C...İle Baslayan Deyimler Ve Aciklamasi |
08-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
C...İle Baslayan Deyimler Ve AciklamasiCadı kazanı : Fesadın ve dedikodunun çok olduğu herkesin birbirine düştüğü türlü düşmanlıkların kaynaştığı hile ve düzenlerin kurulduğu yer"Mahalle bir anda cadı kazanı gibi kaynamaya başladı" Caka satmak : Çalım satmak gösteriş yapmak"Caka satmayı bırak da işine bak" Cambul cumbul : Pek sulu suyu bol (yemek için)"Yemek cambul cumbuldu ama lezzetli olmuştu" Cana can katmak : insanda yaşama sevincini artırmak; insana neşe heves ve iç gücü vermek"Ah o cana can katan yaylaya bir daha çıkabilsem" Can alacak yer (nokta) : Bir şeyin en önemli yeri en temelli noktası"Meselenin can alıcı noktasına bir türlü ulaşamadık" Cana minnet (bilmek) : ihtiyacı olduğu halde arayıp da bulamadığı şeylerden saymak"Yalnızca su mu ? Canıma minnet çabuk ver" Can atmak : Herhangi bir şeye sahip olmayı ya da herhangi bir şeye erişmeyi çok istemek"Top oynamaya can atıyordu" Can borcunu ödemek : Ölmek"Beni korkutamazsın bir can borcum var onu da öder kurtulurum" Cana yakın : Sevimli sokulgan insana pek sıcak davranan"Ne cana yakın bir insanmış meğer" Can baş üstüne : istenilen arzu edilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatır"Can baş üstüne efendim kasabaya varınca onu hemen göreceğim" Can çekişmek : Ölmek üzere bulunmak"Yanına vardığımızda hayvan can çekişiyordu" Can damarı : Bir şeyin en önemli noktası en mühim unsuru; bir şeyin yaşaması için en önemli araç"Babam evin can damarıdır" Can damarına basmak : Bir işin en önemli noktası üzerinde durmak ya da bir şeyin en duyarlı noktasını açığa çıkarmak"Adamın en sonunda can damarına bastılar zararı da kendileri gördüler" Can dayanmamak : Bir acı üzüntü sıkıntı ve istek karşısında direnme gücü kalmamak; dayanıklılığı yitirmek"Yıllarca uğraşıp didinip yaptığı ev bir anda kül oldu buna can mı dayanırdı ? " Can düşmanı : Öldürmeyi bile düşünen aşırı kin ve düşmanlık besleyen dost olmayan"Can düşmanları etrafında cirit atıyorlardı" Can evi : 1 Yürek 2 En duyarlı bölge"Onları can evlerinden vurmaya yemin etti" Can evinden vurmak : En etkileyici en can alıcı yönden saldırmak; bir daha yaşama imkanı kalmayacak şekilde vurmak"Onları can evinden vurmalıyız ki bir daha bellerini doğrultamasınlar" Can havli ile : Ölüm korkusundan kaynaklanan güçlü bir tepkiyle (bir eylem yapmak)"Silah sesini duyunca can havli ile yerinden fırladı" Canı burnuna gelmek : Bir şey yaparken çok zorluk çekmek bunalmak"Kömürü taşıdım ama canım da burnuma geldi" Canı (gönlü) çekmek : Bir şeyi istemek istek duymak çok arzulamak"Şimdi o yeşil eriklerden olsa da yesek öyle de canım çekti ki" Canı çıkmak : 1 Ölmek 2 Çok yorulmak 3 Çok yıpranmak"Onu razı edinceye kadar canım çıktı" Canı gitmek : Önem ve değer verdiği beğendiği bir şeye zarar gelecek diye çok korkmak kaygılanmak"Araba çizilecek diye canı gidiyor" Canına değmek : 1 Çok hoşlanmak yararına yapılan işten ötürü çok sevinmek 2 Ruhu şad olmak"Büyükannenin canına değsin ikramın bizi oldukça sevindirdi" Canına kıymak : 1 intihar etmek kendini öldürmek 2 Acımadan öldürmek 3 Kendini yoracak yıpratacak kadar iş görmek"Komşunun kızı canına kıymış" Canına okumak : 1 Bir kimseye büyük bir zarar vermek kötülük etmek 2 iyi bir şeyi kötü hale getirmek heder etmek harcamak"Yeni aldığım oyuncağın canına okudu bir günde" Canına tak demek : Sabrı kalmamak bir sıkıntıya dayanamaz duruma gelmek"Canıma tak dedi artık ya yaptıklarına son verirsin ya da burayı terkedersin!" Canına yandığım (yandığımın) : Kimi zaman sevgi ve hayranlık kimi zaman da kızgınlık ve öfke gibi duyguları anlatmak için kullanılır"Canına yandığımın adamı bizi saatlerce bekletti bu soğukta" Canına yetmek : Bezmek bıkmak bir zorluğa dayanamayacak duruma gelmek"Canıma yetti artık bu işi yapmayacağım" Canından bezmek : Çektiği sıkıntılar yüzünden içinde olduğu hayatı artık istemeyecek bir duruma gelmek"Ne yapayım böyle hayatı beni canımdan bezdirdi!" Canını almak : Öldürmek"Allah canını alsın da kurtulalım senden!" Canını bağışlamak : Öldürebileceği bir kişiyi öldürmekten vazgeçmek"Ona kıyamadı ve canını bağışladı" Canını dişine takmak : Büyük sıkıntıları tehlikeleri göze alarak bir işi başarmaya çalışmak"Canını dişine takıp koca kayayı parçalamaya devam etti" Canını sokakta bulmak : Sağlığını koruması kendini yıpratmaması ve tedbir alması gerektiğini anlatmak için kullanılır"Biraz soluk almama izin ver Ben canımı sokakta bulmadım" Canının içine sokacağı gelmek : Birine karşı büyük ölçüde sevgi duymak birinden çok hoşlanmak"Öyle ki o yavrucağı canımın içine sokacağım geliyor!" Canını vermek : 1 Hiçbir şey esirgememek 2 Bir şey uğrunda en değerli varlığını feda etmeye hatta ölmeye hazır olmak 3 Bir şeye aşırı ölçüde düşkün olmak"Vatan uğruna kim can vermez ki ? " Canını yakmak : 1 Fiziki acı vermek 2 Bir kimseyi zarara ya da sıkıntıya sokmak; üzmek kaygılandırmak"Lütfen canını yakma çocuğun" Canı tatlı : Acıya üzüntüye ve sıkıntıya katlanmayan"Öyle de canı tatlı ki ne zaman bir şey taşınacak olsa bir bahane bulup ortadan kayboluyor" Canı tez : Sabırsız beklemeye tahammülü olmayan ivecen"Bekle de gör ne canı tez adamsın sen öyle!" Canı yanmak : 1 Fiziki bir acı duymak 2 Bir işte zarar görmek manevi bir üzüntü duymak"Canını yakmadan ver o elindekini bana!" Can kalmamak : Gücü kuvveti kesilmek; bitkin bir duruma düşmek"Daha fazla yürüyemeyeceğim can kalmadı bende siz gidedurun" Can kaygısına düşmek : Her şeyi bırakıp içine düştüğü tehlikeden varlığını kurtarma ve koruma çabasında olmak"Ortalık birbirine girip silahlar patlamaya başlayınca can kaygısına düştü zavallı kadın" Can kulağıyla dinlemek : Kendini vererek büyük bir dikkatle dinlemek"Babasının söylediklerini can kulağıyla dinlemeye başladı" Canla başla : Seve seve her türlü zorluğa göğüs gererek var gücüyle hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak"Hepsi canla başla çalıştı" Canlı cenaze : Çok zayıf güçsüz zayıflıktan kemikleri çıkmış kimse"Adam canlı cenaze gibiydi" Canlı yayın : Kişilerin ses ve davranışlarını o anda ve doğrudan doğruya veren radyo ve televizyon yayını"Parti temsilcileri bu akşam televizyonda canlı yayında tartışacaklar" Can pazarı : Herkesin kendi canının kaygusuna düştüğü ve kendi canını kurtarmaya çalıştığı tehlikeli bir durum yer"Ortalık toz dumandı; haykırışlar inlemeler ortalığı çınlatıyordu; insanlar can pazarının tam ortasındaydılar" Can sağlığı : Esenlik kişinin sağlıklı olması"Ne demeli canım kardeşim inan bundan ötesi can sağlığı" Can sıkıntısı : Yapılacak iş ve bir şeyle oyalanma imkanı bulamamaktan duyulan tedirginlik içine düşülen bunalım"Bütün gün evde oturuyor can sıkıntısından ne yapacağımı bilemiyordum" Can vermek : 1 Ölmek 2 Ruha güç vermek yaşar duruma getirmek 3 Bir şeyi çok ister olmak"Adam bir kurşunda can verdi" Can yakmak : 1 Üzmek acı vermek 2 Zulmetmek eziyet etmek 3 Bir kimseyi büyük zarar ve ziyana sokmak"Şu hareketlerinle canımı yakıyorsun" Can yoldaşı : Yalnızlıktan kurtulmak için birlikte yaşanılan kimse"Her insanın bir can yoldaşına ihtiyacı vardır" Cart curt etmek : Göz dağı vermek ya da övünmek amacıyla abartılı konuşmak"Karşımda cart curt edip durma" Cart kaba kağıt : Yüksekten atan yapamayacağı şeyleri yapar gibi konuşan çalım satan kimselere karşı söylenen küçümseme ünlemi Cebi delik : Parasız cebinde para tutmasını bilmeyen"Daha ne kadar cebi delik dolaşacaksın" Cebini doldurmak : Karşılaştığı fırsatları değerlendirerek bol para kazanmak"Cebini doldurmaktan başka bir düşüncesi yok adamın" Cehennem azabı : 1 Çok büyük sıkıntı eziyet 2 iman etmeyenlerin kafirlerin günahkarların cehennemde çekecekleri ceza"Allah bizi cehennem azabından korusun" Cehennem olmak : Defolup gitmek"Çabuk cehennem ol yanımdan" Cemaziyülevvelini bilmek : Bir kimsenin herkesçe bilinmeyen geçmişteki kötü bir yönünü veya kötü durumunu bilmek"Sakın güvenme ona ben onun cemaziyülevvelini bilirim" Cendereye sokmak : Çok sıkıştırmak manevi baskı altına almak"Adamı cendereye almayı iyi beceriyorsun" Cevabı yapıştırmak : Karşısındakinin beklemediği ters güç duruma düşürücü bir cevap vermek"Öyle bir cevap yapıştırdı ki hasmı donakaldı" Ciğeri beş para etmemek : Değersiz kendisine güvenilmez korkak aşağılık (bir kimse olmak)"Bırak ondan söz etme bana ciğeri beş para etmez adamlarla işim yok" Ciğerimin köşesi : 1 Çok sevdiğim 2 Sevgili evladım"O hala benim ciğerimin köşesidir" Ciğerini okumak : Karşısındakinin gizli düşüncelerini bilmek aklından geçenleri anlamak"Bizimi düşünüyormuş ? Ben onun ciğerini okurum; o kendinden başkasını düşünmez" Ciğerini sökmek : Bir kimseyi büyük ölçüde zarar ve ziyana uğratmak"Söyle ona beni oraya getirtmesin gelirsem ciğerini sökerim onun" Cin çarpmışa dönmek : Neye uğradığını anlayamayacak kadar kötü duruma düşmek"Bir tokatta cin çarpmışa döndürdü adamı" Cin fikirli : Zeki çok kurnaz her zaman kendi çıkarını kollayan çok anlayışlı"Endişelenmeyin; o cin fikirli o işin de üstesinden gelecektir" Cinler cirit (top) oynamak : Bir yerin ıssız ürküntü verir olduğunu anlatmak için kullanılır Cinleri başına toplamak : Öfkelenmek kızmak çok sinirlenmek"Zorla cinleri başıma topladınız" |
|