Kur'ân-İ Kerîm'de Tartışma Kavramı |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kur'ân-İ Kerîm'de Tartışma Kavramıİnsanın yaratılış amacı, sadece Allah’a kulluk etmek, O’na ibadet etmek ve O’nun rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmaya çalışmaktır Bu amaç doğrultusunda müminler, hareketlerini Kuran ayetlerine göre düzenlerler Başka bir deyişle, müminin tüm yaşantısı Kuran ahlakı üzerine kuruludur İnsan yaşamı boyunca türlü zorluklarla denemeden geçirilecektir Bu denemelerden başarıyla geçmesi ise ancak Kuran ahlakına göre hareket etmesiyle mümkündür Ancak bu başarının karşısında dikilecek baş düşman, şüphesiz ki şeytan olacaktır O iblis ki, insanların doğru yolu üzerine oturarak onlara tuzak kurmaya çalışır Bunu yaparken de, ilk stratejisi Allah’ın dinini ve doğru yolunu unutturmak, inananları bu doğru yoldan alıkoymaya çalışmaktır Bu noktada karşımıza çıkan şeytani bir strateji, bize şeytanın hileli düzeni hakkında fikir vermektedir: Tartışmak Kendi karakter özelliklerinden biri olan tartışmayı insanlar arasında yaygınlaştırmak, şeytanın insanları saptırma amacına son derece uygundur Kuran’a göre tartışma nedir? Tartışma birkaç değişik anlamda kullanılmış olmakla beraber, bunların hepsi de temelde ortak bir paydada birleşmektedir: Rahmani özellikten uzaklaşılması, boş bir amele doğru gidilmesi Tartışmak; susulması gereken yerde susmayarak, konuşulan konuyu uzatmak ve elektrikli bir ortam yaratıp rahmani özellikten uzaklaşarak şeytani özelliğe kaymak anlamında algılanabilir Buna "cedelleşmek" de denmektedir Tartışmak, Allah’ın kesin delilleriyle gönderdiği dine, kitaba ve mukaddes mevhumlara karşı çıkarak bunları geçersiz kılmaya çalışmak, bunların aksini kanıtlamaya çalışmak olarak da tanımlanabilir Bu durum Kuran’da, "örnekler getirerek tartışmak" olarak geçer Son olarak tartışmak, içine düşülen kötü bir durum sebebiyle, kişinin kendisini bu duruma düşürenlerle yaptığı şiddet ve pişmanlık dolu konuşmalardır Bunlar Kuran’da cehennemliklerin aralarındaki konuşma üslubunda göze çarpar Tartışmak müminlere yakışmayan bir üsluptur Onlar birbirlerine duydukları saygı ve sevgi gereği aralarında zaten tartışmazlar Onlar inkarcılarla da tartışmazlar, aralarındaki diyalog ancak tebliğ için olur, bu durumda da en etkili ve en güzel üslubu kullanırlar İLK TARTIŞMA Kuran’a baktığımızda, ilk tartışma ortamının şeytan tarafından meydana getirildiğini görürüz Kuran'da , bu olay şöyle anlatılmaktadır: Hani Rabbin, Meleklere: "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin" dediler (Allah "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi Dediler ki: "Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok Gerçekten sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın" (Allah "Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim" (Bakara Suresi, 30-33) Ayette görüldüğü gibi, melekler, Allah’ın Adem’in yaratılması ile ilgili hükmüne isteksizlik göstermekle büyük bir hata yaparlar Allah’ın sonsuz bilgisinin ancak çok küçük bir parçasını bildikleri için önce Adem’in yaratılışının hikmetini kavrayamamışlardır Buna rağmen Allah’ın hükmüne itaat etmeleri gerekmektedir Ancak Allah’tan Adem’in yaratılışının hikmetini öğrenmek isterler Allah da onlara Adem’in yaratılışındaki hikmeti açıklar İşte bu noktada tüm melekler, Allah’ın rahmetine sığınır ve yaptıkları hatadan dönerler Sonra da hepsi Allah’ın bu hükmüne itaat gösterirler Yalnız bir tanesi hariç; o diretir ve Allah’la tartışmaya –Allah'ı tenzih ederiz- kalkar! Üstteki ayetlerin ardından Kuran’da şu şekilde bildirilir: "Ve meleklere: "Adem’e secde edin" dedik İblis hariç (hepsi) secde ettiler O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu" (Bakara Suresi, 34) Şeytan, kendisine Adem’in yaratılışının hikmeti açıklandığı halde, Allah’ın verdiği "Adem’e secde et" emrine karşı gelmektedir Kuran’ın bir başka Suresinde, şeytanın bu itaatsizliğinin arkasındaki "mantık" şöyle anlatılır: Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem’e secde edin" dedik Onlar da İblis’in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı (Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın" (Araf Suresi, 11-12) Görüldüğü gibi, şeytana Allah’la tartışma cüretini veren, kibiridir Kendisinin Adem’den daha üstün olduğunu sanmakta, Allah’ın emrine itaat edip, ona secde ettiğinde ise küçük düşeceğini düşünmektedir Bunu gururuna yediremez ve tartışmaya başlar İşte tartışmanın doğduğu nokta burasıdır; kibir Bu durum, melekler ile şeytanın arasındaki fark açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır Melekler ilk başta bir hata yapar ve Allah Adem’i yaratacağını onlara haber verdiğinde, buna karşı isteksizlik gösterirler Oysa, Allah’ın her işinin sonsuz bir hikmet taşıdığını bilmeleri ve hiçbir burukluk duymadan itaat etmeleri gerekmektedir Ancak bu hatalarına rağmen Allah onlara azap etmez ve kendilerine Adem’in yaratılışındaki hikmeti gösterir Bunun üzerine de, hepsi yaptıkları büyük hatadan vazgeçip, tevbe ederek Allah’a sığınır ve emrine itaat ederler Şeytan ise, tüm meleklerden farklı olarak kibirlidir Kendisini üstün bir varlık olarak görmekte ve Adem’in kendisinden üstün tutulmasına bu yüzden karşı çıkmaktadır Aynı nedenle, Allah Adem’in yaratılışındaki hikmeti açıkladığında, meleklerin aksine, Allah’a itaat etmez Yani doğruyu görmekte, vicdanen anlamakta, ancak gururu yüzünden kabul edememektedir Amacı doğruyu bulmak ve doğru davranmak değil, kendi bencil hırslarını tatmin etmektir Bu tavrına sözde mantıklı bir zemin oluşturabilmek için de, ortaya kendisinin ateşten yaratılmış oluşunu sürer Oysa bunun hiçbir önemi yoktur; herşey Allah tarafından yaratıldığına göre, Allah dilediğini dilediğine üstün kılabilir Ve en önemlisi, şeytan da bunu bilmekte, ancak doğruyu değil, kendini tatmin eden sonucu aradığı için görmezlikten gelmekte ve ateş-toprak kıyaslamasına dayanan çarpık mantığı öne sürmektedir Bu çarpık mantığa bağlılıkta ısrarlı davrandığı için de, tartışmaya başlar Ve Allah onu lanetler Kuran’da şöyle anlatılır: (Allah "Öyleyse ordan in, orda büyüklenmen senin (hakkın) olmaz Hemen çık Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin" O da: "(İnsanların) dirilecekleri güne kadar beni gözle(yip ertele)" dedi (Allah "Sen gözlenip-ertelenenlerdensin" dedi Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım" "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın" (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak ordan çık Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım (Araf Suresi, 13-18) Kuran’ın başka ayetlerinde ise aynı olay şöyle anlatılır: Hani, meleklere: "Adem’e secde edin" demiştik İblis’in dışında (hepsi) secde etmişlerdi Demişti ki: "Bir çamur olarak yarattığın kimseye ben secde eder miyim?" Demişti ki: "Şu bana karşı yücelttiğine bir bak; andolsun, eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan, onun soyunu -pek az dışında- kuşkusuz kendime bağlı kılacağım Demişti ki: "Git, onlardan kim sana uyarsa, şüphesiz sizin cezanız cehennemdir; eksiksiz bir ceza" "Onlardan güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat, atlıların ve yayalarınla onların üstüne yaygarayı kopar, mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol ve onlara çeşitli vaadlerde bulun" Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vaadetmez "Benim kullarım; senin onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün (hakimiyetin) yoktur" Vekil olarak Rabbin yeter (İsra Suresi, 61-65) Evrendeki ilk tartışma, şeytanın Allah tarafından lanetlenmesi ve kovulması ile son bulmuştur Şeytan ise, Adem oğullarını kendi saptığı gibi saptırmak için Allah’tan mühlet almıştır Peki şeytan insanları nasıl saptırabilir? Kuşkusuz bunun farklı yolları olacaktır Nitekim şeytan, insanlara "önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağını" (Araf Suresi, 17) söylemekle, çok farklı yöntemler deneyeceğini belirtmektedir Bu yöntemlerin en önemlilerinden biri, kuşkusuz şeytanın kendi özelliklerini insanlara geçirmesidir Ona uyanlar da, onun gibi kibirli, isyankar, nankör ve zelil olacaklardır Bir diğer vasıfları ise, aynı şeytan gibi tartışmacı olmalarıdır Şeytan nasıl doğruyu gördüğü halde onu kabul etmemiş ve kendi bencil tutkularına uygun olan şeyi tartışma yoluyla doğru gibi göstermeye çalışmışsa, onlar da kendi kibirlerini tatmin etmek için tartışacaklardır Tartışma onlar için yaşamın bir parçası haline gelecek, kendi aralarındaki diyalogları, "doğru olanı bulmak için fikir alışverişinde bulunmak" yerine, her zaman "çıkarlarını tatmin eden şeyi her ne pahasına olursa olsun, hatalı dahi olsa savunmak için inatlaşma" mantığı üzerine kurulacaktır Din insanın bencil tutkularına ağır gelebilecek ve bazı dünyevi çıkarlarıyla çatışacaktır Bu yüzden, şeytanın tartışmacılık özelliğiyle yoğrulmuş olan insanlar, kendilerine din anlatıldığı zaman da tartışma yolunu seçeceklerdir Vicdanları tarafından kabul edilen dini bu tutkuları nedeniyle inkar edecek, bu tavırlarına sözde "mantıklı" bir zemin bulabilmek için de, aynı şeytan gibi tartışma yolunu izleyeceklerdir Şeytan ise, insanları Allah'ın hak yolunda saptırmak ve tüm hayatlarını sapkın bir şekilde geçirmelerini sağlamak için elinden geldiğince tartışmayı körükler ve yaygınlaştırır İnsanların zihnini Allah’la ve ahiretle değil, hiçbir faydası olmayan boş konularla doldurmaya çabaladığı gibi, aynı şekilde tartışma ve cedelleşmeyi de insanlara hoş ve güzel gösterir Bu nedenledir ki Allah, müminleri şeytanın bu tartışmayı körükleme özelliğine karşı uyarmakta ve Resul’e "Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır" (İsra Suresi, 53) hükmünü vermektedir Müminler bu hükme uymakla kendi aralarında hiçbir tartışmaya izin vermez ve böylece şeytanın bu özelliğinden korunmuş olurlar Müminler için zaten sıkıntı verici bir şeydir tartışma Buna karşın, inkarcılar ise, " Şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar" (Neml Suresi, 24) ayetinde de belirtildiği gibi, şeytanın "süslemesi"yle aldatılmışlardır Şeytan onları sürekli tartışmaya yöneltir ve onun "süslemesi" ile hem bundan şeytani bir zevk alır hem de bunu normal ve doğru bir şey gibi görürler Yaşadığımız hemen her gün bu durumu çok sayıda örnekle gözlemlemek mümkündür Günlük hayatta her çeşit konuda birçok tartışmaya tanık oluruz Çeşitli televizyon kanallarında, radyolarda ya da sokaktaki insanlar arasında yapılan bu tartışmaların temel özelliği, uzun saatler sonunda hiçbir somut sonuç elde edemeden bitmesidir Son zamanlarda bu tartışmalarda din konusu ayrı bir önem kazanarak ön plana çıkmıştır Çoğu insan yeterli bilgisi ya da yol gösterici bir kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışmaktadır Bir kısım ise insanları doğru yoldan alıkoymak için kasıtlı olarak tartışmalara girişirler |
|