Oniki İmam |
08-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Oniki İmamPeygamberimizin nesebinden olup, ilim, takvâ, ahlâk, şecâat, soy bakımından zamânındaki insanların en üstünlerinden olan, yüksek şahsiyet sâhibi oniki mübârek zât Herbiri büyük âlim ve velî olan oniki kişi Hazret-i Ali?den başlayıp aynı soydan (hazret-i Fâtıma?dan) gelerek Muhammed Mehdî?ye kadar devâm eden oniki din büyüğüne verilen isim Bunlara Arapça, ?Eimme-i İsnâ Aşere? de denir İmâm, lügatte önder, lider demektir İlimde önde olana imâm dendiği gibi, namaz kıldıranlara da cemâatın önünde bulunmasından dolayı imâm denilmiştir Devlet başkanları halkın önderi olduğu için devlet başkanlarına ve söylediği söz kânun kabul edilen kimseye de imâm denilmiştir (Bkz İmâm) Resûlullah?ın (sallallahü aleyhi ve sellem) üç türlü vazîfesi vardı: Birincisi, ahkâm-ı fıkhiyeyi (fıkıh hükümlerini) bütün insanlara tebliğ etmek, bildirmek idi Ahkâm-ı fıkhiye, yapılması emir veya yasak edilen işlerdir İkinci vazîfesi, Kur?ân-ı azîmüşşânın ahkâm-ı mâneviyesini, yâni Allahü teâlânın zâtına ve sıfatlarına âit mârifetleri (yüksek bilgileri), yalnız ümmetinin yüksek olanlarının kalplerine akıtmaktır Üçüncü vazîfesi, ahkâm-ı fıkhıyeyi, vâz ile, nasîhatle yapmıyan Müslümanlara, kuvvet kullanarak, zor ile yaptırmaktır Resûlullah efendimizden sonra dört halîfeden herbiri bu üç vazîfeyi tam olarak başardı Hazret-i Hasan?ın imâmeti zamânında, fitneler, bid?atler çoğaldı İslâmiyet üç kıtaya yayıldı Resûlullah efendimizin nûru yeryüzünden uzaklaştı Sahâbe-i kirâm radıyallahü anhüm ecmaîn azaldı Bu üç vazîfeyi, bir kişi yapamaz oldu Bu üç vazîfe, başka başka üç sınıfa ayrıldı Usûl ve fürû ahkâmını tebliğ vazîfesi, yâni imânı ve ahkâm-ı fıkhiyeyi bildirmek vazîfesi, din imâmlarına, yâni müctehidlere verildi Bu müctehidlerden îmânı bildirenlere ?mütekellimîn?, fıkhı bildirenlere ?fukahâ? denildi İkinci vazîfe, yâni dileyen Müslümanları Kur?ân-ı kerîm?in mânevî hükümlerine kavuşturmak, Ehl-i Beytin oniki imâmına ve tasavvuf büyüklerine verildi Cüneyd-i Bağdâdî ve Sırrî-yi Sekatî bunlardandır Ehl-i Sünnet âlimleri, Resûlullah efendimizin bu ikinci vazîfesini oniki imâmdan öğrenerek, tasavvuf ilmini meydana getirdiler Bâzıları, evliyâya, kerâmetlere ve tasavvufa inanmıyorlar Onların bu inanmamaları, oniki imâmla ilgileri olmadığını göstermektedir Oniki imâm, Ehl-i Sünnetin imâmlarıdır Ehl-i Beyti seven ve oniki imâmın yolunda olanlar Ehl-i Sünnettir İslâm âlimi olabilmek için, Resûlullah?ın bu iki vazîfesinde, kendisinin vârisi olmak lâzımdır Yâni, bu ilimlerin ikisinde de mütehassıs, uzman olmak şarttır Üçüncü vazîfe, yâni ahkâm-ı dîniyyeyi kuvvetle satvet ve saltanatla yaptırmak işi, meliklere ve sultanlara, yâni hükûmetlere verildi Birinci sınıfın kısımlarına ?mezheb? ikincisinin kısımlarına ?tarîkat? üçüncüsüne de ?kânun? denildi Îmânı bildiren mezheplere ?Îtikâdda mezheb? denir Îtikâd mezheplerinin yetmiş üçe ayrılacağını, bunlardan yalnız birinin doğru, ötekilerinin bozuk olacağını, Peygamber efendimiz haber vermişti Öyle de oldu Doğru yolda olduğu müjdelenen fırkaya ?Fırka-ı nâciye? veya ?Ehl-i Sünnet vel-cemâ?at? mezhebi denir Yanlış oldukları bildirilen yetmiş iki fırkaya ?Bid?at fırkaları? yâni, ?sapık yollar? denir Bunların hiçbiri kâfir değildir Tasavvufta ikinci yol olan vilâyet yolu(Bkz Tasavvuf), oniki imâm vâsıtası ile insanlara ulaşmıştır Bütün evtâd, büdelâ, nücebâ ve evliyâ hep bu yoldan kavuşmuşlardır Peygamberimizden gelen feyizler, mârifetler ve sesli zikir bu oniki imâm vâsıtasıyla gelmiştir Ehli Sünnet olanlar, oniki imâmı sevme konusunda çok hassas davranmışlar ve gereken hürmeti göstermişlerdir Çocuklarına oniki imâmın isimlerini koymayı da, kendileri ve çocukları için bir şeref kabûl etmişlerdir Doğru yoldan ayrılanlar, oniki imâmı sevme adı altında oniki imâma iftirâ edip, haklarında kötü sözler sarfetmektedirler Doğru yoldaki İslâm âlimleri hiçbir devirde, hiçbir zaman oniki imâm hakkında iftirâda bulunmamışlar, bilakis oniki imâm sevgisini son nefeste îmân ile gitmek için şart görmüşlerdir Oniki imâmda Resûlullah efendimizin zerreleri vardır Bunlara kıymet vermek, saygı göstermek her Müslümanın vazîfesidir Oniki imâm sevgisi, edebiyât alanında da etkisini göstermiştir Oniki imâm sevgisini terennüm eden binlerce şiir ve methiye yazılmıştır Bu arada oniki imâm sevgisini istismâr ederek Müslümanları birbirine düşürmek isteyen bâzı bölücü kimseler, oniki imâm hakkında gerçek dışı yazılarla Müslümanlar arasına fitne sokmak istediler Bâzı câhil kimseler de böyle şiir ve uydurma hikâyeleri okuyarak, dinliyerek ağlamayı ve din büyüklerini kötülemeyi ibâdet sandılar Hakîkî din âlimleri yazılarıyla, vâz ve öğütleriyle bu konuda da insanlara doğru yolu gösterdiler Oniki imâm diye anılan mübârek insanlar, sırasıyla şu zâtlardır: 1 Ali bin Ebî Tâlib: Resûlullah?ın amcası Ebû Tâlib?in oğlu ve Peygamber efendimizin dâmâdıdır İslâm halîfelerinin ve Cennetle müjdelenen on kişinin dördüncüsüdür Hicretten 23 sene evvel Mekke?de doğdu 661 (H40) senesinde İbn-i Mülcem tarafından şehit edildi 2 Hasan bin Ali: Resûlullah efendimizin kızı hazret-i Fâtıma?nın oğludur Hicretin üçüncü yılı Medîne?de doğdu Hicrî 49?da Medîne?de vefât etti Yüzü Resûlullah efendimizin yüzüne çok benzerdi Babası hazret-i Ali?nin vefâtı üzerine halîfe oldu ise de, yedi ay sonra hilâfeti hazret-i Muâviye?ye bıraktı Soyundan gelenlere ?şerîf? denir (Bkz Şerîf) 3 Hüseyin bin Ali: Resûlullah efendimizin torunu ve hazret-i Ali?nin, hazret-i Fâtıma?dan olan ikinci oğludur Bunun soyundan gelenlere ?seyyid? denir (Bkz Seyyid) Hicretin altıncı senesi doğdu 681 (H61) senesinde Kerbelâ?da şehit oldu 4 Zeynelâbidîn bin Hüseyin: Hazret-i Hüseyin?in oğlu, Muhammed Bâkır?ın babasıdır 666 (H46) senesinde doğdu, 713 (H 94) de Medîne vâlisi Osman bin Hayyân tarafından zehirletilerek şehit edildi 5 Muhammed Bâkır: Zeynelâbidîn?in oğlu, Câfer-i Sâdık?ın babasıdır 676 (H57) senesinde Medîne?de doğdu, 732 (H 113) senesinde vefât etti Medîne?de Cennet-ül-Bakî?de, babasının yanındadır 6 Câfer-i Sâdık: Muhammed Bâkır?ın oğlu ve Mûsâ Kâzım?ın babasıdır 702 (H83)de Medîne?de doğdu 765 (H 148)?te Medîne?de vefât etti İmâm-ı A?zam Ebû Hanîfe ve kimyâger Câbir, bunun talebesiydiler 7 Mûsâ Kâzım: Câfer-i Sâdık?ın oğlu, İmâm-ı Ali Rızâ?nın babasıdır 745(H 129)?te Medîne?de doğdu 802 (H 180)de Bağdat?ta vefât etti Kâzımiyye?dedir 8 Ali Rızâ: Mûsâ Kâzım?ın oğlu ve Muhammed Cevâd Takî?nin babasıdır 770 (H153)?te Medîne?de doğdu ve 818 (H 203)?te Tus yâni Meşhed?de vefât etti Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri, İmâm Ali Rızâ?nın sohbetiyle şereflenip kemâle geldi 9 Muhammed Cevâd Takî: Ali Rızâ?nın oğlu, Ali Nakî?nin babasıdır Lakabı Hâdî?dir 810 (H195)?da Medîne?de doğdu 835 (H220) senesinde Bağdat?ta vefât etti 10 Ali Nakî: İmâm-ı Muhammed Cevâd Takî?nin oğlu ve Hasan bin Askerî Zekî?nin babasıdır Lakabı Hâdî?dir 819 (H204)?da Medîne?de doğdu 868 (H254)?de Bağdat?ın Sermenray nâhiyesinde vefât etti 11 Hasan bin Ali Askerî Zekî: Ali Nakî?nin oğlu, Muhammed Mehdî?nin babasıdır 846 (H232)?da Medîne?de doğdu 875 (H261) senesinde yine Medîne?de vefât etti 12 Muhammed Mehdî: Hasan bin Ali Askerî Zekî?nin oğlu olup, Samarra?da vefât etti |
|