çok gezginin uğrak yeri olan belde, dağ turizmi açısından uzun yılların donanımı ve deneyimine sahiptir

Meteor Çukuru: Doğubayazıt' ın 35 Km doğusunda İran sınırına 2 Km uzaklıkta kolayca ulaşılabilen bir yerdedir 1892 yılında düşen gök taşının meydana getirdiği bir çukurdur Dünyada büyüklük ve derinlik itibariyle Alaska'dakinden sonra ikinci büyük meteor çukurudur Genişliği 35 m Derinliği 60 mdir

Nuh'un Gemisi: Doğubayazıt' a bağlı Telçeker ve Üzengili köyleri arasındaki bir bölgede yer alan doğal bir anıttır Türkiye-İran transit yoluna 4 Km uzaktadır Bu anıt, gemi biçimli bir siluet şeklindedir Bu benzerliğinden dolayı Nuh tufanı sonucunda karaya oturan geminin burada kaldığı ve siluetin bu gemiye ait olduğu söylenmektedir Bu söylentiden hareketle çok sayıda bilim adamı bölgeye gelerek araştırmalarda bulunmuştur

Her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilen bu doğal anıt bugün doğal sit alanı ve açık hava müzesi olarak koruma altına alınmıştır

Balık Gölü: Doğubayazıt' ın 60 Km Kuzeybatısında yer alır 2241 metre rakımıyla Türkiye'nin en yüksek göllerinden biridir Çevresindeki dağlardan gelen küçük dereler, kıyıdaki pınarlar ve yeraltı sularıyla beslenir

Gölün kuzey tarafında, üzerinde tarihi kalıntılar da bulunan 4 dekar büyüklüğünde bir ada bulunmaktadır Bu ada üzerinde kuluçkaya yatan kadife ördek popülasyonuyla göl, Türkiye'nin en önemli 100 kuş alanından biri olarak kabul edilir Ancak balık gölünün bölgedeki asıl ünü yetiştirdiği kırmızı benekli alabalıktan kaynaklanır Fakat tamamen doğal bir ortamda yetişen bu balığın sofralara gelişi o kadar kolay olmamaktadır Çünkü göl kış aylarında metrelerce kalınlıkta buz tabakasıyla kaplanır Balıkçılar işte bu kalın buzda açtıkları deliklerden balık avlayabilirler

Dogubayazıt Sazlığı: Doğubayazıt ilçesi ile Ağrı dağı arasındaki boşlukta yer alan iki gölü ve bunların arasında uzanan bataklıkları kapsar Bu sazlık da Türkiye'nin en önemli 100 kuş alanı arasında bulunmaktadır Sazlık, Balık Gölünden ve Tendürek Dağlarından gelen derelerle beslenir Bölgede yaygın kuş türleri ise çayır delicesi, erguvani, balıkçıl, boz ördek, pasbaş, turna, patka, kızılgaga, ve kızılbacak olarak sayılabilir

Buz Magarası: Doğubayazıt' ın kuzey doğusunda Küçük Ağrı dağının eteklerinin bittiği düzlükte bulunmaktadır Örneğine çok az rastlanabilecek doğal bir anıt niteliğindedir Mağara toprağın 7-8 metre altında yer almaktadır 100 metre uzunluğu ve 50 metre genişliğindeki mağara içinde bir limon büyüklüğünden insan büyüklüğüne kadar, buzdan birçok sarkıt ve dikitler bulunmaktadır

Işık tutulduğunda kristal gibi parlayan ve renkten renge giren buz parçalan seyredenleri hayretler içinde bırakmaktadır Mağaranın en önemli özelliklerinden biri de yazın soğuk, kışın sıcak olmasıdır Mağaranın kapısında sürekli sıcak ve soğuk hava akımları bulunur

Keşişin Bahçesi: Eski Doğubayazıtın hemen altında adeta bir vaha görünümünde, yemyeşil büyük bir bahçedir 16Yüzyilda ortaya çıktığı sanılan ve asırlarca Anadolu'da dilden dile anlatılan, ''Kerem ile Aslı'' hikayesinin bu bahçede geçtiği söylenir Hikaye ayrı dinlerden oldukları için evlenemeyen iki gencin acı sonla biten aşklarını anlatır

Kaleler

Doğubayazıt Kalesi: Doğubayazıt ilçe merkezine 7 Km uzaklıkta, İshakpaşa Sarayı yakınındaki sarp bir kayalık üzerine kurulmuştur Kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir Ancak burada bulunan kabartmalı bir mezar, kalenin bir Urartu eseri olduğunu göstermektedir Tarih boyunca bir çok devlet arasında el değiştiren kale, Yavuz Sultan Selim' in Çaldıran seferi sırasında Osmanlıların eline geçmiştir

Camiler ve Türbeler

Bayazıt Camii: Bayazıt Kalesinin güney eteğinde yer alan ve Osmanlı hükümdarı I Selim tarafından yaptırıldığı kabul edilen bir eserdir Caminin yer aldığı vadi yamacı düzeltilerek duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve üzerinde bu camii inşa edilmiştir Camii fazla bir tahribat görmemekle beraber yerleşim yerlerine uzaklığından dolayı bugün kullanılamamaktadır

Ahmed-İ Hani Türbesi: 1651 Yılında doğan ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen Ahmed-i Hani'ye ait bir türbedir Türbenin yanında sonraları bir de camii yapılmıştır Ahmed-i Hani ünlü ''Mem u Zin'' adlı eserin yazarıdır Ahmed-i Hani bu eserde, Emir Zeynettin'in güzellikleriyle dillere destan olan Zin ve Sili adlı iki kız kardeşinin Memo ve Tacettin ismindeki iki gençle olan aşklarını şiir şeklinde anlatır Aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.